 |
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E: 2003/4-754
K: 2003/749
T: 10.12.2003 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HAKSIZ FİİL
- MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
- ZARARIN YABANCI PARA BİRİMİ ÜZERİNDEN ÖDENMESİ
- FİİLİ ÖDEME TARİHİNDEKİ KUR KARŞILIĞI
- VADE
- TEMERRÜT
ÖZETİ: Zarar, zarar gören açısından hangi para birimine göre doğmuşsa, o para biriminin tazminat olarak talep edilmesi amaca uygunluk yönünden kabul edilmelidir.
Sözleşme dışı bir nedenden doğan ve temerrüt için alacaklının ihtarı gerekmeyen, dolayısıyla haksız fiil tarihi itibariyle ödenmesi gereken borçlar bakımından, haksız fiilin gerçekleştiği tarih, ondan kaynaklanan borç için vade niteliğindedir. Alacak haksız fiilden kaynaklanmış ise, davalı haksız fiil faili, haksız fiil tarihi itibariyle borç bakımından temerrüde düşer.
Hal böyle olunca, davacı, DM. üzerinden miktarı saptanan alacağının, kendisine fiilen ödeneceği tarihteki kur değeri üzerinden TL. karşılığını isteme hakkına sahiptir.
818 s. BK/83
Taraflar arasındaki "Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Avanos Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 9.4.2002 gün ve 1999/254-2002/176 sayılı kararın incelenmesinin taraflar vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 11.12.2002 gün ve 2002/9234-13925 sayılı ilamı ile, (...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz olunmuştur.
Davacıya ait ve dava konusu olayda hasar gören araç yabancı plakalıdır. Dava dilekçesinde de aracın Alman Markı üzerinden fiili ödeme tarihindeki karşılığının ödetilmesi istenilmiştir. BK.nun m.83 düzenlemesi karşısında bu istek yerindedir. Mahkemece, anılan yasanın açık hükmüne aykın gerekçelerle olay tarihindeki kur (ilerinden ödetme karan verilmiş olması doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme karannın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız fiil (Trafik kazası) nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının kullandığı 50 EV 884 plakalı traktör ile, davacı yönetimindeki Almanya plakalı özel otomobilin, 16.8.1997 günü Avanos îlçesi yakınlarında çarpışmalarıyla meydana gelen trafik kazası sonucunda, davacı aracının yanarak kullanılamayacak hale geldiğini, davacının Almanya'da işçi ve aracın değerinin de 22.700 DM. olduğunu, davalının ceza davasında saptanan 6/8 kusur oranına tekabül eden hasar tutan 17.175 DM. den 1074 DM. karşılığının sigortadan tahsil edildiğini, kazada üç kişinin yanarak öldüğünü, davacının da beyin sarsıntısı geçirdiğini ileri sürerek, sigortaca ödenenin dü-şülmesiyle kalan 16.101 DM. nin fiili ödeme tarihindeki TL. karşılığının ve ayrıca 500.000.000 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, kazanın meydana gelmesinde kusurun tamamen davacıda olduğunu, istenilen tazminat tutannın da fahiş bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkemece; hasar konusundaki bilirkişi raporuna göre davacı aracındaki zarar tutannın 22.650 DM. ve bundan davalının %25 kusur oranına tekabül eden tutann 5.662,5 DM. olduğu, bunun olay tarihindeki kur değeri üzerinden 499.964.775 TL. ye tekabül ettiği, haksız fiilde taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından B.K.nun 83. maddesinin uygulanamayacağı, dolayısıyla, DM üzerinden belirlenen zarann olay tarihindeki TL. karşılığına hükmedilmesi gerekeceği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, 499.964.775 TL. maddi ve 200.000.000 TL. manevi tazminatın 16.8.1997 olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm Özel Dairece yukandaki gerekçeyle bozulmuştur.
Davalının kullandığı 50 EV 884 plakalı traktör ile, davacı yönetimindeki B-CZ3520 (Almanya) plakalı BMW Marka Limuzin tipi 1991 model özel otomobilin, 16.8.1997 günü saat 20.30 sıralannda Avanos İlçesi yakınlannda çar-pışmalanyla oluşan trafik kazası sonucunda, davacı otomobilinin yanarak kullanılamayacak derecede hasar gördüğü; tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan taraflar hakkında açılan ceza davasında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'nin 17.12.1997 günlü bilirkişi raporunda, eldeki davanın davalısı N.A.nın 6/8, davacı H.K.nın 2/8 oranında kusurlu bulunduklarının belirtildiği, ceza davasının 4616 S.K. gereğince ertelendiği; kazada ölenlerden birinin mirasçılannca açılan tazminat davasında alınan-aynı Daire'nin 15.5.2000 günlü raporunda ise, H.K.nın kusur oranının %75,' N.A.nın kusur oranının %25 olduğunun bildirildiği, toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu yönler uyuşmazlık konusu da değildir.
Kazadan sonra, davacı tarafından Almanya'da yaptırılan değer tespiti sonucunda, dosyasındaki belgeler ile davacının beyanı esas alınarak düzenlenen 22.1.1998 tarihli ekspertiz raporunda, aracın KDV dahil ikame değerinin 22.700 DM. olduğu belirtilmiştir.
Görülmekte olan davada, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 21.11.2000 günlü raporda, davacı aracının kaza öncesi değerinin 22.700 DM. olduğunun daha önce davacının Almanya'da ekspertiz bürosundan aldığı 22.1.1998 tarihli ekspertiz raporundan anlaşıldığı; bu değerin günün koşullarına da uygun bulunduğu, aracın kaza sonucunda tamamen yanmış olması nedeniyle hurda olarak kabulü gerektiği, hurda değerinin de 50 DM. olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı aracının Almanya'da trafiğe kayıtlı bulunması, aracın kaza öncesindeki değerinin tespitine ilişkin ekspertiz raporunun yine Almanya'da alınması ve bu yüzden ikame değerinin DM. üzerinden belirlenmesi nedeniyle, davadaki istek, miktarı DM. olarak belirlenen zarann, fiili ödeme günündeki kur değeri esas alınmak suretiyle TL. bazında tazmini yönündedir.
Bozma ve direnme kararlarının gerekçeleri itibariyle, Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında ortaya çıkan ve Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; miktarı DM. bazında belirlenen zarann, DM. üzerinden (Fiili ödeme günündeki kur değeri karşılığı esas alınarak) tazminine karar verilip verilemeyeceği; B.K. nun 83. maddesi hükmünün somut olay yönünden uygulama yer ve değerinin bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Konuya ilişkin olarak önce şu genel açıklamalann yapılmasında yarar görülmüştür:
Borçlar Kanunu'nun 23.11.1990 gün ve 3678 sayılı Yasa ile değişik 83. maddesinde haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan alacaklarda yabancı para üzerinden zararın ne şekilde giderileceği konusunda açık ve net bir hüküm olmamakla birlikte, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan davalarda oluşan zararın yabancı para üzerinden ödenmesine engel emredici ve yasaklayıcı bir hüküm de yer almış değildir. Bu konuda yasada bir boşluk vardır. Nitekim isviçre'de de haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan zararlarda İsviçre Borçlar Kanunu'nda zarann yabancı para üzerinden ödeneceğine dair düzenleyici bir hüküm olmamasına rağmen uygulama ve öğretide bu hallerde de zarann yabancı para üzerinden giderilmesi kabul edilmektedir. Bu sonuca şu gerekçelerle ulaşılmaktadır. Tazminatın amacı, zarar gören kişinin gerçek zara-nnı karşılama olmalıdır. Zarann giderilmesinde hangi para biriminin esas alınacağı sorusu da, zarann hangi para birimi ile tam olarak karşılanabileceği şeklinde olmalıdır. Yasanın amacı, zarann tamamen giderilmesine yönelik olmalıdır. Sözleşme dışı tazminat taleplerinde doğru ve hakkaniyete uygun bir sonuca vanlabilmesi gerekir. Böylece ileride munzam zarar ve kur farkı davala-nna (BK.105) meydan verilmemesi için zarann tam olarak karşılanması için bu zarann zarar gören açısından tespiti gerekir. Zarar, zarar gören açısından zarar hangi para birimine göre doğmuşsa, o para biriminin tazminat olarak talep edilmesi amaca uygunluk yönünden kabul edilmelidir (Bkz.BGE 48 II 79:BGE 47 II 194). Örneğin deniz taşımalannda kullanılan yabancı menşeli konteyner haksız eylem sonucunda Türkiye'de hasarlanmıştır. Hasarlanan konteynerin yerine konulacak yabancı menşeli bir konteynerin Türkiye ve yabancı ülkelerde yabancı para ile alınabileceği belirgindir. Zarar gören kişinin zaran ancak yabancı para ile giderilir.
Bu noktada, zarar ve tazminat kavranılan hakkında kısa bir açıklama yapılacaktır. Hemen belirtilmelidir ki, kaynağı veya hukuki sebebi ne olursa olsun, zarar kavramı, zarar görenin mal veya manevi varlığındaki bir azalmayı; zarann tazmini ise, eğer zarar oluşmasaydı zarar görenin malvarlığı hangi halde olacak idiyse, o halin yeniden sağlanmasını ifade eder. Doğaldır ki; kaynağına, sebebine ve her somut olayda farklı şekillerde gündeme gelebilecek benzeri ölçütlere göre, hem zararın nitelik ve kapsamı ve hem de tazmini, her olayın kendine özgü yapısı içerisinde, değişen bir özellik gösterecektir. Dolayısıyle, zarar verenin tazminat yükümlülüğü belirlenirken, zarar görenin malvarlığının zarann doğumundan önceki hale getirilmesinin sağlanması esas tutulmalı; bunu tam olarak sağlayacak, eş söyleyişle gerçek zaran gidermeye yeterli olacak miktarda tazminata hükmedilmeli; tazminat miktarı, zarar görenin malvarlığında zarardan önceki duruma göre bir artış sağlamamalı, ancak azalmaya da neden olmamalıdır.
Bu çerçevede somut olay değerlendirildiğinde:
Davacı Almanya'da işçi olarak çalışmaktadır. Yanan özel aracını Almanya'da satın almış, orada trafiğe kaydettirmiş ve sigortalatmıştır. Bu duruma göre, aracın davacı malvarlığındaki yeri; onu edindiği, sürekli olarak oturduğu Almanya'daki değeriyle eştir. Öte yandan, yanma sonucu kullanılamaz hale geldiği için, aracın Türkiye'de onarılması ve bundan doğacak onanm masrafla-nnın kendisine ödenmesi suretiyle zarann tazmini de mümkün değildir. Gerek davacının açıklanan durumu ve gerekse oluşan zarann niteliği göz önüne alındığında, davacının yanan aracının yerine Almanya'da yeni bir araç satın alması da doğal, makul ve hayatın olağan akışına göre kendisinden beklenebilecek bir olgu olarak kabul edilmelidir. Bunun gerçekleşmesi halinde, davacının yeni araç için DM. üzerinden satış bedeli ödeyeceği de açıktır.
Davadan önce Almanya'da ekspertiz bürosuna yaptınlan ikame değer tespiti üzerine düzenlenen raporda ve eldeki davada alınan bilirkişi raporunda o değerlendirmeye atfen yapılan hesaplama sonucunda da, davacının zaran doğal olarak DM. üzerinden belirlenmiştir.
O halde, somut olayda davacı zarannın DM. üzerinden gerçekleştiğinin kabulü zorunludur. Esasen bu yönden Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında da uyuşmazlık yoktur. Zarar DM. üzerinden gerçekleşip belirlendiğine göre, davacının davalı nezdinde doğan tazminat alacağının da aynı para üzerinden gerçekleşeceği kuşkudan uzaktır. Kısaca, somut olayda davacı, davalıdan, yabancı bir para üzerinden gerçekleşmiş ve Mahkemece de miktan buna göre saptanmış bir alacağa sahiptir.
Alacağın haksız fiilden kaynaklanmış olması nedeniyle, davalının haksız fiil tarihi itibariyle bu borç bakımından temerrüde düştüğü de açıktır.
B.K. nun 83/son maddesi, yukarıda değinildiği gibi, sözleşmeden veya sözleşme dışı bir nedenden kaynaklanmış olmasına göre bir ayırım yapmaksızın, vadesinde ödenmeyen yabancı para borcunun, vade veya fiili ödeme günündeki TL. karşılığının istenebileceği hükmünü taşımaktadır.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, bu hükümdeki "vade" kavramı, bir sözleşmede tarafların o sözleşmeye konu borcun ödenmesi için öngördükleri tarihle sınırlı bir anlam ve içerikte değildir: Sözleşme dışı bir nedenden (Somut olayda olduğu gibi, örneğin bir haksız fiilden) doğan ve temerrüt için alacaklının İhtan gerekmeyen, dolayısıyla haksız fiil tarihi itibariyle ödenmesi gereken borçlar bakımından, haksız fiilin gerçekleştiği tarih, ondan kaynaklanan borç için vade niteliğindedir.
Hâl böyle olunca, somut olayda davacı, DM. üzerinden miktarı saptanan alacağının, kendisine fiilen ödeneceği tarihteki kur değeri üzerinden TL. karşılığını isteme hakkına sahiptir.
Yerel mahkemece aynı yöne işaret eden bozma kararına uyulmak gerekirken, direnme karan verilmesi usule ve yasaya aykındır. Direnme karan bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlannın kabulü ile, direnme kara-nnın yukanda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K. nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 10.12.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
|