Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
Oyyy Madımak
deltaG Tam 13 yıl önce bugün Türkü yakanları, yazarları çizerleri İNSANLARI YAKTILAR... 37 CANA KIYDILAR Bu gün Sivas'ta bu acı olay bir kez daha anıldı. Haberlerde, olayı anmak için yürüş yapanlarla bazı gruplar arasında gerginlik yaşandığı belirtildi. Hala mı dinmedi öfke ve nefretleri? Otelin kamulaştırılması ve müze yapılması dileğinde bulunmuşlar. Devletten beklenmemesi gereken bir talepte bulunmanın anlamı yok. Madımak Oteli kaç paraya mal olursa olsun SATIN ALINMALI ve müzeye dönüştürülmelidir.
commodore1tr Gericiliğin Ateşi Yakar Mustafa Kemalin Ateşi Aydınlatır
commodore1tr Sivas Acısı / Aziz Nesin Ben tanırım Bu bulut bizim oranın bulutu Hemşeriyiz ne de olsa Benim için kalkmış, ta Sivas'tan gelmiş Yurdumun bulutu Başımın üstünde yeri var Ben bilirim Bu rüzgâr bizim oranın rüzgârı Hemşerimiz ne de olsa Benim için kopup gelmiş yayladan Yurdumun rüzgârı Kurutsun diye akan kanlarımı Ben anlarım Bu acı bizim ora işi hançer acısı Bir ülkedeniz ne de olsa Aynı dili konuşsak da Anlamayız birbirimizi Hançerin nakışı Tanıdım acısından Sivas işi Ben duyarım duyumsarım Bizim oranın sızısı bu Binip kara bir buluta Sivas ilinden Sivas rüzgârında uçup gelmiş Helallik dilemeye Ey yüreğimin onmaz acıları Ey beynimin dinmez sancıları Suç ne bende ne de sende Suç seni karanlıklara gömenlerde Ne de olsa yurttaşımsın Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne Bilmelisin bir yerin var canevimde
alisinkay
Av.Bahattin Yıldız MADIMAK OTELİNDE TÜM KAMUOYUNUN GÖZLERİ ÖNÜNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN KATLİAM, LİNÇ EYLEMLERİ TÜRKİYE'NİN TARİHİNDE Kİ EN ÖNEMLİ KARANLIK SAYFALARDAN BİRİ OLARAK YERİNİ ALDI... OLAY SADECE ALEVİLERE YÖNELİK DEĞİL TÜM İNSANLIĞA VE İNSANLARA YÖNELİK VAHŞİ BİR SALDIRI OLARAK HAFIZAMIZA NAKŞOLDU. MAKTULLARIN EZGİLERİ, YAZILARI, BAĞLAMALARINDAN ÇIKAN SESLERİ KULAKLARIMIZDA HER DAİM KALACAK; KATİLLERDEN ÇIKAN İĞRENÇ SESLERİ SÜREKLİ BASTIRACAK... 37 CANLAR, CANLARIMIZDI... İÇİMİZDE YAŞIYOR, YAŞAYACAK VE YAŞATILACAK... MADIMAK OTELİNİN, VAKİ ZULMÜN, KATLİAMIN VE İNSANLIK DIŞI OLAYIN GELECEK NESİLLEREDE AKTARIMINDA SOMUT BİR ÖRNEK OLMASI AMACIYLA MÜZEYE ÇEVRİLMESİNİ BENDE TÜM KALBİMLE İSTİYORUM...
Av.Abbas Bilgili Sivas'ta Madımak Oteli'ndeki vahşet ve katliam konusunda görüş belirten arkadaşlara aynen katılıyor ve ilave edecek birşey bulamıyorum. İnsanlık bu kadar mı alçaldı diye de kendime soruyorum.?
fulya1212 ..... Ahmet Karabilgin(Sivas Valisi) ... onbinin üzerindeki bir grup vilayetin önünde toplandı. Vilayetin önünde toplandığında bizim mzdım<k otelinin önündeki polis ve jandarmamız ölüleri yaralıları sağları kurtarma çabasına girdi. .... hükümet binasının önünde, hedef vilayet, vali ve dolayısıyla cumhuriyetti. söylenen sözler şudur." Ya Allah intikam" "islama uzanan eller kırılsın" "Vali istifa" "dinsiz vali istemiyoruz" " yaşasın şeriat" buna benzer sloganlala, taşlarla Hükümet konağına, camlara saldırıya başladılar. .............her an hükümet konağının basılması gibi linç edilme gibi bir tehlikeyle karşı karşıya bulunuyordum... (Meclis Araştırma Komisyonu tutanaklarından alıntıdır.
commodore1tr Bazı anlarda bazı sözler söylenir, bazen bu sözlerin ve bu sözleri söyleyenlerin asla unutulmaması gerekir. Bu sözler ve onları söyleyenler yeni acılar yaşanmaması için, yeni katliamlar olmaması için, dostu düşmanı tanımak ve aklımızdan çıkarmamak için kesinlikle unutulmamalıdır. Taşlara, demirlere bu sözler kazınmalı ve bir kenara konulmalıdır. Sivas katliamı yaşanırken de unutulmaması gerekin sözler söylenmiştir. Hem de bu sözleri dönemin Cumhurbaşkanı, dönemin başbakanı söylemişlerdir. Bu sözler bize katliamın arkasındaki gizi ifade etmektedir. UNUTULMAYACAK SÖZLER BİR GÜVENLİK GÜÇLERİ İLE HALKI KARŞI KARŞIYA GETİRMEYİN! Sözün sahibi Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Katiller Madımak Otelini kuşatmış, insanlar içeride çığlıklarla yardım beklerken bu sözü defalarca Sivas valisine ve emniyet müdürüne söylemiştir. Demirelin vatandaş dediği şeriatçı katillerdir. Ve güvenlik güçlerinin onlara müdahale etmesine engel olmakta, katillerin işlerini rahatça yapmalarını istemektedir adeta. Katillere karşı gelmeyin, bu sözün anlamı bundan başka nedir? Bu söz nasıl unutulur? UNUTULMAYACAK SÖZLER İKİ OTELİ SARAN VATANDAŞLARIMIZA BİR ŞEY OLMAMIŞTIR! Sözün sahibi Başbakandır. Başbakan Tansu Çiller. Çiller Madımak Otelini saran ve insanlarımızı katleden şeriatçı katillere bir şey olmadığını, katillerin burunlarının kanamadığını müjdelemektedir. Başbakanın vatandaş dediği de şeriatçı katillerdir. Ya içeride çığlıklarla yardım bekleyenler? Onların vatandaşlık hakları? Onların yaşama hakları? Çillerin umrunda olan, Çillerin bu sözleri ile gözetip kayırdığı katillerdir mağdurlar değil. Bu sözler nasıl unutulur?
commodore1tr Babamı aydın olduğu için yakanlar, bugün kendilerine 'aydın' tanımlaması yakıştırılanların da desteği ile hepimizin geleceğini tehdit ediyor. Uzlaşmacı aydınlar -bu nasıl aydın olmaksa- her değere musallat kültür zararlısına dönüştü. 13 yıl önce, 2 Temmuz 1993'te 35 aydın insanımız, Sıvas'ta şeriat yanlısı ve gözü dönmüş bir kalabalık tarafından yakıldı. Bu tarihten itibaren 9 yıla varan uzun bir mahkeme süreci yaşadık. Olayın örgütçüleri ve elebaşıları hâlâ yakalanmadı, arandıkları da şüpheli. Olayı gerçekleştiren kalabalık arasından kimliği belirlenerek yakalananların yargılandığı dava 33 idam cezası ile sonuçlandı. Bugün ise iktidardan güç alarak aftan yararlanmak üzereler. Yalnızlıkla baş başayım Bütün bu süreç zarfında Sivas'ı unutturmamak adına neler yapıldı? Ben kişisel olarak kendi kaybımın intikamını almak yerine, bu korkunç olayı birincil olarak yaşamış biri olarak önce ibret, sonra önlem almak konusunda toplumsal destek görebilmek için çabalıyorum. Bunun için de doğal olarak toplumlara ulaşabilmenin en önemli yollarından biri olan medyadan destek almaya çalışıyorum. Sanırım çoğunuz bu yaklaşımı oldukça naif bulacaksınız. Ama "aydın"larımız, sanatçılarımız var. Bunca yıldır birkaç istisna dışında karanlık ve çaresiz bir yalnızlıkla baş başayım. "Daha fazla yalnız kalamayız, artık daha fazlası olamaz" derken Sivas'ın 10. yıldönümünde "aynı vahşet ve utancın bir daha yaşanmaması için Sivas'ı anmamıza" bile birtakım aydınlarımızın itirazı olduğunu hayretle gördük. "Bu konuyu ısıtıp ısıtıp gündeme getirmeyin artık" diyen aydınlarla karşılaştık. Hesaplaşılmamış ve özrü bütün bir toplum tarafından paylaşılmamış bir tarih, eninde sonunda ayağa dolaşır. Bunu unutmamak ve unutturmamak gerek. Aydın, aydınlatır da Ben bugün burada "aydın" tanımını tartışmak istiyorum. Bizim kadar eğitimsiz bir toplumda aydın olmanın ayrı bir önemi olduğuna inandığım için... Bakın Metin Altıok ne diyor: "Sözcük anlamından yola çıkarsak 'aydın'; aydınlanmış kendini bilgiyle donatmış kişi diye açıklanabilir. Ülkemizde aydın genellikle okumuş insan olarak bilinir ama okumuş olmak, kendini elinden geldiğince bilgi ile donatmak aydın olmak için yeterli midir acaba? Söz konusu bilgi donanımı hangi seviyede olursa olsun bu soruya verilecek cevap 'Hayır!' olmalıdır. Her ne kadar bilgili ve kültürlü olmak aydın olmanın gerek koşuluysa da yeter koşulu değildir. Şimdi gelin sözünü ettiğimiz yeter koşul üzerinde duralım biraz: Osmanlı'da okumuş, kültürlü insana 'münevver' denirdi. Münevver sözcük olarak 'nur'dan gelir. Anlamı 'aydınlanmış, aydınlık'tır. Osmanlıcada aynı kökten gelen bir başka sözcük vardır ki, o da 'tenvir'dir. 'Aydınlatma, ışıklandırma' anlamına gelir. Birbirine bağlı bu iki sözcükten de anlaşılacağı gibi, münevver olan, özü gereği aynı zamanda tenvir edendir. Bunun aksi düşünülemez. Yani tenvir etmeyen münevver olamaz. Bu çıkarsamamızı Türkçe söyleyecek olursak; 'aydınlatmayan, aydın değildir' dememiz gerekir." İyiden yana olmak Evet; babamı "aydın" olduğu için yakanlar, bugün kendilerine "aydın" tanımlaması yakıştırılanların da desteği ile hepimizin geleceğini tehdit etmeye devam ediyorlar. Metin Altıok'a göre "Aydın olmaya giden yol muhalif olmaktan geçer. Muhaliflik ise tavır koyarak yapılır. Doğru adına, iyi ve güzel adına yanlışın, kötü ve çirkinin üstüne gitmeyen kişi aydın değildir. Türk aydını kimi muhaliflerin başına gelenden ürkmüş ve nemelazımcı bir konuma düşmüştür. Bu konuma düşenler bir dereceye kadar bağışlanabilirler. Ama uzlaşmacı aydınlar -bu nasıl aydın olmaktır bilinmez- her türlü değere musallat bir kültür zararlısına dönüşmüşlerdir." Hepsi kurtuluyor Sivas olayı; cumhuriyetin kuruluşunu hemen izleyen bir dönemde meydana gelen Kubilay olayından sonra, cumhuriyetin 70. yılında tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Bu olayı hiç unutturmamak, hep hatırlatmak ise aydınların görevidir. Burada amaç, gösterilmeye çalışıldığı gibi yarayı kaşımak ya da intikam almak değil, ülkemizi karanlık bir geleceğe teslim etmemektir. Davalar sırasında Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanmamak ve hafif ceza almak için, örgütlü olmadıkları savı ile savunma yapan sanıklar, aradan geçen bunca yıldan sonra örgüt suçları kapsamında geçerli olan bir kapsamına girebilmek üzere, 13 yıl önceki eylemlerinin örgütlü olduğunu kabul etmektedirler. Bu ince ayrımı kimse vurgulamazsa, ben nasıl duyurabilirim! Bugün 53 sanık bu programdan yararlanmak için başvurdu. Üstelik örgüt üyesi olarak yargılanmamış ve bireysel bir suçtan hüküm giymiş olmalarına rağmen. Yani usulen başvuruları temelsiz olmasına rağmen. Bu 53 kişinin serbest bırakılmasına ilişkin dava devam ediyor. Serçenin yüreği Ben sözlerimi yine babamın bir yazısından alıntıladığım bir masalı anlatarak bağlamak istiyorum: "Serçe kuşu yağmurlu bir günde, şimşekler çakıp gök olanca hızıyla gümbürderken, yere sırtüstü yatmış, havaya kaldırdığı incecik ayaklarıyla boşluğu dövermiş. Bu tuhaf durumu görenlerin 'Neden böyle yapıyorsun?' sorusuna 'Bunca mahlûkat var yeryüzünde, gök yıkılıp üstümüze düşerse hepsi telef olacaklar. Ben de göğü tutmak için kaldırdım ayaklarımı' cevabını vermiş. Sonra içtenlikle 'Kaldırdım kaldırmasına ama yine de korkudan yüreğimin kırk kantar yağı eriyor' diye eklemiş. Çevresindekiler 'Amma yaptın ha, sen kendin beş dirhem etmezsin. Bu kırk kantar yağ da neyin nesi!' diyerek alaya almışlar serçeyi. Serçecik şöyle bir bakmış yüzlerine, 'Siz bunu anlayamazsınız. Varın gidin işinize. Herkesin kendine göre kantarı, topuzu var' demiş." Metin Altıok'a göre aydın sorumluluğu ve etkinliği bir toplumun lokomotifidir. Eğer "Aydının gücü nedir?" diye soracak olursanız; masaldaki serçe örneği aydın sorumluluğunun kendisinin, kendiliğinden bir güç olduğunu söylemek olasıdır. Yeter ki bir toplum oturduğu yerde ille de güç için fil beklemesin! İşte benim 13 yıldır Sivas kıyımı suçlularından çok aydınlara, kendi safımızda sandıklarıma içerlemem de bu yüzdendir. 'Bir yarım umuttur' Sivas'ın 10. yıldönümünde Fazıl Say tarafından bestelenen Metin Altıok Oratoryosu'nun da adı olan bir dize ile bitireyim yazımı. Ki bana göre sanatçının tam bir aydın ve sanatçı sorumluluğu ile yola çıktığı; unutmamak, unutturmamak adına çok önemli bulduğum bu eseri de ne yazık ki yine tırnak içindeki "aydın"larımız tarafından sansüre uğratılmıştır. Ülkemizi başarıları ve çağdaşlığı ile yurtdışında da temsil eden Fazıl Say ise sansürü içine sindiremediği, susmadığı için bugün kendisine dönemin kültür bakanı tarafından açılan dava ile uğraşıyor. Sözde aydınlarımız da meyve veren ağaç taşlanır misali onun tartışılmaz dehasını ve başarısını tartışıyorlar, sosyal bilincine destek olmak şöyle dursun köstek oluyorlar. Onun aydınlığını gölgelemek istiyorlar. Varsın uğraşsınlar. Güneş balçıkla sıvanmaz! "Bir yarım umuttur elimizde kalan, göğüslemek için karanlık yarınları..." Sivas sanıklarının dörtte üçü serbest 35 aydının katledildiği olay üzerine 124 kişi hakkında dava açıldı. 52'si bırakıldı, 8'i hiç yakalanmadı, çoğu hafif cezalarla kurtuldu Sivas'taki Madımak Oteli'nde 2 Temmuz 1993'te meydana gelen ve 37 kişinin yanarak ölümüyle sonuçlanan olaylarla ilgili olarak 124 sanık hakkında dava açıldı. Sekiz yıl süren hukuk mücadelesinden sonra dava 2001'de sonuçlandı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin onadığı karar uyarınca, "Cumhuriyete karşı örgütlü kalkışma" girişiminde bulunan sanıklardan 33'ü TCY'nin 146/1. maddesine göre idam cezası aldı. Bu müebbet ağırlaştırılmış hapse çevrildi, geri kalan sanıklar da değişik cezalara çarptırıldı. Ancak 13 yılda içeride kalan sanık sayısı beraat ve tahliyelerle 33'e düştü. 8 sanık ise Yargıtay'ın 1997'deki bozma kararından bu yana firarda. Yasa yanlış yorumlanıyor 2003 yılında Topluma Kazandırma Yasası'ndan yararlanmak için bugüne kadar Sivas davasından hüküm giyen 64 kişi başvuruda bulundu. Bu başvuru üzerine infaz durumunda olanların bir kısmı mahkemece tahliye edildi. Müdahil avukatlarından Ali Sarıgül hâlâ firarda olanların bile bu ceza indiriminden yararlanmak için avukatları aracılığıyla dilekçe verdiklerini belirterek, "Onlar da dilekçe verince biz bu karara itiraz ettik. Çünkü mahkeme Topluma Kazandırma Yasası'ndaki değişikliği yanlış yorumluyor. 146/3'ü maddenin kaldırıldığını düşünerek salıveriyorlar ama bu hüküm yeni yasada 'Fer'i iştirak' olarak devam ediyor" dedi. Davanın seyri Sivas davası 21 Ekim 1993'te 79'u tutuklu 124 sanıkla başladı. İlk duruşmada sanıklar mahkemede toplu halde öğle namazı kılmaya kalkıştı. - 25 Mart 1994'teki duruşmada önceki salıvermelerle tutuklu sayısı 78'e düşmüş, 51 sanığın daha bırakılmasını istemişti. Mahkeme 26 kişiyi bıraktı. - 26 Aralık 1994'te 22 sanık hakkında 15, 3 sanık hakkında 10, 1 sanık hakkında 5, 54 sanık hakkında 3, 6 sanık hakkında 2 yıl ceza; 37 sanık hakkında beraat, bir sanık için de tefrik (dosyayı ayırma) kararı verdi. - DGM'nin bu kararı müdahil avukatların yanı sıra, cezaları çok bulan sanık vekillerince de temyiz edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 6 Haziran 1996 tarihinde kararı bozdu. - Yargılama yeniden yapıldı ve 38 sanık çeşitli cezalara çarptırıldı. -Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 4 Mayıs 2001 tarihinde, tüm sanıkların mahkumiyet kararını onadı. - Öte yandan, haklarında tutuklama kararı bulunan sanıklardan, başta Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak olmak üzere sekiz kişinin Almanya ve Suudi Arabistan'a sığındıkları öğrenildi. Davada kilit isim Cafer Erçakmak hiç yakalanamadı. Sivas katliamı sanığı Muhammed Nuh Kılıç'ın yıllardır Almanya'da Mannheim'da eşi adına açtığı dönerci dükkânını işlettiği ortaya çıktı. 35 aydın otelde yakıldı Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te, Pir Sultan Abdal'ı anma etkinlikleri, cuma namazından çıkan grubun eylemiyle katliama dönüştü. Şeriatçı grup, Aziz Nesin'in Salman Rüşdi'nin "Şeytan Ayetleri" kitabını yayımlamasını bahane ederek Madımak Oteli'ni ateşe verdi. 35 yazar, şair, sanatçı ve öğrenci hayatını kaybetti. Otel personeli ve oteli ateşe verenlerle birlikte ölenlerin sayısı 37'ye çıktı. 'Madımak Oteli müze olsun' Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel ve bağlı örgütlerin başkanları, Madımak Oteli'nin müze yapılmasına ilişkin yasa teklifinin TBMM Genel Kurulu gündemine alınmasının reddedilmesi nedeniyle önceki gün AKP Ankara İl Başkanlığı binası önüne siyah çelenk bıraktı. Sivas olaylarında hayatını kaybedenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankart taşıyap grup, "Sivas'ın ışığı sönmeyecek" sloganları attı. Özel de binanın "kebap salonu" olarak hizmet vermesinin canlarını yaktığını söyledi.
commodore1tr Bir kalem susar , yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez .Kalemler vardır , yılmadan , usanmadan , eğilmeden , bükülmeden yazar. UĞUR MUMCU
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Velayet hakkı] Wmic Windows Activation Key and windows 7 ultimate activation tool 
  • 03.05.2025 09:36
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 15:44:18