Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
Sakız çiğnemek M. Kemal'e hakaret sayıldı
Benna 25.04.2006 TARİHLİ GAZETELER https://www.sabah.com.tr/gnd119.html Sakız çiğnedi tutuklandı AK Parti Fatsa İlçe Başkanı, Askerlik Şubesi Başkanı binbaşının şikâyeti üzerine "Atatürk'e hakaret" suçundan tutuklandı. "AĞZIM KOKMASIN DİYE" AK Parti İlçe Başkanı Veysel Dalcı, binbaşı Karadağ'ın "Atatürk anıtına çelenk koyarken sakız çiğniyordu" biçimindeki suç duyurusu üzerine tutuklandı. Kararı duyunca adliyede fenalaşıp hastaneye kaldırılan Dalcı "Sarmısak yemiştim. Kokmasın diye sakız çiğniyordum. Üzgünüm" dedi.
Benna BU ÜLKEDE DOKUNULMAZLAR BÖYLE OLUYOR İSTE.... BUYRUN YARGI KARARI NERESİNDEN TUTULUR BİR FİKRİ OLAN VARMI ACABA?
heyyou Devletin üst kademesinde yeralan(en azından o ilçede) görevliler ilk olarak dış görünüşleriyle ketum olmalıdırlar.Törenin hassasiyeti bu durumu özellikle güçlendirmektedir.İlçe erkanı arasında üst düzey bir yönetici böyle bir davraışta bulunursa bu haliyle dikkat çeker.Bu durumun ne siyasi bir yönü ne de dini bir yönü vardır fikrimce.
Benna birisi 'denyo' luk yapmış olabilir adaba uymamış olabilir. ama böyle bir yaptırımı ne yasalar karşısında nede insanlar karşısında savunmak mümkün değildir. bir kişi adam öldürmeye tam teşebbüsle yargılanıyor ama tutuksuz yargılanabiliyor. bu olayda fiil ve yaptırımın ne olduğunun farkındamıyız acaba?
Av.Yasemin Kutluğ Hukuk fakültesinde ilk öğretilenlerden biri sosyal normlar ve yaptırımları idi. Yani toplumdaki kurallar çeşitliydi ve bu dini, ahlaki kuralların müeyyideleri de günah, hor görme, kınama vesaire olabiliyordu. Burada ilçe başkanının eylemi olsa olsa görgü kuralları ve protokol kurallarını ihlal olarak değerlendirebilir ki; yapılacak olan da en fazla onu kınamak, ayıplama ve görgüsüz addetmek; dahası merasime ilişkin protokol kurallarının ihlali yönünden de varsa hukuki bir yaptırım (belki idari bir ceza olabilir) onu uygulamaktır. Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisinin bilebileceği bir şeyi, savcı ya da binbaşı da biliyordur değil mi? Noluyor yahu! Allah hiçbir zaman Türk Ordusu'na zeval vermesin de; Allah askeri kendi hızından da korusun yani. Maşallah asker tam gaz. Eeee merak ediyorum; burada suçun manevi unsuru gerçekleş midir? Tutuklamanın ancak bir tedbir olduğu ve infaza yönelik olmaması gerektiği düşünülürse; adamı neden tutukluyorsun? İlçe başkanı ilçeyi bırakıp kaçacak mı? İl sınırında yakalandığında sorulur: Suçun: Sakız çiğnedim! TAM LAZ FIKRASI. Ya da varsa suç ile tutuklama eylemi orantılı mıdır? Esasen tüm bunları düşünmek de saçma; esas soru: YARGI NE KADAR BAĞIMSIZSIN GERÇEKTEN?
commodore1tr Sanırım konuyu çok basite indirgeyerek düşündüğümüzden ( en azından bazıları ) böyle basit kolaycı çıkarımlar da bulunabiliyoruz... Asker tam gaz demiş sayın Av. Yasemin Kutluğ birileri tam gaz olsun bari Yasemin hanım... Suç Laz Fıkrası gibi SAKIZ ÇİĞNEMEK değil ( Tabii ki burada tutuklanmanın doğruluğunu savunmuyorum ) MANEVİ HUZUR diye bir kavram vardır 10 Kasımlarda 19 Mayıslarda 23 Nisanlarda 30 Ağustoslarda vede başkaca törenlerde Çelenk koyulacak yer bir taşın önü değil ATATÜRK ÜN MANEVİ HUZURUNA çıkmak olarak algılanmaktadır ki doğrudur. Burada bir belediye başkanı ve nedense gene AKP li bir belediye başkanı bir devlet töreninde belediyesi adına ATATÜRK ÜN MANEVİ HUZURUNA ağzında sakız cakkada cukkada çiğneyerek laubali önemsemez bir tavırla çıkamaz bu mantı yemekle ilgisi olmayan bir husustur , ve bilinçli yapılmış 'ya ne işimiz vardı bu lanet yerde ' düşüncesinin vurdumduymazlığa yansıma boyutudur. Aynı belediye başkanının yanına sakız çiğneyerek girin bakalım mazeret olarakta 'mantı yedimde ' gibi saçmalayın nasıl bir tepki verip 'makam huzur' edebiyatı ile sizi aşalayarak attıracak ee zin verinde ATATÜRK bu uyduruk belediye başkanından değerli olsun.... Bu haberi okuduğumda ' aha şimdi bunu benna hanım hemen yazar' diye düşündüm ve nedense yanılmadım... Türk bayrağı önergesnde ki gibi öte yandan bakanlar bunuda sulandıracak SAKIZA BAĞLAYIP saçmalığa bakın yargı asker diyecek demiştim ama gerçek bu değil ki Bilinçli olarak bir ATATÜRK ü yok etme eserlerine ve devrimlerine saygısızlık küçük düşürme yarışması var AKP de buda onun bir devamı zaten başkanları da kas spazmından kalkamayacak durumda iken Pazartesi sabahı 'fişek gibi' merdivenlerden koşturmasıda buna en güzel bir örnek ... İktidar partisi ve bilimçli yandaşları masum dindar halkımızın dini duygularını sömürerek CUMHURİYETE ve LAİKLİĞE savaş açmış durumdalar bazen sinsi sinsi bazen alenen Anayasanın 24. maddesi olan Laik liğin değiştirilemeyecek maddelerden olduğunu bilmeyen bir meclis başkanı olabilir mi? Bilmiyorsa orada ne şi var ?biliyorsa bu ne cüret orada ne işi var ? her ahvalde orada ne işi var? Rejimin temellerini sarstıklarını göremiyor musunuz ? Üzerinizdeki ölü toprağını kaldırmak için daha nasıl emareler bekliyorsunuz? 23 Nisan da normalde askerli çağı gelmiş bir imam hatiplinin meclis kürsüsünde ne işi var ? Oda mı çocuk ? Eline tutuşturulmuş malım metni ne cüretle okuyabilir ? ne cüretle rejime kafa tutabilir ? bir bütünün parçalarını birleştirmek o kadar mı zor geliyor size ? İşte bunda dolayı TSK tam gaz bu parçalar çok hızlandı ve birleşiyor LAİK DEMOKRATİK SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİNİ korumak sadece TSK YA DÜŞMEMELİ asıl sorun burada ... Sizler hiç oruç tutuyor diye dövülen gördünüz mü ? Yada türban taktı diye ? Ama tersi sürekli oluyor LAİK TÜRKİYE DE ve iktidar ya münferit olay yada onlarda yapmasaymış girymeseymiş cüretini gösterecek kadar gamsızlar ... Hadi bir oruç tutan dövülsün bakın iktidar aynı münferit lüğü göterecek mi ? Laik lik dini korur herkes gibi , bizesaygı bize saygı diye diretilen ise apayrı.....
Av.Duygu Tekay Sevgili Commodore; Saygı, saygınlık asalet gibi erdemler insanın ruhundadır. Doğuştan gelir bu özellikler. Ciddiyetsizlik, kendi inançların dışındaki hiç bir düşünceye önem vermeme gibi davranış bozukluklarıda doğuştan gelir. Olayın özeti bence budur.
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Örf ve adet kurallarının da hukukun bir parçası olduğunu hatırlayacak olursak ve Türk örf ve adetine göre "Sakız çeğnemek" ciddiyetsizlik, saygısızlık manasına geliyorsa Atatürk'ün manevi huzuruna sakız çiğneyerek çıkmak hoşgörülebilecek bir davranış değildir. Tutuklama kararı usul ve yasaya uygun mu? Bence de değil. Bir de ilçe başkanının savunmasına bakalım... "Ağzım kıpırdadığı için komutan sakız çiğnediğimi sanmış. Ben önce ne olduğunu anlamadım. Tören bittikten sonra, neler olup bittiğini öğrendim. Meğerse, komutan, sakız çiğneyerek çelenk koyduğumu düşünmüş ve alandan ayrılmış" (Meğerse komutan sanmış, düşünmüş!!!) "Sağ çenemde dengesizlik var. Bazen insanları yanıltacak görüntü oluşturuyor" (Sakız çiğneyenle çiğnemeyeni ayırt edemez kimse zaten!!) "Bayrama gittik, Atatürk'ün manevi huzuruna gittik, neler oldu! Gitmeseydik, bunlar başıma gelmezdi" (Zaten 3.5 yıldır ilk kez resmi bir törene katılmışsın buna da katılmasaydın keşke!!!) "Sarımsak yediği, ağzının kokmaması için sakız çiğnediğini söyledi. Dalcı, "Çelengi anıta bıraktıktan sonra ağzımda sakız olduğunu fark ettim. Çok üzgünüm" dedi. (Ne garip, komutan yanılmıştı hani, sakız falan yoktu, ağzındaki dengesizlik yanlış anlaşılmıştı. İnsanı salak yerine koyma bari!!! Ayrıca sabah sabah sarmısak yemek bahanesi de hani deriz ya "Hayatın olağan akışına" birazcık ters gibi, ha yemiştir bize ne, e o zaman hiç olmazsa çelenk koyma töreninde çiğneme, kimbilir kendileri belki de ne için çelenk koyduğunun, o günün 23 Nisan olduğunun, Ulusal Egemenlik Bayramı'nın kutlandığının bile farkında değildir!!!!!)
şoreşger Tören esnasında devleti temsil edenlerin görüntü itibariyle kendilerine dikkat etmeleri gerekir tabi ki;ama bunun Atatürk'e hakaret etmekle nasıl bir ilişki içinde olduğunu anlamış değilim.Sakız çiğnemenin herhangi birine hakaret sayılacağı tek yer herhalde Türkiyedir.Ne diyebiliriz ki bu da Türkiyenin azizliği
Benna Sayın commodore herşey eleştirilebilir beğenilmeyebilir. atatürk ün getirdikleri dogma mıdır. o da bişeyleri beğennmedi ve değiştirdi. devir değişiyor kafanizi kumdan kaldırın. Atatürk bir din getirmedi. saygının kurallarını kim koyar. başbakana yumurta atanları tutuklamaya ne kadar karşı isem bu duruma da o kadar karşıyım. saygı yasayla duydurulmaz sadece saygısızlığa engel olunur.
commodore1tr Doğru diyorsunuz Benna hanım ; Devir değişiyor havalar ısınıyor beyinler sulanıyor 19 Mayıs yaklaşıyor Güney sahillerimizden bir AKP li belediye başkanı 19 Mayıd törenine başında hasır çiçekli şapka ayağında donla gider 'sarmısaklı mantı döküldü de çıkardım ' der siz gene yazarsınız devri değişiyor ne olacak diye bizde okuruz... Ben Türkiye' nin bu devrini hiç sevmedim Benna hanım hiç... Sayın Av. Dilek Kuzulu Yüksel in 'tayibe defol demek....' başlıklı formunda bu hakseverliğiniz savunuculuğunuzu göremedim nedense ... Atarürk tayip beyden daha mı az değerli sayın Benna onu mu demeye çalışıyorsunuz ? Açıkça dedim ki tutuklama doğrumu yanlış mı bilemem gerçi Dilek hanım bence değil demiş ben onun yalancısıyım tutuklama usule yasaya uygun değişmiş... Ama sizin yazdığınız 'BU ÜLKEDE DOKUNULMAZLAR BÖYLE OLUYOR İSTE....' hiç mi hiç uygun değil ? Bir satırınız bile yok belediye başkanını eleştiren demekki sizin sorununuz hukuki olarak tutuklanmanın doğru yanlışlığı değil bu veslile ile karşı olduğunuz düzene laf söylemektir. Ben ayıp olmasın diye yazmamış sizin mantınızı kabul ederek yazmıştım ama Sayın Yüksel yazmış bakın neler demiş okuyun baştan YALAN BİLE SÖYLEMİŞ Yalan sahte herşey mübah bunlara belkide cumhuriyet savcısı bundan dolayı tutklanmasını istedi bir dediği bir dediğine tutmayan birisinin ne işi var o makamda... kafam kumdaykende biliyordum ben ATATÜRK ÜN BİR DİN GETİRMEDİĞİNİ ne demek istediğinizi daha açık yazarsanız sevinirim... Bu belediye başkanının yaptığı açıkça laubali makamına yakışmayan terbiyesizce kendine bile saygısı olmayan bir kişi davranışıdır. Bunu desenize bir bunu diyin peşine yazın ama bence tutuklanması yanlıştı bende imza atayım o dediğiniz lafın altına.... Bunun yaptığına özrü kabahatinden büyük derler Rüyasında mantı görüp hanımına sabah sabah tören olduğunu bildiği halde mantı yaptıran ve oturup yiyen adam dan ne beklenir...3,5 senedri habirekaçmış kaç törenden onun bir hesabını versin.. 12 resmi tören olmuş en az ağa yok nerede mantı yiyiyor.... yok yaaa külahima anlatın ötekide kas spazmı geçirmiş Pazartesi dimdik Dışişleri bakanı firarda peh peh peh... Ben bir kere daha diyorum bunlar 19 Mayıs ta da araziye uyum sağlayacaklar gene İsmi korkutuyor ismi.... peeee.
fulya1212 Size katılmıyorum Sayın Commodore1tr. Bence bu korku değil utanma. İnsan üzümünü yediğin bağı diken /kuran kişi hakkında hem üzümü yeyip hemde her gün atıp tutunca, bir yandan üzümü yiyip bir yandan bağı kurutmak için elinden geleni yapınca en azından utanıp yüzüne bakamıyordur.
Benna sayın commodore demekki iyi okuyamamissiniz. ben bu kişi için 'denyo' luk yapmış olabilir dedim. tasvip ettiğimi söylemedim. kimse bağ dikmedi harap bir bağlığı alıp kendince hale soktu. kimse bu bağlık nerden kaldı diye sormadı sayın fulya1212 bağı bırakana da bağı adam edene de saygımız vardır. ayrıca siz bağlık güllük gülistanlık bir ülkede yasıyorsanız ne güzel ülkeniz var derim ama ben aş iş ekmek demokrasi göremedim ne yazikki. isvecin ispanyanın hollandanin ingilterenin krallıkları var ama adamların elinde ekmeği var. rejim karın doyurmuyor rejim sizin karnınızı doyurup önünüze haklarınızı veriyorsa ne mutlu size!!!
Av.Yasemin Kutluğ Commondore hukuki nosyonunuz yok anladığım kadarıyla ama hukuki görüşler hakkında basit, kolaycı gibi ifadelerle hariçten gazel okuyorsunuz. Bakın ben olaya hiçbir şekilde siyasi yaklaşmamış ve tamamen hukuki yönden eleştirmişken; bilmediğinizi söylediğiniz bu alanda tamamen siyasi bakış açısıyla vermiş veriştirmişsiniz. Commondore, Atatürk'ün bizzat kendisi orduyu hiçbir zaman siyasete karıştırmamıştır biliyor musunuz? Ordudan ayrılarak mecliste yer aldığını hatırlatmama da gerek yok sanırım. Bu anlamda hiçbir zaman bu tür tam gazlı ordu müdahalelerini savunmam mümkün değil. Demokrasinin üzerinde Demoklesin Kılıcı gibi sallanan bir ordu mantığını da kabullenemem. Bunun AKP'yle filan ilgisi de yoktur. Ben AKP'yi savunan biri de değilim. Hatta son zamanlarda gayet de kızdığım bir partidir ancak Cemil Meriç'in dediği gibi ideolojilerin at gözlüklerinden kurtulmadan olmuyor işte. İzm'lerden kurtulun. Doğru her izm'de aynı doğru olmalıdır. Türbanlı dayak yiyor mu, sorunuzun cevabı evet bence hukuken, siyaseten, mülken her yerde dövülüyorlar. Aksini iddia etmek ancak haksızlık olur. Ha bence oruç tutmayanı da, türban takanı da dövmek kimsenin haddine değil. Ne oruç tutmayanın yargılayanı (-ki ancak Allah olmalıdır.) olabilirsiniz ne de türbanlının en temel insani hakkını gaspçısı olmalısınız. Herkese hak ve herkese özgürlük. Sayın Av.Dilek Hanım; örf ve adet kuralları elbette hukukun bir parçasıdır ancak "KANUNSUZ SUÇ VE CEZA OLMAZ" prensibi gereği; örf ve adete uygunsuzluk nedeniyle kendinize göre ceza ihdas edemezsiniz. Elbette merasim alanında sakız çiğnemek hoş görülebilecek bir davranış değil; ancak her hoş görmediğiniz hareketin bir cezası yok ve hatta bazı hoş görmediğiniz hareketlerin cezası olsa da yargılama sürecinde tutuklama elzem değil. Yani tutuklama kararının verilebilmesi için bayağı bayağı hoş göremeyeceğiz suçlar olmalı değil mi? Tutuklama kararının usul ve yasaya uygun olmadığı ve siyasi içerik taşıdığı aşikardır. Ve hatta bundan daha ötesi erke dayalı ısmarlama adalet görünümü aldığı bile söylenebilir. Commondore, savcının, belediye başkanının o makamı hak edip etmediğini denetleme gibi bir yetkisi yok, böyle bir fonksiyonu olamaz. Yasama, yürütme ve yargı bağımsızdır ve seçilen birini bir savcının denetlemesi mümkün değildir. Kaldı ki; müsnet suç açısından zikrettiğiniz cihetleri esas alması mümkün bile değildir. Ayrıca belediye başkanı hakkında "ne işi var o makamda" cümleniz de, demokratik bir ülkede o şahsı seçen binlerce seçmene saygısızlık olmuyor mu? Tüm bu insanları yok sayarak, uygunluk denetimi mi yapacaksınız? Peki siz kimsiniz, böyle bir hak ve yetkiniz ve dahası yetkinliğiniz var mı? Sonra her ne kadar Benna'ya diyorsanız da aynı şey benim için de geçerlidir sanırım: "Önce belediye başkanı terbiyesizlik yapmış deyin sonra tutuklanması yanlıştı, ben de altına imza atayım" cümleniz. Ben aynen böyle demiştim; görgüsüz addedilmeli, ayıplanmalı, kınanmalı ve hatta merasim kuralları açısından bir düzenleme varsa hukuken ceza da verilmeli, ancak tutuklama yanlış demiştim, ancak düşüncelerimi basit, kolaycı bulmuştunuz. Bu ne perhiz ve bu ne lahana turşusu. Tutarlı olmanızı ve fikirlerinizi açıklarken, insanların sizden farklı düşünme hak ve özgürlüklerine saygı göstermenizi tavsiye ederim. "Düşündüklerini tasvip etmem ama düşündüklerini söyleme hakkınızı sonuna kadar savurunum" -Kusura bakmayın vecizenin gerçek hali ve söyleyenini tam hatırlamıyorum ama sanırım Voltaire'dir.-
cizgiemlak offf offf!!!! of ki ne off.... (meşgulüm, bekleyin biraz...............................şakka da şukkada , cakka cukkada, paaat. (dur bu olmadı daha büyük şişircem.) bu damakla da patlatamıyorum, keşke damla sakızı olsaydı... neyse:......((( pppaaaattttttttttttttttttttttttttt öf beah ne büyük şişirdim bu balonu. bu yaptığım asla saygısızlık/ terbiyesizlik, adam yerine koymama değildir. çünki şuan karşımda pc ekranımdan , koltuklardan ,kalemlerimden başka bir şey yok, onlarında bu kelimelerden haberi yok.. Ama 80 öncesi bir köy ziyaretimde, evin genç kızı ağzında sakız var diye azar işitip, kocaman sakızı pencere pervazına yapıştırdığını da unutamam. Benim artık hoş görüm kalmadı.Çünki "hoş görülecek" olaylar yok ortalıkta. Hala belli , öğretilen kalıplarla yaşıyorum.Öğretilen değerlerime sahip çıkıyorum. Yalanından bir mantığı olur yahu. Sabah sabah mantı yemek... rüyasında kimi gördü acaba, yada aşerme durumlarına ortaklık mı ediyor. Küçük yerlerde sakız çiğnemek erkekliği bozar wallahi. hele Fatsa da !!!! Kadir aabi duymasın. yapılan hareket; Ulusal maneviyatımıza hakarettir, saygısızlıktır, düpedüz........... memektir (çok yerinde ama,argo bir kelime olduğu için yazmıyorum) . olaya daha ılımlı/yumuşak/amaan sendeci bakanlar/değerlendirenler : Ben işyeri sahibi( ve keyfi çalışan ) olarak; sizin karşınızda bu şekilde konuşsam, sizde beni bağlı olduğum mesleki odama , şikayet/serzeniş de bulunsanız beni topa tutarlar/ tutarsınız.( bir de disiplin cezası veririler).. Eğer tepki ve ceza gelmez ise yarın bigudili saçla, öbür gün pijamayla falan çıkarım.öbür günde gel şurda fasulye ayıklayalım derim. Şimdi; senenin 365 günü az gelip, kalan 6 saate sığdırılamayan "hayvanları koruma günü" nün seçeneklerinde 10 KASIM tarihinin de , minicik kitaplarda yer almasını, ince ince ne çanlar çaldığını, minicik, tazecik beyinlere nasıl işlendiğini görmeyip, hoş mu görelim diye soruyorum ?????? Bu test kitabı neden basılmış, nasıl basılmış, kim basmış, kim " SENENİN 3 TARİHİ VAR, BAŞKA TARİH YOK, YAZABİLİRSİN" DEMİŞ veya kabul etmiş, okullarda "tavsiye" olarak belirlenmiş? vs vs vs https://www.haber3.com/haber.php?haber_id=98753 https://www.kenthaber.com/Arsiv/Haberler/2006/Nisan/22/Haber_134111.phpx ................
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Sayın Av.Yasemin Kutluğ, Ben ilk iletimde tutuklama kararının usule de yasaya da uygun olmadığını ifade ettim zaten. Sanıyorum bu noktada hemfikiriz. Ancak daha önce de dile getirdiğim gibi olayın hoşgörülebilecek bir yanı bulunmamaktadır. Bahsettiğimiz kişi tören adabını bilen/bilmesi gereken bir kişidir, herhangi bir vatandaş değildir. Bu nedenle de sığınmış olduğu bahaneler (Bahane diyorum, çünkü tutarsız savunmalarından çıkardığım sonuç budur.) bana samimi gelmiyor. Duruşma salonunda sakız çiğnemek, şapka ile oturmak nasıl uygunsuzsa, nasıl yargıya ya da yargıca saygısızlık addediliyorsa bu davranış da o derece uygunsuz, o derece saygısız olarak addedilmelidir. Herhangi birinin duruşma salonunda şapka ile oturması, sakız çiğnemesi belki hoşgörülebilir, bilmiyor diyebilirsiniz, ancak duruşma salonunda bir avukatın şapka ile oturması ya da sakız çiğnemesi hoşgörülemez. Elbette hoşgörülmemesi başka suç teşkil edip etmediği, yaptırımı olup olmadığı başkadır, burda da sizinle hemfikirim. Bu olayın meydana geldiği, basına yansıdığı günden beri Sayın Savcı'nın ve Sayın Hakim'in, kararlarını hangi yasal zemine oturttuğunu anlamaya çalışıyorum. Bu konuda da naçizane yorumlarımı paylaşmak istiyorum. Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun Kanun No : 5816 Kabul Tarihi : 25.07.1951 R.G. Tarihi : 31.07.1951 R.G. No : 7872 ************** Madde 1 - Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır. *** İddia "Atatürk'e hakaret" olduğuna göre, tutuklama kararı bu kanuna dayandırılmakta kanaatimce. Çünkü bu hususta başkaca mevzuata rastlamadım. Madde metninde Atatürk'e alenen hakaret ya da sövmeden bahsedilmiş. İşte bu noktada "Sakız çiğnemenin" hakaret olup olmayacağını tartışmak gerekir. Elbette sakız çiğnemek başlı başına hakaret ya da sövme olarak nitelendirilemez. Hakaret ya da sövme kişinin şerefini, onurunu veya saygınlığını rencide edebilecek bir fiil ya da olgu isnat etmekse; sakız çiğnemek toplulumuzda ciddiyetsizlik, saygısızlık olarak addediliyorsa; hele ki Atatürk'ün manevi huzurunda, özellikle de resmi bir bayramda, resmi bir törende sakız çiğnenmemesi atıyorum pijama ile törene katılmaması gerektiğini bilen/bilmesi gereken bir kişi söz konusu ise bu kişinin eylemi de saygısızlıktır, ciddiyetsizliktir. Peki bu saygısızlık, ciddiyetsizlik Atatürk'ün aziz hatırasının saygınlığını rencide ediyor mu? Evet, bence ediyor. "Ben seni kaale almıyorum, sana/senin hatırana saygı duymuyorum." anlamına geliyor. Atatürk de hepimiz gibi insandı, elbette doğruları da yanlışları da olmuştur, eleştirilebilir, tartışılabilir ama düşüncelerine katılmadığımız, yaptıklarını beğenmediğimiz hiçkimseye saygısızlık etme hakkımız yoktur... Sonuç olarak, ilçe başkanının eyleminin bir bütün olarak ele alındığında hukuken hakaret olarak nitelendirilebileceğini ancak tutuklama kararının usule ve yasaya uygun olmadığını düşünüyorum. Saygılarımla.
commodore1tr Sayın Av.Yasemin Kutluğ ; Hukuki nosyon hukuk fakültesini bitirip o konularla ilgili mesleklerle bulunanlara haiz bir nosyon değildir öncelikle 'hukuki bir mesleğim yok ' demek daha mantıklı yani hakim savcı avukat hukuk danışmanı v.s değilim ama hukuk nosyonunun herkeste olduğunu bilecek kadar da okur yazarım.. Ben burada kendimcede büyük bir kibarlık göstererek hukuk eğitimi almış sizlere ters düşmemek için ısrarla 'tutuklama doğrumu yanlış mı bilemem ' ve hatta dahada ileri giderek biraz da espritüel olarak 'gerçi Dilek hanım bence değil demiş ben onun yalancısıyım tutuklama usule yasaya uygun değilmiş..' bile dedim. Ama beni biraz olsun tanıyoanlar anladıki aslında düşüncem bu değildir. Bu düpedüz ' ATATÜRK ÜN MANEVİ ŞAHSİYETİNE HAKARETTİR.' yani yasaya uygunda tutuklama usulu doğru mu bilemem hukuk nosyonu olan sizler daha iyi bilirsiniz.. Gerçi sizin ifadenizden yola çıkarsak 'Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisinin bilebileceği bir şeyi, savcı ya da binbaşı da biliyordur değil mi?' sözlerinizle bir CUMHURİYET savcısının da hukuk nosyonunu bilmediğini amlıyoruz ama olsun o kadar hata oalbilir... Savcı aynı hukuk fakültesinin birinci sınıfında okumamıştır zaten binbaşılar hukuk fakültesinde okumuyor... Avukatsınız bir gün denesenize mahkemede ağzınızda sakız şakkada şakkada çüğneyerek hakime ' ben kabul etmiyorum hakim yanlış bu yaptığın ' gibisinden bir sözcük sarfetmeyi... Mahkemeye giderken giyiminize bile dikkat ediyorsunuz değil mi? hakimle yüzde doksanınız ' efendim ' diye konuşup oldukçada çekiniyorsunuz değil mi? Yaşayan kendisi gibiyüzlercesi olan bir insandan bu çekince bu saygı altı üstü hakim .... Ama altı üstü bir hakim değil karşınıza kapı gibi mahkemeye saygısızlık çıkar çünkü o altı üstü hakim olan kişi soyut kavram olan devletin somutlaşmış ifadesidir yani devletin ta kendisidir... dolayısı ile altı üstü hakim olamamaktadır, devletin oradaki somutlaşmış şeklidir... hukuk nosyonunuz hakimin karşısına yukarda anlattığım gibi çıkıp davranmayı nasıl değerlendirir bilemem ama 'mahkemeye hakaretten ' dava açılabilecek konuma gelirsiniz en azından hakim sizi salondan attırır... Burada da aynı durum söz konusudur belediye başkanı oradan işine giderken geçmemektedir. Devletin en büyük törenlerinden birisine belediye tüzel kişiliğini temsilen katılmak zorunda olan birisidir. Dolayısıyla hem devlet A tipi protokoluna uymak hem makamının vakarlığını korumak zorundadır. Bunların hiçbirine uymayıp saygı sınırlarını zorlayan bir davranışta bulunması elbetteki suç teşkil eder... İlk yazımda ki ' Sanırım konuyu çok basite indirgeyerek düşündüğümüzden ( en azından bazıları ) böyle basit kolaycı çıkarımlar da bulunabiliyoruz...' cümlemde size yönelik bir şey bulamadım neden eleştirdiğinizide anlamadım kime dediğim son derece açık olan bu cümlede yanlış anlaşılma dahi olmasın diye parantez içerisine not yazarak herkesi kapsamadığını bir kere daha belirttim. Zaten onun size ait olmadığı ikinci paragrafa sizi zikrederek başlamamdan da belli bu yüzden bu konuda ki yanlış anlamayı düzeltemek istedim. Zaten formun adı başlı başına ' bu hakaret değildir ne olmuş yani çiğnedi ise çiğnedi ' demeye getirdiğinden olayları gerçek tarafını görmemizi istedim. ' hukuki görüşler hakkında hariçten gazel okuyorsunuz 'sözünüzü avukat kişiliğinizden dolayı size hiç yakıştıramadım. Sorması ayıp olmazsa Tutklamayı yapan Cumhuriyet savcısıda mı 'hariçten gazel okuyarak tutukladı dersiniz?' Olayın aslında hukuki boyutundan çok siyasi boyutu olduğunu görmüyor musunuz ? 1970 li yılların ortalarında İranda da olayları hafife alanlar ' sadece hukuki tarafına ' bakanlar vardıda ne oldu ? 1979 yılında Fransadan kalkan bir concorde İran a indiğinde ve İran topraklarına Ayetullah Humeyni ayak bastığında ne hukuk kaldı nede sosyal devlet 'hukuki bakanlara' karaçarşafı bir günde giydiriverdiler.... O yüzden 'cemil meriç in dediği at gözlüğü giymeden ' olayı değerlendirmek gerçekten doğru olacaktır :)) Asker siyasete mi bulaşmış bu olayda ? Hani nerede ? Askerlik şubesi başkanı bir binbaşı ' kanuni hak ve yetkisini 'kullanarak şikayette bulunmuş . Askerin şikayet etme hakkınıda mı elinden alacağız ? Tutuklama hukuki prosedür içinde olmuş binbaşı askeri inzibat gücüyle belediye başkanını alıp götürtmemiş Demekki demokratik hak ve kurallara uygun davranmış... Savcıda binbaşıya naneli sakız verseydi çok hukuksal mı olacak tı? ' belediye başkanı çilekli sakız çiğniyordu binbaşım bak bu naneli çiğne ferahla ' mı diyecekti? Szide şikayet edebilirsiniz edinde bence askere bırakmamak lazım geldiğini ısrarla söylüyorum. Ama sizde üzerinizdeki ölü toprağından sıyrılın... Dikkat ettim rahmetli anneannem dahil annem dahil çevremde tanıdığım tüm kadınların sıfatı ne olursa olsun ' şartlı cümleleri' anlamama gibi bir sorunu var daha doğrusu sadece olumsuzu anlama gibi.. ' ödevini yapmazsan sinamaya gidemezsin ' de bir genç kıza sadece ' benim sinemaya gitmeme izin verilmedi' kısmını kullanıp 'ödev' ksımını unutuyor. 'ne işi var o makamda ' demişim demişim demesinede onun önüne bir sürü cümle yazıp bunları yapıyorsa böyle düşüncesi varsa ne işi var o makamda demişim.... Başı yok olmuş sonu kalmış O baştan sona bir cümle sonuda aynen öyle... Kaldıki sanırım forma katılan yada sadece okuyan birisi bile yazdıklarımın size karşı olmadığını anlar ' her nekadar benna'ya diyorsanız da' diye başlayan cümleniz neden sizin içinde geçerli olsun ki açıkça ona söylediğimi yazmışım neden üzerinize çekiyorsunuz ki 'ben öyle dedim diyorsunuz' aferin size yıldızlı pekiyi... yazınızı basit ve kolaycı filan bulmadım sayın Av.Yasemin Kutluğ o sözünde muhatabı siz değilsiniz ama neden her dediğimi üzerinize alınıyorsunuz anlayabilmiş değilim ? Sizle ilgili tek yazım yani size söylediğim tek şey 'Asker tam gaz demiş sayın Av. Yasemin Kutluğ birileri tam gaz olsun bari Yasemin hanım... ' cümlesidir . Bunda alındığınız size ters gelen bir husus var ise onu belirtebilirsiniz saygı ile okur bakarım ama diğer sözlerimi lütfen siz üzerinize alınmayınız... Demişsiniz ki 'Türbanlı dayak yiyor mu, sorunuzun cevabı evet bence hukuken, siyaseten, mülken her yerde dövülüyorlar....herkese hak herkese özgürlük ' Buna gerçekten inanıyor musunuz ? Gerçekten inanıyor iseniz ya Türkiye nin tarihini yada Türban hakkında hiçbirşey bilmiyorsunuz demektir. Halihazır başbakanın ve dışişleri bakanının eşleri evlenmeden önce başları açık normal giyinen kişilerdi o ara kafir yada özgür mü değillerdi? Ne oldudaböyle oldu bunlara diye sorsanıza bir kendinize ? Erbakanın rahmetli eşinin okuldan fotoğraflarına baksanıza başı açık mini etekli bir hatun Ne olduda bu böyle oldu ? Türban işin rengi ? reklamı arkaplanın ne olduğu besbelli bir gün mahkemede 'özgürlük ve hak adına' başında sarık cüppeli bağdaş kurmuş önünde bir rahle açık hakim karşısına çıksanız ne olurdunuz acaba ? Savunduğumuz veya savunacağımız bazı şeylerin bize neler getireceğini çok iyi düşünmeliyiz onun için bin düşünüp bir demeliyiz. Çok okumalıyız çok araştırmalıyız nosyon demek üst üste kanun kitaplarını koyup o maddeleri bilmek demek değildir. Nosyon o maddelerin ruhunu kendini anlayıp yorumlamak ve çağa uygunluğunu irdeleyebilmektir. Savunduğumuz değerlere daima sahip çıkmalıyız ve ne olduğunu çok iyi bilmeliyiz bir an gelipte sizi vuracak düşünceleri çok iyi süzmeliyiz ... Bakın size türbandışı bir örnek anlatayım inandığı ve savunduğu bir görüşün kişiyi nasıl zorda bırakacağını anlayın diye... Altıyolda boğanı orada banklar var bilen bilir bir arkadaşımla orada oturmuş konuşuyoruz ben her zamanki gibi gökyüzüne ağaca kuşa dama baktığıdan gelen geçeni pek görmüyorum bir ara arkadaşım 'tangör abi şu kıza bak ya ...'dedi nerde filan diye baktım iki kız biri kot pantolonlu biri biraz dizüstü etek giymiş 'nesine bakacam yahu?' dedim 'abi dikkatli bak anlayacaksın 'diyince tanıyormuyuzki diye yukardan aşağı aşağıdan yukarı bir daha baktım aba bende eko yok ' abigörmüyor musun file çorap giymiş 'dedi Baktım evet siyah bir file çorap giymiş bende iş olsun diye ' evet giymiş kadınlar neden file çorap giyer hiç anlamam ne soğuğu keser ne bacağı örter ip örgüsü gibi bir şey zevk herhalde ' dedim halada ne işe yaradığını bilmem neden giydiklerini yani ' yok abi yok file çorap giyen kız ben o...puyum demek ister' dedi. ' o ha ne alakası var çorapla onun' dedim ' abi açıkça söyleyemiyorlar ama boştayım gelin demek için giyiyorlar ben bunu çok iyi biliyorum daha o.. pu olmayan birinin file çorap giydiğini görmedim inan bana ' dedi. aklım yatmadı ama bir şeyde demedim. Aradam on dakika geçti geçmedi eşi geldi süper mininin minisi bir etek giymese daha iyi altında file çorap .... Demekki neymiş boş boş konuşup başımıza daha büyük sorun açacak olayları savunmayacakmışız. Türban konusunda da 1982 İhsan doğramacı'yı bir inceleyin sonra bir daha yorum yapınnn. Daha yazacağım çok şey var ama çok uzun oldu asıl yazmam gereken kişiye dönmem lazım izninizle bol bol laik sosyal demokratik ve hukuk dolu günler dilerim... saygılarımla
commodore1tr Sayın Fulya1212 ; bana katılmamakta haklı olabilirsiniz ama 'utanmışlardır ' benimde aklıma gelmedi değil yazarkende sonra birden dank etti kafama bunlarda utanma yokki !!!!!! ondan Korkmuşlardır dedim .... saygılarımla
commodore1tr Sayın Benna ; Türban takıp, Atatürk e hakaret edip , onun eserlerini küçük düşürünce yada aşalayınca anladığım kadarıyla karnınız doyuyor. Eğer öyle ise durmayın devam edin ... Atatürk gerek kendisi gerek dedikleri vede gerekse eserleri elbette eleştirilebilir. Ama bunun bir mantığı vede eleştirirken altarnetifi olmalıdır. Hiç bir şeyi beğenmeden sadece eleştirmek hoş olmasa gerek hele hele o eleştirdiğiniz şeylere alternatif sunduğunuz değereler çağdışı kalmış uygulamalar aydınlığa karanlığa gömülme sistemi ise sizin devir değişiyor lafınızın tekrar orta yada karanlık çağa doğru olduğu anlamına çıkar. Sahte dinciler tarikatlar tekkeler zaviyeler şeyhler müridlerle karanlık çağda kalması yüzünden battı Osmanlı İmparatorluğu, Bilir misiniz osmanlıda da en aşağılanan en hor görülen Türklerdi . Türkiye İstanbul 'u aldı diye osmanlı borçlarını üstlendi yoksa onun bir devamı filan olduğumuz filan yok yoksa siz kendinizi osmanlının devamı mı sayıyorsunuz ? Vatan haini Bahidettin ve onların varlığına özenmek neden ? Çağa uygarlığa uymama yarışınız neden? Tarihi sapıtarak yalan yanlış bilgilerle T.C karalamak neden ? Kurtuluş savaşını küçük düşürmek öylesine bir basit olaymış gibi göstermeye çalışmak neden ? 1930 larda bile olmayan gericiliğe prim vermek neden ? Dinde gelenek göreneklerimizde olmayan uyduruk bir bez parçasına sarılıp bunu din diye yutturmaya çalışmak neden ? İslam dini bu kadar aciz midir ki bir bez parçasıyla kurtulsun ? Peygamberin bile istemediği bir olayı 21. yy a taşımak neden ? Bu güzelim cennet vatanı ve değerleriyle böylesine oynamak neden ? Atatürk eleştirilir tabii ki Fazla rakı içmeseymiş iyiydi denebilir sanırım çapkın bir kişiliğide vardı ama demir gibi sağlam mantığı ve fikirleride vardı ? Peygamberler bile eleştirilebilir ki eleştiriliyor ama hakaret veya yok etmeye çalışılmıyor. Çok iddali olarak %95 i müslüman olan bir ülke laik mi olur doğal olarak islam olacak diyenler acaba niçin Fransanın İtalya nın Polonya nın ve daha bir çok uygar avruğa ülkesinin abd nin japonyanın laik olduğunu düşünmezler ? Bu ülkelerin çoğunun da %95 i hristiyandır ... Niye hristiyan yasalarına göre yönetilmezler ? burasını açıklayan halkı bu konuda aydınlatan yok İslam ülkelerinin geri kalmışlığının nedeni katı dini politikalarıdır. Kaldıki halkın çoğu fakir açlık sınırındayken krallar şahlar ve bir avuç zengin çeşmelerinden çukulata akan saraylarda kalırlar ne biçim bir islamsa.... Kaldıki bu rejimden bende pek memun değilim çünkü bunun adı Cumhuriyet ama örselene örselene ne hale getirildi... Nerede 1930 ların Türkiyesi nerede şimdiki .... Hele bir düşünün
commodore1tr İzmir'in Konak İlçesi Çankaya Semti'nde bulunan Atatürk Anıtı'na büyük tuvaletini yaptığı iddia edilen alkollü bir kişi, polis tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınan şahıs, savcılık tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olay, öğle saatlerinde Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Atatürk Anıtı'nda meydana geldi. İddiaya göre, alkollü olduğu belirlenen E.B. (Erdinç Baran-26), anıtın arka tarafında büyük tuvaletini yaparken vatandaşlar tarafından fark edildi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, şahsı hemen gözaltına alındı. İfadesinde alkollü olduğu için ne yaptığını bilemediğini söylediği öğrenilen E.B, "Atatürk'ün manevi şahsiyetine hakaret" suçundan adliyeye sevk edildi. Savcılık tarafından ifadesi alınan şahıs, tutuksuz yargılanmak üzere serbest
Av.Dilek Kuzulu Yüksel 23 Nisan törenlerinde Atatürk Anıtı'na çelenk koyarken sakız çiğnediği gerekçesiyle tutuklanan AK Parti Fatsa İlçe Başkanı Veysel Dalcı, "Kesinlikle sakız çiğnemedim. Sakız çiğnediğimi o kadar kişi arasında sadece binbaşı görmüş. Binbaşı hakkında suç duyurusunda bulunacağım" dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan'da tahliye olduktan sonra Veysel Dalcı'yı arayarak "geçmiş olsun" dedi. Erdoğan'a bütün detayları anlatan Dalcı'ya Başbakan'ın "Bütün kanuni haklarını sonuna kadar kullan" dediği öğrenildi. 23 Nisan günü yaşanan olayları Yeni Şafak'a anlatan Dalcı, "Stadyumda yapılan törenler için eşim ve çocuklarımla beraber hazırlandık. Çocuklarıma bile asker kıyafeti giydirdim. Sıramız okununca Atatürk anıtına çelenk koydum. Herkesle bayramlaştık. Fatsa Askerlik Şubesi Başkanı olan binbaşı tören alanını terkederek kaymakamlığa gitmiş. Kaymakam ve savcının olduğu ortamda 'Suç işleniyor hiçbiriniz birşey yapmıyor. Atatürk'e hakaret ediliyor kılınız kıpırdamıyor' diye bağırmış. Ama kimsenin böyle birşeyi gördüğü yok" dedi. BİNBAŞIYA SUÇ DUYURUSU Tören sırasında sakız çiğnemediğini belirten Dalcı, "2 yıl önce boğazımdam ameliyat oldum. Sık sık yutkunuyorum. Ama sakız çiğnemem sözkonusu değil. Yanımdaki arkadaşlarım görmediklerini söylüyor. Karşımızda bulunan öğretmen de görmediğini söylüyor. Sadece televizyon kamerasının çektiği görüntüler var. Benim yanımda ve önümde bulunanlar görmüyor ama 30 metre arkamda bulunan binbaşı görüyor. Binbaşının yerel ve ulusal medya kuruluşlarını arayarak bunun haber yapılması konusunda baskı yaptığını öğrendik. Daha sonra Doğan Haber Ajansı'na da çalışan bir muhabir haber olarak geçmiş. Binbaşının bu haksız isnadından dolayı şahsım ve partim adına suç duyurusunda bulunacağım. Hakkımda haksız iftiralar atan medya organlarına dava açacağım" diye konuştu. EYÜP FATSA'DAN DESTEK Dalcı, yapmadığı bir eylemden dolayı tutuklandığını belirterek, "Hukukçular bana isnad edilen suçunu 5816 sayılı kanunu kapsamındaki bir suç olmadığını belirtiyor. Bir ilimizde Atatürk heykeline 'PKK' yazan bir kişinin Atatürk'e hakaret etmediği gerekçesiyle hakkında dava bile açılmadığını öğrendim" dedi. AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa da 23 Nisan'daki olay bahane edilerek partilerinin yıpratıldığını belirtirken, "Ortada sakız çiğneme yok. Buna rağmen Binbaşı kaymakamlık binasında kaymakam ve savcıya fırça atabiliyor. Bu olayın ardından medya organlarını arayarak bunun haber yapılması konusunda baskı yapıyor. Olayları incelemekle görevledirilen SamsunMilletvekili Mehmet Kurt'a bilgi bile vermiyor" şeklinde konuştu. EN PAHALI CİKLET Veysel Dalcı, bir üst mahkemeye yapılan itiraz sonucu dün 5 bin YTL kefaletle serbest bırakıldı. Veysel Dalcı, gazetecilerin soruları üzerine haksız olarak tutuklandığını belirterek, "Mahkeme zaten bunu teyit etti. Olay yargıya intikal etti. Yargıya güveniyorum" dedi. ********** Peki buna ne dersiniz? "Çevir kazı yanmasın!!" derim ben. Anlamadığım nokta şu, madem sakız çiğnemek hiçbir anlam ifade etmiyor neden "Evet çiğnedim kardeşim ama bu hakaret anlamına gelmez" diye kendini savunmuyorsun? Sanıyorum buna suçluluk psikolojisi diyorlar konunun uzmanları... Gerçekten ağzında sakız yoktu da neden lafı döndündün dolaştırdın yok sarmısak yemiştim de ağzım kokmasın diye sakız çiğnemiştim, unutmuşum, üzgünüm deyip sakız çiğnediğini bir ikrar bir inkar ederek çelişkiye düşüyorsun?..
commodore1tr Ah be sayın Kuzulu ; Ben bunu bilerek bugün yazmadım bekledim istedim ki formu açan yazsın çünkü yorumunu o kadar merak ediyorum ki...
fulya1212 Ağzınıza sağlık Sayın commodore1tr. Gerçi bazılarının söylediklerinizden birşey anlaması için ancak İran daki İslami devrim gibi bir durum yaşaması gerekiyor. Ordaki olayların canlı tanığı bir arkadaşımın anlattıkları kulaklarımda cınlıyor zaman zaman. Devrimden sonra bir Tahranda bir gecede islami hayata aykırı yaşadığı iddasıyla 20000 kadın ve genç kızın öldürüldüğünü, kamyonlarla taşınan cesetlerden yollara saçılan kan ve et parçalarının günlerce sokakların yıkanmasını gerektirdiğini anlatmıştı. Bağı beğenmeyene saygılarımla!!!!.
Av.Yasemin Kutluğ Sayın Av.Dilek Kuzulu Yüksel, Cevabi iletinizdeki nezaketinize teşekkür ederim. Belirttiğiniz üzere birçok noktada hemfikiriz ve bu yönlerden de ekleyebileceğim bir şey yok. Akl-ı selim noktasında hareket edildiğinde ortak müşterekler çoğalıyor. Belki bir nüans: Tamamen hukuki zeminde hareket edersek; Atatürk'e saygısızlık, ona hakaret olarak addedilebilir mi noktası tartışılabilir ki; işin bu bağlamda tartışılmasını; Atatürk'ün herhangi bir kişiden farklı olması, bir devlet kurucusu ve cumhurbaşkanı bulunması, kendi şahsiyetinin yanında halen Türkiye Cumhuriyeti Devletini de temsil etmesi gibi özel konumu ve bizatihi şahsiyetini korumak için bir kanun çıkarılmış bulunması nedeniyle işbu kanunun amacı, kanunun ihdasındaki kamu düzen ve yararı nedeniyle işi bu noktaya götürmek de abesle iştigal görülebilir ve bu yorum da tarafımca kabul edilebilir bir hukuki gerekçedir. Bakın belediye başkanının eylemini hoş görmemek, fiilinin hukuken hakaret sayılma imkanı var ise cezalandırılması ve tutuklamanın usul ve yasaya aykırılığı noktalarında kesinlikle hemfikiriz. Ancak -siyasi değerlendirilmezse eğer- kanaatim; hakaret için saygısızlıktan öte daha ciddi bir eylemin ve bu eyleme yönelik kastın gerekeceği ve fiilin suç teşkil etmesi bakımından manevi unsurun ispatı noktasında zorlanılacağı ve eylemin Atatürk'e hakaret suçunu oluşturmayacağı şeklindedir. Ancak bildiğim kadarıyla devlet erkanının uyması gerekli merasim-protokol kuralları var, hiç olmazsa buradan bir ceza verilebilir, verilmelidir de.
Av.Yasemin Kutluğ Sayın Commondore, Bir kişide hukuki nosyonun olmaması, utanılacak bir eksiklik değildir ve bu meyanda "sanırım hukuki nosyonunuz yok" derken amacım kesinlikle bir eksiklik vurgusu ile şahsınıza hakaret değildi, öncelikle bunu belirteyim. Benim burada anlatmak istediğim şey; bir hukuk sitesinde, hukuki bir kararı eleştirmek mahiyetinde ve tamamen hukuki sınırlar içinde yazdığım bir yazıya eleştiri getirmeniz ve görüşünüzün hukuki mantıkla ya da hukuk bilgisi ile ilgisinin olmamasıydı. Hukuki bağlamda yazılmış bir yazıyı, bir görüşü tamamen siyasi olarak eleştiriyordunuz ki; bence hatalı olan da hukuk nosyonunuz olmaması değil, buna rağmen bu konuda eleştiri yapmanız ve kesinlik içinde dayatmacı bir fikir beyanında bulunmanız idi. Ayrıca hukuk nosyonu hemen herkes de bulunacak bir özellik de değildir. Nitekim 4 yıl insanlar oldukça zor bir hukuk eğitiminden geçerek bunu ancak kazanıyorlar. Şimdi esas tartışma da burada çıkıyor. Benna dahil (denyoluk demişti), ben ve Av.Dilek Hanım bu eylemi hoşgörülebir bir yanı olmadığını, eylem mahkemece hukuki tasvire uygun yorumlanırsa bir ceza verilmesini kabul ettik. Sizin sahip olduğunuzu iddia ettiğiniz hukuki nosyona rağmen anlamak istemediğiniz husus şu: Buraya kadar ki noktada herkes sizinle aynı düşünüyor. Ancak yargılama faaliyetinin aşamalarında sizinle hemfikir değiliz. Yani şu: Belediye başkanının hemen tutuklanması gereksiz, zaten yasaya ve usule aykırı bir karar. Çünkü kanunda tutuklama nedenleri yazılı ve bu durum kanuna uygun değil. Bu halde tutuklama keyfi bir karar oluyor. Bu yol da bir açıldı mı yarın öbürgün önünü almak mümkün değil. İsteyen savcı, hoşuna gitmeyen kimseyi istediği nedenle tutuklanma talebiyle sorguya sevketisin ve mahkemede tutuklasın mı istersiniz? Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu tarz bir keyfiliği kaldırmaz ve kanunun bir defalık istismarı olabilir diye bir şey de olamaz. Tutuklama bir tedbirdir ve cezanın infazına yönelik bir hal alamaz. Yani şüpheli kaçacak değilse, delilleri karartma tehlikesi yoksa, fiilin halkı galeyana getirme ihtimali yoksa, vs. esas olan yargılamaya tutuksuz devam edilmesidir ve herkes suçu ispatlanana kadar masumdur. Yani bir kişinin suçlu olduğuna ancak mahkeme karar verir ve ancak mahkeme kararının kesinleşmesi ile o şahıs suçlu olur, cezasını da ancak bu aşamada çekmelidir. Şahsın tutuklanmaması gerektiğini söylemek, onun suçu yok, yargılanmasın demek değildir ve hukuk nosyonunu da geçtim ki artık bunlar teknik bilgilerdir, konu artık hukuk bilgisini gerektirdiğinden ve siz bu noktada bizi, ancak hukuk bilginizin elverdiği kadarıyla anlayarak ki; yanlış anlayarak, eleştiriyorsunuz. Aslında kimse birbirinden farklı şeyler demiyor. Ancak benim ekstra olarak bu noktada işin içinde bir binbaşının olması nedeniyle yargının bağımsızlığına müdahale edildiğine dair görüşüme de yine belirttiğim yanlış bilgi ve anlamalar nedeniyle eleştiri getiriyorsunuz. Usul ve yasaya aykırı bir karar var ve şikayetçi de asker sizin aklınıza yargıya müdahale ihtimali hiç mi gelmez? O zaman nerede yaşıyorsunuz. Genel kurmay bir açıklama yaptı ve Van Savcısı görevden ihraç edildi. Şimdi bakın savcı evet elbette hukuk fakültesinin birinci sınıfını okuyor ve bu çıkarım çok da matah bir mantık önermesi değil. Benim itirazım da işte tam bu noktada. Birinci sınıf öğrencisinin bilebileceği bir şeyi, bir cumhuriyet savcısı evveliyetle bilmelidir. Çünkü bunu bilmemesinin sonucu bir kötü sınav sonucu değil, açık açık bir hukuksuzluk olur, hatta bu noktada görevi ihmal veya suistimale bile gidebilir. Hangi görüşten olursanız olun savcının tutuklama talebil ve mahkemenin tutuklama kararı açıkça bir hukuksuz uygulamadır. Buraya itiraz etmeyeceğim de neye edeceğim? Bile bile yanlışı mı destekleyeyim? Binbaşı hukuk fakültesini okumuyor ama biliyor musunuz işletme ve iktisatta bile genel hukuk dersi vardır, sanırım Atatürk'le ilgili kanun ve genel hukuk askeriyede de okutuluyordur. Değilse de emrindeki hukukçu askerlere danışsın, herkes kendi hareketinden sorumludur. Hem şikayetçi olarak hukuku bilmek zorunda da değil. O yapsın şikayetini ama savcı doğru karar versin. Mahkemede hakimi, savcıyı azarladığını sanırım okumamışsınızdır. Bu haliyle bağımsız yargıya müdahale yok değil mi? Yapılan eylem de suçtur. Hakimle ilgili anlattıklarınızı geçiyorum artık. Tartışmayı ilkokul müsamerelerine dönüştürmeyelim. Ben bir avukat olarak saygın bir iş yapıyorum ve gerek mahkemeye giderkenki kılık kıyafetimi ve gerek duruşma salonundaki hal ve tavırlarımı mahkeme hakiminden ziyade kendime olan saygım belirliyor. Karşısınızdakine tavrınız esasen kendinize duyduğunuzu saygıyla alakalıdır. Yani benim kılık kıyafetimi veya karşımdakine tavrımı belirleyen cihet karşımdaki insanının tavır ve konumundan ziyade özellikle kendi izzet-i nefsimdir. Hakimlerden bahsettiğiniz şekilde hiçbir zaman korkmadım, kendime hiçbir zaman hakaret ettirmem, hakkım olandan da vazgeçmem. Efendim diye hitabım hakimden önce kendime olan saygımdandır. Karşımdaki o hitabı haketmese bile ben böyle bir hitabta bulunmayı hakediyorum. Bilemiyorum konu çok mu soyut geldi. Yani Commondore hiçbir zaman sizin tavrınızın kaynağı karşınızdakinin tavrı olmamalıdır. Birebir mukabele eden değil, mukabele edilen olmanızı tavsiye ederim. Benim sizi yanlış anladığımla ilgili kısmı, uzatmamak adına geçelim madem. Bakın Commondore dön dolaş aynı şeyi anlatıyorum. Bunu yine yanlış anlamayın hukukçu olmadığınızdan diyelim artık, yapıyorum. Evet savcının yaptığı da hariçten gazel okumaktır. Tabi sanırım söylenen parçaya istek de yapılmıştır. Nitekim beni hukukçu olarak en çok rahatsız eden kısım da bunlar olmuştur. Olayın nihayet hukuki değil siyasi yönü olduğunda hemfikiriz. Ancak bu beni rahatsız ederken sizi gayet mutlu etmiş gözüküyor. O zaman her türlü askeri müdahaleleri meşrulaştıralım. Sıkıyönetim mahkemelerini, askerin kendi bildiğini hukuk diye uygulamasını hepsini kabul edelim ve umutla bekleyelim yeniden gelsin o günler. Yoldan geçerken herhangi bir alt dereceli olsa bile subay sizi beğenmediğinden, tutuklatsın, içeride neden olduğunu bilmeden günlerce tutuklu kalın, kafalarına göre hazırlayacakları iddianamelerle sizi suçlasınlar, kanunu istedikleri gibi yorumlayıp ve hatta duruma uygun kanun yoksa o kanunu çıkartıp cezalandırsınlar. Ama o zaman veryansın etmek yok. İşin siyasi yönünde siz haklısınız ya. Kanunun bir defalık himayesine göz yummaktan bir şey olmaz değil mi? Asker siyase bulaşmamış, asker yargıya etki etmiştir Commondore. Artık ülkem savcıları askerin bir dediğini iki edemeyecek durumdadır. Hukuka uygun olsun, olmasın ne isterlerse yapılır hale gelinmiştir. O zaman demokratik bir cumhuriyetten bahsetmek abesle iştigaldir. Mesele kesinlikle askerin şikayeti değil, şikayet ettiği konuda yargının hukuku aşan siyasi bir karar vermiş bulunmasıdır. Döne döne anlatmak zorunda bıraktığınız için artık neresi hukuku aşıyor neresi siyasi bunu geçelim. Benim şartlı cümlelerle bir sorunum yok, hiçbir zamanda olmadı Commondore. Genellemelelerden sakının. En azından beni kategorize etmeyin. O cümlenizin başındakilere rağmen, tüm söylediklerinizi yapmasına rağmen, o kişiyi demokratik bir seçimle halk seçtiyse yine tüm söylediklerimi tekrarlıyorum. Uygunluk denetimi ne size ne bana ne savcıya ne binbaşıya düşmez. Bu söylem demokrasiye aykırı. Ha yapabileceğiniz farklı şeyler olduğunu düşünüyor, daha iyisini sunuyorsanız siyasi açılımlarda bulunun, çalışın ve halkın oyunu siz alın. Bunu başaramıyorsanız sonucuna katlanmayı öğrenmek de demokratikleşmekle doğru orantılıdır. Commondore söylediklerinizi özellikle üzerime alınmadım. Sanırım yazınınızın içinde "bazıları" gibi müphem bir ifade kullanıp, peşinden adımı zikretmeniz ve dahası Benna'ya söylediklerinizin bir kısmının benim durumuma uymasıydı, buna neden olan. Hiç sorun da değil hani. Birşey doğruysa ben olunca da doğrudur, Benna olunca doğrudur. Yanlışsa da yanlış. Yani kendimi savunma gibi algılamayın, söylediklerim uyduğu oranda Benna için de geçerlidir. Bu forumu kişisel bir tartışmaya dönüştürmem merak etmeyin. Türban konusunu ve file çoraplı örneği biraz yüzeysel bulduğumdan cevap vermeyeceğim. Kişileri kıyafetleriyle hükümlendirmeyin. Sizin yaptığınızın da arkadaşınızın yaptığından bir farkı yok bu arada. Ha o file çoraplıya bilmem ne demiş, ha siz türbanlıya böyle yaklaşmışsınız. Bazı insanlar kişileri, bazı insanlar da olayları ve bazıları da kuramları konuşur Sayın Commondore. Ben de hak ve adaletten mahrum kalmamanızı dilerim. Bilmukalebe saygılar.
idealist Neler oluyor? Benna adlı üye konuyla ilgili haber ve makul bir yorum eklemiş.Gel gör ki pusuda bekleyen Coommodore1tr adlı üye hangi iç dürtüyle harekete geçtiyse Olağanüstü hal ilan edip birer birer dökmüş iç yığılmalarını.Hukukçuya yakışmayan bir iç dökme ve öngörü,şartlanmışlık diyeceğim ama hukukçu da değil,ama hukukun içinde kalması gereken ve yorumlanması gereken bir olayıda olağanüstü bir yargılamaya tabi tutmaktan da geri kalmamış.Sanki içinde nasıl olurda bir fırsatını bulur benim gibi düşünmeyenlere yani diğerlerine karşı iç birikintilerimi,öngörülerimi dökerim ortaya atraksiyonuyla konuyu almış ta nereden nereye taşımış.Bu taşıma işinde fulya1212 adlı üyenin de az da olsa katkısını görmezden gelmek nankörlük olur.Bir kişinin laubaliliği ve gerçekten çirkin bir davranışıyla başka insanları potansiyel suçlu ilan etmek ve niyet okuyuculuğuna yeltenmek hiç kimseye fayda vermez.Böyle agressive hareketlerden vazgeçmeliyiz.. Tutuklama kararı kişisel olarak bana göre çok ağır, tıpkı Sayın Ferhat SARIKAYA hakkında verilen karar gibi.
fulya1212 Sayın İdealist Sizden bir ricam var. "eee asker tam gaz" cümlesinin nasıl bir hukuki yorum olduğunu lütfen bana açıklar mısınız? Eğer forma gönderilen iletileri sıra ile okursanız sanırım formun neden böyle bir tartışmaya dönüştüğünü görebilirsiniz. Ayrıca bu bir hukuk sitesi olmakla birlikte konuların hukuki boyutları hukukculara mahsus bölümlerde tartışılıyor sanırım. üstelik bu bölümde kamuya açık ve açık olmayan diyede ayırım yapılmış. Site yöneticilerimiz gerçekten görevlerini ciddiyetle yürütüyor. Ve uygunsuz bir yerde uygunsuz bir forum açıldığında ya kilitliyor yada uygun bölüme taşıyor. Eğer genel forumlar bölümünü dikkatle incelerseniz site yöneticilerinin bizzat kendileri tarafından eklenmiş hukuki olmayan pek çok forum olduğunu görürsünüz. Bu nedenle genel foruma açılan bir forum için sizin söylediğiniz gibi bir kısıtlama yapılamaz. Bu arada söz sayın savcıya gelmişken belkide haklısınız. Artık savcılarımız kendilerini pek bağımsız ve özgür hissetmiyordur. Ancak şurasıda bir gerçek ki aynı savcı nedeniyle bu ülkedeki akademisyenlerin hiçbiri kendini bağımsız yada özgür hissetmiyor. Tabii İlçe başkanın kaçma veya delil karartma olasılığı yoktu. Ama Aşkının vardı değil mi? Ben şöyle diyorum artık kendi kendime. Türkiyenin belli başlı üniversitelerinin birinin rektörünün başına gelenlere bakta ders al. O bir rektördü. Bu nedenle olayın gürültüsüde büyük oldu. destekleyenide hukuki yardım için olanaklarıda çoktu. Sen ki bir taşra üniversitesinde akademik hiyerarşinin alt basamaklarında bir akademisyensin. Aman sözlerine dikkat et. Aman verdiğin örnek yanlış anlaşılıp savcının kulağına gitmesin. Koskoca rektör 70 günle yırttı. Ama sen yetmiş yılla yırtamazsın. Aldığım maaş okadar süre bir avukata temsil ettirmeye bile yetmez. Ne diyelim. rahmetli dedemin bir lafı vardı dilinden düşmeyen. Taktiri ilahi.. Sayın savcının olayı nedense bana bu sözü hatırlattı.
fulya1212 Bu arada ilgilenenler için Türk Dil Kurumu sözlüğünden Nosyon: Felsefe (Fransızca: notion), kavram Nosyon kelimesi yaygın olarak felsefe sözcüğüne karşılık kullanılmakla birlikte karşılığının kavram olduğu kabul eder (Ki kavram sözcüğünün karşılıklarından biride felsefedir) ve kavram sözcüğünü en dar anlamıyla ele alırsak rahatlıkla şunu söyleyebiliriz. Her ne kadar kalitesi tartışılsada ilköğretim mezunu her birey temel hukuk kavramlarını öğrenmektedir. Bakınız İlköğretim sosyal bilgiler dersi programı, insan hakları dersi programı, vatandaşlık bilgisi dersi programı
Av.Ragıp Atay Hukukta işlenen suçun hangi saikleişlendiği de önem taşımaktadır. Türkiye'de uzun zamandır, laisizme karşı eylemler başgöstermektedir. Bu eylemler, şimdilik yalnızca nabız yoklama olarak yapılmakta. Tepki doğduğunda ise, pardon biz bu eylemi zaten benimsemiyoruz mantığı devreye girmektedir. Tören sırasıbda sakız çiğneyen zata sormak gerek. Şimdiye kadar hiç bir törende sakız çiğnemiş mi? Parti başkanının karşısında bırakın sakız çiğnemeyi ayak ayak üstüne atmış mı? Yaptığı işin kabalını bilmeyecek kadar cahil bir insan olduğunu düşünmek dahi, safdillik olur. Ama amaç, Atatürk'e karşı bir eylem. Tepki görünce de, seksen yalan. Zat-ı muhterem törene katılacağını biliyordu. Ertesi gün, başbakan ya da bir bakan gelecek olsa, sarmısak yer miydi? onu sormak gerek. Tutuklama gerekir miydi gerekmez miydi? O ayrı bir tartışma konusu elbette. Ama, burada tutuklamaya karşı çıkan zihniyet, yücel aşkın davasında adalete karışamazsınız diye feryat ediyorlardı. Kişisel görüşüme göre, tutuklama bir tedbirdir ve ilçe başkanının da tutuklanması gereksizdir. Ama rektör davası ile de karıştırmamak gerekir tabi. İddianame hazırlandığında, isnat edilen suça göre tutuklama koşulları tartışılmalıdır. Sonuç olarak, yspılan eylem salt sakız çiğneme değildir. Nasıl ki, Hz. Muhammedin karikatürünün çizilmesi, yalnızca fikir özgürlüğü olarak algılanmayıp, inançlara hakaret olarak algılandıysa; Bu eylemi niçin laisizme bir saldırı ve tepki olarak algılamıyorsunuz?
Av.Yasemin Kutluğ Konu gereğinden fazla uzadı ve dahası izm'lerin klasik dar bakış kalıplarında hukuki olmaktan çıktı. Adilane ve doğru olanı talep yerine herkes kendi fikriyatını savunmak için fırsata dönüştürdü olayı. Kendi adıma evet, ben Hollandalı kariktüristin karikatürlerini Hz. Muhammed'e saygısızlık, kendini bilmezlik addettim ancak o kadar. "İslama saldırdılar, tutup onu cezalandıralım" düşüncesi aklımın ucundan bile geçmedi. Beni El Kaide'nin teroristinden ayıran cihet de bu. İğneyi başkasına çuvaldızı da kendimize batıralım önce. Laisizmi savunmak için bırakalım her türlü hak hukuk bir yana herkese ders olacak bir ceza keselim eyvallah ve hemen şimdi. Türkiye'nin belki de en büyük hatası laikliği sadece Atatürk üzerinden hareketle koruyabileceğini zannetmesidir. İki olayı benzetmek istiyorsanız buyrun El Kaide cinsinden cezayı da keselim. Belediye başkanının katli vaciptir.
fulya1212 Sayın Atay, Rektör Aşkının tutuklanması ve o olaydaki iddaların farklı boyutları olduğunu biliyorum. Yine biliyorum ki pek çok rektör hakkında Rektör Aşkına yöneltilen suçlamaların benzerleri hatta daha ağırları ile pek çok dava açılmıştır. Açılan dava sayısının belki yirmi katı soruşturmada YÖK tarafından yürütülmüş yada yürütülmektedir. Ama tutuklanan tek isim Aşkındır. Rektörlük makamı son derece geniş yetkiler tanıyan bir makamdır. Bu konumu ile zaten son derece tartışmalıdır. Ancak Sayın Aşkının dava konusu olmayan ve bazı kesimleri son derece rahatsız eden demokratik ve laik devlet üniversitesi oluşturma yolundaki çabalarının biliniyor olması hukukun bazı taraflarca baskı aracı olarak kullanıldığı yönünde geniş bir kanaat oluşturmuştur. Sanırım kişisel düşünceleri ne olursa olsun bu en çok hukukçuları yaralamıştır. Bir tarih hocam zamanında şöyle bir söz söylemişti. "Osmanlıyı ne padişahlar, ne dış düşmanlar nede farklı hükmettiği milletler arasında yayılan milliyetçilik akımı yıktı. Osmanlıyı yıkan kadılardır. " Aşkın olayı üniversite ve akademisyenler üzerinde izleri güç silinir bir sindirme olayı olarak, hukukun üzerinde de buna alet olmanın kirli lekesi olarak tarihimizde yer alacaktır. Bu arada Sayın Yükselin son iletisini dikkatle okuyanlar aktardığı haberde ilgili binbaşıya yüklü bir tazminat davası açılmasının gündemde olduğuna dikkat etmişlerdir. Hukuk yine aynı mesajı vermede kullanılmaktadır. İster asker ol ister rektör...... Şüphesiz her yargılama yada soruşturma yargılanan ya da soruşturulanın suçlu bulunması ve ceza almasıyla sonuçlanmaz. Ancak bir noktadan sonra önemli olan suçlu olmak ya da olmamak ceza almak yada tazminat ödemenin ötesine geçmekte, kamu olayın kesin sonuçlanmasına kadar olayı ve kişileri unutmakta, ancak verilen mesaj toplum benliğinde yer etmektedir.
Av.Ragıp Atay https://www.habervitrini.com/haber.php?id=218884 İSTİKLAL MARŞI'NDA AYAĞA KALKMAYAN 4 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI Konya'nın Akşehir İlçesi'nde düzenlenen tekvando kuşak sınavında, İstiklal Marşı okunurken ağaya kalkmadıkları iddia edilen 4 kişi, gözaltına alındı. 29 Nisan 2006 Cumartesi 00:05 Konya'nın Akşehir İlçesi'nde düzenlenen tekvando kuşak sınavında, İstiklal Marşı okunurken ağaya kalkmadıkları iddia edilen 4 kişi, gözaltına alındı. Gençlik ve Spor Akşehir İlçe Müdürlüğü'nce, Zekai Baloğlu Spor Salonu'nda tekvando kuşak sınavı düzenlendi. Programın açılışında İstiklal Marşı okunduğu sırada salondaki izleyiciler ayağa kalkarken, isimleri henüz belirlenemeyen 4 kişinin kalkmaması dikkati çekti. Bunun üzerine İstiklal Marşı, yarıda kesildi ve bu kişilerin ayağa kaldırılmasından sonra sürdü. İstiklal Marşı'nın bitmesinden sonra söz konusu kişiler, dışarı çıkarılıp polis tarafından, ayağa kalkmadıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. Bu arada İstiklal Marşı'na saygısızlık yapıldığı gerekçesiyle tekvandocular, salonda bayrak açarak tepkilerini dile getirdi. Tekvando Konya İl Temsilcisi Mehmet Makine, Türkiye'nin bugünlerde bölücülükle uğraştığını belirterek, bayrağa ve İstiklal Marşı'na yapılan saygısızlığı kabul etmediklerini söyledi. Daha sonra 35 sporcunun katıldığı kemer sınavında başarılı olan tekvandocular, bir üst kuşağa yükseldi.
akyurt Text Demokratik ,Çağdaş ve Laik Cumhuriyetimizin kuruluşuna İstiklal Savaşı yıllarında karşı çıkarak Emperyalist Devletlerinde katkısıyla onlarca isyan çıkartaran Kurtuluş Savaşına destek vermeyip aksine engel olmaya çalışan bu anlayış(yobazlar,şeriatçılar,kürtçüler,etnik mezhebçiler,o zamanın potansiyel numaralı cumhuriyetçi adayları,mandacıları ve envai çeşit sıkıntısı olanlar) tekrar bir araya geldi, hepsinin ortak hedefi Cumhuriyetimizi ortadan kaldırmaktır Bu saldırılar, bazen davranışlarla(bireysel-toplu),bazende silahla(mayın döşeme-bomba koyma-güvenlik güçlerine hain pusular) çoğunluklada kalemiyle destek veren yazar ve benzerlerinin yayınları (gazete-dergi-tv-sanal ortam) ile karşımıza çıkmaktadırlar.Her kesim kendine bir rol biçmiştir. Türk milletinin bir bireyi olarak benim gördüğüm budur. BÜYÜK ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN KURDUĞU,ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN KANINI-CANLARINI VERDİĞİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ SONSUZA KADAR YAŞAYACAKTIR.
commodore1tr Sayın Aktuğ ; Nosyon diye kullanıp durduğunuz kavram sazcüğünden hareketle hukuk kavramının bir insanda olmamasını düşünmek doğaya ters düşünce kurmaya çalışmaktır. Okumamış cahil insan bile 'devletimiz var polisi savcısı var' derken en azından bir hukuku bildiğini göstermektedir. Ancak okuduğunu ANLAMAMAK YADA İSTEDİĞİ GİBİ ANLAMAK başlı başına bir sorundur ki bunu eksikliği çok ciddi KAVRAM KARGAŞALARINA neden olabilir aynen sizin yaptığınız gibi. Daha ilk yazımda 'Asker tam gaz demiş sayın Av. Yasemin Kutluğ birileri tam gaz olsun bari Yasemin hanım... Suç Laz Fıkrası gibi SAKIZ ÇİĞNEMEK değil ( Tabii ki burada tutuklanmanın doğruluğunu savunmuyorum ) ' diye açık ve net tutuklamanın olmasına katılmadığımı belirtmişken ısrarla sanki iyiki hemen tutuklanmış asalım demişim gibi HUKUKU NOSYON DAHİL HİÇ BİR NOSYONA uymayan yaklaşımınızın mantığı nedir ? Mantıksızlık nosyonunu savunuyorsanız buna birşey diyemem ama benim normal şartlarda incir çekirdeğini bile doldurmayan ancak upuzun yazınıza yanıt vermemem gerekir normal şartlarda ancak kavram kargaşası yaratarak haklı görülebilirsiniz diye kısa kısa yanıt yazmaya karar verdim. Ben TUTUKLANMANIN DOĞRULUĞUNU SAVUN MUYORUM. BEN BU EYLEMİN BU DAVRANIŞIN ATATÜRK E HAKARET SAYILABİLECEĞİNİ SAVUNUYORUM. Ancak müthiş hukuk nosyonuna sahip olan siz bunun 'Burada ilçe başkanının eylemi olsa olsa görgü kuralları ve protokol kurallarını ihlal olarak değerlendirebilir ki; yapılacak olan da en fazla onu kınamak, ayıplama ve görgüsüz addetmek; dahası merasime ilişkin protokol kurallarının ihlali yönünden de varsa hukuki bir yaptırım (belki idari bir ceza olabilir) onu uygulamaktır.' olduğunu savunup ATATÜRK BÖLÜMÜNÜ YOK SAYIYORSUNUZ . Bu size göre 'tamamen hukuki yönden eleştirmişken' oluyor da Bu SİYASİ AMAÇLA YAPILMIŞ ASLINDA ATATÜRK E YÖNELİK BİR HAREKETTİR yaklaşımı neden sizin nosyonunuza uymuyor ? Neresi hukuki değil ? Savcı ve tutuklamayı yapan mahkeme öyle değerlendirmiş ilk başta ( TEKRAR SÖYLÜYORUM BU TUTUKLAMANIN DOĞRU OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ ) HAKİMLE SAVCININDA HUKUK NOSYONU YOK SİZE GÖRE ÇÜNKÜ BENDE AYNISINI DİYORUM . Size göre hakimle savcı allah bilir çemişkezek lisesi mezunudur ondan bilmiyordur. Acaba diyorum sağlık bakanlığından izinli ucuz losyonlar gibi adalet bakanlığından izinli ucuz hukuk nosyonlarımı var... Nosyona losyon iyi gider.... Yazımın hukuki mantıkla ilişkisi yokmuş Cumhuriyet savcısı ATATÜRK E HAKARET DİYOR İlk Mahkeme ATATÜRK E HAKARET diyor Ben ATATÜRK E HAKARET diyorum siz ayrı telden çalıyorsunuz ve benim hukuki mantıkla ilgim olmuyor öylemi ????? Sayın Aktuğ; Devam etmeden önce bir hususu belirteyim . Hiçbir zaman Hollanda İle Türkiye arasında ( Yada islam dünyası arasında ) karikatür krizi çıkmadı . Danimarka ile Türkiye arasında çıktı. Danimarka ile Hollanda farklı ülkelerdir. Tıpkı Türkiye ile İran ın farklı olduğu gibi aman başka yerde söylemeyin hukuk nosyonunuz zarar görebilir.... Sayın aktuğ ; 'Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisinin bilebileceği bir şeyi, savcı ya da binbaşı da biliyordur değil mi? Noluyor yahu! Allah hiçbir zaman Türk Ordusu'na zeval vermesin de; Allah askeri kendi hızından da korusun yani. Maşallah asker tam gaz.' yazınızın neresinin tamamen hukuki kurallar içinde bir görüş olduğunu bana söyleyebilirmisiniz. Gazlı ordu müdahalelerini savunmamak ne demektir ? Sizin HUKUK NOSYONUNUZA GÖRE bir asker kişi şikayette bulunamaz mı? Siyasete müdahale değil ki bu DEMOKRATİK BİR HAK. bakın sevgili belediye başkanı çıkar çıkmaz tamamen aksini söyledi bir sürü laf etti HUKUK NOSYONUNUZ sustu yok yok keşke sussa BİNBİR YALANI söylediği aşikar kişinin söylediklerini sorgusuz sualsiz kabul etti HUKUK NOSYONUNUZ gelin kabul edin artık sizinki hukuk nosyonu değil bambaşka birşey ne olduğunu ben burada söylemeyeyim... Hiç bir şekilde ispatlanmayan ve sadece aynı görüşü paylaşan birisinin attığı bir sözcüğü 'Mahkemede hakimi, savcıyı azarladığını sanırım okumamışsınızdır.' diyerek taşıyorsunuz ya helal olsun SİZİN HUKUK NOSYONUNUZA... ( iŞİN GIRGIRI yazınızda uzun uzun tutuklamayı anlatmışsınız sanki öyle değil tebiiki tutuklanır diyen varmış gibi...) Cumhuriyet savcısı yok böyle birşey diyor mahkeme hakimi yok diyor Akp li ilçe başkanı orada bulunmadığı halde bu olay olmuş diyor hukuk nosyonu bunu kabul ediyor... Bu nerenin Üniversitesinin hukuk nosyonu ? Sayın Aktuğ ; 'Binbaşı hukuk fakültesini okumuyor ama biliyor musunuz işletme ve iktisatta bile genel hukuk dersi vardır, sanırım Atatürk'le ilgili kanun ve genel hukuk askeriyede de okutuluyordur. Değilse de emrindeki hukukçu askerlere danışsın, herkes kendi hareketinden sorumludur. Hem şikayetçi olarak hukuku bilmek zorunda da değil. O yapsın şikayetini ama savcı doğru karar versin..' cümleside size ait hemde ' Noluyor yahu! Allah hiçbir zaman Türk Ordusu'na zeval vermesin de; Allah askeri kendi hızından da korusun yani. Maşallah asker tam gaz.' diyorsunuz. Bu ne yaman çelişkidir. asker şikayetini yapmış kararı savcı versin ( mahkeme vermiş ) EEEE ne var şimdi terslik Sadece şuvar benim hukuk nosyonunmda ne şekilde olursa olsun savcı karar verip tutuklayamaz bağımsız mahkemelre karar verip uygular ; Sizin hukuk mosyonunuza göre ise savcı karar verir tutuklar... Bne savcının gözaltına alma ve iddianame hazırlama yetkisi olduğunu biliyordum ikimizde şu HUKUK NOSYONUMUZU birdaha gözden geçirelim ...'işin içinde bir binbaşının olması nedeniyle yargının bağımsızlığına müdahale edildiğine dair görüşüme ' NE HUKUKİ NOSYON AMA ... İŞİN İÇİNDE ŞİKAYETÇİ BİNBAŞI (ASKER ) VARSA YARGIYA MÜDAHALE OLUR ...Bu ne nosyonu ???? Sayın Aktuğ ; Avukat olarak saygın iş yaptığınızı biliyorum sorumu okadar iyi anlayıp özümsemişsiniz ki 'haklısın' dememek için krıt türlü lafı çevirerek evet mahkmede düzgün giyinirim efendim diye konuşurum hakime öyle laflar edemem demişsiniz teşekkür ederim. Bende ATATÜRK E yapılmaz diyorum... Aynı şey kulağınızı ille başka yerlerden dolanarak göstermeyin... Sayın Aktuğ ; ' Evet savcının yaptığı da hariçten gazel okumaktır. ' sözünüz tamamen hukuk nosyonu içersinde ve tamamne hukuki görüş içeren bir yanıtınız değil mi? Ama size yanlış düşünüyorsunuz bu ATATÜRK E HAKARETTİR. VE SİYASİ BİR AMAÇLA YAPILDIĞI AÇIKTIR diyerek bunu açıklamak hukuk nosyonu eksikliği oluyor vay benim hukuk nosyonuna sahip avukatlarıma vay...' O zaman her türlü askeri müdahaleleri meşrulaştıralım' nasıl bir nosyon? Şikayet var takibat var mahkeme var... Siz gerçek derdinizi söylesenize ... Tutuklanma hariç sorununuz ne ? Açık ve net tutuklama hatalı olabilir usule uygun olmayabilir eyvallah ta sizin asıl sorununuz ne ? 'Mesele kesinlikle askerin şikayeti değil, şikayet ettiği konuda yargının hukuku aşan siyasi bir karar vermiş bulunmasıdır.' cümlenizlede dönüp başka bir yere gidiyorsunuz ? bu biraz fazla iddialı ve haddi aşan bir cümle değil mi? Ama aynı siz nedense şemdinli savcısının hiç bir dayanağı olmayan PKK yanlısı birisinin verdiği ifade ile KKK nın yargılanmasını AŞIRI İSTİYOR ve savcının BAEİZ DÖRT TEMEL İHLAL yapmasına ses çıkarmıyorsunuz... Ne nosyon ama ... Sayın Aktuğ ; Demokratik bir seçimle halkın seçtiği kişilerin istediğini yapmaya hakkı yoktur. Aynen seçimle iş başına gelmiş Bülent Arınç ın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan anayasanın 24,, maddesinde yer alan laikliği değiştirmeye kalkması gibi... DEĞİŞTİREMEZ.... Nedense bu formada yazı yazmaktan imtina etmişsiniz... Seçimle işbaşına gelmiş birisi SARIK TAKAMAZ ATATÜRK ÜN HUZURUNDA SAKIZ ÇİĞNEYEMEZ RÜŞVET YİYEMEZ YASA DIŞI KURAN KURSLARINA GÖZ YUMAMAZ LAİKLİKTEN ÖDÜN VEREMEZ TÜRBANLILARI KAMU DA ÇALIŞTIRAMAZ CUMHURİYET REJİMİNİ TARTIŞMAYA AÇAMAZ PKK YA YARDIN VE YATAKLIK EDEMEZ TERÖRÜ DESTEKLEYEMEZ V.S V.S gider. Bunlar çiğnenirse ne işin var orada diye sorarlar adama.... Seçimle geldim istediğimi yaparım diyemezsiniz...... Sayın Aktuğ ; Ben file çorap örneğini size anlattım demek istedim ki bazı tavırlar ve giyinişlerin yorumlamasını çok dikkatli yapmalıyız. File çorap giyen her genç kızımız O..pu olamayacağı gibi mantı yedim sakızı ondan çüğnedim sözüde sadece 'olsa olsa saygısızlık ' olarak alınamayacak kadar derin anlamlar taşıyabilir diye... Türban konusunda neyin ne olduğunu çok iyi bilirim lütfen bu konuda yeterli bilgiye sahip değilseniz 'aaaa' bile demeyiniz... Size ipucunuda verdim İhsan doğramacıyı inceleyin ... Hukuk nosyonu yok dediğiniz bu kişi Anayasa hukukunu prog Orhan aldıkaçTı ile Mustafa Dural gibi kişilerden Diğer hukuk bilgilerini Bakır Çağlar Mesut Önen,Haluk kabaalioğlu , hatamiler , mehmet akad, Ejder yılmaz , Abuzer Kendigelen ve daha ismini anımsayamadığım kişilerden almıştır.. Atatürkçülüğü reşat Kaynar, Güven Erkaya Uğur Mumcu , Bahriye Üçok Server tanilli ; Turgut Özakman gibi kişilerden almıştır merak buyurmayınız NOSYONLARIMIZ TAM VE FAALDİR. Hukukçu değilim derken bir hukuk fakiltesini okumadım anlamındadır toksa ben ne hukukçular gördüm harika edindikleri nosyonla 'adalet mülkün temelidir' sözünü hala ATATÜRK dedi diyen... Sayın Aktuğ ; 'izm'lerin klasik dar bakış kalıplarında hukuki olmaktan çıktı. Adilane ve doğru olanı talep yerine herkes kendi fikriyatını savunmak için fırsata dönüştürdü olayı. ' Nedemektir ? Laisizm le Kemalizm mi? Evet ben laik ve kemalist bir düşünceye sahibim izm i olmayan islam ve şeriat nostonu bulunmamaktadır. Adilane ve doğru olanı talep derken sanırım 'benim dediğim ve kararlarım' demek istiyorsunuz kusura bakmayın oda bu dükkanda kalmadı... Erbakan'da 'o anayasa mahkemesinin kararıdır partimizi bağlamaz ' diyordu ama ne hikmetse tüm partileri kapandı kapandı kapandı.... Umuyor ve umut ediyorum ki tartışmayı laf ebeliğine döndürmekten vazgeçerek FİKİRLERE SAYGI zeminini yakalarsınız... Bir dip not olarak ta Voltaire 'Düşündüklerini tasvip etmem ama düşündüklerini söyleme hakkınızı sonuna kadar savurunum' böyle değil ' düşüncelerinizden nefret ediyorum ama onları savunma hakkının size verilmesi için seve seve ölmeye razıyım' demiş... kime mi ? O zamanın aşırı destop kilise yöneticilerine.. Bu sözü Nosyonun yok, hukuki olmayan bilginle konuşuyorsun zadece siyasallaştırıyorsun gibi söylemlere sahip olan size mi yoksa söylediğiniz ve istediğiniz antihukuksal ve sosyal olgulara rağmen hala sizi kabul edip yazılarınızı büyük bir zevkle okuyan bana mı yakışıyor ? Saygılarımla...
commodore1tr Sayın İdealist ; Uslubunuzun uygunsuzluğu bir yana bırakılırsa söylemleriniz konuyu hiç okumadığınızı andırıyor bana... Pusuda falan beklediğim yok eğer anlamadıysanız açıkça yazayım hangi iç dürtü ile harekete geçtiğimi ; Demokratik sosyal laik ve hukuk devletine inanan Cumhuriyete bağlı Atatürk ilke ve inkilaplarını savunan kişiliğim harekete geçirdi beni... Cunhuriyet savcısı konumuz olmadığı için yazmaya gerek duymuyorum ama bu olay öyle basit bir olay değil gerçi sizin diğer 36 iletinize baktığımızda anlıyorum demek istediğinizi ama ben öyle demiyorum.. 'Sayın denizdelisi biz yasaklayıcı düşüncelelre nereye varırızki?Yasaklar bu işleri daha çekici hale getirmezmi sizce.Bence serbest olsa bugün başörtüsü deyip eylem yapanaların çoğu başlarını açacaktır.Açmayanlar ise yaşam feleseleri gereği olarak bunu benimsemiş olacakalarından istismar oratadan kalkmış olacaktır' iletinizdeki basit yaklaşım benim tarzım değil... Ancak size tavsiyem fikriniz zikriniz ne olursa olsun daha bir saygı kurallarına uyalım lütfen... Olayı basit bir densizlik sayanların ya bilerek yada gerçekten safça buna inandıklarını düşünüyorum Safça inananların gözünü açmak bilerek böyledir diyenlerede yazı yazmak boynumuzun borcudur. Bu ülke din ülkesi yapılmak isteniyor ve ufak ufak bunun yolu alınıyor siz hala densizlik diyin. Keşke bende inanabilsem o kişinin sakız dahi çiğniyor olsa gerçekten istemedn yaptığına.... Ama duruş tavır vr konuşmaları ile neişim var benim bu törende ? Ne gerksiz bir tören ; Ben bu töreni ve ATATÜRK Ü takmıyorum havası okadar açık ki yahu adam 3,5 senedir bir törene katılmamış.... Ben mi anlamıyorum siz mi anlamak istemiyorsunuz veya anlaşılmamasını istiyorsunuz ?
commodore1tr Sayın Aktuğ ; iletilerinizi her okuduğumda takılıp kaldığım noktalar oluyor. Doğrularınızın çokluğu yanında sanki biraz yalpalamalar var ki bunları anlamakta güçlük çekiyorum. Örneğin 5 bin YTL kefalet ile salıverilmiş belediye başkanının tutuklanması aşamasını tam bilmememize rağmen çok ciddi 'ahkam kesmek' pek doğru olmasa gerek Şikayet savcı incelemesi mahkeme üst mahkemeye itiraz red edilme bilahare tazminatla serbest bırakılma yani olayı bir bütün ele aldığımızda en az dört hukukçunun görüşü bu yönde acaba diyorum eğer bu dört kişide hukuk nosyonunu bilmeden hareket etmediyse ki mümkün gözükmüyor bir hata yapıyor olma olasılığınız hiç miyok ? Yada sayın benna nın belediye başkanına 'denyoluk yapmış' ( denyo bir sıfat olup dengesiz delibozuk demektir ) veya sizin 'saygısızlık yapmış terbiyesizlik yapmış' ifadelerinizin demokratip olupta benim 'madem böyle neişi var orada' demem niçin demokratik değil? Sizler terbiyesiz dengesiz saygısız deli bozuk belediye başkanı diyorsunuz ben sadece ne işi var orada diyorum ? Bizim belediye başkanları 'denyo' olmak zorunda mı ? Halkımız denyolukla mı yönetilecek ? Kaldıki ben demokratik hakkımla soruyorum o soruyu o kişi de beni halk seçti halkım için buradayım der olur biter. Bende anlarım ki dengesiz delibozuk saygısız ve terbiyesiz kişileri halk isterse yönetimde tutabilirmişiz... Aslında dikkat ederseniz denyo demek hakaret ne işi var orada demek demokratik bir sorudur.. Bunda bile kendinizi haklı görme lüksünüzü kullandınız ... Bir anlamadığımda ( salında çok varda ) 'Yoldan geçerken herhangi bir alt dereceli olsa bile subay sizi beğenmediğinden, tutuklatsın, içeride neden olduğunu bilmeden günlerce tutuklu kalın' cümleniz öncelikle 'üst dereceli (rütbeli) olsa hadi neyse gibi bir hava veriyor bu yazımınız... Sonra herhangi bir subayın ( DZ.K.K hariç özel durumlar) tutuklama yetkisi yoktur , olamazda Tutuklama yetkisi sadece ve sadece bağımsız mahkemelerindir. İşte bu ve buna benzer yazılarınızla konuyu saptırıp gittiğinizi özünden uzaklaştığınızı sanıyorum. aslında olay son derece basittir. Bir belediye başkanı resmi devlet töreninde Atatürk Anıtına çelenk koyarken sakız çiğnemiştir. ( Şimdide çiğnemedim diyor oda ayrı bir konu tabiiki ) En azından sıfatı dolayısı ile bile olsa tutuklanmaması gerekir.. ( Gerçek nedenlerini bilemiyorum sadece usul olarak ve bu formdaki genel teamül olduğundan ama veriler eksik onuda kabul ediyorum ) Bu sakız çiğnemesi olayı sizin tarafınızdan 'terbiyesizlik saygısızlık olarak görülebilir en fazla' olarak ifade edilmekte ( okadar yazınızın özeti bu ) benim tarafımdan da ' okadar basit olmadığı bunun Atatürk'e saygısızlık olduğu yönünde' ben sadece bir adım daha atarak bunun siyasi amaçlara çok fazla hizmet ettiğini vede bilinçli olarak yapıldığına inandığımı söylüyorum. Çünkü zihniyetleri ve tüm tavır ve hareketleri bu yönde bu kişilerin ... Varsa buna bir itirazınız lütfen buradan devam edelim. Gördüğüm kadarıyla form kişisel tartışmamıza hatta daha ötesi kör sağır diyaloğuna dönmekte.. Onun için gelin lütfen ben sizin nedek istediğinizi net algılıyorum sizde beni net algılıyor iseniz oradan devam edelim. Kişileri 'nosyonsuz' gibi göstermeyelim kaldıki taktir edersiniz ki hiç hoş bir cümle değil hukuk kavramını bilmemekle itham etmek birilerini.. Saygı ve sevgilerimle bol hukuklu günler dilerim...
commodore1tr Sayın kutluğ ; Tüm yazıları okudum sizden özür dilemem gereken sadece soyadınızı yanlış yazmam olmuş ondan dolayıda mümtaz şahsiyetinizden özür dilerim. Ama hakaret amacı gütmedim o hatada dalgınlığıma gelmiş.. Krallığın kalktığı bir devirde Kral çıplak olsa ne olur olmasa ne olur, kaldıki tüm yazılarda kraliçe olan sizsiniz yada prenses bilemem hukuku yorumlayan savcıya hata yaptı diyen mahkemeyi takmayan üst mahkemeye aldırmayan kefaletle serbest kalnasına karşın hala laf eden sissiniz bir düşünün realist olarak kim KRAL evet KRAL çıplak maalesef krasllık oynadığınızın da farkında değilsiniz... Kaldıki özür dilemek beni küçültmez erdemdir özür dilemek bu yüzden neden olduğunu bilmiyorum ama hatrınızı kırmayayım özür dilerim.... sizden bu sitenin sakinlerinden bu yazıları okuyanlardan Fatsa belediye başkanından tayip erdoğandan tanıdığm tanımadığım bilumum beşerden özür dilerim hatta ağaçlardan kuşlardan börtü böcekten aslandan kendisini rezil ettiğimiz doğadan da özür dilerim... Ama en çokta izninizle Atatürk ten özür dilerim Atam kurduğun cumhuriyette dünya daha vermemişken en çok haklar verdiğin kadınlarımız ki aydın olanlar dahil senin yok edilmen için uğraşıyor diyerekten...
Av.Yasemin Kutluğ Commondore, Eksikliklerinize bu kadar takılıyorsanız, onları tamamlamak için çaba harcayın. Birilerine pek de kıymet taşımayan, ipe sapa gelmez cevaplar vererek ulaşabileceğiniz bir yer yok ne yazık ki! Dahası verdiğiniz cevaplarda en azından saygı sınırını koruyun. Seviyesizleşmenin manası yok. Beni mantıksızlıkla itham ediyor olmanızın tek nedeni cehaletinizdir. Yazıma "incir çekirdeğini doldurmaz" nitelendirmeniz konusunda cüretinizi tebrik ederim. Bakın size ilk cevabı yazıp-yazmama konusunda (değer mi diye) epey tereddüt etmiş; sonrasında mevcut yanlış anlamanın tamamen hukuki nosyon ve teknik bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşünerek açıklama getirmiştim. Cevap yazarken aklım sürekli imzanıza takılmış ve yazınızın imzanızla ne kadar da müsemma olduğunu düşünmüş ancak terbiyesizlik olmasın diye bunu dile getirmemiş, bu fikrimi es geçmiştim. Ee artık bu düşüncemi öğrenmeyi hak ettiğiniz fikrindeyim. Hal böyle iken; ciddi bir hazımsızlık ile etrafa kusun. Losyon ve nosyonları bilemem ama sizin yazınız gerçekten ucuz. "..gelin kabul edin artık sizinki hukuk nosyonu değil bambaşka birşey ne olduğunu ben burada söylemeyeyim...", "Siz gerçek derdinizi söylesenize..." Commondore tartışmanın da bir üslubu vardır, terbiyenizi takının. Seviyesizleşmeyin demeyeceğim zira onun da bir düzeyi var çukurlaşmanın anlamı yok. Laf ebeliğinden bahsetmeniz de komik! Bunca hakarettinizden sonra yazılarımı zevkle okumanız da enterasan. Kuzum akıl sağlığınız yerinde mi? Şirinlik yapmaya gerek yok. Beni kabul etmeyin efendim, benim böyle bir talebim yok. Sizin gibi biri tarafından kabul görmek de istemem. Buna ne ihtiyacım var, ne de isteğim. İletilerimi de tekrar tekrar okumayın, kişiliğiniz ve akıl sağlığınız bakımından iyi tesir bırakmıyor sanırım. Ayrıca sayın çok bilgili, geniş ufuklu, yüksek deha sahibi Commondore adım Aktuğ değil!
Av.Yasemin Kutluğ Commondore, Beni hiçbir şekilde tanımadığınız halde; kafanızda ölçüp biçip bir yere yerleştirdiniz ve saydırıyorsunuz. "Şimdi size yok ben öyle değilim, böyleyim, onu öyle demedim, siz yanlış anladınız. şu cümlemin açıklaması da bu" diyecek değilim. Sizin beni nasıl tanıdığınızın, nasıl anlamlandırdığınızın, -hakaretler ederek, terbiyesizliğe varan agresif tartışma uslubünüz ve anlamaktan ya da tanımaktan çok kategorize edip, ötekileştirmeye yönelik tavrınızdan dolayı- benim nazarımda hiçbir önemi yoktur. Tartışmaktan, asgari müştereklere ulaşmaktan ziyade fikrimi dayatayım ya da üstün çıkayım tavrının, bende karşılığı yok ne yazık ki! Ha bu arada 29.04.2006 ila 30.04.2006 tarihlerindeki iki yazıyı da aynı Commondore mi yazdı, gerçekten şaşırtıcı. Birden çok kişilik mi barındırıyorsunuz bünyenizde? Şahsıma ithafen yazdığınız yazılar nedeniyle özür dilemeniz gerektiğini düşünüyorum. Ancak bundan sonradır ki; ilk yazınızı anlık bir hezayan olarak görebilirim ve tartışmaya devam etmek mümkün olabilir. Aksi halde yorucu bir tavrınız var ve sizinle uğraşamayacağım.
commodore1tr Sayın Kutluğ ; İki yazıda benim ilki sizin uslubunuza uygun bir yanıttı ikincisi benim karakterime uygun bir yanıt. Yazdıklarımı tekrar tekrar okudukça tek bir noktaya varıyorum ben hep aynı şeyi söylememe karşılık siz değiştirip duruyorsunuz, Açıkça görülebilir ki yazımın temel amacı bu şahsın tutuklanmış olup olmaması tutuklanmanın hukuki prosedüre uygun olup olmaması benim üstünde durduğum noktalar değil. Bu şahıs hiç tutuklanmamış veya hakkında kanuni bir süreç başlatılmamış olsa dahi ben çok daha ağır yazı yazabilirdim. Siz ise temelde tutuklanmanın biçimsel ve tekniksel olarak yanlış olduğunu belirtmenize karşın sonra nedense bunun çok dışında askerin hukuku etkisi gibi burada söz dahi edilemeyecek bir takım kavramlar ile Atatürk e karşı programlı yapılmış olduğu apaçık bir hakareti örtme yöntemi ve gayreti içerisindesiniz 'suçluların telaşı 'içerisinde hakarete varan uslubunuz bile dikkatinizi çekmiyor. Sizin hakkınızdaki cehaletim yazılarınızdan uyanan bir cehaletten ötesine gidemez. Bir fikir fikirle çürütülür sizin yaptığınız gibi öfke dolu ve hakaret içeren yazılarla değil. Ama ne yazıkki görüyorum ki biraz ağır olduğunu kabul edebileceğim ancak tamamen sizin yazdıklarınızı eleştirmekten ve kendinizle olan çelişiğinizi göstermekten ileri gitmeyen yazıma sadece hakaret edebilecek durumdasınız. Sizin kendinizde olduğunu bende olmadığını kabul ettiğiniz hukuk nosyonu nun sizde de çok farklı tezahür ettiğini söylemek neden hakaret olsun ? Hukuk nosyonunuz yok demenin yanında .... Ben fikir filan dayatmıyoum bence yapılan düpedüz Atatürk e hakarettir ve bunun çok ciddi bir siyasi boyutu vardır diyorum. Artık siz burada ne anlıyorsunuz onu bilemem. Yazılarını hukuki boyuta otutrtuğunu iddia eden siz ha bir asker tam gaz alt rütbede ki subayın tutuklaması olduğu belli olmayan iddiaya anında sahip çıkma gibi çelişkilerle dolusunuz. Bir gerçek isterseniz evet yargı bağımsızlığını kaybetmekte gitgide pasivize olmaktadır. Bununda temel nedeni meslek olarak hukukla uğraşanların çoğunluğunun özellikle cumhuriyet savcılarının duyarsız kalması ve siyasi ikdidara boyun eğmesidir. Bazı avukatlarda uyduruk bir konuyu bu hale getirebilmekte kişiselleştirmekte en açık ifadeyle anlamsızlaştırmaktadır. Gündeme bomba gibi düşen bir konuda ne bir satır yazı nede işlem gördüm umuyorum ki hazırlık yapılıyordur. Ama siz örneğin bu konuya bu kadar sarılacak yerde hukukun sukut ettiği şu konuyu gündeme taşısaydınız ya : 15 gündür Ankara çalkalanıyor İki evli AKP milletvekilinin yasadışı ilişki yaşadığı emine erdoğan ın bunlarla konuşmadığı tokalaşmadığı ancak bu iki kişinin Erdoğan a 'biz bu kadınlarla imam nikahı kıydık ondan birlikteyiz' demelerinin Erdoğanca kabul gördüğü ve devam edildiği... Bu garabet konusun da suskunsunuz ama 'Atatürk'e hakaret' diyince değl diye yazıp duruyorsunuz. Yazma ötesinde saldırıyorsunuz. Sayın Kutluğ , Ben kimseyi ötekileştirmeye berikileştirmeye çalışmam.. kişi kendisi yapar kendisine ne yapacaksa ben sadece okurum okuduğumu anlarım anladığımı yorumlarım yorumladığımı tartar biçerim bir sonuca varırım. Siz imzamdaki cümlenin anlamını kavrayamamışsınız ne yazk ki ama bunu size burada açıklayacak değilim. Aslında çok açık ama siz takılıp kalmışsınız takılı kalmaya devam ediniz.. Size son yazım biraz ağır gelmiş olabilir ama kendi yazdıklarınızı okumanızı tavsiye edeceğim veda bana size hakaret ettiğim yerleri göstermenizi rica ediyorum. Ağır ancak hakaret yok Hakareti en azından HUKUK NOSYONUNUZ YOK kavramının düzeyinde tutmanızı rica edeceğim. Mantıklı bir yaklaşımınız yok kargaşa hakaret içermez baştan altını çizeyim.... Saygı ve sevgilerinle...
Av.Yasemin Kutluğ Commodore, Özrünüze rastlamadığımdan hiçbir yazınıza, sorunuza ya da ithamınıza cevap vermeyeceğim. Bu bağlamda istediğiniz kadar sorun, dönün kendiniz cevaplayın, peşinen ve hükmen mağlup ilan edin. Umurumda değil! Sadece acıdım halinize ve biraz olsun rahatlayabilmeniz için HUKUK NOSYONUNUZ VAR, HUKUKUN ORDİNARYUSUSUNUZ demek geldi içimden ama küçük bir çocuğun bütün saffaniyetiyle bağırmasını engelleyemem: KRAL ÇIPLAK, KRAL ÇIPLAK, KRAL ÇIPLAK.
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Sayın Ali Poyrazoğlu'nun bir ödül töreninde yapmış olduğu konuşmadan alıntı. Hem hukukçu olarak hem de sıradan bir vatandaş olarak bu konuşmayı ayakta alkışlarım ben... "Piyasada ve bankalarda paranın sahte olup olmadığını anlamak için para ışığa doğru tutarlar ve içerisinde ATATÜRK filigranının olup olmadığına bakarlar. Çünkü kalpazanlar ve sahtekarlar bastıkları paranın içine Atatürk filigranı koyamıyorlar. Sizlerden çok rica ediyorum, günümüzde bir adamın ne mal olduğunu anlamak için onuda ışığa tutun ve bakın bakalım içinde ATATÜRK varmı yokmu ? İçinde ATATÜRK olmayan insanlara iltifat etmeyiniz lütfen. Cumhuriyete sahip çıkınız lütfen."
Av.Yasemin Kutluğ Commodore gerçekten inanmadığınız birşeyi yapmayınız ve bu şekilde yaptığınız şeyin değerini de düşürmeyiniz. Samimi olmayan özrünüzü hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Hakkımda istediğinizi düşünmekte serbestsiniz, keyfiniz bilir. Ancak bundan böyle forumda şahsıma dair herhangi bir haksız ithamda, hakarette bulunmaktan sizi men ederim. Bundan böyle hiçbir şekilde muhatabım değilsiniz, kişisel cevap yazmayınız.
Av.Fırat Bayındır Yalnızca tek sorum var herkese. Bundan 3.5 yıl önce bu tür olaylar neden yoktu ve hukuk hiç bu kadar tartışılmış mıydı? Hükumet olup da Cumhuriyet ile, hukuk ile, Adliye ile böyle kavgalar yaşayan bir başka dönem hatırlıyor musunuz? Demek ki hükumet etmek ve iktidar olmak çok farklı kavramlar. Bunu bilerek 30 yıl sonrasından söz ediyorlar. Yani önce hayalini kuruyorlar, sonra da hedeflerini belirliyorlar. Ya biz ne yapıyoruz???? Olanca saflığımızla "saf hukukçuluğumuz" ile "hukukun üstünlüğü"nden dem vuruyoruz, yüksek insanlık ideallerini işliyoruz. Ama zaman geçiyor, gece uzadıkça uzuyor bu nedenle de elektrik sarfiyatımız gittikçe artıyor. Söndürün şu ampulü artık, açın pencerenizi, aydınlık dolsun içeriye.
commodore1tr Nerede Fırat abi nerede , Keşke Fırat abi keşke ; Aydınlık içeri dolsun diyorsunda avuç avuç balçık topluyorlar güneşi sıvamaya ama sıvanmıyor işte beyhude çabalar içersindeler ama bizde gereksiz gereksiz yazıyoruz.. Sayın Av.Dilek Kuzulu Yüksel ne güzel form açmış gerçek yüzleri orada biz burada heyhat anlatmaya uğraşalım.. Yakında 1918 den başlayarak tarih formu açacağım belki işe yarar hiç umudum yok ama ... Bir beyine örümcek girince ağını inanılmaz hızlı kuruyor sonra süpürgede işe yaramıyor zehir sıksan beyin gidiyor anlamadım ki.
Benna sayın commodore konulara otostop yapmasanız. ne iş yapiyorsanız o konuda sizi dinlemek isteriz. inanın size ben ahkam kesmem merak etmeyin. inşaat mühendisi ile binayı tartışmak ne haddime benim. korku cumhuriyeti yaratalım nasıl olur. mesala M. Kemal in heykelinin önünden yada uzaktan gören kişi üç kez eğilsin mesela yada yan yada arka dönerek uzaklasmasın veya öneriniz varsa onları da değerlendirmeye alabilir. M. Kemal in manevi şahsiyeti nerelerde olur mesela ülke sınırlarında sakız çiğnemek M. Kemal ülkesinde M. Kemal e hakaret olurmu ne dersiniz????
Av.Yasemin Kutluğ Av.Dilek Kuzulu Yüksel Alıntı yaptığınız ve alkış tuttuğunuz yazıyı bağımsız bir başka forumda yazmak yerine; bambaşka bir cihetin (eni konu bir yargı kararının hukuka uygunluğunun) tartışıldığı bu forumda ve tartışmanın geldiği nokta itibariyle yazmanızın uygunsuz kaçtığını söylemeliyim. Ancak karşıtını yaratarak varolabilen ve tüm konumlanma mantığını da bu felsefe üzerinden yürüten Kemalistlerce, tamamen Atatürk düşmanı ilan edilme riskini de göze alarak; şunu belirtmeden edemeyeceğim: Atatürk bir din getirmemiştir, bir dinin peygamberi değildir. Atatürk'ün kuramı bir devlet yapısı üzerinedir, devlet kuramına yöneliktir. Bu haliyle de "paraların içindeki hologramdan gözüken Atatürk'e atfen; içinde Atatürk bulunmayan insanın ne mal olduğunu" anlamaya yönelik söylem kuru, hamasi bir söylemdir. Atatürk'ün ahlak, din, vs. moral değerler üzerinden insana yönelik bir söylemi yoktur. Onun ilkeleri devlet kuramına yöneliktir ve bu ilkeler Türkiye Cumhuriyeti ile bakidir. Yani bir kişinin Atatürk'ü içinde hıfsetmesine gerek yoktur. Devlet yapısına yönelik ilkelerini anlaması yeterlidir. Halefi İnönü'nün paralar üzerindeki Atatürk resmiyle ilgili düşünce ve özlemlerini biliyoruz. Öyle ise eskaza İnönü de basılmış olsaydı; adamın ne mal olduğunu anlamak için içinde İnönü'yü barındırıp - barındırmayacağına mı bakacaktık? Bu mantıktan hareketle Amerikan doları, EURO, Fransız ve İsviçre Frangının hepsi YTL'den daha değerliler? Dolayısıyla Washington ya da ne bileyim bir De Gaul, 1,5 Atatürk ve bir Amerikan ya da Fransız, bir Türkten daha adam gibi adam mıdır?
fulya1212 "Onun ilkeleri devlet kuramına yöneliktir ve bu ilkeler Türkiye Cumhuriyeti ile bakidir. Yani bir kişinin Atatürk'ü içinde hıfsetmesine gerek yoktur" Yanılıyorsunuz Sayın Kutluğ. Eğer öyle olmasaydı Atatürkün bireyin içinde hıfsedilmesini gerektiren kanunlarımız olmazdı. 1739 sayılı Milli eğitim temel kanununa bir göz atmanızı öneririm. Amaçlar bölümüne özellikle... Atatürk ilkeleri bir devlet kuramının ötesinde bir yurttaşlık, insanlık felsefesi ortaya koymakta bir yaşam biçimini işaret etmektedir. Kesinlikle din değildir. Tamamen katılıyorum. Çağdaşlık ve bilimsel düşünceyi ön plana alır çünkü. İnsana yönelik söylemlerini pek çok kaynaktan bulabilirsiniz. Ancak tavsiyem NUTUK olacaktır başvuru kaynağı olarak...
Av.Yasemin Kutluğ Sayın Fırat Bayındır, Ben ne Atatürk düşmanı ne de AKP hayranıyım. Ne yazık ki; tartışmaya katılan hemen hemen herkesin istisnasız uyguladığı metod: Söylemek istediğiniz şeye göre tartışmayı istediği bir yerinden tutmak, istediği şekilde anlamak, istediği yöne çekmek ve başından beri esas söylemek istediğini bir vesile zuhur etmek! Sorduğunuz ya da söylediğiniz şeylerin hiçbirinin bu forum ile ilgisi yok. Tartışmak istiyorsanız, açın bağımsız bir forum yazalım düşündüklerimizi. Hükümet etmek ve iktidar olmak elbette farklı kavramlar ve Türkiye'nin içinde bulunduğu sancılı dönem tam da bu farktan kaynaklanıyor. Ancak şundan emin olun; 30 yıl sonra korktunuz şeyler gerçekleşir ve hukuka siz ihtiyaç duyarsanız, bu sefer her kimse karşıtlarınız onlara karşı ve bu sefer de onların ötekileştirmesine aldırmadan yüksek insani duygular ve hukuk adına sizi savunacağım tüm saflığımla. "Saf hukukçuluğumuz" tabirini şahsıma ithafen kullanıyorsanız; müsaade buyurun, takdiri haddinize düşmez. Ama ancak şu kadarını söyleyeyim hak, adalet ve hukuk kavramları zaten ideolijiler, siyasi görüşler ya da etki edebilecek tüm diğer etkenlerden bağımsız ve saf (arı) olmak durumundadır. Adalet sembolünün gözleri de sanırım bu nedenle bağlıdır.
Av.Yasemin Kutluğ Fulya Hanım, Yanlış hatırlamıyorsam akademisyendiniz değil mi? Soruma aldığım cevaba göre size cevap yazacağım.
fulya1212 evet . TC devlet üniversitelerinden birinde Yardımcı Doçentim.
commodore1tr Sayın Benna ; Otostop yapma deyiminizi anlamamakla beraber bir insan yalnızca yaptığı iş konusunda konuşup diğer konularda susması gerktiği yönündeki çıkarımınıza katılmıyorum. Sadece bu formu ele alırsak önümüzde üç örnek var : Birincisi formda sizin açmış olduğunuz sakız çiğneme davası ; İkincisi bir sarhoşun izmir konakta Çankaya semtinde Atatürk heykeline büyük abdestini yapması olayı ; Üçüncüsü Konya Akşehirde Tekvandocuların töreninde İstiklal marşında ayağa kalkmama olayı ; Normal olarak baktığımızda her yönden en ayıbı en saygısız gibi görüneni İzmirde ki olay , ama okuyanlarında gazete dergilerde okuyanlar dahil Tv de seyredenlerde dahil olmak üzere en az tüzde doksanı bu olaya gülümsemişlerdirde. Bende güldüm, ne sarhoş ne dangalak adamki gitmiş yolun ortasına büyük abdestini yapmış vay salak vay dedim. Ama asla ve kata bu sarhoşun hareketini çok iğrenç ve pis olmasına karşın Atatürk e karşı bir hareket olarak görmedim. Sadece o an için içkiden olsa gerek sağa sola pisleyen kuşlarla aynı beyini taşıdığını düşündüm. Nesıl kuşlar Atatürk e hakaretten yargılanamıyorsa bu kişiyede öyle bir suç isnat edilemez bence. Konak meydanına sarhoş kafa ile abdest yapmanın cezası var ise bu kişiye o uygulanır, hatta bizim hakimlerimizde 'yapıcı cezalara'başladığı göz önünde tutulursa bu kişiye belirli bir süre 'alkolden uzak durma ' cezası bile verilebilir kanaatindeyim... Ancak birinci ve üçüncü olay tamamen bunun dışındadır. Sistamatik geliştirilmeye çalışılan Atatürk ve ulusal değerlere direk saldırısıdır bu ikisi. Bunu anlamamak için sadece başımızı kuma sokmamız yeterli olmaz vüvutça kuma gömülürsek hem sağır hem kör hem dilsiz olursak belki o zaman 'Ne varki bunda?' diyebiliriz. kadınlarımızı birinci safta kullanarak din bezirganlığı yapanlar zaman zaman gerçek yüzlerinide böyle olaylarda gösteriyorlar Kutlu doğum haftasında yaşanan cd ve kitap rezaleti, Tuzla belediyesinin çok yararlı bulduğu dağıttığı kitap, laikliği tartışmaya açmak , Hayvanlar gününü körpecik beyinlerde 10 kasım diye yer etmesini sağlamak denetimsiz kurslarda ve okullarda dini eğitim adı altında Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı yaratmak bunların temel taşlarıdır. En ilginci Atatürk cumhuriyeti ve Atatürk tarafından eşitliği yakalamış ve tüm hakları elde etmiş kadınlarımızın bu karanlık çağı savunmalarıdır. Sıfatları Avukat olan bazı kadın üyelerimizin bile bu açık oyunu görmeden bu değerleri savunmasını ben anlayamıyorum. Şeriat gelse ban hiç bir şey olmaz belki hergün traş olmaktan kurtulurum ve hatta Tuzla belediyesince dağıtılan kitabı kendime rehber edinip 'dört karı ' alır yan gelir yatarım. ( Her ne kadar bir tane bile sevdiceğimi bulamasamda ) Üçü çalışır biri yanımda olur. kadınlarında eğitim seviyesi ne olursa olsun giyip kara çarşafı oturur aşağı... Şeriata göre kadın 'aklen fikren ve bedenen dun yaratıklardır ' ( İnsan bile dememiş ) yani geri kalmış ikinci sınıf yaratık, İşin garibi ikinci sınıfında başında değil ikinci sınıfın başında büyükbaş hayvanlar sonra küçükbaşlar sonra yararlı diğer hayvanlar ondan sonra kadın geliyor. O da toprağı sürecek toplayacak birisine ihtiyaç var diye... Erkeğe laf söylemekte haddine değil kadının, Farz edelim ki böyle bir durum gerçekleşti ve şeriat bir şekilde bu formu buldu beni yakalayıp kadı efendi yargılar ' bunun o devirde beyni yıkanmış ondan şeriata karşı çıkıyor vurun kırk sopa aklı başına gelsin ' der bırakır. Peki siz ve bazı kişiler ne olacak 'bir erkeğe hakaerete varan başkaldırı bir zındıklar bu ne cüret' diye başlayan lafların sonucunda bilmem ki neler yaparlar artık... Onun için gelin sizler daha yol yakınken bu karanlık çağ söylemlerinden vazgeçin. Biz sizi değil kadın haklarını özgürlüğünü demokrasisini eşitliğini siz savunun yorup durmayın bizi... Atatürk heykellerine gelince işte geldik size ilk yazımda dediğim noktaya ne demiştim ' basite indirgeyerek düşündüğümüzden ( en azından bazıları ) böyle basit kolaycı çıkarımlar da bulunabiliyoruz...' demek istediğim işte buydu.. A tipi bir devlet törenin ile sıradan bir günde oradan geçen vatandaşı yanyana getirerek olayı halledip haklı çıkmak yok o kadar kolay değil bu Benna hanım Samsun da ki Atatürk heykeli parkın tam ortasındadır be etrafında banklar vardır. Benim temizliğe çok önem veren halkım Atatürk heykelinin altında çıtçıt çekirdek yer kabuğunu yere atar nede olsa 'temizlik imandan gelir' değl mi??? Bir kişide bunlara müdahale etmez edemez. ( Aslında çevre kanununa göre suç olması gerekir ) Çünkü orası parktır insanlar oturur kabuğu yere atmayı hariç bırakırsak her hangi bir anormallik yoktur.. Aynı şekil de Mersinde de Atatürk anıtı parkın ortasındadır, orada da davranış aynıdır. Ankara ulus meydanındaki Atatürk heykeli buluşma noktasıdır. Bu örneklemeleri tüm illere kasaba köylere ilçelere kadar yayabiliriz ama yer yetmez. Demekki neymiş törenle normal zamanı eylemde bulunma ile normal davranışı ayırmamız gerekiyormuş.. yani dediğiniz gibi değil.. Daha öncede Atatürk din getirmedi diyip durdunuz bununla ne demek istediğinizi bir türlü açmadınız . Bir din getirseydi mi eleştirilemezdi demek istiyorsunuz ? Atatürk Türk halkının makus talihini yenmiş kelimenin tam anlamı ile 'Allahın Türklere gönderdiği bir mucizedir.' Böyle bir öngörü böyle bir evrensellik başka hiç bir ülkeye nasip olmamıştır. Atatürk Cumhuriyet ve devletin esaslarını koymakla kalmamış ahlak, din, sosyal yapı,ilim ,huku,spor ve birçok moral değerler üzerinden insana yönelik söylemleri çoktur. Bunu bilmeyen Atatürk ü kemalizmi laikliği en açıkçası yaşadığı ülkenin yakın tarihinden bihaber demektir. Ne yazıktır onlara. Atatürk'ün doğa sevgisi ile bir iğde ağacının peşine düşmesi çölden bir Ankara ve Atatürk Orman Çiftliği çıkarmasının tarifi nedir acaba ? Gerçi günümüzde biz onuda rezil edip yağmaladık ama olsun o zaman O kurmuş... Atatürk hakkında konuşabilmek için baştan Atatürk ü sonrada yakın tarihimizi çok ama çok iyi bilmeliyiz diye düşünüyorum. Kulaktan dolma yalan yanlış tarihle bu işler olmaz ne lafla peynir gemisi yürür ne güneş balçıkla sıvanır nede fındık ağacından gemi olur ...
commodore1tr Fıkralar bölümüne yazmıştım ama tam yerine denk geldi buraya yazmak iyi olur dedim belki anlatamadığımı bu anlatır... Tayyip ile Bush ilk bulusmalarinda birbirlerine hava atarlar.BushTayyip'e -"Bizde öyle bir teknoloji var ki, ölüyü diriltiriz" der. Tayyip altta kalmaz ve o da; - "Bizdeki teknoloji çok farkli, partimizin bütün elemanlari 100 metreyi,3 saniyede kosmayi beceriyor" der. Türkiye' ye döndügünde Tayyip'i bir düsünce alir. Danismanlarini çagirir, ve attigi palavrayi anlatir; -"Haftaya Bush geliyor, yalanimiz ortaya çikarsa ne yapariz?" diye sorar. Danismanlardan biri hemen cevap verir: -"Onlara ölüyü nasil dirilttigini sordunuz mu?" -"Hayir sormadik." -"O halde hiç korkmayin Basbakanim, alin Bush'u Anitkabir'e götürün. Atatürk'ü diriltmesini isteyin.Diriltemezse o rezil olur. Yok eger diriltirse, siz zaten 100 metreyi 3 saniyede kosarsiniz!...
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Sayın Av.Yasemin Kutluğ, Öncelikle sitemiz hukuk sitesi olmakla birlikte güncel konuların da tartışıldığı bir sitedir. Hukuk dışında konuların tartışılması için de "Genel forumlar" kategorisi oluşturulmuştur. Bu konu genel konularda açılarak sadece hukukçuların değil tüm üyelerin katılımına sunulmuştur. Bu nedenle de konu ne hukukçular ile ne de sadece hukuki boyutu ile sınırlandırılmış değildir. Bu da demek oluyor ki burada site kurallarını ihlal etmemek, saygı ve seviyeyi korumak şartıyla dileyen dilediği yorumu yapabilir. Ben de bu hakkımı kullanıyorum, iletimin uygunsuz olduğunu da düşünmüyorum. Aksine alıntı yapmış olduğum sözlerin aslında bu konu ile doğrudan bağlantılı olduğuna inanıyorum. Kaldı ki, kusura bakmayın ama hiçbir kural ihlali içermeyen iletimin uygunsuzluğunun takdiri de sizin haddinize düşmez. Lütfen birilerine hadlerini bildirmek (!!) yerine siz de biraz haddinizi biliniz.. Kuru ve hamasi bulduğunuz söylem aslında o kadar çok şey anlatıyor ki, almak isteyenler mesajı çok net almıştır zaten, bu yüzden ne manaya geldiğini açıklamaya gerek bile duymuyorum. Siz her ne kadar düz bir mantıkla İsmet İnönü, USD, Euro vs. önermelerini ileri sürerek, paraların değerlerine göre resimlere değer biçme sonucunu çıkarsanız da Ali Poyrazoğlu'nun sözlerindeki mana değişmeyecektir.
commodore1tr Bakın ne olmuş tutuklamaiçin .. 'Dalcı hakkındaki suç duyurusunda bulunma kararını, Kaymakam Mustafa Selman Yurdaer, AKP#8217;li Belediye Başkanı Hüseyin Anlayan ve Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Kalender Karadağ ortak olarak aldı.' ??? nerede binbaşı tek başına esip gürlemişti???
Av.Yasemin Kutluğ Kolay gelsin Fulya Hanım (tamamen işinizle alakalı, kinaye yoktur) Ancak düşüncemde ısrarlıyım. Bakın bırakalım ahlak, din vesair moral değerler bakımından Atatürk'ün fikriyatının, kişi yapılandırmasına yönelik bir din ya da bir felsefe olmamasını; aslına bakarsanız devlet kuramı bakımından bile Atatürk bir ideolog, bir fikir adamı değildir. Bir aksiyon adamıdır ve çok da başarılıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti öngördüğü modele bakarsanız; o dönemin belli başlı kuramlarından esinlenmeler ile devlet modellerinin bir sentezi olduğu görülecektir. O dönemde, o koşullarda yapılabilecek olan, gayet başarılı şekilde yapılmıştır. Yurttaşlık bilgileri de zaten devlet kuramı ile ilgilidir. Bunun yanında Atatürk bir yaşam projesi öngörmüş, gerekli kanuni düzenlemeleri yapmış/yaptırmış ve uygulamıştır. Ancak bu bir felsefe değildir. Benim bildiğim Nutuk'ta insani söylemlerden çok Kurtuluş Savaşı ve yeni bir devletin kuruluşu anlatılıyor. Buradan Konfiçyüzmüşçesine yararlanmak enterasan olacaktır. "Atatürkün bireyin içinde hıfsedilmesini gerektiren kanunlarımız" var mı gerçekten? Kanunun müeyyidesi ne peki?
fulya1212 Sayın Kutluğ, Eğitimde amaçlar bir değerlendirme ölçütüdür. Kanuni yaptırımıda sadece eğitimle ilgilidir. Eğer Kanunda ifadesini bulan Atatürkçü düşünce amacına ulaşılamıyorsa yada ona aykırı bir amaçlara yönelindiyse eğitim kurumları kapatılır. Ayrıca Hukuk fakülteside dahil yüksek öğretimde zorunlu ilgili dersi vermek zorundadır belge almak için öğrenci. Tabi hem ölçme hemde öğretimin kalitesi konusunda nekadar yetersiz olduğumuz bilinmektedir. Bu arada kuram ile keşif ve icat arasındaki farkı gözden kaçırıyorsunuz sanırım. Bir ilke tanımlamak keşif iken var olan ilkeleri belli bir amaç doğrultusunda örgütlemek kuramdır. Siz kabul edin yada etmeyin bu ne modeli model olmaktan nede kuramı kuram olmaktan çıkarmaz. benim de kendi alanımda katılmadığım çok sayıda kuram var. Ancak onlara yinede kuram diyoruz. Eksik ve hatalarını söylüyoruz. Sizinde belirttiğiniz gibi bir sentez söz konusu ve sentez kuram büyüklüğünde. Ayrıca felsefe kelimesinin anlamı üzerinde daha iyi düşünmenizi tavsiye ederim. Nutuk eğer size bir savaşı anlatıyorsa sadece diyebileceğim bir şey yok. Çoğu romanda aşağı yukarı aynı aşk hikayesini anlatır. ozaman romanlarıda kategorize edelim. her tip öyküden bir tane okuyalım yeter. Gerçekten sadece bir öğretmen olarak derin bir üzüntü duyuyorum.
Av.Fırat Bayındır SEN KİMSİN? KENDİNİ NE ZANNEDİYORSUN? ALMIŞSIN ELİNE KARAGÖZ'ÜN DEĞNEĞİNİ,AKLINCA ÖNÜNE GELENE HADDİNİ BİLDİRİYORSUN! AKIL VERİYORSUN BAŞKA FORUM AÇ DİYE. SENDEN Mİ ÖĞRENECEĞİZ BU İŞİN YOLUNU YORDAMINI? YAZILANLARI ANLAMIYOR VEYA ANLAMAK İSTEMİYORSAN SENİN SORUNUN. NE DEMİŞİZ BİZ? BUNDAN 3.5 YIL ÖNCE ÜLKEDE BU TÜR TARIŞMALAR OLURMUYDU DİYE SORMUŞUZ. SORU GAYET AÇIK VE KONUYLA DOĞRUDAN İLGİLİ. TUTUKLANAN KİM? AKP FATSA İLÇE BAŞKANI BU GÜNE KADAR ULUSAL TÖRENLERDE SAKIZ ÇİĞNENDİĞİNİ HİÇ DUYDUNUZ MU? HAYIR!!! BURADA BİR VURGU YAPMAK İSTEDİK AMA BİLEMEZDİK BU FORUMU YÖNETENİN SEN OLDUĞUNU. KİMSE SANA ATATÜRK DÜŞMANI VEYA AKP YANDAŞI DA DEMEDİ. NE KADAR DA ALINGANSIN!!! AMA BİRİLERİNE HADDİNİ BİLDİRMEK ÜZERE ALINGAN OLMAK GEREKİYOR DEMEK Kİ. "SAF HUKUKÇU" SÖZÜNDEN NE ANLADIĞIN DA MEÇHUL "ARI" ANLAMINDAKİ SAFLIĞI KABULLENMEK İSTEMİYORSAN SENİN BİLECEĞİN İŞ. "SAF HUKUKÇU" DEYİŞİMİZDEN, OLAYA SALT "HUKUK" AÇISINDAN BAKILMAMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİK. KALDI Kİ BİR EYLEMİN KANUNDA TANIMLANAN SUÇU OLUŞTURUP OLUŞTURMADIĞI ÖZELLİKLE KONUMUZDAKİ KANUNİ DÜZENLEME GİBİ KANUN UYGULAYICISININ YORUMUNA BAĞLI OLDUĞU DURUMLARDA ( Kİ SON HUKUKİ KARMAŞALARDA UYGULAYICILARIN SİYASİ,İDEOLOJİK VEYA SÜBJEKTİF ÖLÇÜLERLE HAREKET ETTİKLERİ DOLAYISIYLA "SAF HUKUK"U KONUŞMANIN BAZI DURUMLARDA MÜMKÜN OLMADIĞI ORTAYA ÇIKMIŞTIR) HUKUKUN "İDEALİZE" EDİLMİŞ KAVRAMLARIYLA TARTIŞILMASININ SONUÇ VERMEYECEĞİ, "ERK" KİMDE İSE ONUN İSTEMLERİ DOĞRULTUSUNDA HAREKET EDİLDİĞİ, BUNUN İSE BAZILARINCA DOĞRU BAZILARINCA İSE HATALI ŞEKLİNDE DEĞERLENDİRİLDİĞİNİ GÖRÜYORUZ. BÜTÜN BU KOŞULLARDA FİKRİNİ,BAŞKALARINA DİKTE ETTİRMEYE ÇALIŞMAMAK, AZAMİ NEZAKET ÖLÇÜLERİ İÇİNDE VE KİMSEYE SATAŞMADAN,KİMSEYİ RENCİDE ETMEDEN UYGUN BİR ÜSLUP İLE SERBESTÇE SÖYLEMEK SİTE YÖNETİCİLERİ TARAFINDAN SANA VERİLMİŞ BİR "HAK"TIR. TIPKI ÖRNEK OLAYDA OLDUĞU GİBİ "HADDİNİ AŞMAMAK" KOŞULUYLA... Not: Beni bilenler bilirler.İlk kez büyük harflerle yazmak zorunda kaldım, özür dilerim. Her ateşli tartışmada yazdığımı bir kez de burada yazayım. Bu sitenin düsturu şudur :ELİNE, BEYNİNE VE KLAVYENE SAHİP OL.
fulya1212 Bu arada insanları sahip oldukları konum ya da eğitim durumlarına göre değerlendirmekle ciddi bir yanlış yaptığınızı belirtmek isterim. İki satır yazı yazamayan profösörlere karşın okuma yazma bilmeyen ne şairler gördük. Eğitim kurumlarının verdiği belge örgün eğitime göre kişinin konuyla ilgili bilgisinin alt sınırını gösterir. Diploma sanıldığı gibi ne öğrendiğimizi ve bildiğimizi değil öğrenme olasılığımızı ve bilme yetimizi işaret eder. Okul başarısızlığı nedeniyle okuldan atılmış bilim adamları, tıp eğitimi almış ünlü sosyologlar, Kimya eğitimi almış ünlü felsefeciler. Örnekler okadar çok ki. Heleki bilginin bu kadar erişilebilir olduğu çağımızda. Yeterki ulaşmaya çaba göstersin insan
Av.Duygu Tekay NUTUK HİLAFET MAKAMININ KORUNMASINDA DİNİ VE SİYASİ MENFAAT VE ZARURET BULUNDUĞUNU ZANNEDENLERE VERDİĞİM CEVAP Efendiler, Hilâfet makamının korunmasında, dinî ve siyasî menfaat ve zaruret bulunduğu inancında olan bazı kimseler, arz ettiğim kararların alınmakta oldugu son dakikalarda, hilâfet görevini kendi üze rime almam teklifinde bulundular. Bu gibilere, hemen gereken red cevabını vermiştim. Yeri gelmişken başka bir noktayı da arz edeyim. Büyük Millet Meclisi hilâfet'i kaldırdığı zaman, din bilginlerinden Antalya Milletvekili Rasih Efendi, Kızılay adına, Hindistan da bulunan bir heyetin başkanlığını yapıyordu. Rasih Efendi Mısır'a ugravarak Ankara ya döndü. Benimle görüşmek isteyerek şunlan söyledi : "Gezdıgı ülkelerde Müslüman halk benim halife olmamı istiyormuş... Yetkili İslam heyetleri, bana bu dururumu bildirmek üzere Rasih Efendi 'yi vekil etmişler." Rasih Efendi'ye verdiğim cevapta, Müslümanların bana olan bağlılık ve sevgilerine teşekkür ettikten sonra dedim ki : "Zâtalîniz din bilginlerindensiniz. Halifenin devlet başkanı demek oldugunu bilirsiniz. Başlarında kralları, imparatorları bulunan halkın bana ulaştırdığınız dilek ve tekliflerini ben nasıl kabul edebilirim. Kabul ettim desem, buna o halkların başında bulunanlar razı olur mu? Halifenin emir ve yasaklan yerine getirilir. Beni halife yapmak isteyenler emirlerimi yerine getire bilecekler midir? Durum böyle olunca, anlamı ve fonksiyonu olmayan asılsız bir sıfatı takınmak gülünç olmaz mı? Efendiler, açık ve kesin olarak söylemeliyim ki, Müslümanlan hâlâ bir halife korkuluğu ile uğraştırıp aldatmak gayretinde bulunanlar, yalnız ve ancak Müslümanlann ve özellikle Türkiye'nin düşmanlarıdır. Böyle bir oyuna kapılıp hayal kurmak da ancak ve ancak cahillik ve gaflet eseri olabilir. Rauf Bey'lerin, Vehip Paşa'ların, Çerkez Ethem ve Reşit'lerin, bütün yüzelliliklerin, kaldırılmış hilâfet ve saltanat hanedanı mensuplarının, bütün Türkiye düşmanlarının, elele vererek aleyhi mizde durmadan ateşli bir şekilde çalışıp uğraşmaları din gayretiyle midir? Sınırlarımıza bitişik merkezlerde yuvalanarak, hâlâ Türkiye'yi yoketmek için "Mukaddes İhtilâl" adı altında haydut çeteleri, suikast tertipleriyle çılgınca aleyhimizde çalışanların maksatları gerçekten mukaddes midir? Buna inanmak için gerçekten kara cahil ve koyu bir gafil olmak gerekir. Müslümanlan ve Türk milletini bu kerteye düşmüş sanmak ve İslâm dünyasının vicdan temizliğinden, ahlâk ve karakterindeki incelikten, alçakça ve canîce maksatlar için yararlanma yolunu tutmak, artık o kadar kolay olmayacaktır. Küstahlığın da bir derecesi vardır.
Av.Yasemin Kutluğ Öncelikle Sen değil, Siz! Kendimi en azından bu konuda birşeyler öğretebilecek biri olarak görüyorum. Anladığım kadarıyla forumu bütünüyle okumadınız. O nedenle de kusura bakmayın saf hukukçu tabirinizden, arı anlamı o kadar kolay çıkmıyor. Kaldı ki; zorlama bir ifade ile saf hukuk denebilir belki ama saf hukukçu terminolojik olarak bile oldukça zor. Nitekim saf (arı) hukuk anlamında kullandığınızı düşünmüyorum. Bu işin yolunu yordamını benden öğrenmenize gerek yok. Ama tutuklamanın hukuka aykırılığının tartışıldığı bu forumda gelinen nokta itibariyle, Commondore'nin bini bir para hakaretleri bir yana -ki bunların gerçekten kıymeti harbiyesi yoktur nazarımda-; ama esas meslektaşlarımdan "para gibi içinde Atatürk barındırmayan kişinin ne mal olduğunu anlamaktan" tutan da "saf hukukçuluğa" kadar varan yazıların yazılmasını en azından mesleki nezaket adına beklemediğimi ifade etmek -haddi aşmaksa- haddimi aşmış olmakta bir sakınca görmem. Yazılanları anlayıp-anlamadığıma karar vermeden önce size tavsiyem tüm forumu okumanızdır. Kimin kime ne deyip ne demediğini, neyin vurguladığını daha net görürdünüz. Ve hatta şu forumda kopan tüm fırtınaya, her türlü hakarete rağmen sadece ve sadece yazınızın ikinci kısmındaki görüşleri ifade ettiğimi de görürdünüz. Şimdi bakın olanca hakareti ya da vurguyu yapan forum şahsiyetlerine göre işin doğruluğu; yazan kişiye göre değişmektedir. Aynı şeyleri benim söylemiş olmam linç edilmem için elverir bir sebep iken, siz söyleyince doğru oluyor! Zira size karşı henüz yapılan bir hakaret yok. Tüm formu okumadan; kim kime hakaret etmiş ve kim haddini aşmış, kim eline, diline sahip karar vermeyiniz.
Av.Duygu Tekay Sevgili Site sakinleri; gerginliğe gerek yok. çoğunluğun eğilimi ortada .Ulu Önder'e ve silah arkadaşlarına borçlu olduğumuz tek şey saygı ve minnet duygularımız değil.. Olmamalı da.. Son olarak şu söz aklıma geldi. GELDİ MAYIS AYLARI , GEVŞER GÖNÜL YAYLARI.... Gülümseyin cok fazlaca...
Av.Yasemin Kutluğ Fulya Hanım Merak buyurmayınız, insanları okul eğitimlerine göre değerlendirmiyorum. Sanırım akademik yönünüz var diyecek ve oradan bir bahis açacaktım yazınıza cevaben. Sonra olayın "galiba hukuk nosyonunuz yok" gibi gülünç bir bahse dönüşme ihtimalini dünüşüp, direkt sormaya karar verdim. Araya zaman (iş) girince size verdiğim cevap da işin akademik yönüyle ilgili yorum yapmadım, cevap ilk düşündüğümden daha farklı oldu. Hepsi budur yani. Eee başka değiştirmemi istediğiniz bir yönüm var mıdır? Nedir bu şekle sokma merakınız forum olarak? Tavsiyem siteye üyelikle beraber "Her türlü şekil alınır" şeklinde bir tabelayı da dağıtın üyelere.
fulya1212 Sayın Kutluğ Forumu geren kişi sizsiniz ama görüşlerinizle değil tarzınızla. Evet Kutluğ kendi adıma değiştirmenizi istediğim bir özelliğiniz var. Lütfen tarzınızı değiştirin. Birde uzman görüşü. En kısa sürede okuduğunu anlama kurslarından birine gitmenizi şiddetle öneriyorum.
Av.Yasemin Kutluğ Sayın Fulya Başka, başka. Lütfen çekinmeyin. Nedir ki efenim lafımı olur aramızda.
Av.Dilek Kuzulu Yüksel
quote:
Atatürk'ün ahlak, din, vs. moral değerler üzerinden insana yönelik bir söylemi yoktur.
Hayır Yasemin Hanım, Atatürk'ün dinden tutun da, sanattan, spordan, ahlaktan, siyasetten, şereften, özgürlükten, çocuktan, gençlerden, köyden, sanayiden, eğitimden, sevgiden, saygıdan, aile hayatından, hayatın ta kendisinden, Allah inancı ve sevgisinden kısacası içinde insan barındıran her kavram üzerinde hem de direkt insana yönelik bir çok söylemi vardır. Kaldı ki, Atatürk'ün salt devlete ilişkin söylemlerinde dahi insan unsuru yer almaktadır. Çok ama çok samimi olarak, hiçbir art niyet gütmeden size Atatürk'ün çalış, tembellik etme, aklın hür, vicdanın hür, dinin hür olsun, şerefini koru, eğilme, küçülme, ilimle irfanla kanıtla kendini, küçüğünü sev, büyüklerini say, kişilikli ol, insan ol.. gibi görüşlerini dile getirdiği vecizelerini ve özellikle "insani söylemlerden çok Kurtuluş Savaşı ve yeni bir devletin kuruluşu anlatılıyor" dediğiniz Nutuk'u okumanızı, ama anlamaya çalışarak okumanızı tavsiye ederim. Ondan sonra tartışalım içinde Atatürk olmayan insanı..
quote:
Onun ilkeleri devlet kuramına yöneliktir ve bu ilkeler Türkiye Cumhuriyeti ile bakidir.
Evet Yasemin Hanım Atatürk ilkeleri Türkiye Cumhuriyeti ile bakidir ve baki kalacaktır. Bir gerçek daha var ki Türkiye Cumhuriyeti de Atatürk ilkeleri ile bakidir ve baki kalacaktır. Bundan değil midir Atatürk'ü karalama, yok sayma çabası. Bundan değil midir menfaat uğruna, dini sömürerek, insan faktörünü hiçe sayarak güdülen siyaset anlayışı ? "Atatürkçü zihniyet yok olunca Cumhuriyet de yok olacak." hayalinin ürünü değil midir yaşadıklarımız ?...
quote:
Ancak karşıtını yaratarak varolabilen ve tüm konumlanma mantığını da bu felsefe üzerinden yürüten Kemalistlerce...
Karşıtını yaratarak varolanlar maalesef ki Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı sahte dindarlardır. Din ve vicdan özgürlüğünü, gerçek dindarın Kuran-ı Kerim'den ayrılmayan kişi olduğunu, Allah'ın bir ve büyük olduğunu, insanlara feyz ruhu vermiş olan dinimizin en son ve eksiksiz din olduğunu, dinimizin akla , mantığa , hakikate uygun düştüğünü, Allah'ın da Peygamberimizin de insanların ve milletlerin şerefini korumasını emrettiğini dile getiren de; bununla birlikte dinin bir vicdan meselesi olduğunu, dinin siyasete alet edilmemesi, din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılmaması gerektiğini, din üzerinden yapılan siyasetin hem dinimize hem de milletimize zarar vereceğini dile getiren de yine Atütürk'tür. İçinde saf, siyasetten arı dini duyguları, Allah inancını barındıran insanlarımız Atatürk'ü anlayabilen insanlardır. Tehlikeli olan ise din ile hiçbir alakaları olmayan, bağnaz, hurafeci, dinimizi menfaatleri için kullanan sahtekarlar, sahte dindarlardır. Dini siyasete alet ettikleri, din üzerinden politika yaparak dini duyguları ve vicdanları sömürdükleri yetmiyor gibi bir de dine herkesten çok saygı duyan, İslamiyeti yücelten Atatürk'ü din düşmanı ve hatta daha da ileri gidip dinsiz, inançsız olarak lanse etmekte, Atatürkçü düşüncenin karşıtını oluşturarak var olmaya çalışmaktadırlar. İşte bu insanları ışığa tuttuğunuzda içlerinde Atatürk'ü göremezsiniz.. Elbette Atatürk din getirmemiştir, elbette Atatürk peygamber değildir. Aksini iddia eden mi oldu da temcit pilavı gibi durup durup önümüze sürüyorsunuz bunu. AKP'lisiniz Atatürk düşmanısınız diyen mi oldu da Atatürk düşmanı ve AKP'li değilim şeklinde gereksiz savunmalara geçiyorsunuz. Neden her yazılanı üzerinize alınıyorsunuz? Gocunduğunuz bir nokta mı var yoksa? İnanın ben de gerçekten merak ediyorum artık. Siz kimsiniz? Kim oluyorsunuz da "Bu forumda bu tartışılıyor, bu konu buraya uymamış, başka yere daha uygun, yanlış yapmışsın" diyebilme hakkını kendinizde buluyorsunuz. Kim oluyorsunuz da "Bu yanlış, hıı.." "Bu doğru, aferin!" vari üslubunuzla, birilerine bir şeyler öğretmeye kalkışıyorsunuz? Şekle sokma çabasını tarzınızla bizzat kendiniz ortaya koyarken, kim oluyorsunuz da insanlarla dalga geçme cürretini gösteriyorsunuz?...
commodore1tr Allahtan sabır diledik yanlış anlaşıldı arş ı alada sabrımızı test ediyor. Yazmayayım boşver diyorum ama sabır taşı olsa çatlar. Bu ne ön yargıdır, bune ben bilirim başkası bilemez yaklaşımıdır , bune herkese haddini bildirme sen sus sen konuş demedir , bune ona buna tahsil sormaya cürettir, bune anlamamada ısrardır , bune Atatürk deyince yerinden fırlamadır , bune yakıntarihi bilmeme daha beteri yanlış bilmedir pes ya... İyiyede taciz lafada taciz Atatürk din getirmedi ama sanırım burada yazan birileri getirdide bizim haberimiz yok ben derim susun cahiller nosyonsuzlar zartlar zurtlar insan yazarken ben kimle konuşuyorum ki der bi... Son kez ama son kez sonderece sakin ve kibar bir ileti yazıyorum. Bakın güzel kardeşlerim bir konuda sallarken hele bu konu ATATÜRK se krık kere düşünüp bir kere yazın gırtlak dokuz boğumdur dokuzundanda geçsin düşünceniz yakın tarihi bilmiyorsanız adını bile ağzınıza almayın saygı sınırlarını zorlamayın.... Tersten başlayalım üstün nosyonlu arkadaşlarımızdan birisi buyurmuş ki... 'Bu mantıktan hareketle Amerikan doları, EURO, Fransız ve İsviçre Frangının hepsi YTL'den daha değerliler? Dolayısıyla Washington ya da ne bileyim bir De Gaul, 1,5 Atatürk ve bir Amerikan ya da Fransız, bir Türkten daha adam gibi adam mıdır? ' mantığı olmadığından üst kısmını isteyen okusun Bre allahtan korkmaz bir yazı yazarken insan bakar ne nedir diye... İyi dinle şimdi Türkiye Cumhuriyeti bir kuruş dış yardım almadığı kapitalist tüm güçlerin ambargo koyduğu halde Osmanlı İmparatorluğunun 1912 den önceki borç bölümünün %62 si ile bu tarihten sonraki borçlarının %76 sını kabul etmiştir. Böylece 107,6 milyon liralik ( Günümüz parasına entegrasyonu 175 milyar dolar ) borca girmiştir. Yıllık enflasyon o yokluğa o rezilliğe karşı 1925-1938 arası %0,95 tir. ( avrupa birliği hala yakalayamadı) Fiyatlarda ucuzlama vardır. 1924 yılında Fransız Frangı 9,5 kuruş 1929 da 7,7 kuruştur ; dolar 187 kuruş 1927 den itibaren 127 kuruştur. İşviçre Frangı 34 kuruş 1927 den itibaren 37 kuruştur. Alman markı 44 kuruş 1927 den 29 a 46 kurştur. ingiliz siterlini 1925 te 895 kuruş 1938 de 616 kuruştur. 1930 da inanılmaz ihracat fazlası vardır. 15 yılda ortalama %8,4 büyüme vardır. 1929 dünya buhranında ntek etkilenmeyen ülke türkiyedir. 1929 da Almanya amerika İtalya ve fransa nın paraları değişmiş Türkiye cumhuriyeti dimdik ayakta kalmıştır. Bre tarih bilmez ekonomiden anlamaz hangi para Tl den değerli bugün utanacak varsa ATATÜRK değil ona layık olamadığımız için bizleriz. Yoktan bir ülke var edilirken var olan ülke fersah fersah satılıyor. Tüm kapitalistler ambargo koymuş nufus 13648270 kişi çoğu kadın ve yaşlı erkek yok ve en değerli para KURBAN OL ATATÜRK E SEN ( SİZ) BE ( BEYİNİZ) Atatük sosyal bir şey yapmamış .... Pessss okumanı sağlamış avukat olmanı kadın olarak haklarını kullanmanı sağlamış kadına ilk insanca hakları vermiş kimsenin anlamadığı arapçayı kaldırıp Türkçe yi getirmiş Binde sıfır tirmibeş olan kadın okuma yazmasını bgünlere getirmiş ne bilsin bazı yazanlar kim kusacak kendisine... kemalistlermiş... O kemalistler sayesinde fikri hür vicdanı hür okudun daha ne? Atatürk din getirmemiş. Getirip ne yapacaktı ? Peygamber mi Atatürk ? Atatürk fikri hür vicdanı hür birey olmanı sağlamış yazmışsın oralara 'topluma ' diye toplum olmanı Atatürk sağlamış ümmet reaya idin kara çarşafın altında olabileceğin şansın varsa padişahın gözdesi olmaktı. Düşünemiyordun ( şimdi emin değilim ) okuyamıyordun eziliyordun bol kesewden attığın toplum lafını kullanamıyordun hata etmiş pardon bunları vermiş size.... satılmış parçalammış bir ümmeti vatan ve toplum yaptı daha ne yapsın özgürlük verdi okul verdi dini yobazların elinden kurtarıp din yaptı din ama bir takım gerçek haddini bilmezler bu hale getirdi tekrar orta çağın karanlık özleminde yeşeren kara tohumlar gibi sömürüldü gerçek dindarlar. canım ezan kimsenin anlamadığı arapçaya döndürüldü mikrop yuvası tekkeler zaviyeler yobaz aşağılık din bezirganları türedi. Din üzerinden siyaset yapıldı tek korkuları Çağdaş Atatürk düşüncesiydi. Bunu anlayamayan sığ beyinler fazla konuşmasın... Son derece basit sözcükleri bile algılamaktan uzak beyin kapasitesine sahip olanlar Atatürk hakkında bilmeden konuşmasın Nutuk kkurtuluş savaşının hikayesiymiş yok yaaaa pinokyo da izafiyet teorisinin anlatıldığı bilimsel bir eser.... Atatürk dine en büyük yararı sağlamış laikliği getirmiştir. Dinin korunması için karaçarşafı kaldırmıştır uygarlık için fesi kaldırmıştır oksijen almayan beyinlere oksijen gitsin diye harf devrimini yapmıştır millet okusun diye bilim çindeysede ara bul demiştir çağdaş uygarlığı yakala diye Din getirmemiş getirip ne yapacaktı islam dini değilmidir son din son peygamber budur diyen... Odini bile anlamayan yobazlara dar örümcek kafalılara anlatmıştır Atatürk dini... İnsaf et artık insaf ..... Hele Beyin damarlarının arasına birazıcık Atatürk le ilgili gerçekleri sok algıla ondan sonra Atatürk ü yorumla sizi men ederim Atatürk ün adını ağzınıza almaktan yeter artık yeter... saçmalama dozunun sınırları çok aştı ... Bu size son nazik uyarımdır. Sakın ola sakın bilgisiz ve belgesiz Atatürk demeyiniz bir daha bu kadar kibar davranmam ....
idealist Çok Uzadı: İnsafla okunduğunda görülecektir ki yazılanlarla orantılı cevaplarım arasında uslub açısından hiç bir kabalık yok.Zaten yaşamım boyunca asla kabalıktan yana olmadım olmayacağımda.Benim için özgürlük vazgeçilmez değerlerin en başında gelir.Hem de kendim gibi düşünmeyen,giyinmeyen,yaşam felsefesine sahip olmayanların da haksız ithamlara karşı savunulması gerektiğine içten inanarak.Ne yazık ki korkularını hep gerçeklerin önünde gören ve kendisi gibi olmayanlara asla hayat hakkı tanımaya niyetli olmayan marjinal bir savunma atraksiyonuyla vurun abalıya mantığının bir uzantısını burada da görüyor olmak beni fazlasıyla rahatsız etti. Fulya HANIM,Üniversitelerde çalışmanın ne kadar çok zor olduğunu düşünce özgürlüğünün en üst seviyede olması gereken yerde ilerleyebilmek için rendelenmiş ve törpülenmiş olmak gerektiğini özgürlüğün ö#8217;sünün bile mumla arandığını,ö deyince altınızda buzağı arandığını çok iyi biliyorum.Ama bunu ne yazık ki yıllardan beridir bu şekilde varlığını sürekli eleştirdiğim YÖK yapıyor.Hem de bir zamanlar benimle birlikte YÖK#8217;ten yakınan fakat her nasılsa YÖK veya buna bağlı üniversitelerden birinde yönetici konumunda olan arkadaşlarda.Ayrıca burada sadece hukukçular olmalı anlamına gelecek bir söz de kullanmadım.Burada herkes özgörüşünü açıklayabilmeli.Ne var ki açıklama yapayım derken konuyla ilintisi bulunmayanların olayın içinde sanık konumuna düşürülmemesi hususuna da dikkat edilmeli. Bakıyorsunuz adını bile yazmakta zorlandığım Commodore1tr engin tarih bilgisini bir celsede ortaya dökmek isterken bir yığın insanı suçlamaya devam ediyor.Vatanını en az Commodore1tr kadar seven Vahdettin hakkında ne buyuruyor hazret #8216;#8217; Vatan haini Bahidettin ve onların varlığına özenmek neden ?Keşke VAHDETTİN kadar vatansever olsaydın.Eğer bilmeden ve gerçekleri okumadan yazıyorsanız vazgeçin bilmediğiniz konularda satırlarca yazı yazmaktan.Bir insanı vatan hainliğiyle itham etmek ne büyük saygısızlık.Şunu bil ve bilmelisin ki ve hatta bilirsin ki Osmanlı Sultanlarından hiçbirisi vatan haini olmamıştır.Ne bu mirasyedilik kuzum? Ve sonra da tüm yazdıklarını Ulu Önder Atatürk ve Laiklik ilkesi arkasına saklamayı ihmal etmiyorsun Comodore1tr.Tam da bir zamanlar Atatürk düşmanlığı yapan şimdi Ulusal bir çizgide yaşam sürme görünümünde olan ve Ulu Önder Atatürk#8217;ün adını bu yaşam sınırlarına kalkan olarak kullanamaya çalışan marjinal bir kesim gibi.Ancak yazdıklarından Commodore1tr#8217;nin öyle birisi olmadığını da anlıyorum. Bakın ne buyurmuş Coomodore1tr#8217;#8217;İktidar partisi ve bilinçli yandaşları masum dindar halkımızın dini duygularını sömürerek CUMHURİYETE ve LAİKLİĞE savaş açmış durumdalar bazen sinsi sinsi bazen alenen Anayasanın 24. maddesi olan Laik liğin değiştirilemeyecek maddelerden olduğunu bilmeyen bir meclis başkanı olabilir mi? Bilmiyorsa orada ne şi var ?biliyorsa bu ne cüret orada ne işi var ? her ahvalde orada ne işi var? Rejimin temellerini sarstıklarını göremiyor musunuz ? Üzerinizdeki ölü toprağını kaldırmak için daha nasıl emareler bekliyorsunuz? 23 Nisan da normalde askerli çağı gelmiş bir imam hatiplinin meclis kürsüsünde ne işi var ? Oda mı çocuk ? Eline tutuşturulmuş malım metni ne cüretle okuyabilir ? ne cüretle rejime kafa tutabilir ? bir bütünün parçalarını birleştirmek o kadar mı zor geliyor size ?#8217;#8217;.Kim kime SAVAŞ açmış?Savaş sözcüğünü araya sıkıştırmakla yüreğiniz mi ferahlayacak?Ya İmamhatiplinin ne işi var Meclis kürsüsünde sözüne ne demek lazım bilemiyorum.En az senin kadar Onunda hakkı var o yerlerde.Bu kadar hazımsızlık nedir anlamış değilim. Ve son söz; bu konu uzadıkça gerginlik artacak gibi.Bu güzel bahar günlerinde baharın tadını çıkarmaya bakalım.Sahiden yöneticimiz konuyu kilitlese nasıl olur?
Av.Yasemin Kutluğ hukukçulara yakışmayan söz ve davranışlar nedeni ile yazı editlenmiş ve konu amacını aştığı için kilitlenmiştir. Üyelerden ricamız kendinizi değil konuları tartışmanızdır Ne olur antidemokratik olduğumuz şeklindeki gereksiz suçlamalarda da bulunmayın lütfen
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Velayet hakkı] Wmic Windows Activation Key and windows 7 ultimate activation tool 
  • 03.05.2025 09:36
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 11:45:01