 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Evi terk ve boşanma süreci |
back |
İyi günler...Eşimle gecimsizlikten dolayı daha önce 2 defa evden ayrıldı ve tekrar geri döndü..Yine aynı nedenden dolayı evi terk ederek annesinin evine eşyalarını alarak gitti. Boşanmak için benim yapmam gereken prosedür nedir..Ayrıca 8 aylık cocugumuz var...Giderken cocuğu sakın gelip görme dedi..Eğer gitsem biliyorumki ailesiyle istenmeyen kavgalar olacak..Hukuki olarak ne yapabilirim...Annesinin sinir hastası olduğunu gözönüne aldığımda cocuğumun kesinlikle bana düşman olacağına eminim..eşimde annesinin aklına uyarak evi terk etti..Çocugumun Velayetini boşanma sürecinde almam mümkün olabilirmi..tesekkürler.. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Eşiniz sebepsiz yere evi terk etti ise terke dayalı boşanma davası açabileceğiniz gibi evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle de açabilirsiniz. Çocuk yaşı itibariyle anne bakım ve ilgisine muhtaç olduğundan olağanüstü bir durum söz konusu değilse velayet anneye bırakılır.
İlgili maddeler aşağıya eklenmiştir.
Türk Medeni Kanunu
Kanun No : 4721
Kabul Tarihi : 22.11.2001
R.G. Tarihi : 08.12.2001
R.G. No : 24607
**************
IV. Terk
Madde 164 - Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
VI. Evlilik birliğinin sarsılması
Madde 166 - Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Saygılarımla.
|
Kaan V. |
Öncelikle yapmanız gereken bir avukatla görüşerek avukata velaket vermektir.
Medeni Kanun'umuzun 164. maddesi "Terk" sebebiyle boşanmayı düzenlemiştir. İlgili madde hükmü şöyledir:
"Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz."
Aynı zamanda terk nedeniyle boşanmaya ilişkin 164. madde haricinde "Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması" başlıklı 166. madde hükmü gereğince de boşanma davası açılmasına engel yoktur.Madde 166:
"Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir."
"Geçici Önlemler" başlıklı 169. madde hükmü gereğince hakim, boşanma davası esnasında "çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır."
Çocuğun daha 8 aylık olması ve bu sebeple de anne bakımına, sevgisine, şefkatine ihtiyac duyması ve duyacak olması sebebiyle ve Yargıtay'ın kararlarını da göz önüne aldığımızda gerek boşanma davası esnasında gerekse boşanmaya karar verildikten sonra çocuğun velayeti muhtemelen anneye bırakılacaktır. Tabiki annenin sinir hastalığı çocuğa bakamayacak derece de fazla veya çocuğa zarar verebilecek nitelikte ise durum değişir.
Başta söylediğim gibi, ilk yapacağınız şey bir avukatla görüşmek olmalıdır. |
back |
Öncelikle ilginiz için teşekkürler.. Benden kaynaklanan yanlışlığı düzeltmek istiyorum...Sinir hastası eşim değil,eşimin annesi..Acaba bu sağlıksız ortam velayet talebinde bir unsur olabilirmi..teşekkürler.. |
Kaan V. |
Sayın Avukat Dilek Kuzu Yüksel'den özür dilemek istiyorum. Konuya cevap verirken hiç cevap yoktu ancak sanırım cevap yazmaya aynı anda başlamışız ve bitirmişiz bu sebeple de kendisinin konuya cevabını görmemişim. Zaten iletilerimizin gönderilme zamanına baktığımda arada sadece saniyelik fark mevcut. O sebeple kendisinin cevabının üzerine yazmış gibi göründüm. Kusura bakmayın Dilek Hanım. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Estağfurullah Sayın Kaan V., site hepimizin elbette cevap yazacağız. Hassasiyetiniz için teşekkür ederim ancak özre gerek yok.
Sevgiler. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Eğer eşiniz çocuğunuzla birlikte annesinin yanında yaşayacaksa ve annesinin, çocuğunuzun gelişimini olumsuz etkileyecek rahatsızlığı ispat edilebilirse bu durum sizin lehinize olabilir.
Ancak çocuğunuzun 8 aylık olduğunu, şu anda anne ilgi ve bakımına daha çok ihtiyacı olduğunu bu nedenle de eşinizin annesinin rahatsızlığının klinik boyutta olmayıp, çocuğun gelişimini de etkileyecek nitelikte olmadığı tespit edilirse velayetin kuvvetle muhtemel anneye bırakılacağını belirtmek isterim. |
Bugünün tarihi: 03/05/2025 14:20:02 |