Av.Duygu Tekay |
tevzitevditavzih; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 23; İl:İzmir 13.12.2001
Avukatlar geri kalır mı? Hemen... 1) Abidik gubidik bir sürü teoriyle birlikte, normalde 6 seneye yayılması gereken "müfredat" aşırı hızlandırılmış olarak 4 senede size şırıngalanır. Aslında pek de yerinde olmayan akli dengenizi iyice çalkalamak pahasına, okulu bitirdikten sonra ne öğrenci, ne de avukat olduğunuz, sürekli ayakçı, sekreter ve/veya eğitimli zonta muamelesi göreceğiniz bir senelik staj süresini de atlatıp ruhsatınızı alırsınız. 2) İlim, irfan ve ülke adına koşup zıplamak isterken, bu sefer de ayağınıza körpeliğiniz ve güzelliğiniz dolanmaya başlar. Avukat dediğin 35-40 yaşlarında, gaga burunlu, taranmaya taranmaya tel tel olmuş kahverengi saçlarında bol beyazı ve kesinlikle yanağında et beni olan hatun kişidir. Aksi düşünülemez! 3) Girdiğiniz her yeni ortamda, "Ay o kadar kanunu nasıl ezberliyorsunuz?" ya da, "Avukatlık resmi yalancılıktır" tadında zekice (!) yorumlara maruz kalırsınız. 4) Müvekkil her şeyi bildiğini iddia eden, ancak genelde oldukça şuursuz kişidir. Onu hem hukuki, hem de psikolojik açıdan rahatlatmazsanız ve "Abi hiçbir şey olmaz, sen sıkma tatlı canını" demeyip de doğabilecek riskleri anlatırsanız, iyi avukat değilsinizdir, asla da olamazsınız. Çünkü bunu duymaya değil rahatlatıcı sözler eşliğinde omuzlarına masaj yaptırmaya gelmiştir. 5) Başlarda oldukça karşı olduğunuz Arapça ve Farsca kelimeleri, günlük hayatta dahi kullanır hale gelirsiniz. Böyle konuşurken, dışarıdan bakan biri için durumunuz, ilkokul müsameresinde bıyık takılmış çocuk-adamlardan farklı değildir. 6) Roma Hukuku#8217;nun ve ailemizin direği bono pater familyas (orta zekalı iyi aile babası) evlenmeyi umduğunuz tek adamdır. 7) Yine de adliyelerde ortalıkta çaresizce dolanan halktan insanlara yardımcı olduğunuzda yüzlerine yerleşen minnettar ifadeyi, zekanızı ve muhakeme yeteneğinizi doğru yönde kullanarak talep edilen sonuca ulaşmanın verdiği manevi tatmini ve berbat sisteme rağmen savunma mesleğinin kutsallığını hiçbir şeye değişmeyeceğinizden avukat olduğunuz için çok mutlusunuzdur.
idros; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 30; İl:İstanbul 01.08.2006
Hakkında dolandırıcılık suçundan dava açılan müvekkilimi beraat ettirdim. Beraat kararını aldıktan sonra adam adresinden ayrılmış, telefonlarını iptal ettirmiş ve adama ulaşamıyorum. Tahmin ettiğiniz gibi vekalet ücretimi ödemedi! Dolandırıldım!
hiçrumuzumyok; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 24; İl:İstanbul 14.05.2005
Ankara adliyesinde veznede sürekli karşılaştığım esmer avukat; bugün Emrah adlı biri için vekalet harcı kestirdin. Arkanda eridim, bittim. Ben, sırada hemen arkanda duran sarışın avukatım. Birazcık etrafına baksan ne olur sanki?
byyabancı; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 31; İl:İstanbul 02.06.2003
2001 yılından beri devam eden ilginç bir boşanma davam var. Müvekkilem ile eşi nikah masasında imzayı attıktan hemen sonra kavga etmiş. Kavga büyüyüp aile bireylerine de sıçramış. Nikah dairesinden herkes kendi evine gitmiş. Bir daha da bir araya gelmemişler. 2 seneden fazla oldu, dava devam ediyor. Her iki taraf da boşanmayı istemesine rağmen takılar (ki takıların mali değeri çektiğim sıkıntıların yanında çok küçük kalıyor) yüzünden dava uzadıkça uzuyor. Bu bir yana, bir de müvekkilemin beni haftada en az 2 defa arayıp gereksiz ve uzun sorularla beynimi ele geçirmesi var. Vekalet ücretini filan istemiyorum, yeter ki dava bitsin de ben kurtulayım. Bu celsede de uzarsa itiraf.comcular'dan yardım isteyeceğim.
,
rümeysacım; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 25; İl:İzmir 03.12.2001
Bir avukatın itiraflarıdır: 1) Herkesi potansiyel müşteri olarak görürsünüz. (Yeter ki paraları olsun.) 2) Kimse farkında değildir ama asla dava kaybetmezsiniz. Kaybeden her zaman müvekkilinizdir. 3) Dava almak için her yol mübahdır. 4) Öyle zamanlarınız olur ki, karşı tarafın davayı kazanacağını bilseniz bile müvekkilinizi boş vaadlerle oyalarsınız. 5) Davayı kendi bilgisizliğiniz yüzünden kaybettiyseniz, ''Zaten bu dava kazanılamazdı'' dersiniz. 6) Kaybedilen her davadan sonra, ısrarla hakimin yanlış karar verdiğini söylersiniz. 7) Eveet ve son itirafım: Karşı taraf, müvekkilinizin size verdiği vekalet ücretinden daha fazlasını vereceğini, bunun karşılığında da davayı kaybetmeniz gerektiğini söylerse müvekkili satarsınız.
xxbasedayxx; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 24; İl:İstanbul 05.07.2006
Sting konserinde tanıştığım avukat kız, inanılmaz tatlıydın. Telefon numaranı almadığım için sana nasıl ulaşabileceğimi bilmiyorum. Sende kartım var, bunu okursan lütfen ara.
herkesegünaydın; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 33; İl:İstanbul 05.04.2006
Avukatım. Yaklaşık on dakika önce müvekkillerimizden bir tanesi ile aramızda şöyle bir konuşma geçti: "Avukat hanım ben neler yaşadım bir bilseniz! İlk hocaya 550 Dolar verdim, yaptığı hiçbir şeye yaramadı. İkincisine 2.500 YTL verdim ama en azından kocamı o karıdan ayırdı!" Bu şahsın diğer avukat arkadaşım ile yürüttüğümüz başka bir davası var. Üç yıldır sürüyor. Biz 750 YTL aldık. Bu ücrete yol, kırtasiye gibi masraflar dahil.
sexylawyer; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 23; İl:İzmir 22.02.2006
Mesleğe yeni adım atmış bir avukat olarak çok tavsiye aldım ama en ilginci, "Sen müvekkilinin olayı yalansız olarak sana anlatmasını sağla, gereken yalanları araya sen koyarsın" oldu.
ahbeahhhh; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 28; İl:Aydın 13.12.2005
Söke Adliyesi'ne gelip giden avukat Emine Hanım'ın yanında çalıştığını öğrendiğim uzun boylu, yakışıklı avukat, her gün Barış Yapı Kooperatifleri'nde olduğunu tahmin ettiğim evinden yürüyerek gelip gidiyorsun. Her sabah işe giderken seni görmek için camdan bakıp duruyorum. O hızlı hızlı yürüyüşünle çok tatlı görünüyorsun. Evli misin bekar mısın bilmiyorum. Gerçi parmağında yüzük yok ama bana ulaşır mısın lütfen?
buyur-burdan-yak; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 27; İl:Ankara 21.11.2005
Bu ülkede avukat olmak: 1) İnsanlar kendilerine nefer olmanızı, onlar için gerektiğinde birileriyle hırlaşmanızı isterler ancak iş ödeme yapmaya gelince size para vermenin gereksiz olduğunu düşünürler. Altı-üstü konuşmuşsunuzdur, bunun için para almanız zalimcedir. 2) Mesai boyunca aramak akıllarına gelmez fakat mesai bitimiyle hepsinin dertleri depreşir. Telefonunuz çalar da çalar. 3) Düşmanınız boldur. Zarar görmeyi kanıksarsınız ve nedense öncelikli hedef her daim arabanızdır. Gazete ilanlarında "Avukattan" ibareli otomobil ilanı göremezsiniz. 4) Boşanmak isteyen herkesin (kadın-erkek farketmez) "Bir keresinde bana ne yaptı biliyor musunuz?" diye başlayan yığınla hikayesi vardır. 5) Dördüncü maddedeki hikayeyi dinlemek gibi bir gaflete düşerseniz; hikayenin asıl kahramanı daima manyak kayınvalidedir!
aşkınamahkum; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 34; İl:İstanbul 18.11.2005
Kısacık sarı saçların, masmavi gözleriyle kürsüde oturan minik tanrıça, aklımı başımdan aldın. O ne vakar, nasıl bir hanımefendilik... Var mı bu ülkede senin gibi bi tane daha? Ben o vekaleti nerden, nasıl aldım ki... Bul beni ne olur. Seni arayamam, seninle konuşamam ki. Ben sana bakacağım derken tanık sehpasına çarpan uzun boylu avukat. Sana aşık oldum hakimim. Savunmam bundan ibarettir.
bcesmeli; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 26; İl:İstanbul 16.11.2005
11 Kasım'da Levent adliyesinde karşıma çıkan, düzeltiyorum, düpedüz çarpan güzel avukat adayı Esra, biliyorum meslektaşım olmaya niyetin yok ama böyle seslenmek istedim sana. Seninle tanışabilmek için hayatım ilk defa o kadar tesadüfün üst üste gelmesini sağladım. Biliyorum biraz komik göründü ama kısa zamanda elimden gelen ancak bu oldu. Umarım itirafçısındır ve bu mesajı görme fırsatın olur yoksa telefonunu istememiş olmam yaşadığım ender pişmanlıklar arasında yer alacak. Beni hatırlarsın, yanlış yöne gitmene engel olan avukat....
kıvırcıkımşekoş; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 30; İl:İstanbul 11.08.2005
Kredi kartım çalındı. Hırsız 2500 YTL alışverış yapmış. Banka itirazımı kabul etmedi. Ben de mecburen ödedim. Bir avukata gidip hakkımı aramak üzere dava açtım. Avukat hanım konuyu araştırmaya ve meslektaşlarına danışmaya başladı. Ama dumur olmamak imkansız: "X'ciğım çok şeker bir dava aldım. Yıllardır aynı davalara baktığım için mesleki gelişim gösterememiştim. Bu harika oldu." Ben çıkarken de,"X Hanım, bana bu kadar cici bir dava verdiğiniz için çok mutluyum" dedi! Bu ne anlayan var mı?
çankayalıhukuk; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 20; İl:Ankara 19.07.2005
İlkokuldan beri avukat olmak istiyorum. Ancak benim gibi hukuk fakültesinde okuyan eski sevgilimin gelecekte savcı veya hakim olarak karşıma çıkmasından korktuğum için hakim olmaya yemin ettim! Şu tatil günlerinde bile çalışıyorum. Mağmada hırsından dolayı hakimlik yapan birini görürseniz şaşırmayı
hiçrumuzumyok; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 24; İl:İstanbul 11.05.2005
1MilyonBaloncuk'a atfen. Hukuk fakültesinde okurken ben de kitaplarımı çantama ya da poşete koymaz, hepsini isimleri üste gelecek şekilde elimde taşırdım. Milletin gözüne sokardım yani! İnsanlar da genelde, "Hukuk fakültesinde mi okuyorsun?" diye sorardı. Okul bitti. Büyüdüm. Peki şimdi ne yapıyorum dersiniz? Dava dilekçelerini evrak çantamda değil, elimde taşıyorum! Özellikle de bankaya veya herhangi bir kalabalık ortama gireceksem! Bu sefer de "Avukat X" yazısını ve imzamı insanların gözüne sokuyorum. Sanırım hiç akıllanmayacağımn.
sapsarısaclar; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 23; İl:İzmir 22.02.2005
İzmir Adliyesi'nde gördüğüm esmer, yakışıklı avukat; bir insana cübbe bu kadar mı yakışır? Aile mahkemesinin önünde duruşma için sıra bekliyordun. Hakkında öğrenebildiğim tek şey adının Özcan olduğu. İsmini de mübaşirden öğrenebildim. Ben, üzerinde pembe kazağı ve siyah pantolonu olan sarışınım. Arkadaşımın davasına şahit olarak gelmiştim. Gözlerin ve kirpiklerin hala aklımda. Burada ol ve beni bul lütfen.
kıtıkıtı; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 24; İl:İstanbul 19.01.2005
Bir müvekkilimi ziyaret için cezaevi gitmiştim. Güvenlik kapısından defalarca geçmeme ve üstümde metal hiçbir şey bulunmamasına rağmen cihazın alarmı sürekli ötüyordu. Bayan polis memurunun aramasını kabul ettiğime dair tutanağı imzaladım. Memur geldi. Bir odada ona, sutyenimdeki tellerin ve pırlanta biçimindeki taşların alarmı öttürdüğünü belirttim. Ama bunu kapıdaki jandarma ve gardiyanlara çaktırmamak için aramada bir şey çıkmadığını söylemesini istedim. "Sen merak etme" dedi. Memurla odadan çıktık. Kapıdaki 7-8 jandarma, çay içen 5 gardiyan ve içeri girmek içen sıra bekleyen 5 erkek avukatın ortasında, "Avukat hanımın sutyeninde (eliyle de göstererek) şöyle şöyle küçük pırlantalar var. Onlar alarmı öttürüyor" deyiverdi! İşte o an benim bittiğim andır
Magma Abi. 2way; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 26; İl:İzmir 29.11.2004
Avukatlar... 1) Üniversiteye sosyal puanlarla girdiğinden, haliyle de matematik öğrenmeleri gerekmediğinden, çoğu küçük şehirlerden gelmiştir. 2) Genelde memleketlerine dönmezler. Okuduğu şehirde çalışmaya başlarlar. 3) Bayan olanları şık giyinmeye çalışır ama büyük kısmı güzellikten yana nasibini almamıştır. 4) Erkek olanları aynı odada dişi sinek bile olsa sarkmaya başlar. 5) Genç avukatlar dünyayı kendileri yaratmış zanneder. 6) Bağırarak konuşurlar. Bunun, ikna kabiliyetlerinin bir parçası olduğunu düşünürler. 7) Kolej veya anadolu lisesi mezunu olanlar adeta kendi aralarında bağımsız bir baro kurmuştur. Başka avukatlarla muhatap olmazlar. 8) Bir avukatın kazandığı parayı, statüsünü ve kendine özenini gösteren en önemli aksesuarı evrak çantasıdır. 9) Bayan avukatlar başka bir avukatla evlenmişşse günde 3 saat çalışıp koca parası yer. 10) Erkek avukatlarla evlenmek, bir kadın için yapılacak en büyük hata olabilir. Çünkü aldatmaya açıktırlar. 11) Ben bir avukatım. Eşim de avukat. 12) Mümkün olduğu kadar avukat arkadaş edinmiyoruz. 13) Aslında son derece kutsal olan mesleğime ait önyargıları oluşturan bütün meslektaşlarım adına utanıyorum.
buğulu_gözler; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 21; İl:İstanbul 16.12.2003
minikkartal'ın itirafını okuyunca aklıma geldi. Bizim hukuk bürosunda bir bayan avukat işe başlamıştı. Çalışma masaları bitişik olduğu için eşyalarımız zaman zaman birbirimizin masasına kayardı. Bir gün telefonumu ani bir hareketle anteninden iğrenirmiş gibi tutup önüme doğru fırlattı! Tabii kimse ne olduğunu anlayamadı. Meğer bizim avukat hanım, bir cep telefonunun anteni ona dönük olduğu zaman tüm radyasyonun kendisine doğru yayıldığını düşünüyormuş. Kendi telefonunu dahi kendisinden uzakta tutarmış. Hatta konuşurken telefonu kulağına fazla yaklaştırmaz, karşı tarafa bağırmasını rica edermiş! Türünün son örneği olan avukatımıza mağmaya süresiz gidiş izni vermiştik. ingilizgelin; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 40; İl:İstanbul 01.11.2003
Mahkemelerde dava bittiği zaman "davanın kabulüne" veya "davanın reddine" denir. Davacı davayı kazandıysa "kabulüne" denmesi, kaybettiyse "reddine" denmesi gerekir. Fakat mahkemenin ve daktilonun gürültüsünden ve davayı avukat yerine kendisi takip eden kişinin heyecandan kulakları uğuldadığından kaybettiği davayı kazandım sanması çok mümkün. Hatta kaybettiği davayı, "Kazandık, geçmiş olsun" diye çıkan avukatlar bile gördüm ben.
HASKIZ(R); Cinsiyet: Kadın; Yaş: 25; İl:İstanbul 07.09.2003
Avukatım. İlk rüşvet dumurumu 3 yıl önce stajyerken yaşamıştım. Bir icra dosyasını borçlununu gayrimenkulünü satarak tahsil etmiştik. Yanında çalıştığım avukat şehir dışında olduğu için alacaklıyla birlikte icra dairesine gidip son işlemleri tamamlamam gerekiyordu. İşlemler yapılırken icra müdürü beni kenara çekti. "Avukat X hanım sana X abine para bırakmanı söylemedi mi?" diye sordu. Tabii şok oldum. Kıpkırmızı kesildim. "Evet evet. Aceleden unuttum" gibisinden bir şeyler geveledim. Müvekkile 30 milyon vermesini söyledim. 50 yaşında adamın 22 yaşındaki bir stajyer karşısında kendini böyle küçük düşürmesine inanamamıştım.
gizlideli; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 32; İl:Ankara 04.04.2003
Fakülte yıllarımdan beri her hatırladığımda gülümseten bir anım var. Büyük bir ilçemizden gelen bir kız arkadaşım anlatmıştı. İlçenin en meşhur avukatlarından birinin karısı, arkadaşımızın hukuk fakültesini kazandığını duyunca, "Vah yavrum! Avukatlıkta çok fazla gece keşfi oluyor. Sen kız başınla nasıl yapacaksın ki!" diye üzülmüş! Avukat ağabeyimiz "gece keşiflerini" biraz abartıyormuş galiba. Anlatıp anlatıp gülerdik.
ihkakıhak; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 24; İl:İstanbul 04.02.2003
Bonköritirafkar itirafında, üst aramasındaki kolaylıklarından bahsedince yazayım dedim. Kanuna göre avukatın üstü, işyeri, konutu, aracı vs. kesinlikle aranamaz. Ancak ve ancak "ağır cezayı gerektiren suç üstü hali" varsa, mesela adam öldürme gibi bir suç işlemişse ve o anda yakalanırsa aranabilir. Aksi takdirde sadece mahkemeden karar alınarak, soruşturmayı yürüten savcının ve baro temsilcisinin nezaretinde arama yapılabilir. Özellikle "güvenlik görevlileri"ne ve Özel Güvenlik Teşkilatı Kanunu'na tabi çalışan güvenlikçi arkadaşlara belirtmek isterim. Polisler bu durumu bilir. Siz de ihmal etmeyin. Eğer bir avukat üstünü aratıyorsa, bu onun kendi iyiniyetidir, ki genelde de aratırlar. Fakat, "Ben avukatım, üstümü arayamazsın" diyen avukatı ararsanız siz veya şirketiniz çok ciddi tazminat ödemek zorunda kalabilirsiniz. Malum, kanunu bilmemek mazeret değildir.
the_milk ; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 26; İl:İstanbul 18.01.2003
Hayatımın en rezil anlarından birini geçen hafta Kartal E tipi Cezaevi'nde yaşadım. Müvekkilini ziyarete giden avukat olarak gayet havalı ve kendinden emin bir şekilde x-ray cihazından geçerken deri çizmelerimin fermuarı Allah'ın cezası aletin ötmesine sebep oldu. Tam beş görevlinin önünde çizmelerimi çıkarmak zorunda kaldım. Ve sürpriz! Çorabım o kadar kaçıktı ki, topuğumun tamamı dışardaydı. Ben magmanın derinlerine yolculuk yaparak çizmelerimi giyerken, bir yandan da hiç istifimi bozmadan, ''Bu göstermelik kontrollerle nereye varılacağı sanılıyor bilmem ki?'' gibisinden saçmalamayı sürdürüyordum.
sonkortex; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 38; İl:Tokat 05.01.2003
Küçük bir şehirde avukat olmanın zorlukları... 1- Herkes çok kazandığınızı düşünür. Her fırsatta sizi kazıklamaya çalışırlar. 2- Özgür değilsinizdir. Bütün davranışlarınıza aşırı özen göstermek zorundasınızdır. 3- Yolda yürüyemezsiniz. Mutlaka bir tanıdığa rastlarsınız. İlla da hukuki bir problemi vardır. 4- Kesinlikle bulunduğunuz şehirde çapkınlık yapamazsınız. (Herkes bir açığınızı yakalama sevdasındadır.) 5- Her aldığınız davada hakim ve savcıların tamamına yakını kazandığınız parayı hesaplayıp duruşma sırasında da "Yine malı götürmüşsün" ifadesiyle baktıklarını hissedersiniz. 6- Avukatların aslında çok az dostlarının olduğunu, insanların mecburiyetten dost göründüklerini meslekte on yılı devirdikten sonra fark edersiniz.
tiberon; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 39; İl:Antalya 10.10.2002
Uyuyamamıştım. Otomobille biraz gezip sonra da eve gidecektim. Teybi kapatıp en sevdiğim türküleri mırıldanmaya başladım. Mırıldanma yüksek sesle söylemeye dönüştü. Camları kapattıktan sonra avazım çıktığı kadar bağırarak söylemeye devam ettim. Ağır ağır yol alırken arkamda motorize bir trafik polisinin selektör yaptığını görünce sağa yanaştım. Sevimli, genç bir polisti. Ehliyetimi istedi. Kendimi tanıtınca, ''Afedersiniz avukat bey. Müzik setinizin sesini çok açmıştınız, onun için durdurdum'' deyip iyi sabahlar diledi. "Teyp kapalıydı. O bendim" diyemedim. Şimdi yeri göğü inleten güzel sesim için gurur mu duymalıyım, yoksa çevreye verdiğim rahatsızlıktan ötürü mahcubiyet mi bilemiyorum.
acarboy; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 29; İl:Ankara 16.07.2002
Avukatım. Mesleğe yeni başladığım sıralarda ağır ceza davası geldi. Konusu adam öldürmeye tam teşebbüs. Ceza davaları hakkında usul bilgim pek yok ama yine de "Evet" dedim ve duruşmalara girmeye başladım. İlk duruşmada ifadeler alındıktan sonra reis bana hitaben "Bir talebiniz var mı?" dedi. Ben de gayet kibar bir eda ile cebimden kalemimi çıkarıp kendisine uzattım. Reis bey babacan bir tavırla "Avukat bey 'bir talebiniz var mı' demiştim" deyince o an magmanın bütün sıcaklığını vücudumda hissettim. Reis bey bana hitaben "Bir talebiniz var mı?" dediğinde ben "Bir kaleminiz var mı?" anlamıştım. O dava sayesinde ceza hukukunu gayet güzel öğrendim.
porselenadam; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 36; İl:İzmir 04.07.2002
Artık avukatlık yapmaktan iyiden iyiye nefret etmeye başladım. 1- Hemen hemen tüm mesleklerde bir tek patron bulunmasına karşın, bizde tüm müvekkiller kendini patron sayar. Hepsi bir tek kendi işini önemser. 2- Yargı korkunç bir yavaşlık ve körlük içindedir. Hiçbir zaman, çok sıradan davalar dışında, bir davanın sonucunu kestiremezsiniz. Patronlarınız (!) yavaşlığın hesabını sizden sorar. 3- Elinizden milyarlar geçer ama en fazla %10'u sizindir. 4- Yargıçlarımız artık tüm işi bilirkişilere devretmiştir. Aslında teknik adam olan bilirkişilerin verdiği "hukuki mütalaalar"a dayanarak karar vermekten çekinmezler. 5- İşler geceleri bile sizi meşgul eder. Uykularınız hep kaçıktır. 6- Sanıldığı kadar para kazanmadığınız halde hep şık olmak ve parasal sıkıntınız yokmuş gibi davranmak zorundasınızdır, ki bu da sizi ayrıca gerer. 7- Aslında hukuk bilgisi en fazla sizin kadar olan bir adamın iki dudağı arasındaki karar, sizin iyi ya da kötü avukat olarak algılanmanıza yol açar. 8- Avanta dağıtmanın rahatsızlığını hep taşısanız da dağıtmazsanız işlerinizin yürümeyeceğini bildiğinizden bir eliniz cebinizdedir. 9- Her zaman her yerde avukat gibi davranmanız beklenir. Şöyle tadını çıkarta çıkarta bir dağıtamazsınız. 10- Yargıçların önemlice bir kısmının hatır kararları verdiğini duyar, hisseder, görür ama sesinizi çıkartamazsınız. Çıkarmaya kalkarsanız iftira attığınız gerekçesiyle başınız derde girer. 11- Bir yargıcın rüşvet aldığı ayyuka çıkarsa Adalet Bakanlığı ona ceza vermek yerine genellikle istifa etmesini sağlar. Çoğunlukla bir de üstüne emekli maaşı bağlanır. Bu da yetmiyormuş gibi, ceza almadığı için bu yargıcın avukatlık yapmasına engel bir durumu (kanuni açıdan) yok görünür. Çatır çatır da avukatlık yapıp "iş bitirmeye" devam eder. 12- Son yıllarda yatağında yaşlılıktan ölen avukat duymadım. Genellikle kalp krizi, kanser ya da trafik kazasından öleceğinizi bilerek yaşarsınız. Avukatlığın iyi yanları mı? Kötü yanları bitmedi ki.
amanhayyam; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 30; İl:İstanbul 24.06.2002
Dört yıllık avukat olan tamamnurcan'ın itirafını okuyunca elimde olmadan kahkaha attım. Evet, durum vahim. Ama gerçek bu. Şimdi konuyu biraz açalım: 1- Avukatlık bu memlekette hiç de elit bir meslek değildir. Hukuk fakültelerine gelen öğrencilerin çoğu okuyabilecekleri en iyi sosyal bölüm olarak bu okulu gördüklerinden tercih etmişlerdir. 2- Öğrenci profili pek seçkin olmadığı gibi meslek insanları da farklı değildir. 3- Meslekte, kısa sürede para nasıl kazanılır, nasıl kaybedilmez düsturlarını öğrenmeniz gerek. Aksi taktirde tutunamazsınız. 4- Avukatların çoğunun elinden avukatlık kimliğini alsanız hiç bir şey yapamazlar. Tabiri caizse ortada kalırlar. Hayatla tek bağları meslekleridir. 5- Bir kısmı kelimenin tam anlamıyla cahildir. Çok azı okur, çok azının hitabetme yeteneği vardır. Etiket, etiket, etiket. Bu, anahtar kelimedir! Çok satanlar dışında kitap okumazlar. Aldıkları dergiler, sehpada nasıl durduğuna bakılarak alınır. 6- İşin aslı, çoğu iyi giyindiği yanılgısındadır ama her yerlerinden rüküşlük akar. 7- Öyle berbat bir yaşama bakış açısı hakimdir ki, baro odalarında nasıl bir hengame ile yüzyüze olduğunuzu anlarsınız. 8- "Önce araba, sonra ev, en son da yazlık" çizgisi ustadan çırağa miras kalan hayallerdir.
tamamnurcan; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 27; İl:İstanbul 11.06.2002
Dört yıllık avukatım. Hukuk Fakültesi'nde okurken adalet denen şeyin varlığına inanmıştım. Ya da inandırmışlardı demeliyim. Avukat olduğumda adaletsizliklerle savaşacağımı sanıyor, kötülükleri yendiğimde mesleğimde başarıyı yakalayacağıma inanıyordum. S. Adliyesi'nde davanızı istediğiniz hakime düşürmenin bedeli 80 milyon liraymış. Ancak ben bunu beceremedim. Yani parayı verdim ama olmadı. Dava yine de patronumun istediği mahkemeye düşmedi. Patron, "Sen ne biçim avukatsın, bir işi beceremiyorsun" diye beni azarladı. İşten atılma noktasına kadar geldim. Mesleğimde başarısızım. Bu gidişle asla da başarılı olamayacağım.
hiçtarzımdeğil; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 24; İl:Adana 24.05.2002
Fakülte yıllarında idealisttim. Genelde mahkeme salonlarını ve o çevreyi televizyondan izlediğimiz için ortam çok havalı gelirdi. Derken okul bitti. Stajyer avukat olarak mesleğe başladım. Büyük bir firmanın vekili olduğumuz için çok fazla icra dosyamız var. Dolayısıyla bir o kadar da haciz. Bir akşam üstü haciz işlemi bitmiş, polisi (yanımızda her zaman polis oluyordu, malum, bizi koruyacak ya) karakola bırakıyordum. Bu arada icra memuru, "Memur beye bir şeyler ver" dedi. Utana sıkıla 15 milyon lira verdim. Polis ne derse beğenirsiniz? "20 milyon vermeniz gerekiyor." İtiraz ettim. "O zaman gel komisere söyle" dedi. Komiserin yanına gidip durumu izah ettim. Komiser, "Tamam, bu seferlik senden bu kadar alalım" dedi. Canım Türkiyem. Ne diyeyim!
yaşasınpatagonya; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 33; İl:Ankara 07.02.2002
Eh, madem adliyeci itirafları başladı. Devam etsin o zaman. İcra dairelerinde her fırsatta "resmi yolluk" olarak 11 milyon lira alınır. Tamamen "yasal"dır. Yarısı dairede memurlar arasında bölüşülür, yarısı da malum yurdum havuzlarında toplanıp tüm mensuplara dağıtılır. Bir adliyemizde; "dairede memurlar arasında bölüşülen yollukların o adliyedeki personelin oluşturduğu havuza sevk"i ve böylece "adil" bölüşmenin mümkün olacağı, hakim, savcı ve memurların katıldığı "yarı resmi" bir toplantıda hararetle tartışılırken, "işini yeterince bilmeyen" bir memur çıkar ve sayın savcıya talebini iletir: "Efendim pul paraları da adaletsiz dağılıyor. Onlar da havuzda toplanıp dağıtılsın." (Pul parası vakası: Açılan davalarda ve icra takiplerinde avukat kendisine ve karşı tarafa tebligat göndermek için posta pulu bırakır. -Az değil, son zamla iki buçuk milyon civarında.- Yurdumun uyanık memuru da avukata mahkeme ya da icra kaleminde tebligatı yapıp pulu cebe atar.) İşte yurdum memuru artık işi öylesine kanıksamiş ki, tamamen avanta olan pul paralarının havuza toplanmasını ve bölüşülmesini amirinden, hem de bir savcıdan isteyebiliyor.
itirafçı-avukat; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 28; İl:İstanbul 14.09.2000
Şu an elimde bir kaç boşanma davası var. Bunlardan biriyle ilgili itirafım. Müvekkilim davanın kadın tarafı. Kocası boşanmak istiyor ama M. hanım istemiyor. Benim görevim bu evliliği devam ettirmek. İşte bir film hikayesi: M. Hanım inanılmaz bi kadın. Güzellik, karizma, kariyer... Yaşımız da uygun. Hayatımın kadını. Bir arkadaşımın yönlendirmesiyle geldi bana. Veee... Ben... Avukat Petroçelli, müvekkiline aşık! Hem de sırılsıklam. Hayatımın kadını çünkü. Beni onun kadar çeken, bugüne kadar bu denli beğendiğim bir kadın çıkmadı. Şimdi çaresizim. Kendime gülüyorum. Yurtdışında eğitim gördüm. Oradan biriyle evlenmek istiyordum, olmadı. Türkiye'de aradığımızı bulamadım. Bulamamıştım. Buldum. Buyrun. şimdi de seyreyleyin eğlenceyi... Başka da birşey demek istemiyorum. Sağolasın Sitenin Sahibi...
www.itiraf.com sitesinden alıntıdır. |