fulya1212 |
Üniversitede çalışmak zordur. Bu ülkenin sokağında, gazetesinde, meclisinde, aile kurumunda ne kadar düşünce özgürlüğü varsa bu ülkenin üniversitesinde de o kadar düşünce özgürlüğü vardır. Çünkü adı üzerinde bu ülkenin üniversitesidir.
Peki ilerlemek için düşünsel anlamda rendelenmek ve törpülenmek gerekirmi? Varsayılan anlamda gerekmez. Düşünce özgürlüğü konusunda öğretim üyelerinin bu bağlamdaki geniş spekturmunu bilmek için uzman olmaya da gerek yok zaten. Siyasi yelpazenin her türlü ucunda ve en üst kademelerde öğretim üyelerinin varlığı, YÖK' ün bu konuda rende görevi yapmadığının göstergesi. Herhangi bir şekilde üniversite sıralarına yolu düşmüş her öğrenci bu çeşitliliği algılar zaten. Kaldıki son dönemde YÖK düşünce rendesi olmaktan çok düşünce özgürlüğü kalkanı olarak işgörür hale gelmiştir. Bu, YÖK'ün yapısının iyileşmesinden değil ülkenin kötü gidişatından kaynaklanmaktadır.
Bu bağlamda yazılanları son derece rahatsız edici buluyorum. Çünkü ilerlemek için asla düşüncelerimi rendelemedim, rendelettirmedim. Zaman ayırıp YÖK'ün sitesini yada herhangi bir üniversitenin sitesini inceleyen herkes ölçütleri açıkça görebilir. Ölçütler üniversitenin gelişmişlik seviyesine göre farklılaşmakla birlikte sonderece açık bir şekilde belirtilmektedir. Hangi ünvanın hangi bilimsel ölçütler karşılanınca alınacağı açıktır. Ki bunlar bilimsel yayınla ilintilidir. Bu ölçütleri karşılamak üzere hazırlanan dosyalar, akademisyenlerin akıllarına estiği gibi yazdığı yazıları gönderdikleri dergilerde rastgele bastırarak doldurdurulmaz. En az bir yıllık geceli gündüzlü bir çalışmanın ürünü olan her biri kişisel bilgiler hakkında bilgi sahibi olmayan hakemler tarafından didik didik incelenir. Kullanılan her sözcük gözden geçirilir.
Medreseler kapatılalı çok oldu. Üniversite de el etek öperek bir yerlere gelme dönemide çoktan bitti. Verilen emeğin bu tarz ifadelerle yok sayılmasını asla kabul edemem. İsterse bu şahsıma değil, hem bilimsel anlamda hemde politik görüşleriyle ters düştüğüm birine yönelik olsun.
Aksini düşünen ,ama falan kişi şöyle ilerledi, şöyle oldu gibi bir bilgileri olanlar lütfen bu durumu YÖK'e bildirsin. Şikayetinizin ne kadar ciddiye alındığına inanamayacaksınız. Üstelik akademisyenler bundan hiç gocunmazlar. Sonradan tazminat falanda istemezler. Yeterliliğini bir kez değil bin kez daha ispatlamak zorunda kalsa bu bir bilim insanına zor gelmez. Hatta bunu bir kez daha ispatlama şansı buldukları için mutlu olurlar.
Ancak lütfen bilimsel yeterliliklere yönelik imalardan hele genellemeden kaçının. Bunu hiç bir akademisyen kaldıramaz.
Her türlü destekten yoksunuz başka ülkelerdeki meslektaşlarımıza göre. Ücretimiz inanılmaz ölçüde düşük. Bu ücretinde önemli bir bölümünü araştırmalarımızı finansa etmek, kitap almak, dergilere abone olmak için harcıyoruz. Daha geçen ay bölümümden bir arkadaş 20 milyar kredi çekti bankadan. Hayır araba almak, tatile gitmek için değil. Hatta üstüne arabasını sattı. Neden biliyormusunuz? Kendini geliştirmek için. Hiçbir zorunluluğu olmadığı halde Amerikada bir yıllık eğitim almak istedi de ondan.
Bu ülkenin gerçeklerini biliyoruz. Asgari ücret bu kadarken, insanlar açlıkla yüzyüze, basit ilaçlarını bile karşılayamazken projelerimizi desteklemek, ücretimizi arttırmak, bize kendimizi geliştirme olanakları sağlamak lüks harcama olarak görülüyorsa tamam. Daha fazla parada da istemiyoruz.
Bilgimizi yadsıyabilir, uzmanlık alanlarımıza giren konularda bizi susturup, konuşabilirsinizde. Ona da tamam. Biz anlayışla karşılarız. Yinede elimizden geldiğince aydınlatmaya çalışırız.
Bireysel olarak onurlandırılmaktan saygı görmekten çoktan ümidi kestik zaten. Ünvanlarımıza da saygı istemiyoruz.
Ancaaaaak. Hiç değilse o ünvanların dayandığı eserlere ve o eserler için harcadığımız emeğe saygı bekliyoruz. Emeğimize saygı gösterin. Çok şey mi istiyoruz?? |