-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
31 tane görüşmenin elbette makul mantıklı bir açıklaması olabilir.
Açıklaması olmayan şey şu:
1,5 yıl boyunca görüşmedim dediği kişiyle daha sonra biri 6 ay öncesine ait 31 telefon görüşmesinin ortaya çıkması.
İnsan 1 görüşmeyi unutabilir, ikisini hatırlamayabilir, ama 31 farklı görüşme ispatlanıyorsa (koşullu önerme) ve hala kişi görüşmediğini iddia ediyorsa (koşullu önerme) o kişi yalan söylemiyor mudur?
Bu yalanın üzerine gidilmesi gerekmez mi?
Sapla samanı karıştırıyorsunuz. Adam Mahkemede 1.5 yıldır görüşmüyorum demişse kesinlikle doğru söylemiş. Son konuşması saldırıdan 7 ay önce deniliyor. Bu ifade ne zaman alındı hanım efendi? Aradaki süreyi bir kağıt kalem ile hesaplayın. Bakın 1.5 yıl olduğunu sizde göreceksiniz.
Aykırı fikir ararken kendi kalenize gol attınız haberiniz yok.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Sapla samanı karıştırıyorsunuz. Adam Mahkemede 1.5 yıldır görüşmüyorum demişse kesinlikle doğru söylemiş. Son konuşması saldırıdan 7 ay önce deniliyor. Bu ifade ne zaman alındı hanım efendi? Aradaki süreyi bir kağıt kalem ile hesaplayın. Bakın 1.5 yıl olduğunu sizde göreceksiniz.
Aykırı fikir ararken kendi kalenize gol attınız haberiniz yok.
Kendi yazdıklarınızı siz unutuyorsunuz.
Önce alıntıladığınız cumhuriyet haberini okuyun.
Sonra sizin başlarda alıntıladığınız AA haberinde yer alan 16 kasım 2005 tarihinde telefon görüşmesi yapıldığına dair savcının iddiasını.
Benim yukarıdaki ifadem eksik olabilir.
6 ay öncesinden kasıt, Danıştay saldırısından 6 ay önce yani 16 kasım 2005.
1,5 yıldan kasıt da Danıştay saldırısından 1,5 yıl öncesi.
Cumhuriyet haberinde "Arslan ile en son Danıştay saldırısından 1,5 yıl önce görüştüm." diyor.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Cumhuriyet Haberinden aynen alıntı:
Avukat kimliği ile tanıdığı Alparslan Arslan ile toplam üç-dört kez kısa süreli görüşmesi olduğunu, Danıştay saldırısından önce en az bir buçuk yıl hiç görüşmediklerini ifade ederek, "Olay tarihinden 9 ay önce de bir kandil mesaji dışında görüşmem olmamıştır" dedi. Ergenekon örgütünün adını ilk kez Danıştay saldırısından sonra duyduğunu ve hakkında bir cümle bilmediği örgütle anılmasına hayret ettiğini söyleyen Tekin, Ergenekon operasyonlarınını hedefinde TSK olduğunu, ulus devletin çimentosu olan kemalizme sahip çıkan, ordu, yargı ve ulusalcıların yıpratılmak ve teslim alınmak istendiğini savundu.
Ben daha önce ısrarla mesajların veya görüşmelerin içeriğini sordum size. İçeriğini biliyormusunuz dedim. Bahsettiğiniz görüşme dediğiniz şeyler sadece iki GSM telefonuna ait irtibat kaydıdır. Yani bu iddia ettiği gibi mesaj da olabilir. " Tamam işe başlayın da olabilir" Bir hatırını sorayım dedim konuşmasıda olabilir. Bunlar iki telefon arasında bir irtibat olduğunu ifade etmekten başka bir anlam taşıyamaz.
Herşeyin günlük yaşandığı ülkemizde 6 ay önceden şurada şu saatte şunu vuracaksın emri de verilemez. Hayatın olağan akışına aykırıdır.
Daha önemlisi Alparslan bir tetikçidir. Bir tetikçi ile örgüt üst düzey veya orta düzey yöneticisi birbiri ile irtibata geçmez. Geçiyorsa o örgüt falan değil, aptallar ordusudur.
BU ne gizli bir örgüt ki tüm üst yönetimi fahiş mantık ve işleyiş hataları yapıyor. Sizin iddianıza göre hemde 31 kere tetikçi ile görüşüyor. Boşverin bu örgütten kimseye bir zarar gelmez. Böyle bir örgüt nasıl yıllarca gizli kalmayı becerdi?
Bu yazdıklarınız iddianame ile kıyaslayın ne kadar saçma olduğunu görmüyorsanız ben ne yapayım. " Vermeyince mabut neylesin Mahmut"
Bu kayıtlardan bir yere varılabilse idi. Ankara Ağır ceza Mahkemesi gereğini yapmazmıydı? Mahkemeyi bile kendi düşüncenize paralel karar veren vermeyen diyemi ayırıyorsunuz? Hepsi bizim bağımsız Mahkemelerimizdir. Siz beğenseniz de beğenmesenizde. Ankara daki de Silivri dekide bizim bağımsız Mahkememizdir. Kusura bakmayın böyle bir imaya dahi tepki veririm.
Diğer unuttuğunuz bir konuda Alpaslan Arslan ın bir avukat olduğudur. Bir avukat ile bu konumdaki insanlar normal hayatta defalarca görüşebilirler. Bu bir hukuki fikir almada olabilir. Bir karşılıksız çek sorusuda olabilir. Başka şeyde olabilir.Alparslan Arslan ın yada bir avukatın sosyal çevresi olmasından daha doğal bir şey yoktur. Sizin bir avukat olmadığınıza şimdi kesinlikle emin oldum. Çünkü bu tip aramalar her avukata gelir. Bir dostu aracılığı ile gelir başka kanal ile gelir. Kısaca gelir. Tanıdığından gelir hiç tanımadığından da gelir. Bu konuşmaların içeriği suç oluşturmadığı sürece bir anlamının olmayacağını somut bilgiler ile yazdım. Sizin çok sk görüştüğünüz bir arkadaşınız birini öldürse sizin bu olayı bildiğinize ve hatta suç ortağı olduğunuza mı hükmedilir? Sonunda "inanamıyorm arkadaşım bir katilmiş" dersiniz belki. Hepsi bu ile sınırlı kalır. İki gündür tutacak başka dal kalmadı telefondan öteye gidemedik. Bu telefona bence gereğinden fazla takılmayın derim.
Daha önce yazdığım gibi Danıştay davası bozulmadan bu yazdıklarınız bile abesle iştigaldir.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Anlamak istemediğiniz konu şu:
Benim sık sık görüştüğüm bir arkadaşım tutuklansa ve ben de mahkemeye çıkarılsam "onunla görüşmüyordum" demem. "Evet görüşüyordum, şu gün şunun için aradım, bugün o beni bunun için aradı." derim.
Hürriyet'in haberine göre Veli Küçük'e müdahil avukatların sorduğu 23 sorudan 8'ini hakim kabul etmemiş, 15'ine Veli Küçük cevap vermemiş. 15+8 =23
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Daha önce yazdığım gibi Danıştay davası bozulmadan bu yazdıklarınız bile abesle iştigaldir.
Müjdeler var yurdumun, toprağına taşına :)
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=77
Yargıtay, Danıştay’a ve Cumhuriyet gazetesine düzenlenen saldırılarından sorumlu sanıklarla ilgili kararı bozarak, davanın Ergenekon davası ile birleştirilmesinin zorunluluğuna işaret etti
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Danıştay 2. Dairesi üyelerine ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılarla ilgili Alparslan Arslan’ın da aralarında bulunduğu 8 sanık hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararı oy birliğiyle bozdu.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Müjdeler var yurdumun, toprağına taşına :)sdt23
SEÇMEN KÜTÜKLERİ SORUNU Düzeldi mi yoksa?
Deniz feneri Dosyası geldide haberimiz mi olmadı!
Ermenilerden özür: Türklere hainlik! vazmı geçtiler yoksa:::
Milletvekili dokunuzmazlıkları kaldırıldı yoksa Atilla kartın haberi yokmu
PPK LI KEÇİLERMİ TUTUKLANDI
Asgari üçret yükselip tavan mı yaptı
Krızden nasıl cıkılacağının planı mı açıklandı
Kemal Unatıkan :) Bişey mi satıyor:o
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın Mehmet Emin Sezen,
Özel isim, ülke ismi TÜRKİYE yazmasını beceremeyenler "hindi" lakabını hoşgördüler.
Böyle bir davaya Ergenekon adı taktılar.
Sizin kalame aldığınız konular ülkemde sorgulandığında, dava açıldığında savaşın ekonomiyi ele geçirme olduğu günümüzde, malımızı vantuzlayanlara bir Çanakkale destanı daha yazılacaktır.
Ve bunları yapan, birileri gibi, kaçacak delik/ülke bulamayacak, makamlarında edindikleri servetler de devlete gelir kaydedilecek.
Son gülen olmak umuduyla,
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bir insan cehaletini ancak böyle ve bu kadar açık ifade edebilir. Evet beklenen ve bence olması gereken oldu. Bunun aksi bir karar olsa şüphe doğardı. Danıştay saldırısı kararı bozuldu. Peki senin aklın nerede idi? Bu yaptığın hukuksuz diyen benim. Hukuken böyle olması gerekir diyen benim. Şimdi dönüp bozuldu diyorsunuz. O zaman neden bozulmadan önce saçmaladınız?
Aynı cehalet hala hukuken izlenecek yoluda bilmiyor. Dosya Ankara Ağır Ceza Mahkemesine gidecek. Orası bir karar verecek. Mahkeme aynı kararında direnebileceği gibi, evet dosya birleştirilsin ama ben inceleyeceğim diyebilir. Yada Silivride birleştirilmesi kararını da verebilir. Konu sonunda yine Yargıtay da bitecek gibi duruyor.
Hiç kimsenin hukukun işlemesine itirazı yok ki. İtirazlar hukuka uygun olmayan saçmalamalarınıza.
Ankara Ağır Ceza Mahkemesi davayı ben inceleyeceğim çünkü suçun işlendiği yer Ankara derse ne olacak? Hadi buyrun hep beraber..
Müjdeler var yurdumun toprağına taşına ........
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Benim savunduğum bu konuların hiç bir şüpheye yer bırakmayacak kadar derinlemesine soruşturulması, araştırılmasıydı. Siz ise "Ankara'daki mahkeme olayı karara bağladı, daha neyi tartışıyorsunuz?" havasındaydınız.
Ben şüphelerimi ortaya koyuyordum, siz ise şüphelenecek ne var ki diye başınızı kuma gömüyordunuz.
Evet, daha kesin sonuç yok. Süreç işleyecek. Süreç sonucunda inşallah herkesin vicdanlarını tatmin edecek bir sonuç çıksa diye temenni etmekten başka çaremiz yok. Keşke bu sonuç sizin dediğiniz gibi Ergenekon sanıklarını aklayacak ve Danıştay saldırısıyla arada bağlantı kurulamayacağını ifade eden bir sonuç olsa.
Ama Ergenekon sanıklarının çoğu somut iddialara karşı somut yanıtlar vermek yerine çapraz sorgulamada ya susuyor ya da çelişkili ifadeler veriyor.
Susmak ya da çelişkili ifade vermek kuşku uyandıran bir davranıştır.
Bakınız Veli Küçük'ün ifadelerinden ne öğreniyoruz?
- Sedat Peker ile Sami Hoştan suç örgütü lideri değildir.
- Veli Küçük'ün görev yaptığı bölgede faili meçhul olmaz, gereğini yapar.
- Adil Serdar Saçan hakkında Veli Küçük 'ün evinden bazı bilgi ve belgelerin alınmış. Bu belgelerde Saçan'ın "nerede kaçakçılık yaptığı, kimden rüşvet aldığı, kimlerle görüştüğü" yazılıymış. Bu belgeleri onun karşısında olanlar Veli Küçük'e gönderilmiş. O dönemde Saçan bir yıl boyunca Veli Küçük'ü dinlemiş.
- Müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı Özkan Yücel bozguncudur, bu yüzden Veli Küçük onun sorularını cevaplamaz.
- Veli Küçük, Dink davasının yapıldığı gün tesadüfen oradan geçiyormuş, kalabalığı görünce merak etmiş, adliyeye girmiş.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=97
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Benim savunduğum bu konuların hiç bir şüpheye yer bırakmayacak kadar derinlemesine soruşturulması, araştırılmasıydı. Siz ise "Ankara'daki mahkeme olayı karara bağladı, daha neyi tartışıyorsunuz?" havasındaydınız.
Ben şüphelerimi ortaya koyuyordum, siz ise şüphelenecek ne var ki diye başınızı kuma gömüyordunuz.
Evet, daha kesin sonuç yok. Süreç işleyecek. Süreç sonucunda inşallah herkesin vicdanlarını tatmin edecek bir sonuç çıksa diye temenni etmekten başka çaremiz yok. Keşke bu sonuç sizin dediğiniz gibi Ergenekon sanıklarını aklayacak ve Danıştay saldırısıyla arada bağlantı kurulamayacağını ifade eden bir sonuç olsa.
Ama Ergenekon sanıklarının çoğu somut iddialara karşı somut yanıtlar vermek yerine çapraz sorgulamada ya susuyor ya da çelişkili ifadeler veriyor.
Susmak ya da çelişkili ifade vermek kuşku uyandıran bir davranıştır.
Benim hiçbir satırımda altı çizili bu veya benzeri hiçbir ima bulamazsınız. Şüphe iyidir. Ancak neden ve nasıl şüphe duyduğunuza bakarım. ŞÜphe ararsanız çok fazlası ile size yazıldı ama sizinle aramızda ciddi bir anlayış farkı olması nedeni ile sizin ilginizi çekmedi.
ALINTI ;Cumhuriyet- Ergenekon soruşturmasında el bombalarının bulunduğu Ümraniye'deki evin kiracısı Ali Yiğit, mahkemede daha önce savcılıkta verdiği ifadeye ekleyecek bir şeyinin olmadığını söyledi. Ancak çarpraz sorguda birçok soruya çelişkili yanıt verdi. Bazı sorulara ise “hatırlamıyorum” dedi. İlk ifadesinde kendisine ait manav dükkânına Muzaffer Tekin'in siyah bir Mercedes otomobille geldiğini söyleyen Yiğit, bu kez gelenin Tekin olmadığını belirtti. Cevaevinde bir avukatın kendisini tedhit ettiği yönündeki ifadesi anımsatılıp, “hangi cevaevinde tehdit edildin” sorusuna da “hatırlamıyorum” deyince hâkim Köksal.... “Böyle önemli bir olayı insan unutur mu” diye sordu
Bu adam büyük ölçüde bu ve benzeri ifadeler nedeni ile tutuklandı. Nerde şüpheniz? Bu sizde şüphe doğurmuyor mu?
ALINTI: Konuşmaya başladığında heyecanlı olduğu gözlenen Yiğit, ifadesi bitince çapraz sorguya alındı. Yiğit, ‘emniyette Muzaffer Tekin’in adını neden telaffuz ettiğinin’ sorulması üzerine, “Danıştay olayı nedeniyle televizyonda görmüştüm. Bana da resmini gösterdiler” yanıtını verdi. ‘Parmak basma olayının hangi cezaevinde olduğu’ sorusuna, “hatırlamıyorum” yanıtını veren Yiğit, polis koruması altında olmadığını söyledi. Yiğit, Muzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk’ten baskı görmediğini ancak Oktay Yıldırım’ın kendisini tehdit ettiğini belirterek, balıkçıdaki toplantıda ise baskı görmediğini ifade etti.
İhbardaki C-4 patlayıcıların nerede olduğu sorulunca Yiğit, “Sandığın içinde bir de kutu vardı. Ben elime alıp salladım. Tık tık diye bir ses geldi. Babam C-4 diye tabir etti. İhbarı da öyle bulundu. Benim böyle bir açıklamam olmadı” dedi. Mahkeme başkanı Köksal Şengün de, “C4 ün kendine özgü sesi mi var?” diye sordu. Başkan’ın bir avukata konu dışına çıkması üzerine yaptığı müdahaleye Gazi Güder’in avukatı Özbay Demirel tepki gösterdi. Başkan Şengün, “Bir zorunuz mu var. Konu ne” deyince Demirel, “Savcılara izin var ama biz konuşunca sürekli lütfen, lütfen diyorsunuz” dedi.
Tutuksuz sanık Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, söz isteyerek, “Ben 25 yıl Adli Tıp Genel Kurulu’nda hekim ve cerrah olarak görev yaptım. Çok psikiyatri hastaları gördüm. Bu Ergenekon kurgusu hukuk ve ceza ehliyeti tartışılır bir eşcinsel haham sayesinde oldu. Şimdi ifade veren Ali Yiğit’in de anladığım kadarıyla hukuk ve ceza ehliyeti tartışılır. İfadelerindeki çelişkiler, emniyetteki girişimleri... Ben bir üniversite rektörü olarak emniyette saygıyla karşılandım ancak savcılıkta saygı ile karşılanmadım. Ali Yiğit nasıl oluyor da gözaltında arabayla gezdiriliyor, restoranda yemek yiyebiliyor. Çocuğunun sünnet geliri ile mi araba alabaliyor? Ben örgütün yöneticisi olmakla suçlanıyorum. Savcıları biraz vicdanlı olmaya davet ediyorum”
Duruşmada öğleden sonraki bölümünde gecekonduda bulunan bombaları saklamakla suçlanan tutuklu sanık Mehmet Demirtaş sorgulandı ve savunması alındı. Yeğeni Ali Yiğit'in "ecel ile korkutulup sıtmaya razı" edildiğini bu nedenle kendisini ve Oktay Yıldırım'ı suçlayan ifadeler verdiğini savunan Demirtaş, "Yalancının mumunun 17 aydır sönmediğine tanık oldum" diye konuştu. Ali Yiğit'in kendisinin "bombaları sakladığı" şeklindeki beyanının yalan ve iftiradan ibaret olduğun söyleyen Demirtaş, bombaların bulunduğu evden 1.5 yıl önce taşındığını, boş kalan eve herkesin kolaylıkla girebileceğini söyledi.
Veli Küçük hakkında Veli Küçük konuşuyor başlığı ile açtığınız konuyu unuttunuz sanıyorum. Siz sadece bir adamın olay tarihinden önce detayını ve açık tarihlerini sizinde benimde bilmediğimiz 31 adet görüşme yaptığı iddiasından adamı nerede ise suçlu ilan etmeye kalktınız. Ben size aklı eren, beyni karıncalanmamış her insanın anlayabileceği seviyede somut yanıtlar yazdım. Veli Küçük ifadesinde Tuncay Güney in Veli Paşa ile irtibat halindeyim imajı vermek için belli aralıklarla aradığını söyledi. Beyninizde ufacık bir şüphe uyanmadı mı?
Adam (Muzaffer Tekin)bu şahıs ile görüştüğünü külliyet ret etmiyor ki zaten. Hatırlamazsınız yada hatırlamayabilirsniz çok doğal bu. İnsana özgü bir durumdur. Yoğunluk ile ilgilidir. Değer verdiğiniz ciddi şeyler hatırlanır. Bugün eski bir çalışanım aradı. Yanımda çok kısa süre çalışmıştı. İşsiz yardım istiyor. Abi seni üç ay öncede aramıştım dedi. Yeminle ne aradığını hatırladım neden konuşmamızı. Bu verdiğiniz önem ve yakın olmanız ile ilgili bir durumdur. Buradan yani konuşmalardan hiçbir desteği olmayan bir telefon konuşmasından öteye gidemediniz. Bakın size aynen ne yazmışım;
Ben daha önce ısrarla mesajların veya görüşmelerin içeriğini sordum size. İçeriğini biliyormusunuz dedim. Bahsettiğiniz görüşme dediğiniz şeyler sadece iki GSM telefonuna ait irtibat kaydıdır. Yani bu iddia ettiği gibi mesaj da olabilir. " Tamam işe başlayın da olabilir" Bir hatırını sorayım dedim konuşmasıda olabilir. Bunlar iki telefon arasında bir irtibat olduğunu ifade etmekten başka bir anlam taşıyamaz.
Herşeyin günlük yaşandığı ülkemizde 6 ay önceden şurada şu saatte şunu vuracaksın emri de verilemez. Hayatın olağan akışına aykırıdır.
Daha önemlisi Alparslan bir tetikçidir. Bir tetikçi ile örgüt üst düzey veya orta düzey yöneticisi birbiri ile irtibata geçmez. Geçiyorsa o örgüt falan değil, aptallar ordusudur.
BU ne gizli bir örgüt ki tüm üst yönetimi fahiş mantık ve işleyiş hataları yapıyor. Sizin iddianıza göre hemde 31 kere tetikçi ile görüşüyor. Boşverin bu örgütten kimseye bir zarar gelmez. Böyle bir örgüt nasıl yıllarca gizli kalmayı becerdi?
Bu yazdıklarınız iddianame ile kıyaslayın ne kadar saçma olduğunu görmüyorsanız ben ne yapayım. " Vermeyince mabut neylesin Mahmut"
Özür dilerim ben sizi muhatap alarak yanılmışım. Bir insanı muhatap almak o insana ve fikrine değer vermek anlamına gelir. Kusura bakmayın bu benim hatam sitede konulara dahil olma anlamında çok yeni sayılırım. Hatamı buna bağlayın. Ortada tartışmaya değer bir fikir olmadıktan sonra yazmanın ne yararı var?
Ankara Ağır Ceza Mahkemesi evet dosyalar birleşmeli derse, suçun işlenediği yerde Ankara dır. Dolayısı ile Ben görevliyim derse ne olacak? Benim size yazdığım bu. Hukuk ile guguk u karıştırıyorsunuz. Bir karar var iken bu kararın hilafında araştırma ve yeni karar olmaz dedim. Bunun neresi yanlış? Bu hukuki saptamadan siz incelenmesin, araştırılmasın, hatta sorulmasın dediğim manasını nasıl çıkarmayı becerdiniz?
Yargıtay bozarmı diye sormuş olsaydınız, kendi kanım olarak kesinlikle bozmalıdır derdim. Yargıtay gerçekten Hukukçulardan oluştuğu için bu davanın üzerindeki şüphe kavramının kalkmasını istedi. Malum vicdani kanaat önemlidir. Hiçbir vicdanda acaba, öküz altında da buzağı kalmasın. Bu Hukuk adına sevinilecek umut verici bir durumdur. Bu bozma sonrasında pardon bir alakası yokmuş kararıda çıkabilir. İki dava iç içedir kararıda olabilir. Bunu yargılama ile göreceğiz.
Sizin şüpheden anladığınız ile benim hatta bu foruma yazan arkadaşlar olarak bizim anladığımız çok farklı.
Ben sizin bu tavrınızdan Eşref in biraz ayıp sanılan ama konuyu çok doğru ve kısa yoldan ifade eden dizelerini hatırlıyorum.
" İnsanoğlu tuhaftır, her bir lafa alınmaz, eşcinsel dersiniz kızar, ama tecavüz edene aldırmaz."
Eskiler teşbih te hata olmaz derler.
Esen kalın.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Veli Küçük hakkında Veli Küçük konuşuyor başlığı ile açtığınız konuyu unuttunuz sanıyorum.
Ben unutmadım da. Bulamıyorum. :(
Veli Küçük ismi geçen başlığın ömrü uzun olmuyor galiba.
O konuyu o konu başlığı altında tartışalım.
Ben "Muzaffer Tekin konuşuyor" diye de başlık açarım.
Zaten kendi kaynaklarımın yanı sıra Muzaffer Tekin'in sözleriyle, sizin haberlerden yaptığınız alıntılarla da çelişkilere işaret ediyorum.
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Siz sadece bir adamın olay tarihinden önce detayını ve açık tarihlerini sizinde benimde bilmediğimiz 31 adet görüşme yaptığı iddiasından adamı nerede ise suçlu ilan etmeye kalktınız. Ben size aklı eren, beyni karıncalanmamış her insanın anlayabileceği seviyede somut yanıtlar yazdım. Veli Küçük ifadesinde Tuncay Güney in Veli Paşa ile irtibat halindeyim imajı vermek için belli aralıklarla aradığını söyledi. Beyninizde ufacık bir şüphe uyanmadı mı?
Adam (Muzaffer Tekin)bu şahıs ile görüştüğünü külliyet ret etmiyor ki zaten.
1. Tuncay Güney ismine hep şüpheyle baktım. Beni başkalarıyla bir tutmayın. Tuncay Güney'in iddialarını ciddiye alan veya bu iddialara atıfta bulunan tek bir alıntımı gösterebilir misiniz?
2. Siz 31 kez görüştüğünüz kişiyle görüştüğünüzü hatırlamaz mısınız?
3. 31 kez görüştüğüm bir kişiyle görüşmediğimi söylesem benim söylediklerime itibar eder misiniz?
Bu 3 sorumdan birine cevap anahtarındakinden farklı cevap verirseniz tüm iddia ve şüphelerimi geri alıyor ve özür diliyorum.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın Phantom of law Bizler sizin fikirlerinize değer veriyoruz.
Yapmış olduğunuz katkılarınız gereken değeri buluyor . Yazıcıdan çıkarıp iş yerinde arkadaşlarla paylaşıyoruz. saygılarımla saglıkla kalın
ATATÜRK diyor ki
Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkardığı adamların kanındaki, vicdanındaki asli cehveri, çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Susma yasal bir haktır,üstelik bunları söyledim tekrarlamam deniyor,çelişkili ifadeye burada birileri ahkam kesemez,çelişki nerededir, ifade çelişki mi ortaya çıkar, birilerine somut dalkavukluk yapanlar, soytarı bile olamaz.Dalkavukla soytarı arasındaki farkı farkedebiliyorsa.
Birleştirilsin,ayrıştırılsın,bu davada gerçek çelişki ortadadır ve bu dava kamu vicdanında taşıdığı şüphelerle adalet adına telafisi mümkün olmayan yaralar açmıştır.
Bu dava,örgüt/çete oluşumu adına türban, AKP, AKP kapatma ve hukuk eğitimi almamış Haşim Kılıç nasıl Anayasa Mahkemesi Başkanı olmuş olayları ve davalarıyla da birleştirilsin.
Toplum bir ilişkiler bütünüdür. Bazı ayrık incelemeler gerçek dışı sonuçlar doğurur.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Tuncay Güney ismine hep şüpheyle baktım. Beni başkalarıyla bir tutmayın. Tuncay Güney'in iddialarını ciddiye alan veya bu iddialara atıfta bulunan tek bir alıntımı gösterebilir misiniz?
2. Siz 31 kez görüştüğünüz kişiyle görüştüğünüzü hatırlamaz mısınız?
3. 31 kez görüştüğüm bir kişiyle görüşmediğimi söylesem benim söylediklerime itibar eder misiniz?
Bu 3 sorumdan birine cevap anahtarındakinden farklı cevap verirseniz tüm iddia ve şüphelerimi geri alıyor ve özür diliyorum.
1- Bu iddianame Tuncay Güney iddianamesi. Bu davanın dayanağı Tuncay Güney değilmi? O zmaan baştan bu iddianameye itiraz ediyor olmalısınız.
2. Kim görüştüğü kişiyi hatırlamıyor?. Anlayışınızın bu kadar olduğunu yeni anladığımı dün yazmiştım. Bu adam nerde bu adamla görüşmedim diyor?
3. Yine kim görüşmediğini söylüyor? Benden Alıntı yaptığınız bölümde bile yazıyor. Alıntı yaparken, alıntı yaptığınız bölümü dahi okumuyormusunuz?
Yalan ve çarpıtma başka şey fikir düşünce başka şeydir.
Defalarca anlatılmaya çalışılan bir konu için tekrar tekrar yazma salaklığını artık yazmayacağım. Dönüp tekrar okuyun.
ALINTI YAPMAYI VE YANITLAMAYI UNUTTUĞUNUZ BÖLÜMÜN İSTEK ÜZERİNE SON DEFA ALINTISI:Ben daha önce ısrarla mesajların veya görüşmelerin içeriğini sordum size. İçeriğini biliyormusunuz dedim. Bahsettiğiniz görüşme dediğiniz şeyler sadece iki GSM telefonuna ait irtibat kaydıdır. Yani bu iddia ettiği gibi mesaj da olabilir. " Tamam işe başlayın da olabilir" Bir hatırını sorayım dedim konuşmasıda olabilir. Bunlar iki telefon arasında bir irtibat olduğunu ifade etmekten başka bir anlam taşıyamaz.
Herşeyin günlük yaşandığı ülkemizde 6 ay önceden şurada şu saatte şunu vuracaksın emri de verilemez. Hayatın olağan akışına aykırıdır.
Daha önemlisi Alparslan bir tetikçidir. Bir tetikçi ile örgüt üst düzey veya orta düzey yöneticisi birbiri ile irtibata geçmez. Geçiyorsa o örgüt falan değil, aptallar ordusudur.
BU ne gizli bir örgüt ki tüm üst yönetimi fahiş mantık ve işleyiş hataları yapıyor. Sizin iddianıza göre hemde 31 kere tetikçi ile görüşüyor. Boşverin bu örgütten kimseye bir zarar gelmez. Böyle bir örgüt nasıl yıllarca gizli kalmayı becerdi?
Bu yazdıklarınız iddianame ile kıyaslayın ne kadar saçma olduğunu görmüyorsanız ben ne yapayım. " Vermeyince mabut neylesin Mahmut"
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
1- Bu iddianame Tuncay Güney iddianamesi. Bu davanın dayanağı Tuncay Güney değilmi? O zmaan baştan bu iddianameye itiraz ediyor olmalısınız.
İddianamedeki iddiaları araştırmak başka, Tuncay Güney'in iddialarını ciddiye almak başkadır. 2500 sayfalık iddianamenin Tuncay Güney zırvalarından oluştuğunu iddia etmiyorsunuz umarım.
En azından bu soruya verdiğiniz cevap benim bu forumlarda Tuncay Güney'i destekler herhangi bir şey yazmadığımı ama iddianameyi desteklediğim için dolaylı yönden Tuncay Güney'i de desteklemiş olduğumu iddia ediyorsunuz.
Umarım doğru anlamışımdır.
Bu iddianamenin Tuncay Güney iddianamesi olduğunu birkaç örnekle (sayfa sayfa ispata davet edip sizi sıkıntıya sokmayayım.) ispata davet ediyorum.
Siz Allah bilir, Tuncay Güney "Dünya yuvarlak" dese, dünyanın yuvarlak olduğuna, "Allah bir" dese Allah'ın birliğine inanmayacaksınız. :o
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
2. Kim görüştüğü kişiyi hatırlamıyor?. Anlayışınızın bu kadar olduğunu yeni anladığımı dün yazmiştım. Bu adam nerde bu adamla görüşmedim diyor?
Bu soruma da cevabınızın "Bir kişi 31 kez bir kişiyle görüştüyse bunu hatırlar." olduğunu kabul ediyorum.
Şimdi iki sorunuza cevaba gelelim. Önce ikincisi:
- Bu adam (Muzaffer Tekin) nerde bu adamla (Alparslan Arslan ile) görüşmedim diyor?
Sizin alıntıladığınız haberi alıntılıyorum.
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Tekin, savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in, “Danıştay saldırısı davası sanıklarından Alparslan Arslan ile ilişkilerini” sorması üzerine Arslan ile 3-4 kez görüştüğünü, ancak olay tarihinden 1,5 yıl öncesine kadar hiç görüşmesi olmadığını söyledi. Pekgüzel’in, “Yanlış anlamadıysam 3-4 kere yüz yüze görüştünüz, ayrıca telefon görüşmeleriniz var” sözlerine Tekin, “Doğrudur, görüşmüşümdür. Kandil ve bayramlarda mesaj atmışızdır” yanıtını verdi.
Savcı Pekgüzel’in, kayıtlara göre 31 adet telefon görüşmeleri bulunduğunu, son görüşmeyi 16 Kasım 2005’te, olaylardan 6 ay kadar önce yaptıklarını belirtmesi üzerine de Tekin, “Kesinlikle irtibatım yok, niye gizleyeyim” dedi.
Muzaffer Tekin elbette Alparslan Arslan ile görüşmedim demiyor. Böyle bir iddiam olmadı. Ben sizin alıntıladığınız haberde Muzaffer Tekin'in Danıştay saldırısından 1,5 yıl öncesine kadar hiç bir görüşmesi olmadığını söylediğini okudum. Yine aynı haberde
Benim iddiam sizin alıntıladığınız habere dayanarak şu:
Bu adam (Muzaffer Tekin) bu adamla (Alparslan Arslan ile) olay tarihinden 1,5 yıl öncesine kadar hiç görüşmedim, diyor.
Savcı ise son görüşme 16 Kasım 2005’te, olaylardan 6 ay kadar önce olmak üzere 31 kez görüştüklerine dair telefon kaydının var olduğu iddiasında. Bunun delilleri de mahkemeye sunulmuş durumda.
Gelelim birinci soruya:
- Kim görüştüğü kişiyi hatırlamıyor?
Muzaffer Tekin olaydan 1,5 yıl öncesinden 6 ay öncesine kadar Alparslan Arslan ile yaptığı telefon görüşmelerini hatırlamıyor olabilir mi? Olamaz. O zaman gizliyor ve yalan söylüyor.
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
3. Yine kim görüşmediğini söylüyor? Benden Alıntı yaptığınız bölümde bile yazıyor. Alıntı yaparken, alıntı yaptığınız bölümü dahi okumuyormusunuz?
Bu soruya da cevap anahtarında verilecek cevap olarak şu görünüyor:
Ben 31 kez görüştüğüm bir kişiyle görüşmediğimi söylersem benim söylediklerime itibar etmezsiniz.
Zaten bütün mesele bu. Aşağıda sorduğunuz sorunun cevabı da bu.
Kimsenin "Muzaffer Tekin telefonla Alparslan Arslan'a vur emri verdi" şeklinde bir iddiası yok. Elbette ki telefonla vur emri verilmez veya şifreli bir şekilde mesela turşu tarifi vererek :o verilir.
Muzaffer Tekin'in azmettirici olduğuna dair bazı kişilerin tanıklıkları var.
Bu kişilerin doğru mu yalan mı söylediklerini bilemeyiz.
Ama Muzaffer Tekin sorgulamasında kesin bir ifadeyle "cinayetten 1,5 yıl öncesine kadar Alparslan Arslan ile bir görüşmem olmadı." diyor mu? Diyor.
Sonra savcı çıkıp 6 ay öncesine ait bir telefon kaydı olduğunu söylüyor mu? Söylüyor.
Muzaffer Tekin'in Alparslan Arslan ile görüşmedim dediği tarihte görüştüğüne dair birden fazla telefon kaydı mahkemeye sunulursa kanaatimiz Muzaffer Tekin'in bir şeyler gizlediği veya yalan söylediği olmaz mı?
İşte Muzaffer Tekin neleri gizliyor, hangi konuda yalan söylüyor?
Bunların araştırılması lazım.
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Ben daha önce ısrarla mesajların veya görüşmelerin içeriğini sordum size. İçeriğini biliyormusunuz dedim. Bahsettiğiniz görüşme dediğiniz şeyler sadece iki GSM telefonuna ait irtibat kaydıdır. Yani bu iddia ettiği gibi mesaj da olabilir. " Tamam işe başlayın da olabilir" Bir hatırını sorayım dedim konuşmasıda olabilir. Bunlar iki telefon arasında bir irtibat olduğunu ifade etmekten başka bir anlam taşıyamaz.
Herşeyin günlük yaşandığı ülkemizde 6 ay önceden şurada şu saatte şunu vuracaksın emri de verilemez. Hayatın olağan akışına aykırıdır.
Daha önemlisi Alparslan bir tetikçidir. Bir tetikçi ile örgüt üst düzey veya orta düzey yöneticisi birbiri ile irtibata geçmez. Geçiyorsa o örgüt falan değil, aptallar ordusudur.
BU ne gizli bir örgüt ki tüm üst yönetimi fahiş mantık ve işleyiş hataları yapıyor. Sizin iddianıza göre hemde 31 kere tetikçi ile görüşüyor. Boşverin bu örgütten kimseye bir zarar gelmez. Böyle bir örgüt nasıl yıllarca gizli kalmayı becerdi?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bu arada verdiğiniz Cumhuriyet gazetesi linkinde haber çok kısa geçiştirilmiş.
http://yhs.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=16706
"Avukat kimliği ile tanıdığı Alparslan Arslan ile toplam üç-dört kez kısa süreli görüşmesi olduğunu, Danıştay saldırısından önce en az bir buçuk yıl hiç görüşmediklerini ifade ederek, "Olay tarihinden 9 ay önce de bir kandil mesaji dışında görüşmem olmamıştır" dedi."
Buradaki ifadelere göre olay tarihinden 9 ay önce (Regaib Kandili'ne denk geliyor olmalı 11 ağustos 2005) bir kandil mesajı dışında görüşmeleri olmamış.
Sizin yaptığınız Cumhuriyet gazetesi alıntısına göre Tekin'in iddiası
"11 ağustos 2005'ten sonra görüşmedim."
Sizin yaptığınız bir önceki alıntıya göre savcının iddiası:
"31 kez telefon görüşmesi var. (Mesajlaşma değil) En sonuncusu 16 kasım 2005'te"
Eğer 16 kasım 2005'te telefon görüşmesi olduğu ispatlanırsa, Muzaffer Tekin ya yalan söylüyordur, ya da unutmuştur değil mi?
Savcı da elinde delili olmadan bunu söylemeyecek kadar akıllıdır.
(Sizin yaptığınız iki haber alıntısına dayanarak bu yorumları yapıyorum.
Benim haber alıntı yaptığım kaynaklar taraflı olabilir, ama sizin haberlerinize güvenelim değil mi?)
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Komedi mi desem fıkra mı desem, gülsem mi, ağlasam mı?
Kendimi bu insanların yerine koyuyorum ve düşünmeye başlıyorum inanın ben 2008 yılında, 2005 yılında kiminle, ne görüşme, hangi ayda yaptım, hiçmi hiç hatırlamıyorum.Hatırlarım diyen varsa çıksın ortaya.
Size sorsalar hatırlarmısınız da başkasını ağustostan sonra konuşmadım demişte kasımda kayıt çıkmış cümlesinden yargılıyorsunuz?
Savcıya da sorsalar, bırak 2005 te yaptığı konuşmanın ayını, 6 ay -3 ay öncesini hatırlar mı? Zaman aşımı, delil değerini kaybetmiş traji -komik suçlamalar. Zamanı, sayısı davaya uyarlı hepsi saçma, mantıksız sorular.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
ALINTI ;Cumhuriyet- Ergenekon soruşturmasında el bombalarının bulunduğu Ümraniye'deki evin kiracısı Ali Yiğit, mahkemede daha önce savcılıkta verdiği ifadeye ekleyecek bir şeyinin olmadığını söyledi. Ancak çarpraz sorguda birçok soruya çelişkili yanıt verdi. Bazı sorulara ise “hatırlamıyorum” dedi. İlk ifadesinde kendisine ait manav dükkânına Muzaffer Tekin'in siyah bir Mercedes otomobille geldiğini söyleyen Yiğit, bu kez gelenin Tekin olmadığını belirtti. Cevaevinde bir avukatın kendisini tedhit ettiği yönündeki ifadesi anımsatılıp, “hangi cevaevinde tehdit edildin” sorusuna da “hatırlamıyorum” deyince hâkim Köksal.... “Böyle önemli bir olayı insan unutur mu” diye sordu
Bu adam büyük ölçüde bu ve benzeri ifadeler nedeni ile tutuklandı. Nerde şüpheniz? Bu sizde şüphe doğurmuyor mu?
ALINTI: Konuşmaya başladığında heyecanlı olduğu gözlenen Yiğit, ifadesi bitince çapraz sorguya alındı. Yiğit, ‘emniyette Muzaffer Tekin’in adını neden telaffuz ettiğinin’ sorulması üzerine, “Danıştay olayı nedeniyle televizyonda görmüştüm. Bana da resmini gösterdiler” yanıtını verdi. ‘Parmak basma olayının hangi cezaevinde olduğu’ sorusuna, “hatırlamıyorum” yanıtını veren Yiğit, polis koruması altında olmadığını söyledi. Yiğit, Muzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk’ten baskı görmediğini ancak Oktay Yıldırım’ın kendisini tehdit ettiğini belirterek, balıkçıdaki toplantıda ise baskı görmediğini ifade etti.
İhbardaki C-4 patlayıcıların nerede olduğu sorulunca Yiğit, “Sandığın içinde bir de kutu vardı. Ben elime alıp salladım. Tık tık diye bir ses geldi. Babam C-4 diye tabir etti. İhbarı da öyle bulundu. Benim böyle bir açıklamam olmadı” dedi. Mahkeme başkanı Köksal Şengün de, “C4 ün kendine özgü sesi mi var?” diye sordu. Başkan’ın bir avukata konu dışına çıkması üzerine yaptığı müdahaleye Gazi Güder’in avukatı Özbay Demirel tepki gösterdi. Başkan Şengün, “Bir zorunuz mu var. Konu ne” deyince Demirel, “Savcılara izin var ama biz konuşunca sürekli lütfen, lütfen diyorsunuz” dedi.
Tutuksuz sanık Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, söz isteyerek, “Ben 25 yıl Adli Tıp Genel Kurulu’nda hekim ve cerrah olarak görev yaptım. Çok psikiyatri hastaları gördüm. Bu Ergenekon kurgusu hukuk ve ceza ehliyeti tartışılır bir eşcinsel haham sayesinde oldu. Şimdi ifade veren Ali Yiğit’in de anladığım kadarıyla hukuk ve ceza ehliyeti tartışılır. İfadelerindeki çelişkiler, emniyetteki girişimleri... Ben bir üniversite rektörü olarak emniyette saygıyla karşılandım ancak savcılıkta saygı ile karşılanmadım. Ali Yiğit nasıl oluyor da gözaltında arabayla gezdiriliyor, restoranda yemek yiyebiliyor. Çocuğunun sünnet geliri ile mi araba alabaliyor? Ben örgütün yöneticisi olmakla suçlanıyorum. Savcıları biraz vicdanlı olmaya davet ediyorum”
Duruşmada öğleden sonraki bölümünde gecekonduda bulunan bombaları saklamakla suçlanan tutuklu sanık Mehmet Demirtaş sorgulandı ve savunması alındı. Yeğeni Ali Yiğit'in "ecel ile korkutulup sıtmaya razı" edildiğini bu nedenle kendisini ve Oktay Yıldırım'ı suçlayan ifadeler verdiğini savunan Demirtaş, "Yalancının mumunun 17 aydır sönmediğine tanık oldum" diye konuştu. Ali Yiğit'in kendisinin "bombaları sakladığı" şeklindeki beyanının yalan ve iftiradan ibaret olduğun söyleyen Demirtaş, bombaların bulunduğu evden 1.5 yıl önce taşındığını, boş kalan eve herkesin kolaylıkla girebileceğini söyledi.
Veli Küçük hakkında Veli Küçük konuşuyor başlığı ile açtığınız konuyu unuttunuz sanıyorum. Siz sadece bir adamın olay tarihinden önce detayını ve açık tarihlerini sizinde benimde bilmediğimiz 31 adet görüşme yaptığı iddiasından adamı nerede ise suçlu ilan etmeye kalktınız. Ben size aklı eren, beyni karıncalanmamış her insanın anlayabileceği seviyede somut yanıtlar yazdım. Veli Küçük ifadesinde Tuncay Güney in Veli Paşa ile irtibat halindeyim imajı vermek için belli aralıklarla aradığını söyledi. BU ifadeden dolayı Beyninizde ufacık bir şüphe uyanmadı mı?
.
Bu alıntı yaptığım adam Muzaffer Tekin i itham eden aleyhine ifade veren, Tutuklanmasına sebep olan baş adam değil mi? Bu adamın ifadesi, yukarıda niye yalan söylediği açık olan bu ifade sizi rahatsız etmiyor da başka yerler de buzağı arıyorsunuz? Bu adamın yaptığı ne size göre?
Yalan istiyorsanız buyrun. Adam Tekine iftira amış pardon diyor. BU size normal geliyor. Hadi canım sizde..... Bu adam karıştırmış olabilir, hatta unutmuştur zavallı. Bizde yedik. Valla siz yiyin isterseniz bana dokunuyor.
Sayın Hukuk ve adalet haklısınız bende hatırlamıyorum ve olmadık bir yerde bu konuşmaların bazıları karşıma çıkarsa ayvayı yedim diye düşünüyorum. Yahu adam üç ay öncede aradım seni dedi yemin ederek hatırlamıyorum unutmuşum dedim. 3 ay yahu . Ben size gece yarısı 8 defa telefonla görüşme yaptı şüphe üzerine hırsızlıktan ceza alan adamı bile yazdım. Sizin bu kararı alandan ne farkınız kaldı? Size göre ,o adamın iddianamesini yazan Sayın Savcı o kadar akıllı değilmiydi? (BU ifade Tamamen size aittir . Benim akıl veya benzeri iddiam yoktur.)
Muzaffer Tekin azmettiren, başka bir deyişle Alparslan ın işvereni. İddia bu değil mi? Bende diyorum ki hangi azmettiren kiralık katil ile 31 defa görüşür? Hemde örgütlenmesi çok gizli ve çok karmaşık olan ERgenekon örgütü mü? Mantığınız bu konuya gelince "hadi yaa" demiyor mu?
"Savcı elinde delili olmadan bunu söylemeyecek kadar akıllıdır" diye buyurmuşsunuz. Madem öyle....Sayın Savcı Hurşit Tolon un adli tıp a sevk edilmesine ne diye itiraz etmişti onuda bir izah etseniz diyorum vakti çoktan geçti de.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Tuncay Güney'in kilit adamdan çok o kilide takılmış anahtarlık olduğunu düşünüyorum. Ruh sağlığının da yerinde olmadığı kanatındayım. İfadesinden önce sağlık muayenesin den geçmeli.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ergenekon'da bomba karar!
19 Aralık 2008 Cuma 18:04
Ümraniye'de bir evde bulunan el bombalarına ilişkin mahkemeden flaş bir karar çıktı. Bakın o karar ne?
Ergenekon Davası'nın en önemli delilleri olan Ümraniye'de bulunan el bombaları için mahkemeden flaş bir karar çıktı. Mahkeme Ümraniye bombalarının imha edilme görüntülerini istedi ve polislerden oluşan bilirkişi heyetini değiştirdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına verilen aranın ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün ara kararları açıkladı.
Kerinçsiz ve avukatlarının talepleri doğrultusunda Ümraniye'de ele geçirilen bombaların imhasına ilişkin herhangi bir görüntü kaydının olup olmadığının İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulmasına karar veren Mahkeme Heyeti, eğer görüntü varsa bir örneğinin mahkemeye gönderilmesini kararlaştırdı.
Heyet, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, MKE Genel Müdürlüğüne ayrı ayrı yazı yazılarak, el bombaları konusunda bilirkişilik yapabilecek bilgi ve deneyime sahip, 3'er kişilik bilirkişi listelerinin tespit edilerek mahkemeye gönderilmesine karar verdi.
Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmeden Heyet, bir sonraki duruşmayı 22 Aralık Pazartesi günü saat 09.30'a bıraktı.
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=170673
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın Phantom of law,
Sanırım iletinizda sayın hukuk adalet diye başlayan cümleniz, sdt23 e yanıtla sürmüş.
Ben burada kişiler, neyin failleri suçlamasını değil sadece 2005 Ağustostan sonra görüşmedim diyenin Kasımda görüşmesinn kaydı çıkması ile yalancı olmasının kanıtlama olanağı olmadığını anlatmak istedim.
Artık vatandaş olarak bu davanın ayrıntılarını da izlemiyorum. Vicdani açıdan çok rahasız oluyorum. Demokratik hukuk devletinin bağımsız yargısı adına benim için bu dava, açılışı ve işleyişi olarak her yönüyle şüphelidir, inandırıcı değildir. Çelişkiler ortadadır,kanıtlıdır ve şüpheden sanıkların yararlanması evrensel hukuk kuralı da işlememektedir.
Bugün Jet Fadıl'ın zaman aşımından yırttığını, yurtdışında tedbir konulan banknotlarının serbest bırakıldığını ve hatta kamuca alınan güvence parası 150 000 YTL sinin de geri ödeneceğini duyduğumda, bağımsız yargı adına vicdanım daha da sızladı.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
PENCERE
-------------
Bakalım Hüseyin Ne Diyecek?...
Son dönemlerde basın yaşamına katılan Taraf gazetesinin ağır basan özelliği askere bindirmek...
Taraf bu siyasetinde yanlız değil...
Türk Silahlı Kuvetleri'ne saldırmak, bugün ülkemizde yagın dinci kesimde demokrasi göstergesi sayılıyor...
Dinci Vakit gazetesiyle Taraf arasında bu konuda görüş birliği var...
Medyada yaygınlaşan haberlere göre Taraf gazetesinde garip bir kadrolaşma söz konusu...
Gazetenin dört önemli elemanınından ikisi polis ve polise yakın...
İkisi de CIA'ya yakın...
Artık çeşitli gazetelerde yayımlandığına göre yinelemekte sakınca yok...
Gazetenin önderlerinden kıdemli gazeteci Yasemin Çongar'ın kocası CIA ile irtibatlı...
Önemli yazarlarından Amberin Zaman'ın kocası CIA'nın ajanı...
Taraf köşe yazarı Emörullah Uslu Türkiye Cumhuriyeti Emniyet örgitinde komiser ve altı yıldır Amarika'da yaşıyor...
Yine gazetenin köşe yazarı Önder Aytaç bir yandan Akara'da polisle içlidışlıyken Taraf'ta yazıyor...
Oray Eğin Akşam gazetesindeki köşesinde bu konudaki gerçekleri üst üst yazılarıyla ortaya döktü...
Taraf ise iki CIA irtibatlı, iki polis irtibatlı yazar kadrosuyla Türk Silahlı Kuvetleri'ne sürekli saldırarak 'demokrasicilik' işlevini yerine getiriyor...
Peki, bu ,işin esrarı nedir?
Ve bu gidişat nereye varaçaktır?
Soruya yanıt vermebilmek, son dönemlerde iyice zorlaştı....
Neden?
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'nın başdanışmanı Ahmet Davutoğlu açıkladı: Büyük ortadoğu Projesi çöktü"
Ve ekledi:
Şaka değil, RTE'nin en güvendiği danışmanı AKP'nin hayatını mematını saptayan bir sürecin bittiğini, yeni bir sürecin başlaması gerktiğini söylüyor..
Ve ezber bozuluyor...
CIA MIA.. Komiser momiser..polis molis.. soros moros..Taraf maraf.. Vakit makit...derken ezber bozulunca ne olacak?..
Şimdi CIA ajanlarıyla sırtını Amerika'ya dayamış polişler, bu sorunun yanıtını almak için gözlerini OBAMA'ya çevirip pür dikkat bekliyorlar...
Bakalım Hüseyin (Obama) ne diyecek?..
İlhan Selçık Cumhuriyet G.Z.T 23 Aralık 2008
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Paksüt Savcısı pasif göreve
2 Ocak 2009
Nurettin KURT / ANKARA
Osman Paksüt ve eşinin dinlenmesini soruşturan Ankara Cumhuriyet Savcısı Vahdet Polatkan pasif görev olan infaz savcılığına getirildi.
Polatkan, yasadışı dinleme yapıldığı gerekçesiyle Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şubesi’ne baskın yaptırmıştı.
ANAYASA Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt ve eşi Ferda Paksüt’ün dinlenmesine ilişkin soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Vahdet Polatkan, yılın son günü görevinden alındı. Soruşturma savcısı olan Polatkan, infaz savcılığına verildi. Pasif göreve getirilen Polatkan’ın yerine infaz savcılarından Harun Kozalak getirildi.
Baskın mı götürdü
Polatkan, yasadışı dinleme yapıldığı gerekçesiyle Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şubesi’ne baskın yaptırmasıyla dikkat çekmişti. Polatkan, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın cep telefonunun dinlenmesi, MTA’daki yolsuzluk soruşturmaları gibi önemli soruşturmaları da yürütmüştü. Polatkan’ın görevinden alınmasının nedenlerinin başında, geçen yıl ağustos ayında İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na (KOM) yaptırdığı baskının geldiği ileri sürülüyor. Paksüt soruşturmasında bir ihbarı değerlendiren Polatkan, "hukuksuz dinleme yapıldığı" iddiasıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şubesi’ne baskın yapılmasını istemişti. Önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Polatkan, olumsuz yanıt almıştı. Bunun üzerine baskın izni Fatih Sulh Ceza Mahkemesi’nden çıkarılmıştı. İki savcı ve üç bilirkişiden oluşan heyet, Organize Şube’deki arama sırasında Ergenekon soruşturmasıyla ilgili belgeleri, ses ve görüntü kayıtlarını da almak istemişti. Ancak bu girişime tepki gösteren Ergenekon davası savcıları, üst mahkemeye başvurarak, baskın ve el koyma işleminin sadece Paksüt’e ilişkin belgelerle sınırlandırılmasını sağlamıştı.
Kriz çıkmıştı
OSMAN- Ferda Paksüt çifti, Ankara Tenis Kulübü’ne giderken kendilerini takip eden bir araçtan şüphelenerek görevlilerle tartışmışlardı. Bunun üzerine Osman ve Ferda Paksüt, Cumhuriyet Başsavcılığına şikáyette bulunmuşlardı. Cumhuriyet Savcısı Vahdet Polatkan yaklaşık 5 ay sürdürdüğü soruşturmasını Kasım 2008’de tamamlamıştı. Polatkan, "olay günü orada bulunan emniyet görevlilerinin İstanbul mahkemelerinden alınan mahkeme kararı ile Ferda Paksüt ile Turhan Çömez’i, Ergenekon terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçundan yasal olarak dinlediklerinin tespit edildiğini" belirterek, dinleme yapan görevliler hakkında "kovuşturmaya gerek olmadığına" dair takipsizlik kararı vermişti. Başsavcılık, takipsizlik kararını "fazla yorum bulunduğu" gerekçesiyle onaylamadan iade etmişti. Polatkan, bu yorumların büyük bölümünü çıkararak takipsizlik kararını yeniden Başsavcılık makamına sunmuştu.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
ADLİ TIPA ÜZMEZ AYARI
Çocuk Tacizi ile Suçlanan Vakit Yazarı Hüseyin Üzmez'i Tahliye Ettiren Adli Tıp Kurumu Raporunu Eleştiren 3 Adli Tıp Çalışanının Adalet Bakanlığı Tarafından Cezalandırıldığı Ortaya Çıktı.
Çocuk tacizi ile suçlanan Vakit Yazarı Hüseyin Üzmez’i tahliye ettiren Adli Tıp Kurumu raporunu eleştiren 3 Adli Tıp çalışanının Adalet Bakanlığı tarafından cezalandırıldığı ortaya çıktı.
Adli Tıp Uzmanları Derneği ve ATK 1. İhtisas Kurulu Başkanı Doç. Dr. Serhat Gürpınar, görevden alınıp Gaziosmanpaşa Şubesi’nde uzman olarak gönderilirken, açıklamalara katılan iki kişiye de idari cezalar verildi. 3 kınama ve bir maaştan kesme cezası da verilen Doç. Dr. Gürpınar, "Açıklamaları dernek başkanı sıfatıyla yaptım. Bu Anayasal bir haktır" dedi.
Adli Tıp Kurumu’ndaki Üzmez ayarını, Türk Tabibler Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy dün İstanbul Tabib Odası’nda düzenlediği basın toplantısında açıkladı. Adalet Bakanlığı’nın, Hüseyin Üzmez’le ilgili rapor nedeniyle oluşan tepkilerden dolayı 6. İhtisas Kurulu’ndaki eksik çocuk psikiyatrı kadrosuna atama yaptığını ve kurul başkanını değiştirdiğini anlatan Gençay Gürsoy, "Adli Tıp Kurumu’nun, bütünüyle siyasi iktidara bağlı olması ve kadrolaşmanın bilimselliğin önüne geçmesinden kaynaklı çok ciddi yapısal problemleri bulunmaktadır" dedi.
Hüseyin Üzmez olayı sonrası Adalet Bakanlığı ve ATK’nın bilimsel eleştiri getiren kişi ve kuruluşları hedef aldığını öne süren Gençay Gürsoy, "Bunun son mağdurları Adli Tıp Uzmanları Derneği ve 1. İhtisas Kurulu Başkanı Doç. Dr. Serhat Gürpınar ile bu açıklamalara katılan iki ATK çalışanı oldu" diye konuştu.
Yasal bir atama değil
Atamanın yasal olmadığını belirten Doç. Dr. Serhat Gürpınar ise şöyle konuştu: "Adli Tıp Kurumu ve kurul başkanlığı yapmış biriyim. Bu makamların atamaları üçlü kararnameyle yapılır. Bu makamlara geldikten sonra bundan sonraki atamalarınız ancak eşdeğer bir kadroya yapılabilir. Gaziosmanpaşa Şubesi’ndeki görevlendirme bir tenzili rütbe içermektedir. Bu nedenle atamanın durdurulması için İdare Mahkemesi’ne başvuracağım. Kınama cezaları için de bir üst makama gerekli başvurularımı yaptım."
---------------------------------------------------------------------
ERGENEKON IN-ERGENOKON OUT !!!!!!!!!!!!!!
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Necati Doğru
03.01.2009 [Tüm Yazıları]
Yeni yıla “Üzeyir Garih kendini mi vurdu?” kuşkusuyla girdik!
Yeni yıla “Üzeyir Garih’i Yener Yermez vurmadıysa acaba kendini öldürmecesine kendisi mi vurdu?” kuşkusuyla girdik! Doğan Kasadoğlu adında, Üzeyir Garih’in “yakın çalışma arkadaşıyım” diyen biri de çıktı. Tesadüfe bak ki, Doğan Kasadoğlu da tıpkı mahkûm Yener Yermez gibi “8 yıl bekledikten sonra” çıkıp, “mesai arkadaşım Üzeyir Bey’i Ergenekon terör örgütü vurmuştur” diye özetlenebilecek şaşırtıcı açıklamalar yaptı...
Gerçek mi?
Üzeyir Garih’in, “1 eş iş ortağı” ve onların altında da “4 eş yüksek üst düzey profesyonel yönetici mesai arkadaşı” var. Benim bulduğum bilgilere göre, Doğan Kasadoğlu da; 4 yüksek üst düzey yönetici arasında yer almıyor. Üzeyir Garih’in oğlu, kızı, torunu, 1 eş iş ortağı, 4 üst düzey yüksek yönetici iş arkadaşı niçin susuyor? Musevi Üzeyir Garih’in Müslüman mezarlığında işi neydi? İnancı bütün merhum komutan Kazım Karabekir, gerçekten Üzeyir Garih’in Babası’nın “tarikatdaşı-gönüldaşı-mürşiddaşı” mıydı? Garih’in babası diş doktoruydu.
Ergenekon pörsüdü.
Yeni yıla “pörsüyen Ergenekon’la ve “Üzeyir Garih, kendi kendini öldürdü fakat suçu üstlenmesi için Yener Yermez’e 1.5 milyon dolar rüşvet verdi” kuşkusuyla girdik. 2 emekli general de, iddianamesiz hapiste yatıyor.
Tanrım, aklımızı koru!
Ve adaletimizi de gözet!
Haberin Tamamı http://haber.gazetevatan.com/haberde...ryid=4&wid=108
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ergenekon operasyonunda şok isimler
7 Ocak 2009
DHA - A.A - ANKA
Ergenekon soruşturması kapsamında yürütülen son operasyon bu sabah saat 07.00'de ilk olarak Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün Ankara ve İstanbul'da bulunan evlerine yapılan polis baskınıyla başladı. 6 ayrı ilde eşzamanlı gerçekleştirilen operasyonda 37 kişi gözaltına alındı.
Küçük'ün Ankara'daki evinde bulunan CD'lere ve bilgisayara el kondu. Küçük'ün evindeki belgeler kolilerle çıkarıldı. 5 saatlik polis araması bitti. Yalçın Küçük, Emniyet'e götürülüyor. Hakkında 7 aydır arama emri bulunan Küçük'ün İstanbul'a getirileceği öğrenildi.
'BU BİR DİKTATÖRLÜKTÜR'
Küçük, kollarına giren iki polis eşliğinde evinden çıkarıldı. Küçük’ün Karakusunlar semtindeki evinin önünde bekleyen çok sayıda gazeteci, Küçük’ün evden çıkarılması sırasında görüntü almak istemeleri nedeniyle bir kargaşa yaşandı. Polis Küçük’ü apar topar polis arabasına bindirerek Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Küçük’ün buradan İstanbul’a götürüleceği öğrenildi.
Küçük, bir gazetecinin, “Neden gözaltına alındınız?” sorusuna, “Diktatörya” cevabını verdi.
Küçük hakkındaki işlemler, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde yapılacak.
BÜTÜN NOTLARINA EL KONDU
Yalçın Küçük'ün avukatı Dursun Ermiş, Küçük'ün evinden çıkarılmasının ardından yaptığı açıklamada, Küçük'e yönelik olarak yaklaşık 7 aydır AKP hükümeti yandaşı bir kısım medya tarafından bir kampanya yürütüldüğünü ileri sürdü.
Ermiş, sabah saat 07.00'den itibaren Yalçın Küçük'ün Ankara ve İstanbul'daki evlerinde arama yapıldığını, el yazıları, notları, disketleri, bilgisayar kayıtlarına ve yüzlerce sayfadan oluşan notlarının tamamına el konulduğunu söyledi.
Küçük'ün Ergenekon kapsamında İstanbul'a gönderileceğini ifade eden Ermiş, “AKP yandaşı bazı medyanın 7 aydır aleyhine yapmış olduğu kampanya sonucu Türkiye'de sosyalist aydın olan, Ergenekon'la adının bir arada olması mümkün olmayan Yalçın Küçük gözaltına alınmıştır. Şu anda Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü. Oradan da Adli Tıp'a gönderilecek, ardından da İstanbul'a...” diye konuştu.
Avukat Ermiş, bir gazetecinin “İçeride nasıl bir manzara vardı?” sorusuna, “İçeride Terörle Mücadele Şubesinden 12 polis vardı. Evin her tarafına didik didik aradılar. Bütün notlarını, bütün kitaplarını, el yazmalarını, bilgisayarlarını hepsini aradılar. Yüzlerce sayfadan oluşan notlarını aldılar. Tutanak düzenlediler. Tamamına imzamızı attık. Toplayıp götürdüler” yanıtını verdi.
Dursun Ermiş bir başka soruyu yanıtlarken de “Ergenekon Ergenekonluktan çıktı. Artık çığırından çıktı. Hukuki ve yasal dayanağı bulunmayan bu soruşturma Türkiye'de hükümete muhalif olan herkesi sindirme harekatıdır” dedi.
Avukat Ermiş, Yalçın Küçük'ün “Ergenekon” soruşturması kapsamında gözaltına alınmayı beklediğini de sözlerine ekledi.
SABİH KANADOĞLU
Sonrasında da Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun başta TRT 2 olmak üzere TV kanallarında gözaltına alındığına ilişkin haberler yayınlandı. Kanadoğlu bu haberleri yalanladı, ''Evimdeyim. Gözaltı yok'' dedi ama yine de her an Kanadoğlu'nun evine de polis baskını yapılacağı konuşuluyor.
İSTEK VAKFI VE YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ'NDE ARAMA
Operasyondaki diğer bir şok isimse İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'a ait İstanbul Acıbadem'deki İstek Vakfı ve Kayışdağı'nda bulunan Yeditepe Üniversitesi'nde yapılan polis aramasıydı. Buradaki Dalan'ın ofisindeki arama hala devam ediyor. Dalan'ın 2 aydır yurtdışında olduğu belirtiliyor.
İBRAHİM ŞAHİN
Ardından peşpeşe gözaltı haberleri gelmeye başladı. Sabah saatlerinde Ankara'daki evine polis baskını yapılan Özel Harekat Dairesi Eski Başkanı İbrahim Şahin gözaltına alındı. Şahin'in evinde sabah saat 07.00 sıralarında başlayan polis araması da hala devam ediyor.
KEMAL GÜRÜZ
YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz'ün Ankara'nın Yıldız Semtin'de bulunan evinde de Ergenekon soruşturması kapsamında arama yapıldı. Telefonları kapalı olan Gürüz'ün evinin arandığına ilişkin olarak kardeşinin gazetecilere bilgi verdiği öğrenildi. Arama sonrası gözaltına alınan Gürüz, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürülüyor.
Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin, Gürüz'ün evinden bir bilgisayar kasası, bir diz üstü bilgisayar ve dört poşet belge çıkardığı görüldü. Gürüz, gözaltına alınıp emniyete götürülürken herhangi bir açıklama yapmadı.
Bu arada, Gürüz'ün evine, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş ile milletvekilleri Nesrin Baytok ve Nur Serter geldi. CHP'li Yılmaz Ateş, gazetecilere yaptığı açıklamada Gürüz'ün cep telefonuna el konduğunu söyledi.
KEMAL YAVUZ
İstanbul'dan bir şok gözaltı haberi daha geldi. Ergenekon soruşturmasının 8. dalgasında gözaltına alınan gazeteci Tuncay Özkan ile birlikte televizyonda “Gerçekler” adlı programı hazırlayıp sunan emekli Orgeneral Kemal Yavuz da gözaltına alındı.
TUNCER KILINÇ
Ergenekon soruşturması kapsamında Milli Güvenlik Kurulu eski Genel Sekreteri Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın da evi aranıyor.
Emniyet yetkililerinin, Oran da askeri lojmanlarda oturan emekli Orgeneral Tuncel Kılınç'ın evinde arama yaptığı ve bu aramaya askeri savcılığın da eşlik ettiği öğrenildi. Kılınç'ın oğlunun evi de soruşturma kapsamında aranıyor.
ERDAL ŞENEL
Operasyon kapsamında Genelkurmay eski Hukuk Müşaviri emekli tümgeneral Erdal Şenel ve gazeteci Engin Aydın gözaltına alındı.
Sivil polisler eşliğinde Ankara Adalet Sarayı'na getirilen Şenel, Adli Tıp Kurumu'nda sağlık kontrolünden geçirildikten sonra, sivil bir otomobille Emniyet'e götürüldü.
Şenel’in gözaltına alınmasında Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan Askeri Yargıtay üyesi Tanju Güvendiren’in ifadesinin etkili olduğu iddia edildi.
Eski DGM hakimi de olan Güvendiren’in gözaltında verdiği ifadelerde Genelkurmay eski Hukuk Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel hakkında önemli iddialar ortaya attığı öne sürüldü. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların Güvendiren’in ifadesinden yola çıkarak emekli Tümgeneral Şenel hakkında gözaltı kararı çıkarttığı bildirildi.
İLYAS ÇINAR
İstanbul'da emekli albay İlyas Çınar da gözaltına alındı.
İZMİR'DE BİR YÜZBAŞI VE EMNİYET AMİRİ GÖZALTINDA
İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Organize Suçlar Büro Amirliği ekiplerinin düzenlediği operasyon sonucu, İzmir Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görev yapan Özel Harekat Emniyet Amiri Ergin Erkılınçoğlu ile ismi açıklanmayan denizci bir yüzbaşı gözaltına alındı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen talimat üzerine gözaltına alınan 2 kişinin İzmir Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'ne getirildiği öğrenildi.
Sivas'ta Ergenekon operasyonu: 11 gözaltı
Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere bu sabah gerçekleştirilen 'Ergenekon' operasyonu kapsamında Sivas'ta da 11 kişi gözaltına alındı. Söz konusu kişilerin ev ve işyerlerinde, kalem tabanca, el bombaları ve ruhsatsız silahlar ele geçirildi. Gözaltına alınanlardan birinin Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyelerinden Mehmet Akyazı, ikisinin ise Sivas'ta Ülkü Ocakları Başkanlığı yapan Bekir Çelik ve Oğuz Bulut'un bulunduğu bildirildi.
www.hurriyet.com.tr
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ergenekon operasyonunda en sıcak gelişme şu saatlerde Sabih Kanadoğlu'nun evinin aranıyor olması. Kanadoğlu'nun evinin arandığı ve gözaltına alındığına ilişkin haberler sabahın erken saatlerinde başta TRT 2 olmak üzere TV kanallarında yayınlanmış ancak Kanadoğlu bu haberleri yalanlamış ve ''Evimdeyim. Gözaltı yok'' demişti. Öğle saatlerinde ise tahmin edilen oldu ve Kanadoğlu'nun Ankara'daki evine, arama yapmak üzere bir jandarma üsteğmen ile sivil polislerden oluşan emniyet mensupları geldi.
Sabih Kanadoğlu’nun evine gelen güvenlik güçleri, evde arama yapmak amacıyla mahkeme kararını sundu. Kanadoğlu’nun eşi Bilge Kanadoğlu, eşinin yazıyı okuduğunu söyledi. Herhangi bir tutuklama veya gözaltı olup olmayacağı belirsizliğini koruyor.
Sabih Kanadoğlu'nun Çayyolu Koru Mahallesi'ndeki evinde, emniyet ekiplerince arama yapılıyor. Kanadoğlu'nun komşuları balkonlarına Türk Bayrağı astı.
BALIKESİR VE AYVALIK'TAKİ EVİ DE ARANIYOR
Kanadoğlu'nun Balıkesir'in Ayvalık ilçesindeki iki evinde arama yapıldığı öğrenildi.
Balıkesir Emniyet Müdürlüğüne bağlı Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin, cumhuriyet savcılarının nezaretinde Kanadoğlu'nun Sarımsaklı mevkisi ile Çamlık Mahallesi'nde bulunan evlerinde arama yaptığı bildirildi.
www.hurriyet.com.tr
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Fatih Altaylı'nın yazısı:
Ergenekon'da bir numara Dalan mı?
Ergenekon'da yeni bir dalga başladı.
Sürpriz gibi görünse de, aslında değil.
Bekliyorduk.
Bekleyen sadece biz gazeteciler değildik.
Operasyonun en önemli hedeflerinden biri olan Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve İSTEK Vakfı Başkanı Bedrettin Dalan da bu operasyonu biliyor ve bekliyordu.
Ergenekon'un bu yeni dalgasında 1 numaralı hedef Bedrettin Dalan.
Ergenekon Operasyonu'nu yürüten Savcı Zekeriya Öz'ün yakın çevresi, savcı Öz'ün Bedrettin Dalan'ı Ergenekon yapılanmasının 1 numarası olarak gördüğünü fısıldıyordu bir süredir.
Savcı Öz'ün kafasında şekillenen tabloya göre Bedrettin Dalan Ergenekon'un, en azından sivil kanadının 1 numarasıydı.
Dalan'ın askerlerle olan yakın ilişkileri, 1. Ordu Komutanı olduğu dönemde Orgeneral Hurşit Tolon'la olan sıkı bağlantıları Dalan'ın Ergenekoncu olarak nitenlemesine neden oluyordu.
Ergenekon Operasyonunu yönetenlere göre Dalan askerle, siviller arasındaki bağlantıyı sağlıyor aynı zamanda medya ile ilişkilerini de yönetiyordu.
Dalan'ın eğitim alanında yaptığı girişimler ve Fethullah Gülen cematine karşı tavırları da Ergenekoncu olarak nitelenmesine neden oluyordu.
Dalan, uzunca bir süredir Savcı Zekeriya Öz'ün projektörleri altındaydı.
Bunu Dalan da biliyordu.
Ve Dalan bir kaç ay önce yurt dışına çıktı.
Ne nereye gittiği belliydi ne de nerede olduğu.
Bilinen cep telefonlarını da kapattı ve ortadan kayboldu.
Dalan'ın yakın dostu olan bir medya patronu tarafından "Seni de alacaklar" iye uyarıldığı ve bunun üzerine yurt dışına çıktığı fısıldanıyordu.
Dalan'ı da kapsayan operasyon bu sabah başlatıldı ama Savcı Zekeriya Öz'ün İstanbul Emniyeti Organize Suçlar Dairesi'ne Dalan'ın gözaltına alınması ile ilgili talimatını Kurban Bayramı öncesinde verdiği biliniyor.
Dalan'ın Türkiye'ye dönme ihtimline binaen operasyon bekletildi.
Ancak Dalan'ın dönme niyeti olmadığı ortaya çıkınca bugün Dalan'ın ofisleri basıldı.
Ergenekon soruşturmasında bundan sonra da başka dalgalar mutlaka
olacak.
Tıpkı 28 Şubat gibi Ergenekon da bin yıl sürecek gibi duruyor.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
2 aydır "tedavi için" Amerika'da bulunan Bedrettin Dalan'a Haberturk muhabiri ulaşmış:
Hakkındaki iddiaları ve neyle suçlandığını tam bilmediğini söyleyen Dalan, ortada büyük bir yanlışlık olduğunu umduğunu söyledi.
"Gözaltına alınacağım iddiaları sık sık kulağıma geliyordu" diyen Bedrettin Dalan şöyle devam etti: "Yaklaşık 6-7 aydır söylüyorladı. Ancak çok inanmak istemedim. "Sanırım birileri ülkenin gündemini değiştirmeye karar verdi. Kahraman olarak da beni seçti.
(..)
"Veli Küçük'le görüşmüşlüğüm yok" diyen Dalan, "Bir kere üniversiteye geldi. Bir yakını için burs istedi. Ben de vermedim. Bir daha da görüşmedim. Drej Ali'yi tanırım. Benim yemek masamda Türkiye'nin kalbur üstü hemen hemen herkes yemek yemiştir. Ne yapmalıydım onları oturtmadan önce durun bir hakkında arama emri var mı sabıkanız var mı diye inceleme mi yapmak gerekiyor. Bu masa herkese açıktır. Oturup gelen herkesin geçmişini sorgulamak gibi bir mecburiyetim yok" şeklinde konuştu.
(..)
Kendisinin ve eşinin rahatsızlığı nedeniyle ABD'ye gelmesi gerektiğini söyleyen Dalan sözlerini şöyle tamamladı: "Ben ve eşimin bir rahatsızlığı nedeniyle ABD'ye gitmem gerekiyordu. Bu arada yapılan bir tetkikte damarlarımda tıkanma tespit edildi. Tedavim biter bitmez Türkiye'ye döneceğim. Sessiz sedasız ülkeme geleceğim. Ve gidip savcıya ifade vereceğim. Kaçmak gibi bir niyetim olamaz. Benim kişiliğime uygun bir davranış değildir.
Turhan Çömez ve Levent Ersöz'ün de 1 temmuzdan beri yurda dönmesini bekliyoruz. Bakalım aralarından dönen olacak mı?
Bu sorunun cevabı Fatih Altaylı'nın yazısında var belki de...
"Dalan, uzunca bir süredir Savcı Zekeriya Öz'ün projektörleri altındaydı.
Bunu Dalan da biliyordu.
Ve Dalan bir kaç ay önce yurt dışına çıktı.
Ne nereye gittiği belliydi ne de nerede olduğu.
Bilinen cep telefonlarını da kapattı ve ortadan kayboldu.
Dalan'ın yakın dostu olan bir medya patronu tarafından "Seni de alacaklar" diye uyarıldığı ve bunun üzerine yurt dışına çıktığı fısıldanıyordu.Dalan'ı da kapsayan operasyon bu sabah başlatıldı ama Savcı Zekeriya Öz'ün İstanbul Emniyeti Organize Suçlar Dairesi'ne Dalan'ın gözaltına alınması ile ilgili talimatını Kurban Bayramı öncesinde verdiği biliniyor.
Dalan'ın Türkiye'ye dönme ihtimaline binaen operasyon bekletildi.
Ancak Dalan'ın dönme niyeti olmadığı ortaya çıkınca bugün Dalan'ın ofisleri basıldı."
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
12 ilde Ergenekon hareketliliği sürüyor
Ergenekon soruşturması kapsamında 12 ilde 40'a yakın kişi gözaltında. Gözaltına alınanlar arasında eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin, eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ve emekli Orgeneral Kemal Yavuz, Yüzbaşı Muhammed Sarıkaya da bulunuyor. Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun da evi arandı. Bedrettin Dalan'ın oğlu da gözaltında.
CNNTürk - Haberin devamı...
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Genelkurmay'da "Ergenekon" toplantısı
Ergenekon operasyonunda halen görevde bulunan subayların da gözaltına alınması üzerine kuvvet komutanları Genelkurmay'da toplandı.
Operasyon Genelkurmay karargahında da çok yakından takip ediliyor. Gözaltına alınan isimler arasında halen görevde olan subayların da olması Genelkurmay'ı harekete geçirdi.
Kuvvet komutanları Genelkurmay karargahında biraraya geldi. Star televizyonunun haberine göre Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kuvvet komutanlarını topladı ve Ergenekon soruşturması bu toplantıda değerlendirildi.
CNNTürk
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sivas'ta Ergenekon soruşturması kapsamında araran 1 kişi teslim oldu. Gözaltı sayısı Sivas'ta 12'ye çıktı.
Sivas'ta ''Ergenekon soruşturması'' kapsamında aranan 1 kişi polise teslim oldu. Bu arada gözaltına alınan bazı zanlıların kentteki bir Ermeni cemaati temsilcisine yönelik suikast hazırlığında oldukları öne sürüldü.
Alınan bilgiye göre, Sivas Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan operasyon çerçevesinde aranan bir kişi polise teslim oldu. Böylece soruşturma kapsamında Sivas'taki gözaltı sayısı 12'ye yükseldi.
Yapılan araştırmada, gözaltına alınan bazı zanlıların kentteki Ermeni cemaati temsilcisine suikast hazırlığında oldukları ileri sürüldü.
Bu arada söz konusu zanlıların 2 aydır teknik takipte oldukları, cemaat liderinin de koruma altında bulunduğu öğrenildi. Yetkililer, operasyonda bu suikast girişimine yönelik bazı belge ve bilgilerin de ele geçirildiğini kaydettiler.
2 el bombası, bir ''kalem silah'', çok sayıda ruhsatsız av tüfeği, kesici aletler, 36 mermi ve bol miktarda dijital materyalin ele geçirildiği operasyonda, gözaltına alınan zanlıların emniyetteki sorgu ve işlemlerinin devam ettiği bildirildi.
İnternetHaber
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Validen çarpıcı açıklamalar
Sivas Valisi Veysel Dalmaz, Ergenekon terör örgütü operasyonu kapsamında gözaltına alınan şahısların, Türkiye'de ses getirecek suikastler planladıklarını söyledi.
Bu sabah saat 07.00'de başlayan operasyonla 9 kişinin gözaltına alındığını belirten Vali Dalmaz, firarda olan 1 kişinin de alınmasıyla birlikte gözaltı sayısının 10'a yükseldiğini ifade etti. Dalmaz gözaltındaki şahısların, Türkiye'de ses getirecek suikastler planladıklarını söyledi.
Dalmaz, "Yapılan istihbari çalışmalar doğrultusunda ses getirecek suikast planlanan iller arasında Sivas'ın da olduğu bilgisine ulaşıldı. İstanbul bağlantılı olarak ilimizde bazı kişi ya da kişilerin öldürülmesi planlanıyordu. Amaçlarına ulaşamadan operasyon gerçekleştirildi." dedi.
Sivas'ta operasyonun şimdilik sona erdiğini açıklayan Dalmaz, ancak şahısların vereceği bilgiler doğrultusunda yeni gözaltıların olabileceğini kaydetti.
Bu sabah düzenlenen operasyon sonrası gözaltına alınan ve halen Sivas Emniyet Müdürlüğü'nde sorguları süren şahısların gösterdiği adreslerde 2 el bombası, bir 'kalem silah', kesici aletler, 36 mermi, çok sayıda ruhsatsız av tüfeği ve bol miktarda dijital materyal de ele geçirilmişti.
İnternetHaber
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ne zaman gündem AKP ile ilgili bir yolsuzluğa gebe kalsa bir dalga geliyor. Bu dalganın adı sivrizeka birisi tarafından Ergenekon olarak seçilmiş.
Recep Tayyip Erdoğan mahalli seçimleri önemsiyor. Özellikle Ankara ve İstanbul üzerinde çok daha titiz. Buraları kaybetmek demek ANAP'ın çöküşü gibi çöküş başlatacaktır. Bunu çok iyi biliyor. Bu yüzden ters düştüğü Melih Gökçek'i bile Ankara'da aday gösterdi.
Bir gün önce sinema binası yolsuzluğu haberi çıktı. Melih Gökçek ve Haşim Kılıç'ın damadının adının karıştığı bu yolsuzluk bir şekilde gündem dışına itilmeliydi. Ergenekon niye var değil mi?
Artık avukatım (hukukçuyum) demeye utanır hale geldim. Zaten para kazanmakta da sıkıntı yaşıyorum. Ara ara bu mesleği bırakmayı düşünmüyor değilim. Ama nafile. Hukuk adına yapılan hukuksuzluklar nedeni ile hukukçulara büyük sorumluluklar düşüyor.
Şimdi Ümraniye (Ergenekon) davası ile ilgili olarak gözaltına alınan, yakalanan, evi aranan, her türlü kitap yazma işine yarayacak evrağına el konulan insanlar beraat ederse ne olacak. Aradan 50 yıl geçsin birileri iade-i itibar yapar durumu kurtarır mı diyelim.
Bu insanlar haksız tutuklandıkları için tazminat alabilirler. Ama kimden? Elbette Devlet'ten. Devlet bu parayı nereden karşılayacak. Senin benim ödediğim vergilerden (ki bu arada vergi borçlarım geldi aklıma). Bu duruma sebep olan savcıya rücu edeceksin; gör bakalım bir daha dalga yapabilirler mi?
Ergenekon kapsamındaki her sanık dava sonucunu beklemeden Savcı hakkında manevi tazminat davası açarsa ne olur. Bence açmalılar da. Ben bir davanın 10 duruşması için 2 yıl adliyeye gidip geliyorum. Bu davada ise her gün bir duruşma var. Aylardır devam ediyor. Ne yani bizim davasına baktığımız sanıklar koyu yeşil mi? İsteyince işler hızlanabiliyor değil mi? Bu eşitlik ilkesine aykırı değil mi? Benim temyiz edilen dosyam 15 aydır daha Yargıtay'daki Dairesine gidemedi. Bilmem kaçıncı bölümde bekliyor.
Yazacağım o kadar çok şey var ki ama işlerim var o nedenle şimdilik buraya bir mim koyuyorum ve şu soruyu sorumlu bir birey olarak gördüğüm sizlerin düşüncelerine sunuyorum.
Bu ahval ve şerait içinde nasıl hukuk devleti olunabilir?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Hukuki Net mutfağından geçmiş ve Hukuki Net'in demokratik ortamından feyz almış arkadaşların kurduğu bir site var adı ,PDR AKEDEMİK.Admini aynı zamanda Hukuki Net üyesi. Oraya yazdığım bir yazıyı ızninizle bu köşeye taşımak istedim aşağıda.Onay vermeniz dileğiyle saygılarımı iletirim.
Dalga ,Dalga.....
Çocukluğumun ,İstanbul anılarındadır.Eskiden akşamın geç saatinde Karaköy-Kadıköy vapurundaki seyahatler.Çok kalabalık olmazdı akşamın geç saatlerinde ki vapurlar,oturacak yer bulunurdu çoğu zaman.Genellikle günün haberlerini izleyememiş insanlar,gazete okuyarak geçirirdi bu kısa yolcuğu.Çünkü eve döndüğünüzde sizi esir alacak T.V kanalları yoktu o zamanlar...
O dönemlerde şehir hatları vapurlarında birinci mevki denilen oturma salonları vardı,durumu iyi olup ta "halkın" arasına karışmaktan hoşlanmayanlar için,ilave para verip ,burada otururdunuz isterseniz. Hani Sezen'in şarkısındaki gibi:
Ada vapuru yandan çarklı
Bayraklar donanmış caf caflı
Simitçi kahveci gazozcu
..............
Lüküs kamarada kimler oturur
..............
Son baskı...Son baskıııı...
Diye bir ses yankılanırdı lüküs kamaranın önlerinden ,bazı gazetelerin erken çıkan İstanbul Akşam baskılarını satan bir çocuk rüzgar gibi dolaşırdı,vapur kalkmadan yolculara birkaç gazete satabilsin diye.Bu satıcılar vapurla birlikte karşı iskeleye hareket etmeyip ,vapur kalkmadan inerlerdi aynı iskeleye.İşte bu kısa sürede ne satabilirse vapur yolcularına onunla yetinmek zorunda kalırdı...Bu nedenle rüzgar gibi dolaşırdı,korıdorda,lüküs kamarada,vapur güvertesinde.
O bulunduğunuz yerden uzaklaştıkça sesi yayılırdı Dalga,dalga ....
Sonn Baskıı.....Sonnnn Baskııııııııı.....
Bazende ilgi çekmek için ;
"Son baskı .... yazıyor,Yazıyorrrrrrrrr....
Trenle çarpışan vapurun haberini yazzıyorrrrrrr"!!!
diye bir nevi "pazarlama taktiğiyle" yolcularla "dalga" geçerdi...
Bu sesi duyan yolcuların sohbetleri bir anda kesilir,başlar okunmakta olan yazıdan yukarı doğru kaldırılır,tüm ilgi gazeteci çocukta odaklanırdı belli bir süre...
Daha önce bu dalgayı duymamış olan Ahmet amca mal bulmuş gibi cüzdanına sarılıp,parasını çıkarır aldığı gazetenin sayfaları arasında "vapurla çarpışan trenin" haberini arardı uzunca bir süre.O dalga haberi bulamayıp ,gazeteci çocuğu aradığı zaman da ise vapur kalkmış gazeteci çocukta rıhtımda ona el sallar olurdu.
Eğer hava lodossa üstüne bir de denizde dalga,o seyahatlerin tadına doyum olmazdı....
İsrail'de şubat ayında genel seçimler,bizde mart ayında yerel seçimle var.
Nerde gümdemi dalga dalga saran 'seçim havası '.Seçimlerden bahseden kim?
İsrail Başkanı Olmert seçim yatırımını Gazze'ye havadan,karadan ve denizden tonlarca bomba göndererek yapıyor,dur durak bilmeden ,üstelik dur diyende yok aslında.Bizde ise; yerel seçimler için tonlarca kömür ve bulgur yağdırılıyor ,yurdun dört bir yanına.
Yolsuzlukların ,hırsızlıkların tepe yaptığı ,dalga dalga yayıldığı bir dönemde...
Gelsin yeni bir dalga,
Aman dostlar zamanlama harika...
Belediye başkanlarının yerlerde süründüğü ,iktidar için çok önemli bir belediyeyi muhalefete kaptırmanın,gündeme geldiği bir dönemde üstelik...
Gümmmm.....Yeni bir dalga,gündem değiştirme...
Zaten yanıtlanmamış olan sorulara yenilerinin eklenmesi...
"Vapurla -Trenin" çarpışma haberini arayan Ahmet amca gibi ,kafalar karışık.
Çınar
http://www.pdrakademik.net/index.php?topic=243.15
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
11.dalga için ipuçları olabilir mi?
16.01.2009 Cuma 12:19 Vatan-Gündem
O ifadeler 2008'e mi ait?
Tuncay Güney'in ifadesi 2008'de mi alındı?
Ergenekon Soruşturması’nın kilit ismi Tuncay Güney’in ifadelerinin video kayıtları yankılanmaya devam ediyor. Söz konusu ifadelerin 2001 yılında verildiği, hem mahkeme kayıtlarında hem de basında yer aldı.
İşte bu ifadelerle ilgili şok bir iddia ortaya çıktı. İddiaya göre; Tuncay Güney’in ifadesi sanılanın aksine 2001’de değil, 2008 yılında yapılıp revize edilmişti. Buna göre; televizyonlarda yayınlanan görüntüler 2008’de tekrar montajlanmış görüntülerdi.
Odatv.com iddianın sahibi, Doğu Perinçek’in avukatı Mehmet Cengiz ile konuştu. Mehmet Cengiz, olayla ilgili gündemi sarsacak iddialarını, gerekçeleriyle Odatv.com’a anlattı.
İşte o açıklamalar:
“MÜLAKATTA MEHMET EYMÜR, ETHEM SANCAK VE FETHULLAH GÜLEN BÖLÜMLERİ ÇIKARILDI
Bir MİT şeması var biliyorsunuz, üstü kapalı, savcılık tarafından gizlenen... MİT bu şemayı Tuncay Güney’in beyanlarına dayanarak söyledim, diyordu ve o Tuncay Güney’in beyanlarına dayanılarak yapılan şemada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en üst kademelerinin suçlanıp, suçlanmadığı olgusu vardı. Biz bunu baştan beri söylüyoruz; “Hedef Türk Silahlı Kuvvetleri’dir” diye. Zaten Ergenekon dosyasının dayanağı olan bu mülakatta da birçok yerde Tuncay Güney, “Ergenekon demek Türk Silahlı Kuvvetleri’dir” şeklinde beyanda bulunuyor. Birincisi dikkatimizi çeken nokta, baştan beri bildiğimiz bu olgunun, bu mülakatla da bir kez daha teşhir edilmiş olması oldu. İkincisi; ben kendi adıma bu mülakatın acaba belli bölümlerinin kesilip, kesilmediği konusunda şüphe duyuyordum. İzlediğim zaman bu şüphem belirginleşti ve kesinleşti. Örneğin, Tuncay Güney’in ifadesinde adı geçtiği için ifadesine başvurulan Ethem Sancak. Ethem Sancak, biliyorsunuz son zamanlarda “Tayyip Erdoğan benim idolümdür” demişti. “Tayyip Erdoğan benim idolümdür” noktasına gelen Ethem Sancak’ın bu mülakattan çıkarıldığı kesin kez anlaşılmış oldu. Çünkü Ethem Sancak’ın Tuncay Güney’in ifadesine dayanılarak ifadesine başvurulmuştu. Dava dosyasında var. Oysa mülakata bakıyoruz; Ethem Sancak yok. Bu mülakatın gerek Mehmet Eymür, gerekse Fethullah’la ilgili bölümlerinin çıkarıldığı kesinlikle anlaşılmaktadır. Keza Ethem Sancak gibi bazı isimlerin de çıkarılabilmesi için yapıldı.
İFADE ASLINDA 2008 YILINDA MI ALINDI?
En önemlisi; biz baştan beri Tuncay Güney’in 2008 yılında Türkiye’ye getirildiği ve bu operasyonda adeta bir savcı yardımcısı gibi kullanıldığı görüşündeydik. Bununla ilgili derleyebildiğimiz bilgi ve kanıtları mahkemeye sunmuştuk. Şimdi bu ifade, aynı zamanda bu mülakat, bunu da ortaya çıkardı. Nedir o? Bakınız; daha mülakatın başında, aşağı yukarı ilk beş on dakika içinde -ki metinde de üçüncü sayfaya tekabül etmektedir-, orada soruluyor kendisine; “Zaman gazetesinin reklam müdürünün adı neydi?” deniyor. Cevap veriyor sorgucunun bu sorusuna Tuncay Güney... Diyor ki; “Hatırlamıyorum. O benden küçüktü” diyor. ‘Şimdi 33 yaşında, benden 3 yaş küçüktü’ diyor. Yani mülakat tarihinde kendisinin 36 yaşında olduğunu söylüyor. Tuncay Güney’in 1972 doğumlu olduğu bilinmektedir. 1972 + 36 = 2008. Yani 2008 tarihinde bu mülakata eklemeler yapıldığı ve revize edildiği anlaşılmaktadır.
Bir başka bölümde; ilerleyen bölümlerde Tuncay Güney, Topal Osman heykeliyle ilişkin Veli Küçük – yerel yönetim uyuşmazlığını anlatmaktadır. Oradaki anlatım; 2005’deki anlatıma tekabül ediyor. Zaten orada ‘2005’ diyor. Bakın o bölümde; olayın 2005’de yaşanmış olmasının ötesinde, orada 2005 rakamını Tuncay Güney kendisi kullanıyor. Ben kullanmıyorum. Yorum yoluyla çıkarmıyorum. ‘Yolum yoluyla acaba burada bir tarih hatası var mıdır?’ dediğimiz için o gazetelere ulaşıyoruz. Aslında o gazetelere bile ulaşmayabiliriz, çünkü kendisi yani Tuncay Güney 2005 yılında, diye anlatıyor. Tarih vererek anlatıyor ‘2005 yılında’ diye. Bütün bunlar da göstermektedir ki, bu orijinal ifade değildir. Bir kısmı çıkarılmış, bazı bölümleri değiştirilmiştir. Bu aynı zamanda bunu da gösterdi.
ABDULLAH GÜL TUNCAY GÜNEY’İ ARADI MI?
Bütün bunlardan daha önemlisi; bir mülakata dayanılarak ceza soruşturması yönetilemez. Mülakat gazetecilerin işidir. Emniyet ve savcılık mülakat yapmaz. İfade alır. İfadenin unsurları da ceza usul yasasında belirtilmiştir. Nitekim, daha sonra çeşitli mülakatları olmuştur Tuncay Güney’in. Örneğin 2 Kasım tarihli Newsweek dergisinde yayınlanan mülakatında, “Abdullah Gül beni Kanada’dan bir çok kez aradı” demektedir. Ben bunu mahkemede de sordum. “Eğer mülakat diyorsanız, bir mülakat da benden. Üstelik daha yeni tarihli, nerede, ne zaman, kimin tarafından yapıldığı belli. Burada diyor ki; Abdullah Gül beni aradı. O zaman yazalım Çankaya’ya, ‘Abdullah Gül Tuncay Güney’i aramış mı?’ diye. Aramışsa ne konuşmuş? Aramışsa, konuşmuşsa gerçekten çok büyük bir tertip olduğu ortaya çıkar. Yok aramamışsa, o zaman da bu adamın yalancı olduğu ortaya çıkar. Demek ki mülakatlarla varılabilecek bir yer yoktur. Özellikle Türkiye’nin komutanlarının, siyasi parti liderlerinin, bugüne kadar kamuoyunda Türkiye için mücadele ettiği bilinen, bu ulusal kimliklerin böyle bir haham bozması ve yalancılığı sabit olan, Mehmet Eymür üzerinden CIA tarafından kullanılmış birisinin, hiçbir hukuki değeri olmayan anlatımlarıyla yargılanmasının ne kadar abes olduğu da bu mülakatla ortaya çıkmış oldu.”
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın commodore1tr'ın sorusu arada kaynamasın :o
Sayın savcılar tarafından bu konuda yapılan bir açıklama yok.
Açıklama olmadığı için çeşitli kişiler tarafından yapılan yorumlar var.
.
aslında ergenokon-un bir fıkralık anlatımı var:
bakın okuyun!
hoca birgün birşeyler aranırken yanına biri sokulup:
-hayrola hocam ne arıyorsun böyle (diye sormuş)
hoca:
para kesemi kaybettim evlat onu arıyorum..(diye cevap vermiş.)
hocam bende yardım edeyim beraber arayalım
diyerek başlamışlar oraya buraya bakınmaya
bir süre sonra adam:
- hocam eminmisin bu para kesesini burda düşürdüğünden bak buralarda yok (diye sormuş)
hoca durup adama şöyle bir bakmış:
yok evlat ben keseyi burda kaybetmedim ki! (eliyle işaret edip ) taa! orda kaybettim (demiş)
adam şaşırıp:
iyide hocam ne diye arıyorsun o zaman buralarda!
(diye sitemle çıkışmış.)
hoca hiç istifini bozmadan cevaplamış:
orası çok karanlık be evlat!
(demiş )............;)
ayazoglum
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
AV ergin cinmen e
şuanda ruhat menginin her açıdan programını seyrediyorum
ergin cinmen adında bir avukatın ergenokon davasına ait savunmasını hayretle ve ibretle izlemekteyim
adam
öyle manevralar yaparak öyle masum ayaklarında anlatıyorki inanın içim sızlıyor.
bir avukat ın önce hataa çok önce hukuk denen evrensel diyalektiğin hiç bir kuralına aldırış etmeden evet efendim hukuksuzluk vardır ammmaa
bu ergenokon davası öyle hafife alınacak bir dava değildir diyebiliyor.
orda bulunan katılımcılardan konuşmasına bir tepki gelmemesine içerliyorum
ergenokon davası çokkk önemli bir dava olabilir.
hatta çok çok önemlide olabilir.
ancak
bir hukuk devletinde öncelikle uyulması gereken ilkelere uyulmadığı taktirde bu davanın sulanıp anlamsızlaşacağını bilmez midir.?
1 . biri çıkıp şu napolyonun anektodunu bu vatan özürlü arkadaşlara hatırlatmazmı efendim.
( napolyon genaralini çağırıp sormuş.
bu savaşı niye kaybettik diye........
general
efendim üç nedeni var
bir demiş
mermimiz bittmişti.
iki demiş
hemen napolyon atılıp
arkasını saymana gerek kalmadı general
diyerek cevaplamış.....
yawww sayın avukat ergin cinmen arkadaşım
hukukkkkkk yooookkkkk hukuk yok hukuk yok
bu davada önce hukuk yooooook!
arkasını saymana ve görmeye çalışmana gerek var mı?
bence yok.
çünki bütün kararlar şaibe taşıyacak
ve ülkenin üzerine karabasan gibi çöküp
kandavasına dönebilecektir.
siz bunu düşünemezsseniz.
bizlerin vayyy! haline......
eyvvaaaaahhhhh eyvaaaaahhhhh eyyyyvvvvaaaaahhhhh!
ayazoglum
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
hukuk ve adalet rumuzlu üyeden alıntı
O ifadeler 2008'e mi ait?
Tuncay Güney'in ifadesi 2008'de mi alındı?
Tuncay Güney'in ifadesi çok uzun. İddia edilen kısmı bulamadım.
Sadece o kısmı veren bir videoyu Aydınlık dergisi ve İşçi Partisi web sitesine koysalar çok süper olurdu.
Ancak böyle bir ifade varsa bile bunun dil sürçmesi olduğunu düşünüyorum.
Tuncay Güney'in 3 ayrı videosu aşağıda. Birincisi en son TRT2'deki bağlantı, ikincisi 18 Temmuz 2008'de Kanal D'de katıldığı program ve üçüncüsü de 2001'de olduğu söylenen ifadeye ait.
Yakın tarihli ilk iki videoda, başını öne eğdiği anlarda saçlarındaki seyrelmeye, kilolarındaki fazlalığa ve yüzündeki kırışıklıklara dikkat. İlk videoda ise saçlar dökülmemiş, daha zayıf ve daha az kırışıklı.
2001'de mi çekildi bilemem ama, iki Tuncay Güney arasındaki farktan son ikisinden en azından birkaç yıl önce çekildiği çok açık.
2009'da TRT 2:
http://video.google.com/videoplay?do...BCney%22&hl=tr
18 Temmuz 2008 Kanal D 32. Gün:
http://www.dailymotion.com/video/x65...-32-gun-1_news
2001 olduğu söylenen polis sorgusu:
http://blog.wolkanca.com/iste-tuncay-guneyin-ifadesi/
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Son günlerde Kanal D ve Star haberi daha dikkatli izlemeye başladım.
Tabii atv ve Show'dan asıl haberi dinliyorum, sonra Kanal D ile Star nereleri kesiyor diye bakıyorum.
Yılmaz Özdil'in son yazısından bahsetmiştim hatırlarsanız.
Neymiş efendim, TRT bütün Ergenekoncuları haber yapıyormuş ama sırf adı TRT genel müdürüyle aynı diye İbrahim Şahin'li haberleri geçiştiriyormuş.
Bunun koca bir yalan olduğunu TRT'nin web sayfasından verdiğim linklerle göstermiştim:
http://www.trt.net.tr/Haber/HaberDet...3-f5897d6519c0
http://www.trt.net.tr/Haber/HaberDet...f-a6d330efdf5a
http://www.trt-world.com/Haber/Haber...5-36dbd7610fdf
Bu verdiğim örnekler sadece 10-11 ocak gününde girilen İbrahim Şahin haberlerinden. İstenirse TRT web sitesinden Ocak 2009 tarihli onlarca İbrahim Şahin videosu bulunabilir.
TRT'nin web sayfasında çok güzel bir uygulama var. Aynı BBC ve CNN gibi dünyanın önde gelen televizyonlarının haberleri gibi haberin giriliş zamanı ve değiştirilirse değiştirilme zamanlar saniyesine kadar veriliyor.
Asıl geçiştirme denince Kanal D ve Star'ın eline kimse su dökemez.
Geçen hafta Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan biri Kanal D muhabirinin üzerine yürümüştü. Kanal D haber bunu çevire çevire haber yaptı. Sonunda Melih Gökçek onu görevden aldı.
Levent Ersöz'ün neden tutuklandığını bir Kanal D ve Star haberde göremedik.
Hastanede kızının yaptığı duygusal açıklamalar uzun uzun verildi.
Ama Ersöz'ün koruması olduğu söylenen Bestami Gök'ün muhabirlere küfrederek saldırışı ve AA muhabiri Filiz Kınık'a attığı tekme tek kelimeyle "GE-ÇİŞ-Tİ-RİL-Dİ".
Eğer Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan birinin Kanal D muhabirinin üzerine yürümesi bu kadar büyük bir haber olarak veriliyorsa bu ondan çok daha önemle üzerinde durulması gereken bir haberdi.
Ama "tarafsız özgür habercilik" böyle oluyor anlaşılan...