 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Hadi, bugün sevmeyi öğrenelim... |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Kadını kendisine sıra dışı gelen güzelliği yüzünden ayırır erkek diğerlerinden. Bir şekilde başkası gibi değildir ve bu yüzden ona âşık olur.
Burnu, göz kapakları, elleri, dişleri ya da belki ten rengidir ilgisini çeken.
Sonra kişisel özelliklerine takılır kafası: Kahkahası, durgunluğu, düşünce biçimi, becerisi ya da beceriksizliği, dişiliği veyahut çocuksuluğu hoşuna gitmeye başlar...
Derken kokusunu keşfeder.
Banyodan yeni çıkmış ıslak halini, sabah uykudan kalktığında gülen şiş gözlerini, makyajsız cildini, ojesiz tırnaklarını sever...
Evet, o asla başkaları gibi değildir.
Bu yüzden "erkeğin sevdiği" kadın olur.
Sonra kendisine gösterilen minicik, küçücük güzel şeyler yüzünden sevmeye başlar kadın erkeği.
Sevilmenin tadını da alır erkek böylece...
Sevdiği tarafından sevilmek gibisi yoktur zaten...
Ama sevilmeye, çok sevilmeye başlayınca tuhaflaşır insan bünyesi...
Her ruh çok sevilmeyi kaldıramaz.
Ve kadın sevmeye başladı mı, kendini kaybeder...
Sevdiği erkeğin hayatını ele geçirmeye başlar. Başlangıçta erkek için de hoş bir durumdur bu. Üstünü başını toparlayan, evini çekip çeviren, önüne düzenli olarak yemekler koyan, kusursuz bir huzur sunan kadının bu sahiplenmesi muhteşem gelir erkeğe.
Muhtemel bir savaş alanından ne kadar da uzak görünmektedir o konforlu ilişki başlangıçta.
"Seni çok seviyorum" diyen, hastayken ateşine bakan, bir demet çiçekle çıkıp gelen, gün içinde arayıp soran erkeğin bu ekonomik sevme stili karşısında "sevmeyi" abartır kadın.
Adamın gardırobunu düzenleyerek başlar işe; sonra beynini, yıllık plânını, arkadaş ilişkilerini düzenleme isteğiyle devam eder...
Mutfakta birikmiş bulaşıkları yıkar gibi erkeğin telefon defterinde de bir temizliğe girişme isteğiyle dolup taşar...
Çünkü bu arada karşılıklı tavizler verilmiştir. Erkek o sıra dışı güzellikten rahatsızlık duymaya başlamıştır. En azından saç renginin daha "normal", tırnak boyasının kırmızı olmamasını, mümkünse pantolonların bol, eteklerin uzun olmasını ister. Mesai saatlerine, iş yeri başarılarına, bazı dul ve bekâr kız arkadaşlara, eski dostluklara, geleceğe dair kişisel plânlara gıcık olmaktadır.
Kısa küskünlükler, uzun suskunluklara dönüşür... Uzun suskunluklar küçük arızaların büyümesine sebep olur.
"Neden herkes sıradan bir huzur yaşarken bu ilişkide sıra dışı bir bozukluk var" sorusu hep havadadır artık.
Beraberlik standart bir kümese dönüşür.
İki taraf da birbirlerinin güzel, farklı, olağanüstü her özelliğini yolup atmak ve bu standart kümeste iki büklüm yaşamak için dövüşmeye başlar. Dövüşürler, didişirler ve kümesin tellerinde bir delik açabilen dışarı kaçar...
Sonrası ise hepinizin bildiği hikâye...
Sevmenin bir zamanı, stili ve standardı yok. Artık biliyorum!
Bence çıkarılıp bırakılmış bütün renkli tüyleri, taşları yeniden takıp takıştırıp, sıra dışı delilikler yaşamanın zamanıdır...
Bir daha kimsenin hayatını ele geçirmeye kalkmadan sevmeyi öğrenmenin!...
SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN !
Sevgiyle kalın... |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Madem ki bir aşkın var, ne güzel tadını çıkar... her şeye boşver ve aşkı
yaşa... ille de büyük aşk olması gerekmez;
yaşanan her aşk büyüktür, yeter ki tadını çıkarmasını bil...
Çok büyük umutlar bağlama, yarını hiç düşünmeden, günü gününe
sev,sevginin
tadını çıkar...
Sevgide geleceği düşünürsen aşkı bombok edersin.
Sakın haaa... sonsuz monsuz diye herifin başını yeme...
her şeye boşver; öylesine sev ki, sevdiğin erkeği bile umursama,
salt kendin için sev, bencilce yaşa aşkı, bütün maddesiyle...
Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın sevgiler kalır sonunda,
Aslolan aşktır yaşamda... dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna, saniye
saniye
aşkı yaşayarak sev...
iki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme...
ister sürer, ister sürmez....
sen o anı yaşa yeter ki...
Yitirdiğin zaman; yaşadıklarını kazanmış olacaksın...
Sonunda elbet yitireceksin, ama yitirecegini hiç düşünme;
çünkü aynı zamanda kazanmışsındır da...
Anılar kazanıyorsun daha ne...
iç o zaman, sarhoş ol...
yüce yüce şeyler düşünme severken, sevgiyi berbat edersin;
çünkü sevginin kendisinden daha yüce bir şey olmaz...
Aferin sana seviyorsan, seviliyorsan...
Sakın kuşkulara kapılma.
Severken yirmi yıl sonrasını değil, yirmi dakika sonrasını bile
düşünme...
an an yaşa, derin derin hem de...
afferin sana... çok sevindim.
işe güce boşver... Keyfince yaşa,sev...
sevildikçe sev, sevilmeyince de tastamam boşver ve o zaman o guzelim
yalnızlığına sarıl...
o yalnızlık ki, bütün sevgilerden daha güzeldir ve sonunda kollarımızla
sararız...
o zaman da hiç üzülmeyeceksin. Cünkü nasıl olsa, sığınacak bir
yalnızlığımız var;
günün birinde anamız bile bizi bırakır gider, ama o yalnızlığımız, biz
yaşadıkça bizi hiç bırakmaz...
severken bunları düşünme, lütfen yarınsız sev ki, sevginin tadının
çıkarasın.
Hadi, sevgiyle öperim. Yaşa sen...
AZİZ NESİN / YARIM KALMIŞ ÖYKÜLER
|
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Hiç beklentisiz sevdiniz mi?
Yani bugün telefon etmedi demeden, Şu an nerede acaba? Diye kendi kendinizi yemeden.
Yaş günümü hatırlayacak mı acaba? diye bir beklenti içine girmeden... Sevdiniz mi hiç?
Onun, size ait mal olmadığını kabul edip, onu özgür yaşamı ile sevmeyi denediniz mi?
Yanındaki erkek arkadaşına aldırmamayı öğrenip ama aldırmıyormuş gibi yapmadan,
gerçekten aldırmadan
Bitecekse biter, bunu ben değiştiremem, beni sevmeyi bırakmasını değiştiremeyeceğim gibi diye düşünüp.
Onu yersiz kıskançlıklara boğmaktan ve kendinizi yıpratmaktan vazgeçebildiniz mi hiç?
Hiç beklemeden çalan bir kapıda, onu karşınızda görmek ne güzeldir bilir misiniz?
Beklemediğiniz bir anda hediye almak en sevdiğinizden...
Ve beklemeden gelen bir seni seviyorum mesajının tadına varabildiniz mi hiç?
Siz istediğiniz için değil, o istiyor diye yapıldı mı tüm bunlar?
Ve beklentisiz sevmenin tadına bakabildiniz mi hiç?
Bugün beni hatırlamadı yerine hiç beklemiyordum, senin geleceğini diyebilmek ne güzeldir oysa...
Onu boğmadan, kendinizi boğmadan sevebilmek ne güzeldir...
Sahiplenme duygusundan uzak, sevmenin, sevilmenin tadına varabildiniz mi hiç?
Yapılmamış davranışlar, söylenmemiş sevgi sözcükleri ile kendi kendinizi aşk çıkmazında kaybedeceğinize,
Hiç beklenmeyen bir demet çiçekle mutlu oldunuz mu? Beklentisiz sevin...
Ben, beklentisiz seviyorum...
Niye arandım diye düşünüp kendi kendinizi yiyeceğinize, hiç beklenmedik bir Seni özledim mesajı ile aşkı yakalayın... Beklentisiz sevin...
Ben, beklentisiz seviyorum...
O, sizin sevgiliniz olduğu için değil.
Ona tapulu malınız gibi, çantanız, arabanız gibi davranma hakkınız olduğunu düşünmeden.
Onu sevdiğiniz, onun da sizi sevdiği için sevin...
Sevgiye karışan beklenti denen illeti hemen silin aşkın ak sayfalarından...
Göreceksiniz ki, o zaman aşk, başka bir güzel...
Göreceksiniz ki, o zaman sevgili, daha bir romantik...
Göreceksiniz ki, o zaman sevmek ve sevilmenin damaklarda bıraktığı tat, Yıllanmış Şarap gibi, beklenti zehrine karışmadan bir başka döndürüyor insanın başını...
Ben, beklentisiz seviyorum...
Onun nerede olduğunu merak etmiyorum...
Beni bugün neden aramadı diye geçirmiyorum içimden, aramadığı zamanlarda...
Geleceğe dair hayallerim de yok zaten...
Ben, sevgiyi yaşıyorum...
Onun yanımda olduğu anlar o kadar değerli , o kadar kıymetli ki....
Gerçekleşmemiş ve gerçekleşmeyecek beklentilerle mahvetmiyoruz o anları...
Beklentisiz seviyoruz...
Sevdiğimiz için seviyoruz...
Hayalsiz, geleceksiz, beklentisiz... Anlık seviyoruz...
Deneyin... Beklentisiz, sevmeyi deneyin bir gün...
Beklentilerle boğduğunuz aşklarınıza acıyacaksınız...
*****
Alıntıdır. |
alisinkay |
[:dv][:dv][:dv][:dv][:dv]
Sevmekten NEFRET ediyorum
[:dv][:dv][:dv][:dv][:dv] |
commodore1tr |
Ali ;
Engüzeli seninkiydi :))[:D] |
Bugünün tarihi: 03/05/2025 09:05:45 |