Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Dear Obama...
Sayın Başkan,
Dikkatinizi çekmiştir, çok yalaka var. Elçiniz söylemiştir mutlaka, yardakçımız ve işbirlikçimiz de pek meşhurdur... Ama sizi temin ederim ki, bünyemizdeki tenya bolluğuna rağmen, bu ülkenin onurlu, haysiyetli insanları daha fazladır.
*
Lafı eğip bükmeyeyim; Menderes’ten bu yana kucağınızda oturmaktan rahatsızız... Kafasındaki sanki yılbaşı kukuletasıymış gibi sırıtanlar sizi yanıltmasın; kafamızdaki çuvaldan daha da rahatsızız... Chicago’da ne derler bilmem, Anadolu’da keser döner sap döner derler; kalleşleşmeyeceğiz ama, illa ki ödeşeceğiz, darılmayın... Hayır, kafanıza ayakkabı fırlatacak kadar aciz değiliz... Ancak, taaa Atlantik ötesinden göremeyebilirsiniz; hem Avrupa’ya hem Asya’ya bastığımız için, bir ayağımızda Prada, bir ayağımızda yumurta topuk vardır... İki ayağında birden Prada olanlara itibar etmeyiniz.
*
Esenboğa’ya indiniz ya, o Esenboğa’yı, sizin Siu reisi Oturan Boğa’nın emmioğlu zannedebilirsiniz; alakası yoktur... Ancak, Anıtkabir’de ziyaret ettiğiniz kişinin, bizimle alakası büyüktür... Biz O’nu Allah’a, geriye kalan her şeyi O’na borçluyuz.
Bizimle iş tutmak istiyorsanız...
Önce O’nunla uzlaşın.
*
Bakın yukarda ayakkabı filan dedim, aklıma takunya geldi... Selefiniz buştluk yaptı, O’nu takunyalılara değişti... Tabii ki siz bilirsiniz, ancak takdir edersiniz ki, kendi milletini satanların, sizin milletinize de hayrı olmaz. Dostuz, dost acı söyler.
Naçizane uyarımdır.
*
Çankaya’ya geldiniz, anladığımız lisandan "meraba asker" dediniz... Ben de size anladığınız lisandan konuşayım... Bir Türk karı koca, New York’a taşınmış, ev bakıyormuş... Kadın demiş ki, ay Muvaffak, bu mutfak çok ufak... Emlakçı da demiş ki, bu Türkçe ne seksi lisanmış be kardeşim! Öyledir çünkü... Kıvraktır dilimiz... Ne demek istediğimizi kolay anlatırız.
*
Ve, demem o ki:
İttifak mittifak bi yere kadar!
*
Ferhat ile Şirin’le birlikte Kasr-ı Şirin’i okumanızı tavsiye ederim. Sizin oralarda van, tu, tiri, for... Bizim buralarda yek, dü, se, cihar... Tavlamızda yüz yüze zar atmak, káğıtların arkasından blöf yaptığınız pokere benzemez. İran’a koçbaşı arıyorsanız, başka kapıya... Bizdeki askerlik, sizdeki gibi parayla değil, sırayla... Sizin o "meraba" dediğiniz koçlarımızı, ağaç kovuğunda bulmadık biz... Afganistan’a girerken bize mi sordunuz? Nasıl girdiyseniz, öyle çıkın... Kuzey Irak’ta perdenin arkasına geçip, çubuklara taktığınız Hacivat ile Karagöz’ü oynatırken düşünecektiniz... Ali Baba İmralı’da, 40 Haramileri oralarda... Ha bu arada, yanlış hesap Bağdat’tan döndü, "açıl susam açıl" buyrun Kuzey Irak’a derseniz, o başka, Afganistan’ı bi daha düşünürüz!
*
11 Eylül’ü unutmadık, sizi anlıyoruz.
Ama 12 Eylül’ü de unutmadık.
Siz de bizi anlayın ve lütfen burnunuzu sokmayın... Sizin demokrasi marifetiyle oturduğunuz Beyaz Saray inşa edildiğinde, biz henüz, padişah kapıdan çıksın da ayağını öpelim diye yerlere kapanıyorduk... Ve lütfen unutmayın ki, bugün gezeceğiniz İstanbul’u biz aldığımızda, sizin başkanı olduğunuz Amerika kıtası keşfedilmemişti!
1071’e hiç girmeyeyim...
*
Velhasıl, buralar bizim... "Annan güzel mi?" demiştik, inanmamıştı... BM’nin başındaki Koreliye de söyleyin, kendini boşuna helak etmesin, bizim Kıbrıs’tan çıkmaya niyetimiz yok.
*
Sözde soykırım meselesinde ise, diaspora oylarından beslenen California Valisi artist Arnold’un rollerine kanmayın... Ben size hediye edeyim, Nubar Terziyan DVD’si seyredin!
*
Özetle...
Sizi seviyoruz.
Ay lav Obama yani.
Siyah beyaz Türk filmlerinde "kuşük hanım" filan diye konuşan Arap Bacı’nın oğlu Beşir’e benzettiği için sempati duyuyor halkımız... Bakın anket yaptınız; Bush’tan yüzde 98 oranında nefret ederken, sizi yüzde 52 oranında destekliyoruz. Ahali bu desteği, kamyon kamyon avanta kömür dağıtan Kadir Topbaş’a bile vermedi! Kıymetini bilin... İstanbul’dan uğurlanırken deve meve kesilirse, paniğe kapılmayın, bizde ádettir. Arkanızdan ibrikle su serpenleri de vurdurmayın, el sallayın.
*
Bi dahaki sefere "bana ne Türkiye’den" deyip gelmeyen, yengeyi de bekleriz... Malia ile Sasha’nın gözlerinden, Kogelo köyündeki annanenizin ellerinden öperiz.
Sincerely...
Yılmaz
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Uçun efendiler
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana...
Başbakan’a yeni uçak alındı.
*
Sen aklını başına almazsan, uçak da alırlar, uzay mekiği de... Hatta böyle lokum gibi milleti bulmuşlar, ben olsam, kıpraşma derim, direkt sırtına binerim.
*
Bazı yalakalar da diyor ki:
"Şahsına almadı, milletin malı."
Madem milletin malı...
Sana teklif ediyorum:
Binsene hadi o uçağa!
*
Bavul olarak bile binemezsin.
*
Aslına bakarsanız...
Alınmış uçağın davası olmaz.
Muhalefet de, "Bugün o uçar, neme lazım, yarın öbür gün bakarsın ben uçarım" diye düşünerek, sesini çıkarmaz.
Dolayısıyla, demem şu...
*
Savarona’yı da alın!
*
Abartma veya kinaye manasında söylemiyorum... Yürekten söylüyorum.
Onbinlerce makam Mercedes’i, OBA helikopteri, ATA uçağı, ANA uçağı, GAP uçağı, DAP uçağı olan Türkiye’nin devasa filosuna bi tek Atatürk’ün yatı mı fazla?
*
Dolmabahçe’deki ölüm döşeğine taşınırken, kamarasına son kez bakmış ve "Bir çocuğun, oyuncağını bekler gibi heyecanla beklemiştim onu... Mezarım mı olacaktı?" demişti...
Yatağı var orada.
Kütüphanesi var.
Anıları var.
Geri alın.
*
Hepiniz binin sonra... Razıyız.
*
Bu milletin seve seve ödeyip, hakkını helal edeceği tek fatura odur çünkü.
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Neler oluyor bize? Elinin körü oluyor
"DİYANET İşleri Başkanlığı musiki korosu kurdu" diyorlardı, inanmıyordum... Dün sabah bizim gazeteyi bi aldım, manşette İlhan Şeşen’in şarkısı, "Neler oluyor bize?" Diyanet İşleri Başkanı söylüyor... Sonra da Kayahan’dan devam ediyor, "Allah’ım neydi günahım, ben nerde yanlış yaptım?"
*
Bak şimdi...
*
"Arkadaşlar, efendiler, ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz!" demiş mi, adam gibi adam? Demiş... Biz ne yapmışız? Şeyhler, müritler filan... E daha nesini merak ediyorsun ki birader, "nerde yanlış yaptım" diye?
*
"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cinsten mürekkeptir... Kabil midir ki, bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de, bütünlüğü ilerleyebilsin?" diye sormuş... Kabil midir?
*
"Tüketici değil, üretici olalım, tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür" demiş... Biz ne yapmışız? Satıyoruummm, saaaattt, tım!
*
"Köylü milletin efendisidir" demiş...
Hani şu anasını alıp gidecek olan var ya, o.
"Basın öncüdür" demiş...
Basın yalaka.
"İstikbal göklerdedir"
demiş mesela...
Ata, Ana, Gap,
yetmedi, Dap.
Bi de THY.
Yok deve di mi?
Var deve, var...
"Ne mutlu Türküm diyene" demiş.
Hepimiz Ermeniyiz.
"Türk öğün çalış güven!"
10 milyon işsiz.
"En hakiki mürşit,
ilimdir..."
Ama ulemaya da sormak
lazımdır!
*
"Geldikleri gibi giderler" demiş... Tek eleştirdiğim tarafıdır rahmetlinin, "Manda gibi uyursan, gene gelirler" dememiş... Ama, "Her millet icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortaktır" demiş.
*
Milletin mi egemenlik?
*
"Bağımsızlık, benim karakterimdir, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır" demiş... Kafanda çuvalla gez dememiş... "Ülkesini korumasını bilen, dilini de, yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır" demiş... Can you feel the rhythm in my heart, the beats going düm tek tek dememiş yani... "Bazı kimseler çağdaş olmayı, kafirlik sayıyor, her sarıklıyı hoca sanmayın" demiş...
Du yu andırsitend?
*
Uzatmayayım...
*
"Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz... Fakat sanatçı olamazsınız" demiş... Onun için, bırakın musiki sanatkárı ayaklarını da, üzülüyormuş rolü yapacağınıza, dediklerini yapın.
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Eve kapanma pazara çık...
Hükümet şakşakçısı Odalar Birliği "Kriz varsa, çare de var" diyerek, ulusal seferberlik kampanyası başlattı:
"Eve kapanma, pazara çık!"
*
Bence şöyle olmalıydı:
"Keriz varsa, çare tükenmez,
pazara çık, karnın doymasa da
en azından gözün doysun!"
*
Satürn’de yaşayan bazı gazeteciler de, kampanyanın ne kadar şahane bi kampanya olduğunu anlatmak için şu örneği veriyor habire: "Fransız Rivierası’nda küçük bir kasaba, bomboş, hava puslu, işler kesat, ahali borçla yaşıyor... Otele bir müşteri geliyor, 100 dolar kapora veriyor, ’Kasabayı dolaşacağım, beğenirsem kalırım’ diyor... Otelci kapıyor 100 doları, kasaba koşuyor, borcunu ödüyor. Kasap kapıyor 100 doları, toptancıya koşuyor, borcunu ödüyor. Toptancı kapıyor 100 doları, kredili hizmet veren fahişeye gidiyor, borcunu ödüyor. Fahişe kapıyor 100 doları, odasını kullandığı otele koşuyor, borcunu ödüyor. Tam o anda turist geliyor, ’Vazgeçtim, kalmayacağım’ deyip, 100 dolarını alıyor, gidiyor... Ama ne oluyor? Herkes birbirine borcunu ödüyor, sistemde para dolaştığı için, herkes geleceğe ümitle bakıyor."
*
Arkadaşlar halkla iç içe oldukları için örnekleri bile "Fransız Rivierası"ndan!
*
Devamını da ben yazayım...
*
Olur a, otele müşteri gelmez.
Personel kovulur.
Kasap iflas eder.
Kasaptan senedi olan ve şu meşhur
100 dolardan haberi bile olmayan,
kasabanın enayisi manav, batar...
Toptancıya haciz gelir.
Fahişe gider.
Otelcinin kızı fahişe olur.
E5’e çıkar.
*
Para yok, para!
Sana mı soracak parası olsa?
*
İşsizlik rekor, maaşlar kuş... Bırakın salak muamelesi yapmayı da, ahalinin cebine para koymanın yolunu bulun.
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Mayın...
Okurlar sipariş veriyor:
"Mayın konusunu yaz."
*
Aslına bakarsanız, pek "üzerinde durulmaması gereken" bir konu bu...
Denk gelirseniz bas’Mayın...!
*
Ama gene de yazayım...
Sat’Mayın....
Sattır’Mayın....
*
Sus’Mayın......
İş işten geçtikten sonra ağla’Mayın....
*
Savunma Bakanı diyor ki:
"Kıbrıs büyüklüğünde arazi
deniyor, değil, abartıyorlar."
*
Siz Bakan’a bak’Mayın......
*
Sakın ola kan’Mayın....
Keriz yerine kon’Mayın....
*
Evet, Kıbrıs büyüklüğünde değil.
Ama, İstanbullular kıyaslasın:
Üsküdar...
Kadıköy...
Kartal...
Maltepe’nin yüzölçümünü topla...
Dördünü birden.
O büyüklükte.
*
Uyu’Mayın....
*
Ankaralılar, unut’Mayın......
Keçiören’den büyük!
*
İzmirliler, aldan’Mayın......
Karşıyaka’nın üç misli.
Konak artı Buca kadar.
*
Komple Türkiye’nin 4500’de 1’i kadar bu arazi... 300 milyon dolar verecek, mayınları temizleyecek, sonra da bu araziyi 49 yıllığına tepe tepe kullanacak.
*
O halde şunu diyebiliriz:
Komple Türkiye topraklarının
49 yıllık fiyatı ne eder?
1.3 trilyon dolar...
Yıllık kirası kaça geliyor?
27 milyar dolar.
*
Hiç kafayı yor’Mayın......
Bastırsın biri 27 milyar doları...
Bitsin bu aşkın ıstırabı.
*
Adamın asabını boz’Mayın....
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Sınav formunuzu yatır’dınız mı?
Babalar Günü dün kutlandı.
Bugün SBS...
Yarın ÖSS var çünkü.
*
Zuhurat Baba
Telli Baba
Gözcü Baba
Tuzcu Baba
Oruç Baba
Bardakçı Baba
Helvacı Baba
*
Bunlar doçent.
İzmir’deki profesör...
Susuz Dede.
Daha kıdemli.
*
Benim favorim, Bursa’daki Tezveren Baba... İlk 100’e 17 öğrenci soktuğu söyleniyor. Sivas’taki Kılavuz Baba sözelde iyi... Urfa’da Hakim Dede var, hukuk banko... Kırşehir’deki Kalender Baba, daha çok açık öğretime yönlendiriyor... Tokat’taki Barak Baba’ya gidenler, Washington Üniversitesi’ne mastıra gidiyor.
*
Gerçekten merak ediyorum...
Üniversite mezunu yatır var mı?
Veya, Anadolu lisesi kazananı?
*
Adam uçak mühendisi olmak istiyor, tabutun altına kalem sokuşturuyor. Sanırsın, yatır kalemtıraştır... Öğretmen olmak isteyen tebeşir sürüyor, mimar olmak isteyen cetvel... Türbe duvarına sürtüp, doktor olmak için, yanında steteskop getiren bile var.
*
Bakın doktor dedim, aklıma geldi...
Geçenlerde Tıp Festivali yapıldı İstanbul’da...
Merkez Efendi Camii’nde!
*
Turladın hepsini, ne Zuhurat Baba bıraktın, ne Telli Baba... E baktın olmadı. Kazanamadın.
Doooğru Tekirdağ’daki Sersem Baba’ya.
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Belge çiçek açmış yaz mı gelecek AKP bu sevdadan vaz mı geçecek...
Alparslan Türkeş
Ragıp Gümüşpala
Faruk Gürler
Tahsin Şahinkaya
Çevik Bir
Sert tınılı, haşin isimler...
*
Yandaş medyanın pişirmeye çalıştığı aşa su katmak istemem ama, "Dursun Çiçek" diye darbeci olur mu kardeşim?
*
Radyodan bi anons mesela...
"Dikkat! Dikkat! Dikkat! Muhterem vatandaşlar, demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri memleketin idaresini eline almıştır!"
*
- Kim bunu okuyan?
- Dursun Çiçek.
- Bi tane de türkü okusun o zaman...
*
Ha isim sahteyse orasını bilemem.
*
Şaka bir yana...
Askeri Savcılık, "Bu belge sahte" dedi ve "Bu sahte belgeyi hazırlayan karanlık ellerin bulunması için" dosyayı sivil savcılığa gönderdi. Üstünü örtmedi yani... Aksine, polis sende, MİT sende, savcı sende, Adli Tıp sende...
"Bul" dedi.
*
"İddia sahibi, iddiasını ispatla mükelleftir" diyen bizzat bizim Başbakan’ın kendisi değil mi? "İddiasını ispat edemeyen namerttir, namerrrrt" diye bağıran?
*
Bulun arkadaş...
Olmadı, ulemaya sorun.
NOT:
Ulema dedim aklıma geldi... Mustafa Kemal’in kurduğu Meclisimiz, Onur Ödülü’nü, AKP’nin adayı Profesör Kemal Karpat’a verdi... Bülent Karpat değil, Kemal Karpat... Peki, kimdir Kemal Karpat? Bi cümlesini vereyim, tanışın: "Cumhuriyet’in temelini Sultan Abdülhamid Han attı."
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Jetskici ulema...
Eskiden tarikatçıydı bunlar.
Parayı buldular.
"Tahrik"atçı oldular.
*
Devamlı tahrik oluyorlar.
*
Bakın, jetskici olanı demiş ki:
"Öyle bebekler yapıyorlar ki...
Uzun bacaklı falan.
Saçları taranıyor.
Üstelik çıplak.
Tahrik edecek gibi."
*
Şeytan diyor, koy Barbie fotoğrafını manşete, gözüne de bant at...
Bak bi daha yapıyor mu şıllık!
*
(Şimdi anlıyor musunuz, o garibim kadınlar niye çarşafa giriyor? Normalde, işi sağlama almak için brandaya girmeleri lazım... Hatta bırak kadınları, ben kendi payıma, bunların önünde secdeye bile varmam, ki, n’olur n’olmaz...
Veya, alüminyum don.)
*
Şaka bir yana...
Aklını yitirdi Türkiye.
*
Çağdaş, aydınlık, Atatürkçü bilim insanlarını hoyratça içeri tıkarsan, cüppeli müppeli hocalara "sivil toplum örgütü" diyen "züppeli hoca"ları demokrat profesör zannedersen, dindarım ayaklarına yatan dolandırıcıları baş tacı edersen, iktidar nimetlerinden yolunu bulmak için gelene ağam gidene paşam dersen... Varacağın adres bellidir.
*
Bindik bir jetskiye...
Gidiyoruz kıyamete.
*
Dolayısıyla...
Yerim sizin demokrasinizi!
Hani jetskilere plajlara yaklaşma yasağı filan konuyor ya... Bunlara da insanlara yaklaşma yasağı konsun kardeşim.
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Gidişat
2007... Isparta’da bir öğretmen hakkında, öğrencilerine, ön yüzünde Atatürk portresi, arka yüzünde "Cumhuriyet’e sahip çık" yazılı tişörtler giydirip Cumhuriyet Mitingi’ne götürdüğü için soruşturma açıldı. Suçlu bulundu. Maaşı kesildi.
2008...
İzmir Atatürk Lisesi’ne yapılan baskında, 3 Atatürk büstü, 2 Gençliğe Hitabe, 8 Nutuk ele geçirildi. Öğrencilerin beynini yıkamaya çalışan 9 "yobaz" öğretmen soruşturmanın selameti için açığa alındı.
2009...
Kadıköy Anadolu Lisesi’nde gizli gizli "Atatürk’ü anma töreni" yapıldığı duyumlarını alan Milli Eğitim müfettişleri, operasyon düzenledi. 200 öğrenci ve 11 öğretmen, İstiklal Marşı söylerken suçüstü yakalandı. Çıkan arbedede pencereden kaçmayı başaran "elebaşı" fizik öğretmeni, aranıyor.
2010...
Milli Eğitim Şûrası’na yakasında Atatürk rozetiyle katılıp, "Burası şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz" diye slogan atan 3 "meczup" öğretmen, salondan atıldı.
2011...
Galatasaray Lisesi’nin yatakhanesinde yapılan aramada, yastıkların arasına gizlenmiş halde, 71 Türk bayrağı, 28 Atatürk posteri bulundu. Yatakhane mühürlenip, ilaçlandı... Vefa ve Haydarpaşa liselerinde, iPod’larına "10’uncu Yıl Marşı" yükleten 129 öğrenci, ibret-i álem için falakaya yatırıldı. Bahariye İlköğretim Okulu’nda "Andımız"ı okuduğu saptanan 7 ila 11 yaş arasındaki 90 öğrenci, psikolojik tedavi altına alındı.
2012...
Gece saat 04.00 sularında ellerinde çiçeklerle duvardan atlayarak Anıtkabir’e girmeye çalışan 3 öğretmen ve 14 öğrenci, belediye zabıtaları tarafından coplandı. Zabıtaları protesto için toplanan Gazi Üniversitesi öğrencileri, tazyikli su ve göz yaşartıcı bombayla dağıtıldı.
2013...
"Şerefli Gazeteci Ali Kemal’e iade-i itibar gecesi"nde olaylar çıktı... Hasan Tahsin posteri açan Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesi’nin "gerici" doçentleri, linç edildi.
2014...
Kemalistler, Makedonya’dan TV yayınına başladı. Programlara telefonla katılan 8’i rektör, 17 profesör, meslekten tart edildi. Makedonya’ya nota verildi. Milli Eğitim Bakanlığı, Makedonya Büyükelçiliği’ne siyah çelenk bıraktı.
2015...
Florya sahilinde "Atatürk yuvası" ortaya çıkarıldı. İzinsiz kamp kuran ve çadırlarında "Atatürk ilkeleri" eğitimi vermeye çalışan 5 öğretmen ve 78 öğrenci, "kıyı kanununa muhalefet", "taşınmaza tecavüz" ve "fuhuş"tan savcılığa çıkarıldı. Çadırlar yıkıldı. Geçen ay da, Atatürk Orman Çiftliği’nde benzer bir "Atatürk yuvası" dağıtılmıştı.
2016...
Dolmabahçe’deki İngiliz firkateyninde kutlanan "19 Mayıs Vahdettin Efendimize Saygı ve Gençlik Bayramı" törenlerine gölge düştü. Samsun’da korsan gösteri yapmaya kalkışan 19 Mayıs, 18 Mart, Karaelmas ve Karadeniz Teknik öğrencilerine ateş açıldı.
2017...
Avrupa Birliği, Atatürkçü Düşünce Derneği’ni terör örgütleri listesine aldı. ODTÜ ve İTÜ’de derneğe bağış toplayan 38 örgüt mensubu genç tutuklandı. Gençlerin ana-babalarının da, 10 yıl önce Tandoğan mitingine katıldıkları, hatta, 12’sinin Çağlayan mitingine de gittiği tespit edildi.
2018...
ABD, Fransa’dan Malta’ya geçmeye çalışan Erdoğan Teziç’i paketledi... Yıkıcı faaliyetlerde bulunan eski YÖK Başkanı, Paris’teki Bosna Büyükelçiliği’ne sığınmıştı. Bosna’ya nota verildi. Boliç dövüldü.
2019...
Birleşmiş Milletler, Atatürkçülerin "mülteci" kapsamına alınamayacağını açıkladı. Bu arada, Türkiye, Almanya’da tutuklanan Vural Savaş’ın yargılanmak üzere iadesini istedi.
2020...
Atatürkçüler, Toroslar’da kıskaca alındı. Stratejik ortağımız ABD, insansız uçaklarla anında istihbarat vereceğini bildirdi.
2021...
Gülüyorsunuz belki ama...
Çember daralıyor.
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Bu kadar keskin bir kalemi olup da bir tane bile tekzip yayınlamayan usta kaleme bir kez de bu sayfalardan selam olsun...
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/249b.jpg
Açılım
ETÖ ne?
Ergenekon terör örgütü.
Silahları yakalanıyor.
Toprağa gömmüşler.
El bombası, lav silahı filan.
Gerçi lav silahları boş ama, olsun.
TRT naklen yayınlıyor.
Devleti yıkmayı, milleti bölmeyi planlayıp, Cumhuriyet mitingleri marifetiyle, halkı isyana teşvik etmeye kalkışmışlar. Pijamalarıyla enselendiler. Bazılarının evinde Nutuk ele geçirildi.
*
Ne yapıldı?
Tıkılım.
*
Hepsi içeri tıkıldı.
*
PKK ne?
Terör örgütü.
Silahları var; ellerinde.
25 senedir devleti yıkmaya, milleti bölmeye çalışıyorlar, halkı isyana teşvik ediyorlar, 8 bin 384’ü şehit, 40 küsur bin kişinin ölümüne sebep oldular.
*
Ne yapılıyor?
Açılım.
*
Terör örgütü olup olmadıkları henüz mahkeme kararıyla tescillenmemiş bilim adamı, gazeteci, siyasetçi ve emekli generallere, henüz işlemedikleri ama, işleyecekleri iddia edilen suçlar dolayısıyla, 6 bin sayfa iddianame yazılıp, 8’er defa müebbet, 200’er yıl hapis istenirken... Yandaş medyada linç çığlıkları atılırken... Terör örgütü oldukları Obama tarafından bile tescillenmiş cinayet şebekesine, dağdan inip siyasete atılsınlar diye af çıkarılması... Yandaş medyada alkışlanması, ne kadar demokratik di mi?
*
Mustafa Balbay mesela...
Ne yapmış?
Karargáha gidip, albayla konuşup, not tutmuş diye içerde... Halbuki, Kandil’e gidip Murat Karayılan’la görüşseydi, bırak yargılanmayı, akil adamdı şimdi.
*
Hiç kafa yokmuş bunlarda.
Keşke o kadar zahmet edip Ergenekon’u kurmaya çalışacaklarına, PKK’ya katılsalarmış yani.
Cevap: Yılmaz Özdil Sayfası
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Hiç kafa yokmuş bunlarda.
Keşke o kadar zahmet edip Ergenekon’u kurmaya çalışacaklarına, PKK’ya katılsalarmış yani.
Yılmaz Özdil
Son HSYK krizinde Ergenekon savcılarının yanı sıra, KCK savcılarının da değiştirilmesi istenmişti. Ergenekon yapılanmasının PKK'nın şehir kolu KCK ile karanlık ilişkilerine dair pek çok ciddi iddia var. Bunları destekleyen iki farklı tip bilgi ve belge var:
1. Ergenekon davasında sanık olarak yargılanan kimselerin PKK'ya yardımettiklerini gösteren, Ergenekon soruşturması sürecinde ortaya çıkan, bir kısmı Ergenekon iddianamelerinde (ve klasörlerinde) yer alan, "delil"
niteliği taşıyan bilgi ve belgeler.
2. PKK'nın Ergenekon'la ilişkisi olduğu yönünde, son dönemde PKK'yı eleştiren ve PKK'ya karşı tavır alan Kürt grupları,yazarları ve internet
sitelerince ortaya konan bilgi ve belgeler.
Bu ikinci grupta çook ilginç tanıklıklar, özeleştiriler ve hatta itiraflar da olmakla beraber, ben sadece, Amerikalıların "smoking gun" tabir
ettikleri birkaç örneği sıralayayım.
1. Bugün gazetesinde 21 Nisan 2009'da "Katliam Silahlarında Şok Ölüm
Üçgeni" manşetiyle duyurulan olay.
Konu özetle şu: 2000 yılında yapılan bir operasyonda bir Hizbullah üyesinde bazı uzun namlulu silahlar ele geçiriliyor. Emniyet, bu
silahların 1992 ile 1997 arasında bazı PKK eylemlerinde kullanıldığını tespit ediyor. Ama bu silahlar aslında Jandarma'nın silahları ve o dönemde bölgedeki Jandarma komutanı, Levent Ersöz!
Konuyla ilgili haberin doğrudan internet linkini bulamadım, ama Erhan Başyurt'un bir gün sonraki köşe yazısı, önemli noktaları içeriyor:
http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/...-makalesi.aspx
Konuyla ilgili diğer haberler:
http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/...-makalesi.aspx
http://www.bugun.com.tr/haber-detay/...em-haberi.aspx
2. Durmuş Ali Özoğlu.
Bu adam çok ilginç bir kişi. Hiçbir askeri rütbesi ve görevi olmamasına rağmen, TSK'nin bir generali bu adamın karşısında esas duruşa geçiyor ve emrinde olduğunu bildiriyor. Tek başına bu fotoğraf bile, Ergenekon davasının ne kadar önemli ve hayati bir dava olduğunu ispatlamaya yeter.
Bu kişi Kuvayı Milliye Derneği'nin yöneticisi ve şu anda Ergenekon davasında tutuklu olarak yargılanıyor. Hakkındaki suçlamalar şunlar:
- silahlı terör örgütüne üye olma,
- hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme,
- halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme
Durmuş Ali Özoğlu, 1991 yılında PKK adına molotof kokteyli atarken gözaltına alınmış!!!
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=828148
3. Apo ile görüşen Ergenekoncular.
Bir eski PKK'lı Savcı Zekeriya Öz'e mektup yazmış ve Apo ile görüşen bazı şahısların görüntülerini göndermiş. Bu şahısların bir kısmı Ergenekon soruşturmasında gözaltına alınan veya tutuklanan şahıslar, ama bir kısmının isimleri gündeme gelmiş değil. Bu mektup iddianamedenin klasörlerinde yer alıyor, ama görüntüler yer almıyor. Mektupta, bu kişilerin Öcalanla "fikir alışverişinde bulundukları" ifade ediliyor.
http://www.stargazete.com/politika/s...ber-123337.htm
4. PKK'nın Sivas sorumlusunun Veli Küçük ve emrindekilerce kollanması.
Ergenekon davası gizli tanıklarından "Kıskaç" kod adlı kişi ifadesinde, aynı zamanda CHP'li eski bakan Ziya Halis'in yeğeni olan Alişer Koçgiri
kod adlı Yücel Halis adlı kişinin 1993 yılında PKK'nın Sivas sorumlusu olduğunu ve o dönem Sivas’ta görev yapan ve Veli Küçük'ün
emrinde çalışan Alay Komutanı M. A. ve İlçe Jandarma Bölük Komutanı Teğmen M. G. tarafından kollandığını ileri sürdü. Kıskaç, bu kişilere
teröristlerle ilgili bilgi verdiğini ancak söylediklerinin dikkate alınmadığını iddia etti. Bu gizli tanığın ifadesi şu şekilde devam ediyor:
"Yerlerini bildirmeme rağmen 250 kişilik PKKlı grubun kaçmasına izin verildi. Kaçanlar arasında Alişer Koçgiri kod adlı Yücel Halis de
vardı. İşin ilginç tarafı Alişer, yıllar sonra Ekim 2007’de Gabarda Bolu Komando Tugayını pusuya düşürerek 13 askeri şehit etti, Dağlıca Sınır Taburunun basılarak 13 askerin şehit olduğu 8 erin rehin alındığı eylemi gerçekleştirdi. Bu eylemlerden başka
Aktütün baskınında da vardı."
http://www.stargazete.com/politika/d...ber-191021.htm
Eğer bu tanığın ifadesi doğruysa, bunun anlamı şudur: Ergenekon yapılanması, Türkiye'de askeri vesayet düzeninin devam etmesi için PKK'yı
el altından desteklemiştir.
Bu ve benzeri ifadelerden ortaya şöyle bir tablo çıkıyor. Bir taraftan teröre karşı amansız bir mücadele yürütülüyor, ama diğer taraftan, tam
"Terör bitti, bölgeye barış ve huzur ortamı geldi, olağanüstü hal kalkabilir" dendiği anda PKK'nın yeniden bir eylem yapmasına izin
veriliyor, imkan sağlanıyor.
Güneydoğu'da askerlik yapanlar arasında "Bir operasyonda tam teröristleri kıstırmış iken, son anda yukarıdan gelen bir emirle kaçmalarına imkan verildi." şeklindeki birinci el şahitlliklerin haddi hesabı yoktur. Demek ki bunlar hep aynı kapıya çıkıyor.
5. Doğuş Factoring ve Ertuğrul Yılmaz cinayeti.
Almanya'dan Türkiye'ye 38 trilyon gibi bir para getiren Ertuğrul Yılmaz'ın Doğuş Factoring diye bir şirketi varmış. Yılmaz uyuşturucu işindeymiş. Ergenekon tutuklusu Muzaffer Tekin, Sedat Peker ve Danıştay tetikçisi Alparslan Aslan'ın konuyla ilgisi var. Ertuğrul Yılmaz'ın katil zanlısı ise bir PKK'lı!
http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.d...tay&link=21919
6. PKK'lılar Apo'yla görüştüğü dönemde Doğu Perinçek'in PKK'nın başına geçeceğini bile düşünmeye başlamışlar!
http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.d...tay&link=23386
7. Veli Küçük - Şemdin Sakık bağlantısı.
İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince kısa süre önce yakalanan E.A. isimli terörist, ifadesinde çarpıcı bilgiler verdi. E.A,
Ergenekonla ilgili gelişmelerin PKK içinde ciddi krizlere yol açtığını ve tasfiye edileceklerin, Ergenekoncu; diye damgalandığını söyledi. Ergenekon soruşturmasının başlaması ile PKK&nın ana karargâh merkezinden örgütün bütün birimlerine bilgilendirme raporu geçildiğini kaydetti. E.A’nın anlattığına göre bu raporda, örgüt içerisindeki ‘bir numaralı Ergenekoncu’nun Şemdin Sakık olduğu ve Sakık’ın Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün yönlendirmesiyle hareket ettiği belirtiliyor. Ayrıca, 1993;te tezkereye giden 33 erin şehit edilmesi olayının yine Sakık tarafından gerçekleştirildiği, talimatın verilmesinde de Veli Küçük’ün etkisi olduğu vurgulanıyor.
http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.d...tay&link=22420
8. Emekli Kurmay Binbaşı Şahin'in ifadesi:
Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde Doğu ve Güneydoğu da dâhil çeşitli birimlerde 20 yıla yakın görev yapan Emekli Kurmay Binbaşı Kemal Şahin, Ergenekon - PKK arasında ortaya çıkan derin bağlantıları ise çalıştığı bölgede hissettiğini söyledi. Bu durumu, aynı yerde görev yapan arkadaşlarıyla birlikte zaman zaman paylaştıklarını aktaran Şahin, şehit olan bir arkadaşının başından geçen bir olayı şöyle anlattı:
"Tunceli'de birlikte görev yaptığım ve çok samimi olduğum bir arkadaşımın başından geçenleri bizzat kulağımla dinledim kendisinden. Arkadaşım, başında bulunduğu jandarma TİM'i ile birlikte PKK'lı teröristlerin olduğu yere baskın yapmış. Ancak olay yerine gittiğinde teröristlerin bir süre önce yeri terk ettiğini fark etmiş. Çünkü daha yemekleri yerde, çayları ateşteymiş. Bunun üzerine 'nasıl olsa geri gelecekler' diye orayı tuzaklamış. Daha sonra gelip tugay komutanına söylemiş durumu. Komutan önce teşekkür etmiş ama bir süre sonra odasına çağırarak ağza alınmayacak hakaretler yapmış. Şimdi düşünüyorum da demek ki birileri hem teröristlere haber uçurmuş, hem de bu tuzaklama işinden rahatsız olmuş."
Şahin, benzer bir duruma ise 28 Şubat sürecinde bizzat şahit olmuş: "Bu dönemde BÇG adına birliklere gelen alt rütbedeki kişiler, üst rütbede olan bizlere emirler yağdırıyordu. Bu da emir-komuta disiplinini alt üst eden ilişkilere yol açmıştı. Oysa, TSK'nın kendi hiyerarşisi içindeki üst düzey komutanların bu durumu kabullenmesi mümkün değildir."
PKK ile Ergenekon arasında derin bir ilişkinin bulunduğunu anlatan Şahin, bu ilişkinin ötesinde bu örgütü kullandığını ve yönettiğini söyledi.
Şahin, firar eden bazı subayların halen PKK'nın üst düzey yönetiminde yer aldığını iddia etti.
http://www.bugun.com.tr/haber.aspx?id=38813
Bunlar, benim ilk elde gözüme çarpanlar, ama sanırım, soruşturmayı yürüten savcıların elinde, kamuoyunun iddianameler üzerinden öğrendiğinden çok daha fazla bilgi ve belge olduğu açıklığa kavuşmuştur.