Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
[quote=commodore1tr;238255]Sayınsdt23 ;
Dini olarak Kurban bayramı bitti amma hükümet sayesinde tatil bitmedi. Maşallah havalarda güzel gidiyor. Çok soğuk değil. Hele izmir dün yağmur yağmış ama olsun İzmir'in yağmuruda güzeldir. Hoş koku sarar ortaya
Efendim sayın büyüğüm commodore1tr yazınızı okuyunca bu sözler kime ait diye bir düşünçe sardı. Hani bir günlük Bayram isteyenlere ülke batıyor diye herkesin birden ekonemi uzmanı keşildiği günler geldi aklıma...Hem tatilde neymiş diyenler şimdi nerde işnin başındamı bunları benmi söyledim!
HİÇ BAYRAMA TATİL DENİR Mİ...
“Bakıyorsunuz, bayram adını değiştirdi. Ne oldu bayramın adı? Tatil. Olmaz.
Biray'la Kabak Tatlısı iyi gider!
İZMİRE GELİRSENİZ HABERİMİZ OLMAZSA GENEDE CANINIZ SAGOLSUN.
iYİKİ VARSINIZ.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sadece şu soruma cevap verin.
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
31 telefon görüşmesi kaydı ispatlandığında Muzaffer Tekin'in yalan söylediği ve Alpaslan Arslan ile ilişkisi hakkında bazı şeyleri gizlediği ortaya çıkmayacak mı?
Muzaffer Tekin'in ifadesinde söylediği çoğu şeyin doğru veya yanlış olduğunu ne ben ne de siz bilebilirsiniz. Ben doğruluğu veya yanlışlığı ispatlanabilecek konular üzerinde duruyorum. Söyledikleri diğer şeyler doğru da olabilir, yanlış da. O yüzden doğru veya yanlış olduğu daha rahat ispatlanabilir konulardan başlamak lazım.
İşte o yüzden aynen sizin dediğiniz gibi yapıyorum:
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Yukarıdaki bölümler size verdiğim linkten alınma ama siz bu konular ile ilgilenmiyorsunuz. Sizin saptamanıza kanıt olacak şeyler sizi ilgilendiriyor.
Araştırdığım konunun açıklığa kavuşması belki de Muzaffer Tekin'in suçsuz olduğunu ortaya koyacak.
Sonuncusu 16 kasım 2005'te olan 31 telefon görüşmesi var mı?
Bu telefon görüşmelerinin açıklaması var mı?
Bu telefon görüşmeleri olmadıysa, Muzaffer Tekin'ini masum ilan ediyorum.
Bu telefon görüşmelerinin akla yatkın bir açıklaması varsa, Muzaffer Tekin'i masum ilan ediyorum.
Ama Alparslan Arslan ile Muzaffer Tekin arasında açıklanamayacak 31 telefon görüşmesi varsa, o zaman ne yapacağız?
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Phantom of law rumuzlu üyeden alıntı
Ben Muzaffer Tekin in doğru yada yalan söylediğini iddia etmiyorum ki. Ben objektif olarak davayı izlemekteyim. Siz ise hükmü en başından daha iddianame bile yok iken verdiniz. Sanıklar savunma yapmıyor sadece saldırıyor abuk saptamanızdan sonra ben size yanıt vermekteyim. Görmezden geldiğiniz çok açık ve sabit bir gerçek daha var. Bu konuyu ısrarla göz ardı ediyorsunuz. Danıştay saldırısı ile ilgili dava görüldü ve bir hüküm verildi. Şu an malum olduğu üzere Yargıtay incelemesinde. Doğal olarak beğensenizde beğenmesenizde ortada bir mahkeme hükmü var. Bu mahkemede bu ilişkiler değerlendirildi. Karar alınırken tüm bu yazdığınız ilişkilerde dosyada vardı. O zaman yazdığınız çarpıttığınız alıntılar ne kadar anlamsız kalıyor farkında değilsiniz. Yargıtay bu kararı onar ise ne olacak?
Adam Alparslan Arslan ile görüştüğünü inkar etmiyor aksine kabul ediyor. 31 adet olduğu iddiasının detayını ve bu görüşmelerin tam olarak tarihleri nedir siz yazabilirmisiniz. Ben bu bilgiye ulaşamadım. Siz bu bahsettiğiniz 31 adet görüşmenin detayı konusunda hangi bilgiye sahipsiniz. Varsayalım ki görüştü. Bu görüşmelerin içeriğinde danıştay saldırısına dair bir emare yada suç kanıtı olsa Ankara daki Mahkemede bu görüşmeler göz ardı mı edildi diyorsunuz?
İ
Sayın SDT 23
Size istediğiniz Yanıtı verdiğim çok açık değil mi? BU yanıtı beğenmiyor iseniz,
Nasıl bir yanıt istiyorsunuz? Sizin istediğiniz gibi mi? Yani yalan söylüyor yada söylemiyor gibi. Bunu ne siz nede ben söyleyebilirim. En azından haddime değil. Bilmem veya bilmenizde mümkün değil. Ama bu bağlantıların Ankara Ağır ceza mahkemesince araştırıldığı ve hükme bağlandığı çok açık ve sabit bir gerçek.
Ne yapacağız şimdi. Sizin fikrinize uygun olmayan mahkeme kararını yok mu sayacağız?
Çelişki arıyorsanız bakın bir link daha yazıyorum.
Sizi ilgilendirmeyecek ama olsun. Benimki bir umut işte.
http://yhs.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=16706
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
En baştan başlayalım:
Bir kişi suçluluğu ispatlanana kadar masumdur. Neden böyle hiç düşündünüz mü? Çünkü bir şeyin varlığını ispatlamak kolaydır, yokluğunu ispatlamak zordur. Kişinin suçlu olduğunu iddia eden suçun varlığını ispatlayacak, iş bitecek.
Suçsuz olduğunu söyleyenin ispat işi daha zordur, bazen mümkün de değildir.
Yani bir kişinin suçlu olduğu kolaylıkla ispatlanabilir, suçsuz olduğu ise dolaylı yollardan ispatlanabilir. Veya bazen ispat mümkün değildir. Özellikle bir kişinin azmettirici olup olmadığı konularında. Bir kişi azmettirici olmasa da, o kişinin azmettirici olmadığını ispatlayamazsınız. Ama azmettirici olduğunu ispatlayabilirsiniz. Azmettirici olduğunu ispatlayıncaya kadar da azmettirici olduğunu söyleyemeyiz.
Şimdi bir örnekle devam edelim.
Hiç birimiz fil görmemiş olalım. Bir karanlık odada bilmediğimiz bir şey var. Ankara'daki savcı karanlık odaya giriyor, hortumuna dokunuyor, "içeride bir hortum var" deyip çıkıyor. Ankara'daki hakim de hortum olduğunu onaylıyor.
Daha sonra Ergenekon savcısı diyor ki, "içeride hortumdan fazlası var. Yelken gibi kulaklar olduğu yönünde iddialar var. Fil diye bir hayvan varmış, bunun hortum şeklinde bir burnu, yelken kulakları var. Ben gireyim, ışıkları yakayım siz de yelken kulakları görün. Ya da bir fotoğraf makinesiyle yelken kulaklarının fotoğrafını çekeyim."
İçeride sadece bir hortum da olabilir. Hortum ile birlikte yelken kulaklar da olabilir. Bu hortum ve yelken kulakların file ait olduğu kesin olmayabilir. Ama yelken kulaklar da varsa içeride bir fil olduğuna dair şüphemiz artar, araştırmaya devam ederiz.
Şimdi çıkıp diyorsunuz ki, "içeride hortum olduğu karara bağlandı. Neden buna saygı duymuyorsunuz? Daha fazlasını araştırıyorsunuz?"
Oysa içeride yelken kulaklar olduğunu, fil olduğunu iddia edenlere şans verilse, "hadi git, ispatla" dense, bunlar ispatlayamazsa yelken kulakların veya filin olmadığına dair kanaat daha da güçlenecek. Ama bunlara engel olunduğunda bu kez "acaba yelken kulaklar, veya koca bir fil var mı?" kuşkusu orada hep olacak.
31 telefon görüşmesini ben de basından takip ettiğim kadarıyla savcının iddiası olarak biliyorum. Son verdiğiniz Cumhuriyet haberine kadar Muzaffer Tekin'in bunu net bir dille yalanladığını okumamıştım.
Savcı diyor ki: 16 kasım 2005 tarihinde Danıştay saldırısından 6 ay öncesinde Muzaffer Tekin ile Alparslan Arslan bir telefon görüşmesi yaptı. Bu tespit ettiğimiz 31 görüşmenin sonuncusuydu.
Cumhuriyet haberine göre Muzaffer Tekin diyor ki: Alparslan Arslan'a en son bir kandil mesajı attım, bu da Danıştay saldırısından 9 ay önceydi.
(9 ay öncesindeki kandil Regaib Kandili olmalı. Regaib Kandili'nde mesajlaşan iki kişi onu takip eden Miraç ve Berat kandillerinde, Kadir gecesinde ve Ramazan bayramında mesajlaşmadılar mı?)
(Ayrıca Cumhuriyet gazetesinin, kendi avukatlarının gündeme getirdiği el bombalarından haberde bahsetmemiş olması da enteresan)
Neyse, bu parantez içindeki durumları da dikkate almadan devam edelim.
Hiçbirimizin elinde mahkeme zabıtları yok. Kelime kelime ne söylendiğini bilmiyoruz. Gazete haberleri de gazetelerin kendilerine göre cımbızladıkları kısımlardan oluşuyor. Mahkemeye iddia makamının ve sanıkların sundukları diğer belgelere de sahip değiliz.
Bildiğimiz tek şey savcının bir iddiası var. Muzaffer Tekin'in bir yalanlaması var.
Kim haklı? Bunun açığa çıkması çok kolay. Telefon kayıtları mahkemeye sunulacak.
Eğer 16 kasım 2005'te yapıldığı iddia edilen telefon görüşmesiyle diğer 31 telefon görüşmesinin olduğu ortaya konursa, "odada yelken kulaklar"ın da olduğu ortaya çıkacak. Daha "fil var" diyemeyeceğiz, ama fil olduğuna dair kuşkularımız kuvvetlenecek.
Eğer bu görüşmelerin olduğu ispatlanırsa Muzaffer Tekin'in yalan söylediği bir şeyler gizlediği yönündeki şüphelerimiz artacak.
Dikkat ederseniz "eğer" diyorum. Tam tersine
Eğer bu telefon görüşmeleri olmadıysa, yelken kulakların olduğuna dair önemli bir delil bulunamamış olacak. Yelken kulakların olduğuna dair şüphemiz azalacak. Yelken kulakları ve fili başka yerde arayacağız.
Yukarıdaki koşullu önermelerime dikkat edin.
Şu anda Muzaffer Tekin ile Alparslan Arslan arasında 31 telefon görüşmesi olduğunu ben bilmiyorum, olmadığını siz bilmiyorsunuz. Savcı bunu iddia ediyor.
Savcı bunu ispatladığı zaman şüpheli durumda olan Muzaffer Tekin hakkındaki şüphelerimiz kuvvetlenecek.
Savcı bunu ispatlayamazsa, Muzaffer Tekin hakkındaki şüphelerimizden biri daha ortadan kalkacak.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Şİmdi bir noktaya doğru ilerlemeye başladık. Ankara da verilmiş bir karar var. Bu konuda artık bir itilafımız yok. Sizin 31 adet konuşma var dediğiniz kayıtlar (Bazı kaynaklarda 35 adet) Sizinde yazıp kabul ettiğiniz gibi Danıştay saldırısından 6 ay önce sona eriyor. Yani bu kayıtlar Danıştay davasının görüldüğü dönemde de vardı. Yasal bir dinleme yapılmış olmasıda mutlaka mecbur yoksa kanıt olarak bir anlamı olmazdı. Konumuz bu telefon konuşmaları ise bu konuşmalar mahkeme tarafından değerlendirildi. İçeriğinde suçu kanıtlayan hangi ibaremi var sizce? Birde şu açıdan bakalım; Benim bir dostum var diyelim. Alahın her günü en azından "ne haber" diye arıyorum. Bu dostum ile yaptığım görüşmeler içinde suça ilişkin bir emare kayıt bilgi olmadan, sen bu adamla hergün görüşüyorsun diye beni suçlu yada şüpheli haline getirir mi? Ne konuştuğum önemli değil midir? Gerçekten de sizinde böyle görüştüğünüz insanlar yok mu? Bu insanlardan biri bir suça karışırsa sizde suçlu sayılabilirmisiniz? Hiçbir kaynakta bu telefon görüşmelerinde suçu kanıtlayacak konuşmalar olduğunu yazmıyor. Savcı dahi bu konuşma içeriklerindeki suçlardan bahsetmiyor. Sadece bu adam ile 31 defa niye görüştün onunla demek ki irtibatın var diyorlar. Adamda zaten yok demiyor ki var diyor. Velev ki var. Demirel in lafı gibi. "Vadıda yok diyen mi var"? İnanın çok samimiyim, bu numara taşıma kampanyası nedeni ile yaklaşık 30 saat ücretsiz konuşma hakkım oldu. 9 kasmdan bu güne Gerekli gereksiz her dostumu arıyorum. Bir tanesi Manisa'da savcı olur. Kendisi ile çok iyi dostluğum ve 12 yaşdan bu yana arkadaşlığımız dışında hiçbir iş ilişkim Hukukla veya bir dava ile ilgili bir görüşmem bu güne kadar olmadı. Bu arkadaşım bir soruşturma geçirse, atıyorum bir usulsüzlüğe bulaşmış olsa yada ben bilmeden bulaştı ise bende mi suçlu olacağım? Nerden bileyim ki? Kabul edilemez bir hukuksuzluğu veya ahlaksızlığı olduğunu duyduğum anda ilişkimde biter. İzmir'de bir Ağır ceza mahkemesi hakimi malum olduğunuz üzere basına da yansıyan bazı kirli ilişkiler nedeni ile tutuklandı. Arkadaşım mesela bu Sayın Hakim olsa idi bende mi suçlu sayılacaktım? Konuşma sayımız emin olun 35- 40 ile anlatılmaz. Tüm okul arkadaşları ile bayramda yemek yeme organizasyonu için sadece 35-40 görüşme yaptık. Şüpheye bakın. 3-4 günde 35-40 konuşma. Sizin mantığınız ile beni anında içeri atmaları gerekirdi. Yada en azından baş şüphelilerden biri ben olurdum. (Aracılık iddiası ile mesela) Ama konuşmalarımızın İçeriğini mahkemeye delil diye bile sunamazsınız. Çünkü ne suçu, tamamı dişe gelmez geyiktir.
Birde hukuken ciddi bir yanlışınız var. Ortada Danıştay davası için verilmiş karar olduğu sürece bir insanı aynı suç nedeni ile tekrar yargılayamazsınız. Yani Yargıtay bu davayı bozar ise sizin tanımınız ile filin hortumu ayağı, kuyruğuna tekrar bakılabilir. Ama Yargıtay onar ise sizin deyimizle hortum olarak kalır.
Bu nedenle bana göre çok basit 31 konuşma 35 konuşmaya takılıp kalmanızı bunu davanın baş şüphesi olarak görmenizi ve değerlendirmenizi çok mantıklı bulmuyorum ve bulamayacağım.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Sayın SDT 23
Commodore1 Tr nin son yazısından İzmir li genç bir bayan olduğunuz imasını aldım.
O zaman size çok net ve somut bir örnek daha yazacağım. İzmir Yenişehir (Tepecik) İşçiler caddesini bildiğinizi en azından duyduğunuzu var sayıyorum.
Bu cadde 24 saat canlı ve hareketlidir. Hatta en hareketli saatlerini gece 00.00 dan sonra yaşar. Bu caddede 24 saat açık olan bir kebapçı ve çorbacı vardır. Bu caddede bildiğiniz Rentacar dışında özel arabalar günlük saatlik 15 dakikalık oldukça iyi ücretler ile kiralanır. Bu adamda kendi özel arabasını kiraya veriyor.(VW Bora) Bu işi yıllardır yaparlar. Bu caddeyi iyi bilen sivil veya resmi polisler de bu caddenin yaşamını çok iyi bilirler. Bu esnaf vatandaş eylül 2006 de Buca da meydana gelen bir hırsızlık olayına iştirak şüphesi nedeni ile tutuklandı. 75 gün tutuklu kaldı. Sonrasında 2 yıl hapis ve 2000 YTL para cezası aldı. Olay şu idi. Bu vatandaşın arabasını 2 saatliğine kiralayan ve yine o caddede ikamet eden ve tanınan bir başka vatandaş Buca da Vestel bayisini soymuş. Çorba ve kebap salonu işleten bu vatandaş araba saatinde gelmediği için tam 8 defa bu hırsızlık yapan şahsı telefon ile aramış. Saat gece 12 gelmesi gereken araba sonuçta saat 02.00 de geri gelmiş ve teslim alınmış. Sonra çaldığı ürünleri satarken bu vatandaş yakalanmış. Bu vatandaşın ifadesi ile Sayın Savcı şahsın telefonun kayıtlarından gördüğü Gece yarısı saat 00.00. dan 02.00 ye kadar toplam 8 defa cep telefonu ile görüşmeyi şüpheli bulararak esnaf olan ve arabayı kiralayan vatandaş için hırsızlığa iştirakten tutuklama talep etti. Tutuklandı arabasıda emnete alındı ve 2.5 ay sonra bahsettiğim cezayı aldı. Bu ceza doğal olarak temyiz edildi. Yargıtay doğru yolu buldu ve bu kararı bozdu. Üstelik "Şüphe dışında başka hiçbir emare yoktur. Şüpheden sanık yararlanır. Sanığın hukuki durumundan suça iştirak ettiği sabit ve belirli olmadığı" diyerek kararı bozdu. Çünkü mahkemede Hırsızlık sanığı olayı her detayı ile anlattı. Mahallede olaya tanıklık eden insanlarda vardı. Ama sadece telefona dayanan basit bir şüphe ile böyle bir karar verildi. Mahkemede neden gece yarısı konuşma yapıldığı ısrarla soruldu. Hatta Sayın Hakim ifade sırasında Sözünü keserek " Hadi hadi korumayın birbirinizi, biz neler gördük" diye fırça bile attı. (CMK ile fiili muhakeme bire bir uymaz çoğu zaman) Oysa Sokak gece yaşıyor adam doğruyu söylüyordu ekmek parası bu ne yapsın? 35 yıldır aynı yerde iş yapıyor ve yaşıyor. Adam 56 yaşında ve tek bir sabıkası dahi yoktu.
Size bu kararı,duruşma tutanaklarını, ifadeleri ve Yargıtay kararını ulaştırma olanağım varsa severek ulaştırırım.
Hayat yaşayarak öğrenilen bir okuldur. Malesef doğru gibi gördüğümüz herşey gerçekte doğru olmayabilir. Öyle sandığımız herşeyde öyle olmuyor. Muzaffer Tekin danıştay saldırısı ile ilişkilidir veya değildir. Bu sadece telefon ile 31 kere görüştüğü şüphesi ile kanıtlanacak bir hukuki durum değildir. Daha somut kanıtlar gerekir. 31 defa görüşmek sadece şüphe olabilir. Şüphe sanık lehinedir.
Bu tip sosyal ilişkileri olan insanların gerçekte hiçbir uzak yakın ilişkisi olmadığı insanlar ile değil 35, 50 kere konuşma yapması bile bana abes gelmez. Son bir örnek İzmir Belediyelerinin birinde İktisat İşleri Müdürü olan bir yakınımı, bir ruhsat işinin çözümü için, partiden, meclisten(Belediye), belediyeden önemli birilerini araya koyarak hergün defalarca özel cebinden arayan İzmir de iyi bilinen kötü ünvanlı bir şahıs geçenlerde tutuklandı. Biz bayram ziyaretinde birlikte bu konunun sohbetini yaparken bizzat kendisi anlattı. "O zaman bende yanmıştım. Çünkü adam bıkmadan usanmadan defalarca beni aradı. Her defasında neden olmayacağını anlattım ve ret ettim. Allah tan kimse gelip bana bu adamla konuşmuşsun diye sormadı" dedi. Belediye de müdür veya memur iseniz özellikle meclis üyelerinin yakınlarına kapınızı telefonunuzu kapatmak pratikte pek mümkün değildir. Bu şahıslar çekinmeden sizin adınız telefonunuzu verir "ara benim adımı ver işini halleder" derler.
Sadece telefon ile Konuşulmasına şüphe ile bakmam ama konuşmaların içeriğine çok iyi bakarım. Kararımıda bu içeriğe ve somut delilllere göre veririm.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bu da Milliyet'te yer alan Veli Küçük haberi:
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi, Ergenekon davası sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, Küçük hakkında Susurluk Skandalı ile ilgili olarak ek iddianame hazırlanması isteniyor.
Kamuoyunun Küçük’ün ismini ilk kez Susurluk kazasından sonra duyduğunun anımsatıldığı dilekçede, Susurluk soruşturmasıyla siyasetçilerin, güvenlik ve istihbarat güçlerinin, bürokratların kamu kaynaklarını ve uyuşturucudan elde edilen kara paraları kullanarak, suç örgütü oluşturduklarının anlaşıldığı vurgulandı. Küçük hakkında ise Milli Savunma Bakanlığı’nın izin vermemesi nedeniyle herhangi bir adli soruşturma yürütülemediğinin anımsatıldığı dilekçede, 1999’da ÇHD’nin bu karara karşı başlattığı girişimden de sonuç alınamadığı kaydedildi.
ÇHD’nin idare mahkemesine açtığı davada, Genelkurmay’ın Küçük hakkındaki soruşturma raporunun içeriğinin mahkemece incelenmesine bile izin verilmediğinin anlatıldığı dilekçede, o dönemde ortaya atılan iddialara en azından şimdi açıklık getirilmesi gerektiği vurgulandı.
‘Sami Hoştan’la 34 kez konuştu’
Dilekçede, Küçük’le ilgili olarak araştırılması istenen bazı iddialar şöyle:
Küçük’ün Abdullah Çatlı ile defalarca cep telefonu ile görüştüğü iddia edilmiş, bu iddiaların PTT telekom kayıtları ile sabit olduğu kamuoyuna yansımıştır.
Öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal’ın iş ortağı, Susurluk davası hükümlüsü Sami Hoştan ile Küçük’ün 34 kez cep telefonu ile görüştüğü saptanmıştır.
Susurluk’taki kazadan sonra Küçük’ün Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat Camadan’ı aradığı, “Ölen adam Çatlı, Sami Hoştan geliyor, cenazeyi ona verin” dediği basına yansımış, bu bilgi yalanlanmamıştır.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Mahkeme zabıtlarının tamamı elimizde olmadığı için yayınlanan haberlere göre yorum yapıyoruz.
Birincisi 31 telefon görüşmesi tek başına tabii ki delil değildir.
Ama bir kişinin "tanımam, 1,5 yıldır görüşmüyoruz" dediği bir kişiyle 31 kez telefonla görüşmesi ortaya çıkarsa müsaade edin de kuşkulanalım.
(Çıktı demiyorum, çünkü savcının ne deliller sunduğu vs. konusunda net bilgimiz yok. "Ortaya çıktığında" diyelim kuşkulanmaya hakkımız olmayacak mı?)
Benim ilk okuduğum haberlerden savcı ile Muzaffer Tekin arasındaki konuşmada Tekin'in 31 görüşmeyi reddetmediğini, ancak bu görüşmelere dayanarak arada irtibat kurulamayacağını savunduğunu düşünmüştüm. Haberlerin veriliş tarzı öyleydi.
Sonra siz son alıntıladığınız Cumhuriyet haberinde olduğu gibi Muzaffer Tekin'in bu görüşmeleri kabul etmediğini 9 öncesindeki kandil mesajından sonra hiç bir suretle görüşmediğini iddia ettiğini söylediniz. Konuşmanın içeriği bu Cumhuriyet haberindeki gibiyse aşağıdaki sonuç çıkmaz mı?
Koşullu önermelerime dikkat edin:
Eğer
1. Muzaffer Tekin "Danıştay saldırısından 9 ay önce kandil mesajı attım. Daha sonra da hiç bir suretle Alparslan Arslan ile görüşmedim." diyorsa,
2. Ardından da savcı 16 kasım 2005 tarihinde aralarında bir görüşme olduğunu ispatlıyorsa,
bu Muzaffer Tekin'in yalan söylediğini ve birşeyler sakladığını gösterir.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Farklı açılardan bakarsak ne tanı konur?
Bu bayram bana tam 226 mesaj geldi,telefon görüşmelerini de eklersem 300 olmuştur. Şimdi bunların hangisini hatırlıyorsun derseniz 50 tane sayamam. Şayet birinin canı sıkılır da, beni de dinlemeye alırsa, ya da başkasını dinlerken bana takılırsa ve beni ya sanık ya da tanık olarak çağırırlarsa, ben de hayır böyle bir konuşma yapmadım, mesaj almadım dersem zan altındayken yalan söylemekten suçlu mu olurum, kanıtlı suç mu olur? Tek başına delil değil ben 2 kere de herhangi bir amaçla ya da tesadüfi görüşmüşsem, bu örgüt, ben de üyesi mi olurum?
Demokratik rejimi ve en önemli aracı hukuk ve adalet sistemini amaçlarına araç kullanmak isteyenlere,çiğneyenlere 70 milyona ve demokratik hukuk sistemine basın ve medyayı kullanarak küfredenlere, ben bu öfkemle telefonda küfredersem ben mi cumhuriyete ve düzene karşı eylem içinde örgütlü suçlu olurum?
Yasa 2 den fazla kişi biraraya gelince örgüt diyor.Bu nasıl mantık? Bu nedenle başta anonim şirket yöneticileri ciddi tehdit altında.Çünkü ticaret yasası 5 kişi zorunlu diyor.
Bu durum sindirme ve sektörleri ele geçirmek için kullanılıyor, ticari tripler, ticari gizlilik ifşa edilip suç teşkil ettirilip, o sektörlere zahmetsiz mantar gibi büyüyen yanlı şirketler sahip oluyor.Hatta bunlara bankalar aracılık ediyor. Kredilerde bir sorun çıkarıp çok kolay ödeme planını bozup bir gecede 36 yıllık üretime dönük bir fabrikayı batırabiliyorlar. Sen bu hukuk, TCK da ayrık tutulmuş alacak verecek davası diye yırtınsan da, haklılığın anlaşılana kadar işin, onca emeklerin yok oluyor, binlerce insan işsiiz kalıyor vb. Ekonomik çöküş genele olumsuz yansırken birileri nemalanıyor.
Okan Bayülgen geçen gün telefon dinleme üzerine bir sade vatandaş programı yaptı, milletvekili, avukat, b.sayar müh, Eminağaoğlu program konukları ve telefonla katılımcılarıydı.Hepsi iletişim konusunda ülkemizde yaşananların insan hakları ihlallerine dönüştüğünü, 600 YTL ye canınızın istediğini dinleyebileceğinizi, hatta Gölbaşı/Ankara da kurulan bir sistemle günde 20 milyondan fazla mailin süzgeçten geçtiğini söyledi de, bu somut durum ne amaçlıyor anlayamadım.
2005 te değiştirilen TCK ve 2004 CMUK yeniden düzenlenmeli, bence bu tablo hatta bu dava oradaki boşluklardan ve yanlış yorumlardan kaynaklanıyor.
Meclis tutanaklarından, bu yasalar çıkarılırken iktidar dışı komisyon üyeleri hukukçuların feryadını da incelerseniz bugünlere bu dava nasıl geldi daha anlaşılır duruma geliyor.
Savcı iddianame yazıyor, suçluyor. İddianamede yazdıkları birbiriyle çelişiyorsa, bu şüphe uyandırıyorsa, şüpheden de sanık yaralanır evrensel kuralı varsa daha neyi tarışıyoruz bu dava nasıl devam edebiliyor bunu da anlayamadım.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
31 tane görüşmenin elbette makul mantıklı bir açıklaması olabilir.
Açıklaması olmayan şey şu:
1,5 yıl boyunca görüşmedim dediği kişiyle daha sonra biri 6 ay öncesine ait 31 telefon görüşmesinin ortaya çıkması.
İnsan 1 görüşmeyi unutabilir, ikisini hatırlamayabilir, ama 31 farklı görüşme ispatlanıyorsa (koşullu önerme) ve hala kişi görüşmediğini iddia ediyorsa (koşullu önerme) o kişi yalan söylemiyor mudur?
Bu yalanın üzerine gidilmesi gerekmez mi?