Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
Sayın Harun Gür,
Necmetgtin Erbakan, profesördür ve hala diploma notu olarak onu geçen çıkmamıştır. Haydar Baş o da profesördür (Azerbeycandan diplomalı). Devlet Bahçeli doktor ünvanlıdır. Üniversiteden ayrılmıştır. Kaldı ki MHP en fazla akademisyenle seçime girer. Şimdi sağ ilerici mi diyeceğiz.
Dediğim gibi ilerici-gerici ile sağ-sol tamamen ayrı kurumlar. Sol ilerici, sağ gerici denemez. Tam tersi de. Bence ilerici-geri felsefik ya da sosyolojik bir tartışma konusudur. Sağ-sol ise daha çok siyaset ve ekonomiye bakışla ilgilidir.
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
Alıntı:
32844 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Commodore1tr,
Hem ülkede sağ parti (sağcı) yok diyorsunuz hem de olmayan bir partinin 50 yıldır memleketi berbat ettiğini söylüyorsunuz. Bu çelişkilidir. Sol ile komünizm farklı şeylerdir. Evet. Ancak kaçırdığınız nokta ilericikle solu özdeş tutmanız. Buna sebep ise muhafazakar (radikal) ile marjinali sol ve sağ kavramları yerine ikame etmiş olmanız. Galilei ne solcu ne sağcıdır. Sadece marjinaldir. Toplumun genelinden farklı şeyleri dile getirmiştir. İlerici dediğiniz insanlar muhafazakar olmayı kabul etmedikleri için (ki muhafazakarlar bu memlekette sağ partilere kapak atmıştır) solcu görünmektedirler.
Kimse benim kadar açık ifade edemez. Ama sol ayak (kesinlikle aşağılama yok/fakirliğe vurgudur) takımıdır. O nedenle ilericilikle yakından uzaktan ilgisi yoktur. İlericilik sağ solla açıklanabilecek bir kavram değildir.
Bu ülkede ne sağcı sağcıdır, ne de solu solcudur.
BEN SAĞ YOK DİYORUM. KENDİSİNİ SAĞ PARTİ SANAN ÇOK BUNA BİR ŞEY DİYEMEM . İşte 1950 den sonra iktidarda olan kendisini sağ sanan partilerdir ve ülkeyi bu hale getirmişlerdir. Bunda çelişki yok siz bunda çelişki yaratmak isterseniz sadece demogoji yaparsınız. DP AKP ANAP DYP DOĞRUYOL ve yine DP ek olarak MHP ve türevleri kendilerini hep SAĞ parti saymışlardır. Benim tanımıma göre şekillenmemişlerdir ki !!! Toprak ağası olan ve bundan dolayı feodal yapıyı savunan bunu güçlendirmek için dini sömürmekten geri kalmayan ilk DT kendisini SAĞ parti kabul ediyorsa ve çoğunluğa bu SAĞ olarak yutturuluşsa ben ne yapabilirim ?
Günümüzde AKP gibi toplumu her yönden sömüren ve bölücülüğün başını çeken bir aşağılık yapılanma SAĞ biziz diyorsa bununla da yetinmeyip kendisini merkeze oturtmaya çalışıyorsa ve bunu kabul edenler varsa ben ne yapabilirim ?
Aynı aşağılık yapılanma nasıl olduğu bilinmeyen bir yüzde 47 yi toplumun çoğunluk iradesi sayıp buna biat edilmesini isterken, aynı oranda yani yüzde 47 oyla tarihe gömülen abd seçim sonucunda da yüzde 53 ün büyüklüğünü kabul etmiyorsa ben ne diyeyim ? Farkında mısınız bilmem ama ABD de yüzde 47 ile seçim kaybetti iktidar partisi bizim aşağılıkların biat istediği oy oranı ile... EE hangisinin büyük olduğunu ben mi anlatayım !!!
Özetle dediklerimde çelişki yok ben BANA GÖRE yi yazıyorum. Galilei marjinal değildir . Galilei bilim adamıdır. Gerçeklik üzerinde durmuştur ! Gerçeklik ne zamandan beri marjinal olmaktadır ?
Gerçek anlamda sağ veya sol aynı mumdan çıkan ışık ve gölgesi gibidir. Mumun gerçek ışığı sola yattığında rüzgardan yansıması yani gölgesi sağa yatar !!! Bunu anlamak içinde çok zeki olmak gerekmez...
Amma Türkiye'mde sağ denilen oluşumun gölgesi yoktur efsane ruhlara benzer . Malumunuz mitoloji korku filmi ve efsanelerde Ruhun vampirin yada ölüler diyarındakilerin gölgesi yoktur.... Aynada da yansımaz !! Türkiye de sağ bana göre böyledir. Yansımaz dibine ışık vermez. Sömürür ve kandırır. Kömür verir bulgur verir 25 ytl lik çek verir dinini sömürür din dışını dayatır...
EEE böyle bir sağda YIKIL ÖYLEYSE SOL....
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
En başta bir ARİSTOKRASİ vardı...
TEOKRASİ buna yamanırdı...
Zamanla ARİSTOKRASİ zayıflayınca TEOKRASİ fırsatı değerlendirdi ve önemli imtiyazlar elde etti...
Zaman bu, hiç boş boş akar mı?
Akmaz elbet...
Yine zamanla ARİSTOKRASİ ve TEOKRASİ birlikteliği zayıflayınca veya ticaret ve "küreselleşme" (:)) bunları zayıflatınca BURJUVA denen birileri ortaya çıktı...
SAĞ ve SOLun burada sözde tartışılması özde de demogojisi yapılmaya çalışıldığını izlerken insanlığın bu kısa ve öz sosyolojik tarihini hatırlatmak istedim...
Bu insanlık tarihinde HALK yegane değişmeyen unsurdur...
İşte bu değişmeyen unsura, yani HALKa yakın olan BURJUVA hep SOL olmuştur...
ARİSTOKRASİ ve TEOKRASİye yakın olanlar ise hep SAĞ olmuştur...
BURJUVAnın bilim adamı SAĞ da olsa SOL da olsa elbette bilimadamıdır...
BURJUVAnın iş adamı SAĞ da olsa SOL da olsa hep işadamıdır...
...
buradan doğulu HALKLARın ve özellikle biz Türklerin Hakanlarına sevgi ve bağlılıkları ne ile açıklanabilir?
Hiç birşeyle elbet...
Çünkü değerlendirme batılı bir zihniyet denkleminin ürünü, gerçek ise doğulu olmamızdır...
Saygılar...
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
Derya Sazak 13 Aralık Cumartesi 2008/MİLLİYET
Siyaset Günlüğü
dsazak@milliyet.com.tr
Baykal, Gorbaçov olur mu?
CHP’nin ‘çarşaf açılımı’ ve 1930’ların ‘tek parti’ uygulamalarını eleştiren sözleri nedeniyle ‘mevcut sistemin daha fazla ayakta kalmasını mümkün görmeyen’ Baykal, Gorbaçov rolüne mi soyunuyor?
Zaman yazarı Ali Bulaç’ın ‘Baykal, Türkiye’nin Gorbaçov’u olabilir mi?’ yaklaşımı muhafazakâr ve liberal çevrelerde hayli yankı uyandırdı. CHP liderinin ‘Muhafazakâr kesimleri cumhuriyet ile buluşturuyoruz’ sözlerinin yerel seçimlere yönelik oy beklentisi ve siyasal fırsatçılığın ötesinde bir anlam taşıdığına ilişkin yorumların geçerlik kazanması için Baykal gibi CHP’nin de ‘değişmesi’ gerekmiyor mu?
Cumhuriyetin yalnız muhafazakâr İslamla değil Kürtlerle barışması için de ‘devleti kuran’ parti olarak CHP’ye önemli görevler düşüyor.
Liberal ve muhafazakâr çevrelerin ‘Baykal’ı Gorbaçov’a benzetmeleri’ne gelecekte atacağı adımlarla ilgili iyimserliğin yol açtığı kesin. CHP’nin ‘katı laikçi’ çizgisinden uzaklaşacağı umuluyor.
Acaba öyle mi olacak?
Baykal’ın söylemleri, parti politikasına dönüşecek mi?
CHP’nin yakında Tüzük ve Program Kurultayı toplanıyor.
Kurultaya sunulacak, ‘Değişim için Pusula’ adını taşıyan program taslağını okuduk.
Programda, 21. yüzyılın demokratikleşme, çoğulculuk ve bireysel özgürlükler gibi değerlerine sahiplenilmekle birlikte, önceliklere ‘Türkiye’nin gerçekleri’ penceresinden bakılıyor. CHP’nin laiklikten hiçbir şekilde ödün vermeyeceği vurgulanırken, ‘CHP’nin çağdaş laiklik anlayışı; dini unsurların siyasi simge olarak kullanılmasını demokrasi anlayışı ile bağdaşmayan ve anayasamızın değiştirilemez hükümleriyle çelişen bir davranış olarak görür’ denilmektedir.
‘Gençler için Yeni Bir Dünya’ başlıklı bölümde eğitimde fırsat eşitliğinin mutlaka sağlanacağı, ‘eğitim hakkının önündeki tüm engellerin kaldırılacağı’ söylenmekle birlikte, başını örten kızların yükseköğrenim haklarına değinilmiyor.
Farklı etnik yapılara ve alt kültür ve kimliklere ulusal bir zenginlik olarak bakıldığı kaydedilen CHP’nin yeni program taslağında ‘anadilin özgürce kullanımı’ savunulmakta ancak ‘eğitim hakkı’ özel dershaneler ve kurslarla sınırlandırılmaktadır.
‘Kürt kökenli yurttaşlarımızın sorunları’yla ilgili paragrafın ‘Romanlar’dan daha kısa tutulmuş olması da ilginçtir!
Bireyin devlet vesayetinden çıkarılmasını öneren, askerin siviller üzerindeki ‘vesayet’inden hiç söz etmeyen, 12 Eylül darbesinin ürünü 1982 Anayasası yerine ‘sivil anayasa’dan hiç söz etmeyen bir programla CHP nasıl ‘sol parti’ olacak? Ecevit’in 1970’lerdeki ‘düzen değişikliği’ iddiasını sahiplenecek?
Baykal-Gorbaçov benzerliği, CHP yönetiminin eski Sovyet politbürosunu çağrıştırmasından başka neyi ifade edebilir ki?
Politbüro tasfiye olmadan politikalar değişmez!
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
Sayın Bilgili,
Derya Sazak KİM? Taha Akyol KİM?
Nasıl birileridir?
Ne yerler, nereden yaşarlar?
Yapmayın allahaşkına...
CHP veya herhangi bir SOL parti hakkında bizler, sizlerin yani aynı safta bulunan halkın eleştirilerini duymak istiyor ve bu eleştirilerinizi değerlendirmek istiyoruz...
Oysa siz "Tanzimat Aydınları"nı bile aratan bu zatların "şaheserler"ini üstelik yorumunuzu da her ne hikmetse esirgeyerek buraya taşıyorsunuz...
Oysa siz tescilli CHP düşmanları olan sazan balıklarının "şaheserler"ini buraya taşıyorsunuz...
Bakın sazan balığı neler yumurtluyor (veya yumurtlatılıyor):
"...CHP liderinin ‘Muhafazakâr kesimleri cumhuriyet ile buluşturuyoruz’ sözlerinin yerel seçimlere yönelik oy beklentisi ve siyasal fırsatçılığın ötesinde bir anlam taşıdığına ilişkin yorumların geçerlik kazanması için Baykal gibi CHP’nin de ‘değişmesi’ gerekmiyor mu?..."
Bu sazan balığı hafızası ancak bir balık kadar olduğundan sanırım CHP'nin ne dediği ve ne yaptığı ile değil ne demesi ve ne yapması ile ilgileniyor... mazaallah gören de sazanı orkinos zannedecek... :)
Bir de paçavranın geneline bakarsak CHP nin 09 eylül 1922'den beri halkın karşısında olduğu algılatılması var... Ben yadırgamam bu sazanın algılatma çabalarına ama halkın en azından yadırgamaması içimi yakar...
"... Cumhuriyetin yalnız muhafazakâr İslamla değil Kürtlerle barışması için de ‘devleti kuran’ parti olarak CHP’ye önemli görevler düşüyor..."
Yuh olsun be sana sazan.. YUHHHH... Ne yapmış CHP kürtlere bir anlatsan da anlasak... Bir anlatsan da bizler de bir balık ağına yüzüp insanlık için kendimizi feda etsek... YUHHH...
"... ‘Gençler için Yeni Bir Dünya’ başlıklı bölümde eğitimde fırsat eşitliğinin mutlaka sağlanacağı, ‘eğitim hakkının önündeki tüm engellerin kaldırılacağı’ söylenmekle birlikte, başını örten kızların yükseköğrenim haklarına değinilmiyor.
Farklı etnik yapılara ve alt kültür ve kimliklere ulusal bir zenginlik olarak bakıldığı kaydedilen CHP’nin yeni program taslağında ‘anadilin özgürce kullanımı’ savunulmakta ancak ‘eğitim hakkı’ özel dershaneler ve kurslarla sınırlandırılmaktadır..."
Gören de bikini veya üstsüz eğitim hakkı isteyen zavallı genç kızlarımızın eziyetinden bahsediyor zanneder... :) Gören de fırsat eşitliğinin barlarda striptizci olmak için eğitim alamayanlar için bir araç olduğunu zanneder... :) Fırsat eşitliği bir türlü kılık kıyafetten gayri, maddi durum, sosyal çevre ve bölgesel farklılıkların giderildiği ve insanların eşit şartlarda istediğini yapabilme olanaklarının elde edildiği bir şey olduğunu bir türlü anlamaz veya anlatmak istemez... Bilkent'i kazanan ancak parasızlıktan okuyamayan gençleri yazmaz... Veya Boğaziçi'ni kazanıp bir mal gibi daha hayatının başında kendisini pazarlayan gençleri yazmaz, yazamaz... Onun fırsat eşitliği kılık kıyafetle sınırlıdır... Ne de olsa o bir sazan balığı... :)
"... CHP’nin ‘katı laikçi’ çizgisinden uzaklaşacağı umuluyor..."
KATI LAİKÇİ... Çok güldüm yahu... KATI LAİKÇİ... Birden mutfakta yumurta haşlarken izlenen telaş ve dikkatle yan yana buldum kendimi... Bu nasıl bir yumurta pardon laiklik tanımıdır yahu... Bilen beri gelsin...
"... 12 Eylül darbesinin ürünü 1982 Anayasası yerine ‘sivil anayasa’dan hiç söz etmeyen bir programla CHP nasıl ‘sol parti’ olacak?.."
Ah keşke moderatör ben olsaydım da içimden gelen "içten" ve "öz" duygularla bu sazan balığını afiyetle bir güzel yeseydim... Bu sözleri söylemek için çok lezzetli bi sazan balığı olmak yetmez hariçten tereyağ da ilave etmek gerek... YAZIKLAR OLSUN!
"... Politbüro tasfiye olmadan politikalar değişmez!..."
Dedik ya bu bir sazan balığıdır... O nedenle Gorbaçov'un Rusya'da şu anki itibarını hiç bilmez... Hele hele STALİN'in hiç bilmez, bilmek istemez... Aklında gençlik yıllarından kalma bir sözcük olarak POLİTBÜRO kalmıştır... Kullanır da kullanır... Ancak dünyayı haraca bağlayan sazan balığı çiftlikleri sahibi olan zihinsel patronunun yediği naneleri bir türlü yazmaz...
ÖRNEĞİN:
"... PENTAGON tasfiye olmadan politikalar değişmez!..."
"... İMF tasfiye olmadan politikalar değişmez!..."
"... WALLSTREET tasfiye olmadan politikalar değişmez!..."
"... ABD tasfiye olmadan politikalar değişmez!..."
yazmaz... yazamaz...
Zaten yazsa idi adı DERYA SAZAK olurdu...
vesselam!
(NOT: Sayın Bilgili, sizden özellikle rica ediyorum... Lütfen bu zatları foruma taşıyarak ayakçıları olmayınız... İlla taşıyacağım ben bunları diyorsanız en azından düşüncelerinizi de ekleyin de bizleri bunlarla muhattap etmeyiniz... Saygılar)
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
CHP’yi BARİ BEN SAVUNAYIM…”yorumsuz”
İlginç mi ilginç günler yaşıyoruz...
Sanki bellekler silinmiş..
Tarih sıfırlanmış..
Sap derken ne diyoruz?..
Saman mı?..
Sapan mı?..
Bunama değil; ama son dönemlerin meşhur hastalığı alzheimere yakalanmış gibiyiz…
Hele CHP’deki gereksiz karmaşa ve tartışmalara baktıkca insan ne diyeceğini bilemiyor…
Meğer bu CHP ne de kötü bir partiymiş canım…
Bari Cumhuriyet Halk Partisi’ni ben savunayım…
Diyorlar ki:
- CHP tek parti döneminin iktidarıydı…
Evet, öyleydi…
1923’te kuruldu…
Tüzüğüne göre devrim (inkılap) partisiydi…
ATATÜRK, devrimlerini CHP ile gerçekleştirdi…
Partinin ikinci kurultayında Gazi ‘Büyük Nutuk’u okudu…
CHP programında altı ilke, altı ok var vardır…
Peki, bu CHP tek parti döneminde neler yaptı?..
Bugün AB’ye girmek isteyen Türkiye’nin ve çok hızlı AB yandaşlarının şu basit gerçeği bilmesinde saymakla bitmez yararlar bulunuyor:
CHP’nin tek parti döneminde yaptıkları olmasa, AB’ye değil girmek, adını bile ağza almak olanaksızlaşırdı…
NASIL?..
Türk Medeni Kanunu (Yurttaşlık Yasası) 1926’da CHP iktidarınca benimsendi…
Ne demek bu?..
Medeni haklarda Avrupa hukukunu benimsemek demek…
Sonra?..
Kadınlara seçim hakkını Fransa’dan önce Türkiye’de benimseyen, CHP’nin tek parti iktidarıdır…
Soru:
Acaba ATATÜRK’ün tek partili CHP iktidarı olmasa kadınlara medeni ve siyasal hakları tanınır mıydı?..
Yanıt:
Bugünkü İslamcı iktidarın dinci erkek egemenliğine dönük haline bakarsanız, bu soruya olumlu yaklaşım çok zor…
Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’na katıldı…
Birinci Dünya Savaşı’nda 10, İkinci Dünya Savaşı’nda 40 milyon insan öldü…
İkinci Dünya Savaşı’na uzak durup barışı savunarak dünyaya örnek olan Türkiye’nin iktidarında hangi parti vardı?..
CHP…
Peki, tek parti iktidarından çok partili demokrasiye Türkiye hangi parti döneminde geçti?..
27 yıllık iktidarından sonra hükümeti barış içinde Demokrat Parti’ye devreden parti kim?..
CHP…
CHP’nin günahları yok mu?..
Ohooo…
Ama, bugün Türkiye AB’nin kapısında üyelik bekleyebiliyorsa, CHP iktidarının ‘medeni’ ve ‘siyasal’ yapıda çağdaş HUKUKU benimsemesiyle ülkemiz bu olanağa kavuşmuştur…
CHP iktidarında üstü başı partal bir köylünün Kızılay ya da Ulus Meydanı’ndan kovulması öyküsüne gelince, pes demek gerkir…
Çünkü bu memlekette işçi-köylü iktidarını kurmak isteyen aydınların ve partilerin tepelenmesi, çok partili rejimde, CHP’den sonra gelen iktidarların marifetidir…
İlhan Selçuk. 5- Aralık-2008 Cumhuriyet G.Z.Tsi Sayfa 2
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
Sayın horasan;
Bana aşağıdaki soruyu sormuşsunuz.
"Sayın Bilgili,
Siz tek parti dönemi derken hangi dönemi kastediyorsunuz?
Cumhuriyetin ilk 15 yılını mı?
11 Kasım 1938'den Mayıs 1950'ye kadar olan dönemi mi?
Yoksa her ikisini mi?"
Ben yolsuzlukların her dönemde olduğunu, buna tek parti döneminin de dahil olduğunu yazmıştım.Tek partinin öncesini sonrasını ayırmadım. Atatürk dönemi ile İnönü döneminin farklı tarafları olduğu kadar ortak tarafları da var. Yolsuzlukla ilgili olarak daha çok önceki dönemi kastetmiştim. Sizin farklı düşünceniz varsa öğrenmek isterim.
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
Sayın commodore1tr;
Aşağıdaki cümleniz bana gerçeklerden çok uzak gibi geldi.
"Çünkü sağ aslında sömürgecidir ezicidir kandırma üzerine kurulmuş bir düzendir" diyorsunuz.
Gerçi ben sağ ve sol kavramlarını kullanmaktansa liberal, sosyal demokrat, muhafazakar gibi kavramları kullanmayı tercih ederim. Ama bu forumda konu sol üzerinden açıldığı için böyle kullanıyoruz.
Sağın da solun da uygulamada sömürgeci, ezici olduğuna dair örnekler var.
Sovyetler denilen dünya koskocaman bir yalan üzerine kurulmuştu. Bütün dünyayı kandırmaya yönelik bir yalan propagandası vardı. Sovyetlerde iki propaganda gazetesi vardı. Pravda ve İzvestiya.. Bunların birisinin anlamı "haber", diğerinin anlamı ise "gerçek"ti.. Ve o gazeteler için söylenen ünlü bir söz vardı. Haber'de gerçek yok, Gerçek'te haber yok... Yani hepsi yalandı.. İnsan hakları diye bir şey yoktu.. Ezilmenin daniskası vardı. Nazım Hikmet de orada adil bir düzen var zannederek oraya kaçmıştı ve sonra en yakın arkadaşlarından birine; "ne eşeklik ettik de buralara geldik" demişti. Kendi blokundaki ülkeleri ve özellikle de Türk dünyasını sömürüyordu.
İşte reel sosyalizm buydu. Gerçi siz "ben komünistleri kasetmedim" diyorsunuz ama sonuçta solun bir türevi olduğunu unutuyorsuz. Sağın sömürgeci, ezici örnekleri olduğu gibi solun da var.
Sağ partilerin toprak ağalarını barındırdığını söylüyorsunuz.. Doğrudur.. Ama bu toprak ağaları tek parti döneminde nerdeydiler? Çok partili döneme geçildiğinde gökten zembille mi indiler? Bu kadar toprağa hangi dönemde sahip oldular ve nasıl sahip oldular? CHP'de toprak ağası olmadı mı hiç?
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
Sn. 32844,
Ne demek istediğimi anlamış olmanızı umardım.
Sol emeğin tarafındadır ve sizin ayak takımı olarak tanımladığınız işçileri, köylüleri kısaca ezilenleri savunur.
Bir sağ partide, toprak ağasının, müteahhitin, patronların ve hatta akademisyenlerin olması normal karşılanır.
Ülkemizdeki Siyasi Partiler Kanunu ve Milletvekili Seçim Kanunu solun doğal tabanının hakettiği ağırlıkta Meclis'te temsiline olanak vermemektedir.
Söylenmek istenen budur...
Yeni sol partiye ihtiyaç var mı başlığı dönmüş dolaşmış, zaten hedeflediği gibi CHP'ye dayanmış.:o
Yeni sol partiye ihtiyaç var.
Bu sol parti liberal olmalıdır. Bu partiye ÖZÜRCÜ liberal akademisyenler çok yakışır.
Bu parti Kürtlere özgürlük demelidir. Bu özgürlük federalizmi ve hatta bağımsızlığı içermelidir. Asla ve kat'a Kürt sorununun, bölgenin geri kalmışlığı ile ilgisi, bunun da bölgeye hakim feodalitenin eseri olduğunu ağzına almamalıdır. Kürtlere asıl özgürlüğün aşiretlerin, şeyh, şıh tayfasının ortadan kaldırılarak getirileceği düşünülmemelidir...
Bu sol parti Cemaatleri, Sivil Toplum Örgütü olarak görmelidir. Bu ülkede gerçek anlamda sivil toplum örgütü bir elin parmaklarını geçmez. Ancak yurt dışı fonlardan desteklenenlerin yanında Cemaatleri de katarsak, bu alanda bir dünya rekorunu kırarız. Sivil toplum örgütü demokrasinin gereğidir, kendi yapısında da demokratik olmalıdır. Cemaatler iki yılda bir kere seçim yapıp cemaat liderini özgür iradeleri ile seçip, değiştirebildiklerinden:o yeni sol parti içerisinde de temsilcilerinin bulunmaları gerekir.
Yeni sol parti ilerici olmalıdır. ABD ve AB ileri olduğundan onların ipine sıkı sıkı sarılmalıdır yani...
Yazacak çok şey var ya neyse...
Allah akıl fikir ihsan eylesin, amin.
Re: Yeni Bir Sol Partiye İhtiyaç Var mı?
Abbas üstad seni pas geçmişim kusura bakma...:o
Şu her ağzını açışta tek parti dönemini eleştiren liberal demokratların pek sevdikleri bir isim 3 günlük bir yazı dizisi ile günah çıkarmış. Gerçi ne alakası varsa, eski huyundan vazgeçemeyip Kemalistlere, Ulusalcılara çamur atmaktan geri kalmamış ancak genel hatları ile doğru bir değerlendirme yapmış, sanırım yazarımıza araba çarpmış, kör olan gözleri açılmış.
Abbas üstad sana da araba mı çarpması lazım , yoksa başına CHP kadar taş mı düşmesi lazım, okuduğunu sandığım Hadi Uluengin'in Tek Parti ile ilgili yazı dizisini forumlara alıntılaman için...:o