Asıl işverenim kimdir ? Tazminat hakkımı almada nasıl bir yol izlemeliyim

ilçedeki acente işverenin elinden alınarak başka birine verildi. işveren de 17 çıkış koduyla çıkışımı yaptıktan bir gün sonra diğer ilçedeki işyerinde sigorta girişimi başlatmış. Tabi bunun öncesinde işçilik alacaklarımızı ödeyeceğini söylemişti. Diğer ilçedeki işyerine vardığımızda, bu işyerinde çalışacaksınız, bu acente de elimden alınırsa o zaman ödeme yapacağım dedi. Biz de bu acentede çalışmamızın mümkün olmayacağını, zaten 17 çıkış koduyla çıkışımızın verildi ve 17 çıkış koduyla çıkışın verildiği tarihe kadar çalışmalarımızın işçilik alacaklarının bu kod dolayısı ile ödenmesi gerektiğini, diğer ilçedeki işyerinde de çalışmayı kabul etmediğimizi beyan eden bir ihtar gönderdik. Bu ihtarı işverenin bizim için işe gelmiyor diye yalandan tuttuğu tutanaklar öncesinde yaptık. Amacı, servis görevlisine yarın izin yap gelme diyerek diğer gün tutanak tutup işten çıkardığı arkadaşımıza yaptığını yapmaktı. Bizim gönderdiğimiz ihtarı kayda almadan 3 gün işe gelmedi diye tutanak tutup ihtar gönderdi. Sonra da 29 çıkış koduyla çıkışımızı vermiş. 17 çıkış kodunun verildiği tarihte İşkur'a işsizlik maaşı için başvurmuştum. Tabi diğer acentede isteğim ve öncesinde haberim olmadan, ilk işyerindeki çıkışımın da 16 yerine 17 çıkış koduyla verimesinden dolayı, hak ettiğim işsizlik maaşımı, kanunlara aykırı bir şekilde uygulanan işe giriş ve sonrasında işe gelmiyor diye yapılan çıkış kodu ile alamadım. Sonrasında SGK'ya şikayette bulundum. Aradan 2 yıl geçti verdiğim savunma ve diğer ilçedeki çalışan arkadaşların beyanı doğrultusunda, kuruldan geçen karar, diğer ilçedeki sigorta giriş/çıkışının silinmesi yönündeydi. Bu giriş/çıkış silindikten sonra tekrar İşkur'a iki yıl önceki 70 günlük işsiz kaldığım günlerin işsizlik ödeneğinin verilmesi için müracaat ettim. Ay sonu bu hakkımı aldım. Şimdi diğer ilçede çalışmış olduğuma dair bir sigorta girişi ve çıkışı söz konusu değil. Sadece 17 çıkış koduyla işten çıkarılmam söz konusu.

Şimdi ;
1) iş akdini tek taraflı olarak fesheddiğim iş diğer ilçedeki işyeri ile ilgili. Çünkü 16 çıkış koduyla herhangi bir transfer söz konusu değil.
2) 17 çıkış kodu dolayısı ile zaten çıkışın verildiği tarihe kadar olan tüm işçilik alacaklarımın ödenmesi gerekiyor.
3) SGK denetmeninin yaptığı araştırma ve kuruldan alınan onay sonrası, diğer ilçedeki giriş ve çıkışım silindiği için, diğer ilçedeki iş için, sigorta girişi, işe gelmiyor diye tutulan tutanak, iş akdi feshi ve 29 çıkış kodu beyhude durumda.

Alıntı:

---

CAHİT BALCI rumuzlu üyeden alıntı

ilçedeki acente işverenin elinden alınarak başka birine verildi. işveren de 17 çıkış koduyla çıkışımı yaptıktan bir gün sonra diğer ilçedeki işyerinde sigorta girişimi başlatmış. Tabi bunun öncesinde işçilik alacaklarımızı ödeyeceğini söylemişti. Diğer ilçedeki işyerine vardığımızda, bu işyerinde çalışacaksınız, bu acente de elimden alınırsa o zaman ödeme yapacağım dedi. Biz de bu acentede çalışmamızın mümkün olmayacağını, zaten 17 çıkış koduyla çıkışımızın verildi ve 17 çıkış koduyla çıkışın verildiği tarihe kadar çalışmalarımızın işçilik alacaklarının bu kod dolayısı ile ödenmesi gerektiğini, diğer ilçedeki işyerinde de çalışmayı kabul etmediğimizi beyan eden bir ihtar gönderdik. Bu ihtarı işverenin bizim için işe gelmiyor diye yalandan tuttuğu tutanaklar öncesinde yaptık. Amacı, servis görevlisine yarın izin yap gelme diyerek diğer gün tutanak tutup işten çıkardığı arkadaşımıza yaptığını yapmaktı. Bizim gönderdiğimiz ihtarı kayda almadan 3 gün işe gelmedi diye tutanak tutup ihtar gönderdi. Sonra da 29 çıkış koduyla çıkışımızı vermiş. 17 çıkış kodunun verildiği tarihte İşkur'a işsizlik maaşı için başvurmuştum. Tabi diğer acentede isteğim ve öncesinde haberim olmadan, ilk işyerindeki çıkışımın da 16 yerine 17 çıkış koduyla verimesinden dolayı, hak ettiğim işsizlik maaşımı, kanunlara aykırı bir şekilde uygulanan işe giriş ve sonrasında işe gelmiyor diye yapılan çıkış kodu ile alamadım. Sonrasında SGK'ya şikayette bulundum. Aradan 2 yıl geçti verdiğim savunma ve diğer ilçedeki çalışan arkadaşların beyanı doğrultusunda, kuruldan geçen karar, diğer ilçedeki sigorta giriş/çıkışının silinmesi yönündeydi. Bu giriş/çıkış silindikten sonra tekrar İşkur'a iki yıl önceki 70 günlük işsiz kaldığım günlerin işsizlik ödeneğinin verilmesi için müracaat ettim. Ay sonu bu hakkımı aldım. Şimdi diğer ilçede çalışmış olduğuma dair bir sigorta girişi ve çıkışı söz konusu değil. Sadece 17 çıkış koduyla işten çıkarılmam söz konusu.

Şimdi ;
1) iş akdini tek taraflı olarak fesheddiğim iş diğer ilçedeki işyeri ile ilgili. Çünkü 16 çıkış koduyla herhangi bir transfer söz konusu değil.
2) 17 çıkış kodu dolayısı ile zaten çıkışın verildiği tarihe kadar olan tüm işçilik alacaklarımın ödenmesi gerekiyor.
3) SGK denetmeninin yaptığı araştırma ve kuruldan alınan onay sonrası, diğer ilçedeki giriş ve çıkışım silindiği için, diğer ilçedeki iş için, sigorta girişi, işe gelmiyor diye tutulan tutanak, iş akdi feshi ve 29 çıkış kodu beyhude durumda.

---

İşverenin diğer işyerlerinde çalışmayı kabul ettiğiniz yönünde madde içeren bir iş sözleşmeniz varmıydı?

İş sözleşmesi yoktu.

EK-BİLİRKİŞİ RAPORU elime ulaştı. Yaptığım itirazlar doğrultusunda, Bilirkişi; Davalı işverenin tutmakla yükümlü olduğu ücret bordrolarını dosyaya ibraz etmediğini vurgulayarak, ilk hesaplamada net 5.765,14 TL olan fazla çalışma ücretimi, ikinci hesaplamada net 13.197,74 TL hesaplanmış olduğunu Mahkemeye sunmuştur.

Bu EK-Raporda; Bilirkişinin ısrarla istediği, çalıştığım asıl işyerinin sicil kaydına göre SGK'dan istenimesi gereken, çalışan sigortalılar listesinin istenilmemesinden dolayı, kesin bir hesaplama yapılamamış olması ve Davalının tutmakla yükümlü olduğu ücret bordrolarını vermemesi.

Bilirkişi Ek Raporuna istinaden beyanımda; hesaplanan fazla çalışma alacağımdan hakkaniyet indirimine gidilemeyeceği, çünkü, bir örneğini Mahkemeye sunduğum, günlük çalışma saatlerini başlama ve bitiş saati olarak gösterecek nitelikte olan günlük kişisel satış raporunun kati mevcudiyetine rağmen, davalının bu kayıtları benim çalışanım olmadığı için böyle bir kaydın olması mümkün değildir şeklindeki mazereti, bilir kişinin de belirttiği üzere asıl işverenim olduğu halde gerçekleri gizlemek ve var olanı geçersiz bir mazeret ile saklamak, kendi çıkarlarını korumak ( hesaplamada daha fazla çıkacak fazla mesai ücreti ve belgelere dayalı olması sebebiyle hakkaniyet indirimine gidilemeyeceği için ) amacıyla kasıtlı olarak Mahkemeye sunmamasıdır.
Buna istinaden tarafıma olumlu bir sonuç çıkabilir mi? Yoksa illaki hakkaniyet indirimi söz konusu mu?

Alıntı:

---

CAHİT BALCI rumuzlu üyeden alıntı

...
Buna istinaden tarafıma olumlu bir sonuç çıkabilir mi?

---

%99,999 çıkmaz.

Alıntı:

---

CAHİT BALCI rumuzlu üyeden alıntı

...Yoksa illaki hakkaniyet indirimi söz konusu mu?

---

%99,999 Evet.

1) %0,001 İhtimal ile A şirketi asıl işveren oldu.
2) %0,001 İhtimal ile fazla çalışma alacağım Ek Raporda 5.765,14 TL'den 13.197,74 TL'ye yükseldi.
3) İnşallah, Bir ihtimal daha.

3- İnşallah.........

1-2: Buna kararı mahkeme mi verdi, yoksa bilirkişi o yönde görüş mü bildirdi?

SN. Erdoğan Kırcalı, SN Ceceli bu gün Mahkeme Kararı şu yönde sonuçlandı;

1) Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE:

Net 8.993,45TL kıdem tazminatının iş akdi fesih tarihi olan gg/aa/2014 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

Hesaplanan Net 13.197,74TL fazla çalışma ücret alacağından takdiren %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak Net 9.238,42TL fazla çalışma ücret alacağının dava tarihi olan gg/aa/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

Net 1.463,15TL resmi ve genel tatil ücret alacağının dava tarihi olan gg/aa/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

Net 253,25TL yıllık izin ücret alacağının dava tarihi olan gg/aa/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

Davacının İhbar Tazminatı ve Hafta Tatili alacak taleplerinin ve fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,

2) Sair hususların gerekçeli kararda gösterilmesine,

.................................................h uzurda bulunanlar bakımından tefhimden, diğerleri bakımından tebliğden itibaren 8 gün içerisinde Mahkememize yazılı veya sözlü müracaatta bulunmak suretiyle karara karşı İSTİNAF yasa yoluna başvurabileceğine hakkında verilen karar açıkça yüksek sesle okundu, usulen hazır bulunanlara anlatıldı.

Gerekçesi ekli kararda açıklandığında, gerekçesini de yazacağım.

Kıdem tazminatına işleyecek olan en yüksek banka faizi;
En yüksek vadeli mevduat faizi veren bankanın, aylık faiz oranına göre mi yoksa yıllık faiz oranına göre mi hesaplama yapılacak. Ayrıca E-vadeli mevduat hesabı en yüksek faizi verdikleri vadeli hesap seçeneği, bu hesaba göre değerlendirme de yapılıyor mu?

Yasal faiz oranı %9 galiba ?

Bu davada, fazla mesailerimin hesaplanması hususunda mahkemeye, Asıl işverenim olan Otobüs Firmasının bilet düzenlemede kullandığı sisteme girilerek, Kullanıcı adım ve parolamdan çalıştığım saatlerin KEŞİF yapılmasını dava açılırken istemem mümkün müydü?

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE

Davacı Mahkememize başvurarak; davalılar bünyesinde işçi olarak çalıştığını ve bu çalışmalardan dolayı işçilik alacakları olduğunu bildirmiştir. Davalı ( A ) Otobüs Firması davada kendilerine husumet düşmediğini, Acenta ile arasında Asıl işveren/Alt iş veren ilişkisinin bulunmadığını savunmuştur.

Yasal olarak verilmesi mümkün olmayan bir işin alt işverene bırakılması veya muvazaalı bir ilişki içine girmesi halinde, işçilerin baştan itibaren asıl işverenin işçileri olarak işlem görecekleri 4857 sayılı Kanunun 2'nci maddesinin yedinci fıkrasında açık biçimde ifade edilmiştir. Muvazaaya dayanan bir ilişkide işçi, gerçek işverenin işçisi olmakla kıdem ve ünvanının dışında bir kadro karşılığı çalışması ve diğer işçilerle aynı ücreti talep edememesi, İş Kanununun 5'inci maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur.

Bu durumda asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması halinde alt işveren işçisi, aynı madde uyarınca başlangıçtan itibaren asıl işveren işçileri sayılacaktır. Böyle bir durumda asıl iş veren ve alt iş veren davacının mali haklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.

Somut olayda; celp edilen evraklar ve dinlenen tanık anlatımlarına göre; asıl işverenin ( A ) Otobüs Firması olduğu ve alt işverenlik sözleşmesinin muvazaalı olduğu anlaşılmıştır.

Yapılan yargılama sonucunda, alınan bilirkişi ek raporu uyarınca hesaplama tarzı ve yapılan tespitler itibariyle dosya kapsamına ve yerleşik içtihatlara uygun görülmekle mahkememizce de benimsenen bilirkişi ek raporundaki alacaklardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, işçilik alacakları hususunda davacının ıslah talebi de gözetilerek, ıslaha karşı zaman aşımı def'inde bulunmaması dikkate alınarak davanın bilirkişi ek raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulune dair aşağıdaki şekilde ( Kısa karar ) hüküm kurmak gerekmiştir.

- - - Updated - - -

Bu dava süreci boyunca Sayın ceceli ve Erdoğan Kırcalı'ya teşekkür ederim. Süreç boyunca benim bu konuyu sürekli irdeleyerek, olmaz ise olmaz değil de, neden olmaz, nasıl olmaz, bu olmazların içinde, olmazdan çıkabilecek püf noktalara ulaşmamda çok büyük katkınız oldu. İşçilik alacakları için dava açan ya da açmayı düşünen işçi kardeşlerim, siz de hakkınızı aramaktan asla vazgeçmeyin. Hak haklıyı bir şekilde buluyor. Ama araştırma yapmadan, açacağınız davayı bir çok kişiye danışmadan açmayın ve en önemlisi dava süresi boyunca olması muhtemel şeylerin olmaması durumuna hazırlıklı olup hep ikinci bir formülünüz olsun elinizde.

Benim bu davayı açmadan önce danıştığım dört avukat, davayı sadece acenteden alabileceğimizi ve ( A ) Otobüs Firmasına dava açsak bile kazanamayacağımı söylemişti. Hatta biri "ben kazanamayız diyorsam kazanamayız, aksini düşünüyorsan kendine başka avukat bul" demişti.

e-devlet'ten yaptığım sorgulamada, mahkemede karar alınan, karşı tarafın masraflarının, gerekçeli karardaki, davanın kabul ve red oranlarına göre ödemem gereken tutarın tahsili için, acentenin tarafıma icra davası açtığını görmekteyim. Bununla ilgili olarak;
1) Acentenin davayı içtihatçı mahkemeye göndermediği anlamına mı geliyor?
2) Ödemem gereken bu tutarı, ben kendi alacağımı alamadan ödemek zorunda mıyım?

Davanın istinaf mahkemesine gönderilmesi için tebligat süresi nedir?

İş mahkemelerinde istinaf yoluna başvurma süresi, karar yüzünüze karşı verilmişse nihaî kararın size tefhimi, yokluğunuzda verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.

SN. Stj.Av.Yusuf Selçuk Ateşkan; davayı, davalı istinaf yoluna götürmek için başvurdu. Fakat mahkeme davayı, karara bağlanmasından itibaren 3 ay geçtiği halde istinaf mahkemesine göndermedi. Kaleme nedenini sorduğumda ise tebligat sürelerinin dolmadığından dolayı gönderilmediğini söylüyor.
Dolması gereken bu tebligat süresi nedir ve kaç gündür?

Öncelikle mahkemeden karar çıktıktan sonra bunun gerekçeli kararının yazılması, gerekçeli kararın size ve karşı tarafa tebliği zaman almıştır.
Son celseden itibaren mi yoksa gerekçeli kararı tebellüğ ettikten sonra mı 3 ay geçti? (22/12 tarihli mesajınızdan son celseden 3 ay geçtiğini, gerekçeli kararın yazılması ve karşı tarafa tebliğinin çok sonra olduğunu anlıyorum.)
Ayrıca postada geçen süreler vs. nedeniyle gecikme olabilir.

Gerekçeli karar yazıldıktan sonra iki tarafa tebligat çıkar, her taraf için kendisine tebligatın yapıldığı tarihte istinaf süresi başlar.
Bu süre içinde bir taraf istinaf yoluna başvurur, diğeri başvurmazsa, başvurmayan tarafa tebligat yapılır ve bu istinaf üzerine karşı istinaf yapması için süre verilir.
Siz davalının istinaf başvurusunu elden tebellüğ edin.
Diğer davalıya tebligatta gecikme olmuş veya tebligat ulaşmamış olabilir.

Meseleyi anlamanın en kolay yolu gerekçeli kararın hangi tarihlerde yazıldığını ve taraflara ne zaman tebligatın ulaştığını mahkeme kaleminden öğrenmektir. Süreler, tebligatın ulaşması ile başlar.

Ben davacı olarak kararı kabul ettim ve istinaf yoluna başvurmadım. İki ayrı davalı vardı. Davalılardan biri (acente) de kapandı.
istinaf yoluna da gitmedi adreste de bu şirket yok artık. davayı istinaf yoluna taşıyan diğer davalı. Şimdi adrete bulunamayan bir davalı söz konusu. Tebligatın ellerine ulaşması imkansız. Bu tebligat acentenin avukatına mı yapılacak yoksa acenteye mi? Ve bunun süresi kaç gün?
Teşekkür ederim.

Avukatla temsil edilen tarafın avukatına tebligat yapılır. Şirket kapandığı için avukat azledilmiş veya istifa etmiş olabilir. Halen yetkili avukatı olup olmadığını kalemden sorun.
Kanunda şu kadar zamanda tebligat tarafa ulaşmazsa tebligat yapılmış sayılır diye bir hüküm olmadığı için tebligat süresi şu kadardır denemez.
İşlemin tamamlanması için tebligatın yapılması gerekir.
Eğer yetkili avukat yoksa, acentenin hukuki statüsüne göre (şahıs veya ticaret şirketi) şahsa veya ticaret sicil gazetesinden öğrenilecek tasfiye memuruna tebligat çıkarılmasını isteyeceksiniz.

Dava istinafta sonuçlandı.
Acente, Şirketin bilet satış işlerini gerçekleştirdiği, ve şirket tarafından verilen yetki kapsamında hareket ettiği, bilet satışı ve rezervasyon işinin asıl iş olan yolcu taşımacılığı işine yardımcı iş niteliğinde olduğu gözetildiğinde, davalılar arasında 4857 sayılı yasanın 26. maddesi gereği asıl-alt işveren ilişkisi mevcut olup, husumete yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.

Ancak bir sorun var.
Fazla mesai alacağımın tutarı konusu.
Açtığım davada fazla mesai alacağımın 15.000,00TL hüküm altına alınmasını talep etmiştim.
Bilirkişi raporunda 5.765,14TL fazla mesai alacağım olduğunu bildirmişti.
Sonrasında bu tutara itiraz ettik.
Ek bilir kişi raporunda bu tutar 13.197,74TL olarak ıslah edildi.
Şimdi istinaf kararı; zamanaşımı süresini geriye dönük olarak, davayı açtığım tarihten itibaren değil de ıslah tarihinden itibaren geriye dönük 5 yıl olarak hüküm altına aldı.
Benin istediğim alacak olarak beyan ettiğim tutar 15.000,00TL. Talep ettiğim tutar üzerinden herhangi bir ıslah söz konusu değil.

Bir diğer konu da, Fazla mesai alacağıma uygulanacak faiz oranı yasal faiz oranı olarak hüküm altına alınmış.
Bu karara nasıl itiraz edebilirim.

Dosya Asliye Hukuk Mahkemesine postalanmadan itirazımızı yaptık. Yapılan usulde yanlışlığın düzeltilmesini istedik. Sonuç Pazartesi belli olacak. Merak edenler, Pazartesiyi beklemek zorundayız.

9. Hukuk Dairesi 2015/6162 E. , 2016/22281 K.“…Kısmi davada zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım yönünden kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır. İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacak, alacaklı lehine hüküm altına alınmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, dava kısmi dava olup davalı vekili 18/11/2014 tarihinde tebliğ edilen ıslaha karşı aynı gün sunduğu dilekçede zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Davalı vekili tarafından ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def’i değerlendirilmeden ve bu konuda ek rapor alınmadan fazla mesai ve genel tatil çalışmaları karşılığı ücretin hüküm altına alınması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir….”

Yapılan usulde yanlışlık itirazı nazara alınarak kararda düzeltme yapıldı. Yerel mahkemenin verdiği karar kabul edilerek, alacaklarım yönünden herhangi bir hak kaybım yok artık.