sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Gür, Sezen, Kocagül,
1. Böyle bir belgenin TSK bünyesinde hazırlanamayacağını,
2. böyle bir belge hazırlamanın bir suç olduğunu
mu söylüyorsunuz?
TSK kendi bünyesindeki irticai unsurlarla mücadele edebilir, onları ordudan atar, ama hiç bir TSK mensubu onlara bir de "ahlaksız" yaftası yapıştıracak komplolar kurmaz, kurmayı düşünmez.
TSK diğer "irticai gruplar" ile birlikte "Fethullahçılar"ı da takip eder, ama hiçbir TSK mensubu onlara ait yerlere silah, Yahudilere, Moon tarikatına vs. ait dokümanlar koyacak komplolar kurmaz, kurmayı düşünmez.
3. Yoksa "düşman" ile savaşırken herşey mubah mı?
Bunu açıklığa kavuşturmak önemli.
Tüm TSK mensuplarının "kağıt parçası"ndaki komplolara karşı olduğunu bilmek inanın pek çok kişinin kendini çok daha güvende hissetmesine neden olacak.
"Kağıt parçası"nın gerçek olup olmaması değil, "kağıt parçası"nın fikri temelde destek bulup bulmaması asıl önemli olan.
İki ihtimal düşünelim:
1. "Kağıt parçası" gerçek değil, ama bu "kağıt parçası"ndaki zihniyette TSK mensupları TSK içinde korunuyor, destek buluyor.
2. "Kağıt parçası" gerçek, ama bu "kağıt parçası"ndaki zihniyete sahip TSK mensupları TSK'nın büyük tepkisini alıyor.
Birincisi TSK'ya olan güveni sarsacak, ikincisi TSK'ya olan güveni pekiştirecektir.
Mesele sadece "kağıt parçası" ve Albay Dursun Çiçek meselesi değildir.
Mesele bu düşüncelerin ne kadar taban bulup bulmadığıdır.
Ben mümkün olduğu kadar net konuşmaya çalışıyorum, ama sizlerin söylediklerinde bir netlik göremiyorum.
Yukarıdaki 3 soruma evet/hayır cevaplarını verdikten sonra birbirimizi daha iyi anlayabiliriz.