20/06/2025  Mevzuat bölümü

Kanun Yönetmelik Tüzük

Kanun Hükmünde Kararname (KHK)




 


Mevzuat Listesi

                              TÜRK KANUNU MEDENİSİ (1)
    Kanun Numarası        : 743
    Kabul Tarihi          : 17/2/1926
    Yayımlandığı R. Gazete: Tarih : 4/4/1926 Sayı: 339
    Yayımlandığı Düstur   : Tertip: 3 Cilt: 7 Sayfa: 237
                                *
                               * *
    Bu kanun ile ilgili tüzükler için, "Tüzükler Külliyatı"nın kanunlara göre
düzenlenen nümerik fihristine bakınız.
    Bu kanun ile ilgili olarak Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren yönet-
melik için, "Yönetmelikler Külliyatı"nın kanunlara göre düzenlenen nümerik fih-
ristine bakınız.
    Bu Kanunun yürürlükte olmayan hükümleri için bakınız, "Yürürlükteki bazı ka-
nunların mülga hükümleri külliyatı"nın kanunlara göre düzenlenen nümerik fihris-
tine,
                         Cilt: (2)         Sayfa: (1299)
                                   *
                                  * *
                                BAŞLANGlÇ
    (A) KANUNU MEDENİNİN TATBİKİ :

    Madde 1 - Kanun, lafziyle veya ruhiyle temas ettiği bütün meselelerde
mer`idir. Hakkında kanuni bir hüküm bulunmıyan meselede hakim örf ve adete göre,
örfü adet dahi yok ise kendisi vazıı kanun olsaydı bu meseleye dair nasıl bir
kaide vazedecek idiyse ona göre hükmeder.
    Hakim hükümlerinde, ilmi içtihatlardan ve kazai kararlardan istifade eder.
    (B) MEDENİ HAKLARIN ŞÜMULÜ :
    I - Umumi vazifeler :

    Madde 2 - Herkes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifada hüsnüniyet kaide-
lerine riayetle mükelleftir.
    Bir hakkın sırf gayri izrar eden suiistimalini kanun himaye etmez.
 --------------------------------
    (1)  18/4/1929 tarihli ve 1424 sayılı Kanunun 343. maddesine göre aşağıda
         yazılı olan ve bu Kanunda kullanılan istilah ve tabirler yerine aşağı-
         daki kelime ve tabirler geçmiştir.
    hibe              - bağışlama              mebi            - satılan
    vahip             - bağışlıyan             icar            - kira
    mevhubüleh        - bağışlanan             icare           - kiralama
    mali mevhup       - bağışlanılan           mucir           - kiralıyan
    beyi              - satım                  müstecir        - kiracı
    şira              - alım                   mecur           - kiralanan
    müşteri           - alıcı                  ecir            - işçi
    bayi              - satıcı                 bedeli icar     - kira karşılığı
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    II- Hüsnü niyet :

    Madde 3 - Bir hakkın doğumu için kanunen hüsnü niyet şart kılınan hallerde
asil olan, onun vücududur. Ancak, icabı hale göre kendisinden beklenen ihtimamı
sarfetmiyen kimse hüsnü niyet iddiasında bulunamaz.
    III- Hakimin takdiri :

    Madde 4 - Kanun takdir hakkı verdiği ve icabı hale yahut muhik sebeplere
nazaran hüküm vermekle mükellef tuttuğu hususlarda hakim, hak ve nasfetle
hükmeder.
    (C)  BORÇLARIN UMUMİ KAİDELERİ :

    Madde 5 - Akitlerin inikadına ve hükümlerine ve sukutu sebeplerine taallük
eden borçlar kısmında beyan olunan umumi kaideler medeni hukukun diğer kısımla-
rında dahi caridir.
    (D)  BEYYİNE :
    I - Beyyine külfeti :

    Madde 6 - Kanun, hilafını emretmedikçe tarafeynden her biri müddeasını ispa-
ta mecburdur.
    II- Resmi sicil ve senetler :

    Madde 7 - Resmi sicil ve senetlerin doğru olmadığı sabit oluncaya kadar mün-
derecatı ile amel olunur. Bu münderecatın doğru olmadığını ispat, bir şekil mah-
susa bağlı değildir.
                                  BİRİNCİ KİTAP
                                  Şahsın Hukuku
                                  BİRİNCİ BAP
                                 Hakiki şahıslar
                                  BİRİNCİ FASIL
                                    Şahsiyet
    (A)  ŞAHSİYET:
    I - Medeni haklardan istifade :

    Madde 8 - Her şahıs medeni haklardan istifade eder. Binaenaleyh kanun daire-
sinde haklara ve borçlara ehil olmakta herkes müsavidir.
    II- Medeni hakların kullanılması :
    1 - Mevzuu

    Madde 9 - Medeni hakları kullanmağa salahiyettar olan kimse iktisaba da il-
tizama da ehildir.
    2 - Şartları
    a) Umumiyet itibariyle

    Madde 10 - Mümeyyiz olan reşit, medeni hakları kullanmağa salahiyettardır.
    b)  Rüşt

    Madde 11 - Rüşt, on sekiz yaşın ikmaliyle başlar. Evlenme, kişiyi reşit kı-
lar.
    c)  Kazai rüşt

    Madde 12 - On beş yaşını ikmal eden küçük, kendi rızası ve ana ve babasının
muvafakatı ile mahkemei asliyece mezun kılınabilir.Vesayet altında ise, vasi de
dinlenir.
    d) Temyiz kudreti

    Madde 13 - Yaşının küçüklüğü sebebiyle yahut akıl hastalığı veya akıl za-
yıflığı veya sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle makul surette hare-
ket etmek iktidarından mahrum olmayan her şahıs, Kanunu Medenice mümeyyizdir.
    III - Medeni hakları kullanmağa ehliyetsizlik :
    1 - Umumiyet itibariyle :

    Madde 14 - Mümeyyiz olmayan ile küçükler ve mahcurlar medeni hakları kullan-
mak salahiyetinden mahrumdurlar.
    2 - Temyiz kudretini haiz olmamak:

    Madde 15 - Mümeyyiz olmayan şahsın tasarrufu, hukuki bir hüküm ifade etmez.
Kanunda muayyen istisnalar bakidir.
    3 - Temyiz kudretini haiz küçük veya mahcur:

    Madde 16 - Mümeyyiz bulunan küçükler ile mahcurlar, kanuni mümessillerinin
rızaları olmadıkça bizzat kendi tasarruflariyle iltizam edemezler. Ivazsız ikti-
sapta ve münhasıran şahsa merbut hakları kullanmakta bu rızaya muhtaç değiller-
dir. Haksız fiillerinden mütevellit zararlardan mesuldurlar.
    IV. - Hısımlık ve sıhri hısımlık :
    1 - Kan hısımlığı:

    Madde 17 - Hısımlığın derecesi, nesillerin adedi ile taayyün eder.Birbirinin
sulbünden gelenler arasındaki hısımlık usul ve füru hısımlığı ve birbirinin sul-
bünden gelmeyip te müşterek bir sulpten gelenler arasındaki hısımlık civar hı-
sımlığıdır.
    2 -  Sıhri hısımlık:

    Madde 18 - Karı ve kocadan her birinin kan hısımları diğerinin aynı derece
sıhri hısımları olur.
    Evlenmenin zevaliyle, sıhri hısımlık zail olmaz.
    V - İkametgah :
    1 - Tarifi:

    Madde 19 - Bir kimsenin ikametgahı, yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir. Bir
kimsenin aynı zamanda birden ziyade ikametgahı olamaz.
    Bu fıkranın hükmü, ticari ve sınai müesseseler hakkında cari değildir.
    2 - İkametgahın değiştirilmesi :

    Madde 20 - Bir ikametgahın değişmesi, yenisinin ittihazına mütevakkıftır.
Bir kimsenin evvelce bir ikametgahı mevcut olduğu tayin edilemediği veyahut
memaliki ecnebiyedeki ikametgahını terketmekle beraber Türkiyede henüz yeni bir
ikametgaha sahip olmadığı takdirde elyevm sakin olduğu mahalle, ikametgahı naza-
riyle bakılır.
    3 - Kanuni ikametgah:

    Madde 21 - Kocanın ikametgahı karının ve ana ve babanın ikametgahı velayet-
leri altındaki çocuğun ve mahkemenin bulunduğu yer vesayet altındaki kimsenin
ikametgahı addolunur.
    İkametgahı belli olmayan kimsenin karısı, veya kocasından ayrı yaşamağa me-
zun olan kadın kendisine ayrı bir ikametgah ittihaz edebilir.
    4 - Müesseselerde bulunmak:

    Madde 22 - Mektebe devam için bir yerde bulunmak veya bir terbiye müessese-
sine, bir hastaneye ve darülacezeye ve bir ceza müessesesine konulmak ikametgah
ittihazını tazammun etmez.
    (B) ŞAHSİYETİN HİMAYESİ:
    I - Umumiyet itibariyle:
    1 - Devir ve takyit yasağı ve istisnaları(1)

    Madde 23 - Kimse, medeni haklardan ve onları kullanmaktan kısmen olsun fera-
gat edemez.
-----------------------------
(1) Madde başlığı, 14/11/1990 tarih ve 3678 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile
    değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    Kimse, hürriyetini ferağ edemediği gibi kanuna veya adabı umumiyeye mugayir
surette takyit dahi edemez.
    (Ek : 14/11/1990-3678/1 md.) Ancak, yazılı rıza üzerine insan kökenli biyo-
lojik maddelerin alınması, aşılanması ve nakli mümkündür. Şu kadar ki, biyolojik
madde verme borcu altına giren kimse aleyhine ifa talebinde bulunulamayacağı gi-
bi maddi ve manevi tazminat davası da açılamaz.
    2. Tecavüz halinde
    a) İlke

    Madde 24 - (Değişik: 4/5/1988 - 3444/1. md.)
    Hukuka aykırı olarak şahsiyet hakkına tecavüz edilen kişi, hakimden, teca-
vüzde bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
    Şahsiyet hakkı ihlal edilenin rızasına veya üstün nitelikte bir özel ya da
kamu yararına veya kanunun verdiği bir yetkiye dayanmayan her tecavüz hukuka
aykırıdır.
    b) Dava hakları

    Madde 24/a - (Ek: 4/5/1988 - 3444/1. md.)
    Şahsiyet hakkı hukuka aykırı olarak tecavüze uğrayan veya bir tecavüz tehli-
kesi karşısında bulunan kişi, tecavüze son verilmesini veya tecavüz tehlikesinin
önlenmesini talep edebileceği gibi, sona ermesine rağmen etkisi devam eden teca-
vüzün hukuka aykırılığının tespitini ve gerekiyorsa kararın yayınlanmasını ya da
üçüncü kişilere bildirilmesini talep edebilir.
    Maddi ve manevi tazminat davaları açma hakkı ile birlikte bu tecavüzden elde
edilen kazançları vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca talep etme hakkı saklı-
dır.
    Manevi tazminat talebi karşı tarafça kabul edilmedikçe devredilemez ancak
miras yoluyla intikal eder.
    Davacı şahsiyet haklarının himayesi için kendi ikametgahı veya davalının
ikametgahı mahkemesinde de dava açabilir.
    Davacı aynı zamanda maddi ve manevi tazminat ile vekaletsiz iş görme hüküm-
leri uyarınca tecavüzden elde edilen kazancın kendisine verilmesini birlikte ta-
lep etmiş ise, bu davaları da kendi ikametgahı mahkemesinde de açabilir.
    II- İsim üzerindeki hak:
    1 - İsmin himayesi:

    Madde 25 - İsmi ihtilafa mahal veren kimse, hakimden hakkının tanınmasını
talep edebilir. İsmi gasbolunmasiyle mutazarrır olan kimse, bunun menini ve tak-
sir vukuu takdirinde maddi tazminat talebi hakkına halel gelmemek üzere maruz
kaldığı haksızlığın mahiyeti icabediyorsa manevi tazminat namiyle bir meblağ
itasını da talep edebilir.
    2 - İsmin değişmesi:

    Madde 26 - Muhik sebeplerden binaen bir kimse isminin değiştirilmesini iste-
yebilir. İsmin değişmesi nüfus siciline kayıt ve ilan olunur.
    Şahsın ismi değişmekle ahvali değişmez.
    Bir ismin değişmesinden mutazarrır olan kimse ıttıla gününden itibaren bir
sene içinde tebdil kararına itiraz edebilir.
    (C)  ŞAHSİYETİN BAŞLANGICI VE SONU :
    I - Doğum ve ölüm:

    Madde 27 - Şahsiyet, çocuğun sağ olarak tamamiyle doğduğu andan başlar ve
ölüm ile nihayet bulur.
    Çocuk sağ doğmak şartiyle ana rahmine düştüğü andan itibaren medeni  hakla-
rından istifade eder.
                                     308 - 1
    II- Sağlığın ve ölümün ispatı:
    1 - Beyyine külfeti:

    Madde 28 - Bir hakkın kullanılması için bir kimsenin vücudunu yahut öldüğünü
yahut muayyen bir zamanda veya diğer bir şahsın vefatında sağ bulunduğunu iddia
eden kimse, iddiasını ispata mecburdur.
    Hangisinin evvel veya sonra öldüğünü tayin mümkün olmaksızın ölenler, bir
anda ölmüş sayılırlar.
    2 - Ahvali şahsiye beyyineleri:
    a) Umumiyet itibariyle :

    Madde 29 - Doğum ve ölüm nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. Nüfus
sicilinde kayıt bulunmaz veya mevcut kaydın doğru olmadığı tahakkuk ederse key-
fiyet her hangi bir delil ile ispat olunabilir.
    (Ek: 4/5/1988 - 3444/2. md.) Doğumdan sonra meydana gelen cinsiyet değişik-
liğinin asgari sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi halinde nüfus sicilin-
de gerekli düzeltme yapılır. Bu konuda açılacak davalarda cinsiyeti değiştirilen
kişi evli ise, eşe de husumet yöneltilir ve aynı mahkeme, varsa ortak çocukların
velayetinin kime verileceğini de tayin eder, cinsiyet değişikliği kararının ke-
sinleştiği tarihte, evlilik kendiliğinden son bulur.
    b) Ölüme karine:

    Madde 30 - Ölüsü bulunamıyan bir kimse ölümüne muhakkak nazariyle bakılmağı
icabedecek ahval içinde kaybolmuş ise o kimse hakikaten ölmüş addolunur.
    (Dikkat : Devamı 309 uncu sayfadadır.)
KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)
                                      308-2
    III- Gaiplik kararı:
    1 - Umumiyet itibariyle:

    Madde 31 - Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya çoktanberi kendisinden haber
alınamıyan bir kimsenin ölümü pek muhtemel görünürse, hakları ölüme muallak
kimselerin talebi hakim gaipliğe karar verebilir.
    Salahiyettar hakim gaibin Türkiyedeki son ikametgahı hakimdir; Eğer gaip
Türkiyede asla ikamet etmemiş ise nüfus sicilinde mukayyet bulunduğu ve bu kayıt
yoksa pederinin mukayyet olduğu mahallin hakimidir.
    2 - Usulü muhakeme:

    Madde 32 - Gaiplik kararı talep olunabilmek için, ölüm tehlikesinden en
aşağı bir sene yahut gaibin son haberinden beş sene geçmiş olmak lazımdır.
    Hakim, gaip hakkında malümatı olan kimseler muayyen bir müddet içinde malü-
matlarını bildirmek için usulü dairesinde ilan edilen bir tebliğ ile davet eder.
Bu müddet birinci ilan tarihinden itibaren en aşağı bir senedir.
    3 - Talebin sukutu:

    Madde 33 - Kaybolan kimse, ilan müddeti bitmeden meydana çıkar veya kendi-
sinden haber alınır yahut öldüğü tarih tebeyyün ederse gaiplik talebi sakit
olur.
    4- Hükmü:

    Madde 34 - İlan semeresiz kaldığı takdirde hakim, gaiplik kararını verir.
Ölüme mütaallik haklar, tıpkı gaibin ölümü tebeyyün etmiş gibi kullanılır. Gaip-
lik kararı ölüm tehlikesi yahut son haber gününden itibaren hüküm ifade eder.
                                İKİNCİ FASIL
                       Ahvali şahsiye sicil kayıtları
    (A) UMUMİYET İTİBARİYLE :
    I - Sicil:

    Madde 35 - Ahvali şahsiye, buna mahsus sicil kayıtları ile taayyün eder.
    Bu sicillin nasıl tutulacağı ve kanunun emreylediği beyanların nasıl ve
kimler tarafından yapılacağı, nizamnamesine tabidir.
    II - Memurlar :

    Madde 36 - Ahvali şahsiye sicilleri, her halde Devletçe mansup memurları
tarafından tutulur. Ahvali şahsiye kayıtlarını tutmak ve suretlerini vermek bu
memurlara mahsustur.
    (Değişik : 4/7/1988 - KHK - 336/1 md.; Aynen kabul:7/2/1990 - 3612/6 md.)
Yabancı memleketlerdeki Türkiye temsilcilerine, Dışişleri Bakanlığının teklifi,
İçişleri Bakanlığının katılması ve Başbakanın onayı ile nüfus memurluğu yetkisi
verilebilir.
    III - Mesuliyet:

    Madde 37 - Ahvali şahsiyeyi kayıtla mükellef nüfus memurları, kendilerinin
ve maiyetlerinin kusurlarından ileri gelen zarardan şahsan mesuldürler.
    IV - Tashih :

    Madde 38 - Hakimin hükmü olmadıkça ahvali şahsiye sicillinin hiç bir kaydı
tashih edilemez.
    (B)  DOĞUM SİCİLLİ:
    I - Doğumun bildirilmesi:

    Madde 39 - Her doğum bir ay içinde nüfus memuruna bildirilir. Anası babası
belli olmayan bir çocuk bulan kimse, çocuğu Hükümete teslim eder.
KANUNLAR,TEMMUZ 1990 (EK - 6)
    II - Tadile uğrayan kayıtlar:

    Madde 40 - Ahvali şahsiyede vukua gelen değişmeler ezcümle evlenme haricin-
de doğan bir çocuğun babası tarafından tanınması, hakimin babalığa hükmetmesi,
nesebin tashihi, evlatlık edinme veya bulunmuş bir çocuğun nesebi taayyün etmek
hususlarından ileri gelen tebeddüller alakadarların talebi veya resmi bir iş`ar
üzerine sicilde ait olduğu künye kenarına yazılır.
    (C) ÖLÜM SİCİLLİ:
    I - ÖlÜmÜn bildirilmesi:

    Madde 41 - Her ölüm ve bulunan her ölü, nihayet on gün içinde nüfus memuru-
na bildirilir.
    II - Ölüsü bulunmayan:

    Madde 42 - Bir kimse ölümüne muhakkak nazariyle bakılmağı icabedecek haller
içinde kaybolursa, ölüsü bulunmamış bile olsa mahallinin en büyük mülkiye memu-
runun emriyle künyesine ölmüş kaydı düşürülebilir. Bununla beraber her alakadar,
kaybolan kimsenin ölü veya sağ olduğunun hakim tarafından hükmedilmesini talep
edebilir.
    III- Gaiplik kararı:

    Madde 43 - Gaiplik kararı hakimin iş`arı ile ölüm sicilline kaydolunur.
    IV - Kayıtların tashihi :

    Madde 44 - Sicille düşürülen bir kaydın doğru olmadığı anlaşılmak veya hüvi-
yeti meçhul diye kaydedilen bir kimsenin hüviyeti tayin olunmak veya gaiplik ka-
rarı feshedilmek sebepleri ile zaruri olan sicil tashihleri, künyesinin kenarına
şerh verilmek suretiyle icra edilir.
                                      İKİNCİ BAP
                                     Hükmi şahıslar
                                     BİRİNCİ FASIL
                                     Umumi hükümler
    (A) HÜKMİ ŞAHSİYET:

    Madde 45 - Başlı başına mevcudiyeti haiz olmak üzere teşekkül eden cemiyet
ve şirketler ile kendilerine has bir mevcudiyeti ve muayyen bir gayesi bulunan
müesseseler, sicillerine kayıtlarını icra ettirmekle şahsiyet iktisabederler.
    Gayeleri kanuna ve ahlaka mugayir olan cemiyet ve şirketler ve müesseseler
şahsiyet iktisabedemez.
    (B) MEDENİ HAKLARDAN İSTİFADE:

    Madde 46 - HÜkmi şahıslar; cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış icabı olarak
ancak insana has olanlardan maada bütün hakları iktisap ve borçları iltizam
edebilirler.
    (C) MEDENİ HAKLARI KULLANMAK SALAHİYETİ :
    I - Şartları:

    Madde 47 - Hükmi şahısların medeni hakları kullanmağa salahiyeti, kanuna ve
nizamnamelerine göre bu husus için muktazi uzuvlara malik olmalariyle başlar.
    II- Kullanmak tarzı:

    Madde 48 - Hükmi şahsın iradesi, uzuvları vasıtasiyle ifade olunur. Uzuvlar;
hukuki tasarrufları veya diğer herhangi filleri ile hükmi şahsı ilzam ederler.
Uzuvların irtikabettiği  kusurlar şahsan kendilerini dahi mesul kılar.
    (D) İKAMETGAH:

    Madde 49 - Hükmi şahsın ikametgahı, nizamnamesinde hilafına hükümler bulun-
madıkça muamelelerinin tedvir olunduğu mahaldir.
    (E) ŞAHSİYETİN ZEVALİ :
    I - Malların tahsisi :

    Madde 50 - Zeval bulan hükmi şahsın malları kanunda, nizamnamesinde veya
tesis senedinde hilafına hükümler bulunmaz yahut salahiyettar uzvu hilafına
karar vermiş olmazsa gayesinin taalluk ettiği hukuku amme müesseselerine intikal
eder. Bu malların evvelki ciheti tahsisi mümkün mertebe muhafaza edilir. Gayesi
kanuna veya adaba umumiyeye mugayir olduğu için hakim tarafından feshedilen hük-
mi şahsiyetlerin malları, hilafına dair olan şartlara bakılmaksızın hukuku amme
müessesesine intikal eder.
    II - Tasfiye:

    Madde 51 - Hükmi şahsın malları, kooperatif şirketlere tatbik edilen hüküm-
lere tevfikan tasfiye olunur.
    (F)  HUKUKU AMME MÜESSESELERİNE VE ŞİRKETLERE DAİR HÜKÜMLERİN MAHFUZİYETİ:

    Madde 52 - Hukuku amme müesseseleri, Hukuku Amme Kanunlarına tabidir. İkti-
sadi bir gaye takip eden cemiyetler, şirketler hakkındaki hükümlere tabidir.
                                     İKİNCİ FASIL
                                      Cemiyetler
    (A) CEMİYET NASIL TEŞEKKÜL EDER
    I - Cemiyet teşkilatı :

    Madde 53 - Siyasi, dini, ilmi, bedii, hayri cemiyetler ile eğlence ve idman
cemiyetleri ve asıl gayesi iktisadı olmıyan diğer cemiyetler; nizamnamelerinde
cemiyet olarak teşekkül arzusunu izhar etmekle şahsiyet iktisabederler.
    Her cemiyetin bir nizamnamesi vardır. Bu nizamname cemiyetin gayesi ve vari-
dat membaları ve teşkilatı hakkında lüzumu olan hükümleri ihtiva eder.
    II - Tescil:

    Madde 54 - Nizamnamesi müessisleri tarafından kabul edilmiş ve idare heyeti-
ni teşkil etmiş olan her cemiyet, kendisini sicille kaydettirebilir.
    Gayesine erişmek için ticari şekilde icrayı sanat eden bir cemiyet, kendisi-
ni sicille kaydettirmekle mükelleftir.
    Kayıt talebine, nizamname ile idare heyetini teşkil edenlerin bir listesi
raptedilir.
    III - Şahsiyeti olmayan cemiyetler:

    Madde 55 - Şahsiyet iktisabetmesi kanunen mümkün olmıyan yahut henüz şahsi-
yet iktisabetmemiş bulunan bir cemiyet, adi şirket hükmündedir.
    IV - Cemiyet ile nizamnamenin kanun ile münasebeti:

    Madde 56 - Cemiyetin nizamnamesinde cemiyetin teşkilatına ve azasiyle müna-
sebetine dair hükümler yok ise aşağıdaki maddeler tatbik olunur.
     Nizamname, kanunen tatbikleri mecburi olan kaidelerden ayrılamaz.
   (B)  TEŞKİLAT:
    I - Heyeti umumiye:
    1 - Vazife ve davet:

    Madde 57 - Heyeti umumiye cemiyetin en yüksek merciidir; İdare heyetinin
veya müdürünün daveti üzerine içtima eder. Davet nizamname ile muayyen halde
yapılır. Bundan başka azadan beşte biri isterse, heyeti umumiyenin behemehal
davet edilmesi kanunen lazım gelir.
    2 - Selahiyet:

    Madde 58 - Heyeti umumiye, azanın kabul ve ihracı hakkında karar verir;
idare heyetini intihabeder ve cemiyetin diğer bir uzvuna tevdi edilmemiş
olan işleri tesviye eyler.
    Heyeti umumiye cemiyetin diğer uzuvlarını teftiş eder. Mukavele ile haiz
oldukları haklara halel gelmeksizin onları her zaman azledebilir.
    Muhik sebepler için azil salahiyeti, heyeti umumiyenin kanuni bir hakkıdır.
    3 - Kararlar:
    a)  Şekli:

    Madde 59 - Cemiyet kararlarını heyeti umumiye halinde verir.
    Bütün azanın tahriren iltihak ettiği bir teklif, heyeti umumiye kararı
gibidir.
    b)  Rey hakkı ve ekseriyet:

    Madde 60 - Cemiyetin her azası, heyeti umumiyede aynı rey hakkını haizdir.
Kararlar hazır olan azanın ekseriyeti arasiyle verilir.
    Nizamname, sarahaten müsait olmadıkça ruzname haricinde karar verilemez.
    c)  Rey hakkından mahrumiyet:

    Madde 61 - Bir cemiyet azası kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve
füruu ile cemiyet arasındaki bir işe veya davaya dair ittihazı lazım gelen
kararlarda rey veremez.
    II - İdare Heyeti:

    Madde 62  - İdare heyeti, cemiyetin işlerini görmek ve nizamnameye tevfikan
onu temsil eylemek hak ve vazifesini haizdir.
    (C) AZALAR:
    I - Azalığa girmek ve çıkmak:

    Madde 63 - Cemiyet her zaman yeni aza kabul edebilir. Her aza, altı ay
evvel istifa arzusunu bildirmek şartiyle cemiyetten çıkmak hakkını haizdir.
    II - İştirak hissesi :

    Madde 64  - İştirak hissesi, cemiyetin nizamnamesiyle muayyendir. Nizamna-
mede tayin edilmemiş ise cemiyetin gayesi ve borçlarının tediyesi için muktezi
masrafları cemiyet azası mütesaviyen verirler.
    III - İhraç:

    Madde 65 - Nizamname, azadan birinin cemiyetten çıkarılmasını mucip esbabı
tayin edebileceği gibi sebep beyan olunmaksızın ihraç müsaadesini dahi verebi-
lir. Her iki takdirde ihraç aleyhine ikamei dava olunamaz.
    Nizamnamede, ihraca dair bir hüküm mevcut değil ise ihraç ancak cemiyet
karariyle muhik sebeplere müsteniden olabilir.
    IV - Cemiyetten çıkmanın veya çıkarılmanın hükmü:

    Madde 66 - Cemiyetten çıkan veya çıkarılan aza cemiyetin mallarında bir
güna hak iddia edemez; azalıkta bulundukları müddete ait iştirak hissesini
vermeğe mecburdur.
    V  - Cemiyetin gayesini vikaye :

    Madde 67 - Hiç bir aza, cemiyetin gayesini tebdil eden kararı kabule icbar
edilemez.
    VI - Azanın hukukunu vikaye :

    Madde 68 - Azadan her biri kanuna veya cemiyetin nizamnamesine uygun olma-
yıp ta kendi muvafakatine iktiran etmemiş bulunan bir karar aleyhine ona ıttıla-
dan itibaren bir ay içinde; mahkemeye müracaatla itiraz etmeğe kanunen salahi-
yettardır.
    (D)  FESİH VE FESİH KARARI :

    Madde 69 - Cemiyet, kendisini feshe her zaman karar verebilir.
    I - Bihakkın infisah :
    1 - Cemiyetin karariyle:
    2 - Kanunen:

    Madde 70 - Cemiyet, hali acze düşer veya idare heyetinin nizamnameye tevfi-
kan teşkiline imkan kalmazsa, kendiliğinden münfesih olur.
    3 - Hakim tarafından fesih

    Madde 71 - Bir cemiyetin gayesi kanuna, yahut adabı umumiyeye mugayir olur-
sa , müddeiumumilik makamının veya bir alakadarın talebi üzerine, o cemiyet
fesholunur.
    II - Kaydın terkini :

    Madde 72 - Eğer cemiyet sicille kaydolunmuş ise fesih ve infisah keyfiyeti,
idare heyeti yahut hakim tarafından terkini kayıt için memuruna tebliğ olunur.
                                  ÜÇÜNCÜ FASIL
                                  VAKIF-(1) (2)
    A)   Kuruluş:
    I  - Genel Olarak:

    Madde 73 - (Değişik: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Vakıf, başlıbaşına mevcudiyeti haiz olmak üzere, bir malın belli bir gayeye
tahsisidir.
    Bir mamelekin bütünü veya gerçekleşmiş veya gerçekleşeceği anlaşılan her
türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar vakfedilebilir.
    II - Vakfın Şekli:

    Madde 74 - (Değişik: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Vakıf, resmi senetle veya vasiyet yolu ile kurulur ve vakfedenin ikametgahı
asliye mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır. Mah-
keme, tescil hususunu Vakıflar Genel Müdürlüğündeki merkezi sicile kaydolunmak
üzere resen tebliğ eder.
    Kanuna, ahlaka ve adaba veya milli menfaatlere aykırı olan veya siyası dü-
şünce veya belli bir ırk veya cemaat mensuplarını desteklemek gayesi ile kurul-
muş olan vakıfların tesciline karar verilemez.
----------------------------
(1) 13/7/1967 tarihli ve 903 sayılı Kanunun 3. maddesiyle, Türk Medeni Kanununun
    73. ve müteakip maddelerinde yer alan müesseseyi ifade etmek üzere kullanı-
    lan (tesis) kelimesi yerine, (vakıf) kelimesi ikame edilmiştir.
(2) Bu fasıldaki hükümlerin uygulanmasında ek 1 ve 2 nci maddelere bakınız.
    Tescil kararının tebliği tarihinden itibaren, Vakıflar Genel Müdürlüğü,iki
ay içinde bu karara karşı temyiz yoluna başvurabilir.
    Merkezi sicile kaydedilen vakıf, Resmi Gazete ile ilan edilir.
    Tescilin tarzı, kimler tarafından yaptırılacağı ve sicillerin ne suretle
tutulacağı, ilanın muhtevası ve ne suretle yapılacağı tüzük ile tayin edilir.
    Bir vakfın tescili ile birlikte vakfedilen malların mülkiyeti ve haklar
vakfa intikal eder.
    Mahkeme, vakfedilen gayrimenkulün vakıf tüzel kişiliği adına tescilini resen
ve derhal tapu idaresine bildirir.
    III - Vakıf Senedinin Muhtevası:

    Madde 75 - (Değişik : 13/7/1967-903/1 md.)
    Vakıf senedinde, vakfın gayesi, uzuvları, bu gayeye tahsis edilen mallar
ve haklar, vakfın teşkilatı, ikametgahı ve ismi gösterilir.
    IV - Mirasçıların ve alacaklıların dava hakkı :

    Madde 76 - (Değişik: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Bağışlamada olduğu gibi vakfedenin mirasçıları ve alacaklıları tarafından
vakfa itiraz olunabilir.
    B)  Vakfın teşkilatı:
    I - Genellikle:

    Madde 77 - (Değişik: 13/7/1967 -903/1 md.)
    Vakfın bir idare uzvunun bulunması mecburidir. Vakfeden bundan başka lüzumlu
göreceği diğer uzuvları, vakıf senedinde gösterebilir.
    Vakıf senedinde vakfın uzuvları, idare sureti ve temsil tarzı kafi derecede
gösterilmemiş olur veya sonradan bir imkansızlık doğarsa teftiş makamı bunları
vakfedene tamamlattırır. Vakfedenin ölümü veya bu tamamlamayı yapamıyacak bir
durumda bulunması halinde, teftiş makamı noksanların ikmali için düşüncesi ile
birlikte mahkemeye müracaat eder.
    74 üncü maddenin ikinci fıkrası gereğince vakfın tescili yahut vakfın gaye-
sine göre teşkili mümkün olmadığı veya vakfa tahsis edilen mallar gayenin tahak-
kukuna yetmediği takdirde, vakfeden itiraz etmedikçe veya vakıf senedinde aksine
açık bir hüküm bulunmadıkça; vakfedilmiş mallar mahkeme tarafından, teftiş maka-
mının mütalaası alınarak, mümkün mertebe gayece aynı olan bir vakfa tahsis olu-
nur.
    Bu hususlarda yetkili mahkeme, vakfedenin ikametgahı asliye mahkemesidir.
    II  - İstihdam Edilenlere ve İşçilere Yardım Vakıfları:

    Madde 77/A - (Ek: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Türk Ticaret Kanununun 468 inci maddesi gereğince kurulan istihdam edilenler
ve işçilere yardım vakıfları ayrıca aşağıdaki hükümlere tabidirler.
    Vakfın uzuvları, faydalananlara, vakfın teşkilatı, faaliyeti ve mali durumu
hakkında gerekli bilgiyi vermeye mecburdurlar.
    İstihdam edilenler ve işçiler vakfa aidat ödedikleri takdirde, en az bu öde-
meleri nispetinde idareye iştirak ederler. Mümkün olduğu nispette personel ara-
sından gösterilecek temsilcileri bizzat seçerler.
    İstihdam edilenler ve işçilerin ödemelerine tekabül ettiği nispette, kaide-
ten, vakfın mamelekinin istihdam edene karşı bir alacaktan ibaret olması yalnız
bu alacağın temin edilmiş olması halinde caizdir.
    Faydalananlar vakfa aidat ödedikleri veya vakfı düzenliyen hükümler onlara
edayı talep hususunda bir hak bahşettiği takdirde, vakfın edalarını dava yoliyle
talebedebilirler.
    C) Teftiş :

    Madde 78 - (Değişik: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğünün teftişine tabidir.
    Teftiş makamı, vakıf senedi hükümlerinin yerine getirilip getirilmediğini,
vakıf malların gayeye uygun surette ve tarzda idare ve sarf edilip edilmediğini
denetler.
    Teftişin tarzı ve nasıl yapılacağı, neticeleri ve bu kanuna göre kurulmuş
olsun veya olmasın bilcümle vakıfların, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ödiyecekleri
teftiş ve denetleme masraflarına katılma payı, safi gelirin yüzde beşini geçme-
mek üzere, tüzük ile belli edilir.
    D)  İdare ve gayede değişiklik, malların değiştirilmesi :
    I - İdarenin değiştirilmesi :

    Madde 79 - (Değişik: 13/7/1967-903/1 md.)
    Vakfın mallarının muhafaza veya gayesini devam ettirmek için kesin ihtiyaç
bulunduğu halde yetkili asliye mahkemesi, idare uzvunun teklifi üzerine, teftiş
makamının yazılı düşüncesini aldıktan sonra vakfın idare şeklini değiştirebilir.
    Yetkili asliye mahkemesi, teftiş makamının tüzükte gösterilen sebeplere da-
yanarak yapacağı müracaat üzerine duruşma yaparak idare edenleri işten uzaklaş-
tırabilir ve vakıf senedinde ayrı bir hüküm yoksa yenisini seçebilir. İstihdam
edilenlere ve işçilere yardım vakıflarında vakıf senedinin, faydalananların va-
kıftan faydalanma şartlarına ve idareye iştiraklerine dair hükümlerinde yapıla-
cak değişiklikler, vakıf senedinde bu hususta yetkili olduğu belirtilen uzvun
kararı üzerine, teftiş makamının yazılı düşüncesi alındıktan sonra asliye mahke-
mesi tarafından kararlaştırılır.
    Bu kanunda gösterilen yetkili merciler dışında bir kişi veya kuruluşun vak-
fın idaresinde doğrudan doğruya veya dolaylı olarak müdahale etmesi halinde,
bu müdahaleye yer veren veya göz yuman, idare edenler, yukardaki fıkra hükmü
gereğince her halde işten uzaklaştırılır ve yerlerine yenileri seçilir.
    II - Gayenin değiştirilmesi:

    Madde 80 - (Değişik: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Vakfın asıl gayesinin mahiyet ve şümulü vakfedenin arzusuna açıktan açığa
uymıyacak derecede değişmiş olursa, yetkili asliye mahkemesi idare uzvunun veya
teftiş makamının müracaatı üzerine duruşma yaparak vakfın gayesini değiştirebi-
lir.
    Gayeyi tehlikeye koyan mükellefiyet ve şartların kaldırılması veya değişti-
rilmesi de aynı hükme tabidir.
    III - Malların değiştirilmesi:

    Madde 80/A - (Ek: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Geliri giderini karşılamıyan veya kıymetine uygun gelir getirmeyen vakfın
malları, daha yararlı her hangi bir mal veya para ile değiştirilebilir. Bu de-
ğiştirmeye, teftiş makamının teklifi üzerine idare uzvunun düşüncesi alındıktan
sonra yetkili asliye mahkemesi karar verir.
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    E) Vakfın gelirleri ve iktisap:

    Madde 81 - (Değişik: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Vakfın gelirleri ile yapılan iktisaplar veya hükmi tahsislerle temellük
edilen mal ve haklar, vakıf senedinde yazılı mallara ilave edilerek her takvim
yılı başında teftiş makamına bildirilir.
    Vakıf idare uzuvları, her takvim yılı, başındaki mali durumu münasip vasıta
ile ilan veya neşretmeye ve siciline tescil ettirmeye mecburdur.
    F)   Vakfın nihayete ermesi :

    Madde 81/A - (Ek: 13/7/1967 - 903/1 md.)
    Gayesinin tahakkuku imkansız hale gelen vakıf kendiliğinden dağılmış olur.
    Keyfiyet idare uzvu tarafından sicile tescil ettirilir.
    Gayesi 74 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı hale gelen vakıf yet-
kili asliye mahkemesi tarafından, teftiş makamının müracaatı üzerine, taraflar
çağırılıp duruşma yapılarak kararla dağıtılır ve sicile bildirilir.
    Zilyetlikle iktisap yasağı:

    Madde 81/B - (Ek: 13/7/1967 -903/1  md.)
    Vakıfların malları üzerinde zilyetlik yolu ile iktisap hükümleri tatbik
olunmaz.
                                  İKİNCİ KİTAP
                                  Aile Hukuku
                                  BİRİNCİ KISIM
                                    Karı Koca
                                   ÜÇÜNCÜ BAP
                                    Evlenme
                                  BİRİNCİ FASIL
                                   Nişanlanma
    (A) NİŞANLANMA :

    Madde 82 - Nişanlanma, evlenmek vadiyle olur.
    Nişanlanma, kanuni mümessilleri tarafından muvaffakat edilmedikçe küçük
veya mahcuru ilzam etmez.
    (B) HÜKÜMLERİ :
    I - Evlenmek için dava hakkının bulunmaması:

    Madde 83 - (Değişik: 14/11/1990 - 3678/2 md.)
    Nişanlılık evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.
    Evlenmeden kaçınma hali için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı
dava edilemez; ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.
    II- Nişanı bozmanın neticesi:
    1 - Maddi tazminat :

    Madde 84 - Nişanlılardan biri, muhik bir sebep yok iken nişanı bozduğu veya
iki taraftan birine atfedilecek bir kusur yüzünden nişan bozulduğu takdirde tak-
siri olan taraf; diğer tarafa, ana ve babasına veya bu hususta onlar gibi hare-
ket eden sair kimselere hüsnü niyet ile ve nikahın icra olunacağı kanaati ile
ihtiyar ettikleri masarife mukabil münasip bir tazminat vermeğe mecburdur.
    2 - Manevi tazminat :

    Madde 85 - Bir taraf kendi kusuru olmaksızın nişanın bozulmasından şahsen
fahiş bir surette mutazarrır olmuş ise, hakim onun zararı manevisini telafi için
münasip bir tazminat hükmedebilir. Manevi tazminat davası, mirasçıya intikal
etmez; şu kadarki, miras açıldığı zaman iddia kabul edilmiş veya dava ikame
olunmuş ise mirasçılara intikal eder.
    III- Hediyelerin iadesi:

    Madde 86 - (Değişik: 14/11/1990 - 3678/3 md.)
    Nişan bozulur veya nişanlılardan biri ölür veya gaipliğine karar verilirse
nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi hareket edenlerin
diğer nişanlıya vermiş oldukları mutad dışı hediyeler verenler tarafından geri
istenebilir.
    Hediye aynen mevcut değil ise, karşılığı sebepsiz zenginleşme kurallarına
göre iade edilir.
    IV - Müruru zaman:

    Madde 87 - Nişanlanmaktan mütevellit davalar, nişanın bozulduğu tarihten
itibaren bir sene sonra sakıt olur.
                                   İKİNCİ FASIL
                            Evlenmeye ehliyet ve maniler
    (A)  EHLİYET ŞARTLARI :
    I - Yaş:

    Madde 88 - (Değişik: 15/6/1938 - 3453/1 md.)
    Erkek on yedi, kadın on beş yaşını ikmal etmedikçe evlenemez.
    Şu kadar ki hakim, fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni on beş
yaşını ikmal etmiş olan bir erkeğin veya on dört yaşını bitirmiş olan bir kadı-
nın evlenmesine müsaade edebilir. Karardan önce ana, baba veya vasinin dinlenme-
si şarttır.
    II - Mümeyyiz

    Madde 89 - Evlenmeye, yalnız mümeyyiz olanlar ehildir. Akıl hastalıklarından
birine müptela olan kimse asla evlenemez.
    III- Kanuni mümessillerin rızası:
    1 - Küçükler hakkında:

    Madde 90 - Küçük, ana ve babasının veya vasisinin rızası olmadıkça evlene-
mez. Evlenmenin ilanı esnasında ana ve babadan yalnız biri velayeti haiz ise
onun rızası kafidir.
    2 - Mahcurlar hakkında:

    Madde 91 - Mahcur, vasisinin rızası olmadıkça evlenemez.
    Vasinin imtinaı takdirinde mahcur mahkemeye müracaat edebilir.
    (B)  MANİLER :
    I - Hısımlık :

    Madde 92 - Aşağıdaki kimseler arasında evlenmek memnudur:
    1 - Nesep sahih olsun olmasın usul ve füru arasında, ana baba bir veya
baba bir yahut ana bir kardeşler arasında, bir kimse ile amuca, dayı, hala ve
teyzesi arasında.
    2 - Sıhriyet hısımlığını tevlit etmiş olan evlenme feshedilmiş veya vefat
yahut boşanma ile zail olmuş ise bile karı ile kocanın usul ve füruu ve koca
ile karının usul ve füruu arasında,
    3 - Evlatlık ile evlatlık edinen ve bunlardan biriyle diğerinin koca veya
karısı arasında.
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    II - Evvelki evlenme :
    1  - Alelıtlak zevalinin ispatı :
    a)   Umumiyet itibariyle :

    Madde 93 - Tekrar evlenmek isteyen kimse, vefat veya boşanma ile yahut but-
lan hükmü ile evliliğinin zail olduğunu ispata mecburdur.
    b)   Gaiplik halinde:

    Madde 94 - (Değişik : 4/5/1988 - 3444/3  md.)
    Gaipliğine hükmolunan kimsenin kocası veya karısı evlilik feshedilmedikçe
evlenemez.
    Gaibin karı veya kocası ya gaiplik davası ile birlikte evliliğin feshini
ister ya da gaiplik kararı verilip de nüfusa tescil edilmiş ise nüfus idaresine
müracaat ile evliliğin feshinin tescilini talep eder. Bu tescil evliliğin feshi-
nin tüm neticelerini hasıl eder.
    Evliliğin feshinin gaiplik davası ile birlikte talep edilmesi halinde boşan-
ma hakkındaki usul burada dahi caridir.
    2 - Müddetler  :
    a)  Kadın için :

    Madde 95 - Kocasının vefatı veya boşanma sebebiyle dul kalan yahut evliliği-
nin butlanına hükmedilen kadın; vefattan, boşanmadan veya butlan hükmünden iti-
baren üç yüz gün geçmedikçe tekrar evlenemez. Doğurmakla müddet biter.
    Kadının gebe kalması mümkün olmadığı veya boşanma ile ayrılmış olan karı
ve koca tekrar birbirleriyle evlenmek istedikleri taktirde, hakim  bu müddeti
kısaltabilir.
    b) Boşanan kadın için :

    Madde 96 - (Mülga: 4/5/1988-3444/9  md.)
                                 ÜÇÜNCÜ FASIL
                             Evlenme ilanı ve akdi
    (A) İLAN : (1)
    I - Evlenme kararını beyanın tarzı :

    Madde 97 - Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, evlenme kararlarını, beledi-
ye reisine veya reisin evlenme işlerine memur ettiği belediye dairesindeki veki-
line ve köylerde ihtiyar heyetine beyan edince, bu karar ilan olunur. İlan  müd-
deti onbeş gündür.
    Bu beyan, kendileri tarafından şifahen yapıldığı gibi imzaları musaddak ol-
mak şartiyle tahriren de olur.
    İlan için müracaat eden evlenecek erkek ve kadından her biri, hüviyet cüzda-
nını ve iktiza ediyorsa ana ve baba veya vasilerinin tahriri rızalarını ve karı
veya kocanın vefat vesikasını yahut butlan ve boşanma ilamını belediye veya ih-
tiyar heyetine tevdie mecburdur.
    II - Beyan ve ilanın mercii :

    Madde 98 - Beyan için evlenecek erkeğin ikametgahı belediyesine müracaat
olunur.
    Evlenecek erkek; ikametgahı ecnebi memlekette olan bir Türk ise, beyan için
sicilinde mukayyet bulunduğu ve bu kayıt yok ise, pederinin mukayyet olduğu ye-
rin belediyesine müracaat olunabilir.
-----------------------
(1) Bu kanunun, evlenme ilanı ve akdine ilişkin 97-111 inci maddelerinin
    15/11/1984 tarihli ve 3080 sayılı kanuna aykırı hükümleri, aynı kanunun 6.
    maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
    İlan; hem iki tarafın ikametgahlarında hem sicilinde mukayyet bulundukları
ve bu kayıt yok ise pederlerinin mukayyet olduğu mahalde, belediyeler tarafından
yapılır.
    III- İlan talebinin reddi :

    Madde 99 - Beyan, usulü dairesinde yapılmaz veya evlenecek erkek ve kadından
biri evlenmeye ehil olmazsa yahut evlenme için bir mani bulunursa ilan talebi
reddolunur.
    (B)  İTİRAZ :
    I - İtiraz hakkı :

    Madde 100 - Alakadar olan her kimse evlenecek erkek ve kadından birinin ev-
lenmeye ehil olmadığı veya evlenmek için kanuni bir mani bulunduğu iddiasiyle
ilan müddeti içinde evlenmenin akdine itiraz edebilir.
     İtiraz, ilanı yapan belediyelerden her hangi birine tahriren vukubulur.
Ehliyetsizlik veya kanuni bir mani bulunduğu iddiasına müstenit olmayan itiraz-
lar, belediye reisi veya vekilince yahut ihtiyar heyetlerince nazara alınmaz.
    II - Resen itiraz :

    Madde 101 - Mutlak butlan sebeplerinden birinin vücudu halinde, müddeiumumi-
lik makamı evlenmenin akdine resen itiraz ile mükelleftir.
    III- Usulü muhakeme :
    1- İtirazın tebliği :

    Madde 102 - İlan talebi kendisine vakı olan belediye reis veya vekili yahut
ihtiyar heyeti; itirazı, ilan müddetinin hitamında evlenecek erkek ve kadından
her birine derhal tebliğ eder. Bunlardan biri itirazın haksızlığını iddia ederse
itiraz sahibi keyfiyetten hemen haberdar edilir.
    2 - Dava :

    Madde 103 - İtiraz sahibi itirazında israr ederse, ilan talebinin vakı oldu-
ğu mahal hakimi huzurunda evlenmenin menini dava edebilir.
    3 - Müddetler :

    Madde 104 - İtiraz ve haksızlığını iddia hususlariyle, evlenmenin men`i da-
vasının her birinin müddeti on gündür.
    Bu müddet; itiraz için ilan gününden, haksızlık iddiası için itirazın evle-
necek erkek ve kadına tebliği gününden, ve evlenmenin men`i davası için itiraz
sahibinin haksızlık iddiasından haberdar edildiği günden itibaren başlar.
    (C) EVLENME AKDİ :
    I - Şartları :
    1 - Ahvali şahsiye memurları:

    Madde 105 - İlan talebi kendisine vakı olan belediyenin reisi yahut evlenme
işlerine memur ettiği vekili veya ihtiyar heyeti, itiraz eden bulunmazsa, evle-
necek erkek ve kadının talebi ile evlenmeyi akit veya ilanın icra olunduğuna
dair bir vesika itası ile mükelleftir.
    Evlenmenin men`i davası ikame edilmediği veya reddedildiği takdirde dahi
hüküm böyledir. İlan vesikası, evleneceklere vesika tarihinden itibaren altı
ay içinde Türkiye`nin her tarafında belediye reislerinin yahut reislerin evlenme
işlerine memur ettiği vekillerinin huzurunda evlenebilmek salahiyetini verir.
*
    2 - Memurun imtinaı :

    Madde 106 - Evlenmenin akdi için kendisine müracaat edilen belediye reisi
yahut evlenme işlerine memur ettiği vekil veya ihtiyar heyeti, ilanın icrasına
mani bir sebep görürse akdi icradan imtina ile mükelleftir. Üzerinden altı ay
geçen ilanın hükmü kalmaz.
    3 - Akdin ilansız icrası:

    Madde 107 - Evleneceklerden biri hasta olur ve kanuni müddetlere riayet ha-
linde evlenmenin akdine imkan kalmamasından da korkulursa, belediyeye ve ihtiyar
heyetine sulh mahkemesi tarafından müddetleri azaltmak hatta evlenmeyi ilansız
akdetmek için, müsaade olunabilir.
    II - Evlenme merasimi :
    1 - Aleniyet :

    Madde 108 - Evlenme; Reşit iki şahit muvacehesinde belediye dairesinde veya
heyeti ihtiyariyede, belediye reisi veya reisin evlenme işlerine memur ettiği
vekili veya muhtar tarafından alenen akdolunur. Evleneceklerden birinin belediye
veya heyeti ihtiyariyeye gelemiyecek derecede hastalığı tabip raporiyle tebeyyün
ederse, evlenme başka bir yerde dahi akdolunabilir.
    2 - Merasimin şekli:

    Madde 109 - Evlendirmeye memur olanlar evleneceklerden her birine, birbirle-
riyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar; muvafakat cevapları üzerine evlen-
menin her ikisinin rızasiyle kanunen akdedilmiş olduğunu beyan eder.
    III - Evlenme kağıdı ve dini merasim :

    Madde 110 - Evlendirme memuru merasiminin hitamı üzerine derhal karı ve ko-
caya bir evlenme kağıdı verir. Evlenme kağıdı ibraz edilmeden, evlenmenin dini
merasimi yapılamaz. Bununla beraber evlenmenin tamamiyeti dini merasimin icra-
sına mütevakkıf değildir.
    (D)  NİZAMNAMELER :

    Madde 111 - İlan ve evlenme merasimine ve evlenme sicillerine  dair hükümler
nizamname ile muayyendir.
                                DÖRDÜNCÜ FASIL
                             Batıl olan evlenmeler
    (A) MUTLAK BUTLAN SEBEPLERİ :
    I - Şartları :

    Madde 112 - Aşağıdaki hallerde evlenme batıldır :
    1 - Karı kocadan biri evlenme merasiminin icrası zamanında evli ise,
    2 - Karı kocadan biri evlenme merasiminin icrası zamanında bir akıl hastalı-
ğı veya daimi bir sebep neticesi mümeyyiz değilse,
    3 - Karı koca arasında kanunen memnu bir derecede kan veya sıhriyet hısımlı-
ğı varsa.
    II - Dava Hakkı :

    Madde 113 - Butlan davası müddeiumumi tarafından resen ikame olunur. Alaka-
darlardan her biri dahi butlan davasını ikame edebilir.
    III- Dava hakkının tahdidi veya nez`i :

    Madde 114 - Zail olan bir evlenmenin butlanı resen dava olunamaz. Fakat
alakadarlardan her biri butlanı hüküm altına aldırabilir.
                                                                            *
    Mümeyyiz olmamanın veya bir akıl hastalığı ile malüliyetin zevali halinde,
evlenmenin butlanı ancak karı veya koca tarafından dava olunabilir.
    Evli iken yine evlenen bir kimsenin bu evlenmesine butlan hükmü verilmeden
evvel, vefat ve sair sebeplerle evvelki evlenme zail olmuş olur ve yeni evlenme-
de de diğer taraf hüsnü niyet sahibi bulunursa butlana hükmolunamaz.
    (B)  NİSBİ BUTLAN :
    I - Karı kocadan birinin dava hakkı :
    1 - Temyiz kudretinden mahrumiyet :

    Madde 115 - Evlenme merasiminin icrası zamanında geçici bir sebeple temyiz
kudretinden mahrum bulunmuş olan karı veya koca,evlenmenin feshini dava edebi_
lir.
    2 - Hata:

    Madde 116 - Aşağıdaki hallerde karı kocadan biri evlenmenin feshini dava
edebilir :
    1 - Evlenmeği hiç istemediği yahut karı veya kocası olan şahıs ile evlenmeği
kasdetmediği halde hataen evlenmeye rızası olduğunu beyan etmiş ise,
    2 - Karı veya kocasında bulunmaması onunla birlikte yaşamağı kendisi için
çekilmez bir hale koyacak derecede ehemmiyetli bir vasıf hakkında hataya düşerek
evlenmiş ise.
    3 - Hile :

    Madde 117 - Aşağıdaki hallerde karı kocadan biri evlenmenin feshini dava
edebilir :
    1 - Karı veya koca diğerinin namus ve haysiyeti hakkında gerek bizzat onun
tarafından, gerek onun malümatı ile üçüncü bir şahıs tarafından iğfal edilerek
akde razı olmuş ise,
    2 - Davacının veya neslinin sıhhatı için vahim bir tehlike arzeden bir has-
talık kendisinden gizlenmiş ise.
    4 - Tehdit :

    Madde 118 - Kendisinin veya yakini olan bir kimsenin hayat ve sıhhat veya
namusuna karşı vahim ve o zamanda mevcut veya karip bir tehlike tehdidi altında
evlenen karı veya koca, evlenmenin feshini dava edebilir.
    5 - Müruru zaman :

    Madde 119 - Fesih davası, hak sahibinin fesih sebebine vukufu veya tehdidin
zevali gününden itibaren altı ay ve her halde evlenmeden itibaren beş sene sonra
müruru zamana uğrar.
    II- Ana ve baba veya vasinin fesih davası :

    Madde 120 - Evlenmeleri ana ve babalarının veya vasilerinin iznine mütevak-
kıf olanlar, bu izni almaksızın evlenirlerse, ana ve baba veya vasi feshi dava
edebilir.
    Evlenmenin feshine hükmolunmazdan evvel karı koca, ana ve baba veya vasinin
iznine muhtaç olmaktan kurtulur veya karı gebe kalırsa evlenme fesholunamaz.
    (C) BUTLANI MUCİP OLMAYAN NOKSANLAR :
    I - Evlatlık rabıtası :

    Madde 121 - Evlatlık edinme sebebiyle evlenmeleri kanunen memnu olan kimse-
lerin, evlenmesi fesholunamaz. Evlenme ile, evlatlık hükmü kalmaz.
    II- Müddetlere riayetsizlik :

    Madde 122 - Kanuni ve kazai müddetler içinde evlenmesi memnu olan kimsenin
bu müddetler geçmezden evvel tekrar evlenmiş olması, evlenmenin feshine sebep
olamaz.
    III- Şekil noksanı :

    Madde 123 - Belediye reisi veya vekili veya köylerde ihtiyar heyeti huzurun-
da akdedilmiş olan evlenme, kanuni şekillere riayet edilmemiş olması sebebi ile
fesholunamaz.
    (D) BUTLAN KARARI :
    I - Umumiyet itibariyle :

    Madde 124 - Evlenmenin butlanı, ancak hakimin karariyle hüküm ifade eder.
    Evlenme, mutlak bir butlan ile malül olsa bile hakimin kararına kadar sahih
bir evlenmenin bütün hükümlerini haizdir.
    II - Butlanın hükümleri :
    1 - Çocuklar :

    Madde 125 - Feshine hükmolunan bir evlenmeden doğan çocukların nesebi, baba
ve anaları hüsnü niyet sahibi olmasalar bile sahihtir.
    Çocuklar ile ana ve baba arasındaki haklar ve borçlar, boşanma hükümlerine
tabidir.
    2 - Karı, koca :

    Madde 126 - Hüsnü niyetle evlenen kadın, feshine hükmedilmiş olsa bile ev-
lenme ile iktisab ettiği vaziyeti muhafaza eder; fakat evlenmeden evvelki aile
ismini tekrar alır.
    Karı koca emvalinin tasfiyesi karı veya koca tarafından talep olunan maddi
veya manevi tazminat ve nafaka; boşanmadaki hükümlere tabidir.
    (H) MİRASÇILARIN HAKKI :

    Madde 127 - Evlenmedeki fesih davası mirasçılara intikal etmez. Ancak ikame
edilmiş davaya mirasçılar devam edebilirler.
    (V)  SALAHİYET VE USULÜ MUHAKEME :

    Madde 128 - Evliliğin feshi davasında salahiyet ve usulü muhakeme boşanmada-
ki hükümlere tabidir.
                                   DÖRDÜNCÜ BAP
                                     Boşanma
    (A) BOŞANMA SEBEPLERİ:
    I - Zina :

    Madde 129 - Karı kocadan her biri, diğerinin zina etmesi sebebiyle boşanma
davasında bulunabilir. Davaya hakkı olan karı veya kocanın, boşanılma sebebine
muttali olduğu günden itibaren altı ay ve her halde zinanın vukuu tarihinden
itibaren beş sene geçmesiyle boşanma davası sakıt olur.
    Af halinde dava mesmu olmaz.
    II- Cana kast, pek fena muameleler :

    Madde 130 - Karı kocadan her biri, diğeri tarafından hayatına kasdedilmesi
veya kendisine pek fena muamelede bulunulması sebebiyle boşanma davası ikame
edebilir.
    Davaya hakkı olan karı veya kocanın, sebebine muttali olduğu günden itibaren
altı ay ve her halde mezkÜr sebebin vukuundan beş sene geçmesiyle boşanma davası
sakıt olur.
    Af halinde dava  mesmu olmaz.
    III - Cürüm ve haysiyetsizlik:

    Madde 131 - Karı kocadan her biri, terzil edici bir cürüm işleyen yahut ken-
disiyle birlikte yaşamağı çekilmez bir hale koyacak derecede haysiyetsiz bir ha-
yat süren diğeri aleyhine her zaman boşanma davası ikame edebilir.
    IV - Terk :

    Madde 132 - Karı kocadan biri, evlenmenin kendisine tahmil ettiği vazifeleri
ifa etmemek maksadiyle diğerini terkettiği veya muhik bir sebep olmaksızın evine
dÖnmediği takdirde, ayrılık en az üç ay sürmüş ve devam etmekte bulunmuş ise di-
ğeri  boşanma  davasında bulunabilir. Davaya hakkı olan tarafın talebi ile ha-
kim, diğer tarafa bir ay zarfında evine avdet etmesini ihtar eder. Bu ihtar ica-
bında ilan tarikiyle yapılır. Şu kadar ki boşanma davasını ikame için muayyen
müddetin ikinci ayı hitam bulmadıkça ihtar talebinde bulunulamaz ve ihtar vu-
kuunda bir ay bitmeden dava ikame olunamaz.
    V - Akıl hastalığı :

    Madde 133 - Karı kocadan biri üç senedenberi devam eden bir akıl hastalığına
düçar olup ta bu hastalık müşterek hayatın devamını diğer taraf için çekilmez
hale koymuş ve şifası kabil olmadığı dahi ehli hibre tarafından tasdik edilmiş
bulunursa o taraf, her zaman boşanma davasında bulunabilir.
    VI - Evlilik birliğinin sarsılması veya müşterek hayatın yeniden kurulamama-
sı

    Madde 134 - (Değişik: 4/5/1988 - 3444/4. md.)
    Evlilik birliği, müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek
derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, da-
valının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın
kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve
çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verile-
bilir.
    Evlilik en az bir yıl sürmüşse, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin
diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sa-
yılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları din-
leyerek iradelerin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali
sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi
uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini nazara ala-
rak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin
taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde 150 nci maddenin (3)
numaralı bendi hükmü uygulanmaz.
    Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar
verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde,
her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden biri-
nin talebi üzerine boşanmaya karar verilir.
    (B)  DAVA :
     I - Mevzuu :

     Madde 135 - Boşanma davasını ikameye hakkı olan taraf; dilerse boşanma,
dilerse ayrılık isteyebilir.
    II - Salahiyet :

    Madde 136 - Salahiyettar hakim davacının ikametgahı hakimidir.
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    III- Geçici tedbirler:

    Madde 137 - (Değişik: 4/5/1988 - 3444/5. md.)
    Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli
olan, özellikle eşlerin barınmasına, infakına, karı koca mallarının yönetimine
ve çocukların bakımına dair geçici tedbirleri kendiliğinden  alır.
    (C)  HÜKÜM  :
    I - Boşanma veya ayrılık :

    Madde 138 - Boşanma sebeplerinden biri sabit olunca hakim, ya boşanmaya veya
ayrılığa hüküm ile mükelleftir.
    Dava yalnız ayrılığa dair ise, boşanmaya hükmolunamaz. Dava boşanmaya dair
olup karı kocanın barışmaları ihtimali bulunduğu takdirde, ayrılığa hükmedile_
bilir.
    II- Ayrılık müddeti :

    Madde 139 - Ayrılığa bir seneden üç seneye kadar bir müddet için hükmedi-
lir. Tayin olunan müddetin hitamında tefrik kendiliğinden nihayet bulur. Fakat
karı koca bu müddet içinde barışmamışlarsa, iki taraftan her biri boşanma tale-
binde bulunabilir.
    III- Ayrılığın hitamında verilecek hüküm :

    Madde 140 - Ayrılık hükmünde muayyen müddetin hitamında bu hükme esas olan
hadiseler münhasıran talibin aleyhine bulunmadıkça karı kocadan yalnız birisi
tarafından talebedilmiş olsa bile, boşanmaya hükmedilir.
    Bununla beraber diğer taraf müşterek hayata avdetten imtina ederse, ayrılık
hükmüne esas olan hadiseler münhasıran  talip aleyhine olsa bile, yine boşanmaya
hükmolunur.
     Hüküm, ayrılık davasının muhakemesi esnasında tahakkuk eden ve ayrılıktan
sonra hadis olan ahval nazara  alınmak suretiyle verilir.
    IV - Boşanan Kadının Kişisel Durumu(1)

    Madde 141 - (Değişik: 14/11/1990 - 3678/4 md.)
    Boşanan kadın evlenme ile kazandığı kişisel durumu korur,ancak; bekarlık
soyadını yeniden alır. Şayet boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati
bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği sabit olursa, talebi üzerine
hakim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.
    Koca, şartların değişmesi halinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.
    V - Memnuiyet müddeti:

    Madde 142 - (Mülga: 4/5/1988 - 3444/9. md.)
    VI - Boşanma halinde tazminat:
    1 -Maddi ve manevi:

    Madde 143 - Mevcut ve hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar
olan kabahatsız karı veya kocanın, kabahatli olan taraftan münasip maddi bir
tazminat talebine hakkı vardır.
    Bundan başka boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler kabahatsiz karı veya
kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise, hakim manevi
tazminat namiyle muayyen bir meblağ dahi hükmedebilir.
___________________________________
(1) Madde başlığı, 14/11/1990 tarih ve 3678 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle
    değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
                                      324 - 1
    2 - Yoksulluk nafakası:

    Madde 144 - (Değişik: 4/5/1988 - 3444/6. md.)
    Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak şartıyla
geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Ancak, erkeğin kadından yoksulluk nafakası isteyebilmesi için, kadının hali
refahta bulunması gerekir.
    Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
    3. Tazminat ve nafakanın ödenme şekli

    Madde 145 - (Değişik: 4/5/1988-3444/7. md.)
    Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine
göre irad şeklinde ödenmesine karar verilebilir.
    Manevi tazminata irad şeklinde hükmedilemez.
    Sözleşme veya hüküm ile kendisine maddi tazminat veya nafaka olarak bir
irad tahsis edilmiş eşin yoksulluğunun zail olması, haysiyetsiz hayat sürmesi,
bir evlenme akdi olmadan fiilen karı koca gibi yaşaması, yeniden evlenmesi veya
eşlerden birinin ölmesi halinde, aksi, taraflarca kararlaştırılmadıkça bu irad
kesilir.
    İrad şeklinde maddi tazminat veya nafakayı gerektiren sebep ortadan kalkar
ya da önemli ölçüde azalır veya borçlunun mali gücü önemli ölçüde eksilirse
iradın indirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceği gibi değişen
durumlara göre ve hakkaniyet gerektiriyorsa iradın artırılması da istenebilir.
   (Dikkat: Devamı 325 inci sayfadadır.)
KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK-2)
                                    324-2
    VII - Malların tasfiyesi:
    1  -  Boşanma  halinde:

    Madde 146 - Karı koca, mallarının idaresi hakkında hangi usulü kabul etmiş
olursa olsun boşanma vukuunda her biri kendi şahsi emvalini geri alır. Husule
gelmiş olan ziyade, kabul ettikleri usulün hükümlerine tevfikan aralarında tak-
sim olunur. Zuhur eden noksan,karısı tarafından sebebiyet verildiğini ispat et-
medikçe kocaya aittir.
    Boşanan karı koca, birbirinin kanuni mirasçısı olamaz ve evlenme mukavele-
si ile veya boşanmadan evvel yapılmış ölüme bağlı bir tasarruf ile temin olu-
nan menfaatleri zayi eder.
    2 - Ayrılık halinde:

    Madde 147 - Ayrılık vukuunda hakim ayrılığın müddetine,karı ve kocanın
vaziyetlerine göre mallarının idaresi hakkında kabul ettikleri usulün feshini
veya ipkasını emreder. Fakat karı ve kocadan biri tarafından talep vukuunda
hakim mallarını ayırmakla mükelleftir.
    VIII - Ana ve babanın hukuku:
    1 -  Hakimin takdir hakkı:

    Madde 148 - Boşanma veya ayrılık vukuunda hakim, ana ve babayı dinledikten
sonra hakkı velayetin kullanılmasına ve ana ve baba ile çocuklar arasındaki şah-
si münasebetlere dair iktiza eden tedbirleri ittihaz eyler.
    Çocuk kendisine tevdi edilmemiş olan taraf, kudretine göre onun infak ve
terbiye masraflarına iştirak ile mükelleftir;
    Çocuk ile icabı hale muvafık surette şahsi münasebatta bulunmak hakkını da
haizdir.
    2 - Yeni hadiseler:

    Madde 149 - Ana veya babanın başkasiyle evlenmesi, başka bir yere gitmesi,
ölümü gibi bir halin tahaddüsünde hakim, resen veya ana ve babadan birinin
talebi üzerine hadisenin iktiza ettirdiği tedbirleri ittihaz eyler.
    (D) BOŞANMA VE USULÜ MUHAKEMESİ :

    Madde 150 - Boşanma ve ayrılık davalarında, hakim, aşağıdaki kaidelere ria-
yetle mükelleftir:
    1 - Hakim, boşanma veya ayrılık için sebep gösterilen hadiseleri mevcudiyet-
lerine vicdanen kani olmadıkça sabit addedemez.
    2 - Bu hadiseler hakkında gerek resen gerek iki tarafın talebi ile yemin
teklif olunamıyacağı gibi yemin makamına kaim beyanatta bulunulması dahi iste-
nilemez.
    3 - İki tarafın bu bapta sebkedecek her türlü ikrarları dahi hakimi
takyit etmez.
    4 - Hakim beyyinatı serbestçe takdir eder.
    5 - Boşanma veya ayrılığın fer`i hükümlerine dair iki taraf arasında akde-
dilen mukavelat, hakimin tasdikına iktiran etmedikçe muteber olmaz.
                                    BEŞİNCİ BAP
                              Evlenmenin Umumi Hükümleri
    (A)  HAKLAR VE VAZİFELER:
    I - Karı ve kocanın:

    Madde 151 -  Evlenme merasiminin icrasiyle, evlilik birliği vücut bulur.
    Karı koca yekdiğerine karşı bu birliğin saadetini müttehhiden temin ve
çocukların iaşe ve terbiyesine beraberce ihtimam etmek hususlarını iltizam
etmiş olurlar.
    Karı koca, birbirine sadakat ve müzaharetle mükelleftir.
   II. Kocanın:

    Madde 152 - Koca, birliğin reisidir.
    Evin intihabı karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi, ona aittir.
    III.  Karının :

    Madde 153 - (Değişik birinci fıkra: 14/5/1997 - 4248/1 md.) Kadın, evlen-
mekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus
idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da
kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı
için yararlanabilir.
    (B) BİRLİĞİN TEMSİLİ :
    I. Koca tarafından:

    Madde 154 - Birliği koca temsil eder. Mallarını idare hususunda karı koca
hangi usulü kabul etmiş olursa olsun koca, tasarruflarından şahsen mesul olur.
    II. Karı tarafından:
    1 - Hakları:
    a)  Mevzuu:

    Madde 155 - Evin daimi ihtiyaçları için koca gibi kadın dahi birliği tem-
sil hakkını haizdir. Karının üçüncü şahıslar tarafından malüm olabilecek surette
salahiyetini tecavüz etmeyen tasarruflarından koca mesuldür.
    b) Nezi:

    Madde 156 - Karı, Kanunen haiz olduğu temsil salahiyetini sui istimal eder
yahut kullanmaktan aciz olursa koca, bu salahiyeti kendisinden tamamen veya
kısmen nezedebilir.
    Bu nezi katibi adil marifetiyle ilan edilmedikçe hüsnü niyet sahibi üçüncü
şahıslara karşı hüküm ifade etmez.
    c) Salahiyetin iadesi :

    Madde 157 - Hakim, karının talebi üzerine nez`ın sebepsiz olduğunu isbat
etmesi şartiyle salahiyetini iade eder.
    Nezi ilan edilmiş ise iade kararı dahi ilan olunur.
    2 - Salahiyetin tevsii:

    Madde 158 - Koca sarahaten veya zımnen izin vermedikçe karı, kanunen haiz
olduğu temsil salahiyetini, tecavüz edemez.
    (C) KARININ MESLEK VEYA SANATI:

    Madde 159 - (İptal: Ana. Mah.nin 29/11/1990 tarih ve E. 1990/30, K. 1990/31
sayılı kararıyla,)
    (D)   HUSUMET EHLİYETİ:

    Madde 160 - Karı ve koca, mallarını idare için hangi usulü kabul etmiş olur-
sa olsun karı husumet ehliyetini haizdir. Şu kadar ki emvali şahsiyesi hakkında
üçüncü şahıslar ile mütehaddis davalarda karıyı, koca temsil ile mükelleftir.
    (H)  BİRLİĞİN SIYANETİ :
    I. Umumiyet itibariyle:

    Madde 161 - Karı kocadan biri; aile vazifelerini ihmal eder yahut diğerini
tehlikeye, hacalete veya zarara maruz bırakırsa müteessir olan taraf hakimin mü-
dahalesini talep edebilir.
    Hakim, kabahatli olan tarafa vazifelerini ihtar eder ve bu ihtar semeresiz
kalırsa birliğin menafiini sıyaneten kanunda muayyen tedbirler ittihaz eyler.
    II. Müşterek hayatın tatili:

    Madde 162 - Karı kocadan her biri, müşterek hayatın devamı yüzünden,sıhhati,
şöhreti veya işinin terakkisi ciddi surette tehlikeye düştüğü müddetce ayrı bir
mesken edinebilirler.
    Boşanma veya ayrılık davası ikame edildikten sonra karı kocadan her biri,
dava devam ettikçe, diğerinden ayrı yaşamak hakkını haizdir.
    Karı kocadan biri talebeder ve ayrı yaşamak keyfiyeti haklı olursa, hakim
hangisi tarafından diğerinin iaşesi için ne miktar muavenette bulunulacağını
tayin eder.
    III. Karı kocanın borçlularına ait tedbirler:

    Madde 163 - Koca aile vazifelerini ihmal ederse karı kocanın mallarını idare
hususunda kabul ettikleri usul ne olursa olsun hakim, karı ve kocanın borçlula-
rına borçlarının tamamını veya bir kısmını karıya ödemelerini emreder.
    IV. Kazai tedbirlerin mÜddeti :

    Madde 164 - Hakim tarafından alınan tedbirler, sebeplerinin zevali halinde
karı kocadan birinin talebi ile refolunur.
    V. Cebri icra:
    1 - Umumi kaideler:

    Madde 165 - Karı koca, evlenmenin devamı müddetince kanunen muayyen haller
haricinde yekdiğerine karşı cebri icra talebinde bulunamaz.
    Kanunen cebri icra caiz olan hallerde dahi karı kocadan birinin diğer taraf
yüzünden uğradığı ziyan o taraf hakkında iflas veya semeresiz kalan hacizde cari
mahrumiyetleri müstelzim olmaz.
    2 - İstisnalar :
    a)  Karı kocadan biri borçlu ise :

    Madde 166 - Karı kocadan biri aleyhine bir üçüncü şahıs tarafından icra ta-
kibatına başlanmış olursa, diğeri kendi hakkından dolayı hacze veya iflas masa-
sına iştirak edebilir.
    b)  Karı kocadan biri alacaklı ise:

    Madde 167 - Karı veya kocadan biri haciz suretiyle takibata düçar olup da
malları borcunu ifaya kafi gelmediği takdirde, diğerindeki alacakları muacceli-
yet kesbeder ve haczedilebilir.
    Karı kocadan birinin iflası halinde diğerindeki alacakları iflas masasına
dahil olunur.
    c)  Mal ayrılığı ile iaşe bedellerinin tahsili halinde:

    Madde 168 - Kanuni veya kazai mal ayrılığının tenfizi için her zaman cebri
icra talep olunabilir. Hakim karariyle karı kocadan birine iaşe için muayyen
muavenet miktarının tahsili hakkında dahi bu hüküm tatbik olunur.
    (V) KARI KOCA ARASINDAKİ HUKUKİ MUAMELELER VE KOCA LEHİNE İCRA OLUNAN
MUAMELELER:

    Madde 169 - Karı koca arasında her nevi hukuki tasarruf caizdir. Karının
şahsi mallarına veya mal ortaklığı usulüne tabi mallara dair karı koca arasın-
daki hukuki tasarruflar, sulh hakimi tarafından tasdik olunmadıkça muteber ol-
maz.
    Koca menfaatine olarak karı tarafından üçüncü şahsa karşı iltizam olunan
borçlar için dahi hüküm böyledir.
                                   ALTINCI BAP
                                     Esaslar
                                   BİRİNCİ FASIL
                            Karı koca mallarının idaresi
    (A) KANUNİ USUL:

    Madde 170 - Karı koca, evlenme mukavelenamesi ile kanunda muayyen diğer
usullerden birini kabul etmedikleri takdirde veya kabul edipte kanunda gösteri-
len sebeplerden birinin hüdusu halinde, aralarında mal ayrılığı cereyan eder.
    (B) AKDİ USUL:
    I. Usul intihabı:

    Madde 171 - Evlenme mukavelesi evlenme merasiminden evvel veya sonra yapıla-
bilir. İki taraf, mukavelelerinde bu kanunda gösterilen usullerden birini kabule
mecburdurlar. Evlenmeden sonra yapılan mukavele karı kocanın malları üzerinde
başkalarının haiz olduğu hakları ihlal edemez.
    II. İki tarafın ehliyeti :

    Madde 172 - Evlenme mukavelesini akit veya tadil yahut feshetmek isteyen
kimsenin, temyiz kudretini haiz olması şarttır. Küçük ile mahcurun kanuni mümes-
silleri tarafından mezun kılınmaları lazımdır.
    III. Evlenme mukavelesinin şekli:

    Madde 173 - Evlenme mukavelesinin akdi veya tadili ve feshi resmi şekilde
olmak ve iki taraf ile kanuni mümessilleri tarafından imza edilmek lazımdır.
    Evliliğin devamı sırasında yapılan evlenme mukaveleleri mahkemenin de tas-
vibine iktiran etmek lazımdır.
    Evlenme mukavelesi, tesciline mütaallik hükümler dairesinde iki taraftan
başkasına karşı müessir olur.
    (C)  FEVKALADE USUL :
    I.  Akdi usulÜn kendiliğinden mal ayrılığına inkılabı:

    Madde 174 - Karı koca, mukavele ile başka bir usul kabul etmiş olsalar bile
birinin iflasından müflisin veya diğer tarafın alacaklıları zarar gördükleri
surette mal ayrılığı usulü tatbik olunur.
    II. Akdi usulün hakimin hükmiyle mal ayrılığına inkılabı:
    1 - Karının talebi üzerine :

    Madde 175 - Karı koca, mukavele ile başka bir usul kabul etmiş olsalar bile
karının talebi üzerine aşağıdaki hallerde mal ayrılığına hükmolunur:
    1 - Koca karısının ve çocuklarının infak ve iaşesini ihmal ederse,
    2 - Karının şahsi malları için istediği teminatı vermezse.
    3 - Kocanın veya mal ortaklığı usulünde ortaklığın borç ödemekten aczi sabit
olursa.
    2 - Kocanın talebi üzerine:

    Madde 176 - Karı koca, mukavele ile başka bir usul kabul etmiş olsalar bile
kocanın talebi üzerine aşağıdaki hallerde mal ayrılığına hükmolunur:
    1 - Karının borcunu ödemekten aczi sabit olursa.
    2 - Ortaklığa veya birliğe giren mallar üzerinde koca tarafından yapılabil-
mesi kanuna veya akde göre kadının iznine bağlı olan tasarruflar için karı sebep
olmaksızın muvafakattan imtina ederse.
    3 - Karı, şahsi malları için teminat isterse.
    3 - Alacaklıların talebi ile:

    Madde 177-Karı kocadan biri aleyhinde yapılan hacizde zarar gören alacaklı-
ların talebi üzerine mal ayrılığına hükmolunur.
    III.  Mal ayrılığının mebdei :

    Madde 178 - İflastan dolayı yapılan mal ayrılığı, borç ödemekten aciz olma-
nın sübutiyle başlar ve iflas kararından sonra karı ve kocanın miras sebebiyle
veya diğer bir suretle kazandıkları mallar ayrılık usulüne tabi olur.
    Mahkemenin mal ayrılığına dair olan ilamının hükmü mal ayrılığının talep
edildiği günden başlar.
    İflas veya hüküm neticesi olan mal ayrılığı tescil edilmek üzere katibi adi-
le doğrudan doğruya tebliğ olunur.
    IV.  Mal ayrılığının hitamı:

    Madde 179 - İflas ile veya haciz halinde zarar dolayısiyle mal ayrılığı
borçlu olan karı veya koca tarafından yalnız alacaklıların alakası kesilmekle
nihayet bulmaz.
    Şukadarki hakim, karı kocadan birinin talebi üzerine kendilerinin tabi oldu-
ğu eski usulün iadesine karar verebilir. Ve bu karar tescil edilmek üzere katibi
adle doğrudan doğruya tebliğ olunur.
    (D) USULÜN TEBEDDÜLÜ :
    I. Alacaklıların haklarının tesiri:

    Madde 180 - Karı koca arasında vukubulan tasfiye muameleleri ve mevcut usul-
deki tebeddüller karı veya kocadan birinin veya ortaklığın alacaklılarını, üzer-
lerinden haklarını alabilecekleri mallardan mahrum bırakamaz.
    Bu kabil mallar kendisine geçen karı veya koca, alacaklıların alacaklarını
şahsan ödemeğe mecburdur; şu kadar ki kendisine geçen malların matluba kifayet
etmediğini ispat ederse fazlasından beri olur.
    Kocanın İflas masasına veya aleyhine yapılan hacze iştirakinden dolayı karı-
nın elde ettiği mal hakkında aynı zamanda kendisinin de alacaklısı olmadıkça ko-
canın alacaklıları dava edemezler:
    II.  Mal ayrılığı halinde tasfiye :

    Madde 181 - Karı koca, mukavele ile başka bir usul kabul etmiş olup ta evli-
liğin devamı esnasında akit veya diğer bir sebeple mal ayrılığı vukuunda alacak-
lıların hakları mahfuz kalmak şartiyle karı kocadan her biri kendi mallarını ge-
ri alır.
    Mal ayrılığından evvel husule gelmiş olan ziyade, mevcut usule göre arala-
rında taksim olunur; vukua gelen noksan, karısının sebebiyet verdiğini ispat et-
medikçe kocaya aittir. Karı tasfiye sırasında kocanın tasarrufunda kalan malları
için dahi teminat talep edebilir.
    (H) MAHFUZ MALLAR :
    I. Tesis :
    1 - Umumiyet itibariyle:

    Madde 182- Karı koca arasında mal ortaklığı veya birliği cari olduğu takdir-
de her iki tarafın ortaklık veya birlikten hariç kalacak malları evlenme mukave-
lesi ile veya kanun ile ve üçüncü şahıs tarafından yapılan teberrularda teberru
edenin arzusu ile taayyün eder. Bu suretle hariç kalan mallara mahfuz mallar de-
nir. Karı kocadan birinin mahfuz miras hissesi mahfuz malları arasına konulamaz.
    2 - Kanunun hükmü ile:

    Madde 183- Aşağıdaki mallar kanunen mahfuz mallardandır:
    1 - Karı kocadan her birinin zati eşyası.
    2 - Karının iş veya sanatının icrasına yarayan malları.
    3 - Karının ev işleri haricindeki çalışmasının mahsulü.
    II- Hükümleri :

    Madde 184 - Mahfuz mallar, karının aile masraflarına iştiraki hususunda
mal ayrılığı hükümlerine tabidir.
    III. İspat :

    Madde 185  - Karı kocadan biri, bir malın mahfuz mallardan olduğunu iddia
ettiği surette davasını ispata mecburdur.
                                   İKİNCİ FASIL
                                   Mal ayrılığı
    (A) MÜLKİYET, İDARE, İNTİFA HAKLARI :

    Madde 186 - Karı kccadan her birinin bütün mallarının mülkiyet ve idare ve
intifa haklarını muhafaza etmesine, mal ayrılığı denir.
    Karı, mallarının idaresini kocasına bırakmış olduğu takdirde evliliğin deva-
mı müddetince hesap sormaktan vaz geçtiği ve mallarının bütün gelirini ev masra-
fına karşı kocasına bıraktığı farzolunur.
    Karı, kocasına bıraktığı idare hakkını her zaman geri alabilir ve geri almak
hakkını iskat etmesi muteber değildir.
    (B)  BORÇLAR:
    I. Umumiyet itibariyle :

    Madde 187 - Mal ayrılığı usulünde koca, evlenmeden evvelki borçlarından ve
evliliğin devamı sırasında gerek kendisi gerek evlilik birliğinin, mümessili sı-
fatiyle edilen borçlardan şahsan mesuldür.
    Karı, borcunu ödemekten aciz kalan kocası veya kendisi tarafından aile mas-
rafları için edilen borçlardan mesuldür.
    II.  Haciz halinde :

    Madde 188 - Karı, mallarının idaresini kocasına bırakmış olsa bile ne koca-
sının iflasında ne de kocası aleyhine konulan hacizde kendi alacaklarından dola-
yı hiç bir imtiyaz iddiasında bulunamaz.
    III.  Gelir ve kazanç :

    Madde 189 - Karı kocadan her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları,
kendisine aittir.
    (C) KARI KOCANIN MASRAFA İŞTİRAKİ:

    Madde 190- Koca, karısının münasip bir derecede aile masrafına iştirakini
isteyebilir. İştirakin miktarında ihtilaf ederlerse her biri iştirak miktarının
tesbit edilmesini, mahkemeden isteyebilir.
    Karının bu suretle iştiraki kocanın hiç bir vakitte iade ve tazmin mükelle-
fiyetini icabetmez.
                                 ÜÇÜNCÜ FASIL
                                 Mal birliği
    (A) MÜLKİYET :
    I. Birliğe dahil mallar :

    Madde 191- Karı koca, evlilik mukavelesiyle mal birliği usulünü kabul ede-
bilirler. Bu usul kabul edildiği takdirde, evlilik mukavelesinde birliğe dahil
olmayacakları tasrih edilenler müstesna olmak üzere evlenme zamanında her biri-
nin malik olduğu ve evliliğin devamı sırasında iktisap eylediği bütün mallar
birliğe dahil olur.
    II. Birliğe ithali caiz olmıyan mallar:
    Teberru tarikiyle iktisab edilmiş olup ta birlikten, hariç kalması teberru
edenin arzusu muktezası olan yahut kanunen mahfuz mallardan addedilen mallar,
birliğe ithal edilemez.
    III. Karı kocanın şahsi malları :

    Madde 192 - Birliğe dahil olup ta evlenme zamanında karının malı bulunan
yahut evliliğin devamı sırasında miras veya ıvazsız iktisap tariklerinden biriy-
le kendisine intikal eden malların mülkiyeti, karıya aittir. Bu mallara, karının
şahsi malları denir. Koca, kendi şahsi mallarının ve karının şahsi malları hariç
olmak üzere birliğe dahil diğer bütün malların mülkiyetine sahiptir. Mahfuz mal-
lara mütaallik hükümler müstesna olmak üzere karısının geliri edası lazım olduğu
tarihten ve şahsi mallarının tabii hasılatı toplandıkları zamandan itibaren ko-
casının mülkü olur.
    IV.  Beyyineler:

    Madde 193 - Bir malın karının şahsi mallarından olduğunu iddia eden karı ve-
ya koca, davasını ispata mecburdur. Evliliğin devamı sırasında karının şahsi
mallarını istibdal suretiyle iktisabedilen mallar, karının şahsi malı olur.
    V. Müfredat defteri :
    I - Şekli, kuvvei ispatiyesi :

    Madde 194 - Karı ve koca, her zaman şahsi mallarının katibi adil marifetiyle
bir defterinin yazılmasını isteyebilirler. Şahsi mallarının birliğe dahil olduk-
ları tarihten itibaren altı ay zarfında tutulmuş olan resmi defter, hilafı sabit
olmadıkça muteberdir.
    2 - Kıymet takdirinin hükmü:

    Madde 195 - Tutulan defer, şahsi malların takdir olunan kıymetlerini de ih-
tiva ediyor ise bu mallarda veya kıymetlerinde vukua gelen zamanı mucip noksan-
ların karı ve koca arasında karşılıklı tazmininde bu kıymetler esas tutulur.
    (B) İDARE VE İNTİFA VE TASARRUF SALAHİYETİ  :
    I. İdare :

    Madde 196 - Birliğe giren malları koca idare eder ve idare masrafı kendisine
ait olur.
    Karı ancak evlilik birliğini temsildeki salahiyeti nisbetinde idare hakkını
haizdir.
    II. İntifa :

    Madde 197 - Koca, karısının şahsi mallarından intifa hakkını haiz ve bu ci-
hetten ayniyle bir intifa hakkı sahibi gibi mesuldür.
    Resmi müfredat defteri ile kıymet takdir edilmiş olması bu mesuliyeti artır-
maz. Karının parası, misliyattan olan diğer malları ve hamile muharrer esham ve
senetleri kocanın mülkiyetine geçer ve koca bunların kıymetini borçlu olur.
    III.  Birliğe dahil mallarda tasarruf hakkı :
    1 - Kocanın :

    Madde 198 - Koca, kendi mülkiyetine geçmemiş olan karıya ait şahsi mallarda
alelade idari muamelat müstesna olmak üzere karısının rızası olmaksızın tasarruf
edemez. Şu kadar ki rızanın verilmediğini bilenler veya bilmesi lazım gelenler
yahut kadına aidiyetini herkesin anlayabileceği mallar üzerinde vakı tasarrufta
alakadar olanlar müstesna olmak üzere bu rıza üçüncü şahıslar lehine mevcut ad-
dolunur.
    2 - Karının :
    a)  Umumiyet itibariyle:

    Madde 199 - Karı, Birliği temsildeki salahiyeti nisbetinde birliğe dahil
olan mallarda tasarruf edebilir.
    b)  Mirasın reddi:

    Madde 200 - Kadın, bir mirası ancak kocasının rızasiyle reddedebilir. Koca,
razı olmazsa karı sulh mahkemesine müracaat edebilir.
    (C)   KARIYA TEMİNAT İTASI :

    Madde 201 - Koca, karısının şahsi mallarının ne halde bulunduğuna dair ken-
disinden her zaman isteyebileceği izahatı vermekle mükelleftir.
    Karı, bu mallar hakkında her zaman kocasından teminat talep edebilir.
    Kocanın borcunu ödemekten aczi tahakkuk eder veya iflasına hükmolunursa ac-
zin tahakkuku veya hükmün suduru tarihinden evvelki altı ay içinde karıya veri-
len teminatın iptali, alacaklılar tarafından talep olunabilir.
    (D) BORÇLAR  :
    I. Kocanın mesuliyeti:

    Madde 202 - Koca, atideki borçlardan mesuldür:
    1 - Kendisinin evlenmeden evvelki borçlarından.
    2 - Kendisinin, evliliğin devamı sırasındaki borçlarından.
    3 - Karı tarafından evlilik birliğinin mümessili sıfatiyle edilen borçlar-
dan.
    II.  Karının mesuliyeti :
    1 - Bütün emvaliyle :

    Madde 203 - Mal birliği usulünün kocaya verdiği haklar nazarı itibara alın-
maksızın karı, atideki borçlardan bütün mallariyle mesuldür.
    1 - Kendisinin evlenmeden evvelki borçlarından.
    2 - Kocasının rızasiyle ettiği borçlar ile kocası lehinde sulh hakiminin
tasvibi ile ettiği borçlardan.
    3 - Meslek veya sanatın mutad üzere icrasından mütevellit borçlardan.
    4 - Kendisine isabet etmiş bir mirasa terettüp eden borçlardan.
    5 - Haksız fiillerinden mütevellit borçlardan.
    Karı, müşterek aile masrafları için kocası veya kendisi tarafından edilen
borçlardan ancak kocanın borcunu ödemekten aczi halinde mesul olur.
    2 - Mahfuz mallariyle:

    Madde 204 - Karı evliliğin devamı sırasında ve evliliğin zevalinden sonra
atideki borçlardan ancak mahfuz mallarının kıymeti nisbetinde mesuldür:
    1 - Yalnız mahfuz mallarından mesul olmak üzere ettiği borçlardan.
    2 - Kocasının rızası olmaksızın ettiği borçlardan.
    3 - Birliği temsil hususundaki salahiyetini tecavüz ederek ettiği borçlar-
dan.
    Bigayri hakkın mal edinmeden mütevellit dava hakkı mahfuzdur.
    (H)  ALINANI NAKDEN YERİNE KOYMAK MÜKELLEFİYETİ :
    I. İsteme zamanı :

    Madde 205 - Karı kocadan birinin şahsi mallarına terettüp eden her hangi
bir borç, diğerinin şahsi malları ile ödenmiş olduğu takdirde bu suretle alınan
miktar yerine konur.
    Alınan miktarın yerine konulması, kanunen muayyen müstesnalardan maada ah-
valde ancak mal birliğinin hitamından sonra talep edilebilir.
    Karının mahfuz mallarına terettüp eden borçlar mal birliğine dahil mallar
üzerinden veya mal birliğine dahil mallara terettüp eden borçlar koca veya karı-
nın mahfuz malları üzerinden ödendiği takdirde alınan miktarın yerine konulması
talebi, evliliğin devamı esnasında dahi kabildir.
    II. Kocanın iflası ve mallarının haczi :
    1 - Karının hakkı:

    Madde 206 - Kocanın iflası veya mallarının haczi halinde karı, iflas masası-
na veya hacze iştirak ederek kendi şahsi mallarında veya kıymetlerinde vukua ge-
len zamanı mucip noksanların nakden yerine konmasını talep edebilir. Kocanın ka-
rısındaki alacakları karının matlubundan tenzil edilir.
    Karı, şahsi mallarından aynen mevcut olanları malik sıfatiyle istirdat eder.
    2 - İmtiyaz:

    Madde 207 - Şahsi mallarının yarısını elde edemeyen veya yarısı derecesinde
teminata sahip olmayan karı, bu yarıdan noksan kalan miktar nisbetinde mümtaz-
dır.
    Bu imtiyazın ahara devri ve imtiyazdan bazı alacaklılar lehine feragat, ba-
tıldır.
    (V)  MAL BİRLİĞİNİN HİTAMI:
    I. Karının vefatı sebebiyle:

    Madde 208 - Karının vefatında şahsi malları kocanın miras hakkı mahfuz olmak
üzere mirasçılarına intikal eder.
    Koca, karısının şahsi mallarında vukubulmuş olan zamanı mucip noksanları,
karısındaki alacaklarının mahsubunu icra ettikten sonra, mirasçılara ödemekle
mükelleftir.
    II.Kocanın vefatı sebebiyle:

    Madde 209 - Kocanın vefatında karı, mevcut şahsi mallarını istirdat eder.
Vukua gelmiş olan zamanı mucip noksanları mirasçılara tazmin ettirir.
    III. Ziyade ve noksan :

    Madde 210 - İki taraf, şahsi mallarının tefrikinden sonra fazla bir şey ka-
lırsa bu ziyadenin üçte biri karıya veya füruuna ve mütebaki dahi koca veya
mirasçılarına ait olur.
    Birliğe dahil olan mallarda vukua gelen noksan, karı tarafından sebebiyet
verildiği ispat edilmedikçe koca veya mirasçılarına ait olur.
    Evlenme mukavelenamesinde, ziyade ve noksan hakkında başka bir taksim sureti
kabul olunabilir.
                                  DÖRDÜNCÜ  FASIL
                                   Mal ortaklığı
    (A)  MAL ORTAKLIĞI :
    I. Ortaklığa girmesi caiz olmıyan mallar :
    II. Umumi iştirak :
    III. Ortaklığa giren mallar:

    Madde 211 - Karı Koca, evlenme mukavelesiyle mal ortaklığı usulünü kabul
edebilirler.
    Bu usulde karı ve koca, mal ortaklığına giren mallara ve gelirlere şayian
sahip olur ve hiç biri hissesinde mustakilen tasarruf edemez.
    Teberru tarikiyle iktisab edilmiş olup ta mal ortaklığından hariç kalması
teberru edenin arzusu muktezası olan yahut kanunen mahfuz mallardan addedilen
mallar, ortaklığa ithal edilemez.
    Karı kocanın bütün mallarına ve gelirlerine şamil olan mal ortaklığı usulü-
ne, umumi mal ortaklığı usulü denilir.
    Bir malın ortaklığa dahil olmadığını iddia eden karı veya koca, davasını
ispata mecburdur.
    IV. İdare ve tasarruf :
    1 - İdare :

    Madde 212 - Mal ortaklığına giren malların idaresi kocaya aittir. İdare mas-
rafı bu mallardan ödenir. Karı, evlilik birliğini temsildeki salahiyeti nisbe-
tinde idare hakkını haizdir.
    2 - Mal ortaklığında tasarruf:
    A)  Umumiyet itibariyle:

    Madde 213 - Karı ve koca, alelade idari muamelat müstesna olmak üzere ortak-
lığa giren mallar üzerinde ancak müştereken veya yekdiğerinin rızası ile tasar-
ruf edebilir. Şukadar ki rızanın verilmediğini bilenler veya bilmesi lazım ge-
lenler yahut ortaklığa dahil olduğu herkesin anlayabileceği mallar üzerinde vaki
tasarrufta alakadar olanlar müstesna olmak üzere bu rıza, üçüncü şahıs lehine
mevcut addolunur.
    B)  Miras reddi :

    Madde 214  - Karı kocadan biri evliliğin devamı sırasında, diğerinin rızası
olmaksızın bir mirası red edemez. Bu rıza kendisine verilmeyen taraf, sulh haki-
mine müracaat edebilir.
    V. Borçlar:
    I - Kocanın mesuliyeti:

    Madde 215 - Koca, aşağıdaki borçlardan gerek şahsen gerek ortaklığa giren
mallar ile mesuldür.
    1 - Karı kocanın evlenmeden evvelki borçlarından.
    2 - Karı tarafından birlik mümessili sıfatı ile edilen borçlardan.
    3 - Evliliğin devamı sırasında kendisi tarafından edilen borçlarla karı ta-
rafından ortaklığa ait olmak üzere edilen sair bütün borçlardan.
    2 - Karının mesuliyeti :
    a)  Kendi malları ve mal ortaklığına giren mallar ile:

    Madde 216 - Karı, aşağıdaki borçlardan gerek şahsen gerek ortaklığa giren
mallar ile mesuldür:
    1 - Evlenmeden evvelki borçlardan.
    2 - Kocanın rızasiyle ettiği borçlarla kocası lehine sulh hakiminin tasvibi
ile ettiği borçlardan.
    3 - Meslek veya sanatının mutad üzere icrasından mütevellit borçlardan.
    4 - Kendisine isabet etmiş bir mirasa terettüp eden borçlardan.
    5 - Haksız fiillerinden mütevellit borçlardan.
    Karı, müşterek aile masrafları için kocası veya kendisi tarafından edilen
borçlardan ancak ortaklık malları bunları ödemeğe kafi gelmediği takdirde mesul
olur.
    Karı, ortaklığa giren mallara müterettip diğer borçlardan şahsen mesul
değildir.
    b)  Mahfuz mallariyle:

    Madde 217 - Karı, evliliğin devamı esnasında ve evliliğin zevalinden sonra
atideki borçlardan ancak mahfuz mallarının kıymeti nisbetinde mesul olur.
    1 - Yalnız mahfuz mallarından mesul olmak üzere ettiği borçlardan.
    2 - Kocasının rızası olmaksızın ettiği borçlardan.
    3 - Birliğin temsildeki salahiyetini tecavüz ederek yapdığı borçlardan.
    Bigayrihakkin mal edinmeden mütevellit dava hakkı mahfuzdur.
    3 - İcra takibatı:

    Madde 218 - Ortaklığa terettüp eden borçlardan dolayı ortaklığın devamı
esnasında yapılacak her türlü icra takibatı kocaya karşı vukubulmak lazımdır.
    VI.  Alınanı nakden yerine koyma mükellefiyeti :
    1 - Umumiyet itibariyle:

    Madde 219 - Mal ortaklığına terettüp eden bir borcu ödemek için bu mallardan
alınan meblağın yerine konmasını, karı koca yekdiğerinden hiç bir
zaman talebedemez.
    Mal ortaklığına terettüp eden bir borcun mahfuz mallardan veya mahfuz malla-
ra terettüp eden borcun ortaklık mallarından ödenmesi halinde alınan paranın ye-
rine konması evliliğin devamı esnasında dahi istenebilir.
    2 - Karının alacağı :

    Madde 220 - Karı, kocanın iflasından veya ortaklık malları üzerine haciz vaz
edildiği takdirde; şahsi mallarının nakden baliğ olduğu miktarı isteyebilir.
    Karının bu alacağının, yarısı mümtazdır.
    Bu imtiyazın, başkasına devri ve imtiyazdan bazı alacaklılar lehine feragat,
batıldır.
    VII.  Mal ortaklığının hitamı :
    1 - Taksim :
    a)  Kanuni taksim :

    Madde 221 - Karı kocadan birinin vefatında ortaklık mallarının yarısı, ha-
yatta kalan karı veya kocaya intikal eder. Diğer yarısı, hayatta kalan karı veya
kocanın miras hakları baki olmak üzere ölenin mirasçılarına geçer.
    Hayatta kalıpta mirastan mahrum bulunan karı veya kocanın, ortaklık malla-
rından iddia edebileceği hak; boşanma halinde haiz olduğu hakları tecavüz ede-
mez.
    b)  Mukavele mucibince taksim:

    Madde 222 - Karı koca evlilik mukavelesinde yarı yarıya taksim yerine, başka
bir taksim tarzı kabul edebilirler. Diğerinden evvel vefat eden karı veya koca-
nın füruu, hini vefatta mevcut ortaklık mallarının dörtte birinden hiç bir veç-
hile mahrum edilemez.
    2 - Karı ve kocadan sağ kalanın mesuliyeti:

    Madde 223 - Karısının vefatından sonra hayatta kalan koca, ortaklık malları-
na terettüp eden borçlardan şahsan mesul kalır.
    Kocasının vefatında hayatta kalan karı, ortaklık mallarındaki hissesini red
etmekle ortaklık mallarına terettüp edipte şahsen dahi mesul olmadığı ortaklık
borçlarından, beri olur. Kabul halinde, karı mesul olmakla heraber aldığı malla-
rın alacaklılara tediyeye kafi gelmediğini ispat ettiği nisbette mesuliyetten
beri olabilir.
    3 - Şahsi malların tahsisi:

    Madde 224 - Hayatta kalan karı veya koca, kendi tarafından ortaklığa ithal
edilen malların mahsubu hissesinden icra edilmek üzere, kendisine tahsisini is-
teyebilir.
    (B) ORTAKLIĞIN UZATILMASI :
    I. Şartları :

    Madde 225 - Hayatta kalan karı veya koca, müteveffadan olan çocuklariyle
birlikte ortaklığa devam edebilir. Çocuklar, küçük iseler ortaklığın devamı
için sulh hakiminin tasvibi lazımdır. Ortaklığın devamı halinde miras hakları,
ortaklığın hitamına kadar kullanılamaz.
    II. Uzatılan ortaklık malları :

    Madde 226 - Uzatılan ortaklık, esasen ortaklığa dahil mallardan başka; mah-
fuz malları müstesna olmak üzere, iki tarafın gelir ve kazançlarını dahi ihtiva
eder.
    Uzatılan ortaklık sırasında hayatta kalan karı veya kocaya veya çocuklara,
miras veya ıvazsız iktisap tariklerinden biriyle intikal eden mallar; hilafına
bir hüküm bulunmadıkça, mahfuz mallardan addolunur.
    Ortaklık azası arasında dahi, karı koca arasındaki hükümler dairesinde cebri
icra, caiz değildir.
    III.  İdare ve temsil:

    Madde 227 - Uzatılan ortaklık, çocuklar küçük ise hayatta kalan karı veya
koca tarafından idare ve temsil olunur; çocuklar reşit ise hilafına mukavele ya-
pılabilir.
    IV.  Fesih:
    1 - Ortaklığın alakadarlar tarafından feshi:

     Madde 228 - Hayatta kalan karı veya koca, uzatılan ortaklığı her zaman fesh
edebilir.
     Reşit olan çocuklar dahi münferiden veya cümlesi birlikte her zaman ortak-
lıktan çıkabilir. Ortaklıktan çıkmak salahiyeti, küçük çocuklar namına sulh ha-
kimi tarafından kullanılır.
    2 - Kendiliğinden infisah :

    Madde 229 - Uzatılan ortaklık aşağıdaki hallerde kendiliğinden bozulur.
    1 - Hayatta kalan karı veya kocanın ölümü veya evlenmesi ile.
    2 - Hayatta kalankarı veya kocanın veya çocukların iflası ile.
    Çocuklardan yalnız birinin iflası halinde diğer alakadarlar onun ortaklıktan
çıkarılmasını isteyebilirler.
    Babanın iflası veya ortaklık malları üzerine haciz vaz`ı halinde, çocuklar,
ölmüş olan analarının hakkını kullanabilirler.
    3 - Hakimin karariyle fesih:

    Madde 230 - Karı veya koca yahut çocuklardan biri aleyhine konulan hacizde,
zarara uğrayan alacaklı, hakimden ortaklığın feshine karar verilmesini isteyebi-
lir. Talep, çocuklardan birinin alacaklısı tarafından vaki olduğu takdirde diğer
alakadarlar o çocuğun ortaklıktan çıkarılmasını isteyebilirler.
    4 - Bir çocuğun evlenmesi veya vefatı sebebiyle fesih:

    Madde 231- Çocuklardan biri evlenirse, diğer alakadarlar onun ortaklıktan
çıkarılmasını istiyebilir.
    Çocuklardan biri vefat ederse, diğer alakadarlar onun füruunun ortaklıktan
çıkarılmasını isteyebilirler. Füruu olmaksızın vefat eden çocuğun hissesi, or-
taklıkta dahil olmayan mirasçıların hakları mahfuz kalmak şartiyle, ortaklık
malları arasında kalır.
    5 - Taksim veya tasfiye:

    Madde 232 - Temdit olunan ortaklığın hitamı veya çocuklardan birinin ortak-
lıktan çıkarılması hallerinde taksim veya çıkarılan çocuğun haklarının tasfiye-
si, ortaklığın hitamı veya çocuğun çıkarıldığı anda mevcut olan mallar üzerinden
icra olunur.
    Hayatta kalan karı veya koca, çocukların hissesi üzerinde miras haklarını
muhafaza eder. Tasfiye ve taksim, münasip olmayan bir zamanda yapılamaz.
    (C)  MAHDUT ORTAKLIK :
    I. Mal ayrılığı şartiyle:

    Madde 233 - Karı koca, evlenme mukavelesiyle bazı malların bilhassa gayri
menkullerin ortaklıktan çıkarılmasını şart ederek mahdut bir mal ortaklığı usulü
kabul edebilirler.
    II.Müktesep mallara münhasır ortaklık :
    1 - Şumulü :

    Madde 234 - Karı koca, ortaklığa dahil olacak malların; yalnız evliliğin
devamı esnasında iki taraf şahsi mallarının ve bunlardan birinin istibdali su-
retiyle elde edecekleri malların hasılatiyle kocanın yine evliliğin devamı es-
nasında ıvazsız olmayan her türlü kazancından ve kadının kanunen mahfuz malla-
rından bulunmayan bu kabil kazançlarından teşekkül etmesini, evlenme mukavelele-
rinde, kabul edebilirler. Bu mallara müktesep mallar denir.
    2 - Taksim :

    Madde 235- Mahdut ortaklığın hitamında ortaklık mallarında husule gelmiş
bir ziyade var ise, bu ziyade, karı koca veya mirasçıları arasında yarı yarıya
taksim olunur. Noksan vukua geldiğinde, karı tarafından sebebiyet verildiği is-
pat edilmedikçe koca veya mirasçılarına ait olur. Evlenme mukavelesinde, ziyade
veya noksan hakkında başka bir taksim sureti kabul olunabilir.
    (D)  CİHAZ USULÜ:

    Madde 236 - Karı koca evlenme mukavelesiyle cihaz usulünü kabul edebilirler.
Bu usul, karının kendi mallarının bir kısmını aile masrafına medar olmak üzere
kocasına terk etmesinden ibarettir.
    Cihaz olarak karının kocasına terk ettiği malların mal ortaklığı usulüne
göre müşterek mal olacağı veya koca cihazın mülkiyetine dahi mustakil olarak
malik bulunacağı evlenme mukavelesinde tasrih edilmiş olmadıkça cihaz ittihaz
olunan mallar hakkında, mal birliği usulünde karının şahsi mallarının tabi
olduğu hükümler cari olur.
                                 BEŞİNCİ FASIL
                  Karı koca malları hakkındaki usule dair sicil
    (A) - TESCİLİN HÜKÜMLERİ :

    Madde 237 - Evlenme mukaveleleri ve karı koca arasındaki usule müteallik
mahkeme kararlariyle ortaklık mallarına veya karının şahsi mallarına dair arala-
rında yapacakları mukaveleler katibi adile tescil ve ilan ettirilmiş olmadıkça
üçüncü şahsa karşı hüküm ifade etmez. Bu hususta karı kocanın mirasçıları üçüncü
şahıstan madut değildir.
    (B) TESCİL :
    I. Mevzuu :

    Madde 238 - Evlenme mukavelesinin muhtevi olduğu maddelerden, üçüncü şahsa
karşı hüküm ifade etmesi karı koca için mültezem olanları, tescil olunur.Kanun
hilafını emir etmiş veya evlenme mukavelesinde mukavelenin tescil edilememesi
sarahaten kabul edilmiş olmadıkça, karı kocadan herbiri, tescili isteyebilirler.
    II. Mahal:

    Madde 239 - Tescil, kocanın ikametgahı katibi adilliğince icra edilir.
Koca, ikametgahını tebdil ettiği takdirde, tebdilden itibaren üç ay zarfında,
bu yeni ikametgahta dahi tescilin tecdidi lazımdır.
    İkametgahın tebeddülünden itibaren üç ay geçince, eski tescilin hükmü kal-
maz.
    (C)  SİCİLLİN TUTULMASI :

    Madde 240 - Katibiadil, evlenme mukavelelerini ve karı koca mallarının ida-
resine taalluku olup tescili lazımgelen kanunen muayyen kararları ve mukavelele-
ri hususi bir sicille kayıt ile mükelleftir. Bu sicil, aleni olup herkes kendi-
sine muktazi kayıtların musaddak bir suretini meccanen isteyebilir. Evlenme mu-
kavelesinin ilanında yalnız, karı kocanın kabul ettikleri usulün, hangi usul ol-
duğunu, beyan ile iktifa olunur.
                                  İKİNCİ KISIM
                                    Hısımlar
                                  YEDİNCİ BAP
                             Nesebi Sahih Çocuklar
                                  BİRİNCİ FASIL
                                 Nesebin sıhhatı
    (A) NESEBİN SIHHATINDA KARİNE :

    Madde 241 - Evlilik mevcut iken veya zevalinden itibaren üç yüz gün içinde
doğan çocuğun babası, kocadır. Bu müddet geçdikten sonra, asıl olan, doğan çocu-
ğun nesebi sahih addolunmamaktır.
    (B)  NESEBİ RET:
    I.  Koca tarafından:
    1 - Müddet

    Madde  242 - Koca, doğduğuna muttali olduğu günden itibaren bir ay içinde
çocuğu  reddedebilir. Ret davası, çocuk ile anası aleyhine ikame olunur.
    2 - Evlilik mevcut iken  doğan çocuk

    Madde  243 - Koca, evlendikten en az yüz seksen gün sonra doğan çocuğun
kendisinden olması ihtimali bulunmadığını ispat etmedikçe çocuğu reddedemez.
    3 - Evlenmeden evvel veya ayrılıktan sonra ana rahmine düşen çocuk:

    Madde 244 - Çocuğun, evlenme akdinden itibaren yüz seksen günden az bir müd-
dette doğduğu yahut kadının gebe kaldığı zamanda kocasından ayrılığına hükmedil-
miş olduğu  tebeyyün ederse; koca, ret davasında başka beyyine ikamesine mecbur
değildir.
    Şukadar ki, kadının gebe kaldığı zaman kocasiyle birlikte ikametinin tahak-
kuku halinde asl olan, yine nesebin sıhhatıdır.
    II- Diğer alakadarlar:

    Madde 245 - Ret müddetinin mürurundan evvel kocanın vefat etmesi veya temyiz
kudretinden mahrum olması yahut bulunduğu yerin bilinmemesi veya herhangi bir
sebepten dolayı çocuğun doğumundan haberdar edilememesi halinde, çocukla birlik-
te mirasçı veya çocuk sebebi ile mirastan mahrum olanlar, doğuma ıttılaları ta-
rihinden itibaren bir ay içinde ret davasını ikame edebilirler.
    Kadın; evlenmeden evvel gebe kaldığı takdirde; koca tanımış olsa bile müd-
deiumumi, onun babası olması ihtimali bulunmadığını dava ve ispat edebilir.
    (C)  RET HAKKININ SUKUTU:

    Madde 246 - Koca, sarahaten veya delaleten çocuğu tanıdıktan yahut bu bapta
muayyen müddet geçtikten sonra, ret davası edemez. Şukadar ki çocuğu tanımak ve-
ya müddetinde reddetmemek hususunda iğfal olunduğunu iddia ve ispat edebilir.
    Bu hallerde, iğfale ıttıla tarihinden itibaren ret için, yeniden bir aylık
müddet başlar.
    Kezalik ret davasının müddeti içinde ikame edilmemesi muhik bir sebepten
ileri gelmiş ise müddetin geçmesine bakılmaksızın dava mesmu olur.
                                  İKİNCİ FASIL
                                Nesebin  tashihi
    (A) EVLENME İLE TASHİH:
    I. Şartları:

    Madde 247- Evlilik haricinde  doğan çocukların nesebi, ana babanın birbirle-
riyle evlenmesiyle, kendiliğinden sahih olur.
    II. Beyan:

    Madde 248 - Ana baba, doğan çocuklarını ikametgahlarının bulunduğu veya ev-
lendikleri mahal nüfus memuruna ihbara mecburdur bu ihbar, akit ile birlikte
veya heman akitten sonra yapılır. İhbarın yapılmaması nesebin sahih olmasına ma-
ni değildir.
    (B)  HAKİMİN HÜKMÜ İLE:
    I. Şartları

    Madde 249 - Birbirleri ile evlenmeyi vadedipte birinin vefatı veya evlenme
ehliyetinin zevali sebebiyle evlenemeyen ana babadan doğan çocukların nesebi,
di-
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
ğerinin talebi veya çocuğun müracaatı üzerine, hakim tarafından tahsis olunur.
Ancak çocuk reşit ise tashih talebi rızası alınmadıkça mesmu olmaz. Çocuğun
vefatından sonra müracaat hakkı füruuna intikal eder.
    II.Salahiyet:

    Madde 250 - Nesebin tashihi için salahiyetdar olan hakim, davacının ikamet-
gahı  hakimidir.
     Hakim, tashih talebini hukuku ammenin sıyaneti için nüfus memuruna tebliğe
mecburdur.
    (C)  BUTLAN DAVASI:

    Madde 251 - Ana babanın kanuni mirasçıları ile müddeiumumi, nesebin tashihi-
ne muttali oldukları günden itibaren üç ay içinde itiraz edebilirler. Çocuğun, o
ana ve babadan olmadığını ispat, davacılara aittir. İtiraz davasının mercii tas-
hih kararının verildiği mahal veya ana ve babanın ikametgahı hakimdir.
    (D)  TASHİHİN HÜKMÜ:

    Madde 252 - Nesebi tashih edilen çocuk, ana ve babasına ve onların hısımla-
rına karşı ayniyle nesebi sahih olan çocuğun hukukunu haizdir; nesebi sahih fü-
ruu dahi tashihten müstefit olur. Tashih, hem ana babanın mukayyet olduğu hem
çocuğun doğduğu mahallin nüfus memuruna tebliğ edilir.
                                  ÜÇÜNCÜ FASIL
                                  Evlat edinme
    A. Evlat edinme şartları
    I. Evlat edinen için:

    Madde 253 - (Değişik : 16/6/1983 - 2846/1 md.)
    Evlat edinme hakkı en az otuzbeş yaşında olup da nesebi sahih füruu bulunma-
yanlara münhasırdır. Evlat edinen kimsenin evlatlıktan en az onsekiz yaş büyük
olması şarttır.
    II.Evlatlık için:

    Madde 254 - Mümeyyiz olan kimse, rızası olmadıkça, evlatlığa alınamaz. Ana
babanın veya hakimin muvafakatı alınmadıkça mahcur ile küçük, mümeyyiz bile ol-
salar, evlatlığa alınamazlar.
    a)  Rıza şartının aranmaması

    Madde 254/a - (Ek : 14/11/1990-3678/5 md.)
    Kim olduğu veya nerede bulunduğu uzun süreden beri bilinmeyen ya da sürekli
temyiz kudretinden yoksun bulunan ana veya babanın rızası aranmaz.
     Velayetin kaldırılmasını gerektirecek ölçüde çocuğu ile ilgisiz olan ana
veya baba için de aynı hüküm uygulanır.
     III.  Karı koca hakkında:

     Madde 255 - (Değişik: 14/11/1990 - 3678/6 md.)
     Eşlerden birinin evlat edinmesi veya evlatlık olması diğerinin rızasına
bağlıdır. Devamlı olarak temyiz kudretinden mahrum eşin rızası aranmaz. Bu halde
hakim temyiz kudretinden mahrum eşin kanuni mümessilini dinler, haklı sebeplerin
varlığı halinde talebin kabulüne karar verir.
     Bir kimsenin iki kişi tarafından beraberce evlatlığa alınabilmesi ancak
karı koca için mümkündür.
                                       340 - 1
    (B) ŞEKİL:

    Madde 256 - (Değişik: 14/11/1990-3678/7 md.)
    Evlat edinme, evlat edinenin oturduğu yer sulh hakiminin izni üzerine
yapılacak resmi bir senetle olur ve evlat edinme doğum kütüğüne yazılır.
    Hakim evlat edinmeye izin vermeden önce, duruma göre gerekli görebileceği
her türlü soruşturmayı kendiliğinden yapar.
    Tarafların belirttikleri sebebi haklı bulmadıkça, hakim , evlat edinmeye
izin vermez.
    (C)  AKDİN HÜKMÜ :

    Madde 257 - Evlatlık, kendisini evlatlığa alanın aile ismini taşır ve onun
mirasçısı olur. Asıl ailesindeki mirasçılığa da halel gelmez. Ana babaya ait
hak ve
    (DİKKAT: Devamı 341 inci sayfadadır.)
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
                                      340-2
vazifeler, evlat edinen kimseye geçer. Evlat edinme akdinden evvel yapılmış res-
mi bir senet ile, nesebi sahih çocukların mirasçılık hakkına ve ana babanın ço-
cukların malları üzerindeki haklarına dair olan mevaddı kanuniyeye muhalif hü-
kümler kabul edilebilir.
    (Ek Fıkralar: 16/6/1983 - 2846/2 md.)
    Karı koca tarafından birlikte evlat edinilen ve mümeyyiz olmayan küçüklerin
nüfus kaydında ana baba adı olarak, evlat edinen karı kocanın adları yazılır.
    Evlatlığın, miras ve başka haklarının halele uğramaması, aile bağlarının
devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin aile
kütüğü arasında her türlü bağ kurulur. Ayrıca her iki nüfus kütüğüne evlatlıkla
ilgili resmi senedin tarih ve sayısı da kaydedilir.
    Evlatlığın, reşit olduktan sonra asıl ana babasının ismini kullanma hakkı
saklıdır.
    Evlat edinme ile ilgili kayıtlar mahkeme kararı olmadıkça veya evlatlık is-
temedikçe hiçbir şekilde açıklanamaz.
    (D)  REFİ:

    Madde 258 - Evlatlık mukavelesi hakkındaki kaidelere riayet şartiyle, evlat-
lık rabıtası, iki tarafın rızasiyle her zaman kaldırılabilir. Evlatlık rabıtası,
muhik sebeplere istinat halinde evlatlığın ve mirasından mahrum bırakacak bir
hal hüdusunda evlatlık edinen kimsenin talebi üzerine, hakim tarafından dahi
refedilir.
     Ref`i, evlatlık rabıtasının istikbale ait bütün hükümlerini izale eder ve
kat`idir.
                                DÖRDÜNCÜ FASIL
                        Nesep sıhhatinin umumi hükümleri
    (A)   İSİM VE VATANDAŞLIK HAKKI:

    Madde 259 - Nesebi sahih olan çocuk, babasının ismini taşır ve onun vatan-
daşlık haklarına malik olur.
    (B)   KARŞILIKLI VAZİFELER:

    Madde 260 - Ana baba ve çocuk, yekdiğere karşı aile menfaatinin istilzam
ettiği muavenet ve riayete mecburdur.
    (C)   ÇOCUKLARIN İAŞE VE TERBİYE MASRAFLARI:

    Madde 261 - Çocuğun iaşe ve terbiyesine muktazi masraflar, kendilerinin
mallarını idare hususunda kabul ettikleri usule göre, ana babaya terettüp eder.
Ana baba zarurette bulunduğu veya çocuk fevkalade masrafı mucip olduğu takdirde
yahut istisnai her hangi bir sebebin vücudu halinde hakim, çocuğun mallarından
kendisinin iaşe ve terbiyesine medar olacak muayyen bir miktarın sarfı için, ana
ve babaya izin verebilir.
                               BEŞİNCİ FASIL
                                  Velayet
    (A)   UMUMİYET İTİBARİYLE:
    I.  Şartları:

    Madde 262 - Çocuk, küçük iken ana ve babasının velayeti altındadır; kanuni
sebep olmadıkça, ana ve babadan alınamaz. Hakim, vasi tayinine lüzum görmedikçe
hacredilen çocukları dahi, ana ve babanın velayetine tabidirler.
    II. Velayeti icra hakkı:

    Madde 263 - Evlilik mevcut iken, ana ve baba, velayeti beraberce icra eder-
ler. Anlaşamazlarsa, babanın reyi muteberdir.
    (B) VELAYETİN ŞÜMULÜ:
    I. Umumiyet itibariyle:

    Madde 264 - Karı kocadan birinin vefatı halinde, velayet, sağ kalana ve
boşanma halinde çocukların tevdi olunduğu tarafa, ait olur.
    Çocuk, ana ve babasına riayete mecburdur. Ana ve baba, kudretlerine göre
çocuğu yetiştirmekle ve çocuk alil veya aklı zayıf ise haline münasip bir
terbiye vermekle mükelleftirler.
    Çocuğun adını, ana ve babası kor.
    II.Mesleki terbiye:

    Madde 265 - Ana ve baba, çocuğun mesleki terbiyesini sevk ve idare eder ve
mümkün mertebe kuvvet ve kabiliyetini ve arzularını nazara alır.
    III. Dini terbiye :

    Madde 266 - Çocuğun dini terbiyesini tayin ana babaya aittir.
    Ana babanın bu husustaki hürriyetini tahdit edecek her türlü mukavele mute-
ber değildir.
    Reşit, dinini intihapta hürdür.
    IV. Tedip hakkı:

    Madde 267 - Ana baba, çocuklarını tedip hakkına maliktir.
    V. Temsil:
    1 - Üçüncü şahıslara karşı:
    a) Ebeveyn tarafından:

    Madde 268 - Ana ve baba, velayeti icra hakkını haiz oldukları nisbette ço-
cuklarının kanuni mümessilidirler. Bu sıfatla hareketlerinde hakimin reyine ih-
tiyaçları yoktur.
    b) Çocuğun ehliyeti:

    Madde 269 - Velayet altındaki çocuk, ehliyet itibariyle vesayet altındaki
kimse gibidir. Vesayet altında bulunan kimsenin idari muamelata iştiraki müstes-
na olmak üzere vasi marifetiyle temsile mütaallik hükümler, veli hakkında da
tatbik olunur.
    Bir borç iltizam eden çocuk kendi malından ödemekte mükelleftir. Bu hususta
ana ve babanın; çocuğun malları üzerinde haiz oldukları idare ve intifa hakları-
na bakılmaz.
    2 - Aileye karşı:
    a) Çocukların tasarrufu:

    Madde 270 - Velayet altındaki çocuk, mümeyyiz ise, ana va babanın rizasiyle
aile namına hareket edebilir. Bu takdirde çocuk kendisi mesul olmayıp ana ve
baba mallarını idare hususunda kabul ettikleri usule göre ilzam olunur.
    b) Çocukla ana ve baba arasında vakı hukuki tasarruflar:

    Madde 271 - Çocuk ile baba veya ana arasında yahut ana ve babanın nefine
olarak çocuk ile üçüncü şahıs arasında yapılacak her hangi bir tasarrufta çocuk,
borç iltizam etmiş olursa bir kayyımın iştiraki ve hakimin tasdiki lazımdır.
    (C)   HAKİMİN MÜDAHALESİ:
    I.  Himaye tedbirleri:

    Madde 272 - Ana ve baba, vazifelerini ifa etmedikleri takdirde hakim, çocu-
ğun himayesi için muktazi tedbirleri ittihaz ile mükelleftir.
    II.  Çocukların yerleştirilmesi:

    Madde 273 - Çocuğun, bedeni veya fikri tekamülü tehlikede bulunur veya çocuk
manen metruk bir halde kalırsa hakim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile nez-
dine veya bir müesseseye yerleştirebilir. Çocuk, şirretliği hasebiyle ana ve ba-
banın emirlerine karşı gelmekte temerrüt ederse; müessir başka bir ıslah çaresi
bulunmadığı takdirde, aynı tedbirler, ana babanın talebi üzerine hakim tarafın-
dan ittihaz edilir. Bu tedbirlerin iltizam ettiği masarif - ana baba ile çocuk
tediyeden aciz iseler - Devletçe tesviye olunur. Nafakaya mütaallik hükümler ba-
kidir.
    III. Velayet hakkının nez`i:
    1 - Velayetin ifa edilmemesi halinde:

    Madde 274 - Velayeti ifadan aciz veya mahcur olan yahut nüfuzunu ağır suret-
te sui istimal eden veya fahiş ihmalde bulunan ana ve babadan, hakim, velayet
hakkını nez edebilir.
    Ana ve babadan velayet nez olununca, çocuğa, bir vasi tayin olunur.Nez`in
hükmü, ileride doğacak çocuklara şamildir.
    2 - Baba veya ana tekrar evlenirse:

    Madde 275 - Velayeti haiz olan ana ve baba, yeniden evlenirse; icap ettiği
halde çocuğa bir vasi tayin edilir. Karı kocadan birinin, vasi nasbı caizdir.
    IV.  Velayet hakkının iadesi:

    Madde 276 - Nezi sebebi zail olduğu surette hakim, doğrudan doğruya veya
talepleri üzerine, ana ve babaya velayeti iade ile mükelleftir.
    Nez`i tarihinden itibaren bir sene geçmedikçe, velayet, iade edilemez.
    (D) NEZİ HALİNDE ANA VE BABANIN VAZİFELERİ:

    Madde 277 - Velayeti nezedilen ana ve baba, çocuğun iaşe ve terbiye masraf-
larını, evvelce olduğu gibi tesviye ile mükelleftir. Bu masraflar - ana ve baba
ile çocuk tediyeden aciz iseler - Devletçe tesviye olunur. Nafakaya mütaallik
hükümler bakidir.
                              ALTINCI FASIL
                              Çocuk malları
    (A)  İDARE:
    I.Umumiyetle:

    Madde 278 - Ana baba, velayetleri devam ettikçe çocuğun mallarını idare
ederler. Hesap ve Teminat vermezler. Ana babanın vazifelerini yapmadıkları tak-
dirde, hakim müdahale eder.
    II. Evliliğin zevalinden sonra:

    Madde 279 - Evliliğin zevalinden sonra velayeti haiz olan karı veya koca,
hakime çocuğun mali vaziyetini gösterir bir müfredat defteri vermeğe ve serve-
tinde ve keyfiyeti tenmiyesinde ehemmiyetli bir tebeddül husule geldiği takdir-
de, onu da, bildirmeğe mecburdur.
     (B)  İSTİFADE HAKKI:
     I. Şartları:

     Madde 280 - Ana babanın velayeti, taksirleri hasebiyle, kendilerinden nez
olunmadıkça; rüştüne kadar çocuğun emvalinden intifa hakları vardır.
    II.  Gelirin sarfı:

    Madde 281 - Çocuğun geliri, evvel emirde kendi infak ve terbiyesine sarfolu-
nur; fazlası, karı kocadan hangisi aile masrafiyle mükellef ise ona ait olur.
    (C) SERBEST MALLAR:
    I. İstifade hakkından hariç mallar:

    Madde 282 - İntifa hakkı, faize verilmek veya tasarruf sandıklarından birik-
tirilmek yahut ana baba intifa edememek şartiyle çocuğa hibe edilen mallara şa-
mil olmaz.
    Bu kabil malların idaresi, vahip tarafından hini hibede hilafı şart edilme-
dikçe; ana babadan alınamaz.
    II. Kazanç idare ve istifade hakları:
    1 - Kazanç:

    Madde 283 - Küçüğün kazancı, yanlarında yaşadıkça, ana babaya aittir. Ananın
babanın rızası ile aile haricinde yaşayan çocuk, onlara karşı olan borçlarına
halel gelmemek üzere, kazancında dilediği veçhile tasarruf edebilir.
    2 - Meslek ve sanat için verilen mal:

    Madde 284 - Bir meslek veya sanat için, ana baba tarafından çocuğa, malından
verilen kısmın idaresi ve ondan istifade hakkı, çocuğundur.
    (D) HAKİMİN MÜDAHALESİ:
    I. Teminat tedbirleri:

    Madde 285 - Ana baba, idare ve intifa haklarının kendilerine yüklettiği va-
zifeleri yapmadıkları surette; hakim, çocuğun menfaatini muhafaza için, muktazi
tedbirleri ittihaz eder.
    Çocuğun malları tehlikeye düşerse hakim, vasiler üzerinde haiz olduğu mura-
kabeyi ana baba hakkında tatbik veya onlardan teminat talep ve çocuğun menfaati-
ni korumak için kayyım da tayin edebilir.
    II.Velayet hakkının nez`i halinde:

    Madde 286 - Ana baba, çocuğun malları üzerindeki haklarından; ancak velayet-
lerinin nez`i halinde, mahrum edilebilir. Velayetin nez`i, ana babanın taksirle-
ri yüzünden olmamış ise; çocuğun infak ve terbiyesine kifayet edecek miktardan
fazlasında, intifa hakları bakidir.
    (H)  İDARE HAKKININ ZEVALİ:
    I. Teslim:

    Madde 287 -  Ana babanın idare hakkının zevalinde, mallar; reşit olan çocuğa
veya vasisine, hesap görülerek teslim olunur.
    II. Mesuliyet:

    Madde 288 - Ana baba çocuğun mallarını iadede intifa hakkı sabibi gibi me-
suldür; hüsnü niyetle sattıkları malların semenini verirler.
    Ana baba, çocuğun malından anın menfaati için, salahiyetleri dairesinde yap-
tıkları masrafı zamin olmazlar.
    III. Çocuğun imtiyaz hakkı:

    Madde 289 - Çocuğun, haciz veya iflas tarikiyle takip edilen ana babadaki,
alacağı mümtazdır.
                                   SEKİZİNCİ BAP
                              Nesebi Sahih Olmayan Çocuk
    (A) SAHİH OLMAYAN NESEP:

    Madde 290 - Nesebi sahih olmayan çocuğun anası, doğuran kadındır.Babası,
tanıma veya bir hüküm ile tahakkuk eder.
    (B)   TANIMA:
    I. Şartları ve Şekli:

    Madde 291 - Evlilik haricinde doğan çocuk babası tarafından veya babasının
vefatı veya temyiz kudretinden daimi mahrumiyeti halinde babasının babası tara-
fından, tanınabilir.
    Tanıma, resmi senet veya ölüme bağlı tasarrufla olur. Keyfiyet, tanınan kim-
senin mukayyet bulunduğu mahallin nüfus memuruna bildirilir.
    II. Memnuiyet:

    Madde 292 - Birbirleriyle evlenmeleri memnu olanlardan veya evli (...) (1)
kadınların zinasından doğan çocuk, tanınamaz.
    III.  Refi:
    1 - Ana veya çocuğun itirazı:

    Madde 293 - Ana veya çocuk ve çocuğun vefatı halinde füruu, tanıyanın baba
veya büyük baba olmadığı veya tanıma çocuk hakkında zararlı bulunduğu iddiasiy-
le, ıttılalarından itibaren üç ay içinde hakime itiraz edebilirler.
    Ahvali şahsiye memuru tanıyana yahut anın mirasçılarına itirazı bildirir.
Bunlar üç ay içinde mahalli mahkemesine müracaatla,itirazın reddini isteyebilir.
    2 - Üçüncü şahsın itirazı:

    Madde 294 - Gerek hazine gerek her hangi bir alakadar, ıttıla tarihinden
itibaren üç ay içinde salahiyettar ahvali şahsiye memurunun bulunduğu mahal
mahkemesinde; tanıma keyfiyetine itiraz edebilir. Muterizler, tanıyan kimsenin
çocuğun baba veya babasının babası olmadığını veya tanımanın kanunen memnu bu-
lunduğunu ispat mecburiyetindedirler.
    (C) BABALIK DAVASI:

    Madde 295 - Evlilik haricinde doğan çocuğun anası, babanın hükmen tayini
için ikamei dava edebilir. Çocuk ta bu hakkı haizdir.Dava, baba veya mirasçıları
aleyhine ikame olunur.
    I. Dava hakkı:
    II. Müddet:

    Madde 296 - Dava, çocuk doğmadan evvel veya doğduğundan itibaren nihayet bir
sene içinde ikame olunur.
    III. Mevzuu:

    Madde 297 - Dava; ana ve çocuk lehine babanın nakdi tediyatta bulunması ta-
lebine dair olabileceği gibi, kanunun tayin ettiği hususlarda, bu taleple bir-
likte veya ayrıca, babalığın ahvali şahsiyeye mütaallik bütün netayiciye hükmen
tayinine dair de, olabilir.
    Çocuk, babası tarafından tanınmış veya ölü doğmuş veya hükümden evvel ölmüş
olsa bile; ana nakdi tediyat davasında bulunabilir. Çocuk baba tarafından tanın-
mış veya babalık hükmü lahık olmuş ise velayetten mütevellit borçların edası
çocuğa yapılması lazımgelen tediyat yerine kaim olur.
------------------------
(1) Bu aradaki "..erkek ve .." şeklindeki ibare Anayasa Mahkemesi`nin 28/2/1991
    tarih, E. 1990/15, K. 1991/5 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
KANUNLAR, MAYIS 1992 (Ek - 12)
    IV. Kayyım tayini:

    Madde 298 - Mahkeme, evlilik haricinde bir doğumdan haberdar olduğu veya
böyle bir gebelik ana tarafından kendisine haber verildiği takdirde; çocuğun
menfaatlerini sıyanet etmek üzere, hemen bir kayyım tayin eder. Babalık davası
bittiği veya ikamesi için muayyen müddet geçtiği takdirde mahkeme, çocuğun ana
veya babanın velayeti altında bırakılmasını faydalı görmezse kayyım yerine bir
vasi nasbeyler.
    1 - Salahiyet:
    a) Umumi salahiyet:

    Madde 299 - Babalık davası müddeniin doğum zamanında Türkiye`deki ikametga-
hının bulunduğu mahal mahkemesinde ikame edilebileceği gibi müddeaaleyhin dava
zamanındaki ikametgahının bulunduğu mahal mahkemesinde dahi ikame olunabilir.Ba-
balığın hükmen tayini maksadiyle vakı olan dava, menfaatlerini sıyanet edebilme-
si için hakim tarafından doğrudan doğruya müddeaaleyhin ikametgahındaki hazine
memuruna tebliğ olunur.
    b) Sicil kaydının bulunduğu mahal salahiyeti:

    Madde 300 - Ana ve çocuğun ikametgahı Türkiye haricinde olup ta aleyhine
babalık davası ikame olunan Türk de ecnebi bir memlekette sakin ise, dava anın
Türkiye`de mukayyet olduğu mahal mahkemesi huzurunda ikame olunabilir.
    2 - Karine:

    Madde 301 - Doğumdan evvel üç yüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında
müddeaaleyhin, çocuğun anasiyle münasebeti cinsiyede bulunduğunun sübutu; baba-
lığa, karine teşkil eder. Müddeaaleyhin babalığı hakkında ciddi şüpheler uyandı-
racak hallerin vücudu takdirinde, karineye itibar yoktur.
    3 - Ananın kusuru :

    Madde 302- Ananın, gebe kaldığı zaman iffetsizlikle meluf olduğu sabit olur-
sa; babalık davası, reddolunur.
    4 - Evli ana:

    Madde 303 - Ana, gebe kaldığı zaman evli idiyse; babalık davası, ancak çocu-
ğun nesebi sahih olmadığına hakim hükmettikten sonra ikame edilebilir. Bu tak-
dirde babalık davasının ikamesi için muayyen müddet, nesebin sahih olmadığı hak-
kındaki hükmün sudurundan itibaren başlar.
    V. Hüküm:
    1 - Ana lehine:
    a) Maddi tazminat:

    Madde 304 - Babalık davası sabit olduğu takdirde ana lehine aşağıdaki tazmi-
nata hükmedilir:
    1 - Doğurma masrafları.
    2 - En aşağı doğumdan evvelki dört hafta ile sonraki dört haftanın iaşe
masrafları.
    3 - Gebeliğin ve doğurmanın sebep olduğu diğer masraflar.
    b)  Manevi tazminat:

    Madde 305 - Baba, anaya münasebeti cinsiyeden evvel, evlenmek vadetmiş veya
onunla münasebeti cinsiyesi kanuni bir cürüm yahut onun üzerindeki nüfuzunu sui
istimal teşkil eylemiş veya münasebeti cinsiye zamanında ana henüz küçük idiyse;
ana için manevi bir tazminat karşılığı olarak, bir meblağ hükmolunabilir.
    2 - Çocuk lehine tediyat :
    a)  Nafaka :

    Madde 306 - Babalık davasının sübutu halinde, hakim, ana ve babanın içtimai
vaziyetlerine göre çocuğa bir nafaka bağlar.
    Babanın tediyesiyle mükellef tutulacağı nafaka, her halde çocuğun iaşe ve
terbiyesine muktazi masraflara adilane bir iştirak teşkil edecek miktarda olma-
lıdır.
    Nafaka, çocuk on sekiz yaşını bitirinceye kadar ve hakimin tayin edeceği
zamanlarda peşin olarak verilir.
    Ana, açıktan açığa çocuğun menfaatine mugayir şartlar altında davadan sulh
olmuş veya ikamesinden feragat etmiş ise; çocuk için, dava hakkı, yine bakidir.
    b) Yeni hadiseler:

    Madde 307 - Ahval ehemmiyetli surette değişmiş ise nafakanın miktarına dair
olan karar, iki taraftan birinin istidası üzerine tadil olunabilir. İçtimai va-
ziyete göre, kafi derecede şahsi geliri olduğu gün, çocuğun nafakası kesilebi-
lir.
    3 - Teminat:

    Madde 308 - Ana, zarurette olur ve müddeaaleyhin baba olduğuna karine bulu-
nursa doğurma ve çocuğu üç ay iaşe için melhuz masraflara karşı hükümden evvel
teminat göstermeğe meddeaaleyh mecbur tutulabilir. Ananın hakları, zıya tehlike-
sinde bulunduğu ispat edilememiş olsa dahi, yine böyledir.
    4 - Çocukların borçları:

    Madde 309 - Baba aleyhindeki haklar, mirasçılara karşı da kullanılabilir.
Bununla beraber mirasçılar, çocuğun tanınması halinde mirasçı sıfatı ile alabi-
leceği miktardan fazla bir şey itası ile, mükellef olmazlar.
    VI. Babalığa hüküm:

    Madde 310 - Müdeaaleyh, anaya evlenme vadettiği veya münasebeti cinsiye bir
cürüm veya nüfuzu sui istimal teşkil eylediği takdirde; müddeinin talebi üzerine
hakim, onun babalığına hükmeder.
    (İkinci fıkra iptal: Ana. Mah. 21/5/1981 - E. 1980/29. K. 1981/22 sayılı
kararı ile)
    (D) HÜKÜMLER:
    I. Anaya ve çocuğa karşı:

    Madde 311 - Evlilik haricindeki doğumda anasına kalan çocuk, anasının aile
ismini taşıdığı ve onun vatandaşlık hakkını iktisap ettiği gibi gerek anasına
gerek anasının hısımlarına karşı sahih olmayan nesep üzerine terettüp eden hak
ve vazifelere dahi sahiptir.
    Ananın borçları ise tıpkı nesebi sahih çocuğa karşı olan borçları gibidir.
Mahkeme, velayeti anaya verebilir.
    II. Babaya ve çocuğa karşı:

    Madde 312 - Babaya nisbeti babalık hükmü ile veya tanınmak suretiyle taayyün
eden çocuk, babanın aile ismini taşır ve onun vatandaşlık hakkını iktisap eder.
Babasının ve anasının ailelerine karşı sahih olmayan nesep üzerine terettüp eden
hak ve vazifelere dahi sahip olur. Babanın borçları ise tıpkı nesebi sahih çocu-
ğa karşı olan borçları gibidir. Mahkeme, velayeti baba veya anaya verebilir.
     III. Velayetin taksimi:

     Madde 313 - Çocuk, babanın velayeti altında ise ana, çocukla icabı hale gö-
re şahsi münasebetleri idame hakkını haizdir. Mahkeme, doğrudan doğruya veya
ananın talebi üzerine; çocuğun, muayyen bir yaşa kadar ananın ve bu yaştan sonra
babanın velayeti altında kalmasını emredebilir.
    IV. Çocuğun malları üzerindeki haklar:

    Madde 314 - Velayetin baba veya anaya tevdii halinde mahkeme, çocuğun malla-
rı üzerindeki haklarını da tayin eder.
                                 DOKUZUNCU BAP
                                     Aile
                                  BİRİNCİ FASIL
                                     Nafaka
    (A) BORÇLULAR:

    Madde 315 - Herkes, yardım etmediği surette zarurete düşecek olan usul ve
füruuna ve erkek ve kız kardeşlerine muavenet ile mükelleftir.
    (B)  MUAVENET TALEBİ:

    Madde 316 - Nafaka davası, bununla mükellef olanlar hakkında, mirastaki
tertip sırasiyle ittihaz edilir. Dava, davacının geçinmesi için muktazi ve diğer
tarafın geliri ile mütenasip, bir muavenet talebinden ibaret olur.
    Erkek ve kız kardeşler, hali refahta bulunmadıkça kendilerinden nafaka iste-
nemez. Dava, nafaka istemek hakkına malik olan kimse tarafından veya o kimse
resmi bir müessesede infak olunuyor ise o müessese yahut müessesenin tabi olduğu
idare tarafından mükellefin ikametgahı mahkemesinde ikame olunur.
    (C) ANA VE BABASI BELLİSİZ ÇOCUKLARIN İAŞESİ:

    Madde 317 - Ana ve babası belli olmayan çocuk, belediyelerce infak olunur.
Ailesi zuhur ederse belediye, nafaka ile mükellef olan hısımlardan nafaka için
edilen masrafı isteyebilir.
                                 İKİNCİ FASIL
                                  Ev reisliği
    (A) EV REİSLİĞİ:

    Madde 318 - Aile halinde yaşayan mütaaddit kimseler üzerinde ev reisliği,
kanuna veya akte veya örfe göre, reis olan kimseye aittir.
    Reislik hakkı, kan veya sıhri hısım sıfatiyle yahut işçi, çırak, amelede
olduğu gibi bir akit sebebiyle birlikte yaşayanların kaffesi üzerinde caridir.
    (B)  HÜKÜMLERİ:
    I. Umumi kaideleri:

    Madde 319 - Birlikte yaşayan kimseler, evin kaidelerine tabidir; bu kaide-
lerde her birinin menfaati adilane bir surette gözetilmiş olmak lazımdır.
    Birlikte yaşayan kimselerden her biri bilhassa talim ve terbiyeleri sanatla-
rı yahut dini ihtiyaçları için muktazi hürriyetten istifade ederler.
    Evin reisi, birlikte yaşayanların evdeki eşyasını, kendi eşyasına karşı gös-
tereceği aynı ihtimam ile muhafaza etmek ve emniyet altında bulundurmakla mükel-
leftir.
    II. Mesuliyet:

    Madde 320 - Evin reisi, riyaseti altında bulunan küçüğün, mahcurun yahut
dimağ hastalığı veya akıl zayıflığı ile malül olan kimsenin yaptığı zarardan
mutad veçhile ve ahvalin muktazi bulunduğu dikkatle ana nezaret ettiğini isbat
etmedikçe mesuldür.
    Evin reisi ev halkından akıl hastalığı veya akıl zayıflığı ile malül olanla-
rın bizzat kendilerini veya başkalarını tehlikeye veya zarara düşürmemeleri hu-
susunda lazımgelen tedbirleri ittihaz ile mükelleftir. Lüzumu halinde bu tedbir-
lerin ittihazı için keyfiyeti zabıtaya haber verir.
                                  ÜÇÜNCÜ FASIL
                                  Aile malları
    (A)  ÇOCUKLARIN ALACAĞI :

    Madde 321 - Ana ve baba ile birlikte yaşayan ve ıvazından sarahaten feragat
etmeksizin kendi sayını veya varidatını aileye tahsis eden reşit evlat, bu tah-
sisinden dolayı; ana ve babasından, aleyhlerine vakı hacze iştirak veya iflasla-
rı halinde masaya müracaat tarikiyle, bir hak talep edebilir. İhtilaf halinde,
hakim, iddianın haklı olmadığını ve miktarını serbestçe takdir eder.
    (B)   AİLE VAKFI :

    Madde 322 - Aile efradının talim ve terbiyesine, teçhiz veya muavenetine ve
bunlara mümasil gayelere muktazi masarifin tediyesi için; eşhas veya miras huku-
kuna dair olan hükümlere tevfikan aile vakıfları tesis edilebilir.
    Bir malın veya bir hakkın devir ve ferağ edilememek üzere bir aileye tahsi-
sine ve aile efradı arasında tarzı intikaline dair her türlü tasarruf memnudur.
Bu tarzda tasarruf, tesisat ihdası fikriyle dahi mezcolunamaz.
    (C)  AİLE ŞİRKET EMVALİ :
    I.  Teşekkülü
    1 - Şartları :

    Madde 323 - Hısımlar, terekedeki hisselerinin tamamını veya bir kısmını bı-
rakmak veya ortaya diğer mallar koymak suretiyle aralarında, şirketi emval tesis
edebilir.
    2 - Şekli:

    Madde 324 - Bütün şeriklerin veya mümessillerinin imzalarını havi resmi bir
senede raptedilmedikçe, mal ortaklığı, tesis edilmiş olmaz.
    II. Müddet :

    Madde 325 - Mal ortaklığı, muayyen veya gayri muayyen bir müddet için olabi-
lir. Müddet, muayyen olmadığı takdirde; ortaklardan her biri, altı ay evvel ih-
bar edilmek şartiyle şirketle alakasını kesebilir. Şirket, zirai bir işe dair
olduğu takdirde; ihbardan sonra geçmesi lazımgelen müddet, mahalli örfe göre, o
iş için muktazi ziraat mevsiminden ibarettir.
    III.  Hükmü  :
    1 - Şirketin işletilmesi:

    Madde 326 - Şerikler, şirketi elbirliğiyle işletirler. Hilafına bir şart
olmadıkça her biri şirkette müsavi derecede hak sahibidir.
    Şirket devam ettiği müddetçe şerikler, hisselerini talebedemiyecekleri gibi
hisselerinde tasarruf dahi edemezler.
    2 - İdare ve temsil :
    a)  Umumiyet itibariyle :

    Madde 327 - Şirket Bütün azasının elbirliğiyle idare olunur. Azadan her biri
diğerlerinin iştiraki olmaksızın mutat olan idari tasarruflarda bulunabilir.
    b)  Müdürlerin salahiyeti:

    Madde 328 - Aza, içlerinden birini şirkete müdür tayin edebilirler. Müdür,
şirkete mütaallik bütün tasarruflarda onu temsil ve işletme umurunu idare eder.
    Şirketi kimin temsil edeceği, siciline kaydedilmiş olmadıkça; diğer şerikle-
rin temsil hakkından mahrumiyetleri iddası, hüsnü niyet sahibi üçüncü şahıslara
karşı dermeyan edilemez.
    3 - Müşterek mallar ve şahsi mallar:

    Madde 329 - Şirkete dahil olan mallar, şeriklerin müşterek mülküdür. Şerik-
ler borçlardan müteselsilen mesuldürler. Şeriklerden birinin şirkete koymadığı
veya şirket esnasında miras tarikiyle yahut her hangi bir suretle ıvazsız ikti-
sap ettiği mallar, hilafına şart olmadıkça şirket emvalinden sayılmaz.
    IV.  Şirketin feshi:
    1 - Sebepleri :

    Madde 330 - Aşağıdaki hallerde şirket nihayet bulur:
    1 - Bütün şeriklerin muvafakati ile yahut ihbar tarikiyle.
    2 - Şirketin devamı için muayyen müddet hitam bulmuş ve zımnen temdit vakı
olmamış ise,
    3 - Şeriklerden birinin hissesi icra vasıtasiyle haczedilerek satıldığı tak-
dirde.
    4 - Şeriklerden birinin iflası halinde.
    5 - Şeriklerden birinin muhik sebeplere müstenit talebi ile.
    2 - İhbar, tediyeden aciz, evlenme :

    Madde 331 - İhbar tarikiyle şeriklerden biri şirketten ayrıldığı veya şerik-
lerden birinin iflasına hüküm sadır olduğu yahut haczedilmiş olan hissenin sa-
tılması talebedildiği takdirde, diğer, şerikler; işbu şerikin hukukunu tasfiye
veya alacaklılarının alakasını katettikten sonra kendi aralarında, şirketi idame
edebilirler.
    Evlenen şerik, evvelce ihbara mecbur olmaksızın şirketteki hukukunun tasfi-
yesini talebedebilir.
    3 - Vefat:

    Madde 332 - Şeriklerden birinin vefatı halinde, mirasçıları, şirket emval
azasından değil iseler ancak murislerine ait hukukun tasfiyesini talep edebilir-
ler.
    Müteveffa, mirasçı olarak füru bırakmış ise bunlar, diğer şeriklerin muvafa-
kati ile; onun yerine, şirkete girebilirler.
    4 - Taksim :

    Madde 333 - Şirket mallarının taksimi veya ayrılan bir şerikin hissesinin
tasfiyesi, şirketin hitamını mucip olan sebebin tahaddüsü zamanında şirket mal-
larının bulunduğu hale göre icra edilir.
    Taksim ve tasfiye, müsait olmıyan bir zamanda talep olunamaz.
    V. Hissei temettü şartiyle şirket :
    1 - Mevzuu:

    Madde 334 - Şerikler, aralarında yapacakları mukavele ile şirketin işletil-
mesini ve temsilini diğer şeriklerden her birine hasılatı safiyeden senevi muay-
yen bir hisse vermek üzere; içlerinden yalnız birine tevdi edebilirler.
    Bu hisse, hilafına şart olmadıkça, şirket mallarının münasip derecede uzun
bir devredeki hasılatının vasati miktarına göre ve işleten şerikin ihtiyar etti-
ği mesai ve sarfiyatı nazarı itibara alınarak adilane bir surette tesbit olunur.
    2 - Fesih :

    Madde 335 - Şirketin işletme ve temsilini deruhte eden şerik, müşterek mal-
ları gereği gibi işletmediği veya şeriklerine karşı taahhütlerini ifa etmediği
takdirde şeriklerin, şirketin feshini talebe hakları vardır.
    Şeriklerden her biri, muhik sebeplere istinat ile işletme ve temsili deruhte
eden şerikin idaresine iştirak ile, tereke taksimindeki hükümler nazarı dikkate
alınmak üzere; müşterek mallardan istifade hakkına teşrikini, hakimden istiyebi-
lir.
    Bununla beraber, şeriklerin elbirliğiyle işlettikleri şirketi emvale dair
olan kaideler; temettüe iştirak suretiyle olan şirketi envalde dahi caridir.
    (D)  AİLE YURDU:

    Madde 336 - Aşağıdaki maddeler hükmüne tevfikan aile yurtları tesisi caiz-
dir.
    I. Yurt tesisi:
    1 - Şartları:

    Madde 337 - Ziraat veya sanayie tahsis edilmiş olan bir gayrimenkul ve müş-
temilatiyle beraber meskenler aşağıdaki şartlar dairesinde aile yurdu ittihaz
edilebilir.
    Aile yurdu ittihaz olunan gayrimenkulün büyüklüğü, bir ailenin iaşesine veya
ikametine muktazi dereceden fazla olamaz; gayrimenkulün üzerinde ayni haklar bu-
lunması ve mülk sahibinin mütebaki servetinin derecesi, haizi tesir değildir.
    Mahkemenin, muhik sebeplere istinat ile muvakkat bir zaman için vereceği mü-
saade müstesna olmak üzere, mülk sahibi veya ailesi yurt ittihaz edilen gayri-
menkulü ve gayrimenkulün tahsis edildiği sanatı bizzat işletmeğe yahut meskende
bizzat ikamete mecburdur.
    2 - Tesis usulü:
    a) Resmi ilan:

    Madde 338 - Aile yurdu tesis etmek istiyen kimse, alacaklıların ve alelıtlak
tesisten zarar görmeleri melhuz olanların iki ay zarfında itirazlarını dermeyan
etmelerini evvel emirde mahkeme marifetiyle resmen ilan ettirir. Mahkeme, yurt
ittihaz edilecek mesken veya diğer gayri menkul kendilerine teminat gösterilmiş
olan alacaklılara, keyfiyeti sureti mahsusada tebliğ eder.
    b) Başkalarının hakları:

    Madde 339 - İlan müddeti içinde, üçüncü şahıslar tarafından itiraz olunmadı-
ğı yahut vuku bulan itirazın haksızlığı anlaşıldığı takdirde; mesken veya diğer
gayri menkul, yurt ittihazı için muktazi kanuni şartları cami ise, tesise müsaa-
de olunur.
    Müddet içinde itiraz eden alacaklıların alakalarının kesildiği isbat edilme-
dikçe tesise müsaade edilmez.
    Borç, itiraz eden alacaklı lehine müeccel olsa bile aile yurdu tesis etmek
istiyen borçlu, hemen ödeyebilir.
    c) Sicille kayıt:

    Madde 340 - Mahkemenin tesis müsaadesi tapu siciline kayit ile resmen ilan
 olunmadıkça aile yurdu, kurulmuş olmaz.
    II. Hükmü:
    1 - Tasarruf hakkının tahdidi:

    Madde 341 - Yurt ittihaz olunan mesken veya diğer gayrı menkul, teminat gös-
terilemez. Sahibi onu ahare ferağ edemiyeceği gibi kiraya da veremez.
*
    Yurt ve müştemilatı, mahkeme marifetiyle idare hakkı mahfuz kalmak şartiyle
kabili haciz değildir.
    2 - Hısımların hakkı:

    Madde 342 - Muhtaç olan ve kabullerine mani bulunmayan usul ve füruunu ve
erkek ve kız kardeşlerini yurda kabul etmesi için, mahkeme, mal sahibini ceb-
redebilir.
    3 - Mal sahibinin borcunu ödemekten aczi:

    Madde 343 - Mal sahibinin, borcunu ödemekten aczi tahakkuk ettiği takdirde
alacaklılar, mahkemeye müracaat ederek yurdun tahsis edildiği gayeye halel gel-
memek şartiyle; yurt ittihaz edilen mesken veya diğer gayrimenkulü, kendi hesap-
larına idare etmek üzere bir müdüre, tevdi ettirebilirler.
    Alacaklılar, borcu ödemekten acze dair ellerinde bulunan vesikaların tarihi
sırasiyle ve iflastaki tertibe göre haklarını alırlar.
    III. İlga:
    1 - Ölüm dolayısiyle:

    Madde 344 - Ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılara geçmesi kendi tarafından
şart kılınmış olmadıkça, mal sahibinin ölümünden sonra, aile yurdu devam edemez.
    Böyle bir şart yok ise, mal sahibi ölünce; tapu sicilindeki kayıt, terkin
edilir.
    2 - Mal sahibinin sağlığında:

    Madde 345 - Mal sahibi, sağlığında yurdu ilga edebilir. Bunun için mal sahi-
binin, tapu sicilindeki kaydı terkin ettirmek üzere, bir istida ile mahkemeye
müracaat etmesi lazımdır. İstida mahkemece ilan olunur. İstidanın ilanı tarihin-
den itibaren iki ay içinde itiraz edilmediği veya edilen itirazın haksızlığı an-
laşıldığı takdirde, kaydın terkinine müsaade edilir.
                                ÜÇÜNCÜ KISIM
                                  Vesayet
                                 ONUNCU BAP
                              Vesayet Teşkilatı
                                 BİRİNCİ  FASIL
                               Vesayet uzuvları
    (A)  UZUVLAR:

    Madde 346 - Vesayet uzuvları, vesayet daireleri ve vasiler ve kayyımlardan
ibarettir.
    (B) VESAYET DAİRELERİ:
    I. Umumi vesayet:

    Madde 347 - Vesayet daireleri, sulh mahkemesi ile mahkemei asliyedir.
    II. Hususi vesayet:
    1 - Cevaz ve şartları:

    Madde 348 - Vesayet altındaki kimsenin menfaati ve hususiyle bir şirketin
veya sınai bir teşebbüsün devamı icabeylediği takdirde vesayet, müstesna olarak
aileye tevdi olunabilir.
    Bu suretle vesayet makamının hak ve vazifeleri ve mesuliyeti, bir aile mec-
lisine intikal eder.
                                                                             *
    2 - Teşekkülü

    Madde 349 - Vesayet altındaki kimsenin yakın kan veya sıhri hısımlarından
iki reşidin veya bunlardan biri karı ve kocasının talebi üzerine mahkemei asli-
ye, aile vesayetine müsaade edebilir.
    3 - Aile meclisi

    Madde 350 - Aile meclisi vesayet altındaki kimsenin, vasiliğe ehil olan kan
veya sıhri hısımlarından en aşağı üç kişiden terekküp eder ve mahkemei asliye
tarafından, dört sene için, teşkil olunur.
    Karı veya koca, aile meclisine aza olabilir.
    4 - Maddi teminat

    Madde 351 - Aile meclisi azası, vazifelerini müstekimane ifa edeceklerine
dair maddi teminat verirler. Aile vesayeti, ancak bu şart ile tesis olunabilir.
    5 - Hususi vesayetin ref`i:

    Madde 352 - Mahkemei asliye vesayeti her zaman aileden ref edebilir.
    (C) VASİ VE KAYYIM:

    Madde 353 - Vasi, vesayet altındaki küçüğün ve mahcurun şahsına takayyüt ve
mallarını idare ve medeni tasarruflarda onu temsil eder.
    Kayyım, bir malın idaresi veya muayyen bir iş için nasbolunur.
    Kanunda hilafına sarahat olmadıkça vasiye ait hükümler, kayyım hakkında da
caridir.
                                  İKİNCİ FASIL
                             Vesayeti mÜstelzim haller
    (A) KÜÇÜKLÜK:

    Madde 354 - Velayet altında bulunmayan her küçüğe, bir vasi nasbolunur.
Nüfus, adliye ve idare memurları resmi muameleleri dolayısiyle muttali oldukları
vesayeti müstelzim böyle bir hali; sulh mahkemesine hemen ihbar ile mükelleftir-
ler.
    (B) HACİR:
    I.  Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı:

    Madde 355 - Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebi ile işlerini görmekten
aciz veya daimi muavenet ve takayyüde muhtaç olan yahut başkasının emniyetini
tehdit eden her reşit için, bir vasi nasbolunur. Adliye ve idare memurları, res-
mi muameleleri dolayısiyle muttali oldukları hacri müstelzim halleri, sulh mah-
kemesine hemen ihbar ile mükelleftirler.
    II. İsraf,ayyaşlık, sui hal ve sui idare :

    Madde 356  - İsrafı, ayyaşlığı, sui hal ve sui idaresiyle kendisini veya
ailesini zarurete maruz bırakan veya daimi muavenet ve takayyüde muhtaç olan
yahut başkasının emniyetini tehdit eden her reşit için; bir vasi nasbolunur.
    III. Hapis :

    Madde 357 - Bir sene veya  daha ziyade hürriyeti salip bir ceza ile mahküm
olan her reşit için, bir vasi nasbolunur. Hükmü icraya memur daire, mahkümun
cezasını görmeğe başladığını; sulh mahkemesine, hemen ihbar ile mükelleftir.
    IV. İhtiyari hacir:

    Madde 358 -İhtiyarlığı, maluliyeti veya tecrübesizliği sebebiyle işlerini
gereği gibi görmekten aciz olduğunu ispat eden her reşit, vesayet altına alınma-
sını talep edebilir.
    (C) İSTİMA:
    I. Ehli hibre:

    Madde 359 - İsraf, ayyaşlık, sui hal veya sui idare sebebi ile bir kimsenin
hacrine; ancak kendisinin istimaından sonra, hükmolunabilir.
    Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebi ile hacir hükmü, ancak ehli hibre
raporu üzerine verilebilir. Evvel emirde hastanın istimaı faydalı olup olmadığı
raporda bilhassa tasrih olunur.
    II. İlan:

    Madde 360 - Kaziyei muhakeme halini alan hacir hükmü derhal mahcurun hem
doğduğu hem de ikametgahının bulunduğu yerde resmen en aşağı bir defa ilan
olunur.
    Akıl hastalığı, akıl zayıflığı veya ayyaşlık sebebi ile hacredilen kimsenin
bir müessesede bulundurulduğu müddetçe ilanın tehirine; mahkemei asliye, müstes-
na olarak müsaade edebilir. Hüsnü niyet sabibi üçüncü şahıslar hakkında hacir
hükmünün tesiri ilandan başlar.
                              ÜÇÜNCÜ FASIL
                         Vesayet işlerinde salahiyet
    (A) SALAHİYETTAR MAKAM :

    Madde 361 - Vesayet işlerinde salahiyet, küçüğün veya mahcurun ikametgahın-
daki vesayet dairelerine aittir.
    (B) İKAMETGAHIN DEĞİŞMESİ :

    Madde 362 - Sulh mahkemesinin izni olmadıkça, vesayet altındaki kimse, ika-
metgahını değiştiremez. İkametgah değiştirildiğinde, salahiyet, yeni ikametgahın
vesayet dairelerine geçer; bu suretle hacir, yeni ikametgahta ilan edilir.
                     DÖRDÜNCÜ FASIL
                                 Vasi tayini
    (A) VASİNİN ŞAHSI:
    I. Umumiyet itibariyle :

    Madde 363 - Sulh mahkemesi, vesayet işlerini görmeğe ehil olan bir reşidi,
vasi tayin eder. Kendilerine verilen vazifeyi birlikte veya her birerleri kendi-
lerine ayrılan vazifeleri ayrı ayrı yapmak üzere sulh mahkemesi icabı hale göre
birden ziyade vasi tayin edebilir. Bununla beraber, bir vesayetin birlikte ida-
resi; rızaları olmadıkça, birden ziyade kimseye yükletilemez.
    II. Hısımlarla karı ve kocanın rüçhan hakkı:

    Madde 364 - Muhik sebepler olmadıkça, sulh mahkemesi, vasiliğe kasırın yakın
kan veya sıhri hısımlarından bu vazifeye ehil olan birini yahut karısını veya
kocasını tercihan tayin eder. Alakadarların şahsi münasebetleri ve ikametgahla-
rının yakınlığı gözetilir.
    III. Vasi imtihabında arzular :

    Madde 365 - Muhik sebepler mani olmadıkça, sulh mahkemesi, vasiliğe baba
veya ananın yahut kasırın gösterdiği kimseyi tayin eder.
    IV. Vesayeti kabul mükellefiyeti :

    Madde 366 - Küçüğün veya mahcurun erkek hısımları ve kocası ve bir de vesa-
yet mıntıkası dahilinde sakin ve medeni ve siyasi hakları haiz diğer erkekler
vesayet vazifesini kabul ile mükelleftirler. Aile meclisi tarafından tayin edi-
len vasi için, böyle bir mükellefiyet yoktur.
    V.  Mazeretler :

    Madde 367 - Aşağıdaki kimseler vasilikten itizar edebilirler :
    1 - Altmış yaşını bitirmiş olanlar.
    2 - Malüliyetten dolayı vesayeti güçlük ile yapacak olanlar.
    3 - Dörtten fazla çocuğun velisi bulunanlar.
    4 - Uhdesinde iki vesayet bulunan veya işi aşkın bir vesayeti olanlar.
    5 - Mebuslar, vekiller ve temyiz mahkemesi reis ve azaları.
    VI. Vesayete mani sebepler :

    Madde 368 - Aşağıdaki kimseler vasi olamazlar:
    1 - Vesayet altında bulunanlar.
    2 - Medeni ve siyasi haklardan mahrum veya suihal sahibi olanlar.
    3 - Menfaatleri kasırın menfaatleri ile zıt olan veya onunla düşmanlığı
olanlar.
    4 - Alakadar vesayet daireleri hakimleri.
    (B) TAYİN USULÜ :
    I.  Tayin :

    Madde 369 - Sulh mahkemesi, vasi tayinini müstelzim hallerde, hemen tayine
mecburdur. İcabında, küçüğün rüşde vüsulünden evvel de hacir muamelesi yapıla-
bilir.
    Reşit olan evlat hacredildikte, vesayet altına alınacak yerde, aslolan, ve-
layet altına konulmaktır.
    II. Muvakkat tedbirler :

    Madde 370 - Vasinin tayininden evvel bazı işlerin görülmesi zaruri ise, sulh
mahkemesi, lazımgelen tedbirleri yapar. Hususiyle hacredilecek kimseyi medeni
haklarını kullanmaktan muvakkaten men ve ona bir mümessil tayin edebilir; bu
karar ilan olunur.
    III. Tebliğ ve ilan  :

    Madde 371 - Vesayete tayin edildiği, vasiye derhal tahriren tebliğ edilir;
tayin, hacir hükmü ile birlikte hem doğduğu hem ikametgahının bulunduğu yerlerde
resmen ilan olunur.
    IV. İtizar ve itiraz :
    1 - Vesayet makamının vazifesi:

    Madde 372 - Tayini kendisine tebliğ edildiği günden itibaren on gün içinde,
vasi, kanuni mazeretlerini beyan ile itizar edebilir.
    Bundan başka her alakadar, muttali olduğu günden itibaren on gün içinde
tayinin kanuna mugayir olduğundan bahisle itiraz edebilir.
    Sulh Mahkemesi, itizarı veya itirazı kabul ederse yeniden bir vasi tayin
eder; kabul etmediği halde bir karar vermek üzere keyfiyeti raporla mahkemei
asliyeye gönderir.
    2 - Muvakkat idare:

    Madde 373 - Vesayetten itizar etmiş veya vesayetine itiraz edilmiş olan
vasi, yerine diğeri gelinceye kadar vazifesini yapmağa mecburdur.
    3 - Karar:

    Madde 374 - Mahkemei asliye, kararını vasiye ve sulh mahkemesine tebliğ
eder. Vasi mazur görülmüş ise sulh mahkemesi, derhal yeni bir vasi tayin eder.
    V. Devir ve teslim :

    Madde 375 - Tayin kat`ileşince sulh mahkemesi marifetiyle vasiye devir ve
teslim muamelesi yapılır.
                                 BEŞİNCİ FASIL
                                   Kayyımlık
    (A) TAYİN SEBEPLERİ:
    I. Temsil:

    Madde 376 - Sulh mahkemesi, aşağıdaki hallerde ve kanunun tayin ettiği diğer
yerlerde alakadarının istidası üzerine veya doğrudan doğruya kayyım tayin eder:
    1 - Reşit olan bir kimse hastalık veya gaip olmak ile yahut bunlara benzer
sebeplerden biriyle müstacel bir işini bizzat yapamadığı gibi bir mümessil tayi-
nine de muktedir olamazsa.
    2 - Bir işte kanuni mümessilin menfaati ile küçüğün veya mahcurun menfaati
birbirine zıt olursa.
    3 - Kanuni mümessilin bir manii zuhur ederse.
    II. Malların idaresi:
    1 -  Kanuni kayyım:

    Madde 377 - Sulh mahkemesi; idaresi kimseye ait olmayan mallar için muktazi
tedbirleri ittihaza, hususile atideki hallerde kayyım tayinine mecburdur:
    1 - Bir kimse uzun müddettenberi gaip olupta bulunduğu yer, belli olmazsa.
    2 - Bir kimse malını bizzat idareye veya bunun için bir vekil tayinine muk-
tedir olmayıp ta kendisine bir vasi tayinine de mahal yok ise.
    3 - Bir terekede ölüme bağlı haklar henüz taayyün etmemiş bulunur veya ceni-
nin menfaati için lüzum görülürse.
    4 - Bir cemiyetin veya tesisin teşkilatı eksik olur ve başka suretle de ida-
resi temin edilmemiş bulunur ise.
    5 - Bir hayır iş veya umumi menfaat için halktan toplanan paraların idare ve
sureti sarfı temin edilmemiş ise.
    2 - İhtiyari kayyım :

    Madde 378 - Kendisinde ihtiyari hacir sebeplerinden biri bulunan reşit için,
talebi üzerine, bir kayyım tayin edilebilir.
    III. Mahdut ehliyet :

    Madde 379 - Hacrine kafi sebep bulunmamakla beraber medeni haklarını kullan-
mak salahiyetinden kısmen mahrum edilmesi menfaati iktizasından bulunan reşide
aşağıdaki işlerinde reyi alınmak üzere bir müşavir tayin olunur:
    1 - Husumet ve sulh.
    2 - Gayrimenkulün alım satımı ve onlar üzerinde rehin ve sair aynı bir hak
tesisi.
    3 - Kıymetli evrak alım satımı ve terhini.
    4 - Alelade idare ihtiyaçları haricinde inşaat.
    5 - Ödünç verme ve alma.
    6 - Sermayeyi almak.
    7 - Hibe.
    8 - Kambiyo taahhütleri altına girmek.
    9 - Kefalet.
    Bu suretle medeni haklarını kullanmak salahiyetinden kısmen mahrum edilen
kimse gelirinde dilediği veçhile tasarruf hakkı baki kalmak üzere mallarını ida-
re hakkından dahi mahrum edilebilir.
    (B)  SALAHİYETTAR MAKAM:

    Madde 380 - Kayyım, Kayyımlık altına alınacak kimsenin ikametgahı sulh mah-
kemesi tarafından tayin olunur. Malların idaresiyle mükellef olan kayyım, o mal-
ların en büyük kısmı nerede idare ediliyor veya temsil edilen kimsenin hissesine
nerede isabet etmiş bulunuyorsa, oranın sulh mahkemesi tarafından tayin olunur.
    (C) TAYİN :

    Madde 381 - Vasi tayininde usul ne ise, kayyım hakkında da odur. Sulh mahke-
mesi, muvafık görmezse kayyım tayinini ilan etmez.
                                ON BİRİNCİ BAP
                               Vesayetin İdaresi
                             BİRİNCİ FASIL
                              Vasinin vazifeleri
    (A) VAZİFEYE BAŞLAMAK:
    I. Defter:

    Madde 382 - Vasi, vazifesine başlarken sulh mahkemesinin bir mümessili hazır
bulunduğu halde, vesayet altındaki kimsenin mallarının defterini yapar.
    Vesayet altındaki kimse, temyiz kudretini haiz ve imkan da mevcut ise defter
yapılırken hazır bulundurulur. Mahkemei asliye, icabında vasinin ve sulh mahke-
mesinin teklifi üzerine defterin resmi surette yapılmasını emreder. Bu muamele
alacaklılara karşı mirası kabul halinde tanzim edilen resmi defter hükmünde
olur.
    II. Kıymetli eşyanın hıfzı:

    Madde 383 - Vesayet altındaki kimsenin, mallarını idare hususunda bir mahzu-
ru yoksa; senetler, kıymetli eşya, mühim vesikalar ve buna mümasil sair şeyler
sulh mahkemesinin murakabesi altında emin bir mahalle konulur.
    III. Menkulün satışı:

    Madde 384 - Vesayet altındaki kimsenin menfaati icap ettiği takdirde bundan
evvelki maddede beyan olunanlardan maada menkul eşya, sulh mahkemesinin talimatı
dairesinde aleni müzayede ile yahut iki tarafın rızasiyle satılır.
    Vesayet altındaki kimsenin ailesi veya kendisi için kıymeti mahsusası bulu-
nan şeyler, mecburiyet olmadıkça satılmaz.
    IV. Nukut :
    1 - Tenmiyesi:

    Madde 385 - Vasinin, vesayeti altındaki kimse için sarfına lüzum görmediği
nukut; derhal, sulh mahkemesi veya hükümetçe tayin edilmiş olan mali bir müesse-
seye faiz mukabilinde ikraz edilir. Vasi, bir aydan fazla nemasız bıraktığı nu-
kudun faizini ödemeğe mecburdur.
    2 - Tahvil:

    Madde 386 - Kafi derecede teminatı bulunmayan alacaklar, sağlam alacağa tah-
vil olunur. Tahvil muamelesi vesayet altındaki kimsenin menfaatine en muvafık
bir zamanda yapılır.
    V. Mali ve ticari teşebbüsler :

    Madde 387 - Vesayet altındaki kimsenin malları, sınai ve ticari ve sair te-
şebbüsleri de ihtiva ediyorsa; sulh mahkemesi, bunların tasfiyesi veya idamesi
için lazımgelen talimatı ita eder.
    VI.  Gayri menkul:

    Madde 388 - Gayrimenkul mallar, sulh mahkemesinin izniyle satılır. Sulh mah-
kemesi, vesayet altındaki kimsenin menfaati icap etmedikçe bey`e mezuniyet ver-
mez. Satış aleni müzayede ile olur ve ihale sulh mahkemesi tarafından tasdik
edilmek lazımdır; mezkür makamın gecikmeksizin bir karar vermesi icap eder.
    Satış, mahkemei asliyenin tasvibi ile müstesna olarak iki tarafın rızasiyle
yapılabilir.
    (B) İTİNA VE TEMSİL :
    I. İtina:
    1 - Küçükler:

    Madde 389 - Vasi, küçüğün infak ve terbiyesine itina eder. Bu hususta vesa-
yet dairelerinin müdahale haklarına mütedair hükümler baki kalmak şartiyle vasi,
ana ve babaya ait salahiyeti kullanır.
    2 - Mahcurlar :

    Madde 390 - Vasi, mahcuru himaye ve şahsi muamelelerinde ona müzaheret ve
icabı halinde bir müesseseye konulmasını temin eder.
    II. Temsil:
    1 - Umumi:

    Madde 391 - Vesayet dairelerinin müdahale haklarına mütedair hükümler baki
kalmak şartiyle vasi, bütün tasarruflarında küçüğü temsil eder.
    2 - Memnu tasarruflar:

    Madde 392 - Vasi, vesayeti altındaki kimsenin malını hibe veya vakfedemiye-
ceği gibi onun hesabına kefalet de yapamaz.
    3 - Vesayet altındaki kimsenin reyi alınmak:

    Madde 393 - Temyiz kudretini haiz olupta en aşağı on altı yaşında bulunan
vesayet altındaki kimsenin mallarını idareye müteallik mühim tasarruflarda, müm-
kün oldukça, reyi alınır.
    Vesayet altındaki kimsenin bu reyi, vasiyi, mesuliyetten kurtaramaz.
    4 - Küçüğün tasarrufu:
    a) İcazet:

    Madde 394 - Vesayete tabi ve temyize muktedir kimse vasinin sarih veya
zımni muvafakati ile yahut lahik olacak icazeti ile bir borcu iltizam veya bir
haktan feragat edebilir.
    Diğer tarafın bizzat tayin edeceği veya hakime tayin ettireceği münasip bir
müddet zarfında, vasi icazet vermezse, o tasarruf hükümsüz kalır.
    b)  İcazetin fıkdani:

    Madde 395 - Vasi tarafından icazet verilmezse akitlerden herbiri, verdiğini
geri isteyebilir. Şukadar ki vesayete tabi kimse ancak intifa eylediği miktar
veya iade zamanına kadar mallarında hasıl olan ziyade nisbetinde yahut suiniyet-
le elden çıkardığı miktar ile mesuldür.
    Vesayet altındaki kimse hakikata muhalif olarak kendini ehil göstermiş ise,
bu yüzden başkasına iras eylediği zararı zamin olur.
    5 - Vesayet altındaki kimselerin meslek ve sanatı:

    Madde 396 - Kandisine sulh mahkemesi tarafından bir meslek veya sanatla iş-
tigale sarahaten veya zımnen izin verilen vesayet altındaki kimse, bu sanat ve
mesleğin zaruriyatından olan her tasarrufu yapabilir ve bu tasarruflarından do-
layı bütün servetiyle mesuldür.
    (C) MALLARIN İDARESİ:
    I. Vasinin vazifeleri hesap :

    Madde 397 - Vasi, vesayeti altındaki kimsenin mallarını müdebbir bir müdür
gibi idare eder.
    Vasi, sulh mahkemesinin tayin eylediği zamanlarda ve hiç olmazsa senede bir
kere mahkemeye arzetmek üzere hesap tutmağa mecburdur. Temyiz kudretini haiz ve
en aşağı on altı yaşında bulunan vesayet altındaki kimse, mümkün oldukça hesabın
rüyetinde bulundurulur.
    II.Vesayet altındaki kimseye bırakılmış mallar :

    Madde 398 - Vesayet altındaki kimse, kendi tasarrufuna bırakılan mallar ile
vasisinin izniyle çalışarak kazandığı malları bizzat idare etmek hakkını haiz-
dir.
    (D) VASİLİK MÜDDETİ:

    Madde 399 - Vesayet, kaideten dört sene için tevcih olunur. Dört senenin
hitamında vasi, vesayetten itizar edebilir.
    (H) VASİNİN ÜCRETİ:

    Madde 400 - Vasinin, vesayet altındaki kimsenin malından ücret almağa hakkı
vardır. Bu ücret, her bir hesap müddeti için vasinin sarf ettiği emeğe ve vesa-
yeti altındaki kimsenin gelirine göre sulh mahkemesi tarafından takdir olunur.
                            İKİNCİ FASIL
                         Kayyımın vazifeleri
    (A) KAYYIMLIĞIN MAHİYETİ:

    Madde 401 - Menfaatleri için kendilerine bir kayyım tayin edilen kimseler,
kanuni müşavirin iştirakine dair olan hükümlere halel gelmemek üzere medeni hak-
larını, kullanmak salahiyetini muhafaza eder.
    Kayyımlığın müddeti ve kayyıma verilecek ücret miktarı; sulh mahkemesince
tayin olunur.
    (B) KAYYIMLIĞIN MEVZUU:
    I. Hususi kayyımlık:

    Madde 402 - Muayyen bir iş için tayin edilen kayyım, o işi sulh mahkemesi-
nin talimatı dairesinde ifa eder.
    II. Malların İdaresi :

    Madde 403 - Malların nezaretine veya idaresine memur edilen kayyım, ancak
iktiza eden idari ve tahaffuzi tasarruflerde bulunabilir.
    Kayyımın diğer tedbirlere tevessül edebilmesi temsil edilen kimsenin muva-
fakatine ve muvafakat itasına ehil değil ise sulh mahkemesinin müsaadesine bağ-
lıdır.
                              ÜÇÜNCÜ FASIL
                  Vesayet dairelerinin müdahale hakları
    (A) ŞİKAYET:

    Madde 404 - Temyiz kudretini haiz olan, vesayet altındaki kimse ve herhangi
bir alakadar, vasinin tasarrufu aleyhine, sulh mahkemesine şikayet edebilir.
    Sulh mahkemesinin kararına karşı tebliğden itibaren on gün içinde mahkemei
asliyeye itiraz edilebilir.
    (B) İZİN:
    I. Sulh mahkemesi tarafından:

    Madde 405 - Aşağıdaki hususlarda sulh mahkemesinin izni lazımdır:
    1 - Gayrimenkulün alım satımı ve terhini ve sair ayni bir hak tesisi.
    2 - Alelade işletme ve idare ihtiyaçları haricinde menkulatın alım satımı.
    3 - Alelade idare ihtiyaçları haricinde inşaat.
    4 - ÖdÜnç verme ve alma.
    5 - Kambiyo taahhütleri altına girmek.
    6 - Bir seneden fazla müddetle arazi ve üç seneden veya ondan fazla
        müddetle akar icar ve isticarı.
    7 - Vesayet altında bulunan kimsenin bir sanat veya meslek ile iştigaline
        müsaade.
    8 - Vasi tarafından heman yapılması lazımgelen muvakkat tedbirler müstesna
        olmak üzere husumet, sulh, tahkim ve konkordato akdi.
    9 - Evlenme mukavelesi akdi ve miras taksimi.
    10 - Borç ödemekten aciz beyanı.
    11 - Vesayet altında bulunan kimsenin hayatı üzerine sigorta akdi.
    12 - Çıraklık mukavelesi akdi.
    13 - Vesayet altındaki kimsenin bir terbiye veya muavenet müessesesine
         konulması.
    14 - Vesayet altında bulunan kimseye yeni bir ikametgah ittihazı.
    II. Mahkemei asliye tarafından:

    Madde 406 - Aşağıdaki hususlarda sulh mahkemesinin kararı alındıktan sonra
mahkemei asliyenin dahi müsaadesi lazımdır:
    1 - Vesayet altındaki kimsenin evlatlık olması veya başka birini evlat
        edinmesi.
    2 - Vatandaşlık hakkını iktisap veya ondan feragat.
    3 - İktisadi bir teşebbüsün iktisabı veya tasfiyesi ve vesayet altındaki
        kimsenin şahsi mesuliyetini veya mühim bir sermaye tahsisini icabettiren
        bir şirkete girmesi.
    4 - Kaydıhayat ile maaş veya irat itasına veya kaydıhayat ile infaka dair
        mukaveleler akdi.
    5 - Miras kabul veya reddi veya bir miras mukavelesi akdi.
    6 - Küçüğün mezun kılınması.
    7 - Vasi ile vesayet altında bulunan kimse arasında akdolunan mukavelelerin
        tasdikı.
    (C) RAPOR VE HESAPLARIN TETKİKİ:

    Madde 407- Sulh Mahkemesi, Vasinin muayyen zamanlarda verdiği rapor ve he-
sapları tetkik ve lüzum görürse ikmal ve tashihini emir eder.
    Sulh Mahkemesi, rapor ve hesapları kabul veya ret ve icabında vesayet altın-
daki kimsenin menfaatinin iktiza ettiği tedbirleri ittihaz eyler.
    (D) İZNİN BULUNMAMASI:

    Madde 408- Sulh Mahkemesinin kanunen muktazi müsaadesi alınmadan yapılan
tasarrufun vesayet altındaki kimseye karşı hükmü; böyle bir kimsenin, vasisinin
muvafakati olmaksızın yaptığı tasarrufun hükmü gibidir.
                               DÖRDÜNCÜ FASIL
                         Vesayet uzuvlarının mesuliyeti
    (A) UMUMİYET İTİBARİYLE :
    I.  Vasi :
    II. Vesayet idarelerinin mesuliyeti :

    Madde 409 - Vasi ve vesayet daireleri, vazifelerinin ifasında müdebbir bir
müdür gibi hareketle mükelleftirler ve kasit veya ihmal ile sebebiyet verdikleri
zararlardan mes`uldürler.
    III. Hazinenin mesuliyeti :

    Madde 410 - Vasi veya vesayet daireleri tarafından ödenemeyen zararları ha-
zine, tazmin eder.
    (B) MESULİYET ŞARTLARI:
    I. Azalar arasında :

    Madde 411 - Vesayet dairelerinin mesul olan herbir azası, kusurundan müte-
vellit olmadığını ispat etmedikçe, vaki zararı tazmin ile mükellef ve herbiri
hissesiyle mesuldür.
    II. Muhtelif vesayet uzuvları arasında :

    Madde 412 - Vasi ve sulh hakimi, zararı tazminden birlikte mesul oldukları
takdirde sulh hakimi vasinin ödeyemediği zarar miktarını tazmin ile mükelleftir.
    Mahkemei asliye heyeti, sulh hakimi ile birlikte mesul oldukları surette
sulh hakiminin ödeyemediği zarar miktarını tazmin ile mükelleftirler. Hileden
tevellüt eden bir zararı tazmin ile mükellef olan kimseler doğrudan doğruya ve
müteselsilen mesuldür.
    (C) MESULİYET DAVASININ MERCİİ RÜYETİ :

    Madde 413- Vasi ve vesayet dairelerinin azası ile hazine aleyhindeki tazmi-
nat davaları alelade zarar ve ziyan davalarını rüyet eden mahkemede ikame olunur
ve mahkemei asliye heyetinin alakadar oldukları tazminat davaları en yakın diğer
bir mahkemei asliyeye gönderilir. Bu mesuliyet davasının rüyeti, idari makamlar-
ca tahkikatı evveliye icrasına mütevakkıf değildir.
                               ON İKİNCİ BAP
                              Vesayetin hitamı
                               BİRİNCİ FASIL
                     Küçüklük ve hacır hallerinin hitamı
    (A) KÜÇÜKLER HAKKINDA :

    Madde 414- Küçük üzerindeki vesayet, rüşt veya hakimin rüşt kararı ile niha-
yet bulur. Mahkemei asliye, rüşde karar verir iken vesayetin hitamı gününü tes-
bit ve kararını resmen ilan eder.
    (B) MAHKÜMLAR HAKKINDA :

    Madde 415 - Hürriyeti salip bir cezaya mahküm olan kimse üzerindeki vesayet,
hapsin hitamiyle nihayet bulur. Muvakkaten veya bir şart ile serbest bırakılmış
olan mahpus vesayet altında kalır.
    (C) DİĞER VESAYETE TABİ KİMSELER HAKKINDA :
    I. Vesayetin ref`i şartları :

    Madde 416 - Sair eşhas üzerindeki vesayet, mahkemei asliye tarafından ref
ile nihayet bulur. Hacir sebebi zail olunca mahkemei asliye hacri ref ile mükel-
leftir.
    Mahcur ile alakadarlardan herbiri, hacrin refini talep edebilir.
    II. Usul :
    1 - İlan :

    Madde 417 - Hacir ilan edilmiş ise ref`i dahi ilan olunur. Medeni hakları
kullanmak salahiyetinin avdeti, bu ilanın icrasına mütevakkıf değildir.
    2 - Akıl hastalığı halinde :

    Madde 418 - Akıl hastalığından veya akıl zaifliğinden dolayı verilmiş olan
hacir kararının ref`i, hacir için bir sebep kalmadığını mübeyyin ehlivukuf rapo-
runa mütevakkıftır.
    3 - İsraf, ayyaşlık, suiidare halinde:

    Madde 419 - İsraf, ayyaşlık, suihal veya sui idare sebebiyle mahcur olan
kimseler hacir altına alınmasını mucip fiilden dolayı en aşağı bir sene içinde
bir güna şikayete meydan vermemiş ise bu baptaki hacrin ref`ini talebedebilir.
    4 - İhtiyari hacir halinde :

    Madde 420 - Vesayet altındaki kimsenin kendi istidası üzerine verilmiş olan
hacir kararı, ancak bu hacre esas olan sebebin zevaliyle ref olunabilir.
    (D) KAYYIMIN VESAYETİ :
    I. Mutlak surette hitam :

   Madde 421 - Kayyımın vesayeti, tayin edilmiş olduğu işlerin hitamiyle nihayet
bulur.
    Bir malın idaresine müteallik vesayet, kayyımın tayinini mucip sebebin zeva-
liyle ve kayyımın vazifesinden affiyle nihayet bulur. Kanuni müşavire mahsus ve-
sayet, mahkemei asliyenin karariyle nihayet bulur. Mahcuriyetin ref`i hakkındaki
kaideler burada da caridir.
    II. İlan :

    Madde 422 - Kayyımın tayini ilan edilmiş bulunduğu veya sulh hakimi muvafık
gördüğü takdirde bu baptaki vesayetin hitamı resmen ilan olunur.
                                İKİNCİ FASIL
                            Vasilik sıfatının zevali
    (A) MEDENİ HAKLARI KULLANMAK SALAHİYETİNİN ZIYAI VE VEFAT:

    Madde 423 - Vasilik sıfatı, vasinin vefatı veya medeni haklarını kullanmak-
tan mahrumiyeti ile hitam bulur.
    (B) VESAYET MÜDDETİNİN TEMDİT EDİLMEMESİ:
    I. Tayin devresinin hitamı:

    Madde 424 - Vasilik sıfatı, temdit edilmediği takdirde; müddetin bitmesiyle
hitam bulur.
    II. Ehliyetsizlik veya mazeret:

    Madde 425 - Vasi, ehliyete mani veya vasilikle telifi gayri kabil bir sebe-
bin hudusunda, istifa ile mükelleftir. Kanuni bir itizar sebebi tahaddüs etse
bile, fevkalade bir hal olmadıkça vasi, müddetinin hitamından evvel istifa ede-
mez.
    III. İdareye devam :

    Madde 426 - Vasi, halefi işe başlayıncaya kadar zaruri olan idari tasarruf-
ları ifa ile mükelleftir.
    (C) AZİL :
    I. Sebepleri :

    Madde 427 - Vasinin, vasiliğe gayri layık bir hali anlaşılır veya vazifesini
ifada sui istimali veya fahiş bir ihmali görülürse mahkemei asliye tarafından
azlolunur. Borcunu ödemekten aciz kalan vasi hakkında da hüküm böyledir. Sulh
hakimi, vesayet altındaki kimsenin menfaatlerini tehlikede gördüğü anda; vazife-
sini gereği gibi ifa edemiyen vasinin başka bir kusuru olmasa bile, vazifesine
nihayet verebilir.
    II. Azil usulü :
    1 - İstida üzerine ve resen:

    Madde 428 - Temyiz kudretini haiz vesayet altındaki kimse ve alakadarlardan
her biri, vasinin azlini talebedebilirler.
    Azli mucip bir sebebin vücuduna diğer bir suretle muttali olan sulh hakimi
vasiyi azle tevessül ile mükelleftir.
    2 - Tahkikat ve inzibati selahiyet:

    Madde 429 - Mahkemei asliye, ancak tahkikat icrasından ve vasiyi istimadan
sonra azle karar verebilir. Hafif yolsuzluklarda, sulh mahkemesi vasiye sadece
azline tevessül olunacağını ihtar ve onu nihayet yirmi beş lira cezayi nakdiye
mahküm edebilir.
    3 - Muvakkat tedbirler:

    Madde 430 - Teahhürde tehlike varsa sulh mahkemesi, vasiye muvakkaten işten
el çektirebilir; icabında tevkif ve mallarını haciz ettirebilir.
    4 - Sair tedbirler :

    Madde 431 - Sulh mahkemesi, azle tevessül ve inzibati cezadan maada, vesayet
altındaki kimsenin menfaatı için muktazi tedbirleri de ittihaz ile mükelleftir.
    5 - Şikayet :

    Madde 432 - Sulh mahkemesinin kararı aleyhinde, mahkemei asliyeye itiraz
olunabilir.
                             ÜÇÜNCÜ FASIL
                Vesayetin hitamı üzerine terettüp eden hükümler
    (A) HESABI KATİ VE MALLARIN TESLİMİ :

    Madde 433 - Vesayeti hitam bulan vasi; idaresine ait raporu ve hesabı katiyi
sulh hakimine tevdie ve malları, vesayet altındaki kimsenin veya mirasçılarının
yahut yeni vasinin emrine amade bulundurmağa mecburdur.
    (B) RAPOR VE HESABIN TETKİKİ :

    Madde 434 - Bu raporla hesabı kati, muayyen zamanlarda verilen raporlar ve
hesaplar hakkındaki usule göre sulh hakimi tarafından tetkik ve tasdik edilir.
    (C) VASİNİN VESAYETİNE HİTAM VERİLMESİ :

    Madde 435 - Raporla hesabı kati tasdik olunduktan ve vesayet altındaki kimse
veya mirasçıları yahut yeni vasi mallara vazıyed ettikten sonra sulh mahkemesi
vasinin vazifesine hitam verir. Hesabı kati; vesayet altındaki kimsenin mirasçı-
larına veya yeni vasiye mesuliyet davası hakkındaki hükümlere nazarı dikkatleri
celbolunarak tebliğ edilir.
    Bu tebliğ ile beraber vasinin vazifesine hitam verildiğine veya hesabı kati-
nin kabul edildiğine dair ittihaz olunan kararda, bildirilir.
    (D) MESULİYET DAVASI :
    I. Adi müruru zaman :

    Madde 436 - Vasinin mesuliyetine veya vesayet daireleri azasının doğrudan
doğruya mesuliyetlerine müteallik davalarda müruru zaman müddeti hesabı katinin
tevdiinden itibaren bir senedir.
    Doğrudan doğruya tazmin ile mükellef olmayıp da yalnız zararın ödenemiyen
miktariyle mesul olan vesayet daireleri azası ve hazine aleyhindeki davaların
müruru zamanı, birinci derecede mesul olanların zararı ödiyemiyecekleri tahakkuk
ettiği tarihten itibaren bir senedir.
    Vesayet altındaki kimse, vesayetten kurtulmadıkça vesayet daireleri azası
ile Hazine aleyhinde, müruru zaman ceryan etmez.
    II. Fevkalade müruru zaman :

    Madde 437- Hesap sehvine müteallik yahut adi müruru zaman müddetinin iptida-
rından mukaddem bilinmesi mümkün olmıyan bir sebebe müstenit mesuliyet davaları,
davaya sebebiyet veren hadisenin meydana çıktığı günden itibaren, bir sene mürur
ettikten sonra, istima olunmaz. Her halde adi müruru zamanın iptidasından itiba-
ren on sene sonra dava hakkı sakıt olur. Cürümden madut bir fiilden
dolayı ikame olunacak mesuliyet davasında, eğer hukuku umumiye davasının müruru
zaman müddeti hukuku şahsiye davasındaki müddetten fazla ise; müruru zaman huku-
ku umumiye davası müddetine tabidir.
    (H)   VESAYET ALTINDAKİ KİMSENİN İMTİYAZI:

    Madde 438 - Vesayet altındaki kimsenin, vasi veya vesayet daireleri azası
zimmetindeki alacağı, imtiyazlı alacaktır.
                                 ÜÇÜNCÜ KİTAP
                                    Miras
                                 BİRİNCİ KISIM
                                  Mirasçılar
                                 ON ÜÇÜNCÜ BAP
                                Kanuni mirasçılar
    (A) HISIMLAR :
    I.Füru :

    Madde 439 - Birinci derecede mirasçılar, müteveffanın füruudur.
    Çocuklar, müsavat üzere mirasçıdır.
    Mütevaffadan evvel vefat etmiş çocuklar, her tabakada halefiyet tarikiyle
mirasçı olan füruları tarafından temsil olunurlar.
    II. Baba ve ana :

    Madde 440 - Füruu olmıyan müteveffanın mirasçısı, baba ve anasıdır. Bunlar
müsavat üzere mirasçıdırlar.
    Müteveffadan evvel vefat etmiş olan baba ve ana, her tabakada halefiyat ta-
rikiyle mirasçı olan füruları tarafından temsil olunurlar. Bir tarafta hiç bir
mirasçı bulunmadığı takdirde bütün miras diğer tarafın mirasçılarına intikal
eder.
    III.  Büyük baba ve büyük ana :

    Madde 441 - Füruu, baba ve anası ve bunların füruu bulunmaksızın vefat eden
kimsenin mirasçısı, büyük baba ve büyük anasıdır. Bunlar, müsavat üzere mirasçı-
dırlar.
    (Değişik:14/11/1990 - 3678/8 md.) Miras bırakandan evvel vefat etmiş olan
büyükbaba ve büyükana, sağ kalan eş bulunmadığı takdirde, her tabakada halefiyet
yoluyla mirasçı olan füruları tarafından temsil olunur.
    Baba veya ana tarafından olan büyük baba veya büyük anadan biri, füruu ol-
maksızın vefat ettiği halde hissesi aynı taraftaki mirasçılara intikal eder.
    Baba veya ana tarafından olan büyük baba ve büyük ana, füru bırakmaksızın
vefat ettikleri halde; bütün miras, diğer taraftaki mirasçılara intikal eder.
    IV. Büyük baba ve büyük ananın baba anaları :

    Madde 442 -(Mülga : 14/11/1990 - 3678/31 md.)
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    V.  Sahih olmayan nesepte miras :

    Madde 443 - (Değişik:14/11/1990 - 3678/9 md.)
    Nesebi sahih olmayan hısımlar, nesebi sahih hısımlar gibi mirasçılık hakkını
haizdir.(1)
    (B) SAĞ KALAN EŞ: (2)
    I.   Hakkı :

    Madde 444 - (Değişik: 14/11/1990 - 3678/10 md.)
    Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu mirasçılara göre miras bırakana aşağıdaki
oranlarda mirasçı olur.
    1.  Miras bırakanın füruu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
    2.  Miras bırakanın ana ve baba veya bunların füruu ile birlikte mirasçı
olursa mirasın yarısı,
    3.  Miras bırakanın büyükbaba veya büyükanaları ile birlikte mirasçı olursa
mirasın dörtte üçü,
    Bunlar da yoksa mirasın tümü eşe kalır.
    Sağ kalan eşin büyükbaba ve büyükanalarla birlikte mirasçı olması durumunda;
baba veya ana tarafından olan büyükbaba veya büyükanadan biri vefat etmiş ise
hissesi aynı taraftaki büyükbaba veya büyükanaya, bir taraftaki büyükbaba ve bü-
yükananın vefat etmiş olması halinde ise bunların hissesi diğer tarafa intikal
eder.
    II. İntifa hakkının irada tahvili ve teminat:

    Madde 445 - (Mülga : 14/11/1990 - 3678/31 md.)
    III.  Diğer mirasçılara teminat itası :

    Madde 446 - (Mülga: 14/11/1990 - 3678/31 md.)
    (C) EVLATLIĞA ALINAN ÇOCUK:

    Madde 447 - Evlatlık ve füruu, kendisini evlat edinen kimseye; nesebi sahih
füruu gibi mirasçı olurlar.
    Evlat edinen bir kimse ve hısımları, evlatlığa mirasçı olmazlar.
    (D)   HAZİNE:

    Madde 448 - (Değişik: 14/11/1990 - 3678/11 md.)
    Mirasçı bırakmaksızın vefat eden kimsenin mirası Devlete intikal eder.
                               ON DÖRDÜNCÜ BAP
                            Ölüme bağlı tasarruflar
                                BİRİNCİ FASIL
                              Tasarrufa ehliyet
    (A)   VESAYET İLE :

    Madde 449 - On beş yaşını bitiren ve temyiz kudretini haiz olan kimse, kanu-
nun tayin ettiği hudut ve şekiller dahilinde, vasiyet tarikiyle mallarında ta-
sarruf edebilir.
    (B) MİRAS MUKAVELESİ :

    Madde 450 - Miras mukavelesi, yapabilmek için, yapanın reşit olması şarttır.
----------------------
(1) Bu madenin bazı hükümleri daha evvel Anayasa Mahkemesinin 11/9/1987 tarih
    ve E.1987/1,K.1987/18 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olup yapılan son
    değişiklik metne işlenmiştir.
(2) Bu madde başlığı, 14/11/1990 tarih ve 3678 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle
    değiştirilmiş olup metne işlenmiştir.
    (C)   BATIL TASARRUFLAR :

    Madde 451 - Hata, hile, tehdit veya cebir tesiri altında yapılan ölüme
bağlı tasarruflar batıldır. Şu kadar ki bu tasarrufları yapan kimse hataya
veya hileye vakıf olduğu, yahut tehdit veya cebrin tesirinden kurtulduğu
tarihten itibaren bir sene içinde rücu etmediği takdirde mezkür tasarruflar,
sahih addolunur.
    Tasarrufu yapan kimse, şahsı veya şey`i tayin ederken açık bir hataya
düşmüş ise kendisinin hakiki arzusunu katiyetle tayin mümkün olduğu takdirde;
hatalı tasarruf, bu arzuya göre tashih olunur.
                           İKİNCİ FASIL
                           Tasarruf nisabı
    (A) TASARRUF NİSABI :
    I. Şümulü :

    Madde 452 - Füruu, baba ve anası, erkek ve kız kardeşi yahut karısı veya
kocası sağ iken vefat eden murisin ölüme bağlı tasarrufları, bu kimselerin
mahfuz hisseleri miktarından fazla olan mallarında muteberdir.
    Bu mirasçılardan kimse bulunmazsa, muris, bütün mirasta tasarruf edebilir.
    II. Mahfuz hisse :

    Madde 453 - (Değişik: 14/11/1990 - 3678/12 md.)
    Mahfuz hisse aşağıdaki miktarlardan ibarettir.
    1. Füru için kanuni miras hakkının dörtte üçü,
    2. Ana ve babadan her biri için kanuni miras hakkının yarısı,
    3. Kardeşlerden herbiri için kanuni miras hakkının dörtte biri,
    4. Sağ kalan eş için, füruu ile birlikte mirasçı olması halinde kanuni
miras hakkının tümü, diğer hallerde kanuni miras hakkının yarısı.
    Gelirinin yarısından fazlası kamu görevi niteliğindeki işlerin yapımına
bırakılarak vakıf kurulmasında mahfuz hisse, yukarıda gösterilen hisselerin üçte
iki oranındadır.
    Genel ve katma bütçeye dahil kurum ve kuruluşlarla, il özel idarelerine,
belediyelere, Kanunla kurulan fonlara, kamu yararına çalışan derneklere ve
gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğinde işlere harcayan vakıflara
yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve hibelerde yukarıdaki fıkra hükümleri
uygulanır.
    III. Tasarruf nisabının hesabı :
    1- Borçların tenzili :

    Madde 454 - Tasarruf nisabı, terekenin vefat günündeki haline göre hesap
olunur.
    Müteveffanın borçları, cenaze masrafı, terekeyi mühürlemek ve defter
tutma masrafları, müteveffa ile bir arada yaşayan kimselerin bir aylık iaşe
masrafı; terekeden tenzil olunur.
    2 - Ölüme bağlı olmayan teberrular :

    Madde 455 - Müteveffanın ölüme bağlı olmayarak vakı tenkısa tabi
teberruları, tasarruf nisabının hesabı için, terekeye zam olunur.
    3 - Ölüme karşı sigortalar:

    Madde 456 - Müteveffa tarafından, vefatı halinde tediye edilmek üzere
kendi namına ve üçüncü şahıs lehine akdedilen veya kendi namına akdedilip te
hayat-
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
ta vaki veya ölüme bağlı bir tasarruf ile bir üçüncü şahıs lehine devir yahut
müteveffanın hayatında ıvazsız ahara temlik olunan sigortalar ancak vefat
anındaki iştira kıymetleri ile terekeye dahil olur.
    (B) MİRAS HAKKINDAN İSKAT :
    I. Sebepleri :

    Madde 457 - Aşağıdaki hallerde mahfuz hisseli mirasçılar, murisin ölüme
bağlı tasarrufu ile mirastan iskat edilebilir:
    1 - Murisine veya yakınlarından birine karşı ağır bir cürüm ika ederse.
    2 - Murisine veya ailesine karşı kanunen mükellef olduğu vazifeleri ifada
büyük bir kusur irtikap eylerse.
    II - Hükümleri :

    Madde 458 - Miras hakkından iskat olunan kimse, terekeden hisse talep
edemiyeceği gibi tenkis davası dahi açamaz. Müteveffa tarafından diğer suretle
tasarruf vaki olmamış ise; iskat edilen kimse, müteveffadan evvel ölmüş gibi,
hissesi müteveffanın kanuni mirasçıları arasında taksim olunur. Miras hakkından
iskat edilen kimsenin füruları o kimse müteveffadan evvel ölmüş gibi mahfuz
hisselerini isteyebilirler.
    III. Beyyine Külfeti :

    Madde 459 - Miras hakkından iskatın muteber olması için müteveffa
tarafından iskatı amir olan tasarrufta, sebebin beyan edilmiş olması lazımdır.
    İskat edilen kimse tarafından itiraz vukuunda bu beyanın doğruluğunu ispat
külfetini, iskattan müstefit olan mirasçıya veya lehine vasiyet yapılan kimseye
aittir. Bu beyyine, ikame edilememiş veya iskatın sebebi beyan olunmamış ise
müteveffanın arzuları, iskatın sebebi hakkında aşikar bir hatanın neticesi
olmadıkça; tasarruf nisabı miktarında infaz olunur.
    IV.  Acz sebebi ile miras hakkından iskat  :

    Madde 460 - Müteveffa, borcunu, ödeyecek malı bulunmadığı icra vesikasiyle
tahakkuk eden füruundan her hangi birini, mahfuz hissesinin yarısından mahrum
edebilir. Ancak müteveffanın, bu yarıyı, iskat edilen füruunun doğmuş ve
doğacak çocuklarına tahsis etmesi şarttır. Miras açıldığı zaman icra
vesikasının hükmü mürtefi olmuş yahut böyle bir vesika olup ta ihtiva ettiği
borcun miktarı miras hakkının yarısından fazla bulunmamış ise mahrum edilenin
talebi ile; iskat, keenlemyekün olur.
                                 ÜÇÜNCÜ FASIL :
                   Ölüme bağlı tasarrufun muhtelif suretleri
    (A) UMUMİYETLE TASARRUF :

    Madde 461 - Vasiyet veya miras mukavelesi, tasarruf nisabı dahilinde
müteveffanın malik olduğu şeyin tamamını veya bir kısmını ihtiva edebilir.
    (B)  MÜKELLEFİYETLER, ŞARTLAR :

    Madde 462 - Muris vasiyetinde veya miras mukavelenamesinde bazı
mükellefiyetler ve şartlar koyabilir. Miras mukavelenamesinin veya vasiyetin
infazından itibaren alakadarlardan her biri bu mükellefiyetlerin ve şartların
icrasını isteyebilir.
    Kanuna yahut adabı umumiyeye mugayir şart ve mükellefiyetleri ihtiva eden
tasarruf, batıldır. Faydasız veya yalnız başkalarını iz`aç için kullanılan
şartlar ve mükellefiyetler lağıvdır.
    (C) MİRASÇI NASBI :

    Madde 463 - Muris, terekenin tamamı yahut şayi bir cüzü için bir veya bir
kaç kimseleri mirasçı nasbedebilir. Terekenin tamamı veya şayi bir cüzünü almak
üzere bir şahsı tayin eden her tasarruf, mirasçı nasbı hükmündedir.
    (D)  MUAYYEN BİR MALDA TASARRUF :
    I. Mevzuu :

    Madde 464 - Bir kimse, ölüme bağlı bir tasarrufla, diğer kimseye; mirasçı
nasbını tazammun etmeyen muayyen teberrularda bulunabilir. Tasarrufu yapan
kimse, muayyen bir malını yahut terekesinin tamamen veya kısmen intifa hakkını
vasiyet edebildiği gibi malların kıymeti üzerinden bir üçüncü şahıs lehine bir
şey verilmesini veya yapılmasını yahut o şahsın bir borçtan tahlisini mirasçıya
veya lehine vasiyet yapılana tahmil edebilir. Bu suretle muayyen olan mala
mütaallik bir vasiyeti ifa mükellefiyeti kendisine tahmil edilen mirasçı veya
lehine vasiyet yapılan kimse, o mal terekede zuhur etmediği takdirde;
tasarruftan hilafı anlaşılmadıkça, mükellefiyetten beri olur.
    II. Teslim :

    Madde 465 - Vasiyet olunan mal, hasar ve zevaidiyle ve gayrin hakkiyle
meşgul veya ondan hali olarak, mirasın açıldığı gün ne halde ise o suretle
teslim olunur.
    Vasiyet olunan malı ifa ile mükellef olan kimse, mirasın açıldığı günden
itibaren vukubulan sarfiyat ve hasarat için başkasının işlerini görene ait hak
ve borçları haizdir.
    III.  Tenkis :

    Madde 466 - Tereke mevcudunu veya vasiyeti ifa ile mükellef kimseye edilen
teberru miktarını veya tasarruf nisabını tecavüz eden vasiyetlerin mütenasiben
tenkisi talep olunabilir.
    Vasiyeti ifa mükellefiyeti kendisine tahmil edilen kimse, mirasçılığı veya
lehine vakı teberruu ret yahut müteveffadan evvel vefat veya mahrumiyetine karar
sudur etse bile, vasiyet tenfiz olunur. Kanuni veya mansup mirasçı, mirası
reddetmiş olsa bile kendi lehine vasiyet edilen şeyi talep edebilir.
    (H)  ALELADE İKAME :

    Madde 467 - Tasarrufu yapan kimse mirasçı veya lehine vasiyet yapılan
kimsenin kendisinden evvel vefatı veya bunlardan biri tarafından ret vukuu
halinde miras yahut vasiyet olunan muayyen mal kendilerine intikal etmek üzere
bir veya bir kaç şahıs tayin edebilir.
    (V)  FEVKALADE İKAME:
    I. Namzet tayini  :

    Madde 468 - Tasarrufu yapan kimse nasbettiği mirasçıya, mirası bir üçüncü
şahsa nakletmek mükellefiyetini tahmil edebilir. Bu üçüncü şahsa, namzet denir.
Tasarrufu yapan kimse, aynı mükellefiyeti namzede tahmil edemez.
    Bu kaideler, muayyen mal vasıyetinde dahi caridir.
    II. Namzede intikal :

    Madde 469 - Tasarrufta, hilafına sarahat bulunmadıkça; miras naklile
mükellef mirasçının vefatiyle, namzede intikal eder. Tasarrufta bir müddet
tayin edilip te nakil mükellefiyeti olan mirasçı müddetin hitamından evvel
vefat ederse; miras teminat vermek şartiyle mirasçılarına intikal eder. Her
hangi sebepten dolayı mirasın namzede intikali mümkün olmadığı takdirde
mükellefin mirasçıları, kati surette mirasa sahip olur.
    III. Teminat :

    Madde 470 - Nakil ile mükellef mirasçıya intikal eden mirasın, mahkemei
asliye tarafından, defteri yapılır. Tasarrufta, hilafına sarahat bulunmadığı
takdirde; tarafından teminat verilmedikçe, miras mükellefe teslim edilmez.
Nakli lazım gelen miras meyanında gayri menkul bulunduğu takdirde, bunun tapu
sicilindeki kaydine nakil mükellefiyetinin şerh verilmesi teminat yerine geçer.
Nakil ile mükellef mirasçı teminat göstermediği yahut namzedin hukukunu
tehlikeye koyacak tasarruflarda bulunduğu takdirde mirasın idaresi doğrudan
doğruya mahkemei asliyece temin edilir.
    IV. Fevkalade ikamenin hükümleri :
    1 - Nakil mükellefiyeti hakkında :

    Madde 471 - Nakil ile mükellef mirasçı, her hangi mansup bir mirasçı gibi,
mirası iktisap eder.
    Namzet de, nakil ile ona malik olur.
    2 - Namzet hakkında :

    Madde 472 - Namzet, teslim için muayyen zamanın hululünde hayatta
bulunduğu takdirde; nakil ile mükellef olanın yerine geçer. Namzet, daha evvel
vefat etmiş olursa tasarrufta hilafına şart olmadıkça; nakli lazımgelen
malları, nakil ile mükellef mirasçı sureti katiyede iktisap eder. Nakil ile
mükellef mirasçının tasarrufu yapan kimseden evvel vefatı yahut mirası reddi
veya mirastan mahrumiyeti halinde mallar doğrudan doğruya namzede intikal eder.
    (Z)  VAKIF :

    Madde 473 - Tasarruf nisabının tamamı yahut bir kısmı vakıf olunabilir.
    (H)  MİRAS MUKAVELELERİ :
    I. Mirasçı nasbı ve muayyen bir şeyi vasiyet :

    Madde 474 - Bir kimse, yaptığı miras mukavelesiyle mirasını veya muayyen
bir malını, mukavele yaptığı kimseye veya başkasına bırakmağı tahhüt edebilir.
O kimse mallarında eskisi gibi tasarruf eder. Şukadar ki miras mukavelesinden
münbais taahhüdatiyle telifi kabil olmıyan teberrua ve ölüme bağlı tasarrufa
itiraz olunabilir.
    II. Feragat mukavelesi :
    1 - Şumulü :

    Madde 475 - Bir kimse, mirasçılarından biri ile ıvazlı veya ıvazsız,
mirasçılıktan feragat mukavelesi yapabilir. Bu suretle Feragat eden kimse,
mirasçı sıfatını zayi eder.
    Feragat mukavelesi ıvazlı olduğu takdirde hilafı şart edilmedikçe feragat
eden kimsenin füruuna da müessir olur.
    2 - Feragatın hükümsüzlüğü:

    Madde 476 - Mukavelede feragat eden, kimse yerine nasp edilen mirasçının
her hangi bir sebeple mirasçılığı zail olursa; feragat keenlemyekün olur. Şahıs
tayin etmeksizin alelıtlak diğer mirasçılar lehine yapılan feragat ancak en ya-
kın asıl müşterekin füruuna hamlolunup daha uzak mirasçılara asla şamil olmaz.
    3 - Terekedeki alacaklıların hakkı:

    Madde 477 - Tereke açıldığı zamanda borcu mevcudundan ziyade olupta mirasçı-
lar tarafından tediye edilmediği takdirde feragat eden kimse ve mirasçıları fe-
ragat mukavelesi mucibince muteveffadan, vefatından evvelki son beş sene zarfın-
da  almış oldukları ıvazdan veya onun hasılatından elyevm yedlerinde bulunan
miktar nispetinde alacaklılara karşı mesuldürler.
                                 DÖRDÜNCÜ FASIL
                      Ölüme bağlı tasarrufların şekilleri
    (A) VASİYET:
    I.  Vasiyetin şekilleri:
    1 - Umumiyet itibariyle:

    Madde 478 - Vasiyet, resmi senet ile veya vasiyet eden kimsenin el yazısiy-
le yapılabileceği gibi şifahen dahi yapılabilir.
    2 - Resmi vasiyet:
    a)  Tanzimi:

    Madde 479 - Resmi vasiyet senedi; iki şahit huzurunda sulh hakimi katibiadil
yahut kanunen bu husus ile tavzif edilen memur tarafından tanzim edilir.
    b)  Takrir ve tanzimde memurun vazifesi:

    Madde 480 - Vasiyet eden kimse, arzularını resmi memura takrir edip onun ta-
rafından yazıldıktan veya yazdırıldıktan sonra okuması için kendisine verilir.
Vasiyetname, vasiyet eden kimse tarafından kıraet ve imza olunduktan sonra resmi
memur tarafından, tarihi yazılarak imzalanır.
    c)  İşhat ve şahitlerin vazifesi :

    Madde 481 - Vasiyetnameye tarih ve imza konulunca vasiyet eden kimse, vasi-
yetnameyi okuduğunu ve vasiyetnamenin son arzularını muhtevi olduğunu resmi me-
mur huzurunda iki şahide beyan eder. Şahitler; bu beyanatın huzurlarında vukuuna
ve o kimseyi tasarrufa ehil gördüklerine dair vasiyetname altına verecekleri
şerhi imza ederler.
    Vasiyet eden kimse, vasiyetname münderecatını şahitlere bildirmiyebilir.
    d)  Okuyup yazamıyan vasiyetçi:

    Madde 482 - Vasiyet eden kimse vasiyetnameyi okuyamaz ve imza edemez ise
resmi memur şahitler huzurunda vasiyetnameyi kendisine okur.
    Vasiyetçi vasiyetnamenin son arzularını muhtevi olduğunu beyan eyler. Bu
takdirde şahitler vasiyetçinin beyanatı, huzurlarında vakı olduğuna ve onu ta-
sarrufa ehil gördüklerine dair şerh vermekle iktifa etmeyip vasiyetnamenin
kendi huzurlarında resmi memur tarafından vasiyetçiye okunduğunu dahi tahrir ve
imza ederler.
    h)  Vasiyetnameye  iştirak :

    Madde 483 - Medeni hakları kullanmak selahiyetini haiz olmıyanlar veya bir
ceza mahkemesince siyasi  ve medeni haklardan iskatına karar verilenler veya
okuma ve yazma bilmiyenlerle vasiyetçinin karı veya kocası, usul ve füruu, erkek
ve kızkardeşleri ve bu kimselerden her birinin karı ve kocası resmi bir memur
veya şahit sıfatı ile, vasiyetname tanzimine iştirak edemezler.
    v)  Vasiyetnamenin hıfzı:

    Madde 484 - Vasiyetnameyi tanzim eden sulh hakimi, katibi adil veya memur;
aslını veya musaddak suretini hıfzile mükelleftir.
    3 - El yazısı ile vasiyetname:

    Madde 485 - Vasiyetçinin, bizzat tanzim ettiği vasiyetname; baştan aşağı
kadar tanzim edildiği mahal, sene, ay ve gün dahi dahil olduğu halde bizzat
kendi el yazısiyle yazılmış ve imza edilmiş olmak lazımdır. Bu suretle tanzim
edilmiş olan vasiyetname açık veya kapalı olarak hıfzedilmek üzere sulh hakimi-
ne veya katibi adil veya memura tevdi olunur.
    4 - Şifahi şekil:
    a)  Son arzular:

    Madde 486 - Ölüm tehlikesi, münakalatın inkıtaı, bulaşık hastalık  harp
gibi fevkalade hallerden dolayı vasiyetçi resmi veya kendi el yazısiyle vasi-
yetname tanzim edemez ise; vasiyetini, şifahi tarzda yapabilir.
    Şifahi tarzda vasiyet, vasiyetçinin son arzularını iki şahide takrir ve tak-
riri veçhile bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları hususunu onlara tahmil
etmesinden ibarettir. Resmi vasiyetlere şahadet için mevzu ehliyet şartları,
işbu şahitler  hakkında da caridir.
    b)  Tesbit ve tevdi:

    Madde 487- Vasiyet, kendilerine takrir edilen şahitlerden biri takriri vakıı
ve mahalli ve vukuunu ve sene ve ay ve gün tarihlerini hemen yazıp imzalar ve
diğer şahide imzalattırır. Bu suretle yazılan vasiyetnameyi, şahitler ikisi bir-
likte oldukları halde vakit geçirmeksizin mahkemeye vererek; işbu vasiyetnamenin
vasiyete ehil gördükleri vasiyetçi tarafından kendilerine şifahen takrir edildi-
ğini ve takririn ahvali fevkaladede vuku bulduğunu hakim huzurunda beyan eder-
ler. Şahitler, vasiyetçinin takririni yazıp tevdi edecekleri yerde şifahen ve
yukarıdaki beyanlar şeklinde hakime arzederek bir zabıtname şeklinde dahi tesbit
ettirilebilir.
    Vasiyetçi, vazife başında bir asker ise mülazım rütbesinde veya daha büyük
rütbeli bir zabit, mahkeme makamına kaim olabilir.
    c)  Şifahi vasiyetin hükümsüzlüğü:

    Madde 488 - Vasiyetçi için vasiyetname tanzim etmek veya ettirmek imkanının
husulünden itibaren bir ay geçmiş olursa şifahi vasiyetin hükmü kalmaz.
    II. Rücu ve ilga:
    1 - Rücu:

    Madde 489 - Vasiyetçi vasiyet için kanunda muayyen şekillerden biri ile va-
siyetinden her zaman rücu edebilir. Rücu tamamen olduğu gibi kısmen de olabilir.
    2 - Vasiyetnamenin  zayi olması:

    Madde 490 - Vasiyetname kazaen veya diğer bir kimsenin kusuru ile zayi olur
ve münderecatının ayniyle ve tamamiyle tesbiti mümkün  olmazsa artık, vasiyete
itibar olunmaz. Tazminat talebi hakkı mahfuzdur.
    3 - Vasiyetlerin taaddüdü:

    Madde 491 - Muahhar tarihli vasiyet mukaddem  tarihli  vasiyetten sarahaten
rücuu ihtiva etmiyorsa sonraki vasiyetin hükümlerinden sarahaten  evvelkini
ikmal ve itmam etmiyenleri, evvelki vasiyet makamına kaim olurlar.Bir kimsenin
muayyen bir mal hakkındaki vasiyetinin sonradan yaptığı tasarrufla telifi ka-
bil olmazsa hükümsüz olur.
    (B) MİRAS  MUKAVELESİ:
    I. Şekli:

    Madde 492 - Miras mukavelesi, resmi vasiyet şeklinde tanzim edilmiş olma-
dıkça muteber değildir.
    Her iki taraf arzularını aynı zamanda resmi memura beyan ve tanzim olunan
mukavelenameyi memur muvacehesinde ve iki şahit huzurunda imza ederler.
    II. Fesih:
    1 - Sağ olanlar arasında:
    a)  Mukavele ile yahut vasiyetname şekliyle:

    Madde 493 - Miras mukavelesi, akitlerin tahriri mukavelesiyle her zaman
fesh olunabilir.
    Mukavele, mirasçı  nasbına veya muayyen bir şeyin vasiyetine dair olupta
mansup mirasçı veya lehine vasiyet yapılan kimse , tasarruf yapan kimseye karşı
mirastan mahrumiyeti mucip bir harekette bulunduğu takdirde o kimse, mukaveleyi
yalnız başına fesih edebilir. Bu fesih, vasiyetnameler için kanunen muayyen
olan şekillerden biriyle yapılır.
    b)  Diğer tarafın  feshi:

    Madde 494 - Bir miras  mukavelesi mucibince tasarrufu  yapan kimsenin ha-
yatında muayyen mal veya menfaat talebi salahiyetini haiz olan kimse, o mal
veya menfaat kendisine verilmediği veya temin edilmediği takdirde, borçlar
hakkındaki hükümlere tevfikan mukaveleyi feshedebilir.
    2 - Mirasçı veya lehine vasiyet yapılan kimsenin daha evvel vefatı:

    Madde 495 - Mirasçı veya lehine vasiyet yapılan kimsenin tasarrufu yapan
kimseden evvel vefatı halinde miras mukavelesi münfesih olur. Şu kadar ki
hilafına sarahat bulunmadıkça, müteveffanın mirasçıları, mükavelename mucibince
murislerinden almış olduğu ıvazdan veya hasılatından vefat zamanında yedinde
bulunan miktarı, o kimseden istiyebilirler.
    (C)  TASARRUF NİSABININ TAHDİDİ:

    Madde 496 - Vasiyet veya miras  mukavelesi ile yapılan teberrüler,
teberü edenin ölüme bağlı tasarruflarda bulunmak hususundaki serbestisi
sonradan tahdide uğramış olsa bile, fesih edilemeyip, yalnız tenkise tabidir.
                              BEŞİNCİ FASIL
                          Vasiyeti tenfiz memuru
    (A)  TENFİZ  MEMURUNUN TAYİNİ:

    Madde 497 - Vasiyetçi, son arzularını tenfiz için, medeni haklarını kullan-
mak salahiyetini haiz bir veya bir kaç kimseyi vasiyet tarikiyle memur
edebilir. Bu memur, kendisine tefviz edilen vazifeden doğrudan doğruya
haberdar edilir ve haberin vusulü tarihinden itibaren on beş gün içinde kabul
veya reddedebilir. Şu kadar ki sükütu kabul addolunur ve hizmeti mükabilinde
münasıp bir ücret taleb edebilir.
*
    (B) SALAHİYETİN ŞÜMULÜ:

    Madde 498 - Vasiyetçi tarafından hak ve vazifeleri tayin edilmemiş olan
tenfiz memuru , mirası resmen idareye memur kimsenin hak ve vazifelerini haiz
olur.
    Tenfiz memuru, müteveffanın arzusunu yerine getirmek ve hususiyle tereke-
yi idare, borçları tediye ve muayyen  bir mala mütaallik vasiyetleri icra ve
vasiyetçinin emirlerine veya kanuna göre terekeyi taksim ile mükelleftir.
Mütaaddit tenfiz memurları, bir akit ile tevkil edilen  müteaddit vekillerin
salahiyetine haizdirler.
                               ALTINCI FASIL
             Müteveffa tarafından yapılan tasarrufların iptal ve tenkisi
    (A)  İPTAL DAVASI:
    I. Ehliyetsizlik, kanuna veya adabı umumiyeye mugayeret:

    Madde 499 - Aşağıdaki hallerde, ölüme bağlı tasarruflar iptal olunabilir:
    1 - Tasarrufun, tasarruf anında ehliyeti haiz olmayan bir kimse tarafından
yapılması.
    2 - Hata ya hile veya tehdit yahut cebir tesiri ile yapılması.
    3 - Gerek doğrudan doğruya,gerek muhtevi olduğu şartlar itibariyle kanuna
muhalif veya ahlaka mugayir olması.
    İptal davası mirasçılardan biri tarafından ikame olunabileceği gibi lehine
vasiyet yapılan alakadarlar tarafından dahi ikame olunabilir.
    II. Şekil noksanı:

    Madde 500 - Şekle ait noksanı bulunan tasarruflar, iptal olunur.
    Şekle ait noksan, vasiyetnamenin tanzimine  iştirak edenlere veya aileleri
efradından birine teberru yapılmaktan ibaret ise, yalnız o teberru iptal
olunur.
    İptal davası, tasarrufa ehliyet hakkında tatbik olunan kaidelere tabidir.
    III.  Müruru zaman

    Madde 501 - İptal davası. müddeinin tasarrufa ve butlanın sebebine muttali
olduğu günden itibaren bir sene ve her halde vasiyetnamenin açılması tarihinden
itibaren beş sene geçmekle müruru zamana uğrar. Tasarrufun butlanı gerek kanu-
na muhalefet ve adabı umumiyeye mugayeretten gerek ademi ehliyetten neşet etsin;
sui niyet sahibi olan müddeaaleyhe karşı iptal davası, ancak otuz senenin geç-
mesiyle sakıt olur.
    Butlan, defi tarikiyle her zaman dermeyan olunabilir.
    (B)  TENKIS DAVASI:
    I. Şartları:
    1 - Umumi surette:

    Madde 502 - Mahfuz hisselerinin baliğ olduğu miktarı alamıyan mirasçılar,
tasarruf nisabını tecavüz eden teberruun tenkisini dava edebilirler.
    Müteveffanın, hilafını kasdettiği tasarruftan anlaşılmadıkça kanuni
mirasçıların hisselerine dair tasarrufta mevcut hükümler, alalade taksim
kaideleri gibi telakki olunur.
    2 - Mahfuz hisseli mirasçılar lehine teberrular:

    Madde 503 - Mahfuz  hisseli mütaaddit mirasçılara ölüme bağlı tasarruf tari-
kı ile yapılan ve tasarruf nisabını tecavüz eden teberrular, bu mirasçılardan
herbirine mahfuz hissesinden fazla düşen miktarlarla mütenasip olarak tenkise
tabidir.
                                                                               *
    3 - Bir mirasçının alacaklarının hakları:

    Madde 504 - Mahfuz hissesine tecavüz edilen mirasçıya ait tenkis davası;
iflas halinde masasına ve borcu ödemekten aczi takdirinde miras açıldığı zaman
acze dair icra vesikasını hamil bulunan alacaklılarına; alacakları nisbetinde
intikal eder. Bunlar tarafından ihtar edildiği halde mirasçı davayı ikame etme-
miş ise onun hakkında mer`i müddet zarfında kendi namlarına dava ikame edebilir-
ler.
    Miras hakkı iskat olunan mirasçı, iskata itiraz etmediği takdirde dahi hüküm
bu veçhiledir.
    II. Tenkısın hükümleri:
    1 - Umumi surette:

    Madde 505 - Tasarrufu yapan kimsenin, hilafını kasdettiği tasarruftan anla-
şılmadıkça, mirasçı nasbolunan veya kendilerine diğer bir surette teberru edilen
kimselere ait hisseler, mütenasiben tenkise tabidir.
    Muayyen şeyleri teslim mükellefiyetiyle mukayyet olarak yapılan teberrular
tenkise tabi oldukları takdirde, tasarrufu yapan kimsenin hilafını kasdettiği
anlaşılmadıkça; kendisine teberru vaki olan kimse, teslimi ile mükellef olduğu
muayyen şeylerin dahi mütenasiben tenkisini talep edebilir.
    2 - Muayyen bir şeyin vasiyeti:

    Madde 506 - Kıymetine noksan gelmeksizin taksimi kabil olmayan muayyen bir
mal vasiyet edilip te işbu vasiyet tenkise tabi olursa; lehine vasiyet yapılan
kimse, dilerse tasarruf nisabı miktarını nakden alır dilerse tenkisi lazımgelen
miktarın kıymetini verip o malı talep eder.
    3 - Ölüme bağlı olmayan teberrular:
    a)  Envaı:

    Madde 507 - Aşağıdaki tasarruflar, ölüme bağlı teberrular gibi tenkise tabi-
dir.
    1 - İadeye tabi olmamak üzere miras hissesine mahsuben cihaz, teessüs masra-
fı yahut mal terki şeklinde vaki ölüme bağlı olmayan teberrular.
    2 - Miras haklarının berveçhi peşin tasfiyesi maksadiyle yapılan teberrular.
    3 - Hibe edenin, kayıtsız ve şartsız rücua hakkı olan hibeler ile adet üzere
verilen hediyeler müstesna olarak, vefatından evvelki bir sene içinde yapılmış
hibeler.
    4 - Mahfuz hisse kaidelerini bertaraf etmek kasdiyle yapıldığı aşikar olan
temlikler.
    b)  Geri verilecek miktar :

    Madde 508 - Kendisine tenkise tabi bir teberru yapılmış olan kimse,hüsnü
niyet sahibi ise yalnız mirasın açıldığı gün o teberru veya hasılatından elinde
kalan miktarı geri vermekle mükelleftir. Miras mukavelesiyle teberrua nail olan
kimse, tenkise maruz kalırsa, murise ıvaz olarak verdiği şeyden tenkis ile müte-
nasip miktarı geri isteyebilir.
    4 - Ölüme karşı sigortalar :

    Madde 509 - Mütevveffa tarafından vefatı halinde tediye edilmek üzere kendi
namına ve başkası lehine akdedilen veya kendi namına akdedilip te hayatta vaki
veya ölüme bağlı bir tasarruf ile başkasına devir yahut müteveffanın hayatında
ıvazsız ahara temlik olunan sigortalar, iştıra kıymetleri nisbetinde tenkise ta-
bidir.
*
    5 - İntifa hakkı veya irat teberruları hakkında:

    Madde 510 - Temadisi tahmin edilebilen müddetlerine nazaran sermayeye tah-
villeri halinde tasarruf nisabını tecavüz edecek miktara baliğ bir intifa hakkı
veya irat ile terekesini mukayyet kılan murisin, mirasçıları; bu intifa hakkını
ve iradı haddi layikına tenkis ettirmek yahut tasarruf nisabı miktarını vererek
mirasını kayıttan kurtarmakta, muhayyerdir.
    6 - Fevkalade ikame halinde :

    Madde 511 - Mirası bir namzede nakletmeğe salahiyeti olan bir mirasçı nasbı-
na dair tasarruf; mirasçının mahfuz hissesine taalluk ettiği nisbette, batıldır.
    III. Tenkiste tertip:

    Madde 512 - Tenkis, mahfuz hisse tamam oluncaya kadar evvel emirde ölüme
bağlı tasarruflardan ve kafi gelmediği takdirde en son tarihli olandan başlıya-
rak en evvel vakı olana doğru çıkmak şartiyle, ölüme bağlı olmayan teberrular
üzerinden icra edilir.
    IV.  Müruru zaman:

    Madde 513 - Tenkis davası, mirasçılar mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini
öğrendikleri günden itibaren bir sene ve her halde vasiyetnameler hakkında
açıldıkları tarihten, diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren
beş sene geçmesiyle sakıt olur. Bir tasarrufun iptali bir diğerini ihya ediyor-
sa, müruru zaman müddetleri ancak butlan kararının suduru tarihinden itibaren
cereyan eder.
    Tenkis iddiası, defan her zaman dermeyan olunabilir.
                                  YEDİNCİ FASIL
                    Miras mukavelenamesinden mütehaddis davalar
    (A) MURİS HAYATTA İKEN MALLARININ TESLİMİNE MÜTAALLİK HÜKÜMLER:

    Madde 514 - Murisin miras mukavelenamesiyle hayatında mallarını teslim eyle-
diği mirasçı, terekede alakadar kimseleri usulü dairesinde davet ile defterini
yaptırabilir. Muris, mallarının hepsini temlik etmemiş yahut yeniden bazı mallar
iktisap eylemiş ise hilafı şart edilmiş olmadıkça miras mukavelesi hayat halinde
olunan miktara, masruf olur.
    Miras mukavelesinden mütehaddis hak ve borçlar, hilafı şart edilmemiş ise,
hayatta iken vukubulan teminat nisbetinde, mansup mirasçının mirasçılarına inti-
kal eder.
    (B) TENKİS VE GERİ VERME:
    I. Tenkis:
    II. Geri verme:

    Madde 515 - Mirastan feragat eden mirasçıya, murisin hayatında teslim eyle-
diği mallar tasarruf nisabını mütecaviz ise; diğer mirasçılar tenkisini talep
edebilirler. Bu takdirde ancak mirasçının mahfuz hissesine tecavüz eden miktar,
tenkise tabidir. Mirastan feragat eden kimseye hayatta vukubulan teslimatın
mahsubu, miras hükümlerinin iade kaidelerine tevfik olunur.
    (C) MUHAYYERLİK :

    Madde 516 - Mirasçılıktan feragat eden mirasçı tenkis dolayısiyle muristen
hayatta iken teslim ettiği miktarın tamamını veya bir kısmını geri vermeğe mec-
bur olursa muhayyerdir; dilerse tenkisi icabeden miktarı geriye verir, dilerse
vukubulan teslimatın mecmuunu iade ile asla feragat etmemiş gibi mirasa iştirak
eder.
                                                                           *
                               İKİNCİ KISIM
                                   Miras
                               ON BEŞİNCİ BAP
                              Mirasın açılması
    (A)   AÇILMA SEBEBİ:

    Madde 517 - Miras, ölüm ile açılır. Murisin ölümüne bağlı olmayan teberru
ve taksimleri, mirasa alakaları noktasından mirasın açıldığı gündeki haline göre
takdir edilir.
    (B)   MİRASIN AÇlLDIĞI MAHAL VE MUHAKEME MERCİİ:

    Madde 518 - Miras, bilcümle malları şamil olmak üzere müteveffanın son ika-
metgahı mahkemesinde açılır. Ölüme bağlı tasarruflarda, iptal veya tenkis ve
mirasın taksimi ve miras sebebi ile istihkak davaları bu mahkemede görülür.
    (C) AÇlLMA HÜKÜMLERİ:
    I.  Ehliyet:
    1 - Medeni haklardan istifade :

    Madde 519 - Ehil olmayanlardan başka herkes, kanuni mirasçı olabildiği gibi
vasiyet ve miras mukavelesi ile de mirasçı veya lehine vasiyet yapılan kimse
olabilir. Hükmi şahsiyeti haiz olmayan bir cemaata muayyen bir gaye için vukubu-
lan teberrular, o gayenin temini şartiyle cemaatı teşkil eden kimselere ait
olur. Bu suretle gayenin temini kabil olmazsa o teberru, tesis addolunur.
    2 - Mahrumiyet :
    a)  Sebepleri:

    Madde 520 - Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamıyacakları gibi ölüme bağlı
tasarruflarda mirasçı veya lehine vasiyet yapılan kimse olamazlar:
    1 - Kasden ve haksız yere müteveffayı öldüren veya öldürmeye teşebbüs eden-
ler.
    2 - Kasden ve haksız yere muteveffayı ölüme bağlı bir tasarrufta bulunamıya-
cak bir hale getirenler.
    3 - Hile veya tehdit yahut cebir ile müteveffayı ölüme bağlı bir tasarrufta
bulunmağa veya böyle bir tasarrufu feshetmeğe sevkedenler veya bu hususta mani
olanlar.
    4 - Müteveffanın artık bir daha yeniden yapamıyacağı bir hal ve zamanda ölü-
müne bağlı bir tasarrufunu kasden ve haksız yere gizleyenler veya bozanlar. Af
ile, mahrumiyet kalmaz.
    b)   Fürular hakkındaki hükümleri:

    Madde 521 - Mahrumiyet, şahsidir. Mirastan mahrum olan kimsenin füruları,
murisinden evvel vefat eden kimsenin füruları gibi mirasa müstehak olurlar.
    II. Hayatta olmak şartı:
    1 - Mirasçılar:

    Madde 522 - Mirasçı olabilmek için murisin vefatında mirasçılığa ehil olarak
sağ olmak lazımdır. Miras açıldıktan sonra vefat eden mirasçının hakkı kendi mi-
rasçılarına intikal eder.
    2 - Lehine vasiyet yapılan:

    Madde 523 - Kendisine muayyen bir mal vasiyet olunan kimse, vasiyetçinin ve-
fatında mirasa ehil olarak sağ ise o mala müstahak olur. Bu kimse vasiyetçiden
evvel vefat etmiş olursa hilafı vasiyeti ihtiva eden tasarruftan anlaşılmadıkça
vasiyet olunan mal, terekeye rücu eder.
    3 - Ana rahmindeki çocuklar:

    Madde 524 - Cenin, sağ olarak doğarsa mirasçı olur.Ölü doğan çocuk mirasçı
olamaz.
    4 - Fevkalade ikame:

    Madde 525 - Miras açıldığı zaman henüz mevcut olmıyan bir kimseyi terekenin
tamamı veya bir kısmı veya terekede dahil muayyen bir mal için namzet tayin et-
mek caizdir. Bu takdirde nakil ile mükellef olan mirasçı veya lehine vasiyet
yapılan kimse, müteveffa tarafından tayin edilmemiş ise bu sıfat, kanuni miras-
çıya aittir.
    (D)   GAİPLİK HÜKMÜ:
    I. Gaibin mirası:
    1 - Mirasa vaz`ıyed ve teminat iraesi:

    Madde 526 - Bir kimsenin gaipliğine hükmedilmiş ise mirasçısı veya mirastan
müstefit olacak diğer kimse, mirasa vaz`ıyed etmezden evvel icabı takdirinde;
mevrus malı bizzat gaibe veya kendilerine müreccah olan hak sahiplerine iade
edeceklerine dair teminat göstermeğe mecburdurlar. Bu teminat, gaiplik hükmü
ölüm tehlikesi içinde gaip olmaktan naşi ise beş sene ve çoktanberi haber alına-
mamaktan mütevellit ise on beş sene ve her halde azami olarak gaibin yüz yaşına
vasıl olacağı zaman için gösterilir. Bu beş senenin başlangıcı, mirasa vaz`ıyed
edildiği günden ve on beş seneninki gaipten alınan son haber tarihinden başlar.
    2 - Geri vermek mükellefiyeti:

    Madde 527 - Mirasa vaz`ıyed edenler, mevrus malı, gaip olan kimse zuhur et-
tiği takdirde; kendisine yahut vaziyed edenlere müreccah hakkı olduğunu ispat
eden kimseye, iade ile mükelleftirler. Her iki halde zilyedliğe dair olan hüküm-
ler caridir.
    Vaz`ıyed edenler, hüsnü niyet sahibi iseler, kendilerine müreccah olan kim-
selere karşı iade mükellefiyetleri miras sebebi ile istihkak davası için muayyen
olan müruru zaman müddetine münhasırdır.
    II. Bir gaibin mirastaki hakkı:

    Madde 528 - Mirasın açıldığı gün hayat ve mematı ispat edilemiyen gaip mi-
rasçının hissesi, mahkeme tarafından resmen idare ettirilir. Bu gaip murisin
ölümünde hayat halinde olmasa idi hissesi kimlere düşecek idiyse, onlar ölüm
tehlikesi içinde vukubulan gaybubet halinde hadisenin vukuu tarihinden itibaren
bir sene ve çoktanberi haber alınamamak halinde alınan son haber tarihinden iti-
baren beş sene sonra; hakime müracaatla gaipliğe hüküm itasiyle o hisseye
vaz`ıyed etmelerine müsaade olunmasını talep edebilirler. Gaipliğine hükmolunan
kimsenin terekesine mirasçılarının veya mirasından müstefit olacak kimselerin
vaz`ıyed etmelerine dair hükümler, işbu hissenin tesliminde dahi caridir.
    III.  Gaibin aynı zamanda mirasçı ve muris olması:

    Madde 529 - Bir gaibin, mirasçıları onun mallarına vaz`ıyed müsaadesini
istihsal ettikten sonra o gaibe bir miras intikal ettiği takdirde bu mirasın
kanunen kendilerine teslim edilmesi lazımgelenler, ayrıca bir gaiplik hükmü
istihsaline mecbur olmaksızın teslim talebinde bulunabilir. Eğer gaiplik kararı-
nı daha evvel bunlar istihsal etmiş ise, işbu karar bilmukabele gaibin mirasçı-
ları hakkında müessir olur.
    IV.  Hazinenin talebi ile:

    Madde 530 - Hayat ve mematı belli olmayıp ta malları on senedenberi mahkeme
marifetiyle idare edilen yahut mallarını bu suretle idaresi on seneden aşağı
olmakla beraber yüz yaşını ikmal etmiş olan kimsenin gaipliğine, hazinenin tale-
bi üzerine hükmolunur.
    Gaipliğe hüküm için lazım olan ilan müddeti zarfında hiç bir hak sahibi zu-
hur etmezse, bu mallar hazineye intikal eder. Bu takdirde hazine mirasa vaz`iyed
edenler hakkındaki  hükümlere tevfikan gerek gaibe gerek müreccah hak sahipleri-
ne karşı mesul olur.
                              ON ALTINCI BAP
                              Mirasın hükümleri
                              BİRİNCİ FASIL
                              İhtiyati tedbirler
    (A) UMUMİ  TEDBİRLER:

    Madde 531 - Müteveffanın son ikametgahı sulh hakimi , terekenin muhafazası
ve hak sahiplerine vüsulünü temin için lazımgelen tedbirleri doğrudan doğruya
yapmağa mecburdur. Bu tedbirler bilhassa kanunda muayyen hallerde terekeyi mü-
hürlemek, deftere geçirmek, doğrudan doğruya idare ve vasiyetnameleri açmak gibi
şeylerdir.
    Müteveffa ikametgahının gayrı bir mahalde vefat ederse bu mahal sulh haki-
mi , müteveffanın ikametgahı sulh hakimine keyfiyeti haber vermekle beraber ken-
di dairesindeki malların muhafazası için lazımgelen tedbiri yapar.
    (B)  MÜHÜRLEMEK , DEFTER TUTMA:
    (C)  MÜFREDAT DEFTERİ :

    Madde 532 - Aşağıdaki sebeplerden birinin tahakkukunda sulh hakimi terekeyi
mühürler ve defterini yapar:
    1 - Mirasçılardan biri vesayet altına alınmış ise veya alınması icap ediyor-
sa.
    2 - Vekili olmayan bir mirasçının gaybubeti halinde.
    3 - Mirasçılardan ve alakadarlardan birinin talebi üzerine.
    Defteri yapma muamelesi, tarihi vefattan itibaren bir ay içinde ikmal olu-
nur.
    (D)  TEREKENİN RESMEN İDARESİ:
    I. Umumi surette :

    Madde 533 - Aşağıdaki hallerde sulh hakimi mirasın doğrudan doğruya idaresi-
ni emreder:
    1 - Vekil tayin etmeden gaybubet eden mirasçının menfaati istilzam ediyorsa
onun hissesi hakkında.
    2 - Mirasa istihkak iddia edenlerden hiç biri sıfatını teyit edecek delil
göstermediği yahut mirasçı bulunup bulunmadığı şüpheli olduğu takdirde tereke
hakkında.
    3 - Müteveffanın bütün mirasçıları malüm olmazsa kezalik tereke hakkında.
    4 - Kanunen muayyen olan diğer hallerde.
    Müteveffa , vasiyetinin icrasına birisini memur etmiş ise mirasın idaresi bu
memura havale edilir.
    Vesayet altındaki kimsenin vefatı halinde terekesi, hilafına bir hüküm olma-
dıkça vasi tarafından idare edilir.
    II.  Mirasçılar meçhul ise :

    Madde 534 - Sulh hakimince, müteveffanın mirasçısı bulunup bulunmadığı ta-
hakkuk etmez yahut mirasçılarının adedi tayyün edemezse; üç ay içinde sıfatları-
nı beyan etmek üzere alakadarlar, ilanla davet edilir.
    Bu müddet içinde sulh hakimine  hiç bir müracaat vaki olmaz ve mirasçıların
mevcudiyeti sabit olmazsa, miras, hazineye intikal eder. Bununla beraber miras
sebebi ile istihkak davası hakkı mahfuzdur.
    (H)   VASİYETNAMENİN AÇILMASI:
    I.  Tevdi borcu :

    Madde 535 - Vefat zamanında çıkan vasiyetname butlanını istilzam eden bir
nakisa ile malül görülse bile hemen sulh mahkemesine verilir.
    Vasiyetnameyi tanzim veya hıfzeden daire veya hıfzı deruhte eden veya müte-
veffanın evrakı arasında bulan her şahıs, bu borcu ifa ile mükelleftir.
    Sulh hakimi, vasiyetnamenin kendisine tevdiini mütaakip kanuni mirasçıların
emvale muvakkaten vaziyed etmelerine müsaade yahut resmen idaresini emreder.
Mümkün ise alakadarlar, dinlenir.
    II. Müddet ve davet:

    Madde 536 - Sulh mahkemesi; vasiyetnameyi, tesellüm ettiği tarihten itibaren
nihayet bir ay içinde açar. Vasiyetname açılırken malüm olan mirasçılar davet
edilir.
    Mütaveffa, mütaaddit vasiyetnameler bırakmış ise hepsi son ikametgahı sulh
mahkemesine verilir ve orada açılır.
    III.  Alakadarlara tebliğ :

    Madde 537 - Mirasta hak sahibi olanların her birine masrafı terekeye ait
olmak üzere vasiyetnameden kendilerine taalluk eden kısımların resmi bir sureti,
hakim tarafından tebliğ edilir.
    Vasiyetnamede kendilerine mütaallik hükümler bulunup ta ikametgahı malüm ol-
mayanlar, resmi bir ilan ile keyfiyetten haberdar edilir.
    IV.  Malların itası :

    Madde 538 - Vasiyetnamede mirasçı nasbedilmiş olup ta hakları kanuni miras-
çılar yahut tarihi mukaddem bir tasarruf ile lehlerine teberru vaki olanlar ta-
rafından sarahaten itiraza uğramayan kimseler, tebliğ tarihinden itibaren bir ay
geçtikten sonra mirasçılık sıfatları hakkında ellerine resmi bir vesika verilme-
sini, sulh hakiminden isteyebilirler. Her nevi butlan ve miras sebebi ile istih-
kak davaları hakkı mahfuzdur.
                                  İKİNCİ FASIL
                                 Mirası iktisap
    (A)   İKTİSAP:
    I. Mirasçılar:

    Madde 539 - Miras açılınca, mirasçılar onun tamamına sahip olurlar. Kanunda
açıkça yazılı haller müstesna olmak üzere,mütevaffanın alacakları ve bilcümle
hakları ve zilyed bulunduğu malları, mirasçılarına intikal eder ve bu mirasçılar
müteveffanın borçlarından şahsan mesul olurlar.
    Mansup mirasçıların iktisabı, kendilerini nasbeden muteveffanın vefatından
başlar. Kanuni mirasçılar, zilyedlik hükümlerine tevfikan mansup mirasçıların
hisselerini  teslime mecburdurlar.
    II. İntifa hakkı sahipleri:

    Madde 540 - (Mülga : 14/11/1990 - 3678/31 md.)
    III. Lehine muayyen şey vasiyet edilen kimse:
    1 - İktisap:

    Madde 541 - Kendisine muayyen bir şey vasiyet  edilen kimse, bu vasiyeti
ifa ile mükellef olan varsa ona, yoksa kanuni ve mansup mirasçılara karşı dava
ikamesi hakkına maliktir. Bu hak davası, vasiyetçinin hilafını kasdettiği vasi-
yetnameden anlaşılmadıkça vasiyet olunan şeyi teslim ile mükellef olan kimsenin
mirası kabul ettiği veya reddedebilmek hakkının sakıt olduğu tarihten başlar.
Lehine vasiyet yapılana karşı kendilerine terettüp eden borçları ifa etmeyen
mirasçılar aleyhine, vasiyet edilen muayyen şeylerin tesellümü davası ikame edi-
leceği gibi vasiyet olunan şey her hangi bir tasarrufu icra ise maddi tazminat
davası dahi ikame olunabilir.
    2 - Mevzuu:

    Madde 542 - Müteveffa tasarrufunda hilafını tasrih etmedikçe intifa hakkına
veya irada veya muayyen müddetlerde tediye yapılmasına dair olan vasiyetler,
ayni haklar ve borçların hükümlerine tabidir.
    Vasiyet olunan şey, müteveffanın kendi ölümüne karşı akdettiği bir sigorta-
nın bedeli ise; lehine vasiyet yapılan kimse hukukunu doğrudan doğruya sigorta-
cıdan dava edebilir.
    3 - Alacaklıların hakları:

    Madde 543 - Müteveffanın alacaklılarının hakları,kendilerine muayyen şey va-
siyet olunan kimselerin haklarına takaddüm eder.
    Mirası kayıtsız ve şartsız kabul eden mirascının şahsi alacaklıları,mütevef-
fanın alacaklıları gibi hukuku haiz olur.
    4 - Tenkis:

    Madde 544 - Vasiyet olunan şeyleri teslimden sonra evvelce malumları olmayan
tereke borcunu ödeyen mirasçılar,vasiyet olunan şeylerden tenkis edebilecekleri
miktarları;lehine vasiyet yapılanlardan mütenasiben geri alabilirler.Şu kadar ki
lehine vasiyet yapılanlar istirdat davasının ikame edildiği günde vasiyet olunan
şeyden veya hasılatından ellerinde kalan miktardan fazlası ile,mutalip olmazlar.
    (B) RET:
    I.  Hakiki ret veya hükmi ret:
    1 - Ret salahiyeti :

    Madde 545 - Kanuni ve mansup mirasçılar, mirası reddedebilirler.Müteveffanın
vefatı anında terekenin borca müstağrak olduğu şayi veya sabit olursa, miras
reddedilmiş olur.
    2 - Müddet :
    a)  Umumi müddet:

    Madde 546 - Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu müddet, kanuni mirasçı
için mirasçılığa sonradan muttali olduğunu ispat edemediği takdirde murisin
vefatından haberdar olduğu günden ve mansup mirasçı için lehindeki tasarrufun
kendisine resmen bildirildiği tarihten başlar.
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    b) İhtiyati defteri tutmada mebde:

    Madde 547 - Tereke,ihtiyati bir tedbir olarak deftere geçirilmiş ise,ret
müddeti bütün mirasçılar için deftere geçirilmenin hitam bulduğu sulh mahkeme-
since kendilerine bildirildiği günden başlar.
    3 - Ret hakkının intikali :

    Madde 548 - Mirası reddetmeden vefat eden mirasçının ret hakkı,kendi miras-
çısına intikal eder.Bu takdirde bu mirasçının ret müddeti birinci mirasın kendi
murisine intikaline muttali olduğu günden başlar.Şu kadar ki kendi murisinin
mirasına karşı haiz olduğu ret müddeti münkazi olmadan,hitam bulmaz.Reddedilen
miras evvelce hakkı olmayan bir mirasçıya intikal ederse bu mirasçı için müddet,
mirasın reddine muttali olduğu günden başlar.
    4 - Reddin şekli :

    Madde 549 - Mirası reddeden mirasçının, keyfiyeti sulh mahkemesine tahriren
veya şifahen beyan etmesi lazımdır.Bu ret,kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
    Sulh mahkemesi,reddi tescil eder.
    II. Ret hakkından mahrumiyet:

    Madde 550 - Müddeti içinde reddetmiyen mirasçı,mirası,kayıtsız ve şartsız
iktisab etmiş olur. Müddet hitamından evvel alelade idarenin ve mirasa ait iş-
leri idamenin istilzam etmediği bir muameleyi yapan ve terekeden bir malı zim-
metine geçiren veya ketmeden mirasçı, mirası reddetmek hakkından mahrumdur.
    III. Reddeden mirasçının hissesi :

    Madde 551 - Ölüme bağlı bir tasarrufta bulunmaksızın vefat eden kimsenin
mirasçılarından biri,mirası reddederse bunun hissesi murisin vefatında hayat-
ta değilmiş gibi diğer mirasçılara intikal eder.
    Ölüme bağlı bir tasarruf bulunupta,hilafına bir kaydı ihtiva etmediği tak-
dirde mirası reddeden mansup mirasçının hissesi,müteveffanın en yakın kanuni mi-
rasçısına, intikal eder.
    IV. En yakın bütün mirasçıların reddi :
    1 - Umumiyetle :

    Madde 552 - En yakın kanuni mirasçıların cümlesi tarafından reddolunan
miras, sulh mahkemesince karı kocadan sağ olana tebliğ olunur.Ve onun tarafından
ancak bir ay içinde miras kabul olunabilir.
    2 - Karı kocadan sağ kalanın hakkı :

    Madde 553 - Miras füruların cümlesi tarafından reddedilmiş ise,ret keyfiyeti
sulh mahkemesince karı kocadan sağ olana tebliğ olunur ve onun tarafından ancak
bir ay içinde miras kabul olunabilir.
    3 - Madun derece lehine :

    Madde 554 - Mirası reddeden mirasçılar,kendilerini velyeden derecedeki mi-
rasçıların tasfiyeden evvel mirası kabul veya reddetmeye davet olunmalarını ta-
lep edebilirler.Böyle bir talep vukuunda,ret keyfiyeti o mirasçılara resmen teb-
liğ edilir ve bir ay zarfında hiç birinin kabul etmemesi,mirasın onlar tarafın-
dan dahi reddi,hükmünde olur.
    V. Müddetin temdidi :

    Madde 555 - Sulh Mahkemesi, muhik bir sebep mevcut ise mansup veya kanuni
mirasçıların ret müddetini temdit veya yeni bir müddet tayin edebilir.
    VI.  Vasiyet olunan muayyen şeyin reddi :

    Madde 556 - Vasiyet olunan muayyen şey reddolunduğu takdirde, vasiyetçinin
tasarrufundan hilafı anlaşılmadıkça; vasiyet olunan şey,onu ifa ile mükellef
olan kimsenin olur.
    VII. Reddeden mirasçının alacaklılarını himaye:

    Madde 557 - Mevcudu borcuna yetmiyen mirasçı, alacaklılarını izrar kaydiyle
mirası reddederse: alacakları ve iflas takdirinde masası, kendilerine teminat
verilmedikçe bu redde karşı üç ay müddet zarfında itiraz edebilirler.Reddin ip-
taline hüküm olunursa miras resmen tasfiye olunur. Bu suretle tasfiye edilen mi-
rastan mirasçının hissesine bir şey isabet ederse bundan evvela redde itiraz e-
den alacaklıların saniyen diğer alacaklıların alacakları tesviye olunur.Artarsa,
ret lehine vaki olan mirasçıya ait olur.
    VIII. Ret halinde mesuliyet:

    Madde 558 - Mevcudu borcuna yetmiyen terekenin alacaklıları, müteveffadan,
vefatından evvelki son beş sene zarfında mirasın taksiminde iadeye tabi bir mal
almış ve mirası reddetmiş olan mirasçı aleyhine istirdat davası ikame edebilir-
ler.Evlenme esnasında adet üzere verilen yahut terbiye ve talim için sarf olunan
şeylerin istirdadını hiç bir suretle dava edemezler. Hüsnüniyet sahibi olan mi-
rasçılar,aldıkları malın veya hasılatının ancak ellerinde kalan miktariyle mesul
olurlar.
                             ÜÇÜNCÜ FASIL
                           Defter tutma talebi
    (A)  ŞARTLARI:

    Madde 559 - Mirası reddetmek hakkını haiz olan her mirasçı, defter tutma
talebinde bulunabilir. Bu talep, mirası ret için muayyen olan müddetin ceraya-
nından itibaren bir ay içinde, ret hakkındaki  hükümlere göre yapılır.Defter
tutma için mirasçılardan yalnız birinin talebi kafidir.
    (B) DEFTER TUTMA MUAMELESİ:
    I. Deftere geçecek şeyler:

    Madde 560 - Defter, sulh mahkemesince yapılır ve mirasın mevcudiyle alacak
ve borç müfredatı ve her malın takdir olunacak kıymeti yazılır. Müteveffanın
mirası hakkında malümatı olan alakadarlar, sulh mahkemesince talep vukuunda
malümat vermeğe mecburdurlar. Makbul bir sebebe müstenid olmaksızın malümat
vermekten imtina edenler, bu yüzden tevellüt edecek zararı tazmin ile mükellef-
tirler. Hususiyle mirasçılar, terekenin kendilerince malüm olan borcunu haber
vermeğe mecburdurlar.
    II. İlan tarikiyle davet:

    Madde 561 - Sulh mahkemesi, müteveffanın alacaklılariyle borçlularını,mu-
ayyen bir müddet zarfında alacaklarını ve borçlarını kayıt ve beyana davet
için,ilan suretiyle,tebligatta bulunur ve bu davete icabet etmemenin neticeleri
hakkında alacaklıların nazarı dikkatini celbeder.Davet,kefalet sebebi ile ala-
caklı olanlarada şamildir.
    İşbu müddet, ilk ilandan itibaren en aşağı bir aydır.
    III. Doğrudan doğruya defter tutma :

    Madde 562 - Resmi kayıtlardan yahut müteveffanın evrakından anlaşılan ala-
cak ve borçlar doğrudan doğruya deftere geçirilir ve keyfiyet alacaklılara ve
borçlulara bildirilir.
    IV.Defter tutmanın nihayeti,tetkiki,masrafı :

    Madde 563 - Muayyen müddetin hitamında defter tutma muamelesine nihayet
verilir.Tutulan defter,alakadarlar tarafından tetkik olunabilir.Tetkik için ta-
yin olunacak müddet en aşağı bir aydır.Defter tutma masrafı terekeden ödenir.
Yetişmezse,defter tutmayı talep eden mirasçı tarafından verilir.
    (C) DEFTER TUTMA ESNASINDA MİRASÇILARIN VAZİYETİ :
    I. İdare:

    Madde 564 - Defter tutma muamelesinin devamı müddetince, ancak terahisi te-
reke hakkında zararı mucip olan idari tasarruflar yapılabilir.Müteveffaya ait
işlerin, mirasçılardan biri tarafından görülmesine sulh mahkemesince müsaade
edilirse, diğer mirasçılar teminat isteyebilirler.
    II.İcrai takibat, müruru zaman ve dava :

    Madde 565 - Defter tutma muamelesinin devamı müddetince terekenin
borçları hakkında icraca takibat yapılamaz ve bu hususta müruru zaman işlemez.
    Müstacel mevad müstesna olmak üzere, ikame edilmiş bulunan davalar talik
olunur. Yeniden dava ikame olunamaz.
   (D)  MİRASÇILARI KARAR İTTİHAZINA DAVET :
    I. Müddet :

    Madde 566 - Defter tutma muamelesine nihayet verildikten sonra mirascılar-
dan her biri bir ay zarfında ret veya kabul hususunda bir karar ittihazına davet
edilir. Sulh Mahkemesi yeniden kıymet takdiri veya ihtilafın halli gibi husus-
larda halin icabına göre işbu müddeti artırabilir.
    II.Mirasçının ret ve kabul hakkındaki beyanatı:

    Madde 567 - Mirasçılardan her biri, muayyen müddet içinde mirası redde veya
tutulan defter mucibince veya mutlak surette kabule yahut resmi tasfiye talebine
salahiyettardır. Süküt, tutulan defter mucibince kabul sayılır.
    III.  Defter tutma mucibince kabulün hükmü :
    1 - Deftere nazaran mesuliyet :

    Madde 568 - Tutulan defter mucibince kabul halinde tereke, defterde yazılı
borçlar ile beraber mirasçıya intikal eder ve bu intikalin hükmü mirasın açıldı-
ğı günden başlar. Bu takdirde mirasçı defterde yazılı borçları gerek mirastan,
gerek şahsi mallarından ödemeye mecburdur.
    2 - Defter tutma haricinde mesuliyet:

    Madde  569 - Alacaklarını vaktiyle yazdırmayan alacaklılar, mirasçıyı ne
şahsan nede terekeye izafetle takip edemezler. Şukadar ki makbul bir özür sebe-
biyle alacaklarını kayıt ettirmemiş veya kayıt için müracaat ettiği halde her
nasılsa alacağı kayıt olunamamış olan alacaklıya karşı, mirasçı,yalnız mirastan
kendisine düşen miktar ile mesuldür.Mamafi alacak mukabilinde müteveffadan rehin
veya teminat almış bulunan alacaklı, her halde matlubunu rehin veya teminattan
istifa edebilir.
    (H)  KEFALET SEBEBİYLE MESULİYET :

    Madde 570 - Muteveffanın kefalet sebebiyle olan borçları, defter tutma
esnasında ayrıca kayıt edilir.Mirasçılar,defteri tutulan mirası mutlak olarak
kabul etmiş olsalar bile; murisin bu kabil borçlarından, ancak tereke borcunun
iflas hükümlerine göre tasfiyesi halinde kefaleten alacaklı olanlara düşecek
miktar nisbetinde, mesul olurlar.
    (V) HAZİNEYE İNTİKAL EDEN MİRASIN HÜKMÜ :

    Madde 571 - Hazineye intikal eden mirasın, usulü dairesinde doğrudan doğru-
ya defteri tutulur.
    Hazine, terekenin borcundan ancak kendisine intikal eden mallar nispetinde
mesul olur.
                               DÖRDÜNCÜ FASIL
                                Resmi tasfiye
   (A)  ŞARTLARI :
    I. Mirasçılardan birinin talebi :

    Madde 572 - Mirasçı, mirası ret veya tutulan defter mucibince kabul edeceği
yerde resmi tasfiye talebinde bulunabilir.
    Bu talep, diğer bir mirasçının mirası mutlak olarak kabulü halinde mesmu ol-
maz. Resmi tasfiye halinde mirasçılar, terekenin borçlarından mesul değillerdir.
    II.  Alacaklıların talebi üzerine :

    Madde 573 - Alacaklarını istifa edemiyeceklerinden ciddi sebeplere binaen
endişe eden müteveffanın alacaklıları,müracaatla haklarını alamaz veya teminat
istihsal edemezse;murisin vefatı tarihinden yahut vasiyetnamenin açılmasından
itibaren üç ay zarfında terekenin resmen tasfiyesini talebedebilirler.
    Kendilerine muayyen şey vasiyet olunan kimseler, bu gibi hallerde dahi hak-
larının  muhafazası için ihtiyati tedbirler talebine mezundurlar.
   (B)  USUL :
    I. İdare:

    Madde 574 - Resmi tasfiye, sulh hakimi tarafından icra olunur. Hakim bu va-
zifenin ifasına bir veya müteaddit kimseleri memur edebilir.
    Resmi tasfiye,ilan ile tebliğ üzerine yapılan defter tutma ile başlar.Tasfi-
ye memuru sulh hakiminin murakabesi altında bulunur ve mirasçılar bu memur tara-
fından fiil mevkiine konmuş veya konmak üzere bulunmuş olan tedbirler aleyhine
sulh hakimine şikayet edebilirler.
    II.  Alelade tasfiye :

    Madde 575 - Resmi tasfiye, müteveffanın işlerinin tesviyesi ve borçlarının
ifası,alacaklarının tahsili ve muayyen şeylere dair vasiyetin mevcuda göre ifası
ve icabında hak ve taahhütlerinin mahkemece tesbiti ve mallarının paraya tahvili
hususlarını ihtiva eder. Mirasçılar, pazarlık şartiyle uyuşamazlarsa muteveffa-
nın gayri menkul malları müzayede ile satılır. Mirasçılar, tasfiye için lüzumlu
olmıyan eşya ve nukudun tamamen veya kısmen kendilerine tevdiini, tasfiye esna-
sında talep edebilirler.
    III.  İflas usulü ile tasfiye :

    Madde 576-Mevcudu borcuna yetişmiyen terekenin tasfiyesi, mahkemece, iflas
kaidesine göre yapılır.
                               BEŞİNCİ FASIL
                       Miras sebebiyle istihkak davası
    (A) MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASININ ŞARTLARI :

    Madde 577 - Terekeye veya bir kısmına vazıyed edenlere karşı kanuni veya
mansup mirasçı sıfatı ile racih bir hakka malik olduğuna zahip olan kimse,miras
sebebi ile istihkak davasında bulunabilir.Hakim davacının talebi üzerine hakkı-
nın muhafazası için iktiza eden tedbirleri ittihaz eyler.Bu tedbirler,teminat
itası veya tapu kaydine şerh verilmesi gibi şeylerdir.
 KANUNLAR,ŞUBAT 1991 (Ek - 7 )
    (B) İSTİHKAK DAVASININ HÜKMÜ:

    Madde 578-Miras sebebi ile istihkak davası sabit oldukta,hasım yedinde
bulunan malı zilyetlik kaidelerine göre davacıya verir.Hasım bu davalarda ikti-
sap müruru zaman def`inde bulunamaz.
    (C)  MÜRURU ZAMAN :

    Madde 579-Hüsnü niyet sahibi zilyede karşı miras sebebi ile istihkak dava-
sının müruru zaman müddeti,davacının kendi hakkının racih olduğuna ve hasmının
zilyet bulunduğuna ıttılaından itibaren bir sene ve her halde murisin vefatından
veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren on senedir.Suiniyet sahibi zilyetlere
karşı müruru zaman müddeti otuz senedir.
    (D) KENDİSİNE MUAYYEN BİR ŞEY VASİYET EDİLENİN İSTİHKAK DAVASI:

    Madde 580-Kendisine muayyen birşey vasiyet olunan kimsenin ikame edeceği
istihkak davasının müruru zaman müddeti,teberrüden haberdar edildiği günden ve
ihbar zamanında henüz ifası lazım olmıyan teberrülerde ifanın lüzumu tarihinden
itibaren on senedir.
                               ON YEDİNCİ BAP
                                  Taksim
                                BİRİNCİ FASIL
                     Terekenin taksiminden evvelki hali
    (A) İNTİKALİN HÜKÜMLERİ :
    I.Miras şirketi:

    Madde 581-Mirasçı birden ziyade ise,terekedeki haklar ve borçlar taksime
kadar müşa kalır.Tereke mirasçıların mülkü olup,mukavele veya kanun ile muayyen
temsil ve idare hakları mahfuz kalmak üzere mirasçılar, bunda müştereken tasar-
ruf ederler. Mirasçılardan birinin talebi üzerine hakim,taksimin icrasına kadar
miras şirketine bir mümessil tayin edebilir.
    II.Mirasçıların mesuliyeti:

    Madde 582-Mirasçılar,müteveffanın borcundan müteselsilen mesuldürler.
    (B) TAKSİM DAVASI:

    Madde 583-Mukavele veya kanun mucibince şuyuu idameye mecbur olmıyan her mi-
rasçı dilediği zaman terekenin taksimini isteyebilir.Tasfiyenin derhal icrası
malın kıymetine ehemmiyetli bir noksan iras edecek ise hakim mirasçılardan biri-
nin talebi üzerine terekenin veya bir kısmının taksimini ileriye bırakabilir.
    Mirasçılardan biri borcunu edadan aciz olduğu takdirde diğerleri,tereke açı-
lır açılmaz haklarının muhafazası için icabeden tedbirin ittihazını istiyebilir-
ler.
    (C) TAKSİMİN TEHİRİ:

    Madde 584-Mirasçılar arasında cenin varsa,taksim,doğmasına bırakılır.Anası
nafakaya muhtaç ise bu müddet içinde müşa mallardan istifade hakkına malik olur.
    İştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi

    Madde 584/a-(Ek:14/11/1990-3678/13 md.)
    Mirasçılardan biri terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki
iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesini talep ettiği
takdirde hakim,diğer mirasçılara tebliğ yaparak tayin edeceği süre içinde
onları,itirazları varsa bildirmeye davet eder.
                                       386 - 1
    İştirak halinde mülkiyetin o mal üzerinde devamını haklı kılacak bir itiraz
ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri,tayin edilen süre içinde taksim davası
açmadığı takdirde o mal üzerindeki iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete
dönüşmesine karar verilir.
    Terekeye dahil diğer hakların ve alacakların paylar oranında bölünmesi husu-
sunda da yukarıdaki hükümler uygalanır.
    (D)   YAŞAYANLARIN HAKKI:

    Madde 585 - Müteveffanın vefatı zamanında yanında bulunup onun tarafından
beslenegelen mirasçılar, murislerinin hayatında olduğu gibi bir ay daha tereke-
den infak ve iaşe edilmelerini istiyebilirler.
    (DİKKAT: Devamı 387 nci sayfadadır.)
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (EK-7)
                                      386-2
                                    İKİNCİ FASIL
                              Taksimin nasıl yapılacağı
    (A)   TAKSİMİN UMUMİ HÜKÜMLERİ:

    Madde 586 - Kanuni mirasçılar gerek kendi aralarında gerek mansup mirasçı-
lar ile birlikte mirası aynı kaidelere göre taksim ederler.Taksimin nasıl yapı-
lacağı tayin ve tesbit edilmemiş ise, mirasçılar, terekeyi diledikleri gibi tak-
sim edebilirler.
    Terekeye ait bir mala zilyet veya müteveffaya borçlu bulunan mirasçı, taksim
esnasında bu hususa dair vazıh malümat vermekle mükelleftir.
    B)   TAKSİM KAİDELERİ:
    I.  Müteveffanın  şartları:

    Madde 587 - Muris, vasiyetname veya miras mukavelesi ile taksimin nasıl ya-
pılacağına ve hisselerin teşkiline müteallik kaideler koyabilir.
    Hisseler arasında, muris tarafından ihlali kast edilmemiş olan müsavatı ica-
bında temin hususu mahfuz kalmak şartiyle; mirasçılar,işbu kaidelere riayetle
mükelleftir.
    Vasiyetnamede veya miras mukavelesinde hilafı şart kılınmadıkça; terekeden
bir malın mirasçılardan birine tahsisi, vasiyet hükmünde tutulmayıp,taksimin ic-
rası suretini beyana hamlolunur.
    II.  Mahkemenin borçlu bir mirasçı makamına kaim olması:

    Madde 588 - Bir mirasçıya düşen hisseyi temellük veya haczeden yahut o mi-
rasçı aleyhine borcunu ödemekten acze dair icra vesikası istihsal eyliyen ala-
caklı, hakimin mirasçı yerine kaim olan taksimine iştirakini, isteyebilir.
   (C)  TAKSİMİN TARZI:
    I.  Mirasçıların hukukça müsavatı :

    Madde 589 - Hilafına bir hüküm bulunmadıkça, mirasçılar tereke mallarında
aynı hukuku haizdirler.
    Mirasçılar, müteveffa ile beyinlerindeki münasebetlere müteallik olup tak-
simin müsavat ve adalet dairesinde icrasına yarıyan her türlü malümatı birbirine
vermekle mükelleftirler.
    Mirasçılardan her biri, borçların taksiminden evvel tediyesini veya temina-
ta bağlanmasını istiyebilir.
    II. Hisselerin teşkili:

    Madde 590 - Hisseler, mirasçılardan sağ olanlar ile istihlaf edilenlerin
adedince teşkil olunur. Mirasçılar uyuşamazlarsa, içlerinden herhangi biri, his-
selerin mahkemece teşkil edilmesini talep edebilir. Hisselerin teşkilinde mah-
keme mahalli adetleri, mirasçıların hal ve şanlarını ve ekseriyetin arzularını
nazarı itibara alır. Hisselerin tahsisi, mirasçıların kendi aralarında uyuşma-
siyle olur. Bu mümkün olmazsa, kur`a çekilir.
    III. Bazı tereke mallarının tahsisi veya satılması:

    Madde 591 - Kıymetlerine ehemmiyetli bir noksan arız olmaksızın taksimi ka-
bil olmıyan mal, mirasçılardan birine tahsis olunur. Taksim veya tahsisinde mi-
rasçıların uyuşamadıkları mallar satılıp bedeli taksim edilir.Mirasçılar ittifak
edemezlerse sulh hakimi müzayedenin umumi olmasına veya mirasçıların arasında
icrasına karar verir.
*
    (D)   BAZI EŞYANIN TAKSİMİNE MÜTAALLİK KAİDELER :
    I. Kül teşkil eden eşya, aile evrakı, hatıralar :

    Madde 592 - Mirasçılardan birinin muhalefeti halinde, asıl ve maksat itiba-
riyle bir kül teşkil eden eşya, taksim edilemez. Mirasçılardan birinin muhalefe-
ti halinde, aile evrakı ve hatıra teşkil eden eşya satılamaz. Mirasçılar arasın-
da ihtilaf vukuunda, sulh hakimi, bu gibi eşyanın satılmasına yahut mahalli
adetlere ve adet mevcut değilse mirasçıların hal ve şanlarına nazaran hissesin-
den mahsup edilmek üzere mirasçılardan birine tahsisine karar verebilir.
    II. Mirasçıdaki alacağın mahsubu:

    Madde 593 - Müteveffanın mirasçılardan birindeki alacağı, o mirasçının his-
sesinden mahsup edilir.
    III. Teminat gösterilen tereke malları :

    Madde 594 - Hissesine merhun mal isabet eden mirasçı, mukabili olan borcu
ödemekle mükelleftir.
    IV. Gayrimenkuller:
    1 - Ayırma :
    2 - Tahsis :
    a)  Kıymet takdiri :

    Madde 595 - Gayri menkul mallar, mirasçıya taksim zamanındaki kıymetleriyle
 verilir.
    b)   Kıymet takdirinde usul :

    Madde 596 - Mirasçılar bir gayri menkulün kıymetinde ittifak edemezlerse o
kıymet kati surette resmi muhamminler tarafından takdir olunur.
    V.   Ziraat işleri :
    1 - Taksimden istisna :

    Madde 597 - Terekede iktisadi bir vahdet halinde işletilmekte olan zirai
mallar bulunursa bunların kaffesi, mirasçılardan işletmeğe muktedir olduğu an-
laşılan talibine, tahsis edilir. Mirasçı bu ziraat işine yarıyan malzemenin,
aletlerin ve hayvanların dahi kendisine tahsis edilmesini isteyebilir. Tahsis
edilen malların mecmuu için, tek bir kıymet takdir edilir.
    2 - Tahsisin hangi mirasçıya ait olacağı :

    Madde 598 - Mirasçılardan birinin tahsise itirazı veya taliplerin birden
fazla olması takdirinde hakim, mahalli adetleri ve adet yok ise mirasçıların hal
ve şanını nazarı dikkate alarak tahsis hakkında karar verir ve bey`i yahut tak-
simini emreder. İşletme hususunu bizzat üzerine almak isteyen mirasçı bütün mal-
ların tercihan kendisine tahsis olunmasını talep edebilir.
    Müteveffanın oğullarından hiç biri, işletme hususunu bizzat üzerine almak
istemezse kızları veya bunların kocaları işletmeğe muktedir olmak şartiyle mal-
ların kendilerine tahsisini isteyebilirler.
    3 - Mirasın aile şirket emvali halinde idaresi :
    a)  Talep hakkı:

    Madde 599 - Kendisine iktisadi bir vahdet halinde işletilmekte olan zirai
mallar tahsis edilen mirasçı, diğer mirasçıların hisselerinin bedelini ödemek
için zirai gayrimenkullerin üzerlerinde evvelce mevcut teminat hukuku dahil ol-
duğu halde dörtte üçünden fazlasını teminat göstermek mecburiyetinde kalırsa,
taksimin talikını talep edebilir.
                                                                            *
    Bu takdirde mirasçılar, hissei temettü şartiyle müesses bir aile şirketi
emvali teşkil etmiş olurlar.
    b)  Şirketi emvalin feshi :

    Madde 600 - Kendisine iktisadi bir vahdet halinde işletilmekte olan zirai
mallar tahsis edilen mirasçı, diğer mirasçıların hisselerinin bedelini mallarını
fazla miktarda borç altına koymadan ödeyebilecek bir hale gelirse; mirasçılardan
her biri, şirketi emvalin feshini ve hissenin ödenmesini istiyebilir.
    Mallar kendisine tahsis edilen mirasçı dahi, hilafına mukavele yoksa şirketi
her zaman feshedebilir.
    4 - Diğer hisselerin nasıl tediye olunacağı :

    Madde 601 - Mallar kendisine tahsis edilen mirasçı, taksimin tehirini iste-
yecek olursa diğer mirasçılar, şirketi emvale girmek mecburiyetinde olmayıp,
hisselerinin tahsis olunan gayrimenkul ile temin edilmiş bir alacak şeklinde
kendilerine teslimini talep edebilirler.
    IV.  Mülhak sınai mallar :

    Madde 602 -İktisadi bir vahdet halinde işletilmekte olan zirai mallara mül-
hak sınai mallar varsa, hepsi birlikte mirasçılardan işletmeğe ehil olan talibi-
ne tahsis olunur.
    Bu sınai malların kıymeti, ayrıca takdir ve mirasçının hissesinden mahsup
edilir.
     Mirasçılardan birinin tahsise itirazı veya taliplerin birden fazla olması
takdirinde, hakim, mirasçıların hal ve şanını nazarı dikkate alarak tahsis hak-
kında karar verir veya bey`i yahut taksimi emreder.
                                 ÜÇÜNCÜ FASIL
                                 Mirasta iade
    (A)   İADE BORCU :

    Madde 603 - Kanuni mirasçılar, miras hissesine mahsuben müteveffanın sağlı-
ğında almış oldukları bütün teberruları, terekeye iade ile birbirlerine karşı
mükelleftirler.
    Müteveffa tarafından hilafına açıkça bir teberru yapılmış olmadıkça füru
lehinde bahşedilen cihaz, tesis masrafı borçtan ibra suretiyle ve bu kabilden
sair suretlerle bahşedilen menfaatler iadeye tabidir.
    (B) EHLİYETSiZLİK VEYA RED HALİNDE İADE:

    Madde 604 - Mirasçılardan biri, mirasın açılmasından evvel veya sonra miras-
çılık hakkını gaip ettiği takdirde; ona terettüp eden iade mükellefiyeti hisse-
sini alanlara geçer.
    Feri kendi eline geçmemiş olsa bile aslına yapılan teberruları iade ile mü-
kelleftir.
    (C)  ŞARTLARI:
    I. İade veya mahsup :
    1 - Muhayyerlik :

    Madde 605 - İade ile mükellef olan mirasçı muhayyerdir, dilerse aldığı ma-
lın aynını iade eder, dilerse hissesinden fazla olsa bile kıymetini mahsup etti-
rir. Müteveffanın bu esasa muhalif tasarrufları ve tenkis davalarına müteferri
haklar mahfuzdur.
    II. Miras hissesinden fazla olan teberrular :

    Madde 606 - İadeye tabii teberruların miktarı, iade ile mükellef mirasçının
miras hissesinin baliğ olduğu kıymetten ziyade olup ta; bu ziyadenin mirasçıya
kalmasının müteveffaca maksut olduğu isbat edilirse, tenkis davası hakkı mahfuz
kalmak üzere ziyadenin iadesi lazım gelmez. Fürulara evlenirken mutad derecede
verilen eşya ile yapılan sarfiyatın iadeye tabi olmaması, asıldır.
    III. Hesabın nasıl yapılacağı :

    Madde 607 - İadede, teberru olunan şeylerin mirasın açıldığı gündeki kıy-
metleri ve daha evvel satılmış olanların satış fiatları esas olur. Hasılat ve
sarfiyattan zamanı mucip olarak ayne veya kıymete arız olan noksanlardan dolayı
mirasçılar, zilyedin haklarına malik ve borçları ile  mükelleftirler.
    (D) TALİM VE TERBİYE MASRAFI:

    Madde 608 - Muris tarafından hilafı kasdedilmiş olduğu ispat edilmedikçe
çocukların terbiye ve tahsilleri için yapılmış olan masarifin ancak mutad olan
miktardan fazlası iade olunur.
    Murisin vefatında henüz terbiye ve talimleri ikmal edilmemiş olan veya malül
bulunan çocuklara taksim esnasında münasip bir tazminat verilir.
    (H) MUTAT HEDİYELER:

    Madde 609 - Mutat; olan hediyeler, iadeye tabi değildir.
    (V) AİLE İÇİN YAPILAN FEDAKARLIĞA KARŞI TAZMİNAT:

    Madde 610 - Ana baba ile birlikte yaşayan ve ivazından sarahaten feragat
etmeksizin kendi sayını veya varidatını aileye tahsis etmiş olan reşit evlat,
taksim esnasında münasip bir tazminat isteyebilir.
                                 DÖRDÜNCÜ FASIL
                          Taksimin hitamı ve hükümleri
    (A) TAKSİMİN HİTAMI:
    I. Taksim mukavelesi :

    Madde 611 - Hisselerin teşkil ve kabzını yahut taksim mukavalesinin akdini
mütaakip, taksim; mirasçılar için lüzum ifade eder.
    Taksim mukavelesi, yazılı olmadıkça muteber olmaz.
    II. Miras hisseleri hakkında mukavele :

    Madde 612 - Miras haklarının temlikine mütaallik mirasçıların birbirleriyle
akdedeceği mukaveleler ile hayatta bulunan ana yahut babanın müteveffa karı ve
kocasından olan çocuklariyle bu çocuklara müteveffadan isabet eden hissenin tem-
likine mütaallik akdedecekleri mukavelenin, yazılı olması şarttır.Mirasçılardan
biriyle hissesinin temlikine dair üçüncü bir şahıs arasında akdedilmiş olan mu-
kavele üçüncü şahsa, taksime müdahale hakkı vermez. Üçüncü şahsın hakkı, ancak
temlik eden mirasçıya ayrılan hissenin talebine münhasırdır.
    III.  Henüz açılmamış bir miras hakkındaki mukaveleler :

    Madde 613 - Bir kimsenin sağlığında mirasçılardan birinin diğer mirasçılar
veya üçüncü bir şahıs ile o kimsenin mirası hakkında ve kendi iştirak ve muvafa-
katı olmaksızın yaptığı mukaveleler batıl ve hükümsüzdür. Böyle bir mukavele mu-
cibince vukubulan teslimat geri istenebilir.
    (B)  MİRASÇILARIN BİRBİRİNE KARŞI MESULİYETİ:
    I.  Mesuliyetten mütevellit borçlar :

    Madde 614 - Taksimden sonra mirasçılar, her birinin hissesine düşen mallar
için beyi hükümleri mucibince yekdiğerinin zaminidirler. Mirasçılar, aralarında
taksim ettikleri alacakların mevcudiyetini birbirlerine karşı zamin oldukları
gibi borsaya kabul edilmiş olan kıymetli evrak müstesna olmak üzere bu alacaklar
taksimde ne miktar için mahsup edilmişler ise o miktar hakkında borçluların
tediyeye iktidarlarından dahi mütekabilen alelade kefiller gibi mesuldürler.
Zamin olanlara karşı dava hakkı, taksimin hitamından ve taksimden sonra ödenmesi
lazım matluplar için bu lüzum tarihinden itibaren bir sene geçmekle müruru zama-
na uğrar.
    II. Taksimin feshi:

    Madde 615  - Mukaveleler hangi sebeplerle fesholunabilirse, taksim dahi aynı
sebeplerle fesih olunabilir.
    (C) ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MESULİYET:
    I. Teselsül:

    Madde 616 - Alacaklı, alacağının inkısamına veya nakline sarahaten veya
zımnen razı olmadıkça mirasçılar taksimden sonra dahi terekenin borçlarından
müteselsilen ve bütün malları ile mesuldürler. Şu kadar ki beş sene geçince
teselsül kalmaz. Bu müddet, taksimin hitamından ve taksimden sonra ödenmesi
lazım matluplar için lüzum tarihinden başlar.
    II. Rücu hakkı:

    Madde 617 - Ödenmesi kendisine tahmil edilmiş olmayan bir borcu yahut bir
borcun ödemesini deruhte ettiği miktarından fazlasını, ödeyen mirasçı diğer
mirasçılara rücu hakkını haizdir. Bu hak, evvel emirde taksim esnasında borcu
ödemeyi deruhte etmiş olan mirasçılara karşı kullanılır. Bundan başka hilafına
şart olmadıkça, her biri, hisseleri nisbetinde terekenin borçlarını ödemekle
mükelleftirler.
                           DÖRDÜNCÜ KİTAP
                             Ayni haklar
                            BİRİNCİ KISIM
                              Mülkiyet
                          ON SEKİZİNCİ BAP
                           Umumi Hükümler
    (A)  MÜLKİYET HAKKININ UNSURLARI:

    Madde 618 - Bir şeye malik olan kimse, o şeyde kanun dairesinde dilediği
gibi tasarruf etmek hakkını haizdir; haksız olarak o şeye vaziyed eden herhangi
bir kimseye karşı istihkak davası ikame ve her nevi müdahaleyi menedebilir.
    (B)  MÜLKİYET HAKKININ ŞÜMULÜ:
    I. Mütemmim cüzler:

    Madde 619 - Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütün mütemmim cüzlerine de
malik olur. Mahalli örfe göre bir şeyin esaslı bir unsurunu teşkil eden o şey
telef veya tahrip yahut tağyir edilmedikçe ondan ayrılması kabil olmıyan cüzler
o şeyin mütemmim cüzleridir.
    II.  Tabii semereler:

    Madde 620 - Bir şeye malik olan kimse,o şeyin tabii semerelerine de malik-
tir. Bir şeyin muayyen zamanlarda hasıl ettiği ve örfün o şeyden sureti
tahsisine göre istihsalini tecviz eylediği mahsuller, o şeyin tabii semereleri-
dir.Tabii semereler, ayrılıncaya kadar asıl şeyin mütemmim cüzleridir.
    III.  Teferruat :
    1 - Tarif:

    Madde 621 - Bir şeye ait yapılacak temliki tasarruflarda o şeyin istisna
olunmayan teferruatı dahil olur. Mahalli örfe veya malikin sarih arzusuna göre
bir şeyin işletilmesi veya muhafazası veya ondan istifade olunması için daimi
bir tarzda tahsis olunan ve kullanmakta o şeye tabi kılınan veya takılan veya
onunla birleştirilen menkul eşya asıl seyin teferruatıdır. Asıl şeyden muvakkat
bir zaman için ayrılmakla teferruattan olmak sıfatı zail olmaz.
    2 - Müstesnası:

    Madde 622 - Asıl şeye zilyet bulunan kimsenin kullanmasına muvakkaten.
tahsis edilen veya ancak o kimsenin istihlak etmesi için muhassas veya asıl
şeyin hususi mahiyetine yabancı olan yahut o şey ile muhafaza için veya beyi
veya icar edilmek maksadiyle birleştirilen menkul eşya teferruat sıfatını
alamaz.
    (C)  BİRDEN ZİYADE KİMSELERİN BİR ŞEY ÜZERİNDE MÜLKİYETİ :
    I. Müşterek mülkiyet :
    1 - Hissedarlar arasındaki münasebetler:

    Madde 623 - Birden ziyade kimseler şayian bir şeye malik olur ve hisseleri
bilfiil taksim edilmemiş bulunursa onlar, o şeyin hissedarıdırlar.
    Hissedarların şayi hisseleri birbirine müsavi olmak asıldır.
    Hissedarlardan her biri kendi hissesi hakkında malik hak ve mükellefiyet-
lerini haiz olup hissesini temlik veya terhin edebilir.Alacaklıları da bu his-
seyi haczettirebilirler.
    2 - İdari tasarruflar :

    Madde 624 - Hilafına mukavale olmadıkça, hissedarlar müşterek mülklerini
biliştirak idare ederler.
    Ekseriyet hilafına karar vermedikçe hissedarlardan her biri, ufak tefek
tamirat ile ziraat işleri gibi alelade idari tasarrufları icraya ehildir.
    Ziraat usulünün değiştirilmesi, büyük tamirat icrası gibi daha ziyade
mühim olan idari tasarruflar, müşterek mülkün yarısından fazlasına malik olan ve
adet itibariyle de ekseriyeti teşkil eden hissedarların reyleri içtima etmedikçe
yapılamaz.
    3 - Temliki tasarruflar :

    Madde 625 - Hissedarlardan her biri, müşterek menfaatler için diğer hisedar-
ları temsil edebilir ve diğer hissedarların hakları ile kabili tevfik oldukça
müşterek şeyden istifade eder ve onu kullanır.
    Müşterek mülkü temlik etmek, onun üzerinde aynı bir hak tesis eylemek ve
onun intifa tarzını değiştirmek için bu bapta bilittifak başka bir kaide kabul
edilmediği takdirde bütün hissedarların muvafakati şarttır.
    4 - Masraflara ve mükellefiyetlere iştirak :

    Madde 626 - Müşterek mülkiyete terettüp eden veya müşterek mülkiyeti
takyit eyliyen idari masraflar, vergiler ve sair mükellefiyetler hilafına hüküm
yoksa hisseleri nispetinde bütün hissedarlara ait olur.
    Hissedarlardan biri hissesinden fazla tediyeyatta bulunursa bu fazla ile
hisseleri nispetinde diğer hissedarlara rücu eder.
    Hissedarlıktan çıkarılma

    Madde 626/a - (Ek : 14/11/1990 - 3678/14 md.)
    Kendi tutum ve davranışları veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da
fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışları ile diğer hisse-
darların tümüne veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır surette ihlal
eden hissedar, bu yüzden onlar için müşterek mülkiyet ilişkisinin devamını
çekilmez hale getirmişse mahkeme kararıyla hissedarlıktan çıkarılabilir.
    Davanın açılması, aksine bir anlaşma yoksa, hissedarların hem hisse hem de
sayı bakımından çoğunlukla karar vermelerine bağlıdır.
    Hakim, çıkarma talebini haklı gördüğü takdirde,çıkarılacak hissedarın
hissesini karşılayacak kısmı maldan ayırmak mümkün ise bu ayırmayı yaparak
ayrılan parçanın müşterek mülkiyetten çıkarılana tahsisine karar verir.
    Aynen ayırımı mümkün bulunmayan maldaki hissenin dava tarihindeki değeri
ile kendilerine devrini isteyen hissedar veya hissedarlar bunu hissedarlıktan
çıkarma talebi ile birlikte istemek zorundadırlar. Hakim, hükmünden önce
re`sen tayin edeceği münasip bir mehil içinde hisse değerinin tediye veya
tevdiine karar verir. Davanın kabulü halinde hissenin talep eden adına
tesciline hükmolunur.
    Hisseyi karşılayacak kısmın maldan aynen ayrılması mümkün olmaz ve bu
hisseye talip olan hissedar bulunmazsa hakim, davalıya hissesini temlik etmesi
için bir süre tayin eder ve bu süre içinde temlik edilmeyen hissenin açık
artırma ile satışına karar verir. Satış kararı cebri icra yoluyla paraya
çevirmeye dair hükümler uyarınca yerine getirilir.
    Diğer hak sahiplerinin çıkarılması

    Madde 626/b - (Ek:14/11/1990 - 3678/15 md.)
    Bir hissedarın çıkarılmasına dair hükümler, kıyas yoluyla intifa veya
diğer bir ayni hak veya tapuya şerh edilmiş kira gibi şahsi hak sahibine de
uygulanır. Şu kadar ki, devri caiz olmayan hakkın uygun bir tazminat karşılı-
ğında sona ermesine karar verilir.
    5 - Müşterek mülkiyetin nihayeti:
    a)  Taksim davası:

    Madde 627 - Hukuki bir tasarruf mucibince yahut müşterek mülkün devamlı bir
maksada tahsis edilmiş olması hasebiyle şuyuu idame mükellefiyeti olmadıkça
hissedarlardan her biri, taksim istiyebilir. Taksim hakkı, hukuki bir tasarruf_
la on seneden fazla bir müddet için bertaraf edilemez. Taksim, münasip olmıyan
bir zamanda yaptırılamaz.
    b) Taksimin nasıl yapılacağı :

    Madde 628 - Müşterek mülkiyet; aynen taksim ile nihayet bulacağı gibi
bedeli hissedarlar arasında tevzi olunmak üzere pazarlık veya müzayede suretiy-
le beyi ile ve hissedarlardan biri veya bir kaçı tarafından diğerlerine ait
hisselerin iktisabiyle de nihayet bulur.
    Hissederlar taksimin nasıl yapılacağında ittifak edemedikleri takdirde
müşterek mülkün kıymetine ehemmiyetli bir noksan arız olmaksızın taksimi kabil
ise, hakim aynen taksimi ve kabil değil ise hissedarlar beyninde veya umum
arasında müzayede ile satılmasını emreder.
    Aynen taksiminde hisselerin teadülü temin edilemezse ivaz ilavesiyle tadil
olunur.
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    II. İştirak halinde mülkiyet:
    1. Sebepleri:

    Madde 629 - Kanun mucibince veya bir mukavele ile iştirak teşkil eden kim-
seler bir şeye malik olursa her birinin hakkı o şeyin tamamına sari olur.
    2 - Hükümleri:

    Madde 630 - Şeriklerin hak ve vazifeleri iştiraki tevlit eden kanun veya
mukavele hükümleri ile muayendir.
    Hilafına bir hüküm olmadığı halde şeriklerin hakları ve hususiyle malik
oldukları şeyde tasarruf salahiyetleri ancak ittifak ile verecekleri karar
mucibince kullanılabilir.İştirak devam ettiği müddetçe taksim ve şayi cüzde
tasarruf caiz değildir.
    3 - İştirak halindeki mülkiyetin nihayeti:

    Madde 631 - İştirak halinde mülkiyet, o mülkün temliki veya iştirakin
zevaliyle nihayet bulur. Bu suretle taksim, hilafına hüküm bulunmadıkça müşte-
rek mülkiyet hükümlerine göre yapılır.
                          ON DOKUZUNCU BAP
                       Gayri menkul mülkiyeti
                            BİRİNCİ FASIL
          Gayrimenkul mülkiyetinin mevzuu, iktisabı, izaası
    (A)  GAYRİMENKUL MÜLKİYETİNİN MEVZUU:

    Madde 632 - Gayrimenkul mülkiyetinin mevzuu, yerinde sabit olan şeylerdir.
Bu kanuna göre aşağıdaki şeyler gayri menkuldür:
    1  - Arazi,
    2  - Tapu sicilinde müstakil ve daimi olmak üzere ayrıca kaydedilen haklar,
    3  - Madenler.
    (B) GAYRİMENKUL MÜLKİYETİNİN İKTİSABI:
    I. Tescil:

    Madde 633 - Gayrimenkul mülkiyetini iktisap için tapu siciline kayıt,
şarttır. Bununla beraber işgal, miras, istimlak, cebri icra tarikleriyle veya
mahkeme ilamı ile bir gayrimenkulü iktisabeden kimse tescilden evvel dahi ona
malik olur.
    Fakat tescil merasimi ikmal edilmedikçe temliki tasarrufta bulunamaz.
    II. İktisap tarikleri :
    1 - Mülkiyeti nakleden akitler:

    Madde 634  - Mülkiyeti nakleden akitler resmi şekilde yapılmadıkça mute_
ber olmazlar. Ölüme bağlı tasarruflarla evlenme mukaveleleri kendilerine mahsus
şekillere tabidir.
    2 - İşgal:

    Madde 635- Tapu siciline göre sahipsiz bir şey haline geldiği anlaşılmıyan
müseccel bir gayrimenkul, işgal  tarikiyle iktisap olunamaz.
    Müseccel olmıyan bir arzın işgali sahipsiz şeylere dair olan hükümlere
tabidir.
    3 - Yeni arazi teşekkülü:

    Madde 636 - Sahipsiz yerlerde birikmek, dolmak ve kaymak veya umuma ait su-
ların mecra veya seviyeleri değişmek gibi bir suretle teşekkül edip kendisinden
istifade mümkün olan arazi Devletin mülkü olur.
                                      394 - 1
    Bu suretle kendisine ait bir gayrimenkulden ayrılan parçaların vücudunu
ispat eden kimse onları istirdat edebilir.
    4 - Arazinin kayması:

    Madde 637- Arazinin yerinden kayması hududun tadilini icabetmez. Bu suretle
bir gayrimenkul üzerine geçmiş olan toprak ve saire hakkında enkaza ve ihtilata
dair olan hükümler tatbik olunur.
    5 - Müruru zaman:
    a)  Adi müruru zaman:

    Madde 638 - Muhik bir sebep yok iken  tapu sicillinde uhdesine malik sıfatı
ile mukayyet bulunan bir gayrimenkulü fasılasız ve nizasız on sene müddetle ve
hüsnü niyetle yedinde bulunduran kimsenin o gayrimenkulün üzerindeki hakkına
itiraz olunamaz.
    b)  Fevkalade müruruzaman:

    Madde 639 - (Değişik:9/3/1954 - 6333/1 md.) Tapu sicilinde mukayyet olmıyan
bir gayrimenkulü nizasız ve fasılasız 20 sene müddetle ve malik sıfatiyle yedin-
de bulundurmuş olan kimse o gayrimenkulün kendi mülkü olmak üzere tescili tale-
binde bulunabilir.
    Tapu sicilinde maliki kim olduğu anlaşılamıyan veya 20 sene evvel vefat et-
miş yahut gaipliğine hüküm verilmiş bir kimsenin uhdesinde mukayyet olan bir
gayrimenkulü aynı şerait altında yedinde bulunduran kimse dahi o gayrimenkulün,
mülkü olmak üzere tescilini talep edebilir.
    Tescil davası Hazine ve ilgili amme hükmi şahsiyeti aleyhine açılır ve mah-
kemece gazete ile ve ayrıca mahallinde münasip vasıtalarla en az 3 defa ilan
olunur.
    (DİKKAT : Devamı 395 inci sayfdadır.)
KANUNLAR,ŞUBAT 1991 (Ek-7)
                                      394-2
    Son ilandan itibaren 3 ay içinde bir itiraz davası açılmaz veya açılıp da
reddedilir ve iddia sabit olursa tescile karar verilir; karara gayrimenkulün ha-
ritası veya ebatlı krokisi eklenir.
    Hususi kanun hükümleri mahfuzdur.
    c)  Müddetler :
    Müddetin hesabı, inkıtaı - tatili :

    Madde 640 - Yukarki maddelerde beyan olunan iktisabı müruru zaman müddetinin
gerek hesabında gerek inkıta ve tatilinde, ancak müruru zamanında cari olan hü-
kümler tatbik olunur.
    6 - Sahipsiz şeyler ve umuma ait mallar :

    Madde 641 - Sahipsiz şeyler ile menfaati umuma ait olan mallar Devletin hü-
küm ve tasarrufu altındadır. Hilafı sabit olmadıkça menfaatı umuma ait sular ile
ziraate elverişli olmıyan yerler, kayalar, tepeler, dağlar ve onlardan çıkan
kaynaklar kimsenin mülkü değildir. Sahipsiz şeylerin ihraz ve işgali, yollar ve
meydanlar, akar sular ile yatakları gibi menfaati umuma ait malların işletilmesi
ve kullanılması hakkında ahkamı mahsusa vazolunur.
    III.  Tescili talep hakkı :

    Madde 642 - Bir şeye temellük etmek hakkını hibe gibi bir sebeple iktisap
etmiş olan kimse tescil muamelesinin icrasını malikinden talep edebilir.İmtina
halinde mülkiyetin kendisine aidiyetine karar verilmesini hakimden istiyebilir.
    İhraz ve işgal, intikal, istimlak cebri icra ve mahkeme ilamiyle bir gayri-
menkulün mülkiyetini iktisap eden kimse; doğrudan doğruya tescil muamelesini
yaptırabilir.
    Karı koca malları hakkındaki usul icabı olarak vuku bulan mülkiyet tebeddül-
leri sicilli mahsusuna kayıt ve ilan edilmesini müteakip resen tapu siciline de
kaydolunur.
    (C) GAYRİMENKUL MÜLKİYETİN İZAASI :

    Madde 643 - Gayrimenkulün mülkiyeti, sicil kaydının terkini veya gayrimenku-
lün tamamiyle ziyaı halinde zail olur. Menfaati amme için yapılan istimlak ha-
linde mülkiyetin ne vakit zail olacağı kanunu mahsusla muayyendir.
                             İKİNCİ FASIL
                 Gayri menkul mülkiyetin hükümleri
    (A) GAYRİMENKUL MÜLKİYETİN ŞÜMULÜ :
    I. Umumiyetle :

    Madde 644 - Bir arza malik olmak, onu kullanmakta faydalı olacak derecede
altına ve üstüne malik olmağı tazammun eder.
    Kanuni takyitler müstesna olmak üzere bu mülkiyet, yapılan ve dikilen şeyle-
ri ve kaynakları dahi şamil olur.
    II. Sınır :
    1 - Gayrimenkulün tahdidi :

    Madde 645 - Gayrimenkulün sınırı plan ve arz üzerine konulan işaretler ile
tayin olunur.
    Plandaki sınır ile arz üzerindeki sınır birbirini tutmazsa asıl olan planda-
ki sınırdır.
    2 - Tahdit borcu :

    Madde 646 - Sınırı belli olmıyan araziye malik olan kimse komşusunun talebi
Üzerine gerek planın tashihi gerek arz üzerine işaretler konulması suretiyle
sınırın tayini için diğerine yardım etmeğe mecburdur.
    3 - Tahdit eden şeylerin hükmü :

    Madde 647 - Duvar, çit, parmaklık gibi iki gayrimenkulü birbirinden ayıran
şeylerin mülkiyetinde asıl olan; her iki komşu arasında müşterek olmaktır.
    III. Arsa üzerine inşaat :
    1 - Arsa ve levazım :
    a) Mülkiyet :

    Madde 648 - Bir kimse başkasının inşaat levazımiyle kendi arsası üzerine ya-
hut kendi levazımiyle başkasının arsası üzerine bina yapmış olsa bu levazım, ar-
sanın mütemmim cüzü olur. Şu kadar ki levazım, malikin rızası olmaksızın alınıp
kullanılmış ise kal`i fahiş bir zararı müeddi olmadıkça maliki onu kali ile is-
tirdadını talebedebilir ve masarifi arsa sahibine ait olur. Eğer bina arsa sahi-
binin rızası olmaksızın levazım sahibi tarafından yapılmış ise kal`i fahiş  bir
zararı müeddi olmadıkça arsa sahibi kal`ini istiyebilir ve masarifi levazım sa-
hibine ait olur.
    b) Tazminat :

    Madde 649 - Ebniye kalolunmadığı takdirde arsa sahibi inşaat levazımına mu-
kabil muhik bir tazminat vermeğe mecburdur. Arsa sahibi inşaatı suiniyetle yap-
mış ise diğer tarafın bütün zararını tazmin ile mahküm edilebilir.
    Eğer bina levazım sahibi tarafından suiniyetle yapılmış ise arsa sahibinin
levazım için vereceği tazminat levazımın en az kıymetini geçmiyebilir.
    c) Bina sahibinin arsayı temellük edebilmesi :

    Madde 650 - Binanın kıymeti açıkça arsanın kıymetinden ziyade ise hüsnüni-
yetle hareket eden levazım sahibi muhik bir tazminat mukabilinde mecmuunun mül-
kiyetinin kendisine verilmesini istiyebilir.
    2 - Başkasının arsasına tecavüz eden inşaat :

    Madde 651 - Yanındaki arsaya tecavüz etmiş olan inşaat ve imalat bunları
yapan kimsenin o arsa üzerinde ayni bir hakkı varsa, bunlar o kimsenin arsasının
mütemmim cüzü olur ve tecavüz eden kısmı irtifak hakkı olmak üzere tapu siciline
kaydedilir. Bundan mutazarrır olan arsa sahibi tecavüze muttali olduğu tarihten
itibaren on beş gün içinde itiraz etmemiş ise inşaat hüsnüniyetle yapıldığı ve
icabı hal müsait bulunduğu takdirde inşaatı yapan kimse muhik bir tazminat muka-
bilinde tecavüz ettiği mahal üzerinde kendisine ayni bir hak verilmesini veya o
mahal mülkiyetinin kendisine aidiyetinin tanınmasını istiyebilir.
    3 - Üst hakkı:

    Madde 652 - Bir arsanın altında veya üstünde yapılan yahut onunla devamlı
bir surette birleştirilen inşaat ve imalat tapu siciline irtifak hakkı diye tes-
cil edilmek üzere başka bir malikin mülkü olabilir.
    Bir evin muhtelif katları, üst hakkı teşkiline mevzu olamaz.
    4 - Mecralar :

    Madde 653 - Elektrik, gaz, su gibi şeylerin mecraları hangi arz için tesis
olunmuşlar ise onun haricinde bulunmuş olsa bile hilafına bir hüküm olmadıkça
onlar hangi sınai teşebbüsün eseri iseler onun teferruatı ve sahibinin mülkü
nazariy-
le bakılır. Bu mecraları tesis hakkı, komşuluk münasebetlerine müteallik hüküm-
ler icabından olmadığı takdirde irtifak hakkına müsteniden tesis edilmiş olma-
dıkça başkasının arsasını ayni bir hakla takyit etmiş olmaz. Eğer mecra açıkta
değilse irtifak hakkı, tapu siciline kaydolunmakla tesis olunur; açıkta ise ir-
tifak hakkı mecranın yapılmasiyle teessüs etmiş olur.
    5 - Menkul inşaat :

    Madde 654 - Temelli kalmak maksadı olmaksızın başkasının arsası üzerine ya-
pılan kulübe ve baraka gibi hafif binalar, inşa edenin mülkü olur ve tapu sici-
line kaydolunmaz.
    6 - Dikilen şeyler :

    Madde  655 - Bir kimse başkasının fidanını kendi tarlasına yahut kendi fida-
nını başkasının tarlasına dikerse alakadar olan kimseler başkasının levazımı ile
kendi arsasında veya kendi levazımı ile başkasının arsasına bina yapmak veya
menkul bir inşaatta bulunmak hallerinde alakadar kimselerin haklarını haiz ve
borçları ile mükelleftirler. Ağaçlar ve ormanlar üzerinde üst hakkı tesisi mem-
nudur.
    IV. Malikin mesuliyeti :

    Madde 656 - Bir malikin hakkını tecavüz etmesinden dolayı bir zarara uğrayan
veya uğramak tehlikesinde bulunan kimse eski halin iadesini veya tehlikenin iza-
lesi için lazım gelen tedbirlerin yapılmasını talep edebilir ve uğradığı zarar
ve ziyanı ayrıca tazmin ettirebilir.
    (B)   GAYRİMENKUL MÜLKİYETİN TAKYİTLERİ :
    I. Umumiyetle :

    Madde 657 - Mülkiyetin kanuni takyitleri tapu siciline kayde hacet olmaksı-
zın muteber olur. Bu takyitler; ancak resmi bir senedle ve tapu siciline kayıt
ile ilga veya tadil olunabilir. Ammenin menfaati için vazolunan takyitler tadil
ve ilga olunamaz.
    II. Mülkiyet hakkının takyitleri :
    1 - Şuf`a :
    a)  Mukaveleden mütevellit şuf`a :

    Madde 658 - Mukaveleden mütevellit şuf`a hakkı; tapu siciline şerh verildiği
surette bu şerhte tayin olunan müddet zarfında ve sicilde gösterilen şartlar
dairesinde her hangi bir malike karşı dermiyan olunabilir.
    Sicilde şart gösterilmemiş ise gayrimenkulün müddeaaleyhe satışındaki şarta
itibar olunur. Meşfu satıldıkta bayi keyfiyeti şefia haber vermeğe mecburdur.
    Şefiin bey`e ıttılaı günÜnden itibaren bir ay ve herhalde sicille şerh ve-
rildiği tarihten itibaren on sene geçmekle şuf`a hakkı sakıt olur.
    b) Kanuni şuf`a hakkı :

    Madde 659 - Bir gayrimenkulün hissedarları onun şayi bir hissesini satın
alan üçüncü şahsa karşı kanuni şuf`a hakkını haizdir.
    2 - İştira, vefa hakları :

    Madde 660 - Mukaveleden mütevellit iştira ve vefa hakları tapu siciline
şerh verildiği surette bu şerhte gösterilen müddet içinde gayrimenkulün her han-
gi malikine karşı dermeyan olunabilir.
    Bu haklar her halde şerh tarihinden itibaren on sene geçmekle sakıt olur.
    III. Komşu hakkı:
    1 -  Mülki kullanma :

    Madde 661- Bir kimse mülkünü kullanırken hele sınai işler yaparken komşusuna
zarar verecek her türlü taşkınlıklardan çekinmeğe mecburdur.
    Hususiyle mazarat veren ve gayri menkulün mevki ve mahiyetine ve mahalli
örfe göre komşu arasında hoş görülebilecek dereceyi geçen gürültüler ve sarsın-
tılar yapmak ve duman ve kurum ve rahatsızlık veren sair toz, boğu, koku çıkart-
mak memnudur.
    2 - Hafriyat ve inşaat:
    a)   Kaidesi:

    Madde 662 - Bir mülk sahibi, hafriyat ve inşaatta bulunurken komşusunu arsa-
sına zarar vererek veya zarara maruz bırakarak veya üzerlerindeki mebaniyi teh-
likeye koyarak, izrar edemez.
    Komşuluk kaidelerine muhalif olarak yapılan inşaatta başkasının arazisine
tecavüz halindeki hükümler tatbik olunur.
    b) Hafriyat ve inşaatın ebadı:

    Madde 663 - Yapılacak hafriyat ve inşaatın ebadında gayrimenkul sahipleri-
nin riayete mecbur oldukları hükümler, hususi kanunlar ile muayyendir.
    3 - Ağaç dal ve köklerinin başkasının mülküne geçmesi:
    a) Kaide :

    Madde 664 - Bir ağacın dalları ve kökleri komşusunun mülküne geçipte zarar
verdiği ve komşunun talebi üzerine münasip bir müddet içinde ağaç sahibi bunları
kaldırmadığı takdirde komşunun o dal ve kökleri kesip enkazını zaptetmeğe sala-
hiyeti vardır.
    Ağaç dallarının kendi ebniye ve ekinleri üzerine geçmesine müsamaha eden
kimsenin işbu dallarda yetişen meyveleri temellüke hakkı vardır.
    Bu hükümler, komşu ormanlar hakkında cereyan etmez.
    b) Dikilecek şeye göre riayeti icap eden hükümler :

    Madde 665 - Gayrimenkulün ve dikilecek şeylerin nevilerine göre sahiplerinin
dikmek hususunda riayete mecbur oldukları hükümler, kanunu mahsus ile tayin olu-
nur.
    4 - Kendi kendine akan suların cereyanı :

    Madde 666 - Bir gayrimenkulün sahibi, üst taraftaki gayrimenkulde kendi ken-
dine akan suları hususiyle kar, yağmur ve tutulmamış kaynak sularını kendi mül-
küne kabule mecburdur. Komşuların hiç biri diğerinin zararına bu cereyana mani
olamaz.
    Bir gayrimenkulün aşağısında bulunan diğer gayrimenkule akan ve ona lazım
olan suyunu yukarıki gayrimenkul sahibi kendisine lazım olan dereceden ziyade
mülkünde tutamaz.
    5 - Kurutma :

    Madde 667 - Bir bataklığın suyu ötedenberi alt taraftaki tarlaya akagelmekte
ise sahibinin onu kurutmak için yapacağı ameliyattan neşet eden suları alt ta-
raftaki tarla sahibi kabule mecburdur. Aşağıdaki tarlaya bundan bir zarar gele-
cek ise sahibi tarlasının içinden geçmek üzere su yolları tesisini bataklık sa-
hibinden isteyebilir. Tesis masrafı bataklık sahibine aittir.
    6 - Su yolu  ve gaz ve elektrik borularının geçirilmesi:
    a)  Bunlara karşı müsamaha borcu:

    Madde 668 - Gayrimenkul sahipleri yapılacak zarar tamamiyle ve peşin tazmin
olunmak şartiyle mülkünün altından veya üstünden su yolu ve gaz ve elektrik bo-
ruları geçirilmesine, bunların başka yerden geçirilmeleri imkansız olur veya çok
fazla masrafı mucip bulunur ise, müsaade etmeğe mecburdur.
    Bu tesisat, sabibinin talebi üzerine masrafı kendisine ait olmak şartiyle
tapu sicilline kaydolunur.
    b) Üzerine tesisat yapılacak arsa sahibinin menfaatlerinin muhafazası:

    Madde 669 - Bu tesisat mülkünden geçen kimse, menfaatinin munsıfane nazara
alınmasını talep edebilir; fevkalade ahvalde ve tesisat gayrimenkulün üstünde
ise üzerine tesisat yapılacak münasip bir kısmının kendi zararını tamamiyle te-
lafi edecek bir ivaz mukabilinde alınmasını isteyebilir.
    c) Yeni hadiseler:

    Madde 670 - Ahval değişirse gayrimenkulün sahibi menfaati icabı olarak işbu
tesisatın naklini isteyebilir. Nakil masrafı kaideten diğer tarafa aittir. Şu
kadar ki maslahat icap ediyorsa hakim gayrimenkul sahibinin münasip miktarda
nakil masrafına iştirakini tensip eder.
    7 - Mürur hakkı:
    a)  Lüzumlu geçit:

    Madde 671 - Tarikı amme çıkmak için kafi bir yolu bulunmayan gayrimenkul
sahibi tam bir ivaz mukabilinde komşularından kendisine geçmek için munasip bir
yerin terkini talep edebilir. Bu hak mülklerin ve onlara giden yolların evvelki
hallerine göre bu yolun nereden geçmesi lazımgeliyorsa oranın malikine ve ica-
bında bu yolun açılmasından en az mutazarrır olan kimseye karşı kullanılır. Bu
yolun tayininde iki tarafın menfaatleri gözetilir.
    b)  Mürur hakkının tescili:

    Madde 672 - Daimi olarak tesis olunan mürur hakkının tapu sicilline kaydı
lazımdır.
    8 - Hail:

    Madde 673 - Müşterek haller hakkındaki hükümlere halel gelmemek üzere her
malik kendi arzının hailini kendi yapar. Araziye hail koymak mecburiyeti ve
bunun nasıl konacağı kanunu mahsus ile tayin olunur.
    9 - Komşuluk için lüzumlu olan şeylerin icrası:

    Madde 674 - Komşuluk haklarının kullanılması için lüzumu olan işlerin yapıl-
ması her birinin menfaati nisbetinde arz sahiplerinin uhdesine terettüp eder.
    IV. Başkasının arazisine girmek:
    1 - Orman ve mer`a:

    Madde 675 - Kanunen menedilmedikçe örf ve adete göre herkes başkasının orman
ve mer`asına girebilir ve mantar ve ufak tefek yabani meyveleri toplayıp temel-
lük edebilir. Av avlamak ve balık tutmak için başkasının arazisine girmek hak-
kındaki hükümler kanunu mahsus ile tayin olunur.
    2 - Düşen şeylerin alınması:

    Madde 676 - Su, rüzgar, çığ veya diğer tabii kuvvetler vasıtasiyle veya
her hangi bir suretle bir mal bir kimsenin arsasına düşer veya hayvan girer ve
arı ve tavuk ve balıklar göçerse arz sahibi bunların aranılıp tutulması için
sahiplerine müsaade etmeğe mecburdur. Bu yüzden hasıl olan zarar için arz sahi-
binin tazminat istemeğe ve tazminatı alıncaya kadar bunları hapsetmeğe hakkı
vardır.
    3 - Zaruri sebepler:

    Madde 677 - Bir kimse vukuu kuvvetle melhuz bulunan bir zararı yahut ani
bir tehlikeyi kendisinden veya diğerinden ancak başkasının mülküne tecavüzle
defedebilirse, zarar veya tehlike tecavüzden münbais hasardan büyük olmak şar-
tiyle mülk sahibi bu tecavüze tahammüle mecburdur. Mülk sahibi bu tecavüzden
mutazarrır olmuş ise muhik bir tazminat talep edebilir.
    V. Toprağın ıslahı:
    Madde 678 _ Toprağın ve su yollarının ıslahı, bataklıkların kurutulması,
orman yetiştirilmesi, yol açılması, orman ve köy arazisi parçalarının birleşti_
rilmesi gibi şeyler ancak mütaaddit maliklerin iştirakiyle yapılır bunun için
arsaların yarısından fazlasına malik bulunan ve adetçe maliklerin üçte ikisini
teşkil eden kimseler tarafından karar verilmek lazımdır. Bu karara diğerleri
ittibaa  mecburdurlar.
    (C) KAYNAKLAR :
    1. Mülkiyet ve irtifak hakkı:

    Madde 679 - (Değişik : 23/11/1960-138/1 md.)
    Kaynak, arzın mütemmim bir cüz`ü olup mülkiyeti, kaynadıkları toprağın
mülkiyeti ile beraber iktisabolunur. Başkasının arzındaki kaynaklardan isti-
fade, irtifak hakkı olarak, tapu siciline kayıt ile tesis olunur.
    Yeraltı suları,genel olarak, menfaati umuma ait sulardandır.Bir arza malik
olmak, onun altındaki suya malik olmayı tazammun etmez.
    Yeraltı sularından arz maliklerinin istifade şekli ve bunun derecesi, mah-
sus kanunlarında gösterilir.
    II. Kesilen kaynaklar:
    1 - Tazminat :

    Madde 680 - Ehemmiyetli bir surette intifa edilmekte veya intifa maksadiy-
le suyu biriktirilmekte olan kaynakları kısmen olsun keserek yahut hafriyat ve
inşaat ve ameliyat icrasiyle telvis ederek sahibine veya onda hakkı olana zarar
iras eden kimse tazminat itasiyle mahküm edilebilir. Zarar kast ve ihmal eseri
değil ise veya mutazarrırın hatasına isnadi kabil ise hakim, tazminat itası la-
zımgelip gelmiyeceğini takdir ve icabında keyfiyetini ve miktarını tayin eyler.
    2 _ Kaynakların evvelki halinin iadesi:

    Madde 681 - Bir gayrimenkulün işletilmesi veya süknası veya su tedariki
için lazım olan kaynaklar kesildiği veya telvis edildiği takdirde mümkün olduğu
kadar evvelki halin iadesi talep olunabilir. Maslahat iktiza etmedikçe diğer
yerlerde evvelki halin iadesi talep edilemez.
    III. Müşterek kaynaklar:

    Madde 682 - Yekdiğerine civar olan mütaaddit kaynaklar muhtelif kimselere
ait olmakla beraber suları aynı kaynaktan teşa`up ederek bir mecmua teşkil et-
tikleri takdirde her mutasarrıf kaynakların müştereken tutularak suyun evvelki
istifadeleri nisbetinde beyinlerinde tevziini isteyebilir.
    Hak sahipleri müşterek tesisat masraflarını menfaatleri nisbetinde deruhte
ederler. Birinin mümanaatı halinde hak sahiplerinden her biri diğer kaynaklar-
daki su azalacak olsa bile kendi kaynağındaki suyun zapt ve icrası için lazım-
gelen ameliyatı yapabilir ve bu ameliyat sebebi ile kendi kaynağına gelen suyun
miktarı tezayüt etmiş ise ancak bu tezayüt nisbetinde tazminat itasına mecbur
olur.
    IV.  Lüzumlu suların cebri temellükü :

    Madde 683 - Kendi evine veya arzına lazım olan suyu bir takım ameliyat icra
ve fahiş masarif ihtiyar etmedikçe tedarik edemiyen kimse tam bir tazminat muka-
bilinde komşusunun ihtiyacı olmayan suyu kendisine fariğ olmasını talep edebi-
lir. Bu hususta başlıca su sahibinin menfaatleri gözetilir. Yeni haller zuhurun-
da yapılmış olan şeylerin tadili talep olunabilir.
    V.  İstimlak :
    1 - Kaynaklar :

    Madde 684 - Kendisine hiç bir faydası olmayan yahut kıymetleri ile gayri
mütenasip bir faydası olan kaynak ve çeşme yahut ırmak sahibi ammenin menfaati
için diğer kaynak ve çeşmelere su tedariki ve suya mütaallik sair teşebbüsler
için tam bir tazminat mukabilinde kendi kaynak ve çeşmesini veya ırmağını terke
mecburdur. Bu tazminat suyun bir kısmının mutasarrıfına terkedilmesinden iba-
ret te olabilir.
     2 - Arz :

     Madde 685- Ammenin menfaati için bir kaynağın havalisinde bulunan arazinin,
kaynağı telvisten men zımmında, lüzumu derecede istimlaki talep olunabilir.
                               YİRMİNCİ BAP
                              Menkul Mülkiyeti
    (A)  MENKUL MÜLKİYETİNİN MEVZUU:

    Madde 686 - Menkul mülkiyetinin mevzuu, bir yerden diğer yere nakledilebilen
eşya ile gayrimenkul mülkiyetinde dahil olmayan ve temellüke salih bulunan tabii
kuvvetlerdir.
    (B)  İKTİSAP TARİKLERİ :
     I. Teslim:
     1 - Zilyedliğin nakli :

     Madde 687 - Menkulde mülkiyetin intikali için teslim lazımdır. Bir kimse
bir menkulü hüsnü niyetle ve malik olmak üzere tesellüm ettikte mülkiyetini ik-
tisap etmiş olur. Velevki intikali yapan kimse o menkulün sahibi olmasın. Zil-
yedlik hükümlerinin cereyanından itibaren mülkiyet sabit olur.
     2 - Mülkiyeti muhafaza mukavelesi :
     a)  Umumiyetle :

     Madde 688 - Başkasına naklettiği mülkiyeti nakilin uhdesinde hıfz için
yapılan mukaveleler ancak menkulü alan kimsenin ikametgahındaki katibi adil
tarafından tasdik ve sicilli mahsusuna kaydedilmiş ise muteber olur.
     Hayvanlar hakkında bu suretle mukavele yapılması memnudur.
     b)   Taksit ile bey`i :

     Madde 689- Taksit ile mal satan kimse mülkiyeti muhafaza mukavelesine isti-
nat ile sattığı malın iadesini ancak almış olduğu taksitlerden malın kullanıl-
makla eskimesinden mütevellit tazminat ve münasip bir ücret miktarını tenzil
ederek mütebakiyi geriye vermek şartiyle talep edebilir.
     3 - Hükmen teslim :

     Madde 690 - Başkasını izrar veya teminat ahkamını ihlal kasdiyle bir menku-
lü temlik eden kimse onu hususi bir sebeple yedinde alıkorsa mulkiyetin intikali
üçüncü şahıs hakkında muteber olmaz. Bu kasdin takdiri hakimi müfevvazdır.
    II.  İhraz :
    1- Sahipsiz eşya :

    Madde 691- Sahipsiz bir malı ihraz eden kimse ona malik olur.
    2- Kaçmış hayvanlar:

    Madde 692- Tutulan bir av kaçtıkta sahibi tekrar tutmak için hemen aramağa
koyulmazsa o hayvan sahipsiz olur. Ehlileştirilen bir hayvan tekrar kati surette
vahşileşirse sahipsiz olur.
    Yalnız başkasının mülküne uçmakla arı oğulu sahipsiz olmaz.
    III. Lükata :
    1- İlan ve arama :

    Madde 693- Kaybolan bir malı bulan kimse sahibine haber vermeğe mecburdur.
    Sahibini bilmiyorsa zabıta memurlarından birine haber vermeğe veya keyfiyeti
münasip bir surette ilan etmeğe mecburdur.
    Bulunan malın kıymeti bir liradan fazla ise her halde zabıta memurlarından
birine haber vermek lazımdır. Meskün bir evde veya umumi daire ve müesseselerde
kayıp bir mal bulan kimse onu ev sahibine veya müstecirine yahut o daire ve
müesseseleri muhafaza ve nezaret eden kimselere vermeğe mecburdur.
    2- Lükatanın hıfzı ve müzayede ile satılması :

    Madde 694 - Lükata, layikı veçhile hıfzolunmalıdır. Lükatanın hıfzı külfeti
mucip olur veya az zamanda bozulan şeylerden bulunur yahut bir seneden fazla
zabıta memurlarının yanında kalırsa müzayede ile satılır. Müzayededen evvel
münasip bir suretle ilan edilmek lazımdır. Bedeli müzayede, lükatının yerine
kaim olur.
    3 - Lükataya malikiyet, iade :

    Madde 695 - İlandan veya zabıta memuruna ihbardan itibaren beş sene içinde
sahibi çıkmadığı takdirde lükatayı bulan kimse, vazifesini yapmış ise ona malik
olur.
    Lükata sahibine iade olundukta bulan kimse bütün masrafını almakla beraber
münasip bir ikramiyeye müstahak olur.
    Lükata meskün bir evde veya umumi bir daire ve müessesede bulunup ta ev
sahibine veya müstecire yahut o daire ve müesseseyi muhafaza edene verilmiş ise
bunlar, bulan kimsenin yerine kaim olurlar. Ancak ikramiyeye müstahak olmazlar.
    4 - Define:

    Madde 696 - Keşiflerinden çok zaman evvel gömülmüş veya saklanmış olduğu
ve artık maliki bulunmadığı muhakkak görülen kıymetli şeyler define addolunur.
    Define, içine gömüldüğü veya saklandığı gayrimenkul veya menkulün sahibinin
mülkü olur.
    İlmi bir kıymeti haiz olan eşyaya mütaallik hükümler mahfuzdur.
    Defineyi keşfeden kıymetinin yarısını tecavüz etmemek üzere hakkaniyete mu-
vafık bir ikramiye talep edebilir.
    5 - Fenni bir kıymeti haiz eşya :

    Madde 697 - Kimsenin mülkü olmayıp ta mÜhim ve ilmi kıymeti haiz bulunan
tabii eşyayı nadire ile antikalar hazinenin mülkü olur. Gayrimenkulünde bu gibi
eşya bulunan kimseler düçar olacakları zarar ve ziyanın tamamiyle tazmini muka-
bilinde lazımgelen hafriyat için müsaade itasına mecburdur.
    Keşfeden kimse ve keşfedilen şey define ise bulunduğu yerin sahibi o şeyin
kıymetini tecavüz etmemek üzere münasip bir ikramiye isteyebilirler.
    IV.  Enkaz :

    Madde 698 - Lükata hakkındaki hükümler, su, rüzgar, çiğ veya diğer tabii
kuvvetler vasıtasiyle veya herhangi bir suretle başkasının eline geçen şeyler ve
hayvanlar hakkında da mer`idir. Bir kimsenin arı ile meşgul kovanına uçan
başkasının arıları tazminat vermeğe mahal olmaksızın kovan sahibinin olur.
    V.  Hukuki tağyir :

    Madde 699 - Bir kimse malik olmadığı bir şeyi işlemiş veya tağyir etmiş
olup ta amelin kıymeti o şeyin kıymetinden fazla ise yeni şey amilin ve aksi
takdirde malikin olur. Amil hüsmü niyetle hareket etmemiş ise amelinin kıymeti o
şeyin kıymetinden fazla olduğu takdirde hakim, yeni şeyin mülkiyetini evvelki
malike bırakabilir.
    Tazminat ve sebepsiz mal edinmeden mütevellit dava hakları mahfuzdur.
    VI.  İki malın birbiriyle karışma veya birleşmesi :

    Madde 700 - Muhtelif kimselerin malları ehemmiyetli bir surette tahrip
edilmeksizin yahut fahiş bir say ve masraf yapılmaksızın ayırt edilemiyecek bir
derecede karışmış veya birleşmiş olursa alakadarlar halitayı terkip eden
malların karışma veya birleşme zamanındaki kıymetleri nisbetinde hissedar
olurlar.
    Karışan veya birleşen mallardan biri diğerinin teferruatı kabilinden
olursa halitanın mülkiyeti aslın malikine ait olur.
    Tazminat ve sebepsiz mal edinmeden mütevellit dava hakları mahfuzdur.
    VII.  İktisabi müruru zaman :

    Madde 701 - Başkasının menkul bir malını nizasız ve fasılasız mülkümdür
diye ve hüsnü niyetle beş sene yedinde bulunduran kimse o mala müruru zaman
sebebiyle malik olur. Zilyedin ihtiyarı olmaksızın bir mal üzerindeki yedi
munkati olmakla müruru zaman inkıtaa uğramaz. Elverirki o malı, senesi içinde
ele geçirmiş veya o müddet içinde yed davası ikame etmiş olsun.
    Alacak müruru zamanı hakkındaki hükümler iktisabi müruru zaman müddetinin
hesabında ve inkıta ve tatilinde dahi caridir.
    (C)  MENKUL MÜLKİYETİNİN ZIYAI :

    Madde 702 - Menkulün mülkiyeti sahibi tarafından terkedilmedikçe veya
başkası tarafından iktisap olunmadıkça yalnız yedin inkıtaı ile zayi olmaz.
                             İKİNCİ KISIM
                      Mülkiyetin gayri ayni haklar
                          YİRMİ BİRİNCİ BAP
             İrtifak hakkı ve gayri menkul mükellefiyeti
                           BİRİNCİ FASIL :
                Gayrimenkule müteallik irtifak hakkı
    (A)  İRTİFAK HAKKININ MEVZUU:

    Madde  703 - İrtifak hakkı bir gayrimenkul üzerine diğer bir gayrimenkulün
lehine tahmil edilen bir külfettir ki tahmil edilen gayrimenkulün sahibini;
irtifak hakkına malik olan kimse tarafından kullanılmağa ait bazı tasarruflara
rıza göstermeğe veya mülkiyete has olan bazı hakların kullanılmasından içtinap
etmeğe mecbur kılar.
    Bir şey yapmak borcu başlı başına irtifak hakkını teşkil edemeyip ancak
ona feri olarak raptedilebilir.
    (B)  İRTİFAK HAKKININ TESİSİ :
    I.Tesis :
    1 - Tescil:

    Madde 704 - İrtifak hakkının tesisi için tapu siciline kayıt lazımdır.
Hilafına sarahat bulunmadıkça mülkiyet hakkındaki hükümler irtifak hakkının
iktisap ve tescilinde dahi caridir. İrtifak hakkının tesis olunduğu
gayrimenkulün müruru zaman ile iktisabı ne gibi şeraite tabi ise irtifak hakkı
dahi o şerait dairesinde iktisap olunur.
    2- Akit:

    Madde 705 - İrtifak hakkını tesis için yapılan akit resmi olmadıkça
muteber değildir.
    3 - Kendi gayri menkulüne irtifak hakkı :

    Madde 706 - Bir kimse malik olduğu iki gayrimenkulden biri lehine diğeri
üzerine irtifak hakkı tesis edebilir.
    II. İrtifak hakkının sakıt olması :
    1 - Umumiyetle :

    Madde 707 - İrtifak hakkı sicildeki kaydın terkini veya alakadar iki
gayrimenkulden birinin büsbütün zayi olmasiyle sakıt olur.
    2 - Gayrimenkullerin bir kimsenin mülkünde birleşmesi :

    Madde 708 - İrtifak hakkında alakadar olan gayrimenkuller bir kimsenin
mülkünde birleşirlerse o kimse irtifak hakkını terkin ettirebilir.
    Terkin edilmedikçe irtifak hakkı bir ayni hak olmak üzere devam eder.
    3 - Kazai terkin :

    Madde 709 - İrtifak hakkı temin edildiği menfaatleri büsbütün kaybetmiş
ise kendisine külfet tahmil edilen gayrimenkulün sahibi bu hakkın terkinini
istiyebilir.
    Mucip olduğu külfete göre pek az menfaat temin eden irtifak hakkının
dahi tazminat mukabilinde tamamen veya kısmen terkini talep olunabilir.
    (C)  İRTİFAK HAKKININ HÜKÜMLERİ :
    I.Şumulü :
    1- Umumiyetle :

    Madde 710 - İrtifak hakkının sahibi hakkını muhafaza ve ondan istifade
için iktiza eden bütün tedbirleri ittihaz edebilir ve  hakkını ancak tahmil
edilen gayrimenkulün sahibine en az zarar verecek tarzda kullanır.
    Tahmil edilen gayrimenkulün sahibi irtifak hakkının kullanılmasını hiç bir
suretle men edemiyeceği gibi işkal dahi edemez.
    2 - Sicil kaydına göre şümulün tayini:
    Madda 711 - İrtifaktan mütevellit hakları ve borçları tayin hususunda,
tapu sicilindeki kayıtlara itibar olunur.
    İrtifak hakkının şümulü, tapu sicilindeki hudut dahilinde gerek menşei
gerek uzun müddettenberi nizasız ve hüsnü niyetle ne tarzda kullanılagelmiş
ise ona göre tayin olunur.
    3 - İstifade eden gayrimenkulün yeni ihtiyaçları :

    Madde 712 - İrtifak hakkından istifade eden gayrimenkulün yeni
ihtiyaçları, irtifakın tahmil ettiği külfetin ağırlaştırılmasını icap etmez.
    II.  Muhafaza masarifi:

    Madde 713 - İrtifak hakkına malik olan kimse, hakkını kullanmakta lazım
olan şeyleri yapmakla mükelleftir. Yapılacak şeyler tahmil edilen gayrimenkul
sahibine de faydalı ise, masrafı menfaatlerine göre aralarında taksim olunur.
    III.  Tadilat:
    1 - İrtifak hakkının taalluk ettiği yerin değiştirilmesi:

    Madde 714 - İrtifak hakkı, tesis olunduğu gayrimenkulün bir kısım
üzerinde ise; tahmil edilen gayrimenkul sahibi, menfaati olduğu ve masrafını
da deruhte ettiği takdirde; gayrimenkulün o hakkın kullanılmasını işkal
etmiyecek bir yerine, naklini isteyebilir. Bu salahiyet, irtifak hakkının tesis
olunduğu mahal tapu sicilinde kaydolunmuş olsa bile yine kullanılabilir.
    Komşuluğa mütaallik hükümler, mecraların bir yerden diğer yere naklinde
dahi caridir.
    2 - Taksim :
    a)  İrtifak hakkından istifade eden gayrimenkulün taksimi :

    Madde 715 - İrtifak hakkından istifade eden gayrimenkul taksim olundukta
asıl olan, irtifak hakkının her kısım için devamıdır. Şu kadar ki bu haktan
fiilen yalnız bir kısım istifade edebiliyorsa tahmil edilen gayrimenkul sabibi,
irtifak hakkının, diğer kısımlardan terkinini talep edebilir. Tapu idaresi bu
talebi, irtifak hakkı  sahibine tebliğ eder ve bir ay içinde itiraz olunmazsa
terkini yapar.
    b)  İrtifak hakkiyle mukayyet olan gayrimenkulün taksimi:

    Madde 716 - Tahmil edilen gayrimenkul taksim olundukta, asıl olan, irtifak
hakkının her kısımda devamıdır. Şu kadar ki irtifak hakkı, fiilen bir kısım
üzerinde kullanılmaz veya kullanılamaz ise o kısmın sahibi irtifak hakkının
kendi mülkünden terkin olunmasını talep edebilir. Tapu idaresi, bu talebi
irtifak hakkı sahibine tebliğ eder ve bir ay içinde itiraz olunmazsa terkini
yapar.
                             İKİNCİ FASIL
      İrtifak hakkının diğer nevileri ve hususiyle intifa hakkı
    (A) İNTİFA HAKKI:
    I. Mevzuu :

    Madde 717 - İntifa hakkı, menkul ve gayrimenkuller ile haklar ve bir
mamelek üzerine tesis olunabilir. Hilafına sarahat bulunmadıkça, sahibine,
üzerine tesis olunduğu şeyden tamamiyle istifade etmek hakkını bahşeyler.
    II.  İntifa hakkının tesisi:
    1 - Umumiyetle :

    Madde 718 - Menkul ve alacak üzerindeki intifa hakkı, menkulün intifa
edecek kimseye teslimi ve alacağın devriyle; ve gayrimenkul mallardaki intifa
hakkı da, tapu siciline kayıt ile teessüs eder. Hilafına bir kayıt bulunmadıkça,
mülkiyete dair hükümler menkul ve gayrimenkul intifa haklarının iktisabında ve
tescilinde tatbik olunur.
    2  - Kanuni intifa hakkı :

    Madde 719 - Gayrimenkul üzerindeki kanuni intifa hakkı tapu sicilline
kaydedilmemiş olsa bile ona muttali olanlara karşı dermeyan olunabilir.
    Tescil yapılmış ise, herkese karşı dermeyan olunur.
    III. İntifaın sukutu :
    I -  Sukutun sebepleri:

    Madde 720 - İntifa hakkı, üzerinde tesis olunduğu şeyin büsbütün ziyaiyle
ve gayrimenkul üzerinde tesis olunup ta tescili icap ediyorsa sicillindeki
kaydının terkini ile, sakıt olur.
    Müddetin hitamı ve intifa hakkı sahibinin vazgeçmesi ve vefatı gibi sukut
sebepleri, gayrimenkul mallar üzerinde intifaa müteallik maddelerde; gayrimenkul
sahibine, yalnız sicil kaydının terkinini talep etmek, salahiyetini verir.
    Kanuni intifa hakkı, sebebinin zevali ile zail olur.
    2 - İntifaın müddeti :

    Madde 721 - İntifa hakkı, intifa sahibinin vefatiyle ve intifa eden şahıs
hükmi ise infisahı ile sakıt olur. Şu kadar ki hükmi şahsın intifa hakkı yüz
seneden fazla devam edemez.
    3 - İntifa hakkının taalluk ettiği şeyin bedeli :

    Madde 722 - Mal sahibi, büsbütün harap olan malı tekrar yapmağa mecbur
değildir. Tekrar yaparsa intifa hakkı avdet eder. İntifa hakkı, sigorta ve
ammenin menfaati için istimlak gibi hallerde; hakkın taalluk ettiği şeyin
makamına kaim olan bedele, intikal eder.
    4 - İade :
    a)   Mükellefiyet :

    Madde 723 - İntifa hakkı nihayet bulur bulmaz zilyed malı sahibine iadeye
mecburdur.
    b)   Mesuliyet :

    Madde 724 - İntifa hakkı sahibi, zararın kendi hatası olmaksızın vaki
olduğunu ispat edemezse; intifa olunan şeyin telef ve ziyanından yahut kıymetine
noksan gelmesinden mesul ve intifa hakkını tecavüz ederek istihlak ettiği
şeyleri tazmin etmeğe mecburdur; Fakat malın adet üzere kullanılmasından
mütevellit kıymet noksanından dolayı, tazminat ile mükellef değildir.
    c) Masraf :

    Madde 725 - İntifa hakkı sahibi mecburiyet olmaksızın masraf yapmış yahut
yeni imalat vücuda getirmiş ise intifaın hitamında, başkasının işlerini
idareye mahsus hükümlere tevfikan tazminat isteyebilir ve malikin tazminden
imtina ettiği tesisatı, malı eski haline iade etmek şartiyle söküp alabilir.
    5 - Tazminat müruru zamanı:

    Madde 726 - Malikin intifa edilen şeyde yapılan tebeddüllerden ve kıymet
noksanından ve intifa eden kimsenin de yaptığı masraflardan ve vazettiği
tesisatı söküp almak salahiyetinden mütevellit hakları, malın iadesinden
itibaren bir sene geçmekle sakıt olur.
    IV.  İntifaın hükümleri :
    1 - İntifa hakkı:
    a)   Umumiyetle :

    Madde 727 - İntifa hakkı sahibi; zilyedlik, kullanmak ve istifade
haklarına malik olup intifa edilen malın idaresi de kendisine aittir. İntifa
hakkı sahibinin, haklarını kullanırken iyi bir idarenin icabettiği hükümlere
riayet etmesi lazımdır.
    b) Tabii semereler:

    Madde 728 - Malın intifa müddeti içinde kemale eren tabii semereleri,
intifa hakkı sahibinindir.
    Zeriyatı icra eden malik veya intifa hakkı sahibi, mahsulü olan
kimseden, mahsulün kıymetini tecavüz etmemek üzere münasip tazminat
isteyebilir.
    Malın semere ve mahsul kabilinden olmayan mütemmim cüzleri, malikindir.
    c) Faiz :

    Madde 729 - İntifa hakkı tahmil edilen sermayenin faizleri ile taksite
bağlı olan diğer varidatı, müeccel dahi olsa intifaın başladığı günden nihayet
bulduğu güne kadar, intifa hakkı sahibine aittir.
    d)  İntifa hakkının ferağı:

    Madde 730 - Zata mahsus olmayan intifa hakkı, bir başkasına ferağ
edilebilir. Bu takdirde malik, haklarını doğrudan doğruya mefruğunlehe
karşı kullanabilir.
    2 - Malikin hakkı:
    a) Nezaret:

    Madde 731 - Malik, intifa edilen şeyin haksız veya mahiyetine mugayir
kullanılmasına mani olabilir.
    b) Teminat istemek hakkı:

    Madde 732 - Hakları tehlikede olduğunu ispat eden malik, intifa hakkı
sahibinden teminat isteyebilir. İntifa hakkı, istihlaki kabil bir şeye veya
kıymetli evraka taalluk ediyorsa tehlikeyi ispat ve malı teslim etmeksizin
dahi bu teminatı talep edebilir. İntifa hakkı kıymetli evraka taalluk ettiği
halde bu evrakın depo edilmesi kafidir.
    c) Hibe ve kanuni intifalarda teminat:

    Madde 733 - İntifa hakkını muhafaza şartiyle bir malı hibe eden kimseden,
teminat talep edilemez. Kanuni intifalarda teminat vermek mecburiyeti, ahkamı
mahsusaya tabidir.
    d) Teminat vermemenin neticeleri :

    Madde 734 - İntifa hakkı sahibi, kendisine verilen kafi bir mühlet içinde
teminat vermez veya malikin men`i hilafına haksız kullanmakta devam ederse,
hakim başka bir tarz takarrür edinceye kadar intifa eden kimsenin yedini
refederek malı, bir kayyıma tevdi eder.
    3 - Defter tutma:

    Madde 735  - Malik ve intifa hakkı sahibi, masraf müşterek olmak üzere
intifa edilen malların resmi bir defterinin tutulmasını her zaman talep
edebilirler.
    4 - İntifa hakkı sahibinin borçları :
    a)  İntifa olunan şeyin muhafazası mükellefiyeti:

    Madde 736 - İntifa hakkı sahibi, malı olduğu gibi muhafazaya ve bakımına
lazım olan adi tamir ve termimleri kendisi yapmaya mecburdur.
    İntifa edilen şeyin muhafazası daha ehemmiyetli ameliyata yahut diğer
tedbirlere ihtiyaç gösteriyorsa intifa hakkı sahibi, malike haber verip,
bunların yapılmasına müsaade etmekle mükelleftir.
    Malik, lazımgelen şeyleri yapmazsa; intifa hakkı sahibi, bunları malikin
hesabına kendisi yapabilir.
    b)  Muhafaza masrafları vergi ve sair mükellefiyetler:

    Madde 737 - İntifa edilen şeyin, adi muhafaza masrafiyle işletme
masraflarını ve o şeyin karşılık teşkil ettiği borçlar var ise bunların
faizlerini; intifa eden kimse, ödemeğe mecbur olduğu gibi vergisini ve bu
neviden sair borçlarını ödemekle de mükelleftir.
*
    Bütün mükellefiyetler intifa devam ettiği nispette mevcuttur.
    Eğer vergi ve diğer bu neviden sair borçlar intifa edilen şeyin maliki
tarafından ödenmiş ise, intifa eden kimse, yukarıda gösterilen nisbette tazmin
ile mükelleftir.
    Bunlardan maada mükellefiyetler malike terettüp eder. Şu kadar ki
intifa eden kimse bu mükellefiyetlerin ifası için lazım olan parayı ivazsız
olarak kendisine ödünç vermeğe muvafakat etmezse, malik, bu paranın tedariki
için intifa edilen şeyi nakde tahvil edebilir.
    c) Bir mamelekin borçlarının faizi:

    Madde 738 - Bir mamelekin intifa hakkına malik olan kimse, bu mameleki
takyit eden borçların faizlerini ödemekle mükelleftir. Fakat, ahval müsait
olduğu takdirde, bu mükellefiyetten beri tutulmasını isteyebilir. Bu halde kendi
istifade hakkı, borçların tediyesinden artan miktara iner.
    d)  Sigorta:

    Madde 739 - Mahalli örfe göre, iyi bir idare icabından oldukça; intifa
hakkı sahibi, intifa ettiği şeyi, malikin menfaatine olarak yangın ve diğer
tehlikelere karşı sigorta ettirmekle mükelleftir. Sigorta primlerini, istifade
hakkı devam ettikçe, tediye eder. Bu mükellefiyet, intifa edilen şey, evvelce
sigorta ettirilmiş olduğu halde de mevcuttur.
    V.  İntifaa ait hususi haller:
    1 - Gayrimenkuller:
    a)  Semereler:

    Madde 740 - Bir gayrimenkulden intifa hakkına sahip olan kimse,
İstifadenin fahiş derecede olmamasına ihtimam ile mükelleftir.
    İstihkakından fazla alınan semereler, malike ait olur.
    b)  İntifa edilen şeyin tahsis olunduğu cihet :

    Madde 741 - İntifa hakkı sahibi, intifa edilen şeyin tahsis edilmiş
bulunduğu ciheti,malike ehemmiyetli bir zararı mucip olacak surette
değiştiremez. Hususiyle üzerinde intifa hakkı bulunan şeyin ne şeklini
değiştirebilir ne de onu esaslı bir surette tadil edebilir; gayrimenkulün tahsis
edilmiş bulunduğu cihette esaslı tadilatı mucip olmadığı hallerde bile malike
haber vermeksizin taş, kis ve turp ocakları açamıyacağı gibi buna benzer diğer
imalatta da bulunamaz.
    c)  Ormanlar:

    Madde 742- Bir ormanda intifa hakkına sahip olan kimse, o ormandan
münasip bir tertip dairesinde istifade edebilir. Malik ile intifa hakkı sahibi,
ormanın işletme tertibi tanzim edilirken kendi haklarının gözetilmesini
isteyebilirler.
    Fırtına, kar, yangın, haşeratın istilası gibi sebepler tesiriyle alelade
istifadenin iktiza ettiği dereceden mühim bir nisbette fazla ağaç kesilmiş ise,
bundan sonra orman, bu zararı tedricen telafi edecek surette işletilir yahut
ormanın işletme tertibi yeni ahval tevfik edilir.
    Alelade istifadenin iktiza ettiği dereceden fazla kesilmiş olan ağaçların
bedeli, faize yatırılır ve gelir noksanını tamamlamağa tahsis edilir.
    d)  Madenler:

    Madde 743 - Madenler gibi, toprağın mütemmim cüzüleri çıkarılmak suretiyle
istifade edilen şeylerden intifa hakkı, ormanlardan intifaa dair olan hükümlere
tabidir.
                                                                              *
    Kullanmak:
    2 - İstihlak suretiyle vukubulan veya kıymetleri takdir edilen şeyler:

    Madde 744 - Hilafına hüküm bulunmadıkça, kullanılması istihlak suretiyle
vukubulan şeylerin mülkiyeti, intifa edene ait olur. İntifa eden bunların
intifaın başladığı gündeki kıymetleri ile borçlu olur.
    Hilafi tasrih edilmediği halde intifa hakkı sahibi, kıymetleri takdir
edilerek kendisine teslim edilen sair menkullerde, dilediği gibi tasarruf
edebilir ve bu hakkını kullandığı halde onların kıymetleri ile borçlu olur.
    Haklarında tasarruf icra edilmiş olan eşya; zirai işletme levazımı,hayvan
sürüleri ve ticari emtea kabilinden ise intifa hakkı sahibi, aynı cins ve
neviden eşya vererek, borcunu ödeyebilir.
    3 - Alacak:
    a)  İstifadenin şumulü:

    Madde 745 - Bir alacak üzerindeki intifa hakkı,onun gelirine temellük
hakkı verir. Tediye mutalebesi ve intifa hakkına tabi olan kıymetli evraka
ait bütün temellüki tasarruflar,malik ve intifa eden kimseler tarafından
müştereken yapılmak lazımdır.
    Borçlu, tesviye için ikisine birden müracaat eder.
    Alacak, tehlikeye düştüğü takdirde iyi bir idarenin icabettiği tedbirlere
tevessül etmek için, malik ile intifa edenden herbiri, diğerinin iştirakini
isteyebilir.
    b)  Tediye ve tenmiye:

    Madde 746 - Malik ile intifa hakkı sahibinden yalnız birine ödemeye mezun
edilmemiş olan borçlu, borcunu ya her ikisine birden tediye veya katibiadile
tevdi etmekle mükelleftir.
    Tediye olunan şey ezcümle ödenen sermaye üzerinde intifa edenin, istifade
hakkı vardır. Malik ve intifa eden, sermayelerin emin ve faizli eshama
yatırılmasını isteyebilirler.
    c)  Alacakların temlikini istemek hakkı:

    Madde 747 - İntifa başladığından itibaren üç ay içinde intifa eden
kimse, üzerine hakkı taallük eden alacakların ve kıymetli evrakın kendisine
temlik edilmesini isteyebilir.Temlik vaki olunca, alacak ve kıymetli evrakın
devri zamanındaki kıymetleri ile malike karşı borçlu olur ve malik, istemekten
fariğ olmadıkça, bunlar için teminat vermeğe mecbur olur.
    Eğer malik, teminat istemek hakkından feragat etmemiş ise; devir, teminatın
itasından sonra yapılır.
    (B)  SÜKNA HAKKI:
    I.Umumiyetle:

    Madde 748 - Sükna hakkı, bir evde oturmak yahut onun bir kısmını işgal
etmek hakkıdır. Bu hak,ahare temlik edilemez ve mirasçıya intikal etmez.
    Kanunda hilafı yazılı olmadıkça intifa hakkına dair olan hükümler,sükna
hakkındada caridir.
    II. Sükna hakkına şümulü:

    Madde 749 - Sükna hakkının şümulü, umumiyetle bu hak sahibinin şahsi
ihtiyaçlarına göre takdir olunur. Şahsına münhasır olduğu sarahaten beyan
edilmiş olmadıkça hak sahibi, hakkının taallük ettiği gayrimenkulde ailesi ve
evi halkiyle
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
birlikte oturmak salahiyetine haizdir. Bir binanın yalnız bir kısmında sükna
hakkına sahip olan kimse, o binanın müştereken kullanmağa mahsus olan mahalle-
rinden istifade edebilir.
    III.  Mükellefiyetler:

    Madde 750 - Sükna hakkına sahip olan kimse, ev veya apartmanın tamamından
müstakilen istifade salahiyetini haiz ise; adi tamirat gibi, muhafazaya
mütaallik masrafları yapmakla mükelleftir.
    Sükna hakkı, malik ile müştereken kullanılmakta ise muhafaza masrafları,
malike terettüp eder.
    (C)   ÜST HAKKI
    I.Konu ve tapu kütüğüne kayıt

    Madde 751 - (Değişik: 14/11/1990 - 3678/16 md.)
    Malik, üçüncü kişiye, gayrimenkulünün altında veya üstünde yapı yapmak
veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisini veren bir irtifak hakkı
kurabilir.
    Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bu hak başkasına devredilebilir ve
mirasçılara geçer.
    Üst hakkı, müstakil ve daimi nitelikte ise, üst hakkı sahibinin talebi
üzerine tapu kütüğüne gayrimenkul olarak kaydedilir. Üst hakkı en az yirmi yıl
için tesis edilmişse sürekli nitelikte sayılır.
    II.  Kapsamı ve hükümleri

    Madde 751/a - (Ek : 14/11/1990 - 3678/17 md.)
    Üst hakkının tesisine ilişkin resmi senette üst hakkının kapsamı,
hükümleri, özellikle yapının konumu, şekli, niteliği,boyutları, tahsis amacı
ve üzerinde yapı bulunmayan alandan faydalanmaya ait hususlar yer alır. Bu
sözleşme hükümleri üst hakkını ve yüklü gayrimenkulü iktisap eden herkes için
bağlayıcıdır.
    III.  Sürenin sona ermesinin sonuçları
    1.   Yapı mülkiyetinin malike geçmesi

    Madde 751/b - (Ek: 14/11/1990 - 3678/18 md.)
    Üst hakkının süresi sona erince mevcut yapılar gayrimenkulün mütemmim
cüzü olur ve malikine kalır.
    Üst hakkı tapu kütüğüne ayrı bir gayrimenkul olarak kaydedilmişse,
sürenin sonunda bu sahife kapatılır. Ayrı bir gayrimenkul olarak kaydedilen
üst hakkı üzerinde mevcut rehin hakları, diğer bütün hak, takyit ve
yükümlülükler de sahifenin kapatılmasıyla birlikte sona erer. 751/c maddesi
hükmü saklıdır.
    2.   Tazminat

    Madde 751/c - (Ek: 14/11/1990 - 3678/19 md.)
    Gayrimenkul maliki, aksi kararlaştırılmadıkça, kendisine kalan yapılar
için üst hakkı sahibine bir tazminat ödemez. Bir tazminat ödenmesi
kararlaştırılmışsa, tazminatın miktarı ve hesaplanış tarzı belirlenir. Ödenmesi
kararlaştırılan tazminat üst hakkı kendileri için rehnedilmiş alacaklıların
kalan alacaklarının teminatını teşkil eder ve rızaları olmaksızın üst hakkı
sahibine ödenemez.
    Kararlaştırılan tazminat ödenmez veya teminat altına alınmazsa üst hakkı
sahibi veya bu hak kendisine rehnedilmiş olan alacaklı, tazminat alacağına
teminat olmak üzere, terkin edilen üst hakkı yerine aynı derecede ve sırada bir
ipoteğin tescilini isteyebilir.
    Bu ipoteğin tescilinin üst hakkının sona ermesinden itibaren üç ay içinde
yapılması gerekir.
    3. Diğer  hükümler

    Madde 751/d - (Ek : 14/11/1990 - 3678/20 md.)
    Gayrimenkul malikine kalan yapılar nedeniyle üst hakkı sahibine bir
tazminat ödenmesi kararlastırılmış ise, tazminatın miktarına ve hesaplanış
tarzına, üst hakkı süresinin sonunda gayrimenkulün eski haline getirilmesine
ilişkin hükümler resmi senette yer alır. Bu hükümler üst hakkını ve yükümlü
gayrimenkulü iktisap eden herkes için bağlayıcıdır.
    IV.  Süresinden önce devir talebi
    I.Şartları

    Madde 751/e - (Ek: 14/11/1990 - 3678/21 md.)
    Üst hakkı sahibi bu haktan doğan yetkilerinin sınırını ağır şekilde aşar
veya sözleşmeden doğan borçlarını önemli ölçüde ihlal ederse, malik, üst
hakkının ona bağlı bütün hak ve yükümlülükleri ile birlikte süresinden önce
kendisine devrini isteyebilir.
    2.  Hakkın kullanılması

    Madde 751/f - (Ek : 14/11/1990 - 3678/22 md.)
    Malik üst hakkının devrini kendisine geçecek yapılar için uygun bir
tazminat ödeme kaydıyla talep edebilir. Üst hakkı sahibinin kusuru tazminatın
belirlenmesinde indirim sebebi olarak gözönüne alınabilir.
    Üst hakkının malike devri, tazminatın ödenmesine veya bu tazminatın teminat
altına alınmış olmasına bağlıdır.
    3. Diğer haller

    Madde 751/g - (Ek: 14/11/1990 - 3678/23 md.)
    Devri isteme hakkının kullanılmasına dair hükümler, malikin üst hakkının
vaktinden evvel sona erdirme veya üst hakkı sahibinin borçlarını ihlal etmesi
sebebiyle devri isteme hakkı saklı tuttuğu hallerde de uygulanır.
    V. Üst hakkı iradınının teminatı
    1. İpotek kurulmasını istemek hakkı

    Madde 751/h - (Ek : 14/11/1990 - 3678/24 md.)
    Malik üst hakkı  karşılığı olarak irad tarzında borçlanılan edaların azami
üç yıllık miktarının tapu kütüğüne gayrimenkul olarak kayıtlı üst hakkını takyid
eden ipotekle teminat altına alınmasını halen üst hakkı sahibi olan kimseden
talep edebilir.
    İradın her yıl için eşit olarak belirlenmemesi halinde bu kanuni ipoteğin
tescili iradın eşit olarak dağıtılmasında üç yıla düşecek  miktarı için
yapılabilir.
    2.  Tescil

    Madde 751/i - (Ek: 14/11/1990-3678/25 md.)
    İpotek, üst hakkının süresi içerisinde her zaman  tescil edilebilir ve icra
yolu  ile satışta terkin olunmaz.
    Yapı alacaklıları ipoteğinin kurulmasına dair hükümler kıyasen  burada   da
uygulanır.
    VI.  Sürenin üst sınırı

    Madde 751/j - (Ek : 14/11/1990-3678/26 md.)
    Üst hakkı, müstakil bir hak olarak yüz yıldan daha fazla bir süre için
kurulamaz.
     Üst hakkı her zaman kurulması için  öngörülen şekle uyularak azami bir yüz
yıl daha uzatılabilir. Ancak bu  konuda  önceden verilen her türlü taahhüt
geçersizdir.
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
    (D) BİR BAŞKASININ ARSASINDA BULUNAN KAYNAK ÜZERİNDEKİ HAK :

    Madde 752 -Başkasının arsasındaki kaynak üzerinde hakkı bulunan kimse, bu
arsa malikini, suyun alınması veya akıtılması için muktazi müsaadeyi vermeye
icbar edebilir. Hilafına mukavele olmadıkça, bu hak başkasına temlik edilebilir
ve mirasçıya intikal eder.
    Eğer bu hak,müstakil ve daimi bir mahiyeti haiz ise tapu sicilline
gayrimenkul olarak kaydedilebilir.
    (H) DİĞER  İRTİFAK HAKLARI:

    Madde 753 - Malik, herhangi bir kimseye veya bir cemaat lehine kendi
arsası üzerinde nişan talimi veya mürur gibi muayyen bir istifadeye mütehammil
olmak şartiyle; diğer irtifak hakları tesis edebilir.
    Hilafına mukavele olmadıkça  bu haklar başkasına temlik olunamaz ve
bunların şümulu hak sahibinin adi ihtiyaçlarına göre  takdir olunur.
    İrtifak haklarına dahil olan hükümler, bunlarda dahi caridir.
                             ÜÇÜNCÜ FASIL
                       Gayrimenkul mükellefiyeti
    (A)  GAYRİMENKUL MÜKELLEFİYETİNİN MEVZUU:

    Madde 754 - Gayrimenkul mükellefiyeti, bir gayrimenkul malikinin; mülkü
dolayısiyle, o gayrimenkul karşılık olmak üzere, diğer  bir kimse lehine bir şey
yapmağa veya vermeğe mecbur tutulmasıdır.
    Bu mükellefiyet, diğer bir gayrimenkule malik olan kimse lehine de,
mülkiyeti dolayısiyle tesis olunabilir.
    İrat senetleri ve hukuku ammeye müteallik gayrimenkul mükellefiyetleri
müstesna olmak üzere verilecek ve yapılacak şeylerin, takyit edilen
gayrimenkulün mahiyeti ile münasebeti yahut istifade edecek gayrimenkulün
işletilme ihtiyaçları ile alakası bulunmak lazımdır.
    (B) TESİS VE SUKUT:
    I.  Tesis:
    1 - İktisap ve tescil :

    Madde 755 - Gayrimenkul mükellefiyetinin tesisi için, tapu siciline kaydı
lazımdır. Sicil kaydında mükellefiyetin kıymeti olmak üzere Türk parası olarak
muayyen bir miktar gösterilir. Eğer mükellefiyet muayyen  zamanlarda bir şey
yapmak veya vermekten ibaret olursa diğer bir surette takdir edilmediği halde
mükellefiyetin kıymeti beher sene verilecek veya yapılacak şeylerin yirmi
misline müsavi addolunur. Hilafına  hüküm bulunmadıkça, gayrimenkul
mükellefiyetlerinin iktisap ve tescili, gayrimenkul mülkiyeti hakkındaki
hükümlere  tabidir.
    2 - Hukuku ammeye müteallik gayrimenkul mükellefiyet:

    Madde  756 - Hukuku ammeye müteallik gayrimenkul mükellefiyeti, hilafına
hüküm bulunmadıkça tescile tabi değildir.
    Kanun, bir şahsa yalnız  bir gayrimenkul mükellefiyeti tesisini istemek
hakkını bahşettiği takdirde; bu mükellefiyet, ancak tescil ile teessüs eder.
                                     412 - 1
    3 - Teminat kastiyle yapılan gayrimenkul mükellefiyeti:

    Madde 757 - İrad senedine müteallik hükümler, bir alacağın teminatı olmak
üzere tesis edilen gayrimenkul mükellefiyetinde de caridir.
    II. Sukut sebepleri:
    1 - Umumiyetle:

    Madde 758 - Gayrimenkul mükellefiyeti, sicil kaydının terkini ve takyit
edilen gayrimenkulün büsbütün zayi olması ile sakit olur.
    Feragat ve iştira gibi sukut sebeplerinden biri bulunduğu halde takyit
edilen gayrimenkulun maliki, sicildeki kaydın terkinine muvafakat etmesini,
alacaklıdan istemek hakkını haiz olur.
    2 - İştira :
    a)  Alacaklının iştirayı istemek hakkı :

    Madde 759 - Alacaklı, bir mukavele ile mezun olduğu takdirde ve bundan
başka aşağıdaki hallerde malikten, gayrimenkul mükellefiyetini satın almasını
isteyebilir :
    1 - Takyit edilen gayrimenkul, alacaklının haklarını mühim tehlikeye maruz
kılacak surette taksim edilmiş  ise.
    2 - Malik, gayrimenkulünün kıymetini, mukabilinde teminat vermeksizin
tenkis eder ise.
    3 - Malik, birbiri ardınca üç sene yapmağa veya vermeğe mecbur olduğu
şeyleri yapmamış veya vermemiş ise.
    b)  Takyit edilen gayrimenkul malikinin iştirayı istemek hakkı:

    Madde 760 - Takyit edilen gayrimenkul maliki, bir mukavele ile mezun
olduğu takdirde ve bundan başka aşağıdaki hallerde iştira talebinde bulunabilir:
    1 - Gayrimenkul mükellefiyetini tesis eden akdin hükümlerine diğer taraf
riayet etmez ise.
    2 - İştirası kabil olmamak üzere veya otuz seneden fazla bir müddet için
tesis edilmiş olsa bile mükellefiyetin  teessüsünden itibaren otuz sene geçmiş
ise otuz sene geçdikten sonra iştira  selahiyetini kullanabilmek için borçlu
alacaklıya bunu her halde bir sene evvel ihbar ile mükelleftir.
    Müebbet bir irtifak  hakkına merbut olmak üzere tesis edilen gayrimenkul
mükellefiyeti, iştira edilemez.
    c)   iştira bedeli:

    Madde 761 - Hakiki kıymetin daha az olduğunu ispat etmek salahiyeti baki
kalmak şartiyle; iştira, gayrimenkul mükellefiyetinin kıymeti olmak üzere tapu
sicilinde mukayyet olan meblağ mukabilinde, icra edilir.
    3 - Müruru zaman:

    Madde 762 - Gayrimenkul  mükellefiyetinde müruru zaman cari olmaz.
Yapılacak ve verilecek şeylerden muacceliyet iktisap edenler, takyit edilen
gayrimenkul malikinin şahsi borcu  olduğundan itibaren, müruru zamana tabi
olurlar.
    (C)  HÜKÜMLER :
    I.Alacaklının hakkı :

    Madde 763 - Gayrimenkul mükellefiyeti, borçluya karşı şahsi bir alacak
husule getirmeyip ancak takyit edilen gayrimenkulün kıymeti üzerinden istifa
edilmek hakkını  verir. Verilecek ve yapılacak  şey muaccel olduğu  tarihten
itibaren  üç sene sonra şahsi  borç olur ve artık takyit edilen gayrimenkul, bu
borcun karşılığı olmaktan çıkar.
KANUNLAR, ŞUBAT 1991 (Ek - 7)
                                      412 - 2
    II. Borcun mahiyeti:

    Madde 764 - Takyit edilen gayrimenkulün maliki, değiştiği takdirde yeni
malik başka bir muameleye hacet kalmaksızın, gayrimenkul mükellefiyetinin
mevzuuna dahil şeylerle borçlu olur. Takyit edilen gayrimenkulün taksimi irat
senetlerinde ne gibi hükümler vücude getirir ise gayrimenkul mükellefiyeti
hakkında da aynı hükümler husule getirir.
                             YİRMİ İKİNCİ BAP
                             Gayrimenkul rehni
                               BİRİNCİ FASIL
                               Umumi hükümler
    (A) ŞARTLAR :
    I.  Gayrimenkul rehinin şekilleri:

    Madde 765 - Gayrimenkul rehni, ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat
senedi şeklinde tesis olunabilir. Bundan başka her hangi bir şekilde gayrimenkul
rehni, memnudur.
    II. Temin edilen alacak:
    1 - Resülmal:

    Madde 766 - Gayrimenkul rehin, ancak muayyen bir alacak için miktarı
TÜrk parasiyle gösterilerek tesis olunabilir. Alacağın miktarı muayyen
değilse, gayrimenkulün azami ne miktar için teminat teşkil edeceği, her iki
tarafça tesbit olunur.
    (Ek: 14/11/1990 - 3678/27 md.) 766/a maddesi hükümleri saklıdır.
    Yabancı para üzerinden rehin tesisi

    Madde 766/a - (Ek: 14/11/1990 - 3678/28 md.)
    Yabancı para üzerinden gayrimenkul rehni tesisi, vadesi 5 yıl ve daha
fazla olan dış kaynaklı krediler için mümkündür.Bu halde, her derecenin ifade
ettiği miktar, rehin konusu alacağın tespit edildiği para türü üzerinden göste-
rilir. Ancak aynı derecede birden fazla para türü kullanılarak rehin tesis
edilemez.
    Yabancı para ile tesis edilmiş rehne ait bir derecenin boşalması halinde,
yerine, tescil edileceği tarihteki karşılığı Türk parası veya yabancı diğer bir
para üzerinden rehin tesis edilebilir. Türk parası ile tesis edilmiş bir rehne
ait derecenin boşalması halinde ise, yerine tescil edileceği tarihdeki karşılığı
yabancı para üzerinden rehin tesis edilebilir.
    Yabancı veya Türk parası karşılıklarının hesabında hesap günündeki Türkiye
Cumhuriyeti Merkez Bankasının döviz alış kuru esas alınır. Rehin haklarının
hangi yabancı para üzerinden tesis edilebileceği Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar-
lığınca belirlenir.
    2 - Faiz:

    Madde 767  - Mürabaha hakkındaki hükümler mahfuz olmak üzere her iki taraf
faiz miktarını serbestçe tayin edebilirler.
    III. Rehnin mevzuu:
    1 - Hangi gayrimenkuller rehin olarak tesis olunabilir)

    Madde 768 - Bir gayrimenkulün rehni, ancak tapuda müseccel olmasına
bağlıdır.
    2 - Merhunun tayini:
    a)  Gayrimenkul bir ise:

    Madde 769 - Rehnin tesisi zamanında rehin ile takyit olunan gayrimenkul,
tahsisen tayin edilmek lazımgelir. Taksim keyfiyeti tapu sicilinde gösterilmiş
olmadıkça bir gayrimenkulün parçaları rehin ile takyit olunamaz.
     b) Gayrimenkul birden ziyade ise:

     Madde 770 - Birden ziyade gayrimenkul, aynı malike veya müştereken ve
müteselsilen borçlu olan kimselere ait olduğu takdirde; aynı alacak için, rehin
edilebilir. Aynı alacak için birden ziyade gayrimenkul üzerinde rehin tesis
olunan diğer bütün hallerde, gayrimenkullerden herbiri bu alacağın muayyen bir
hissesi için takyit edilmek iktiza eder. Hilafına mukavele olmadıkça teminatın
tevzii, muhtelif gayrimenkullerin kıymeti ile mütenasip olmak lazımgelir.
    (B)  TESİS VE SUKUT:
    I.  Tesis:
    1 - Tescil:

    Madde 771 - Gayrimenkul rehni,tapu siciline kayıt ile tesis olunur.
Kanunen tayin olunan istisnalar mahfuzdur.
    Gayrimenkul rehne müteallik akit, ancak resmi şekilde yapıldığı surette
muteber olur.
    2 - Gayrimenkul birden ziyade kimselere ait ise :

    Madde 772 - Bir gayrimenkulün hissedarlarından herbiri, kendi hissesini,
rehin hakkı ile takyit edebilir.
    Fakat, iştirak halindeki mülkiyette, gayrimenkulün rehni; ancak tamamı,
iştirake dahil olanların cümlesi namına takyit edilmek suretiyle sahih olur.
    II. Sukut :

    Madde 773 - Gayrimenkul rehni, kaydın terkini ve gayrimenkulün tamamen
ziyaiyle sakit olur.
    Umumi menfaat için istimlak halinde, rehnin sukutu, kanunu mahsusuna
bağlıdır.
    III.  Parçaların birleştirilmesi halinde:
    1 - Teminatın başka araziye geçmesi:

    Madde 774 - Hükümet eliyle veya hükümetin nezareti altında muhtelif arazi
parçaları birleştirildiği surette o parçaları takyit eden rehinler, sıralarını
muhafaza ederek, mukabillerinde alınan araziye geçer
    Muhtelif alacaklara karşı merhun bulunan veya bazıları merhun olmayan birden
ziyade parça yerine kaim arazinin tamamı, mümkünse evvelki sıralarını muhafaza
etmek suretiyle o parçaların üzerindeki rehinler ile takyit edilmiş olur.
    2 - Borçlunun iştira hakkı:

    Madde 775 - Parçaların birleştirilmesi nihayet buluncaya kadar borçlu
tediyeden üç ay evvel haber vermek şartiyle bunların üzerindeki rehin haklarını
satın alabilir.
    3 - Nakdi tazminat:

    Madde 776 - Rehin hakları ile mukayyet olan bir gayrimenkul için tazminat
tediye edilmiş olduğu takdirde tazminat, alacaklılar arasında sıralarına göre ve
aynı sırada iseler alacakları nisbetinde tevzi olunur. Tazminat, temin edilen
alacağın yirmide birinden fazla olduğu veya yeni gayrimenkul alacak için teminat
teşkil etmediği surette alacakların muvafakati olmaksızın borçluya verilemez.
    (C)  HÜKÜMLERİ:
    I.  Alacaklının hakkının şümulü:

    Madde 777 - Gayrimenkul rehini, mütemmim cüzülerine ve teferruatına şamil
olur.
    Makine veya otel mefruşatı gibi rehin senedinde sarahaten teferruat olarak
gösterilen ve tapu sicilinde zikrolunan şeyler, kanunen teferruattan
sayılamıyacağı ispat edilmedikçe,teferruattan addedilir. Teferruat üzerinde
üçüncü şahsa ait haklar mahfuzdur.
    II. Kiralar:

    Madde 778 - Kiraya verilmiş bir gayrimenkulü takyit eden rehin, merhunun
nakde tahvili için alacaklı tarafından başlayan takibattan veya borçlunun
iflasına hükümden nakde tahvil zamanına kadar geçen müddete ait kiralara da
şamil olur. Bu hak, kiracıya karşı ancak takibatın kendisine tebliğinden veya
iflasın ilanından sonra dermeyan olunabilir.
    Vadesi hülul etmeyen kiraya müteallik olarak malik tarafından icra olunan
hukuki tasarruflar veya bu kiralar üzerine başka alacaklılar tarafından konulan
hacizler, kiranın muacceliyet kesbetmesinden evvel, rehnin nakde tahvili için
takibatta bulunan alacaklı hakkında muteber değildir.
    III.  Müruru zamanın cereyan etmemesi:

    Madde 779 - Gayrimenkul bir rehnin tescili, alacak hakkında müruru
zamanın cereyanına mani olur
    IV. Teminat:
    1 - Gayrimenkulün kıymetinin tenkisine karşı tedbirler:
    a)  Muhafaza tedbirleri:

    Madde 780 - Malik tarafından, merhunun kıymetini düşürecek bir fiil veya
ihmal vukuunda; alacaklı, hakimden borçluya lazımgelen tenbihatın yapılmasını
istiyebilir.
    Alacaklı,lazım olan tedbirleri ittihaz etmek üzere hakim tarafından mezun
kılınabileceği gibi teehhürde tehlike mevcut olduğu surette bu tedbirleri
kendiliğinden ittihaza da salahiyeti vardır. Bu hususdaki masrafları malik,
kendisine borçlu olur. Alacaklı bu masraflar için tescile hacet olmıyarak
gayrimenkul üzerinde diğer müseccel mükellefiyetlere rüçhanlı rehin hakkını
haizdir.
    b)  Teminat ve evvelki halin tesisi:

    Madde 781 - Gayrimenkulün kıymetinin tenezzülü halinde, alacaklı, borçlu-
sundan teminat veya evelki halin tesisini istiyebilir.
    Alacaklı, kıymetin tenezzülü tehlikesi mevcut olduğu takdirde dahi
teminat istiyebilir.
    Borçlu, hakim tarafından verilen mühlet içinde teminat vermediği veya
evvelki hali tesis etmediği surette, alacaklı, borçtan teminat noksanına tekabül
edecek bir miktar tediyesini talebeder.
    2 - Malikin kusuru olmaksızın rehnin kıymetten düşmesi:

    Madde 782 - Merhunun kıymeti, malikin kusuru olmaksızın tenezzül ederse
alacaklı ancak malikin aldığı teminat nispetinde kendisinden taminat veya
tediyat istiyebilir. Bununla beraber alacaklı kıymetin tenezzülüne mani olacak
veya bu
tenezzülü izale edecek tedbirler yapabilir.Alacaklı, bu yoldaki masraflar için
tescile hacet olmıyarak gayri menkul üzerinde diğer müseccel mükellefiyetlere
rüçhanlı bir rehin hakkını haizdir. Fakat malik, bu masraflardan dolayı şahsen
mesul olmaz.
    3 - Malikin merhunattan bazı parçaları mülkünden çıkarması:

    Madde 783 - Malik rehin ile takyit edilmiş olan gayri menkulün temin
edildiği alacağın yirmide birinden az kıymeti olan bir parçasını mülkünden
çıkarır ise; alacaklı kendisine alelhesap bu parçanın kıymeti ile mütenasip bir
miktar tediyede bulunulduğu veya gayrimenkulün kalan kısmı kafi bir teminat
teşkil ettiği takdirde o parça üzerindeki rehinin fekkinden, imtina edemez.
    V. Sonradan tesis edilen ayni haklar:

    Madde 784 - Malikin, merhun olan gayrimenkulü başka ayni haklarla takyit
etmek salahiyetinden feragati muteber değildir. Alacaklının gayrimenkul
üzerindeki rehin hakkı, o gayrimenkulün üzerinde müsaadesi olmaksızın sonradan
tesis edilen bütün irtifak haklarına ve gayri menkul mükellefiyetlerine takaddüm
eder.Merhun nakde tahvil edilirken evvelki alacaklıyı izrar eden bu haklar,
terkin olunur.
    Evvelki alacaklının talebi ile irtifak haklarının veya gayri menkul
mükellefiyetlerinin terkini halinde bu hakların sahipleri merhunun nakde
tahvilinde alacakları sonradan kaydolunan alacaklılara karşı, haklarının
kıymetini o nakitten istifa etmekte, rüçhanı haizdirler.
    VI.  İpotek derecesi:
    1 - Hükümler:

    Madde 785 - Gayri menkul rehin edilirken hangi ipotek derecesine
kaydedilirse o derecenin ifade ettiği kuvvetle teminat teşkil eder. Rehin
hakları, kendilerine takaddüm edecek meblağ miktarı kayitte irae edilmek
şartiyle ikinci veya her hangi bir derecede olmak üzere tesis edilebilir.
    2 - Tertip:

    Madde 786 - Bir gayri menkul üzerinde muhtelif derecede rehinler tesis
olunursa bunlardan birinin terkini, alacaklıyı serbest kalan dereceye geçirmez.
Malik, terkin olunan rehnin yerine bir diğerini tesis edebilir.
    Sonradan gelen alacaklılara serbest derecelerden istifade etmek hakkını
veren mukavelelerin muteber olması, tapu siciline o yolda şerh verilmelerine
bağlıdır.
    3 - Boş dereceler :

    Madde 787 - Bir rehin hakkı muahhar bir sırada olarak tesis olunduğu ve ona
tekaddüm eden başka rehinler mevcut olmadığı veya borçlu mukaddem bir rehin
senedini kullanmadığı, yahut mukaddem alacak kaydolunmuş meblağ miktarına vasıl
olmadığı takdirde; nakte tahvili halinde gayrimenkulün semeni, boş dereceler
nazarı itibara alınmaksızın, sıralarına göre teminatlı alacaklılara verilir.
    VII.  Rehin nasıl nakde tahvil olunur :

    Madde 788 -Borçlu,borçlarını ödemediği surette alacaklı gayrimenkulün
semeninden alacağını istifa eder. Borçlu, borcunu tediye etmediği surette
alacaklıya gayrimenkulü temellük etmek salahiyeti veren her türlü mukavele
batıldır.Aynı alacak için birden ziyade gayri menkul üzerinde rehin tesis
edilmiş ise alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeğe mecburdur.
Bununla beraber icra memuru, ancak bey`i zaruri olanlarını satar.
    1 - Satış bedelinin tevzii:

    Madde 789 - Gayrimenkulün satış bedeli, alacaklılar arasında sıralarına
göre tevzi olunur.
    Aynı sırada olan alacaklılar, bedele, alacakları nisbetinde iştirak
ederler.
    2 - Teminatın şumulü:

    Madde 790 - Gayrimenkul rehni, alacaklıya şunları temin eder:
    1 - Resülmali.
    2 - Takip masrafları ve geçen günlerin faizleri.
    3 - İflasın açıldığı veya gayri menkulün satılması talep edildiği zamanda
        vadeleri hulül etmiş bulunan üç senelik faizler ile son vadeden itibaren
        cereyan eden faizler.
    Evvelce tayin edilmiş olan faiz miktarı sonradan gelen alacaklıların
zararına olarak yüzde beşten fazlaya çıkarılamaz.
    3 - Masraflar için teminat:

    Madde 791-Gayri menkulün muhafazası veya malik hesabına sigorta ücretleri
tediye için alacaklının yaptığı masraflar,tıpkı alacağı gibi teminatlıdır.
    VIII.  Arazinin ıslahı neticesinde rehin hakkı:
    1 - Sıra:

    Madde 792 - Hükümet marifetiyle icra olunan ıslahat neticesinde arazinin
kıymeti arttığı surette malik, hissesine isabet eden masraflar için bu araziyi,
bu masraflar bedelinde kendisine ikraz eden alacaklı lehine olarak bir rehin
hakkı ile takyit edebilirler. Bu hak sicile kaydolunur. Ve o arazi üzerinde
mukayyet bütün mükellefiyetlere takaddüm eder.
    Fakat Hükümet, bu islahat masrafına iştirak etmemiş ise; malik arazisini
masraflarının en çok üçte ikisi için rehin hakkı ile takyit edebilir.
    2 - Alacağın ve rehnin sukutu:

    Madde 793 - Devletin yardımı olmaksızın icra edilen arazi ıslahatında
masraf hisselerine karşılık olarak kaydolunan borç, resülmalin yüzde beşinden az
olmamak üzere senevi taksitlerle ödenir. Rehin hakkı gerek alacak gerek senevi
taksitler hakkında bunların muaccel oldukları tarihten itibaren üç sene sonra
sakıt olur. Sonra gelen alacaklılar, sıralarına göre ileri geçerler.
    IB.  Sigorta tazminatı :

    Madde 794 - Muacceliyet kesbeden sigorta tazminatı ancak gayri menkul
üzerinde rehin hakkını haiz olan bütün alacaklıların rızasiyle, malike
verilebilir.
    Bununla beraber işbu tazminat rehin ile mukayyet olan gayri menkulün
evvelki haline iadesi için kafi bir teminat mukabilinde, malike tediye edilir.
    Yangına karşı, sigorta hakkındaki hükümler mahfuzdur.
    B. Alacaklının temsili:

    Madde 795 - Müstacelen bir karar ittihazı lazım gelip te bizzat müdahalesi
kanunen icabeden alacaklının ismi veya ikametgahı meçhul olduğu hallerde
borçlunun veya diğer alakadarların talebi üzerine sulh hakimi o alacaklıya,
bir kayyım tayin edebilir.
                               İKİNCİ FASIL
                                 İpotek
    (A) GAYESİ VE MAHİYETİ:

    Madde 796 - Halen mevcut veya ileride vücut bulacak yahut vücut bulması
muhtemel olan her hangi bir alacağın temini için,ipotek tesis olunabilir.
    Bu suretle takyit edilen gayri menkul, borçlunun kendi mülkü olmak lazım
değildir.
    (B) TESİS VE SUKUT:
    I. Tesis:

    Madde 797 - Temin ettiği alacak miktarı gayri muayyen veya mütehavvil olsa
bile; tesis olunan ipotek, tapu sicillinde sabit bir derece işgal eder ve
temin olunan alacakta ne gibi bir tahavvül vakı olursa olsun,tescildeki sırasını
muhafaza eyler.
    Tapu memuru, tesis olunan ipotek hakkında alacaklının talebi üzerine
kendisine bir suret verir. Bu suret kıymetli evraktan madut olmayıp ancak
tescilin vukuunu ispata medar olur.Mukavelenamenin üzerine tescil keyfiyetinin
şerh ve tasdik edilmesi, suret makamına kaim olur.
    II. Alacağın sukutu:
    1 - Kaydın terkini:

    Madde 798 - Takyit edilmiş olan gayri menkulün maliki, alacağın sukutu
halinde,tapu sicilindeki kaydın terkinini alacaklıdan istiyebilir.
    2 - Şahsen mesul olmıyan malikin hakkı:

    Madde 799 - Başkasının alacağı için üzerinde ipotek tesis edilen
gayrimenkulün,maliki borçlu hakkındaki şartlara göre borcu itfa edip
gayrimenkulünü rehinden kurtarabilir ve iskat ettiği borç için alacaklının
yerine kaim olur.
    3 - İpotekten kurtarma:
    a) Şartları ve usulü:

    Madde 800 - Kıymetinden fazla bir borç ile takyit edilmiş olan bir
gayrimenkulü,o borçtan şahsen mesul olmıyan bir kimse iktisap ederse takibat
başlamadan evvel satış bedelini ve ıvazsız temellükte  gayrimenkul için takdir
ettiği kıymeti alacaklılara tediye ederek,o gayrimenkulü ipotekten kurtarabilir.
    Bu kimse,gayrimenkulü ipotekten kurtaracağını altı ay evvel tahriren
alacaklılara ihbar eder ve teklif ettiği para alacaklılar arasında sıralarına
göre tevzi olunur.
    b) Müzayede:

    Madde 801 - Alacaklılar,gayri menkulü iktisap eden kimsenin bu baptaki
teklifi kendilerine tebliğ ettiği günden itibaren bir ay içinde masraflarını
peşin vererek rehnin aleni müzayedesini,talep edebilir. Bu müzayedenin,ilandan
sonra ve talebin vuku bulduğu günden itibaren ikinci ay içinde yapılması
lazımdır.
    Müzayede bedeli, teklif edilen meblağdan fazla olduğu takdirde bu bedel
alacaklılar arasında tevzi edilir.Müzayede masrafı,müzayede bedelinin teklif
olunan meblağdan fazla olması halinde teklif sahibine ve aksi takdirde
müzayedeyi istiyen alacaklıya ait olur.
    4 - İhbar:

    Madde 802 - ipotekle takyit edilmiş olan gayrimenkulün maliki,borçtan
şahsen mesul değil ise alacaklının tediye talebi kendisine karşı muteber olmak
için borçlu ile kendisine de tebliğ edilmek lazımdır.
*
    (C) İPOTEĞİN HÜKMÜ:
    I. Mülkiyet ve rehin:
    1 - Temlik:

    Madde 803-İpotekle takyit edilmiş olan bir gayri menkulün ahare temliki,
hilafına mukavele olmadıkça borçlunun borcunda ve teminatında tahavvül husule
getirmez.Lakin yeni malik, borcu kabul ettiği takdirde eğer alacaklı hakkını
evvelki borçluya karşı muhafaza ettiğini senesi içinde tahriren beyan etmemiş
ise evvelki borçlu, borcundan kurtulur.
    2 - Gayrimenkulün taksimi:

    Madde 804 -İpotekle takyit edilmiş gayrimenkulün bir kısmı, yahut aynı
malikin bu suretle mukayyet müteaddit gayri menkullerden birisi, ahare temlik
yahut gayri menkul taksim edilirse;hilafına bir mukavele bulunmadıkça,teminat
her kısmın kendi kıymetine göre mütenasiben tevzi olunur.Bu tevzii kabul
etmiyen alacaklı,tevziin kesbi katiyet ettiği tarihten itibaren bir ay içinde
alacağının bir sene zarfında ödenmesini istiyebilir.
    Gayri menkulü iktisap edenler borçtan kendi parçalarına düşen hisseyi
kabul ettikleri takdirde eğer alacaklı,hakkını evvelki borçluya karşı muhafaza
ettiğini senesi içinde tahriren beyan etmemiş ise, evvelki borçlu borcundan
kurtulur.
    3 - Alacaklıya ihbar:

    Madde 805 - Gayri menkulü iktisap eden kimsenin borcu kabul ettiği tapu
memuru tarafından alacaklıya ihbar edilir.Alacaklının beyanda bulunması için
senelik müddet, bu ihbardan itibaren cereyan eder.
    II. Alacağın temliki:

    Madde 806 - İpotekle temin edilmiş olan bir alacağın temliki sahih olmak
için,tescili şart değildir.
    (D) KANUNİ İPOTEKLER:
    I.Tescil edildiği halde:
    1 - Şartları:

    Madde 807- Aşağıdaki kimseler, kanuni bir ipoteğin tescilini isteyebilirler:
    1  - Sattığı gayrimenkul üzerinde semeni temin için bayi.
    2  - Taksimden münbais matlubat için, evvelce beyinlerinde müşterek olan
         gayrimenkul üzerinde mirasçılar ve hissedarlar.
    3  - Bir gayrimenkul üzerindeki inşaat yahut ameliyatta malzeme  vererek
         veya vermiyerek çalışmış olmaları hasebiyle malik veya müteahhit
         zimmetinde tahakkuk eden alacakları için o gayri menkul üzerinde bu
         müteahhit ve işçiler.
     Kanunun bu suretle kendilerine ipotek hakkı tanıdığı kimselerin evvelce
yapılmış bir mukavele ile işbu haklarından feragatleri, muteber değildir.
    2 - Bayi,mirasçı ve hissedarlar:

    Madde 808 - Bayiin, mirasçının ve hissedarın kanuni ipotek hakkı mülkiyetin
naklinden sonra üç ay zarfında tescil olunmak lazımdır.
    3 - İşçiler ve mütaahhitler :
    a)  Tescil:

    Madde 809 - İşçilerin ve mütaahhitlerin ipotek hakkı işin icrasını iltizam
ettikleri günden itibaren tapu siciline kaydolunabilir. Tescil nihayet işlerin
hitamını velyeden üç ay içinde istenebilir. Bu tescil, alacak, malik tarafından
kabul edilmiş veya mahkemece hüküm altına alınmış ise yapılabilir.Malik bir
alacaklıya kafi teminat verirse tescil talep olunamaz.
                                                                               *
    b)  Sıra:

    Madde 810 - İşçilerin ve mütaahhitlerin haiz oldukları kanuni ipotek hakkı
ayrı ayrı ve muhtelif tarihlerde tescil edilmiş olsa bile bunlar alacaklarını
istifa hususunda müsavi hakka maliktirler.
    c)  İmtiyaz:

    Madde 811 - Rehin nakde tahvil edildiği zaman işçiler ve mütaahhitler bütün
alacaklarını istifa edememek suretiyle zarara uğrarlarsa; bu zararın vukuunu ev-
velden bilen veya bilmesi lazımgelen mukaddem sıradaki alacaklılar, hisselerine
düşen miktarın mecmuundan arsanın kıymetine isabet eden miktar tenzil edildikten
sonra mütebakisinden vaki olan zararı tazmin ile mükellef olur. Evvelki sırada
bulunan alacaklı, gayri menkul rehin senedini başkasına temlik etmiş ise işçinin
ve mütaahhidin temlik sebebiyle mahrum kaldıkları miktardan mesul olur. İşe baş-
lanıldığı, alakadarın ihbarı üzerine tapu siciline işaret edilince; tescil müd-
detinin hitamına kadar, o gayrimenkulde ipotekten başka bir şekilde teminat
tescil edilemez.
                                    ÜÇÜNCÜ FASIL
                          İpotekli borç senedi ve irat senedi
    (A)  İPOTEKLİ BORÇ SENEDİ:
    I. Gayesi ve mahiyeti:

    Madde 812 - İpotekli borç senedi, gayrimenkul rehinle temin olunmuş şahsi
bir alacaktır.
    II. Kıymet takdiri:

    Madde 813 - İpotekli borç senedinin tesisi için gayrimenkulün tapu idaresi
marifetiyle kıymetinin resmen takdir edilmiş olması lazımdır. İpotekli borç se-
nedi, takdir edilmiş olan kıymeti mütecaviz miktar için tesis olunamaz.
    III. Feshin ihbarı:

    Madde 814 - Hilafı şart edilmemiş ise ipotekli borç senedinin feshi, faiz
tediyesi için mutad olan günden en aşağı altı ay evvel alacaklı ve borçlu tara-
fından ihbar olunabilir.
    IV. Malikin vaziyeti :

    Madde 815 - Başkasının borcu için gayrimenkulü rehin edilmiş olan malik hak-
kında da, ipotek hükümleri tatbik olunur.
    Başkasının borcu için gayrimenkulü rehin edilmiş olan malik alacaklıya karşı
borçlunun haiz olduğu bütün defileri dermeyan edebilir.
    V. Temlik, taksim :

    Madde 816 - İpotekli borç senedi ile teminat teşkil eden gayrimenkulün tem-
lik ve taksimi üzerine terettüp eden hükümler, ipotek hakkındaki kaidelere tabi-
dir.
    (B)  İRAT SENEDİ :
    I. Mahiyeti ve gayesi :

    Madde 817 - İrad senedi, bir gayrimenkul üzerine gayrimenkul mükellefiyeti
olarak tesis olunan bir alacaktır. İrat senediyle ancak zirai gayrimenkuller,
evler ve üzerine bina inşa edilecek arsalar takyit olunabilir.
    İrat senedi, şahsi bir borç tevlit etmez ve alacağın cihetini de ihtiva ey-
lemez.
    II. irat senedi resülmalinin azami miktarı:

    Madde 818 -  Zirai gayrimenkulü takyit eden irat senedinin resülmali, arzın
irat kıymetinin üçte ikisine bina kıymetinin yarısının ilavesinden hasıl olan
miktarı tecavüz edemez. Şehirlerdeki gayrimenkulleri takyit eden irat senedinin
resülmali, o gayrimenkullerin irat kıymetlerine arsa ve bina kıymetlerinin zam-
mından
*
hasıl olan yekünun yarısının beşte üçünü tecavüz edemez. Bu kıymetlerin tapu
idaresi marifetiyle resmen takdir ettirilmesi lazımdır.
    III. Hazinenin mesuliyeti:

    Madde 819 - Kıymetlerin lazımgelen ihtimam ile takdir edilmemesinden, hazine
mesuldür. Hazine kusuru olan memurlara rücu edebilir.
    IV. İştira hakkı:

    Madde 820 - İrat senedi ile takyit edilmiş olan gayrimenkulün maliki, her
iki taraf, altı seneden daha uzun bir müddet için feshedilmemesini mukavele et-
miş olsalar bile beher altı senelik devrenin hitamından bir sene evvel haber
vermek şartiyle bu senedi, iştira hakkını haizdir. İrat senedi ile alacaklı
olan, ancak kanunen muayyen hallerde alacağın tediyesini isteyebilir.
    V. Borç ve mülkiyet:

    Madde 821 - İrat senedi ile takyit edilmiş gayrimenkule malik olan kimse,
o senedin borçlusu olur.
    Gayrimenkulü iktisabeden kimse başka hiç bir muameleye hacet kalmaksızın
irat senedindeki alacağın borçlusu olup o güne kadar ona malik bulunan, borcun-
dan beri olur. Gayrimenkul, irat senedinin faizlerine karşılık olmaktan çıktığı
tarihten itibaren, o faizler malikin şahsi borcu olur.
    VI.Taksim:

    Madde 822 - İrat senediyle takyit edilmiş olan gayrimenkul taksim edildikte
her parçaya malik olan kimse senetteki alacağı borçlanır.
    İpotekle takyit edilmiş olan gayrimenkulün taksimi hakkındaki kaideler bu
muhtelif parçalar üzerine tevzi edilen borçlara da tatbik olunur.
    İrat senedinin malikler tarafından iştirasına alacaklı talip olduğu halde
bir sene zarfında bu iştirayı yapmaları lüzumunu borçların tevzii katiyet
kesbettiği tarihten itibaren nihayet bir ay içinde kendilerine ihbar etmeğe
mecburdur.
    (C) MÜŞTEREK HÜKÜMLER:

    Madde 823-  İpotekli borç senedi ve irat senedi, ne bir şartı ne de
mukabilinde bir şey itası kaydını ihtiva edemez.
    I.Tesis:
    1 - Alacağın mahiyeti:
    2 - Borç ile münasebeti:

    Madde 824 - İpotekli borç senedi yahut irat senedi tesis olunduğunda tesi-
sin sebebini teşkil eden borç, akdi tecdit suretiyle iskat edilmiş olur.
    Hilafına  bir mukavele yapılmış olursa bu mukavele ancak akitler ve hüsnü
niyet sahibi olmayan üçüncü şahıslar hakkında muteberdir.
    3 - Tescil ve senet:
    a)  Senedin lüzumu:

    Madde 825 - Tapu siciline kaydedilen her bir borç senedi veya irat senedi
için tapu memuru tarafından bir senet verilir.
    Tescil muamelesi üzerine senedin tanziminden mukaddem dahi kanuni  hükümler
terettüp eder.
    b)  Senedin tanzimi:

    Madde 826 - İpotekli borç senedi tapu memuru  tarafından tanzim olunur.
Senetler tapu memuru ile salahiyettar hakimin imzasını havi olmak lazımdır.
    Senetler, alacaklıya yahut onun vekiline ancak  borçlunun ve takyit edilen
gayrimenkul malikinin rızasiyle verilebilir.
                                                                          *
    c) Senedin şekli :

    Madde 827 - İpotekli borç senedinin ve irat senedinin şekilleri nizamnamei
mahsus ile tayin olunur.
    4 - Alacaklının tayini:
    a) Tanzim edilirken:

    Madde 828 - İpotekli borç senedi ve irat senedi nama veya hamile muharrer
olur. Bunlar gayrimenkul malikinin namına da tanzim olunabilir.
    b) Vekil suretiyle :

    Madde 829 - İpotekli borç senedi veya irat senedi tesis olundukta tediyatı
icra ve ahz, tebligatı kabul, teminatın tenkisine muvafakat ve umumiyetle
alacaklının ve borçlunun ve malikinin hukukunu tam bir ihtimam ve bir
bitaraflık ile muhafaza mükellefiyetlerini haiz olmak üzere bir vekil tayin
olunabilir.
    Vekilin ismi tapu siciline ve rehin senedine kaydolunur. Vekalet, hitam
bulduğu takdirde eğer alakadarlar ittifak edemezlerse hakim  icap eden
tedbirleri ittihaz eyler.
    5 - Tediye mahalli :

    Madde 830 - Rehin senedi hilafını tayin etmediği takdirde senet, hamile
muharrer olsa dahi borçlu bütün tediyatını alacaklının ikametgahında
yapmağa mecburdur. Alacaklının ikametgahı malüm olmaz yahut borçlunun zararına
olarak tebdil edilirse borçlu tediyatını kendi yahut alacaklının evvelki
ikametgahındaki tapu dairesine yatırmak suretiyle borcundan kurtulabilir.
Senedin faiz kuponları varsa, faiz tediyatı, kuponu ibraz edene yapılır.
    6 - Alacağın temlikinden sonra tediye:

    Madde 831 - Alacağın temliki halinde borçlu kendisine bu temlik hakkında
bir ihbar vaki olmadıkça senet hamile muharrer olsa dahi kuponsuz olan faiz ve
senevi taksitlerini evvelki alacaklıya tediye edebilir.
    Bununla beraber resülmalin tamamı veya bir kısmı her halde ancak tediye
zamanında alacaklı olduğu tahakkuk eden kimseye ödenmiş ise muteber olur.
    II. Alacağın sukutu:
    1 - Alacaklının mevcut olmaması halinde :

    Madde 832 - Alacaklı mevcut olmadığı yahut olup ta rehinden feragat ettiği
takdirde borçlu tapu sicilindeki kaydı terkin veya ipka ettirmekte muhtardır.
Borçlu, senedi yeniden tedavül ettirebilir.
    2 - Terkin:

    Madde 833 - ipotekli borç senedi ile irat senedinin kaydı bilmuvafaka senet
iptal edilmeden veya hakim tarafından hükümsüzlüğüne karar verilmeden evvel
tapu sicilinden terkin olunamaz.
    III. Alacaklının hakları:
    I - Hüsnü niyetin himayesi:
    a) Sicil hakkında:

    Madde 834 - Tapu sicilinin ipotekli borç veya irat senedine taalluk eden
münderecatına hüsnü niyetle istinat etmiş olan her şahıs hakkında, sicil metni
muteberdir.
    b) Senet hakkında:

    Madde 835 - Usulüne muvafık surette tanzim edilen ipotekli borç senedi ve
irat senedi münderecatına hüsnü niyetle istinat etmiş olan her şahış
hakkında,bu senetlerin metni muteberdir.
    c)  Senedin tescil ile münasebeti:

    Madde 836- Metinleri sicil kaydına mutabık olmayan veya sicil kaydı
bulunmayan ipotekli borç senedi ile irat senetleri hakkında, tapu sicil
kaydına itibar olunur. Bu senetleri hüsnü niyetle iktisap etmiş olan kimse
tapu sicilli hakkında muayyen hükümler dairesinde düçar olduğu zararın tazminini
isteyebilir.
    2 - Alacaklının haklarını kullanması:

    Madde 837 - Bir ipotekli borç senedinin veya irat senedinin ihtiva ettiği
alacak gerek hamile gerek nama muharrer olsun senet ile birlikte olmaksızın
temlik ve terhin edilemez ve o alacakta diğer her hangi bir surette tasarruf
olunamaz.
    Senedin hükümsüzlüğüne karar verildiği veya senet henüz tanzim olunmadığı
hallerde alacağı iddia etmek hakkı, mahfuzdur.
    3 - Temlik:

    Madde 838 - İpotekli borç senedinin veya irat senedinin ihtiva ettiği
alacağın temliki için senedin teslimi şarttır. Senet, nama muharrer ise temlik
keyfiyetinin senede işaret edilmesi ve iktisap edenin isminin yazılması da
lazımdır.
    IV. İptal kararı :
    1 - Ziya halinde :

    Madde 839 - Bir senet veya faiz kuponu zayi olmuş yahut borcu iskat niyeti
ile olmaksızın imha  edilmiş ise alacaklı, senedin hükümsüzlüğüne karar
verilerek bedelinin ödenmesini yahut borç henüz muacceliyet kesbetmemiş ise yeni
bir senet veya kupon itasını, hakimden istiyebilir.
    Senedin hükümsüzlüğüne, hamile muharrer senetler için muayyen usule
tevfikan, karar verilir. İtiraz müddeti bir senedir. Borçlu dahi bedeli
ödenildiği halde ibraz edilemiyen senedin hükümsüzlüğüne karar verilmesini aynı
veçhile talebetmek hakkını haizdir.
    2 - Alacaklının ilan ile davet edilmesi:

    Madde 840 - İpotekli borç senedi ile alacaklı olan kimse on seneden beri
meydanda olmaz ve bu müddet zarfında hiç bir faiz talep edilmemiş bulunursa
takyit edilen gayri menkul maliki, gaiplik kararına dair hükümlere tevfikan,
alacaklıyı ilan tarikiyle yapılacak bir tebliğ ile davet etmesini, hakimden
istiyebilir. Alacaklı kendisini bildirmez ve yapılan tahkikattan ağlep bir
ihtimale göre alacağın kalmadığı anlaşılır ise hakim senedin hükümsüzlüğüne ve
tapu sicilindeki derecenin boş bırakılmasına karar verir.
    V. Borçlunun defileri:

    Madde 841 - Borçlu, ancak tescilden veya senetten mütevellit olan defilerle
mutalebede bulunan alacaklıya karşı şahsen haiz olduğu defileri dermeyan ede-
bilir.
    VI. Tediye:

    Madde 842 - Alacaklı borcun, tamamen tediyesi halinde borçlunun talebi
üzerine senedi iptal edilmemiş olarak kendisine teslime mecburdur.
    VII.  Hukuki münasebette değişiklik:

    Madde 843 - Borca karşı alelhesap tediyatta bulunulması, yahut borcun
tahfifi, yahut gayri menkul üzerindeki takyidin fekki gibi bir suretle tadilat
icra edildiği takdirde borçlu bu tadilatı tapu siciline kaydettirmek hakkını
haizdir. Tapu memuru, bu tadilatı senede işaret etmeğe mecburdur. Bu tescil
yapılmadığı halde; senevi taksit şeklinde vakı olan tediyeler müstesna olmak
üzere vuku bulan tadilat, senedi hüsnü niyetle iktisap etmiş olan kimseye karşı
dermeyan olunamaz.
                                  DÖRDÜNCÜ FASIL
                     Gayrimenkul karşılık gösterilerek senet ihracı
    (A) GAYRİMENKUL KARŞILIKLI SENEDAT:

    Madde 844 - Nama veya hamile muharrer olan tahviller, aşağıdaki şekillerde
bir gayrimenkul rehni ile temin edilebilir.
    1 - istikrazın tamamı için bir ipotek veya ipotekli borç senedi tesis ve
borçlu ile alacaklıların cümlesini birden temsil edecek bir mümessil tayini;
    2 - İhracı deruhte eden müessese lehine istikrazın mecmuu için bir gayri
menkul rehini tesis ve böyle bir rehin ile temin edilmiş olan alacağın tahvilat
sahipleri lehine takyidi.
    (B) TERTİP HALİNDE ÇIKARILAN İPOTEKLİ BORÇ SENETLERİ VE İRAT SENETLERİ:
    I. Umumi hÜkümler:

    Madde 845 - Tertip halinde ihraç olunan ipotekli borç senetleri ile irat
senetleri aşağıdaki maddelerin hükümleri mahfuz kalmak üzere bu senetler hakkın-
daki umumi kaidelere tabidir.
    II.Senetlerin mahiyeti:

    Madde 846 - Bu fasılda bahsolunan senetler on lira veya onun her hangi bir
adetle madrubu kadar lira için tanzim edilir. Bunlarda birer sıra numarası bulu-
nur ve hepsi aynı ibare ile yazılır. Gayri menkulün maliki, senetleri kendi çı-
karmıyorsa bu işi üzerine alan müessese alacaklılarla borçlunun mümessili olmak
üzere tayin ve tasrih olunur.
    III.  İtfa:

    Madde 847 - Borçlu muayyen vadelerde faizden başka tertibin itfası için re-
sülmalden bir kısmının dahi tediyesini taahhüt edebilir. Senelik itfa, muayyen
bir miktar senedin bedelinin tediyesini tazammun etmek lazımdır.
    IV.  Tescil:

    Madde 848 - Senetler, kaç adet olduğu zikredilerek tapuca tescil olunur. İs-
tikrazın mecmuu için bir tescil muamelesi yapılır. Senedin miktarı az ise ayrı
ayrı tescil olunabilir.
    V. Senetlerin hükümleri:
    1 - Mutavassıt müessese :

    Madde 849 - Senetleri çıkaran müessese alacaklıların ve borçlunun müşterek
mümessilleri olsa da ihraç sırasında kendisine böyle bir selahiyet verilmiş
olmadıkça borçlunun taahhütlerini ifa edemez.
    2 - Tediye:
    a)  İtfa  planı:

    Madde 850 - Senetlerin bedelleri; ihraç sırasında kararlaştırılmış veya
verilen salahiyet dairesinde mutavassıt müessese tarafından tanzim edilmiş olan
itfa planına tevfikan, ödenir. Ödenen senet iptal edilir. Hilafına mukavele yok
ise gayri menkulün karşılık tutulduğu tahvillerin hepsi buna müteferri borçlar
itfa edilip bütün kuponlarla birlikte iptal edilmedikçe yahut kalan kuponların
bedelleri yatırılmadıkça tapu sicilindeki kayıt terkin edilemez.
    b)  Murakabe :

    Madde 851 - Gayri menkulün maliki yahut ihraç işini üzerine alan müessese
mukarrer itfa planına tevfikan kur`a usulünü tatbik ve ödenen senetleri iptal
etmekle mükelleftir.
    Bu muameleler, irat senetlerine taallük ettiği takdirde Hükümetçe murakabe
edilir.
    c) Tediyatın tahsisi lazım gelen cihet :

    Madde 852 - Bütün tediyat, vukularını takibeden kur`a zamanındaki borcun
itfasına tahsis olunur.
                             YİRMİ ÜÇÜNCÜ BAP
                              Menkul rehini
                               BİRİNCİ FASIL
                  Teslimi meşrut şekilde rehin ve hapis hakkı
    (A)  TESLİMİ MEŞRUT REHİN :
    I. Rehnin akdi :
    1- Alacaklının zilyedliği :

    Madde 853 - Kanunen muayyen istisnalar haricinde bir menkul, ancak teslimi
meşrut şekilde rehin edilebilir. Bir menkulü hüsnü niyetle rehin olarak kabul
eden kimse o menkul üzerinde rahinin tasarruf hakkı bulunmasa da rehin hakkını
iktisap eder. Şu kadar ki üçüncü şahısların mukaddem zilyetlikten mütevellit
hakları mahfuzdur. Rahin, merhunu fiilen ve hasren kendi yedinde bulundurdukça;
mürtehin için rehin hakkı sabit olmaz.
    2 - Hayvan rehni:

    Madde 854 - Merkezlerinin bulunduğu mahallin hükümeti mülkiyesi tarafından
bu gibi muamelatta bulunmak hakkını istihsal etmiş olan itibar müesseseleri ile
kooperatif şirketleri, alacaklarını temin etmek için umumi bir secilde kayit ve
icra memuruna ihbar suretiyle hayvan üzerine kabzeylemeksizin rehin tesis ede-
bilirler.
    3 - Merhun üzerinde müahhar rehin tesisi:

    Madde 855 - Merhunun maliki, merhun üzerinde müahhar bir rehin tesis edebi-
lir. Bunun için rehini kabzetmiş olan alacaklıya ihbarname göndermesi ve bu ih-
barnamede; alacağı tesviye edilince, merhunu diğer alacaklıya teslim etmesi lü-
zumunu beyan eylemesi muktazidir.
    4 - Mürtehinin merhunu rehin etmesi:

    Madde 856 - Mürtehin, rahinin rızası olmadıkça merhunu başkasına rehin ede-
mez.
    II. Sukut:
    1 - Zilyedliğin zayi edilmesi:

    Madde 857 - Mürtehin, merhun üzerindeki zilyedliğini ve merhuna vaziyet
eden üçüncü şahıslardan mutalebe salahiyetini zayi edince, rehni sakıt olur.
Rahin mürtehinin rızasiyle merhun üzerinde fiilen yedini idame ettikçe rehnin
hükümleri muallak kalır.
    2 - Rehnin iadesi:

    Madde 858 - Mürtehinin, merhun üzerindeki hakları tediye ile ve başka bir
sebeple sakıt olunca; merhunu, hak sahibine iade etmesi lazımdır. Mürtehin, ala-
cağını tamamen istifa etmedikçe merhunu veya bir kısmını iada etmekle mükellef
tutulamaz.
    3 - Mürtehinin mesuliyeti :

    Madde 859 - Mürtehin, merhunun telef ve zıyaından ve kıymetine noksan gelme-
sinden mesuldür. Meğer ki bu halin kendi kusuru olmaksızın vukua geldiğini ispat
etsin. Mürtehin merhunu hotbehot satar yahut rehnederse bu yüzden vukua gelen
bütün zararı zamin olur.
    III. Rehnin hükümleri:
    1 - Mürtehinin hakları:

    Madde 860 - Alakası kesilmemiş olan mürtehin alacağını merhunun nakde
tahvilinden hasıl olan meblağdan istifa etmek hakkına maliktir. Rehin, alacaklı-
ya resülmal ve mukavele edilen faizle takibat ve muhakeme masraflarını ve geçmiş
gün faizlerini temin eder.
    2 - Rehnin şumulü:

    Madde 861 - Rehin, merhunun hem aslını hem teferruatını takyit eder. Hilafı-
na mukavele olmadıkça, merhunun tabii semereleri o merhunun mütemmim cüzleri
olmak halinden çıkınca mürtehinin bunları malike iade etmesi lazımdır. Rehin,
merhunun satıldığı zamanda mütemmim cüzlerini teşkil eden semereleri de şamil
olur.
    3 - Mürtehinin sırası :

    Madde 862 - Menkul, birden ziyade kimselere rehin edilmiş ise bunlar, ala-
caklarını rehin tarihi sırasiyle istifa ederler.
    4 - Mürtehinin merhuna malik olamaması :

    Madde 863 - Borcun vadesinde ödenmemesi takdirinde mürtehinin merhuna malik
olmasını tazammun eden her şart, batıldır.
    (B) HAPİS HAKKI :
    1. Şartları :

    Madde 864 - Borçlunun rızasiyle menkul eşyasına yahut kıymetli evrakına
zilyed olan alacaklı, muaccel ve bu eşya ve evrakla tabii bir irtibatı bulunan
alacağını istifa edinceye kadar; bunları, yedinde hapsetmek hakkını haizdir.
    Bu irtibat, tacirler hakkında zilyedlik ve alacağın beyinlerindeki ticari
münasebetlerinden tevellüt etmiş olması halinde mevcut addolunur. Hapis hakkı,
alacaklı tarafından hüsnü niyetle kabzedilmiş olmak şartiyle borçlunun malik
olmadığı eşyayı da şamil olur. Bununla beraber üçüncü şahısların evvelki zilyed-
liklerinden mütevellit hakları mahfuzdur.
    II.  İstisnalar:

    Madde 865 - Mahiyetleri itibariyle nakde tahvili kabil olmayan şeyler
üzerinde hapis hakkı, kullanılamaz. Gerek alacaklının iltizam ettiği bir borç
ile gerek teslim zamanında veya daha evvel borçlunun verdiği talimat ile gerek
ammenin  intizamı ile telifi kabil değil ise hapis hakkı vücut bulmaz.
    III.  Borcunu  ödemekten aciz halinde :

    Madde 866 - Borçlu; borcunu ödemekten aciz olduğu halde alacaklı henüz
alacağı muaccel olmasa bile onun temini için hapis hakkını kullanabilir.
Borcunu ödemekten aciz keyfiyeti eşyanın tesliminden sonra tahakkuk eder veya
alacaklının ıttılaına vasıl olursa alacaklı o eşyanın muayyen bir surette
kullanılmasına dair önceden bir borç iltizam etmiş veya borçlunun bu bapta
verilmiş bir talimatı bulunmuş olsa bile hapis hakkını kullanabilir.
    IV.  Hükümleri :

    Madde 867 - Alacağı tediye edilmeyen veya kafi teminat istihsal etmeyen
alacaklı, borçluya evvelce ihbar ettikten sonra teslimi meşrut rehin
hükümlerinde olduğu gibi hapsettiği şeyin nakde tahvilini talep edebilir.
    Hapsolunan şeyler, nama muharrer senedattan ibaret olursa icra dairesi veya
iflas masası memurları nakde tahvil için lüzumu olan muameleleri borçlu makamına
kaim olarak ifa ederler.
                              İKİNCİ FASIL
                Alacak üzerinde rehin hakkı ve diğer haklar
    (A)  UMUMİ HÜKÜMLER :

    Madde 868 - Alacaklar ve sair temliki kabil olan haklar üzerinde rehin
tesis edilebilir. Hilafına hüküm olmadıkça, bunlar hakkında teslimi meşrut
rehin hükümleri cari olur.
    (B)  REHİNİN TESİSİ :
    I. Senetli senetsiz  alacaklar üzerinde:

    Madde 869 - Bir senet ile tesbit edilmiş olmayan yahut senede raptedilen
alacakların rehin edilmesi tahriren olur ve senede raptedilenlerde, senedin
teslimi de şarttır.
    Rahin ve mürtehin, rehni üçüncü şahıs olan borçluya ihbar edebilirler.
Diğer hakların rehin edilmesi bunların devri için muayyen şekillere riayet
edilmek şartiyle tahriren, olur.
    II.Kıymetli evrak üzerinde :

    Madde 870 - Hamile muharrer senetler sadece mürtehine teslim edilmek
suretiyle rehnedilir. Diğer kıymetli evrakın rehnedilmesi bunlar emre muharrer
ise cirosu yapılarak ve nama muharrer ise devri icra edilerek senedin mürtehine
teslimi ile olur.
    III.  Emtiayı temsil eden evrak ile Varant:

    Madde 871 - Emtia temsil eden evrakın, teslimi meşrut şekilde rehin
edilmesi; o eşya üzerinde rehin hakkını hasıl eder. Emtia temsil eden senetten
müstakil olarak hususi bir rehin senedi (varant) tanzim edildiği halde asıl
senet üzerinde temin edilen meblağ  ile vade işaret edilmek şartiyle varantın
rehin edilmesi emtianın teslimi meşrut şekilde, rehne muadil olur.
    IV. Merhun alacağın yeniden  rehin edilmesi:

    Madde 872 - Merhun bir alacak üzerinde müahhar bir rehin tesisi, ancak
merhun alacak sahibinin yahut yeni mürtehinin keyfiyeti birinci mürtehine
tahriren bildirmesi ile muteber olur.
    (C)  HÜKÜMLERİ:
    I. Alacaklının hakkının şümulü :

    Madde 873 - Faiz getiren yahut temettü hissesi gibi muayyen zamanlarda
gelir  hasıl eden alacaklar üzerindeki rehin, hilafına mukavele olmadıkça
vadeleri evvelce hulül etmiş olanlara sari olmayıp ondan sonra verilecek şeylere
şamil olur. Alacağın bu teferruatı ayrı senetlere merbut ise, hilafına mukavele
olmadıkça ve kanuna muvafık surette ayrıca rehin edilmedikçe; asıl rehinde dahil
olmazlar.
    II. Merhun  hisse senetlerinin temsili:

    Madde 874 - Bir şirketin merhun hisse senetlerini şirketin heyeti
umumiyesinde mürtehin temsil etmeyip, o senedin sahibi temsil eder.
    III.  İdare ve tediye:

    Madde 875 - İyi bir idarenin iktiza ettiği tedbirlerden olduğu halde
rehin edilmiş alacağın sahibi bu alacağı mutalebe edebildiği gibi tahsil de
edebilir ve mürtehin olan alacaklı tarafından bu tedbirleri yapmağa icbar dahi
edilebilir. Rehinden haberdar edilen borçlu,borcunu alacaklısiyle mürtehinden
hiç birine diğerinin rızası olmaksızın ödeyemez. İttifak edemedikleri halde
borcunu resmi bir mevkie yatırmağa mecburdur.
                             ÜÇÜNCÜ FASIL
                 Rehin mukabilinde ikraz ile meşgul olanlar
    (A) REHİN MUKABİLİ İKRAZ MÜESSESELERİ:
    I. İzin:

    Madde 876 - Hiç bir kimse, Hükümetin izni olmadıkça rehin mukabilinde
ödünç para vermek sanatını icra edemez.
    II. Müddet:

    Madde 877 - İzin, hususi müesseselere ancak mahdut bir zaman için verilir.
Müddet bitince yenilenmesi caizdir. Rehin mukabilinde  ödünç para vermek
sanatını yapanlar, kanuni vazifelerini gözetmiyorlarsa kendilerine verilen izin
geri alınabilir.
    (B)  REHİN MUKABİLİ İKRAZ :
    I. Tesis:

    Madde 878 - Merhunu bir makbuz mukabilinde teslim etmekle rehin hakkı vücut
bulur.
    II.Hükmü:
    1 - Merhunun satılması:

    Madde 879 - Ödünç para, vadesinde ödenmezse mukriz borcunu ödemesini
evvelce resmen ihtar ettikten sonra, merhunu icra dairesi vasıtasiyle
sattırır. Borçlu mukrize karşı şahsen mesul olmaz.
    2 - Artık para üzerindeki hak:

    Madde 880 - Satış bedelinin borçtan artık kalanı borç alana aittir.
Borçlu müteaddit mukaveleli borçlar altında ise artık kalanın hesabında bu
borçlar cemedilebilir.
    Borç alanın artık para üzerindeki hakkı, beş sene geçmekle sakıt olur.
    III.  Borcun ödenmesi:
    1 - Merhunu kurtarmak hakkı:

    Madde 881 - Merhun satılıncaya kadar makbuz geri verilerek, rehinden kur-
tarılabilir. Eğer makbuz ibraz edilemezse borç muaccel olduğu takdirde hakkını
ispat eden kimse yine rehni kurtarabilir.
    Mukriz, merhunun iadesi için makbuzun geri verilmesini şart etmiş olsa
bile borç muacceliyet kesbettiği tarihten itibaren altı ay geçmiş ise müstakrız
merhunu kurtarmak hakkını kullanabilir.
    2 - Mukrizin hakları:

    Madde 882 - Merhun, hangi ay içinde kurtarılırsa mukrizin o aya ait faizin
tamamını istemeğe hakkı vardır. Mukriz, makbuzu kim geri verirse merhunu ona
iade etmek hakkını sureti mahsusada muhafaza etmiş ise; o makbuzu hamilinin buna
hakkı olmayarak eline geçirdiğini bilmedikçe yahut bilmesi lazım gelmedikçe,
bu hakkını kullanabilir.
    (C)  BEY`İBİLVEFA MUAMELESİ İLE MEŞGUL OLANLAR:

    Madde 883 - Bey`ibilvefa muamelesini sanat ittihaz edenler, rehin
mukabili ödünç para verenler hükmündedir.
                             DÖRDÜNCÜ FASIL
                            Rehinli tahvilat
    (A)  REHİNLİ TAHVİLATIN MAHİYETİ :

    Madde 884 - Gayrimenkul üzerine ikraz muamelesi yapan müesseselerden
Hükümetçe tayin edilenler; hususi bir rehin akdi ve teslim mükellefiyeti
olmasa bile malik oldukları gayrimenkul rehin senetleriyle muamelatı
cariyelerinden mütehassıl matlubat teminat teşkil etmek üzere; rehinli
tahvilat ihraç edebilirler.
    (B)   ŞEKİL :

    Madde 885 - Alacaklılar rehinli tahvilatın tediyesini mutalebe edemezler.
Tahvilat ya hamile veya nama muharrer olur ve hamile muharrer kuponları bulu-
nur.
    (C)  REHİNLİ TAHVİLAT İÇİN MÜSAADE :

    Madde 886 - Rehinli tahvilat ihraç etmek isteyen müesseseler Hükümetten
izin almağa mecburdurlar.
    Tahvilatın ne gibi şerait altında ihraç olunabileceği ve ihraç
müesseselerinin tafsilatına ait hükümler kanunu mahsus ile tayin olunur.
                             ÜÇÜNCÜ KISIM
                       Zilyedlik ve tapu sicilli
                          YİRMİ DÖRDÜNCÜ BAP
                              Zilyedlik
    (A)   TARİF VE ŞEKLİ :
    I. Tarif:

    Madde 887 - Bir şey üzerinde fiilen tasarruf sahibi olan kimse o şeyin
zilyedidir. İrtifak hakkı ile gayrimenkul mükellefiyetinden mütevellit haklarda
zilyedlik, bu hakların bilfiil kullanılmasından ibarettir.
    II.Asli ve fer`i zilyedlik :

    Madde 888 - Zilyed, bir irtifak yahut irtihan hakkı yahut şahsi bir hak
teffiz etmek için bir şeyi başkasına teslim ettiği takdirde bunların ikisi de
zilyedliğe malik olur.Bir şeyde malik sıfatı ile zilyed olanlar şeyin aslen
zilyedleri ve diğerleri fer`an zilyedleridir.
    III.  Muvakkat inkıta:

    Madde 889 - Zilyedliğin kullanılması muvakkat bazı hallerden dolayı
mümteni yahut münkati olursa, zilyedlik izaa edilmiş olmaz.
    (B)   ZİLYEDLİĞİN NAKLİ :
    I. Hazır olan kimseler arasında :

    Madde 890 - Zilyedlik, şeyin aynını veya onu iktisap edenin yedi
iktidarına geçirecek vesaiti teslim ile intikal eder. Bir şeyi evvelki zilyedin
rızasiyle iktisap edenin iktidarı dairesine geçmekle, zilyedliğin nakli, tamam
olur.
    II.Gaipler arasında :

    Madde 891 - Gaipler arasında zilyedliğin nakli, bir şeyin iktisap edene veya
mümessiline teslimi ile tamam olur.
    III. Zilyedliğin teslimsiz iktisabı :

    Madde 892 - Bir üçüncü şahıs veya temlik eden hususi bir sebebe binaen zil-
yed olmakta devam ederse zilyedlik teslim olmaksızın iktisap olunabilir.
    Zilyed olmakta devam eden üçüncü şahıs, temlik eden kimse tarafından
haberdar edilmedikçe zilyedliğin intikali ona karşı hüküm ifade etmez.
    Üçüncü şahıs, temlik edene karşı ne gibi sebeplerden dolayı teslimden imtina
edebiliyorsa aynı sebeplerden dolayı iktisap edene karşı da teslimden imtina
edebilir.
    IV.  Emtiayı temsil eden senetler :

    Madde 893 - Bir antrepoya yahut bir nakliyeciye tevdi edilmiş olan emtiayı
temsil eden kıymetli evrakın teslimi, o emtianın teslimi demektir. Bununla
beraber kıymetli evrakı hüsnü niyetle iktisap eden kimse ile emtiayı hüsnü
niyetle iktisap eden kimse arasında bir ihtilaf zuhur ettiği takdirde emtia
iktisap eden kimse tercih olunur.
    (C)  ZİLYEDLİĞİN ŞÜMULÜ:
    I.  Zilyedliğin himayesi:
    1 - Müdafaa hakkı:

    Madde 894 - Zilyed, bütün gasp ve tecavüz fiillerini kuvvet kullanarak
defetmek hakkını haizdir.
    Şiddetle veya hafiyen kendisinden alınan o şeyi, gayrimenkul ise gasıbı
kovarak ve menkul ise cürmü meşhut halinde tutulan veya kaçarken yakalananın
tamamiyle elinden alarak istirdat edebilir.
    Zilyed, halin haklı göstermediği cebir ve şiddet kullanmaktan içtinap
etmekle mükelleftir.
    2 - Yedin iadesi:

    Madde 895 - Gayrın zilyed bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse o şey üzerinde
terciha şayan bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu iade ile mükellef
olur. Eğer müddeaaleyh o şeyi müddeiden almayı mucip ve terciha şayan bir hakka
sahip olduğunu derhal ispat ederse red lazım gelmez. Zilyedin davası gerek o
şeyin istirdadına, gerek zararın tazminine dair olur.
    3 - Zilyedliğin ihlalinden mütevellit dava :

    Madde 896 - Bir şeye zilyed bulunan kimsenin zilyedliği tecavüze uğradığı
halde; tecavüz eden, o şey üzerinde bir hak iddia etse bile zilyed onun
aleyhinde dava ikame edebilir. Dava tecavüzün refine, sebebinin menine ve
zararın tazminine dair olur.
    4 - Dava hakkından mahrumiyet ve müruru zaman :

    Madde 897 - Zilyed, gasp ve tecavüz fiillerine ve hakkına tecavüz eden
kimse olduğuna vakıf olur olmaz istirdadı veya tecavüzün menini iddia etmediği
halde, dava hakkından mahrum olur. Zilyed, tecavüzü ve tecavüz edeni daha geç
öğrenmiş olsa bile gasp veya tecavüzün vukuu gününden itibaren bir sene geçmekle
dava; müruru zamana uğrar.
    II. Hakkın himayesi:
    1 - Mülkiyet karinesi:

    Madde 898 - Menkul bir şeyin zilyedi onun maliki addolunur. Evvelki
zilyedler dahi zilyedliklerinin devamı müddetince o şeyin maliki addolunur.
    2 - Zilyedlik halinde karine:

    Madde 899 - Bir menkule malikiyet arzusu ile olmıyarak zilyed bulunan kimse
onu hüsnü niyetle kendisinden aldığı kimsenin mülkiyet karinesine istinat
edebilir.
    Bir kimse şahsi, yahut mülkiyetten gayri aynı bir hakka müsteniden menkul
bir şeyin zilyedi ise o hakkın mevcudiyeti asıldır. Fakat bu karineyi zilyed o
şeyi kendisine vermiş olan kimseye karşı dermeyan edemez.
    3 - Zilyed aleyhindeki dava:

    Madde 900 - Bir menkulün zilyedi, aleyhinde ikame edilen bütün davalara
karşı terciha şayan bir hakkın sahibi olduğunu dermeyan edebilir. Gasp ve
tecavüz fiillerine dair olan hükümler bakidir.
    4 - Tasarruf hakkı ve istihkak davası:
    a)  Tevdi edilmiş eşya:

    Madde 901 - Bir menkulün, emin sıfatı ile zilyedi olan kimseden hüsnü
niyetle mülkiyeti veya aynı her hangi bir hakkı iktisap olunursa o kimsede bu
tasarrufları icra mezuniyeti olmasa bile, iktisap muteber addolunur.
    b) Gaip veya sirkat edilen eşya:

    Madde 902 - Yedinden sirkat olunan veya kendisi tarafından gaip edilen veya
rızası olmaksızın diğer her hangi bir suretle elinden alınan bir menkulün
zilyedi beş sene müddet zarfında istihkak davası ikame edebilir. Fakat bu menkul
aleni bir müzayedede veya pazarda veya ona mümasil eşya satan bir tacirden
iktisap olunmuş ise hüsnü niyetle hareket eden birinci ve sonraki müktesipler
aleyhine istihkak davası ancak birinci semenin iadesi şartiyle ikame olunabilir
ve red hususunda da hüsnü niyetle zilyed olan kimsenin hukukuna mütaallik
hükümler tatbik olunur.
    c)  Para ve hamile muharrer senetler:

    Madde 903 - Zilyedin rızası olmaksızın elinden alınan parayı ve hamile
muharrer senetleri, hüsnü niyetle iktisap etmiş olan kimse aleyhinde istihkak
davası ikame olunamaz.
    d) Sui niyet halinde:

    Madde 904 - Bir menkule sui niyetle zilyed olan kimse her zaman evvelki
zilyed tarafından iadeye icbar olunabilir. Bununla beraber evvelki zilyedin
iktisabı hüsnü niyetle vukubulmamış ise bu zilyed kendisinden sonraki hiç bir
zilyed aleyhine istihkak davası ikame edemez.
    5 - Gayrimenkule dair karine:

    Madde 905 - Tapu siciline kaydedilmiş olan gayrimenkuller için hak
karinesine istinat etmek ve zilyedlik davaları ikame eylemek salahiyeti ancak
kendi lehine tescil vaki olan kimseye ait olur. Bununla beraber gayrimenkul
bilfiil kendi iktidarı dahilinde bulunan kimse, gasp ve tecavüz sebebi ile dava
ikame edebilir.
    III. Mesuliyet :
    1 - Hüsnü niyetle zilyedlik:
    a)  İstifade:

    Madde 906 - Hüsnü niyetle zilyed olduğu şeyden mevcudiyetine kani olduğu
hakkına muvafık surette istifade eden kimse, o şeyi iade ile mükellef tutulduğu
kimseye karşı bu yüzden hiç bir tazminat itasına mecbur olmaz.
    Hüsnü niyetle zilyed olan kimse, gerek ziyadan gerek hasardan mesul
değildir.
    b)  Tazminat :

    Madde 907 - Bir şeye hüsnü niyetle zilyed bulunan kimse o şeyin reddini
isteyen müddeiden yapmış olduğu zaruri ve faydalı sarfiyatın iadesini talep ve
tediye zamanına kadar o şeyi hapsedebilir. Diğer sarfiyattan dolayı tazminat
iddiasında bulunamaz. Fakat müddei, kıymetlerinin tazminine talip olmadıkça
zilyed kendi tarafından asıl şey ile birleştirilen ve zararsız ayrılması mümkün
olan ziyadeleri refedebilir.
    Zilyedin elde ettiği semereler kendi sarfiyatı dolayısiyle olan
alacaklarına mahsup edilir.
    2 - Sui niyetle zilyed olan kimse :

    Madde 908 - Bir şeye sui niyetle zilyed olan kimse o şeyi hak sahibine iade
etmekle beraber haksız alakoymuş olmasından mütevellit zararları ve elde ettiği
veya elde etmeği ihmal eylediği semereleri tazmin ile de mükelleftir. Hak sahibi
için de yapılması zaruri olan sarfiyatı haricindeki masrafları, isteyemez ve
yedinde bulunan şeyin geri iadesi lazım geldiğini bilmediği müddetçe ancak kendi
kusuriyle vukubulan zararlardan mesul olur.
    IV.  Müruru zaman:

    Madde 909 - Müruru zamandan istifade etmek hakkına malik olan zilyed, bu
haktan istifade salahiyetine malik olan evvelki zilyedin zilyedliği müddetini
kendi müddetine zam edebilir.
                                YİRMİ BEŞİNCİ BAP
                                  Tapu sicilli
    (A) TEŞKİLAT:
    I. Tapu sicilli:
    1 - Umumi hükümler:

    Madde 910 - Tapu sicilli gayrimenkuller üzerindeki hakların hallerini göste-
rir.
    Tapu sicillinin nümunesi ve nasıl tutulacağı nizamnamei mahsus ile muayyen-
dir.
    2 - Kayıt:
    a)  Mukayyet gayrimenkuller:

    Madde 911 - Aşağıdakiler tapu sicilline gayrimenkul olarak kaydedilir:
    1 - Arazi.
    2 - Gayrimenkul üzerinde müstakil ve daimi olmak üzere müesses haklar.
    3 - Madenler.
    Müstakil ve daimi hakların nasıl kaydolunacağı nizamnamei mahsus ile muay-
yendir.
    b) Sicille mukayyet olmayan gayrimenkuller:

    Madde 912 - Kimsenin hususi mülkiyetinde bulunmayan ve ammenin kullanmasına
tahsis edilen gayrimenkuller, onlara mütaallik ve tescili muktazi ayni bir hak
olmadıkça, tescile tabi değildir.
    Sicille mukayyet bir gayrimenkul, kaydı lazımgelmeyen bir gayrimenkule ta-
havvül ettikte; kaydı sicilden çıkarılır.
    3 - Taksim:
    a) Birleştirme :

    Madde 913 - Bir gayrimenkulün taksimi yahut birden ziyade gayrimenkullerin
birleştirilmesi halinde nasıl muamele yapılacağı nizamnamei mahsus ile muayyen-
dir.
    II. Tapu sicillinin tutulması:
    1 - Mıntakalar :
    a)  Salahiyet :

    Madde 914 - Her gayrimenkul, bulunduğu mıntakanın sicilline kaydedilir.
    b)  Mütaaddit mıntakalarda bulunan bir gayrimenkul tescili:

    Madde 915 - Mütaaddit mıntakalarda bulunan bir gayrimenkul, diğer mıntaka-
lar sicillerinde mukayyet olduğu gösterilmek şartiyle her mıntakadaki sicille
ayrı ayrı kaydolunur.
    Ayni hak tesis eden tesciller ve tescil talepleri, gayrimenkulün büyük kıs-
mının bulunduğu mıntaka sicilline kaydedilir. Bu sicille vaki tesciller tapu me-
muru tarafından diğer mıntaka memurlarına bildirilir.
    2 - Tapu daireleri teşkilatı:

    Madde 916 - Tapu dairelerinin teşkilatı, ahkamı mahsusasına tabidir.
    III. Memurlar:
    1 -  Mesuliyet:

    Madde 917 - Hazine, tapu sicillerinin tutulmasından mütevellit bütün zarar-
lardan mesuldür.
    Hazine, bu zararlar kendi kusurundan mütevellit memurlara aledderecat rücu
etmek hakkını haizdir.
    (B) TESCİL:
    I. Tescili lazım haklar:
    1 - Mülkiyet ve ayni haklar:

    Madde 918 - Aşağıdaki haklar tapu sicilline kaydolunur:
    1 - Mülkiyet.
    2 - İrtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetler.
    3 - Rehin hakları.
    2 - Sicille şerh vermek:
    a) Şahsi haklar:

    Madde 919 - Mukaveleden mütevellit şuf`a ve iştira ve vefa hakları ve icar
ve isticar gibi şahsi haklar kanunun sarahaten tayin ettiği hallerde tapu sicil-
line şerh verilebilir.
    Bunlar tapuya şerh verilmekle o gayrimenkul üzerinde sonradan iktisap edilen
hak sahiplerine karşı dermeyan olunabilir.
    b) Temlik hakkının tahditleri:

    Madde 920 - Aşağıdaki sebeplerle bazı gayrimenkulleri temlik hakkına karşı
yapılan tahditler tapu sicilline şerh verilebilir.
    1 - Münaziünfih hakların muhafazası veya icrai iddia zımnında müttehaz resmi
kararlar.
    2 - Haciz, iflas ilanı, konkordato ile verilen mehil.
    3 - Bir aile yurdu tesisi ve mirası namzede nakil ile mükellef mirasçı nasbı
gibi tapu sicilline şerh verilmesine kanunun müsaade ettiği hukuki tasarruflar.
    (Değişik: 29/6/1956 - 6763/41 md.) Bu tasarruf tahditleri, tapu sicilline
şerh verilmekle gayrimenkul üzerinde sonradan iktisap olunan her nevi hakların
sahiplerine karşı dermeyan olunabilir.
    c) Muvakkat tescil:

    Madde 921 - Aşağıdaki kimseler tarafından tapu sicilline muvakkaten şerh
verilmesi talep olunabilir.
    1 - Ayni bir hak iddiasında bulunanlar.
    2 - Hakkını müspet vesikalarının noksanlarını sonradan ikmal etmesine kanu-
nen müsaade olunanlar.
    Muvakkat şerh vermek alakadarların muvafakatiyle ve mahkemece verilen bir
hüküm mucibince icra edilir.
    Muvakkaten şerh verilen hak sonradan tahakkuk ettiği takdirde şerh tarihin-
den itibaren hüküm ifade eder. Hakim seri usulü muhakeme dairesinde yapılacak
muhakemeden sonra hüküm verir ve iade olunan hakkın vücuduna kanaat hasıl ederse
muvakkat şerhe müsaade eder ve bu şerhin müddetini ve hükümlerini tayin eder ve
icabı halinde iddiasını mahkemece ispat etmesi için kendisine bir mehil verir.
    II. Tescilin şartları:
    1 - Talep:
    a) Tescil için:

    Madde 922 - Tescil, mevzuunun taallük ettiği gayri menkul malikinin tahriri
bir beyanına müsteniden icra olunur.
    İktisab eden kimse kanuna, kazıyei muhakemeye yahut buna muadil bir vesikaya
istinat etmekte ise; bu beyana hacet yoktur.
    b) Terkin için :

    Madde 923 - Tapu sicillerine vakı olacak tescillerin terkin veya tadili
taallük ettikleri gayrimenkulün sahibinin tahriri beyaniyle olur.
    Hak sahiplerinin sicille vazedecekleri imza, bu beyan yerine kaim olabilir.
    2 - İspat ve tevsik :
    a) Sıhhat :

    Madde 924 - Tapu sicili üzerinde tescil, tadil, terkin gibi muameleler ancak
talibin temliki tasarruf hakkı ve bu muamelelerin müstenit olduğu sebep sabit
olduktan sonra icra edilebilir. Talip tapu sicilinde mukayyet olan kimsenin
kendisi olduğunu veya onun mümessili bulunduğunu ispat etmekle temliki tasarruf
hakkını tevsik etmiş olur.
    Tescil veya tadil veya terkini mucip olan sebep dahi bunları iktiza eden
hukuki tasarrufların muteber olması için kanunen meşrut olan şekillere riayet
edildiği ispat edilmekle tahakkuk eder.
    b) Vesaikin ikmali :

    Madde 925 - İspat ve tevsik edilmiyen her talep, reddolunur.Bununla bera-
ber eğer tescil, tadil veya kaydin terkinini mucip olan sebep mevcut olup ta
buna ait vesaikin noksanının ikmale ihtiyaç bulunursa talip, malikin
muvafakatiyle veya hakimin kararına binaen sicile muvakkaten şerh verdirilir.
    III. Tescilin tarzı :
    1 - Umumiyet itibariyle :

    Madde 926 - Tesciller, talep ve beyan sırasiyle yapılır. Alakadarların
talebi ile bütün tescillerin birer sureti kendilerine verilir.
    Tescilin ve terkinin ve suretlerin şekli, nizamnamei mahsus ile muayyendir.
    IV. Tebliğ mecburiyeti :

    Madde 927 - Tapu sicili memuru, alakadarlar haberdar edilmeksizin yapılan
muameleleri kendilerine tebliğ ile mükelleftir. Bu muamelelere karşı yapılacak
itiraz müddeti, alakadarlara vuku bulan tebliğ tarihinden başlar.
    (C) TAPU SİCİLLİNİN ALENİYETİ :

    Madde 928 - Tapu sicili alenidir. Alakası olduğunu ispat eden herkes, kendi-
since ehemmiyeti olan başlıca sayfaların evrakı müsbitesiyle birlikte tapu
sicili memurlarından biri huzurunda kendisine irae edilmesini yahut bunların
birer suretinin verilmesini istiyebilir. Kimse tapu sicilinde mukayyet olan
bir keyfiyetin kendisine meçhul olduğu yolunda bir iddia dermeyan edemez.
    (D) HÜKÜMLERİ :
    I. Tescil yapılmamanın hükümleri :

    Madde 929 - Teessüsü için kanunen tapu siciline tescili lazımgelen her hak
bu tescil olmadıkça bir aynı hak olarak mevcut olmaz. Bir hakkın şumulü, tescil
dairesinde evrakı müsbite ile veya diğer bir tarzda tayin edilebilir.
    II. Tescilin hükümleri :
    1 - Umumiyetle :

    Madde 930 - Ayni haklar, tescil ile doğar ve sıra ve tarihlerini tescil
kaydına göre alır.
    Kanunen lazımgelen evrakı müsbite, talebe raptedilmiş ve muvakkaten şerh
verilmesi halinde vesaikin noksanı, zamanında ikmal edilmiş olmak şartiyle
tescilin hükmü kayıt tarihine icra olunur.
    2 - Hüsnü niyet sahibi üçüncü şahıslara karşı:

    Madde 931 - Tapu sicilindeki kayde hüsnü niyetle istinat ederek mülkiyet
veya diğer bir ayni hakkı iktisap eden kimsenin, bu iktisabı muteber olur.
    3 - Suiniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı:

    Madde 932 - Bir ayni hak tapu siciline yolsuz olarak kaydedilmiş ise,
bunu bilen veya bilmesi lazımgelen üçüncü şahıs bu tescile istinat edemez.
Yolsuz  tescil; haksız veya lüzum ifade etmiyen hukuki bir tasarruf mucibince
yapılan tescildir. Böyle bir tescilden dolayı bir ayni hakkı ihlal edilen kimse
doğrudan doğruya suiniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı tescilin yolsuzluğunu
iddia edebilir.
    (H) TERKİN VE TADİL:
    I. Yolsuz tescil:

    Madde 933 - Haklı bir sebep olmaksızın yapılan bir tescil veya tescilin
tadil veya terkini ile ayni hakları haleldar olan kimse, kaydın terkinini veya
tadilini istiyebilir. Hüsnü niyet sahibi üçüncü şahsın tescil ile iktisap
ettiği haklar ve zarar ziyan iddiaları bakidir.
    II. Ayni hakkın sukutu :

    Madde 934 - Bir ayni hakkın sukutu ile tescil her türlü hukuki kıymetini
kaybettiği takdirde mükellef olan malik, terkin talebinde bulunabilir.
    Tapu sicil memuru bu talebi is`af ettiği takdirde her alakadar, otuz gün
içinde terkin aleyhine, hakime müracaat edebilir.
    Tapu sicil memuru resen bir hakkın sukut edip etmediği hakkında tahkikat
icra ederek bir karar verilmesini mahkemeden talebe ve verilecek karar üzerine
kaydi terkine selahiyettardır.
    III. Tashih:
    1 - Adi hata:

    Madde 935 - Alakadarlar tahriren muvafakatlerini beyan etmedikleri halde
mahkeme kararı olmadıkça tapu sicil memuru, hiç bir tashih icra edemez.
    Tashih, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin icrası suretiyle dahi
yapılabilir. Adi yazı hataları, nizamnamei mahsusunda muayyen usul mucibince
resen tashih edilir.
    Vergi muafiyeti:

    Ek Madde 1 - (13/7/1967 - 903 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi hükmü olup,
ek maddeye çevrilerek teselsül için numaralandırılmıştır.)
    Bakanlar Kurulunca, gelirlerinin en az % 80 ini, nevi itibariyle genel,
özel ve katma bütçeli idareler bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya
hizmetlerin yerine getirilmesini istihdaf etmek üzere tahsisan kurulacağı kabul
edilen vakıflara, tahsis edilen miktar için, vergi muafiyeti tanınabilir.

    Ek Madde 2 - (13/7/1967 - 903 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin (N) bendi
hükmü olup ek maddeye çevrilerek numarası teselsül ettirilmiştir.)
    4 üncü maddeye göre verilmiş olan Bakanlar Kurulu kararına rağmen vakfın
herhangi bir sebeple tescili mümkün olmaz ise (F) ve (G) fıkralarına göre
alınmıyan damga vergisi ve harçlar, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki
Kanuna uyularak tahsil olunur. (1)
______________________
(1) Bu hükümde sözü edilen 4 üncü madde, 13/7/1967 tarih ve 903 sayılı Kanunun
    4 üncü maddesi olup, mevzuatın tek metin haline getirilmesi çalışmaları
    sırasında 17/2/1926 tarih ve 743 sayılı Ana Kanuna "ek madde 1" olarak
    eklenmiştir.
     Tüzük Hazırlanması:

     Ek Madde 3 - (13/7/1967-903 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükmü olup ek
maddeye çevrilerek numarası teselsül ettirilmiştir.)
     Bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içinde, Vakıflar Genel
Müdürlüğünce, ilgili Bakanlıkların da düşünceleri alınarak, bu kanunun
uygulanmasını düzenlemek üzere bir tüzük hazırlanır.

     Madde 936 -  Bu kanun, neşri tarihinden altı ay sonra mer`idir.

     Madde 937 -  Bu kanunun hükümlerini icraya, İcra Vekilleri Heyeti
memurdur.
                                    *
                                   * *
     17/2/1926 TARİHLİ VE 743 SAYILI ANA KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER
     1 - 13/7/1967 tarihli ve 903 sayılı Kanunun geçici maddesi:
     Vakıf kayıtlarının devri:
     Geçici Madde - Ekim 1926 tarihinden sonra kurulmuş vakıflara ait mahkemeler
nezdindeki tescil kayıt defter ve evrakının sureti, bu kanunun yürürlüğe
girmesinden itibaren altı ay içinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne merkezi sicile
kaydı için devredilir. Ve adı geçen vakıflar hakkında da bundan böyle bu kanun
hükümleri tatbik olunur.
    2 - 16/6/1983 tarihli ve 2846 sayılı Kanunun geçici maddesi:
    Gecici madde (Değişik: 16/4/1986-3276/1 md.)
    Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mümeyyiz olmayan küçükleri
birlikte evlat edinmiş olanlar Kanunun yürürlük tarihini takip eden 5 yıl
içinde ilgili mercilere başvurmak suretiyle yukarıdaki hükümlerin kendileri
hakkında da uygulanmasını isteyebilirler. Ancak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte reşit ve mümeyyiz olan evlatlıklar ile ilgili olarak bu madde
esaslarına göre yapılacak uygulamada evlatlıkların da muvafakatları aranır.
    3 - 4/5/1988 tarih ve 3444 sayılı Kanunun geçici maddeleri:

    Geçici Madde 1.- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce;
    a)  Açılan boşanma davaları devam etmekte olanlar,
    b)  Açılan boşanma davaları karara bağlanmış olmakla birlikte henüz
kesinleşmemiş olanlar,
    c)  Açılan boşanma davaları reddedilmiş ve bu karar kesinleşmiş olmakla
birlikte, kesinleşme tarihinden itibaren henüz üç yıl geçmemiş olanlar,
    d)  Boşanma davası açmamış olanlar,
    Boşanma sebeplerinden birine dayalı olarak (a), (b) ve (c) bentlerindeki
hallerde üç yıl, (d) bendindeki halde beş yıl fiilen ayrı kalmış ve eşleriyle
aralarında müşterek hayat yeniden kurulamamış ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren altı ay içinde başvurmaları halinde mahkemece boşanma kararı
verilir.

    Geçici Madde 2.- Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce Türk Kanunu Medenisinin
142 nci maddesine göre verilmiş olan evlenme memnuiyetine dair kararlar, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hüküm ifade etmez.
KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)
           743 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
                 YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
 Kanun                                                             Yürürlüğe
  No.              Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler         giriş tarihi
-------       ------------------------------------------------     ------------
 3453                         ----------                             28/6/1938
 6333                         ----------                             17/3/1954
 6763                         ----------                              1/1/1957
  138                         ----------                            28/11/1960
  903    4. ve 5. maddeler                                            1/3/1968
           Diğer Maddeler                                            24/7/1967
 1659                         -----------                            21/2/1973
 2846                         -----------                            18/6/1983
 3080                         -----------                           21/11/1984
 3276                         -----------                            25/4/1986
 3444                         -----------                            12/5/1988
KHK/336                       -----------                             5/8/1988
 3612                         -----------                            16/2/1990
 3678                         -----------                           23/11/1990
 4248                         -----------                            22/5/1997
          743 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN
               MEVZUATIN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRDIĞI
               KANUN VE HÜKÜMLERİ GÖSTERİR LİSTE
                                        Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın
                                       --------------------------------
Yürürlükten Kaldırılan Hüküm              Tarihi    Sayısı     Maddesi
----------------------------------     ------- ---------  -------------
743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinin
96 ve 142 nci maddeleri                 4.5.1988    3444        9
743 sayılı Kanunun 442, 445, 446 ve
540 ıncı maddeleri                    14.11.1990    3678       31
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Ceza davaları] Kripto Transferi Nedeniyle 7258 Sayılı Kanundan Yargılanıyorum – Yardımcı Olur Musunuz? 
  • 18.06.2025 04:12
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    Içtihat Arşivi 2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +
    Bugünün tarihi: 20/06/2025 10:36:10