botanaazad |
Mehmet Altan
İsmet Tuncer, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi#8217;nden mezun olmuş. Avukatlık yerine çocukluğundan beri ideali olan savcılığı seçmiş. 1998 yılının Ağustos ayında, Kayseri#8217;nin Yeşilhisar ilçesine savcı olarak atanmış. İlçenin iki savcısından biri olmuş.
Mutluluk uzun sürmemiş. İlçenin diğer savcı meslektaşı tarafından 111 davadan dava başı 80 milyon almakla suçlanmış. İddia ciddiye alınmış, hakkında Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava açılmış. Ayrıca Hakimler ve Savcılar Meslek Kurulu da kendisini meslekten men etmiş.
İsmet Tuncer#8217;in yedi yıldır süren yaşamındaki belirsizlikte bu tarihten sonra başlamış. Çünkü, İsmet Tuncer, dava altı yıl altı aydır bitmediği için suçlu mu, suçsuz mu belli değil.
Türkiye#8217;nin ne kadar hukuk devleti olup olmadığı da bu noktadan sonra başlamakta#8230;
Hakimler ve Savcılar Yasası#8217;nın 95. maddesi, suçlanan meslek üyelerinin mahkemelerinin üç ay içerisinde karara bağlanmasını zorunlu kılarken, savcı İsmet Tuncer#8217;in davası, altı yıl altı aydır devam etmekte.
Ayrıca yargı süreci tamamlanmadan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, kendisini en ağır cezaya çarptırarak meslekten men etmiş bulunuyor. Kurul, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya için ihraç gerekçesini açıklamasına rağmen, İsmet Tuncer için açıklamamış. Gerekçeyi öğrenmek istediği dilekçeyi reddetmiş. Bu da garip bir başka çelişki.
Ayrıca, bir hukuk devletinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu#8217;nun aldığı kararların yargıya götürülmemesi de zaten anlaşılacak ve kabul edilebilecek bir durum değil. Ne var ki, 1980 darbesinden bu yana hem Yüksek Askeri Şura Kararları için, hem de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları için yargı yolu kapalı ve bir hukuk devletinde olmaması gereken bu durumu hiçbir siyasal iktidar düzeltmiyor.
Bu davanın sabık savcının tüm yaşamanı alt üst edecek bir biçimde muallâkta kalıp uzaması konusunda yapılan çeşitli eleştiriler, davanın gıyabi tutukluları olan Muharrem ve Hüseyin Kılıç#8217;ın yakalanamamış olmasına bağlanıyordu. Ne var ki bu iki gıyabi tutuklu bugün de yakalanamamış bulunuyor. Ancak Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi İsmet Tuncer için 7 Haziran 2006#8217;da sonuç açıklayacak. Resmi yetkililerin davanın uzamasına gösterdikleri gerekçe sürmesine rağmen, böyle bir noktaya gelinmiş olması da bir başka garip hukuksal çelişki.
#8220;Geç gelen adalet adalet değildir#8221; derler. Normalde gerçek bir hukuk devleti olsaydık, Hakimler ve Savcılar Yasası#8217;nın 95. maddesi uygulanır, İsmet Tuıncer#8217;in suçlu olup olmadığı saptanırdı. Halbuki aradaki onca zamana kadar hem meslekten men edilmek gibi çok ağır bir cezaya çarptırılmış, hem de yargı sonuçlanmamış. Bu bir yasanın koca bölümünün belirsizlik içinde heba edilmesinden başka bir şey değil. Tabi, bir başka soru da savcı şayet aklanırsa men kararı ne anlama gelecek?
Hukuksal ilkeler açısından bakılınca, Türkiye#8217;de yargının ve hukukun tutarlılığı, denetiminden uzak, ürkütücü görüntüsü devam etmekte.
gazetem.net sayfasından alıntıdır. |