 |
21/08/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Affın kapsamı ve sonuçları |
cognis |
Medeni Hukuk ve yargıtay içtihatları yönünden herhangi bir şekilde boşanma nedeni olan bir olay mağdur olan eş tarafından dava konusu yapılmıyor veya yapılıyor ancak davadan vazgeçiliyor ve bir şekilde birliktelik devam ediyorsa.., artık bu hususun bir anlamı kalmıyor.
Peki...,
Benim anlamakta zorlandığım konuya gelince.., Kendi konum ile emsalleyerek dile getireyim. Eşim ile evliliğim temelde alkol, dayak ve eve bakmaması ile yokoldu. Ama gerek DEFALARCA PİŞMAN olduğunu söylemesi, gerek küçük bir ilçede olmanın ve sosyal çevrenin baskısı, gerek ailemin muhafazakar tutumu, gerek çocuklarımın varlığı, gerekse benim kendisine inanmam ile tekrar tekrar barıştık. Tekrar tekrar aynı süreçler yaşandı.
Ne oldu...?
Hukuk eşime yaradı. Hukuk bana "Sen affettin. Şimdi çek cezanı" diyor.
Veya en son meydana gelen olay ile boşanma davasını ele alıyor. Oysa manevi olarak yaşanan dram bambaşka. Defalarca inanmışlığın yıkıntısı daha ağır.
Kimse hele ki Türkiye'de ve küçük çevrelerde mağdur olan eşin tamamen özgür istek ve arzusu ile eşini affederek aynı süreci tekrar yaşamaya aday olacağını iddia etmemeli.
Kanun koyucu ve Yargıtay olayları hukuki süreçte değerlendirirken toplumun yaşam biçimini, evlilik olgusunu algılamasını, özellikle dayak olayını kadınların dile getirebilme olgunluğuna sahip olup olmadıklarını dikkate almalılar.
Düne kadar namus cinayetlerini toplumun örf ve adetleri kapsamında hafifleten yasalarımız, maddi ve manevi zor durumda bırakılmış, tehdit ve taciz edilmiş, aile büyükleri tarafından "Bunlar her ailede olan şeyler, biz böyle mi yaptık" sözleri ile suçlanmış kadınları neden "Sen eşini affettin" diye kestirip atıyor?
Af etmek ve buna rağmen affettiğin hususta aynı muameleye tabi tutulmak bence daha ağır tazminat konusu olmalı.
Oysa hukuk ve mahkemeler ne yazık ki olayın kendisini değil.., taraflardan birinin ortaya attığı tamamen ipsiz sapsız iddiaları kovuşturuyor. Diyeceksiniz ki sonunda eğri doğru ortaya çıkacaktır. O sona ulaşmak bazen imkansız oluyor ne yazık ki. Zira karı-koca olarak hayata birlikte atılmış, temelinde sevgi gibi duygularında olduğu bir ortak yaşamda eşlerden birinin diğerini dövmesi, sövmesi, küçük düşürmesi hangi neden ile HAKLI HALE GELEBİLİR?
İşte hukuka taraflardan biri bu nedeni aratırken bile manevi işkence yaşanıyor.
Şimdi Avukatlar bana yine diyecekler ki..,"cognis burası hukuki sorunların tartışıldığı bir forum. Burayı siz içinizi dökme aracı haline getirdiniz."
Oysa ben şunu tartışmak istiyorum..,
Boşanma davaları neden eşlerin birbirine işkence davaları haline dönüşüyor?
Neden bu kadar uzuyor?
Bu süreçte çocukları ile maddi ve manevi zor durumda kalan kadın AFFETME MECBURİYETİne düşüyor.
Hukuk dayak yiyen kadının "aslında nasıl bir kadın" olduğunu araştırırken.., nafaka dahi ödememiş diğer eşe hiçbir cezai şart koymuyor.
Ve bir şekilde affetmiş olan kadın tekrar aynı sıkıntıya düştüğünde o olayı Hukuk münferit bir olay olarak ele alıyor.
Peki bunun devamlılık arzetmesi, kişinin bir daha yapmayacağını söyleyerek diğerinin inancı ile oynamasının hiç mi müeyyidesi yok?
Bu konuda yargıtay içtihadı VAR MI?
Teşekkür ederim. |
Av.Mehmet Taylan Karakum |
Sayın Cognis;
Öncelikle belirteyim, elimde istediğiniz yönde bir içtihat yok. Ama bu; sıkıntınızın hukukça yok sayıldığı anlamına gelmiyor.
Sıkıntınızın kaynağı, toplumu (Devleti) oluşturan en temel yapı taşının, aile olmasından kaynaklanıyor. Öteden beri, tarafları hemen boşamama yolunda bir uygulama vardır. Bunun, elbette fayda ve zararları var. Faydalarının daha fazla olduğu düşüncesiyle, zararlarının gözardı edildiği de bir gerçek.
Sizin temeldeki sıkıntınız, önceki ve affedilmiş sayılan olayların, yeni davada konu yapılamaması yolundaki uygulamadan kaynaklandığını anlıyorum.
Bu durum, tam da böyle değil. Şöyle ki;
1. Diyelim ki; eşiniz sizi dövdü. Siz de dava açtınız ve sonra bu dava, esastan hükme bağlanmadan kapandı ve evlilik birliğini devam ettirdiniz. Şimdi bundan bir süre sonra, sadece bu nedene dayalı olarak, yeni bir boşanma davası açamazsınız.
2. Ancak; başka bir dayak olayı daha yaşadınız. Bu durumda, elbette, önceki davanızı da delil olarak gösterip, yeni bir dava açabilirsiniz.
Tazminat meselesine gelince;
Tazminat sebebiniz, haksız fiile dayanıyorsa (dayak gibi); dilerseniz tamamen bağımsız biçimde, eski yeni demeden, bunları, ayrı ayrı dava konusu yapabilir ve tazminat talep edebilirsiniz.
Üstelik; manevi tazminat konusunda Yargıtay (Hukuk Genel Kurulu), 2004 yılında, caydırıcı tazminat kıstasını da ekledi ki; bu da, manevi tazminatların, artık eskisi kadar az olmayacağı yolunda ciddi bir gelişmedir.
Saygılarımla, |
togaywep |
SAYIN MEHMET TAYLAN yazdıklarınızdan merak ettiğim bi durum var mesela iki eş birbirleriyle kavga edip karakolluk oluyorlar birbirlerinden şikayetçi oluyorlar her ikisindede birinde 3 gün iş göremez raporu diğerindede 5 gün iş göremez raporu var şikayetleri sonucunda mahkemeye çıkıyorlar fakat boşanma davası değil birbirlerinden şikayetçi olmadıklarını barıştıklarını söylüyorlar aradan 2 yıl sonra sorunlar yaşanıyor ve şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davası açılıyor fakat diğer eş 2yıl önceki raporu sunuyor mahkemeye bu rapor geçerli olurmu yoksa affedilmişmi sayılıyor yani mahkemeyi etkilermi |
Av.Mehmet Taylan Karakum |
Sayın Togay Bey;
Bu durum, başlıbaşına bir dava nedeni olmayıp; ancak diğer delillerle (yeni ve değişik olaylarla) birlikte, şiddetli geçimsizliğin (sadece bugün varolmayan, öteden beri süren) varlığına delalet edebilir.
Saygılarımla, |
Bugünün tarihi: 21/08/2025 01:46:58 |