 |
T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
E: 2007/3622
K: 2007/2776
T: 12.3.2007
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan çeşitli mahkemelerin ilamları ile hükümlü Ruhber hakkında verilen para cezalarının (Ankara Onüçüncü Asliye Ceza Mahkemesi)'nin 21.08.2006 tarihli ve 2006/213 müteferrik sayılı kararı ile içtima ettirilmesi sonucu bulunan 685.419 YTL adli para cezasının hapse çevrilmesi suretiyle infazı sırasında, C. Savcılığınca düzenlenen müddetnamede, hapis cezasının 6854 gün hapse çevrilmesine ve bu cezanın üst sınır olarak kabul edilen 5 yıl hapis cezası olarak infaz edileceğinin belirtildiği, hükümlü müdafiince sözkonusu cezanın üst sınırının 5 yıl değil 3 yıl olduğu gerekçesi ile Ankara İnfaz Hakimliği'ne itirazda bulunulması üzerine, sözkonusu itiraza bakma görevinin İnfaz Hakimliği'ne ait olmayıp hükmü veren mahkemenin veya infazın yapıldığı yerdeki eşdeğer mahkemenin görevi kapsamında olduğu gerekçesi ile itirazın reddine ilişkin Ankara İnfaz Hakimliği'nin 15.06.2006 tarihli ve 2006/271 Esas, 2006/268 Karar sayılı kararına yönelik itiraz üzerine, itirazın reddine ilişkin Ankara İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31.07.2006 tarihli ve 2006/871 karar sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 30.01.2007 tarihli ve 4421 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 21.02.2007 tarihli ve 2007/24964 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, "Sanık hakkında 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un kapsamında hükmolunan para cezalarının ödenmemesi sebebiyle yerine çektirilecek cezanın 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 5/11. maddesi gereğince 3 yıldan fazla olamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Ankara İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin anılan kararının bozulması istenmiştir.
647 sayılı Kanun'un 5/11. maddesi ile 765 sayılı TCK'nın 84. maddeleri tek bir hüküm ile verilen para cezasının ödenmemesi nedeniyle hapis cezasına çevrilmesi durumundaki azami sınırı göstermekte iken, 765 sayılı TCK'nın 77/4. maddesi, birden fazla hükümle verilen para cezalarının toplanması sonucu bulunan cezanın ödenmemesi nedeniyle çevrilen hapis cezasının üst sınırını göstermektedir. Bu nedenle, daha sonra yürürlüğe giren 647 sayılı Kanun'un 5/11. maddesi hükmüyle, 765 sayılı TCK'nın 77/4. maddesindeki 5 yıl sınırının 3 yıla indirildiğini kabul etmek olanaklı olmadığından, kanun yararına bozma talebinde belirtilen düşünce yerinde değil ise de, İnfaz Hakimliği'nin sözkonusu kararı itirazın esasına ilişkin olmayıp itiraza bakma görevinin görev alanları içerisinde bulunmadığı gerekçesine dayanmaktadır. Bu nedenle de, uyuşmazlığın bu yönden incelenmesi gerekmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 29.06.2004 gün ve 2004/1-110; 2004/151 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, İnfaz Hakimliği'nin görevleri, infaz kurumlarındaki yönetsel işlemleri şikayet yoluyla denetlemekten ibarettir. 4675 sayılı Yasa'nın "İnfaz Hakimliklerinin görevleri" başlıklı 4. maddesinin 2. bendinde "Hükümlülerin cezalarının infazı,... gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamak" İnfaz Hakimliği'nin görevi olarak sayılmış ise de, 5. bendinde diğer yasalarda başka bir yargı merciine bırakılan konular saklı tutulduğundan, anılan Yasa'nın 4/2. maddesindeki "Hükümlülerin cezalarının infazı" ifadesinin, maddenin son fıkrasındaki düzenleme ile birlikte ele alınarak değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle, İnfaz Hakimliği'nin görevlerini belirlemek bakımından diğer yasalardaki cezanın infazı ve dolayısıyla koşullu salıverme ile ilgili hükümlerin birlikte değerlendirilerek uygulanması gerekmektedir.
Müddetnameye itiraz niteliğinde bulunan istemler hakkında karar verme yetkisi İnfaz Hakimliği'ne değil, hükümlü hakkında uygulanmakta olan 647 sayılı Yasa'nın 19/4. maddesi uyarınca, hükmü veren mahkeme, hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa, hükümlünün bulunduğu yerdeki hükmü veren mahkeme ile aynı derecedeki mahkemeye aittir.
4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun "İnfaz Hakimliği'nce şikayet üzerine verilen kararlar" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasında, "Şikayet başvurusu, 5. maddede yazılı sürenin geçmesinden sonra veya infaz hakiminin görev ve yetki alanı dışında kalan bir işlem veya faaliyete karşı ya da başvuru hakkı olmayan kimselerce yapılmışsa, infaz hakimi, başvuru dilekçesini esasa girmeden reddeder; şikayet başvurusu başka bir yargı merciinin görevi içerisinde ise o mercie gönderir."
Somut olayda; hükümlü müdafiince, müddetnameye yönelik itiraz, İnfaz Hakimliği'ne sunulmuş, İnfaz Hakimliği'nce de sözkonusu talebin görev alanları içerisinde bulunmadığı gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiş ve talep de yukarıda açıklandığı üzere İnfaz Hakimliği'nin görev alanı içerisinde bulunmamakta ise de; mercide hata nedeni ile talebin reddine karar verilmesi yerine, görevli mercie gönderilmesinin gerekmesi ve bu durumun 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun 6/1. maddesinde de açıkça düzenlenmiş olması karşısında, itirazın reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeni ile Ankara İnfaz Hakimliği'nin sözkonusu kararına yönelik itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle,
SONUÇ : Kanun yararına bozma talebi, ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerine, belirtilen değişik gerekçelerle yerinde görüldüğünden; Ankara İkinci Ağır Ceza Mahkemesinin 31.07.2006 tarihli ve 2006/871 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), aynı Kanun'un 309/4-b maddesi uyarınca, dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına tevdiine, 12.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.