 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Bilirkişilik |
commodore1tr |
Malumlarınız avukatlar arasından bazıları bilirkişilik yapıyor. Bazıları buna şiddetle karşı , Kendilerince gerekçeleri var. Yorumlu veya yorumsuz avukatlar, stajer avukatlar ve avukat adayı olan öğrenciler bir oy verin görelim bilirkişiliğin gerçekten avukatlara arasındaki yerini |
Av.Duygu Tekay |
Bu konu bence uzmanlaşma ile alakalı. Uzmanlaşmaya giden yöntemler daha uygulanabilir olsa idi bir avukatın bilirkişi olması tereddütlere neden olmazdı. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Daha önce buna benzer bir konuda da dile getirdiğim üzere, bence bilirkişilik bir meslek olmalı. Üniversitelerin müfredatlarına bilirkişilik adı altında ayrı bir ders açılıp, bilirkişilik branşı da olmalı. Örneğin hukuk bilirkişisi olacaksa (ki bana bu tabir çok anlamsız geliyor, bilirkişi hukuk dışında hakimin bilemeyeceği teknik bir konuda bilgisine başvurulan kişi/lerdir, bu durumda esasen hukuk bilirkişisi hakimdir ya da olmalıdır.) hukuk fakültelerinde bu ayrı bir ders olarak verilmeli, mezun olanlardan dileyen bu yönde uzmanlaşmalı ve başkaca bir iş örn. avukatlık yapamamalıdır. Aynı şekilde tıp öğrencisi de bilirkişilik adı altında uzmanlaşabilmeli ve başkaca bir iş yapmamalıdır. Bunlar için bürolar, laboratuarlar kurulmalı, teknik ve teknolojik donanımla bilimsel araştırma yapabilecekleri ortamlar yaratılmalıdır. Elbette tüm bunların yanında tatmin edici maaş da verilmelidir. Bu durumda bilirkişilerin daha özenli ve severek bu işi yapacaklarına dolayısıyla da adaletin tecellisine büyük katkıda bulunacaklarına inanıyorum. |
Aslı Yurtlu |
Dilek Hanımın ifadeleri okadar açıkki; bir öğrenci olarak şunu söylemek isterim;
Bilirkişilik olarak adlandırılan inceleme görevi, bence hakimlerin tembellik göstergesi (hukukçu bilirkişilik konusunda). Zira kendi uzmanlık konularında dahi, bilirkişiye başvurulması bunun açık bir göstergesi. Birde bilirkişi incelemesiyle bağlı olunmadığı halde genelde bu inceleme üzerinden karar veriliyor. (yanılıyorsam lütfen düzeltin). Hakimlerde hukuk fakültesi mezunu değil mi? Bilirkişilik o konu hakkında uzmanlık, ayrı bir teknik bilgi gerektirmiyor mu? Eee... Hukukçu bilirkişiye başvurmanın anlamı ne ozaman? Hakimlerde birer hukukçu değil mi? Bence de, ayrı bir meslek gibi, bu işin de ayrı bir eğitimi olmalı. Bence, bir çok kişi için kolay ve sadece para kazanma yolundan ibaret gibi görünüyor. Bir bilirkişinin rapor hazırlarken çok da çaba sarfettiğini düşünmüyorum. (Bir öğrenci olarak, naçizane fikrim). SAYGILARIMLA.. |
Berrin Gamze |
Genel olarak bilirkişilerin,bilirkişi mi bilmez kişi mi olduğu tartışılır;ancak avukatların bilirkişilik yapması anlaşılır gibi değil nihayet avukatta hukuk mezunu hakim de bu durumda neden hakimlerin avukatların bilirkişiliğine başvurduğu ve tamamen onların fikirlerine dayanarak hüküm verdiği de anlaşılır şey değil.Yalnız bu da değil artık iş öyle bir duruma gelmişki delillerin değerlendirmesini bile bilirkişiler yapıyor ve işlerine gelmeyen ya da üşenipte incelemedikleri şeylere bakmadan rapor veriyorlar ve ne yazıkki bir çok karar da bu raporlara dayanılarak veriliyor ve temyize gitmekten başka yol kalmıyor.Ben bunları bir öğrenci olarak ve bir kaç aydır uygulamada gördüklerime dayanarak söylüyorum bu işin hakkını verenlere lafımız yok tabiki,eminim daha görmediğimiz çok şey vardır.Bence herkes yaptığı işin hakkını vermeli kolaya kaçmadan.Saygılar.. |
alisinkay |
Kesin olan tek şey hakimlik mesleği nedeni ile hakimin bilmesi gereken şeyler hakkında bilirkişi tutulamaz. Bu durumda bir bilirkişilik olayı olursa ve hakim bilirkişi raporunu dikkate alarak karar verirse bu yargıtayın bozma nedeni olacaktır.
Bilirkişilik mesleği ise bana çok ütopik görünüyor.Buna gerek yok. Çünkü cerrahlar zaten o meslekte bilirkişi olacaktır. Aynı şekilde hukuk da bilirkişi mesleği itibari ile hakimdir ve hakim bir kanunun yorumlanması için bilirkişiye başvuramaz. Başvurursa da adalet bir şekilde bu hatayı düzeltir.
|
Aslı Yurtlu |
quote:Başvurursa da adalet bir şekilde bu hatayı düzeltir.
Ekleyen: alisinkay - 10/04/2006 : 16:02:06
|
Sayın Alisinkay;
Sizce gerçekten adalet bu hatayı düzeltiyor mu? Yargıtay bütün kararları bozuyor mu? Hukukçu bilirkişiye başvurmak artık olağan bir durum halini almış. Keşke adalet, bu konuda söylediğiniz kadar ciddi olsa.. |
alisinkay |
Sayın Aslı Yurtlu,
Eğer Başbakan olacak olmasaydım Yargıtay Başkanlarından biri olurdum ve bu hatayı düzeltirdim ama başbakan olunca da düzeltirim merak etmeyin :) Aşağıdaki yazının özeti Hukuki bilirkişiye kısmen evet ama avukatların bilirkişi olması sakıncalı...Ama başka çözüm yoksa kısmen evet.
Adelet eninde sonunda bu hatayı düzeltir.Emin olun.Ancak uygulamadaki avukatların bilirkişiliği ile genel kural arasında çelişki yaşandığını görmedim.Konuyu açacak olursak
HUMK.m.275 uyarınca, ancak;çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde; bilirkişiye başvurulabilecektir.
Yani hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.
Öncelikle özel bilgi ve teknik bilgi nedir bunu incelemekte fayda var. Maddenin devamındaki genel bilgi kısmını da düşünecek olursak bilirkişilik yapabilecekler de aranılan özelliğin özel bilgi ve hukuk dışı bir bilgi olması gerekir.
Hakimin genel durumuna bakarsak hukuk fakültesinde okuduğu mesleki bilgi birikimi olduğu düşünüldüğünde hukuki bilgiinin olduğunu görürüz. Ayrıca hayat tecrübeleri genel bilgisini yansıtmaktadır.
Ayrıca belli bir öğrenim görmüş herkesin bileceği genel kurallar ve teknik bilgilerde de bilirkişiye başvurulamaz.
Yukarıdaki bilgiler ışığında hakimin bilemeyeceği özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurulabilecektir.
Yargıtayca kabul edilen ve bilirkişiye gerek görülmeyen haller...
Sigortalılığın kazanma olgusunun belirlenmesini
delillerin değerlendirilmesi ve hukuki nitelendirme gibi yargı işlemleri
taahhütlü mektupla gönderilen sınav gününü içeren belgelerin tebliğ edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın belirlenmesini
davadaki maddi olguların tespitini
saklı paylar ve tenkis hesabı
özel sözleşmelerin yorumlanmasını
genel hukuki bilgi içeriisnde değerlendirir.
ayrıca manevi tazminat davasındaki davacının sarfettiği kelimelerin hakaret olup olmadığı da yargıtayın verdiği kararlar içerisindedir.
PEKİ HAKİM HUKUKİ KONULARDA NEDEN BİLİRKİŞİYE İHTİYAÇ DUYAR.
Bunun nedenleri
bilgi yetersizliği ve tecrübe eksikliğidir.
ayrıca zaman yokluğu ve iş yoğunluğu da neden olabilir.
Yargıtay'ın alt derece mahkemelerine güvensizliği ve hakimin kendisine olan güvensizliği de olabilir.
Ancak önemli olan hakimin kendi algısıdır.Hangi olayda genel hukuk bilgisi ile olayı çözeceğine ve hangi olayda genel kültürünün elverişli olduğuna elbette kendisi karar verecektir.
Önemli nokta Bir olayın hukuki sorun olup olmadığının tespitinin zorluğudur.
Hukuku ilgilendiren ve hukuk bilgisi gerektiren her sorunu hukuk sorunu olarak kabul edersek , Bilirkişilik kurumuna neden ihtiyaç duyulsun ki?
Hukuk fakülteleri her geçen gün yenilenirken ve çeşitli kaynaklar incelenirken.Dosyalar arasında boğulan bir hakimin "mesleki bilgisi" ile tüm bu olayları bilmesi gerektiğini savunmak fazla gerçekci olmasa gerekir.
Hukukumuzdaki atamalara bir bakalım.
Hakimlik ve avcılık ınavı tek sınavla yapılmaktadır.Ayrıca ticaret mahkemesi hakimi bir bakıyorsunuz iş mahkemesine atanmış. Cumhuriyet savcısı sulh hukuk hakimi olmuş. Bu durumda uzmanlaşma mümkün müdür." yoksa genel hukuk bilgisi yeterli midir?"
Fransız hukuku son dönemde hakimin hukukçu bilirkişilere gitmesi yasağını kaldırmıştır. Özellikle son aşamada yeni bir durumla karşılaşıldığında bu duruma başvurmasını olağan karşılamıştır.
Hakimin genel hukuk bilgisi ile çözebileceği her olayda bilrikişine başvurmasına ne kadar karşıysam. HAKİMİN İHTİYAÇ DUYDUĞUNDA HUKUKİ BİLİRKİŞİYE BAŞVURMASININ SERBEST BIRAKILMASI MANTIKLI OLACAKTIR.
Bilirkişiye başvuru zorunluluğu taşıyan ahkim.O konuyu genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği görüşü taşımaktadır. Bu durumda bilirkişiyi tamamen yasakladığımızda adil bir yargılama yapılabileceğini söylemek mümkün olmaz.
Yargıtay kararları örnek:
"Bilirkişi incelemesinde iş güvenliği mevzuatının bu arada da hususiyle yapı işlerinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü hükümlerinin göz önünde bulundurulmasını sağlamak ve bundan sonra karar vermek..."
"Mahkeme maddi olguyu sağlıklı ve kesinlikle bizzat saptadıktan sonra, bu tür işlerde iş güvenliği mevzuatına göre işverence ne gibi önlemlerin alınması gerektiğini -gene bu mevzuat belirtilerek- saptayacak ve ancak bundan sonradır ki, somut maddi olaya göre mevzuata uyulup uyulmadığını belirleyecektir. Bu yönde oluşturulamamış bir bilirkişi incelemesi yeterli sayılamaz..."
"İçlerinde basın kökenli bir gazeteci ve Ticaret Hukuku kürsüsünden Öğretim Üyesi bulunmayan... bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir...";
"Gerektiğinde icra ve iflas, ticaret hukuku ve muhasebeden anlayan bilirkişilere inceleme yaptırılması sanıkların eylemelerinin İcra ve İflas Yasasının 310 ve 311. maddelerinde öngörülen taksirli ya da hileli iflasa girip girmediğinin saptanması... gerekirken...";
"Bir muhasebeci, bir bankacı ve icra iflas işlerinden ihtisası olan bir hukukçu gibi çeşitli ve ilgili meslek mensuplarından oluşacak bilirkişi kurulundan alınacak rapor yerine...";
"Bankacılık, ithalat ve ihracat işlerinden anlayan içlerinde bir hukukçu bulunan bilirkişiler kurulu marifetiyle araştırma ve inceleme yaptırılması...";
Ancak illaki hakim hukuki bilirkişiye gitmesin derseniz.Bir öneri daha var.bilimsel ve yargısal görüşlerden yararlanma adına, hukuki mütalaa veya bilimsel görüş isteme yoluna gidebilir. Ancak arada fark olduğunu sanmıyorum
Yargıtay, bir kararında hakimin bilmesi gerekli hukuki bir konuda uzman bilirkişi olarak görevlendirdiği bir avukattan hukuki görüş alarak karar vermiş olmasını Anayasaya (m.141) ve yasaya (HUMK.m.275) aykırı bulduğu halde, sonuca etkili bir bozma sebebi kabul etmemiştir. Karar şu şekildedir:
"Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2494 sayılı Kanunla değişik 275. maddesi (Mahkeme çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektirecek hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez) hükmünü getirmiştir. Aslında bu kural kanunlaşmadan önce de Yargıtay uygulaması ile yürürlükte idi. Mahkeme, yukarıda anılan biçimde önüne getirilen uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi görüşünün alınmasına karar vermiş, bilirkişi olarak seçilen avukat mahkemeye hukuki görüşünü bildirmiştir. Bilirkişiye başvurulan kanunun özel veya teknik konuyla ilgisi yoktur. Türk Milleti adına yargı hakkını kullanan hakimin bilmesi gerekli hukuki konuda bilirkişiye başvurması yasaya aykırıdır. Diğer taraftan davaların en az giderle ve mümkün olduğu süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Mahkeme, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141. maddesinde yargıya yüklenen bu görevde özensizlik göstermiştir. Pahalı adaletin gerçekleşmesine neden olmuştur. Yukarıda açıklanan nedenler bir bozma sebebi olarak sonuca etkili görülmemiştir; ancak bu hatalara değinilmekle yetinilmiştir"[
Ancak konuyu sadece avukat olarak düşünmek yanlış sonuçlar doğurabilir.Çünkü avukatların uzmanlığı hakkında belli bir kriter yoktur.
Ancak akademik kariyer yapan ve doktora sahibi hukukçuların bilirkişi kabul edilmesinde bir engel olduğunu sanmıyorum.
Avukatların bilirkişilik yapmasının bir sakıncası da daha önce muhtemelen o kişinin davasına bakmış olma ihtimalidir.Bu da tarafsızlığa gölge düşürecektir.
SON OLARAK
Avukatlık mesleği, hem teknik anlamda bir uzmanlık alanı değildir hem de yargılama sürecine taraflar adına katılan ve taraf menfaatlerini takip eden bir serbest mensubu olan avukatın aynı yargı çevresinde bilirkişi olarak tarafsızlığını koruması güçtür. Ayrıca bir hukuk uygulamacısı olan avukatın görüş açıklayabileceği alan, "hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi" alanı olacağından, hakimin bu konuda avukat görüşüne başvurması mantık ve hukuk açısından da doğru olmayacaktır. |
Av.Meltem Asıliskender |
Merhaba, ben hakimin hukuki bir konuda avukat bilirkişi tayin etmesine karşıyım.Bilirkişiye gönderilecek konuların, hakimin bilgisi dışında bir konu için yapılması lazım.Hukuki bir konuda dahi karar veremiyorsa hakimin mesleki bilgisi tartışılmalıdır. Hatta bir başka mantıkla avukat bilirkişi tayin edilerek hukuki sorunlar çözümleniyorsa hakim olmak için hukuk bitirmeye de gerek yoktur. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Aklıma bir alternatif daha geldi, tabi bunlar teknik konular için, yoksa yukarıda da belirttiğim gibi hukuk bilirkişisi bence de gereksiz ve manasız.
Adli Tıp Kurumu gibi kurumlar çoğaltılabilir. Örneğin Adli Muhasebe, Adli Mühendislik gibi. Tabi bu kurumlar iyileştirilmeli, Adli Tıp Kurumu'nun da çok sağlıklı işlemediği bir gerçektir. Bu alternatif için de yine üniversitelerde bu hususta dersler verilmeli ve her meslekte bilirkişilik branşı da olmalı diye düşünüyorum. |
Aslı Yurtlu |
Sayın Alisinkay;
Okadar güzel ve ayrıntılı açıklamışsınız ki, sonuna kadar bazen onaylayarak bazen de kabul etmeyerek okudum. Ancak, metindeki ana fikrin yine de benim görüşümde birleştiğini gördüm. Hemfikir olduğumuz bir konu hakkında siz yargı gidişatına daha olumlu bakıyorsunuz okadar. Belki de ben fazlasıyla karamsarım. Ancak, yargı sistemi okadar laçkalaşmış ki, ne HUMK m.275 in ne de başkaca kuralların kaale alındığını düşünmüyorum. Bana kalırsa böyle gelmiş böyle de gidecek gibi.
Dilek Hanım;
Gerçekten önerilerinize katılıyorum. Ancak hukuk sistemindeki bu karışıklığa çözüm için, adli tıp gibi kurumların çoğaltılması olasılığına yok gözüyle bakıyorum. Zira, diğer bir forumda da tartışıldığı üzere, ne kadar hukuk eğitimi verilebiliyor ki, böyle çözüm yolları geliştirilebilsin. Belki de hakimlerdeki bu bilgisizlik veya tecrübesizlik (ben bu gözle bakıyorum) hukuk eğitim sistemindeki, boşluklardan ya da ciddiyetsizliklerden kaynaklanıyor. |
Av.Fırat Bayındır |
Bir yandan meslektaşlarımızdan gelen istek üzerine bu forumları canlandırmak için çaba harcıyoruz, gizli örgüt mensubu muamelesine tabi tutulup neden gizli forum açıyorsunuz diye eleştiriliyoruz, bir yandan her gün onlarca meslektaş bu sitede kelimenin tam anlamıyla dolaşıyor, (göremedim ama öyle tanımlıyorlar) Akmerkez gibi kalablaık var ama alış-veriş yok. Tükanlar mal dolu, içeri giren müşteri yok, sadece seyredip gidiyorlar.
Hukuk uygulamasında başlı başına bir sorun olan BİLİRKİŞİLİK hakkındaki bu foruma katılan meslektaş yok denecek kadar az. Talebeler, ( bu deyime kızarlar ama ben severim) stajyerler bizden daha çok ilgililer, kendilerine teşekkür ederim.
İsterdim ki meslektaşlarımız başlarından geçen ilginç bilirkişilik hikayeleri anlatsınlar, bilirkişilik seçiminde mahkemelerin tutumlarını örneklesinler,
Ne yazık ki forum açıldığından bu yana gösterilen ilgi ortada.
Bu gün sayın Admin ile de bu konuyu konuştuk zaten.
BELKİ DE HUKUKÇULARA MAHSUS TÜM FORUMLARI KAPATMAK EN DOĞRU YOL OLACAK.
Bu durum yalnız bizim sitemize özgü değil. Genelde bir suskunluk içinde hukukçularımız. Diğer Hukuk Sitelerinde de hemen hemen aynı sorun yaşanıyor. Her siteyi sürükleyen az sayıda insan var ve bir süre sonra bunlarda da yılgınlık başlıyor. KİM İÇİN, NE İÇİN bu hizmet veriliyor. Baro odalarında, adliye koridorlarında, bürolarda, içki masalarında mesleki sorunlar konuşuluyor da, buraya gelince neden suskunlaşıyor hukukçularımız? Anlaşılır gibi değil.Anlatılır gibi değil.
Peki biz deli miyiz? Ün,şan şöhret peşinde miyiz? Neden tonla para harcayıp sırf daha iyi hizmet verelim diye gittik yepyeni bir server aldık? Bu site sayesinde cebimize bir tek delikli kuruş mu girdi?
AYIPTIR SİZE,
YAZIKTIR BİZE
SİTEDE SADECE DOLANAN, DOLANIRKEN DAHİ ZİHNEN BİR ŞEYLER ALAN AMA HİÇ VERMEYEN TÜM HUKUKÇULARI KINIYORUM. |
commodore1tr |
Yorumlarınızı okudum . Bende kendimce iki kelam edeyim ki içim rahat etsin.
Tecrübeli avukatlar ve mesleğini iyi bilen avukatlar arasında bu soruyu sorduğumuzda genelde şiddetle karşı çıkıyorlar . Gerekçeleride ' ÖNCE MESLEK ' KAVRAMINDA VUCUD BULUYOR BENCE. Çünkü bir avukatın asıl görevi TARAF olmaktır. Muhtemel taraf olabileceği bir konu hakkında bilirkişilik yapması hem mesleği ile bağdaşmaz hem kendisinin ileride karşısına gelebilecek aynı konuda elini kolunu bağlar.
Bie avukat bilirkişi olarak X ve Y arasında ki uyuşmazlıkta Y yi haklı çıkaracak şekilde bir rapor hazırladığında eğer kendisi Y nin avukatı olsaydı ne yapardı sorusunun yanıtını tam verebiliyorsa raporu doğru olarak kabul edilebilir. Ama kuvvetle muhtemeldir ki tam tersi olacak ve bilirkişi raporuna itiraz edecektir. Buda bizi avukatların meslekleri gereği taraf olması gerektiğine dolayısı ile bilirkişilik yapmamaları zorunluluğuna götürür.
Birde oldukça sert ve kesin bir yargıları daha varki bir kısım avukatın. Ki bu avukatlar kendilerini ispatlamış avukatlığı özümsemiş kişilerdir. Ciddi meslek tecrübesi olmayan ve genelde bir kurumdan emekli olan avukatların 'özellikle hakimlere ' teslimiyetçiliğidir avukatın bilirkişi olması görüşünü savunurlar kibarca. Bilirkişi olmak için hakimlere taviz veren bir bakıma onların yolunda suyunda giderek 'aman efendim zaman efendim' diyerek avukatlığı küçük düşürürler bilirkişi olmak için. Bu kişilere göre eğer 'ben bilirkişi için lazımsam mahkeme beni bulmalı aman bilirkişilik verin diye ben hakim peşinde dolaşmam vede kayıtsız şartsız bağımsız olurum' derler.
Bu iki görüşün birleştiği noktadan yola çıkarak şu karara varabiliriz ki avukatlar arasında iki cins bilirkişilik ortaya çıkmakta. Bir ihtiyaca binaen bulunan mesleğin ehli bilirkişiler İki bilirkişi olmak için hakim peşinde dolaşanlar...
Buyurun devam edin çünkü ben devam edeceğim ... |
c111 |
Bilirkişilik müessesesi, adaletein en büyük sorunu ve kanayan yarasıdır. Bence tartışılan her konudan yarar sağlamak münkündür, ancak bilirkişlik müessesesinin en az önem taşıyan konusunun tartışıldığını görüyorum. Bir dostumla konuşmamda aynen "bilmezkişiler" diye söze başlayarak, korkunç bilirkişi hatalarından, yanlışlarından ve kasıtlı ve gerçeğe aykırı raporlardan söz etti.
Bir kısım bilirkişiler bu işi kazanç kapısı görerek, bilip bilmemenin önemli olmadığı varsayımıla her işe koyulmakta (şu yanlış anlaşılmasın: her kes ve bilirkişilerde emeğinin karşılığını elbette almalıdır), bilmediği konularda da rapor yazabilmektedir. Bu konu daha önemlidir. Öncelikle bilmezkişilerin bilirkişilik yapmaması gerekir. İkincisi gerçeğe aykırı rapor yazılması, dosyaların kasten bekletilmesi gibi durumlarda da gerçeğe aykırı rapor ve bilmediği halde rapor yazılması halinde (bunu denetleyen üst kurumların oluşturulmasıyla) çok ciddi taminat ve ceza yaptırımına bilirkişiler çarptırılmalıdır.
Kamulaştırma avukatlarıyla birlikte çalışan ve piyasada metrekaresi 10 YTL olan yere 100 veya 150 YTL yazan bilirkişi olur ise ne yapmak gerekir?
Öncelikle yanlış rapor konusunun çok ciddi yaptırımlarının ele alınması şarttır......... |
commodore1tr |
Konumuz bilirkişilerin çıkar karşılığı yaptığı hukuki hatalar değil. Kaldıki Bilmez kişilerin bilirkişi olmasıda konumuz değil. Bu bahsettikleriniz bilirkişide olması gereken nitelikler ve erdemlerdir. Ahlaksız bilirkişinin her ortamda olabileceği şüphesiz bir gerçektir. Aynı konu hakkında çıkar karşılığı farklı rapor yani tam aksi karar veren raporlar olduğunu biliyorum bizzat ta yaşadım . Ama konumuz bu değil. Zaten bu konunun açılması ve işin içinden çıkılması da mümkün değil durduk yere bir takım kişileri zan altında bırakmak veya kendimizi birilerine karşı suçlu düşürmekten ileri gitmez onun için sadece özel bir konum seçtik onu tartışmaya açtık.
Bu konudaki fikirlerinizi yazıp oylamaya katılırsanız çok memnun olurum...
saygılarımla.. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Sayın Fırat Bayındır'ın haklı serzenişi üzerine uygulamadan bir örnek vermek istiyorum. Bu bir rapor örneği değil ama bazı hakimlerimizin bu müesseseyi kullanmayı bilmedilkleri ya da işlerine geldiği gibi kullandıklarına dikkati çekerek bu hususu da tartışmaya dahil etmek istiyorum ki hukukçu bilirkişi kavramı ile paralel doğrultudadır kanaatimce.
Faiz hesabı yapılması gereken bir dosyada, tek bir faiz oranı ile yıllık %42 üzerinden 128 günlük faizin hesaplanması gerekiyor. Bu hesabı 4 işlemi yapabilen herkes yapar diye düşünüp davanın sonuçlanacağını ümit ederken gereği düşünüldü ve dosyanın faiz hesabı için bilirkişiye tevdiine karar verildi. İtiraz ettiğinizde ise daha utandırıcı, daha vahim bir cevap alıyorsunuz; "Ben uğraşamam onunla avukat hanım!"
Bu nasıl usul ekonomisidir, bu nasıl makul sürede yargılama yapılması gerektiği ilkesidir, bu nasıl keyfiyettir hala anlayabilmiş değilim.
Bence bilirkişilik müessesesi tamamıyle değiştirilmeli, hakimlerin de bu hususta daha bilinçli hale getirilerek, sadece ve sadece gerçekten gerek duyulduğunda bilirkişilere başvurmaları sağlanmalı, keyfi uygulama mutlak temyiz sebebi olmalıdır. |
Bugünün tarihi: 03/05/2025 07:11:27 |