 |
21/08/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Savcı Ferhat Sarıkaya meslekten ihraç edildi |
Benna |
20.04.2006 TARİHLİ HABER BAŞLIĞI;
Sarıkaya'ya meslekten ihraç
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Şemdinli olaylarıyla ilgili iddianameyi hazırlayan Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı meslekten ihraç etti.
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nca, Savcı Sarıkaya hakkında başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan rapor, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün incelemesinin ardından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na geldi.
Kurul, bugün yaptığı toplantıda, Sarıkaya'yı 1'e karşı 6 üyenin oyuyla meslekten ihraç etti ve karar kesinleşinceye kadar açığa aldı.
SARIKAYA'NIN
KARARA İTİRAZ HAKKI BULUNUYOR
Kurul, ayrıca Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan ile Başsavcıvekili İbrahim Özer hakkında ise başka bir müfettiş görevlendirilerek yeniden inceleme yapılmasını istedi.
Alınan bilgiye göre, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in onayı ile Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nca Savcı Sarıkaya hakkında başlatılan soruşturma raporu, bugün HSYK'da ele alındı.
Aynı zamanda HSYK'nın başkanı olan Adalet Bakanı Çiçek'in katılmadığı toplantıda, Kurul, Sarıkaya'nın Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin son fıkrasına göre meslekten ihracına karar verdi.
Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun ''Meslekten Çıkarma Cezası'' başlıklı 69. maddesinin son fıkrası, ''Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil, suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir'' hükmünü içeriyor.
Karara, kurul üyesi Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga, ''kınama cezası verilmesi'' görüşüyle katılmadı. Savcı Sarıkaya, bu kararın yeniden görüşülmesini talep edebilecek.Bu istemi de yine Kurul karara bağlayacak.
Yeniden görüşmede de verilen karar değişmez ise Savcı Sarıkaya'nın buna da itiraz hakkı bulunuyor. Bu itiraz da Kurul'un 5 yedek üyesininkatılımıyla oluşan 12 kişilik bir üst kurul tarafından karara bağlanacak.
Üst kurul da itirazı reddederse Sarıkaya hakkındaki ihraç kararı kesinleşmiş olacak.
HSYK, Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan ve Başsavcıvekili İbrahim Özer hakkında ise disiplin yönünden herhangi bir işleme yer olmadığına ilişkin soruşturma raporunu da değerlendirdi. Kurul, Kaçan ve Özer ile ilgili görevlendirilecek yeni müfettişlerce yeniden inceleme yapılmasını istedi. |
Benna |
AL SANA BAĞIMSIZ YARGIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII |
Benna |
AKLIMA BİRDEN İLHAMİ ERDİL GELDİ KİM VE NE OLDUĞUNU BİLEN VARMI ACABA???? |
bortluce |
Yargı bağımsız mı diye sorulunca kimi bağımsız kim bağımlı diyor.Önce burada bir ortak nokta bulmak lazım.Bilhassa hukukcular bu soruya tek bir cevap verebilmeli.Çünkü soru en çok kendilerini ilgilendiriyor.Mahkemelerde görülen davalar da en çok aranan yargı bağımsızlğı ve yargının düzgün işlemesi.
Bunda ilk düşünülen insan faktörü.iİnsanlar davalarında hep kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar.Şimdi bu azledilen savcı kendini haklı bulması lazım.Bir sürü yanlışlar belkide bu şahsın üzerine yüklenmek istendi.Bir hukuk adamı bu yükün altundan kendi gayreti ile çıkmalı ve herkese
Türkiyede ki yargı siseminin yetersiz olduğunu göstermelidir.Bu vatandaşın hukuk mücadelesine de hiç bir menfaat gözetmeden bütün hukukcuları destek sağllamaya çağırıyorum.Bu gün ona yarın sana... |
Av.Fırat Bayındır |
Bağımsızlık sorumsuz olmayı gerektirmez. Olaya sadece Yargı Bağımsızlığı penceresinden bakmak bence yanıltıcıdır. İddianame kapsamında yer almaması gereken unsurlar temel dinamikleri de zan altında bırakmıştır. Bu anlamda, Sayın Savcının, hukuka aykırı olduğunu tespit ettiği bir husus veya hususlar varsa ve görevi kapsamının da dışındaysa gereği için ilgili resmi kurum ve kuruluşlara yine usulü dairesinde yazışmalarını yapabilirdi. Soruşturma aşamasında da olsa, yargıya intikal eden bir konuda Meclis Araştırma Komisyonu kurulması,komisyonda edinilen bilgilerin, teyidi mümkün olmayan ne idüğü belirsin kişilerin ifadelerinin enteresan bir biçimde Savcıya ulaştırılması ne kadar hukuka uygunsa ve yargı bağımsızlığı anlamında ne kadar uygunsa, bu bilgi ifadeler dayanarak düzenlenen Şemdinli iddanamesi de o kadar hukuka uygun ve bağımsız yargı eseridir.
İlhami Erdil Olayı ile Şemdinli iddianamesini aynı kefeye koymak ise haksızlıktan da ötedir. |
commodore1tr |
Merak etmeyin sayın Benna yargının bağımsızlığı olduğu gibi duruyor. Bu olay sayesinde dahada güçlendi. Önce HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İLE HUKUKÇUNUN ÜSTÜNLÜĞÜ arasındaki farkı anlayalım lütfen ...
İlhami Erdil Yargıtay kararını bekliyor. Alın size hukukun üstünlüğü Eski Dz.K.K yargılandı.... Kendi kendinize çelişiksiniz nedense... |
alisinkay |
Evet ben de Sayın Bennaya katılıyorum,
Yargının ne kadar bağımsız olduğunu gördük.
O savcı eğer üst düzey bir komutan değil de başka bir asker yada herhangi bir vatandaş hakkında aynı tutumu gösterse gene ihraç yada geçici süre görevden uzaklaştırma olayı yaşanır mıydı?
Bakın savcının yaptığı ve yaptığı şeyin sonucu aldığı yada alacağı cezayı tartışmıyorum. Tartıştığım bu kararda yargı etkilendimi, etkilenmedi mi?
Vicdanınızla cevap verin bir savcı herhangi bir vatandaş hakkında benzer birşey yapsaydı da bu karar çıkacak mıydı?
Hiç sanmıyorum.O nedenle Yargının Bağımsızlığı benim gözümde bir kez daha zedelendi. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
İlhami Erdil'in yargılanması ile bu olayın bağlantısını ben de kuramadım. Yargıya ordunun müdahalesi söz konusu olsa idi İlhami Erdil hakkında iddianame hazırlayan savcının da ihraç edilmesi, İlhami Erdil'in yargılanmaması gerekirdi.
Öte yandan şu noktada Sayın Alisinkay ile hemfikirim ki bu olay sıradan bir insanı ilgilendirse idi böyle bir sonuç ortaya çıkmayabilirdi. Ancak bu durumu baskı ya da yargıya müdahale olarak değerlendirmemek gerekir, yapılması gereken yapılmıştır. Bu olay Yaşar Büyükanıt'ı ilgilendirdiği, medyanın sayesinde kamuoyuna duyurulduğu için örtbas edilememiştir. Yargıya asıl müdahale örtbas edilen olaylarda söz konusudur diye düşünüyorum.
Saygılarımla. |
commodore1tr |
Sevgili Ali;
Haklısın ama mantıklı değil dediklerin.
Haklısın çünkü çok üst düzey bir komutanla ilgili dayanaksız küçük düşürücü karalayıcı bir yazı yazıldığından dolayı bu sonuç oldu...
Mantıklı değil çünkü bu olması gereken gerçekleştiği için yani adalet doğru işlediği için kızman yersiz. Sıradan bir vatandaştada ( Bırak başka subayı devlet memurunu ) böylesine bir durum yaşatan kişi hakkında da aynı karar verilebilmesi hakkını savunmamız lazım hukukun üstünlüğü burada yatar. Büyükanıt orgeneral ve KKK olduğu için hukuk dışlanmadı haklı olduğu için savcı görevden alındı bizim Tüm Türk gençliği aydını avukatı savcısı hakimi askeri polisi çöpçüsü haneberduşu türbanlısı çıplağı akıllısı delisi gelgit akıllısı yazarı çizeri enteli danteli olarak bu doğru uygulamanın HERKES İÇİN olmasını savunmamız mantıklı olandır.
Sıradan vatandaş olunca ayvayı yerdi general olunca nasıl hukuk işledi olmaz gerneral de ayvayı yesin demek adalet değildir. Nasılki İlhami ERDİL paşa yargılandı suç işleyen yargılanmalı ama durduk yere karalayan varsa da o bunun sonuçlarına katlanmalıdır. Bence doğru düşünce budur... |
Av.Mehmet Sonat |
Bu karar hiç iyi olmadı.!..
Savcılar bu kadar çabuk harcanmamalı..Evet, iddianame hatalı ve yanlış kaleme alınmış olabilir.
İddianame, adı üstünde iddiadır..100 tane iddianame incelense kaç tanesi geçer not alır.?
Hepsine ayni muamele yapılsa acaba memlekette savcı mı kalır.?
Burada bir çifte standart veya daha doğru deyişle ÖZEL İLGİ göze çarpmaktadır ve
HSYK'nın etki altında kaldığı izlenimi doğmaktadır..
Ancak, hemen fırtınalar koparmamak gerekir zira bu kararın altından daha çok sular akacağı aşikardır..İzleyelim,görelim..
Ama kabul etsek de etmesek de hukukun üstünlüğü, eşitliği ve bağımsızlığı ilkeleri üzerine bir sis indi.. Dağıtılması pek kolay olmayacak...
|
adil |
Sevinsem mi üzülsem mi bir hukukcu olarak bilemiyorum. Savcı Sarıkaya'yı Van iddianmesi ve Şemdinli iddianamelerinden dolayı çok sert bir şekilde eleştirmiştim. Cumhuriyetin kurumlarına saldıran,Cumhuriyet kurumlarına güveni sarsan, dıştan gelen siyasi etkilere açık, Savcı Sarıkay'nın ceza almasını bekliyordum. Hakimler Savcılar yüksek kurulunun kararı adil değildir,hakkaniyete aykırı,ölçüsüz ve orantısızdır. İzmir Barosu Van 100. Yıl iddianamesini de hazırlayan Savcı Sarıkaya'yı HSYK ye şikayet etmişti. Savcı Sarıkaya'nın hedefi Orgenarel Büyükanıt ve Silahlı kuvvetler olunca görevine son verildi. Hukuk devletinde Hakimler savcılar Yüksek kurulunun kararların karşı yargıya başvuru hakkı yok. En acısı Savcı Sarıkaya 'nın AHİM'e gitmekten başka çaresi yok. Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum? |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Sayın Savcının meslekten ihraç edilmesine neden olan 4 gerekçe:
BÜYÜKANIT'I SUÇLADI: Kurul, Sarıkaya'nın, Org. Büyükanıt ile diğer komutanlar hakkında görevsizlik kararı verdiği halde, iddianamede suçlamasını yanlış buldu.
ALTINDAĞ'I DİKKATE ALDI: Savcı'nın işadamı Mehmet Ali Altındağ'ın Büyükanıt'ı suçlayan ifadelerini Şemdinli Komisyonu'ndan alıp, iddianamede geniş yer vermesi "yetkiyi aşmak" olarak değerlendirildi.
ASKERLERİ SORGULADI: Kurul, Sarıkaya'nın, askerleri sorgulamasını da ilgili soruşturma yetkisini aşmak olarak niteledi.
GİZLİ DİREKTİFİ AÇIKLADI: Savcı'nın, TSK'nın gizli belgelerinden olan Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma Direktifleri'ni (EMASYA) açıklamasını ve yazışmalarda istihbaratçıların açık kimliklerini vermesini disiplin suçu olarak değerlendirdi.
|
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Savcıyı denize kim itti?
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı meslekten ihraç etti. Sarıkaya, ünlü Şemdinli iddianamesine Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'la ilgili iddiaları almış, yetkisi dışında olduğu için bu bölümü Genelkurmay Askeri Savcılığı'na göndermişti. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök de Büyükanıt ve adı geçen diğer generaller için soruşturmaya gerek olmadığına karar vermişti.
Org. Büyükanıt ve diğer generaller hakkında soruşturma açılmadı. Savcı Sarıkaya hakkında ise inceleme başlatıldı. Adalet Bakanlığı müfettişleri olayı inceledi ve savcının cezalandırılmasını talep etti.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ise, savcı hakkında en ağır cezayı verdi. Meslekten ihraç etti...
Yönlendirildi mi?
Olayların seyri anımsanınca akla şu soru geliyor:
"Savcı Sarıkaya'yı denize kim itti?"
Savcı, Org. Büyükanıt hakkında bir iddia söz konusu olduğunda bu iddiayı iddianamesine almadan doğrudan Genelkurmay Askeri Savcılığı'na göndermesi gerektiğini bilmiyor muydu?
Bir savcı için "Bilmiyordu" demek çok zor.
Peki, yetkisi olmadığını bildiği halde neden iddianamesinde yer verdi? Böyle bir hatayı nasıl yaptı?
Bunu yapması için birileri yönlendirdi mi?
Bu gayretin Org. Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olmasını önlemek isteyenlerle bir ilişkisi var mıydı?
Sarıkaya şu anda tek başına kalmış görünüyor.
Peki, iddianameyi hazırlarken de yalnız mıydı?
İddianamede Org. Büyükanıt'ı çete kurmakla suçlayan ifadelere yer verirken, terörle mücadele ve demokrasi konusunda felsefi yorumlar yaparken, bu tür kişilerin yükselmesi (terfi etmesi) halinde devletin bekasının tehlikeye gireceği yorumlarını yaparken, tek başına bir "düşünür" müydü?
Komisyona ne oldu?
Savcı Sarıkaya'nın iddianamesine esas aldığı ifadelerin TBMM Komisyonu'na dayandığı biliniyor. Şemdinli'de Umut Kitabevi'ndeki patlamayla ilgili olmadığı halde, davet edilen ve Org. Büyükanıt aleyhine 8 yıl önceye ait iddialarda bulunan Diyarbakırlı işadamının ifadeleri savcının dayanağını oluşturuyordu. Savcı da bu işadamını dinlemişti ama iddianamesinde daha çok komisyonda verdiği ifadeyi kullanmıştı. Savcıya bu ifadeleri gönderen de komisyonun başkanıydı.
Savcıya bilgi ve belge yardımında bulunan aynı komisyon ne yaptı?
Karar taslağına, Büyükanıt ve diğer generalleri kastederek, olayların komutanlarla ilişkilendirilme gayretinin, "hukuki fantezi" olduğunu yazdı. Sonradan bu ibareyi çıkardı. Raporunda bu konuya hiç değinmedi. Büyükanıt aleyhine, Şemdinli olayıyla ilgisi olmayan işadamını çağırıp sayfalarca ifade alan komisyon, birdenbire bu konuyu hiç duymamış gibi yaptı.
180 derecelik bir dönüş!
Ve ortada kalan bir savcı!
Projenin sahibi kim?
Savcı Sarıkaya'nın iddianamesi basit bir hatanın ürünü gibi görünmüyor. Daha çok bir projenin parçası gibi...
Org. Büyükanıt ve giderek TSK'nın tümünü hedef alan bir projenin görünen kısmıydı ünlü iddianame...
Sadece savcının cezalandırılmasıyla kapatılamayacak kadar önemli ve büyük bir projenin gerçek sahipleri kimler?
Bu sorunun yanıtının da bilinmesi gerekiyor.
Acaba Savcı Sarıkaya biliyor mudur?
Fikret BİLA
Milliyet |
vatanım |
BUNLAR ASKERE DARBE VURMAYA ÇALIŞIYOR.İLKLER HEP BİZİM ÜLKEDE GERÇEKLEŞİYOR GİDİN BAKIN DİĞER ÜLKELERDE SAVCI, BİR GENELKURMAYI SUÇLAYABİLİYOR MU?BUNUN GÜNDEME GELMESİ BİZİM BUNU TARTIŞMAMIZ BİLE...YANİ OLMAMASI GEREKİRDİ.SN. MEHMET SONAT, O ZAMAN HÜSAMETTİN ÖZKAN,MESUT YILMAZ DA SORGULANMASIN.DİKKAT ETTİYSENİZ BUNLARIN PİSLİKLERİ ŞİMDİ ORTAYA ÇIKIYOR O ZAMAN SAVCI YOKMUYDU. |
microcosmos |
diyarbakır söz gazetesinin sahibi, yıllardır olmadık iftiralarla ortalığı karıştırmaya çalışan işadamı m. ali altındağ ın şemdinli komisyonuna verdiği beyanlara dayanan bir iddianemeyle 3 ay sonra genelkurmay başkanı olacak bir generale dava açmak?( m.a. altındağ ismini google de aratınız).
yargı bağımsızlığı ile ilgisi yok konunun. savcılar bağımsız değildir zaten, bağımsızlık hakimler içindir. savcılık ve hakimlik özdeş görüldüğünden yargı bağımsızlığı zedelendi deniyor.
yargının kamuoyundaki konumunu daha da düşürdü bu iddianame. insanlar '' demekki askere dokunmak mümkün değilmiş ''diye düşünüyor.
ortada bir çete varsa üstüne gidilmeli elbet, ama arkanıza ister istemez cumhuriyet düşmanlarının rüzgarını alırsanız sonuca katlanırsınız.
savcı bey isminin önündeki cumhuriyet ibaresini unutunca bu sonuç ortaya çıktı. |
alisinkay |
Savcı da bağımsızdır Hakim de,
Savcı bağımsızdır çünkü hiç kimse ona bir kişi suç işlediği halde dava açma diye yönlendiremez. Yada davayı nasıl açması gerektiği hakkında fikir veremez.
Başka ülkelerde Genelkurmay başkanı suçlanabilir mi? BU BENİ İLGİLENDİRMEZ AMA BURASI TÜRKİYE. GENELKURMAY BAŞKANININ DOKUNULMAZLIĞI YOK. SUÇ İŞLEYEN HERKES SUÇLANABİLİR.
Sayın commodore,
Davanın açılımı yönünde daha önce de görüşlerimi ifade etmiştim. Tarzı beni ciddi bir şekilde rahatsız etti. Ama korkulan da oluyor.
Keşke dediğiniz gibi hukuk işletildiği için savcımız görevden alınsaydı. O zaman bunu alkışlardım ama siz de ben de çok iyi biliyoruz ki, Hukuk bu defa farklı bir amaçla işletilmiştir. Olumlu yada olumsuz yargıya her türlü müdahale bence kabul edilemez.
Önemli nokta şu; Bu olayda yargıya müdahale var mıydı, yok muydu?
Tıpkı Danıştay'ın türban ve anaokulu öğretmeni ile ilgili kararı gibi..Yargı her yerinden kuşatılmış durumda ve yargı dokunulmazlığını hızla yitiriyor.
Gazeteleri görmediniz mi. Savcı hakkında hukuki eleştiri yapabilirsiniz ancak gazeteler TÜRKİYE CUMHURİYETİ SAVCISINI PKK ile neredeyse aynı kefeye koydu. Bu yönlendirmenin ilk adımıydı. Halk ve yetkililer bu olayda manipule edildi.
VAKİT Gazetesini hatırlayın ( ne olduğu meçhul bir gazete) hakimlerimizin manşetlerden resimlerini yayınlayarak sanki bir vatan haini gibi göstermeye çalışmıştı.
Ortada bir gerçek var.Yargı etkileniyor. İKİNCİ BİR GERÇEK BU OLAYDA DA YARGI ETKİLENDİ.
BENİM TÜM BENLİĞİM, TÜM İÇGÜDÜM BUNU SÖYLÜYOR.
Yapılan işlem doğru ancak sorunumuz da bu değil. Bu işlem müdahale olmadan yapılmalıydı.
Themsisin kendi kılıcı var. Başkasının kılıcına ihtiyacı da yok. Ama bu olayda themsisin kılıcının yerini MG'ler ve Kalemler aldı. Yargı aşağılandı. Hukukçular aşağılandı.
|
vatanım |
ARKADAŞLAR;PEKİ SAVCIYI GÖREVDEN İHRAÇ EDEN KİM?YANIT BEKLİYORUM. LÜTFEN!HEPİNİZİN YANITINI BEKLİYORUM. |
alisinkay |
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu |
vatanım |
HAYIR EFENDİM DEĞİL. SAVCIYI GÖREVDEN İHRAÇ EDEN MİT MÜSTEŞARI EMRE TANER.KARAR ONDAN GELDİ. |
Aslı Yurtlu |
Bir hukukçu için verilebilecek disiplin cezaları Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile alınabilir. Mit müsteşarı hakkında bir bilgi sunmuşsunuz. Ancak kaynak ne?Bu bilgi nerden çıktı? Sözde kalmayarak, inandırıcı bir bilgi vermeniz gerekmezmiydi? |
Av.Bahattin Yıldız |
BAHATTİN'LER ALEYHİNE GEREKİRSE HER TÜR İDDİANAME SERBEST!...
KUTSAL ALAN(LAR) VE KİŞİ(LER) ALEYHİNE (KUTSAL ALAN#8217;IN İZNİ YOKSA) YASAK!...
1960 Askeri darbesiyle, seçilmiş hükümet ve Anayasa lağvedilebiliniyor, Adnan Menderes ve bir kısım arkadaşları idam edilebiliniyor.
Sağdan ve Soldan demokrat geçinenler; bunlar suç mu?... Suçsa, ortada suçlular hakkında bir iddianame hazırlandı mı?...
12 Mart Muhtırası demokrasiye, hukuka, Anayasaya uygun muydu?...
Ya idam edilen gençler kimleri rahatsız etmişti?... Yürürlükteki yasalara göre suç işlemiş kabul edilse de gerçekten suçları devletin anayasal temellerine yönelik ciddi suçlar mıydı?... İdam#8217;ı hak ediyorlar mıydı?... Yoksa iki üç Amerikalı denizcinin denize dökülmesi, Amerikalıyı rehin alma eylemlerinin rövanşı mıydı?...
12 Eylül 1980 darbesi, namı diğer Amerika#8217;dan ülkemize yankılanan, kulak zarlarımızı iltihaplandıran #8216;Bizim çocuklar darbe yaptı#8217; söylenceli darbe?...
Bu darbe de suç muydu?... Suçsa bir iddianame hazırlanmış mıydı?...
Evet! Bu kez bir iddianame hazırlanmıştı. İddianame neydi, iddianame hazırlayan savcı kimdi ve o savcının akıbeti?... Tüm bu soruların bir kısım yanıtını aşağıda geçtiğim bir haber veriyordu:
<Kenan Evren hakkında, " '12 Eylül 1980 tarihinde varolan Anayasal düzeni yıkma, ihtilal yapma nedeniyle TCK 146/1-2, 147 maddeleri uyarınca, idam istemiyle' iddianame hazırlayan ve bu nedenle görevinden uzaklaştırılan, Adana eski Cumhuriyet Savcılarından Sacit KAYASU#8217;ya, #8216;GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞI#8217; gerekçesiyle 1 yıllık mahkumiyet çıktı... İdari soruşturmayla tedbiren görevinden uzaklaştırıldı, sonrada ihraç edildi... Sacit Kayasu, #8216;Savcı olarak görevimi yaptım. Aksi halde işlediği suç 20 yıllık zamanaşımına uğrayacaktı!...#8217; dedi... >
Sayın Sacit KAYASU, kutsal alana dokunduğu için yoksunluk ve yoksullukla taltif(!) ediliyor#8230;
28 Şubat süreci neydi?... Susurluk Skandalı neydi?... Susurluk skandalı araştırmaları neden tıkandı?... Neden bazı kurumlar araştırma komisyonlarına yanıt vermediler#8230; Bir istihbarat şefi neden açığa alındı?... Araştırma ve Soruşturma neden gittiği yere kadar özgürce gidemedi. Gidebileceği yere kadar anca gidebildi?... İkisi arasında salt tarihsel yakınlık mı söz konusuydu?... Bunları bilmiyorum. Beni aşar, araştırma gerektiren konular#8230;
O dönemde medyada geçen haberlerden aklımda kalan bir iz var#8230; Üst Düzey subaylardan Sayın Veli KÜÇÜK#8230; Susurluk skandalı araştırması esnasında neden ismi geçmişti?... Hafızamı zorladım, anımsayamadım#8230;
Kişi ya da kişiler sistemin özüyle ilintili fakat sistemin hoşuna gitmeyecek bir yapılanmaya gittiğinde etkisiz kalsalar da, düşünce ve eylemleri bir devenin üzerindeki sinek kadar zarar verici olsa da #8216;Anayasa#8217;nın#8230;#8217; diye başlayan suçlardan soruşturulup en ağır cezayı çoğu zaman alırlarken, bunu Askeri kişiler yaptığında ne oluyor?... Yanıtı bilinen bir soruydu. Çünkü ; #8216;Devleti koruma ve kollama görevini#8230;#8216; yapıyorlardı.
Peki bunun anlamı nedir?...
Anayasa ve yasaları istediği zaman lağvetme gücüne sahip olup, gerektiğinde bu gücü kullanan, kullandığında suçlanamayan, hakkında iddianame bile düzenlenemeyen, düzenlenen iddianame#8217;yi ve düzenleyen savcıyı saf dışı bıraktıran bu sistemde GERÇEKTEN DEMOKRASİDEN, HUKUKTAN ne kadar söz edebiliriz?... Demokrasi ve Hukukun sınırlarını neye, nereye kadar çizebilirsiniz?...
Gücünü halktan almayan, başka bir kurumdan alan, ancak onun izin verdiği kadarıyla yaşanılan, yaşatılan Demokrasi ve Hukuk gerçekten Demokrasi ve Hukuk mudur?....
Gelelim medyaya ve kamuoyuna yansıyan Şemdinli olayına, ilişkin İddianameye ve düzenleyen Savcı#8217;ya#8230;
Şemdinli olayında birkaç devlet görevlisinin bombalama eyleminde adları geçmişti. Belki masumlar belki değiller#8230; Onların suçlu ya da suçsuz olduğuna mahkeme ve en önemlisi tarih verecektir.
Somutu örnek göstermeden Genel olarak birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de amacı ne olursa olsun memuriyet görevini kötüye kullanan, yasaya, hukuka aykırı olarak terör grupları gibi, teröristler gibi hareket eden eylemlerde bulunan devlet görevlilerinin çıktığı, çıkabileceği ret edilemez bir gerçektir.
Somut Şemdinli olayında yakalanan kişilerinin bu kategoriye girip girip girmediğini belirleyecek mahkeme kararını dört gözle beklerken, bu olayın en azından yukarı paragrafta belirtilen düşünceleri kamuoyuna hatırlatan bir durum olduğu açıktır. Demokrasiden hukuktan taviz vermeden, yaşın yanında kuruyu da yakmayacak, devlet gücünü kullanarak yapılabilecek yasadışı eylemlerin her türlüsünü önleyici, caydırıcı, cezalandırıcı güdülerle düzenlemelere de yer vermek gerekirken bu göz ardı edilmekle kalınmamış, terör örgütlerinin baskıdan yandaş kazanma isteklerine yararlı olabilecek bir Terörle mücadele yasa tasarısı hazırlanmıştır#8230; Bu tasarı Güvenlik güçlerinin elini kolunu serbest bırakmakla birlikte, masum toplum ve bireylerin elini kolunu bağlayacaktır. Eli kolu bağlı masum insanlara diyelim ki yapılabilecek yasadışı yanlış uygulamaları soruşturacak Savcı, kutsal alana uzayan daldan ilerleyebilecek mi?...
Terörle mücadele yasa tasarısı ile meslekten ihraç cezası alan Sayın Savcının durumunu bu bağlamda birde değerlendirmek gerekiyor#8230;
#8230;#8230;#8230;#8230;#8230;#8230;#8230;#8230;#8230;#8230;.
Bir savcının, bir olay hakkında yaptığı soruşturma esnasında ifadesini aldığı ya da başka bir resmi kurumun tarafından alınmış bir tanık ifadesini ekledikten sonra değiştirme, eksiltme, üzerini karalama yetkisi var mıdır?... Yoktur.
Dinlenen tanık yalan beyanda bulunabilir mi?... Bulunabilir#8230;
İddianame sadece bir iddiadır#8230; İddianın gerçek olup olmadığı ise mahkemesince belirlenir. Açılan iddianameler doğrultusunda her zaman ceza verilmediği ise bilinendir.
Olayda Sayın Orgeneral Büyükanıt için soruşturma yapılması için Genelkurmay#8217;a gönderilmiş, reddedilmişti.
Sayın Org. Büyükanıt#8217;ın bu olaylarla ilgili uzaktan yakından bir ilişkisi olduğunu kabul etmediğime yönelik şerhimi koyarak yazılacaklarımın da bu anlamda olmadığını belirterek, fakat diğer kurumlarda olduğu gibi her zaman için askerlerinde demokrasi ve hukuk kuralları sınırları içinde sorumluluklarını yerine getirmesine devam etmesi gerektiği bilincini yenileyerek devam ediyorum.
Meslekten ihraç edilen Sayın Savcının iddianamesi, iade edilmeyip mahkemece kabul edilmiştir. Bu olayların gölgesi mahkemenin bağımsız yargılamasının üzerinde kara bir bulut gölgesi var edecek mi?...
Demokrasiye hukuka inananların, gündelik politik ayrışmalarda bulunanların fanatik gözlüklerini takmadan yakına ve uzağa, hatta maziye bakması gerekir#8230;
Bu bakışa sahip olan bir gözün iddianamenin #8216;sağlıksız, yetersiz, yetkiyi aşma#8230; vb.#8217; gibi hangi gerekçeyle olursa olsun, SAYIN SAVCININ MESLEKTEN ATILMASI KARARINDAN büyük kaygı duyması gerekir.
Şemdinli olayları, çıkmak üzere olan Terörle mücadele yasası, Güvenlik güçlerimizin ülkemizin doğu bölgesinde ki hareketliliği gibi olguların üst üste geldiği düşünüldüğünde, yetkili güvenlik güçlerinin yetkilerini aşmaları halinde ve bundan özellikle masum insanlar zarar gördüğünde bu anlatımımın amacı daha iyi anlaşılacaktır.
- Savcılar, soruşturmanın ucu -Yeterli ve inandırıcı kanıtlar bulsa dahi- kutsala uzadığı durumlarda iddianamelerini düzenlerken Sacit KAYASU#8217;nun, Ferhat SARIKAYA#8217;nın ve istihbarat memurlarının konumuna düşmemek için binlerce kez oturup düşünmek zorunda mı kalacaklar?...
- Devletin her türlü güvenlik ve istihbarat memurları, elde ettikleri bazı bilgi ve bulguların kutsalda bulunan en az birkaç kişiyle kısmen bağlantısını buldukları takdirde unutmak, saklamak zorunda mı kalacaklar?...
- Kutsal alanda bulunanlardan istisnaen gelebilecek yasaya, hukuka, demokrasiye aykırı ayrık yapılanmaları, eylemleri gören, duyan Sayın Savcılarımız kulaklarını tıkayıp, gözlerini mi kapatacaklar?...
- Susurluk skandalları, Şemdinli skandallarına benzer skandallar ortaya çıktığında nedenlerini, niçinlerini, doğrusunu eğrisini soruşturmayla görevli Savcı#8217;nın üzerinde MESLEKTEN ÇIKARMA, Kamuoyundan (bazı hukukçularda dahil) tepki duyma endişesi Demokles#8217;in kılıcı gibi sallanmayacak mı?#8230;
- Sayın Savcının malum iddianamesi içeriğini düşünce olarak onaylamak ya da onaylamamak gibi irdelemelerden çok uzaklardan sesleniyorum; Hukuk ve Demokrasi bir kez daha, farklı kurumdan gelmiş olsa dahi bir daha darbe almıştır. Tıpkı; 27 Mayıs#8217;ta, tıpkı 12 Martta, tıpkı 12 Eylül de, tıpkı 28 Şubatta olduğu gibi#8230;
- Yoksa tüm bunlar, ileride bazılarınca yapılabilecek bazı hukuksuzluklara karşılık verecek SAVCI-MAHKEME-AVUKAT saç ayaklarından oluşan YARGI#8217;ya şimdiden BİR GÖZDAĞI MI?...
İrdelemeler çoğaltılabilinir#8230;
Sahi Eflatun#8217;un sözünü ettiği kollarımızdan zincirli bir mağara içinde miyiz?... Demokrasi, hukuk, yasa bulunduğumuz mağara içinde gösterilen ve gerçek sanarak izlediğimiz, benimsediğimiz gölgeler mi?...
Tüm Zincirlerinizden kurtulun, beyninize örülen mağaranın dışına çıkın size gösterilenlerin birçoğunun yanılsamalar, gölgeler olduklarını göreceksiniz#8230;
|
vatanım |
Teşekkür ederim.İddianamede Genelkurmay başkanı söz konusu olduğu için bence başkan önce mit müsteşarı ile görüşüp daha sonra Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda da ihraç kararını almış olabilir diye düşünüyorum.Mit müsteşarının bu konuda kayıtsız kalması tartışılamaz öyle değil mi? |
ankahukuk |
Hukuk ve yargı bağımsızlığı adına son günlerde kaygı duyulacak elim gelişmeler yaşıyoruz.
Bir oldu bitti içindeyiz. Önce 300 maddeyi içeren ve 8 saatte Meclisten geçirilen sosyal güvenlik reformu!! diye anılan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası gündeme bomba gibi düştü. Ardından Terörle Mücadele adına gıdımla verilen temel hak ve hürriyetler bir çırpıda hazırlanan bir başka yasa taraısı ile alınmak isteniyor. Son perdede ise Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde yaşanan ve bir kişinin ölümüne yol açan bombalı saldırıyla ilgili olayların iddianamesini hazırlayan Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya meslekten ihraç edildi. Sayın Savcının ihraç gerekçesi ise meslekte adam kayırma, suçunu kötüye kullanma, suçlularla işbirliği yapmak değil. Sayın Cumhuriyet Savcısının tek suçu, yürüttüğü soruşturmada ulaşabildiği delillere iddianamede ayrıntılı yer vererek, sanıklarca gerçekleştirildiğini iddia ettiği eylemlerin gerçek amacını, bu eylemlerle yaratılmak istenen tehlikeye dikkat çekerek değerlendirmede bulunmasıdır.
Maalesef Sayın savcının meslekten ihracı bize, ülkemizde demokrasinin, insan haklarının ve yargı bağımsızlığının geldiği aşamayı göstermiştir.
Yıldırım hızıyla Genel Kurmay Başkanlığı'nın yaptığı başvuru sonuçlandırılma aşamasındayken, Sayın Savcının hazırladığı iddianame ve açılan davada şu an HİÇ BİR GELİŞME bulunmamaktadır.
Madem, Sayın Savcı hazırladığı iddianame ile Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun "Meslekten Çıkarma Cezası" başlıklı 69. maddesinin son fıkrası, "Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil, suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma müeyyidesinin uygulamasını" gerektirmektedir, o halde bu iddianameyi kabul eden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin de sorumluluğu söz konusudur. Hukuk kurallarının işletilmesi gerekiyorsa her yerde ve herkese işletilmelidir. Aksine yani kişiye özel uygulamalar, o kişinin yaptığı eylemlerden İntikam alma düşüncesini aklımıza getirir.
Sayın Savcının mesleki bağımsızlığına dayanarak hazırladığı iddianamenin içeriğinin doğru olup olmadığı yönünü bilmiyorum. Bu kısmı aydınlatacak olan Bağımsız Mahkemeler olacaktır. Ben, sırf bu iddianameyi hazırladığı ve Devletten maaşını alan Yüksek Rütbeli bir subayı da olayların içinde değerlendiği için bir savcının görevden alınmasına şiddetle karşı çıkıyorum. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
quote:HAYIR EFENDİM DEĞİL. SAVCIYI GÖREVDEN İHRAÇ EDEN MİT MÜSTEŞARI EMRE TANER.KARAR ONDAN GELDİ. |
quote:İddianamede Genelkurmay başkanı söz konusu olduğu için bence başkan önce mit müsteşarı ile görüşüp daha sonra Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda da ihraç kararını almış olabilir diye düşünüyorum. |
Sayın vatanım, herkesin görüşüne saygı duymakla birlikte ilk olarak yazmanız gerekeni, sonradan yazmanızı biraz yadırgadım doğrusu. İlk iletinizde çok eminsiniz kararı MİT müsteşarının verdiğinden öyle ki insan arkasından bir dayanak göstereceğinizi düşünüyor, ama ikincinsinde "bence, diye düşünüyorum.." gibi ifadelerinizden anlaşılıyor ki şahsi görüşünüz bu yönde. Lütfen böylesine hassas bir konuda daha duyarlı olalım...
Saygılarmla. |
ankahukuk |
Mehmet Altan/Sabah
Bomba atanları savcı yapın
Aslında bu kadar kaba saba, ilkel bir baskı ile ortaya çıkan tablo karşısında, yazı fazla zarif kalıyor. Şemdinli'de güpegündüz bomba atanların yakalandığı andaki görüntülerden birini "yorumsuz" olarak büyütüp koymak gerek.
Bu tür o kadar sahne gördük ki, hepsi örtüldü. Veren "rüşvet verdiğini" açıkladı ama Lockheed askeri uçak alımındaki rüşvet tek Türkiye'de ortaya çıkmadı. Darbeciler yargılanmadı. Hepimizi andıçlayanlar cezalandırılmadı.
Eşref Bitlis'in ölümü aydınlatılmadı. Sonradan bankacılığı seçen jandarma komutanı NTV'de "JİTEM yoktur" dedi, sonra varlığı ortaya çıktı, kimse utanmadı. Askeri Ceza Kanunu'nun "askerlerin siyasi demeç vermesini" yasaklayan maddesi paspasa döndü, hiçbir sivil ya da askeri hukukçu ağzını açmadı.
Susurluk Çetesi'nin belkemiğini oluşturduğu söylenen generalin maceraları Susurluk Komisyon Raporu'nda dudak uçuklatan şekilde tefrika edildiği halde kimsenin kılı kıpırdamadı.
Son olarak askerlerin işadamlarıyla birlik olup "başbakan devirmeye kalkıştıkları" birinci tanıkça açıklandı, gık çıkmadı.
Bu kadar rezalet ve skandala, "hukuk devleti" olmadığımızı ispat eden çürümüşlüğe rağmen ses çıkarmayan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) Yargıtay ve Danıştay kökenli üyeleri şimdi aslan kesilmiş bulunuyor.
Neşter-1 ve Neşter-2 iddialarının üzeri örtüldüğünde, eski Yargıtay Başkanı ve Genel Sekreteri için belgeler yayınlandığında gösterilen munislikle şimdiki şiddet biraz çelişir gibi...
Köylüye dışkı yediren subaya ceza vermediği için AİHM'de mahkûm olanlar dahil kimseye böylesine bir ceza verilmezken, iddianamesinde komutan adı geçirdi diye bir savcıyı meslekten atmak ne derece "objektif, hukuksal, vicdani" gözüküyor?
Belli ki, gözlerimizin önünde cereyan eden Şemdinli olayı da Susurluk gibi kapatılacak. Meslekten atılmaya çalışılan savcının iddianamesinde öne sürülenlerin üstü örtülecek. Bomba atanları oraya kim gönderdi? Astüst ilişkisinde bu kimin sorumluluğuna girer? Bu sorular cevaplanmayacak. Tüm bunlar "nasıl olsa unutulur", "unutmazlarsa zorla unuttururuz" refleksine tabii kılınacak. Ama "ya savcı haklıysa" sorusu hep zihinlerde canlı kalacak.
Hepimiz için yazılan onca tutarsız iddianame hiçbir ceza almaz iken, söz konusu asker olunca gösterilen tepki de rejimin niteliğini ortaya koyan son belge olarak tarihe geçecek.
Savcıyı ihraç ettiniz. Peki, iddianameyi kabul eden mahkeme ne olacak? Bence HSYK mahkeme üyelerini de meslekten men ederek tutarlılığını korumalı. Ve bundan böyle de iddianamelerde asker adı geçirecek herkesin bu akıbete uğrayacağı yasalara yazılmalı.
Hukuk "askerlerin suç işlediğini iddia, hatta ima bile edemez. Eden meslekten men edilir" anlayışı yazılı hale gelmeli.
Buranın "askeri bir cumhuriyet" olduğunu, askeriye gözetiminde asla demokratikleşemeyeceğini söyleyen "İkinci Cumhuriyet" tezlerine koyu bir düşmanlık yapanlara durumu ithaf etmek gerek. AB müzakere sürecine girmiş bir ülkede, iddianamenin mahkemede çürütülmesi gerekmez miydi? Sivil olanlar için böyle olmuyor mu? Asker olunca neden farklı olsun?
Galiba temel soru da bu. Asker olunca neden farklı? Hani Anayasa'ya göre herkes eşitti? HSYK'ya Adalet Bakanı katılmamış. AB üyeliği için çabalayan bir hükümetin üstelik de Adalet'ten sorumlu üyesi toplantıya katılsaydı, bir AB ülkesinde rastlanmayacak böyle bir skandal karşısında ne yapardı? Hukuku mu savunurdu, güç dengesini mi gözetirdi? Evrensel hukuku içselleştirmek yerine kentlere karşı taşranın Haçlı Seferleri'ni yürütür gibi eşi başörtülü olmayanı yok sayan bir anlayış peşinde koşturdukları için iktidarlarında mahkemece benimsenen iddianame nedeniyle savcı ihraç ediliyor, bakan ağırlığını koymuyor.
Geçen hafta söylediğim gibi, yaşama "temel hak ve özgürlükler" üzerinden bakmak yerine "türban" üzerinden bakmanın AK Parti'yi getirdiği nokta bu işte. Benim anlamadığım şey "askeri cumhuriyet" olmamıza rağmen neden yalan söylendiği? Devlet doğrudan ve dürüstçe "Biz askeri bir cumhuriyetiz" desin, bizler de yorulmayalım. Bunu inkâr edip, fiilen buna uygun yaşanınca, garip bir durum ortaya çıkıyor. Biz de "demokratik hukuk devletinin" bu olmadığını anlatmakla ömür tüketiyoruz.
Bence "bombacıları" da savcı yapalım.
İki yüzlülükten iyice kurtulalım.
|
vatanım |
Sayın Yüksel,siz de biliyorsunuz ki bu tür konular da bu kurumun kayıtsız kalmaz.Ve ben yine diyorumki ilk karar ondan geldi.buna dayanak göstermeye gerek duymuyorum.çünkü sizin bunu bilmeniz gerektiğini düşünüyorum.SAYGILARIMLA... |
Av.Mehmet Sonat |
Sn.Ankahukuk,
Bizlerle paylaşmış olduğunuz sayın Mehmet Altan'ın yazısı çok düşündürücü ve çarpıcı bir yazı. Umarım herkesi düşünmeye sevk eder..
Paylaştığınız için teşekkürler... |
Aslı Yurtlu |
Sayın Vatanım;
İddialarınız yorumdan öteye gidememiş. Belkide mit bu sefer kayıtsız kaldı. Olamaz mı? Açıkçası ben yazdıklarınıza bir anlam veremedim. SAYGILARIMLA.. |
Benna |
kimse yargı bağımsızdır demesin lütfen
savcının yaptığını tartışmıyorum ben bu ülkede bir dokunulmaz grup var onlara dokunulmuyor.
ben size yer ve kurum söyleyim arkadaslar
izmir de bir askeri hastane. 1996 yılına ait incelediğim bir dosya dosyadaki bir binbaşı haksız olarak astsubay adaylarından ödeme almak kendi bürolarına yönlendirmek ve görevi kötüye kullanmak nedeniyle yargılanmış ve mahkum olmuş 6-7 subayla beraber.
mahkum olduğu filleri işlediği hastanenin şu an bashekimi kendisi de kidemli albay rütbesindedir. o nedenle kimse hariçten gazel okumasın lütfen |
Benna |
Sayın commodore1tr ben çelişmiyorum demekki paşa da suç işleyebiliyormuş onu anlatmaya calisiyorum. ''MASUM DEĞİLİZ HİÇ BİRİİMİZ'' |
Av.Ragıp Atay |
Sayın üyelerin büyük bölümü, savcının görevden alınması karatı ile birlikte, türkiyenin hukuk devleti olmadığı konusunda hemfikir.
Ancak, sorunun başka yönü de var tabi. Hiçbir hukukçunun itiraz edemeyeceği bir şekilde, alınan ihraç kararı ne yazık ki kanuni. Ama hukuk ya da meşru bir karar mı? Tartışılması gereken konu bu.
İhraç kararını vere YHSK 12 eylül ile birlikte kuruldu. Ve bu dönemde, hakim savcıların özlük haklarında kısıtlamalar oldu.
Türkiye de aydın ve demokratlar, buna karşı çıktıklarında, şimdi savcının ihracına karşı çıkan zihniyete sahip olanlar, bizlere destek vermediler nedense.
Öncelikle, bu kurulda adalet bakanının başkan olması, müsteşarın üye olması hukuka uygun mu değl mi? onu tartışalım. Yoksa hükümetin talimatı ile hareket eden bir savcıya karşı tavır alındı diye ortalığı ayağa kaldırmanın bir anlamı yok.
İhraç kararının hukusuzluğu kadar, hükümet ve meclis başkanının da kararı eleştiren beyanları hukuka aykırıdır.
Defalarca söylediğimiz gibi, hukuk herkese lazım. Ama kendi siyasi düşüncelerimize aykırı kararlara karşı çıkmak demokratlık olmuyor ne yazık ki. Savcının ihraç kararına karşı çıkanların ağzından, YHSK nun antidemokratik bir oluşum olduğunu hiç duydunuz mu? Paki Savcı ihraç edilmeseydi, bu kurul demokratik bir kurum olarak mı kabul görecekti. Ya da tamtersi, savcı hakkında ceza verilmeseydi, bazılrı tarafından salt bu karar için mi antidemokratik bir kurum ilan edilmesi gerekecekti.
Hukuk ve demokrasi, hepimize gerekiyor. Seneden-benden ayrımına gerek yok. Nasıl ki, bu kurul antidemoktatikse, şimdiye kadar, siyesi otoritenin etkilemesi ile aldığı pek çok karar hukuk dışı ise, son kararı da hukuk dışıdır. Ama bu tesbiti yaparken, sahiplenme duygusu ile fikir sunmak da hukuk dışıdır. |
Benna |
Sayın Ragıp ATAY görüşlerinize katılmamak mümkün değil
maalesef bizde ayağina basilanlar bağiriyor basilmayanlarda 'bu deli neden bağiriyor' tavri icinde.
hukukcu olarak bu karar vicdanimi sizlatti acikca. bizde herkes herkese mesaj veriyor. savci üzerinden tüm yargiya mesaj verildiğini düsünüyorum. hangi biri bundan sonra kendini güvende hissederek bir olay üzerine gidebilir. çok geriye gittik çokkkkkkk.... |
Av.Mine Uzun |
Altına imzamı atacağım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim:
https://www.zaman.com.tr/?hn=278299&bl=yorumlar&trh=20060422 |
alisinkay |
Bu yazıdaki öfkem sayın mine Uzun'un altına imza attığı yazıyadır. Yanlış anlaşılmasıh.
Bu arada Sayın Savcıya neden hep dinci basın ve Doğu Anadoludaki barolar (ozellikle Hadep'in ağırlıkta olduğu illerdeki) şiddetle sahip çıkılıyor.
Bu beni düşündürmeye başladı.Acaba ateş olmayan yerden duman mı çıkıyor?
Bunu bile kullanmaya çalışıyorlar. Savcı halkın adamıymış. Hayır Hiçbir hukukçu hiçkimsenin adamı değildir. Savcı işini yaparken halkın çıkarlarını düşünmez. Zaten düüşünmek de hukukçunun görevi değildir. Onu düşünmek meclisin görevidir.Hukukcu tartışılmaz, değişilmez hakların varlığına inanır ve bu hakları korumaya çalışır.
Örneğin yaşama hakkı gibi. 135 yaşında birgün sonra öleceği kesin olan birisinin organları için o kişinin yaşama hakkını yoketmez. O kişinin birgün daha fazla nefes alma hakkını gaspetmez. o istese de istemese de diğerlerinden bunu korur.
belki organlar 100 kişiye hayat verecektir ama savcı halkın adamı değildir. Orada önemli olan tartışılmaz olan haktır. O da yaşama hakkı. Hukuk halka bağımlı olmadığı gibi, siyasete, sosyal durumlara hatta dine bile bağımlı değildir.
Diyeceksiniz, dünyada dinle yönetilen pekçok ülkede var. Oradaki hukuk dine bağımlı değil mi? Hayır kanun koyucu istediği kanunu koyabilir. Hukuk kanun koyucunun hangi kanunu koyduğu ile uğraşmaz. Savcı, avukat ve hakimlerin tek görevi vardır. Mevcut genel haklar çerçevesinde var olan kuralları uygulamak. Bu kuralları yasakoyucu hangi niyetle yaptı, dinden mi etkilendi, halktan mı etkilendi. Bu hukukun bu üç mesleğini yapanların sorunu değildir.Görevi de değildir.
Ancak hukukçu olmak ve doktrin üretmek istisna, Halkı aydınlatabilir, düşüncelerini açıklayabilir ama sonuçta hiçbir hukukçu kanun yapmaz. Sadece ama sadece uygular.
Sonuç olarak YUKARIDAKİ YAZIDA yazar hukukun bağımsızlığından dem vurarken de ( Sayın Ragip Atay'ın çok güzel anlattığı gibi) bunu tek bir gözlükle yargılamaya çalışmış. Yargı bağımsızlığının gittiğine örnek vermek için Sayın Cumhurbaşkanımızdan örnekler vermiş. (heralde AKP'nin kuyruguna basılmış gibi bağırdığını çabuk unuttu) Türk Silahlı kuvvetlerinin itibarını da işin içine sokmuş. Sanki savcıyı meslekten ihraç eden TSK. Suçlanması gereken TSK değil. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu bunu unutmayın. Etki altında kaldıysa d a onlar suçlu. Bu arada ısıtıp ısıtıp şemdinli davası gündeme geliyor. ama hangi boyuyla insan hakları. Ulan basılan polis evlerini d emi asker bastı. Okula giden batılı öğrencileri de mi polisler tartıkladı.
Şemdinli de VATAN MI İSTEDİNİZ ULAN! BEŞİKTEKİ BEBEDEN. |
Benna |
Savcı halkın değil devletin adamı olmalı mantığı var kimse bana aksini iddaa etmesin lütfen.
savcıya meydan göründü bayraklar fora TSK nın itibarı kurtuldu. bir daha hiçbir 'densiz' TSK ya laf edemez. onlar ancak kendi itibarlarını korurlar kendi mahkemeleri var kendileri yargılarlar ama hiçbir sivil laf edemez..... |
Benna |
Sayın Sinkay 'hukuk' ve ' kanun' farkı mesele. saddam ın da kanunları vardı onları iyi uygulayan iyi hukukçumu oldu sizce? |
Av.Bahattin Yıldız |
Alisinkaya'nın lan lı konuşmasına teessüflerimi belirterek başlıyorum.
Terör Kimsenin Tekelinde Değildir... İlla Terör eylemi için terörist bir örgüte de mensup olmak gerekmiyor...
Evet!... Çocuk öldürmek, terör eylemleri suçtur, kınıyorum. Ama kundaktaki bebeleri öldüren yapıyla mücadele ederken, bebelere, masum insanlara zarar verildiği takdirde bunu da kınarım. Benim bu kınamama benzer kınamaları, sağdan soldan illegal örgütlerden yapan olursa bu da umurumda değil. Benim onlardan biri olduğumu göstermez.
Terör örgütlerinin mevcut düzenle kendilerini bağlı saymadan eylemlere giriştiği malumumuzdur. Eylemlerinin bir amacı/etkisi de toplumda infial meydana getirmesidir.
Bunlarla mücadele eden yasal güçlerin diyelim ki, hukuku sayarak, hukukun dışına çıkarak eylemde bulunması halinde bu eylemlerine ne gözle bakacağız?... Bu durumda gerçekleştirilen eyleme de Terör demeyecek miyiz?... Bir terör eyleminden binlerce kat daha fazla toplumda infial meydana getirmeyecek mi?...
Peki bu tür hareket ettiği şüphesiyle o görevliler hakkında soruşturma yapılmasın mı?... Soruşturmayı, araştırmayı yapan kurum ve savcılık şu taraftan bu taraftan, arkasında şu var bu var diyerek şüpheli durumların araştırılmasının üstü mü örtülsün...
Susurluk skandalı sonrasına ne tesadüftür 28 şubat süreci denk gelmiştir. ABD'nin ortadoğu politikasına ayak bağı olacak malum iktidar suni gündemlerle (hata yapmaları sağlanarak) devrilmiş, yerine başka iktidarın gelmesine neden olunmuştur. O gelen iktidarın döneminde oluşan ekonomik kriz ile neredeyse para karşılığı 1 Mart 2003 tezkeresinin kabullü gerçekleşecekti. Susurluk skandalının araştırması kutsal alanda fren yapmıştır.
Yeni Terör Yasa Tasarısında Şemdini skandalı nedeniyle her tür terörü içeren bir düzenleme yapılması gerekirken aksine hareket edilmiştir.
Kutsal alanlara yönelik bilgi, bulgu bulan savcılar, istihbarat görevlileri şu veya bu şekilde görevden alınmaya başlandığında ne olacak?... Millet devletin gücünü, devletin kurallarına uymadan yasadışı kullanacak görevlilere karşı suspus olacak, savcı araştıramayacak, yasaya bağlı diğer görevliler bildiklerini yansıtamayacak bu durumda ne olacak?...
Haklarını aramak isteyenler ne yapacak?...
Durum tehlikeli!... Bu olay salt bir savcı iddianamesi olayı değildir....
Hem bazı şüpheler varsa bu şüphelerin öncelikle olumlu ya da olumsuz giderilmesi gerekmez mi?...
Bu ne benzerliktir. Susurluk skandalında üzeri örtülen gerçekler, Şemdinli skandalı sonrasında da örtülmek isteniyor. Ve yine bir benzerlik, İrtica tehlikesi var diyerek düzenlemeler yapılıp millet sus pus bırakılırken, bu kez Terörle mücadele yasası ile bu suskunluk sağlanacak... Ve yine ne benzerliktir ki, Irak işgali öncesine tesadüf eden olgular, İran işgali öncesinde yeniden bilinçli ya da bilinçsiz sergileniyor...
Evet! Şimdilik son söz; kaybeden Ülkemiz ve toplumu olurken, nedense hep kazanan ABD oluyor. Tıpkı önceki darbeler sonrasında olduğu gibi...
|
commodore1tr |
Aslında bu tartışmayı TSK- YARGI formunun altına koyup yukardan aşağo tekrar okumakta yarar var. O zaman neyin ne olduğu daha iyi anlaşılıyor...
Saygı duymaktan başka bir değer veremediğim sayın Vatanım' ın yazısı haricinde görüşleri okuyup anladım katıldığım yerlerde var katılmamın mümkün olmadığı yerlerde var..
Sayın vatanım MİT müsteşarı diyip işim içinden çıkmışsınız ama MİT TSK ya bağlı değilki Gen:Kur u ilgilendiren her işin içinde olup karar versin. Kaldıki onamı kalmış bu kadar üst düzey bir tartışmada onun fikri..
Sayın av. Mine Uzun altına imza atacağınız yazının altına imza atmaya devam ediniz Ali kardeşimiz bir çok noktaya değindiği için genelde yazmıyorum ama unutmayın ki SAVCILIK diye bir kurum yoktur avukat olarak çok iyi bilmeniz gerekir. Savcılar CUMHURİYETİN SAVCISIDIR o yüzden cUMHURİYET SAVCISI diye anılırlar. Gerek o gazete gerekse yazarları CUMHURİYETE düşman olduklarından bu TEMELİ kullanmadan alttan alta devleti dincileştirmeye çalışıyorlar. Halkın savcısı ne demekmiş ilk okunduğunda çok masum gibi görünen bu ifadeyi biraz dikkatle okursanız ne kadar tehlikeli bir söylem olduğunu anlarsınız ve belki imza atarken bir kez daha düşünürsünüz. O yazı bazı haklı konulara da değinerek tam bir saptırma yazısı olduğu gün gibi ortada olan bir yazı... Haklı olayların etrafına yuva yapmış şeriat beklentisi tiplerin yanında olmayınız...
Savcının ihraç kararını temelinde neler yattığı aslında çok açık bunu sağa sola çekerek 'ADALET YARA ALDI' maskesi altında savunmak anlamlı değil. Bu saflıkla bir sitede bir sürü hakim olmamalıydı diye yazmışlar... Şemdinli de Patlayan bombadan önce de bir sürü olay oldu Van YY Üniversitesi Rektörünü tutuklamaktan başka bu savcı ne yapmış ? Tutuklu bir üst düzey üniversite yöneticisi intihar etti ne oldu ? Kimin ihmalini buldu savcı ? Bomba patlamadan üç gün önce dinlenen telefon kayıtlarından özellikle bombalanan kitapevi sahbinin sırf PKK yı öven ve bombalamanın olacağı izlenimini kuvvetle belirten konuşmalarının deşifresini istihbarat kendisine verdiğinde ne yaptı ? KOCA BİR HİÇ... Olay gümbür gümbür geliyorum dedi... Ne oluyor ki diye Askeri cihed olaya mülaki oldu bomba patladı savcı coştu kükredi... İlk yazımdada ( diğer fomda ) belirttiğim gibi baharda bölge kaynayacak ve bu iddianame yüzünden TSK sabıkalı gibi görünecek demiştim bakınız kaç ay önce yazdıklarımız gerçek oldu Yarbay rütbesinde dahi şehitler gelmeye başladı Bu arada bu savcı neredeydi ? Bir terörist hakkında davası varmıydı sindimi ? Yasalara saygılı ve düzgün insanlara çok ağır hitamlarla dava açmak kolaydır. Maliye bakanıda kümesteki tavukları iyice yolup kümes dışıyla asla uğraşmıyor ya buda aynısı zaten kanun içinde olanlarla uğraşıp kanun dışındakilere bakmadı bile.. Üstüne üstlük PKK itirafçısı olduğu halihazırda birçok yasadışı organizasyon içinde bulunan devleti dolandıran ve PKK sempatizanı olduğunu gizlemeyen birisinin Mecliste ki komisyona verdiği ipe sapa gelmez dayanağı ve delili olmayan bir ifadeyi meclis komisyon kararı olmaksızın ve meclis gündemine gelip kabul görmeden hemde 22 sayfa gibi uzun bir şekilde almak ve buna dayanarak iddianame açmak hangi aklın hangi sağduyunun ürünüdür ?
Bazı arkadaşlarımız sapla samanı karıştırmışlar ki bir olayın anlaşılmasındaki en zararlı nokta burasıdır. Bu olayın ne susurluk la nede köylüye dışkı yedirmek gibi bir insanlık suçuyla ilgisi benzerliği yoktur. Cumhuriyet Savcısı haddini vede yetkisini çok ama çok fazla aşmıştır. Bir arkadaşımız ki hukuk bilgisinin bende çok öteye olduğu önündeki sıfattan belli olan bir arkadaşımız ' her iddianame böyle incelenrse ortada savcı kalmaz adı üstünde iddianame bu' demiş ki ağzım açık kaldı.. Ben sallayayım sonrası allah kerim diye iddianame olurmu ? sayın avukat Şimdi ben kalksam ciddi bir kuruma veya topluluğa ' bunların çoğu eşcinsel ' desem çıksam işin içinden olur mu? yahu ordan burdan duydum ne olacak ki iddia deriz biter olur mu ? Bence olmaz...
Cumhuriyet savcısı artık kendisini nerede gördü ise ;Jandarma genel komutanlığına direk 780 sayfalık yazı yazarak 'Jandarma Genel Komutanı Türkeri'ye :"Terörle mücadele gibi çok ciddi konuda daha duyarlı ve daha dikkatli çalışma yapması gereken silahlı kuvvetlerimizin terör örgütü ile bağlantısı olan Orhan Tekin isimli kişi ile çalışma sebeplerinin, kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklanarak, durumun bir rapor halinde Başsavcı Vekilliğimize gönderilmesi hususunda gereği rica olunur."Diyor ve eklerinde Jitem ve emasya planlarından isimlerde vererek çok gizli bilgileri deşifre ettiği yetmiyormuş gibi TSK yı sorguluyor ne demek 'kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklanarak' bunun açıklamasını yapacak birisi var mı acaba ? Sonra bu cumhuriyet savcısı bilmezmidir ki hiyerarşide ast üst ilişkisi vardır vede sözcükler çok dikkatli seçilmelidir . Nasıl bir ruh hali içindeyse yazısınıda 'rica ederim ' diye bitiriyor. Yani kendisini TSK nın üstü konumunda görüyor. O kadar uzun boylu değil... ARZ edebilir sadece .....
Kaldıki olayın bir diğer boyutu hiç görünmezden geliyor TSK basına sızan iddianameye ve olaylara anında tepki göstermedi bekledi bekledi ancak Maalesef devletimizin hantal yapısı bu kadar duyarlı bir konuda bile çalışmaya başlamayınca genede çok sert olmayan bir açıklama ile ( Dikkat buyurunuz bir gazeteci biz sizden muhtura gibi açıklama bekliyorduk bile dedirtecek yumuşaklıkta ) serzenişte bulununca başta AKP olmak üzere herkes bir anda hareketleniyor. Ve bu güne geliyoruz.
Ve gene nedense sayın sarıkaya ihraç kararını ; itiraz edeceğini v.s hep CUma namazı çıkışlarında duyuyor söylüyor ne tesadüf değil mi?
Bir arkadaşımız da AİHM sine gidebileceğini söylemiş ama AİHM bu konulara bakmadığı gibi tavrı çok net gitsede kazanma şansı yok..
SEvgili Ali hukuk bu olayda yara almamıştır. Karar ağır olabilir o tartışılır ama yara aldığı kısmına katılmıyorum ki kapılar ardında konuşulan ve buraya tam yazamadığım nedenlere bakarakta geç bile kalınmış bir karar olduğunu düşünüyorum.. Ama hukukumuz zaman zaman yaralar almaktadır. Örneğin yassıada yargılamaları hukuk yarasıdır. Mamak hukuk yarasıdır. Deniz gezmiş olayları hukuk yarasıdır. Eylül sonrası bazı yargılamalar hukuk yarasıdır. Ama unutmamak lazım hukuk yaşayan bir olgudur yara ala yara aça doğruyu bulacaktır. Yeter ki bu uğura başkoyanların sol göğüsleri altındaki cevher kararmasın.... |
microcosmos |
quote:Altına imzamı atacağım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim:
https://www.zaman.com.tr/?hn=278299&bl=yorumlar&trh=20060422
Ekleyen: Av.Mine Uzun - 24/04/2006 : 10:40:14
|
dreyfus davası yüzbaşı dreyfus un , devlet sırrını satmakla yargılandığı, hiç bir somut delil olmadan hazırlanan bir iddianame ile başlayan, dreyfus un avukatlarından gizlenen bir dosyanın hakime ulaştırılmasıyla devam eden, bir el yazı karşılaştırmasıyla yetinilen bir skandallar zinciridir. dreyfus ordudan ihraç edilmiş, rütbesi geri alınmış, sanık ayrıca ömür boyu sürgün cezasına çarptırılmıştır.
yazar emile zola nın bir gazetede yazdığı '' itham ediyorum '' isimli yazı dizisi sonucunda tüm kamuoyu ve fransız aydınlar davaya müdahil olmuş sonuçta uzun bir yargısal sürecin sonunda dreyfus aklanmıştır.
bu haliyle sayın savcı ve dreyfus davası arasında bir bağ kurulacaksa belki ters bir bağ kurulabilir. yoksa sayın savcı yı dreyfus diye nitelemek yanlış olur.
HSYK nin hukukçu üyeleri meslekten men görüşündeyken müşteşar karara muhalif kalmış. şimdiye kadar müsteşar kuruldan çıkarılsın , kurulun bağımsızlığı zedeleniyor deniyordu.
Kanımca kurul yargı bağımsızlığını kollayan bir karar almıştır. Şemdinli olaylarıyla ilgili üç astsubay ve uzman çavuş ve bir general i sanık yapmak komik, komik olduğu kadar ilginç, insanı düşündüren bir yaklaşımdır. dikkat edin astsubay ve general arasında bir rütbe yok yargılananlar arasında. ne bir albay, ne bir yüzbaşı. uzman çavuşlar, astsubaylar ve bir general.
bu yaklaşım ister istemez bir kasıt mı var kuşkusunu uyandırıyor insanda.
jandarma ya müzekkere yazıyorsunuz, ''teröristlerle ne işiniz vardı'' diye. allah aşkına böyle yazı mı olur, ülke genelinde yetki sahibi bir savcısınız, yetkileriniz eski dgm savcısı ile aynı.
şemdinli de gönderden indirilen bayrak, linç edilmeye kalkışılan kamu görevlileri, okula gidemeyen memur çocukları. ve ayaklanan halka hak veren bir savcı!
van da bir üniversite, ortaçağ mederesesinden farksız, tarikat ve laik devlet düşmalarının örgütlendiği bir yer. üniversitenin laik rektörünü sanık olarak mahkeme huzuruna diken bir savcı!
devleti koruyanlardan korumak diye bir söz icat edildi son yıllarda. rektör suç işlediyse yargılanır , general kritik görev yapıyor diye korunmaz. buna kuşku yok. ayrıca kimsenin ''biz laik devleti koruyoruz'' diyerek suç işleme lüksü de yok. üstüne gidilmelidir.
ancak ihale yolsuzluğu yapıyorlar diye dava açıyorsanız, sanık sandalyesinde ihale komisyon üyelerinden kimse bulunmuyorsa, yalnızca ita amiri konumundaki rektör varsa ortada tuhaf bir durum vardır.
bu arada kavram kargaşasına gerek yok, savcı halkın değil elbette devletin adamıdır. türkiye de kanunlar batıdan alındığı ve bu yolla modernleşme seçildiği için halk beğense de beğenmese de kanunlar uygulanır, keyfiyete yer yok, halk beğenmezse zorla uygulanır.
savcı nın ihracını '' demekki bazılarına hala dokunmak olası değil, hukuk devleti zarar gördü '' şeklinde yormak mümkün değil. bu çok dar bir bakış açısı olur.
belli ki devletteki uçlar arası bir mücadelenin kaybeden tarafı olmuştur sayın savcı. meslekte 30- 40 yılı geride bırakan yüksek yargıçların altısının birden ihraç oyu kullanmasında bu bakımdan yadırganacak bir yan yoktur, yadırganmamalıdır da. |
Av.Bahattin Yıldız |
YA SAVCI HAKLIYSA?...
Şemdinli'de halk tarafından kıskıvrak yakalanıp güvenlik güçlerine teslim edilen ve hakkında iddianame düzenlenen Ali KAYA hakkında; daha önceden birçok hukuka aykırı, yasadışı eylemleri olduğu ve bu şahıs hakkında yapılacak bazı soruşturma ve incelemelerin Diyarbakır'da 7.Kolordu Komutanı olarak görev yapan Sayın Büyükanıt'ın koruyucu kanatları altında bulunduğundan gerçekleştirilemediğine dair medyada dolaşan bazı söylentiler var.
Bu sadece bir söylenti... Gerçekliği savcıların eli kolu bağlı olduğundan ne kadar doğru olduğu araştırılamadı...
Bu şahıs hakkında Sayın Org. Büyükanıt'ın 'iyi çocuktur, ben onu tanırım' mealinde beyanatını anımsatmak gerekiyor...
Yanlış veya doğru adam, Söz TV'nin sahibinin tanık ifadesi...
En azından bunlar bile bir başkası hakkında olsa derhal yetkili savcılar tarafından iddianamede geçebilecekken, gerekiyorsa yetkili mahkemesine, kurumuna göndererek hakkında gerekli inceleme, soruşturma başlatılması için talepte bulunabilecekken, isim ve kurum farklı olunca kıyamet kopuyor...
Bu böyle olunca söylenti düzeyinde kalan konular benim daha çok dikkatimi ve şüphemi çekmeye başlıyor...
Bir savcı, yaptığı soruşturmayla ilgili olarak tüm yazışmalarında RİCA kelimesini kullanabilir. Bırakın Savcıyı, İcra Müdürü bile görevi dahilinde mahkeme dışında ki tüm yazışmalarında RİCA kelimesini kullanır.
Evet!... Sayın Ferhat SARIKAYA, kim ne derse desin, kim şu ya da bu amaçla desteklerse desteklesin 'en azından cılız ya da güçlü sayılabilecek üzeri hala karanlık bazı iddiaları,' sorumlu bir savcı olarak İddianamesine girdirme cesaretini göstererek görevini ve sorumluluğunu yerine getirmiştir, tıpkı SACİT KAYASU'nun sorumluluğunu yerine getirdiği gibi...
FERHAT SARIKAYA'LAR, SACİT KAYASU'LAR ÇOĞALMADIKÇA DEMOKRASİ-HUKUK LAFTA KALAN MİLLETİ UYUTAN KAVRAMLAR OLACAKTIR...
FERHAT SARIKAYA'LAR-SACİT KAYASU'LAR CEZALANDIRILDIKÇA DEMOKRASİ HUKUK VE HALK CEZALANDIRILACAKTIR.
FERHAT SARIKAYA'LAR-SACİT KAYASU'LAR OLMADIKÇA DARBELER, FAİLİ MEÇHULLER DEVAM EDECEKTİR...
Benim öngörülerimi şu anda kısır tartışmalarda bulunan Demokrasi ve hukuktan yana tavır aldığını belirterek Ferhat Sarıkaya'yı eleştirenler belki ileride anlayacaklardır umarım.
|
karakolal |
TÜRK USULÜ ''HUKUK DEVLETİ'' ANLAYIŞINA YENİ BİR ÖRNEKTİR.ASKERİ BÜROKRATİK OLİGARŞİNİN HUKUK TANIMAZLIĞI VE BİRBİRLERİYLE OLAN SİSTEMİ ELE GEÇİRME VE SİSTEMİ ELDE TUTMA KAVGASIDIR.BENİM DEDİĞİM Mİ OLACAK YOKSA SENİN DEDİĞİN Mİ...BENİM İDEOLOJİM Mİ HAKİM OLACAK YOKSA SENİN Kİ Mİ?KAVGA BUDUR BU KAVGANIN SONUÇUNDA KİM NE KAZAN DI ELDE VAR SIFIR.YİNE TEK KAYBEDEN HUKUK SİSTEMİ OLDU.
SİSTEM ELEŞTİRİSİNİ YAPTIKTAN SONRA KİŞİLERE DEĞİNECEK OLURSAK
SAVCI İDDİANAMESİNDE HATALAR YAPTI FAKAT BU HATALAR SAVCININ MESLEKTEN MENİ Nİ GEREKTİRMEZ.UYARI VEYA BELKİ ZORLARSAK KINAMA VERİLEBİLİRDİ;SİYASİ VE İDEOLOJİK BİR BAKIŞ AÇISIYLA HAREKET ETTİ.BELKİ İKTİDARDAN BAZI DESTEKLER ALMIŞ TA OLABİLİR.
GENERAL BÜYÜKANIT MAHKEMEYE GELİRİM İFADEMİ VERİRİM.DEMEKLE HUKUK DEVLETİNİN NE OLDUĞUNU İFADE ETMİŞTİR.ASTSUBAYI TANIRIM İYİ ÇOCUKTUR DEMESİ BİR GENERALE YAKIŞMAYAN KELİMELERDİ.DİYECEĞİ KELİME BABAM DA OLSA SUÇ İŞLERSE CEZASINA KATLANIR OLMALIYDI.BUNU DA NOT ETMEK LAZIM.TERÖRLE MÜCADELEDE BÜYÜKANIT I İDDİANAMEYE SOKMANIN BİR ANLAMI OLMADIĞI AÇIKTI.BÜYÜKANIT DEMOKRAT BİR TAVIR SERGİLEMİŞTİR.YİĞİDİ ÖLDÜR HAKKINI VER. |
commodore1tr |
Özkök: Şemdinli'de haksızlığa uğradık
Genelkurmay Başkanı, savcı Sarıkaya'nın ihracıyla ilgili, "Yargıya bir müdahalemiz olamaz" dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, "Şemdinli'de biz mağduruz" derken Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten ihracıyla ilgili "askerin yargı üzerindeki hakimiyeti arttı" yorumlarına son noktayı koydu: "Genelkurmay böyle şeylerle uğraşmaz. Biz bir haksızlığa uğradık. Bizim şikayetimiz vardı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bir karar verdi. Bizim şikayetimiz üzerine mi bakanlığın başvurusu üzerine mi karar verdi, belli değil. Bize çok aleni dil uzatanlar için bile böyle bir şey söylemedik. Yargı gerekeni yapmıştır. Bir müdahalemiz, etkimiz
olmaz." |
alisinkay |
quote:Alisinkaya'nın lan lı konuşmasına teessüflerimi belirterek başlıyorum.
Terör Kimsenin Tekelinde Değildir... İlla Terör eylemi için terörist bir örgüte de mensup olmak gerekmiyor...
|
Sayın Büyüğüm Lanlı konuşmamı her konuyu saptırıp bir tarafa çeken ve devletin güçlerini karalamaya çalışanlara karşı yaptım.
Kusuruma bakmayın.Yaşım biraz küçük.Daha çok şey öğreneceğim.Başbakanımızın ağzından "Lan" Kelimesini duyunca ben de iyi bir şey olduğunu sandım. Ancak Türk Dil Kurumunda arattığımda aşağıdaki anlamı buldum.
lan
ünlem, kaba
[:I]
Bu yüzden herkesten özür diliyorum.Başbakanımızın yönlendirmesinden etkilendim.Ancak beşikteki bebenin şemdinlide suçu neydi onu da hala anlayabilmiş değilim.
Sayın Benna,
Avukat, Hakim ve Savcı'nın görevi mevcut yasayı uygulamaktır. Ancak Avukat, Hakim ve Savcının bunun dışında birde hukukçu kimliği vardır.
Savcı olarak Saddam'ın kurallarını uygulamak zorunda kalabilir.Uygulamalıdır da.Ancak hukukçu olarak bu eleştirilebilir. Sayın Commodore'un dediği gibi Savcılar adı üstünde cumhuriyet savcılarıdır. Halkın yada belli bir çoğunluğun adamı değildir. Onun görevi mevcut kuralları tarafsız bir biçimde uygulamaktır. Buradaki tarafsızlık çok önemli.Çünkü halkın adamı halkın (en azından çoğunluğun) tarafında olur.
Sayın Commodore,
Olayda hukuk yara aldı.Ama bu yarayı TSK açmadı.Tsk mevcut kanunlar önünde kendi savunmasını yaptı. Zaten sayın Özkök'ün son açıklamalarından da bu görünüyor. Sayın Ragip Atay'ın dediği gibi hukuk bir yara aldı. Bu yarayı açan ise ne asker nede başka bir görevli.Bu kararı veren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu çünkü buradaki çoğunun da katılacağı nokta, Karar çok ağır olmuştur ve Savcıları psikolojik olarak etkileyecektir. Ancak buradaki sorun hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruludur.
Değerli büyüğüm Sayın Bahattin Yıldız'a katıldığım nokta Savcı bu konuda kendince doğru olanı yapmıştır. İddialar varsa elbette bu araştırılır. Ancak Sayın Bahattin Yıldız'da bana hak verecektir ki, sadece iddia olan bir durumda Savcı'nın mevcut kanunlar çerçevesinde yapması gereken bu dosyayı askeriyeye göndermekti. Ancak bu yapılmadı, bu yapılmadığı gibi İddianame gazetelere gönderildi.Manşetlere taşındı. Ayrıca bir savcı bir iddiayı değerlendirirken iddia makamının tutumunu, kişiliğini, siyasi görüşlerini de dikkate almalı diye düşünüyorum.
Sayın savcı iddia sahibinin güvenirliliğinden emin olacak ki başka delillere de ihtiyaç duymamış.
Neyse bundan çok daha önce konuştuğumuz gibi...Ki keşke o forumlarda da birkaç arkadaşımız dışında buradaki herkes olsaydı :(... yargı ve askeriye karşı karşıya ustaca getirilmiş. Askeriye bu işi çabuk atlatmış ama yargı hala üzerindeki etkileri ve Halkın karşısındaki yaralanmayı üzerinden atamamıştır.
Bir çeşit dansözler topluluğunun kıvırmalarını :) görüyoruz. Tıpkı devleti haklı bulan Danıştay kararının Gene Devletce sert bir şekilde eleştirilmesi gibi. O zaman yargı çok daha fazla yara almıştı. Adalet birgün herkese lazım olacak.Üzerinde fazla oyun oynamayın. |
Benna |
İçinizdeki 'sarıkaya' sustumu peki diye sormak istiyorum.
bu olayda Dreyfus yer değiştirdi diye düşünüyorum
|
yld19sm |
tartışmak güzel bir şey.ancak ve lütfen iddianameyi baştan sonuna kadar okuyalım lütfen.teşekkür ediyorum. |
Lawless1 |
Ne kadar ilginc... Hukuk ile ilgili bir sitede "Savci" Sarikaya'nin yaptigi muthis hatalardan bahsedilmiyor, "Sarikayalar cezalandirildikca, demokrasi gelmez" diye dusunulunuyor. Aman boyle gelecek demokrasi, gelmez olsun.
Hakkimda bir Savci dava acacak, benim adimi kotuye cikaracaksa, mutlaka ama mutlaka bu suclamanin delillere dayali olmasini isterim. Yok efendim, 100 iddianame yazarsiniz, belki 1'si hedefi vurur diye balik avlamak gibi Savcilik herhalde gene bizim sanssiz ulkemiz Turkiye'ye mahsus.
Sarikaya'nin yuzunden bir ogretim gorevlisi gereksiz yere hapishanede hayatindan oldu. Ne cabuk unutuldu?
Sarikaya'nin politik iddianamesi yuzunden (Daha Buyukanit Pasa'ya gelmedik), bir Rektor, tarihi eser kacakcisi ilan edildi. Meger tamamiyla yanlismis, bir celse'de beraat etti. Demek ki hic bir dayanaga basvurmadan, sirf Ataturkcu ve Cumhuriyete bagli bir Turk'u karalamak icin yapilmis bir iddianameydi. Dedim ya balik avliyoruz. Rastgele!
Yucel Askin her nasilsa tutuksuz yargilanmak uzere serbest kaldi, bu sefer hizini alamadi, General Buyukanit'i, AKP'li bir kisinin yardimiyla, cete kurmakla sucladi.
Boyle bir suclama yapacaksiniz, ki yapamazsiniz diye bir sey yok, mutlaka bu suclamayi saglam temellere oturtmaniz gerekmez mi? Normal vatandas bu cirkin ve hukuksuz iddianame'nin altinda yanar, kalirdi. Adi da bunun "Hukuk" olurdu. Tek fark, Sarikaya ve selefleri (Bu Savci'nin tek basina calismadigi asikar), bu sefer baltayi, kaya'ya sapladi.
Mesleginden oldu.
Uzulmeyiniz ama Avukatlik yoksa, AKP'den milletvekilligi her zaman mumkun. Van Milletvekili Sarikaya'ya hazir olunuz.
Benim sahsi gorusum, boyle bir Savci'yi meslekten cikarmakla, Turkiye'deki hukuk (maalesef iletilerden goruldugu gibi herkes degil), Politika'nin hukuga karismasina dur dedi. Bu da onemli bir adimdir. Allah razi olsun.
|
alisinkay |
Sayın Lawless,
Söylediklerinizde başından sonuna kadar haklısınız.Bir savcı görevini dikkatle yapmalı ve kendini padişah koltuğunda görmemelidir.Her iddiası delillere dayanmalıdır.
Ancak beni düşündüren savcının aldığı ceza değil.O tartışılır, ağır mı değil mi, başka neler yapılabilirdi.
Benim ise şiddetle eleştirdiğim nokta buna benzer hatalar defalarca yapılıyorken, Bizzat çocukluğumda yaşadığım olayı bir ara paylaşmıştım. İnsanların gelecekleri ile çok rahat oynanırken ve hiçbir suçu olmayanlara hapis cezaları verilirken, tüm bunları bir çete zihniyeti içerisinde yapan hakim ve savcılar hala mesleklerine devam ederken, özellikle Sarıkaya hakkında bu kararın alınması bende yargının bu kararı alırken etki altında kaldığını inandırıyor. Etki altında kalmasa bile ideolojik bir iddia hazırlayan savcıyı ideolojik bir şekilde meslekten men ettiklerini düşünüyorum.
Savcının olaydaki haklılığı yada haksızlığını ihmal ederek bu konuyu sorguluyorum. |
alisinkay |
Aşağıdaki link konusunda lütfen yorum yapar mısınız?
[url]https://www.hukuki.net/showthread.php?11070[/url] |
Lawless1 |
quote:Aşağıdaki link konusunda lütfen yorum yapar mısınız?
[url]https://www.hukuki.net/showthread.php?11070[/url]
Ekleyen: alisinkay - 26/04/2006 : 12:07:20
|
Alisinkay, Linkine baktim, benim verecegim cevaplar herhalde cogunlukla C olacak. Ama gazetelerden izledigim kadariyla A cevabi da verdim bir kacina.
Neden sirf Sarikaya, neden simdi diyorsunuz? Dogru. Yucel Askin olaylari sirasinda Sarikaya'ya ihtar bile gelmedi. Zaten benim soyledigim de buydu. Normal vatandas olsa, bu iddialarin altinda yanar, kalirdik. Onun icin Sarikaya'larin meslekten atilmalari en dogrusu. Ama farkindayim daha nice Sarikayalar var.
Demokrasinin Hukuk sistemi ile ne kadar ilgili oldugunu 1-2 sene once tartismistik. Sihirli bir formulu yok Bati gibi kurumlara ceki duzen vermenin. Yeter ki vatandas istesin. Ben son burdayken de siz bu islerle mesgul oluyordunuz. Kendiniz gibi dusunen, boyle konular ile ilginen Hukukcu arkadaslar ile biraraya gelin. Olusturdugunuz cekirdek grupla, pozitif seyler yapabilirsiniz. Burada sucsuz bir adami idam edeceklerdi, bir grup ogrenci, ve profesorleri mesai disinda calisip, hic tanimadiklari kisinin hayatini kurtardilar. Benim konum farkli ama universitedeyken bana verilen akil oturup kendi derslerime calisip, kendi isime bakmakti. Biraz vasat nasihat gibi geliyor bana simdi. Bu turlu calismalar sonra kendi kariyerinizde de yardimci oluyor, ufkunuzu aciyor.
Hukuk fakultelerinin puanlarini da artirmakta olumlu olur. En kaliteli ogrencileri almak lazim. Herseyde AB'nin bizi zorlamasini beklememek lazim. Bozuk olan duzeni degistirmek ve insanlari kurallara uymaya mecbur etmek, bizim elimizde. Bu arada ben yeni farkina vardim, ana sayfadan "Hukuki Gorus ve Yorum" a gelmisim. "Genel" forumlara gidip, oraya goz atayim. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
AKP Milletvekili Hüsrev Kutlu, meslekten ihraç edilen Van Savcısı Sarıkaya için 1 YTL'lik bağış kampanyası başlatılmasını istedi...
Atatürk'ün Meclis kulisinde yer alan mareşal üniformalı fotoğrafının kaldırılması ve yerine sivil resminin asılmasını isteyerek tepki toplayan AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, tartışma yaratacak yeni bir öneride bulundu. Kutlu, Şemdinli iddianamesi nedeniyle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından meslekten ihraç edilmesine karar verilen Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya için 1 YTL'lik bağış kampanyası başlatılmasını istedi.
Kutlu, hakkındaki kararın kesinleşmesi halinde Sarıkaya'nın avukatlık yapmasının mümkün olmayacağını belirterek, şunları söyledi:
"Hukuk dernekleri ve barolar tarafından Sarıkaya için bir yardım kampanyası başlatılması şık olur. Kampanya SMS aracılığıyla olabilir. Mesaj atarak vatandaşlar 1 YTL'lik bağış yapabilirler. Savcının bir sürü kaybı olacak, çalışamayacak. Bir kişinin savcıya 100 bin YTL vermesi uygun olmaz ama 100 bin kişi 1 YTL verebilir. Böylece maddi mağduriyeti giderilmiş olur."
Milliyet
Abdullah KARAKUŞ
*********
Yargının bağımsızlığını kimler istemiyor, yargı kimlerin etkisi altında?!!!
Milyonlarca aç, düşkün, bir dilim ekmeğe muhtaç insan varken bu kampanya neyin nesi? Vicdanlarını mı rahatlatıyorlar? "Bizim yüzümüzden savcı ekmeğinden oldu/olacak bari biz sahip çıkalım." mı diyorlar?..
|
alisinkay |
Yaaa evet,
Bu olayı bile bir kamuoyu ayaklanması haline sokmak isteyenler var.Birde bu adamlar bu ülkeyi yönetenler. Karardan rahatsızsanız hukuksal düzenleme yaparsınız. |
avukat hayri kılıç |
hayır işlerini adam gibi ceza muhakemeleri usulune ilişkin kanunlarda belirlenen yetki sınırları içinde yaptıkları takdirde bu pozisyona düşmezler iddia namede nelerin bulunacağı kanun tarafından belirlenmiştir bu sınırların dışına çıkmak kanun tarafından verilen yetkilerin kötüye kullanılması anlamına gelir.yetkin içinde ise sanık olarak adını yazdıktan sonra aşağıda eylemi anlatır davanı açarsın,yok eğer yetkin içinde değilse yetkili olana bir suç olduğunu tespit ettiğin eylem varsa gönderirsin. sanık olarak ismini yazamadığın kişi ile ilgili iddia namenin metninde işkembei kübradan atarak kişiyi zan altında bırakamazsın usül yanlış deniliyorsa o taürtışılır ancak türkiye binlerce yıllık devlet geleneği olan bir yapıdır aklına esen hangi makamda olursa olsun kafasına göre iş yapamaz. yaparsada farklı bir uygulama ile karşılaşacağını sanmasın dereler eninde sonunda mecralarına döner.saygılar
|
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Peki Sayın Savcı Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki yetkisini, sınırlarını aştığını bilmiyormuydu? |
Av.Abbas Bilgili |
Bu konuya siyasal gözlüklerle değil; hukuksal açıdan bakmak gerekir. Savcının iddianamesi özensiz ve hatalıdır. Ancak görevden ihraç kararı da yanlış bir karardır. Toplum olarak normalleşmeyi bir türlü beceremiyoruz. Savcı hukuksal anlamda yetkisini aşıyor, ancak "yüce otorite" de "ihraç" kararı ile "haddini bildiriyor." Oysa olması gereken "yetkiyi aşmamak" ve yetkiyi aşanları "makul sınırlara" çekmek. HSYK'nin ihraç kararı kesinlikle aynlış ve aşırı bir karardır. |
alisinkay |
quote:Bu konuya siyasal gözlüklerle değil; hukuksal açıdan bakmak gerekir. Savcının iddianamesi özensiz ve hatalıdır. Ancak görevden ihraç kararı da yanlış bir karardır. Toplum olarak normalleşmeyi bir türlü beceremiyoruz. Savcı hukuksal anlamda yetkisini aşıyor, ancak "yüce otorite" de "ihraç" kararı ile "haddini bildiriyor." Oysa olması gereken "yetkiyi aşmamak" ve yetkiyi aşanları "makul sınırlara" çekmek. HSYK'nin ihraç kararı kesinlikle aynlış ve aşırı bir karardır.
Ekleyen: Av.Abbas Bilgili - 28/04/2006 : 20:32:39
|
Ya aslında anlatmak ne kadar kolaymış :) Peki Sayın Abbas Bilgili acaba bu aşırı ve yanlış karar acaba gerçekten kendi iradeleri ile mi alındı.Yani hiç etkilenmeden, hukuksal gözlüklerle bakarak mı bu kararı aldılar? Ne dersiniz? |
Av.Abbas Bilgili |
HSYK'nın savcıyı ihraç kararını özgür iradesi ile mi yoksa etki altında mı verdiğini soruyorsanız; benim kişisel kanım, etki altında verdiği yönündedir. Genel Kurmay'ın "gereği yapılsın" şeklindeki açıklamalarının etkili olmadığını söyleyebilmek için saf olmak gerekir. Benim vurgulamak istediğim husus şudur; savcı yanlış yapmıştır ve savcıya yapılan da yanlıştır. Savcı bu yanlışı; tecrübesizliğinden de yapmış olabilir, kendini ön plana çıkarma psikolojisinden de yapmış olabilir veya birilerinin gazına gelerek de yapmış olabilir. HSYK da bu konuda makul ölçülerin çok dıışına çıkarak yanlış yapan savcının meslek yaşamını bitirmek gibi bir vahim (aşırı) karar vermiştir. Biz adli yaşantımızda savcıların özensiz ve yanlış iddianameleri ile sık karşılaşıyoruz ve bu "dandik" iddianamleri yazan savcılara ceza veren bir HSYK'yı da göremiyoruz. Ama bu "dandik" iddianameler yüzünden sıradan vatandaşlar yargılanıyorlar.
Toplum olarak "normalleşme" sürecine bir türlü giremiyoruz. Eski tabirle "ifrat ve tefrit" içerisindeyiz. Vur denildiğinde öldürüyoruz. Ölçüyü bir türlü tutturamıyoruz. Atatürk anıtına çelenk koyarken sakız çiğnemek ne kadar densiz (aşırı) bir davranış ise sakız çiğnedi diye adamı tutuklamak da o kadar yanlış (aşırı) bir davranıştır. Her iki davranışta da ölçü kaçmıştır. Bir milletin saygı duyduğu büyük bir adamın anıtına çelenk koyarken sakız çiğnenmeyeceğini bir belediye başkanının bilmesi gerekir. Bu davranışın bir "hakaret" değil, bir "saygısızlık" olduğunu da tutuklama kararını veren hakimin bilmesi gerekir. "Saygısızlık" ile "hakaret" arasında fark vardır; saygısızlık toplumca kınanan bir davranış iken; hakaret suçtur. Bu ayrımı "temel hukuk bilgisi" olan bir hakimin bilmesi gerekir. Bazı ünlü hukuçular da sakız çiğnemenin hakaret değil, saygısızlık olduğunu basına yaptıkları açıklamlarda söylemişlerdir. Saygısızlığın cezasını toplum kınayarak verir, suçun cezasını vermek devlete aittir. Hakaret boyutuna varmayan bir saygısızca davranıştan dolayı insanları tutuklamak yanlıştır. Baştan beri söylediğim "normalleşme teorisi" burada da gündeme gelmektedir. Saygılarımla... |
ÇAĞRI |
Bence bir ülkede yargının bağımsız olup olmadığı tartışılmadan önce,adaletin o ülkede ne derece olup olmadığı tartışılmalıdır. Adaletin olduğu yerde bağımsız yargı mutlaktır.Biz direk yargıyı değilde adaleti yargılasak belki sorunu çözeceğiz.Yargının kökü adalettir.Suyu ateşin yüzüne değilde, köküne tutarsak daha çabuk söner. |
Av.Fırat Bayındır |
Anadolu Ajansı
Sarıkaya'nın ihraç gerekçesi...
"YARGININ YIPRANMASINA SEBEBİYET VERMİŞTİR"
ResimANKARA - Demircan Ülger - Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Şemdinli iddianamesini hazırlayan Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı meslekten ihraç kararının gerekçesinde, ''Savcının yetki sınırlarını aşarak gerçekleştirdiği eylem ve işlemler, yargı erkiyle diğer anayasal kuruluşlar arasındaki güven ortamının zedelenmesine ve yargının yıpranmasına sebebiyet vermiştir'' denildi.
Sarıkaya'nın dikkatli ve özenli davranmadığı vurgulanan gerekçede, tanık ifadelerini iddianameye aktarırken Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve diğer askeri yetkililer hakkında öne sürülen iddiaların kötü niyetli kişilerce gerçek olaylarmış gibi kullanılabileceğini öngördüğü, ifadelerin bu bölümlerini ayıklayarak iddianameye koyduğu kaydedildi.
Gerekçede ihraç kararının diğer gerekçeleri şöyle sıralandı:
#8226; Yargının siyasallaşması iddialarına hak verdirecek şekilde siyasi konulara girmiş ve meclis araştırma komisyonu ile bağlantı kurmuştur.
#8226; Sarıkaya, böylece siyasallaşmaktan korunmaya çalışılan yargı erkinin yeniden tartışılır hale gelmesine neden olmuştur.
Sarıkaya'nın eylem ve işlemlerinin mesleğin şeref ve onurunu, memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte bulunduğu, sergilenen mesleki bilgi ve beceri düzeyiyle meslekte kalmasına olanak bulunmadığı kanısına varıldığı da bildirildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Karara katılmayan, HSYK Üyesi ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga da muhalefet şerhinde, genelgelere ve yazışma kurallarına uymaması nedeniyle Sarıkaya'ya kınama cezası verilmesi gerektiği görüşünde bulunduğu için çoğunluk kararına katılmadığını ifade etti.
----------------------------
Şimdi birileri, HSYK' nın bu gerekçesinin de birileri tarafından dikte ettirildiğini söyleyeceklerdir.Hukuku aracı kılarak, sahip olduğu sıfata sığınarak adeta bir siyasi manifesto niteliğinde iddianame düzenlenmiş olması karşısında ihraç kararını son derece doğru ve yerinde görüyorum.
Bu fikre karşı "yargı bağımsızlığı" "hakim ve savcı teminatı" gibi gerekçelere de bu olaya özel olarak asla katılmıyor ve benimsemiyorum. Bir kalkışma yapılmış ve bu kalkışma önlenmiştir.İşin özeti budur. Güzel bir deyiş vardır "kan kusar, kızılcık şerbeti içtim der" Bizde ise "kızılcık şerbeti içip kan kustuğunu söyleyenler" var. |
commodore1tr |
Ben baştan beri Sarıkaya'nın ihracının doğruluğunu savunuyorum. Çünkü burada hukuk uygulanmıştır. illede tartışılacak bir husus var ise o da ihraç değil 'kanunda ki ihraç cezasının niteliği' olmalıdır. Özellikle hukuk la uğraşan kişileri anlayamıyorum. 'Sarıkaya Suçludur ama ceza çok ağır olmuştur.' diyorlar heryerde kabul gören dört temel suç olduğu kabul ediliyor ve bu suçun karşılığını ilgili kanunu ilkokul çocuğunun önüne koyup bul desek 'ihraç' cezasını bulacaktır. Demekki o suçun cezası ihraç verilen ceza doğrudur.
Sapla samanı karıştırmamak lazım hukukumuzun kanayan yarası sayın Abbas Bilgili'nin deyimi ile 'dandik' iddianamelein açtığı yaradandır. Atasözümüzle ifade edersek bir deli bir kuyuya taş atıyor kırk akıllı çıkaramıyor. Hukukçu arkadaşlarımızın buradaki rahatsızlığı diğer 'dandik'iddianameleri yok etmeye çalışacaklarına bununda 'dandik' olarak kabul ve devamını istemeleri gibi bir yaklaşım içinde olmalarıdır.
Hukukun düze çıması sorgulanmaması için doğruya mümkün olduğunca yaklaşma ile olacaktır. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz bu unutulmamalıdır. Temel hukuk nosyonu olarak HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ kavramı bence baştan yönetsel hukukçularca sindirilmelidir. Yoksa durum HUKUKÇUNUN ÜSTÜNLÜĞÜ gibi gerçekten 'dandik' bir oluşuma doğru gitmektedir ki asıl tehlike burada yatmaktadır. Sarıkaya işte bu 'dandik' oluşumun bir örneğidir öyle hareket ettiği için bu sonuç ortaya çıkmıştır. Böyle bazılarının dediği 'sarıkayalar bitti mi?' ( Aslında Sarıkayayı övmek için söylemişler ama ben de kendime göre alıyorum ) sorusunun yanıtı maalesef hayırdır. Ancak 'sıradan insanların' davalarında bile aynı sistem isterse 'sarıkayalar birden biter' Zaten önemli olan sarıkayalar değil hukuktur.
İhraç cezası hatalı ise o cezayı düzenleyen kanun maddesi değiştirilmelidir. Yani olsa olsa kanun yanlıştır. Halihazırdaki kanunun yorumu doğrudur. Kaldıki kanun da doğrudur bence çünkü Cunhuriyet savcılarına canınız sıkıldıkça işkembe-i kübradan atamazsın diyen bir kanun maddesidir o. Sorun üstte olan uygulamanın herkese yayılmasıdır.
|
Lawless1 |
quote: Saygısızlığın cezasını toplum kınayarak verir, suçun cezasını vermek devlete aittir. Hakaret boyutuna varmayan bir saygısızca davranıştan dolayı insanları tutuklamak yanlıştır. Baştan beri söylediğim "normalleşme teorisi" burada da gündeme gelmektedir. Saygılarımla...
Ekleyen: Av.Abbas Bilgili - 29/04/2006 : 16:55:34
|
Sayin Bilgili,
Verilen ceza agir olabilir ama Sarikaya bunlari hak ettigi icin, ben sahsen rahatsiz olmuyorum. Herhalde avukatlik yapmasinda bir mani yoktur. Siradan bir vatandas olarak ihtar ve kinamaya lafim yok. Tek bir sartla. Eger kisinin kariyerinde onemli bir hasar meydana getirecekse, kabulumdur. Ama biz de insanlar o kadar piskin ve yuzsuzler ki, boyle cezalar yetismiyor. Hakimlerin oldugu bir baska hukuk sitesinde ankete katilanlarin yuzde 40'i Sarikaya'ya hic bir ceza verilmesini istemiyorlarmis.
Ciklet konusunda haklisiniz. Inadina saygisizlik yaptigini biliyoruz ama tutuklamak bizi hakliyken, haksiz duruma dusuruyor. Cikletcinin bir daha ki sefere secimleri kaybetmesi en guzel cozum yoludur. |
Av.Abbas Bilgili |
Daha önce de belirttiğim üzere savcının yaptığı "yetkiyi aşmak" anlamında yanlıştır, ancak savcının ihraç kararının da yanlış olduğunu düşünüyorum. Görüş bildiren tüm arkadaşların "seviyeli" olduğu sürece görüşlerine saygı duyuyorum. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil, ben de başkaları gibi düşünmek zorunda değilim.
Ancak, HSYK'nın etki altında kalmamış olsa dahi "etki altında kalmıştır" algılamasına yol açan bir durumun varlığı da inkar edilemez. Çünkü HSYK henüz karar vermeden önce bu konuda üst düzey yetkililerin açıklamları olmuştur.
Oysa Anayasa'da bu konuda net hükümler var. Bakın Anayasa ne diyor?
"Hiçbir organ, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz (T.C. Anayasası, md. 138/2)."
Telkinde dahi bulunmanın yasak olduğu bir konuda bizim üst düzey devlet adamlarımız ne yazık ki "telkin anlamına gelecek" laflar etmişlerdir. Bu nedenle ihraç kararını verenler etkilenmişlerdir kanısındayım, ancak etkilenme olmadıysa dahi "etkilendikleri konusunda yoğun bir kanaatın oluştuğu" da gözardı edilemez.
İhraç kararını doğru bulan arkadaşlara şunu sormak isterim; verilen ihraç kararının bir an için yanlış bir karar olduğunu düşünün ve bu yanlışlıktan nasıl dönüleceğinin yolu nedir sizce? Karar doğruysa diyecek bir şey yok. herkes yaptığının sonucuna katlanmalı. Ama kararda yanlışlık olduğu sonradan anlaşılırsa bunun telafisi nasıl olacaktır? İdam cezası verilen kişi hakkında karar infaz edildikten sonra (adam idam edildikten sonra) telafisi mümkün mü?
Konuya bu açıdan bakıldığında savcının da hak aramak gibi bir alternatifi olması gerekmez mi? HSYK kararları yargı denetimine tabi olmadığına göre bu savcı hakkını nasıl arayacaktır? Hiç olmazsa bu adama yargı yoluna başvurma hakkı verilmesi gerekmez mi? Hem yargı yolunu kapatıp; hem de savcı ve hakimliğini elinden aldıktan sonra ayrıca avukatlık dahi yapmasına engel olmak çok ağır değil mi?
Konuya bir de bu açıdan bakılırsa iyi olur diye düşünüyorum.
Selam ve saygılar. |
desperate |
Bir düşünelim... Evraklar Sarıkaya'ya geldi...Savcı Sarıkaya da tüm Türkiye'nin -tabiri caizse- diken üstünde olduğu bir konuda bir iddianame hazırladı.Ve bu iddianameyi de hiç kimsenin haberi,bilgisi,yorumu ve önerisi olmaksızın mahkemeye gönderdi....Bu ülkede (belki başka ülkelerde de) her nedense başarılar paylaşılıyor,hatta sahipleniliyor ama nedense başarısızlıklar,yanlışlar hep başkalarının oluyor.Bu ihraç kararı,Sarıkaya hakkında verilmiştir ama aslında ihraç edilen ve parmakla göstermeye hiç de gerek olmayan nice Sarıkaya'lar vardır,nice Sarıkayalar'ın kalemi vardır o iddianamede.Hukukçular daha iyi bilecektir.Sadece bir hukukçunun kalemi mi iddia etti?Yoksa kollektif bir sav mıydı?Ya da iddianame kimse görmeden mi ortaya atıldı?Peki başsavcı ve vekili hakkkındaki işlemler neden baştan gerçekleştirilmedi?Peki başka sorumlular da çıkacak mı?Yoksa bu kadar günah keçisi yeter mi?
İddianamenin "ne kadar hukukî olduğunu,ne kadar hukukun bağımsızlığını ve üstünlüğünü savunduğunu" yine hukukçulara bırakıyorum ki;görüşler ortadadır.Ne ilginçtir ki iddialar,yeni iddialara sebep olmuştur.
Acaba şimdiye kadar hazırlanan iddianamelerin ne kadarı hukuka uygundur?Mahkemeler iddianamelere -paralel- mi hareket etmektedir? Ya da Anadolu'nun herhangi bir ilçesinde her hangi bir savcı olayla hiç bağlantısı olmayan ve dahi bağlantı kurulamayacak olan kişiler hakkında sanıklık iddiasında bulunmamış mıdır şimdiye kadar? Bulunmuş ve o kişi beraat etmişse telafisi olmuş mudur?Savcı sorumlu görülmüş müdür?Bu karar yeni kararlara emsal olur mu?Artık iddianameler korkusuzca hazırlanabilir mi? HSYK bizi korur mu?(Ya da HSYK bizi siler mi?) |
Benna |
zaten amaç istediği gibi iddianame hazırlamak kimin haddine haddinizi bilin yoksa bildiririz. devletin belli kurumlarına dokunmayın mesaji değilmiydi. |
4JJustice |
Savcı Sarıkaya'nın hatalı olduğunu kabul edilse bile ,neden Yaşar Büyükanıt'ın ilgili kişi için ,olaydan hemen sonra söylediği 'Tanırım o askeri ,iyi çocuktur.' sözü neden unutuluyor yada 'unutturulmak' isteniyor?Bu söz zaten yargıya yeterince müdahale etmek olmuyor mu?
Ama yine de gelecekten umutluyum.AB müzakereleriyle her kurum şeffaf olacak ve herkes kendi işini yapacak............... |
Lawless1 |
quote:Savcı Sarıkaya'nın hatalı olduğunu kabul edilse bile ,neden Yaşar Büyükanıt'ın ilgili kişi için ,olaydan hemen sonra söylediği 'Tanırım o askeri ,iyi çocuktur.' sözü neden unutuluyor yada 'unutturulmak' isteniyor?Bu söz zaten yargıya yeterince müdahale etmek olmuyor mu?
Ekleyen: 4JJustice - 05/05/2006 : 22:30:48
|
Unutturulmak isteniyor diye bir durum yok. Buyukanit Pasa sadece sizin yazdiginizi soylemedi. O lafin hemen arkasindan "Eger bir suc islemisse, cezasini ceker" manasinda bir cumle sarfetti. Iki cumleyi birbirinden ayirdiginiz vakit cok farkli yorum cikiyor.
|
Benna |
işin ilginç olanı ise astsubayın paşa yı tanımaması! |
commodore1tr |
Niye ki?
Bende tanırım Orgeneral Büyükanıt 'ı ne var bunda ? Rahmetli Güven Erkaya Amiralimizide yakinen tanırdım Çevik Bir Paşa yıda İsmail hakkı karadayı paşayıda hatta Nejat Tümerden bu yana olan Dz. K.k nın tamamını şuanda resmen görevde olan bir çok general ve amirali şahsen tanırım ne var bunda ?
barodan avukatları tanımak ne kadar doğalsa doktoru hakimi savcıyı bu danormal Birlikte görev yapmışlar çok ilginç bir yaklaşım...
Askerliğin temeli disiplindir ama birbirini tanımama diye bir kavramı yoktur... |
Bugünün tarihi: 21/08/2025 01:19:46 |