-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Lütfen konuyla ilgili katkınız varsa onu dile getiriniz. Kişisel tartışmalara girilecek bir forum değil bu. Görüş ve fikir bildirmeniz daha yerinde olacaktır.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Türkiye'de "demokrasi" adı altında bir oyun oynanıyor.
Atatürk düşmanlığı yaratanlar;
"Düzen, Türkiye'de İslam'ı caminin içine hapsetti.
Biz İslam'ı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz.
Bir insan İslam ise laik olamaz.
Halk isterse laiklik defolup gider.
Devlet laik olur, kişi laik olmaz" diye bağırıp çağıranlarlardır.
"Dinimizin emri" diyerek yarım metrelik bir bezi kutsal emanet gibi kafasında taşıyanlara şunları sormak gerekir;
Kuran'a göre faiz haram değilmidir?
İki kadının şahitliği, bir erkeğin şahitliğne eşit sayılmıyormu?
Hırsızlık yapanın kolunun kesilmesai, zina yapan kadının beline kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülmesi emredilmiyor mu?
Birçok Kuran hükmü mevcut kanunlarla yasaklanmış durumda değil midir?
Kuran'da türbanla ilğili net bir hüküm olmadığı halde
Anayasa Mahkemesi'nin önünde toplanıp
"Allah'ın emri yasaklanamaz"
diye bağıran yaygaracılar samimi Müslüman iseler, neden Kuran'ın birçok emrinin yasaklanmış olmasına tepki göstermiyorlar?
Yasar Nuri Öztürk Hoca'nın dedği gibi"Milleti Allah ile altatıyorlar".
Geçek insanlık sevgidir.Bunlar ise nefret dolu!
Rahmi Turan 22/Haziran/2008 Hürriyet
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Şimdi size alt alta iki grup isim listesi yazacağım bakın bakalım tanıdıklarınız var mı? Böylece diyeceklerim daha iyi anlaşılacaktır.
Hayrunnisa Gül
Emine Erdoğan
Münevver Arınç
Ahsen Unakıtan
Mehtap Güler
Gülten Çiçek
Semiha Yıldırım
Fatma Şeyda Akdağ
Zeynep Babacan
Meseret Ekren
Kübra
Esra
Sümeyye
Elif
Zeynep
Ayşe Şeyma
İclal
Büşrah
Bunlar birinci grup İsimlerimiz olsun Şimdi azıcıkta başka isimler
Ayşe Denizdalan
Sadife Düdüş
Necla Özveren
Sevgi Sesli
Gülden Çiçek
Nur Aslı
Aliye Gül
Mehtap Sever
Kübra Erşat
Ayşe Yolcu
Nazmiye Tütüncü
Fatma Gülen
Hülya Denk
Gamze Gezer
Leyla Orkun
Hamiyet Yücel
Kadife Almaz
Nur Kibar
Kübra Başot
İstediğim kadar Uzaracağım bir listede burası bakaın bakalım şimdilik kim kimdir ortak özellikler nedir düşünün. Çok fazla ortak özellikler bulabilirsiniz. Ama direk bir sorun varki işte oda biza AKP yi tam gösteriyor.....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Şimdi size alt alta iki grup isim listesi yazacağım bakın bakalım tanıdıklarınız var mı? Böylece diyeceklerim daha iyi anlaşılacaktır.
Hayrunnisa Gül
Emine Erdoğan
Münevver Arınç
Ahsen Unakıtan
Mehtap Güler
Gülten Çiçek
Semiha Yıldırım
Fatma Şeyda Akdağ
Zeynep Babacan
Meseret Ekren
Kübra
Esra
Sümeyye
Elif
Zeynep
Ayşe Şeyma
İclal
Büşrah
Bunlar birinci grup İsimlerimiz olsun Şimdi azıcıkta başka isimler
Ayşe Denizdalan
Sadife Düdüş
Necla Özveren
Sevgi Sesli
Gülden Çiçek
Nur Aslı
Aliye Gül
Mehtap Sever
Kübra Erşat
Ayşe Yolcu
Nazmiye Tütüncü
Fatma Gülen
Hülya Denk
Gamze Gezer
Leyla Orkun
Hamiyet Yücel
Kadife Almaz
Nur Kibar
Kübra Başot
İstediğim kadar Uzaracağım bir listede burası bakaın bakalım şimdilik kim kimdir ortak özellikler nedir düşünün. Çok fazla ortak özellikler bulabilirsiniz. Ama direk bir sorun varki işte oda biza AKP yi tam gösteriyor.....
bunlar anladığım kadarıyla TÜRK isimleri. senin adın ne? senin adını merak ettim... george,hans,....? anladım bu isimleride kapatalım. kendimizi USA ya teslim edelim öyle mi?...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
HTML Kodu:
İstediğim kadar Uzaracağım bir listede burası bakaın bakalım şimdilik kim kimdir ortak özellikler nedir
Benim aklıma da bir şiir geldi! Nedense???
İstanbul deyince aklıma
Sabiyem gelir
Sabiyem boynundan büyük bir demetle
Sarıyer'den gelir Pendik'ten gelir
Bahar nereden gelirse velhasıl
Sabiyem oradan gelir
Ne delidir ne divane
Aslını ararsan çingenedir
Tepeden tırnağa güneştir
Topraktır
Anadır
Analar içinde bir tanedir
Biri sırtında biri memesinde biri karnında
Karnı her daim burnundadır
Canını mendil gibi takar dişine
Yürekten birşeyler katar işine
Bir ucundan girer şehrin ötekinden çıkar
Alçakgönüllüdür Sabiyem
Hem masa satar, hem göbek atar
Ver bir çeyrek güzelim der
Neyse halin o çıksın falin
Canı çıkar Sabiyemin falı çıkmaz
Sonra anlatır dün gece başına gelenleri
Görürüm üryamda bir sarı yılan
Cenabet uğraşır durur benimlen
Uyanır bakarım benim bebeler
Yatağın ucuna kaymış
Ayağımın parmaklarını emer
İstanbul deyince aklıma
Bir basma fabrikası gelir
Duvarları uzun masaları uzun sobaları uzun
Dal gibi dalyan gibi kızlar çalışır bütün gün ayakta
Kanter içinde mahzun
Yüzleri uzun elleri uzun günleri uzun
Fabrikada pencereler tavana yakın
Al topuklu beyaz kızlar dalga geçmeyin
Dışarda ağaçlar dizi dizi
Duvarlar duvarlar uzun duvarlar
Niçin ağaçlardan ayırdınız bizi
Dışarda tarlalar turuncu asfalt mosmor
Dışarda dışarda dışarda
Mevsim gürül gürül akıp gidiyor
Ondokuz yaşında Eyüplü Gülsüm
Dalmış beyaz köpüklü akışına ipeklilerin
Kötü kötü düşünüyor
İpeğin akışına doyum olmaz
Ama gel gör ki ipekli emprimeden oğlana don olmaz
Bir top Amerikan bezi sakız gibi beyaz
Bir top Amerikandan neler çıkmaz
Perdeler yatak çarşafları çoluğa çocuğa çamaşır
Sakız gibi ağarmış bir top Amerikan bezi
Gülsüm'ün gözleri kamaşır
Üçüncü oğlanı doğururken Gülsüm
Bir top Amerikana hasret sizlere ömür
Gülsüm'lerin sürüsüne bereket
Yerine bir Gülsüm'cük bulunur elbet
Gider Gülsüm gelir Gülsüm
Azrail ettiğin bulsun
İstanbul deyince aklıma
Ağzına kadar soğan yüklü bir taka gelir
Sülyen kırmızısı üstüne zehir gibi yeşil
Samsun'dan Sürmene'den Sinop'tan
Yaz demez kış demez mutlaka gelir
Kirli yelkeninde yeni bir yama
Demirinin pası gelir dilime
Nabzımda duyarım motorunun hızını
Canımın içine sokasım gelir
İri kalçaları pullu denizkızını
İstanbul deyince aklıma
Takalar gelir
Alçakgönüllü kalender
Ya Peleng-i Deryadır adları ya Şimşir-i Zafer
İstanbul deyince aklıma
Koca Sinan gelir
On parmağı on ulu çınar gibi
Her yandan yükselir
Sonra gecekondular gelir ardısıra
İsli paslı yetim
Ey benim dev memesinde cüceler emziren acayip Memleketim
Bedri Rahmi Eyüboğlu
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Tangör Evren rumuzlu üyeden alıntı
Lütfen konuyla ilgili katkınız varsa onu dile getiriniz. Kişisel tartışmalara girilecek bir forum değil bu. Görüş ve fikir bildirmeniz daha yerinde olacaktır.
Sayın yönetici; konu ile ilgili görüş ve fikir belirtmek istiyorum ancak;
konu:''Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...''
Benim anladığım kadarıyla KONU; AKP nin dini siyasete alet etmesi, dini değerleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanması, hedeflerine ulaşmak için din maskesinin arkasına kamufle olması......... v.b. şeklinde yorumladım. Bende bu görüşteyim.
Forumu okuduğumda; bazı kişilerin AKP nin dini siyasete alet etmesini eleştirmekten ziyade dini eleştirmeye başladıklarını farkettim.
Kuran ayetleri yorumlanıyor, islamiyet şöyle, islamiyet böyle.......
Kuran da böyle bir şey yok diyenler, acaba Kuran da açıkça yazıyor olsaydı baş örtüsünü kabul edeceklermiydi? çok merak ediyorum. Yine de; yok laikliğe, yok şuna ,yok buna uymuyor deyip karşı çıkmayacaklarmıydı?
İslamiyette var mıdır yokmudur tartışmasını yapılacağına; bir şekilde tüm İslam alemi baş örtüsünü benimsemiş, kabüllenmiş ve uyguluyor.Neden saygı göstermiyoruz veya hoşgörü ile bakmıyoruz.
Nasıl oluyor da AKP bunu siyasi simge olarak görebiliyor? Bence asıl sorun burada ve bu düşünceyle baş örtüsü takanlarda. Hangi hakla kendi tekeline alabiliyor.Sadece kendileri mi Müslüman? Asıl sorun AKP de. Dinde değil.
Tekrar insanların inançlarına saygılı olmayı öneriyorum.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Türkiye'de "demokrasi" adı altında bir oyun oynanıyor.
Atatürk düşmanlığı yaratanlar;
"Düzen, Türkiye'de İslam'ı caminin içine hapsetti.
Biz İslam'ı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz.
Bir insan İslam ise laik olamaz.
Halk isterse laiklik defolup gider.
Devlet laik olur, kişi laik olmaz" diye bağırıp çağıranlarlardır.
"Dinimizin emri" diyerek yarım metrelik bir bezi kutsal emanet gibi kafasında taşıyanlara şunları sormak gerekir;
Kuran'a göre faiz haram değilmidir?
İki kadının şahitliği, bir erkeğin şahitliğne eşit sayılmıyormu?
Hırsızlık yapanın kolunun kesilmesai, zina yapan kadının beline kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülmesi emredilmiyor mu?
Birçok Kuran hükmü mevcut kanunlarla yasaklanmış durumda değil midir?
Kuran'da türbanla ilğili net bir hüküm olmadığı halde
Anayasa Mahkemesi'nin önünde toplanıp
"Allah'ın emri yasaklanamaz"
diye bağıran yaygaracılar samimi Müslüman iseler, neden Kuran'ın birçok emrinin yasaklanmış olmasına tepki göstermiyorlar?
Yasar Nuri Öztürk Hoca'nın dedği gibi"Milleti Allah ile altatıyorlar".
Geçek insanlık sevgidir.Bunlar ise nefret dolu!
Rahmi Turan 22/Haziran/2008 Hürriyet
Mehmet Bey,
Size ve sizin gibi düşünenlere ne anlatılsa boşa kürek sallamaktır biliyorum ama genede cevap vermek istiyorum çünkü sizin sadece dinin siyasetteki duruşuna değil sanırım dinin benimsenmesinede tepkiniz var gibi geliyor bana.
Bence Türkiye de demokrasi adına oyun oynanmamaktadır. Cumhuriyet ilan edilmeden önce hilafetle yönetilen Müslüman halkın, eğitimsizlik ve cahiliyetle bağnazlaşan ve yanlış yorumlanan islamiyet algısını güncelleştirmek amacıyla Atatürkün cumhuriyeti laiklikle birlikte ilan etmesiyle ve bu süreçte (tutundurulması ki yarım yüzyıldan fazla sürmüştür), halkın törpülenen yada baskılanan dini değerlerinin toplumun artan ekonomik ve eğitsel gelişimiyle birlikte tarihi ve dinleriyle yüzleşmesi sonucu milli ve dini değerlerine yeniden sahip çıkmasının kurulu düzenle sanki çatışıyormuş gibi algılanmasından oluşan sıkıntılar olarak ta yorumlayabiliriz.
Ailem 30-40 lı yıllarda karadenizin bir köyünde yaşarlarken din eğitimi almanın nasıl yasaklandığını, uymayan hocaların ve ailelerin hapse atıldığını, dini kaynaklı yayınların nasıl yakılıp yok edildiğini, ezanların nasıl Türkçe okutulduğunu anlatıp durur.. Bugün yaşananları şimdiye kadar dinin alanen baskılanmasının bir sonucu olabileceğine işaret ederler.
Sonuç ne olursa olsun inkar edemeyeceğimiz bir gerçek var oda halkının nerdeyse tamamının Müslüman olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Hemde halkı asırlarca Müslüman yaşamış bir ülkedeyiz! Bu durumu yok sayıp, sil baştan yapmak gördüğünüz gibi bilinçlenen toplumu karşılıklı olarak geriyor..
-Hiçbirimiz Atatürkün düşmanı değiliz olamayız. En azından Çanakkaleye giden ordaki ruhaniyeti hisseden kişiler bunu asla söyleyemezler. Ama elbette baskı olunca, tepki olarak böyle abuk subuk beyanlarda verilmektedir.
-Bir bakıma düzen islamiyeti camilere ve evlere hapsetmiştir. Bunun en güzel örneği hala başı kapalı bayanlara başı kapalı olduğu halde okuma özgürlüğünün verilmeyişidir. Üniversitenin kapısına kadar şeriatçı, kapısından içeri örtüsüz girince laik olunuyor öylemi? Yada kaçtane ünlü holdingin merkezinde çalışan başı kapalı bayan bulabilirsiniz. Yada bu holdinglerde patronunuza ben namaz vaktinde namazımı kılmak istiyorum diyebilirmisiniz! Diyebilseydiniz zaten bu ülkeye demokrasi hakim olmuş olmazmıydı..
- İslamiyetin hayat tarzı olup olmadığını anlayabilmek için öncelikle Müslüman bir aileye doğan her bir bireyin merak salıp, ben neden müslümanım, Müslüman olmak ne demektir gibi soruları kendisine sorması lazım. Bir insan öncelikle dinini özü itibariyle iyice tanıyıp özümseyebildiği sürece bu konuda yorum yapabilir…
-Bir insan İslam ile laik olabilir. Keza insan islamiyeti kendisi için yaşar başkası için değil..
Dini açıdan insan kendi yaptıklarından mükelleftir. Öğrendiğim kadarıyla Allahın katında dini konularda zorlama yoktur. Bu manada İslam demokratik bir dindir. Ama her dinde aşırı uçlarda yaşayanlar olabilir elbette..Ama bunu topluma genellemek yanlıştır. Türkiyede şu anda bu çok ütopik olacak ama mesela şöyle bir hayalim var;, uluslar arası camiada bilimselliği ve muhakemesiyle nam salmış oldukça dindar ve başörtülü bir hakimin, yine müslümanların oluşturduğu uluslar arası bir dolandırıcılık ve cinayet çetesinde mağdur duruma düşen diğer dinlere ait yüzlerce kişinin tarafı olduğu bir davaya bakarak laik bir düzen içerisinde müslümanlara hak ettiği cezayı vermesi durumu mesela.. Şimdi böyle bir şeyi hayal etmek çok mu fazla oluyor? Her şey iyi niyetli düşünmekle ve ortada suç yokken niyet okuyuculuğunu bir tarafa bırakmakla başlar…
- Halk istemezki laiklik defolup gitsin! Eğitim hakları elinden alınmamış, dolayısıyla dinini kulaktan kulağa basma kalıplarla öğrenmeden, bir yaratıcıya olan inancını yaşayarak, araştırarak bilimsel ve akdemik faliyetlerle bütünleştirmesinin önü açılan hiçbir halk, laiklik ve demokrasiden vazgeçmez. Dinde zorlama yoktur, kişinin entelektüel rızası vardır. Çok şükür ki halkımız bu algılama seviyesine gelmiş bulunmaktadır.
- Siz samimi olarak dindar bir kişinin laikde olabileceğine inandığınız gün bu sorunun cevabını bulmuşsunuz demektir. Banada sorarsanız, devlet halkını yönetirken sınırları içerisinde yaşayan her türlü dine mensup vatandaşlarına, eşit hukuk uygulamalıdır. Keza her dininin kendine has inançları vardır. Birine vatandaşına imtiyaz olan diğerine ceza olmamalıdır. Bu manada devlet laik olmalıdır, ama kişi bu şekilde yönetilmeyi tasvip ederken, kendi sahip olduğu dinin değerlerini korumak istiyor da olabilir. Birileri bu duruma kişi laik olamaz diyebilir ama bu o kişinin illaki laik olmadığı anlamına gelmez.
- Kurana görede, ve en son peygamberimizin veda hutbesindede faiz toplum ahlak ve ekonomik düzenini bozduğu için haram kılınmıştır. Bireysel olarak ister uyarsınız ister uymazsınız, herkes kendi davranışından sorumludur. Evrensel olarak bu kurala uyulmadığı sürece devlet laik kalarak kendi vatandaşlarının hukukunu korumakla mükelleftir.
- İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine denk sayılıyormu? Sayılıyordur bunun nedenini hiç araştırdınız mı? İslam dininde Erkek ve kadınların kendilerine has fıtrat farklılıkları izah edilerek bu durum açıklanmıştır. Eğer hakikaten kullarını yaratan ebedi bir yaratıcı varsa ve o yaratıcı yarattıklarının fıtratını biliyorsa bu tabiî ki onun kullarına has bizim pekde farkına varamadığımız bir kaidesi olabilir. Ve bilirsiniz istisnalarda kaideyi bozmaz.
- Hırsızlık yapanın kolunun kesilmesi, zina yapan kadının beline kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülmesi emredilmiyor mu? Acaba gerçekten İslam bunu illaki bu şekildemi emrediyor hiç bilimsel(ilahiyatsal) olarak araştırdınızmı ? yoksa sizde cahiliye döneminden kalma vahhabi kültürünün gözü kapalı ezber tekrarlayıcılarından mısınız?
- Birçok kuran kültürü mevcut kanunlarla yasaklanmıştır elbette. Laik bir ülkede yaşıyoruz. İnsani hakları öne çıkaran her hukuk devleti, kuran ahlakı ve disipliniyle paralel yönetiliyor demektir. Adı islam yada şeriat olmasa da bu böyledir! …
- Kuran'da türbanla ilgili net bir hüküm olmadığı halde Anayasa Mahkemesi'nin önünde toplanıp "Allah'ın emri yasaklanamaz"diye bağıran yaygaracılar samimi Müslüman iseler, neden Kuran'ın birçok emrinin yasaklanmış olmasına tepki göstermiyorlar?
Burası laik bir ülke niye tepki göstersinler ki..Bizim ülkemizde insanların laik düzenden istedikleri şey dine dayalı bir yönetim değil, ibadet çerçevesinde hangi ortamda olursa olsun, başörtüsüne, namazına niyazına karışılmaması, bunun dışında farklı bir talepleri yok.
Bence insanların kendilerini Allaha kulluk manasında hergün sorumlu hissettikleri ibadetler alanında engellenmeye yada sen ancak buraya kadar yapabilirsin denmeye hakları yoktur.
Keza ibadet edenlerinde, ibadet etmeyenlerin sınırına girmeleri gibi bir haklarıda yoktur..
- Yasar Nuri Öztürk Hoca nın dediği gibi “Milleti Allah ile altatıyorlar".
Gerçek insanlık sevgidir.Bunlar ise nefret dolu!
Eğer yaşar hoca siyasete soyunmasaydı o zaman belki milleti Allah ile aldatıyorlar demesine inanırdım. Ama değilmiki siyasi arenada var olmaya çalışıyor, o zaman bence bu vurgusu tıpki öteki siyasiler gibi sorgulanmalıdır? Simdi siz Türkiyede kimsenin gerçek sevginin insanlık olduğunu bilmediğini, verdikleri oylarıda nefret dolu insanları iktidar yapmak için kullandıklarını mı söyleyeceksiniz.. Bence böyle siyasi ayak oyunlarına gelmeden önce insanın birkaç kere düşünmesi lazım..
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
erdem53 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın yönetici; konu ile ilgili görüş ve fikir belirtmek istiyorum ancak;
konu:''Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...''
Benim anladığım kadarıyla KONU; AKP nin dini siyasete alet etmesi, dini değerleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanması, hedeflerine ulaşmak için din maskesinin arkasına kamufle olması......... v.b. şeklinde yorumladım. Bende bu görüşteyim.
Forumu okuduğumda; bazı kişilerin AKP nin dini siyasete alet etmesini eleştirmekten ziyade dini eleştirmeye başladıklarını farkettim.
Kuran ayetleri yorumlanıyor, islamiyet şöyle, islamiyet böyle.......
Kuran da böyle bir şey yok diyenler, acaba Kuran da açıkça yazıyor olsaydı baş örtüsünü kabul edeceklermiydi? çok merak ediyorum. Yine de; yok laikliğe, yok şuna ,yok buna uymuyor deyip karşı çıkmayacaklarmıydı?
İslamiyette var mıdır yokmudur tartışmasını yapılacağına; bir şekilde tüm İslam alemi baş örtüsünü benimsemiş, kabüllenmiş ve uyguluyor.Neden saygı göstermiyoruz veya hoşgörü ile bakmıyoruz.
Nasıl oluyor da AKP bunu siyasi simge olarak görebiliyor? Bence asıl sorun burada ve bu düşünceyle baş örtüsü takanlarda. Hangi hakla kendi tekeline alabiliyor.Sadece kendileri mi Müslüman? Asıl sorun AKP de. Dinde değil.
Tekrar insanların inançlarına saygılı olmayı öneriyorum.
Sayın Erdem53 ;
Eleştirileriniz banaysada değilsede bazı yanıtlar vermek istiyorum. Sonra konuma devam edeceğim izniniz olursa tabiiki.
Konu sadece AKP nin dini siyasete alet etmesi olarak algılanmamalı çağlar boyu gerçek inananları aynı günümüzde AKP nin yaptığı gibi dini kullanarak sömüren zihniyete. Kendi çıkarları doğrultusunda hurafeler uyduranlara dincilik yapanlaradır. Bu bir bütün olarak görülmedikçe bence çözümsüzlük kalacaktır. AKP gider FTP gelir Ampul gider güneş gelir ukala ukala ''Güneşi söndüremezsiniz'' sloganları çıkar. İnsanlara Güneş diye '' Kara Delik'' dayatmasına karşıyım.
Dini hiç bir şekilde eleştirmedim. Kuran ayetleri yorumlanmak için vardır zaten yorumlamadan anlayamazsınız. Yorumlamak başkadır eleştirmek başka. Kur an a inanmayadabilir insan Ateizm var bırakın Kur'an ı Allah a inanmıyor insan onada saygı duymak gerekir. Tabiiki oda Kuran ı kendince yorumlayabilir ancak toplu bir yerde hakaret edip dalga geçemez. Zaten dinci kesimin en büyük tarafları Kur an ı kendilerine göre yorumlayarak dayatmaları hemde sadece işlerine gelen kesimlerini. Buna karşı Kur an yorumunu doğru yaparak dincilerin oyunlarını bozmaya kızmamak gerekir diye düşünüyorum.
Laik devletin temelinde çok farklı bir yorum vardır. Devletin dine müdahalesi olabileceği ama dinin devlete müdahalesinin olamayacağı esası bunun temelindedir. Baş örtüsü ile Türbanı birbirine bilerek karıştırmak dine yapılan en büyük hakaret olduğu gibi Türban takma yasağıda Türkiye Cumhuriyetinde yoktur. Devlet dairelerinde laiklik yani herkesin işini bir din kısvesi altında girmeden yaptırabilme hakkıdır. Bakın AKP ye Türbansız bir kişi işe giremediği gibi Türbansız eşi olan ihale dahi alamamakta ve bunu pişmiş kelle gibi sırıtarak söyleyebilmektedirler. İşte bu yüzden laiklik devletin temelidir.
Bu gün tüm islam aleminin Türbanı benimsediği görüşünüze katılmak mümkün değil. Humryni öncesi İran Müslüman değil miydi ? Herkesin başı açıktı isteyen örtüyordu. Niçin bugün Ahlak polisi marifetiyle İranlı kadınlar dövülüp fişlenip örtülüyor Demekki pek benimsenmemiş Erkek çarpık zihniyeti dinin tam aksine yaparak zorluyor. Hani islam dinini temeli ZORLAMA OLMAMASIYDI Jopla sopayla hapisle yapılan davranışa zorlama demiyorsanız bilemem. Afganistan islam değil mi? Taliban öncesi neden rahattı ? Siz her şeyi bırakında islam konferansında Başta Mısır olmak üzere islam devletlerinin liderlerinin başları açık son derece sıkken Bizim laik Türkiye Cumhuriyetinin 11. si ve 60. Başının eşleri bohça gibiydi ? Rüküşlük diz boyuydu ? Bizi küçük düşürmeye hakları var mı?
ALP bunu nasıl siyasi simge görüyor sorunuzun yanıtı kişisel tartışmalara girme yerine forumu birkez daha okumanızda yatıyor. Türban şeriat irtica aşkıyla yanan kesimlerin bayrağıdır. Dinde Türban diye bir şey olmamasına karşın hurafe ve zorlamalarla dini siyasi bir simge haline getirilmiştir. Dini simge değildir asla değildir. Çünkü dinde yoktur. Tam tersine siyaseten yaratılan dinde baş köşededir. Gerçi AKP her türban deyişte ülkenin bir değerini sattı arada malı götürdü ama oda ayrı bir hikaye ve bu forumun akışında olacaktır.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın Son karakol ;
Allahtan son karakollarımız sizin gibi değil yoksa ülke çoktan elden gitmişti. Anladığınız kadarıyla bunlar Türk isimleri ha!!! Bayağı zekisiniz. Zor anladınız sanırım. Utah a sormadan sizlerin anlayabilmesi zordur da !!! Gerçi isimlerin çoğu arapça Farsça kökenli ama olsun sonunda Türk isimleri Sanırım hepsinin Kız ismi olduğunu anlayamamışsınız onuda ben söyleyeyim Evet hepsi TÜRKİYE'DE yaşamış yaşayan kişilerin isimleri... Kadınlarımızın isimleri. Bunu yazmak için uğraşacağınıza kimler olduklarına uğraşsaydınızda işe yarasaydınız.
İnsanlar tanımadığı kişilerle SİZ diye konuşur bunuda bilinde ona göre davranın. Bu isimleri yasaklamayın ama bu isimleri taşıyanlara İNSAN gibi davranın ama nerede ben kime anlatıyorum...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın Humble ;
Eğer iletinizden Laik ile dindar la Dinsiz ile Dinci arasındaki farkı anlayacaksak hatalıda olsa oldukça dikkate değer bir ileti olduğunu kabul etmem gerekir.
Ancak kavramları içiçe sokmamakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Türkiye nin kıskacı dindarlar değildir. Laiklik hiç değildir. Laikliği dinsizlik karşıtı gibi göstermeye çalışan kendilerini dinci gibi yutturmaya çalışan bundan rant sağlayan ve maalesef kazanan dincilerdir. İşte iletinizde ki kavram kargaşası budur .
Türkler 1050 li yıllarda Müşlümanlığı kabul etmiştir. Bu kabul edilişin nasıl olduğunu lütfen çok ama çok dikkatli okuyunuz. Türklere karşı nasıl bir arap soy kırımının gerçekleştirildiğine inanamayacaksınız. Yüzyıllar boyu müslüman olan Türkler ki yaklaşık 900 yıldır. M:Ö 2000 lere kadar dayanan tarihlerinin 3100 senesini müslüman olmadan geçirdiklerini de bilmenizde yarar var diye düşünüyorum. Hatta tüm dünya da 600 lü yıllardan önce böyle bir din bile yoktu. Ama Allah kavramı vardı. O yüzden yazınızın ilk paragrafını çok ciddi okumadan sonra bir kez daha düşünmenizi rica ediyorum.
Alıntı:
Ailem 30-40 lı yıllarda karadenizin bir köyünde yaşarlarken din eğitimi almanın nasıl yasaklandığını, uymayan hocaların ve ailelerin hapse atıldığını, dini kaynaklı yayınların nasıl yakılıp yok edildiğini, ezanların nasıl Türkçe okutulduğunu anlatıp durur.. Bugün yaşananları şimdiye kadar dinin alanen baskılanmasının bir sonucu olabileceğine işaret ederler.
Sonuç ne olursa olsun inkar edemeyeceğimiz bir gerçek var oda halkının nerdeyse tamamının Müslüman olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Hemde halkı asırlarca Müslüman yaşamış bir ülkedeyiz! Bu durumu yok sayıp, sil baştan yapmak gördüğünüz gibi bilinçlenen toplumu karşılıklı olarak geriyor..
Bu yazdıklarınızın Koca bir yalan olduğunu siz de biliyorsunuz. Hemde çok iyi biliyorsunuz. Ben öldüm bittim bunu anlamam dedikleriniz doğru olsa ( Ezanın Türkçe okunması hariç) bu kadar müslüman nerede yetişti ? Erbakan ı kim yetiştirdi ? Feto nerede okudu ? Menemen isyanı nerede çıktı? Benim Anneanneciğim 1924 yılında ilk kadın hafız ünvanını nasıl aldı ? Yüzlerce ilahiyatçı nasıl yetişti? Günümüzde bile yetişemeyen bir Elmalılı nasıl oldu ? Hafız Burhan nasıl ezan okudu? Dini kaynaklar yakılıp yok edildiyse sahaflarda nasıl oluyorda 1923-40 arası dünya kadar Kur an tefsiri ve dini yayını oluyor ? Bu halk bu dini nereden öğreniyor ? Okuma yazma oranı yüzde 3 olan 1920 toplumunda ki kitap sayısı 1935 te 50 katına okur yazarlık yüzde 35 lere nasıl çıkıyor ? Dini kitaplar içtihat olarak ta sayı olarak ta nasıl oluyor da 1920 nin 45katına çıkıyor ?
1921 in Türkiyesinde bırakın halkı okuma bilmeyen mutasarrıf katmakam doluydu. Hurafeler üfürükçüler doluydu. Hangi kitaptan bahsediyorsunuz ? Okuma bilen varmıydı da kitap olsun anadolu da ! Osmanlı İmparatorluğu anadoluyu ve Türkleri asırlar boyu görmezden gelmiş eğitimsiz bırakmıştır. Bakın bakalım matbaanın bize giriş tarihine birde Avrupa'ya... Fransız devrimini 150 sene sonra haber alan bir topluluktan söz ediyorsunuz .
Bu ülke ATATÜRK ile birey oldu daha önce reaya idi. Reaya nın da hakkı yoktur .Hangi özgürlük... Memalik_i osmani denen bir yerde yaşayan reaya idi herkes evet bundan birey olmak zor oldu hatta hala olamayanlar ille birisine tabii olmak isteyenler var. Yıl da 2008....
Ezan 1932 yılında Atatürk ün emriyle ve çok uzun çalışmalar sonucu Türkçeleştirildi. Bundan Müslümanlığa ne helal geleceğini hala anlayabilmiş değilim. DP hükümeti dindarlıktan çıkıp dincilik yoluna ilk adımı atarak ezanı tekrar arapça yapmıştır. Buna CHP de oy vermiştir. Bu sitede onunla ilgili bir forum var okuyunuz. Ezan ın Türkçe okunması Dinin baskı altına alınması DEMEK DEĞİLDİR. Bunu böyle yorumlayan da zaten bir şey biliyor demek değildir. Ya Kur'an siyu kabilesine inseydi ne yapacaktık ? Siyu'ca mı okuyacaktın ezanı ? ALLAHIN DİL SORUNU OLAMAYACAĞINA GÖRE BU BEŞERİDİR. HALKIN YÜZDE YÜZÜNÜN BİLDİĞİ TÜRKÇE DURURKEN YÜZDE BİRİN BELKİ ANLADIĞI DİLDE EZAN OKUNMASI TAMAMEN DİNCİLİK OYUNUDUR.
Ben size bir şey diyeyim mi ? Hz. Hamza ve islam peygamberi o kadar zekilermişki günümüzde yaşasalar ezan filan değil saat alarmını kullanırlardı diyebilirim. Eğer o günleri incelediyseniz. Çan mı çalsak duman mı yapsak boru mu üflesek tartışmaları arasında İNSAN SESİNE karar verilmiştir. Ezan daki tek amaç ÇAĞRI dır. Yani İNSANLARIN ANLAMASI NAMAZ VAKTİNİN GELDİĞİDİR. İnsanlara hadi Camiye hadi Namaza diyeceksiniz kimsenin anlamadığı bir dilde gerçek şudur ki günümüzde ezan insanlar için zamanı anımsatmadır ki aslıda zaten budur. Dilinin önemi kendi dilinin olmasıdır aslında da neyse bu apayrı bir forum ve tartışma konusudur.AMA ŞU KESİNDİR Kİ EZANIN TÜRKÇE OKUNMASI DİNE BASKI DEĞİLDİR. 1930 lar dinin en güzel yaşandığı anlaşıldığı çağlardır. Ama maalesef karanlık dinciler sindikleri köşeden beklemekte ve saldırmaktadır. Bu sıkıntı aslında odur.
Alıntı:
-Hiçbirimiz Atatürkün düşmanı değiliz olamayız. En azından Çanakkaleye giden ordaki ruhaniyeti hisseden kişiler bunu asla söyleyemezler. Ama elbette baskı olunca, tepki olarak böyle abuk subuk beyanlarda verilmektedir.
-Bir bakıma düzen islamiyeti camilere ve evlere hapsetmiştir. Bunun en güzel örneği hala başı kapalı bayanlara başı kapalı olduğu halde okuma özgürlüğünün verilmeyişidir. Üniversitenin kapısına kadar şeriatçı, kapısından içeri örtüsüz girince laik olunuyor öylemi? Yada kaçtane ünlü holdingin merkezinde çalışan başı kapalı bayan bulabilirsiniz. Yada bu holdinglerde patronunuza ben namaz vaktinde namazımı kılmak istiyorum diyebilirmisiniz! Diyebilseydiniz zaten bu ülkeye demokrasi hakim olmuş olmazmıydı..
Bu ülkede maalesef o kadar çok ATATÜRK düşmanı var ki say say bitmez. Hainler yerden fışkırıyor sanki. O Tv programındaki kızcağız en sonda gelir. Tepelere bakın görürsünüz. Bak adam hala travma geçiriyormuş Kafasına neyle vurdularsa kendine gelememiş ve bu partinin iki numaralı adamı ifşaat değilmidir. Aslında malumu ilan etmemişmidir. Mir isimli kişinin ATATÜRK ü sevdiğini sanmak safdillik ötesi salaklık olur BEN SALAK DEĞİLİM. Malum bazı cemaatler içerisinde ATATÜRK düşmanı olanlar o kadar çok ki... Ne diyorsunuz Türk parasının üzerindeki ATATÜRK RESMİNE kuran kursunda ufacık kızlara tükürtülen bir ülke burası. Yapanlarıda biliyoruz. Laf edince saygılı olalım YAK YA... suyundan da ister misiniz ? 10 Kasımda sap gibi dikilmenin anlamı yok diyen kişinin başbakan olduğu ülke burası ATATÜRK ü hangisi seviyormuş?
Dizen islamiyeti hiç bir yere hapsetmemiştir. Siz hiç Çarşambaya fatih e gitmediniz sanırım bakın bakalım orada ne düzeni var ? Türkiye derseniz yazmaya devam edin Yeni cemaat yerlerini görüntüleyen gazeteciyi dövmelerine ses yok nedense ? O şöföre ne dersiniz ? 4-5 yaşındaki yamalı bohöa gibi dolaştırılan zavallı kızlarımıza? 4-5 yaşında türbana sokulan kızlarımız sizce laik ve özgürlüğü temsil ediyor öylemi ? Bu ülkedeki camii sayısı okul sayısından fazla Diyanetin bütçesi ile MEB bütçesi kıyas bile kabul etmiyor. İlk okulda okuyan 123 bin kızımıza karşılık 127 bin kızımız Kur'an kurslarında buda kayıtlı olanlar birde yasadışılar var. Dinciler büyük şehirlerde üniversiteye gelen gencecik kızlara çengel atıp yurt veriyor ama kredi ve yurtlar kurumu yurt açmıyor !!! Hala din sıkıştırılmış öyle mi? Sıkıştırılmış dinden mi çıktı bu kaos ? İBŞB dahil bir çok belediyede YASAK olmasına karşın çoğu kadın türbanlı Özel hastahanelerde çoğu türbanlı İhlas komple türbanlı FOR YOU mağazaları kimin öğrensenize ve bu mağazalar için ilaçların marketlerde satılmasını sağlayanlar kim ? Kopya vereyim Süpürmeyin kullanın arayın bulursunuz ! BİM mağazaları yeni şafak akit zaman ziyan gibi abuk gazetelerdekiler nasıl dersiniz ? Türbanın baş dzaynörü olan zatı muhterem Tekbir in tamamı türbanlı ve yarım maaşla çalışıyor neden o zat Türbanlıya iş verilmez oturun oturduğunuz yerde dedi diye... Sigorta mı nanay!!! Üniversiteye Türbanlı girip ne yapacak onuda şu isimlerle ilgili yazımda okuyunuz.
DEvam edeceğim gerisinide yazmaya ama geç oldu. Elektiriğe zam yaptı sizinkiler kaşla göz arası yüzde 20....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Dikkat buyurunuz Çanakkale savaşı demişsiniz ona dokunmadım bile!!! Adana valisi bir lise3 öğrencisine sormuş Çanakkale savaşı nerede olmuştur diye El cevap '' Kars ile Erzurum arasında bir yerde...'' Bu tipler mi Çanakkale ruhu taşıyacak?? Vali şaşırmış ''Çanakkale savaşını bilmiyorlar''diye bende valiye şaşırdım şaşırdığı konuya.... Bırak Çanakkale savaşını adam Çanakkale diye bir yer olduğunu bilmiyor !!! Türkiye de öyle bir il olduğundan habersiz... Bunlar Atatürk ü umarım seviyordur... RTE bile oraya gidip içi boş kovanı tutup sallamadımı '' Şehit Seyit onbaşı bu topu din iman gücüyle inançla kaldırdı hadi bunuda laikliğe aykırı saysınlar !!!!'' Ne seyit onbaşı şehit olmuştu nede Seyitr onbaşıya dinsiz diyen vardı.... Ama o onu kullanarak laikliğe dinsiz demek istemedi mi?? Bu tip düşüncenin gazete ve TV lerinde Çanakkale savaşını mavi yeşil kuşların kurşun tutması ak sakallı dedelerin rüyaya girip mayın yerlerini söylemesi bulutun düşmanı yok etmesi dedelerin nöbet tutbası hatta Peygamberin bile katıldığı körpecik beyinlere pompalanmıyor mu? Hangi çanakkale savaşı ben iddiaya girerim Bir çok kişi çanakkale savalının ne zaman olduğunu bile bilmiyordur. Cahil cühela hurafelere inanan bir toplum yetiştirmek amaçlandı çünkü başka türlü sömürge olunamıyor !!!!
Alıntı:
-Bir insan İslam ile laik olabilir. Keza insan islamiyeti kendisi için yaşar başkası için değil..
Dini açıdan insan kendi yaptıklarından mükelleftir. Öğrendiğim kadarıyla Allahın katında dini konularda zorlama yoktur. Bu manada İslam demokratik bir dindir. Ama her dinde aşırı uçlarda yaşayanlar olabilir elbette..Ama bunu topluma genellemek yanlıştır. Türkiyede şu anda bu çok ütopik olacak ama mesela şöyle bir hayalim var;, uluslar arası camiada bilimselliği ve muhakemesiyle nam salmış oldukça dindar ve başörtülü bir hakimin, yine müslümanların oluşturduğu uluslar arası bir dolandırıcılık ve cinayet çetesinde mağdur duruma düşen diğer dinlere ait yüzlerce kişinin tarafı olduğu bir davaya bakarak laik bir düzen içerisinde müslümanlara hak ettiği cezayı vermesi durumu mesela.. Şimdi böyle bir şeyi hayal etmek çok mu fazla oluyor? Her şey iyi niyetli düşünmekle ve ortada suç yokken niyet okuyuculuğunu bir tarafa bırakmakla başlar…
Laiklik din değildir ki elbette bir insan laik olduğu halde bir dine inanabilir. Milyarlarca örneği var. Biz hariç !!! RTE bağırmıyor muydu ? ''hem laik hem dindar olunmaz '' diye bas bas... Bu utanç dolu yalanı halkın yüzüne haykıra haykıra kaç kere söyledi ? Kendisi gibi düşünen bazı tipler türban takmayanı dinsiz saymadı mı? Kendisi türban takmayan '' İkna edilir'' demedi mi? Hani dini özgürlük, sen önce dinin içine girmiş hurafeleri yanlışları ayıkla halkına bunları doğru söyle ondan sonra laiklik şemsiyesi altına gir. Şu anda dayatılanın islam dini olduğunu sananların aklına şaşayım ben. Bunlar demedi mi ''Çankaya ya dindar bir CB çıkacak ''diye Daha öncekiler neydi ? Bunun hesabını ne bu tarafta ne öbür tarafta verebileceklerini sanmıyorum. Bunlar dinci faşist dinle ilgileri yok.
Oldukça dindar demekle neyi kastediyorsunuz bilemem ama hukuk kurallarına saygılı müslüman inancını içinden yaşayan bir çok bayan hakim vardır ülkemizde. Hakimin görev sırasında baş örtüsü takması Laikliğe aykırıdır. Laiklik devletin dinlere ve kişilere olan tarafsızlığının somut tanımını bulduğu yerdir. Hristiyan dininde direk kitap emri olmasına rağmen hakimler haç filan takmaz bizde bence olmayan sizcede ''şüpheli '' olan bir dini simgeyi takması normal olur diyorsunuz. Olamaz. Türban kadın özgürlüğünü kısıtlayan bir örtüdür. Nasıl olurda kısıtlayan bir şey özgürlük olabilir ? Nasıl olduğunu merak ediyorsanız yaklaşık 5-6 ileti beklemeniz ve okumanız gerekecek. Aslında ne demek istediklerini anlatacağğım ben kendimce tarihe not düşmek için geçmişten bu güne...
Alıntı:
Kuran'da türbanla ilgili net bir hüküm olmadığı halde Anayasa Mahkemesi'nin önünde toplanıp "Allah'ın emri yasaklanamaz"diye bağıran yaygaracılar samimi Müslüman iseler, neden Kuran'ın birçok emrinin yasaklanmış olmasına tepki göstermiyorlar?
Burası laik bir ülke niye tepki göstersinler ki..Bizim ülkemizde insanların laik düzenden istedikleri şey dine dayalı bir yönetim değil, ibadet çerçevesinde hangi ortamda olursa olsun, başörtüsüne, namazına niyazına karışılmaması, bunun dışında farklı bir talepleri yok.
Bence insanların kendilerini Allaha kulluk manasında hergün sorumlu hissettikleri ibadetler alanında engellenmeye yada sen ancak buraya kadar yapabilirsin denmeye hakları yoktur.
Keza ibadet edenlerinde, ibadet etmeyenlerin sınırına girmeleri gibi bir haklarıda yoktur..
Bu hükümet 2002 de bu günkünden fazla milletvekili sayısı ile gene iktidardı . Yani 6 senedir iktidardalar maalesef. 2001 senesi ve öncesinde her Cuma okulların önünde türban gösterileri çıkarken olaylar olurken hiç bir şey değişmeden bunların 2002 de bıçak gibi kesilmesi ne anlama geliyor sizce ? O kişilerin bu iktidar tarafından proveke edildiği meydanlara salındığı açıkça anlaşılmıyor mu? Anayasa mahkemesi önünde tamamen yasadışı gösteri yapıp bağırıp çağıranların kendi istekleriyle orada olduklarına inanmıyorum Şu TRAVMA GEÇİREN EFENDİNİN ORGANİZASYONUDUR O.
İşin ilginci çok ama çok ilginçtir. Daha dün Başbakanlıktaki toplantıda adamın birisi ''saat kaç?'' diye bağırdı gerisi duyulamadı !! Derdest ettiler adamı götürdüler. Danıştay saldırısı ortada hala dururken EN iyi korunan ( Korunması gereken ) Anayasa mahkemesi önünde o gösteri nasıl yapıldı ? Neden müdahale edilmedi ? Bu provokenin bizzat çok yukarlardan yapıldığının temel kanıtı değil mi? O saatte onlar nasıl toplanabildi ? Dikkatle bakıldığında bir kaçı dışında üniversite öğrencisi olamayacak kişiler orada ne arıyordu ?
Bu ülke 1 Mayıs 2008 i yaşadı bu hükümetle. Altı üstü bir meydan olan taksim e çıkmak isteyen işçilerle buna hayır diyerek direnen hükümet ve valilik birbirine girdi. Barış içinde yaşayan güzel yurdum insanı o güzelim bahar ve işçi bayramını bir kutladıki anlatılamaz. Topu toğu 2 saat süren olaylarda mümtaz ve şevkatli hükümet ve polisimiz hastahane demeden başka yer demeden gaz bombası tazyikli su jop sopa artık Allah ne verdiyse işçilerimizi ''ikna''etti. sonuç 748 yaralı!!! Bahar bayramı kutladık. Gene bu ülke 1974 yılında iki ayrı zaman diliminde ve toplam dört gün süren ve adına KIBRIS BARIŞ HAREKATI dediğimiz askeri bir operasyon yaptı aslında sınırlı bir savaş yapıldı Rum kesimi ve Yunanistan a karşı. Resmen 4 gün süren gerçek mermi ve mühimmatın kullanıldığı savaş sonucu yaralı sayısı 1158 !!!! İki saatlik gösteride 748 4 günlük savaşta 1158 !!! Anayasa mahkemesi önündeki İzinsiz Ggösteride ise Allahtan sıfır. Polis uzaktan seyretti durdu asıl oyunun ne olduğu net anlaşıldı aslında ama anlamamak isteyenler her daim dimdik durdu. Hükümet o kadar güzel yalan söyleyip o kadar güzel saptırıyor ki !!! Anlatılamaz bir durum oldu bu bitti...
Özetle dikkate değer yazınız sanki biraz gerçeklerin dışında bir temenni gibi. Laiklik kavramıyla bağdaşmayan ifadelerinizi bir yana bırakırsak sizin anlayamadığınız ilk satırda dediğim gibi dindarla dinci arasındaki farktır. Laiklerin dinle hiçbir sorunu olmadığı gibi çoğu dinciyim diye geçinen sahtekarlardan daha dindardır. Ama gürültü ve yalanla yaşama sarılan rant kavgası hariç işleri olmayan dincilerin kavgasıdır bu kavga İslam diniyle kavga eden yok ha var pardon dinciler islam dininede karşı .... Sar bak RTE ye anlatsın size nasıl karşı ... Servetini bir incele bakalım yetim hakkı ve diğer dini kapsamlarla ne kadar uyumlu...
Atladığım yerlerde hemfikiriz sanmayın değiliz de o konuda o kadar yazdım ki bıktım artık ama tek bir dip not Eğer türbanı islamın olmazsa olmaz şartı kabul eden varsa. Dört kadınla evliliğe iki kadının tek erkek şahitliğine ( Oda tam değil ya neyse hadi ) Kadınların aklen ve fiziken dun yaratıklar olduğunun kabulu mirastaki kadın payı gibi düzenlemeleride savunmaları ve istemeleri gerekir. Şunu alalım şu laiklik gereği kalsın demek İKİ YÜZLÜLÜK VE DİN TACİRLİĞİDİR. NE İSLAMA NE ERDEME NE ETİĞE NE LAİKLİĞE NE DE İNSANLIĞA SIĞAR... Yağma Hasan böreği mi Kur'an ı kerim ???? Beğendiğini al gerisi kalsın Ayıp ayıp . İşin ilginci tek olmayanın alınmaya çalışılması ne adına İslamda Olmayan İslam adına....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
"Atatürk devrimleri travma yarattı" AKP'nin ikinci adam
Cumhuriyet ve Atütürk devrimleri ile hesaplaşmak isteyenler...
T.S.K taraftır ve Gerektiğinde tavrını açıkca ortaya koyaçaktır.
Cumhuriyet'imizin kurucusu ulu önder Atatürk'ün Ne Mutlu Türküm diyene!
anlayışına karşı çıkan herkes
Türkiye Cumhuriyeti''nin düşmanıdır ve öyle kalaçaktır. T.S.K. 2007
Atatürk devrimlerinin 'travmatize' ettiği doğrudur.
Yüz yıllarca toplumu geri bırakan, soyup soğana çeviren saray ve saray yandaşlarını travmatize ettiği doğrudur.
Tanrı'nın yeryüzündeki temsilçisi olduğu yalanıyla halkı afyonlayıp sürü gibi güdenleri travmatize ettiği doğrudur.
Aklı bilimi, teknolejiyi reddedip 'ulema'yı baş tacı edenleri travmatize ettiği doğrudur.
Halkın yüzde 97'sini eğitimsiz, okuma-yazmasız bırakanları travmatize ettiği dogrudur.
Kadınları ikinçi sınıf insan olarak gören, kadını her türlü toplumsal yaşamdan, miras hakkından, kız çocuklarını eğitim hakkından yoksun bırakanları travmatize ettiği doğrudur.
Kadın ve erkek yan yana gelemez, kadın ve erkek aynı tramvaya, otobüse binemez diyenleri travmatize ettiği doğrudur.
Erkeği sarığa, kadını çarşafa saranları travmatize ettiği doğrudur.
Atatürk ve dava arkadaşları Cumhuriyeti kurup çağdaş devrimleri yaşama geçirirken travma geçirenlerin kimler olduğu biliniyor.
Arşivlerde, tarih kitaplarında hepsinin adı yazılı,
Yaptıkları, yapamadıkları, hareketleri, tavırları da.
Bu travma öyle bir kuyruk acısı yaratmıştı ki , bir türlü hazmedemediler. Hikmet Bila 25/ Haziran/2008
AKP 'nin ikinçi adamı ayaklanmalardan söz ederek Cumhuriyet'in ilk dönemlerdeki ayaklanmaları kastetmektedir şimdi dikkat Milli mucadele ve Anadolu ihtilali sürerken, işgal devletleri ile işbirliği yapanlar 16 iç ayaklanma çıkararak Milli Mucadele ve Anadolu İhtilali ordularını arkadan vurmuşlardır.
şimdi Fırat Cumhuriyet'in ilk dönemlerindeki ayaklanmalardan söz etmektedir.
Bunların da "travma sonu" olduğunu söylemek iştemekdedir.
Şimdi 0 16 iç ayaklanma ile Türk Ordusu'nun arkadan vurulması da mı travmadır. yoksa emperyalizim orduları ile işbirlikçilk midir?
YA O OLMASAYDI....
Büyük Türkçü Hamdullah Suphi Bey,
Mondros sonrası ve onu takip eden Sevr zamanında Süleymaniye Camii'in önünde İngiliz devriyelerini gördüğü zaman nasıl bir azap içinde yaşadığnı anlatmıştır.
Eğer Mustafa Kemal Paşa, Atatürk Milli Mucadele ve Anadolu İhtilali'ni başlatmasaydı, şimdi o TBMMM olurmuydu?
Param parca edilmiş Anadolu topraklarında esir bir millet olarak yaşamak nasıl olaçaktır?
Cumhuryiyet devrimleri olmasydı, bu günkü medeni Türkiye olurmuydu?
Ama işte şimdi, yeni emperyalizm, Yine parcalanma, Kendi maksadına uygun bir Türkiye peşinde değilmidir? Elbet de buna karşı CUMHURİYET GÜÇLERİ DE OLAÇAKTIR.
GERİSİ LAFI- GÜZAFTIR. Taylan Sorgun 25/Haziran/2008
TÜRKİYE gerçekleri
Gelir Vergisi Kanun'nun 40. maddesinin 10. bendiyle 89. maddesinin 6. bendini değiştirip 40'ın üzerindeki vakıf ve derneğin kendi yandaşlarına devlet kesesinden para akıttığı gerçeğini Sabhattin Önkibar anlattı ve Yeni Çağ Gazetesinde günler önçe yazdı ama kimseden ses çıkmadı yani...
Avrupa Deniz Feneri, Kanal 7'nin parara havuzu "Kimse yok mu" İnsani Yardım Yardım Vafkı" Hızır Vafkı" kurumların Vergi muhafiyeti yüzde yüz
VE MEHMETÇİK VAFKI'na yüzde beş vergi indirimi?
ALLAH Kurtarsın M.E.Sezen
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
İyi ortalık biraz durulmuş belkide sıcaktan durulmuştur. Neyse zaten iyi olmuş bir konuyla ilgili bölüm daha yazayım ben. Yazılanların isim olduğunu keşfeden beyin sahibini bir yere bırakırsak isimlerin ilk bölümünü inceleyelim bakalım kimlermiş.
Hayrunnisa Gül
Emine Erdoğan
Münevver Arınç
Ahsen Unakıtan
Mehtap Güler
Gülten Çiçek
Semiha Yıldırım
Fatma Şeyda Akdağ
Zeynep Babacan
Meseret Ekren
Kübra
Esra
Sümeyye
Elif
Zeynep
Ayşe Şeyma
İclal
Büşrah
Hayrunnisa Gül ü zaten yazmıştık. Ama özetle 14 yaşında evlendirilmeye kalkmış medeni kanuna çarpmış 15 yaş üç günlükken evlenip okulunu bırakmış ve kapanmıştır.
Emine Erdoğan Bu sitede yüzlerce kez adı geçmiş ve hayatı bile anlatılmıştır. Emine Gülnaran ken tesettüre gir dediler diye 15 yaşında intiharı düşünmüş Ama günümüzde en başarılı savunucusu olmuştur. Hikayesi çok yazıldı diye gerek yok.
Münevver Arınç Üniversite yıllarının modern giyimiyle en dikkat çekici ismiydi Münevver Tay Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulunuda 5 üzerinden 4,5 ortalama ile bitirecek kadarda çalışkandı. hatta en başarılı öğrenciydi diyebiliriz. Kırşehir Kaman da öğretmenliğe başladı Manisa SHP İL Başkanı Avukat Bülent Arınç hemşerisi olduğu için daha öncedende tanıdığı Münevveri babasından istedi İsmail Bey kızına söyledi kız öğretmenliği seviyordu istemedi ama baskıya dayanamadı evlendi. Bülent Arınç 32 Münevver tay 22 yaşındaydı. Değişen sadece soyadı olmadı Öğretmenliği bıraktı ev hanımı oldu tesettüre girdi çok sevdiği öğretmenliği bir sene yapabildi...
Ahsen Unakıtan Edirneliydi orta halliydi. mandolin ve piyano çalardı ilginçtir tenis oynardı. Solcuydu çok çalışkandı İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi Avukatlık yapmaya başladı. Edirne'den çocukluk arkadaşı Maliye Bakanlığı'nda hesap uzmanı olan Kemal Unakıtanla 1971 de evlendi... Eşi istedi diye bir gün eşarp taktı Avukatlığı bıraktı ev hanımı oldu Eşi bakan olunca Eşarp kesmedi türbana terfi ediverdi birden sonra ailesiyle arası açıldı Erdal ailesi solcuydu ve hala solcu...
Mehtap Güler CHP Muğla milletvekili Hasan Fehmi İlter'in kızı. Annesi Sevilay hanım malumunuz ressamdı. Kendiside okudu başarılı oldu. 1981 de Hilmi Güler le evlendi evlenince örtündü çalışmayı bıraktı.
Gülten Çüçek Yozgatlıydı. Saray ilçesinde öğretmenlik yapıyordu. Cemil Çiçek ise Yozgatta avukattı. Görücü usuluyle evlendiler Sadece beş yıl öğretmenlik yapabilen Gülten hanım örtündü ev hanımı oldu.
Semiha Yıldırım Öğretmendi . Binali Yıldırım Erzincan da köyünden akrabasıydı. Görücü usulu evlendiler. Örtündü öğretmenliği bıraktı.
Fatma Şeyda Akdağ Babası subaydı. İlahiyat fakültesi ikinci sınıf öğrencisiydi başı açıktı. Recep Akdağ'ın annesi Nesrin hanım müstakbel gelinini Erzurumda bir toplantıda gördü beğendi. Recep Akdağ Erzurum üniversitesi tıp Fakültesini bitirmişti üniversitede kariyer yapmıştı. Akdağ ailesi Ordu ya gidip Fatma Şeyda'yı istedi. Evlendiler. Okulu yarım bıraktı Örtündü ev hanımı oldu.
Zeynep Babacan Hacettepe Üniversitesinde Mütercim Tercümanlık Bölümünde öğrenciydi. Ali Babacan'ın üç kız kardeşi ile yakın arkadaştı. Ali babacan Öğrenimini tamamlayıp abd'den döndükten sonra bu üç kardeş yani Betül Tuğba ve Merve Abilerine Zeynep Yurter in uygun eş olduğunu söylediler. Baba Hilmi Babacan da kızı ister verilir. Görücü usuluyle evlenirler. Türkiye yi çağdaşlığa taşıyacağı söylemine sahip Ali Babacan görücü usuluyle evlendiği Zeynet Yurter'i Türbana soktu evinin ''hanımı''yaptı.
Meseret Ekren 1976 senesinde Eczacılık fakültesinden mezun oldu Aynı yıl Nazım Erken le evlendi Türbana girdi mesleğini yapamadı .
Kübra Tanıdınız mı? Eski soyadıyla Gül Hani Bilkent i bitirirken devlete meydan okuyan küstah kız. Babasıda sırıtmıştı ne olmuş diye. Okulu bitirdi ne oldu ? Hemen evlendirildi. Bir gün bile çalışmadı.
Esra abd indiana üniversitesinde okudu. Bir işe yaradı mı Hayır Çalışıyor mu Hayır. Çalışacak mı Hayır . Soyadı Erdoğan.
Sümeyye Bu da başka bir Erdoğan konuşmaya gerek yok sadece okudu. Babası çok fakir olduğundan bursla....
Elif Bilkent Üniversitesini derece ile bitirdi. Sonra gitti evlendi çocuk yaptı Çalışıyor mu ? Hayır. Kim bu Elif derseniz. Soyadı Erbakan ...
Zeynep Eliften tek farkı ODTÜ yü bitirmesiydi diğer tüm hususlar aynı eski soyadları bile yani buda bir Erbakan.
Ayşe Şeyma Enerji Bakanı Hilmi Güler in kızı Gazi Üniversitesi mimarlık bölümünü canavarlar gibi okudu bitirdi. Ne mi oldu Okul biter bitmez Osman Pepe nin oğlu ile evlendirildi. Türbanlı ve evde evde mimarisini geliştiriyor.
İclal Cemil Çiçek in kızı Bilkent Üniversitesini bitirdi. Aferin bile denemeden kendisini Türbanlı ve evli buldu. Bölümün ne önemi var...
Büşrah Binali yıldırımın kızı o da....
Aman içim sıkıldı inanın gelin ikinci bölüme geçmeden ufak bir değerlendirme ve saptama yapalım. Aslında bunu pps olarak hazırlayıp heryerde dolaştırmak lazım. Dincileride kandırmak için bu maili en az on kişeye gönder... diye birde palavra...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sanırım üsteki iletiyi okudunuz. İletiye bahse konu kadınlar okumuş okumaya devam etmekte olan kadınlar(mış) Üniversiteyide bitirmiş çoğu Eşleri babaları ise maalesef şuanda devletin en üst kademelerini fuzuli iştigal edip laikliği hak ile yeksan etmek ve keselerini doldurmakla meşguller. Türkiye onlar için yağmalanması gereken bölünmesi gerekne bir ''yer'' abileri öyle istiyor. Neyse bunlar bu forumun konusu değil. Bu forumun konularından birisi olan Türban a başlıyorum anladığınız gibi. Bu kadınların en büyük ortak özelliği hepsi açıkken türbana girmeleri...
Hepsinin okullarını mesleklerini bırakmaları evlerine kapanmaları ve şimdilerde de hiç hak etmedikleri halde Laikliğin en büyük nimetlerinden yararlanmaları. Kocaları olan zat ı muhteremlerse Türkiyeyi bir birine katan Türbanlıların Üniversiteye girmesinin yolunu açmaya çalışan halk gönüllüleri!!!!! Ne olur ; analar, bacılar, kızlar, kadınlar biraz dikkat edin....
Okuyan karısını okuldan alıp örten, Avukat karısını örtüp eve kapatan, Öğretmeni örtüp eve kapatan, zihniyet Kızlarımızın okumasını ister mi? Türbanı bırakın Türbansız bile okumasını istemezler... Çünkü onlar için kadın örtünmesi ve evde durması gereken bir ''yaratıktır'' Bakınız ilerleyen bölümlerde bu ''yaratık '' tarihin neresinden geliyor onuda anlatacağım sizlere.
Bu kadar açık gerçekten sonra bunların bu kopardıkları gürültünün sadece dini siyasete alet eden bir gösteri olduğunu anlamamak için salak olmak lazım. Türban siyasi dini simgeleri ve şuan onu kullanarak show yapmaları, halkın gözünü boyamaları, dini sömürmeleri, rant kapmaları, mazlumu oynamaları gerekli. Kadın dı türbandı okuldu dertleri değil aslında. Nede olsa hayallerindeki dünya erkekler dünyası kandırılmış kadınlarımız bunu anladıklarında Eyvah diyecekler ama umarım çık çok geç olmaz.
Peki bunlar gerçekten Türbanlı kızları azıcıkta olsa savunuyorlar mı? Asla işte ikinci bölüm kızlarımıza bakalım. Sonra oradan bir değerlendirmeye varırız. Ama artık diyeyim UYAN TÜRKİYE ÇOK GEÇ OLMADAN ; AT ÜZERİNDEKİ ÖLÜ TOPRAĞINI NE NE DİNİNLE NE DE VATANINLA OYNATMA YABANI....
Bir dip not daha düşeyim Bunların demokratiklikleri sadece açıkların kapanması yolunda var. Yani saçı açığı kapatmak demokratlık ama bir şekilde tersi anti demokratlık. Hani RTE Hülya Avşar a dedi ya ''ikna'' ederiz. İkna sadece kendi sine olunca demokrasidir unutmayın. Takip edin görürsünüz.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın commoder1tr;
Bu dolambaçlı hikayelerinizin arkasında yasakçı zihniyetiniz net olarak görünüyor. Biz biraz "salak" durumundayız ama bu zihniyeti görme kabiliyetimiz az da olsa var.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
sn.commodore1tr ,
uzun uzun tespitler yapmışsınız. konu başlığınıda olduğu gibi(don-kurufasulye) yazılarınızın genelinde kullanıdığınız dil ve bazı kelimeler bu kadar itici ve saldırgan olmasaydı, daha yumuşak bir üslup ile yazılmış olsaydı , bu yazılarınızın gerçekten edebi bir değeri olup , kitap altında bile toplanabilirdi. yazılarınızı ilgiyle okudum ama konu başlığında da olduğu gibi yazılarınızın bazı bölümlerini bayağı ve üsluptan uzak buldum. katıldığım - katılmadığım yerler oldu.
ama çok önemli bir konuyu gözden kaçımışsınız. aynı chp'nin, laikçilerin, ulusalcıların ve anti akpcilerin kaçırdığı gibi.
tespit var ama, çözüm yok.....
onlar şöyle , onlar böyle , onlar yobaz, onlar kadınları şöyle sömürüyor vs...
peki kabul...
ama çözümünüz nerede ? siz bu görüşleri savunanlar yasaklamalar haricinde bugüne kadar hangi çözümü ürettiniz ? görüşlerini beğenmediğiniz bu toplum ile kendi görüşünüzü benimseyen toplumun kaynaşması adına...
hep yasak, hep zorlama , hep yok sayma...
85 yıldır böyle gidiyorda ,sonsuza kadar böyle götürmeye mi niyetiniz var?
inanıyormusunuz bunun sonsuza kadar böyle gidebileceğini ?
berlin duvarları bile yıkıldı da, artık bu iki kesimin bir arada aynı ülkü uğruna biribirini yasaklamadan, biribirine tehdit gözü ile bakmadan yaşama zamanı gelmedimi ?
görüşlerini beğenmediğiniz o toplumla beraber yaşamaktan , aynı okula gitmekten aynı işi paylaşmaktan, onlar tarafından yönetilmekten neden bu kadar rahatsız oluyorsunuz?
kendinize güveniniz yok mu?
onların sizi sindireceği , elemine edeceği ve yok edeceğinden mi korkuyorsunuz ?
korkarsınız tabii...
85 yıldır sadece kendi elit çevresini düşünen , tüm Türkiyeye hizmet ve eğitim götürmektense sadece bana , hep bana demekten, toplumumuzun şu anda yeterince eğitim alamadığını ve kalkınamadığını hepimiz biliyoruz. bunun sorumlusu bugünkü hükümetmidir? 85 yıldır nerede idiniz ? sağcısı geldi, solcusu geldi , milliyetçisi geldi , ne yaptı ?
bende isterdimki Türkiyeye toplumsal barışı getiren, sosyal eşitliği sağlayan, adeleti herkese eşit ve zamanında uygulayan , demokratik açılımları sağlayan, etnik ayrımcılığı ortadan kaldıran, dini bütün insanlar ile laikçi kesimi barıştıran yönetim ;
islami alt yapısı olan muhafazakar bir parti değil, başka bir parti olsun. sosyal demokrat olsun , liberal olsun vs... ama yok. olmadı. öyle bir lider, parti, oluşum var mı?
örneklerini yaşıyoruz. işte chp, işte ulusalcılar, işte basın, işte laikçiler...
hepsi yasakçı, hespi karşısındakini tehdit gören, saldırgan ve itici bir grup...
sizin yazılarınızda bu çizgide maalesef.
birleştirici, uzlaştırıcı bir çözüm yok. hep tespit, hep karalama, hep kötü senaryolar. halka inandırıcı olmuyorsunuz. akp'nin yükselişindeki en önemli sebep budur. halk inanıyor.
bu sözümü ispatlayacağım bir tespit ile devam edeyim.
22 temmuz seçimleri öncesi, kanaltürkte sayın tuncay özkanı dinliyorum.
diyorki "halkın durumu 2002 seçimlerinden öncesinden iyimi ? hayır? pahalılık var, herkes perişan, çiftçi şöyle, işçi şöyle. terör 2002 öncesinden kötü. her gün güneydoğuda bir askerimiz ölüyor. kıbrısı kaptırdık, dışarıda ab ye bağımlı olduk. ehh bu durumda 2002 seçimlerinde yüzde otuz küsur oy almış bir parti bu oyu tekrar alabilir mi? halk onları umut görebilir mi? kesinlikle hayır. akp bitmiştir."
22 temmuz akşamı ise durumun böyle olmadığı ortaya çıktı. evet sn. tuncay özkanın yaptığı tespitlerin bir çoğu doğruydu, terör, ekonomik sıkıntılar vs...
ama bir fark var. halkın %47 si sayın tayyip erdoğan'ı inandırıcı buluyordu. onu çözümün adresi olarak görüyordu.
dolayısı ile Türkiyedeki durumlar ne kadar karanlık olursa olsun, siz halka karşı inandırıcı olamadığınız sürece oy alamazsınız.
sn.commodore1tr , siz bu yazıları niye yazıyorsunuz? chp gibi , basın gibi gruplar niye sürekli anti akp propagandası ve laiklik elden gidiyor propagandası yapıyor?
sebep , bizim gibi akp'nin muhafazakar kanadından olmayan, demokrat, liberal ve daha merkezdeki ama seçimde akp ye oy vermiş kesimi akp den koparmak için... yani tekrar akp yi yaklaşık %20'lik kemik tabanına geri dönmesini sağlamaya çalışıyorsunuz.
bu çabayı eleştirmiyorum. saygı duyuyorum.
ama yönteminiz yanlış. inandırıcı olamıyorsunuz. itici oluyorsunuz.
çözüm üretmek yerine yasakçı bir zihniyet üretiyorsunuz.
akp bu yüzden 2002 de iktidar oldu, bu yüzden her şeye rağmen 2007 de %47 oy aldı. bu yüzdende hala %40 tabanını koruyor.
bende isterdimki sn. tayyip erdoğan yerine bir seçeceğim olsaydı. sn. erdoğan birbileri ile yapıcı rekabet içine girseydi. bende en iyisi hangisi ise ona oy verseydim.
ama yok...
bence herkesin bu seçeneği yaratmak adına çalışması lazım.
korku salarak, yasakçı zihniyetle bu olmaz.
türbanlı kızlarımıza yüksek öğrenim hakkını vermediğiniz sürece onların eline bir kozda vermiş oluyorsunuz. her zaman mazlum ve zor durumda bir portre çizebiliyorlar. haklıyken haksız duruma düşmeyin. verin haklarını. alın ellerinden kozlarını. bakalım ne oluyor. ne yapıyorlar, nasıl davranıyorlar? kaynaşıyorlar mı? ayrılıp baskı mı yapıyorlar?
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
sadivarol rumuzlu üyeden alıntı
sn.commodore1tr ,
sn.commodore1tr , siz bu yazıları niye yazıyorsunuz? chp gibi , basın gibi gruplar niye sürekli anti akp propagandası ve laiklik elden gidiyor propagandası yapıyor?
sebep , bizim gibi akp'nin muhafazakar kanadından olmayan, demokrat, liberal ve daha merkezdeki ama seçimde akp ye oy vermiş kesimi akp den koparmak için... yani tekrar akp yi yaklaşık %20'lik kemik tabanına geri dönmesini sağlamaya çalışıyorsunuz.
Sayın commodore1tr;
Yazılarınızla yapmaya çalıştığınız şey bu mu ?
-
Siz hangisini yapıyorsunuz?
Sayın Commodore1tr, Mehmet Emin Sezen ve benzeri saldırılara hakim arkadaşlar;
Gerçekten siz hangisini yapıyorsunuz? Aklı selim hiçbir insan Münakaşa ve Münazaa sevmez dolayısıyla o üsluptaki yazılarıda ciddiye almaz hatta cevap bile vermeye tenezzür etmez! Lütfen artık sizde bunun farkına varın!
Hangisini yapıyoruz?
Prof. Dr. Alaaddin Başar
MÜNAKAŞA: Çekişme niyetiyle soru sormak ve karşılıklı atışmak.
MÜNAZARA: Kuralına uygun olarak karşılıklı konuşmak, tartışmak.
MÜDAVELE-İ EFKÂR : Fikir alışverişi.
MUARAZA: Karşı tarafın ileri sürdüğü delile hücum etmeyip, onun zıddını ispat eden diğer bir delil getirmek.
MÜZAKERE: Birbirlerine konu hakkında hatırlatmalarda bulunmak.
MÜNAZAA: Ağız kavgası, çekişme, nizalaşma, mücadele.
KARŞILIKLI konuşmanın, tarafların niyetlerine, üslûplarına ve samimiyet derecelerine göre aldığı farklı isimler vardır: Bunların en yaygın olanları, münakaşa, münazara, müzakere, muaraza, münazaa ve müdavele-i efkârdır.
Bunların içinde en verimsiz ve faydasız olanları “münakaşa” ve “münazaa”dır ve maalesef günümüzde en yaygın olanlar da bunlardır.
Müzakere ve müdavele-i efkar, yakın mânâ taşırlar. Müzakerede karşılıklı olarak bir konuyu konuşmak, birbirlerine konu hakkında hatırlatmalarda bulunmak söz konusudur. Müdavele-i efkârda da bir fikrin, farklı şahısların ruh âlemlerinde kazandığı yeni şekillerin, karşılıklı olarak ortaya konulması ve bir sonuca varılması hedeflenir.
Münazara, usulüne uygun ve belli kaidelere riayet edilerek yapılan ilmî tartışmalardır.
Muarazada karşının fikrini doğrudan çürütmek yerine, kendi fikrini doğrudan savunma yolu tutulur. Yani karşı tarafın sözlerini cümle cümle ele alıp tahlil ve tenkit etmek değil, kendi görüşünü savunmak ve onu ispat etmekle karşıyı çürütmek esas alınır.
Münakaşada, karşı tarafla çekişme niyetiyle soru sormak ve karşılıklı atışmak söz konusudur. Niyet, ne pahasına olursa olsun, rakibini yenmek, meydandan muzaffer ayrılmaktır. Hangi tarafın haklı olduğu, sonucun taraflara ve dinleyenlere ne kazandırdığı hiç önemli değildir. Bu kör dövüşünün en yakın komşusu “münazaa”dır. Yani, ağız kavgası yapmak, çekişmek, nizalaşmak.
•••
Münakaşanın en tehlikelisi ve en zararlısı, imanî konularda yapılan, kırıcı, yıkıcı ve sert tartışmalardır. Bu tartışmalarda, taraflardan birisi, meselâ, imanı savunurken diğeri küfrü savunur. Maksat, karşı tarafı mutlaka alt etmek olunca, küfrü savunan insan, dönüşü olmayan bir yola girmiş demektir. Böyle ölçüsüz bir tartışma, taraflara zarar vereceği gibi, o münakaşayı takip edenleri de şüphe ve tereddütlere düşürebilir. Bunun içindir ki “mesail-i imaniyenin münakaşa suretinde bahsi caiz değildir,”. bu gibi meselelerin ancak “itidal-i demle, insafla, bir müdavele-i efkâr suretinde bahsi”nin caiz olacağı vurgulanır.
“İtidal-i dem” soğukkanlılık demektir. Sert ve asabî bir ortamda yapılan münakaşalardan hiçbir netice alınmayacağı açıktır.
“İnsaf,” ortaya atılan makul bir fikri, hiçbir ön yargıya kapılmadan kabul etme faziletini göstermektir.
Bu iki temel şarta riayet edilirse zaten, münakaşa yerini müdavele-i efkâra, yani fikir alışverişine bırakır.
Bunun faydası ise tartışılmaz.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın commodore1tr duyarlılığınız için teşekkürler..
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın commoder1tr;
Bu dolambaçlı hikayelerinizin arkasında yasakçı zihniyetiniz net olarak görünüyor. Biz biraz "salak" durumundayız ama bu zihniyeti görme kabiliyetimiz az da olsa var.
O kadar yazıyı okuyup bunu mu çıkardınız çıkara çıkara Abbas bey ?
Ben size üç yanıt yazayım beğendiğinizi alın.Ama ben sizden daha mantıklı bir yanıt beklerdim. Örneğin yasakçı zihniyetimden küçük bir bukle...
Buyurun size gerçek ama fıkra gibi ilk yanıt hemde Adli...
Erzurum Yarı Açık Cezaevi'nden firar eden hükümlü Kenan, çok geçmeden yakalanıp Cezaevi Savcısı'nın makamına getiriliyor. Savcı kızgın, 'Niye kaçtın?' diye soruyor sertçe.
Hükümlü, insanı çatlatacak kadar sakin:
‘‘Anayasal özgürlüğümü, firar hakkımı kullandım Savcı Bey.’’
Savcı hiç sesini çıkartmıyor. Hükümlünün 15 gün hücre hapsi ile cezalandırılmasına ve kapalı cezaevine nakline karar veriyor.
Kenan, pişkin bir şekilde karşı çıkıyor:
‘‘Çok vermedin mi Savcı Bey...’’
Savcı, hükümlünün mantığıyla yanıtlıyor soruyu:
‘‘Anayasal özgürlüğümü, ceza verme hakkımı kullandım.’’
Kıssadan hisse siz hangi taraftaki özgürlüğü savunuyorsunuz Abbas Bey ? Hali hazır görüntünüz herkese firar hakkı tanıyor....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın Humble,
Konuyu bölmek istemem fakat, Prof. Dr. Alaaddin Başar'dan alıntıladığınız yazı, biraz günümüz Türkçesinden uzak kalmış gibi geldi. Prof.Dr.İbrahim Ortaş'ın "Tartışma Kültürü Üzerine" yazmış olduğu makale daha net ve günümüze daha uygun düşmekte, bu makaleye dayanarak da; Sayın commodore1tr'nin görüşlerini yazması/paylaşması gayet normal ve normal karşılanmalıdır diye düşünüyorum.
Saygılarımla,
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Dolambaçlı filan değil dümdüz anlatmama rağmen Adana'ya varana kadar nasıl dolambaçlı olduğunu anlayamadığım hikayenin tarih içinden süzülüp gelen gerçek öyküler olduğunu benim kadar biliyor olmanız gerekir.
Ancak mevcut duruma uyma durumunuz ve içinde bulunduğunuz siyasi oluşumun gerçek anlatımları be tanımlamaları ''yasakçı'' olarak görmesi normal. Düşünce yapınıza uymayan her şey yasakçı olduğunu anlayabiliyorum.
Kadın özgürlüğünün yasaklanmasının özgürlük olarak satıldığını anlayamamış olmaktan dolayı özür diliyorum. Özgürlüklerin kısıtlamalarının erkek dünyası istiyor diye ''dini hurafe'' ile güçlendirilmesinin doğru olmadığını söyleme özgürlüğümünde yasakçı adledilmesinin ne büyük özgür düşünceye sahip olduğunuzun belirtisi olarak algılıyor ve bu mutluluğu herkesle paylaşıyorum.
Abbas bey;
Ben Kur'an ın orasının burasının çekiştirilmesini kıymetleri kendinden menkul sülükler tarafından sömürülmesini hazmedemiyorum. Kur'an orasını beğendim burasını beğenmedim denecek bir roman değildir. İnanca göre Allah tarafından Cebrail eliyle islam peygamberine indirilmiş en son kutsal kitaptır. Bazı zat ı muhteremler istiyor diye orasını ayrı burasını ayrı kabul edemem. Kaldıki bu kutsal kitap ya kabul edilir ya red edilir bu tamamen kişilerin kendi inanç dünyasıdır. İslam inanışına görede tamamen Allah ile aralarındadır.
Laik sistem laik sistem altında yaşayan herlesin inanç özgürlüğünü koruduğu gibi dinlerini alabildiğince özgür yaşanmasınada izin veren bir sistemdir. Bunu sırf bir dine indirgemek pek laiklikle bağdaşmayacağı gibi dürüstlüklede bağdaşmaz. Örneğin İslam dini ne mensup olanlar abd de ingilterede veya başka bir hristiyan ülkesinde camii kurmak hakkını kendilerinde görüp bunu savunurken O kişilerinde kindi dindaşları için Türkiye de kilise kurmalarına '' Burası islam ülkesi '' diye yaygara koparmaları ne laiklikle nede islam hoş görüşüyle bağdaşmaz. Bunu açıkça dediğim için YASAKÇIYIM sanırım ...
Kur'anda en az on ayette yasaklanan ve suç sayılan daha sonra DÜYÜK GÜNAHLARDAN kabul edilen ZİNA nın ceza dan çıkarılmasına karşı çıktım. (iŞİN KOMİĞİ BEN BEKARIM.) aMA SİZİN DİNDAR TAYFA bRÜKSELDEN GELEN ''HÖT'' sözü ile bir anda tüm İslam aleminin büyük suç olduğu konusunda hemfikir olduğu ve vatandaşlarının yüzde sekseninin islam olduğu zina yapanın bile suç sa cezamıza razıyız diye kabul ettiği bir uygulamayı HOP diye yok etmekte bir sakınca görmezken, tüm islam aleminde ciddi tartışılan molla devrimi öncesinde İranda'da uygulanmayan bir çok islam ülkesinde büyük esneklik olan ve bence islam da olmayan Türban ın durumunda ise sanki Kabeye saldırılmış gibi yaygara koparılmasını, türban ın Allah kelamı gibi lanse edilmesinin çalışılmasını anlayamadığımı söylemek yasakçılıksa YASAKÇIYIM.
Din ticareti yapanların aşağılık mahluklar olduğunu söylemek yasakçılıksa yasakçıyım.
Bildiğimi anlatmak yasakçılıksa yasakçıyım.
Hiç sorun değil. Batıl gider Atatürk Cumhuriyeti ayakta kalır...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın Humble ;
Vallahii de Billahi de Allah Sizi İnandırsın. Ben Açık ve net şuan Münazara yapıyorum. Aslında azının başlangıcında amaç o değildi. MÜDAVELE-İ EFKÂR yapmaktı amma araya Münazaa cılar girince ha bire durdu. Ben Münazaa cılara bile MUARAZA ile yanıt verdim. Vermeyede devam ediyorum. Konuşma gibi olsun diyede o kişinin söylediklerinide aldım.
Bilmem anlatabildim mi?
-
Siz hangisini yapıyorsunuz?
Alıntı:
Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Humble,
Konuyu bölmek istemem fakat, Prof. Dr. Alaaddin Başar'dan alıntıladığınız yazı, biraz günümüz Türkçesinden uzak kalmış gibi geldi. Prof.Dr.İbrahim Ortaş'ın
"Tartışma Kültürü Üzerine" yazmış olduğu makale daha net ve günümüze daha uygun düşmekte, bu makaleye dayanarak da; Sayın commodore1tr'nin görüşlerini yazması/paylaşması gayet normal ve normal karşılanmalıdır diye düşünüyorum.
Saygılarımla,
Sn. Mehtap Hanım,
Hakikaten, mevcut tüm yazılanlardan siz ne kadar anladınız!
Benim gönderdiğim iletide 4-5 kısa tanımlamayla gayet net ve açık anlatılan bir duruşu anlayamayanlar! yada anlamak istemeyenler diyelim elbette sizin verdiğiniz linkide okumakta serbesttirler...ama bu asla taraf olmak anlamına gelmemelidir!
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın sadivarol ;
Düzeyli iletiniz için çok teşekkür ederim.
Alıntı:
yazılarınızı ilgiyle okudum ama konu başlığında da olduğu gibi yazılarınızın bazı bölümlerini bayağı ve üsluptan uzak buldum. katıldığım - katılmadığım yerler oldu.
Bölümlerin neresi olduğunu belirtirseniz tekrar gözden geçirip gerekirse düzeltmeleri yaparız. Bayağı olmayı hiç düşünmemiştim öyle değerlendirdiğiniz yerleri bilmek isterim Mail bile atarsanız yada KM memnun olurum.
Konu başlığında yer alan DON emin olunuz ki ilerleyen bölümlerde kafamdaki senaryoma göre gelecek saptamalarla gitmeye çalıştığım için saha sıra gelmedi. Ama birazıcık hafızalarınızı yoklarsanız DON u bu işin içine benim sokmadığımı benim onu sadece bu konu içerisinde artık saçmalama boyutunu anlatmak için kullanacağımı göreceksiniz.
Kurufasulye ye gelince o nereden çıktı aslında bende bilmiyorum !!! Bir anda esti onuda ekledim. Aslında durduk yere kendimi bir YÜKÜMLÜLÜK ALTINA SOKTUM. Şimdi işin yoksa bir kurufasulye hikayesi yazma durumum var ! Ve emin olun bu forumdaki son yazım o olacak ve tamamen işi tatlıya bağlama üzerine esprili olmasına gayret edeceğim. Siyasetten uzak belki azıcık '' tam yerine denk geldi manzara koyduk'' gibi olabilir. Ama daha aklımda hiç bir şey yok. Tiyonuz varsa almaya hazırım .
İletiniz için tekrar teşekkürler.
-
Siz hangisini yapıyorsunuz?
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Humble ;
Vallahii de Billahi de Allah Sizi İnandırsın.
Şöyle bir sıkıntı ya da problem var, sizinde emsaliniz olan Allahın diğer kullarını kendinizin ikna etmeyi beceremediği bir durumda, Allah bütün bu vallahi ve billahilerinize rağmen nasıl olsun da diğer kullarını ikna edebilsin ki!?
Bende olanı size, sizde olanı da bana vermiş. Adımızı da insan koymuş...Siz bunu çözdüğünüz an- ha vallahi ve ha billahi siz bizi bizde sizi ikna edeceğiz - öyle değil mi?
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
c_selin rumuzlu üyeden alıntı
Sayın commodore1tr;
Yazılarınızla yapmaya çalıştığınız şey bu mu ?
Sayın C_ Selin ;
Benim ne anlattığım önemli değil karşımdakinin ne anladığı çık önemli. Her ne kadar bu forumda anlatmaya çalıştığım temel olarak o olmasada o gayeye azıcık hizmet ederse dahi mutluluk duyarım.
Sayın sadivarol son derece açık sözlülükle saldırmadan düzeyi bozmadan kendi durumunuda çok güzel izah ederek kendince tespitte bulunmuş buna saygı duymak boynumun borcu. Aslında temelde bakıldığında en azından yanlış anlamamış kendini direk ilgilendiren bölümünü almış. Bana gelen mailleri bir görseniz...
Bir üye mail atmış . Demiş ki
'' Bana bak ben araştırdım, zaten biliyordum elhamdülüllah ben Müslümanım senin gibi ne olduğu belli olmayan birisi değilim. Yazında salladığın Sahih-i Buhari Tercemesi, Kitabu't Tefsir diye bir eser yok. Sen onu bilmiş görünmek için salladın. Yazacaktım ama rezil olmanı istemedim. ''
Bende adama 11 tane link gönderdim. Diyanet linki dahil. İslam hakkında yazılmış en büyük 13 ciltlik kitabı inkar eden bir müslümanıda kutladım...
Başka birisi de mail atmış.
'' Bu zırvalamalarınla islamı öldürüyorsun...''
Onada aynıt verdim.
'' İslam canlı değil ki ölsün. Ortadan kaldırmaya çalışıyorsun demek istediyseniz benim ona gücüm yetmeyeceği gibi asla da öyle bir şey düşünmedim. Ama İslam ın o kutsallığının anlaşılmasını istemekte hakkım '' dedim...
'' Senin gelmişini gçmişini..... '' diye başlayan saygılı bir yanıt aldım.
'' Teşekkür ederim benim müslüman geçinen yobazım '' diyede yanıt verdim.
Bir diğeri de yazmış.
'' AKP ve yandaşları hakkında ne düşünüyor bilmek ister misin ?'' Onada yanıt verdim.
'' Ben iyi bir müslümanım her daim benim hakkımda ne düşünüyorsan ALLAh sana iki katını versin diye düşündüğümü bilin ve yandaşlarınıza söyleyin...''
Daha ne tehtitler küfürler. Kuranda olmayan sureler. Bir ara vakit olsada bu sallayanların sure diye yazıp durduklarını yayımlasak inanın dört kitap daha çıkar ortaya...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
sn commodore1tr,
Türkiyedeki islami ve muhafazar kesimi eleştirerek ne topluma , ne bize nede kendinize hiç bir faydası olmaz. bu benim naçizane düşüncem.
bende sizin yazdığınız çoğu eleştiriye canı gönülden katılıyorum. ve sizin gibi bende eleştiriyorum. ama kendimce eleştiriyorum.
bu eleştirileri yaparak o kesimi değiştirebilirmsiniz ? sizin görüşlerineze daha yakın bir hale getirebilirmisiniz? farklı düşünenleri kaynaştarıbilirmisiniz ?
bence hayır.
islami ve muhafazakar kesimi eleştirmeyi bırakalım. daha yapıcı işler ile uğraşalım. orta noktada nasıl buluşacağız ? bir arada bir birimizi tehdit görmeden nasıl yaşayacağız ? nasıl eğitim ve öğretim göreceğiz ?
bence emek sarfetmeniz gereken, sayfalarca yazı yazıp , günlerce düşünmeniz gereken en önemli konular bunlar. sadece sizin değil, hepimizin görevi bunlar...
onların inandıkları bu. siz beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. size göre çelişkileri olabilir, yanlışları olabilir, gerici olabilirler. bu tip insanların türkiyede sizlerle aynı haklarda yaşamaya hakkı yokmu? düşünce ve davranış ve hayat görüşlerine göre insanlara toplumda rol mü biçeceksiniz? sınıflara ayırıp ayrımcılık mı yapacaksınız?
diyeceksiniz ki onlar yapıyor. bize inançsız gözü ile bakıyorlar diyebilirsiniz.
bırakın desinler. bizi aralarında istemiyorlar , mini etekli kıza kötü kötü bakıyorlar diyebilirsiniz. bırakınız baksınlar. bunlar onların ayıbı...
siz eğer kendiniz çağdaş, laik, demokrat ve sosyal biri olarak görüyorsanız , onlardan bir üst sınıftasınız ve onlardan büyüksünüz demektir.
büyüklük budur, onlara olması gerektiği gibi davranmak zorundasınız. onalrın size yaptığı gibi değil.
yasakçı değilim diyorsunuz.
türbanla yüksek öğrenim görmek doğru mu değilmi?
doğru değil diyorsanız , yasakçısınız demektir.
baş örtülü annelerin okul bahçelerine, mezuniyet törenlerine alınmasın diyorsanız, yasakçısınız demektir.
kızlar başını niye örtüyor , kuranda yokki diyorsanız, örtmesin diyorsanız yasakçısınız demektir.
herkezin kendi özgür iradesine karışmaya ne hakkınız var. o yada bu sebeple bir şeye inanmış
o bireyi yargılama hakkını size kim veriyor. inancına saygı göstermeniz gerekmiyormu ? illa herkes sizin düşündüğünüz gibi mi yaşamalı, öyle mi düşünmeli ? yasakçılığın en büyüğü bu değilmi ?
diyebilirsinizki ben onların görüşüne karışmıyorum. nasıl bilirlerse öyle yapsınlar. ama benim haklarımı, yaşama alanımı kısıtmasınlar.
peki tamam.. dediğiniz gibi olsun.
bende aynı şeyi savunuyorum.
başkalarının özgürlüğünü engellemeden herkes özgürce yaşabilir.
ama soruyorum size,
bu insanların sizin haklarınızı elinizden aldımı?
yaşamınızı nasıl kısıtladı ?
size ne zararı dokundu ?
-
Re: Siz hangisini yapıyorsunuz?
Alıntı:
Humble rumuzlu üyeden alıntı
Şöyle bir sıkıntı ya da problem var, sizinde emsaliniz olan Allahın diğer kullarını kendinizin ikna etmeyi beceremediği bir durumda, Allah bütün bu vallahi ve billahilerinize rağmen nasıl olsun da diğer kullarını ikna edebilsin ki!?
Bende olanı size, sizde olanı da bana vermiş. Adımızı da insan koymuş...Siz bunu çözdüğünüz an- ha vallahi ve ha billahi siz bizi bizde sizi ikna edeceğiz - öyle değil mi?
Allah ın vallahi billahi ye ihtiyacı yok ol der olur. İnançta öyledir. Ben onu espri olsun tansiyon düşsün diye yazdım. Yazdıklarımızı okuyan düşünüp anlayıp anlamamakta serbest. Taktir Allah'ındır. diyelim Bu anlamsızlığa giden tartışmayı dostça kapatalım.
Eleştiriniz için katılmasamda çok teşekkür ederim ayrıca.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
cognis rumuzlu üyeden alıntı
“Madem dini inançlarınız için kapanıyorsunuz o halde neden süsleniyorsunuz?”un cevabını bize veremediler.
“Dini inancınızda erkekleri baştan çıkarmaya yönelik kırmızı ruj sürme, burnu açık ayakkabılarınızın içinden yine kırmızı ojeli parmaklarınızın görünmesi falan caiz mi?”nin yanıtını da...
E, biz de işte o zaman isyan ettik.
Demokrat tarafımız o zaman yaralandı, karalandı.
Çünkü kandırıldığımızı hissettik.
Her şeyi giy, sür sürüştür sonra dini inancından bahset...
Beline kemer tak, parlak kumaşlardan dikilmiş dar eteğinle kalçalarının şeklini sergile sonra da kapanmak istediğini söyle...
Bu mu?
Kitabının sana söylediği bu mu?
Olmuyor...
Bu yüzden inandırıcı olmuyor...
İşte bu yüzden size inanmıyoruz.
Peki uğruna kapandığınızı söylediğiniz inanıyor mu?
Asıl olan da bu değil mi zaten...
Hesabını verirsiniz artık!
HODRİ MEYDAN, SIRA SİZDE...
Ama bu dünyada benim de sormak isteğim birkaç soru var; yanlış anlamayın, hesap sormak değil, sadece öylesine birkaç soru:
“Dini inancın sana neden türban tak diyor? Bunu biliyor musun?”
“Sen gerçekten inançlı olsan, böyle süslü püslü gezer miydin?”
Şimdi bir kez daha soruyorum:
“Size nasıl inanalım? Siyasi ya da başka nedenlerle değil de sırf dini inancınızdan ötürü kapandığınıza nasıl inanalım?”
hep aynı yanlışların içine düşüyoruz.
sevmediğimiz , eleştirdiğimiz insanların açıklarını,çelişkilerini,yanlışlarını görmeye bayılıyoruz, ama aynı çelişki ve yanlışları kendimizinde yaptığını görmezden geliyoruz. olaylara tarafsız gözle bakamıyoruz.
dini sebepler ile türban takan kızların makyaj yapması, modayı takip etmesi gibi konuları mazeret gösterip , onların gerçekten dini inançları gereği değilde , siyasi amaçlı ve toplumu bölmeye yönelik , rejimi değiştirmeye yönelik bir simge olarak taktıklarını düşüne biliyorsunuz.
çünkü böyle düşünmek işinize geliyor.
evet eğer baş örtüsünün dini amaçlar için niye takıldığı konusunda derin bir tartışmaya girip , akademik bir araştırma konusu kabul edersek, sonucunda bu tip süslenme alışkanlığının baş örtüsü takma ile çeliştiğini görülecektir.
ama yaşadığımız hayatta kim %100 doğru davnıyor? kim çelişkilerden ırak bir hayat sürüyor? kim %100 doğru insan?
bu kadar katı olmayın. bayanlar süsleniyor diye baş örtüsü takmak dini sebeple değil, başka sebeple... öyle mi?
çok acımasızsınız...
demokratım diyip , irtica gelmekorkusu ile askeri darbeyi savunurken ne kadar çelişkiler içinde olduğunuzun farkındamısınız ? o zaman kendinizi nasıl demokratım diye tanımlıyabiliyorsunuz ?
laik'im diyip, her türlü inanca saygı göstermeniz gerekirken, türbanlı kızları bu kadar eleştirme hakkını size kim veriyor? onların yüksek eğitim hakkını ellerinden alma hakkını size kim veriyor ? laikliğin tanımı hakkında çelişkiler içinde olduğunuzun farkında değilmisiniz ? o zaman kendinizi nasıl laik'im diye tanımlıyabiliyorsunuz ?
müslümanım diyip , müslümanlığın şartlarını ne kadar yerine getiriyorsunuz ? zekat vermek, oruç tutmak, müsait zamanlarınızda namaz kılmak, kelimeyi şahadet getirmek, dua etmek ve benzerleri. yada hiç getiriyormusunuz ?
bu gereklilikleri yerine getirmeden nasıl müslümanım diyebiliyorsunuz?
müslümanım diyip , müslümanlığın şartlarını ne kadar yerine getiriyorsunuz ? zekat vermek, oruç tutmak, müsait zamanlarınızda namaz kılmak, kelimeyi şahadet getirmek, dua etmek ve benzerleri. yada hiç getiriyormusunuz ?
bu gereklilikleri yerine getirmeden nasıl müslümanım diyebiliyorsunuz?
yukarıda saydığımı gibi, her kesimin kendileri ile çelişkileri vardır. ama illa insanlar %100 doğru hareket etmek zorunda değildirler. hataları yanlışları olabilir. ama öze bakmak lazım.
örneklerde verdiğim gibi laikliğin ,demokratlığın ,müslümanlığın genelinde tutarlı olan insanlar belli çelişkileri olsada, demokratlıkta, laklikten ve müslümanlıktan soyutlanamazlar. çelişkileri olsada onlar demokrattır,laiktir ve müslümandır.
ama alıntı yaptığım yazıdaki mantıkla düşünürsek,
o zamanda demokrat değilsiniz, laik değilsiniz, müslüman değilsiniz...
siz bunları olamdığınızı kabul ederseniz , bende türban takanların dini sebeplerle değil irticai sebepler türban takıtıklarını kabul edeceğim.
-
Re: Siz hangisini yapıyorsunuz?
Alıntı:
Allah ın vallahi billahi ye ihtiyacı yok ol der olur. İnançta öyledir. Ben onu espri olsun tansiyon düşsün diye yazdım.
Hah işte- iş bu noktaya gelecekse eğer o "ol" dediğinde olacaksa, o zaman neyin mücadelesini veriyorsun yada veriyoruz ki? Bu sefer tekrar aksini iddia etmeye başlarsanız bilesiniz ki kendinizle ters düşmüş olacaksınız.
Bence de bu anlaşmazlığa giden akla zarar konuşmaları bir tarafa bırakalım... Ben çoktandır tuturdum bir türkü gidiyorum;)
- Hadi hadi ordan yandan yandan biz kormayız ondan bundan," " "...
yoksa hadi gülüm yandan yandan mıydı :) .. hatırlayamadım şimdi...
-
Re: Siz hangisini yapıyorsunuz?
Alıntı:
Humble rumuzlu üyeden alıntı
Hah işte- iş bu noktaya gelecekse eğer o "ol" dediğinde olacaksa, o zaman neyin mücadelesini veriyorsun yada veriyoruz ki? Bu sefer tekrar aksini iddia etmeye başlarsanız bilesiniz ki kendinizle ters düşmüş olacaksınız.
Bence de bu anlaşmazlığa giden akla zarar konuşmaları bir tarafa bırakalım... Ben çoktandır tuturdum bir türkü gidiyorum;)
- Hadi hadi ordan yandan yandan biz kormayız ondan bundan," " "...
yoksa hadi gülüm yandan yandan mıydı :) .. hatırlayamadım şimdi...
ok aynen dediğimi diyorum ALlah OL dediği an olur herşey. Bundan dolayı açık ve net diyorum ki İNSANI YARATAN YÜCE ALLAH TÜRBANA OL DEMEMİŞ. O yüzden olmuyor ya bir türlü zorlama çekiştirme itme dayatma ikna olmuyor olmuyor olmuyor. Neden Allah istemiyor. Bu böyle biline
Zaten demirden korksak trene binmezdik. Şeriatçıdan korksak gerçekleri yazmazdık...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Abbas bey ;
Allah'ın sopası yok derler. Ne güzel benden yana hemen ispatı koydu. Artık sopa kime siz düşünün. Ben yasakçıyım AKP iyi özgürlükçü ya bakın bakalım...
Karabük Kültür-Sanat Festivali'nde kürsüye çıkıp AKP'nin enerji politikalarını eleştiren yazar Latife Tekin, Karabük Belediye Başkanı Hüseyin Erer tarafından sahneden nasıl indirildiğini anlattı.
Karabük Kültür Sanat Festivalinde kürsüye çıkıp AKP'nin enerji politikalarını eleştiren Yazar Latife Tekin, kürsüde konuşmasının engellenmesinin kendisine silah çekmekle eş değer olduğunu söyledi.
Yazar Latife Tekin olayı anlatırken şu ifadeleri kullandı: "AKP'nin bu aşağılık enerji politikaları dedim. O anda belediye başkanı ayağa fırladı. Ben konuşurken sabrediyormuş, onu da söyledi. 'Sen benim paramla buraya geldin. Konuşamazsın. Sen siyaset yapamazsın burada' dedi.''
Tekin, Belediye Başkanı Hüseyin Erer'in bu tepkisine, "Hayır siz vermediniz ben kendi paramla geldim" karşılığını verdi.
ACI BİR OLAYDI
Tekin, "Benim sesimin kesilmesi boğazımın sıkılması anlamına geliyor. 'İnin' dedi. 'Susun' dedi. Ben de dedim ki 'polis çağırın beni ancak böyle indirebilirsiniz.Siz beni susturamazsınz. Yazarları tanımıyorsunuz.' Bir kamera vardı. Onu kapattırdı. Mikrofonumu kapattılar. O aslında silah çekmek demek. Bana 'hadi bağır şimdi' dedi. Ben sadece acı bir biçimde gülümsedim. 'Ben söyleyeceğimi söyledim' dedim. Acı bir olaydı" diye olayı anlatırken, yazar arkadaşlarından bazılarının tehdit edildiğini de öne sürdü.
MADIMAK BENZETMESİ
AKP'nin yazarlar konusunda farklı düşünceleri olduğunu iddia eden Tekin, olay sırasında aklına Sivas'taki Madımak olayının geldiğini de söyledi. Latife Tekin, "Madımak olayı evet aklıma geldi. Birden şeyi düşündüm. Orada başka yazarlar da var. Büyük bir gerginlik olabilir. Ben onu anladığım için yerimden sessizce kalktım. Ve Karabük'ten ayrıldım. Beni alkışlayan Onur Caymaz tehdit edildi. Rüzgarımız ve güneşimizi neden kullanmıyoruz deyince beni alkışlamış. Arkadan biri 'boynunu kırarım' diyordu. Evet yani gerçekten onu hissettim. Orada insanları nasıl yaktılar. Orada onu hissettim. Oradan ayrıldım" şeklinde konuştu.
Hala benim mi yasakçı olduğu mu düşünüyorsunuz ?
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Hala benim mi yasakçı olduğu mu düşünüyorsunuz ?
Tartışan iki taraftan birinin X olması, diğeri hakkındaki X olma iddiasının yanlış olduğunu göstermez.
Bir grubun içinde belli bir özelliğe sahip bir kişi varsa, buna dayanarak o grubun tamamının o özelliğe sahip olduğu iddia edilemez.
Mesela bir görme özürlü milletvekili varsa, bütün milletvekilleri görme özürlü müdür?
Karabük Belediye Başkanı'nın yasakçı olması commodore1tr'ın yasakçı olmadığına kanıt değildir.
Karabük Belediye Başkanı'nın yasakçı olması bütün AKP'lilerin yasakçı olduğuna kanıt değildir.
Karabük Belediye Başkanı'nın yasakçı olması başörtülülerin, üniversiteye başörtülü gidilmesini savunanların, başörtülü kadınların çalışmasını savunanların veya başka bir etiket yapıştırılacak grupların yasakçı olduğunu göstermez.
Kaldı ki, bir kültür sanat festivali iktidar veya muhalefet partisinin siyasetinin konuşulacağı yer değildir. Olaylar Latife Tekin'in ağzından anlatılmaktadır, başka tanık ifadelerini merak ediyorum. Alıntılanan sözleri fazlasıyla provokatif ve olay çıkarmaya yönelik. Ancak Latife Tekin'in provokatif tavırları Karabük Belediye Başkanı'nın yasakçı tavırlar içine girmesine bahane olamaz.
-
Ülkemizde, üzerinde durulması/yapılması/ele alınması gereken o kadar çok mevzuu varken, bir türlü gündemden düşmeyen ve neredeyse müzminleşmiş bulaşıcı bir hastalık haline gelmiş/getirilmiş olan böylesi konuların bu şekilde ele alınmasının ne sakınca olabilir, daha doğrusu konuyu derinlemesine ele almak, irdelemek neden yasakçılık olsun?
Şimdi burada karşıt görüşlere bir sınırlama getirilmiş olsa tamam diyeceğim ancak öyle bir durum da söz konusu değil, olamaz da... Hal böyle iken birilerine "SUS" demek de yasakçılık olmuyor mu?
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
sadivarol; rumuzlu üyeden alıntı
hep aynı yanlışların içine düşüyoruz.
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın commoder1tr;
Bu dolambaçlı hikayelerinizin arkasında ?????
Alıntı:
sadivarol; rumuzlu üyeden alıntı
uzun uzun tespitler yapmışsınız. konu başlığınıda olduğu gibi(don-kurufasulye) yazılarınızın genelinde kullanıdığınız dil ve bazı kelimeler bu kadar itici ve saldırgan olmasaydı, daha yumuşak bir üslup ile yazılmış olsaydı , bu yazılarınızın gerçekten edebi bir değeri olup , kitap altında bile toplanabilirdi.
Alıntı:
sadivarol; rumuzlu üyeden alıntı
Türkiyedeki islami ve muhafazar kesimi eleştirerek ne topluma , ne bize nede kendinize hiç bir faydası olmaz. bu benim naçizane düşüncem.
Alıntı:
sadivarol; rumuzlu üyeden alıntı
dini sebepler ile türban takan kızların makyaj yapması, modayı takip etmesi gibi konuları mazeret gösterip , onların gerçekten dini inançları gereği değilde , siyasi amaçlı ve toplumu bölmeye yönelik , rejimi değiştirmeye yönelik bir simge olarak taktıklarını düşüne biliyorsunuz.
çünkü böyle düşünmek işinize geliyor.
Samimi olmak lazım ise;
AÇIKÇASI;
*İslami/dini/muhafazakar/türban vs. tüm kavramlardan SIKILDIM.
*İçinde bunların geçtiği tartışmalardan daha da SIKILDIM.
*Uzun zamandır T.C. Hükümetini temsil(!) eden kimliklerin beyanatlarını dahi dinlemek istemiyorum,,, kısmen azarlanıyor, kısmen taciz ediliyor,,, en çok millet olarak HAKETMEDİĞİMİZ bir uslup ve zihniyetin muhatabı olduğumuzu düşündüğümden hem şahsi hem milli olarak buna tahammül de zorlanıyorum.
Üstelik tüm bu beyanatları veren kişiler konuşurken; gerek konuşma dilleri, gerek beden dilleri, gerekse konuşma içerikleri muhataplarına karşı aleni bir saygı ve bağlılıktan öte,,, nefret ve red saçıyor.
*Tüm ezberlerimiz, tüm değerlerimiz, tüm MİLLİ ÖĞELERİMİZ reel olarak hem saldırıya uğruyor hem de takiyyenin tüm nimetlerinden istifade edilerek alaya alınıyor.
Bugün; milli değerler adına çocuklarımızın, torunlarımızın benliğine aktarılmaya haiz nitelikler taşıyan HERŞEY sarsılmakta.., geleceğe taşınacak değerler isim ve kimlik değiştirmekte...
*Türkiye geleceğini göremiyor,,, bilmiyor,,,
-----------------------
Allah, dünyevi yaşam, ahret, ibadet, din, inanç vs. vs. tüm bunların BU ÜLKEDE SAHİP ÇIKILMAYA İHTİYACI YOK.
Bu kavramlara bir saldırı/taciz/red ise HİÇ YOK.
Kul olarak dini inancıma HİZMET EDEN BİR İKTİDAR'a ihtiyacım da YOK. Kitabım ve vicdanım zaten var.
Herhangi bir yasanın, partinin İSLAMİ inancıma sağladığı toplumsal faydalar, özerklikler, ayrıcalıklardan istifade ederek KİŞİSEL sevap, ahlak, cennet etme fikrini 'insan' olarak kendime layık bulmuyorum, ilaveten bunları bana temin edeceğini vaadedenlerin ise benim inancımdan şeytani bir kurnazlıkla muazzam bir menfaat sağladıklarının farkındayım.
Benim kendi aklım, ruhum, bilgim, vicdanım kendi kendine Allah'a ya da şeytana
yakın olup olmayacağımı belirlemeye kafi...
Zaten aslında kim olduğumu, ne düşündüğümü, neye niyaz edip, niyetimi bozup bozmadığımı, vs. vs. vs. BİR ALLAH BİLİR, BİR DE BEN....
B yüzden hem, hem de hani çiğ süt ile katıklandığımızdan Allah'ım ile kalbim arasında komisyoncu istemiyorum.
Komisyonculara itibar etmiyorum. Hatta bu 'komisyonculuğun' istifadeciliğin en bayağı hali olduğuna inanıyorum.
-----------------
İsrafil sur'a üflemeden, mahşere ermeden, sırat'ı görmeden..,
daha bugünden evde, işte, okulda, sokakta kendini 'cennet ahalisi' kılığında sanan, bu kılığa bürünmeyenleri de 'mel'un' gibi tu kakalayan insanların onaylanmasını, bu onayı alamayan insanların ise zimni bir biçimde gerek hükümet dilinde gerek halk içinde bilumum varsayımlara malzeme edilmesini kınıyorum.
-----------------
vs. vs. vs.
-----------------
Başka şeyler duymak, konuşmak, okumak, söylemek, düşünmek istiyorum.
Bu aralar; Mustafa Kemal Atatürk'ün söylemlerini daha sık okuyorum. Kendimi bir süre bile olsa daha iyi, daha güçlü, daha değerli hissetmemi sağlıyor. Herhangi bir insan'ın, Türk'ün Mustafa Kemal Atatürk'ün cümlelerinden rahatsızlık duymayı nasıl sağladığını, buna nasıl taraftar olduğunu anlayamıyorum.
Özgürlük kavramı çok da 'özgür' bir kavram değildir. Tekil bir kavramdır, çoğalmaz, çoğaltılamaz...
Ancak paylaştırılabilir...
Paylaşım adil ve insani bir 'dünyaevi' yaşamı temin etmek kaydıyla anlamlıdır.
İlahi alemde 'kul' olarak daha iyi koşulları temin etmek 'kul'un kendi nefsinin vazifesidir.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Bir tartışmada mantık silsilesinin doğru kurgulanması lazım.
Mesela sayın commodore1tr diyor ki:
Falanca okuldan mezun oldu, çalışıyordu, evlendi, kapandı, evinin hanımı oldu.
Filanca okuldan mezun oldu, çalışıyordu, evlendi, kapandı, evinin hanımı oldu.
Üstü kapalı olarak veya apaçık olarak şu soruları soruyor:
1. Madem çalışmayacaktı, neden okudu?
2. Madem evlenmeden önce başı açıktı, evlenince neden kapandı?
Tabii verdiği örnekler arasında evlenmeden önce de başı kapalı olanlar, başı kapalı olarak okuyanlar da var. (Erbakan ve Erdoğan'ın kızları) Ama olsun, diğerlerinin arasında bunları fark eden çıkmaz. :o
Yukarıdaki kalıptan bir kelimeyi değiştirerek şöyle de yazabiliriz:
Falanca okuldan mezun oldu, çalışıyordu, evlendi, hala başı açık ama işi bıraktı, evinin hanımı oldu.
Filanca okuldan mezun oldu, çalışıyordu, evlendi, hala başı açık ama işi bıraktı, evinin hanımı oldu.
Demek ki bu sadece başı kapalı kadınların değil, başı açık kadınlar için de geçerli bir durum. Ayrıca bugünün Türkiyesinde başı açık ve başı kapalı kadınlar ekonomik sıkıntı çekiyorlarsa vasıflı veya vasıfsız işlerde çalışıyorlar.
Üstü kapalı sorular sormaktansa şu soruları sormak lazım:
1. Okumak iyi bir şey mi?
2. Çalışmak iyi bir şey mi?
3. Herkes diplomasına uygun bir işte çalışıyor mu, çalışmalı mı?
4. Başı örtülü bir kadın başını açmadan okuyabilir mi?
5. Başı örtülü bir kadın başını açmadan diplomasında uygun her işte çalışabilir mi?
İlk iki soruya "evet" diyorsanız kadınların neden okumadığını ve neden çalışmadığını sorgulamaya başlayabiliriz.
Üçüncü sorunun cevabı sanırım elini vicdanına koyacak herkes için "hayır".
4. ve 5. soruların cevapları ise neden Elif Erbakan veya Sümeyye Erdoğan'ın çalışmadığını açıklıyor ve commodore1tr'ın üstü kapalı sorularını anlamsız kılıyor.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
ama alıntı yaptığım yazıdaki mantıkla düşünürsek,
o zamanda demokrat değilsiniz, laik değilsiniz, müslüman değilsiniz...
siz bunları olamdığınızı kabul ederseniz , bende türban takanların dini sebeplerle değil irticai sebepler türban takıtıklarını kabul edeceğim.
Demokrat olmak zorunda değilim,
Müslüman olmak zorunda değilim,
Laik olmak zorunda değilim,
Türban takanlara saygı göstermek zorunda değilim,
Velhasıl herkes kadar bende özgürüm,,,
Türban takanlar;
kimileri belki dini sebeplerle türban takıyorlar.., BANA NE??? Diyelim 'türban' takanlar cennetlik, takmayanlar cehennemlik...faraza böyle de bir 'farz' varmış diye gerçek dışı bir varsayım türetelim.., sahiden BANA NE??
"Türban takanlar irticai sebeplerle takıyorlar'sa" bu mühim bir hadisedir. Bunun kabulü/reddi aksi fikri dikte edenlerin 'demokratlığının, laikliğinin, müslümanlığının' yokluğunun ikrarına mı endeksli??? Vahim çooook vahim!!!!
Burda mevzuu başka....,
Türban TAKTIRANLAR'dan BAHSEDİYORUZ....
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Bir tartışmada mantık silsilesinin doğru kurgulanması lazım.
Mesela sayın commodore1tr diyor ki:
Falanca okuldan mezun oldu, çalışıyordu, evlendi, kapandı, evinin hanımı oldu.
Filanca okuldan mezun oldu, çalışıyordu, evlendi, kapandı, evinin hanımı oldu.
Üstü kapalı olarak veya apaçık olarak şu soruları soruyor:
1. Madem çalışmayacaktı, neden okudu?
2. Madem evlenmeden önce başı açıktı, evlenince neden kapandı?
Tabii verdiği örnekler arasında evlenmeden önce de başı kapalı olanlar, başı kapalı olarak okuyanlar da var. (Erbakan ve Erdoğan'ın kızları) Ama olsun, diğerlerinin arasında bunları fark eden çıkmaz. :o
Yukarıdaki kalıptan bir kelimeyi değiştirerek şöyle de yazabiliriz:
Falanca okuldan mezun oldu, çalışıyordu, evlendi, hala başı açık ama işi bıraktı, evinin hanımı oldu.
Filanca okuldan mezun oldu, çalışıyordu, evlendi, hala başı açık ama işi bıraktı, evinin hanımı oldu.
Demek ki bu sadece başı kapalı kadınların değil, başı açık kadınlar için de geçerli bir durum. Ayrıca bugünün Türkiyesinde başı açık ve başı kapalı kadınlar ekonomik sıkıntı çekiyorlarsa vasıflı veya vasıfsız işlerde çalışıyorlar.
Üstü kapalı sorular sormaktansa şu soruları sormak lazım:
1. Okumak iyi bir şey mi?
2. Çalışmak iyi bir şey mi?
3. Herkes diplomasına uygun bir işte çalışıyor mu, çalışmalı mı?
4. Başı örtülü bir kadın başını açmadan okuyabilir mi?
5. Başı örtülü bir kadın başını açmadan diplomasında uygun her işte çalışabilir mi?
İlk iki soruya "evet" diyorsanız kadınların neden okumadığını ve neden çalışmadığını sorgulamaya başlayabiliriz.
Üçüncü sorunun cevabı sanırım elini vicdanına koyacak herkes için "hayır".
4. ve 5. soruların cevapları ise neden Elif Erbakan veya Sümeyye Erdoğan'ın çalışmadığını açıklıyor ve commodore1tr'ın üstü kapalı sorularını anlamsız kılıyor.
Kepner ve Tegoe’nun tanımına göre problem:
“Sorunlar ancak işler yolunda gitmediği zaman var olur” olmaması gereken bir şeyler oluyor ise, ya da olması gereken bir şey olmuyor ise ortada bir sorun vardır.
Gözardı edilen problemleri belirlerken şu kriterlere dikkat edilir:
- Önemli hedefler tespit edilir.
- Nasıl ve ne zaman ölçeceğiniz tespit edilir.
- Ölçütler kullanarak problemler tespit edilir.
Problem çözme yolu ile etkili kararlara ulaşmak başarılı yönetimin gereklerindendir.
Yöneticinin problem çözme yeteneğini geliştirmesi gerekir. Bu yeteneği geliştirmenin ön basamakları;
- Sorunları görebilmek
- Sorunları incelemeye istekli olmak
- Sorunların çözümünde, bilimsel sorun çözme yaklaşımını uygulamaktır.
Vic Hall “Problemlerin daima tek bir çözümü vardır, ta ki bir başkası, bir başka çözüm buluncaya kadar”
Problem çözümü konusunda, günümüzde uygulana gelen bir takım teoriler, modeller, yöntemler vardır.
Bunların bazıları:
- Problem çözümüne yardımcı düşünme yöntemleri
- Iraksamalı düşünme
- Yakınsamalı düşünme
- Beyin fırtınası
- DAADİ modeli
Problem Çözme Aşamaları
- Ulaşılamayan hedefi belirleyin.
- Mevcut bilgiyi sorgulayın.
- Muhtemel nedenleri bulun.
- Muhtemel nedenleri deneyin, birini seçin.
- Muhtemel çözüm yolları geliştirin.
- Çözüm yollarının sonuçlarını belirleyin.
- Muhtemel en iyi çözüm yolunu seçin.
Iraksamalı Düşünce;
Belirtileri düşünün. Bunları, bütün tabloyu birden görebileceğiniz şekilde, varsayımsal bağlantılar ile birbirine bağlayın. Bu sürecin bir yerinde, sorunu tanımlamayı başarabilirsiniz. Bu bir anlamda da, bir ressamın elindeki boyalar ile boş bir tuvali doldurmasına benzer. Ele aldığınız durumun içerdiği çeşitli anlamlar ve ilk başta kopardığınız nedenler bağlantılar, yaptığınız tabloda tekrar ortaya çıkar. Sorunu tanımlama süreci içinde, çözümü de görmeniz ya da sezmeniz muhtemeldir .
Yakınsamalı düşünme;
bazen sorunun bir parçasını çözmekle, tümünü çözebilecek duruma gelirsiniz. Önce, sorunu yapabileceğiniz kadar küçük parçalara bölersiniz. Sonra her parçayı inceleyerek, en çok hangisinin üzerinde çalışmaya değecek kadar önemli olduğuna karar vermeye çalışırsınız. Özellikle yayılmış sorunlar, bazen parçaları alışılmamış bir tarzda birleştirme yolu ile de çözülebilir .
Beyin Fırtınası;
1938’de Alex Osborn’un ortaya attığı bir yöntemdir. Beyin fırtınasında yapıcı, üretici düşüncenin her türlüsünü soruna uygulayabilirsiniz, ama kontrollü ve sistematik bir şekilde . Çok sayıda fikri, bir grup insandan kısa sürede elde etme tekniklerinden biridir. İyi yürütülen bir seans sonunda yüzlerce fikir oluşturulacaktır. Bu fikirlerin hepsi hesaba katılır, en akla uygun olmayan hatta aptalca fikirlerin bile işe yaradığı bir yer vardır –en azından, kahkahalara zemin hazırlayarak gerginliği azaltırlar-.
DAADİ Modeli;
Problemlerin etkili bir şekilde çözümü için önerilen modellerden biri de DAADİ (Dinleme, Araştırma, Amaç Tespit Etme, Destekleme, İzleme) modelidir. DAADİ sistematik olma ve süreç içinde geribesleme sağlama kriterlerini karşılar.
Model, katı olmak şöyle dursun, yöneticiye nerede olduğunu göstereceği için, ona çok daha büyük bir özgürlük tanır. Ortaya çıkabilecek tali sorunlarında gerektiği gibi ele alınmasını ve her aşamanın başarıyla tamamlanıp tamamlanmadığının kontrol edilmesini sağlar.
DAADİ, sorunun çözülmesi için gerekenden daha fazla zaman harcanmasına neden olmaz. Etkisiz yöntemler kullanmanın neden olacağı zaman israfını önler.
(Derleme)
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın sdt23 ;
Mantığınızı çok fazla yalanlamayacağım çünkü demogojiyi sevmem girmeyide sevmem. Sadece yazdıklarınızın değerini anlatabilmek için bir örnek ve söz yazacağım o kadar.
Alıntı:
Tabii verdiği örnekler arasında evlenmeden önce de başı kapalı olanlar, başı kapalı olarak okuyanlar da var. (Erbakan ve Erdoğan'ın kızları) Ama olsun, diğerlerinin arasında bunları fark eden çıkmaz.
Burada ben çıktım Commodore1tr sallıyor yakaladım sizide uyandırıyorum. Diyorsunuz diğerlerine!!
Hatice Nermin Erbakan 1943 yılında Balıkesirli saatçi oğullarının kızı olarak dünyaya geldi.
TOBB liğinde uzman olarak görev yaparken tanıştığı Necmettin Erbakanla 10 Ocak 1967 de evlendi. 1968 yılının başlarına kadar başı açıkken 1968 yılında önce Türban taktı daha sonra da tesettür pardösüsünü giydi....
Demekki neymiş Rahmetli Nermin Erbakan 1968 yılına kadar yani 25 yaşına kadar başı açıkmış ne zaman örtünmüş? Evlendikten sonra. Kızlarını filanda anlatırım ama neyse rahatsız etme hakkımız yok.
Diğer gerçeklerinizde tıpkı bunun gibi.
Unutmayın kör halkın lideride kör olursa hepsi aynı kuyuya düşerler... Kör kör dolaşmayalım....
Ananıda al git diyen de bu belediye başkanının partisinin genel başkanı bilmem ne iş yapıyor şimdi bilir misiniz.?
Ben size göre özgürlük yasak listesi çıkaracağım merak buyurmayınız .