 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Hukuk okuyup ensest kurbanlarının sesi olacağım |
alisinkay |
Hukuk okuyacağım, siyasete atılacağım ve... benim gibi ensest kurbanlarının sesi olacağım
Şermin TERZİ (HÜRRİYET GAZETESİNDEN ALINTIDIR)
Adı Gönül Işgın, 29 yaşında. Beş yıl önce gazetelerde adı sadece G.I. olarak geçmişti. Adını saklamasına sebep, bir utancın hayatını altüst etmesiydi. Minicik bir bebekken ona şefkatle dokunan babasının elleri, büyüdüğünde şehvetle tenini acıtmaya başlamıştı. Kimseyle bunu paylaşamıyordu çünkü o babasıydı ve bu çarpıklığa aklı ermiyordu. 24 yaşına geldiğinde artık o soğuk gerçek, her gün içine saplanan bir bıçaktı. Kendince acılarına son verdiğinde tarih 21 Ocak 2002yi gösteriyordu.
Bir gün o bıçağı aldı ve acılarının kaynağına sapladı. Babasını öldürmekten 20 yıl hapis cezası aldığında çığlık attı. Çünkü hiç beklemiyordu bu cezayı: "Hakimin aferin demesini, beraat etmeyi bekliyordum. Neden bu suç yüzünden bu kadar yatacaktım ki? Yıllarca bunun acısını çeken ben değil miydim? Şimdi üstüne bir de ceza mı alacağım!"
O günün gazetelerinde polislerin kolunda başı önde yürürken fotoğrafı yayımlanan genç kız, beş yıl sonra başarısıyla, dimdik duruşuyla bambaşka bir habere konu oldu. 2006 ÖSS sınavına cezaevinde girip ham puanda Türkiye 33üncüsüydü.
Çanakkale E Tipi Kapalı Cezaevindeki Gönül Işgınla röportaj yapmak için Adalet Bakanlığına başvurdum. İzin yazısındaki koşul dikkat çekiciydi: "Geçmişi ve suçu ile ilgili bilgilerin gizli kalması kaydıyla ve gerekli güvenlik önemleri altında." Yani böylesine akıllı ve başarılı bir genç kızın neden hapse girdiğini öğrenemeyecek, sadece ÖSS ile ilgili sorular sorabilecektim.
Gri ve mavi olmasını beklediğim cezaevi koridorlarından, tam aksine pembeler, turuncular arasından geçip Gönül Işgın ile tanıştım. Bakanlığın dediği gibi röportaj sırasında yanımızda görevliler vardı. Ne olduysa Gönül birden "Ben cinayetten yatıyorum, öz babamı ensest yüzünden öldürdüm" diye anlatmaya başladı. Bir gazetede cinayeti annesiyle işlediği yazılmış, buna korkunç içerlemişti. Sırf annesinin uğradığı haksızlığı anlatabilmek için bakanlığın ikazını biraz ihlal etti.
Işgının cezası 20 yıl hapis. Ama İnfaz Kanunu ve yeni TCKdaki indirimlerle 6 yıla düştü. Koğuşunu üçü cinayet suçundan, biri cinayete yardım, yataklık, gasp suçundan yatan mahkûmlarla paylaşıyor. Cezasının bitimine 1 yıl 5 ay var. ÖSSdeki başarısıyla kadere başkaldırdı. Hukuk okumak istiyor, ama avukat olmak için değil. Hukuk donanımıyla siyasete girip, kendisi gibi ensest kurbanlarının sesi olmak ve haklarını sonuna kadar savunmak için.
Gazetelerdeki "Burs yağıyor" haberlerinin tam aksine, ne devlet üniversitelerinden ne de özel üniversitelerden burs alabildi. Kredi ve Yurtlar Kurumu sabıkalılara burs vermiyor. Henüz özel üniversitelerden de hiçbiri elini taşın altına sokmuyor. O ise bütün bunlara şöyle cevap veriyor: "Vah vah tacize uğramış, babasını da öldürmüş, başarılı ve iyi bir kız, şeklinde olayın dramatize edilmesini istemiyorum. Elimden geleni yaptım, yaşadıklarıma rağmen sapasağlam ayakta durmaya çalıştım. Duygu sömürüsü yapmıyorum. Okuyamazsam yıkılmam ama çok üzülürüm."
Gönülün hem hikayesi, hem hayata bakışı, onun cümleleriyle, onun kelimeleriyle o kadar çarpıcıydı ki, röportaj sorularının hepsini attım. Sadece o anlatsın istedim. O size samimiyetiyle her şeyi anlattı. En korktuğu şey, bu röportajdan sonra ailesinin üstüne gidilmesi. Bu yazıyı siz de onu anlamaya çalışarak okuyun lütfen.
ÖZ BABAMI BENİ 11 YIL TACİZ ETTİĞİ İÇİN ÖLDÜRDÜM
Cinayetten yatıyorum, öz babamı ensest yüzünden öldürdüm. Ortaokuldan beri tacize uğruyordum. Mahkûmiyetimle ilgili hiçbir şey söylemeyecektim ama bir gazetede annemi çok zor durumda bırakan bir haber yayınlandı. Cinayeti işlediğim sırada annem yanımdaydı, ama sonra uzaklaştı. Annem o sırada uzaklaşmasa ona da zarar gelecekti. Üniversite kazanmamla ilgili haber yapan gazetelerden biri, annemle bir olup babamı öldürdüğümü yazmış. Annem kendi halinde biridir, kendini savunamaz. Eminim haberi okuyanlar üstüne çok fazla geliyordur. Evet benimle birlikte cezaevine girdi ama iki ay sonra olaya karışmadığı kanıtlanıp beraat etti. 4 yıl 7 aydır cezaevindeyim, o kadar olay gördüm ama hálá ne kadar safım ki, sınavda böyle bir başarı kazandığımda, geçmişimin gündeme geleceğini hiç tahmin etmedim. Sadece başarımın konuşulacağını düşünüyordum.
HAKİM BANA AFERİN DİYECEK SANDIM 20 YIL CEZA ALDIM
Ortaokuldan sonra yavaş yavaş bana yapılanın ne olduğunu anlamaya başladım. Psikolojik problemlerim arttı. Çare olacağını düşünerek alkolle tanıştım, durum daha da kötüye gitti. Babamı öldürdüğümde ceza alacağım aklıma bile gelmemişti. 20 yıl cezayı duyduğumda çığlık attım. Kan bağı olmasından dolayı bu kadar yüksek ceza almıştım. Halbuki kan bağım olan kişinin bunu yapması indirim sebebi olmalı, diye düşünüyordum. Tebrik alacağımı, hakimin aferin diyerek beraat ettirmesini bekliyordum. İnanın bu saflıktaydım. Neden bu suç yüzünden bu kadar yatacaktım? Yıllarca bunun acısını çeken ben değil miydim? Şimdi üstüne bir de ceza mı alacaktım? Çok büyük bir haksızlığa uğradığımı düşündüm. Bana bunu yapan babam değil de bir başkası olsaydı aklım erer, başkalarıyla paylaşır çareler arardım. Ama kimseyle paylaşamıyordum, tek başımaydım. İki erkek kardeşim var, bu olayların tekrar gündeme gelmesine üzülüyorlar. Biz bugüne kadar bir aile olmayı başaramadık. En büyük idealim tekrar bir arada olmak. Ben buradan çıktığım gün tekrar aile olmaya çalışacağız.
CEZA ALDIĞIM GÜN SINAVA GİRMEYE KARAR VERDİM
Cezamı aldığım gün şok geçirdim ama hemen kendimi toparladım. Olan oldu, bu süreyi en iyi şekilde değerlendireceğim, elimden gelenin en iyisini yapacağım, dedim. Üniversite sınavlarına girmeye o gün karar verdim.
Ortaokulda beş takdir, bir teşekkürüm vardı ama yaşadıklarım yüzünden liseyi zor bitirmiştim. İlk sınavıma ancak iki yıl sonra girebildim. İstanbul Üniversitesi Turizm İşletmeciliğini kazandım. Kaydımı yaptırdım ama problemlerimin artık dayanılmaz noktaya geldiği bir dönemdi.
Bir yıl sonra kaydım silindi. Af çıktı tekrar kaydımı yaptırdım ama 2001de yine kaydım silindi.
2002de kararlıydım, bu kez kazanacaktım. Dershaneye kaydımı yaptırdım, hatta şubeler arasındaki yarışmada ikinci oldum. Ama sınava birkaç ay kala artık cezaevindeydim.
BURASI CEZAEVİ BURADA BU KADAR, DEDİLER
İlk sınava İnebolu Cezaevinde girdim. Fakat 1 saat geç alındım. Sebebini sorduğumda, "Merak etme bu süre eklenecek" dediler. Süre dolduğunda kağıtlarımızı toplayıp, "Burası cezaevi, burada bu kadar" dediler. Bu söz kulaklarımda hep yankılandı. Hırslandım. Oldukça hırslıyımdır zaten. Bir şeyi çok istediğimde, büyük bir performans yakalayabileceğimi, neler yapabileceğimi biliyorum. Potansiyelimin farkındayım. Hak ettiğim yerde olmak istiyorum. Cezaevinden çıktığımda hayatından vazgeçmiş, kaybetmiş bir insan olmak istemiyorum.
Çanakkale Cezaevine nakledildiğimde, geçen yıl ikinci kez sınava girdim. Ama sınavda çok gerildim, 28. Matematik sorusunda kilitlendim, heyecanlandım, panik yaptım. Sınavdan çıkmamak için çok direndim ama çıktım. İnebolu Cezaevinin aksine, Çanakkale Cezaevi yönetimi çalışmam için çok yardımcı oldu. Benden bir başarı bekliyorlardı. Sınavı terk ettikten sonra müdür beyle konuşmak istediğimde, "Gönül şimdi çok kızgınım sonra konuşalım" dedi. 91 soru yapmıştım. 90ı doğruydu. Bu kadar doğru cevap, cezaevi yönetiminden ikinci şans istememi sağladı.
DÖRT AY KARANTİNA KOĞUŞUNDA ÇALIŞTIM
Kaldığım altı üstlü koğuşlarda ders çalışmama imkán yoktu. Orada kimse sizin üniversiteye girip girmemenizle ilgilenmez, umurlarında değildir. Herkesle bir aradasınız. Tek başına onlarla mücadele etmeye kalksanız bütün gününüz gider zaten. Her an kavga, televizyon bangır bangır.
Cezaevi müdürü çalışamadığımı görünce, sınava dört ay kala beni dört kişilik karantina koğuşuna aldı. Orada tek başıma kaldım. Ne çalıştıysam orada çalıştım.
Cezaevi öğretmenim Ünsal Ünal beni çok iyi çalıştırdı. İki haftada bir deneme sınavı yaptı. Soruları birlikte inceledik. Ama her şeyden önce beni hep dinledi, inandı, heyecanımı paylaştı.
Sporu hiç aksatmadım. Yemek yiyor, banyo yapıyor, sadece ders çalışıyordum. Televizyonu hiç açmadım. Kenan (Işık) Beyi de yarışmanın içeriğini de çok sevdiğim için sadece Kim Beş Yüz Milyar İster yarışmasını izledim.
SINAV SONUCUNU VOLTA ATARAK BEKLEDİM
Sonuçlar saat 10.00da CNN Türkte açıklanacaktı. Volta atarak sonuçları bekledim. İlk yüzde kendimi görmeyi umuyordum ama ilk yüzde değildim. Çok üzüldüm. Sonuçlar yerleştirme puanına göre açıklanmıştı ve 672. sıradaydım.
Lisedeki problemlerim yüzünden liseyi 2.09 puanla bitirdiğim için yerleştirme puanım çok düşüktü. Düşük olmasaydı ilk 15te olabilirdim. Ama ham puanlar açıklanınca Türkiye 33üncüsü olduğumu gördüm.
Koğuştakilere ukalalık olur diye beklediğim sonuçtan fazla bahsetmemiştim. Dalga geçilmesinden ve aksi sonuçta rezil olmaktan korkuyordum. Sonucu açıklayınca onlar da çok mutlu oldu. "Koğuş hazırola geç, aramızda 33. var" diye eğlenceli anonslar yaptılar. Telefonla ailelerine anlattılar. Gururlandım. Sonucu anneme telefonla söylediğimde mutluluktan delirdi.
PUANIMIN GEREKTİRDİĞİ HAKKIM OLAN BURSU İSTİYORUM
Hukuk okumak istiyorum. Avukat olmak için değil, hukuk bilgisine ihtiyacım olduğu için. Aslında siyaset bilimi okumak istiyordum. Siyasete atılmak istiyorum. Biliyorum, yaşadıklarım ayağıma dolanacak. O yüzden de hukuktan sonuna kadar faydalanmak istiyorum. Burslu olmadığım sürece hukuk okuma şansım yok. Yine aynı gazetede benim ağzımdan "Ekonomik yardım yapıldığı takdirde avukat olacağım, bu benim en büyük idealim" gibi laflar yazılmış. Hayır. Ben hiç kimseden ekonomik yardım istemiyorum. Annem işçi emeklisi, o bana bakar. Sadece puanımın gerektirdiği, hakkım olan bursun verilmesini istiyorum. Ama sabıkalı olanlara burs verilmediğini öğrendim.
ÇANAKKALE CEZAEVİ KAZANMAM İÇİN HER ŞEYİNİ ORTAYA KOYDU
Devletin bir kuruluşu olan cezaevi, üniversiteyi kazanmam için her şeyini ortaya koydu. Devletin diğer kuruluşu, Kredi ve Yurtlar Kurumu okumam için burs vermiyor. Birkaç üniversite cezaevini arayıp burs vermek isteğini söylemiş. Daha sonra arayıp "veremeyeceğiz" demişler. Kişisel yardım talepleri, prosedür gereği, cezaevi yönetimince Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesine yönlendirilmiş. Ama cezaevini arayanlar nedense oraya başvurmamış. Eğitim bursu veren vakıflar destek sağladığı takdirde, üniversiteyi bitirdikten sonra verdikleri bursu çalışarak geri ödeyebilirim. Olayın "Vah vah tacize uğramış, babasını da öldürmüş, başarılı, iyi bir kız" şeklinde dramatize edilmesini istemiyorum. Elimden geleni yaptım, yaşadıklarıma rağmen sapasağlam ayakta durmaya çalıştım. Duygu sömürüsü yapmıyorum.
BÜTÜN BU ACI VE SIKINTILARI BOŞUNA YAŞAMIŞ OLMAK İSTEMİYORUM
Çok sıkıntı yaşadım, kimseye sesimi duyuramadım. Cezaevindeyken kadın hakları kuruluşlarından yardım istedim, ilgilenen olmadı. Anladım ki bu konuda kimse bir şey yapmıyor. Sivil toplum örgütlerine katılıp mücadele etmek yerine, siyaset kanalıyla daha yetkili bir ağız olabilmek istiyorum. Cezaevinde beş yıl geçirdim. Benzer durumda çok kişiyle tanıştım, dertlerimizi paylaştık. İçimdeki birikimi dönüştürüp, bir şeyler yapmak istiyorum. Bütün bu acı, sıkıntıları boşuna yaşamış olmak istemiyorum. Bir sonucu olmalı. Bunu yapabileceğime eminim.
BU RÖPORTAJI OKUYAN KARDEŞLERİMİN UZUN UZUN DÜŞÜNMESİNİ İSTERİM
Cezaevinde değişmedim, dönüştüm. Bambaşka bir insan oldum. Kendimle ilgili yanlış bildiğim ne varsa sıyrıldım, önyargılarımdan kurtuldum. Kendimi ortaya koyabiliyor, özüme inebiliyorum artık. Önceleri doğrunun ne olduğunu göremiyordum ama en azından hatalarımın neler olduğunu biliyordum. Doğruyu bulmak için gayret ettim. Egomdan kurtulmaya çalışıyorum, artık insanlardan özür bile dileyebiliyorum. Saldırgandım, koğuşta kavgalar ederdim. Şimdi daha yumuşak oldum. Artık o kavgaları uzaktan izleyebiliyorum. Olgunlaştığımı hissediyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. İnançlı biriyim, çok dua ederim. Şu aralar Kuran-ı Kerim mealleri okuyorum. Tasavvuf felsefesine meraklı olduğum için annem Mesneviyi hediye etti. Ben cezaevinde başarılı olmuş bir mahkûmum. Dışarıda rahat şartlar altında üniversiteye hazırlananlara, "Çok çalışın, azmedin" gibi mesajlar veremem. Sadece bu röportajı okuyan arkadaşlarımın, kardeşlerimin uzun uzun düşünmesini ve daha derine bakmasını isterim. |
alisinkay |
Çanakkale Cezaevi'nde ÖSS'ye hazırlanan ve Türkiye 33'üncüsü olan Gönül Işgın, Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü'nü burslu kazandı. Öğrenim ücreti yanında üniversiteden ekstra burs da alacak olan Işgın, ancak 1 yıl 5 ay kalan cezasını tamamlayıp cezaevinden çıktıktan sonra, gelecek eğitim yılında okula başlayabilecek. Işgın, kaydını dondurup cezasının bitmesi bekleyecek. Işgın aslında hukuk fakültesinde okumak istiyordu. Taciz nedeniyle babasını öldüren Işgın, halkla ilişkiler bölümünde eğitimine başladıktan bir yıl sonra aynı üniversitede yan dal olarak hukuk eğitimi de alabilecek. [img]https://image.haber7.com/haber/38224.jpg[/img] |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Bir kurban daha, Meryem Sak ensest kurbanı değil ama saçma sapan, akıl almaz nedenlerle işkence görmesine ailesinin aracılık etmesi, ses çıkarmaması bence ensest kurbanı olmasından hiç de farklı değil...
*****
Bu işkenceyi yapan insan olamaz !!!
Patronu Mustafa Hüseyin Kıvrık'ın iki ay boyunca işkence yaptığı Meryem Sak, tedavi olduğu Antalya Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Servisi'nde ikinci kez görüşme isteğimi kabul etti.
İkna olmadığım noktalar vardı. Kıvrık'ın hasta ruhlu biri olduğu kesindi, ama bunca zulmün altında Meryem'e karşı hastalıklı bir ilgisi olabilir miydi? Meryem, ikinci görüşmemizde zaman zaman ağlayarak anlattı ve "Evet, ilgisi vardı" dedi. Dayısı ve amcası da "Meryem'e göz koyduğunu biliyorduk" dediler. İşte Meryem'in dehşet uyandıran sözleri:
VAJİNAMI DAĞLADI
Bekaret kontrolü yapmadı ama 27 Haziran'da "Külodunu çıkar" dedi. Sonra vajinamın üstündeki kemiği çekiçle kırdı. Sonra çakmakla yaktı. Şimdi o bölge çukur. Bir bıçağı aldı eline, çakmakla iyice ısıttı. O kızgın bıçağı vajinamın içine sokup dağladı. Yine bayılmadım. Çok güçlüymüşüm. O tarihten sonra regl olmadım. İleride hiç aşık olmayacağım. Erkeklerden korkuyorum (Ağlıyor).
BENDE ŞEYTAN VARMIŞ
İşkence bir ay daha sürecekti. Çünkü Mustafa "Üç ay içinde hallolacak, o.....luktan arınacaksın" diyordu. İki ayda üç tane şeytan çıkardı içimden. Yüzümde üç kez şeytan belirmiş. Mustafa söyledi. Döverken çok acımasızdı. Gözlerinden ateş çıkıyordu, gözleri patlıyordu. Bazen "Seni dövdüğüm için üzülüyorum" derdi. Ama hiç ağlamıyordu.
KELEPÇEYLE PAVYONA
Bana eziyet ederken sürekli olarak "Hangi pavyonda konsomatrislik yapıyorsun, söyle" derdi. Ben de kurtulmak için pavyon isimleri uyduruyor, bazen de işyeri yolumun üzerinde gördüğüm taverna adlarını söylüyordum. Bir ay önce, annemle benim ellerimi kelepçeledi. Adını daha önceden bildiğim Dönerciler Çarşısı'ndaki Star Taverna'ya gittik. Patronunun karşısına çıktık. "Bir daha burada çalışmayacağım, bırakıyorum" dedim. Adam şaşırdı, şoke oldu. Beni ilk defa görüyordu çünkü. Bizi kovdu.
BABAMIN ESKİ ORTAĞI
O adamı Kütahya'dan 9 yaşımdan beri tanıyorum. Babamla ortak mobilya ve dondurmacılık yaptılar. Babamın yüzünden zarara uğradılar. Aralarında anlaşmazlık çıkınca babamı kovdu. Kalan borçları babamın ailesine ödetti. Annemle babam 7 yıl önce ayrıldılar. O tarihten itibaren başımızda oldu, babamız gibi görmeye başladı. Boşanmadan kendisini sorumlu tuttu. Babam yalancıydı. Bu yüzden ona kızıyorduk. Mustafa'nın tarafını tuttuk.
Öte yandan Meryem Sak'ın kurtarılmasının ardından olayla ilgili düzenlenen operasyonda yakalanarak tutuklanan patronu Mustafa Hüseyin Kıvrık'ın, genç kızın annesi Hatice Sak ile aynı köyden olduğu, Hatice Sak'ı kızı ve oğluyla birlikte Kütahya'daki köyünden Antalya'ya getirdiği öğrenildi.
Oje sürmek istiyorum
Sağlık durumu giderek iyileşen Meryem Sak, "İyileşince en çok tırnaklarıma oje sürmek istiyorum. Hep uzun ve bakımlı tırnaklarım olsun isterdim. Buradan çıkınca tırnaklarımı uzatıp kırmızı ojeler süreceğim" dedi.
Vefa borcumuz nedeniyle yaptıklarına ses etmedik
ERKEKLERLE bakıştığı gerekçesiyle patronu Mustafa Kıvrık'tan iki ay boyunca korkunç işkenceler gören Meryem Sak'ın tutuklanarak cezaevine konulan anne ve erkek kardeşi olayı ayrıntılarıyla polise anlattı. Anne Fatma Sak ile Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi erkek kardeşi Ahmet Sak, sorguları sırasında, "Mustafa Kıvrık bize her konuda yardımcı oluyordu. Evimizin tüm harcamalarını karşılıyordu. Meryem'in hareketlerinden rahatsız olduğunu ona ceza vereceğini söyledi. Biz de vefa borcumuz nedeniyle ses çıkaramadık" dediler.
BAŞARILI ÖĞRENCİYMİŞ
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi 5'inci sınıf öğrencisi Ahmet Sak'ı yakın çevresi "içine kapanık" bir genç olarak tanımladı. Akdeniz Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Melikoğlu, Ahmet Sak ile ilgili bir araştırma yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:
"Tutuklanan Ahmet Sak hakkında fakültemizin öğrencisi olması nedeniyle "Kimdir, nedir" diye araştırma yaptık. Ahmet Sak çalışkan ve başarılı bir öğrenci. Sene kaybı yok. Bizim gördüğümüz anormal bir eğilimi ve davranışı da olmamış. Kendisi daha önce benim öğrencilerim arasındaydı ama yakından tanımıyorum. Maddi durumu çok iyi değilmiş, üniversitemiz öğrenciye 3 yıl burs vermiş. Mahkeme aşamasında olan ve içeriğini tam olarak bilemediğimiz olayın gelişimi hakkında ve öğrenci hakkında daha fazla konuşmak doğru olmaz. Olay yargıda biz öğrenciyle ilgili farklı bir işlem yapmadık."
Hürriyet
Gülden AYDIN |
commodore1tr |
Bu son olayı gazetelerden de takip ediyorum . Açıkcası uzun süredir böylesine bozulmamıştım. Hani derler ya karşıma çıksa gözümü kırpmadan vururum işte o duygulara büründüm. Kızın içinden üç şeytan çıkarmış ama şeytanın kendisi olduğunun bile farkında değil ...
Şimdi merak ettiğim bu adam ne ceza alacak muhtemel akıl sağlığı yerinde değil denecek uyduruk bir tedavi sonra canlı bomba gibi toplumun içine salınacak Başka bir MERYEM SAK bulması için. Peki meryem ne olacak ? Hangi avukat bunu nasıl savunacak..
İşte tıkandığım nokta herkes için adalet ama herkes adaleti hak ediyor mu? |
gecem1970 |
Eskişehir'in Alpu ilçesine bağlı bir köyde yaşayan ve 15 ile 16 yaşındaki iki öz kızına tecavüz edip birini hamile bıraktığı iddia edilen baba tutuklandı.
Alpu ilçesine bağlı bir köyde yaşayan ailenin 16 yaşındaki kızı S.D'nin karnının büyümesinden şüphelenen anne, kızını doktora götürdü.
Doktor muayenesinde S.D'nin 6 aylık hamile olduğunu öğrenen anne, olayı öğrenmek için kızına baskı yaptı. Bunun üzerine S.D'nin, annesine, babasının 5-6 yıldır 15 yaşındaki kız kardeşi ile kendisine tecavüz ettiğini söylediği bildirildi.
Bunun üzerine anne, 2 kızıyla jandarmaya başvurarak eşi M.D'den şikayetçi oldu. Öz kızlarına 5-6 yıldır tecavüz ettiği ve büyük kızını hamile bıraktığı iddiasıyla gözaltına alınan baba M.D, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
|
alisinkay |
Umarım bu froumda ensest kurbanlarının sesi olur. Bir insan öz kızına bunları nasıl yapabilir ki? |
Av.Duygu Tekay |
Anneme söyleme beni babam yaktı
Tuncay DAĞLI - Neşet KARADAĞ Murat KİBRİTOĞLU, (DHA)
Bir çocuğa daha işkence iddiası, bu kez Adana#8217;nın Seyhan İlçesi#8217;nden geldi.
Ayakkabı boyacısı Tarık O.#8217;nun komşuları, evden gelen çocuk çığlıkları üzerine polise ihbarda bulundular. Eve gelen polisler, ailenin 7 yaşındaki kızları G.O.#8217;nun omuzları ve ayaklarında yanık izlerini görünce, baba Tarık O.#8217;yu gözaltına aldılar. Komşularının işkence gördüğünü iddia ettikleri küçük kız, Adana Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Baba Tarık O., cep telefonunun kaybolmasından sorumlu tuttuğu kızını #8217;kızgın şişle#8217; dağladığı iddialarını yalanladı. Ancak Balcalı Hastanesi Çocuk Psikiyatri Kliniği doktorları, farklı zamanlarda şiddet uygulandığını belirledikleri küçük kızın ruhsal travma geçirdiğini bildirdiler. İfadesi alınırken korku içinde olduğu gözlenen G.O., üzerine çay döküldüğünü söyledi. Anne Bahar O. da poliste aile içi şiddet iddialarını reddedip davacı olmadı. Küçük kız, annesine teslim edilirken, baba da savcılıktakı ifadesinden sonra serbest bırakıldı. Vali, küçük kızın devlet korumasına alınması işlemlerini başlattı.
|
alisinkay |
ALO İMDAT HATTI 0216 450 54 54
18 öğrenci 24 saat telefon başında
Türkiye genelinden 24 saat çağrı kabul eden 0216 450 54 54 numaralı Alo imdat hattının ucunda, çoğunluğu hukuk, tıp ve psikoloji öğrenimi gören 18 genç var.
Alo ihbar hattı, 8 yıldır sokak çocuklarına yönelik çalışmalar yapan BİR derneğin 14 Şubat 2006da başlattığı bir proje.
Hatta gelen ihbarlar, çocukların sanıldığının aksine yalnız sokakta değil kendi evlerinde de korunmaya muhtaç olabileceğini ortaya koyuyor. Tanzer Gezer, kayda geçen 5 çağrının aç bırakılan ya da çeşitli şekilde şiddete maruz kalan çocuklarla ilgili olduğunu söylüyor: Sadece komşular değil, aile fertleri de arıyor. Mesela teyze, babaanne, dede arayıp anne ve babayı şikâyet edebiliyor. Bir ay içinde alınan 4 ensest ihbarı, tehlikenin boyutlarını daha da netleştiriyor.
İzmirde aralarında sokakta yaşayanların da bulunduğu bir grup çocuk Cumhuriyet Başsavcılığına, kendilerini kandıran bir şebeke tarafından çıplak fotoğraf ve görüntülerinin çekildiğini belirterek başvuruda bulundu. İzmir polisinin operasyonuyla çocuk porno çetesi çökertildi. Çete üyeleri, yaşları 12 ile 17 arasında değişen erkek çocukların çıplak fotoğraflarını çekmek ve çocukları para karşılığı zengin erkeklerle cinsel ilişkiye zorlamakla suçlanıyor. En son İzmirde yaşanan bu olay, dikkatleri bir kez daha çocuğa cinsel istismar konusuna çekti.
Çocuğun kendisinden en az altı yaş büyük biri tarafından cinsel haz amacıyla zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılması, cinsel çocuk istismarı olarak tanımlanıyor. Ensest, tecavüz, çocuğu pornografi ve fuhuş malzemesi yapmak, teşhircilik, cinselliği kışkırtan konuşmalar, cinsel ilişkiye zorlama ve pornografik film seyrettirme de cinsel istismar olarak nitelendiriliyor.
Çocuğa cinsel istismar, özellikle son günlerde basında sıkça yer alan haberler nedeniyle gündemi meşgul ediyor. Ancak uzmanlara göre, aslında çocuk istismarında bir artış yok, sadece yaşananların biraz daha gün ışığına çıkması söz konusu. |
Bugünün tarihi: 03/05/2025 07:11:45 |