mehmeterkan |
Bu siteye üye olan hukukçu arkadaşlarla, çok yakında kesinleşen bir davamı anlatıp yargıtayın çelişkili kararını ortaya koymak istedim
Müvekkilim bir arkadaşına ziraat bankasından 1998 yılında alınan kredi kartına kefil olmuştur ve kefalet miktarı 500YTL. daha sonra asıl borçlu olan arkadaşının kredi kartının bağlı bulunduğu şube değişikliği yapılmakta ve miktarı artırılmaktadır.
Asıl borçlu kredi kartını ödememekte ve ziraat bankası icra takibine geçmiştir. Ancak müvekkil 7 günlük itiraz süresini geçirmesinden sonra maaşına haciz konulmasıyla işin cidiyetini anlamakta ve dava için bana geldiğinde bizde müvekkilin borçtan sadece 500 YTL kısmı ile sorumlu olduğunun tespiti için 2001 yılında istanbul 9. tic mah. dava açıldı bu arada tüketici mahkemeleri kurulması nedeni ile dava ist 2. tük. mah. gitti en sonunda dava 2005 yılın başında lehimize sonuçlanıp tespit davası sonucunda davalılar olan ziraat bankası ile asıl borçlu aleyhine %40 haksız icra tazminatına hüküm verildi.
Ancak Davalı ziraat bankası tarafından temyiz edilen dava yargıtay tarafından aynen " ilk davalının kötü niyeti dava sırasında maddi olarak ispatlanmamış olup hükmün ilk paragrafından müştereken ve mütelselsilen ibaresi ile davalı bankanın adının silinmesine ve yeniden yargılamaya gerek olmadığı" diyerek
a-öncelikle usulen yerel mahkemenin müdahalesini tamamen kapatmıştır.
b- karar gereği ispatlanmayan kötü niyet diğer davalı için nasıl ispatlanmıştır
c- diğer davalı olan asıl borçlu, müvekkil aleyhine icra takibini başalatan değil ki tazminattan sorumlu olsun
bu düşünceyle kararı yargıtaya tekrar incelenmesi için karar düzelme yolu ile gönderdik ve sonuç tahmin ettiğiniz gibi aynen onama ve HMUK gereği para cezası
Hukuk içinde olup hukuk dışı yaşananlar görüp bunları temsil ettiğiniz kişilere izah edememek bana çok güç geliyor arkadaşlar...
AV.mehmet |