Ergenekon Soruşturması Kapsamında Ele Geçirilen Bombalar ve Silahların İşlenen ve Yıllardır Failleri Bulunamayan Cinayetlerin Aydınlatması İçin de Umut Olacak...
Printable View
Ergenekon Soruşturması Kapsamında Ele Geçirilen Bombalar ve Silahların İşlenen ve Yıllardır Failleri Bulunamayan Cinayetlerin Aydınlatması İçin de Umut Olacak...
MİT'ten İbrahim Şahin açıklaması
13 Ocak 2009
A.A
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı, İbrahim Şahin ile kurumsal bir temaslarının bulunmadığını, Aktütün Karakolu'na ilişkin iddia edildiği tarzda bir bildirimin kendilerine yansımadığını ve Şahin'in bir süre önce Güneydoğu'daki bazı olaylara ilişkin duyumlarını, “sosyal bir ilişki” üzerinden taraflarına aktardığını bildirdi.
MİT Müsteşarlığından yapılan açıklamada, İbrahim Şahin'in basına yansıyan mahkemedeki ifadesine atfen, bugün bazı basın yayın organlarının konuya ilişkin yorumları çerçevesinde, bir açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“İbrahim Şahin ile kurumsal bir temasımız bulunmamaktadır. Aktütün Karakolu'na ilişkin iddia edildiği tarzda bir bildirim tarafımıza yansımamıştır.
İbrahim Şahin bir süre önce Güneydoğu'daki bazı olaylara ilişkin duyumlarını, sosyal bir ilişki üzerinden tarafımıza aktarmıştır. Bilindiği gibi, çeşitli vesilelerle kurumumuza her türlü bilgi değişik kanallar üzerinden intikal etmektedir.”
"Ortadoğu'nun totaliter, üçüncü dünyacı, çağdaşlığa ve demokrasiye kapalı, psikopat liderlerini Atatürk'e benzetmek için sanırım hasta olmak gerekir.
Atatürk çağdaş uygarlık düzeyini hedeflemişti.. Bu liderler çağdışı..
Baas'ın programında Hatay'ı Türkiye'den koparıp Suriye'ye bağlamak vardı.. Hatay'ın anavatana katılması Atatürk'ün hastalık dönemindeki üstün gayreti ile gerçekleşmiştir. Bu örnekte Atatürk'le Baas karşı karşıya..
..."
Bu yazdıklarınıza inanamıyorum bay Bilgili...
Bu nasıl bir temel kronolojik tarih bilgisidir ve bu bilgiye göre algılanan bir algıdır anlayan beri gelsin...
Bakın şöyle bir zahmet internette herhangi bir "motor"u çalıştırırsanız BAAS HAREKETİ hakkında ortak nasıl bir tarih birliği ve anlayışına ulaşırsınız?
"Baas Arap dilinde yeniden diriliş anlamına gelmektedir. 1940 yılında Suriye'de kurulan bu hareketin ilk teorisyenleri Ekrem Havrani ile Michel Eflak'tır (Eflak, Suriyeli bir Hıristiyan ve bu ideolojinin efsanevi lideridir). Baas ideolojisi, amaç olarak Ortadoğu'da tek bir Arap devleti kurulmasını benimsemiştir. Partinin sloganı Birlik, özgürlük ve sosyalizm idi. Parti ideolojisi Parti birliğine ve dış baskılara karşı durmaya dayanıyordu..."
"1943 yılında kurulan hareketin amacı, tek bir arap ulusu yaratmak, arapları yabancı boyunduruğundan kurtarmak ve sosyalizmi kurmak olarak belirtilmiştir..."
"(hizb ul arabi el istiraki ) temelde arap ulusculuguna dayanan radikal akim 1943 yilinda michel eflak ve salah el bitar tarafindan samda kurulan baas part,isi kisa surede gelisen bir haraket olarak bolge deki diger arap ulkelerini de etkilemistir..."
"rum ortodoks mişel eflak ve sunni müslüman salahaddin bitar tarafından 1940 ta şamda kurulmuştur.yeniden doğuş anlamındadır ve amacı sosyalist sistemle yönetilen birleşik, laik arab toplumu yaratmaktır.bu harekette milliyetçi ve sosyalist ideolojiler arab anlayışıyla yeniden tanımlandırılmıştır.ayrıca hareketçilere göre arab sınırlarını sömürgeciler çizmişti ve arab birliği bu sınırların kaldırılmasıyla olacaktı.üstüne basmamız gereken nokta ise bu harekette kurucularındanda belli olacağı gibi dinsel mezhebler önemli deil mühim olan arab milliyetçiliğiydi.çok sürdümü diye bakarsak hayır sürmedi çünkü din ağırlıklı bir şekilde sonradan milliyetçiliğin yerini aldı..."
...
Sürüp gidiyor bu açıklamalar bay Bilgili ve siz hareketi Mustafa Kemal ile böyle bağladınız ya HELAL OLSUN doğrusu...
Bakın bay Bilgili,
Mustafa Kemal, Hatay'ı zamanın meşhur sömürgelerinden olan emperyalist FRANSIZLARdan alabilmek için uğraşıp dururken ve hatta o hasta haliyle çizmelerini giyip dağa çıkmayı düşünürken BAAS HAREKETİ henüz doğmamıştı...
Ancak onu doğuracak analar ve babalar Mustafa Kemal'den ilham almayı sürdürmekteydiler...
Mustafa Kemal, Milli Mücadele yıllarında ve Devrimleri döneminde, kendisinin de sabırla beklediği ve bizzat ifade ettiği gibi araplar bu iradeyi göstermiş ve bu yolda terini ve kanını akıtmayı göze almış olsalardı HATAY konusunda bu kadar ısrar etmez idi...
Musul ve Kerkük konusunda bu kadar ısrar etmezdi...
Mustafa Kemal'in Hatay mücadelesinin ardında araplar değil bizzat FRANSIZ ve İNGİLİZLER vardır, bizzat EMPERYALİZM vardır...
Ayrıca HATAY'a bir de özel bir ilgisi ve bilgisi vardır... Öğrenmek isterseniz açar okursunuz 58 GÜN (Mustafa YILDIRIM) adlı şaheser belge romanı...
Bay Bilgili, öyle uğraşığ enerjinizi boşa harcamayın, tek bir KEMALİZM vardır...
Ne kadar çeşitlendirse de malum "alıntıladıklarınız" :), KEMALİZMin anlam ve bütünlüğünden bir harf, bir tuğla, bir lif, bir tel koparamayacaklardır...
VESSELAM!
"Eski Osmanlı İmparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken, milli bir Türk Devleti'nin kuruluşu, bu çağın en şaşırtıcı başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya koymuştur. Atatürk'ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir örnek olmuştur." Maurice BAUMANT (Profesör)
Atatürk mutlaka dost düşman herkesin takdirini kazanmış bir devlet adamıdır.
Onun değişik yönlerini örnek alan pek çok kişi, toplum, hareket olmuş olabilir.
Ancak Atatürk'ün sömürgecilere örnek olan milli mücadele ve ulus devlet yönündeki çabalarını örnek aldı diye Ortadoğu'daki muhtelif Baas yönetimlerine övgüler yağdırmak ve Baas= Kemalizm demek büyük bir yanlış olur.
Bugün Baas denince Ortadoğu'daki azınlık diktaları akla gelir. En belirgin örnekleri de Hafız Esad ve Saddam Hüseyin rejimleridir.
1971'de Türkiye'de Baasçı bir devlet kurma hayaline kapılan ve kırk yıldır değişmeyen Baasçı artıklarını savunanlar için Sn. Abbas Bilgili'nin söyledikleri az bile.
Ergenekon = Baas'tır.
Bazılarının kendilerine verilen duyu organlarını kullanamamaktan dolayı, varsa eğer, yaratanları tarafından sorgulanacakları aşikardır...
Burada, birilerinin varmak istedikleri nokta, henüz maçaları yemediğinden olacak, kullanamadıkları organlarının yerine bizzat tarafımızdan dile getirilmiş ve diğerlerinin varacakları rota teşhir edilmiştir...
Bir hareket, çıkış noktasından itibaren, geldiği son noktasında yargılanarak mahkum edilmek istenmektedir...
İşin ilginci bu çalışmalar, geldiğimiz noktanın Mustafa Kemal'in özlem duyduğu ve rotasından hiç çıkılmadan ulaşıldığı bir noktadan olduğu iddiasıyla ve kalayıyla yapılmaktadır...
Şimdi onlara sormalı:
Şu an içinde yaşadığınız Türkiye, Mustafa Kemal'in mi Türkiyesi?
Şimdi onlara sormalı:
Şu an dünya'da varlığını sürdüren Mısır, Nasır'ın mı Mısır'ı?
Sanırım problem kısa ve net olarak şu:
Ya bunların kafanız çok karışık...
Ya da takıldılar bir oltaya kendilerince suyun tadını çıkarıyorlar...
Tarih, misinanın sık sık çekilerek toplandığı "balık"larla doludur...
Samimiyet ile söylüyorum ki
burada aranızda isem
bu
oltaya takılanlar için değil
kafası karışık olanları içindir...
Faydalı olması umuduyla
VESSELAM!
Stalin de komünistti...:)
12 Eylülcüler de Atatürkçüydü Sn. sdt23.:)
Bir hareketin doğuşunun fikri altyapısından en kötü örneğe gitmek sizin Bekir Coşkun forumundaki "iki uçlu değerleme" ye eleştiriniz ile çelişmiyor mu?
İzninizle ben yanıtlayayım:
Çelişmez...
Benim fikrimden olan iyidir, başkasını her türlü argümanla yerin dibine sokmaya çalışırım. Sizin cenahın objektif, duyarlı, demokrat kimliğinin mayasında vardır...
"Buraya da gel ey demokrasi"
Bu arada son gelişmelerden sonra sizin cenahta Ergenekon sanırım mayoz bölünmeye uğradı. Ergenekon 1, Ergenekon 2, Ergenekon 3...
Bugüne kadar böyle bir kategorizeye gitmeyen yandaş medya, Ergenekon'u da numaraladı ya, darısı 2. Cumhuriyet'e inşallah...
Adliye'de, Mülkiye'de, Askeriye'de zamanı geldi deniyorsa, evet bir zaman gelmiştir de, o daha önce yazdığım gibi "kerahet vakti"dir.
Selamlar,
OLaylaın en başından bu güne anlaşılamayan aklın almadığı şeylerin bazılarını Yılmaz Özdil yazmış. Düşünen beyinler neden diye soruyor......
Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr
TRTenekon
Ergenekon gömüsü ararken, Selçuklu testisi buldular... Ankara Radyosu’nun önündeki kazıda Hasan Mutlucan’ın kasedini bulmaları an meselesi.
*
Şaka bir yana...
Ben artık TRT-2 seyrediyorum.
*
Müthiş habercilik yapıyorlar!
*
Sabih Kanadoğlu’nun evinin basıldığını, Sabih Kanadoğlu ve yengeden bile, tam 4 saat önce, TRT-2 duyurdu mesela...
İstanbul’da 20 bin tane gazeteci var, Dalan’ın İstanbul’daki kasasından tabanca çıktığını Ankara’daki TRT verdi!
*
Eskiden olay olur, biz olay yerine giderdik... Şimdi TRT seyrediyoruz, "olay var" diyor, gidiyoruz olay yerine, canlı yayın araçları filan kuruluyor, 5 saat sonra polis geliyor, ki hakikaten olay çıkmış...
TRT Haber Dairesi’nin başına "medyum" getirdiler herhalde!
*
Önceki gece telaşla polisi aradık mesela, "Mezarlığı kazıyormuşsunuz" diye... Henüz polisin haberi yoktu. Polis de telaşlandı. TRT’deki "son dakika" alt yazısını görünce dayanamadım, olay yerindeki muhabir arkadaşımı aradım, "Dut ağacıyla kuyunun arasına baksınlar" diye... Onlar bakana kadar, baktık ki, TRT spikeri "ele geçirilen" bombaların listesini okuyor!
*
Tutuklu olduğu için soramadık ama, teslim olan yarbay da muhtemelen, teslim olduğunu TRT’den öğrenmiştir.
*
Pulitzer verilmeli TRT’ye...
Pulitzer.
*
Olmuş haberi babam da verir... Henüz olmamış haberi vereni, ben dünya basın tarihinde ilk kez görüyorum çünkü.
BU DA ‘DERİN’ BELEDİYE...
AKP li Akfırat Belediye Başkanı ve ekibine operasyon yapıldı
Operasyonlarda Ergenekon silahlarına taş çıkartacak çapta cephanelik ele geçirildi...
* Ruhsatlı bir adet 9 milimetre çapında Glock marka tabanca
* Bir adet 9 milimetre çapında Kaahazrzs marka tabanca
* Bir adet 3.57 milimetre çapında Smith Wesson marka tabanca
* Bir adet 7.65 milimetre çapında Baretta marka tabanca
* Bir adet 45 kalibre Smith Wesson marka tabanca
* Bir adet 9 milimetre çapında Smith Wesson marka tabanca
* Bir adet ruhsatsız M-16 görünümünde av tüfeği
* 2 adet kuru sıkı tabanca
* Bir adet ruhsatlı av tüfeği
* 2 adet ruhsatsız av tüfeği
* Çok sayıda bu silahlara ait mermi ve fişek
* Bir gece görüş dürbünü
* Bir adet kılıç
* Bir adet sustalı bıçak
* Bir adet Kızılay Derneği logolu, “deri alındı” makbuz koçanı
* Bir adet imar haritası
* Akfırat Spor Kulübü’ne ait kullanılmış çek dip koçanları
* 8 adet ajanda
* Bol miktarda doküman ve muhtelif sözleşme...
9 Mart cuntacıları ve 40 yıl sonra Ergenekon yapılanmalarında göz altına alınan/tutuklananların ortak noktası ikisinin de darbeyle Baasçı azınlık diktası kurmaktı.
Baasçılık iyidir, kötüdür pek anlaşamadık ama tutuklanan/göz altına alınanların bir kısmının çeteci (İbrahim Şahin, Drej Ali, Sedat Peker ekibi) kalanının Baasçı (Doğu Perinçek, İlhan Selçuk vs.) olduğu konusunda anlaşabiliriz sanırım.
"Haksız yere göz altına alınan/tutuklanan saygın isimler" de işte bu Baasçı kadrolardan oluşuyor, değil mi?