"Ermenilerden özür diliyorum"

Bir kısım dönme ve devşirme takımının Ermenilerden özür dilemelerinin yadırganacak hiçbir tarafı yok.

Hz.İsa'yı çarmıha gerenler özür dilemiyor ama yahudiler zulüm yapan Almanlar çatır çatır diliyor.

Bu işin arkasında da yahudi ve dönme takımı var.

Ermeni kelimesi Dağ adamı anlamına gelen Arman'dan gelir. Kafkasya taraflarında yaşayan topluluğa verilen isimdir. Ermeni kilisesi ise bir Türk tarafından kurulmuştur. Ermenilere zulüm yapan, asan kesen, öldüren Bizans'tır. Zira Ermeni Kilisesini kabul etmemektedir. Ancak Türklerin Anadolu'ya hakim olması ile rahat nefes alabilmişler ve yıllarca en uyumlu azınlık olarak kalmışlardır. Ancak Rusya'nın emellerine ulaşmasını için Osmanlı'nın doğusunu kaşıması gerekmektedir. Bunda ise Ermenileri kullanmışlardır. Osmanlı Rus Savaşı ile Ermeni taşkınlıkları hızlanmıştır.

1915 olaylarına gelince;

A gerizekalılar, 1914-1918 yılları arasında Dünya Savaşı vardır. Dünya nüfusunun çoğu savaş ortamındadır. Osmanlı da birçok cephede savaş halindedir. Bu savaş ortamında Soykırım yapmak istese tehcir kararı alır mı? Harp hali der vurur geçerdi. Ne uğraşacak tehcirle falan. Birazcık araştırın, Osmanlı tehcir kararının uygulanması için gerekli tüm hassasiyetleri (o zaman ki savaş ve ekonomsini dikkate aldığınızda) göstermiştir. Cepheye gönderemediği doktorunu tehcir gruplarına tahsis etmiş, seyyar hastaneler bile kurmuştur. Adamların can güvenliği düşünülerek alınmış bir tehcir kararı var. Adamlar olduğu yerde bırakılmış olsaydı, düşmanla işbirliği halindeki bu gruba halkın yapacağı linci o zaman görürdünüz. Sayın Halaçoğlu'nun kitaplarını okuyun.

Bu arada 1915 yılında sarayda kaç Ermeni vardı. Bu tehcir kararının alınmasında onların da etkisi olmuş mudur? Bugüne kadar bu soru hiç sorulmamış ve araştırılmamıştır (ben rastlamadım). Zira Ermenilerin can güvenliği için alınmış bir karar vardır ve Sarayda etkili olan Ermenilerin bunda etkisinin olmadığı söylenemez. Tarihçi olanlar varsa bu konuda bilgilendirme yaparlarsa sevinirim.

Türkiye'nin tezi her zaman; bu işi tarihçilerin görüşmesidir. Türk ve Ermeni tarihçiler toplanacak, tüm arşivler açılacak ve yapılan çalışma ile bir netice alınacak. Yıllarca bu isteğe Erivan karşı çıkmıştır.

Jeopolitik olarak dışa açılımı mümkün olmayan, ekonomisi berbat Ermenistan'ın en büyük gelir kaynağı; Soykırıma dayanan Diasporanın dünyanın çeşitli yerlerindeki Ermenilerden topladığı paralardır. Bu aldatmaca olmazsa Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan Ermeniler paralarını buraya aktarmazlar.

Olay budur.

Bizim aydınlar (!) imza topluyormuş. Öncelikle bu adamlara aydın diyene bir ton sopa atmak lazım. Aydın, halk içindeki konumunu aydınlık bir şekilde bilen kişidir. Bunlar ise halkın içindeki değil; halkın karşısındaki konumunu apaydınlık bir biçimde bilen kişilerdir. Bunlara aydın değil hain demek lazımdır.

Benim ailemin bir bölümü Ermeni olayları yüzünden Artvinden kalkmış ve Konya'ya kadar gelmiştir (göç etmişler). Göç ederken çocuklar köydeki bi kadına emanet edilmiştir.Gelirken annemin dedesi köyde değilmiş (muhtemelen askerde) köye gelince köydekilerin birkaç gün önce yola çıktıklarını düşmanın da peşlerinde olduğunu köyde kalan yaşlı kadından öğrenmiş. Nenem ise 2 aylık kızını ve 6 yaşındaki oğlunu bırakmamış. 2 aylık çocuk sürekli ağladığı için göç edenler çocuğu bırakması için baskı yapmış, ağlama sesiden yerimiz belli olursa diye. Cahil kadın çocuğu bir yorgana sarıp bir kayanın kenarına bırakmış. 6 yaşındaki oğlu da yediği bir ottan zehirlenip ölmüş. Bu şartlarla Komyaya gelmişler. Arkasından dedem de gelmiş ve onları bulmuş. Belki kız çocuğunu biri bulup almıştır yaşıyordur diye tekrar o yoldan geri dönmüşler. Sonuçta Artvin'e gelip yerleşmişler. Aile o zaman ikiye bölünmüştür. Dayımn tesadüfen Konya'daki akrabalara ulaşmış olduğunu da kendisinden dinledim.

Türk Milleti (Vatandaşları kasdedilmiştir) için özür dileyecek bir durum yok. Özür dileyenlerin bu milletten olmadığını düşünüyorum.

İmzacılar Biliyor mu?..

Dayanamadılar!..

Aslında yılbaşında başlatacaklardı ama gündemde yer bulunca apar topar düğmeye bastılar. Önceki gün itibarıyla işbirlikçilerin başını çektiği kampanya internette imzaya açıldı:

- Ermeni kardeşlerimden özür diliyorum!..

1915 Ermeni tehciri sırasında yaşananlar için açılan özür kampanyasına ilk elde aralarında ünlü akademisyen, yazar, gazeteci, politikacı ve sanatçıların bulunduğu yaklaşık iki yüz kişi katıldı.

İmza atanlara baktım; hiç şaşırmadığım, “yakışır” dediğim çok sayıda “yüksek şahsiyetin” yanında, şaşırdığım, “hadi canım” tepkisi gösterdiğim isimler de oldu. Sonra “demek ki” diye düşündüm, “dönüşüm böyle bir şey!..”

***

Geçen hafta yazdığım “İşbirlikçinin haysiyet sorunu” başlıklı yazımda, özürcü “aydınlara” seslenmiş, bir dizi tarihsel gerçeği alt alta sıralamış ve “Bunları biliyor musunuz?” diye sormuştum. Tam düşündüğüm gibi oldu; asla yanıtlayamayacaklarını bildiğim bu sorular karşısında sessiz kaldılar, tıpkı Ermeni diasporası gibi!..

Bu defa imzacı arkadaşlara sormak istiyorum:

- Neyin altına imza attığınızı biliyor musunuz?.

İmza attığınız metinde, “1915’te Ermenilerin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını vicdanım kabul etmiyor” cümlesi mi kaleme sarılmanızı sağladı?.

Pekii, aşağıda sıralayacaklarımı imza atarken biliyor muydunuz?.

- Osmanlı arşivlerinde yapılan araştırmalarda 1914-15 yılları arasında tam 518 bin Türk ve Müslüman Anadolu insanının çocuk, kadın, yaşlı demeden vahşice katledildiğinin belgeleriyle nüfus sayımlarıyla kanıtlandığını biliyor musunuz?..

- Birleşmiş Milletler verilerine göre tehcir sonrası hayatta kalan Ermeni sayısının 1 milyon 200 bin olduğunu, Ermeni diyasporasının pek sahiplendiği Mavi Kitap’ta bile bu rakamın 1 milyon 150 bin olarak gösterildiğini, yabancı pek çok kaynağa göre Osmanlı idaresinde yaşayan toplam Ermeni nüfusun 1 milyon 600 bin civarında olduğunu biliyor musunuz?..

- 1915 yılının 11 Nisan günü Van’da Aram Manukyan liderliğindeki Taşnaksutyun komitacıları tarafından isyan başlatıldığını ve 17 Mayıs günü kenti Ruslara teslim ettiklerini, Amerika’da yayımlanan Goçnak isimli Ermeni gazetesinin, adeta etekleri zil çalarak, Van’da yalnızca 1500 Türk’ün sağ kaldığını yazdığını biliyor musunuz?..

- Ermeni devlet adamı Bagrat Artemoviç Boryan’ın, iki ciltten oluşan “Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve SSCB” isimli kitabında, Ermenilerin Çarlık Rusyası ve Batı emperyalizmi tarafından nasıl kullanıldığını, 1878 Berlin Konferansı ve Ant-laşması’nın ardından Ermeni milliyetçiliğinin ve ayaklanmalarının nasıl teşvik edildiğini, Ermeni meselesinin aslında Türkiye’nin Rusya, Fransa ve İngiltere tarafından paylaşılması planları çerçevesinde anlam kazandığını açıkça yazdığını biliyor musunuz?.

- Ermeni tarihçi Lalayan’ın, 30 aylık “bağımsız Taşnaksutyun iktidarı” esnasında bugünkü Ermenistan topraklarında yaşayan yüz binlerce insanın katledildiğini, bu kanlı süreç sonunda Ermenistan’daki Türk nüfusun yüzde 77, Kürt nüfusun yüzde 98, Yezidilerin ise yüzde 40 oranında azaldığını olanca çıplaklığıyla yazdığını biliyor musunuz?..

***

Peki, bu sıraladıklarım “vicdan kanatmaya” yetmiyor mu?!..

Eğer “imzacı aydın” arkadaşlar, bunları bilmeden imzalarını o metne koydularsa çok ayıp!.. İnsan tarihini bilmeden, neler yaşandığını incelemeden, kendi ülkesini, kendi insanını suçlayan bir yalana imza atar mı?..

Bilerek imza attılarsa mesele yok; zaten bu kampanyayı hazırlayan işbirlikçilerle aynı yolda yürüyorlar demektir. Bu yazıyı da kahkahalarla okurlar artık… Ama unutmamaları gereken bir şey var:

- Tarih, işbirlikçilerin utanç öyküleriyle doludur!..

Ümit ZİLELİ
18 Aralık 2008 Alıntı.

e-posta: umitzileli@gmail.com

M.E.Sezen:Batı tarafından ödüllendirilen bu sözde aydınlar Devlete karşı bağırmak luzumsuz kargaşa çıkararak Ermenileri güçlendiriyorlar Düşmanlığı tetikliyorlar Ermeni yalakaları. Ne aydını bunlar olsa olsa kuşum Aydın olurlar!...:)

Şimdi bir öyküyü uzun uzun anlatmaktansa özetleyeyim. Çünkü çoğunuz bunu başka konular için yer zaman ve kişi için anlatmıştır yada duymuştur.

Kendi ulusuna ihanet içinde olanlar mutlaka eteğine sarılacak bir yer kişi filan bulurlar. O kişilerde kendi vatanına ve ulusuna ihanet edenleri kullanır. Onlardan haber alır onlar sayesinde o ulusu karıştırır, kargaşa çıkarır,değerlerini sarsarlar hatta savaştada bunlar açık ihanette bulunur. Hasbelkader bu ihanet içindekilerin ülkesi yönetimi ele geçirirse ilk bunları keser... Çünkü kendi öz ulusuna ihanet edenler çıkar için neler yapmazlar.

Ermenilerden özür dileyenlerde işte benim gözümde böyle tipler aslında. Gerçi isimleri okudukça şaşırdığım kişiler yok değil , hatta zaman zaman çıkan haberlerde isimlerin çoğunun istekleri dışında yazılmış olduğunu öğrendikçe şaşkınlığım artıyor. Yani bu dandik belgeyi hazırlayan dingabaklar sahtekarlıktanda uzak durmamışlar.

Türk Tarih Kurumu eski başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nu listede gördüğümde çok şaşırmıştım. Adam ''ermeni soy kırımı yoktur' dedi diye görevinden gitti neredeyse. Kulp taktılar o ayrı. Üç gün sonra isim yok oldu, yanlış yazılmış.. Ula İmzayı kim attı?

1975 yılında Paris te Ermeni Terör örgütünce aşağılık bir tuzakla öldürülerek şehit edilen Büyükelçimiz İsmail Erez de özür dilemiş. Görevide EMEKLİ BÜYÜKELÇİ-PARİS yazılmış. Şöförüyle birlikte şehit olan elçimizin neden özür dilediği , öbür taraftan 33 sene sonra nasıl haber gönderdiği ise anlaşılamamıştır. Muhtemelen o ara eşi ve çcukları yok diye özür dilemiştir ama neden bunca sene sonra öbür taraftan...

Bu iki olay bile aslında kepazeliğin boyutunu göstermektedir. Tarihi gerçeklere ve olaylara değer vermeyen bu dingabak aydınlar. Bu olayın tam karşısındaki kişileri ve gerçek ermeni teröründen şehit olan kişileri bile listeye yazmaktan çekinmeyyerek aşağılık bir duruma imza atmışlardır. Aslında bu ÖZELLİKLE şehidimiz açısından çok ciddi bir suç oluşturmaktadır. Ama nedense buna bakan bir savcı bulunmamaktadır.

Acaba bu kişiler bu yaptıkları için özür dileyecekler mi?

Alıntı:

---

commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı

.......

Türk Tarih Kurumu eski başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nu listede gördüğümde çok şaşırmıştım. Adam ''ermeni soy kırımı yoktur' dedi diye görevinden gitti neredeyse. Kulp taktılar o ayrı. Üç gün sonra isim yok oldu, yanlış yazılmış.. Ula İmzayı kim attı?

1975 yılında Paris te Ermeni Terör örgütünce aşağılık bir tuzakla öldürülerek şehit edilen Büyükelçimiz İsmail Erez de özür dilemiş. Görevide EMEKLİ BÜYÜKELÇİ-PARİS yazılmış. Şöförüyle birlikte şehit olan elçimizin neden özür dilediği , öbür taraftan 33 sene sonra nasıl haber gönderdiği ise anlaşılamamıştır. Muhtemelen o ara eşi ve çcukları yok diye özür dilemiştir ama neden bunca sene sonra öbür taraftan...

---

Özür dileyenlerin isimlerini süzgeçten geçirip te yayınlıyorlarmış. Bu da demek oluyor ki, bu kampanyayı düzenleyip sürdürenler tarihten bihaberler. Şehit olan diplomatlarımızın isimlerinden dahi habersizler. Bunlar mı aydın? Acaba bir tarihi belgeyi veya kitabı okumuşlar da mı soykırım olduğunu iddia ediyorlar.

Tek açıklaması var. Maksat; vatana ihanet, ülkeyi karıştırmak, gündemleri değiştirmek, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmaya çalışmak ......

Vatana ihanet mevzu bahis olunca, bahsettiğiniz konular onlar için teferruattan ibaret....

Özür dilemeyen sürpriz isim!

İNTERNETHABER
Nur Akman

Ermeni asıllı Türk besteci Garo Mafyan "Ermenilerden Özür Diliyorum" kampanyasına imza koymadı.

NE ÖZÜRÜ

Saba Tümer'le Bu Gece programına katılan Mafyan "'Özür Diliyorum' kampanyası hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorulduğunda "ne özrü?" diye cevap verdi. Tümer'in "Ermeniler'den özür diliyorum" kampanyası" diye hatırlatması üzerine şunları söyledi:

BEN BUNA TARAF OLAMAM

"Ben senin adına kimseden özür dileyemem. Bu konu tarihçilin ve hukukçuların işi. Ben buna taraf olamam. Taraf olmam için o konu hakkında çok iyi bilgi sahibi olmam lazım. O dönemde yaşamam lazım. O dönemin şartlarını çok iyi bilmem lazım. Yani bu benim işim değil, tarihçilerin ve hukukçuların işi..." dedi.

BEN BU BAYRAĞIN ALTINDA YAŞIYORUM

Bir müslümanla evli olan Garo Mafyan daha önce verdiği röportajlarda kendisinin Ermeni asıllı Türk olarak nitelendirilmesinden rahatsız olduğunu dile getirmiş ve "Çünkü ben bu bayrağın altında yaşıyorum. Asıllı yada asılsız kelimelerini anlamıyorum. Tamam ben Ermeniyim ama bunu her fırsatta belirtmek bana saçma geliyor." demişti... “Türkiye'de Ermeni olma” durumunu ise hiçbir zaman dışlanmadım diye tanımlamıştı...

http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=171144

ARTİN PENİK KİMDİR? İZLEYİN
http://video.google.com/videoplay?do...53447481818118

"Özür dilemek" ile "özür dileyenleri vatan haini ilan etmek" arasında bir seçenek yok mu?

Ben özür dileyecek bir şey yapmadım, özür dilemiyorum.

Özür dileyenleri de vatan haini, yahudi dönmesi, bu milletten olmayan kişiler olarak görmüyorum.

Biz açık toplum muyuz, kapalı toplum muyuz?

Burası demokratik hukuk devleti mi, değil mi?

Düşünce özgrlüğünden yana mıyız, düşünceyi yasaklamaktan yana mıyız?

Demokrasilerde bu tartışmalar olu mu olmaz mı? Olmazsa bunun adı demokrasi olur mu?

Alıntı:

---

Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı

"Özür dilemek" ile "özür dileyenleri vatan haini ilan etmek" arasında bir seçenek yok mu?

Ben özür dileyecek bir şey yapmadım, özür dilemiyorum.

Özür dileyenleri de vatan haini, yahudi dönmesi, bu milletten olmayan kişiler olarak görmüyorum.

Biz açık toplum muyuz, kapalı toplum muyuz?

Burası demokratik hukuk devleti mi, değil mi?

Düşünce özgrlüğünden yana mıyız, düşünceyi yasaklamaktan yana mıyız?

Demokrasilerde bu tartışmalar olu mu olmaz mı? Olmazsa bunun adı demokrasi olur mu?

---

Bir kere şöyle düşünmek daha uygun sanırım. Aydın olarak nitelendirilen ( ki bunun tanımını yapmak ya da herkesi memnun eden bir tanım bulmak zordur) bir grubun ülkeyi temsil etme yeterliliği olmamakla böyle bir özür dileme eylemine kalkışması ne kadar yanlışsa ve bizi temsil etmediği için hoş karşılamasak da yapılan eylem nedeniyle bu insanları kara listeye alıp da vay efendim sen vatan hainisin demek de bence aynı düzeyde hoş olamayan tavırlardır.

Benim bakışım şu yönde:
Özür dileyen kendi adına özür diler. Ermenilerle benim o dönemde hiç bir temasım olmadı. Ülkemin bu konuda aldığı kararlar o dönemin koşullarına göre değerlendirilmelidir. Bir eylemi bugünün süreçlerinde değerlendirmek hatalı olur. Bu vatandaşlarımız tarihimizde kara leke olarak gördükleri şeyleri temizleme derdine düşeceklerine bence daha yararlı eylemlere girişmeleri daha iyi olurdu. Yakın tarihimizde de irdelenecek pek çok konu var. Mutlaka özür dilemek de gerekmiyor. Aydınsa toplumu aydınlatmalı insanlar, ışık saçmalı. Kabuk tutmuş ve toplumu rahatsız eden yaraları kaşımanın kimseye faydası da yok. Bu konuya Ermeni gibi bakmak yerine en azından bilim adamı vasıflarını dikkate alarak tarafsız bakabilseler daha iyi olurdu..

http://www.atamer.sakarya.edu.tr/ermeni.htm

Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi.

ATATÜRK'TEN ERMENİ MESELESİ .:
http://www.atamer.sakarya.edu.tr/images/ATA047.jpg

• Sunuş
• Seçmeler
• 1917 - 1918
• 1919 (Ocak - Haziran)
• 1919 (Temmuz - Aralık)
• 1920 (Ocak - Haziran)
• 1920 (Temmuz - Aralık)
• 1921
• 1922 - 1923 - 1924
• Nutuk'ta Ermeni Konusu
• Bibliyografya

Alıntı:

---

Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı

Düşünce özgrlüğünden yana mıyız, düşünceyi yasaklamaktan yana mıyız

---

Alıntı:

---

Akademik Sultan rumuzlu üyeden alıntı

Özür dileyen kendi adına özür diler.

---

Yukarıdaki görüşlere katılmıyorum. Tamam düşünce özgürlüğünden yanayız ancak düşüncelerimizi önce kendi içimizde bir paylaşmamız gerekmez mi? Diyeceksiniz ki dışarıda da düşünce özgürlüğü olmalı..

Sözüm ona aydınlar her ne kadar kendi adlarına özür dileseler de dışarıdan olaya bakan ülkeler farklı algılamaktadırlar. Ermeni diasporasının ekmeğine yağ sürülmektedir. Yıllardır yürüttükleri kampanyalarda onlara destek olmuşlardır.İyi bir soykırım reklamı yapılmıştır.

Hem kendileri bizzat soykırım mı yapmışlar da kendi adlarına özür dilesinler ki? Kendileri Ermeni mi öldürmüşler. Eğer geçmişte atalarımızın yaptığı bir yanlıştan dolayı özür diliyorlarsa tüm Türkiye'yi ilgilendirmektedir. Eğer aydınsalar ellerinde belge ve bilgi varsa tüm Türk toplumuyla paylaşmaları gerekir. Eğer gerçekten samimiyseler, kanıtladıkları taktirde de, önce Türkiye'de ''Ermenilerden özür dileyelim'' kampanyası başlatmaları gerekirdi. Bunu Türkiye'de ispatlamadan kabül ettirmeden tutupta Ermenilerden özür dilerseniz Vatana İhanet etmiş olursunuz.

Türk aydınıysanız önce Türk toplumunu aydınlatacaksınız. Gidipte devlet adamlarımızı şehit eden ve geçmişte ecdadımızı sırtından vuran insanlara yalakalık yapmayacaksınız.

Önce Türk Milletinden özür dilemeleri gerekiyor....

Eski başbakanlarımızdan, Rize bağımsız milletvekili sayın Mesut Yılmaz'ın meclis tutanaklarına geçen konuşmasındaki tespitleri çok doğru...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10639501.asp?gid=233

Ermenilerden özür dilemek mi?Anlamıyorum bu ülkeyi bölmek isteyenlere neden bu kadar müsemma gösteriyorlar.Benliklerini unutup farklı kimliklere bürünmek isteyen insanlar yazık size...Biz gençlere bu şekilde örnek olabileceğinizi mi sanıyorsunuz?Kusura bakmayın ama biz Atatürkçülüğü de Atatürk'ü de sizin gibi 'sözde Ermeni soykırımı' nı destekleyenlerden değil çok saygın öğretmenlerimizden öğreniyoruz!Gençleri bölmeyin.Ermenilerden özür dileyenleri kınıyorum.

Ermenilerden özür dilemek. Bu nasıl bir garabet tir. Dağlara taşlara yarabbi.

'T'C...

EOKA.

"T"erör yarattı mı? Yarattı.

"T"anıttı mı? Tanıttı.

"T"azminat aldı mı? Aldı.

Şimdi sırada ne var?

"T"oprak.

*

ASALA.

"T"erör yarattı mı? Yarattı.

"T"anıttı mı? Tanıttı.

Şimdi sırada ne var?

"T"azminat.

"T"oprak.

*

PKK.

"T"erör yarattı mı? Yarattı.

Şimdi sırada ne var?

"T"anıtma.

"T"azminat.

"T"oprak.

*

Ortak hedefleri ne?

TC'nin T'si.

*

EOKA'yı ne zaman bitirdik?

Kıbrıs'a çıktığımızda...

1974.

ASALA ne zaman kuruldu?

1975.

(Hemen bir sene sonra.)

ASALA'yı ilk ne zaman vurduk?

1983.

PKK ilk ne zaman vurdu?

1984.

(Hemen bir sene sonra.)

*

"T"esadüf işte.

*

İşportacılar gibi günübirlik yaşayan Türk medyası, zoptirik tiplerin özür dileme kampanyasıyla sidik yarıştırmaya çalışıyor... "T"ehlike sanılandan büyüktür. Yılmaz ÖZDİL 20 Aralık 2008 Hürriyet

Çiğ yemedik ki karnımız ağrısın.Özür dilemesi gereken varsa oda kendileri Neden mi? Onlar biliyor.......

Türk Tarih Kurumu 'özür'e tepkili

ANKARA (A.A) YeniŞafak

Türk Tarih Kurumundan (TTK) "Ermeniler'den özür dileme" kampanyasına ilişkin yapılan açıklamada, "TTK, özür kampanyasını zamansız, taraflar arasında güven ortamını zayıflatacak ve halkların birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep teşkil edecek bir metin ve yeni bir engel olarak görmektedir" denildi.

TTK'dan yapılan yazılı açıklamada, "bazı aydınların" başlattıkları "özür imza kampanyasına" TTK Ermeni Masasının içerik, zamanlama ve yöntem açısından olumsuz baktığı belirtildi.

Özür metninde geçen "büyük felaket" sözünün Ermeniler tarafından "soykırım" ile eş anlamda kullanılan bir ifade olduğuna işaret edilen açıklamada, bunun, kamuoyunda haklı olarak aydınların, 1915 olaylarına Ermenistan penceresinden baktıkları şeklinde bir algılamaya yol açtığı kaydedildi. Açıklamada, "Yine bildiride geçen 'inkar' sözcüğü teknik olarak Yahudilerin başına gelenleri kabul etmeyenlere uygulanan hukuki bir cezai müeyyide doğuran bir ifade olması nedeniyle, açıkça Türk milletini suçlu ilan etmektedir" görüşüne yer verildi.

TTK Ermeni Araştırmaları Masasının, metinde geçen ve 1915 olaylarına "duyarsız kalındığı" şeklindeki suçlamayı ya da kabullenmeyi "yanlış ve haksız" bulduğu belirtilen açıklamada, TTK'nın yıllardır Ermeni sorunu ile ilgili yayınlar yaptığı ve uzmanlarının basında sıklıkla yer aldığı anımsatıldı.

Açıklamada, TTK'nın, 1915 olaylarının akademik ortamlarda bilimsel ölçüler içerisinde tartışılmasını öteden beri savunduğu ve bu bağlamda Ermeni ve Türk tarihçilerin katılacakları ortak bir tarih komisyonu kurulması konusundaki girişimlere öncülük ettiği, ancak bu girişimlerin "soykırım" iddiası sahiplerinden yanıt bulmadığı vurgulandı.

Açıklamada, ayrıca TTK'nın, 1. Dünya Savaşı sırasında bütün Osmanlı vatandaşlarının çektiği sıkıntıları ve yaşadıkları acıları tespit ettiği ve yaşanan bu ortak tarihin önyargısız ve ideolojik görüşlerden olabildiğince uzak bilim adamları tarafından tartışılmasını desteklediği ifade edildi.

"TARİH, TARİHÇİLERE BIRAKILMALIDIR"

Açıklamada, daha sonra şu hususlara yer verildi:

"Bu sıkıntıların ihalesinin, savaşı başlatan Batı'nın üzerinde kaldığı muhakkaktır. Bu gerçek görmezlikten gelinmekte ve gereği derecede ifade edilmemektedir.

Buradan hareketle, TTK, Ermeni araştırmacılar ile birlikte çalışılabilecek her türlü bilimsel girişimlere açık olmuş, 2005 yılında VAT Platformu çerçevesinde Ermeni tarihçilerle belge değişimi yapmış, 2007 yılı Mayıs ayında Oslo'da tarafların tam olarak temsil edildiği ortak bir çalıştaya katılmıştır. Türkiye'de düzenlenen Ermeni sorunu ile ilgili kongre ve sempozyumlara da iştirak etmeyi görev bilmekte, ancak Bilgi Üniversitesi örneğinde olduğu gibi, genellikle bu toplantılara katılım talebi geri çevrilmektedir.

Ayrıca kurum olarak Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesi yönünde atılan her türlü adımı desteklemekte, son zamanlarda sıklaşan ilişkilerin olumlu yönde atılmış adımlar olduğunu değerlendirmektedir. Bu nedenle TTK, özür kampanyasını zamansız, taraflar arasında güven ortamını zayıflatacak ve halkların birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep teşkil edecek bir metin ve yeni bir engel olarak görmektedir. Söz konusu metin, 1915 olaylarından sadece bir tarafı sorumlu tutmakta ve bu yüzden özrü gerekli görmektedir.

Halbuki tarihte yaşanmış olaylara tarih biliminin metodolojisi doğrultusunda yaklaşılmalı ve tek tarafın görüşlerini kabul ettirmeye yönelik kamuoyunu yanlış bilgilendiren girişimlerden uzak durulmalıdır. Aydınların sorumluluğu da bu yönde olmalıdır.

Tarih bir kan davası alanı olmaktan çıkarılmalı ve tarihçilere bırakılmalıdır."

Bende özür dilemiyorum ve özürü gereksiz buluyorum...

Türkiye Ermenileri Patrikliği Basın Sözcülüğü, son günlerin en önemli tartışma kaynaklarından birini oluşturan ’özür kampanyası’ ile ilgili yazılı bir açıklama yaparak,

"İki millet arasında yaşanmış ortak olumlu yönlerin ortaya çıkarılmasının daha etkili olacağını" vurguladı. Açıklamada, "Karşılıklı çekilen acıları tarihe mal edip sağlam adımlarla geleceğe doğru yürümenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz" denildi.

TÜRKİYE Ermenileri Patrikliği Basın Sözcülüğü, son günlerde geniş tartışmalara sebep olan 1915 Ermeni tehciri sırasında yaşanan büyük trajedi dolayısıyla özür dileme kampanyası ile ilgili olarak bir açıklama yaptı.

Açıklamada, Birinci Dünya Savaşı’nın insanlara büyük acılar verdiği, ocakları söndürdüğü ve gözyaşları döktürdüğü hatırlatılarak,

"Bu acılar geride kaldı. Savaş küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğdu. Bugün Türkiye Cumhuriyeti, Ermenistan Cumhuriyeti ile komşu. İki ülke insanları aynı coğrafyayı paylaşmakta. Bu coğrafya değiştirilemez. Fakat bu coğrafya, karşılıklı iyi ilişkilerin kurulmasıyla, insanların birbirini tanımasıyla bir sevgi denizine dönüştürülebilir" denildi.

Bildiride daha sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermeni vatandaşlarının, iki ülke arasında iyi komşuluk ilişkileri arzu ettikleri vurgulanarak, tarihi tarihe bırakmak gerektiği hatırlatıldı:

"Türkiye ve Ermenistan Cumhuriyetleri arasında iyi komşuluk ilişkilerinin kurulması için karşılıklı görüşmelerin ve temasların yapıldığı bu günlerde, iki millet arasında yaşanmış ortak olumlu yönlerin ortaya çıkarılması ve bu olumlulukların karşılıklı paylaşılmasının iyi ilişkiler kurulmasında daha etkili olacağını düşünüyoruz. Karşılıklı güzelliklerin paylaşımının tarafların hassasiyetlerini zedelemeyeceğine inanıyoruz. Karşılıklı çekilen acıları tarihe mal edip sağlam adımlarla mutlu bir geleceğe doğru yürümenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz." denildi.

Hürriyet

insaf parayla satın alınmıyorki alıp bu özürlü özürcülere dağıtalım.
adamlardaki kafaya bak
bireysel tercihleri ile 1915 ten özür diliyorlarmış..
yok yaa!
bizde yedik........

kim bunlar mumdan aydınlar........
mum dibine ışık vermez........ kardeşimmm!
kendini bile aydınlatamayan ışığın kime faydası olur!
olsa olsa sorozun ateşini çaktırmadan ülkenin sağına soluna tutup yanlız ve güzel ülkemizi yakma çabalarıdır bu...

adamlarla insanca konuşuyorsun.
karabağı filistini cezayiri kızderilileri sami leri hatırlatıp soruyorsun
el cevap
canım onlarda fazla ileri gitmeseydiler diyorlar. devam edip bize ne onlardan demeye getiriyorlar.
yaaa!......
demek öyle...........

o zaman sen ne biçim aydınsın öyle
dünya gerçeklerinden kopuk neyi aydınlatıyorsun ş...............siz.


abd ye izraile geldimi kütür kütür demokrasi
türkiye ye geldimi vay vay talat paşa........
hadi leyn
git! özürü babandan dilede seni bidaha evlendirsin.

ayazoglum.

Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Time belgeledi...

26 Şubat'ta güçlü silâhlarla donatılmış Ermenistan silâhlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.

26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.

Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı.

Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler.

Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbî tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar.

Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler.

Genç kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler.

Babanın gözü önünde evlâdını, evlâdın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler.

Kesik kafaları sepetlere doldurdular.

Peki, neydi bu düşmanlık?

Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda "Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün!" denmekteyken, başkaca bir sebep aramaya zaten gerek yok sanırım.

Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silâhlı Kuvvetleri'ne ait 366. Alay'ın desteği ile Ermeni Silâhlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir.

56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.

Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.

Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı!
Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:

'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse şahit olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti;

Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçar yan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçar yan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu.

Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, "Hocalı Katliamı" baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçar yan oturdu.

Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu hâlde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk
Kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi…

-------------------------------------------------------------------------
Ülkemizde sadece 1 Ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar vede özür dilediler ama hiç bir insan kalkıp da bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı…
Yazıklar olsun...

Alıntı:

---

commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı

Neden kimse bizden özür dilemeyi düşünmez ki? Dünya nın bir salağı biziz sanırım.

---

Katılıyorum ancak salak bir millet olmadığımız kesin. Ama evet 'Dünya'nın bir safı biziz.'

BİRDE ÖZÜR DİLİCEĞİZ…..Hİ..Hİ.Hİİİİİİİ……..! BİZDEN ÖZÜR DİLESİNLER!

Elleri bir ağaca arkadan bağlanan bir hamile kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı-tura atıyordu…

Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl evvel Anadolu topraklarında…
Kars’ta, Erzurum’da, Ağrı’da, Van’da Ataları oynamıştı…
Atalarından duymuşlardı...!

Karnı burnunda zavallı bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu… Çaresiz kadın bir Hazal yaprağı gibi titriyordu… Elbiseleri yırtık ayakları çıplaktı… Ermeni’lerden biri elindeki Ak–47 model Rus yapımı tüfeğinin namlusuna monte edilen kasatura’yı çıkartırken diğer Ermeni elindeki parayı havaya attı…
-Akçik manç (Kız mı oğlan mı)..?
Akçik (Kız)...?

Bu cevap üzerine oğlan diyerek bahse giren Ermeni elindeki kasatura ile hamile kadın’ın karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı...!
-Tun şehetsar,inger (Sen kazandın)

-Yes şehetsapaytes ays bubriki inç bidigişdana…(Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek)…
-Mayrigı bedge gişdatsine (Annesi besleyecek elbette)…

Bunun üzerine diğer Ermeni kasaturayı bir vuruşta geçirdiği çocuğu Annesinin üzerine atti…
-Mayrig yerahayin zizdur… (Çocuğa meme ver)…

Aynı dakikalarda Hocalı’nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişler… Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise

Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
Asixn ma,/ çimi yev bızdıge (Bu hem küçük hem de saçsız daha kolay yuvarlanır! Kopartın..)
Aynı anda çocuğun başı bir tarafa gövdesi bir tarafa düşmüştü…

Ermeniler zafer naraları atarken, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyorlardı…

Bu iki olay 14 yıl önce yaşandı… Hocalı Katliamında… Bunlar… Ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü şahitlerinin anlatımlarıdır…

Ne yazık ki 26 şubat 1992 Daha dun binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşi, ce katledilmiştir. Katliam haberini bütün dünya hızla geçerken, Arşi’i titreten ağır bir vahşet yaşanan hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu…(abdulmecid’in saydığı katliamlara ilave edilebilir. Gel ki o “ve binlercesi” diye bahis etmişti.)

Bu katliam gerçekleştirildiği kış Ermenistan’nin ekonomisi bozuldu soğuk kışta enerjileri de bitmişti. Hatırlanacağı üzere bizimde parlamento da olanlar yardımları (buğday, Elektrik)vs oylayarak onaylamıştı… Kimliklerini hepimiz biliriz…

Av.Erol EKŞİ

Alıntı:

---

Av.Erol EKŞİ rumuzlu üyeden alıntı

Ülkemizde sadece 1 Ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar vede özür dilediler ama hiç bir insan kalkıp da bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı…
Yazıklar olsun...

---

Biliyorsunuz bizler "yağcıyız,ezelden"...Tarihte'de İngilizlerin,Fransızların gönlünü almak için 1 Ermeniye karşılık 10-20 Türk asılmadımı?

Ayrıca Hrant Dink konusunda halen gerçek sebebin gizlendiğini,olayın başka yöne çekilip,birilerinin suçu üstlenmesi sağlandığını düşünüyorum.Arkasında çok farklı hesaplar vardır,ama seneler sonra belki gün ışığına çıkacaktır.
Ermenilerin iç hesaplaşması ve "seçilen Kurban" olmadığı ne malum?
Yine tarihten yola çıkarak,bir taş ile iki kuş planları yapılmadığı ne malum?
İstenmeyen,profile uymayan,sivri çıkışlı Türkiye yanlısı bir Ermeni'nin ortadan kaldırılması ve bu olay sonucu yaşanılması beklenen bölünmeler vs....

Bu sözde Aydınlar yatsın, kalksın, dua etsinlerde,Türkiye gibi -her ne olursa olsun, yinede hoşgörülü-bir Ülkede yaşıyorlar. Hala aynı görevdeler, hala saygınlıklarını koruyorlar (bazıları adam sanıyor). Aynısını buyursunlar Ermenistan'da bir denesinler .

Alıntı:

---

marita rumuzlu üyeden alıntı

Bu sözde Aydınlar yatsın, kalksın, dua etsinlerde,Türkiye gibi -her ne olursa olsun, yinede hoşgörülü-bir Ülkede yaşıyorlar. Hala aynı görevdeler, hala saygınlıklarını koruyorlar (bazıları adam sanıyor). Aynısını buyursunlar Ermenistan'da bir denesinler .

---

Bakın gerçekten çok üzücü bir başkasının cani üzerinden hesaplar yapmak insana yakışmaz. Çünkü o insanin yerine kendinizi koyup bakalım; biz öldükten sonra dünya’nın nasıl olacağından bize ne? Devlet’in görevleri vardır!

Derin, çete, örgüt, demiyorum, yüzeysel devlet ta İsa’dan önce uç yüz dört yüz say… Yıllarından beri devlet kaynaklarından bahis ederiz örnek verecek olursak eski yunan filozofu Aristoteles İsa’dan önce (322-384) “Siyaset” adli eseri ile de ünlü günümüzden yaklaşık 2300 yıl önce yaşadığı halde yapmış olduğu devlet tanımı bugünün insanına örnek teşkil ederken devleti şöyle tanımlıyor: Toparlarsak

“devlet eşit haklara sahip vatandaşların en iyi hayat tarzını mümkün kılmak amacı ile meydana getirdikleri toplumdur”

En iyi hayat tarzını mümkün kılmak amaç olduğuna göre bir devlet nasıl amacından sapabilir!
Bugün çağın silahları ile katledilen insanların parçalarını toplayıp yığınlar halinde resimleri tüm dünyaya servis edildiği gerçeği ortada iken, “soykırımı” suçlaması yapılan devletin askerleri değil soy kırmak yediği üzümün parasını bağın dalına bağlayan askerlerin oluşturduğu bir devletti!

Ve bugün en ağır bombaların ambülânsların üstüne okulların üstüne hastane, sığınak ibadet hanelerin ve sivil halkın yaşadığı evlere! Hem de çağın teknolojisiyle nişan alarak..!
Şimdi 14 yıl önceki Hocalı katliamı kabaca sayarsak dünyaya fotoğrafları videoları servis edilen kan üzerinden hesap yapan hayat damarlarını besleyen o medya kişileri Bosna’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Irak’ta aynı rolü oynarken nemalanıyorlardı yoksa düşman seni nasıl yenecek nasıl mecbur bırakacak!

Eyyyy özürcüler ortada özür dileyecek bir şey yok eyyy çeteciler ortada her hangi bir sıkıntı yok olsa da devlet var ey işbirlikçiler darbeciler..! Başka başka katliamlara zemın ve malzeme oluyoruz hiçmi canınız yanmaz, size o görevi veren örtmek istediği cinayetlere sadece sana aydın desınler diye amaçlarına yardım ettiğinden hiç vicdanını sorumlu tutmaz mısın?


Bense...! Vatandaş imiz Hırant Dınk’ın öldürülmesine, belki ailesi kadar olamaz ama bir akrabama üzüldüğüm kadar üzüldüm ve bu tıp cinayetler kimlere yarar sağladığı aşağı yukarı bellidir dedik ya! Başkalarının ölümü üzerinden hesap yapanlar yaptıklarına gün gelir pişman olacaklar..!

Çayı mı biraz yudumlarken şunda belirtmek isterim; bir arkadaşımız özür dileyenler için ileti sinde şu tabiri kullandı eğer yanlış anladıysam şimdiden affını isterim “özür dilesinler internette kayıtları var biz soran gereğini yaparız” hayır imkânınız olsa bile buna hakkınız yok bu çete varı bir tabir. Kimseye düşüncesinden dolayı zülüm yapmayı bırak zulme ortak olmak yanlıştır, devletin kanunları vardir, hukuk devletinin kendisini koruması için başka güce ihtiyacı yoktur!

Alıntı:

---

Erol EKŞİ rumuzlu üyeden alıntı

Çayı mı biraz yudumlarken şunda belirtmek isterim; bir arkadaşımız özür dileyenler için ileti sinde şu tabiri kullandı eğer yanlış anladıysam şimdiden affını isterim “özür dilesinler internette kayıtları var biz soran gereğini yaparız” hayır imkânınız olsa bile buna hakkınız yok bu çete varı bir tabir. Kimseye düşüncesinden dolayı zülüm yapmayı bırak zulme ortak olmak yanlıştır, devletin kanunları vardir, hukuk devletinin kendisini koruması için başka güce ihtiyacı yoktur!

---

duyduk duymadık demeyin arkadaşlar bu memlekette hukuk varmış.

hadii beeh!

ne zaman geldi hiç haberimiz olmadıya!

ayazoglum......

Ben De özür Diliyorum Ama Ermenilerden Değil Gelecek Nesillerden Neden Mi şu Ermeniler Katliam Katliam Diye Ortaliği Inletiyor Resimlerle çeşitli Sunumlar La Ama Biz Bir üniversitede Bile Bir Sunum Yapip Da Işin Açiğini Dişa Vuramiyoruz Malum önemli Mesele Deyip Duruyoruz Ama Inanin Bir 15 Yil Sonra Türk Evladi Da Inanacak Bu Saçmaliğa Lütfen Bu Konuda Insanlarimizi Bilgilendirelim :kızgın: