-
18 Mart - Çanakkale
Bu Gün 18 Mart
Bilmem Ki Bu Günün, Belki De Ekraninizin Başinda Bu Yaziyi Bu Siteyi Okuma Olasiliğinin Sifir Olmasini Ortadan Kaldiran Gün Olduğunun Farkinda Miyiz?
Bu Gün çanakkale Destanin Yil Dönümü
Düşmanin Bile Bu Zafer Karşisinda Saygi Ile Eğildiği, Insanlarin Taaa Avustralya-yenizelanda'dan Kalkip Dedelerinin Savaştiği Yerleri Görmeye Gelindiği Bu Günde
Commodore1tr Dostumuzun 18 Mart çanakkale Zaferi Ile Ilgili Günler önce Açtiği
https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=3686
Forumunun Sadece 19 Kişi Tarafindan Okunduğunu Görmek Bana Aci Veriyor.
Sağolun Varolun!!!
-
+++++
Atatürk , Nemrut ve Hititler belgesellerinin yönetmeni Tolga Örnek in son filmi Gelibolu Çanakkale Savaşı nın 90 ıncı yıldönümü olan 18 Mart 2005 te -bugün- vizyona girdi.
Dünya tarihine yön veren, uğrunda binlerce şehit verilen, Mustafa Kemal Atatürk ü tarih sahnesine çıkaran, Avustralya ve Yeni Zelanda nın ulus olmalarını sağlayan, Sovyet Devrimi ne zemin hazırlayan Çanakkale Savaşı beyazperdeye taşındı.
-
Çanakkale Zaferini kazanarak, vatanı ve bayrağı için şehit olan kahraman MEHMETÇİK leri minnet ve şükranla anıyoruz. Aziz ruhları şad olsun
"TÜRK ÇOCUKLARI ECDADINI TANIDIKÇA, ONA SAHİP ÇIKTIKÇA YİNE ÇOK BÜYÜK İŞLER YAPACAKTIR.
MEDENİYET UFKUNDA YENİ BİR GÜNEŞ GİBİ PARLAYACAK ve TARİH SAYFALARINA YİNE TÜRK ADI İLE YAZACAKTIR."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
-
discovery kanalında çanakkale belgesi gösteriliyor pek de güzelmiş diye duydum yayın günleri ve saatleri hakkında bilgisi olan varmı
-
ÇANAKKALE CEPHESİNDE KADIN SAVAŞÇILARIMIZ
Çanakkale Savaşları nın henüz araştırılmayı bekleyen bir çok siyasal, sosyal ve askeri yönünün daha olduğu bir gerçek. Örneğin; bu savaşların bizde belki de hiç bilinmeyen bir diğer yönü, Çanakkale de bazı kadın Türk kadın savaşçılarının da, Mehmetçik ile birlikte çarpıştıklarıdır.
Konuyla ilgili ilk belgesel bilgilere Avustralya ve Yeni Zelanda arşivlerinde, Anzac askerlerinin Çanakkale de siperlerde yazdıkları günlük ve mektuplarda rastlanmaktadır. Örneğin, The Age adlı Avusturalya gazetesinde, 8 Eylül 1915 tarihinde şu başlıkta bir haber yer almaktadır.
Kadın bir keskin nişancı: ilk günkü çarpışmada vuruldu: J. C. Davies adlı bir asker annesine yazdığı mektupta şöyle demektedir: ... Vurulduğum 18 Mayıs günü, keskin nişancı bir Türk kızı vardı. Güzel, iri yapılı ve 19-21 yaşları arasında görünüyordu. Günün uzunca bir bölümünde sürekli olarak ateş etti. Gerçi bir çok adamımızı vurdu ama gün bitiminden önce Avusturalyalı bir asker tarafından vurulunca, gene de üzüldüm. Ölüsünü ele geçirdiğimizde yanında bir Türk erkeğinin cesedini de bulduk. Kadının vücudunda tam 52 kurşun vardı... Bu savaş korkunç.
Arşivlerde aynı konuyu dile getiren birkaç mektup ya da günlük daha bulunmaktadır. Gerçi bu tür haberlerin Anzak askerlerinin, zor siper koşullarında, aylarca süren çarpışmaların yıpratıcı etkisinde geliştirdikleri hayal ürünü şeyler olduğu da düşünülebilir. Ancak, Keskin nişancı Türk kadınları ve Türk kadın savaşçılarını anlatan diğer asker mektupları da incelenip, birbirleriyle karşılaştırıldığında, anlatılanların doğru olma olasılığının çok yüksek olduğu söylenebilir. Kısacası, Çanakkale Savaşları nın daha birçok yönü, genç araştırmacılarımızın çalışmalarını ve aydınlatılmayı beklemektedir.
http://www.kemergozcu.com/haber_img/canakkale.jpg
-
Çanakkale savaşları kuşkusuz birçok bakımdan önemlidir. Bizim açımızdan önemi ise 200 yıldır kaybetmiş olduğumuz kendimize olan güvenimizi yeniden kazandırmış olmasıdır. Dönemin en güçlü ordularına karşı başarılı olabileceğimizin mümkün olduğu orada kanıtlanmıştır. Ayrıca, orada pek çok komutanımız, başta Mustafa Kemal olmak üzere deneyim sahibi olmuşlardır. İşte bu güven ve deneyimlerin de katkılarıyla daha sonra giriştiğimiz Kurtuluş Savaşında başarılı olabilmişizdir. Yani, İstanbul yolunu düşmana kapatmak için orada şehit olanlar, İstanbul'un sonradan düşmesine rağmen boş yere şehit olmamışlardır. Bu günleri onlara borçluyuz, minnettarız ve layık olmaya çalışmalıyız.
-
KINALI ALİ DESTANI...
Üsteğmem Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da onlarla sohbet ediyor, 'Nerelisin?' gibi sorular soruyordu.
Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı. Yanına çağırdı ve merakla sordu:
- " Adın ne senin evladım?" dedi.
- " Ali, komutanım" dedi.
- " Nerelisin?"
" Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım..."
- " Peki evladım,bu kafanın nhali ne? Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
- " Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını da bilmiyorum."
- " Peki dedi üsteğmen. "Gidebilirisn Kınalı Ali."
O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu. Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı.
Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst tutumu sayesinde, kısa süred e hepsinin sevgisini kazandı.
Birgün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi.
" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum. Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"
Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi. " Sen söyle biz yazalım" dediler. Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu.
" Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin." Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söylediktan sonar. Biz burada var oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir" tümcesi ile bitiriyordu.
Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır daha ekleteceğini" söyleyerek mektubun sonuna şunları yazdırdı.
" Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga geçiyorlar. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın kına yakma şaçına. Burda onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden öperim anacığım."
Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu. İngilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz
önceleri birer birer, sonraları beşer beşer, onar onar şehit oluyorlardı. Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor, onlarında sayıları giderek azalıyordu. Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin komutanı bu durum karşısında çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi.Genç erlerine insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu.
Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı A li ve arkadaşları, komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler. Askerlerinin ısrarları üzerine kamutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı.
Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye hayır,bile bile ölüme gidiyorlardı. O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle
buluşacakları yere koşan Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu.
Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya
başladı.
(Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesindedir.)
Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu.
" Oğlum Ali, nasılsın, iyi mis in? Gözlerinden öperim, selam ederim. Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında
cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Fazla yorulmuyorum da. Sen sakın bizi düşünme."
Babası mektupda köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra " şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu.
Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı şöyle diyordu anası:
" Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve
arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler. Bizde üç işe kına yakarlar;
1- GELİNLİK KIZA, GİTSİN AİLESİNE, ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DİYE
2- KURBANLIK KOÇA, ALLAH'A KURBAN OLSUN DİYE
3- ASKERE GİDEN YİĞİTLERİMİZE, VATANA KURBAN OLSUN DİYE... Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet olun"
-
valla cok guzel harıka ecdadımızı bu genclık nasıl tanır bılmıyorum işte ecdadımızı ıyı tanırsak turkıyeyı ayaga kaldırabılırız
-
Re: 18 Mart - Çanakkale
Çanakkale
Söyle Arkadaşım' dedi Anadolulu Mehmet
yanıbaşındaki Anzak erine
'nereden kopup gelmişsin,
neden çökmüş bu mahsunluk üzerine?'
'DUNYANIN ÖBÜR UCUNDAN' dedi gencecik Anzak
'Öyle yazmışlar mezar taşıma.
doğduğum yerler öylesine uzak,
örtündüğüm topraksa gurbet bana.'
'Dert edinme arkadaşım'dedi Mehmet
'değil mi ki bizlerle birleşti kaderin,
değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet,
sende artık bizdensin,
sende bencileyin bir Mehmet'
Çanakkale'de toprağının
üstü cennet altı mezar
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
'ya sen dedi Mehmet
oyun çağındaki İngiliz erine,
'yaşın ne senin kardeş
böylesine erken buralarda işin ne?'
'yaşım sonsuza dek onbeş'
dedi ufak tefek İngiliz eri.
'köyümde askercilik oynar
coştururdum trampetimle bizimkileri
derken kendimi cephede buldum
oyun muydu, gerçek miydi anlamadan,
bir sahici kurşunla vuruldum.
Sustu boynumdaki trampet,
son verildi böylece oyundan bozma işime
Gelibolu'da bana da bir mezar kazıldı
mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ' yazıldı.
Öyküm de künyem de bundan ibaret.'
Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
gozyaşları düşerek üstüne sanki
damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
sahibini yitiren bir trampet.
'ya sizler' dedi Mehmet
dünyanın dört kıtasından
mezarlar dolusu erlere,
'hangi rüzgar savurdu sizleri
bu bilmediğiniz yerlere'
kimi İngilizdi, kimi İskoç
kimi Fransızdı, kimi Senegalli
kimi Hintli kimi Nepalli
kimi Avustralya'dan kimi yeni Zelanda'dan Anzak
gemiler dolusu asker
her biri niye geldiğinden habersiz
Gelibolu'nun oya gibi koylarından şizarak
tırmanmışlardı dağa bayıra
siper siper yara gibi yarılan toprak
mezar olmuştu savaş ardından onlara.
Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
kiminin de mezar taşında
on altı on yedi on sekiz yaşında
EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı.
Çanakkale topraklarında,
her birinin erken biten yaşam öyküsü
eski yazıtlar gibi taşlara böyle kazılı.
'Anlamaz mıyım' dedi 'halinizden kardeşler'
adına yazılı taşı bile olmayan asker
Anadolulu Mehmet
'ben de yuzyıllarca yaban ellerde
neyin uğruna bilmeden can vermişim
kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
ilk kez Çanakkale'de ermişim.
Uğrunda can verdikce vatandı ancak
ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
değil mi ki sizler alamasanız bile
bu topraklar almış sizi sizleri basmış bağrina
sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale.
Çanakkale'de toprağının
üstü cennet altı mezar
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
Bir garip savaştı Çanakkale savaşı
kızıştıkça kızginlığı dindiren
ara verildikçe ateşe
düşmanı kardeşe
döndüren bir savaştı.
Kıyasıya bir savaştı
ama saygı üreten bir savaş
yaklaştıkça birbirine
karşılıklı siperler
gönüller de yakınlaştı
düştükçe vurusanlar toprağa
dostlar gibi kaynaştı.
Savaş bitti.
Ölenler kaldı sağlar gitti
köylü köyune döndü evli evine
kır çiçekleri geldiler akın akın
çekilen askerlerin yerine
yaban gülleri, dağ laleleri, papatyalar,
kilim kilim yayıldılar toprağa.
Siper siper
toprağın savaş yaralarını örttüler
koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine.
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
silah yerine saban tutan elleriyle
geri aldi savaş alanlarını doğa
can geldi toprağa silindikçe kan izleri.
Yeryüzünde cennet oldu öylece
o cehennem savaş yeri
şimdi Çanakkale Gelibolu
bahçe bahce, ülke ülke
mezar dolu.
Üstü cennet altı mezar
Çanakkale toprağının
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
Huzur içinde uyusun
vuruştukları toprakta
kavgadan kinden uzakta
yanyan dostça yatanlar.
Bülent Ecevit
Bülent Ecevit
* Şiirde büyük harflerle yazılmış sözler, Gelibolu yarımadasındaki İngiliz ve Anzak mezar taşlarından alınmıştır.
...
Ruhları şad olsun!
-
Re: 18 Mart - Çanakkale
Mükerrerliği önlemek için dilerseniz 18 Mart isimli forumdan devam edelim...
https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=3686