 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
İşe iade |
MURO |
merhaba;
firmamızda çalışan birisi işe iade davası açtı ve bunu kazandı. işten çıkarma tarihi 13/02/2006 ve kararın kesinleşmeside 08/06/2006 tarihinde. mahkeme efazla 4 aylık ücretinin ödenmesini başlatılmazsa 4 aylık tazminata karar vermiş. burada sormak istediğim başlatma tazminatı brütten ödenecek diyor bu brütünü hesaplayıp direk brüt ücreti ödemekmi yoksa brütten gv dv kesinitisini yapıp onu vermekmi. ayrıca 4 aylık üceret ödeneirken en son ayrıldığı 13/02/06 tarihindeki maaşına göre mi hesaplayacağız. çünkü bu tarihten sonra sosyal yardım uygulaması geldi bu tutarda ücrete eklenecekmi. hemde bazı personele zam geldi bu haktanda yararlanma durumu varmı? kişinin işinden ayrılmasından 115 gün sonra(13/02/2006-08/06/2006) karar açıklığından 120 gün değil bu kadar sürelik ücret ve kıdem süresi hesaplanacak iilave değilmi? detylı bilgi ve kaynak gösterirseniz sevinirim. |
HRMGR |
4 AYA KADAR ÇALIŞMADIĞI SÜRENİN ÜCRETİ:
Bu süre çalışılmış olarak kabul edileceğinden, sorunuzda 13.02.2006 tarihinde gerçekleşen işten çıkarmanın üzerine 4 ay eklenecek yani işten çıkarma tarihi 13.06.2006 olarak kabul edilecektir. Bu durumda 13.06.2006 tarihine kadar gerçekleşmiş olan ücret, sosyal yardım artışı vb. ödemeler dikkate alınacaktır. Bu 4 aylık süreye ilişkin SSK'ya ek bildirge verilecektir. Bu ödeme ücret niteliğinde olduğundan brüt ücretten;
Gelir Vergisi
Damga Vergisi
SSK primi kesilecektir.
4 AYLIK İŞE BAŞLATMAMA TAZMİNATI :
Bu tazminat çalışanın ücretinin 13.06.2006 tarihinde geleceği nokta dikkate alınarak ve çıplak ücret (sosyal yardımlar dikkate alınmaksızın) üzerinden hesaplanacaktır. Bu tazminat hakkında İdare Mahkemeleri'nin ve Maliye'nin farklı yorumları olmakla birlikte;
Bu ödeme SSK'ya göre tazminat, Maliye'ye göre ücret niteliğinden olduğundan, bu ödemeden;
SSK primi kesilmeyecek
Gelir Vergisi ve
Damga Vergisi kesilecektir.
KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI
Ücret ve sosyal haklarının 13.06.2006 tarihinde geleceği nokta dikkate alınarak, fark kıdem ve ihbar tazminatı ödenecektir.
Selamlar,
|
Av.Abbas Bilgili |
Sayın HRMGR'nin cevabına ilave olarak senelik izin konusunun da dikkate alınması gerekir. Şöyle ki; işçinin işe giriş tarihi baz alınarak geçen her yıl için 1 adet senelik izin hakkı doğmaktadır. Şayet işe iade davası ile ilave edilmesi gereken 4 aylık süre sonunda yeni bir senelik izin hakkı doğuyorsa son ücret üzerinden bunun da ödenmesi gerekir.
Kaynak sorulduğu için iki kitap tavsiye edeceğim;
1) Türk İş hukukunda İşe İade Davaları: Yazanlar Osman Güven Çankaya- Cevdet İlhan Günay - Seracettin Göktaş, Yetkin yayınları, Ankara
2) Biraz reklam gibi olacak ama ikinci olarak kendi kitabımı tavsiye edeceğim; İş Güvencesi Hukuku İşe İade Davaları, Yazan Av. Abbas Bilgili, Karahan Yayınevi (Tel: 0322 363 05 84); Adana
Bu arada Sayın HRMGR'ye de bir soru yöneltmek istiyorum;
Uygulamada sizin de belirttiğiniz üzere iş güvencesi (işe başlatmama) tazminatından gelir vergisi kesintisi yapılmaktadır. Ancak bu tazminattan gelir vergisi kesilmemesi gerektiğini ilk defa sanıyorum ben kitabımın ilk baskısında (2004'de) yazdım ve benim görüşüme pek katılan olmadı. Bu konuda Av. Mehmet Uçum (İstanbul Barosu) bu tazminattan gelir vergisi kesilmesi gerektiğini yazdı. Daha sonra aynı yazar Doç Dr. Ömer Ekmekçi ile birlikte yazdığı bir başka makalede bu görüşünü daha detaylı olarak açıkladı. Maliye de bu konuda bu yazarlar gibi düşünüyor. Kendim gibi düşüneni bulamadım. Ben Gelir Vergisi yasası'nın 25. maddesindeki "işsizilik nedeniyle verilen tazminatlar" hükmünden bu sonuca ulaşmıştım. Ankara Bölge İdare mahkemesi'nin kararında da benim görüşüme uygun bir karar verilmekle birlikte ileride nasıl bir içtihat oluşacağını bilemiyorum. Bu konuda sizin kişisel düşüncenizi öğrenebilir miyiz? |
HRMGR |
Sn. Bilgili,
Hassas bir noktaya temas etmişsiniz. Bu konuda sabaha kadar yazsam yine de birçok şey eksik kalacaktır, ayrıca hukukçu olmamam nedeniyle yazdıklarım konunun hukuki boyutu değil, uygulamanın içinden birinin kişisel görüşü olarak algılanmalıdır.
Bildiğiniz gibi Bölge İdare Mahkemesi kararı içtihat ve emsal oluşturmaya yetmemektedir. Sevmek ve bağlı olmakla birlikte bu tür mali uygulamalarda Devletin alacağına şahin, vereceğine karga (yükümlülükten mahsup) olduğu da hepimizce bilinen bir gerçektir. (Umarım bu cümle nedeniyle tahkir ve tezyif davası ile karşılaşmam.)
Kayıt dışı ekonominin % 60'lara (mevcut da eksik beyanda bulunmaktadır) , kayıtdışı istihdamın % 48'lere ulaştığı bir ülkede birçok kavramın içi boş olduğunu takdir edersiniz. İşveren vekili sıfatımla konuya yanlı yaklaşmıyorum. İşçi de bizim işçimizdir.
Burada dava, işçinin cebine girecek 3-5 kuruşun, işçi yerine Devlet'e mi gideceği mevzuudur. İşveren bu parayı her halükarda ödeyecektir, ha işçiye, ha Devlet'e...
İşveren bu parayı Devlet yerine işçiye öderse ne olur? İyi niyetle ödediği bu paranın üzerine, Maliye'nin ilk denetiminde bir de usulsüzlük cezası ve bunun faizi ile karşı karşıya kalır.(Bir Özelge'ye istinaden)
Siz elinizi vicdanınıza koyun, işveren olsanız bu hususta ne düşündüğünüz önemli midir? Ne işlem yaparsınız?
Selam ve saygılar, |
Av.Fırat Bayındır |
Tazminat niteliğindeki bu ödemeden gelir vergisi kesilmemesi gerektiği kanaatindeyim.
Bu ödemede ücret, tazminatın asgari ve azami miktarını belirlemekte sadece bir KISTAS olarak alınmıştır. Kanunda bu ödemenin TAZMİNAT olduğu tartışılmayacak kadar açıktır.
Gelir Vergisi K. 25. md.nde "1. Ölüm, sakatlık, hastalık ve işsizlik sebepleriyle verilen tazminat ve yapılan yardımlar;....
7- 1475 ve 854 sayılı Kanun'lara göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 sayılı Kanun'a göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz);
Parantez içindeki son cümle, bu ödeme ücret olmadığı nedeniyle uygulanamaz. İşe iade edilmemesi nedeniyle ödenecek bu tazminat, işverene verilen bir medeni ceza, işçi açısından ise bir tazminat alacağı/hakkı olup, vergi mevzuatı genel çeçevesinde "ücret" olarak değerlendirilemez.
Gelir vergisinde dahi "ücret" 61. maddede "işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir." şeklinde tanımlanmış olup, bir hizmet karşılığı olmadan ödenmesi gereken bu tazminatın gelir vergisi konusuna girmeyeceğini düşünüyorum.
Kıdem tazminatından,manevi tazminattan, maddi tazminattan gelir vergisi kesiyorsanız bu ödemeden de kesmeniz gerekir.[:D](ikaz üzerine eklenmiştir[:)]) |
HRMGR |
Gelir Vergisi Kanunu Madde 61: "Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, TAZMİNAT, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez."
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın Özelge'sine dayanak tuttuğu kanun maddesi...
Konunun farklı bir boyutu da var :
Bugün işsizlik sebebiyle çalışanın hakkı olan ödemeler;
-Kıdem Tazminatı (en eskisi, kabul Gerekçesini biliyorsunuz- Gelir Vergisi kesilmemektedir)
-İhbar Tazminatı (Kabul gerekçesi üsteki ile nüans farkı içerir- Gelir Vergisi kesilmektedir)
-İşsizlik Sigortası (Biriken milyar YTL. 'ye rağmen alabilmek şarta bağlı olduğundan, geçmiş diğer fonlarla akibeti eninde sonunda aynıdır)
-4 aya kadar Çalışılmayan Süreye İlişkin Ücret ve Diğer Haklar
-İşe İade Tazminatı
Asgari ücretli işçinin cebine giren= 380,46 YTL,
İşverene maliyeti (çıplak) = 645,17
İşsizlik % 11,2 , kayıtdışı istihdam % 48 ??!!... Neden acaba?
Selam ve saygılar,
|
Bugünün tarihi: 03/05/2025 09:00:29 |