-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Bir kilise olan aya irinide konser verilebilirken tarihi bir camii avlusunda aynı konser verilebilir mi!!!
Verilir Sn. commodore1tr, verilir de bu laik, demokratik Türkiye'de içkisiz konser de olsa olmaz.
Türkiye'de cami avlusu, olsa olsa bebeklerin çeşitli nedenlerle (ekonomik, sosyal, kültürel, ananevi vb.) bırakıldıkları mekanlar haline gelir. Çünkü cami avlusu sabi, sübyana ve aslında insana şevkat gösterebileceği, koruyucu, kollayıcı insanların içinde bulunduğu düşünülen mekandır.
14 yaşında kızın anasını, ardından kızı kullanan adamları görünce ve bunu takdiri ilahiye bağlama pişkinliklerine şahit olunca, büyük söylemek istemem ama sırf böyle adamlar yüzünden ben terketmek zorunda olacağım çocuğumu cami avlusuna bırakmaktan imtina ederdim.
Neyse; Dr. Nevzad Atlığ yönetimindeki İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Mısır/Kahire'de Kavalalı Mehmed Ali Paşa Camii'nin avlusunda konser verir, biz patlamış veya her an patlamaya hazır (mısır, çerez vb.) olduğumuzdan böyle şeyler yapamayız.
Selamlar,
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Ben bu aşamada pes diyeceğim ve bırakacağım...
Yeryüzünde milleti ve tarihi ile kültürü ile geçmişi ile övünmeye haklı ilk belki tek millettir Türk milleti. Bugün en gelişmiş en modern en çağdaş ülkelerin hali hazır durumu bile utanç vericidir. Hal böyleyken bugün bir kısım o yüce milletin torunları Atatürkçü olmak demek eskiye lanet okumak demekmiş gibi düşman milletlerin ağzından konuşuyor. Yine laik olmak dine muhalif olmak demekmiş gibi icra ediliyor. Oysa Atatürk'ün dediği gibi yada demiş olma ihtimaline binaen "Din lüzumlu bir müessesedir".
Türk Milleti özellikle islamı seçtikten sonra tarih yaratmışlardır. Uygarlık yaratmışlardır. Sanatıyla kültürüyle sofrası ile her şeyiyle bir uygarlıktır. Hem Selçuklu hem Osmanlı insanlığın yüz akı olmuştur. Sanırım bu milletin hatta dünyanın gördüğü göreceği son uygarlık da onlardır. Bundan sonra yeryüzünde emperyalist ve kaotik bir düzen egemen kalmaya devam edecektir.
Asgari müştereklerde buluşmak için atalarımızın maymun gaylar olduğunu kabul etmemiz gerekiyorsa bi süre daha bi yerlerde buluşamayacağız demektir.
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
''Din lüzumlu bir müessesedir'' Evet Atatürk bu sözü söylemiştir. Hem de bir kaç kere... Sadi Borak ın nılarında da bu mevcuttur .1930 da Balıkesir de söylemiştir.. Aksini söyleyende bulunmamaktadır zaten. Bu iletiniz üzerine baştan sona tekrar okudum. ''Boş verin dini'' anlamına gelebilecek bir sözcük bulamadım. Atatürk bu sözü eder etmez peşinede şunu yapıştırmış aslında bir tek bu sözü almak hatalara sürükler insanı ''Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. '' birde bu ''esas'' üzerinden düşünün derim ben... Tekke zaviye cemaat tarikat kilan dememiş... Birileri çok biliyor gibi görünüp sizi sömürmesin demek istemiş... Onlada kalmamış bakmış ortam öyle.. ( Vurun Kahpe ye yi bir daha okuyunuz) Kur'an ı Kerim i en yetkin kişilere çevirttirmiş. Kendisi okumuş okumuş ve çok net anlaşılsın bazı konular diye ''CUMA HUTBELERİ'' vermiş...
Türk ulusu her zaman başarılar yaratmıştır MÖ 2500 yıllarında da özellikle islamiyete girdikten sonra kısmı açık bir görüşe yönelik ifadedir bilimselliği yoktur. Göktürklerin devliği olmasa Uygur Tütlri Hazar Türkleri olmasa Gelip Anadolu Selçukluyu kim kuracaktı diye sorarlar insana... Kaldıki Türk ulusunun islamiyete girişi öyle lay lay lom la olmamıştır. Müslüman Arapların Türk boylarına yaptıkları akınlar öldürdükleri binlerce Türk tarihin sayfasında durmaktadır. Belki ''yalan söyleyen tarih utansın''da yoktur ... Yaklaşık dört yüzyıl sonra kanlı savaşlarla girmiştir Türkler islama. Kaldıki islam öncesi en düzgün dini yaşayan da Türklerdi... Unutulmaması gereken bir nokta da budur.
Anadolu selçuklularının muhteşemliği yanında osmanlı çok sönük kalır keşke dedikleriniz osmanlı için doğru olabilseydi... Bir kaç gerçekten muhteşem padişah zamanının görkemine bakıp ona göre konuşmak biraz tarihe ve gerçeklere haksızlık olur. Bu konulara da fazla girmemek hayırlıdır.
Osmanlı padişahlarını atalarınız olarak görüyorsanız bir diyeceğim olamaz tabiiki ''osmanlı soyu'' sınır dışı edildiğinde sizin hesapla bir tane TÜRK kalmaması gerekirdi Türkiye de.... Osmanlı'nın Türklere tarihte nasıl davrandığını düzgün kaynaklardan incelemenizi öneririm. Eğer Osmanlı Türklere önem verip bir şeyler yapmış olsaydı... 1920 lerde Anadolu o durumda olmazdı... Bir İstanbul a bir izmir e bir de anadolunun (Ankara dahil) diğer şehirlerine bakmak yeterli olacaktır... Osmanlının Türklere verdiği tek hak yaşama hakkıdır... ''atalarınızın maymun gaylar '' olması deyimi ise abesle iştigaldir. Osmanlı padişahları gökten zembille inmedi.... Hepside mükemmel değildi... Hatta çoğu ölüm korkusu ile yetiştiğinden biraz paranoyaktı... Basının devreye girmesi ile bu açıkça ortaya da döküldü... Yıldız dendi diye asılanların şehriydi istanbul... İlginçtir ben en çok boncuklu deli ibrahim i severim padişahlar arasında nedeni ise bende kalsın. Padişahlar gay dı eşcinseldi diye bir iddiam yok... Sarayda oğlancı koğuşunun olduğu ise tarihi bir gerçek. Padişah ne yapardı bilemem . Kaldıki bence çoğunun böyle bir eğilimi yoktu. Belki bir ikisi ... Ama içki içtikleride bir gerçek... Bundan neden alınıyoruz ki...
Atatürk '' kapatmayın perdeleri açın açın bizim halktan saklımız yok rakı içtiğimizi görsünler... Kapalı perdeler şüphe çeker'' derken ne ulvilik yapmış olduğunu günümüzde daha iyi anlıyorum... Rakıyla nohut iyi gider... devlet adamlığına da kimsenin helal gelmez...
Ha padişahlar içmezdi gökten zembille inmişlerdi neredeyse melektiler demek islamada insanlığa da yapılan ayıp olduğu gibi din sömürücülüğünün önde gidenidir... İçse de padişahtı... içmesede padişahtı... İçsede insandı içmesede insandı... Dindarlar mıydı değillermiydi orasını Allah bilir... Ama görsel algılamadan çıkan sonuç ne derseniz evet çoğu müslümandı.
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Atatürk '' kapatmayın perdeleri açın açın bizim halktan saklımız yok rakı içtiğimizi görsünler... Kapalı perdeler şüphe çeker'' derken ne ulvilik yapmış olduğunu günümüzde daha iyi anlıyorum... Rakıyla nohut iyi gider... devlet adamlığına da kimsenin helal gelmez.
Dünyaya çok farklı pencerelerden bakıyoruz çoook..
Biz belki atayı bu milletin elinden aldığı için rakıya şaraba ayrıca öfkeliyiz...
Siz çivi çiviyi söker rakıyla nohut iyi gider rakı kadehinde balık olsam...
Osmanlı padişahlarına zorla içki içirtmenizin alt sebebi biraz buna dayanıyor mu?
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Arkadaşlar, tarihi şu ya da bu ideolojinin gözü ile yorumlayan yayınlardan değil de nötr yayınlardan okumak daha iyidir. Şahsen ben her türlü görüşü okurum ama, ideolojik yayınlar beni bilgilendirmekten çok yönlendirmeye çalıştığı için, onları okurum ama kendi süzgecimden (ya da güvendiğim objektif kaynakların süzgecinden) geçirmeyi de ihmal etmem.
İslam öncesi Türk tarihi, sonrası ve özellikle de Osmanlı tarihi bu şekilde ele alınmalıdır. Cumhuriyet tarihi ne olacak diyorsanız, o konunun objektif yazılması aşamasına henüz gelinmemiştir. Bu sözlerimden sakın cumhuriyeti önemsemediğim, ya da olumsuz baktığım sonucu çıkartılmasın. Cumhuriyeti ve özellikle Atatürk'ü çok önemsiyorum. Ama cumhuriyet tarihi henüz objektif olarak yazılmamıştır, bazı ipoteklerin sultasından kurtulmamıştır. Okullarda öğretilen de gerek cumhuriyet öncesi gerek sonrası olsun oldukça yönlendiricidir ve gerçek anlamda tarih olmaktan çok uzaktır.
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Dünyaya çok farklı pencerelerden bakıyoruz çoook..
Biz belki atayı bu milletin elinden aldığı için rakıya şaraba ayrıca öfkeliyiz...
Siz çivi çiviyi söker rakıyla nohut iyi gider rakı kadehinde balık olsam...
Osmanlı padişahlarına zorla içki içirtmenizin alt sebebi biraz buna dayanıyor mu?
Vallahi sayın avukat hiç bir Osmanlı Padişahı ile karşılıklı oturup içmişliğim yoktur. Hem koskoca Memalik i Osmanlı padişahı nasıl zorla içireceksin... Yaşımda uygun değil onların devrine yetişmeye.. Kaldıki yetişmiş dahi olsam ben her şeye karşı muhalefet bir tipimdir. Padişhın tüm çevresi yalaka... EE ben çenemi tutamam ''tiz kellesi vurula...'' Onlar kendi keyiflerinden içmişlerdir...
Benim anlayamadığım nokta şudur ki padişahların içki içmiş olmasının neden rahatsızlık yarattığıdır? İçerse içer yahu.. kime ne ? Koskoca cihan padişahı.. Bir maşrapa bade içse ne olur ki? Rahatsızlık neden ?
Ulu önder Atatürk ise aşırı içkiden ziyade geç teşhis uzun sürede yanlış teşhisten dolayı vefat etmiştir bence... Atatürk öyle çok fazla içmezdi ki efendi efendi içer iki kadehi üç yapmazdı. Uzun mücadele vücüdunyorgun düşmesi ciddi tedavi edilememesi yanlış teşhislerin konması ve işin acısı ''hastalığı tahmin edenin'' söyleyememesi...
Rakı kadehinde balık olmak istemem amma keyiflede bir iki duble dost meclisinde içmeme karışılmasını da istemem... Ama o dost meclisimde padişah ta olmasın padişah sevdalısıda...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Benim anlayamadığım nokta şudur ki padişahların içki içmiş olmasının neden rahatsızlık yarattığıdır? İçerse içer yahu.. kime ne ? Koskoca cihan padişahı.. Bir maşrapa bade içse ne olur ki? Rahatsızlık neden ?
Benim de aklıma hafsalama sığamayan hem katı kuralları olan şeriatla idare ediliyor diyeceksin hem içki içer homoseksüellik yaparlardı safsatalarına inanmamızı bekleyeceksin. Şimdi efendim şeriat tebaya icra edilirdi padişahlar keyfe keder yaşardı dersiniz ben de inanmamaya devam ederim zira şeriatta içkiyi üreten taşıyan satan aracılık eden vs hepsi ağır şekilde cezalandırılır. Hele lutilik (homoseksüellik) adamı canından eder. Padişaha ve çilingir sofrasındaki arkadaşlarına içkiyi kim nerde nasıl üretir kimin haddidir kestiremiyorum. O zamanın tebasıyla şimdiki koyunları karşılaştırmayalım hiç isterseniz.
Bir maşrapa bade içse öbüründen de bi makas alsa? daha neler...
Osmanlı sütten çıkmış ak kaşık değil hatalarını oturup tartışabiliriz de
ama doğru yerden başlamak lazımdır. Padişah sevdalısı değilim osmanlının hatasına burdan başlardım doğru bir pencere açılmış olsaydı.
Abbas bey ben tarihin hiç bir zaman objektif yazılacağına inanmıyorum. Görüntülü ve yazılı iletişim araçları bu derece ileri gitmişken bile kimseye bir şeyi ispatlayamadıktan sonra kime neyi ispat edebileceksiniz.
Saygı ile...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Kapalı arşivler hangileriymiş diye sordum ancak yanıt bulamadım, bari yanıtı ben vereyim.
Açık olmayan arşiv yoktur. Bu konu kasıtlı ve yalan olarak olarak bazı gayri resmi tarihçilerce pompalanmaktadır.
Bakalım öyle mi?
Osmanlı Arşivleri
TBMM Arşivi
TBMM Arşivi İstiklal Mahkemeleri Dosyaları
TBMM'nin 1920-1937 arası Gizli Celse Zabıtları
ATASE (Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüdler) Arşivi
ATESE Kitaplığı
ATESE Atatürk Özel Arşivi
Cumhurbaşkanlığı Arşivi (1991'den bu yana dijital ortama geçiş amacıyla kapalıdır, belge kopyaları ATASE ve Türk Tarih Kurumu arşivinde de mevcut.)
Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi
Türk Tarih Kurumu Arşivi
Başbakanlık Arşivi
Dışişleri Bakanlığı Arşivi (Bakın burada haklısınız, araştırmacılara kapalı denecek kadar az izinlidir.)
İngiliz Belgeleri (Ta 1967'de 1939'a kadarki bizimle ilgili bütün belgeler yayınlanmıştır.)
Yabancı özel arşivlerden mesela Lord Curzon, Ryan, Balfour, Crow'a ait belgeler,
Alman Jeschke'nin araştırdığı ve kullandığı İngiliz belgeleri yanında, ABD ve İtalyan belgeleri
Yunan Askeri Belgeleri
AÇIKTIR...
Bütün bunların yanında, bu konularda yayınları olan;
ABD'li tarihçi Bernard Lewis
Rus Kızılordu kumandanı, büyükelçi Aralov
Fransız Türkolog Grammont
Hindli araştırmacı Sinha
Tunuslu bilimadamı Boudhima
Pakistanlı bilimadamı Mughul
Bulgar gazeteci Paruşev
İngiliz bilimadamı Toynbee
İtalyan yüşbaşı Makario
Alman bilimadamı Jeschke
Arjantinli yazar Villalta
Avusturyalı Mikush
Pakistanlı Fauk
Yunanlı Pallis'i de resmi tarihçi ve Kemalist olarak nitelendiriyorsanız bu sizin bileceğiniz iş...
Daha önce de tartışılmıştı, mesela İstiklal Mahkemeleri'nde, kimi gayri resmi tarihçilere göre 500.000 kişi asılmıştı. Halep oradaysa arşın burada, bu konudaki TBMM arşivi 1973'den beri açık. Üfürmek yerine, bu konuda araştırma yapan ve bulgularını yayınlayanları , hoşunuza gitmediğinden "resmi tarihçi" olarak yaftalayacağınıza, gidin araştırın, varsa belgeli bir iddianız ortaya koyun. Bu konuda mevcut iktidar rüzgarı da sizden yana...
Ama bütün bunlar ortadayken yapılan özetle şu;
Çeşitli sebeplerle Cumhuriyete diş bileyen, bir dönem devrimci kadrolar içerisinde yer almışken, devrimin hızına yetişemeyip ıskartaya çıkmış kimi şahsiyetlerin, kıskançlık ve husumet kokan, çoğu zaman kendilerini aklamak için gerçekleri çarpıtan, kendi içlerinde bile çelişen, diğer belgelerle sağlaması yapılmayan hatıratlarında yer alan iddialarla kurucu kadroya ve Cumhuriyet'e dil uzatmak. Hadi bunları da kabul edelim.
Bir diğer metod, artık hayatta olmayan ve iddialara cevap verme imkanı kalmamış kişilerden şifahi alıntılar yapmak. (Mesela; "İsmet Paşa bir söyleşimizde bana demişti ki; ben Cumhuriyet'e düşmanım." :))
Bir diğer ve en yaygın kullanılan metodsa, zıvanadan çıkıp, açıkça, yalan, yanlış, düzmece cihetine sapmaktır. Mesela Müftüoğlu'ndan örnek verdim. İddialarının altında kaynak olarak Halide Edip'i görünce "vay be" dersiniz. Biraz kafanız çalışıyor da o kaynağa bakmak aklınıza gelirse, ya kaynakta o kabilden birşey söylenmediği, ya o kaynakta hiç öyle birşey söylenmediği ve hatta kaynak olarak gösterilen kaynağın gerçekte hiç olmadığını görürsünüz.
Durmak yok, gayri resmi tarihçi olmaya devam.
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Benim de aklıma hafsalama sığamayan hem katı kuralları olan şeriatla idare ediliyor diyeceksin hem içki içer homoseksüellik yaparlardı safsatalarına inanmamızı bekleyeceksin.
Bu konuya benzer bir tartışma forumlarda yaşanmıştı, ben de Halil İnalcık, Niyazi Berkes,İlber Ortaylı'ya karşı, Ahmet Akgündüz'ün bazı fikirlerini savunmuştum:mahcup:. Orada yazdıklarımın halen arkasındayım. Ancak şeriat idaresiyle, saydığınız fiilleri gerçekleştirmenin ne gibi bir pratik çelişkisi var. Mesela son 1 yıl içerisindeydi sanırım, Tahran Emniyet Müdürü bir eve yapılan baskında, aynı yatakta 6 kadınla yakalanmıştı. Yoksa şeriat, grup sekse izin veriyordu da biz mi bilmiyorduk...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı
Ancak şeriat idaresiyle, saydığınız fiilleri gerçekleştirmenin ne gibi bir pratik çelişkisi var?
Mesela son 1 yıl içerisindeydi sanırım, Tahran Emniyet Müdürü bir eve yapılan baskında, aynı yatakta 6 kadınla yakalanmıştı. Yoksa şeriat, grup sekse izin veriyordu da biz mi bilmiyorduk...
Olayın iç yüzünü bilemem ama neticesi için tahminim var :)
Hiç bir hukuk sistemi sıfır suçu sağlayamaz bu nedenledir ki her suça bir ceza takdir edilir. Şimdi cezanın ağırlığı itibariyle İran'daki grup seks sayısı ile Türkiye veya başka bir ülkedeki sayı karşılaştırılabilirmi? Aynı şey cinayet, hırsızlık vs. gibi suçlar için de geçerlidir.
Tezim sadece Osmanlı içindi. İdaredeye ve tebaya hukuk aynı şekilde uygulanırdı aksini ispata yarayacak bir kanıt yok elimizde hatta gayri müslim teba ile padişahın kadı önünde yargılanırken ceryan eden hikayeyi bulup okumanızı biliyorsanız hatırlamanızı tavsiye ederim. Ben tüm osmanlı padişahlarının kefili değilim elbet ama Yavuz Sultan Selim'in bile içtiğini iddia etmek dağıtmışlığın daniskasıdır bu örenekten sonra ne 4. Murat'ın ne deli İbrahim'in içki içtiğine inandıramaz kimse beni. Zira Yavuz Sultan Selim Hicazı fethederek halifeliğin Osmanlıya geçmesini sağlamış "Hakimul harameyn" (Harameyn'in hakimi) diye iltifat edenlere kızarak "Hadimul harameyn" (Harameynin hizmetçisi) diye düzelttirmiştir. Batı kaynaklı tarih verilerini Abbas beyin dediği gibi akıl mantık ve inanç süzgecimden geçiririm uyarsa okeydir uymazsa hadi ordandır :)
O devirle bu devir kıyasa bile gelmez insanların hali ortada zekat ve sadaka paraları duvarda sahipsiz kaldığı bir dönemden 10 kuruşun yerde 10 dakika beklemediği, borcun tavan yaptığı, kimsenin komşusunu tanımadığı kimsenin kimseye acımadığı her dakika suç işlendiği yapanın yanına kar kaldığı bir devire. Bir devri karalarken insaf ölçülerini aşmadan somut örneklerle iyi kötüyü ayrı kefelerde tartıya koymalıyız ağır gelmesi için de hile yapmamalıyız :)
Kalın sağlıcakla benden bu kadar...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Benim de aklıma hafsalama sığamayan hem katı kuralları olan şeriatla idare ediliyor diyeceksin hem içki içer homoseksüellik yaparlardı safsatalarına inanmamızı bekleyeceksin. Şimdi efendim şeriat tebaya icra edilirdi padişahlar keyfe keder yaşardı dersiniz ben de inanmamaya devam ederim zira şeriatta içkiyi üreten taşıyan satan aracılık eden vs hepsi ağır şekilde cezalandırılır. Hele lutilik (homoseksüellik) adamı canından eder. Padişaha ve çilingir sofrasındaki arkadaşlarına içkiyi kim nerde nasıl üretir kimin haddidir kestiremiyorum. O zamanın tebasıyla şimdiki koyunları karşılaştırmayalım hiç isterseniz.
Bir maşrapa bade içse öbüründen de bi makas alsa? daha neler...
Osmanlı sütten çıkmış ak kaşık değil hatalarını oturup tartışabiliriz de
ama doğru yerden başlamak lazımdır. Padişah sevdalısı değilim osmanlının hatasına burdan başlardım doğru bir pencere açılmış olsaydı.
Abbas bey ben tarihin hiç bir zaman objektif yazılacağına inanmıyorum. Görüntülü ve yazılı iletişim araçları bu derece ileri gitmişken bile kimseye bir şeyi ispatlayamadıktan sonra kime neyi ispat edebileceksiniz.
Saygı ile...
Osmanlı imparatorluğu monarşiyle idare ediliyordu. şeriatle değil.. Yavuz Sultan Selim'den başlayan Halifelik devrinde az çok değişiklik olmuşsa ;duraklama-gerileme dönemi içerisinde de din sınıfı denile Ulemanın-müftünün( İşin komiği din sınıfı islama aykırı) yetkisinin artırılması devleti şeri yönetime dogru götürmüşse de agırlıklı olarak örfi hukuk baskın bir yönetim uygulanmıştır. İslam ağırlıklı bir ''hukuk''düzeni olmasına karşın asla şeriat olmamıştır. Zaman zaman padişahların isteği veya bazı zorlamalarla şeri hükümler çıkarılmıştır o kadar. Yani osmanlı şeriate dayalı bir din devleti değil devlete dayalı bir din devletidir... İkisi arasında büyük bir fark vardır....
Zinadan asılan hırsızlıktan eli kesilen hiç olmadığı gibi şeriatin müslüman dışındaki kişilere ait katı hükümleride hiç bir zaman uygulanmamıştır.
Kaldıki iki önemli olaya bakarsak IV. Murat ın içkiyi kesin yasaklaması içeni öldürtmesi ilk dikkate değer olaydır. 1623-1640 yıllarında hüküm süren bu padişah sizin değiminizle zaten olmayan şeriatten dolayı mümkün dahi olamayan içkiyi neden yasaklar ki? Olmayan şey yasaklanır mı!! Kaç meyhanenin basıldığı kaç kişinin asıldığının haddi hesabı yoktur !! İyide meyhane ne arıyordu şeriat varsa !!! Tarihin garip bir cilvesi Bekri Mustafa nın da IV. muratla aynı çağda yaşaması olsa gerek... Biri içki içeni asın diyor ... öteki ayık bile dolaşmıyor... Birde anektot vardır ki evlere şenliktir daha yalanlayanı olmayanını görmedim...
''Mustafa Üsküdar iskelesinde kayıkçılık yaparken, bir gün Sultan Murad ile Sadrazam Bayram Paşa tebdil gelirler ve mahsus koca ayyaşın kayığına binerler, sahilden bir hayli açılınca, kayıkçı rakı destisini dikip birkaç yudum içer.
Sultan Murad:
- Baba destiyi uzat, bir yudum su da ben içeyim! der.
Mustafa, güler:
- Sen içemezsin oğul, içindeki su değil, rakı! der...
Padişah:
- Niye içemeyelim? deyince
-Tahammül edemezsiniz, belli olur, hem kendinizi hem beni yakarsınız!., der. Beriki ısrar edince destiyi uzatır... Yol aladursunlar, desti elden ele dolaşır... Bir ara Sultan Murad:
- Baba, sen Padişah yasağından korkmaz mısın?., diye sorar...
Bekri Mustafa:
-Korkarım, amma Padişah beni burada nerden görecek? der.
Padişah:
- Ya ben haber verirsem? deyince
- Veremezsin, sen de içtin, kellelerimiz beraber düşer! cevabını verir. Bunun üzerine çakır keyf olan hükümdar:
- Ya ben Padişah, bu adam da Sadrazam Bayram Paşa ise!., deyince, Bekri Mustafa kürekleri bırakıp kahkahayı atar:
- Seni köftehor... Ben demedim mi tahammül edemezsin diye!. Şunun şurasında iki yudum rakı içtiniz, biriniz Padişah, biriniz vezir olmağa kalktınız!, der!"
Tarihin komik bir olayıda bu ayyaşların piri Bekri Mustafa bir türbede yatmakta ve ziyaretçi akınına uğramakta adaklar aadanıp dilekler tutulmaktadır... Artık ne diliyorlarsa şarap parası mı içecek bir yaren mi... bilinmez... Komik olan ermiş muamelesi görmesidir... Anla halimizi.....
İkinci önemli olay Lale Devridir... Lale devrinin en büyük şairi kimdir ? Nedim dir. Nedim ne demektir ?Nedim ,şarap içmeye eşlik eden, içki sofrasında yarenlik eden kişi demektir. EE Nedim de bunun hakkını vermiştir... Hemde Padişahla padişah huzurunda... ( Bu arada Nedim malasıdır gerçek adı Ahmettir Ahmet...)
''Yoktur güzelde bir vefa, nicedir türâbım kahrından
Doldur ey saki bir bade, içeyim ben de günâhından
Lâldir cananın lebleri, cama düşsün al gölgeleri
Üfle neyzenim yıkılsın meyhane mahur makamından
Canımdan vaz geçerdim, olmasa idi gamzeleri
Geceleri sarhoş eder, çıkmaz aklımdan handeleri
Benim günahım var ise, şarabın yoktur saki doldur
Doldur ey saki sevdiysen...
Lale devri osmanlının şarap tüketimini kırdığı yıldır... Şeriat ha...
Bir de şu var tabiiki şeriat olan yerde bu kadar çok meyhane ne arıyordu ?
"Eski Galata'da çok sayıda meyhane vardı. Meyhanelerin egemenliği tabiatıyla akşam saatlerinde başlardı. Meyhaneler o zamanın kanunlarına göre alaturka saatle 1.30'a kadar açık kalabilirlerdi. Bu saat aşılırsa ağır cezalar vardı. Ancak meyhanecinin açgözlülüğü ya da müşterilerin bir türlü gitmek istememelerinden dolayı kanuni süre çok zaman aşılırdı. Bu meyhanelerde çok miktarda duziko (rakı) ve mastika (sakız rakısı) tüketilirdi. Kapanma saatine yakın meyhaneci son mezeleri getirip hesapları toplardı. Bu son meze genellikle pastırma veya sahanda kaşar peyniri olurdu. Son mezenin servisi müşteriye kibarca gitme vaktinin geldiğini hatırlatırdı" 1830'ların İstanbul'unda Yedikule, Samatya, Kocamustafapaşa, Langa, Kumkapı, Fener, Balat, Galata, Ortaköy Arnavutköy, Tarabya, Büyükdere, Çengelköy, Üsküdar ve Kadıköy meyhaneleriyle ünlü olan semtlerdi.'
Meraklısına bir dip not... Rakının Şarabı geçtiği yıllar 1850 lerdir Osmanlıda... Şeriatte varmış ama idare edin...
Hadi hiç bir kaynağa inanmıyoruz. Atatürk ün , Kazım Karabekirin, Selih Bozok un anılarına bakmak yeterlidir. 1901 den sonre neler yapıyorlarmış istanbul da...
Israrla dediğimi bir kez daha söyleyeyim Osmanlı Padişahlarının cinsel tercihlerini bilemem öyle ilişkiye şu girdi bu girdi demek elde yeterli kanıt olmadan ayıp olur ve yakışık almaz. Oğlancılar koğuşunun olduğu ise tarihi bir gerçektir...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Sayın commodore1tr siz bir deryasınız sağlığınıza
saygılarımla
Bunu icad eden bir pir
Akşamleyin iki, sabahları bir
Artık eksilmesin, aksın dökülmesin
Allah kimseyi meyhanesiz
Memlekete düşürmesin (Alıntı)
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Arkadaşlar, tarihi şu ya da bu ideolojinin gözü ile yorumlayan yayınlardan değil de nötr yayınlardan okumak daha iyidir. Şahsen ben her türlü görüşü okurum ama, ideolojik yayınlar beni bilgilendirmekten çok yönlendirmeye çalıştığı için, onları okurum ama kendi süzgecimden (ya da güvendiğim objektif kaynakların süzgecinden) geçirmeyi de ihmal etmem.
İslam öncesi Türk tarihi, sonrası ve özellikle de Osmanlı tarihi bu şekilde ele alınmalıdır. Cumhuriyet tarihi ne olacak diyorsanız, o konunun objektif yazılması aşamasına henüz gelinmemiştir. Bu sözlerimden sakın cumhuriyeti önemsemediğim, ya da olumsuz baktığım sonucu çıkartılmasın. Cumhuriyeti ve özellikle Atatürk'ü çok önemsiyorum. Ama cumhuriyet tarihi henüz objektif olarak yazılmamıştır, bazı ipoteklerin sultasından kurtulmamıştır. Okullarda öğretilen de gerek cumhuriyet öncesi gerek sonrası olsun oldukça yönlendiricidir ve gerçek anlamda tarih olmaktan çok uzaktır.
Kısmen katılıyorum amma şurası gerçekki özellikle 1876 dan sonra hatta 1848 den sonra ki Osmanlı tarihi ve günümüz tarihi daha bir objektiftir. Padişah tarihçisi sultasının kırıldığı yıllardır bu yıllar Özellikle başlangıçta Fransa Daha sonra İngiltere Almanya ve Rusya nın ''özel meraklarıyla'' daha bir bilinir hale gelmiştir. En azından karşılştırmalı bakma olasılığı ortaya çıkmıştır. Bir olay dört beş kaynaktan doğrulanır olmuştur.
Osmanlı tarihi ise padişahlar tarihi olmuştur aslında. Örneğin bir çağı kapatıp bir çağı açan İstanbul'un Fethi tarihini ele alırsak 1453 te İstanbul ve çevresi haricinde dev Osmanlı İmparatorluğu'nda ne olduğu hakkında bilgi var mıdır ? Örneğin Kayseri'de Ankara'da ne olmuştur ? Diğer sınırlarımız da ne vardır ? Serhat boylarında olay nedir ? 1453 te Osmanlı'nın nüfusu kaçtır ? Bilirmisiniz ki Osmanlı zamanında ki depremleri biz 250 sene İngiltere kaynaklarından biliriz... Çarlık Rusyası sınırlarında ne olduğu Rus kaynaklarından bellidir... Ama şurası da ayrı bir gerçektir ki Osmanlı'nın padişah arşivleri çok iyidir hem de çok... Devlet arşivi olarak çok dikkate değer arşivler olduğu şüphesizdir. Amma...
Örneğin konumuz 'içkici padişahlar'' olduğuna göre ''meşhur''padişahımıza bakalım.. yani IV. Murat a ... IV. Murat nasıl öldü? Neden öldü? Tüm batılı kaynaklara göre sayın Av.Engin Oğuz ''çıldıracak'' ama sirozdan ölmüştür... Osmanlı tarihçilerine göre ise ''Damla'' hastalığından... Acaba hangisi doğru dersiniz? İşin komiği hangisi doğru olursa olsun tıbben kabul edilen ikisinin de ''içki'' hastalığı olduğu ağırlığı... Teki cigere teki guatr a...
Haydi sigarasız günler...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Padişahlar içiyo ve eşcinsel...
Şeriatla idare edilmiyor...
Nefret etmemiz için bir sebep yok demek.
Siroz (içki) hastalığını ben ilk okulda öğrenmiştim eminim herkes öyledir.
Arşivlerin halktan gizlenmesi haklı sebeplere dayanıyormuş...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Padişahlar içiyo ve eşcinsel...
Şeriatla idare edilmiyor...
Nefret etmemiz için bir sebep yok demek.
Siroz (içki) hastalığını ben ilk okulda öğrenmiştim eminim herkes öyledir.
Arşivlerin halktan gizlenmesi haklı sebeplere dayanıyormuş...
Sn. Oğuz ne kastettiğinizi ben anlayamadım biraz daha açabilir misiniz?
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Elbette...
Şanlı tarihimize dil uzatanlar genellikle teokratik bir rejim olmasına alınırlar sanırdım. Commodore'nin açıklamalarından Osmanlının şeriat devleti olmadığını padişahların Şimdi kişisel tercihine bırakılan çağdaş insan gibi içki içip eşcinsel ilişkilere girdiğini,
Sirozun bir içki hastalığı olduğunu bu hastalıktan ölen padişahın olduğunu
öğrendik ve karşılıklı olarak atalarımızdan geçmişimizden nefret edilecek bir durum olmadığı hakkında mutabık kaldık.
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Çok sevdiğim bir ÇİN ata sözü vardır.
TANRI BENİ BENDEN KORUSUN diye..
Bir de bir cümle vardır sevdiğim. Bunu çoğu kişi DEYİM veya ATASÖZÜ sanır. Bir kısmı Ahmet Ümit'in bir öykü kitabı sanır bir kısmıda televizyon dizisi.. Ama Ahmet Ümit in öykü kitabı olarak ilk dilimize girdiğini sananlarda dizi sananlarda neden bu sözün 1970 lerde de daha öncede sonra da olduğu sorusunu yanıtsız bırakırlar . Öyle ya Ahmet Ümit bu ''CÜMLE'' nin kitabını 2002 de yazmış bu ''CÜMLE''nin dizisi 2004 te çekilmiştir. Ama bu ''CÜMLE'' daha öncede çok daha önceden de vardır... Aslında bu cümle çoğunluğun sandığı gibi bir ATASÖZÜ veya DEYİM de değildir... Desek desek DEYİMLEŞTİRİLMİŞ BİR ROMAN SÖZCÜĞÜDÜR. Faust ta geçer ...
ŞEYTAN AYRINTIDA GİZLİDİR
Aslında Çin atasözünün de bu roman deyişinin de tam öyküsünü yazmak isterdim ama ne burası yeri nede yer bulunsa benim mecalim var anlatmaya... Onun için merak eden arasın bulsun okusun...
Konu neyken nelerden bahsettiğimin farkındayım. Bunun nedenide iletileri sıkı sıkıya takip ettiğimden vardığım noktadır. Çinli ne halt yiyiyorsa kendisinin yediğini keşfettiği an; Faust anlaşma planlarının en ince ayrıntılarında ruhunu sattığı an uyanarak bu sözleri söylemiştir... E buraıda ilginç bir hal almıştır. Diğer bazı forumlarla birleşince gerçekten ilginç bir hal almıştır....
''padişahlar içiyo ve eşcinsel...'' cümlesi gerçekten çok tahrik edici ve söylenmediği halde söylendi kabul edilmeside ayrıca düşündürücü...
''padişahların her çağdaş insan gibi içki içip eşcinsel ilişkilere girdiğini..'' İNANILAMAZ BİR CÜMLE Buradan anlamamız gereken nedir . Demek ki ben çağdaşım diyen herkes içecek eşcinsel ilişkiye girecek... Kişinin çağdaşlığa bakış açısı...
''Biz belki atayı bu milletin elinden aldığı için rakıya şaraba ayrıca öfkeliyiz...'' diyeceksiniz peşinden... ''Benim de aklıma hafsalama sığamayan hem katı kuralları olan şeriatla idare ediliyor diyeceksin hem içki içer homoseksüellik yaparlardı safsatalarına inanmamızı bekleyeceksin.'' diyerek bir padişahın içki içiyor olmasının ifade edilmesine GEÇMİŞİMİZE ATAMIZA SAYGISIZLIK OLARAK GÖRECEKSİN... YANİ ATATÜRK E AYYAŞTI SİROZDAN İÇKİDEN GİTTİ DEMEKTE SAKINCA GÖRMEZKEN PADİŞAHLARA KOKLARDI DEMEK BİLE HAKARET OLACAK...
Şimdi bu ''ayrıntıda ki şeytanların'' bir kısmını açığa çıkarttıktan sonra toparlarsak. (Hepsini yazmaya kalksak bir bukadar dah forum olur... )
Ben hiç bir yerde tüm padişahlar içiyordu, hepside homoseksüeldi demedim. Demem de... Mesleği gereği belge ,delil, kanıt ile ifadelerini desteklemasi gereken kişinin tek dayanağı ''yalan söyleyen tarih utansın'' dan öteye geçmez ve sadece ''öylesine'' yazılırken, ben tüm tarihi belgeleri , lale devrini, Lale devri şairini, Osmanlıda ki 1700 lerden sonra ki meyhaneleriyle, IV.Murat ıyla belgeli verdim... Özetle osmanlı padişahlarından içenler hemde sıkı içenler olduğunu söyledim...
Gene resmi Osmanlı arşivinde ''oğlancılar koğuşu'' olduğunun altını çizdim. Padişaha yakın bir çok divan edebiyatı şairinin Oğlanlık üzerine şiir yazdığını hatta iki vezirin bu oğlanlara aşık olduğunu bildiğim halde yazmadım. Sarayda olan ve tamamı ''parlak ve hadım edilmiş'' oğlanlardan oluşan oğlancılar koğuşu nedeniyle bir kaç padişahın bu tip ilişkiye girmiş olabileceğini söyledim. Ancak bu konuyu ''tarih''olsa bile kişisel tercih nedeniyle fazla irdelenmemesi gerektiğini (kendimce) söyledim...
Bu kadar açık ve kırıcı olmamaya saygısızlık yapmamaya çalışarak gerçekleri ortaya koymama çalışmama rağmen gelen tepki ''padişahların her çağdaş insan gibi içki içip eşcinsel ilişkilere girdiğini'' söylediğim ve bu konuda nasıl olduysa anlaştığımız!!olunca şaşırmamak elde değil... İlk atasözü ne kadar da doğru... Bir Avukatın çağdaşlığı böyle yorumlaması anlaşılır inanılır gibi değil... Sanırım başka bir şey demek isterken sözcüklerin oyununa geldi kelime cambazı olması gereken avukatımız... Ne demek HER ÇAĞDAŞ İNSAN İÇKİ İÇER VE EŞCİNSEL İLİŞKİYE GİRER... değil mi sayın avukat... Ki avukatlar çağdaşlığı savunmak zorundadır... Kadı varken avukata ihtiyaç olmaz... Pozitif hukukta savunmana ihtiyaç vardır.. Kadıyı kafalamaksa kolaydır...
Ulu önder Maraşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün içki içtiği bir gerçek... Çok ''özellikli yemeklerde'' bir iki kadeh şarap, ama kendi sofrasında kesinlikle RAKI... Ne büyük bir lider ki içki içtiğini asla gizlemiyor... Hatta anılarında 1900 lü yılların başında Harp Okulunda iken Beyoğlu Karaköy arasında nasıl içtiğini bile anlatıyor... 1930 lu yıllarda siroz kısmi tedavi edilebilen ve iyi bir tedavi iile yaşamın 10-15 sene uzatılabildiği tıbbi gelişmelerin olduğu yıllardır. Nitekim Atatürk'ün gecikmiş teşhisine rağmen 7-10 senelik bir yaşam yaşayabileceği ortadadır. Ancak Ulu önder Biraz da Hatay meselesi yüzünden Ölümle açıkça dans etmiştir. Tedavisi azıcık olumlu yöne gidince her şeyi bırakıp Mersin e adanaya gitmiş... Kış vakti de Bursa ya gidip Vals yapmıştır... Bunlar sonun başlangıcı olmuştur... Bu akıl almaz hastalık Atatürk ün çocukken geçirdiği hastalık, kırılan kaburgalarının karaciğerde açtığı tahribat gibi olumsuzluklarlada birleşince acı son kaçınılmaz olmuştur.... Bir Ulus kuran dev sonsuzluğa intikal etmiştir... fikri yanlızlık büyük bir sevgi ile.... Ben her 10 Kasım da Atamın şerefine rakı içerim... leblebi ile... bu benim ritüelimdir... İsterse o 10 Kasım ramazana denk gelsin... Atamın ruhuna içerim... Günahsa da kabülümdür... Ama günahsa da unutmayın ki o günah Allahla benim aramda... SİZE NE ?
Osmanlının bazı padişahlarına gelince içtiklerini sakladıklarını sanmıyorum.... Ama tarihçileri pek yansıtmamıştır . Ancak yanında ki şairler ve hatta bizzat kendilerinin yazdığı şiirler içtiklerinin bizzat kanıtıdır. SALTANAT sürenlerin içmemesi zaten pek düşünülemez. Ayıp olan kendisi içtiği halde içenleri öldürtmeye kalkan bazı densiz padişahlardır. Osmanlı padişahlarının içmesi de tamamen kendillerini bağlayan bir olaydır. O da Allah ile kendi aralarındadır. EEE oldumu size BİR SİZE NE ? Daha !!!
Günümüzdeyse garip olan dinin direğini içkiye dayayıp Allah la kul arasına giren aymazların varlığıdır... Hele bunlar Atatürk ü içkici olarak görüp bunu lanse etmeye çekinmeyen kişiler olup padişahlara yanlışlıkla alkol kokladı diyince küplere biniyorlarsa... Padişahlar şanlı tarihimiz... hepsi pür-ü pak... Atatürk ise tarihte yok sanırım ''şanlı ''bölümümüzde... Aslında işin gerçeği 36 sını toplasan bir Atatürk etmeyeceğidir... Ama osmanlı şanlı tarihimiz... Atatürk içkici... Zaten ben günümüzde bir çok kişiyide anlamadım gitti... Atatürk ün sarhoş kafayla kurduğu Cumhuriyeti ''Ayık''kafayla yönetememek.... anlaşılır gibi değil...
Osmanlıyı inkar etmemek lazım ama çok fazla da abartmamak gerekir... Yaşamış en büyük uygarlık sagsatalarıyla kendimizide bize inanabilecekleride kandırmayalım... Uygarlığa da bakın... Uygarlığın en büyük yayılma unsurlarından olan keşfi matbaa ''şeytan icadı '' diye kaç sene sonra giriyor büyük uygarlığımıza... 1789 a ise hala gelemedik... Ama normaldir... Ulu Önder Atatürk 1929 da ''TEĞET'' matematik terimini Türkçeye kazandırmıştı.. Tam 80 sene sonra onun kurduğu ülkenin başbakanının Teğet in anlamını bilmediği ortaya çıktı...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Oğlancılığı bilemem de ortada bir grup seks var bence.
Yapanlarsa; zamanında 2. Grup ve günümüzdeki bozacıları...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Engin bey, ne yazık ki Ateistlik öngörüsü de bir yaftalama şeklidir (tabi ki inanç özgürlüğü bir suçsa)...
Ayrıca Osmanlı torunu olmadığımızda bir gerçektir Kayı Boyu'ndan olanlar üstlerine alınabilir ancak /ve 'Türk ün hor görüldüğü' arşiv metinlerinden ispat edilmektedir Osmanlı nın bu kadar avukatı varken (sizlere atımda bulunmuyorum, affınıza sığınarak mecazii konuşuyorum.) kimse kalkıp da bunların tersini ispatlayamamıştır. Bu durum herkes tarafından bilinirken, yoksa çürütmek hiç mi akıllarına gelmemiştir? 'Karbon testi' ve Osmanlı arşivleri 'Yeşil Sermaye' nin elinin uzanmayacağı bir şey değildir malum...
İçki, esrarın, enfiyenin, korkuncu oğlancılığın (‘aşçıbaşları’ nın yamakları ve seks köleleri ‘civelek’ler mesela) ve din dışı davranışların sarayın en kutsal yerlerine çok yakın yaşandığının tersini kanıtlayabilen varsa eğer, şu zamana kadar neden durmuşlardır… Dediğim gibi işte arşiv, işte karbon testi.
Osmanlıya verilen değerin abartıldığını düşünmek ateistlik değildir açık ki. Değerlerimiz olarak ezberletilen Osmanlı tarihi Türk tarihinde etkisi olan yabancı bir kültür mekanizmasıdır (Fars - Arap) Türk ün hakir görülmesi de bunu niteleyen bir gerçektir, daha sı bilimsel bir gerçektir. (dikkatinizi çekerim maymundan geliyoruz demiyorum basit kimyada bahsediyorum.)
Osmanlı çocuklarımız için güzel bir kahramanlık masalıdır ama tersini idea edersek de aklımızı ve mantığımızı ya da kendi kişisel öz değerlerimizi bir kenara bırakmış oluruz (başkasının kişisel değerlerini kenara bırakabilirsiniz tabi ki akılcılığın ona bir lafı yok).
Osmanlı kültürü dâhil kimseye saygısızlık yapmadığımı düşünüyorum, sonuçta onlarda öyleymiş işte ne yaparsınız… Aman ha hataya ezberden düşüp ecdadınızla karıştırmayın sevgili dostlar…:)
Saygılarımla.
Not: Sevgili Engin bey Ateist gibi konuştuysam afola, hali hazırda müslümanımda zaten... saygılarımla
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Merak ederdim hep, Orhan Pamuk, Elif Şafak gibi isimler nereden nemalanır nasıl okur bulur saygınlık sahibi olurlar diye :)
İlginç yorumlar var.. Ugur Mumcu'nun ifadesi ile bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlarda mevcut. Netekim burdaki yorumlar, şu anda Adriyatik denizinden Çin Seddi'ne kadar Türkçe konuşan 300 milyon soydaşımızın tarihini değiştirmez.
Osmanlı tarihçisi ve Şeyhülislamı Hoca Sadedin, Tacü’t Tevarih adlı eserinde Osmanlı fetihlerini anlatırken “Türk yiğitleri”, “Zaferleri gölge edinmiş Türk askerleri” gibi ifadelerle Osmanlı askerlerini över. 17. yüzyıl tarihçilerinden Solakzade Mehmet Hemdeni de eserlerinde “Konstantiniyeyi feth eden Türk’ün oğlu” gibi deyimler kullanır. 16. yüzyılın en büyük tarihçilerinden Gelibolulu Mustafa Ali ise Kühn-ül Ahbar adlı eserinde “seçkin millet, güzel ümmet, Türk milleti” nitelemesi yapar. Bazı tarihçiler bazı Türk boylarının Safeviye yönelmeleri nedeniyle düşüncesiz hareket etmelerinden dolayı bazı Türk boylarına “etrak-ı bi idrak” yani “idraksiz Türkler” diyerek kötülemiştir. Görüldüğü üzere Osmanlılar Türklükler’inin farkındaydı.
Osmanlı zamanındaki saray tarihçileri Osmanlı Hanedanı'nı Oğuz Han’a ve Orta Asya’ya bağlarlar. Bu eserlerde; Osmanlılar, Oğuz neslinden ve Kayı boyundandır. Osmanlı Tarihi, Türk Tarihinin bir parçası olarak ele alınır. Örneğin; Şehzade Cem Sultan oğluna “Oğuz Han”, 2. Beyazıd oğluna “Korkut” adını vermiştir.
Osmanlı bir millet ismi değildir. Selçuklu, Karahanlı, Gazneli gibi bir hanedan adıdır. Selçuklular, Karahanlılar, Gazneliler gibi bir hanedanın adıdır.
2. Murat döneminde Timurlular gibi kendilerinin de Türk olduğunu göstermek için, paralara ve toplara Kayı Boyu'nun tamgası (damga) vuruldu.
2. Murat döneminde Türkçe’nin ön plana çıkarıldığı ve Yazıcızade Ali’nin İbn Bibi’den çevirdiği ve ilaveler yaptığı “Selçukname” isimli eserde Oğuzlar ve Türklük anlatılır. Timur gibi Türklüklerini göstermek amacıyla 2. Murat dönemi ve Fatih dönemi Türk kimliğinin ön plana çıkarıldığı zamanlardır. 2. Murat döneminde dini, edebi, ahlaki, tıbbi, siyasetnameler, sözlük ve ansiklopedik eserler Türkçe’ye çevrilmiştir.
Matematik sahasında yazılmış kitapların %51’i Türkçedir. Coğrafya kitaplarının % 95’i Türkçedir. Tarih sahasında yazılmış kitapların %90’ı Türkçedir.
Osmanlıca Türkçe dilbilgisi ve Türkçe sözcükler üzerine inşa edilmiş, Farsça ve Arapça kelime ve gramerlerin katıştığı Arap harfleriyle yazılan bir dildir.
Avrupalıların 11. yüzyıldan bu yana Anadolu için kullanılan Türkiye sözcüğü, Osmanlılar için de kullanıldı. Avrupa haritalarında Osmanlı; Türk İmparatorluğu olarak gösteriliyordu. Padişah’a da Türk sultanı diyorlardı. Osmanlı’ya gelen seyyahlar “Türkiye’ye geldik” deyimini kullanıyorlardı.adı: Türkle 1603 yılında Richard Knolles’in yazdığı eserde Osmanlı anlatılmaktaydı. Kitabının rin Genel Tarihi. Kitabının ilk cümlesi ise: Türklerin muhteşem imparatorluğu çağımızın dehşeti” olarak başlıyordu. Avrupalılar Müslüman olan birisine “Türk oldu” diyorlardı.
Topkapı Sarayı'na gelince; ermeni "tarihçi"lerin fantezilerini bırakında, mehteri bir de orada dinleyin..
Askerlerin hâzır silah
Kuvvetlenir sûlh u salâh
Devlet bulur feyz ü felah
Meşhur olur bu istilâh.
Askerlerin kişver-küşâ
Türk devleti sen çok yaşa.
Orduların etse sefer
Yol gösterir avn ü zafer
Mansûr olur her bir nefer
Düşman kalır bî-tâb-fer.
--
Selametle..
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Temel'in dediği gibi "iş inada bindi sabaha kadar burdayız"
Bir Osmanlı ve Selçuklu bozacısı olarak artık kartları açık oynamak lazımdır sanırım.
Türk, Kürt, Laz, Çerkez vs... Ortak geçmiş ve atalarımızın yer yüzünde eşi daha yaşanmamış altınçağının bir hayranıyım. Onca güç ve büyüklüğe rağmen şefkat devleti ve padişah olmalarına rağmen şefkat insanlarına saygım sonsuzdur. İçip içip rezillik yapanları istisna edip gerçek veya iftira hallerini artık ancak Allaha havale edebilirim. Bu arada ben de bir kürdüm. Dolayısıyla Osmanlının Selçuklunun hangi soydan boydan geldiği hiç ırgalamıyo beni. Atalarımız derken ortak ve müşterek tarihi kastediyorum.
Padişahlık diktatörlük teokrasi neyse ne... Dünyaya evvelinde ve ahirinde yaşanmamış bir saadet asrı yaratmış atalarımızla kıvanç duyuyorum. Daha modern daha hümanist diye getirilmiş sistemler henüz gölgesine yaklaşmamıştır. Güncel duruma bakıldığında insan hakları ihlalleriyle, gelir adaletsizliği ile eşitsizlik ve ayrımcılıkla ve her şeyiyle en gelişmiş ülkelerin sabıkası bizim oraların tabiri ile "iman ağzı doludur".
Atatürk...
Son ata... Kem söz söyleyenin dili tutulsun. Sırtından geçinenin de sırtı burkulsun. İlkelerinden birini kapıp insanların gözüne gözüne sokanların...
Ben atanın bilhassa kıymetli valideleri hemşire ve refikaları ile çekilmiş resimlerine bakınca hayranlığım fanatizm boyutlarına varabiliyor. Bugün o zamanki duruşları ile kamusal alana sokulamayacaklarını memur olamayacaklarını öğrenim hakkından yoksun bırakılacaklarını hissedince içim sızlıyor neyseki böyle bir durumu test edecek durumda değiliz. Belki hallerini sisteme göre değiştirecekler belki ne bilmiyorum...
Oğlancılık,eşcinsellik, homoseksüellik, grup seks, içki... çirkin ve tahrik edici değilmi? Hassasiyetlerimize saygı gösterelim. Bakın Osmanlı, Selçuklu farklı milletlerden tek bir millet yarattı bugün haritada yerini bulmak zaman alacak bi gıdım ülkede bir avuç insanız birbirimize türk bayrağı sallıyoruz.
Ne mutlu türküm diyene...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Sn. Oğuz,
1. ve 2. Mecliste 2. Grup'a dahil milletvekillerinin hallarını aklamaya çalışan bugünkü bozacılar kendilerine çoğunlukla liberal diyen kimi aydınlardır. Son mesajımda eleştiri hedefim onlardı. Siz de kendinizi o gruba dahil görüyorsanız, o sizin bileceğiniz bir iş...
Madem desteyi kesmiş, kartlar açık oynayalım diyorsunuz tamam o halde...
Selçuklular, Osmanlılar tarihimizin bir parçasıdır. Bu tarih içinde övünülecek hadiseler olduğu gibi, eleştirilecek hadiseler de cereyan etmiştir.
Benim bu konuya bakış açım, ideolojik değildir. Konuya bilimsel ve objektif bakabilmeyi, doğrulara doğru, eğrilere de eğri demekten öte değildir. Bu konuda tek gözlükle mesela Din penceresinden, mesela ırk penceresinden veya çeşitli saiklerle geçmişi topyekün inkar penceresinden bakmam.
Osmanlının 15., 16. yüzyıla kadarki geçmişi, az sayıda eleştirilecek şeyin yanında gerçekten çok sayıda övünülecek konular barındırır. Ben de bunlarla gurur duyarım. Sonrası için aynı şeyleri söyleyebilmek zordur. O uygulamaları da yeri geldiğinde kıyasıya eleştiririm. Bunu yapabilmek, hangi düşünceye ait olursa olsun biat kültüründen gelmemekle ilgilidir. Osmanlıyı eleştirdiğiniz zaman Dini eleştirmezsiniz. Osmanlıyı eleştirdiğiniz zaman bir ırkı eleştirmezsiniz. Cumhuriyet döneminin aksayan uygulamalarını eleştirdiğiniz zaman Atatürk'ü de eleştirmiş olmazsınız. Önemli olan, eleştirilen şeylerin neden ve kimlerin sayesinde ortaya çıktığının, başa geldiğinin objektif olarak değerlendirilebilmesidir. Bu, tarihi bilgilere önemli ölçüde haiz olmanın yanında, konulara dar ve dogmatik çerçeveden bakmamayı gerektirir. "Şeriat varsa yanlış olmaz", bu dar çerçeveye örnektir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın övünülecek çok tarafı vardır, ancak Osmanlı'nın yıkılışında katkı sahibidir desem sizi inandıramam.
Yavuz Sultan Selim iyidir hoştur ancak, Osmanlı'nın yıkılışının önemli bir figürüdür desem yine inanmazsınız.
Oysa her iki önerme de tarihsel gerçekliklerdir... Özelde bu ve benzeri kişilikleri, genelde Osmanlıyı Dinle özdeşleştirip, onlara eleştiri getirenleri sanki Dini eleştirirmiş gibi algılayanlar, Dine de, içinde bulundukları topluma da, hem dün hem de bugün yarardan çok zarar getirmişlerdir.
Selamlar,
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
"Anadolu-Rumeli insanı, elbette bizim insanımızdır. Bizler o insanların devamıyız. Ama bizim atamız Osmanlı Hanedanı değil!.. Biz hanedan soylu değiliz!.."
"Osmanoğulları 600 yıldan beri zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardır. Şimdi de Türk ulusu, bu saldırılara artık yeter diyerek, ayaklanarak egemenlik ve saltanatını doğrudan kendi eline almış bulunuyor!.."
Yukarıdaki sözlerin sahibi için kem söz söylerseniz, sizin deyiminizle "diliniz tutulur."
Hani hatırlatmış olayım dedim... :)
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Elif şafak ve Orhan pamuk’ unki de hainliktir (kişisel görüşüm) -ki ketum olana adam denir. Siz onların nerden nemalandığını hala anlayamamışsınız Mostar kardeşim.
Bilgi sahibi olmak yorumlama becerisini kullanabilmek için bir değerdir. Yorum sahibi olmayana göz bozmak ne diye… Engin bey değerli bir bilgi kaynağını! göstermiştir okuyun da değerli bilgi dağarcığınız bizlere biraz daha methiye düzsün derim.
Türk şöyle yapmıştır, Türk böyle yapmıştır ne yazık ki gazlamaktan başka bir şey ispat etmez neticede kılıcın arkasında Türk vardır, Padişah da ise tırnak kadar Türk kanı vardır, Sadrazam Sırp dır (-ki Sokullu kardeşini baş papaz yapar) falandır filandır. Açık şekilde sistem fars ve arap karıştırmasıdır (-ki kolaysa engin bilgileriniz bunun da tersini kanıtlasın). Garibim Türk ise kanıyla imparatorluğun bedelini ödemiş ırk gurubudur. (-ki saray da hakir görülür bunu da bilmiyorsanız, daha fazla ‘copy - paste’ yapmayın lütfen safevi falanda karıştırmayın… Yani anlayacağınız ya da kısacası değerli bilgilerinizin bize sunduğu methiyeler cahiliyetimizi gazlamak için yazılmıştır!! (Gazlamak argodur açıklamasını yapmak gerekirse sırtını sıvazlamak, iteklemek olarak açıklanabilir).
Ayrıca bir Şehülislamın tarihçi olması da bilimsel değer tanımaz, zira görevi gereği şeyhülislam döneminin politik karakterlerinden biridir. Bunun ayrımını yapacak bilgiye sahip olmaya bilirsiniz, beklide olabilirsiniz…
Türklerin övülmesi gözünüzü kör edecek kadar gururunuzu okşamış ki bunları okumayı unutmuşsunuz, lütfen Uğur Mumcu’ yu da kendinizden nemalanmış gibi yazınıza bulaştırmayın ve Türklük ile Osmanlı yı da bu kadar karıştırmayın çok alakalı değildir çünkü Türk hâkim olarak silah kuvvetidir. Ayrıca Türk etkisi hakkında ki bilgilerinize ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum çünkü Türk’ ün ne olduğunu tarihi gazları örnek gösterecek birinden öğrenecek değiliz. Avrupalıların ne dediği de çok önemli değildir işinize geldiğinde bir ordan Avrupa yı, bir buradan Uğur Mumcu yu örnek göstermemenizi öneririm...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Üstüme alınmakla hata etmişim ben liberal değilim. Aslında hiç bir şey değilim kendi halinde ne sağcı ne solcu vasat bir yaşantım var, ne bir cemaatin ne bir derneğin üyesi değilim sadece cimbomluyum dersem ona da vefasızlık etmiş olurum çünkü hiç bir oyuncusunu tanımam hiç bir maçına gitmem ama kazandığını duyunca sevinirim.
Ben de meseleye ideolojik bakmıyorum herhangi bir ideolojiden aklayacak suçlayacak yeterli ilgim ve bilgim yoktur. Vatan ve ata sever duygular ile genel kültür dahilinde sesli düşünüyorum burda. Bildiklerimi anlatırken açıkçası kaynak da veremem çünkü bildiklerimi ne zaman nerde okudum öğrendim hatırlamam kitap adı sayfa nosu veremem o yüzden de emin olmadığım mevzuya çok fazla dalmam. Emin olduğum mevzuda da bir yere kadar gelir bırakırım. Çünkü kardeşi kardeşe düşman eden iki şey vardır biri kumar biri tartışma. Hele taraflar fikri sabitse aradaki muhabbeti erozyone etmekten başka bir şeye yaramaz.
Birbirimizi yanlış anlamakta ısrar ediyoruz. Benim Osmanlı ve Selçuklu Sultası ile bir illiyet bağım yok. Atalarım diye onları kastederek söylemiyorum hani eleştirecek olsam burdan yani hanedanlık sultanlık padişahlıktan başlardım.
Sizin de dediğiniz gibi "az sayıda eleştirecek şeyin yanında çok sayıda övünülecek şey var" durumu özetleyen cümle budur. Ayrıldığımız nokta sizin 15-16 Y.Y dan önceki geçmişe bunu sıkıştırmanız benim 1000 yıldan fazla bir tarihe...
Bir tarafta şanla şerefle dolu bin yıllık bir tarih, bir yanda darbelerle, işkencelerle, terörle, krizlerle, yolsuzluklarla ve yoksullukla geçen 60 sene...
"Sen şehit oğlusun yazıktır incitme atanı"...
Selamlar
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Bir Volkan KONAK türküsü geldi hatırıma nedense..."Sen Fatih' in torunu, ben Deli İbrahim' in" diye...Niyeyse hepimiz fatihan torunuyuz, padişahlar ubermench kişilikler ama ortada oğlancılık, diye bir olgu var, ateş olmayan yerden çıkarıveriyor tarihçiler bu terimleri sanırım.
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Konu İdil Biret iken, oldukça uzaklaşılmış ve başka konulara grilmiş.
Terkrar konuya (İdil Hanım'a) dönmeye ne dersiniz?
http://www.milliyet.com.tr/Pazar/Hab...”&ver=50
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.asp...a=Taha%20Akyol
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Sonunda Taha Akyol ile bir yerlerde buluşmak sevindirici.. İdil birete hayran olmuş. Ne güzel.. Ben 25 senedir hayranım en azından...
Sorun oraya yürüyen posteri yakan yırtan sonra namaz kılıp dağılan bir kısım Alperen değil. Onlar gerçekten sorun değil... Neticede insanlar...Değer verdikleri bir şeylere saldırı saygısızlık olduğunu düşünüp tepki koymuşlar... Dünyanın en doğal şeyi aslında saldırı yakma yıkma yoksa...
Elbette dünya da da güzel yurdumda da çeşit çeşit düşünceler olacaktır. Bunlar tartışılacak bir zemine oturtulacaktır. Ama buraya giden yolda şiddet rant sömürü olmayacaktır. Bunlar ve diğerleri girdiği an işin rengi değişmektedir. Sorun bence buradadır. İşin rengini değiştirenler kim... Ne İdil Biret ne de oraya gelen bir kaç Alperen... Tepki bunları kullanarak işin rengini değiştirenleredir... Onları bulma forumu bu forum...
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Temel'in dediği gibi "iş inada bindi sabaha kadar burdayız"
Bir Osmanlı ve Selçuklu bozacısı olarak artık kartları açık oynamak lazımdır sanırım.
Türk, Kürt, Laz, Çerkez vs... Ortak geçmiş ve atalarımızın yer yüzünde eşi daha yaşanmamış altınçağının bir hayranıyım. Onca güç ve büyüklüğe rağmen şefkat devleti ve padişah olmalarına rağmen şefkat insanlarına saygım sonsuzdur. İçip içip rezillik yapanları istisna edip gerçek veya iftira hallerini artık ancak Allaha havale edebilirim. Bu arada ben de bir kürdüm. Dolayısıyla Osmanlının Selçuklunun hangi soydan boydan geldiği hiç ırgalamıyo beni. Atalarımız derken ortak ve müşterek tarihi kastediyorum.
Padişahlık diktatörlük teokrasi neyse ne... Dünyaya evvelinde ve ahirinde yaşanmamış bir saadet asrı yaratmış atalarımızla kıvanç duyuyorum. Daha modern daha hümanist diye getirilmiş sistemler henüz gölgesine yaklaşmamıştır. Güncel duruma bakıldığında insan hakları ihlalleriyle, gelir adaletsizliği ile eşitsizlik ve ayrımcılıkla ve her şeyiyle en gelişmiş ülkelerin sabıkası bizim oraların tabiri ile "iman ağzı doludur".
Atatürk...
Son ata... Kem söz söyleyenin dili tutulsun. Sırtından geçinenin de sırtı burkulsun. İlkelerinden birini kapıp insanların gözüne gözüne sokanların...
Ben atanın bilhassa kıymetli valideleri hemşire ve refikaları ile çekilmiş resimlerine bakınca hayranlığım fanatizm boyutlarına varabiliyor. Bugün o zamanki duruşları ile kamusal alana sokulamayacaklarını memur olamayacaklarını öğrenim hakkından yoksun bırakılacaklarını hissedince içim sızlıyor neyseki böyle bir durumu test edecek durumda değiliz. Belki hallerini sisteme göre değiştirecekler belki ne bilmiyorum...
Oğlancılık,eşcinsellik, homoseksüellik, grup seks, içki... çirkin ve tahrik edici değilmi? Hassasiyetlerimize saygı gösterelim. Bakın Osmanlı, Selçuklu farklı milletlerden tek bir millet yarattı bugün haritada yerini bulmak zaman alacak bi gıdım ülkede bir avuç insanız birbirimize türk bayrağı sallıyoruz.
Ne mutlu türküm diyene...
Dürüstçe konuşana katılsamda katılmasamda saygım sonsuzdur. Önce bunu bilmenizi isterim.
Tabii sabaha kadar buradayız diyip ortadan erkenden kaybolup durmalarınızı saymazsak... Saat 0259 yoksunuz nerede sabah????
Şaka bir yana kimseyi kırma gibi bir amaç gütmüyorum. Kendini bilmez densizlere bile elimden geldiğince saygılı davrandığımı sanıyorum... Her ne kadar bazıları kabul etmesede...
Osmanlı İmparatorluğunun 623 sene süren yaşamına tabiiki saygı duymak bazı yerleriyle övünmek bazı yerlerini yermek hepimizin hakkı... Katılıp katılmamakta hepimizin hakkı... Örneğin ben şu anki dünya yısevmiyorum... ne siyasi ne ekonomik ne kültürel ne sosyal.. Kendi yarattığımız bir sürü saçma şeyin esiri olmuş o saçmalıklar peşinde koşturup duruyoruz. Ve farkındamısınız bilmem Türk insanı vahşileşiyor... Kafa kesmeler, yakmalar, asmalar, koparmalar, tecavüzler, soygunlar vurgunlar... sevgisiz saygısız çaresizliğin sonucu...
Anadolu Selçuklulurı ile osmanlının net bir şekilde ayrılmasından yanayım ben... İkisi farklı bin sene ikisinide kapsar... Osmanlıyı biraz tarafsız gözle incelemenizi salık veririm.
-
Cevap: İdil Biret Konserinin Düşündürdükleri..
Ne güzel konuşmuş sayın Biret. En tahrik edici sorulara bile olgunlukla cevap vermiş:
Nasıl bu kadar sakin kalıyorsunuz?
Benim düşünce tarzımla da ilgili. Ben katiyen olan bir şeyi büyütmek taraftarı değilim. Beni böyle yapan biraz da kafamda daima müzik olması. Bazı şeylere hemen girmiyorum. “Dur hemen heyecana kapılma, bak bakalım ne oluyor?” diyorum. Düşünerek ve mantıkla yaklaşıyorum.
(...)
Bu ülkede Sivas katliamı yaşandı, Menemen olayları, 6-7 Eylül... Bunları bilen biri olarak yine de soğukkanlı kalabilmenizi anlamakta zorlanıyorum.
Dünyanın her tarafında çok sayıda şiddet olayı yaşandı. Eğer bu açıdan bakarsanız; birçok memlekette bu kaygıyı duymanız lazım. Bunun sonu yok. Korku iyi bir şey değil. Ben insanlara önyargısız yaklaşırım. Karşınızdaki insanın muhakkak negatif olması şart değil. Onu bir yerde pozitife çevirmek de sizin elinizdedir.
(...)
Giderek derinleşen bir kutuplaşma söz konusu Türkiye’de; İslamcılar, milliyetçiler, laikler...
Bahsettiğiniz kutuplaşma bölünme, küçülme demektir. Küçülme ise genelde zayıflamayı, güçsüzleşmeyi getirir. Birleşme ise kuvvetlenmeyi. Fikirler ne kadar farklı da olsa ülkenin iyiliğini isteyenler arasında diyaloğun sürmesi ve böylece bütünlüğün bozulmaması gereklidir. Farklı tutumlarda olan insanların da mutlaka üzerinde birleşebilecekleri hususlar vardır. İşte mesele bunları bulup olumlu bir şekilde işlemektir.
Teşekkürler İdil Biret.
-
Tarih tarih tarih
Prof. Dr. İnalcık, Osmanlının Söğüt'te değil Yalova'da kurulduğunu resmen açıkladı. İnalcık'ın kanıtı ise 1302'de Yalova'da kazanılan Bafeus Zaferi...Yalovalılar bayram yapıyor, Bilecikliler ise tepkili... Diğer tarihçilerin bu iddiayla ilgili ortaya atacakları tezler ise merak konusu...
Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı ise elindeki tarih kitabını göstererek, “İçinde kuruluş tarihi olarak Osman Bey'in 1299'da bağımsızlığını ilan ettiği yazıyor. Ancak artık yeni bulgular var ve bu kez Yalova'da bilimsel deprem yaşanıyor. Bu, tarihi bir andır” dedi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12155550.asp?gid=229