Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
BAŞBAKANIN YENİ HEDEFİ DANIŞTAY
Av.Fırat Bayındır SAYIN BAŞBAKANIMIZ buyurdular;
quote:
idare mahkemeleriyle Danıştay'ın verdiği yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarını uygulamayan hükümeti "Yargı kararlarını yerine getirmemek Anayasa ihlalidir" sözleriyle uyaran Çetinkaya'ya, (Danıştay Eski Başkanı)"Danıştay'da birçok engelle karşı karşıyayız. Ya bunu aşacağız, ya da bunu anlayanla yürüyeceğiz" yanıtını verdi.
İktidarın, Türkiye Cumhuriyeti' nin Merkez Bankası, BDDK, TMSF, TRT gibi iktidar boğuntusundan uzak olmaları gereken tüm önemli kurumlarına, Ordumuza, Polisimize yönelik kadrolaşma ve niteliklerinden uzaklaştırma hareketlerini hep birlikte izliyoruz. Ve İktidarın en büyük hedeflerinden birisinin de YARGI olduğunu görüyoruz. Gün geçmiyor ki İktidar tarafından bir yargı kararı veya bir Yargı Kurumu veya Kurumun temsilcileri eleştirilmesin. İşte bu zihniyetle de yukarıdaki cümleyi sarfediveriyor. İstiyor ki Türkiye kendisi için dikensiz gül bahçesi olsun. Her şeyi yapabilsin, ama ne bürokrasi ne yasalar ne de yargı kendisine engel olmasın ses çıkarmasın. Ne demektir bu
quote:
Ya bunu aşacağız, ya da bunu anlayanla yürüyeceğiz
Nasıl yapacaksın bunu? Danıştay' a sen mi bir başkan atayacaksın... Yoksa istediğin bir yargıcın Danıştay Başkanı olması için eylem,kulis,baskı mı yapacaksın, seçimi mi etkileyeceksin... Yoksa yasa değişikliğine mi gideceksin... NE YAPACAKSIN? Başbakanımız devam ediyor Müteahhitlerle yaptığı konuşmaya, Yani Danıştay' ı Müteahhitlere ŞİKAYET EDİYOR.
quote:
Bu Danıştay, bu ülkenin Danıştay'ı. Kuvvetler ayrılığı içinde yargı başlığı altında yer alıyor. Ama bize şunu söyleyin: Bu ülkenin bir yatırımı var. Bu yatırımın çözülmesi için ne gerekiyorsa onu yapacağız. İşi çözelim. Ben bu noktada sizden bunu bekliyorum. Ama maalesef burada tıkanıp kalıyoruz
Danıştay' ın, Kuvvetler Ayrılığı içinde yer aldığını söylüyor ama aynı zamanda verdiği kararlarla Türkiye' nin yatırımlarına sekte vurulduğunu da söylüyor. Siz de YASAYA AYKIRI İŞ YAPMAYIN olsun bitsin diyen kimse yok. İşine geldiği zaman hukuk da demokrasi de kendisinin; ama aksine bir karar olduğunda YARGI BİZİ ENGELLİYOR diye yargıyı kötüleme hakkı da kendisinin.
quote:
Erdoğan'ın Danıştay'a gösterdiği tepkinin arkasında, EPDK'nın yaptığı Uluabat Hidroelektrik Santralı ihalesine ilişkin dava bulunuyor. Akenerji'ye 40 milyon YTL karşılığında lisans veren EPDK, Elektrik Mühendisleri Odası ve bir özel şirket tarafından dava edildi. Danıştay, ihalenin dayandığı yönetmelik için yürütmeyi durdurma kararı aldı. Karar ile 2 milyar YTL'lik 600'ün üzerinde projenin önü kesildi. Danıştay'da bulunan, Telsim, Mersin Limanı, İskenderun Limanı ve araç muayene istasyonları davaları nedeniyle de 5.8 milyar dolarlık işlem bekliyor.
iŞTE ASIL MESELE BU. Peki Başbakan' ın bu ifadeleri SİZCE YARGIYI ETKİLEMEK değil midir? Şemdinli iddianamesi için YARGIYI ETKİLİYORLAR, YARGI BAĞIMSIZLIĞI ZEDELENİYOR,TÜRKİYE' DE PAŞALAR YARGILANAMAZ MI diye bayrak açan HUKUKÇULARA-YARGI MENSUPLARINA-YAZARLARA soruyorum şimdi bu ifadeler Danıştay' da halen beklemekte olan ve Başbakan' ın RED KARARI BEKLENTİSİ İÇİNDE OLDUĞU yukarıda belirtilen idari davaları etkilemeye yönelik beyanlar değil midir?
santor yargıyı ayak bağı olarak görmek, bir iktidarın düşebileceği en büyük hatalardan biri olduğu gibi hukuk devleti ve hukukün üstünlüğü ilkelerinin zedenlenmeye baladığının açık bir göstergesidir.
commodore1tr Zaten Türkiye Şehremini kendi dediğini de yalanlıyor da kimse sormuyor ? Kuvvetler ayrılığından bahsediyor ama 'bunu aşacağız' diyor . Her konuda olduğu gibi bu konudada içi boş laf ve mantık Kendisinin altında bir kuvvetler ayrılığı istiyorda söyleyemiyor... Hani ilk demokrasi sınavında Osmanlı İmparatorluğunu yönetenler yani padişahlar ben diyince olsun ama istiyorsanız alttada kadro olsun siz onları denetleyin demeye getirmiş ya işte aynen öyle ...
Av.Dilek Kuzulu Yüksel
quote:
Danıştayda birçok engelle karşı karşıyayız. Ya bunu aşacağız ya da bunu anlayanla yürüyeceğiz.
Ya da anlamayana antalatacğız, dayatacağız, öğreteceğiz. Anlamayan, öğrenemeyen, direnenin vay haline... Nerde kuvvetler ayrılığı, nerde bağımsız yargı ?!!
Emrah Yavuzcan C. DANIŞTAY Madde 155 - Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. (Değişik fıkra: 13/08/1999 - 4446/3 md.) Danıştay, davaları görmek, Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, idari uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir. Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idari yargı hakim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı; tarafından seçilir. Danıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri ve daire başkanları, kendi üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Danıştayın, kuruluşu, işleyişi, Başkan, Başsavcı, başkanvekilleri, daire başkanları ile üyelerinin nitelikleri ve seçim usulleri, idari yargının özelliği, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. Mahkemelerin bağımsızlığı ilkesinin TC Anayasası tarafından güvence altına alındığını hatırlatarak, yargının açıkça etki altında bırakılmasının yalnızca bir hata olarak nitelendiriyorum.
Av.Fırat Bayındır Danıştay'dan sert yanıt: Talihsiz bir açıklama ANKA Danıştay Başkanlığı, Başbakan Erdoğan'ın Danıştay!ı icraatlarına engel olarak göstermesine tepki verdi. Danıştay "Hukukla bağlı olması gereken Sayın Başbakan'ın Danıştay'ı dolayısıyla hukuku icraatına engel sayması kabul edilemez. Maksadı aşan nitelikte talihsizlik bir açıklamadır" dedi. Danıştay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada Başbakan Erdoğan'a sert yanıt verildi. Açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın, Danıştay'ı "engel" olarak göstermesinin kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsendiği bir ülkede demokratik teamüllerle ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı kaydedildi. Danıştay'ın kurulduğundan bugüne 138 yıldır "hukuka bağlı" devlet idealinin gerçekleşmesinde Anayasal konumunun gereği olan hukuka uygunluk denetimini "noksansız" yaptığı belirtilen açıklamada şöyle denildi: "Ancak hukukun üstünlüğü hedefinin sadece yargı organlarınca değil, yürütme organı tarafından da benimsenmesi zorunlu olup; bu hedefe ulaşılabilmesi, yürütme organının kendisini hukukla bağlı sayması, hukuku içine sindirmesi ve tüm uygulamalarını bu çerçevede yapmasına bağlıdır. Belli platformlarda özenli bir üslupla tartışılması mümkün olan yargı kararları, siyasi tartışmalara konu edinilmesi düşünülemez. Sayın Başbakanın, Müteahhitler Birliği Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, Danıştay'ı icratına engel sayması, yürütme organı işlevi ve yüksek mahkeme olarak Danıştay'ın Anayasal konumu ile bağdaşmamaktadır. Hukukla bağlı olması gereken Sayın Başbakan'ın, Danıştay'ı, dolayısıyla hukuku icraatına engel sayması kabul edilemez, maksadı aşar nitelikte talihsiz bir açıklamadır." SONUNDA HUKUKSUZUN HAKKINDAN HUKUK GELECEKTİR.
Av.Fırat Bayındır Yukarıdaki haber, Başbakanın Danıştay ile ilk kavgası değil. Daha önce de Danıştay' ın bir öğretmenin sokakta "kapalı" okulda "açık olan bir öğretmenin ana okuluna müdür olmasını sakıncalı bulan kararını da sert(!) bir şekilde eleştirmiş ve tabanına selam niteliğinde şöyle demişti
quote:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay'ın türbanlı bir öğretmen ile ilgili verdiği kararın "din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlama" olduğunu belirterek, "Ben özgürlüklerin egemen olduğu bir ülkenin Başbakanı olarak bu kararı kınıyorum"
Bu beyanat üzerin de Danıştay "hukuka , yargı bağımsızlığına ve kuvvetler ayrılığı ilkesine saygı" ya davet etmişti. BENİM OĞLUM BİNA OKUR DÖNER DÖNER YİNE OKUR
alisinkay Sevgili Başbakanım, Ben de bilyelerimi kaybettim. Danıştay başkanından kuvvetle şüpheleniyorum. Acaba bilyelerimi o mu aldı. Bu konuya da bir el atar mısınız. Bebeklerini geri alsın bilyelerimi de hemen versin. Son zamanlardaki yönetim basın önündeki konuşmalar.Yapılan işler.Kavgalar. Ciddi bir devlete hiç yakışmıyor. Malesef Afrikadaki bir kabile gibi yönetilmeye başladık. Ve o türban krizine baktıkça aklıma 5 yaşında oyunbozan, mızıkçı çocuklar geliyor. AAAAAAAAHHHHHHH AHHHHHHHH , KEŞKE HUKUK OKUMASAYDIM. BELKİ DE DEVLETİN CİDDİYETSİZLİĞİNE BU KADAR YAKINDAN TANIK OLUP MORALİM BOZULMAZDI....
Av.Fırat Bayındır Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hükümeti yargıya müdahale etmekle suçladı. Yargıtay Başkanı Nuri Ok, siyasetin yargıya müdahalede bulunduğunu, yargı süreci devam ederken Meclis Komisyonu kurulduğunu ve buralardaki tutanakların savcılık iddiamesine yansıdığını, bunun da doğrudan yargıya müdahale olduğunu' söyledi. Yargıtay Cumhureyet Başsavcısı Ok, kamuoyunda tartışma yaratan Şemdinli İddianamesi ile ilgili olarak Adalet Bakanı Cemil Çiçek'i eleştirdi. Çiçek'in iddianamenin basında ilk kez yer aldığı dönemde iade edilebileceği yönündeki sözlerine göndermede bulunan Nuri Ok, şöyle dedi: "Siyaseten son olarak hala güncelliğini koruyan olayda hakimlere alenen iddianemenin iadesi yolunu göstermesi üzüntü vericidir. Siyasallaşmaya açık bu sistemde bunun son olacağını umut etmek boş bir iyimserliktir. Hazırlanacak raporun değerlendirilmesi için TBMM'de genel görüşme açılmasının muhakkak olması karşısında Anayasa'nın 138'nci maddesinin üçüncü fıkrasına, hukuk devleti ilkesine ve adil yargılamayı etkileme yasaklarına rağmen yargıya intikal eden bir olayda Meclis araştırması yapılmasının yanlışlığını özellikle ifade etmek istiyorum. Orada alınan ifadenin, bir adli belgede aynen yer alması ise düşündürücü olmaktan öte kaygı vericidir. Meclis araştırma komisyonu hazırlayacağı raporu TBMM Genel Kurulu'nda yapılması gereken görüşmenin erteleneceğini umuyoruz" dedi. Nuri Ok, "Devletin üzerine düşen tüm görevleri ve kamu hizmetlerini nitelikli, etkin ve düzenli bir şekilde verebilmesinin ilk koşulu, kurumlarının koordineli, dayanışmalı ve uyumlu çalışmalarıdır" diye konuştu. Gerginlik ve çatışmanın hizmet ve görev kalitesini düşürdüğünü dile getiren Nuri Ok, bu durumun kurumlara olan güveni sarsacağını söyledi. Nuri Ok, "Bu yola kimi kurumların gözden düşürülerek avantaj sağlamak ve takip edilen hedefleri gerçekleştirmek için başvuruluyorsa derhal terk edilmesi gereken son derece tehlikeli bir tutumdur" dedi.
Av.Dilek Kuzulu Yüksel SİYASİ İKTİDARIN NİYETİ MÜDAHALEYE AÇIK SİSTEMİN DEVAMIDIR Siyasetin, yargının bağımsızlığını sindirmesi gerektiğini belirten Nuri Ok, "Avrupa Birliği ilerleme raporundaki maddelerde de belirtilen yargının bağımsızlığı konusunda, hazırlanan yasa tasarısı, siyasi iktidarın niyetini ve müdahaleye açık sistemin devamını arzuladığını göstermektedir. Bu noktadaki olumsuzlar arasında HSYK'ya TBMM'nin üye seçmesi yetkisi de bulunuyor" dedi. Adli otoritenin siyasete yakın durmaması gerektiğini aktaran Ok, "Devlet kurumları arasında gerginlik olamaz. AB bu konuda yargınız bağımsız değil gerekçesiyle mahkemelere müdahale ediyor. Yargıda reform acil olarak yapılmalıdır. Siyaset ve adalet ayrı tutulmadır. Çağdaş hukuk devletinin geriği yargıya müdahale edilmemesidir. Yargı artık inisiyatif almalıdır.Siyasi güce bağımsılık talebi hatırlatılmalıdır. Sorunların çözümü içen mücadeleci tutum kaçınılmaz" dedi. Ok, medyanın yargıya müdahale ve etkilemeye yol açabilecek haberlerden kaçınması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Av.Dilek Kuzulu Yüksel "Hukuku içine sindir!" Başkanlık seçimini yapmak üzere toplanan Danıştay Genel Kurulu'nda aynı zamanda Erdoğan'ın Danıştay'a yönelik sözleri de görüşüldü. Bu toplantıda alınan karar doğrultusunda yapılan bir sayfalık yazılı açıklamada aynen şu görüşlere yer verildi: Kuvvetler ayrımı ilkesini benimseyen ayrı bir idari yargı sistemini öngören ve bu bağlamda Danıştay'a Yüksek Mahkeme olarak Anayasası'nda yer veren bir hukuk devleti olan TC'de yasama, yürütme ve yargının birbirlerini engel olarak görmeleri ne demokratik teamüllerle ne de hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Danıştay kurulduğundan bugüne 138 yıldır, hukuka bağlı devlet idealinin gerçekleşmesinde anayasal konumunun gereği olan hukuka uygunluk denetimini noksansız yapmakta ve bu görevini sürdürürken yalnızca hukukun üstünlüğünü hedeflemektedir. Ancak hukukun üstünlüğü hedefinin sadece yargı organlarınca değil, yürütme organı tarafından da benimsenmesi zorunlu olup, bu hedefe ulaşılabilmesi, yürütme organının kendisini hukukla bağlı sayması hukuku içine sindirmesi ve tüm uygulamaları bu çerçevede yapmasına bağlıdır. Belli platformlarda özenli bir üslupla tartışılması mümkün olan yargı kararlarının siyasi tartışmalara konu edilmesi düşünülemez. Hürriyet
Av.Fırat Bayındır 8 Nisan 2006 HÜRRİYET Cüppeleri giyme zamanı geliyor Oya ARMUTÇU ANKARA Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, başsavcılığın 15. Onur Günü konuşmasında, hükümet, Meclis ve Adalet Bakanlığı'nı "yargıya müdahale" ile suçladı. Hürriyet'e, "Cüppeleri giyme zamanı geliyor" diyen Ok, ilk kez meslektaşlarını birlik kurarak, yargı bağımsızlığı için "inisiyatif" almaya çağırdı. Ok'un konuşması özetle şöyle: SORUŞTURMA İZNİ YOK Soruşturma için bakanlıklara gönderilen iş sayısı 58'dir. 53'üne bakanlarca izin verilmemiş, 5'inin sonucu ise henüz intikal etmemiştir. (Bakanların soruşturma izni vermeyip, yargıya engel olmasından yakındı.) BAKANLIK NÜFUZ ETTİ Adalet Bakanlığı'nın yargıda her şeye hakim görüntü verdiği, yakın geçmişte görülmediği kadar yargıya nüfuz ettiği yadsınamaz. Yüksek Kurul'un bu görüntüyü kırması ve Bakanlık'tan bağımsız olduğu izlenimini edindirmesi son derece önemlidir. BAĞIMSIZ OLMALIYIZ Mahkemelerin bağımsızlığından söz edilebilmesi için Yüksek Kurul'un bağımsız olması zorunludur. Hakimlere, savcılara güvence olamayan onları tüm güçlere karşı koruyamayan tasarruf ve tercihle sürekli eleştiri çeken kurulun bağımsız olduğu söylenemez. KURUMSALLAŞMALIYIZ Hakim ve cumhuriyet savcısını Adalet Bakanlığı'na mecbur muhatap eden tutum, siyasallaşmanın esas nedenlerinden biridir. Ne dün ne de bugün için kurumsallaştığı söylenemeyen Yüksek Kurul, yarını hazırlamak ve kazanmak için kurumsallaşmak zorunda. SİYASET YARGIDA Yargıda stajdan başlayarak, atama, terfi, nakil, tecziye ve özlük işlemleri içinde önemli rolleri olan siyasetin son olarak güncelliğini koruyan olayda hakimlere alenen iddianamenin iadesi yolunu göstermesi üzüntü vericidir. Siyasallaşmaya açık bu sistemde bunun son olacağını umut etmek boş bir iyimserliktir. (Adalet Bakanı Çiçek'in, Şemdinli iddianamesinin iade yolunun açık olduğunu söylemesini kasdetti.) ÜLKE BAŞSAVCILIĞI Çevremizdeki ülkelerde ve Avrupa'da öteden beri var olan vazgeçilmezliği kavranmış Ülke Cumhuriyeti Başsavcılığı#8217;nın adının bile anılmaması ülkemiz için bir kayıptır. Bu tavrın gerçek nedeninin, siyasi gücün merkezi adli otoriteden yoksun bölünmüş savcılıkları etkileme imkanını kaybetmemek olduğu açıktır. ZİHNİYET REFORMU Yargıda reform mutlaka ve acilen yapılmalıdır. Bunun için zihniyet reformuna öncelikle ihtiyaç olduğu bilinmelidir. Hem yargı, hem siyaset her ikisi hukuku ve yargının misyonunu sindirmelidir. MÜDAHALECİ SİSTEM Avrupa Birliği'nin ısrarla önermesine rağmen yargı reformuna teşebbüs dahi edilmemesi, siyasi iktidarın niyetini yani müdahale ve siyasallaşmaya açık sistemin devamını arzuladığını göstermektedir. BAŞBAKANA DAVA AÇMA Başsavcının hükümet ile ilişkileri, yasalarımızda olmayan soruşturma ve dava açma istekleri Siyasi Partiler Kanunu'nun 99 ve 100. maddelerinin getirdiği sistemin ana düzenlenmesi mümkündür. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ Anayasa değişikliği taslağında yargı bağımsızlığını önemli ölçüde zedeleyen siyasi kimlik sahibi ile maiyetindeki bürokratının HSYK'dan çıkarılması bir yana Yüksek Kurul'a TBMM'nin üye seçmesi öngörülmüştür. Ayrıca, Yüce Meclis#8217;e Anayasa Mahkemesi'ne üye seçme yetkisi tanınmıştır. İddianamede suçlama şüphelilerle sınırlıdır ADLİ otoritelerin siyasi otoriteye yakın görünmesi bile adalete zarar verir. Adalet hiçbir kuşkuyu kaldırmaz, lekeyi ise reddeder. İddianamede, suçlayıcı ifadelerden kaçınılmalıdır. Yargı ve yardımcı kurumlar hukuk dışı delillerin kullanılması ve değerlendirilmesinde çok ama çok dikkatli olmalıdır. Aksine davranış yargı üzerinde kuşku çağrıştırır ki, kuşkuyu yenmekle görevli yargıyı haklı eleştirilerin hedefi yapar. Savcılar temel görevleri arasında son derece önemli yeri olan toplum adına, kamu yararına hareket ettiklerini, işlevlerini adil, tarafsız, tutarlı ve bağımsız bir şekilde yerine getirmek zorunda olduklarını hiç unutmamalıdırlar. Aslında bu hareket tarzı yasanın da öngörüsüdür. (Savcı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı Şemdinli iddianamesinde, Orgeneral Yaşar Büyükanıt' dönük suçlamalar kastediliyor.) İddianamede suçlama, sadece yargılanmaları istenen şüphelilerle sınırlı yapılabilecektir. Kural olarak savunmaları alınamayan, dolayısıyla haklarında dava açılmayan şüphelilerin, iddiaya konu suça iştirak ettiğine dair delil varsa sadece tespit yapılabilir. DTP'ye kapatırız uyarısı DERNEK ve benzeri örgütlenmeler kadar siyasi oluşumların da amacı etnisite olmamalıdır. Bu çağda, bu coğrafyada bu iklimde yapılmaması gereken ırkçılık, şiddete ve teröre övgüdür. Ayrılıkçı etnik şiddet ve terörden temel alan teröre ve teröriste destek veren bölücü, parçalayıcı etnik terörü sahiplenen partilere değil Türkiye hiçbir ülke demokrasinin hoşgörüsü sürekli olamaz, uzun süre yaşama şansı da verilemez. Şemdinli Komisyonu yanlış ANAYASA'nın 138. maddesine, hukuk devleti ilkesine ve adil yargılanmayı etkileme yasaklarına rağmen yargıya intikal eden bir olayda Meclis araştırması yapılmasının yanlışlığını özellikle ifade ediyorum. Hele orada alınan ifadenin adli belgede aynen yer alması kaygı vericidir. Tarikatlar kök saldı CEHALETİN ve sefaletin nedeni çağdaş eğitim ve öğretime mesafeli durmaktır. Dogma ve ideolojiye kısmen dahi olsa yer veren eğitim, sadece ve sadece bağnazlığa ve radikalizme götürür ki, bu da kamplaşma, gerginlik ve kavga demektir. Tarikatların, cemaatlerin kök saldığı, kanaat önderlerinin etkinliğini artırdığı bir toplum, modern ve çağdaş bir toplum olamaz. Bu sosyal ortamda cumhuriyetin temellerinden hayati öneme sahip laikliği muhafaza etmenin imkansızlığı da ortadır. Zira şeriatçı tehdide karşı toplumsal güvence zayıflatılmaktadır. Cumhuriyet irticayı reddetmiştir. Bugün de yarın da yol ve geçit verilemez. Laiklik, devletin dinler karşısında nötr olması ve eşit mesafede bulunmasını da gerektirir. Hele devletin misyonerlik yapmasına hiç izin vermez.
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Velayet hakkı] Wmic Windows Activation Key and windows 7 ultimate activation tool 
  • 03.05.2025 09:36
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 21:17:43