msener1972 |
Ben ve eşim yaklaşık 7-8 yıldır, kimliğini bildiğim ancak ispatlayamadığım bir şahsın sürekli iftiralarına maruz kalıyoruz. Bazen kapkaç, bazen uyuşturucu satıcılığı, bazen sahte döviz piyasaya sürme (eşim ve ben bankacıyız), bazen alkollü olarak ateşli silahla rahtasızlık vermek vs. suçlamalara maruz kalıyoruz. Semt karakolundan ya da Emniyet Müdürlüğü'nün değişik birimlerinden memurlar gelip hakkınızda ihbar var diyerek, işyerinden bizi alıyorlar, evimiz, arabamız aranıyor. Son olarak da eşimin çalıştığı bankaya müşteri hesaplarından para çekerek zimmetine geçirdiği, Bankaya başkasının kağıdını vererek girdiği gibi mesnetsiz suçlamalarla sahte imzalı bir mektubu yöneticilerimize göndermişler. Bu olaylar iş hayatımızı, evliliğimizi, konu komşu ilişkilerimizi her şeyimizi olumsuz etkilemektedir. Polisler ihbarı yapanın kimliğini açıklayamayacaklarını, kimlik bilgilerinin teyit edilmediğini, ihbarın asılsız bile olsa değerlendirilmesinin bizzat İçişleri Bakanının emri olduğunu ifade ediyorlar. 2002 yılında ilgili şahısla ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulundum. O kişi de buna karşılık başına bir şey gelirse benim sorumlu olacağım şekilde suç duyurusunda bulunmuş. O günden bugüne hukuki olarak bir şey çıkmadı, ancak 4-5 ayda bir ihbarlar ve yukarıda yer verdiğim olumsuzluklar yaşanıyor. Bazen polisler, eşimi, beni, evimizi, mesleki kariyerimizi görüp, çevremizdekilerin (komşu, amir, çalışma arkadaşı) değerlendirmeleri ile kibarca çekip gidiyor, ama bazen suçlu muamelesi görüyoruz. Bu işin önüne nasıl geçeceğiz? Hem işimizde hem sosyal hayatımız da bu sıkıntının önüne nasıl geçeceğiz? İmzasız, sahte imzalı (ya da yine kafaya taktığı bir kişinin adıyla imzalan mektuplar), ankesörlü telefonlarla yapılan ihbarlar, ben bu suçlamalara çözüm bulamıyorum, ama her defasında güvenlik güçlerinin ziyaretlerine -hoş olmayan- maruz kalıyorum. Orman kanunlarını devreye sokmak üzereyim, bana bir yol gösterin lütfen... |