Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Önce sayın Yüksel'in, liberalizmi bazı değerler nedeniyle kısıtlamaya çalışmanın çelişki oluşturacağı şeklindeki görüşüne değinmek istiyorum. Siz de takdir edersiniz ki liberalizm sınırsız özgürlük değildir. Çağdaş siyasi literatürde liberalim özgürlüğe, sosyal demokrasi eşitliğe, muhafazakarlık istkrara öncelik verir. Yani liberalizm özgürlüğe öncelik vermekle birlikte, sınırsız bir özgürlüğü değil, ekonomide ve siyasette devlet müdahalesinin asgariye indirilerek, özgür alanın genişletimesi savunur.
Sayın Bilgili,
Liberalizmi bazı değerler nedeniyle kısıtlamaya çalışmanın çelişki oluşturacağını kast etmiyorum daha doğrusu sizin nasıl bir liberalizmi benimsediğinizi tahmin ettiğim için (Modern diye tabir edilen liberallerdensiniz bildiğim kadarıyla. Bu nedenle liberalizmin sınırsız özgürlük olduğunu savunup da, farkında olmadan özgürlüklerin sınırlandırılmasına destek verenler çelişkilidir kanımca. Her neyse ilerde liberalizmi de masaya yatıracağız nasıl olsa, bu konuya tekrar döneriz.) özgürlüklerin birtakım değerler nedeniyle kısıtlanabileceği görüşünde olup olmadığınızı sizden duymak, sizin görüşleriniz hakkındaki bilgilerimi teyit etmek istemiştim ki yanlış yorumlarda bulunmayayım. Siz de evet kısıtlanabilir diyerek cevap vermişsiniz. İşte benim varmak istediğim nokta buydu, şimdi devam edeyim.
Peki özgürlükleri kısıtlayabilecek bu değerler nelerdir, neler olabilir; kıstas nedir, ne olmalıdır; bu kıstası kim belirler, kim belirlemelidir?
Alıntı:
Gelelim Atatürkçülük ve 6 ok meselesine. Artık bir çok yorumcu ve yazar Atatürkçülüğü 6 ok olarak anlamıyor ve 6 oktan bazılarının miadını doldurduğunu savunuyorlar. Atatürkçülüğün "çağdaş uygarlık düzeyine erişme" olarak algılanması gerektiği bu gün daha çok kabul gören muteber bir düşüncedir. Atatürkçülüğü 6 ok olarak anlayanlar sanırım CHP'lilerden ibaret kalacak gibi görünüyor. Ama 6 ok Atatürkçülüğü donduran, onu kalıp haline getiren bir düşüncedir.
Sayın Bilgili,
Daha önce de beyan etmiştim, ne Atatürk ne de Atatürkçülük 6 oktan ibaret değildir ancak 6 ilkesiz bir Atatürkçülük anlayışını kabul etmek de mümkün değildir. Eğer 6 ilke gerçek tanımıyla benimsenecek, uygulanacak olursa 6 ilkeden korkulması gereken bir durum söz konusu olmayacaktır. Zaten bu konunun açılma ve tartışılma nedeni de kavramların gerçek anlamları ile çarpıtılan anlamları üzerinde durarak, gerçek anlamlarının aslında herkes tarafından benimsenebilecek nitelikte olduğunu ortaya koymaktır. (Dayatma yok, biz sorumluluğumuzu yerine getirip gerçekleri ortaya koyalım yeter...)
Bir de Atatürkçülerin, Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü dogmalaştırdığı ileri sürülür hep, oysa genel itibarı ile böyle bir durum söz konusu değildir. Örnek vermek gerekirse; yukarıda devletçilik ilkesi üzerinde durduk ve dedik ki, devletçilik özel sektörün gücünün yetmediği, girmek istemediği ya da özel sektörün girmesinin kamu yararına aykırı olacağı durumlarda devlet müdahalesi, kontrolü, denetimi ya da desteğinin öne çıkmasıdır. Şimdi bu tanımı o zamanın şartlarına ve günümüz şartlarına uyarlarsak göreceğiz ki o dönemde özel sektörün gücünün yetmeyeceği bir çok faaliyete şu anda gücü yetmektedir. O halde kamu yararına aykırı değilse, özel sektör buyursun yapsın, buna kimsenin karşı olduğunu zannetmiyorum. Keza o dönemdeki kamu yararı ile şimdiki kamu yararı kavramını da tartışabiliriz. Nelerin kamu yararını ilgilendirdiği nelerin ilgilendirmediğini tespit etmek eminim ki çok zor değildir. Örneğin bir ülkenin tüm bilgi/işlem ağını oluşturan bir sistemin özel sektöre, yabancılara satılması kamu yararına ne kadar uygundur bunu tartışalım. Demek istediğim, devletçilik bitti, 6 ilke bitti demek yerine, "tanımları değiştirmeden, kavramları evirmeden, devirmeden" günümüz koşullarına uyarlayalım. Şimdi ben bu düşüncemle Atatürk ve ilkelerini dogmalaştırmış mı oluyorum? Bilakis, bu düşüncede olanlar aslında kendi tanımlarını dogmalaştırdığı için gerçekleri görmek istemiyorlar. "Devletçilik özel teşebbüse karşı çıkar" diyerek dogma haline getirdikleri devletçilik tanımını, bizlerin dogmalaştırdığını dile getirerek bu evirme, devirme işine katkı sağlıyorlar. Sağolsun varolsunlar...
Selamlar.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Son günlerde ateşli anayasa tartışmaları, bu forumda da tartıştığımız bazı kavramların da gündeme gelmesine neden olmaktadır.
YÖK Başkanı Erdoğan Teziç başkanlığında, Bülent Tanör, Süheyl Batum, Necmi Yüzbaşıoğlu, Fazıl Sağlam gibi akademisyenlerin 1992 yılında hazırladığı "Yeni Bir Anayasa İçin" başlıklı çalışmadaki şu ifadeler, Kemalizm, Atatürkçülük, liberal demokrasi gibi kavramlara yorum getirmektedir. Dikkatlere sunulur;
Bu çalışmada şöyel deniyor;
"Tek Parti döneminde devletin resmi idolojisini oluşturan Kenalis ilkeler, ulusal devletin yapılanmasında ve ulusal birliğin sağlanmasında bir aşamayı simgelemektedir.
Ancak, Atatürk'ün nihai hedefi Batı tipi liberal demokrasidir. Liberal demokratik rejimlerde devletin bir resmi idolojisi olamaz..."
Selamlar.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Sayın Bilgili,
Sıra madem liberalizme geldi, bu hususta tartışmaya başlamadan önce bir liberal demokrat olarak liberalizmin gerçek anlamını ve sizce varsa evrik anlamını sizden alabilir miyiz?
Not: Cumhuriyetçilik ve Devrimcilik ilkelerine değinme hakkımızı saklı tutuyoruz. :)
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Hemen uyarayım, öyle bir hakkı saklı tutamazsın Dilek... Tabi antidemokrat, darbe destekçisi olmayı göze alıyorsan o başka...
Çelik çomak oyununun da bir kuralı vardır, Oyunda iyiysen çomak birilerini rahatsız eder çelikle kafana bir süre sonra vururlar, işte bunun adı liberalizmdir...
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Harun Bey,muhteşem bir tanım, tuttum bunu. :o
Ne zaman bize sıra gelecek yahu?Abbas Bey yapın artık şu tanımı da sıra bize gelsin,bakın millet siz uykusuz kalmayasınız diye tükanı erken kapatıyor,siz de kuyrukta bekleyenleri düşünün biraz canım...:)
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Abbas Bey sürekli Taha Akyol'dan alıntı yapınca, ben de Özdemir İnce'den yapayım dedim.:o
Liberalizm, demokrasi, ideolojisiz Anayasa
KUŞKUSUZ, neo-liberallerin iddialarının aksine liberal demokrasiden başka demokrasiler de vardı. Liberal demokrasi, demokrasinin ne ilk ne de son menzili (aşaması).
Örneğin, "Sosyalist modelin çöküşünün ortadan kaldıramadığı bir şüpheye göre, bizim el üstünde tuttuğumuz demokrasi gerçek demokrasinin sadece bir gölgesidir." (Jacques Ranciere, "Siyasalın Kıyısında, S.49. Metis Yayınları)
* * *
"Bizim el üstünde tuttuğumuz demokrasi" kuşkusuz liberal demokrasiden başkası değil. Öyle de, liberal demokrasi, demokrasinin cemaatçi özü ile özel çıkarları düzenleyen görünmez elin hesapları arasında sıkışıp kalmıştır. İkisi arasındaki varsayılan birleşme aslında doğaya aykırıdır. Farazi birleşmenin dışında demokrasi ile bireycilik kendi zıt yönlerine, biri Mağrip’e, öteki Maşrık’a gider! Bu durumda ya demokrasi gereği bütün çıkarları kolektifleştireceğiz diyecekler ya da ağızlarındaki baklayı çıkartıp yekten demokrasi dediğimiz şeyin liberalizmden başka bir şey olmadığını söyleyecekler.
Yani ne sosyal demokrasi, ne de sosyalist demokrasi mümkün değil(!) El insaf!
* * *
Demokrasiyi, (1950’lerin ünlü hukuk hocalarından Prof. Dr. Bülent Nuri Esen’in deyişiyle) kakokrasi’ye indirgeyenlerin çapını aşan bir durumdur bu.
Liberalizm, demokrasiyi bir topluluğun bireysel çıkarlarına indirgemişse; liberalizm (kapitalizm) ile demokrasi aynı şey olmuşsa, artık her şey mümkündür. Demokrasiye de gerek yoktur, liberalizm her şeyi temsil eder. Ilımlı İslami de, ılımsız İslami de olabilir demokrasi, yeter ki düzen liberal ve kapitalist olsun! Ne var ki emperyalist olamayan kapitalizm bir fasafisodur.
Bu durumda, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, liberalizm de, kapitalizm de, demokrasi de fasafisodur. Adil olmayan seçim sistemi, antidemokratik partiler ve seçim yasası, çalışana verilmeyen grev hakkı, geçersizleşmiş kadın hakları; İslam’ın gündelik baskısı, eğitimin ve devlet kurumlarının dinselleştirilmesi, demokrasi kaftanı giydirilmiş kakokrasiye çok uygundur. Kemalizmin içeriğini iğdiş et, gerisi kolay(!) Dış borç artabilir, ödemeler dengesi bozulabilir, işçi ve köylü, bütün çalışanlar yoksullaşabilir! Oysa demokrasi bunun tersi için vardır; bunun tersi olduğu zaman demokrasi vardır!
* * *
Gelelim şu yeni demokrasinin temeli olacak olan, renksiz, kokusuz, ideolojisiz Yeni Anayasa’ya. Buna Liberal Anayasa diyorlar. Sözlüklere bakınca, liberal sözcüğünün altında liberalizm sözcüğünü görürüz. Liberalizm, yani serbest piyasa ekonomisinin ideolojisi. Fransızca sözlüklerde liberalizm sözcüğünün eşanlamlısı olarak kapitalizm ve bireycilik (individualisme) sözcükleri yer alır. Yeni Anayasa’yı hazırlayan hukukçu ekibine göre Kemalizm ideolojidir, ama liberalizm, kapitalizm ve bireycilik (individualisme) kesinlikle ideoloji (!) değildir. Böyle bir ekibe sıfır verilir; Hal ve Gidiş notu kırılır!
Kakokrasiyi demokrasi diye yutturmaya çalışan "gayri milli karma"ya bir soru: "İzm" takısıyla biten Kemalizm bir ideoloji imiş; peki aynı takıyla biten liberalizm, kapitalizm ve endividüalizm (bireycilik) nasıl oluyor da ideoloji olmuyor?
Özdemir İnce/Hürriyet
Ha bu arada, Sn. ilkine,
"kavram işçi sınıfına doğru düzgün indirilememiştir" ile "hiçbir zaman indirilememiştir " arasında oldukça büyük fark var. Yanlış anlaşılabileceği için düzeltmek gereği duydum.
Selamlar,
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Bu konu gene ihmal edilmiş, fırsattan istifade ben şu saklı tuttuğum haklarımı kullanayım bari... :)
Devrimcilik
Gerçek Anlamı : Çağın gerisinde kalan kurum/kuruluş ve uygulamalardan kurtularak yerine çağa uygun, ülkemizi ve milletimizi ileri medeniyet seviyelerine taşıyacak olanlarını getirmek, bunu bir yaşam biçimi haline getirerek değişimde sürekliliği sağlamaktır. Devrimcilik, yalnızca çağ dışı kurumları yıkmak, gerici uygulamalara son vermek, yerine çağdaşlarını kurmak ya da oluşturmak değildir. Milleti, modernleşmenin gerektirdiği yeni kurumlara, bilimin ve uygarlığın ışığında çağdaş değerlere kavuşturmaktır. Devrimcilik, devrim atılımlarını yalnızca biçimsel olarak dondurup anlamını, önemini ve amacını yitirenlerle mücadele etmektir.
Evrik Anlamı : Çoğu insanımız, devrimin yıkmaktan ibaret olduğunu düşünür çünkü devrimcilik ilkesi akıllara bu şekilde yerleştirilmiştir. Devrim, mevcut düzene ne olursa olsun karşı duruş, isyan, anarşi; devrimci ise ülkede dirlik ve düzeni bozan, isyankar, anarşist olarak tanımlanmaktadır. Atatürk'ün ölümünü izleyen ve günümüze kadar gelen süreçte devrim, devrimci ve devrimcilik kavramları evrilen bu anlamıyla ne yazık ki felaketlere, büyük acı ve kayıplara neden olmuştur.
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Cumhuriyetçilik
Gerçek Anlamı : Egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu yönetim şeklidir. Demokrasinin devlet yönetim şekline uyarlanmış halidir diyebiliriz. Çoğunlukçuluğu değil çoğulculuğu esas alır.
Evrik Anlamı : "Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır. Demokrasi amaç değil, araçtır. Çoğunluk beni istedi, ben yaptım oldu, bitti. Benden olan özgürdür, benden olmayan sussun, kimse eleştirmesin." anlayışı.
Devrik Anlamı : Ilımlı İslam(cılık)
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
Memleketimden kavram manzaraları
Türkiye'nin ne kadar garip bir noktaya geldiği ya da getirildiğni anlamak
için uzun uzadıya konuşmaya gerek yok.
AKP'nin yüzde 47'sine dahilsen çoğunluk,geride kalan yüzde 53'e dahilsen
azınlıksın...
Türbana destek için sokağa çıkarsan demokratik hak kullanıyorsun,türbana
karşı olduğun için Anıtkabir'e çıkarsan darbe çağrısı yapıyorsun.
PKK'nın taleplerini savununuyorsan demokratsın,üniter yapıyı savunursan
faşist.
Tarikatları savunursan ilericisin,lailkiği savunursan gerici...
Mustafa Kemal'e saldırırsan yenilikçisin,Mustafa Kemal'i savunursan
statükocu.
Taraf Gazetesi okuyorsan liberalsin,Cumhuriyet okuyorsan ulusalcı.
İbrahim Tatlıses'i dinliyorsan halkçısın,operaya gidiyorsan burnu büyük
seçkinci.
Orhan Pamuk'u savunuyorsan gerçekcisin,Fazıl Say'ı savunuyorsan korku
tüccarı...
Eskiden karışık durumları anlatmak için "at izi it izine" karıştı denilirdi.
Şimdi izler değil kavramlar karışıyor...
Tabii kafalar da...
Özay Şendir / Habertürk
Re: Kavramların evrilmesi ve nihayetinde devrilmesi
1 Milliyetçilik
2 Ülkücülük
3 Ahlakçılık
4 İlimcilik
5 Toplumculuk
6 Köycülük
7 Hürriyetçilik Ve Şahsiyetçilik
8 Gelişmecilik Ve Halkçılık
9 Endüstri Ve Teknikçilik
Bu ilkeler de 9 Işık'a ait... Türban Ahlakçılık ilkesine, bir kez bile Türküm diyemeyenlere, Devletin kârlı kuruluşlarını satanlara koltuk değnekliği yapmak Milliyetçilik ilkesine, emekli subayların "tarifsiz düş kırıklığımızla" yazılı sitem eden çelengini parçalamak Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik ilkesine giriyor sanırım.
Ah bu milliyetçiler?!!! (bu nasıl evrilmiş ve devrilmiş milliyetçilikse- gerçi 1970'lerde 6. Filo olaylarında da kime hizmet ettikleri ve kimlerin yanında olduklarını göstermişlerdi) ve onlardan medet umanlar, Allah akıl , fikir ihsan etsin sizlere...
Selamlar,