Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Böyle hikayeler (ya da gerçek yaşam öyküleri) de olmasa insanlığımızı ve değerlerimizi tamamen unutacağız sanırım...
Anne, alti yasindaki lösemiyle savasan
ogluna bakarken dalip
gitmisti.Kalbi, aci içinde olmasina
ragmen,kararlilik duygusunun da
etkisini hissediyordu.Her ebeveyn gibi
o da oglunun büyümesini ve
umutlarini gerçeklestirmesini
istemisti. Ama bu, artik mümkün
degildi.
Löseminin buna firsat tanimasi olasi
degildi. Oysa o oglunun
hayallerini gerçeklestirmesini
istiyordu. "Bora! Büyüyünce ne olmak
istedigini hiç düsündün mü? Hayatinda
neler olmasini diledigin ve hayal
ettigin oldu mu?"
diye sordu.
-"Annecigim, ben büyüyünce hep
itfaiyeci olmak istedim".
Anne, gülümsedi ve.. "Dilegini
gerçeklestirebilecek miyiz bir
bakalim" dedi.
Daha sonra, Ankara'daki itfaiye
müdürlügüne gitti ve orada yüregi en
az Ankara kadar büyük itfaiyeciler ile
tanisti. Ona oglunun son
isteginden söz etti ve oglunun itfaiye
arabasina binip sehirde küçük
bir tur atmasinin mümkün olup
olmadigini sordu.
- "Bundan daha iyisini de
yapabiliriz.Eger oglunuzu Çarsamba
sabahi saat yedide hazir ederseniz, onu o gün
seref konugu yapar,itfaiyeci
kimligine büründürürüz. Bizimle itfaiye
müdürlügüne gelir, bizimle
yemek yer, yangin söndürmeye gelir.
Hatta bize ölçülerini verirsen,
ona üzerinde Ankara itfaiyecilerinin
kirmizi renk üzerine islenmis
ambleminin oldugu gerçek bir itfaiyeci
kostümü diktirir, lastik botları ısmarlarız
Hepsi Ankarada üretiliyor ''
Üç gün sonra, itfaiyeci Bora'yi aldi,
ona elbisesini giydirdi, ve
hasta yatagindan itfaiye arabasina
kadar eslik etti. Bora, itfaiye
arabasina kuruldu ve müdürlüge dogru
yol almaya basladi. Kendini çok
mutlu hissediyordu. O gün Ankara'da
tam üç yangin ihbari olmustu.
Degisik itfaiye arabalarina, hatta
itfaiye Müdürlügünün özel arabasina da binmişti.
Yerel televizyonlar da onu izleyip,
çekmislerdi. Hayallerinin gerçek
olmasi, gösterilen sevgi ve ilgi,
Bora'yi o kadar etkilemisti
ki,doktorlarin söylediginden tam alti
ay daha fazla yasamisti. Bir gece
bütün yasam belirtileri dramatik bir
sekilde yok olmaya baslayinca, hiç
kimsenin yalniz ölmemesi gerektigine
inanan bashemsire, aile
bireylerini hastaneye çagirdi. Daha
sonra Bora'nin itfaiyede geçirdigi
günü hatirladi ve itfaiye müdürlügüne
telefon açip Bora'nin bu dünyaya
veda ederken yaninda, özel kiyafetleri
içinde bir itfaiyecinin
bulundurulmasinin mümkün olup
olamayacagini sordu.
Itfaiye Müdürü; "Bundan daha iyisini de
yapabiliriz. Bes dakika içinde
oradayiz. Bana bir iyilik yapar
misiniz? Sirenlerin çaldigini
duydugunuzda, yangin olmadigi anonsunu
yaptirabilir misiniz? Sadece
itfaiyecilerin önemli bir
meslektaslarini ziyarete geldiklerini
söyleyiniz.
Ve lütfen onun odasinin penceresini
açiniz" diye yanitladi. Yaklasik bes
dakika sonra hastaneye çengel ve
merdiven tasiyan kamyonet ulasti.
Merdiveni açti ve Bora'nin 5.kattaki
odasina dogru yaklasti. Tam on
dört itfaiyeci Bora'nin odasina
tirmandilar. Annesinin izniyle onu
kucakladilar ve ona onu ne kadar
sevdiklerini söylediler.
Ölümle pençelesen Bora itfaiye müdürüne
bakti ve; "ben simdi gerçekten itfaiyeci
miyim?" diye sordu.
- "Bundan süphen mi var Bora?" diye
yanitladi müdür.
Bu kelimelerden sonra Bora gülümsedi
ve gözlerini sonsuza dek kapatti.
Belki unuttunuz, belki hatirlamiyorsunuz,belki de çok
duygusuz, çok kati oldunuz ;
Ama bilin ki ;
HAYAT; SEVGI VE UMUT SAÇMAKTIR.
Eger bunu okuyunca gözleriniz dolmuyorsa sizin
için yapilacak bir şey kalmamış demektir#8230;
Yok eger doluyorsa o zaman
sevdiklerinizin kiymetini bilin,
tüm insanlarısevin ve gerçek sevginizi ortaya koyun...
|