Başlıkta oldugu gibi bir an ama bir an için bu belgenin sadece ama sadece bir kagıt parcasından ibaret oldugunu düsünelim, kendimize gelelim ve azıcık bekleyerek karar vermesini ögrenelim NOKTA
Printable View
Başlıkta oldugu gibi bir an ama bir an için bu belgenin sadece ama sadece bir kagıt parcasından ibaret oldugunu düsünelim, kendimize gelelim ve azıcık bekleyerek karar vermesini ögrenelim NOKTA
Çok teşekkür ederim sayın Harun Gür.
Ben Uğur Dündar bu maili baştan aşağı yayınlasın diye iki gün art arda reklam arasında bile star'ı izlerken diğer kanalları kaçırmışım ve internette tam metin için yaptığım aramada alakasız sonuçlarla karşılaşmıştım.
Yine odatv'de yazdığına göre bu maili tv8 yayınlamış.
Ben devlet memurunun beyanat vermesinin suç olmaması gerektiğine inanıyorum. Albay Çiçek'i bu mailden dolayı hiçbir zaman suçlamadım. Onun perspektifinden olayları bakabilmek için ondan geldiği söylenen metni okumayı çok istiyordum, sayın Harun Gür'ün verdiği link sayesinde okudum.
Ben bir memurun beyanat vermesinin suç olmaması gereken bir insan olarak Albay Çiçek'in yerinde olsaydım aynısını yapardım.
Yine irticayla mücadelede kullanılacak yöntemin suç olmaması gerektiğine inanan bir insanın da "Fethullahçıların evine silah koymayı", "ordudan atılan subaylara ahlaksız damgası vurmak için komplolar planlamayı düşünebileceğine inanıyorum.
Söylediğim sadece bu.
Hadi Albay Çiçek'in imzası konusunda bir kesinlik yok.
Peki ya Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubukçu tarafından Genelkurmayca hazırlandığı kabul edilen internet siteleri?
Bildiğiniz gibi ihbar mektubunda geçen internet andıcı ve Genelkurmayca kurulduğu iddia edilen internet siteleri Çubukçu'ya soruldu. Sitelerin Genelkurmayca kurulduğuna bir itiraz gelmedi, sadece yeni yasaya uygun olarak düzenlemeler yapıldığı açıklandı.
www.archive.org'dan kapatılmış bu sitelerin geçmiş sayfalarına bir bakın ve bu yakışıyor mu, bu hukuki mi, bu doğru mu, onu konuşalım.
Albay Çiçek'in imzasının olduğu iddia edilen orijinal belgenin ele geçtiğinin duyulduğu gün, bunun aslında "bir gündem değiştirme operasyonu" olduğunu iddia edenler oldu.
13 Kasım 2009 Cuma günü Türkiye siyaset gündeminin bir ve iki numaralı konusu sırasıyla
1. TBMM'de yapılacak hayati önemi haiz demokratik açılım görüşmeleri
2. Albay Çiçek'in tutuklanması (ve sonradan serbest bırakılması) olacaktı.
Ama bir "telekulak skandalı" ile gündem değiştiriliverdi.
Eminağaoğlu için yapılan dinleme kararlarıyla sanki tüm Yargıtay dinleniyormuş gibi bir hava yaratılmaya çalışıldı ve kıyamet koparıldı.
Eğer birileri "gündem değiştirmek için operasyon yapmak"la suçlanacaksa daha güzel bir örnek bulunabilir mi?
Okumaya vakti olmayanlar için Albay Çiçek'e ait olduğu söylenen 12 sayfalık dokümanı özetliyorum:
İlk iki sayfa 7 maddeden oluşuyor:
http://odatv.com/resimgaleri2/belge/...hepimize/1.jpg
http://odatv.com/resimgaleri2/belge/...hepimize/2.jpg
1. İrticayla mücadele Albay Çiçek'in görevli olduğu şubenin sorumluluk alanına girmez. O zaman o yapmamıştır.
2. Kağıt parçasına askeri yargı bakmalı.
3. Kağıt parçasına askeri yargı bakmalı.
4. Genelkurmay askeri savcılığı kaç kez ıslak imzalı belgeyi istedi, göndermediler.
5. Daha önce de tutuklandı, delil yetersizliğinden bırakıldı. Kim olduğu belli olmayan bir ihbarcının mektubuna dayanarak tekrar tutuklanması adil olmaz.
6. Albay Çiçek kaçmaz, delilleri değiştirmez, bu yüzden tutuklanmamalı.
7. Anayasa mahkemesi karar verene kadar soruşturma durdurulsun, uyuşmazlık mahkemesi baksın.
sdt23'ten yorumlar:
1. İrticayla mücadele hangi şubenin yetkisinde? Onlar böyle bir şey yapabilir mi?
5. Kim olduğu belli olmayan bir ihbarcının mektubuna değil, bu mektup ile gönderilen belgeye ve açıklanmayan diğer delillere dayalı bir tutuklama oldu.
"Komik" diyeceğim olmayacak, vallahi de billahi de traji komiksiniz..
Bu da günah keçisi 86 yıllık Cumhuriyetin ayıbına yazılmalı...
3-6. sayfalarda 17 madde var:
http://odatv.com/resimgaleri2/belge/...hepimize/3.jpg
http://odatv.com/resimgaleri2/belge/...hepimize/4.jpg
http://odatv.com/resimgaleri2/belge/...hepimize/5.jpg
http://odatv.com/resimgaleri2/belge/...hepimize/6.jpg
1. Belge TSK karargah çalışma usulleri ve askeri yazım tekniklerine uygun değil.
2. Adli Tıp Kurumu zaten şaibeli.
3. Şu ileri tetkikler yapılmalı.
a. orijinal ile fotokopi nokta nokta karşılaştırılmalı, hazirandaki fotokopi yeni orijinalin fotokopisi mi?
b. makineden çıkmış olabilir mi?
c. imza tarih tespiti, eskitme işlemine tabi tutulup tutulmadığı, her sayfanın aynı yaşta olup olmadığı, eskime homojen mi, eskime doğal mı suni mi?
d. yazıcı ve imza mürekkeplerinin karşılaştırılması
e. Albay Çiçek'in kullanabileceği yazıcılarla karşılaştırılması
f. kağıt üzerindeki her türlü izin (Çiçek ve ihbarcı açısından değerlendirilmesi)
4. İncelemenin Tübitak, Emniyet ve Jandarma tarafından ayrı ayrı yapılması, inceleme yapanların çapraz kontrolü.
5. Teknik olarak yapılamayan tetkiklerin kaydı, gerekirse yurtdışından yardım alınması.
6. İmza iddiaları dışında yasal delil yok. Gerekirse yalan makinesine bağlanayım.
7. iddialara karşı 16 dava açıldı, haksız olsa bu kadar dava açar mıydı?
8. hukuken suç olan eylemleri belgeye yansıtmaz. Amirler böyle bir hata yapılırsa, onaylamaz, düzeltir. Zaten bu belge de amirlerce onaylanmış değil.
9. cumhuriyet ilkelerine bağlıdır, ne cuntacıdır, ne darbeci.
10. Albay Çiçek'e ait bir belgeyi Albay Çiçek'in haberi ve izni olmadan ona ait çift kilitli dolaptan almak mümkün değildir.
11. Planın fotokopisi hazirandan önce avukatın bürosuna ulaştıysa, ıslak imzalı halinin aylarca saklanması ve ihbar mektubunda öne sürülen iddiaların çoğunun doğru olması mümkün değildir.
12. Esas olan suçsuzluk karinesidir. Albay Çiçek'in imzası çok sade ve yalın, taklit edilebilir bir imzadır.
13. Adli Tıp raporu şaibelidir.
14. Üçüncü maddenin a,b,c,d,e şıklarının neredeyse aynısı.
15. Üçüncü maddenin f şıkkının aynısı. Ardından ihbarcının postaneden bulunmasına yönelik tetkikler.
16. Yargısız infazlar Çiçek'i ve ailesini yıpratıyor.
17. Adli Tıp Genel Kuruluna ve başka yerler defalarca inceletilsin.
sdt23'ün yorumu:
Bu maddelerdeki cümle düşüklükleri ve anlam kaymaları bir kurmay subayın yazmış olmayabileceğini de düşündürüyor. Çünkü kurmay subaylar Türk Diline çok hakimdir ve asla düşük cümle kurmazlar. Cümle düşüklükleri ve sebep sonuç ilişkilerine dair mantık hataları Albay Çiçek'in metnini "tashih eden" avukatına ait olmalı.
1. Bilgi güvenliği konusunda Gnkur. II.inci Bşk.Org.Hasan Iğsız imzasıyla Gnkur.Bşk.lığının 24 Haziran 2009 tarihli İSTH:2240-57172-09/İKK ve Güv.D.Bil.Güv.Ş. sayılı ve "Bilgi Güvenliği Terbirleri" konulu bir emir yayınlanmış mıdır, bu emirde ne yazmaktadır?
3. a,b,c makul istekler. d ve e yönünden yapılacak incelemede olumlu sonuç çıkması durumu doğrulamayacağı gibi, olumsuz sonuç çıkması imzanın sahibinin Alb. Çiçek olmadığını göstermez. Aslında c maddesi de orijinal belgenin başına gelebilecekler hakkında fikir veriyor. f maddesi ise asıl niyeti, yani ihbarcının hazırlayandan önemli olduğunu gösteriyor.
4-5. `bir meselenin çözülmesini istemiyorsanız, komisyona havale ediniz" Napolyon.
6. İmzanın doğrulanması veya yanlışlanması tek başına büyük bir delil değil mi?
Ayrıca başka ne deliller olduğunu bilmiyoruz. Islak imza makinesiyle gerçek imza atılabiliyorsa, yalan makinesi de kandırılamaz mı?
8. Amirlerin onaylamaması böyle bir çalışmanın olmadığını gösterir mi?
11. Hıfzı Çubukçu ihbar mektubundaki bazı iddiaların doğruluğunu kabul etmedi mi?
12. Kurmay Albay neden böyle sade, yalın kolayca taklit edilebilir imza kullanır?
13. Bunu zaten söylemiştin.
14. Bunu da söylemiştin. Kurmay albay böyle tekrarlara düşmemeli. Avukatının hatası olmalı.
15. Bunu da söylemiştin. Kurmay albay böyle tekrarlara düşmemeli. Ama detaylandırman iyi olmuş. TSK perspektifinden esas olan böyle bir belgenin gerçek olup olmadığının delil, bunu sızdıranın tespiti.
BU neyin hırsı bu neyin taraflığı?
Herkesin her konuda fikri düşüncesi olabilir. Beğensem yada beğenmesem bu fikre saygı gösteririm. Ancak bu arkadaşımız kendini olaylar ile fazla özdeşleştirmiştir.
Gündemin nasıl ve ne zaman değiştiğini dahi çarpıtan bir beyine ne yazılır bilmiyorum.
Silopi rezaletinden sonra tepkiler çığ gibi büyürken, Sayın Başbakanımız " Bedeli ne olursa olsun bu yoldan dönmeyeceğiz" derken birden bire geri adım atılmış, Avrupa'dan gelecek PKK lılara vize verilmemiş ve geri dönüşler birden bire durmuş ve devamı için yeni bir tarih hala belirtilmemektedir.
Bu tepkiler esnasında aniden belgenin aslının ihbar mektubu ile geldiği öne sürülmüştür. BUnun gündem değiştirme olmadığını söylüyor bu arkadaş.
Ne pahasına olursa olsun devam et o zaman. Niye devam edemediler? Asıl soru burada.Çünkü milletin tepkisi çığ gibi büyüyordu. Şimdi soğutma çalışmaları devam ediyor hala.
Bu zeka Telekulak olayının bile gündem değiştirme olduğunu söyleyecek kadar kendini aşmış durumda. Çünkü Telekulak olayının nasıl ortaya çıktığını bile çarpıtıyor. Osman Kaçmaz ve Eminağaoğlu nun meslekten ihracı ve yargılanmasına yönelik eylemleri bu günlerde kimin gündeme aldığını göremeyecek kadar kör olmuş besbelli.
Bu kararlar adalet bakanlığına aittir. Bu eylemler gündeme gelince detaylarıda elbette gelecek.
Bu arada bu rezilliği içine demokrasiye sığdıran birinin başka konularda eleştirilerine çok gülüyorum.
Bir insanın bir tane doğrusu olur. Bir eğilimi olur. Nalıncı keseri gibi yonta yonta olayların içinden seçim yapmaz.
Silopi de PKK lı teröristleri pişmansın pişmansın diye salan mobil mahkeme için hiçbir eleştirisi yoktur. Bu milletin vicdanına sığmaz ancak bu arkadaşın vicdanına sığar. Ancak Albay Dursun Çiçek in serbest olmasını hazmedemez. Yargı teröristin ayağına gidip hizmet görecek hale gelmişse o yargıya Dursun Çiçek nasıl güvenecek sormaz bile. Anayasanın açık hükmü hala ortada duruyor.
Anayasa her kanunun üzerindedir. O zaman adam beni askeri mahkeme yargılamalı demesinin neresi yanlış?
BU ucubeliği yaratan bu adam mı yoksa bu hükümet mi?
Adli tıp kurumunda çok beğendiğiniz kararı veren heyeti niye yazamıyorsunuz? Hacı Mehmet Akın ve Lokman Başer bu konunun uzmanı mıdır?
Bu uzmanlar nedense Adli Tıp kurumunda bir hafta önce göreve başlamışlar. Bülent Üner ise belgeyi incelemediğini ve usul gereği imzaladığını açıkça ifade etmiştir. Aynı Bülent Üner in Güler Zere adli tıp incelemesi için beyanları dehşet ve endişe vericidir. " Bu gibi durumlarda toplumun hassasiyetlerini de göz önüne alarak rapor düzenlediklerini" ifade etmiştir.
BUnlar bu arkadaşta hiçbir şüphe yaratmıyor.
Yasal haklarını arayan insanı utanmadan arlanmadan bu sütunlarda eleştirme hakkını kendinde görüyor.
Devam eden bir gizlilik kararı olan bir soruşturmada bu yaptığının suç olduğunu bilerek yapıyor üstelik.
Bu meşhur belgede niye parmak izi araştırması yapılmadığını eşsiz beyni ile bizlere izah edip bilgilenmeyi de beklerdim.
Bir insan önce vicdan sahibi olacak, Hukuka inanıyorum demokratım vs diyerek olmuyor bu denilenler.
Herkese aynı şüphe ve anlayışı göstererek objektif olunarak olabilir.
İçiniz sinse de sinmese de bu ülkede hala Hukuk var. Siz ve sizin beyninizdekilere rağmen olmaya da devam edecek.
Önce hazmedin sonra saygı duyun.
Susmak ta bir erdemdir. Konuşunca ne mal olduğunuz ortaya çıkıyor.
Susunca bir fikriniz olduğu sanılabilir..
Savcı Öz'e 3'üncü ihbar mektubu !
“Sayın Zekeriya Öz,
Kur. Alb. Dursun Çiçek ile ilgili Askeri Savcılıkta yürütülen soruşturma kapsamında Bilgi Destek Dairenin bilgisayarlarını inceleyen ekipte görev alan birisi olarak incelemenin nasıl gerçekleştirildiğini, gerçeklerin nasıl üzerinin örtülmeye çalışıldığını sizinle paylaşmak istiyorum.
Bilgi Destek Şubedeki bilgisayarlardan 14 adet hard disk sökülerek incelendi. Acele bir inceleme yaptırılarak bir gün sonra iade edilmesi istendi. 14 adet hard diskin sadece imajlarının alınması bile bu kadar kısa sürede mümkün değildi. Sadece hard disklerdeki dosyalarda kelime taraması yapılarak arama gerçekleştirildi. Bu şekilde yapılan arama ile ne silinmiş dosyalar ne de şifreli dosyalar incelenebildi. Şifreli dosyalar aranmadı ve şifre çözme işlemleri yapılamadı. Herhangi bir şifreli belgenin çözülmesi için bile zamana ihtiyaç vardır. İnceleme sırasında aynı dairede görevli olan Sedat ÖZÜER Albay görevlendirilerek inceleme işlemini gerçekleştiren ast rütbeli personel üzerinde psikolojik baskı oluşturuldu. Karargahta resmi dosyalar genellikle “Ana Server” denen dosya sunucuda tutuluyor. Bu dosya sunucudaki dosyaların olaydan 4-5 gün sonra incelendiğini öğrendim. Tabii ki gerekli temizlik yapıldıktan sonra. Karargahta bu tür gizli çalışmalar en az albay düzeyinde personel tarafından kendilerine tahsis edilmiş özel dizüstü bilgisayarlarda (bunların bir kısmı parmak izi ile çalışmaktadır) yapılmaktadır. Bu bilgisayarlara MEBS Başkanlığında görevli personel bile erişim sağlayamamaktadır. Dursun ÇİÇEK Albaya ait dizüstü bilgisayar ise olaydan ancak 4-5 gün sonra incelenebilmiştir. 5 gün içinde kayda değer bir şey kaldıysa tabii ki.
Bu inceleme işlemleri sırasında bazı dosyalar çok dikkatimi çekti. Bu yüzden kendi olanaklarımla bazı hard disklerden silinmiş dosyaları geri getirmeye çalıştım. Bu şekilde dosya adlarından dikkatimi çekenleri kurtarmaya çalıştım. Kurtarabildiğim dosyaların kopyasını aldım. Geri getirmeye çalıştığım bazı dosyaları açamadım. Bu aramalar sırasında Dursun Çiçek Albayın belgesinin izine rastlamasam da aynı paralelde bir çok çalışma yapıldığını gördüm. Benden sadece Dursun Albay ile ilgili belgeyi aramam istendiği için korkudan bulduğum diğer belgeler hakkında amirlerime herhangi bir şey bahsetmedim. Ancak lazım olabilir diye bunları sakladım. Ortaya çıkarırsam benim üzerime de gelirler diye bu konu hakkında şimdiye kadar kimseye bilgi vermedim. Ancak söz konusu belgenin gerçek olduğunun ortaya çıkarılmasından sonra bu dosyaların sizin tarafınızdan incelenmesinin daha doğru olacağını düşünerek CD ortamında sizlere gönderiyorum.
Not: Sayın Savcım bu mektubu, kaybolabileceğini dikkate alarak Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Muhalefet liderlerine ve Adalet bakanına da gönderdim.”
http://haber.gazetevatan.com/haberde...4&Categoryid=1
Vallahi ben yazmadım :alala
Yan yattı, çamura battı, kenardan geçti, yanına geldi falan filan. Burada neyi tartışmamız gerekiyor? Elbette hukuku.
Böyle bir rapor suç mudur?
mahkeme karar verecek.
İmza Dursun Çiçek'e mi ait?
Mahkeme karar verecek.
Başka kişiler olayın içersinde mi?
Mahkeme karar verecek
Bunlar uzatılır. Ancak, biz hukuk kurallarının uygulanması için mücadele ederiz. Hukuk, herkese lazım. Son iletiden başlayalım. Ne diyor ihbar mektubunu yazan?
"Bu inceleme işlemleri sırasında bazı dosyalar çok dikkatimi çekti. Bu yüzden kendi olanaklarımla bazı hard disklerden silinmiş dosyaları geri getirmeye çalıştım. Bu şekilde dosya adlarından dikkatimi çekenleri kurtarmaya çalıştım. Kurtarabildiğim dosyaların kopyasını aldım. Geri getirmeye çalıştığım bazı dosyaları açamadım. Bu aramalar sırasında Dursun Çiçek Albayın belgesinin izine rastlamasam da aynı paralelde bir çok çalışma yapıldığını gördüm. Benden sadece Dursun Albay ile ilgili belgeyi aramam istendiği için korkudan bulduğum diğer belgeler hakkında amirlerime herhangi bir şey bahsetmedim. Ancak lazım olabilir diye bunları sakladım. Ortaya çıkarırsam benim üzerime de gelirler diye bu konu hakkında şimdiye kadar kimseye bilgi vermedim. Ancak söz konusu belgenin gerçek olduğunun ortaya çıkarılmasından sonra bu dosyaların sizin tarafınızdan incelenmesinin daha doğru olacağını düşünerek CD ortamında sizlere gönderiyorum."
İşte burası zurnanın zırt dediği yer. Hukuk dışı elde edilen kanıtlar, kullanılamaz. Açıkça ben yasadışı kanıt oluşturdum diyor. Bizi ilgilendiren bu kısmı.
Arkadaşlar,
Bu dava en az 23 Aralık 2012 tarihine kadar uzamalıdır...
23 Aralık 2012?
Sonrası KIYAMET...
:)))