 |
21/08/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Kağıt oyunları ve hukuk |
HRMGR |
Üç hekim arkadaş Ankara'ya gitmek için gece 23.30 da Haydarpaşa garından
kalkan Fatih ekspresine binmiştik. Arkadaşlıklarımızın eskiliği ve uzun
süredir bir araya gelememenin etkisi ile kimsenin uykusu yoktu. Yemekli
vagondaydık. Hayat hepimiz için farklı yönlere akmıştı. Öğrencilik
yıllarında kaldığımız yerden muhabbete devam ediyor olabilmek hepimize
mutluluk vermişti. Ortak noktalarımız azalmış olacak ki bir süre sonra
muhabbet bitti. Daha İzmit'e bile varmamıştık.
Arkadaşım bir deste oyun kağıdı çıkardı. Üç kişiydik ve dördüncü bulamazsak
öğrencilik yıllarımızda gibi briç oynayamayacaktık. Şöyle çevreme
bakındım.İki masa ötemde kitap okuyan iyi giyimli yaşlı beyefendiyi gözüme
kestirip briç oyunu için dördüncü olup olamayacağını sordum.
Önce çekindi ama sanırım o da yolculuktan sıkılmıştı.
Israr edince sevinerek kabul etti. Eski briç oyuncularındandı.
Deklarasyonda anlaşmada zorlansak da oyunculuğu iyiydi.
Beyefendinin emekli yüksek hakimlerden olduğunu, İstanbul'da oturan
oğlunu ziyaretten döndüğünü öğrendik.
Arifiye'ye vardığımızda oyunda iki robber sonunda beraberlik vardı.
Gecenin 01.30 u olmasına karşın kimsenin uykusu gelmemişti. Oyuna ara
verdiğimizde emekli hakim olan beyefendiye hukuk konusunda sorular sormaya,
dahası hukuk sisteminin hekimlik ve uygulamaları konusunda giderek daha çok
hekimlerin üzerine geldiğinden yakındık. Bizimki kesmeden yakınmalarımızı dinledi.
Sonra elindeki kağıtları masaya bırakıp "Yüzümüz batıya döndü ama hukukumuzu
batılılaştıramadık. Dahası hukuku ticarileştirmeye de başladık. Bütün bu
sıkıntılar kaçınılmaz görünüyor" dedi. Hukuk anlayışının insanların
vicdanındaki adalet beklentisi ile ortaya çıktığını, özgürlükler ile birlikte geliştiğini anlattı.
- Her toplum kendi yapısına ve özgürlükleri kazanma biçimine göre hukuk sistemini
oluşturur. Bizler bu noktada Batı toplumlarından farklıyız.
- Sözünü ettiğiniz nasıl bir fark? Batının her türlü gerecini,
kültürünü sahipleniyoruz da hukukuna mı yabancıyıyız yani?
Başını sallayarak "aynen öyle" dedi, bizim emekli hakim. Sonra "Belki şöyle
anlatabilirim" diyerek masadaki oyun kağıtlarını gösterdi.
- Her ülkenin geleneksel kağıt oyunu farklıdır. Poker İngilizlerin
oyunudur. Briç oyunu ise Fransızlar tarafından sahiplenilmiştir. Pokerde
en değerli kağıt kraliyet kalkanını ve kraliyeti simgeleyen Kupadır. Sonra
askerleri ve askeri gücü simgeleyen ok ucuna benzeyen simgesi ile Maça gelir.
Kuzey Avrupa ticarethanelerinin kiremitleri ile simgelenen Karo üçüncü önemli kağıttır
ve ticaretle uğraşanları gösterir. Sinek en değersiz kağıt olup üç yapraklı yonca
ile simgelenen tarım kesiminde çalışanların karşılığıdır.
Gavurca isimlerini de buralardan alırlar. Oyun bunlar arasında oynanır
ve hukuk düzeni de bu anlayış üzerinde şekillenir.
- Fransa'da durum daha mı farklı?
- Fransızların geleneksel oyunu Briçtir ve briçte de aynı sıralama
geçerlidir. Sadece Fransız ihtilali ile askerler kraliyet temsilcilerini
alaşağı etmiş kendileri üst sıraya geçmiştir. Bu nedenle Maça, briç oyununda
Kupadan daha değerledir. Sinek her dönem en değersiz kağıttır.
Fransızların demokrasi geleneği bu oyunda daha belirgindir.
Pokerin blöf geleneğinin tersine oyuncular ellerindeki kağıdın gücünü
konuşarak ifade ederler. Hukuk düzenleri de bu anlayış üzerine şekillenmiştir.
- Peki ya bizde durum neden farklı?
- Bir düşünün bakalım bizim geleneksel kağıt oyunumuz nedir?
Biri birimize baktık. Tren Arifiye istasyonunda durduğunda ortalığa
gecenin sessizliği çökmüştü. Yemekli vagon kapandığı için oyuna ve sohbete devam
etmek için pulman bölümüne geçtik. Bizimki oyun kağıtlarını eline alıp
sürdürdü sözlerini;
- Bu toprakların geleneksel kağıt oyunu Piştidir, arkadaşlar.
Pişti oyununda kağıtların cinsinin hiç önemi yoktur. Her kağıt, oyunda pişti
yapıp değerli hale gelebilir. Sınıflı olmayan toplumların oyunudur Pişti.
Hukuk anlayışı, toplum yapısı da ona göredir.
- Nasıl yani?
- Bu toplumda herkes her mevkide görev alabilir. Bir çiftçi çocuğu
bakan, başbakan hatta Cumhurbaşkanı olabilir. Hukuk
anlayışı da sosyal
statüden bağımsız olarak duruma yere zamana göre değişkenlik gösterebilir.
Adamına göre hukuk, adamına göre ceza verilebilir. Bugün suç kabul edilen
ertesi gün yüceltilebilir. Çok eksiği olsa bile Batı hukuku yine de kendi
norm ve formlarını oluşturmuştur. Öyle kolay esneyip bükülmez. Bizler bu
hukuk anlayışımız ile nasıl AB ülkesi olacağız bilemiyorum.
Kafamız karışmıştı. Bir süre durup düşündük. Oyun kağıtlarını çıkaran
arkadaşım sözü aldı ve "O zaman Batı toplumları hukuk sorunlarını çözmüş mü
oluyor? diye üsteledi. Bizim emekli hakim oyuna geri dönelim gibilerinden
işaret yaptı.
- Dedim ya, toplumlar özgürlükleri için ödedikleri bedele göre
hukuk anlayışlarını geliştiriyorlar. Birkaç kuşak sonra özgürlüğün
bedeli olduğunu unutup geri döndükleri de çok oluyor.
Savaşlar da bu nedenle çıkıyor ya.
- Yani?
- Gördüğüm kadarıyla Batıdakiler tüketim toplumu olmanın da
etkisiyle özgürlüğün bedel ödenmeden kendilerine sunulmuş hizmet olduğu
sanısıyla yaşıyor. Bu yüzden de her olayda kendilerini çocuksu bir
masumiyet, sorumsuzluk içinde hissediyorlar. Başlarına bir şey geldiğinde de
bu kez kurban olduklarını düşünüp yine pasif duruş sergiliyorlar.
Çabalamıyor, her şartta masumiyetin çekiciliğine, pasifliğine sığınıyorlar.
Böylesi masumiyetin insan gerçeği ile bağdaşmadığını bile bile onların
hukukçuları da oturup seyrediyor. Bu gidişleri de pek gidiş gibi gelmiyor bana.
Her neyse, derin konular bunlar biz oyunumuza bakalım.
- Hukukun ticarileşmesi demiştiniz az önce. O ne demek?
- Siz hekimler daha iyi bilirsiniz bu sorunun yanıtını. Sağlık
nasıl ticari meta haline geldiyse haklar da alınır satılır hale gelebilir ve
geliyor demek. Adalet arayışı yerini ticari beklentilere bırakıyor demek.
Konuşturmayın beni artık.
Oyuna geri döndüğümüzde hepimizin aklı karışmıştı. O gece neredeyse
sabaha kadar sürdü oyunumuz. Şafağın alacası belirmeye başladığında
Polatlı'daydık. Bizim emekli hakim yorulduğunu dinlenmek istediğini
belirterek izin istedi, oyun için teşekkür etti.
Sincan yakınlarında doğan güneşi selamlayan siren sesi ile uyandım.
Bizim ekip uyuyordu. Oyun kağıtları ise ortalığa saçılmış yeniden dağıtılmayı
ve yeni oyuncularını bekliyor gibiydi...
(yazarı
bilinmiyor)
|
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
İlginç bir bakış açısı, bu güzel yazı için teşekkürler... |
izmirli |
Okuyanı sarıp sarmalayan bu anıyı resmen bir solukta okudum. quote:Bu toprakların geleneksel kağıt oyunu Piştidir, arkadaşlar.
Pişti oyununda kağıtların cinsinin hiç önemi yoktur. Her kağıt, oyunda pişti
yapıp değerli hale gelebilir. Sınıflı olmayan toplumların oyunudur Pişti.
Hukuk anlayışı, toplum yapısı da ona göredir. |
quote:Bu toplumda herkes her mevkide görev alabilir. Bir çiftçi çocuğu
bakan, başbakan hatta Cumhurbaşkanı olabilir. Hukuk
anlayışı da sosyal
statüden bağımsız olarak duruma yere zamana göre değişkenlik gösterebilir.
Adamına göre hukuk, adamına göre ceza verilebilir. Bugün suç kabul edilen
ertesi gün yüceltilebilir. Çok eksiği olsa bile Batı hukuku yine de kendi
norm ve formlarını oluşturmuştur. Öyle kolay esneyip bükülmez. Bizler bu
hukuk anlayışımız ile nasıl AB ülkesi olacağız bilemiyorum.
|
Farklı ama doğru bir bakış açısı.Ve eğer bu hakim gerçekse herhalde "kamil insan" buna deniyor.
Bu arada yazı Dr.Mehmet Uhri' ye aitmiş. |
Bugünün tarihi: 21/08/2025 01:54:10 |