Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		Ensest Nedir?
   Çocukta cinsel istismar yüzyıllardır bilinen bir konudur. Bununla beraber son yıllarda çocukluk cinsel istismarında bir artış söz konusudur. 1998'de Amerika Birleşik Devletleri'nde çocuk ve ergenlerin binde 1.6'sının cinsel istismara uğradığı bildirilmiştir. Ülkemizde ise Trakya Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada, aile içi cinsel istismarın %1.4 oranında olduğu bulunmuştur.
Ensest; evlenmeleri hukuksal, ahlaki ve dini açılardan yasaklanmış yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları anlamında kullanılmaktadır. Cinsel sapkınlık olan ensest "akraba aşkı" olarak da tanımlanmaktadır. Ensest yasakları, toplumsal bir kural oluşturduğundan sosyal ve kültürel bir olgudur. Toplum tarafından ayıplanması ve büyük çoğunlukla çok yakın akrabalar tarafından gerçekleştirilmiş olması gizli tutulmasına neden olmaktadır. Ensest geleneksel olarak biyolojik akrabalığı olan aile bireyleri arasındaki ilişki olarak değerlendirilmektedir. Bu ilişki türü tarihte hep yasaklı bir tabu olarak görülmüştür. Klasik ensest ilişki sadece kan bağına dayanmaktadır. Yakın ilişkilerin kurulduğu, ebeveyn bağının ve güvenin oluşmuş olduğu veya ebeveynlerle olan ensest ilişki uzun yıllar boyunca görülmezlikten gelmiştir. Bu nedenle son yıllarda ensestin daha genel bir yaklaşımla çocukta cinsel istismar olarak değerlendirilmesi ve sadece cinsel ilişki dışında daha geniş anlamda cinsel içerikli davranışları da içermesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmaktadır.
Ensest İçin Risk Faktörleri:
*Alkolik baba,
*Annenin hasta olması veya evi terk etmesi,
*Yetişkinlerin çocukla aynı odayı ya da yatağı paylaşmaları,
*Kız çocuklarının babalarından ayrı yaşamaları,
*Aile bireylerinde görülen psikiyatrik bozukluklar,
*Annenin gece çalışmak zorunda olması sebebi ile çocuklara baba ya da üvey babanın bakması,
*6-8 yaşlarından ve kız çocuk olmak,
*Küçük kızda aniden gelişen baştan çıkarıcı tavırların varlığı,
*Anne ya da babanın her ikisinin ailesinde daha önce ensest ilişkinin varlığı,
*İktidarsızlık ve psikopat kişilik özelliği.
Ensestin Çocuk Üzerindeki Bazı Etkileri
Ensestin çocuk üzerindeki etkileri; çocuğun saldırganla olan ilişkisine, seksüel aktivitelerin şekline, şiddet kullanımına, fiziksel zararın varlığına, çocuğun işbirliğine, yaşına gelişim basamağına ve travma öncesi psikolojik gelişimine bağlı olarak değişebilmektedir.Genel olarak şu etkilerden bahsedilebilir:
*Korku
*Depresyon
*Hiperaktivite bozukluğu
*Enürezis(alta kaçırma) ve enkoprezis(alta bırakma)
*Davranış problemleri
*Okul problemleri
*Cinsel problemler
*Karşı gelme bozuklukları ve öfke tepkileri
*Parmak emme, tırnak yeme
*Fobiler, uyku bozuklukları gibi etkilerden bahsedilebilir.
Psikolog Beyhan BUDAK
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		Bizim ülkemizde çok fazla yaşanmadığını zannettiğimiz "ensest", maalesef tahmin ettiğimizden çok daha fazla yaşanıyor.Yurtdışında yaşanılan olayları çok fazla duyuyoruz.En son Avustralyada ki "sapık babayı" hepimiz medya yoluyla öğrendik.
Bizim ülkemizde bu tarz durumların çok fazla konuşulmaması, gün yüzüne çıkmaması, aile içi cinsel istismarın az olduğu anlamına gelmiyor.
İşim gereği, bazı durumlarda aile içi cinsel istismar vakalarıyla karşılaşabiliyorum.Ne yazık ki, cinsel istismarın kesinleştiği durumlarda bile aile olayı kabullenmek istemiyor.Ya da cinsel istismarın faili konumundaki kişinin, ailevi yakınlığından dolayı küçük çocukların yalan söylediğini düşünüyor aileler.
Bazı durumlarda ise, aile fertleri, durumu görmezden gelmeye kadar vardırabiliyorlar işi.
Sonuç olarak, olan ensest mağduru olan çocuğa oluyor.Cinsel istismara uğrayan çocukların, içindeki bulundukarı zamanda ve geleceklerinde başetmesi çok zor olan çok büyük psikolojik zararlarla başbaşa bırakıyorlar.
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		
	Alıntı:
	
		
		
			
				fischherz rumuzlu üyeden alıntı
				
 
			 
			Ensest ve çocuk istismarı ile ilgili ilginç örnekler veriyim sizlere . 
Bir bölgeye gıda döküyoruz ve karınca olmasın diyoruz . Gıda atık vs dökersen karınca yada benzeri şeyler olacaktır . Biz karıncalar gelmesin diye o bölgeyi temizleyeceğimize gelen karıncaları nasıl caydıracağımızı düşünür dururuz . Psikiyatriler doktorlar polise devlete ihtiyaç duyar görevlerini azcık daha hassasiyetle yerine getirmelerini düşünür yakınırız . Oysaki yapmamız gereken şey ortada .. Temizlik yapmak .. 
          Müsadenizle ben karıncalarla yapılmaması gereken mücadele yöntemleri üzerinde ısrarla biraz daha durmak istiyorum . Bizim döktüğümüz artıklar hala bize sırıtarak bakarken biz nefretle karıncalara bakmaya devam ediyoruz . İlaç sıkıyoruz ölüyorlar . Sonra gene geliyorlar vs .. Hay allah bunlardan nasıl kurtulurum diye düşünüyoruz . Ama hala gözümüz gıda maddelerini görmüyor .. Kimimiz akıllı davranıp bunların nereden geldiğini tespit etmeye çalışırız ve buluruz . Deliklerini tıkıyoruz ve ertesi gün bakıyoruz o karıncalar varolmaya devam .. Meğerse başka bir geçit bulmuşlar kendilerine . 
          Karıncalara nefretle bakarak onlara ....... diyerek onları suçtan caydıramazsın . 
         
         Sevgili yurdum türkiyede karınca savma yöntemiyle hiç bir suçla başedilemez .. Eğitimle kesinlikle alakası yoktur bunuda ekliyim ! 
         Türkiyemde hiç kimse kötü değildir onu o suça teşvik eden nedir onu bulmak lazım . Misal bakıyoruz tv lerde ben bir ara okudum evet hak verdim reklamlar çocuk bezleri vs . Okullarda uzun etek giymeyeceksin diye uyarı alan kızlarıda duymuşum ben . Yani yaşayış tarzı haaa demekki bak islam imdada yetişiyor o zaman islamı uygulayalım . 
         Yok kızıyla aynı odada yatmakmış yok sebebi fakirlikmiş . Yok öyle kardeşim alakası yok . Önce yemi ortadan kaldıralım 23 nisandaki kıyafetlere dikkat edelim . Çocuğumuzun sokaktaki giyimine dikkat edelim çocuktur diyip geçmeyelim . Sonra bakın sonuç nasıl alınıyor .. 
          Hepimiz birer erkek çocuğuyduk bazılarımız belki beni anlıyordur yani çoğumuz erkek sanırım burada..  Kız - erkek çocukların teke tek oynamalarınında yanlış oldugunu düşünüyorum belki birileriniz yadırgayacaksınız ama ben görüşüm bu yanlış . 
          Fazla başınızı ağrıtmıyım :) Suçlunun suçu , suç unsuruyla suç olur . Biz o unsura meydan vermeyelim . Bütün çocuklar çocuklarımızdır diyip çevremize bu tür açıklamalar yaparsak iyi niyetli ailelerimizinde çocuklarınında canı yanmaz . 
          Haddimi aştıysam affola ..
			
		
	 
 
Öncelikle selamlar..
Bu yazınızı içerik bakımından kınamak zorundayım... Evet haddinizi aştınız, affedecek mercii konusunda yardımcı olamam orası başka..
Ben Adölesan (ergen-gençlik) danışma merkezinde görev alan bir hekimim. Bir büyükşehirde hizmet vermekteyim. Anlaşılacağı üzere hizmet kapsamımız 10-24 yaş arası tüm bireylerdir. Aile içi problemler, sorunlu ergenlik dönemleri, sınav stresleri vs. gibi bir çok konuda danışmanlık hizmeti vermemizin yanında çocuk istismarı da hizmet kapsamımızda bulunmaktadır.Bu konu da hem klinik gözlemlerimiz hem de sosyolojik açıdan bakışımızla farkettiğimiz en önemli nokta şu ki istismarda bulunan şahıslarda çok yüksek oranlarda bir kişilik bozukluğu mevcuttur. Kişilik bozukluğu olarak tanımladığımız gruptada özellikle anti-sosyal(psikopat),şizoid tip kişilik bozukluğu ve sınırda diye tanımlanacak borderline bozukluklar yer almakta. Yani işin biraz daha türkçesi istismar edenlerde genetik olarak tanımlanmış (yapısal-doğuştan) sorunlu tiplerdir. Tabiki bir kısım vatandaşta da kendi içsel sorunları ve ya kendi ergenliğinde istismara uğramış olması gibi edinsel-edinilmiş-sonradan kazanılan bozukluklar da görülmektedir.
Yani 23 Nisanda gösteri yapan kız çocuklarımıza yan gözle bakan tipler aslında kişilik bozukluğu olan tiplerdir. Bu nedenle 23 nisanda kıyafetleri sizin tabirinizle "kapalı" hale getirmek çözüm olmaktan ziyade hedef değişikliğine neden olacaktır ki niyet kısmı devreye girdiğinde zaten o şahıslar bu çocukları gözleriyle de soymaktadırlar. Bakınız 19 Mayıs gösterilerinde ki kız çocuklarımızdan bahsetmiyorum dikkat ettiyseniz. Çünkü 19 Mayıs Lise çağı çocukları açısından değerlendirileceğinden ergenliğin ileri aşaması olarak görülecek bir gruptur ve kadınsı/erkeksi vücut hatlarına kavuşmuş/şekillenmiş bireylerdir. Zaten kanun kapsamında da (bu kadar hukukçu arasında yanlış yapmak istemem ama) yasal yaş sınırı 17 dir. 17 üstü ile 17 altında istismarlar arasında yasal olarak işleyen süreç farklıdır.
Konuya dönecek olursak.. Özellikle sizin vurgu yaptığınız konular bunca klinik vaka ile karşılaşmış olan bana çok abzürd geliyor. 23 Nisan çocuklarını kapatalım, sokakta kız-erkek ÇOCUK ların bir arada oynamasına izin vermeyelim tarzı yaklaşımlar maalesef işin sosyal boyutunu zedeliyor. Sağlıklı toplum - sağlıklı bireyler esas alındığında her iki cinsin birbirini ve kendilerini tanıması,ayıp,yanlış,ahlaksızlık gibi kavramların oturması en başta aile içi eğitimle geliyor. Siz eğitimle alakası yok diyerek bu kısmıda kesip atmışsınız. Bu nedenle aile içi öğrettiğiniz doğrularla beraber bu iki cinsin çocuk yaşta tanışıp büyüme sürecinde farklılıklarını kavraması en sağlıklı ve kabul edilen yol olmakta. Yoksa kadının göbek deliğinden cinsel ilişkiye girmeye çalışan ve kadınlık organını idrar yapmaya yarayan bir organ olarak bilen ve netice deçocuğumuz olmuyor diye kapımıza gelen 20 yaşında ki evli çiftlerden fazlaca türemesi kaçınılmaz oluyor. Çalıştığım birim aynı zamanda cinsel sağlık ve üreme sağlığı üzerine okullarda eğitimler veriyor. Ağaç yaşken eğilir mantalitesi ile hareket edip henüz ortaokul çağındayken cinsel bilgileri dığru ve güvenilir kaynaklardan alınması gerçeği de bu konuda yetişen jenerasyonların sağlıklı bireyler olması açısından fazlaca önem arz ediyor.
Cinsel kimliklerin oturmaya başladığı ergenlik yaşlarında kız ve erkek çocukların oyunlarla vs ile karşılaşması cinsel kimliklerin oturmasında çok daha faydalı oluyor.Onları tecrit etmeden ancak denetimsizde bırakmadan serbest bırakmak yapılacak en mantıklı harekettir.
Son söz.. Ben kız-erkek karışık okullarda okuyup kız-erkek oyunlar oynayan bir çocuktum.Bundan dolayı şimdi geriye bakınca zarar değil yarar gördüm. Bu neden Sizin ifade ettiğiniz gibi "YEMİ ORTADAN KALDIRMAK" deyimini şiddetli kınıyorum. Yem olarak tabir ettiğiniz anladığım kadarıyla çocukların birlikteliğidir. Bir kez daha KINIYORUM. Ve üzülerek söylüyorum ki bu tür bir bakış açısından ziyade çözümü insanların cinsel tecritle ayrılması, çocukların kapatılması olarak sunduğunuz için sizi ne söylediğiniz ve ya ne ima ettiğiniz konusunda dikkat etmeye davet ediyorum. Bir hekim gözüyle hele ki istismar konusunda kendince klinik ve psikolojik tecrübe edinmiş bir hekim gözüyle samimiyetimle söylemeliyim ki şayet önüme bir istismar suçlaması ile gelip ifadelerinizde çocuklar tecrit edilmeli ya da 23 nisan çocukları kapalı giyindirmeli gibi fikirlerle gelseydiniz hakkınızda ciddi şüphelerim olurdu. En baştan dediğim gibi çocuk istismarı yapanlarda kişilik bozukluğu mevcuttur. Bu nedenle giyinik yahut soyunuk farketmeksizin bu insanlar istismarda bulunmaya meyilldir. Yine bu nedenle toplumumuzun "sağlıklı" kesimi 23 nisan çocuklarının cinsel çağırışımları konusunda bir düşünce içerisinde değildirler. Sizi tekrar ve tekrar şiddetle kınıyorum ve ifade ettiğiniz cümlelerin iyi niyetli ancak derinlemesine irdelenmemiş ifadeler olmalarını umuyorum.
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		Ve eklemek zorunda olduğum bir başka konuda şu ki sayın fischherz "imdada yetişen islam"dan kastınız sanırım kapalı giyim olup mahremiyet adı altında kapanmaktır. Ancak maalesef ki istatistiksel olarak yansıyan görüntü özellikle baskıcı ve mutaassıp olarak değerlendirebileceğimiz ve kendilerince islamın gerekliliğini uygulayan ailelerde bu tür cinsel istismarlar daha fazladır. Öyle ki bu tip ailelerde cinsel istismar fazla iken; daha çok okumuş ve sosyal olarak belli bir seviyeyi aşmış ailelerde de duygusal istismarlar mevcuttur.
Bu nedenle tekrar tekrar vurgu yapmakta fayda var ki "YAYINLANAN BEBEK BEZİ REKLAMLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ, 23 NİSAN ÇOCUKLARININ KAPALI GİYİNDİRİLMESİ, KIZ-ERKEK ÇOCUKLARININ BİR ARADA OYNAMASINA İZİN VERİLMEMESİ" gibi çözümden uzak hatta bence sapık kişiliklerce ortaya atılan bu fikirler çözüm olmaktan ötedir.
Bu tür olayları bir "SUÇ UNSURU" olarak gören zihniyetinizi tekrar kınıyorum. Daha önce dediğim gibi bütün bunların iyi niyetli ancak düşüncesizce ortaya atılmış fikirlerinizden ibaret olduğunu duymak istiyorum. Bahsettiğiniz çocuktur ÇOCUK!! Bu konularda islamın arkasına sığınmak, islamın örtünme ya da namahrem gerekliliklerini çocuklara uygulatmak düşünceleri dini açıdan da sapkınlıktır. Sizi kınaya kınaya bir hal oldum farkındayım ancak fikirlerinizin ısrarlı bir biçimde sürdüğünü görecek olursam burada yazdıklarınızı bir delil olarak kullanıp en azından hakkınızda bir inceletme başlatmaktan yana elimden geleni yapacağımı bilmenizi isterim.
Yıllardır savaştığım zihniyeti (çocukların cinsel istismara kendilerinin neden olduğu saçmalığı) burada böyle değerli bir hukuk platformunda görmek beni hayal kırıklığına uğrattı. Hadi oldu da böyle fikirler duyan siz saygıdeğer hukukçuların böylesine tepki vermemiş olması da ayrıca bir garip geldi.
Sayın AV. DUYGU TEKAY hanımefendi aslında "Genel inanışa göre" başlığı ile olaya vurgu yapmış ancak heyhat..!
Cinsel istismarda asıl suçlu olan istismara yol açacak davranışlarda bulunan çocuklardır.
Alın size bu inanışa dayanarak çıkarımlarda bulunan bir zihniyet! Tepki almamış olması çok enteresan..
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		
	Alıntı:
	
		
		
			
				drrae rumuzlu üyeden alıntı
				
 
			 
			Öncelikle selamlar..
Bu yazınızı içerik bakımından kınamak zorundayım... Evet haddinizi aştınız, affedecek mercii konusunda yardımcı olamam orası başka..
Ben Adölesan (ergen-gençlik) danışma merkezinde görev alan bir hekimim. Bir büyükşehirde hizmet vermekteyim. Anlaşılacağı üzere hizmet kapsamımız 10-24 yaş arası tüm bireylerdir. Aile içi problemler, sorunlu ergenlik dönemleri, sınav stresleri vs. gibi bir çok konuda danışmanlık hizmeti vermemizin yanında çocuk istismarı da hizmet kapsamımızda bulunmaktadır.Bu konu da hem klinik gözlemlerimiz hem de sosyolojik açıdan bakışımızla farkettiğimiz en önemli nokta şu ki istismarda bulunan şahıslarda çok yüksek oranlarda bir kişilik bozukluğu mevcuttur. Kişilik bozukluğu olarak tanımladığımız gruptada özellikle anti-sosyal(psikopat),şizoid tip kişilik bozukluğu ve sınırda diye tanımlanacak borderline bozukluklar yer almakta. Yani işin biraz daha türkçesi istismar edenlerde genetik olarak tanımlanmış (yapısal-doğuştan) sorunlu tiplerdir. Tabiki bir kısım vatandaşta da kendi içsel sorunları ve ya kendi ergenliğinde istismara uğramış olması gibi edinsel-edinilmiş-sonradan kazanılan bozukluklar da görülmektedir.
Yani 23 Nisanda gösteri yapan kız çocuklarımıza yan gözle bakan tipler aslında kişilik bozukluğu olan tiplerdir. Bu nedenle 23 nisanda kıyafetleri sizin tabirinizle "kapalı" hale getirmek çözüm olmaktan ziyade hedef değişikliğine neden olacaktır ki niyet kısmı devreye girdiğinde zaten o şahıslar bu çocukları gözleriyle de soymaktadırlar. Bakınız 19 Mayıs gösterilerinde ki kız çocuklarımızdan bahsetmiyorum dikkat ettiyseniz. Çünkü 19 Mayıs Lise çağı çocukları açısından değerlendirileceğinden ergenliğin ileri aşaması olarak görülecek bir gruptur ve kadınsı/erkeksi vücut hatlarına kavuşmuş/şekillenmiş bireylerdir. Zaten kanun kapsamında da (bu kadar hukukçu arasında yanlış yapmak istemem ama) yasal yaş sınırı 17 dir. 17 üstü ile 17 altında istismarlar arasında yasal olarak işleyen süreç farklıdır.
Konuya dönecek olursak.. Özellikle sizin vurgu yaptığınız konular bunca klinik vaka ile karşılaşmış olan bana çok abzürd geliyor. 23 Nisan çocuklarını kapatalım, sokakta kız-erkek ÇOCUK ların bir arada oynamasına izin vermeyelim tarzı yaklaşımlar maalesef işin sosyal boyutunu zedeliyor. Sağlıklı toplum - sağlıklı bireyler esas alındığında her iki cinsin birbirini ve kendilerini tanıması,ayıp,yanlış,ahlaksızlık gibi kavramların oturması en başta aile içi eğitimle geliyor. Siz eğitimle alakası yok diyerek bu kısmıda kesip atmışsınız. Bu nedenle aile içi öğrettiğiniz doğrularla beraber bu iki cinsin çocuk yaşta tanışıp büyüme sürecinde farklılıklarını kavraması en sağlıklı ve kabul edilen yol olmakta. Yoksa kadının göbek deliğinden cinsel ilişkiye girmeye çalışan ve kadınlık organını idrar yapmaya yarayan bir organ olarak bilen ve netice deçocuğumuz olmuyor diye kapımıza gelen 20 yaşında ki evli çiftlerden fazlaca türemesi kaçınılmaz oluyor. Çalıştığım birim aynı zamanda cinsel sağlık ve üreme sağlığı üzerine okullarda eğitimler veriyor. Ağaç yaşken eğilir mantalitesi ile hareket edip henüz ortaokul çağındayken cinsel bilgileri dığru ve güvenilir kaynaklardan alınması gerçeği de bu konuda yetişen jenerasyonların sağlıklı bireyler olması açısından fazlaca önem arz ediyor.
Cinsel kimliklerin oturmaya başladığı ergenlik yaşlarında kız ve erkek çocukların oyunlarla vs ile karşılaşması cinsel kimliklerin oturmasında çok daha faydalı oluyor.Onları tecrit etmeden ancak denetimsizde bırakmadan serbest bırakmak yapılacak en mantıklı harekettir.
Son söz.. Ben kız-erkek karışık okullarda okuyup kız-erkek oyunlar oynayan bir çocuktum.Bundan dolayı şimdi geriye bakınca zarar değil yarar gördüm. Bu neden Sizin ifade ettiğiniz gibi "YEMİ ORTADAN KALDIRMAK" deyimini şiddetli kınıyorum. Yem olarak tabir ettiğiniz anladığım kadarıyla çocukların birlikteliğidir. Bir kez daha KINIYORUM. Ve üzülerek söylüyorum ki bu tür bir bakış açısından ziyade çözümü insanların cinsel tecritle ayrılması, çocukların kapatılması olarak sunduğunuz için sizi ne söylediğiniz ve ya ne ima ettiğiniz konusunda dikkat etmeye davet ediyorum. Bir hekim gözüyle hele ki istismar konusunda kendince klinik ve psikolojik tecrübe edinmiş bir hekim gözüyle samimiyetimle söylemeliyim ki şayet önüme bir istismar suçlaması ile gelip ifadelerinizde çocuklar tecrit edilmeli ya da 23 nisan çocukları kapalı giyindirmeli gibi fikirlerle gelseydiniz hakkınızda ciddi şüphelerim olurdu. En baştan dediğim gibi çocuk istismarı yapanlarda kişilik bozukluğu mevcuttur. Bu nedenle giyinik yahut soyunuk farketmeksizin bu insanlar istismarda bulunmaya meyilldir. Yine bu nedenle toplumumuzun "sağlıklı" kesimi 23 nisan çocuklarının cinsel çağırışımları konusunda bir düşünce içerisinde değildirler. Sizi tekrar ve tekrar şiddetle kınıyorum ve ifade ettiğiniz cümlelerin iyi niyetli ancak derinlemesine irdelenmemiş ifadeler olmalarını umuyorum.
			
		
	 
 Sn. drrae siz   hekimmisiniz   yoksa  "kınama"  memuru mu  tam  anlayamadım....muhafazakar  ya da  dini  içerikli  bir  yaklaşım  ,fikir  ortaya  atılınca   bazı   arkadaşlarımız  neden  hasmane  bir  tutum  içerisine  girerler  anlamakta  zorluk  çekiyorum....kınanan   arkadaşımızı   hassasiyetinden  dolayı  kutluyorum  ancak   hastalığa  gösterdiği  reçete  çok  yüzeysel   kaldığı  gibi   verdiği  örneklerde   mevcut  sistemin  tasarrufunda  olan  olaylardır....reçete  olması  babından   yüce   dinimizin  yaklaşımını  özetlersek...
1.Evlenmeyi/evlendirmeyi  teşvik  etmiş  ve  kolaylaştırmıştır.....bugün   aksine   evlenme  yaşı  yukarı  çekilmiş  olup ;  durumu  ekonomik  olarak  müsait  olanlar da  evlenmemektedir...
2.Her  ne  kadar  boşanmayı  teşvik  etmeyip  kerih  görse de  evlilik  birliği temelinden  sarsıldığında  cevaz  vermiş ve  kolaylaştırmıştır....bugün  için  boşanma  öncesi  ve  sonrasında  tam  bir  eziyet  vardır...
3.Mahrem  ve  namahremler  arasında   kılık  kıyafet  yönetmeliğini  belirlemiştir.....çıplaklığın , şehveti  ve  sapkınlıkları   artırdığı  aşikardır...
4.Eşler  arasında ki  muhabbeti  özendirmiş ;diğer  namahremlere  karşı ve  ev içi mahremiyetlere  gerekli  özenin  gösterilmesini  tavsiye  etmiştir....gelin-kayın;gelin-enişte;amca  çocukları ve  teyze  çocukları arasındaki  "biz kardeşiz" polemiği bir  vakıadır...ebeveynle  çocukların  oda  ve  yatak  paylaşımı; kardeşler  arası  yaşam tarzı sınırları   belirlenmiştir....bizde , akrabaya  karşı  iyi  niyetten  olsa  gerek bir   namus  anlayışı  vardır...ancak  karşındaki  aynı  hassasiyetleri  göstermeyebilir...
Bu  din  müslümanlara  gönderilmiştir   ve  ikazlar  da  onlaradır....yani  bir  müslüman  sapkın  davranışa  girebilir mi  evet  girer...
Peki  yaptırımı  nedir..?...her  ne  kadar   bekarlara  uygulanmasa da  evli  olduğu  halde   kasden zina  yapan   kadın  ve  erkeğe "recm" cezasını  uygun  görmüşken  aile  içi  sapkınlıklara ne  ceza  verir  gerisini  siz  düşünün...?...
Önce  sapkınlıklara  giden  yolları  tıkamak,  ardından  caydırıcı  cezalar....haa   biter mi ?. bitmez ,  belki  azalır...
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		Sayın HUKUKÇULAR KRALI,
Bahsettiğiniz şeyler gayet doğru ve belki tartışmaya kapalı şeylerdir. Konuyu bu açıdan değerlendirmenize saygı duymakla beraber bana ne gibi bir cevap verdiğinizi anlamış değilim. Bahsettiğiniz konular ergenlik yaşı ve üstü kişiler ile ilgili dini yaklaşım ve ya toplumsal bakışı yansıtmaktadır. Ancak benim bahsim ÇOCUK İSTİSMARI'dır. Ve dini temel alarak ÇOCUKLARIN KAPATILMASI FİKRİ dinen bir hüküm değildir. Altını çizmekte fayda var. ÇOCUK! Yani dinen akıl bali olmayan, tıbben ergenliğe girmemiş olan yaş grubu (10 nyaş ve altı kabaca) Sanırım sizde akılbali olmayan ÇOCUKLARIN 23 Nisan bayramında tessettüre kapatılmasını savunmuyorsunuzdur. Tepkinizi anlıyorum ancak benim kınama ile odaklandığım noktadan uzak olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle dikkat ederseniz Lise yaş grubunu kapsayan 19 Mayıs etkinliklerine söz söylemedim. Tekrar ve tekrar söylüyorum ki bahsi geçen yaş grubu 1-10 yaş arası ergen olmayan -akıl bali- olmayan yavrucaklarımızdır.
TEPKİM DİNİ İÇERİKLİ YADA MUHAFAZAKAR YAKLAŞIMA değildir. Tepkim dinen "muaf" sayılabilecek bir grubun uğradığı istismar konusunda bu yaş grubuna yani çocuklara dini hükümlerin uygulatılmasınadır. Yani tepkim, çocuk bezi reklamından ya da 23 nisan çocuklarından "azan" zihniyetin, çocuklar çıplak olursa tabi ki azanlarda olur diyerek mübahmış gibi gösterilmesinedir. Nüansı kavrayıp öyle yorumlasak daha anlamlı olacaktır. Din, akıl bali yaş grubuna hükmeder bundan gerisi için bağlayıcılığı yoktur.
Sizin bahsettiğiniz dinde evlilik,boşanma,mahrem-namahrem konuları erişkin/ergenler içindir. Çocuklar için tartışacak bir durum yoktur. "Çocuğum insanlarda şehvet duygusu uyandırmasın da ben onu sıkıca paketleyeyim" zihniyetinin dinde de yeri yoktur. Zaten "çocuk"tan azan bir insanın da normal olmadığını en başta söylemiştim. Bu nedenle hassasiyet gösterdiğiniz konunun erişkinleri ilgilendirdiğini vurgulamam gerekiyor.
Benim dinden bahseden insanlara tepki gösterdiğim falan olmamakla birlikte bunun kişisel bir özgürlük olduğuna dair inancım tamdır. Referansım Kur'an-Kerim olup ilgili içerik ise "Leküm Diniküm Veliyedin" "Senin dinin sana benim dinim banadır" ayetinde apaçık durmaktadır.
Saygılar.
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		En ince noktayı atladığımı farkettim. Bazen çocuğuna cinsel istismarda bulunan/bulunduğundan şüphe edilen anne-babalar ile görüşmelerimizde ilginç detaylar yakalamaktayız. Fakirlik yahut evin fiziki imkanlarının yetersizliğinden dolayı aynı yatağı paylaştığını bunun bir taciz olmaması gerektiğini söylediklerinde ve bunun arkasına sığındıklarında cevabımız "aranıza birşey koysaydınız? Neden koymadınız? Bir yastık ya da ince bir örtü... vs " şeklindedir. Çünkü insanlar çocukları ile aynı yatağı paylaştıklarında normalde böyle birşeye gerek duymamaktayız. Ancak istismar edilen çocukların aileleri de bu olağan durumun normalliğine sığınarak aradan sıyrılmayı hedeflemektedirler. Ancak mevzu derinlemesine hikayelere ve hatta çapraz sorgulara girince aydınlamaktadır. MEvzu daha dallanmadan söylenecek şey aslında çocuk tacizi yapanların "normal bireyler" olmadıklarıdır. Bu konuda en azından herkes hemfikirdir diye düşünüyorum.
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		Merhabalar,
"Hukukçular Kralı" rumuzlu üyemizin yazdıklarını üzülerek okudum.Olaylara uzaktan ve ahkâm kesen bir bakış söz konusu yazıda.Bu tür hassas konularda, bu tarz konuşmalar yapmak, cinsel istismardan mağdur olmuş insanları rencide edebilir, üzebilir.Bu nedenle, daha hassas olunmalı diye düşünüyorum.
Yaşanan her olayın nedenleri vardır.Cinsel istismar gibi bir durumda da elbette nedenler mevcuttur.Bu nedenlere örnek olarak, cinsel istismarı uygulayan kişinin geçmiş yaşantıları, kişilik özellikleri, varsa psikiyartik bozuklukları, yaşanılan ortamın özellikleri, sosyoekonomik durumuları, aile yapısının özellikleri sayılabilir.Bu nedenler belki onlarca nedenden sadece bir kaçıdır.İnsani ilişkilerde  "2+2=4"  kesinliğinde ve basitliğinde sebep-sonuç ilişkisi aramak yersiz ve boşa çaba harcamaktır.En basit insani ilişkilerde bile, yeri geldiğinde insanların davranışlarını yönlendiren yüzlerce faktör olabilir.En basit ilişkilerde bile bu kadar çok faktör söz konusuyken, bir aileyi düşünelim lütfen.Bir aile, o kadar karışık bir yapıdadır ki, bilmeden ve kalıp yargılarla aile hakkında konuşmak bizi yanıltacaktır.
Cinsel istismar konusuna gelirsek, cinsel istismar olaylarının artmasını, 23 Nisan törenlerinde giyilen kıyafetlere, kız ve erkek çocuklarının beraber oynamalarına, çocuk bezi reklamlarına bağlamak en hafifinden basitliktir.
Bu durum, şuna benziyor; açık giyindiği için tecavüze uğrayan bir kadına, açık giyindiğin için bunlar oldu deyip, olanların bütün sorumluluğunu kadının üzerine yıkmak gibi.
Çocukların kişilik gelişimlerinde, sosyalleşmek çok önemli bir yere sahiptir.Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, çocukların hem hemcinsleriyle hem de karşı cinsleriyle oyunlar oynaması, etkileşimde bulunması, kişilik ve cinsiyet rolü gelişiminde çok büyük rol oynamaktadır.
Ayrıca 23 Nisan törenlerinde giyilen kıyafetlerin ya da çocuk bezi reklamlarındaki bebeklerin bir takım kişilerin cinsel iştahını kabartması, giyilen kıyafetlerle ya da reklamlardaki bebeklerle ilgili değil, iştahı kabaran kişinin kişilik bozukluğundan kaynaklanmaktadır.Emin olun aynı kişi, çarşaf giymiş bir çocuğu da görse yine cinsel iştahı kabaracaktı.
Ayrıca, çocuğa yönelik cinsel istismar ve ensestin, son yıllarda arttığını tam olarak ispatlayamıyoruz.Çünkü, hala tam anlamıyla ortaya çıkan cinsel istismar vakalarının, çıkmayanlara oranla çok az olduğu tahmin edilmektedir.Belki de geçmişte de bu kadar çok çocuğa yönelik cinsel istismar ve ensest vakası vardı fakat sosyal ve ekonomik sebebplerden dolayı ortaya çıkmıyordu.Yaptığımız kıyaslamalar, ortaya çıkan vakaların kıyaslamasıdır.
Cinsel istismarın sebepleri olarak, değişen ve modernleşen toplumun, televizyon ve internetin olumsuz anlamda hayatımıza etki etmesinin etkisi de inkâr edilemez.
Sonuç olarak, çocuk istismarına sebep olarak gösterilen durumlar, yüzeysel ve bir o kadar rencide edicidir.
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		Sn.BEYHAN;ortaya  koyduğumuz   ya  da  benimsemiş  olduğumuz  fikirleri  yüzeysel  ve  rencide  edici   bulmuşsunuz ama   "ensest risk  faktörleri" ni  sıralarkende  çok ta  uzak  olmayan  şeyler  söylemişsiniz...."23 Nisan,bez  reklamı" polemiğini  ;piskolojik   hastaları  ve  sapıkları  bir tarafa  bırakırsak  ;  konuya , bir  psikolog   gözüyle   getirdiğiniz  ,değerli   çözüm  öneriniz   nelerdir..?...tenkid  ettiğiniz  fikre  alternatif  getireceksiniz.....
	 
	
	
	
		Cevap: ENSEST (Aile İçi Cinsel İstismar)
	
	
		10 YAŞ ALTI! YANİ FİZİKSEL VE ZİHİNSEL AÇIDAN TAM BİR ÇOCUK. NE ERKEĞE ÖZGÜ KAS YAPISI VE CİNSEL GELİŞİMİ NE DE KADINA ÖZGÜ YAĞ GELİŞİMİ VE CİNSEL ERGİNLİK DÖNEMLERİNE ULAŞMAMIŞ İNSAN EVLADI! Bu tanımı daha kaç kez yapacağız??
Psikolog Hanım da aynen dediğim şeyleri söyleyerek hem bir hekimin hem de psikologun farklı gözlerinden aynı yorumu getirmek suretiyle synı sonuca bağlsndı. Bu yaş grubu çocukları KAPATMAK çözüm değil sorun yaratıyor. Bu yaş grubuna tenezzül eden hasta ruhlar o çocuk üstü başı kapalı iken de bu çocuğa karşı haz duyuyor. Siz daha neyi savunuyorsunuz Allah aşkına? Çözüm diye çocukların giyimine müdahale etmeyi düşünen zihniyete nasıl şüphe ile yaklaşılmaz? Sormazlar mı adama daha cinsiyeti bile belli olmayan bir insan evladını kapatmayı düşünüyorsan sen de kötü gözle mi bakıyorsun bu yavrucaklara diye?
Peki bu insanlar için çözüm ne? İşte burada hukukun yaptırım gücü devreye giriyor. Yanlış-doğru kavramları ile içine düştüğü durumun oluşturduğu baskı bu işi sonlandırıyor. Maalesef bu br kişilşk yapısı sorunu olduğu için bu insanların çocuklara karşı olan hazzı geçmiyor ama kanunlar ve toplumsal baskıyla bir çocuğun ya da çocukların maruz kaldığı tacizlerin tekrarlanması son buluyor. İnsanların beynine girip çözüm üretmek henüz mümkün olmadığı için günümüzde en etkin çözüm kanunların yaptırım güçlerini kullanmak oluyor. Yoksa bu konu için kesin bir çözüm var demek zaten yanlış. O yüzden özel birimler kurulup özel incelemelerden geçiyor bu vakalar. Analizleri yapılıyor. Bu sebeple biz nasıl HUKUK ile ilgisi olmayan insanlar HUKUSAL olaylarda "tahmini" çözümler önermiyorsak ya da "kafadan" yorumlar yapmayıp işi "ehli"ne bırakıyorsak; bu konularda da SAĞLIK/RUH SAĞLIĞI çalışanlarının dışında kalanlarda aynı şeyi yapmamalılar. Yani konu ile ilgili eğitimi olmayanlar ya da bu platformda ki hulukçu arkadaşlar olayın sadece hukuki boyutuyla ilgilenmeliler. Psikosoyal yahut ruhsal gelişim aşamaları ile bırakın biz ilgilenelim, bırakın biz çözüm üretelim. Bilmem anlatabildim mi?