Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Bu belgeye itirazı olanların en önemli dayanağı belgenin "fotokopi" olmasıydı. Gerçekten de hukukta fotokopi "kesin delil" değil, "delil başlangıcı" olarak değerlendirilir. Taraflardan birinin itirazı halinde aslı temin edilmeden delil olarak dikkate alınması mümkün değil.
Şimdi aslının bulunduğu iddiası var ve ayrıca destek mahiyetinde başka ciddi belge ve iddialardan bahsediliyor.
Ama hala kafalarda kuşku var. İddiaya göre ABD'de ıslak imza üreten makinalar varmış. Ben, bizim ordunun toplumu hizaya getirme ve darbecilik geleneğinin hala tam olarak yok olmadığını düşünen biri olarak, askeriyenin genlerindeki bu kalıntılardan dolayı bu belgeyi gerçekten düzenledikleri kanısındayım. Ama, aslı bulunmadığı sürece cezalandırma için delil olmayacağını da düşünüyorum.
Bu durumda imzanın "yaş mı yoksa kuru mu" olduğunun netleşmesi gerekiyor. Gerçi bizim asker "en büyük asker" olması hasebiyle "yaş" tahtaya basmaz diye biliyoruz biz. Ama son günlerde de bazı falsolar verdiği gözlerden kaçmıyor.
Eline pimi çekilmiş bombayı vererek 4 askerin ölümüne neden olan olay, gazetelerde yazılıncaya kadar kamuoyundan gizlenmiştir.
Bir patlama sonucu ölen 13 yaşındaki Ceylan Önkol olayında, jandarma savcıyı olay yerine "güvenlik yok" gerekçesi ile götürmemiştir ve bundan dolayı da "acaba jandarma delilleri mi kararttı" şüphesinin doğmasına neden olmuştıur.
"Yaş" tahtaya basmayan ordumuzun, bu belge konusunda "fotokopi dönemindeki" tavrını biliyoruz. Aslı olduğu iddia edilen bu dönemde ne diyecekler bekliyoruz.
Ben de merak ediyorum; "yaş mı kuru mu?"