 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2003/2-304
E: 2003/290
T: 16/4/.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Salihli Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 22/11/2001 gün ve 1999/528-2001/373 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 6/6/2002 gün ve 2002/6282-7658 sayılı ilamı ile; (...Miras bırakan 1966 tarihli vasiyetname iie terekesinin tümünü kapsayacak şekilde vakıf kurulmasını istemiş, vasiyeti tenfız memuru tayin etmiştir. Dava, Vakıflar İdaresini doğrudan doğruya ilgilendirdiği gibi, davacının intifa hakkı vakıf kurulduktan sonra gündeme gelecektir.
O halde, davanın vakıflar İdaresine yöneltilmesi yine vasiyeti tenfiz memurları Salihli Müftüsü M. K., Salihli Cami Yaptırma ve Tamiri Derneği Başkanı S. G.'ede yöneltilmesi varsa bu kişilerden vasiyetname örneğinin ve delillerinin ibrazının istenmesi, delillerinin toplanması sonucuna göre karar verilmesi gerekir (17.12.1955 tarih 16/25 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Bu yön gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile ve yine eksik hasımla da hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direniimiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, vasiyetnamenin tenfizi suretiyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin olarak kurduğu hüküm, Özel Dairesince yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.
Bozma üzerine yapılan yargılama sırasında 26/12/2002 günlü oturumda davacı vekilinin "bozmaya uyulmasına karar verilsin" şeklinde beyanda bulunduktan sonra müteakip celsede bir önceki celsedeki beyanının zapta yanlış geçtiğini beyanla yerinde olduğunu ifade ettiği önceki kararda direnilmesi talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu olgu, Hukuk Genel Kurulu'nca usule ilişkin ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiş ve davacı vekilinin yerel mahkemece tamamen lehine karar verilmiş olmasına rağmen, bozma ilamına karşı "uyulmasına karar verilmesi" şeklindeki beyanının zühule müstenit bulunduğu oybirliği ile kabul edilerek esasa girilmesine karar verilmiştir,
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava ve Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 541.maddesinin açık hükmüne göre; "...Kendisine muayyen bir şey vasiyet edilen kimse, bu vasiyet ifa ile mükellef olan varsa ona, yoksa kanuni ve mansup mirasçılara karşı dava ikamesi hakkına maliktir..." Bu hüküm, pasif dava husumeti yönünden değerlendirildiğinde; Özel Dairenin davanın Vakıflar İdaresi ile vasiyeti tenfiz memurlanna yöneltilmesi ve bu kişilerden vasiyetname örneği ve delilleri istenerek yargılamaya devamla uygun sonuç dairesinde karar verilmesine işaret eden usule ilişkin bozma kararı yasaya ve dosya içeriğine uygun bulunmaktadır.
O halde; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıca
gösterilen nedenlerden dolay; H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 16/4/2003 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.