 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2003/2-137
K : 2003/83
T : 19.02.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MAHKEME KARARININ HUKUKİ VARLIK KAZANMASI
- ATIF SURETİYLE HÜKÜM KURULAMAZ
- KARARIN İÇERİĞİ
- KISA KARAR
1086 s. HUMK/381,388,389
1412 s. CMUK/261,268
Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa Asliye 7. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 3.12.2001 gün ve 795-412 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 18.4.2002 gün ve 4435-5461 sayılı ilamıyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen "ükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası iitında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi şerekir.
Aynı kural HUMK.nun 389. maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza rlUMK.nun 381. maddesi (kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur). Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Ayrıca Dozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm
tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
Öte yandan Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Ivurulu'nun 19.6.1991 gün 323/391 sayılı ve 10.9.1991 gün 281-415 sayılı ve 15.9.1991 gün 355-440 sayılı kararları).
Ceza Genel Kurulu'nca da C.U.M.K.nun benzer hükümleri taşıyan 261 ve 268 maddelerinin uygulanmasında bozulan kararın geçerliliğini ve yerine getirilme yeteneğini yitirdiğinden "önceki hükümde direnilmesine" denilmekle yetinilerek ve atıf suretiyle hüküm kurulamayacağı kabul edilmiştir. (Ceza Genel Kurulu'nun 2.2.1976 gün 22-25 sayılı kararı).Somut olayda da aslolan kısa karada, hüküm fıkrası oluşturulmamış yalnızca "önceki kararda direnilmesinemekle yetinilmiştir.
O itibarla mahkemece HUMK.nun 388. maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine 19.2.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.