 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2006/21-589
K: 2006/603
T: 27.09.2006
- ÖDEME EMRİNİN İPTALİ
- LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ SORUMLULUĞU
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti : Somut olayda uyuşmazlığın çözümünde, limited şirket ortağının sorumluluğunu doğuran, ödeme emrine konu kira alacağının ilişkin bulunduğu dönemde yürürlükte bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun 'un 35. maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Ödeme emrine konu alacağın 1995-1996 yıllarına ait olması karşısında, anılan kanun maddesinde 4369 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 22.07.1998 tarihinde yapılan ve ağırlaştırılmış sorumluluk koşulları içeren değişiklik hükmünün uyuşmazlık dönemine uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Limited şirketlerin 29.07.1998 tarihinden önce doğmuş borçları için, ortakların sorumluluğu konusunda anılan maddenin eski şekli geçerlidir. Eski şekle göre ise, ortakların şirketten tahsil olanağı bulunmayan kamu borçları dolayısıyla sorumluluğu, şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarı ile sınırlıdır.
(6183 s. AAK m. 35)
Taraflar arasındaki "ödeme emrinin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara 11. İş Mahkemesi)'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.05.2005 gün ve 111-251 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 01.12.2005 gün ve 7312-12407 sayılı ilamıyla; (Davacının ödeme emrinde belirtilen kira ve kira farkları borçlarından sorumlu bulunmadığından iptaline dair istemi Mahkemece kabul edilerek borçlu bulunmadığına karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve Yasa'ya uygun bulunmamaktadır.
Davacı, kararda davalı olarak gösterilen Limited şirketin ortaklarından birisidir ve şirketteki hissesi 1/4'dür. Limited şirketin yapısı ve ortaklarının sorumlulukları ele alındığında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 80. maddesinin yollamada bulunduğu 6183 sayılı Yasa'nın (22.07.1998) tarihli değişiklikle halen yürürlükte bulunan 35. maddesinde limited şirketlerin kamu borçlarından sorumlu tutulmaları anlatılmakta olup limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan kamu alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar ifadeleri yer almaktadır.
Mahkemece tüm bu maddi ve hukuki olgulara rağmen davacının ödeme emrindeki borçlardan 1/4 hissesi oranında sorumlu tutulması gerektiği hususu gözardı edilerek davacının 1996 yılında şirketin hisse değeri 2.500.000.- TL'lik borçtan sorumlu tutulması usul ve Yasa'ya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun uyarınca gönderilen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
1994-1996 yılları arasında ortağı olduğu Limited Şirketin vadesinde ödenmeyen 1995 ve 1996 yılları muhtelif aylara ilişkin kira alacağının tahsili amacıyla davacı adına 6183 sayılı Kanunun 35 ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 80. maddeleri uyarınca ödeme emirleri düzenlenip, tebliğ edilmiştir.
Yerel mahkemece; davacının, kurum alacağından şirkete koyduğu sermaye miktarıyla sorumlu olduğu belirtilerek, bu miktarı aşan tutar ile ödeme emrinin iptaline karar verilmiş olup, yerel mahkemenin anılan kararı Yüksek Dairece yukarıda yazılı nedenlerle bozulmuştur.
Uyuşmazlık; 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre şirkette kanuni temsilcilik sıfatı taşımayan %25 hisseli ortağın, şirketçe ödenmeyen ve şirketten tahsil imkanı bulunmayan kira alacağından dolayı 6183 sayılı Kanunun mülga 35. maddesi uyarınca sermaye miktarı ile mi, yoksa 29.07.1998 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 22.07.1998 tarih ve 4369 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 35. maddesi uyarınca sermaye hissesi oranı ile mi sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 4369 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle değişmeden önceki şeklinde, limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortaklar vazettikleri veya vaz'ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulurlar hükmüne yer verilmiştir.
6183 sayılı Kanun'un anılan 35. maddesinde, limited şirketin tahsil olanağı kalmayan kamu borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk, ortak sıfatına ve ortağın sermaye miktarına bağlı bir sorumluluktur.
Bu hüküm, 4369 sayılı Kanunla değiştirilerek ortakların sorumlulukları daha da ağırlaştırılmıştır. Yeni hükme göre, limited şirket ortaklan, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacaklarının tamamından, kendi sermaye payları oranında, doğrudan doğruya ve sınırsız olarak sorumlu ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi bulunmaktadırlar.
Uyuşmazlığın çözümünde, limited şirket ortağının sorumluluğunu doğuran, ödeme emrine konu kira alacağının ilişkin bulunduğu dönemde yürürlükte bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Ödeme emrine konu alacağın 1995-1996 yıllarına ait olması karşısında, anılan kanun maddesinde 4369 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle 22.07.1998 tarihinde yapılan ve ağırlaştırılmış sorumluluk koşulları içeren değişiklik hükmünün uyuşmazlık dönemine uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Limited şirketlerin 29.07.1998 tarihinden önce doğmuş borçları için, ortakların sorumluluğu konusunda anılan maddenin eski şekli geçerlidir. Eski şekle göre ise, ortakların şirketten tahsil olanağı bulunmayan kamu borçları dolayısıyla sorumluluğu, şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarı ile sınırlıdır.
Yukarıda açıklanan maddi ve yasal olgular dikkate alındığında, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle (ONANMASINA), 27.09.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.