 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2003/4-274
K : 2003/298
T : 16.4.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.1.2001 gün ve 1999/193 2001/43 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.10.2001 gün ve 2001/4651-9552 sayılı ilamı ile ,(...Davacı, 1997 yılından itibaren Manisa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yaptığını, kamuoyunda "Manisalı gençlere işkence" davası olarak bilinen davanın sanığı olarak yargılanan polis memurlarının "sanık sıfatıyla gözaltında bulunan kişilere, suçlarını söyletmek için yasa dışı işlemde bulunmak ve zor kullanmak" suçu nedeniyle yargılandıkları mahkemenin başkanı olup 11.3.1998 tarihinde sanıkların beraatine karar verilmesi üzerine davalı tarafından basına yapılan ve birçok gazetede yer alan açıklamalarda kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş, davalı Manisalı gençlerle ilgili DGM'de ki davada ve o davada yargılanan kişilere zor kullanmaktan yargılanan polis memurlarının davalarında avukat ve tanık olarak bulunduğunu, toplumu yatıştırıcı telkinlerde bulunarak yargıya olan güveni sarsıo ve davacının kişilik haklarına saldırı nitelilikli hiçbir beyanda bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Kamuoyunun uzun süre gündeminde kalan "Manisa Davasının" yargılaması sırasında hakkında sanık olarak dava açılan kişilerin sorgulanmalarında işkenceye maruz kaldıkları konusunda beyan ve doktor raporlarına dayanılarak karakol sorgulamalarını yapan polis memurları hakkında Manisa Ağır Ceza ridhkeı nesinüe dava açılmıştır. Davalı babri erg ü l Avukat olup aynı zamanda siyasi kimliği bulunan bir kişidir. Manisa' da bir grup gencin gözaltındaki sorguları sırasında işkenceye maruz kaldıkları yine Avukat olan ve kardeşi gözaltına alınanlar arasında bulunan arkadaşı Pelin Erda tarafından kendisine bildirilince karakola giderek gözaltında bulunan Emrah Sait Erda'yı görmek için girişimlerde bulunmuş adı geçen şahıs ve onunla birlikte sorgulanan birçok gencin çeşitli yöntemlerle fena muameleye uğradığını karakolda bizzat görmüş ve insan haklarına,kişinin beden ve ruh bütünlüğüne yönelen saldırılara tepki duyarak işin takipçisi olmuş, çocukları gözaltına alınan ailelerle işbirliği yaparak davada tanık olarak beyanda bulunduğu gibi müdahiller vekili olarak da yer almıştır.
Dava, Türkiye'de ve Dünya kamuoyunda insan haklarının ihlali ve gözaltında işkence yapılması iddiası nedeniyle ciddi bir şekilde takip edilmiştir. Dava konusu işkence olayının görgü tanığı olan ve beyanında ayrıntılı biçimde yer alan olayların niteliği itibariyle kişide yaratacağı derin üzüntü ve şok hali düşünüldüğünde ve işkenceye uğramış gençlerin aileleriyle yakın ilişkinin yarattığı psikolojik baskı da gözetildiğinde yargılanan polis memurlarının beraat etmeleri üzerine davalı tarafından basına yapılan açıklamanın mahkeme kararının eleştirisi olarak yorumlanması gerekmiştir. Dosyada mevcut olan ve gazetelerde yer alan davalı açıklamasının asıl hedefi Türk yargısı ve kararı veren yargıçlar olmayıp beraat kararıdır. Açıklamada yer alan "Manisa ve İzmir'deki savcılara ve hakimlere rağmen yargıya güvenmek zorundayız" biçimindeki açıklama yazi bütünü içinde değerlendirildiğinde bir ayrıntıdır. Yayınlardaki 'açıklamalarda davacının şahsına yönelik saldırı nitelikli sözlerin yer almadığı görülmektedir. Kaldı ki davalının eleştirisine konu olan beraat karan Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından suçun unsurlarının oluştuğu gerekçesiyle bozulmuş, bozma kararı üzerine davacının başkanlığını yaptığı heyetçe verilen direnme kararı Ceza Genel Kurulunda görüşülerek 8. Ceza Dairesinin bozma kararı yerinde bulunmuştur.
Yerel mahkemece davalının'davaya konu olan ve basında yer alan açıklamasının hukuka aykırılık taşımadığı gözetilmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma
'kararında" gösterilere nedenlerden "dolayı H.U.M.K.nün 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.4.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.