-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ayrıca mesela şu konuda ne düşünüyorsunuz?
Muzaffer Tekin, Ümraniye'de ele geçirilen bombaların Oktay Yıldırım'a ait olduğunu açıklayan tutuksuz sanık Ali Yiğit'i örtülü olarak tehdit etti. Tekin, "(Alparslan) Arslan'ın sırtından geçinen aslana yem olur. Engin Bağbars'ı, Osman Yıldırım'ı hatırlasın." dedi. Osman Yıldırım, iddianamede tanık olarak verdiği ifadede Cumhuriyet'e atılan bombaların Tekin'den alındığını söylemişti. Bağbars da Tekin'i ihbar eden kişi olarak biliniyor.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın sdt23'ün George Orwel'den alıntıladığı sözün kaynağını yanlış belirtmesi üzerine yazdığım küçük düzeltme notunun bu kadar gürültü koparacağını tahmin etmemiştim. Bukadar büyütülecek bir yanlışlık değil. Aynı yazarın bir başka romanında geçmiş olması çok da önemli değil, önemli olan sözün doğru yerde kullanılıp kullanılmadığı.
Sayın sdt23, bu sözü paşaların tutuklanıp tutuklanmayacağı tartışması üzerinden yürütlen tartışmada "hukuk önünde eşitlik" kavramı çerçevesinde kullandığına göre, kullanılan yer uygundur. Aslında buradaki "eşitlik" kavramının sadece paşalarla sınırlı olacak şekilde değil, tüm ayrıcalıklı kişiler çerçevesinde tartışılmasında yarar var. Bizim hukuk sistemimizde ayrıcalıklı alanlar ve ayrıcalıklı olanlar vardır ve bunların asgariye indirilmesi gerekir. Dokunulmazlıklar, YAŞ kararları, hakimler ve savcılar yüksek kurulu kararları, memur yargılanmasındaki ayrıcalıklar gibi konular bunlardan ilk akla gelenlerdir.
Burada eleştirilebilecek nokta sanırım sayın sdt23'ü, ekşi sözlüğü kaynak olarak kullanmasıdır. Çünkü ekşi sözlük ve bu bağlamda internet bilgileri çok sağlam bilgiler olmayabilmektedir. Bunun çok sayıda örneği var. İnternet, bilgiye kolay ulaşma anlamında çok yararlıdır, ancak internetten edinilen bilgilerin başka kaynaklardan test edilmeden kullanılması önemli hatalara yol açabilmektedir.
Eleştirileri biçimsel yanlışlıklar üzerinden değil, esas (öz) üzerinden yapmak ve kırıcı olmadan, seviyeli (düzeyli) yapmak sanırım hepimize yakışan bir davranış olur.
Saygılar.
Abbas Bey aslında siz GENE benim demek istediğimi net anladınız amma sanırım azıcık HİNLİK peşindesiniz.
Ben o yazıyı okuduğumda baktım ne alaka karıştırmış dedim güldüm geçtim gitti. Sonra sizin yazınızı okudum Abbas bey bu konuda en önemli nokta olarak bunu görmüş dedim gene ses etmedim. Çünkü abartılacak üstüne gidilecek bir konu değildi. Neticede burası yarışma programıda değil insan yanılabilir. Her ne kadar sayın std23 ün hemen hemen hiç bir fikrine katılmasamda hata yapması konusunu gündeme getirmenin saçma olacağını düşündüm.
Ancak sizin yazınıza verdiği yanıtı okuyunca işin rengi değişti. Aynı lideri RTE gibi önüne gelenle kavga eden kimseyi bulamazsa aynada kendiyle kavga halinde olan SDT23 bu konuda da liderini aratmayacak ''bilgisini ve kaynağını'' deşifre edince iki kelam etmek farz oldu. Dünyası eksi sözlük star zaman ve taraf gazetesi olan ki bunlarıda internet ötesi bilmeyen birisiyle karşılaşmak can sıkıcı ....
Gerçi bunun lideri de ''çok büyük bir şairdi şiiriyle veda edelim der '' bir şiir okur AKP 11. dahil ayakta alkışlar sonra o şiir başkasının çıkar ! Yüzde 46.7 lik oy oranı hakkında '' eğer seçime tam katılım olsaydı oyumuz yüzde elli altı olurdu biz de biliriz matematik oran filan anlarız bu işlerden'' derken oy oranının zaten TÜZDE olduğunu bilmez... EE onun hık dedicisinin bilgi kaynağıda ekşi sözlük olur ne olmuş...
Ama Abbasbey siz genede sayın sdt23 ün Mehmet ali beyi olun ne olur yardım edin ona bu tarifte ki nesne ne ? Ekşi sözlükte yokta....
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Eklediğiniz son mesajda Muzaffer Tekin'in hakkındaki iddialara verdiği somut yanıt yok. Sadece yurtdışında olduğu iddia edilen bir anda hapiste olduğu ifade edilmiş.
“Kesinlikle irtibatım yok, niye gizleyeyim” sözü size güven telkin eden bir söz olarak geldi mi? Ben 31 kere veya daha fazla telefonda konuştuğum kişileri saymaya çalıştım. Bunlar ya iş hayatımda ya da özel hayatımda uzun süre vakit geçirdiğim kişiler.
Tekin'in “Kesinlikle irtibatım yok, niye gizleyeyim” sözü üzerine, "tamam, Alpa(r)slan A(r)slan - Muzaffer Tekin arasında bir bağ yok." sonucuna ulaşabiliyor muyuz? Önemli olan bu.
Çünkü Danıştay cinayeti, sadece saygın hukukçulara değil Türkiye Cumhuriyeti'ne ve toplumsal barışa kasteden hainlerin işidir. Bu hain saldırıyı planlayan, azmettiren ve icra eden her kimse, en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Ben herkesin hukuk önünde eşit olduğuna inanırım. Fikir özgürlüğü konusunda daha serbestlik tanınırken diğer bütün suçlar için dokunulmazlıkların kalkmasına taraftarım.
Eminim sayın commodore1tr da milletvekili ve bakan dokunulmazlıklarından şikayet eden pek çok yazı yazmıştır. Hal böyleyken bir orgeneralin hem de emekli orgeneralin tutuklanamayacağını öne sürmesi ne yaman bir çelişkidir.
Milletvekili, bakan, cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı, vali, belediye başkanı, bürokrat, asker her kim olursa olsun gerektiğinde yargı önüne çıkarılabilmelidir
Şimdi bu sözleri nasıl yorumlayacağız ? Son paragraf yüzde yüz doğru haklı ve sağlanmalı...
Evet ben bir çok yazı yazdım dokunulmazlıkların herkes için kalkmasını bir TBMM si kürsü dokunulmazlığı bir de CB nin ciddi dokunulmazlığının kalmasını savundum. Hala da hemde çok daha sert bir biçimde dediklerimin arkasındayım...
Şimdi bağımsız mahkemelerde yargılanmak başkadır. TUTUKLANMAK BAŞKA .Bunu cinlik yaparak kelime oyunlarıyla eş değer göstermek en hafif deyimi ile AYIPTIR.
Kaldıki ergenekon sürecinin tamamında yaşananlar gerçek anlamda hukukun katlidir. Hangi hukuk iddianame bile hazırlanmadan insanların senenin üzerinde hapis yatmasına cevaz verir. Bunun adı faşizm dir hukuk değil. Hukukun katli bir insanlık suçu ve ayıbıdır. Önce bunu kabul edeceksin. Yok dosya karışık yok şu yok bu kimseyi ilgilendirmez. İnsanın hayatı 70 sene.... Dosya uzun diye 72 seneye çıkmıyor !!!! Bu dava sonunda beraar edecek her kişi ki görünen o ki hemen hemen tamamı HAYATIMDAN ÇALDIĞIN SENELERİ GERİ VER SAVCI EFENDİ!! dendiğinde ne yapacak Allah'a duaya mı çıkacak ? İnsan tutuklamak bu kadar kolay mı ? Gel önce onu söyle... Aynı ülke ki 296 kere insanın canını yakmış kapkaççıyı birisinin daha canını yaksın diye serbest bırakıyor...
Bu davanın savcısının eline kan bulaşmıştır. O yüzden bu savcı hakkında konuşmayı kendime zul kabul ediyorum. Siz hangi iddianameyi hazırlayana kızmaktan bahsediyorsunuz? Azıcık hukuka saygılı devlet olsak savcı hapiste olurdu . Sağlık nedenine itiraz eden tarihe geçecek karanlık bir savcıdan söz ettiğimizi size bir kez daha anımsatırım. Benim vicdanımda bu savcı çoktan mahkum olmuştur geriside çok umrumda değil....
Dünyanın hiç bir ülkesinde bir emekli orgenerali suç üstü olmadığı taktirde TUTUKLAYAMAZSINIZ . Bunun hukukun üstünlüğüne zarar verecek bir yanı yoktur. ESki başbakanıda normal şartlarda tutuklayamazsınız milletvekilinide yüce divanda yargılanır mahkum olur hapse girer budur olay. Bakın ben Rahmetli Adnan menderesi hiç ama hiç sevmem Türkiye ye ve demokrasiye çok zarar verdiğine inanırım. Amma buna rağmen tutuklu yargılanmasını hele hele idam edilmesini inanılmaz sert te eleştiririm. Hukuka saygı işte budur sayın sdt23... Hukukta benden senden yoktur... Olay ve tavırlar vardır....
Bir olayda bir emekli orgeneralin tutuklu yargılanmasını gerektirecek ne koşul vardır ? Kanunlarımız tutuklu yargılama nedenlerini açıkça yazmıştır . Hangi Emekli orgeneral bu normlara girer sizce ? Kaldı ki bu kişilerin tutuklandığı ''dalga'' zaman ve süreç olarak tam bir kepazeliktir. Ne hikmetse AKP davasının önemli dönemeçlerinden birisine denk geldi dalgalar nedense .... Siz gerçekten delil karartma gerekçesine inandınız mı? Kargalar bile ağzıyla değil k... güldüler... Bu iki orgeneral bu saçma sapan örgütün lideri olacak olay ayyuka çıkacak kıyametler kopuyor olacak evlerinde orada burada belge olacak !!! Bu kadar salaklık varsa zaten sal hepsini gitsin bunlardan bir numara olmaz....
Orgeneral bir ülkenin en saygın kurumlarından birinin en üst düzeyine çıkmış olmak demektir. değerleri milletvekillerinden fazladır. Çünkü hayatlarına orgeneral olarak değil askeri öğrenci sonra teğmen olarak başlamışlar ve genelde hayatları yaşam biçimleri bu olmuştur. Milletvekilleri ise ülkemde ciddi çıkar amaçlı oluşumlardır. Teki ülkeye hayatını koyar öteki cebini doldurmaya bakar.... O askeri hiyerarşi ve disiplin içerisinde süzülüp orgeneral or amiral olmak hele hele Jandarma genel komutanlığı yada ordu komutanlığı yapmak kolay bir yol değildir. Devletin en önemli kademelerinden geçen ve en önemli kararlarını alan kişilerdendir orgeneraller.... Bu yüzden hiç bir ülkede tutuklu yargılanmazlar ama gerekiyorsa yargılanırlar aynı emekli DenizKuvvetleri Komutanı İlhami erdilde olduğu gibi... Bak adam Ulusta iki ev yüzünden yargılandı evleri gitti hapse girdi... Hali hazır başbakan RTE düğünden gelen takıları yiye yiye bitiremedi... Eşitliği sağlasanıza sayın sdt23 .. En azından vicdanında sağla ve sus artık.
Zaten dikkat edilirse en kolay yargılanan TSK personelidir. Onay anında gelir... Rüşvet yediği sabit olan milletvekili, hakkında ağır ceza ve teşekkül suçundan dava olan başbakan adam vuran döven jop sokan polis yargılanamaz... RTÜK başkanına ne dersiniz ? Ergenekon hakkında konuştuğunuzun yarısınıda şu deniz feneri ve RTÜK BAŞKANINA yazsanıza... Yok onlar sizden cici...
Bakın sayın sdt23 ;
Benim hukuk anlayışım sizin ki gibi GUGUK türü değildir. ve inanın ki çok derindir...
PKK lı olduğu kesin bile olsa o kişiye pislik yedirirsen yargılanırsın;
O kişiye zul edersen yargılanırsın,
O kişi çatışmada öldüğü an düşmanlık biter... O kişi yaralandığı an onu hastahaneye yetiştirmek devletin görevidir devlet olmak bu demektir... Teslim olduğu an yargıya veririsin...
Makamından dolayı hak yiyip insanlara zul edemezsin
Görevini kötüye kullanamzsın
Hukuku GUGUK yapamazsın...
Bilmem anlatabildim mi? Eğer anlaşılmadıysa KM atınız daha detaylı yazayım...
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Acele etmeyin Sayın SDT 23 hepsine geleceğim.
Bekliyorum ve sıra ile yanıtlıyorum. Siz 31 adet görüşmeyi Muzaffer Tekin in kabul ettiğini yazdınız. ("Doğrudur görüşmüşümdür dedi" sizin yazınızda aynen var) Oysa Muzaffer Tekin böyle demiyor red ediyor. Neden farklı anlam verecek şekilde yazdınız? Meşhur kaynağınız size özel mi? İHA dahil pekçok kaynak aslının benim yazdğım gibi olduğunu yazarken üstelik.
Cumhuriyet Gazetesi avukatlarının kanıtladığı hiçbir şeyde gerçekte yok. Hatta bu konuda mahkemenin Eğitim bombası ve taaaruz bombası konusnda TSK dan bilgi istenmesine yönelik ara kararı var. Av. Bülent Utku nun mahkemedeki beyanları pekçok kaynakta var. Ama sizin yazdığınız ifade yani kanıtlandığını anlatan ifade için kaynak yazarmısınız?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Yazamaz...sn sdt23 kulaktan dolma gazetelerin 3. sınıf haberlerini takip edip, laiklik karşıtı güçlerin sözcülüğünü yapıyor. Belki de 2. cumhuriyetçilerin dolmuşuna geliyor. Böylece de bizi İŞLET(me) iyor.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
"Suç üstü olmadıkça kimse tutuklanmamalıdır." diyorsanız bu kendi içinde tutarlıdır. Ancak kişinin sıfatına, ünvanına, kim olduğuna bakarak tutuklanıp tutuklanmayacağına karar vermek de doğru olmaz.
Adaletin yavaş işleyişinden dolayı tutukluk süreleri uzayan ve bu yüzden pek çok kişinin mağdur olduğuna katılıyorum. Bu sadece Ergenekon sanıklarının karşı karşıya olduğu bir durum değil.
CMUK hangi hallerde tutuklama yapılabileceğini düzenliyor. Bu kanun maddeleri sayın commodore1tr'ın temennileriyle uyuşmadığı için şu anki uygulamada CMUK'a ters bir şey görünmüyor.
Tutuklama nedenleri
MADDE 100. - (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
3. İşkence (madde 94, 95)
4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
5. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
6. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
7. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
8. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
9. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
(4) Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
Tutuklama kararı
MADDE 101. - (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda hukukî ve fiilî nedenler ile gerekçeleri gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.
(3) Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.
(4) Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.
(5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.
Tutukluluğun incelenmesi
MADDE 108. - (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re'sen karar verir.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sn. sdt23!
Kuvvetli suç şüphesi nedir?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sizin alıntıladığınız haberdeki cümlelerden farklı şeyler mi anlıyoruz?
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Tekin, savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in, “Danıştay saldırısı davası sanıklarından Alparslan Arslan ile ilişkilerini” sorması üzerine Arslan ile 3-4 kez görüştüğünü, ancak olay tarihinden 1,5 yıl öncesine kadar hiç görüşmesi olmadığını söyledi.
Bu cümleden benim çıkardığım şu:
Muzaffer Tekin Mayıs 2006'daki saldırıdan önce 3-4 kez Alpaslan Aslan ile yüz yüze görüşmüş. Bunlardan en yeni tarihli görüşmenin mayıs 2006'dan 1,5 sene önce olduğunu söylemiş.
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Pekgüzel’in, “Yanlış anlamadıysam 3-4 kere yüz yüze görüştünüz, ayrıca telefon görüşmeleriniz var” sözlerine Tekin, “Doğrudur, görüşmüşümdür. Kandil ve bayramlarda mesaj atmışızdır” yanıtını verdi.
Burada da ön plana çıkan kandil ve bayramlarda mesaj atması değil. Telefon görüşmelerinin yanı sıra kandil ve bayramlarda mesajlaşmaları.
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Savcı Pekgüzel’in, kayıtlara göre 31 adet telefon görüşmeleri bulunduğunu, son görüşmeyi 16 Kasım 2005’te, olaylardan 6 ay kadar önce yaptıklarını belirtmesi üzerine de Tekin, “Kesinlikle irtibatım yok, niye gizleyeyim” dedi.
Bu cümleden de Alpaslan Aslan ile yaptığı 31 görüşmeyi kabul etmediği sonucunu çıkarmak mümkün değil. "Alpaslan Aslan ile 16 kasım 2005 tarihinde telefon görüşmesi yapan ben değildim." demiyor, "Danıştay katiliyle/Danıştay cinayetiyle irtibatım yok" diyor.
31 telefon görüşmesi kayıtlarda açıkça yer alıyorken Tekin'in bunları inkar etmesi beklenemez. Bu telefon görüşmelerini nasıl açıklamalı?
31 adet görüşme yaptığını reddetmek yerine irtibatının olmadığını söylüyor.
Zaten bu telefon görüşmelerini yapmamış olsa, aynen avukatının "mart 2008'de tutukluydu, yurtdışına çıkmış olması mümkün değil" savunması yapması gibi bu konuda da net bir dille yalanlama yapması gerekirdi.
Muzaffer Tekin, "Alpaslan Aslan ile 31 telefon görüşmesi yapmadım." demiyor, "benim cinayetle irtibatım yok" diyor.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Sn. sdt23!
Kuvvetli suç şüphesi nedir?
sdt23 rumuzlu hanımefendi CMK'nın ilgili maddelerini kopyalayıp yapıştırmış ancak herhalde dönüp tekrar okuyayım dememiş..
"Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde.."
Sayın sdt23 dikkat ederseniz arada "ve" bağlacı var, siz bunu nasıl "veya" olarak algılayabiliyorsunuz?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Sn. sdt23!
Kuvvetli suç şüphesi nedir?
Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa. tutuklama kararı verilebilir.
Yukarıda Muzaffer Tekin'in tanık Ali Yiğit'i mahkeme huzurunda nasıl tehdit ettiğine dair haberi alıntılamıştım. Mahkeme huzurunda sanıkların savcı ve hakimlere hakaret ve tehdit içeren tavırlarını okumadınız mı?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Ulaş Değirmenci rumuzlu üyeden alıntı
sdt23 rumuzlu hanımefendi CMK'nın ilgili maddelerini kopyalayıp yapıştırmış ancak herhalde dönüp tekrar okuyayım dememiş..
"Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde.."
Sayın sdt23 dikkat ederseniz arada "ve" bağlacı var, siz bunu nasıl "veya" olarak algılayabiliyorsunuz?
Bütün tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki...sdt23, 3,5 hukuk kitabı alıp yasa maddelerini olduğu gibi yazıp zannediyor ki; ahkam keserim...bana da yanıt yazmamakla güya üstten alıyor.:)
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Ulaş Değirmenci rumuzlu üyeden alıntı
sdt23 rumuzlu hanımefendi CMK'nın ilgili maddelerini kopyalayıp yapıştırmış ancak herhalde dönüp tekrar okuyayım dememiş..
"Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde.."
Sayın sdt23 dikkat ederseniz arada "ve" bağlacı var, siz bunu nasıl "veya" olarak algılayabiliyorsunuz?
Ben birinci fıkra değil, ikinci ve üçüncü fıkradaki şartların bulunduğunu düşünüyorum.
Birinci, ikinci ve üçüncü fıkralar arasında da "ve" bağlacı yok, değil mi?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Ben birinci fıkra değil, ikinci ve üçüncü fıkradaki şartların bulunduğunu düşünüyorum.
Birinci, ikinci ve üçüncü fıkralar arasında da "ve" bağlacı yok, değil mi?
Zaten bizler de aksini söylemiyoruz..2. ve 3. fıkranın uygulanabilmesi için 1. fıkradaki şartların bulunması gerekiyor. Yani tutuklamaya karar verilebilmesi için tüm şartların birlikte bulunması gerekiyor. Siz de 1. fıkradaki şartın oluşmadığını söylediğinize göre tutuklamaların haksız olduğunu kabul etmiş oluyorsunuz,öyle değil mi Seda hanım?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Yine yasa maddelerini döşemişsiniz muhterem. Barut bu kadar de anlaşalım.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Tutuklama için (1) fıkrada yazan iki şey birden gerekiyor:
1. Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular
2. bir "tutuklama nedeni"
(2) ve (3) maddelerin uygulanması için (1)'in olması gerekmiyor.
(2) ve (3) fıkralar (1)'deki "tutuklama nedeni"nin ne olacağını açıklıyor.
Bu fıkralarda yazılı maddelerden bir tanesi "tutuklama nedeni". Elde var bir.
Hangi suçlar hakkında "kuvvetli suç şüphesi" olduğu ve bunları "gösteren olgular" da zaten sanıklara tutuklandığı zaman tebliğ edilmiş. Bu da ikinci şart.
Anlaşamadığımız konu nedir? Soru sormak yerine bunu söyleseniz daha
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Muzaffer Tekin hakkında hafızamızı tazelemeye devam edelim:
Tekin, cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel`in sorusu üzerine Danıştay saldırganı Alparslan Arslan`la 3-4 defa görüştüğünü söyledi. Savcının, Arslan`la 31 kez görüşme yapıldığının kayıtlarda yer aldığını hatırlatması üzerine Tekin, `Doğrudur, görüşmüşümdür.` dedi.
Bakın Hanımefendi. Verdiğiniz yanıt ile yukarıdaki çarpıtmanızı, düzeltmeniz açıklamanız mümkün değil. 3-4 kez konuşmayı doğrulamayı kabul etmek ile 31 kez görüşüldüğünü kabul etmeyi aynı kefeye koyup bu sonuca ulaşamazsınız. BU adamın ifadesi. Siz bu ifadeyi ayrıca kendi at gözlüğünüz ile yorumlayamazsınız. BUrada doğruyu yazmadığınız konuyu kendinize göre çarpıtıp eğirip büktüğünüz o kadar açık ki. Beni rahatsız eden de bu tutumunuz. BU nedenle en samimi yazınızda bile şüphe aramaktayım. Bir insan bu çarpıtmayı neden yapar?Muzaffer Tekin, Alpaslan Aslan ile bu düzeyde irtibatının olmadığını söylüyor. Kusara bakmayın bu konuda tercümana ihtiyaç yok. Sizin dışınızda bu anlamı veren bir vatandaş da çıkmadı zaten. YOk neymiş aslında cinayet ile irtabatım yok demek istemiş.
Cinayet sorulmuyor ki burada. Ne alaka bu kadar salak mı bu adam. Ankara Ağır ceza mahkemesi zaten irtibat yok demişken üstelik.
Kusura bakmayın devam edecek isek en azından iyi niyetinizi görmek gerekir.
Çarpıtma sadece bu konuda da değil. Yazdığınız her satırda oynama, ayrı anlamlandırma var. Bunu anlamakta çok zorlanıyorum.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
(2) ve (3) maddelerin uygulanması için (1)'in olması gerekmiyor.
(2) ve (3) fıkralar (1)'deki "tutuklama nedeni"nin ne olacağını açıklıyor.
Sayın sdt23,
Yukarıda işaretlediğim kısmı bir hukuk sitesinde söylediğinizi size tekrar hatırlatır ve daha dikkatli olmanızı öneririm..
Bir hukukçu olmayarak hangi hallerde tutuklama kararı verileceğini bilmemeniz normal, bu konuda sizi yadırgayamayız.
Okuduğunuz gazetelerde "yazar" kimliğini kullanarak bir şeyler karalayan insanlar da genelde hukukçu olmayıp, olaya AKP rengine boyalı bir gözlükle baktıkları için sizi bu konularda yanıltmalarını pek tabi kabul edebiliriz.
Ancak bir hukuk sitesinde hukuk dersi vermeye çalışmanız gerçekten kabul edilebilir bir şey değildir.Bu nedenle siyasi yorumlarınızı yaparken biraz daha dikkatli olmanız gerekiyor diye düşünüyorum..
Tutuklama konusuna gelecek olursak :
CMK'nın 100. maddesinde tutuklama sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır, tutuklama kişi özgürlüğü kısıtlayan bir güvenlik tedbiri olduğu için bu maddede anılan tutuklama nedenleri kıyas ya da yorum yoluyla genişletilemezler.
CMK'ya göre tutuklama kararı verilebilmesi için “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin varlığı” aranmaktadır. Sizin şartlarının oluşmadığını kabul ettiğiniz 1.fıkra bu kuralı getirmektedir. 2. ve 3. fıkradaki şartlar 1. fıkrayı tamamlar niteliktedir, burada kümülatif bir şart bulunmaktadır.
Kuvvetli suç şüphesi bulunmuyorsa 2. ve 3. fıkradaki şartlar gerçekleşse dahi tutuklama kararı verilemez.Aksinin kabulü halinde Seda hanım Ergenekon üyesidir şeklindeki ihbarımı değerlendiren savcı sizi dahi tutuklattırabilecektir.
Tekrar belirtmek gerekirse 2. ve 3. maddede sayılanlar tutuklama nedeninin varsayıldığı hallerdir,karinelerdir..
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sevgili dostlar boşuna vakit kaybı olduğunu düşünüyorum. Çünkü deyim yerinde ise gözümüzün içine baka baka yalan yazılıyor. Biz ise hala izah etmeye çalışıyoruz. Neyi kime ne amaçla izah edeceğim sorusu gereken yanıtı veriyor. Adamın mahkeme ifadesini bile kesip, evirip çevirerek üstüne kendince yorumlayarak yazana ne yanıt verilir? Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör değildir.
Herkesin kanunlar önünde eşit olması başka birşey ama bu ülkeye 50 yılını vermiş bir generalin tutuklanma gerekçesine itiraz etmek başka şeydir. Bunu anlamayacak kadar saf olduğuna inanmıyorum. Bir insan kendini dahi kandırmaya çalışabilir mi? Hapishane ortamının çok rahat olduğu dahi yazdı bu vatandaş. Ama Sayın Zekariya Öz ün çok hukuka uygun olmayan itirazına henüz gelemedi. Onu çarpıtacak yalanı henüz bulamadı. Sanıyorum 7-8 gün sonra bir kılıf düşünebilecek.
Böyle bir davada bir general için yazılan itiraz bana çok şey anlatır. Ya dürüst ve doğrusunuzdur ya da değil, ben buna inanırım. BUnun orta yolu olmaz. Bazen öyle bazen böyle iseniz onun adına başka birşey denir. Ama dürüst yada doğru denemez.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
http://img376.imageshack.us/img376/6960/karikhu1.th.png
Yeni Çağ G.Z.T.si 8-Aralık-2008 Sayfa 6.
ÖRTÜVER GİTSİN. RUHAT MENGİ.
En büyük suçlulara "duruşmada iyi hali görüldü" veya "tahrik vardı gibi abuk sabuk nedenlerle kılıf uydurulup kurtarılıyor. Hakimlerin de ne yaptığı belli değil.
Bakın Meclis'e "4 bin imzalı Üzmez dilekçeleri" gelmesine, toplum tepkisini en ciddi şekilde ortaya koymasına rağmen Hüseyin Üzmez'in çocuk tecavüzü
olayı bile örtülenmedi mi?
Adam tehlikeli bir suçlu, kendisine özel af çıkarıldı ve serbest dolaşıyor.
Adli Tıp'ın hatalı olduğu ortaya çıkan kararı ne oldu, dava ne oldu hala bilmiyoruz.
ALMANYA'daki DENİZ FENERİ davasının Türkiye'deki bağlantıları ve asıl suçlular açıklandı ama İktidar himayesindeki suçlular zaman kazanmakla kalmadılar, hala hepsi yerinde oturuyor.
SEÇİM HİLELERİ, hatalı seçmen kütükleri, ölüler ve bebekler seçmen yazılması, 6 milyon "ışınlanmış" seçmen de iktidarı ilgilendirmiyor.
Onlar yanlızca seçimde oyları kapmak için "sadaka" çareleri aramanın peşindeler.
12- Aralık-2008 Vatan Sayfa 4 (kısaltılmış) Alıntı
HEPİMİZ ŞEKERİZ HEPİMİZ BAYRAMIZ.()
Mine G. Kırıkkanat 1.Ekim.2008
Bugün size bayramlık şeker gibi bir fıkra sunuyorum, afiyet şeker olsun, gülmenize yarasın: Az gelişmiş bir ülkede, ülkeyi geliştiremeyen devlet, yoksul halk durumu çakmasın, ayaklanmasın diye müthiş bir polis devleti geliştirmiş, herkesi dinler ve izler olmuş.
Sadece dinlese, yine iyi. Sesini yükseltmeye, muhalif konuşmaya kalkışanı da içeri tıkıyormuş.
İste bu polis devleti, ülkenin en yoksul, dolayısıyla bol çocuklu bir köye sağlık ekibi göndererek bütün kadınlara doğum konrol spirali takılmasını buyurmuş.
Köy kadınları önce karşı çıkmışlar, "Spiral neyidir?" falan diye kocalarına sormuşlar, onlar da bilmiyor.
Ama emir "böyük yerden, Elden ne gelir, devlet polis kanun, kanun beldeye gelen ağlık ekibi.
Çaresiz, kadınlar sıraya girip taktırmışlar spiralleri.
Köy erkekleri, kahvede kendi aralarınada karılarına takılan aletin ne olduğunu tartışırken, sonunda devletin Armagedon mudur, Ermenikon mudur, öyle bir davaya kanıt toplamak için kendilerini dinlemeye aldığını ve karılarına takılan spirallerin de dinleme cihazı olduğunu kanaat getirmişler.
İlk günlerde karılarıyla ciddi konular konuşmayarak durumu idare etmişler.
Derken hepsini almış bir düşünce.
"Yav konuşmamak haydi neyse, zaten alışkınız geyik yapmaya, kolay.
Ama karılarımızla beraber olmak istediğimizde nasıl olacak bu iş? Devlet dinliyor..."diye daralırlarmış.
Bir hafta lahavle, on gün sabır derken, bıçak kemiğe dayanmış.
Canları çekiyor, ama hanıma devletin kulağı takık...
Sonunda adamın biri, bir gece dayanamamış.
Yanında yatan karısına yaklaşmış, istihbarat bölgesini eliyle iki kez tıklayıp fısıldamış:"Alo amirim hörmetler, kusura bakmayın, sakın ola üstünüze de alınmayın!"
Sevgili arkadşım, usta gazeteci YAZGÜLÜ ALDOĞAN'NIN bayram kutlamasıdır.Mine G. Kırıkkanat 1-EKİM-2008 Vatan G.Z.T.si Sayfa 12.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Aşağıdaki mesajı alıntıladığım haberin hangisi olduğunu bulamıyorum.
Commodore1tr'ın paçavra diye nitelediği taraf-zaman-star üçlüsünden olabilir, Radikal'den olabilir veya bunlardan alıntı yapan haber sitelerinden olabilir.
Daha önce de ifade ettiğim gibi burada bir cımbızlama yapmadım.
Bu alıntıladığım kaynak bu kadarını vermiş. Aynı sizin alıntıladığınız ilk kaynağın bazı şeyleri vermediği gibi.
Savcı Muzaffer Tekin'in telefonuyla Alpaslan Aslan'ın telefonu arasında yapılmış 31 görüşme kayıtlarını mahkemeye sunuyor.
Bu açık telefon kayıtlara rağmen Muzaffer Tekin, sizin dediğiniz gibi "hayır ben 31 kez telefonla görüşmedim, 16 kasım 2005 tarihinde de Alpaslan Aslan ile görüşmedim." demiş olsun.
Bu size inandırıcı geldi mi? Bu kişilerin telefonlarıyla kimler görüşme yaptı?
4 milli bayram, 2 dini bayram, 4 kandil desek, senede 10 görüşme olabilir diyelim. 16 kasım 2005 tarihindeki bu görüşme hiçbirine denk gelmiyor. (3-5 kasım 2005 ramazan bayramıydı.)
Bir sanık "olaydan 1,5 yıl öncesinden beri malum şahısla konuşmadım." dese, ardından 6 ay öncesine dair bir telefon görüşmesi kaydı ortaya konsa, bu durumda insan iki şeyi düşünebilir:
1. sanığın hafızası çok zayıf, zaman mefhumu gelişmemiş,
2. bir şeyler saklıyor.
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Muzaffer Tekin hakkında hafızamızı tazelemeye devam edelim:
Tekin, cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel`in sorusu üzerine Danıştay saldırganı Alparslan Arslan`la 3-4 defa görüştüğünü söyledi. Savcının, Arslan`la 31 kez görüşme yapıldığının kayıtlarda yer aldığını hatırlatması üzerine Tekin, `Doğrudur, görüşmüşümdür.` dedi.
Cumhuriyet Savcısı`nın `Hiçbir sivil yapılanma içinde yer almadığınızı söylediniz. Ancak hâkim, savcılara verilecek seminerle ilgili Hukukçular Birliği tarafından hazırlanan belgede yetkili olarak imzanız bulunuyor.` demesi üzerine Tekin, `Topluma faydalı olduğuna inandığım şeylere münferit olarak destek verdim.` dedi. Danıştay saldırısından sonra intihar anında kullandığı bıçağın kime ait olduğu sorulunca Tekin, bıçağın nerede olduğunu bilmediğini söyledi.
Tekin`in savunmasını Cumhuriyet`in avukatları çürüttü
Cumhuriyet Gazetesi müdahil avukatlardan Bülent Utku, `Alparslan Arslan`ın bombaları nereden aldığı netleşmedi. Biz Cumhuriyet Gazetesi`ne atılan bombalarla Muzaffer Tekin`de ele geçen el bombalarının benzerlik göstermesi nedeniyle dilekçe verdik. Daha sonradan Ümraniye ve Eskişehir`de bulunan el bombalarının da benzerlik gösterdiği açıklandı. Sizin işyerinizde bulunan el bombalarını bize tanımlayabilir misiniz?` şeklindeki sorusu üzerine Tekin, orduda el bombalarının öğrenilmesi ve öğretilmesi en zor malzemeler olduğunu anlattı. Kendisinde bulunan el bombalarının eğitim yardımcı malzeme sınıfında olduğunu iddia eden ve hakikisine çok yakın parçalarla el bombası eğitimi verdiklerini belirten Tekin, `Bu işi gerçek bombalarla yapmayız.` diye konuştu.
Taarruz ve eğitim amaçlı el bombaları arasındaki farkı anlatmasından sonra müdahil avukatları Muzaffer Tekin`in işyerinde bulunan el bombalarının tapa numaralarını araştırdıklarını açıkladı. Buna göre Tekin`in iddia ettiği eğitim amaçlı el bombalarının tapa numarası ile kendi işyerinde bulunan el bombalarına ait tapa numaralarının farklı olduğunu belirten avukatlar bu konuyla ilgili yaptıkları internet çalışmasını mahkemeye delil olarak sundu. Cumhuriyet Gazetesi müdahil avukatlarından Bülent Utku, Danıştay saldırısından önce 29 Nisan 2006 ile 12 Mayıs 2006 tarihleri arasında Veli Küçük, Zekeriya Öztürk, Fikri Karadağ, Muzaffer Tekin ve Danıştay sanığı Oktay Yıldırım`ın telefon bilgilerinin incelenmesini istedi. Utku, baz istasyonu incelemesiyle bu şahısların bir araya gelip gelmediğinin tespit edilebileceğini söyledi.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
İLk ERgenekon soruşturması ve tutuklamalarından 15 ay sonra delilleri gizleme, yok etme veya değiştirme şüphesi nasıl olur biri banada anlatsın. Eğer böyle bir olasılık var ise 15 ay boyunca yapmayan düşünmeyen adam bir halt becerebilir mi? Yine 15 ay sonra tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı şüphesi nasıl oluyor? Bunu yazabilen adama nasıl ciddi ciddi cevap yazılır. (adam dedimse yani )
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntıladığım yeri buldum:
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=193694
Ergenekon terör örgütü davasının tutuklu sanıklarından emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in mahkemedeki savunması, Cumhuriyet Gazetesi'nin müdahil avukatları tarafından çürütüldü.
Avukatlar, Tekin'in ofisinde yapılan aramalarda ele geçirilen el bombalarının 'eğitim ve süs amaçlı' olmadığını ispatladı. Eğitim ile taarruzlarda kullanılan el bombalarının 'tapa numaraları'nın farklı olması gerektiğine dikkat çeken avukatlar, Tekin'in ofisinde bulunanların taarruz amaçlı el bombası olduğunu açıkladı. Dün yapılan duruşmada çapraz sorguya alınan Muzaffer Tekin, Ergenekon iddianamesine yönelik eleştirilerini sürdürdü. Tekin, cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine Danıştay saldırganı Alparslan Arslan'la 3-4 defa görüştüğünü söyledi. Savcının, Arslan'la 31 kez görüşme yapıldığının kayıtlarda yer aldığını hatırlatması üzerine Tekin, "Doğrudur, görüşmüşümdür." dedi. Burada daha fazlası yazmıyor.
Ergenekon davasının 15'inci duruşması Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'nde yapıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen dünkü duruşmaya rahatsızlığı olan Orhan Tunç, Abdullah Arapoğulları ve Murat Çağlar dışındaki tutuklu 43 sanık ile başka suçtan tutuklu Semih Tufan Gülaltay ile ayrı suçtan hükümlü Sedat Peker getirildi. Sanık ve avukatların tespitiyle başlayan duruşmada, ilk olarak Muzaffer Tekin'in avukatı Engin Çelik Kadıgil söz aldı. Kadıgil, soruşturma kapsamında ele geçirilen Kalaşnikof ve Kanas suikast silahları ile toplam 39 el bombasını görmezden gelerek sanıklar için "21 tabanca ve tüfekle AK Parti hükümetini yıkacaklar!" dedi. İddianameyi hazırlayan savcılar hakkında, internet ortamında yayımlanan dosyadaki gizli belgelerden dolayı mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını isteyen Kadıgil, müvekkilinin masum olduğunu belirtti.
Savunmasının tamamlanmasının ardından Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Tekin'e sorular yöneltti. Cumhuriyet Savcısı'nın "Hiçbir sivil yapılanma içinde yer almadığınızı söylediniz. Ancak hâkim, savcılara verilecek seminerle ilgili Hukukçular Birliği tarafından hazırlanan belgede yetkili olarak imzanız bulunuyor." demesi üzerine Tekin, "Topluma faydalı olduğuna inandığım şeylere münferit olarak destek verdim." dedi. Danıştay saldırısından sonra intihar anında kullandığı bıçağın kime ait olduğu sorulunca Tekin, bıçağın nerede olduğunu bilmediğini söyledi.
Muzaffer Tekin, daha sonra davanın müdahili Cumhuriyet Gazetesi avukatlarının sorularını cevapladı. Müdahil avukatlardan Bülent Utku, "Alparslan Arslan'ın bombaları nereden aldığı netleşmedi. Biz Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla Muzaffer Tekin'de ele geçen el bombalarının benzerlik göstermesi nedeniyle dilekçe verdik. Daha sonradan Ümraniye ve Eskişehir'de bulunan el bombalarının da benzerlik gösterdiği açıklandı. Sizin işyerinizde bulunan el bombalarını bize tanımlayabilir misiniz?" şeklindeki sorusu üzerine Tekin, orduda el bombalarının öğrenilmesi ve öğretilmesi en zor malzemeler olduğunu anlattı. Kendisinde bulunan el bombalarının eğitim yardımcı malzeme sınıfında olduğunu iddia eden ve hakikisine çok yakın parçalarla el bombası eğitimi verdiklerini belirten Tekin, "Bu işi gerçek bombalarla yapmayız." diye konuştu.
Bombalar süs değilmiş
Taarruz ve eğitim amaçlı el bombaları arasındaki farkı anlatmasından sonra müdahil avukatları Muzaffer Tekin'in işyerinde bulunan el bombalarının tapa numaralarını araştırdıklarını açıkladı. Buna göre Tekin'in iddia ettiği eğitim amaçlı el bombalarının tapa numarası ile kendi işyerinde bulunan el bombalarına ait tapa numaralarının farklı olduğunu belirten avukatlar bu konuyla ilgili yaptıkları internet çalışmasını mahkemeye delil olarak sundu. Cumhuriyet Gazetesi müdahil avukatlarından Bülent Utku, Danıştay saldırısından önce 29 Nisan 2006 ile 12 Mayıs 2006 tarihleri arasında Veli Küçük, Zekeriya Öztürk, Fikri Karadağ, Muzaffer Tekin ve Danıştay sanığı Oktay Yıldırım'ın telefon bilgilerinin incelenmesini istedi. Utku, baz istasyonu incelemesiyle bu şahısların bir araya gelip gelmediğinin tespit edilebileceğini söyledi.
Sedat Peker ilk kez konuştu: Ben bu insanları tanımıyorum
Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Sedat Peker, ikinci kez katıldığı duruşmada ilk kez konuştu. Söz alan Peker, "Yazar Orhan Pamuk'a suikast planına ilişkin 2 kişi arasında yapılan telefon görüşmesinde adım geçtiği için hakkımda dava açıldı." dedi. Peker, "Bu telefon kaydında, sözde suikast yapacak kişilerin, il emniyet müdürü ve il başsavcısı ile de görüşeceklerini, kendilerini benim koğuşuma aldıracaklarını söyledikleri yer alıyor. İl emniyet müdürü ve il başsavcısının da huzura çağrılmasını arz ediyorum. 'Böyle saçma sapan bir konuşma yüzünden il emniyet müdürü ile il başsavcısı çağrılmaz' denilebilir, ama bu konuşma ciddiye alınıp benim hakkımda dava açıldı. Sözde benim koğuşuma geleceklermiş. F tipinde koğuş yok, oda var. Ben bu insanları tanımıyorum." şeklinde konuştu.
Avukatı, Şemdinli'yi hatırlattı
Muzaffer Tekin'in avukatı Engin Çelik Kadıgil, savunmasında Danıştay, Hrant Dink ve Hablemitoğlu cinayetlerine geniş yer verdi. İddianame başlangıcının, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeki olaya dayandığını savunarak, burada güçlerini test edip başarılı olanların Şemdinli'de bunu devam ettirdiğini öne sürdü:"Danıştay olayında da emekli olan subaylar üzerinden TSK'nın vurulmasına karar verildi." Kadıgil, ayrıca, gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından Ogün Samast ve Yasin Hayal gibi insanların arkasında kimlerin olduğunun da araştırılmadığını savundu. 'Necip Hablemitoğlu'nun da yazdığı kitaplar nedeniyle katledildiğini' ileri sürerek, "Yaşasaydı şimdi huzurda sanık olurdu, çünkü ulusalcıydı.'' dedi. Danıştay hükümlülerinden Osman Yıldırım, Hablemitoğlu'nu öldürme talimatının Veli Küçük tarafından verildiğini anlatmıştı. Doç. Dr. Ümit Sayın'ın, Hablemitoğlu'nun öldürüleceğini suikasttan 8 ay önce bildiği ortaya çıkmıştı.
Ali Yiğit'e tehdit: Yem olursun
Muzaffer Tekin, Ümraniye'de ele geçirilen bombaların Oktay Yıldırım'a ait olduğunu açıklayan tutuksuz sanık Ali Yiğit'i örtülü olarak tehdit etti. Tekin, "(Alparslan) Arslan'ın sırtından geçinen aslana yem olur. Engin Bağbars'ı, Osman Yıldırım'ı hatırlasın." dedi. Osman Yıldırım, iddianamede tanık olarak verdiği ifadede Cumhuriyet'e atılan bombaların Tekin'den alındığını söylemişti. Bağbars da Tekin'i ihbar eden kişi olarak biliniyor.
--------------------------------------------------------------------------------
Mahmut Öztürk tutuksuz yargılanacak
Ergenekon davasında mahkeme heyeti, yargılama sürecindeki ilk tahliye kararını verdi. 'Terör örgütüne üye olmakla' suçlanan emekli Astsubay Mahmut Öztürk, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Savunmasını yapan Öztürk, davada kendisi hakkında herhangi bir iddiada bulunulmadığını belirterek, Mehmet Demirtaş'a ait istasyondan gaz aldığını, Ali Yiğit'e ait manavdan alışveriş yaptığını anlattı. Oktay Yıldırım ile 1994 yılında aynı kışlada lojman komşusu olduğunu ifade etti. Öztürk, "1998'de İstanbul'a geldi. Onunla gezerken karşılaştığımız Muzaffer Tekin beni ismen çağırdı. Tekin, 1982 yılında ben kıta eri olarak görev yaptığım yerde astsubay olmamı sağlamıştır." dedi. Tekin, Danıştay saldırısı sonrasında intihar girişiminde bulunmuştu. Öztürk o günü şöyle anlattı: "Eve gittiğimde Tekin'i kanlar içinde buldum. Bana 'Başıma çuval geçirmeye çalışıyorlar' dedi ve masada bulunan notları gösterdi." Öztürk'ün avukatı Nuri Cengiz Albayrak müvekkilinin tahliyesini istedi. Savunmanın ardından Öztürk, çapraz sorguya alındı. Savcının, 'kaçak durumda olan Muzaffer Tekin'i neden evine aldığını' sorması üzerine Öztürk, "Arandığını bilsem yine alırdım." cevabını verdi. 19 Haziran 2007'de cezaevine gönderilen Öztürk, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mahmut Öztürk, Silivri Cezaevi'nin önünde yaptığı basın açıklamasında, "Gerçek hukukçular varmış ki tahliye oldum." dedi. Bu arada, duruşmayı 20 Kasım'a erteleyen mahkeme heyeti, tutuklu sanıklara öncelik verilmesini kararlaştırdı.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Konumuz Muzaffer Tekin in masum olup olmadığı yada yalan söyleyip söylemediği bile değil. Sap ile samanı karıştırmaktasınız. Siz hükmünüzü vermişsiniz zaten neyi konuşuyoruz? Adamın İfadesi bu. Bu ifadeyi alıp çarpıtmak, kesmek eklemek ne kadar dürüstlüktür? Kaynağınızın orjinalini bir zahmet yazarsanız demiştim. Bakalım orjinal kaynak ne diyor . Ben yazdığınız olası kaynaklarda bu ibarenizi haklı kılacak bir bölüm bulamadım. Konu sadece bu değil zaten. Cumhuriyet avukatının el bombalarını kanıtladığını dahi yazan sizsiniz. Oysa mahkeme TSK dan bu konuda ayrıntılı bilgi talep etti. Neden? Kanıtlanmış bir konu için neden ara karar ile bu talepte bulundu dersiniz.?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Öncelikle verdiğim linkte haberin şu şekilde yer aldığı, bunu benim cımbızlamadığım konusunda anlaşalım:
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=193694
Tekin, cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine Danıştay saldırganı Alparslan Arslan'la 3-4 defa görüştüğünü söyledi. Savcının, Arslan'la 31 kez görüşme yapıldığının kayıtlarda yer aldığını hatırlatması üzerine Tekin, "Doğrudur, görüşmüşümdür." dedi. Burada daha fazlası yazmıyor.
Sizin alıntıladığınız haberde ise bu kısım şöyle yer almış:
Tekin, savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in, “Danıştay saldırısı davası sanıklarından Alparslan Arslan ile ilişkilerini” sorması üzerine Arslan ile 3-4 kez görüştüğünü, ancak olay tarihinden 1,5 yıl öncesine kadar hiç görüşmesi olmadığını söyledi. Pekgüzel’in, “Yanlış anlamadıysam 3-4 kere yüz yüze görüştünüz, ayrıca telefon görüşmeleriniz var” sözlerine Tekin, “Doğrudur, görüşmüşümdür. Kandil ve bayramlarda mesaj atmışızdır” yanıtını verdi.
Savcı Pekgüzel’in, kayıtlara göre 31 adet telefon görüşmeleri bulunduğunu, son görüşmeyi 16 Kasım 2005’te, olaylardan 6 ay kadar önce yaptıklarını belirtmesi üzerine de Tekin, “Kesinlikle irtibatım yok, niye gizleyeyim” dedi.
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Bu haberler Muzaffer Tekin'in ifadesinin bir kısmına ait. Zaten Fox'daki haber
"Duruşmanın öğleden sonraki oturumu, Muzaffer Tekin’in ifadesinin alınmasıyla devam ediyor." diye bitiyor.
Son verdiğiniz FOX ve CNN haberlerinde sizin alıntıladığınız bu kısmı göremedim. Asıl tartışılması gereken bu kısım.
Bir kişi pazartesi akşamı 20:00-20:30 arasında bir cinayet işlese, mahkemede "pazar günü sabah 10'da kalktım, duşa girdim, kahvaltı yaptım, gazetelerimi okudum, sonra yürüyüşe çıktım ..." diye giden ifade verse, bu gibi alakasız ifadeleri uzun uzun tartışmaya gerek var mı?
Tartışılacak konular savcının ve müdahil avukatların çapraz sorguda sordukları.
Bunlar da Fox'un haberine göre "öğleden sonraki oturum"un konusu.
Savcı 31 telefon görüşmesi kaydını sunuyor. Muzaffer Tekin "kesinlikle irtibatım yok" diyor. Bu 31 telefon görüşmesi kaydını siz Muzaffer Tekin'in reddettiğini söylüyorsunuz. Tamam reddetti diyelim, ama reddetmesi onun doğru söylediğini mi gösterir?
Bu 31 telefon görüşmesi kaydının mantıklı bir açıklaması var mı?
31 telefon görüşmesi kaydı ispatlandığında Muzaffer Tekin'in yalan söylediği ve Alpaslan Arslan ile ilişkisi hakkında bazı şeyleri gizlediği ortaya çıkmayacak mı?
Sadece bu son iki soruya net cevap verin. Ondan sonra devam edelim.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayınsdt23 ;
Dini olarak Kurban bayramı bitti amma hükümet sayesinde tatil bitmedi. Maşallah havalarda güzel gidiyor. Çok soğuk değil. Hele izmir dün yağmur yağmış ama olsun İzmir'in yağmuruda güzeldir. Hoş koku sarar ortaya yumuşak havada insana yaşama zevki verir...
İnin kordona oturun güzel bir yere elinizle gel işareti yaptınız mı tepsisini kapp gelen midyecilerden birisini çağır, limon sıksın versin afiyetle ye yanında da bir bira iç... İkinciyi içme bira düzgün bir ''şey''değildir.
Sonra bir sinemeya git izlemedinizse osmalı Cumhuriyetine gidin. Gülümserken ağlayın ama hoş vakit geçirmiş olursunuz.
Evinize giderken bir şişe whisky alın, bitter çukulata badem çam fıstığı fındık tavsiye etmem çünkü whisky nin tadını bozuyor ikiside tatsızlaşıyor.. Havuç dilimleyin limon suyu olan bir bardağa koyun güzel bir masa oldu zevkli... Tercihinize göre slow bir müzik dinleyerek ,kitap okuyarak, dvd seyrederek ağır ağır için.... Belirli bir süre sonra ilk ekşi limon suyunda dilimli havucun ekşi sözlükten iyi olduğunu anlayacaksınız sonra gerisi gelir buna whisky nin kudreti de diyebiliriz.
Yaklaşık 5. dubleniz bitince hukuki.net e girin yazdıklarınızı okumaya çalışın. Ekran kayması harflerin gidiyormuş gibi olmasına aldırmayın sorun bilgisayarınızda yada gözlerinizde değildir çakır keyifliğin kaçınılmaz hallerinden birisidir. Her insan hayatında bir kere çakırkeyif hatta sarhoş olmalı. Tabiiki kimseye zarar vermeden.... Neyse harfleri toparlayıp okuyabilirseniz en sona ileti ekleyin... Muhtemelen şöyle bir ileti olacaktır ( O kafayla yapılan her türlü yazım hatalarından arındırılmış olarak.)
Başlarım lan size de ergenekonunuzada Tekin'inize de alparslanınıza da .....
Sonra yeni bir konu açın
İzmir İzmir olalı böyle sarhoş kız görmedi.... Yaşadığınız keyifi anlatın muhtemelen o ara Türkiye yi kurtaracak bine yakın fikir de sizde olacak ve şaşıracaksınız ''Alla allah bunu neden bir ben buldum da kimsenin aklına gelmedi ?'' Evliyalığın dibinde durduğunuz o an genelde öyle olur... Alkol zihni açar ya o bağlamda...
Ama sakın sabaha ertelemeyinn yazmayı çünkü başınız ağrıyacak '' ne yaptım ki ben?'' diyeceksiniz... Boşverin hiç bir şey yapmadınız felekten bir günde sizçalmış oldunuz hakkınızdır. Hem sizin başınızın ağrıması bizim başımızın ağrımamasına vesile olacak unutmayalım... Böyle de bir yararı var...
Neyse ayıldıktan sonra ille bir şey yazmak isterseniz bana şu konuda fikrinizi fışkırtabilirsiniz yeni yazdığım konuda değerli fikirlerinizden feyz almak isterim... Muhtemelen benim düşüncelerimi sizin fikirlerinizle harmanlayınca ortaya dünyanın en abuk yazılarından biri çıkacak okuyanın aklı şaşacaktır... Konu şu...
Sizin ki ;mevcut hükümetin başı veya başbakan yani RTE nin Kurban Bayramını pek ciddiye almadığını düşünüyorum. Gerçi neyi ciddiye aldığını bilmiyorum cukka hariç amma olsun. Bu konu çok öne çıkıyor. Sanki Şeker bayramını daha ciddiye alıyor gibi.... Ne dersiniz bu konuda bana engin fikirlerinizi şey ettirir misiniz? Yazı ortada kalmasın diye....
Ha sakın aç karna ağrı kesici içme... Bol su iç... Çok hafif bir şeyler ye asitli şey içme ağrı geçerken yeniden dünyaya gelmiş gibi olacaksınız... Bu yazıyada boş boş bakıp durma...dediğimi yap.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
ALPARSLAN ARSLAN İLE İLİŞKİSİ
Tekin, savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in, “Danıştay saldırısı davası sanıklarından Alparslan Arslan ile ilişkilerini” sorması üzerine Arslan ile 3-4 kez görüştüğünü, ancak olay tarihinden 1,5 yıl öncesine kadar hiç görüşmesi olmadığını söyledi. Pekgüzel’in, “Yanlış anlamadıysam 3-4 kere yüz yüze görüştünüz, ayrıca telefon görüşmeleriniz var” sözlerine Tekin, “Doğrudur, görüşmüşümdür. Kandil ve bayramlarda mesaj atmışızdır” yanıtını verdi.
Savcı Pekgüzel’in, kayıtlara göre 31 adet telefon görüşmeleri bulunduğunu, son görüşmeyi 16 Kasım 2005’te, olaylardan 6 ay kadar önce yaptıklarını belirtmesi üzerine de Tekin, “Kesinlikle irtibatım yok, niye gizleyeyim” dedi.http://www.ntvmsnbc.com/news/466248.asp
Buyrun sizi kırmayalım. Ancak siz minicik araştırma yapsanız zaten bu alıntıya ulaşacaksınız. Çünkü A.A. Anadolu ajansının haberidir.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ben Muzaffer Tekin in doğru yada yalan söylediğini iddia etmiyorum ki. Ben objektif olarak davayı izlemekteyim. Siz ise hükmü en başından daha iddianame bile yok iken verdiniz. Sanıklar savunma yapmıyor sadece saldırıyor abuk saptamanızdan sonra ben size yanıt vermekteyim. Görmezden geldiğiniz çok açık ve sabit bir gerçek daha var. Bu konuyu ısrarla göz ardı ediyorsunuz. Danıştay saldırısı ile ilgili dava görüldü ve hüküm verildi. Şu an malum olduğu üzere Yargıtay incelemesinde. Doğal olarak beğensenizde beğenmesenizde ortada bir mahkeme hükmü var. Bu mahkemede bu ilişkiler değerlendirildi. Karar alınırken tüm bu yazdığınız ilişkilerde dosyada vardı. O zaman yazdığınız çarpıttığınız alıntılar ne kadar anlamsız kalıyor farkında değilsiniz. Yargıtay bu kararı onar ise ne olacak?
Adam Alparslan Arslan ile görüştüğünü inkar etmiyor aksine kabul ediyor. 31 adet olduğu iddiasının detayını ve bu görüşmelerin tam olarak tarihleri nedir siz yazabilirmisiniz. Ben bu bilgiye ulaşamadım. Siz bu bahsettiğiniz 31 adet görüşmenin detayı konusunda hangi bilgiye sahipsiniz. Varsayalım ki görüştü. BU görüşmelerin içeriğinde danıştay saldırısına dair bir emare yada suç kanıtı olsa Ankara da Mahkemede bu görüşmeler göz ardı mı edildi diyorsunuz?
İlk alıntılamayı yaparken acele ettim. Heryerde aynı şekli ile yeraldığı için AA yı görünce alıntıyı yazdım özür dilerim. Ama o alıntılarda dahi sizin hiç değinmediğiniz çok açık gerçekler var.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Soruşturma sürecinde iyiniyetle savcı Zekeriya Öz'e yardımcı olmaya çalıştığını ve çeşitli mektuplar yazdığını anlatan Tekin, "Savcının şahsına gönderdiğim mektupların, üstelik soruşturma gizliliği olmasına rağmen bizzat savcının eli ile yandaş medyaya servis edildiğini ve tahrif edilerek yayımlandığını gördükten sonra yazmaktan vazgeçtim. Daha önce gönderdiğim mektuplar için de büyük bir pişmanlık yaşadım" diye konuştu.
Tekin, Danıştay saldırısı ile ilgili yargılamayı yapan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, "Ergenekon'a ilişkin soruşturmayla, saldırıyla ilgili dava arasında irtibat bulunmadığı yönünde görüşünün olduğunu belirterek, bunun dikkate alınmayışını" eleştirdi.
"Bir yandan rahip Santora, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetlerini iddianameye alıp; Ergenekon sanıkları ile birtakım bağlantılar kurmaya çalışıp, ayrıntılı açıklamalar yapacaksınız ve bu suçlamaların arasına psikolojik etki yaratmak amacıyla gazetenin bombalanması ve Danıştay saldırısını koyacaksınız, arkasından da bu suçlar için yeterli delil bulamadım, o yüzden dava açamıyorum diyeceksiniz. Bu tavır CMK'nın 160. ve 170'inci maddelerine aykırıdır. İddianamede iddia çok ama suç yoktur. Ancak suçlamalar kabına sığmayacak derecede ölçüsüz ve hesapsızdır"
İddianamede yasama organının ortadan kaldırılmasından bahsedildiğini, ancak TCK'nın 311. maddesinden cezalandırma istenmediğini" ifade eten Tekin, şöyle devam etti:
"Ya savcıların dalgınlığına gelmiş unutmuşlar ya da iddianameyi yazanlar ne yazdıklarının farkında değiller. Esas çeteler mahkemenin huzurunda bulunanlardan oluşmamaktadır. Ergenekon soruşturması ve davası, toplumun gözlerine indirilmiş bir perdedir.
Bu davanın tanıkları arasında yer alan, Danıştay saldırısı davasının sanıklarından Osman Yıldırım'ın ifadelerinde, "1993 ve 2000 tarihlerinin fazlasıyla geçtiğini" belirten Tekin, "23 yılı cezaevlerinde geçen bu kişinin askerlik süresi de dikkate alınarak verdiği tarihlerin teyit edilmesi gerektiğini" söyledi.Tekin, iddianameyi düzenleyen savcıların Arslan'ın ayrıntılı ifadelerine ve anlatımlarına yer vermekten kaçındığını savunarak, "Çünkü Arslan'ın ifadeleri savcıların anlatımlarını tamamen yalanlamakta ve bir senaryo yazıldığını açıkça ifade etmektedir. Savcılar ilgisiz beyanlardan cımbızla çektikleri sözcükleri bir araya getirerek kağıttan bir şato yoluna gitmişlerdir" dedi.Tekin, "tanık Osman Yıldırım'ın bütün amacının Danıştay cinayetinin bütün sorumluluğunu üzerinden atıp, Etkin Pişmanlık ve Tanık Koruma Yasası'ndan yararlanarak cezaevinden kurtulmak olduğunu" öne sürdü.
Yıldırım'ın tanık olarak verdiği ifadelerin çelişkilerle dolu olduğunu ve inandırıcılığı bulunmadığını ileri süren Tekin, hakkında bu kişinin beyanlarından başka da ciddi bir delilin yer almadığını savundu.
"Ümraniye'de bulunan MKE 169-5-85 kafile numaralı bomba ile Cumhuriyet gazetesine atılan ve patlamayan 173-9-85 numaralı el bombasının, benzer olduğunun tespit edildiğini" anlatan Tekin, "iki kafile numarası arasında hiçbir bağlantı olmadığını" söyledi.
Muzaffer Tekin, bu bombaların üretim tarihlerinin de farklı olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Kaldı ki, kafile numaraları aynı olsa bile aynı kafileden bombaların kullanıldığı olayların aynı fail veya faillerce işlendiği anlamına gelmez. Çünkü aynı kafileden binlerce bomba üretilmekte ve çeşitli kurumlara MKE tarafından dağıtılmaktadır.
Aynı kafileden olan bombalar, ülkenin birçok yerine ve kuruma dağıtılmış olmasından dolayı, farklı kişi ya da kişilerce temin edilebilmektedir. Özetle burada şu tespiti net olarak yapabiliriz ki, Ümraniye'de ele geçirilen 27 adet el bombası ile Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar arasında hiçbir maddi bağlantı bulunmamaktadır. "
Tutuklu sanıklardan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin'in savunma yapmasının ardından, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Şengün, mahkemeye gönderilen bazı evrakı açıkladı.Başkan Şengün, bir soru üzerine, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) gönderdiği cevabi yazıda da "aloihbar.org" adlı bir internet sitesinde, 12 Temmuz 2006'dan itibaren "Ergenekon Lobi" belgesinin de yayımlandığının bildirildiğini ifade etti.Tutuklu Sanık Kemal Kerinçsiz, soruşturma sırasında yaptırılan bilirkişi incelemelerinde, bilirkişilerin "adli komisyon listesi" dışından seçildiğini ve bir kısımının da yeminlerinin yaptırılmadığını savundu.
Emniyet ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün bu davada taraf olduğunu ileri süren Kerinçsiz, dosyada yaptırılan bilirkişi incelemelerinin yüzde 90'ına yakının bu şube elemanlarınca yapıldığını savunarak, bu durumun da yasaya aykırı olduğunu kaydetti.
Yukarıdaki bölümler size verdiğim linkten alınma ama siz bu konular ile ilgilenmiyorsunuz. Sizin saptamanıza kanıt olacak şeyler sizi ilgilendiriyor. Ben peşin hüküm verdim galiba demek bile size uygun gelmiyor. Oysa bir şüphe bir açık kapı bırakmak daima iyidir.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
[quote=commodore1tr;238255]Sayınsdt23 ;
Dini olarak Kurban bayramı bitti amma hükümet sayesinde tatil bitmedi. Maşallah havalarda güzel gidiyor. Çok soğuk değil. Hele izmir dün yağmur yağmış ama olsun İzmir'in yağmuruda güzeldir. Hoş koku sarar ortaya
Efendim sayın büyüğüm commodore1tr yazınızı okuyunca bu sözler kime ait diye bir düşünçe sardı. Hani bir günlük Bayram isteyenlere ülke batıyor diye herkesin birden ekonemi uzmanı keşildiği günler geldi aklıma...Hem tatilde neymiş diyenler şimdi nerde işnin başındamı bunları benmi söyledim!
HİÇ BAYRAMA TATİL DENİR Mİ...
“Bakıyorsunuz, bayram adını değiştirdi. Ne oldu bayramın adı? Tatil. Olmaz.
Biray'la Kabak Tatlısı iyi gider!
İZMİRE GELİRSENİZ HABERİMİZ OLMAZSA GENEDE CANINIZ SAGOLSUN.
iYİKİ VARSINIZ.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sadece şu soruma cevap verin.
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
31 telefon görüşmesi kaydı ispatlandığında Muzaffer Tekin'in yalan söylediği ve Alpaslan Arslan ile ilişkisi hakkında bazı şeyleri gizlediği ortaya çıkmayacak mı?
Muzaffer Tekin'in ifadesinde söylediği çoğu şeyin doğru veya yanlış olduğunu ne ben ne de siz bilebilirsiniz. Ben doğruluğu veya yanlışlığı ispatlanabilecek konular üzerinde duruyorum. Söyledikleri diğer şeyler doğru da olabilir, yanlış da. O yüzden doğru veya yanlış olduğu daha rahat ispatlanabilir konulardan başlamak lazım.
İşte o yüzden aynen sizin dediğiniz gibi yapıyorum:
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Yukarıdaki bölümler size verdiğim linkten alınma ama siz bu konular ile ilgilenmiyorsunuz. Sizin saptamanıza kanıt olacak şeyler sizi ilgilendiriyor.
Araştırdığım konunun açıklığa kavuşması belki de Muzaffer Tekin'in suçsuz olduğunu ortaya koyacak.
Sonuncusu 16 kasım 2005'te olan 31 telefon görüşmesi var mı?
Bu telefon görüşmelerinin açıklaması var mı?
Bu telefon görüşmeleri olmadıysa, Muzaffer Tekin'ini masum ilan ediyorum.
Bu telefon görüşmelerinin akla yatkın bir açıklaması varsa, Muzaffer Tekin'i masum ilan ediyorum.
Ama Alparslan Arslan ile Muzaffer Tekin arasında açıklanamayacak 31 telefon görüşmesi varsa, o zaman ne yapacağız?
Bilmem anlatabiliyor muyum?
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Ben Muzaffer Tekin in doğru yada yalan söylediğini iddia etmiyorum ki. Ben objektif olarak davayı izlemekteyim. Siz ise hükmü en başından daha iddianame bile yok iken verdiniz. Sanıklar savunma yapmıyor sadece saldırıyor abuk saptamanızdan sonra ben size yanıt vermekteyim. Görmezden geldiğiniz çok açık ve sabit bir gerçek daha var. Bu konuyu ısrarla göz ardı ediyorsunuz. Danıştay saldırısı ile ilgili dava görüldü ve bir hüküm verildi. Şu an malum olduğu üzere Yargıtay incelemesinde. Doğal olarak beğensenizde beğenmesenizde ortada bir mahkeme hükmü var. Bu mahkemede bu ilişkiler değerlendirildi. Karar alınırken tüm bu yazdığınız ilişkilerde dosyada vardı. O zaman yazdığınız çarpıttığınız alıntılar ne kadar anlamsız kalıyor farkında değilsiniz. Yargıtay bu kararı onar ise ne olacak?
Adam Alparslan Arslan ile görüştüğünü inkar etmiyor aksine kabul ediyor. 31 adet olduğu iddiasının detayını ve bu görüşmelerin tam olarak tarihleri nedir siz yazabilirmisiniz. Ben bu bilgiye ulaşamadım. Siz bu bahsettiğiniz 31 adet görüşmenin detayı konusunda hangi bilgiye sahipsiniz. Varsayalım ki görüştü. Bu görüşmelerin içeriğinde danıştay saldırısına dair bir emare yada suç kanıtı olsa Ankara daki Mahkemede bu görüşmeler göz ardı mı edildi diyorsunuz?
İ
Sayın SDT 23
Size istediğiniz Yanıtı verdiğim çok açık değil mi? BU yanıtı beğenmiyor iseniz,
Nasıl bir yanıt istiyorsunuz? Sizin istediğiniz gibi mi? Yani yalan söylüyor yada söylemiyor gibi. Bunu ne siz nede ben söyleyebilirim. En azından haddime değil. Bilmem veya bilmenizde mümkün değil. Ama bu bağlantıların Ankara Ağır ceza mahkemesince araştırıldığı ve hükme bağlandığı çok açık ve sabit bir gerçek.
Ne yapacağız şimdi. Sizin fikrinize uygun olmayan mahkeme kararını yok mu sayacağız?
Çelişki arıyorsanız bakın bir link daha yazıyorum.
Sizi ilgilendirmeyecek ama olsun. Benimki bir umut işte.
http://yhs.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=16706
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
En baştan başlayalım:
Bir kişi suçluluğu ispatlanana kadar masumdur. Neden böyle hiç düşündünüz mü? Çünkü bir şeyin varlığını ispatlamak kolaydır, yokluğunu ispatlamak zordur. Kişinin suçlu olduğunu iddia eden suçun varlığını ispatlayacak, iş bitecek.
Suçsuz olduğunu söyleyenin ispat işi daha zordur, bazen mümkün de değildir.
Yani bir kişinin suçlu olduğu kolaylıkla ispatlanabilir, suçsuz olduğu ise dolaylı yollardan ispatlanabilir. Veya bazen ispat mümkün değildir. Özellikle bir kişinin azmettirici olup olmadığı konularında. Bir kişi azmettirici olmasa da, o kişinin azmettirici olmadığını ispatlayamazsınız. Ama azmettirici olduğunu ispatlayabilirsiniz. Azmettirici olduğunu ispatlayıncaya kadar da azmettirici olduğunu söyleyemeyiz.
Şimdi bir örnekle devam edelim.
Hiç birimiz fil görmemiş olalım. Bir karanlık odada bilmediğimiz bir şey var. Ankara'daki savcı karanlık odaya giriyor, hortumuna dokunuyor, "içeride bir hortum var" deyip çıkıyor. Ankara'daki hakim de hortum olduğunu onaylıyor.
Daha sonra Ergenekon savcısı diyor ki, "içeride hortumdan fazlası var. Yelken gibi kulaklar olduğu yönünde iddialar var. Fil diye bir hayvan varmış, bunun hortum şeklinde bir burnu, yelken kulakları var. Ben gireyim, ışıkları yakayım siz de yelken kulakları görün. Ya da bir fotoğraf makinesiyle yelken kulaklarının fotoğrafını çekeyim."
İçeride sadece bir hortum da olabilir. Hortum ile birlikte yelken kulaklar da olabilir. Bu hortum ve yelken kulakların file ait olduğu kesin olmayabilir. Ama yelken kulaklar da varsa içeride bir fil olduğuna dair şüphemiz artar, araştırmaya devam ederiz.
Şimdi çıkıp diyorsunuz ki, "içeride hortum olduğu karara bağlandı. Neden buna saygı duymuyorsunuz? Daha fazlasını araştırıyorsunuz?"
Oysa içeride yelken kulaklar olduğunu, fil olduğunu iddia edenlere şans verilse, "hadi git, ispatla" dense, bunlar ispatlayamazsa yelken kulakların veya filin olmadığına dair kanaat daha da güçlenecek. Ama bunlara engel olunduğunda bu kez "acaba yelken kulaklar, veya koca bir fil var mı?" kuşkusu orada hep olacak.
31 telefon görüşmesini ben de basından takip ettiğim kadarıyla savcının iddiası olarak biliyorum. Son verdiğiniz Cumhuriyet haberine kadar Muzaffer Tekin'in bunu net bir dille yalanladığını okumamıştım.
Savcı diyor ki: 16 kasım 2005 tarihinde Danıştay saldırısından 6 ay öncesinde Muzaffer Tekin ile Alparslan Arslan bir telefon görüşmesi yaptı. Bu tespit ettiğimiz 31 görüşmenin sonuncusuydu.
Cumhuriyet haberine göre Muzaffer Tekin diyor ki: Alparslan Arslan'a en son bir kandil mesajı attım, bu da Danıştay saldırısından 9 ay önceydi.
(9 ay öncesindeki kandil Regaib Kandili olmalı. Regaib Kandili'nde mesajlaşan iki kişi onu takip eden Miraç ve Berat kandillerinde, Kadir gecesinde ve Ramazan bayramında mesajlaşmadılar mı?)
(Ayrıca Cumhuriyet gazetesinin, kendi avukatlarının gündeme getirdiği el bombalarından haberde bahsetmemiş olması da enteresan)
Neyse, bu parantez içindeki durumları da dikkate almadan devam edelim.
Hiçbirimizin elinde mahkeme zabıtları yok. Kelime kelime ne söylendiğini bilmiyoruz. Gazete haberleri de gazetelerin kendilerine göre cımbızladıkları kısımlardan oluşuyor. Mahkemeye iddia makamının ve sanıkların sundukları diğer belgelere de sahip değiliz.
Bildiğimiz tek şey savcının bir iddiası var. Muzaffer Tekin'in bir yalanlaması var.
Kim haklı? Bunun açığa çıkması çok kolay. Telefon kayıtları mahkemeye sunulacak.
Eğer 16 kasım 2005'te yapıldığı iddia edilen telefon görüşmesiyle diğer 31 telefon görüşmesinin olduğu ortaya konursa, "odada yelken kulaklar"ın da olduğu ortaya çıkacak. Daha "fil var" diyemeyeceğiz, ama fil olduğuna dair kuşkularımız kuvvetlenecek.
Eğer bu görüşmelerin olduğu ispatlanırsa Muzaffer Tekin'in yalan söylediği bir şeyler gizlediği yönündeki şüphelerimiz artacak.
Dikkat ederseniz "eğer" diyorum. Tam tersine
Eğer bu telefon görüşmeleri olmadıysa, yelken kulakların olduğuna dair önemli bir delil bulunamamış olacak. Yelken kulakların olduğuna dair şüphemiz azalacak. Yelken kulakları ve fili başka yerde arayacağız.
Yukarıdaki koşullu önermelerime dikkat edin.
Şu anda Muzaffer Tekin ile Alparslan Arslan arasında 31 telefon görüşmesi olduğunu ben bilmiyorum, olmadığını siz bilmiyorsunuz. Savcı bunu iddia ediyor.
Savcı bunu ispatladığı zaman şüpheli durumda olan Muzaffer Tekin hakkındaki şüphelerimiz kuvvetlenecek.
Savcı bunu ispatlayamazsa, Muzaffer Tekin hakkındaki şüphelerimizden biri daha ortadan kalkacak.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Şİmdi bir noktaya doğru ilerlemeye başladık. Ankara da verilmiş bir karar var. Bu konuda artık bir itilafımız yok. Sizin 31 adet konuşma var dediğiniz kayıtlar (Bazı kaynaklarda 35 adet) Sizinde yazıp kabul ettiğiniz gibi Danıştay saldırısından 6 ay önce sona eriyor. Yani bu kayıtlar Danıştay davasının görüldüğü dönemde de vardı. Yasal bir dinleme yapılmış olmasıda mutlaka mecbur yoksa kanıt olarak bir anlamı olmazdı. Konumuz bu telefon konuşmaları ise bu konuşmalar mahkeme tarafından değerlendirildi. İçeriğinde suçu kanıtlayan hangi ibaremi var sizce? Birde şu açıdan bakalım; Benim bir dostum var diyelim. Alahın her günü en azından "ne haber" diye arıyorum. Bu dostum ile yaptığım görüşmeler içinde suça ilişkin bir emare kayıt bilgi olmadan, sen bu adamla hergün görüşüyorsun diye beni suçlu yada şüpheli haline getirir mi? Ne konuştuğum önemli değil midir? Gerçekten de sizinde böyle görüştüğünüz insanlar yok mu? Bu insanlardan biri bir suça karışırsa sizde suçlu sayılabilirmisiniz? Hiçbir kaynakta bu telefon görüşmelerinde suçu kanıtlayacak konuşmalar olduğunu yazmıyor. Savcı dahi bu konuşma içeriklerindeki suçlardan bahsetmiyor. Sadece bu adam ile 31 defa niye görüştün onunla demek ki irtibatın var diyorlar. Adamda zaten yok demiyor ki var diyor. Velev ki var. Demirel in lafı gibi. "Vadıda yok diyen mi var"? İnanın çok samimiyim, bu numara taşıma kampanyası nedeni ile yaklaşık 30 saat ücretsiz konuşma hakkım oldu. 9 kasmdan bu güne Gerekli gereksiz her dostumu arıyorum. Bir tanesi Manisa'da savcı olur. Kendisi ile çok iyi dostluğum ve 12 yaşdan bu yana arkadaşlığımız dışında hiçbir iş ilişkim Hukukla veya bir dava ile ilgili bir görüşmem bu güne kadar olmadı. Bu arkadaşım bir soruşturma geçirse, atıyorum bir usulsüzlüğe bulaşmış olsa yada ben bilmeden bulaştı ise bende mi suçlu olacağım? Nerden bileyim ki? Kabul edilemez bir hukuksuzluğu veya ahlaksızlığı olduğunu duyduğum anda ilişkimde biter. İzmir'de bir Ağır ceza mahkemesi hakimi malum olduğunuz üzere basına da yansıyan bazı kirli ilişkiler nedeni ile tutuklandı. Arkadaşım mesela bu Sayın Hakim olsa idi bende mi suçlu sayılacaktım? Konuşma sayımız emin olun 35- 40 ile anlatılmaz. Tüm okul arkadaşları ile bayramda yemek yeme organizasyonu için sadece 35-40 görüşme yaptık. Şüpheye bakın. 3-4 günde 35-40 konuşma. Sizin mantığınız ile beni anında içeri atmaları gerekirdi. Yada en azından baş şüphelilerden biri ben olurdum. (Aracılık iddiası ile mesela) Ama konuşmalarımızın İçeriğini mahkemeye delil diye bile sunamazsınız. Çünkü ne suçu, tamamı dişe gelmez geyiktir.
Birde hukuken ciddi bir yanlışınız var. Ortada Danıştay davası için verilmiş karar olduğu sürece bir insanı aynı suç nedeni ile tekrar yargılayamazsınız. Yani Yargıtay bu davayı bozar ise sizin tanımınız ile filin hortumu ayağı, kuyruğuna tekrar bakılabilir. Ama Yargıtay onar ise sizin deyimizle hortum olarak kalır.
Bu nedenle bana göre çok basit 31 konuşma 35 konuşmaya takılıp kalmanızı bunu davanın baş şüphesi olarak görmenizi ve değerlendirmenizi çok mantıklı bulmuyorum ve bulamayacağım.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın SDT 23
Commodore1 Tr nin son yazısından İzmir li genç bir bayan olduğunuz imasını aldım.
O zaman size çok net ve somut bir örnek daha yazacağım. İzmir Yenişehir (Tepecik) İşçiler caddesini bildiğinizi en azından duyduğunuzu var sayıyorum.
Bu cadde 24 saat canlı ve hareketlidir. Hatta en hareketli saatlerini gece 00.00 dan sonra yaşar. Bu caddede 24 saat açık olan bir kebapçı ve çorbacı vardır. Bu caddede bildiğiniz Rentacar dışında özel arabalar günlük saatlik 15 dakikalık oldukça iyi ücretler ile kiralanır. Bu adamda kendi özel arabasını kiraya veriyor.(VW Bora) Bu işi yıllardır yaparlar. Bu caddeyi iyi bilen sivil veya resmi polisler de bu caddenin yaşamını çok iyi bilirler. Bu esnaf vatandaş eylül 2006 de Buca da meydana gelen bir hırsızlık olayına iştirak şüphesi nedeni ile tutuklandı. 75 gün tutuklu kaldı. Sonrasında 2 yıl hapis ve 2000 YTL para cezası aldı. Olay şu idi. Bu vatandaşın arabasını 2 saatliğine kiralayan ve yine o caddede ikamet eden ve tanınan bir başka vatandaş Buca da Vestel bayisini soymuş. Çorba ve kebap salonu işleten bu vatandaş araba saatinde gelmediği için tam 8 defa bu hırsızlık yapan şahsı telefon ile aramış. Saat gece 12 gelmesi gereken araba sonuçta saat 02.00 de geri gelmiş ve teslim alınmış. Sonra çaldığı ürünleri satarken bu vatandaş yakalanmış. Bu vatandaşın ifadesi ile Sayın Savcı şahsın telefonun kayıtlarından gördüğü Gece yarısı saat 00.00. dan 02.00 ye kadar toplam 8 defa cep telefonu ile görüşmeyi şüpheli bulararak esnaf olan ve arabayı kiralayan vatandaş için hırsızlığa iştirakten tutuklama talep etti. Tutuklandı arabasıda emnete alındı ve 2.5 ay sonra bahsettiğim cezayı aldı. Bu ceza doğal olarak temyiz edildi. Yargıtay doğru yolu buldu ve bu kararı bozdu. Üstelik "Şüphe dışında başka hiçbir emare yoktur. Şüpheden sanık yararlanır. Sanığın hukuki durumundan suça iştirak ettiği sabit ve belirli olmadığı" diyerek kararı bozdu. Çünkü mahkemede Hırsızlık sanığı olayı her detayı ile anlattı. Mahallede olaya tanıklık eden insanlarda vardı. Ama sadece telefona dayanan basit bir şüphe ile böyle bir karar verildi. Mahkemede neden gece yarısı konuşma yapıldığı ısrarla soruldu. Hatta Sayın Hakim ifade sırasında Sözünü keserek " Hadi hadi korumayın birbirinizi, biz neler gördük" diye fırça bile attı. (CMK ile fiili muhakeme bire bir uymaz çoğu zaman) Oysa Sokak gece yaşıyor adam doğruyu söylüyordu ekmek parası bu ne yapsın? 35 yıldır aynı yerde iş yapıyor ve yaşıyor. Adam 56 yaşında ve tek bir sabıkası dahi yoktu.
Size bu kararı,duruşma tutanaklarını, ifadeleri ve Yargıtay kararını ulaştırma olanağım varsa severek ulaştırırım.
Hayat yaşayarak öğrenilen bir okuldur. Malesef doğru gibi gördüğümüz herşey gerçekte doğru olmayabilir. Öyle sandığımız herşeyde öyle olmuyor. Muzaffer Tekin danıştay saldırısı ile ilişkilidir veya değildir. Bu sadece telefon ile 31 kere görüştüğü şüphesi ile kanıtlanacak bir hukuki durum değildir. Daha somut kanıtlar gerekir. 31 defa görüşmek sadece şüphe olabilir. Şüphe sanık lehinedir.
Bu tip sosyal ilişkileri olan insanların gerçekte hiçbir uzak yakın ilişkisi olmadığı insanlar ile değil 35, 50 kere konuşma yapması bile bana abes gelmez. Son bir örnek İzmir Belediyelerinin birinde İktisat İşleri Müdürü olan bir yakınımı, bir ruhsat işinin çözümü için, partiden, meclisten(Belediye), belediyeden önemli birilerini araya koyarak hergün defalarca özel cebinden arayan İzmir de iyi bilinen kötü ünvanlı bir şahıs geçenlerde tutuklandı. Biz bayram ziyaretinde birlikte bu konunun sohbetini yaparken bizzat kendisi anlattı. "O zaman bende yanmıştım. Çünkü adam bıkmadan usanmadan defalarca beni aradı. Her defasında neden olmayacağını anlattım ve ret ettim. Allah tan kimse gelip bana bu adamla konuşmuşsun diye sormadı" dedi. Belediye de müdür veya memur iseniz özellikle meclis üyelerinin yakınlarına kapınızı telefonunuzu kapatmak pratikte pek mümkün değildir. Bu şahıslar çekinmeden sizin adınız telefonunuzu verir "ara benim adımı ver işini halleder" derler.
Sadece telefon ile Konuşulmasına şüphe ile bakmam ama konuşmaların içeriğine çok iyi bakarım. Kararımıda bu içeriğe ve somut delilllere göre veririm.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bu da Milliyet'te yer alan Veli Küçük haberi:
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi, Ergenekon davası sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, Küçük hakkında Susurluk Skandalı ile ilgili olarak ek iddianame hazırlanması isteniyor.
Kamuoyunun Küçük’ün ismini ilk kez Susurluk kazasından sonra duyduğunun anımsatıldığı dilekçede, Susurluk soruşturmasıyla siyasetçilerin, güvenlik ve istihbarat güçlerinin, bürokratların kamu kaynaklarını ve uyuşturucudan elde edilen kara paraları kullanarak, suç örgütü oluşturduklarının anlaşıldığı vurgulandı. Küçük hakkında ise Milli Savunma Bakanlığı’nın izin vermemesi nedeniyle herhangi bir adli soruşturma yürütülemediğinin anımsatıldığı dilekçede, 1999’da ÇHD’nin bu karara karşı başlattığı girişimden de sonuç alınamadığı kaydedildi.
ÇHD’nin idare mahkemesine açtığı davada, Genelkurmay’ın Küçük hakkındaki soruşturma raporunun içeriğinin mahkemece incelenmesine bile izin verilmediğinin anlatıldığı dilekçede, o dönemde ortaya atılan iddialara en azından şimdi açıklık getirilmesi gerektiği vurgulandı.
‘Sami Hoştan’la 34 kez konuştu’
Dilekçede, Küçük’le ilgili olarak araştırılması istenen bazı iddialar şöyle:
Küçük’ün Abdullah Çatlı ile defalarca cep telefonu ile görüştüğü iddia edilmiş, bu iddiaların PTT telekom kayıtları ile sabit olduğu kamuoyuna yansımıştır.
Öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal’ın iş ortağı, Susurluk davası hükümlüsü Sami Hoştan ile Küçük’ün 34 kez cep telefonu ile görüştüğü saptanmıştır.
Susurluk’taki kazadan sonra Küçük’ün Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat Camadan’ı aradığı, “Ölen adam Çatlı, Sami Hoştan geliyor, cenazeyi ona verin” dediği basına yansımış, bu bilgi yalanlanmamıştır.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Mahkeme zabıtlarının tamamı elimizde olmadığı için yayınlanan haberlere göre yorum yapıyoruz.
Birincisi 31 telefon görüşmesi tek başına tabii ki delil değildir.
Ama bir kişinin "tanımam, 1,5 yıldır görüşmüyoruz" dediği bir kişiyle 31 kez telefonla görüşmesi ortaya çıkarsa müsaade edin de kuşkulanalım.
(Çıktı demiyorum, çünkü savcının ne deliller sunduğu vs. konusunda net bilgimiz yok. "Ortaya çıktığında" diyelim kuşkulanmaya hakkımız olmayacak mı?)
Benim ilk okuduğum haberlerden savcı ile Muzaffer Tekin arasındaki konuşmada Tekin'in 31 görüşmeyi reddetmediğini, ancak bu görüşmelere dayanarak arada irtibat kurulamayacağını savunduğunu düşünmüştüm. Haberlerin veriliş tarzı öyleydi.
Sonra siz son alıntıladığınız Cumhuriyet haberinde olduğu gibi Muzaffer Tekin'in bu görüşmeleri kabul etmediğini 9 öncesindeki kandil mesajından sonra hiç bir suretle görüşmediğini iddia ettiğini söylediniz. Konuşmanın içeriği bu Cumhuriyet haberindeki gibiyse aşağıdaki sonuç çıkmaz mı?
Koşullu önermelerime dikkat edin:
Eğer
1. Muzaffer Tekin "Danıştay saldırısından 9 ay önce kandil mesajı attım. Daha sonra da hiç bir suretle Alparslan Arslan ile görüşmedim." diyorsa,
2. Ardından da savcı 16 kasım 2005 tarihinde aralarında bir görüşme olduğunu ispatlıyorsa,
bu Muzaffer Tekin'in yalan söylediğini ve birşeyler sakladığını gösterir.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Farklı açılardan bakarsak ne tanı konur?
Bu bayram bana tam 226 mesaj geldi,telefon görüşmelerini de eklersem 300 olmuştur. Şimdi bunların hangisini hatırlıyorsun derseniz 50 tane sayamam. Şayet birinin canı sıkılır da, beni de dinlemeye alırsa, ya da başkasını dinlerken bana takılırsa ve beni ya sanık ya da tanık olarak çağırırlarsa, ben de hayır böyle bir konuşma yapmadım, mesaj almadım dersem zan altındayken yalan söylemekten suçlu mu olurum, kanıtlı suç mu olur? Tek başına delil değil ben 2 kere de herhangi bir amaçla ya da tesadüfi görüşmüşsem, bu örgüt, ben de üyesi mi olurum?
Demokratik rejimi ve en önemli aracı hukuk ve adalet sistemini amaçlarına araç kullanmak isteyenlere,çiğneyenlere 70 milyona ve demokratik hukuk sistemine basın ve medyayı kullanarak küfredenlere, ben bu öfkemle telefonda küfredersem ben mi cumhuriyete ve düzene karşı eylem içinde örgütlü suçlu olurum?
Yasa 2 den fazla kişi biraraya gelince örgüt diyor.Bu nasıl mantık? Bu nedenle başta anonim şirket yöneticileri ciddi tehdit altında.Çünkü ticaret yasası 5 kişi zorunlu diyor.
Bu durum sindirme ve sektörleri ele geçirmek için kullanılıyor, ticari tripler, ticari gizlilik ifşa edilip suç teşkil ettirilip, o sektörlere zahmetsiz mantar gibi büyüyen yanlı şirketler sahip oluyor.Hatta bunlara bankalar aracılık ediyor. Kredilerde bir sorun çıkarıp çok kolay ödeme planını bozup bir gecede 36 yıllık üretime dönük bir fabrikayı batırabiliyorlar. Sen bu hukuk, TCK da ayrık tutulmuş alacak verecek davası diye yırtınsan da, haklılığın anlaşılana kadar işin, onca emeklerin yok oluyor, binlerce insan işsiiz kalıyor vb. Ekonomik çöküş genele olumsuz yansırken birileri nemalanıyor.
Okan Bayülgen geçen gün telefon dinleme üzerine bir sade vatandaş programı yaptı, milletvekili, avukat, b.sayar müh, Eminağaoğlu program konukları ve telefonla katılımcılarıydı.Hepsi iletişim konusunda ülkemizde yaşananların insan hakları ihlallerine dönüştüğünü, 600 YTL ye canınızın istediğini dinleyebileceğinizi, hatta Gölbaşı/Ankara da kurulan bir sistemle günde 20 milyondan fazla mailin süzgeçten geçtiğini söyledi de, bu somut durum ne amaçlıyor anlayamadım.
2005 te değiştirilen TCK ve 2004 CMUK yeniden düzenlenmeli, bence bu tablo hatta bu dava oradaki boşluklardan ve yanlış yorumlardan kaynaklanıyor.
Meclis tutanaklarından, bu yasalar çıkarılırken iktidar dışı komisyon üyeleri hukukçuların feryadını da incelerseniz bugünlere bu dava nasıl geldi daha anlaşılır duruma geliyor.
Savcı iddianame yazıyor, suçluyor. İddianamede yazdıkları birbiriyle çelişiyorsa, bu şüphe uyandırıyorsa, şüpheden de sanık yaralanır evrensel kuralı varsa daha neyi tarışıyoruz bu dava nasıl devam edebiliyor bunu da anlayamadım.
-
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
31 tane görüşmenin elbette makul mantıklı bir açıklaması olabilir.
Açıklaması olmayan şey şu:
1,5 yıl boyunca görüşmedim dediği kişiyle daha sonra biri 6 ay öncesine ait 31 telefon görüşmesinin ortaya çıkması.
İnsan 1 görüşmeyi unutabilir, ikisini hatırlamayabilir, ama 31 farklı görüşme ispatlanıyorsa (koşullu önerme) ve hala kişi görüşmediğini iddia ediyorsa (koşullu önerme) o kişi yalan söylemiyor mudur?
Bu yalanın üzerine gidilmesi gerekmez mi?