-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Duygu Hanım merhaba,boşanma aşamasında olan bir anne olarak size sorum olucak;2 yaşında bir oğlumuz var ilk dava ekimde ve babasına evden uzaklaştırma (6 aylık verildi).bu sürede yasal olarak babasıyla ne zamanlar ve nasıl görüşür?kim almaya gelir?Kim bırakır saatler ve günleri neler dir?Ben görüşmelerini istiyorum ama koz olarak kullanmak istiyorlar,maddi yardımı çocuğa dahi yok.eğer böyle bir hakkı varsa bana bir belge gelir mi yada avukatıma?Avukatım görüşme kararı olmadığı için çocuğu göremez dedi.birde evdeki kıyafetlerini nasıl alabilir eve yaklaşamadığı için.Ne olursa olsun Boşansamda çocuğumuzun babasıyla kaliteli zaman geçirmesini onun daha az yıpranmasını istiyorum.Bu hukuk savaşından onun etkilenmemesi için.Bu arada herşeyin yasal olmasını...Çocuk kaçıran anne olmak istemiyorum.Teşekkürler.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Alıntı:
zehrabetül rumuzlu üyeden alıntı
Duygu Hanım merhaba,boşanma aşamasında olan bir anne olarak size sorum olucak;2 yaşında bir oğlumuz var ilk dava ekimde ve babasına evden uzaklaştırma (6 aylık verildi).bu sürede yasal olarak babasıyla ne zamanlar ve nasıl görüşür?kim almaya gelir?Kim bırakır saatler ve günleri neler dir?Ben görüşmelerini istiyorum ama koz olarak kullanmak istiyorlar,maddi yardımı çocuğa dahi yok.eğer böyle bir hakkı varsa bana bir belge gelir mi yada avukatıma?Avukatım görüşme kararı olmadığı için çocuğu göremez dedi.birde evdeki kıyafetlerini nasıl alabilir eve yaklaşamadığı için.Ne olursa olsun Boşansamda çocuğumuzun babasıyla kaliteli zaman geçirmesini onun daha az yıpranmasını istiyorum.Bu hukuk savaşından onun etkilenmemesi için.Bu arada herşeyin yasal olmasını...Çocuk kaçıran anne olmak istemiyorum.Teşekkürler.
yine aynı sorularımı tekrarlıyacağım lütfen bilgisi olan bana yardım etsin.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
eys sendromundan bahsettiğiniz için teşekkürler bunun bir cezası varmı acaba bu çok acımasızca vahşice insanlık dışı bunu yapan ebebyn cezalandırılmalı
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Merhaba; Benim kızlarımda ebeveyne yabancılaştırma sendromu yaşıyor. Hem de çok şiddetli. Kızlarm göz göre göre benden nefret etme eğilimine girdiler. Oysa, hep iyiydik onlarla. Hatta harikaydık. Neyse... dikkat ettim. Bu konuda herkes bir şey yazmış ama burası bir hukuk platformu olmasına rağmen hukuken çözüm yazan yok. Yani mahkemelerde ne yapabiliriz. Hukuken engelleme yolumuz yok mu? Çocukları kötüye ve kine yönlendiren ebeveynleri hukuken nasıl engelleyebiliriz? Çözüm, çözüm, çözüm...
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Alıntı:
tosuntosun rumuzlu üyeden alıntı
Merhaba; Benim kızlarımda ebeveyne yabancılaştırma sendromu yaşıyor. Hem de çok şiddetli. Kızlarm göz göre göre benden nefret etme eğilimine girdiler. Oysa, hep iyiydik onlarla. Hatta harikaydık. Neyse... dikkat ettim. Bu konuda herkes bir şey yazmış ama burası bir hukuk platformu olmasına rağmen hukuken çözüm yazan yok. Yani mahkemelerde ne yapabiliriz. Hukuken engelleme yolumuz yok mu? Çocukları kötüye ve kine yönlendiren ebeveynleri hukuken nasıl engelleyebiliriz? Çözüm, çözüm, çözüm...
evet buna katılıyorum aynını bende yaşıyorum.. sosyal hizmet uzmanımı istemeli, psikologmu, hakimden kararmı almasını istemeli, vasimi tayin ettirmeli, benim davam hala devam ediyor.. ne yapabiliriz bu konuda..
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Ne olursa olsun ne gelirse başımıza gelsin çoçuklar bizim için hep tek olacak bizlerin yeri doldurulmayacaktır. Bunu bilelim bizim anne babamıza hissettiklerimizi onlarında bize karşı hissedeceğini bilelim bizim başımıza gelmeyen şeyleri onlara yaşatmayalım veya kaldı ki bizim başımıza geldi yine onlara sahip çıkalım. Biliyorsunuz dünya 7 katmandan oluyor. Annenin karnından çocuk alınırken karın 7 kere kesiliyor ve içinden bi dünya çıkıyor. Herkez dünya gibi herkezin görüşleri ayrı onları kendimiz gibi sevip dünyalarını en kaliteli seviyede tutmalıyız. Bizden istenen sadece bu iyi bakım. Manevi boyut en baştadır.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
merhaba, ben boşanmaya çalışan biriyim. Bizim de bir kızımız var. ayrıldığımızda 5 aylıktı. şimdi 4 yaşında girdi. Tek korkum kızımın baba kavramını öğrenip te babasını sorunca ne cevap vereceğimdi. Ama yazıyı okuyunca daha tehlikeli boyutlarda sorunlar yaşanabileceğini öğrendim. Teşekkür ederim. İlerisi için çok faydalı oldu. Sendromla ilgili yazıdan gereken dersi çıkardım. kızımın ileriki yıllarını kurtarmak için boşanma kararı aldım. Bundan sonra onu ben dahil kimse üzmemeli.Tekrar teşekkürler
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Bende boşanma davası sürecindeyim.13 yaşında oğlum ve 5 yaşında kızım var.Oğlum ısrarla benimle kalmak istediğini söylüyor.Ben anne şefkati ve bakımını tek başıma yapamayacağımı düşünerek hayır diyorum.Buna çok üzülüyor.Boşanmak isteyen taraf annesi olduğu için ona karşı kin ve nefret duyduğunu bana söylüyor ve anneye karşı kabalaşıyor.13 yaşındaki bir çocuğun fikirlerini kaale almalımı?Yani o istiyor diye benimle kalmalımı?Çok dil döküyorum ama hala beni istiyor.Sizce doğrusu ne?
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Alıntı:
aliayan rumuzlu üyeden alıntı
Bende boşanma davası sürecindeyim.13 yaşında oğlum ve 5 yaşında kızım var.Oğlum ısrarla benimle kalmak istediğini söylüyor.Ben anne şefkati ve bakımını tek başıma yapamayacağımı düşünerek hayır diyorum.Buna çok üzülüyor.Boşanmak isteyen taraf annesi olduğu için ona karşı kin ve nefret duyduğunu bana söylüyor ve anneye karşı kabalaşıyor.13 yaşındaki bir çocuğun fikirlerini kaale almalımı?Yani o istiyor diye benimle kalmalımı?Çok dil döküyorum ama hala beni istiyor.Sizce doğrusu ne?
Bu siteye üye olan bir kişi üyeliğini kendi sonlandıramaz sonsuza kadar üye kalır ve arama motorlarında isim gecer
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Bu ne demek şimdi ? Herhalde takma ad kullanıyorum.Artı;yazdıklarım yaşadıklarım.Ne alaka anlamadım.Utanmalımıyım!
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Alıntı:
aliayan rumuzlu üyeden alıntı
Bu ne demek şimdi ? Herhalde takma ad kullanıyorum.Artı;yazdıklarım yaşadıklarım.Ne alaka anlamadım.Utanmalımıyım!
Sayın aliayan, özellikle "yazdıklarım yaşadıklarım.Ne alaka anlamadım.Utanmalı mıyım!" cümleniz takdire şayan.
rıza33 adlı üyemizin iletilerini ve en son şu https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?p=250451 forumu okursanız kendisi hakkında fikir sahip olacaksınız. Konunun yeri burası olmamasına rağmen size bu anlamsız yazıyı yazdığı için sizi bilgilendirmek için yazmış bulundum.
Saygılar.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Özür dilerim.İlginiz için teşekkürler.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
4 yaşında bir oğlum var bende aynı sorunlarını yaşıyorum. Bu konuyu okuyanakadar eys olduğunu bilmiyordum. Ona hertürlü yaklaşamayıda denesem karşı taraf doldurduğu için, eys sorunu iyice artmakta. Bunu bir türlü aşamıyorum. Onun ruh hali iyice berbat oldu. Annesi çalıştığından. Evde aneannesi bakıyor. Oda tam ilgilenemiyor. Televizyona kaptırdık cocuğu. Yani tv büyütüyor. EYS aşmak için çok uğraşıyorum ama olmuyor. Coçuk masa tenisindeki pinpon topuna döndü aramızda. Benim yanıma gelmek istemiyor. İşimiz gerçekten zor. Kendi elimizle çanavar yetişitiryoruz.
:kızgın:
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Evet anneler çocukları babalardan uzaklaştırıyor.Kardeşim(erkek) boşanma aşamasında 10 yaşındaki oğlu annenin yanında hakim ara kararla ayda iki sefer çocukla kişisel ilişki kararı vermesine rağmen çocuğu görüştürmüyor icra yolunu denedi yine olmadı parka gel vercem çocuğu dedi erkek kardeşi arkadaşlarını toplamış tehdit etmişler yine alamadı amacı başkaymış.Kardeşim savcılığa suç duyurusunda bulundu savcı kardeşi ve arkadaşları hakkında kamu davasından anne hakkındada 113/a maddesinden cezalandırılmasını istedi nisanda duruşma var sonucu merakla bekliyorum .Neden anneler çocukları alet ederler bayan çocuğun yanında içki içerdi gece kocasına sormadan dışarı çıkar geç saatlerde eve gelirdi.Şimdi çocuğu babaya yabancılaştırıyor aklına birtakım olumsuzluklar sokuyor çünkü nisandaki duruşmada hakim çocuğu dinleyecek pedagog olmadan çocuk dinlenirmi?küçücük çocuk hiç çıkmadığı bilmediği bir hakimin karşısına çıkacak ve ne diyeceğide aşık ve net ortada.Lütfen anneler çocukların sadece anneye değil babaya da ihtiyaçları olduğunu unutmayalım inat hırs uğruna çocuğun psikolojisini bozuyorsunuz bilinçli olun.Hem çocuğu gösterme hemde tazminat nafaka isteyin çocuğu görmeye gelince baba baba değil oluyorsa nafakaya gelince neden baba baba oluyor..
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Alıntı:
crayz1100 rumuzlu üyeden alıntı
doğaldır böyle durumlar
Nasıl bu kadar rahat bi yorum yapıyosun hayret.Herhalde sen bunları yaşayan bir çocuğun gözlerinin içine hiç bakmadın.O mutsuzluğu ve umutsuzluğu görmedin.Kendi yanlışlarımıza onlarıda ortak ediyoruz.Hiç günahları olmadığı halde en büyük zorluklara onları katlanmaya mecbur ediyoruz.Suçlu bizleriz ama ceremesi onların sırtında.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
"Güncel Hukuk" dergisinin bu ayki (Haziran 2009) sayısında (sayfa:50-51)benimle yapılan bir röportaj yayımlandı. "EYS", "zorla babasızlığa mahkum edilen çocuklar", "şu andaki aile hukukumuzun konuya yaklaşımı/yaklaşımsızlığı, vs."...
Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Bir-iki tane aile mahkemesi hakimi merak edip okusa, sonra da akşam yattığında okudukları üzerinde şöyle bir düşünse, belki de o hakimlerin baktığı dosyalardaki üç-beş çocuk babasına kavuşur.
Hiç bir çocuğun babasını görmesinin engellenmediği bir dünya dileklerimle!!
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Alıntı:
necil1 rumuzlu üyeden alıntı
"Güncel Hukuk" dergisinin bu ayki (Haziran 2009) sayısında (sayfa:50-51)benimle yapılan bir röportaj yayımlandı. "EYS", "zorla babasızlığa mahkum edilen çocuklar", "şu andaki aile hukukumuzun konuya yaklaşımı/yaklaşımsızlığı, vs."...
Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Bir-iki tane aile mahkemesi hakimi merak edip okusa, sonra da akşam yattığında okudukları üzerinde şöyle bir düşünse, belki de o hakimlerin baktığı dosyalardaki üç-beş çocuk babasına kavuşur.
Hiç bir çocuğun babasını görmesinin engellenmediği bir dünya dileklerimle!!
Sayın Necil1;
Lütfen bizimle bu röportajı paylaşın. Biz hukukcular dışındakiler dergiye ulaşamayabilirler. Bu şekilde sizin durumunuzda olan babalar ve hatta annelere ve de bizlere çok faydası olacağını düşünüyorum.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Sn.Av.Duygu Tekay'ın isteği üzerine 'Güncel Hukuk' Dergisinin Haziran 2009 sayısında çıkan röportajın tam metnini aşağıda sunuyorum.
NB
BABASIZLIK CEZASI
Türkiye’de bugün belki 100.000’e yakın çocuk boşanma esnasında annenin
babaya duyduğu kinden dolayı babasını göremiyor, babasından uzaklaştırılmış
veya zorla babasından nefret ettirilmiş. Psikolojide bunun konmuş bir adı var;
“Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu”
Rita Ender
Bizim ülkemizde boşanma davası için en makbul avukat “adamın donuna kadar alabilecek” olandır nedense. Pek tabii çocuk da alacaklar listesindedir, hatta üzerinde en çok çekişilendir. Çekişme sonucunda elbet biri; çocuğun ya annesi ya babası kazanır. Dolayısıyla diğeri kaybeder. Peki çocuk? “Anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı?” sorusuna henüz yanıt bulamamış küçüğün kazancı ne olur?
Geçirdiği zorlu boşanma sürecinin ardından bu konu üzerine araştıran ve “Boşanmış Babalar Platformu”nu kuran Necil Beykont ile; Aile Hukukumuzdaki kadın lehine olan ayrımcılıktan, “Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu”ndan ve Türkiye’deki sistemden söz ettik...
Boşanmış Babalar Platformu nasıl oluştu?
Boşanma sürecinde yaşamış olduğum bazı sorunlar sonucunda ortaya çıktı. O süreçte şu anda ayrılmış olduğum eşim, çocuğumu bana göstermemeye kalkıştı. Bir süre bunu başardı. Ben de hakkımı aramaya çalıştım. Hakkımı aradıkça gördüm ki; Türkiye’de gerek hukuk sistemi, gerek adalet mekanizmasında yer alan hâkimler maalesef kadınlar yönünde pozitif ayrımcılık içinde... 2006 yılında bir web sitesi (www.bosanmisbabalar.com) kurdum. Bu siteye, annesinin babasına karşı duyduğu öfke yüzünden babasından uzaklaştırılmış, babasını görmesi annesi tarafından engellenen ve üzerinde duygusal baskı kurulan çocukların babaları ulaştı. Babaların sayısı bugün 22.000’e ulaştı. Düşünün, her babanın sadece bir çocuğu olsa (ki bu iki veya daha fazla olabilir) 22.000 çocuktan bahsediyorum. Boşanmış Babalar Platformunu, aynı sorunu yaşayan dört babadan sadece biri duymuş olsa 88.000 çocuk eder. Demek ki Türkiye’de bugün belki 100.000’e yakın çocuk boşanma esnasında annenin babaya duyduğu kinden dolayı babasını göremiyor, babasından uzaklaştırılmış veya zorla babasından nefret ettirilmiş. Bu çok ama çok ciddi bir rakam. İnternette araştırmalar yaptım. Psikolojide bunun konmuş bir adı var; “Parental Alienation Syndrome”. Türkçe’ye, “Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu” olarak çevirdim. İnternette bu konuyla ilgili yüz binlerce makale, araştırma, sayfa buluyorsun. Yüzlerce kitap var. Türkiye’de daha bunun adı bile konmamış. Ne psikiyatristlerimiz ne psikologlarımız biliyor; üniversitelerimizde bu konu okutulmuyor. Dolayısı ile hukuk sistemimizin de bu korkunç olgudan haberi yok.
Sistemimizde kadınlar lehine nasıl, ne tip ayrımcılıklar yapılıyor?
En basitinden, boşanma sürecinde bir kadının söylediklerine, ileri sürdükleri beyanlara itibar ediliyor. Mesela; bir kadın duruşmalar dışında bir gün hâkime gidip, -doğru veya yanlış- boşanmak üzere olduğu eşi hakkında herhangi ihbarda bulunduğu zaman bu ciddiye alınıyor. Tanık var mı diye sorulmuyor, pozitif bir delil aranmıyor, karşı taraf zaten dinlenmiyor. Ve kadın, eşi aleyhine kolayca 6 ay uzaklaştırma, tedbir kararı aldırıyor. Uzaklaştırma ile baba aniden hem kendi evinden, hem de çocuğundan uzaklaştırılmış oluyor. Ne Aile Mahkemelerinin hâkimleri ne de sistemimizdeki maddeler, kadının beyanının doğruluğunu tartacak bir şey getirmişler.
Bu diğer yandan da; örneğin şiddet gören bir kadın için koruyucu hatta kurtarıcı bir tedbir olabiliyor...
Şiddet gören kadınlar için koruyucu maddeler evet, ama Türkiye’de şiddet gören kadınların çok olması bütün kadınların mağdur olduğu anlamına gelmemeli. Fakat maalesef bizim sistemimiz bunu böyle algılıyor. “Türkiye’de şiddet gören kadınlar, erkekler tarafından mağdur edilen kadınlar çoğunlukta olduğuna göre karşımıza gelen kadın kim olursa olsun, söylediği herhalde doğrudur. 6 aylık tedbir kararı verelim de sonra bakarız” şeklinde bir yaklaşım var. Bu, başta çocuğu, sonra erkeği mağdur ediyor. Bozukluklardan biri bu. İkincisi; boşanma sürecinde dava devam ederken, yine tedbiren çocuğun geçici velayeti anneye veriliyor. Mahkemeler velayeti anneye verirken, bu annenin çocuğunu sağlıklı şekilde, hem anneli hem babalı büyütmek isteyen bir ebeveyn olup olmadığını incelemiyor. Acaba anne boşanma esnasında eski eşine karşı olan kin ve nefretini çocuğuna yansıtacak mı, çocuğunu babasından soğutacak mı? Bizim ülkemizde maalesef hiç araştırma yapmadan gözü kapalı olarak, geçici olarak da olsa velayeti hemen anneye veriyor.
Başka ülkelerde bu konunun uygulaması nasıl?
Medeni ülkelerde bir kere “Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu” çocukta var mı yok mu uzmanlar tarafından inceleniyor; hâkim duruşma salonunda incelemiyor. Eğer anne çocuğun üzerinde böyle bir baskı uyguluyorsa ki buna “duygusal taciz” deniyor; velayet, çocuğun her türlü bakımını üstleneceksin görevi, annenin üzerinden alınıyor. Çünkü anne yanlış hareket ediyor. Bu bir, ikincisi; ortak velayet denen bir uygulama var. 70’li yıllarda Amerika’da başlamış, şimdi Avrupa’da da birçok ülkede var. Anneyle baba boşansa bile çocuğun hayatındaki önemli kararlar, anne ve baba tarafından ortak olarak alınıyor. Ne zaman tatil yapacak, hangi okula gidecek, kimlerle görüşecek, saat kaçta eve dönecek... Bizde velayet annede, sen iştirak nafakası vereceksin. Peki çocuğumu göreyim; hayır, iki haftada bir görürsün!
Bu konuda, “resmi geçit” gereği çocuğun da “görüşüne” başvuruluyor bazen...
Dava devam ederken hâkim babaya çocuğunu iki haftada bir dört saat görme izni veriyor. Baba, “ben çocuğumu daha fazla görmek istiyorum” diyor, anne kabul etmiyor, hâkim kabul etmiyor. Hâkim diyor ki; “getirin çocuğu dinleyeceğim.” Çocuk geliyor mahkemeye, duruşma ortamı; hâkim, avukatlar, mübaşir... Yedi gün / 24 saat annesinin hâkimiyeti altında olan çocuğa hâkim; “babanla görüşmeniz yeterli mi?” diye soruyor. Buna çocuk mu karar verecek? Örneğin 10 yaşında bir çocuk, “Hayır yeterince göremiyorum, daha fazla görmem lazım” diyebilir mi, annesi de orada dururken? Tabii “yeterli” diyor. Hâkimler çocuk gelişim uzmanı değildir. Her hakimin çocuk gelişiminden anladığını varsayamazsınız. Hâkimler hukukçudur. Bunu da sormuş olalım demek için soruluyor ve “çocuğun da görüşüne başvuruldu” diye zapta geçiyor. Bir şey daha var söylemek istediğim; beğenmediğimiz ve yetersiz gördüğümüz “ayda iki kez 4 saat” görüşme kararı var ama anne isterse o 4 saatte de çocuğu babaya göstermeyebiliyor. Şimdi bunun için, çekini senedini tahsil etmeye çalışan insanların arasında kuyruğa girerek mücadele vermeniz gerekiyor. İcra dairesine gidiyorsunuz, çocuk teslim tutanağı başvurusunda bulunuyorsunuz. Çeşitli paralar veriyorsunuz, çeşitli dosyalar açtırıyorsunuz. Ve 15 gün sonra oradaki memurla birlikte çocuğu almaya gitmek için sistemi kuruyorsunuz. 15 gün sonra gittiniz, anne yine çocuğu vermedi, bu sefer “çocuk teslim edilmemiştir” tutanağı tutturuyorsunuz. O arada, anne çocuğu gösterirse bütün çabalarınız boşa gitmiş oluyor ve siz çocuğunuzu 1 ay boyunca hiç görmediğinizle kalıyorsunuz. Bir ay boyunca sizden soğutulmuş bir çocuğu nasıl normalize edeceksiniz o da apayrı bir konu tabii.
Boşanma davasındaki “taraf kusuru”, velayet konusunu nasıl etkiliyor?
Boşanmada erkek kusurlu taraf olabilir. Teorik olarak evlilik birliğinin bozulmasındaki tüm nedenler erkekten kaynaklanıyor olabilir. Bunun çocuğuna babalık yapması ile ne alakası var? Bunlar bir babanın çocuğunu görmemek ile cezalandırılması için neden teşkil eder mi? Bir baba ne olursa olsun; çocuğuna zarar vermediği müddetçe çocuğunu görmemekle cezalandırılabilir mi? Asıl çocuğa vermiş oluyorsunuz cezayı: “Babasızlık Cezası”dır bu. Bir erkek kötü bir eş olabilir ama bu onun kötü baba olduğu anlamına gelmez. Bir erkek kötü bir baba da olabilir ama siz yine de karar veremezsiniz; “sen kötü bir babasın, öyleyse çocuğunu iki haftada bir göreceksin”. Kimsenin bunu deme hakkı yoktur. Bir baba babadır!
Boşanmış Babalar Platformu’nda nasıl bir yardımlaşma, çalışma içindesiniz?
Gönüllü olarak -ücret karşılığı olarak değil- hizmet vermek isteyen birçok uzmanımız var; hukukçular, pedagoglar, psikologlar, çocuk gelişim uzmanları, yaşam koçları var. Uzmanlarla, mağdur çocukların babalarını bir araya getirip görüşlerini paylaştırıyoruz. Hukuk yoluyla hakkımı nasıl ararım veya çocuğumla ilişkimi nasıl düzeltmeliyim, ona nasıl davranmalıyım? diyenler var. Aile Mahkemeleri Hakimlerine konu ile ilgili yazılar yazıyoruz. Onları “Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu”nu öğrenmeye davet ediyoruz. “Ortak Velayet” uygulamasının Türk Hukukunda da yer alması için tartışma açmaya çalışıyoruz. Boşanmış Anneler Derneği ile çalışma içindeyiz. Çünkü aynı şeyleri savunuyoruz.
Babalar birbirine benzeyen kesimlerin insanları mı?
Hayır değil. Şu benziyor; kadınlar aile hukukumuzdaki lehlerine olan ayrımcılığın farkına varmış durumdalar ve bunu suistimal etmeye çalışıyorlar. Örneklerin hemen hepsi Aile Hukukumuzdaki açığı ve çocukları ellerinde bulundurmanın avantajını kullanıp bir şeyler kazanmaya çalışan kadınların mağdur ettiği çocuklar maalesef. Türkiye’de boşanmış ailelerin çocuklarının yaşadığı böyle bir sorun var. Ona göre hareket etmek, ona göre yeni düzenlemeler getirmek lazım. Farkındalığın artması gerek. Çocuğu babasız bırakmaya çalışan kadınlara hukuk sisteminin asla yardımcı olmaması gerekiyor.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Sayın Beykont; paylaşımınız için ben kendim ve ekibim adına teşekkür ediyorum.
Lütfen bu konuda bundan sonra da bizden bilginizi ve ilginizi esirgemeyin.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Kesinlikle iyi niyetli yazılmıştır,kesinlikle katılmıyorum.Evlilik süreci içinde eşim çocukları bana birdaha göstermeme tehditini çok yaptı,çekişmeli bir boşanma süreci 3 yıldır sürüyorsa,dava açmakla beni ve çocuklarımı cezalandıran bu ülkenin hukuksistemidir diye düşünüyorum. Açın günlük habersayfalarını, AİHM Türkiyeyi aile içi şiddette kadını yeterlicene koruyamadığına dair suçlu buldu. Kadın kendini hiçmi savunmayacakmı yani, bu çocukları 9 ay karnında büyüten, doğuran, gece uyumayıp emziren, çocuğa bişey olunca ilk canı acıyan annesi değilmi.Sanırım sizin başınıza gelmedi ondan bu kadar iyi niyetlisiniz. Açın bakın habersayfalarını,doğum oranı yüksek olan ülkelerde,misal Afrikada, erkekler çok evli,aynı Türkiyedeki gibi, ve bu erkekler çocukları ne yiyor, ne giyor, nasıl yetişiyor, hiç ilgilenmiyorlar,tek dertleri, bugün hangi hatunla evlensem, aynı türkerkekleri gibi.Çocuklar babasız büyüyebiliyormuş demek, ama asla annesiz büyüyemez. Adam yeniden evlendiği anda zaten ilk evliliğinden olan çocukları unutmuştur. Yada çocukları kadın binbir zorluklarla büyütür ve adam birgün çıkagelir,- bakın ben babanızım- gibisinden, hazır büyümüş çocuklara konmak için. Bence kadına fırsat verilse zaten o çocuklarına bir zarar gelmesini istemez.Verilmiyor efendim,boşanma davası bitmiyor, nafakayı alamıyorsunuz,binbir sorunlar ve mahkemedeki hakim size hiçbirşekilde yardımcı olmuyor, kimin umrunda ne yiyip neyle geçindiğiniz, çocukları neyle büyüttüğünüz, baba çok düşünüyorsa ilk önce bu çocukların geçimini neden sağlama almıyor, neden nafakayı ödemiyor.Kadın zor duruma düşüp kendisine geri dönsün baskısı,sesini çıkarmasın, herşeye katlansın. Evet Türkiyede bir erkekegemenliği var.Ben burda farklı yazılar beklerdim, maalesef bizleri hemcinslerimiz bile düşünmüyor,kadınlar bu yazıyla kötülenmiş bence, oysa dediğiniz kadınlar belki kendini ve çocuklarını korumak için böyle davranıyordur.İlk önce can sonra canan. Düşünün çocuğunuz ve siz suya düştünüz,ikinizde boğuluyorsunuz, ancak suda yüzmeyi başarabilirseniz, belki çırpınan çocuğunuzu kurtarmayı başarırsınız, bu dengeyi sağlamak hiçbir kadın için kolay değil, biz ilk değiliz sonda olmıcaz belki, ama çok şükür şöyle 1 milyon yıl sonra erkek cinsiyeti olmıcakmış bu dünyada,rahatlıcaz bayanlar. Her zaman girmiyorum, yazımıda kimse çok ciddiye almasın, bunlar şu anki düşüncelerim,yarın herşeyi belki farklı görürüm,bakarsınız türkhukuksistemine bir sihirli çıbık değer ve herşey iyileşir.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Sayın Av.Duygu Tekay,
Bu ortamda siz ve sizin gibi duyarlı hukukçuların bulunduğunu düşünmek insana umut veriyor. Ben cılız sesimizin bazı Aile Mahkemesi Hakimleri tarafından da duyulacağına inanıyorum.
Bir gün, çocuklarımızın, işaret etmeye çalıştığımız babasızlık cezası (mahkeme yardımıyla EYS) tehlikesine maruz olup olmadıklarının "sizlerin sayesinde" (duruşma salonunda hakimler tarafından değil), "bu işin uzmanları tarafından" tespit edileceğine de inanıyorum.
Saygılarımla,
NB
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Hasan Pulur konumuzu Milliyet'teki köşesine almış.
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.asp...06.2009&ver=11
h.pulur@milliyet.com.tr
Hasan Pulur Olaylar ve İnsanlar
Boşanmış babalar...
14 Haziran Pazar 2009
BİLGİSAYARINIZIN başına geçin (www.bosanmisbabalar.com), sitesine girin.
Bu siteyi 2006’da Necil Beykont kurmuş...
Niye kurmuş:
“Eşlerinden boşandıktan sonra, çocuklarını görmesi eşleri tarafından engellenen babalar için... Bu babaların sayısı 22 bine ulaşmış.”
Yani kadınlar, mahkeme kararına rağmen, çocuklarını babalarına göstermemekte direniyorlarmış, web sitesi bunun için kurulmuş... (x)
Necil Beykont’a göre kadınlar lehine ayrıcalık yapılıyor.
Nasıl?
“En basitinden, boşanma sürecinde bir kadının söylediklerine, ileri sürdükleri beyanlara itibar ediliyor. Mesela, bir kadın, duruşmalar dışında bir gün hâkime gidip -doğru veya yanlış- boşanmak üzere olduğu eşi hakkında herhangi ihbarda bulunduğu zaman, bu ciddiye alınıyor. Tanık var mı diye sorulmuyor, pozitif bir delil aranmıyor, karşı taraf zaten dinlenmiyor. Ve kadın, eşi aleyhine kolayca 6 ay uzaklaştırma, tedbir kararı aldırıyor. Uzaklaştırmayla, baba hem kendi evinden hem de çocuğundan uzaklaştırılmış oluyor. Ne aile mahkemelerinin hâkimleri ne de sistemimizdeki maddeler, kadının beyanının doğruluğunu tartacak bir şey getirmişler.”
* * *
KADINLARIN bu kadar şiddet gördüğü bir ortamda bu kadar da ayrıcalık olmasın mı?
Necil Beykont, bunu da cevaplıyor:
“Türkiye’de şiddet gören kadınların çok olması bütün kadınların mağdur olduğu anlamına gelmemeli. Fakat maalesef bizim sistemimiz bunu böyle algılıyor. Türkiye’de şiddet gören kadınlar, erkekler tarafından mağdur edilen kadınlar çoğunlukta olduğuna göre karşımıza gelen kadın kim olursa olsun, söylediği herhalde doğrudur. 6 aylık tedbir kararı verelim de sonra bakarız, şeklinde bir yaklaşım var. Bu, başta çocuğu, sonra erkeği mağdur ediyor. Bozukluklardan biri bu.
İkincisi, boşanma sürecinde dava devam ederken, yine tedbiren çocuğun geçici velayeti anneye veriliyor. Mahkemeler velayeti anneye verirken, bu annenin çocuğunu sağlıklı şekilde, hem anneli hem babalı büyütmek isteyen bir ebeveyn olup olmadığını incelemiyor. Acaba anne boşanma esnasında eski eşine karşı olan kin ve nefretini çocuğuna yansıtacak mı, çocuğunu babasından soğutacak mı? Bizim ülkemizde maalesef hiç araştırma yapmadan, gözü kapalı olarak, geçici olarak da olsa velayet hemen anneye veriliyor.”
Konunun bir başka yanı da var.
Mesela babaya, çocuğunu görmek için, iki haftada dört saat izin veriliyor. Baba itiraz ediyor, çocuğunu daha çok görmek istiyor; hâkim, çocuğu getirin, diyor. Düşünün 10 yaşında bir çocuk, kürsüde hâkim, avukatlar, mübaşir, bir yanında 24 saat beraber olduğu annesi ve ancak kısıtlı görebileceği babası. Hâkim çocuğa soruyor:
“Babanla görüşmeniz yeterli mi?”
Çocuk “Yetersiz” diyebilir mi?
Anne arkada, tabii yeterli diyecek.
* * *
PEKİ, mahkemenin iki haftada 4 saat kararına rağmen, anne isterse çocuğu babasına göstermeyebilir mi?
Necil Beykont “Evet” diyor:
“Çocuğunuzu görmeniz için, çekini senedini tahsil etmeye çalışan insanların arasında kuyruğa girerek mücadele vermeniz gerekiyor. İcra dairesine gidiyorsunuz, çocuk teslim tutanağı başvurusunda bulunuyorsunuz. Çeşitli harçlar, paralar veriyorsunuz, çeşitli dosyalar açtırıyorsunuz. Ve 15 gün sonra oradaki memurla birlikte çocuğu almaya gidiyorsunuz. Anne yine çocuğu vermedi, bu sefer, çocuk teslim edilmemiştir tutanağı tutturuyorsunuz. O arada, anne çocuğu gösterirse bütün çabalarınız boşa gitmiş oluyor ve siz çocuğunuzu bir ay boyunca hiç görmediğinizle kalıyorsunuz.”
Peki çözüm?
* * *
NECİL Beykont, “ortak velayet” sistemini öneriyor, çocuğun her şeyiyle annesi ve babası ortak ilgilenecek, bu sistem 1970’li yıllarda Amerika’da başlamış ve “Şimdi Avrupa’nın bazı ülkelerinde de var!” diyor.
Necil Beykont, bu konuyu kimlerle çözmeye çalışıyor biliyor musunuz?
“Boşanmış Anneler Derneği” ile, çünkü aynı şeyleri savunuyorlar.
—————-
(x) Güncel Hukuk dergisi, Haziran 2009; söyleşi Rita Ender.
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Sayın Beykont;
Herkes bir konunun ucundan tuttuğunda ve sabrettiğinde kamupyu oluşturulabilceğinin bir örneğisiniz siz.
Son gelişmelerle ilgili olarak bilgilendirme nezaketiniz için teşekkür ederim.:o :o :iyi: :iyi:
-
Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
sürekli kadın erkek eşitliğinden bahsedilen bir ülkede çocuğun velaiyeti konusunda niçin kadına daha çok haklar tanınmıştır.benim kızım henüz 4 yaşında bende olduğu hafta sonu annesine dönerken sürekli ağlıyor sızlıyor.bu çocuğun psikolojisini nasıl etkiler.mahkeme ayda iki hafta sonu veriyor aslında bir haftalığına heriki tarafa verilse daha sağlıklı olmazmı.
-
Cevap: Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
MERHABA
benimse sorunum çok fazla
kızmın babasından ihanet sebebi ile ayrıldık
anlaşarak boşandık
nafaka belirlendi
ama ödemiyor
baradon avukat istedim
adli tatil girdi öylece kaldı
ama sorunum bu değil aslında
sorunum kızımın babasının
kızımı psikolojik olarak çökertmesi
ağır hakaretler edip nerede ise sürekli azarlaması
ben mahkemenin ona vermiş olduğu görüşme haklarını tamamen kaldırmak istiyorum
yanında bulunduğu kadın ile 8 yıldır hala evli değiller
dahası
yanında yaşayan bayanında düzgün bir insan olmaması
bayanın ailesinde madde kullanan kişilerin olması
ve zaman zaman kızımın onlarla muhatap oluyor olması
yanında bulunan bayanın ailesinde hüküümlü olan kişilerin olması
ve kızımın babasınında bunlardan etkilenerek değişerek
sinirli ve saldırgan olması
kızımızı sürekli üzerek ağlatması nedeni ile bu ona verilmiş olan hakların kaldırılmasını istiyorum
kızım 14 yaşında ve oda bunu istiyor
ki uzun yıllardır kızımız küçük onun bu hakkını elinden almak gibi bir lüksüm yok
diyerek bu duruma göz yumdum ama artık kızımda
bundan bezmiş olacak ki yeter artık dayanamıyorum diyor
görüşmek isterse ilerleyen zamanlarda yine ona bırakacağım bu kararı
ve bu haline üzülüyorum
araştırma yaptım
savcılığa dilekçe vermem gerekiyormuş
ama psikolişik olan bir durumu nasıl kağıda dökebileceğim konusunda bilgim yok
darp olsa polis yolu ile
peki psikolojik olarak savcılıkların bu konu ile ilgilenen birimleri varmı
soruma cevap veririseniz çok menun olacağım
bu durum bizi çok yıpratıyor
buradan alacağım bilgiler doğrultusunda harakete geçeceğim
şimdiden teşekkür edeiyorum
cevaplayacak olan şahsa
-
Cevap: Sayın Av.Duygu Tekay
Alıntı:
necil1 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Duygu Tekay,
Mesajımın üzerinden 12 saat geçmeden yaptığınız düzeltme ve nazik cevabınız için çok teşekkür ediyorum. Ayşe Arman röportajını aslında platformumuzun geniş kitlelere duyurulduğu ilk gün olarak kabul ediyoruz. Evet "boşanmış babaların durumları" diye yola çıkıldı ama artık biz asıl olarak boşanmış babaların değil,
ellerinden zorla babaları alınan ve babasızlığa mahkum edilmeye çalışılan ÇOCUKLARIN haklarını savunmak için çalışıyoruz.
"EYS" ile sağlanan işte bu işkence.
"EYS"ye
"taciz" dememizin,
"saldırı" dememizin nedeni bu.
Biz,
"BANA ANNEM KADAR BABAM DA LAZIM" diyemeyen çocukların sesi olmaya çalışıyoruz. "Ben çocuğumu özlüyorum" diyen babaların sorunu ikinci planda kalıyor bizim için.
Pozitif ayırımcılık dediniz. Evet, kırsal kesimde kadını ezen bir erkek çoğunluğu var. Bunu hepimiz biliyor, üzülüyor ve kabul ediyoruz. Kanunlarımız, Aile Hukuku sistemimiz bu gerçeğe göre şekillenmiş ve yargıçlarımız da maalesef her davada bu genel gerçeğe göre kesin tavır alıyor. Yani "madem kırsal kesimde cahil ve zalim erkekler var, öyleyse ülkedeki tüm babalar potansiyel zalimlerdir" genellemesi ile veriliyor kararlar. Yani
"acaba şu anne çocuğuna babasızlık işkencesi çektirmek için mahkemelerimizi alet edebilir mi?" diye bakılmıyor maalesef.
"Erkekse, babaysa tamam. Biz biliyoruz genelde bizim erkeklerin potansiyel zalim olduklarını. Oyleyse bu davadaki erkek de zalim, kadın ise mazlumdur" düz mantığı ile veriliyor kararlar.
Sonuçta;
- Sevinenler : Babanın önemini kavramaktan aciz anneler,
- Üzülenler : Bilinçli babalar,
- En çok zarar görenler ise babasızlığa mahkum edilmiş çocuklar oluyor.
Saygılarımla,
Necil Beykont
Sayın Duygu Tekay, Sayın Necil Beykont ve konu ile ilgili yorum yapan Sayın Arkadaşlar !!!
Hepinize çok teşekkür ediyorum. Kendi sorunlarımızla uğraşırken kimlere ne şekilde zarar verdiğimizin maalesef farkında olamıyoruz. Birde ayrılmayı düşündüğüm eşime bu durumu anlatabilsem. Bizim dünya tatlısı 6 yaşında oğlumuz bir ortak meyvamız var diyorum eşime. Ayrıldığımızda dost kalabilmeliyiz, oğlumuzun iyi veya kötü gününde her zaman yanında birlikte olmak zorundayız. Onun babasına da annesine de ihtiyacı var ve her zamanda olacak. Seninle boşanacak olabiliriz, fakat çocuğumuzla boşanmıyoruz o bizim canımız ve her zaman yanında olmak zorundayız.Ayrılsakta birlikte oğlumuzun yanında olmak zorunda kalabiliriz desemde bu evlilik bittiğinde seninle asla biraraya gelmem bunu unutma diyor bana. Bu sorunumla ilgili bilgi ve tecrübesi olan arkadaşlar benimle paylaşır mısınız?
-
Cevap: Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Dilek hanım bence yanlış bir uygulama yapıyorsunuz çocuğunuz koruyayım derken çocuk kendi düşünce içerisinde şu düşünceye kapılabilir acaba annemle ,babam yeniden birlşebilir düşüncesi içine girebilir
-
Cevap: Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
dava açıp çocuğun sosyal himzetlerden görevli bir psikoloji uzmanı tarafdından dinlenerek baba çocuk arasındaki görüşmelerin belirli bir tarihe kadar durdurulmasını isteyebilirsiniz
-
Cevap: Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Eşim eski eşinden olan çocuğunu 5 yıldır annesi kaçırdığı için göremiyordu.Velayetn Nez-i ve Tevdii davamız devam ediyor. Bu aşamada çocuk ve taraflar uzmanlarca dinlendi. Raporda küçüğün EYS yaşadığı, babanın çocuğunu görmesinin engellendiği yazıldı. Eşim 3 kez icra takibi yaptı. Ama sahte adresler yüzünden sonuç alnınamadı. İcra ceza mahkemesindeki davamız de devam ediyor.Karşı taraf babayla çocuğun ilişkisinin tamamen kaldırılması için kendi açtığı farklı bir ilde ve davada bu rapor verildi. Biz raporu velayet davasının görüldüğü mahkemeye sunduk. Şimdi karşı taraf kendi aldığı rapora itiraz ediyor. Mahkeme bunu dikkate alır mı? Bunun yanında babasından kaçırmak için duruşma günlerinde bile anne çocuğu özürsüz olarak okuluna göndermiyor, 6 ay içinde çocuğun 3 kez okulunu değiştirdi. Bütün bu gelişmeler velayetin kötüye kullanıldığını ispatlamaz mı?
-
Cevap: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Sayın Duygu Tekay, tüm uyarılarınıza katılıyorum ve teşekkür ediyorum. Ancak ben şu gerçekleri yaşıyorum: Eski eşim mahkemenin biz boşanırken aldığı tüm kararları ihlal etmesine rağmen hiç bir şekilde hakkımı alamıyorum.
24 aylık çocuğumu bana boşanmamızın ardından 14 aydır göstermiyor . İcra memurlarıyla gidip zabıt tutturdum. her hafta sonu oğlumu görme hakkım olduğu saatte yanıma bir şahit alarak gittim, hiç bir zaman evde yoktu. Sonunda dava açtım ve sonuç: Eski eşim ve avukatı duruşmaya gelmediler. Buna rağmen Hakim bana hiç bir söz hakkı tanımadan " eski eşimin cezalandırırlmasına gerek görmedi" 2 dakikada duruşma bitti! Avukatım gerekçeli kararı görmemiz lazım dedi. Şimdi gerekçeli kararı bekliyorum. Aylardır ve özellikle bu karardan sonra moralim ve psikolojim bozuldu. Psikoloğumun tavsiyesi üzerine sakinleştirici kullanmak durumundayım. Ben bu "hukukun" nesine güvenebilirim ? Bu durumda ne yapabilirim? Ve bu geçmiş 14 ay nasıl telafi edilir, oğlum beni günün birinde onunla buluştuğumda nasıl tanıyabilir?
Gelecek duruşmaya kadar gine aylar geçecek ve oğlumu ne zaman görebileceğim tamamen tamamen mechul.
-
Cevap: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Aukatınızla birlikte giriştiğiniz hukuk savaşını zorlayarak devam ettirin. Adalet mutlaka haklının anında yer alır. Gec tecellie edebilir ama mutlaka vicdanen rahatataxcak sonuca ulaşacaktır.
-
Cevap: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
mrb yakın arkadaşım eşinden ayrıldı 7 ay önce.hakimin belirlediği nafakanın 3 katını verdi boşanmak için arada birde çoçuk olduğu için.fakat boşandığı eşi .çocuğunu göstermiyo görmesi gereken günler vermiyo verse bile kendi gelmesi şartı ile kabul ediyo.bunun için nası bir yol ve ne yapmamız gerekiyo.sürekli tel taciz,hakaret,iftira ne ararsanız var bayanda filmlere konu olcak bi karakter yani.:DD
-
Cevap: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuzun EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Alıntı:
ECRİN86 rumuzlu üyeden alıntı
boşandığı eşi .çocuğunu göstermiyo görmesi gereken günler vermiyo verse bile kendi gelmesi şartı ile kabul ediyo.bunun için nası bir yol ve ne yapmamız gerekiyo.DD
Çocuk teslimi ile ilgili olarak icra takibi yapılmalıdır.
-
Cevap: Sayın Av.Duygu Tekay
Alıntı:
kelebek373 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Duygu Tekay, Sayın Necil Beykont ve konu ile ilgili yorum yapan Sayın Arkadaşlar !!!
Hepinize çok teşekkür ediyorum. Kendi sorunlarımızla uğraşırken kimlere ne şekilde zarar verdiğimizin maalesef farkında olamıyoruz. Birde ayrılmayı düşündüğüm eşime bu durumu anlatabilsem. Bizim dünya tatlısı 6 yaşında oğlumuz bir ortak meyvamız var diyorum eşime. Ayrıldığımızda dost kalabilmeliyiz, oğlumuzun iyi veya kötü gününde her zaman yanında birlikte olmak zorundayız. Onun babasına da annesine de ihtiyacı var ve her zamanda olacak. Seninle boşanacak olabiliriz, fakat çocuğumuzla boşanmıyoruz o bizim canımız ve her zaman yanında olmak zorundayız.Ayrılsakta birlikte oğlumuzun yanında olmak zorunda kalabiliriz desemde bu evlilik bittiğinde seninle asla biraraya gelmem bunu unutma diyor bana. Bu sorunumla ilgili bilgi ve tecrübesi olan arkadaşlar benimle paylaşır mısınız?
Haklısınız ancak pratikte işlerin öyle yürümesi zor oluyor. Benim tanıdığım çok insan bunu başarabiliyor, ama işin içinden egoların çıkartılması gerekiyor önce. Bir de tarafların kızgınlıklarını, küskünlüklerini bastırabilmesi. Örneğin kuzenim; 3 yıllık evlilikten sonra boşandı; ikisinin de maddi durumu çok iyiydi, taraflar birbirinden hiçbir şey istemedi; bir yaşında kızları vardı, babası her haftasonu cuma gecesi alıp pazar öğleden sonra alıyordu. Yazın mahkeme kararı olmadan ikisi de kızlarıyla tatile gidiyor, sorun çıkmıyordu. İki tarafta iki üç yıl içinde tekrar evlendi, kuzenimin de eski eşinin de birer çocuğu oldu. Kuzenimin kızı sekiz yaşına geldiğinde hafta içi çarşamba akşamı okul servisi babasına bırakıyordu, perşembe sabahı ise babası okula bırakıyor, cumartesi günü ve pazar öğlene kadar babasında kalıyordu.Hatta iki çift yeni eşleriyle ve çocuklarıyla aynı otelde tatil yapıyorlar şu anda. Ama o durumda ne var; kadının eşinden maddi bir beklentisi yok çünkü ülke şartlarının çok çok üstünde para kazanıyor, eşi yabancı; eşinin eski eşiyle ilgili herhangi bir kompleks vs yaşamıyor, kuzenimin kızına kendi kızına nasıl davranıyorsa öyle davranıyor, kuzenimin eski eşi ise ne eski eşine karışıyor, ne onun eşine ne de kendi kızının üvey babasıyla ilişkisine. İşin içinde karşılıklı ekonomik beklentiler de olmayınca arada sorun kalmıyor.
Ancak tam tersi durumda işler çirkinleşiyor. Engellemek isteseniz bile bir yerden sonra ya yılıyorsunuz ya da sürekli uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Eşinizle ayrılma nedeniniz nedir bilemiyorum ama eşinizin kafasındakini biraz anlamaya çalışın; şöyle düşünün sizinle kötü ayrılacak; mutlu olmayacak ve sizinle sürekli karşılaşmak durumunda kalacak, bu çok da kolay birşey değil,insan evladı için katlanmak zorunda, durumu normalleştirmek zorunda ama hiç kolay değil.
Fazla uzun yazdım ama son olarak; karşı tarafın çekincelerini biraz düşünün, işin pratikte nasıl yürüyeceğini düşünün.
Umarım herşey sizin için iyi olur.
-
Cevap: Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
Ortak Velayet
Son yıllarda Amerika’da birçok bölgede, tek başına velayet yerine ortak velayet daha tercih edilir hale gelmiştir.
Bugün, birçok uzman, bazı şartlar altında olması kaydıyla, ortak velayetin çocuklar için en iyi çözüm yolu olduğu düşüncesinde birleşmektedir. Bu velayet şeklinin çocuklar için tahmin edilebilir en büyük yararı, her iki ebeveyn ile yakın ilişkisini sürdürmeye devam etme olanağı tanımasıdır. Dahası, sorunsuz yürüdüğü zaman, çocuklar, evlilikleri başarısız olmuş olsa bile, anne ve baba olarak yeterli iki rol modeli ile yaşama şansına sahip olmaktadırlar. Anne ve babalarının kendilerine bakabilen, birbirleri ile işbirliği yapabilen ve güvenilebilir insanlar olduğunu gördükçe, çocukların ailelerinin dağılmasından kaynaklanan güvensizlik duyguları azalmaktadır.
Bu şekil ayrıca, özellikle tek başına velayet kararının mahkeme tarafından verildiği durumlara kıyasla, yan etkileri açısından, tek başına velayetten daha üstündür. Çocuklarının velayeti kendilerine verilmeyen anne ve babalar kendilerini yetersiz hissedebilirler. Benlik saygıları, dolayısıyla çocuklarının gözündeki değerleri ile ilgili duyguları sarsılabilir. Dahası, çocuklarını düzenli görme imkânı da ellerinden alınmıştır. Haklı olarak hafta sonlarında ya da tatillerle sınırlanan bir görüşme biçiminin, tam anlamıyla çocuğun yanında olmakla bir olmayacağı, yerini tutmayacağı düşünceleri olabilir.
Ortak velayetin yürümesi için her iki ebeveynin de çaba göstermesi gerekir. Eğer anne ve baba çocukların fiziksel velayetini ortak olarak üstlenmişse en ideal çözüm birbirlerine yürüyerek gidip gelecek kadar yakın mesafede yaşamalarıdır. Böylece, çocuklar(eğer yeteri kadar büyüklerse) bir ebeveyninin evinden diğerine istedikleri zaman ve istedikleri kadar süreyle gidip kalabilirler ve arkadaş ortamlarından kopmamış olabilir. Eğer çocuklar okul yaşındalarsa, anne ve babanın okul civarında yaşaması, çocukların okula gidiş gelişlerinde sorun çıkmasını önler. Ortak velayet durumunda, anne ve baba kavga etmeden veya düşmanca tavırlar takınmadan, çocukları ilgilendiren konularda iletişim kurabilmeli ve işbirliği yapabilmelidir. Çocuk yetiştirmeye ilişkin tutumları da benzer olmalıdır.
Çocukların velayetini ortak olarak üstlenmek isteyen anne ve babaların bunu neden istediklerinden iyice emin olmaları gerekir. Bazı ebeveynler tek başına velayet istemediklerini söylemekten utanırlar ve ortak velayeti çözüm olarak görebilirler. Bazıları ise orak velayeti, diğer ebeveyne bırakıp gezebilmek için bir araç olarak görürler. Bazı anne ve babalar ise çocukların sorumluluğunu eşit şekilde taşıyamayacaklarını bilirler ama ortak velayete hayır derlerse çocuklarının kendileri hakkında olumsuz düşüneceklerinden korkarlar.
Ortak velayet, iyi niyet üzerine kurulup başlarda iyi gitse bile zaman içerisinde insanlar ve durumlar değişebileceğinden sorunlar çıkabilir. Anne ya da baba herhangi bir sebeple başka bir şehre taşınmak zorunda kalabilir. Veya bir ebeveyn evlenerek, eski eşinin içindeki düşmanca duyguların yeniden uyanmasına sebep olabilir. Bu durum doğal olarak eşlerin işbirliği yapmasını zorlaştırır. Üvey ebeveynler ve üvey kardeşler de sorun teşkil edebilir. Bazen de ortak velayet, çocukların bir süre sonra anne ve babalarının yeniden bir araya geleceklerini düşünmelerine yol açar.
Açıkçası ortak velayet, her aile için uygun bir çözüm yolu olmayabilir. Ortak velayet, çoğu kez, velayet için mahkemelik olan taraflar için en yanlış çözümdür. Bu tür aileler zaten tarafların kazanma savaşından dolayı bir çıkmaza girmiş durumdadırlar ve anne ve baba, daha sözü edilen türden bir yaklaşım içinde olmadıklarından, yeni duruma geçiş sürecinde çıkacak tatsızlıklardan çocuklar olumsuz yönde etkileneceklerdir.
Esasında kuralları ve kanunları bir kenara bırakıp, çocukların her iki ebeveyn ile ilişkilerinin sürmesinin sağlamak en önemlisidir. Adı ister tek başına velayet isterse ortak velayet olsun amaç bu olmalıdır.
-
Psikolojik Yönden Ortak Velayet
Psikolojik Yönden Ortak Velayet
Son yıllarda birçok ülkede, boşanma sonrasında, velayetin tek bir ebeveyne verilmesi yerine, iki ebeveynin de ortak olduğu bir velayet sistemi tercih edilmektedir. Fakat bizim ülkemizde, hala çocukların velayeti tek bir ebeveyne yani, anne ya da babaya verilmektedir.
Yurtdışındaki birçok uzman, bazı şartlar altında olmak kaydıyla, ortak velayetin çocuklar için en iyi çözüm yolu olduğunda birleşmektedir. Tahmin edileceği üzere, bu sistemin en büyük yararı, çocuğun her iki ebeveynle de aktif olarak bağını sürdürmesidir. Çocukların gelişiminde, anne ve babanın rol-model olması çok önemlidir. Çocukların sağlıklı birer yetişkin olmaları için, bu durum çok önemlidir. Anne ve baba, iki eş olarak evliliklerini devam ettirme konusunda başarısız olmuşsa bile, ortak velayet sisteminde, çocuklar, anne ya da babalarından mahrum kalmayacaktır.
Ayrıca, anne veya babadan ayrı kalmanın çocuk psikolojisinde yarattığı olumsuz etkiler de en alt düzeye inecektir.
Ülkemizde, velayet hakkı, çoğunlukla anneye verilmektedir. Bu durumun kadınlar açısından bazı olumsuz sonuçları olabilir. Bir çocuğun (ya da çocukların) bütün sorumluluklarının anne üzerinde olması, hele ki, bir de ilgisiz bir baba söz konusuysa, anneyi çok zorlayacaktır. Çocuğunun, eğitim, sağlık, beslenme gibi ihtiyaçlarının altından tek başına kalkmaya çalışan anne, bu sorumluluklarının altında ezilecektir. Ayrıca, bir süre sonra, bu durumu yaşayan annelerde “tükenmişlik sendromu” yaşanması da kaçınılmazdır.
Duruma bir de babalar açısından baktığımızda farklı şeyler görebiliriz. Bazı anneler, velayet hakkının kendilerinde olmasını istismar edebilirler. Evlilik içinde, kocalarına karşı birikmiş kırgınlıklarının, öfkelerinin intikamını, çocuklarını babalarından saklayarak, babalarına göstermeyerek almaya çalışabilir.
Ortak Velayetin Artıları
* Çocukların, rol-model olarak anne ve babalarından ayrı kalmaması sonucunda, tek kişilik velayet durumunda yaşanan çocuk gelişimi problemlerinin, bu sistemde yaşanmaması.
* Çocukların, anne ve babasının, boşanmasını yoğun bir şekilde algılamasına ve travmatik yaşantılara sebep olmasını en büyük nedeni, anne ya da babadan ayrı kalmasıdır. Çocuğun boşanma sonrasında, hem annesiyle hem de babasıyla birlikte olması, travmatik yaşantıların en alt düzeye indirecektir.
* Çocukların bütün sorumluluklarının tek bir ebeveynin omuzlarına yüklenmesinin yarattığı tükenmişlik sendromunun, sorumluluk paylaşımı sayesinde, ortaya çıkmaması.
* Çocuğundan ayrı kalan ebeveynin, sadece belirli günlerde ya da tatillerde çocuğuyla görüşmesinden dolayı, sıcak ve samimi iletişim eksikliği, çocuğun her iki ebeveynle de düzenli olarak birlikte olması sebebiyle görülmeyecektir.
Ortak Velayetin Eksileri
* Ortak velayet, iyi niyet üzerine kurulup başlarda iyi gitse bile daha sonra ebeveynlerden birinin durumunun (iş değişikliği, şehir değişikliği gibi) değişmesi sonucunda sekteye uğrayabilir. Bu durum çocuk açısından sıkıntı yaratabilir.
* Eğer boşanan eşler, birbirlerine karşı düşmanca duyguları bir kenara bırakmazlarsa, bu durum ortak velayetin gidişatını tehlikeye sokabilir.
* Ayrıca bazı durumlarda, ortak velayet, çocukların, anne ve babalarının bir süre sonra tekrar birleşecekleri konusunda ümit beslemelerine neden olabilir.
Öneriler
* Anne ve babaların ortak velayeti neden istedikleri konusunda emin olmaları gerekir.
* Çocuğun, birbirine uzak evlerin birinden birine gitmemesi için anne ve babanın evlerinin birbirine yakın olması önemlidir. Ayrıca evlerin birbirine yakın olması, çocuğun okuluna gidip gelmesi açısından da önemlidir.
* Eşler kendi aralarındaki sorunları hala çözememişse, ortak velayet konusunda sıkıntılar yaşayabilirler. Çünkü ortak velayet bazı konularda ortak kararlar vermeyi ve işbirliğini gerektirir.
Psikolog Beyhan BUDAK
-
Cevap: Psikolojik Yönden Ortak Velayet
merhabalar.10 aylık bir bebeğim var be boşanmak durumunda kalıyorum her nekadar çocuğum için istemesemde.. ilerideki yaşamını nasıl etkiler sizce.. bu durumda ne yapmalıyım önerileriniz olurmu rica etsem?
-
Cevap: Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
ortak velayet davalarının esasını temsil eden bir kavram ülkemizde henüz hukuki düzenlemeler yapılmadığından veya toplum yapısı gereği pek çok cinnet şiddet veyahutta intihar vakalarının temelinde yatan eys sendromu malesef hukuk alanına taşmamış durumdadır bu konuda araştırma yapması gereken çocuk psikyatrları bu konuyla direk alaklaı adli tıp ve hukuk hocaları malesef konudan habersiz ve duyarsızdırlar.benim anlamadığım 1985 yılında richard gardrener tarafından tanımlanan bir çok ülkenin kanunlarına giren bu sendrom neden hala ülkemiz akademisyenleri tarafından incelenmemektedir.pariental alienation syundrome olarak googleda binlerce makale bulunurken göya akademik çalışma yapan insanların bu kopnudan habersiz olmaları ilginçtir.henüz boşanmada kötü niyetli anne sendromunu duymayan binlerce hukukcu vardır medea komplexinden habersiz boşanma avukatları ve malesef psikaytrlar daha önemlisi adli erişkin psikytrları mevcuttur.
medea komplexi eski yunantradgedyalarından epiclosun medea sından köken alır.kısaca aldatıldığını düşünen hüsrana uğramış kadın boşandığı kocasından intikam almak adına çocuklarını öldürür.ölüm elbette fiziki olmayabilir burdaki ebevyne yabancılaştırma sendormuna yakalanmış çocuklarda babayı unutma şeklinde kendini gösterir özellikleri çocuklar annenin ağına düşmüşlerdir ve papagan gibi ne söylenirse tekrar ederler.ağır bir travma stres sendomu şeklinde ortaya çıkmıştır.
amerikada daha fazla babaya yönelik açılan cinsel istismar davalarında ki artışta kendini göstermiş dr richard gardner ın salem cadı davalarına benzettiği bu davalarda ortak özellikler bulmasıyla eys sendomu tanımlanmıştır.bu sendromun boyutu senin baban kötü denilmesinden başlar babaya yönelik cinsel istismar davasına kadar genişleyen bir yelpazede yer bulur bu sürede istenilen amaç gerçekleştirilmiş velayet kontrolu anne tamamıyla babaylaçocukların bağını üstelikte mahkemeler vasıtasyla gerçekleştirmiş olur hukukcu arkadaşlardan bu makalelerin bir an önce türkçeleştirilip adalet sistemimizde yerini almasını temenni ediyorum ülkemizde bu davalar henüz su yüzüne çıkmamakla beraber yaşanan bir çok cinnet vakasının altında bu sendromlar yatmaktadır .fabrikasyon istismar davaları kötü niyetli anne sendromlrı ebevyne yabancılaştırılmış çocuk sendromları medea komplexiyle hareket eden ebevynler aslında hukuk ve adli tıpbın içinde azımsanmıyacak oranda çoktur.
internette sadece ingilizce formatla yapılan bu üç arama sonucunda binlerce makale vardır canada amerika hatta olgunun islami açıdan ele alındığı yayınlar bile mevcuttur .boşanmışbabalar com da başlayan tek makalelik yayın umarımki toplumumuzda gerçekten kanayan bir yara olan sendromların tanmlanmasıyla haziran 2010 da aihmde kabul edilen ortak velayet kavramıyla bir yer bulur ve yeni anayasaya en azından bu ortak velayet ve bu velayeti kontrol eden devlet kurumlarıyla çocuklar analı babalı büyüme haklarına yeniden kavuşur aile faciaları ve dramları yaşanmak zorunda kalmaz onlarca kişi suçsuz yere yıllarını vermek çocuklarının ruhsal ölüğmleriyle yüzleşmezler saygılarımla lütfen ingilizce bilen arkadaşlarım pariental alienation synrome ve medea komplexi salem cadı davlarıyla alakalı çevirileri bu sitede yayınlasınlar ....saygılarımla
-
Cevap: Re: Boşanma sürecinde olanlar çocuğunuz EYS Sendromuna dikkat ediniz!!!
konuyla alakalı bir babanıın yaşadıkları
BEN KAYBETTiM…
SENi SEViYOR(D)UM BABA ! yazısını okuyanlar hatırlar, medenice ayrılmıştık eşimden. İlk altı ay sütliman. Kız henüz iki yaşında. Artık onunla eskisinden daha çok ve daha kaliteli zaman geçirebiliyordum. Kısa sürdü balayı. Geri dönmeyeceğime inanan anne intikam fitilini ateşledi. Kızımı almaya gittiğim bir gün kapı yüzüme kapandı. Kızımı öyle “uluorta” göremeyeceğimi, bu konuda muhatabın artık “avukat” olduğunu söyledi. Bir sonraki ve daha sonraki kapı önü yalvarmalarım ve eş-dost tavsiyeleri fayda etmedi. Böylece yıllarca sürecek olan yüzlerce kez öz kızımı “haczetme” dönemi başladı.
Bu işlem, çek borçlusuna yapılan haciz işlemiyle aynı; önce adliyeye gidilir, ücret yatırılır. Sonra çalışan memurlara Pazar günü sizinle gelsin diye yalvarılır. Her konuda(!) anlaştığınız haciz memuru Pazar günü gidilip evinden alınır, adliyeye getirilir, oradan dava dosyası alınır. Daha sonra karakola gidilir, iki Polis memuru da oradan alınır. Çocuğun evine gidilir. Sağlam aldım-sağlam verdim yani teslim-tesellüm tutanağı düzenlenip memur, polis gözetiminde karşılıklı imzalanır. Sonra sırası ile polis karakola ve memur evine bırakılır. Anca bir alışveriş merkezine adım atılır. Annesinin verdiği sipariş listesi kan-ter içerisinde bitirilir. Paket fast-foodlar arabada yenir. Çünkü; memuru evinden, polisi karakoldan alıp 17:00’da kızımı teslim etmeliyim, aksi takdirde bu „çocuk kaçırma“ya girer ki bu konuda davalarım vardır. Oysa defalarca kızımı evde bulamadım ancak bir kez bile dava açmadım.
Seneler çabuk geçiyor;
5 Yaş; Beraberken son derece mutlu olan kızım annesinin her telefonunda adeta işkence görüyor ses tonunda konuşmaya başladı.
6 Yaş; Her buluşmamızda“18 yaşına gelince soyadımı değiştireceğim.” demeye başladı.
7 Yaş; Eskisine göre daha uzunca bir alışveriş listesi var. Siparişlerin çoğu da bir çocuğun kullanmayacağı objeler. Ör. Tığ, Tuval, ithal boncuklar v.s.
8 yaşından itibaren kızımdan hakaret işitmeye başladım. Şambaba, İskele babası v.s.
9 Yaş; Maziye dönük ilginç hikayeler anlatmaya başladı. Ör. Henüz kundaktan yeni çıkmış kızım yaşamışcasına annesini vahşice nasıl dövdüğümü(!) anlatmaya başladı. Detaylar şöyle; Kızım elinde şeffaf kiraz kasesi ile kırmızı berjer koltukta otururken gece 02:00 de sarhoş olarak eve gelen bendeniz annesini sille tokat dövmüşüm! Dudaklarından kanlar akan annesi şevkatle kızına sarılarak “Sen ağlama kızım, bir gün kurtulacağız bu kötü adamdan.” demiş bizim bir yada birbuçuk yaşındaki “Ayşecik”e. Bizim Ayşecik kundağından kalkarak “sen üzülme anneciğim, ben çalışır sana bakarım.” dedi mi? orası meçhul.
10 yaş; Yeniden evlendim. Kardeşi doğdu. Kadın panikledi. Sanırım “yedek geldi” sandı. Kızım her gün bizde. Mutluluğun resmi bu olsa gerek. Bir yanda oğlum, diğer yanda kızım. Bakarken gözlerim yaşarıyor. Tek üzüntüm, evde otomatik olarak kaydolan telefon konuşmalarından dinlediğim kadının kızıma şimdiki eşim hakkında söyledikleri.
11 Yaş; Kadın bir oğlum oldu diye kızımı boşlamayacağıma inandı. Dişler tekrar meydanda. Yine göstermiyor kızımı. Ben de bu yaşından sonra kızımı polis gücü ile haczetmek istemiyorum. Bir kere denedim; Pişman oldum.
12 yaş; Kadının bir sevgilisi oldu. Evet evet.. Vallahi. O bana kızımı göstermeyen kadın, adeta kızımı bana bıraktı hatta terk etti. Öyle ki Şubat’ta Mısır, Haziran’da 10 gün Yunan adaları ve Ağustos’ta full Avrupa turlarına çıktık ailece. Hacizle bir kaç saat görebildiğim kızımı 6 ay sürekli gördüm, haftalarca bende kaldı. O mutlu, ben mutlu, oğlum mutlu. Biz mutlu olduğumuz için eşim mutlu. Kadın da mutlu, artık sevgilisi var. Yaşasın. 6. ayın sonunda adamdan ayrıldı. Silah (kızım) tekrar fora.
13 yaş; Sponsor olacağım bir adam arıyorum. Neyse parası vereceğim. Düğünlerini yapacağım, balayına yollayacağım, maaşa bağlayacağım, hatta ev alıp (ama Ekvador’da) içini döşeyeceğim. Yok-yok-yok!
14 yaş; Senede bir veya iki kez görüşmeye başladık. Artık kızım tarafından da doldurulan kalınca bir alışveriş ve temel fikir başkasından gelse de daha bilimsel bir hakaret listem var. Mesela şambaba gitti, “biyolojik veya sperm baba” geldi.
15 yaş; Büyümüş. Buluşmamız sadece para, alışveriş veya yurtdışı izni için gereken muvafakatname nedeniyle. Gerçi kardeşini çok sevdiğini söylüyor ama görmek için hiçbir çaba sarf etmiyor. Yılda bir-iki kez görüşsek de, ne yaparsam yapayım kavgasız tek bir buluşmamız geçmiyor. Konuşmaların seyri şöyle;
- Nasılsın kızım?
- Sana ne?
- Kardeşin ilkokula başladı
- Bana ne?
- Bağırma kızım herkes duyuyor
- Kime ne?
- Bir şeye ihtiyacın var mı?
- Seni ilgilendirmez
- Okul nasıl gidiyor?
- Yeni mi aklına geldi? v.s.
16 yaş; Hakaretler daha da felsefi. Alt tarafı “Senden baba olmaz.” diyecek, ancak son okuduğu 4 kitabın özetine bir Sokrates, iki Descartes ekleyerek. Ayrıca “Şunu şöyle yapsan daha iyi olur.” mu dedim? Eyvaaah!… Sen kimsin ki?, Sen bana karışamazsın?, Sana soran mı var), konuşma! v.s.
17 yaş; Son buluşmamız. Görüşmeyeli sadece bir sene geçti. Karşımda uzun boylu, zarif ve çok güzel genç bir kız var. Fönlü saçları, trendy kıyafeti, hafif makyajı ile modern, göz alıcı bir genç kız. Ama ben “o kız” ın sadece adını ve doğum tarihini biliyorum. Onu da bir zamanlar facebook şifremde kullanmıştım.
Bir gün istemeden ağzımdan böyle çıktı laf; ”O kız…”.
Bir baba, hem de kızını canından çok seven, özlemini her an kalbinde, beyninde, hücrelerinde hisseden bir babanın istemsiz çığlığı bu olsa olsa...
Ancak arada o kadar boşluk var ki, “O”nun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Bilmeme, tanımama, koklamama, bağrıma basmama müsaade edilmedi. Bakkalın çırağını, kapıcının kızını, kimse alınmasın ama ablamın köpeğini daha çok tanıyorum. Ama benim kızım ne yer, ne içer, ne sever, neyi sevmez, hobileri, fobileri nelerdir, ayakkabı numarası, boyu kaçtır, alerjisi var mı?… ve binlerce cevabını bilemediğim soru.
Emek veremedim kızıma, hasta iken başında duramadım, ilk yazısını, ilk karnesini göremedim, birlikte ders çalışamadım. Benden tek istedikleri para idi, hem de doğmamış torunlara yetecek kadar. Aldılar, alıyorlar, alacaklar. Ancak para geleceğe değil sıfır arabalara, seyahate, dekorasyonlara gömüldü.
Allah evlat acısı vermesin derler. Evlatlarını kaybedenleri anlamam mümkün değil. Peki benim gibi evladını ölmeden kaybedenleri kim anlar? Kim “var ama yok” olan evladımın yüreğimde hissettiğim acısını tarif edebilir bana? Önce bir insan sonra bir baba olarak yıllardır irdeliyorum, kızıma özlemin yakıcılığını daha az hissetmek için duygularımın adını koymak istiyorum, bulamıyorum bu acının adını, yapamıyorum tarifini. Tek bildiğim, yaşadıklarımdan asla vicdan azabı ve pişmanlık duymadığımdır. Ama ya kızım pişmanlık duyarsa...
Ne olursa olsun ben bir babayım ve kızıma olan duygularım, özlemlerim, aşkım asla bitmedi, bitmeyecek de...
Sonuç;
Artık kızımla görüşmüyoruz. Ben kaybettim. Kızımla bir kez bile dans edemeden, baş başa bir kadeh şarap tokuşturamadan, elinden bir fincan kahve içemeden, bana erkek arkadaşını anlatamadan kaybettim. Başı sıkıştığında kapımı çalmadan, omzuma yaslanmadan, erkeklere, kadınlara, hayata dair konuşmadan, tek bir nasihat veremeden, bir kez dahi babacığım cümlesini duymadan, en kötü anlarında, hata yapsa da, hakaret etse de karşılıksız koşulsuz hep yanında olacağımı, onu çok sevdiğimi ve hep seveceğimi söyleyemeden kaybettim.
Bu yarışı ben kaybettim. Kızımı benden uzaklaştırmak isteyen, göstermeyen, yıllarımı mahkemelerde süründüren annesi ise kazandı.
Peki, benden başka kaybeden oldu mu?
SENi SEViYOR(D)UM BABA yazısı için tıklayınız http://www.cempolatoglu.org/maksatmu...dum%20BABA.htm
Sevgilerimle
Cem Polatoğlu diğer yazıları için tıklayınız