mağdur ifadesi ne kadar önemli tek başına yeterli mi
Printable View
mağdur ifadesi ne kadar önemli tek başına yeterli mi
Ne dediğine bağlı Birol bey evladım.
Mağdur suçun işlendiğini anlatıyor ancak onu destekleyecek başka veri yoksa cezalandırmak için mağdur ifadesi tek başına yeterli mi
Yargıtay, bu tür davalarda, mağdurun yalan söylemesini gerektirecek bir olay olmadığını belirterek; Mağdur ifadesini yeterli görüyor. Mahkemelerdeki teamül de bu şekilde zaten
Sayın , yöneticiler birisi kız arkadasıyla kavga ediyor ayrılıyor kız arkadası 15 yas altı ,kız bu kişiyi 3 veya 4 ay sonra şikayet ediyor ve tehdit mesajları yazdığını ve cinsel istismarda bulunduğunu söylüyor. Kişi bir süredir hapiste ve yargılama devam etmekte ve beni şahit gösteriyor. Bulıştukları ve büyük ihtimalle olayın vuku bulduğu mekana benimde sık sık gittiğimi ve kızın kendi rızasıyla geldiğini gördüğümü söylüyor tarafıma herhangi bir yazı ulaşmadı fakat kişinin yakınları benim ifademin gerekli olduğunu eğer ifade verirsem ara tahliyede kişinin kurtulacağını söylüyorlar ve beni kendi avukatlarıyla görüştürmeye çalışıyorlar.Ben bunu kabul etmiyorum ve benim olayla ilgili bilgim cok sınırlı sadece adı gecen mekanın sahibini tanıdığım için oraya gittim ve tanıdığım kişi orada değildi bende oradan ayrılırken kız oraya geldi ama ben ne onu tanırım ne konustum nede herhangi birşeylerini gördüm. ve ben yurtdışına çıkacağım eğitimim için üniversite aracılığıyla benim ne yapmam gerekir ?
Kişinin yakınları her aradıklarında farklı konuşuyorlar bana psikolojik baskı yapıyorlar.Birincide şikayetçinin benim şiddet uygulandığını gördüğümü söylediğini ve bu yüzden benim ifade vermem gerektiğini söylediler daha sonra bana resmi bir yazı gelmedikçe benim herhangi bir beyanda bulunmayacağımı söylemem ve olayla ilgili birşey bilmediğimi söylemem üzere bu sefer orada bir başkasının daha olduğunu ve benim ona kişi ile kızın arasında cinsel birşeyler yaşandığını gördüğümü anlattığım bu yüzden benimde karalanabileceğimi söylediler bende o kişiyi yalan ve iftiradan mahkemeye vereceğimi söyleyince ya hiç gerek yok bizde zaten vereceğiz senin panik yapmana gerek dediler.Daha sonra kişinin beni şahit gösterdiğini o yüzden ifade vermem gerektiğini söylediler.Ben bu tür bir olaydan sonra çok moralim bozuldu çünkü az öncede dediğim gibi sadece oraya geldiğini gördüm ve konuyla ilgili hiçbir bilgim yok ve ben eğitimimi sürdürüyorum bu tarz bir konuda ismimin geçmesi beni çok yıprattı şereflice yaşamayan bir kişi olmam dolayısıyla ve tedirgin olmaktayım acaba bana iftira edilirmi ,alakam olmadığı halde herhangi birşey gelir mi başıma diye lütfen yardımcı olun
şereflice yaşamaya çalışan demek istedim özür dilerim. Ben ikide bir mahkemelere gitmek istemiyorum vede kızgınım alakam olmayan bir konu ve ben dahil herkesin karşı çıktığı cinsel istismar konusu ,ismimin şahit bile olarak geçmesi beni çok etkiledi ,derslerim o yüzden kötüleşti, bana lütfen yardımcı olun .
Soru ne? Başına birşey gelirmi? Size yönetlilen birşey yok görünüyor. Belki şahit olarak gösterilirsiniz. Şahit( Tanık) olarak gösterilirseniz mahkeme sizi davet edercektir. Eğer davet ederse gitmek zorundasınız. Gider bildiklerinizi anlatısınız. Bu kadar. Bunda tedirgin olacak birşey yok diye düşünüyorum.
Elbette ki bildiklerimi anlatırım bildiğim birşey yok zaten sikayetçi olan kızın oraya geldiğini gördüm o kadar ama ben iftiradan korkuyorum hani yok oda cinsel istismar yaptı veya ne bileyim başka bir türlü hakkımda iddiada bulunursa diye ayrıca hepimizin kızkardeşi annesi var. benim hakkımda yalan iftira bile olsa bu konuda iddiada bulunulursa şahit olduğum için benim bunu kaldırmam mümkün değil vede dediğim gibi ben öğrenci değişim progaramı ile yurtdışına çıkma imkanı elde ettim ikide bir beni mahkemeye çağırmalarını istemiyorum ben ne yapmalıyım ayrıca ben mahkemenin görüleceği yerde değilim o gün sınavım olsa veya başka bir şey gidip gelemem
Sayın Ragıp Bey! İnsanların iyisi yada kötüsü olduğu aşikardır.Yanı sizce yargıtayın sadece mağdurenin ifadesini yeterli görmesi mantıklı yada adil birşeymi?İkinci bir konu madem yargıtay sadece mağdure ifadesini kafi görmekte,Hukukun pozitif bilim dalı olduğu gerçeği Yargıtayın bu görüşünün neresinde kalıyor.Ceza için delil(somut)lazım.Burdaki çelişki,tekdüzelik böyle bir şikayette bulunan bi kişinin iyi insan diye tanımlanmasıdır.Az çevrenize bakın lütfen.Bu yoldan yani sizin Yargıtay bunu yeterli görüyor dediğiniz yoldan şikayete başvurarak para kazanan birsürü sözde mağdure var.Bu saçmalığa biran önce son verilmeli.Zaten artık bu tip insanlar kanunun bu açığını öğrenmiş ve hem geçimlerini bu yoldan sağlıyorlar hemde bunu bir silah gibi kullanıyorlar.saygılarımla.
hayır ben kimsenin lehine veya aleyhine bir ifade vermeyi düşünmüyorum ben şahıslarıda tanımıyorum sadece davalı olanı tanıyorum ve herhangi birşey görmedim niye bu kadar ısrar ediyorlar senin şahitliğin lazım diye anlamıyorum davalı tarafın yakınları benim bilgim yok yukarıda da dediğim gibi ,ben tedirgin oluyorum gıyabımda dönüp duran birşeyler mi var diye ? ben ayrıca panik atak hastasıyım derslerime bile çalışamıyorum bu yüzden
S.a.Bir kişinin zorla alıkonuldum beyanı şahit yada delil olmadan sadece sözlü ifadesiyle kabul edilebilirmi?Aksine şahitler gösterildiği halde ve daha sonradan şikayetini geri alması neticesinde sizce savcı ile başkan arasındaki bi çelişkiden dolayı ceza verilirmi? Ve bu ceza 11 yıl 8 ay gibi bir süre olupta o kişiye başkan Dosyanı yargıtaya göndereceğiz diyip tutuksuz yargıladığı birine 11 yıl 8 ay gibi bir ceza verip serbest bırakabilirmi,bırakırsa bile bu nasıl bi çelişki olabilir?
Yargıtay, bu tür davalarda, mağdurun yalan söylemesini gerektirecek bir olay olmadığını belirterek; Mağdur ifadesini yeterli görüyor. Mahkemelerdeki teamül de bu şekilde zaten
Yanlış olanda bu işte.Bu böyle olmamalı.Silahın ve bıçağın yerini kadınlar alır o zaman.Belli plan dahilinde sizle belli süre ve ilişki yaşamış bir dişinin gidip şikayetçi olması sizin bitmenize neden olur.İnsanlar yasaları yaparken iyi niyetli kişiler olduğunu düşündüğü kadar diğer ihtimalide unutmamalıdır.Hukuk pozitif bir bilim dalı ise sade ifade ile hiçkimse yargılanmamalıdır.Bunun aksini savunanlar bir gün bu tarz bir olayla karşılaşırlarsa ne demek istediğimizi anlarlar.
Yargıtay, bu tür davalarda, mağdurun yalan söylemesini gerektirecek bir olay olmadığını belirterek; Mağdur ifadesini yeterli görüyor. Mahkemelerdeki teamül de bu şekilde zaten
4. 5237 Sayı ve 26.9. 2004 Tarihli Türk Ceza Kanununda Beşeri Cinsellik
Yeni Türk Ceza Kanunu beşeri cinselliğin ırzına geçmiştir.
Kanun, çocukların “ evlenmek maksadı “ ve “ kendi rızaları “ ile kaçmaları fiilini suç olmaktan çıkarmıştır. Gerçekten, kıyas yapılmadığı taktirde, çocukların evlenme maksadıyla karşılıklı rıza göstererek kaçmaları fiili 109. maddesinin 5. fıkrasındaki suça vücut vermemektedir. Çünkü, hükümde yer alan “ cinsel amaç “ terimi ile “ evlenme maksadı “ terimi eş anlamlı terimler değildirler. Cinsel amaç olsa olsa “ şehvet hissi “ terimini karşılar ama, “ evlenme maksadı “ terimini karşılamaz. Evlenme maksadını cinsel amaç terimi içine sokmaya çalışmak kanunun 2. maddesinin 3. fıkrasının ihlali olur. Uygulamada günü kurtarmak için böyle bir yola gidilirse, bu hakimin kanunu düzeltmesi olur ki, hakimlerin kanunları düzeltme erki bulunmamaktadır. Öte yandan, kanunun düzenlemesinde, çocukların evlenme maksadı ile birlikte kaçmaları fiili, Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun basit şekline de vücut vermemektedir. Ayrıca, bu fiilin, kanunun 234. maddesinde öngörülmüş olan Çocuğun kaçırılması ve alıkonması suçu ile de her hangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Böyle olunca, Kanunun suçun “ cinsel amaçla işlenmesi “ halini ağırlaştırıcı neden olarak değerlendirirken, suçun “evlenme amacı ile işlenmesi “ halini ağırlaştırıcı neden olarak görmemesi, dolayısıyla söz konusu fiili suç olmaktan çıkarması ciddi bir çelişkidir.
Kanun beşeri cinselliğin “bireysel tezahürlerini” ve “toplumsal tezahürlerini” ayırt etme gereksinimini duymuş ve bunları farklı biçimlerde düzenlemiştir. Gerçekten kanun, beşeri cinselliğin hukuka aykırı bireysel tezahürlerini “ Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar “ başlığı altında “ Kişilere karşı suçlar “ kategorisi içinde düzenlemiş, beşeri cinselliğin hukuka aykırı toplumsal tezahürlerini “ Genel ahlaka karşı suçlar “ başlığı altında “ Topluma karşı suçlar “ kategorisi içinde düzenlemiştir. Kanun koyucu böyle bir ayırıma niçin gittiğini kanunun gerekçesinde açıklama gereksinimi duymamıştır. Ayrıca, Kanun, az sonra değinileceği üzere, yorumla düzeltilmesi olanaksız olan ciddi yanlışlar içermektedir.
Tabiidir ki kanun koyucu böyle bir tercihte bulunabilir. İCK., yapılan bir değişiklikle, eski düzenlemesinden farklı olarak, beşeri cinselliğin hukuka aykırı bireysel tezahürlerini, kişiye karşı suçlar arasında düzenlemiştir. Değişikliğin gerekçesini göstermiştir. Üstelik düzenlemeyi de doğru yapmıştır.
Öte yandan, kanun koyucu, “ Genel adap “ teriminin yerine “ Genel ahlak “ terimini kullanmıştır. Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük’ üne itibar edersek, edep ile ahlakın aynı şey olmadığını, yani birinin ötekinin sinonimi olmadığını görürüz. Gerçekten, beşeri cinselliğin hukuka aykırı toplumsal tezahürleri edep alanına mı, yoksa ahlak alanına mi girmektedir ? Kanun koyucunun bu konuda ciddi bir bilincinin olduğu söylenemez. Biz, beşeri cinselliğin hukuka aykırı beşeri tezahürlerinin “ahlak” ile değil ama, daha çok “edep” ile ilgili olduğunu düşünüyoruz.
Kanun, kumarı ve dilenciliği beşeri cinselliğin hukuka aykırı toplumsal tezahürleri arasında düzenlemiştir. Bunun isabetli bir düzenleme olduğunu sanmıyoruz. Madde gerekçelerinde tercihin nedenini açıklayan inandırıcı bir bilgi bulunmamaktadır.
cinsel istismar da mağdur ifadesi yeterlidir...bu konuda kimse şayitlik yapmak istemez.iyibir savunmayla bence davacı kazanabilir;)
Ayrıca şunu da eklemek isterim her cinsel tacize ugrayan kısıde durustluk arama karsı tarafa haksızlıktır bence kişinin ne denli iyi niyetli olduğu araştırılmalıdır.
olayda azda olsa bilgin varsa git bence adalete yardımcı ol
bi düşün sanığın yerinde sen olabilirdin bilmiyorum belkide mağdurenin yerinde olaya bide o açıdan bak gerçeklere katkın olsun kimse kimseye haksızlık etmesin hem şahit olman adını kirletmez bu kadar olumsuz olma
Şahitlik konusunda ben de katılıyorum arkadaşıma fakat sadece mağdurun ifadesiyle sanığın cezalandırılmasını yanlış buluyorum. Çok büyük cezalar var.Ya sanık gerçekten işlemediyse bu suçu,ortada somut delil yokken, sanık ısrarla inkara giderken, sadece mağdur diye tabir edilen kişin tek bir sözüyle ki 14 yaşında bile olsa, bir insanın hayatı üzerinde bu şekilde oynanmamalı diye düşünüyorum. Sonuçta 'şüpheden sanık yararlanır' diye evrensel bir ilke de varken sanığın lehine değerlendirme yapılmalıdır.Çok yakınımda gördüm böyle bir olayı.O sanığın da bir ailesi ve hayatı olduğu unutulmamalıdır.
Öncelikle iyi akşamlar. Gerçekten yargıtayın bu konuya genel bakışı böylemi merak ediyorum doğrusu. ' Her türlü şüpheden uzak somut delil yoksa şüpheden sanık yararlandırılmalıdır' ilkesinin uygulanırlığının olmadığı anlamı çıkıyor bundan.Gerçekten öyleyse pes doğrusu. Sonuçta hukuk sistemi sanığın da haklarını korumalı sanıyordum. Bu olayların en büyük mağdurları sanıklar demek ki!....
merhaba,benim eşim öğretmendi.2006 yılında 5 öğrencisi cinsel istismar suçuyla suç duyurusunda bulundular.3 öğretmen de şahitlik yapıyor.öğrencisiyle telefon konuşması var kaydetmişler.savcı bey hemen tutanağa geçmiş.devlet hastanesine psikoloji raporuna gittiler.bozulmuştur diye geldi.(devlet hastanesi geçerli olurmu?) kriminaloji temiz geldi.eşim müdüryardımcısıyla kavgalıydı.şahitleride müdür yadımcısı ve eşi zaten.Ama başka öğretmen
arkadaşlarda bizim onlarla kavgalı olduğumuza dair şahitlik yapıyor.78 gün ceza evinde kaldı.
asliye hukuk ağır cezaya gönderdi.ama ağır cezada kabul etmedi.şimdi yargıtaya gitti. sizce hangi mahkemeye gelir ve yüksek bi ceza çıkar mı?
selamlar .60 yaşında kırtasiyecilik yapan bir yakınım (ki 5 yıldır kendi mülkü olan dükkanında daha önce ise sanayi bakanlığına bağlı bir kademede yönetici memurlukdan emekli)cinsel taciz suçlaması nedeniyle 5 aydır tutuklandı.
mağdure denen sahış 14 yaşında epilepsi tedavisi gören bir kız.annesi tarafından yönlendirilerek yakınıma suçlamada bulunup içeri attırdılar.
bu arada ilk gelen adli tıp raporunda psikolojisi bozulmuş dendi.ve 2 defa duruşma yapıldı .her duruşmada savcı tahliye talep etmesine rağman mahkeme istanbul adli tıpdan yeniden rapor istedi ve tutukluluk haline devam ettirdi.
bu arada bizler kızın ailesine ulaşarak duygusal!!açından ikna ederek!!!(!)davavan vaz geçirdik .yalnız annesi mahkeme başkanına ''ben davamızdan vazgeçiyoruz çünkü psikolojimzi çok bozuldu ailece ve istanbula adli tıpada gitmek istemiyorum ''dedi ama sanığın suçlu olduğunu belirtici ifade verdi.
şimdi adli tıp raporu bekleniyor.tutkluluk hali devam ediyor.sanık yemin billah ediyor yapmadığına .
zavallı adamcağızın hayatı bitti.tabi bizlerinde .yalnız kız ve annesi o kadar kurnaz ki avukattan karşılıklı protokol yapıp tazminat istenmemesi yönünde dilekçede imzaladı .
şimdi delil yok kız da azda olsa zeka geriliği de var ve annesinin husumeti neticesinde adamcağızın hayatını bitirdiler.
yukarda bir arkadaş yazmış gerçekten birileri malesef bu işten bayağı geçiniyorlar .çok kötü.
şimdi benim sorum şu bu olay sizce nasıl yönlenir?illa ceza veriyoırlar mı?ne demek 3 5 10 yıllar .yaşlı başlı adam ne yapacak.
Benzer bir durumda koğuşumda öğretmen arkadaşım wardı.Benim algıladığım we değerlendirdiğim kadarıyla ile göre bazen kararlar değişiyor.Bu Türkiyede hiçbir awukat yokturki kesin karar hakkında yorum yapabilsin.psikolojik raporu bozuk gelmişse ceza almaması imkansız heyete bağlı kabul etmek yada etmemek.Sizde itiraz edebilirsiniz rapora 6.ihtisasa yollayabilirsiniz.Psikolojik raporun bozuk çıkması durumunda ceza almaması imkansız.Allah yardımcınız olsun.Milletin başına gelmediği için kimse anlamaz durumunuzu.Yeni TCK sayesinde silaha bıçağa birşeye gerek kalmadı birinin hayatını zindan etmek için 1 tane 14 lük kız bulun atın iftirayı bitti.
bu davalardan hiç berat eden yok mu?bir de içerden diyorlarmış ki savcını 2 duruşmadır tahliye vermesi zaten ayak ceza verecekler her halukarda,böyle olur mu?bu doğru mu?
en az 4.5 veriyorlarmış diye sızlanıp duruyor şimdi içerde .bunu gerçekliği ne ölçüde
diye soru yöneltiyorum ama malesef hiç muhatab yok yanıt verebilecek:(:( :( :(
burası ciddi bir hukuk sitesi değil mi?bu kadar güncel ve önemli bir konuda bile muhatab bulamıyorum. bu konuda net bir cevap verebilecek birine ihtiyaç duyuyoruz:(
tek suçumuz efendi dürürst namuslu insanlar olmak,şimdi biz bu hanımefendi ve kızına karşılklı olarak protokol imzaladık tazminat talebinde bulunmayacağız diye .biz de bunları açıkçası nasıl süründürebilirz
bir de karşı tarafın davadan vaz geçmesi neden bir işe yaramıyor?:(
sayfayı güncellemek adına
bizim dün davamız görüldü tutukluluk hali devam ediyor.adli tıp raporu bekleniyor.savcı 3. davada nedense tahliye talebinde bulunmamış.ilk ikisinde tahliye talebinde bulunmuştu.
şimdi merak ettik acaba neden tahliye istemedi savcı .sizce ne anlam ifade eder?
bu cinsel taciz davasında bu 3 duruşmaydı ilk 2 sinde tahliye taleb edilirken 3.duruşmada tahliye edilmemesi ne anlama gelir çok üzüldük .
Bir avukatınız var mı?
Efendim avukatımız var .Ancak ben belki farklı bakış açılarına ulaşabilirim diye soruyorum.Ayrıca avukata her aklımıza geleni soramıyoruz, çünkü il dışındayım telefonla da olmuyor.
Yalnız 3. duruşmada neden savcı tahliye vermedi onu avukata soramadık .Müsait ortam olmadı .Yanıtlayıp görüş bildiren olursa sevinirim.
Peki bunları da biliyormusunuz?
"Site Yönetiminden Duyurular
Forumlarda arama yapmadan soru veya yorum eklemeyiniz. - Kısa Mesaj ile hukuki soru sormayınız.
Türkçe yazım kurallarına özen gösteriniz. - Cümlelerinize büyük harf ile başlayınız, başlık ve iletilerinizin tamamını büyük harflerle yazmayınız. - Konularınızı doğru kategoride açmaya özen gösteriniz. - Başlıklarınızda "Acil, Lütfen Yardım, İmdat, Slm, Mrb" gibi kelimeler kullanmayınız. - Kurallara aykırı davranan üyeler ve forumları kilitlenecektir."
Bir davada, savcı, bir tutuklu sanık hakkında tahliye talep ederse nasıl yorumlanmalı? Tahliye talep etmezse nasıl yorumlanmalı?
Savcının bir davada mahkeme heyetine etkisi, faktörü ne kadardır?