Hukuki.NET

T.C YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E: 2003/1-755 K: 2003/752 T: 10.12.2003
Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


  • ÇAPLI TAŞINMAZA ELATMANIN
    ÖNLENMESİ
  • DOĞAL JSTT ALANI
  • HAKSIZ İNŞAAT
  • YIKIM
  • AŞIRI ZARAR
ÖZETİ:
Hazineye ait taşınmazda inşaata
başlayan davalının, zabıta tarafından tutulan
tutanaklar ve söz konusu araziyi almak
amacıyla mal müdürlüğüne başvurması
karşısında, iyiniyetli olduğundan bahsedilemez.
Yapının korunmasının Hazine bakımından
herhangi bir yarar getirmeyecek olması ve
yapının 1. derecede doğal sit alanı olan yörenin
yapısını bozması karşısında, söz konusu yapının
yıkılması kamu yararı gereği olup, aşırı zarar
doğurmayacağı sonucuna varılmalıdır.
743 s. MK/618,648,649
4721 s. MK/683,722,723
1086 s. HUMK/75
Taraflar arasındaki "meni müdahale ve kal" davasından
dolayı yapılan yargılama sonunda; Avanos Asliye Hukuk
Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.5.2002 gün ve
230-312 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından
istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 28.11.2002 gün
ve 12570-13642 sayılı ilamı ile; (...Dava, devletin hüküm ve
tasarrufu altındaki yer ile çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve
yıkım isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre, çekişmeli 4 parsel
sayılı taşınmazın kayden davacı Hazineye ait olduğu, anılan parsel
ve çevresinin 1. derecede doğal sit alanında bulunduğu, dosyada
mevcut bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davalının dava konusu yerlere haklı ve kabul
edilebilir bir neden olmadan elattığı ve bina yaptığı; diğer taraftan
davalının anılan eylemi nedeniyle 2863 sayılı Yasa'ya aykırı
davrandığından ceza mahkemesinde yargılanıp, mahkum olduğu
da sabittir.
Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi
gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru
değildir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,
yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda
direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının
süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar
okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer ile çaplı
taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Davacı, Hazine vekili Avanos ilçesi, Hasan Kalesi Mevkii,
Ada 141, parsel 4 de Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmaza
davalının, Hazinenin izin ve muvafakati dışında inşaat yapıp işgal
ettiğini iddia ederek, davalının elat-masının önlenmesine ve
yaptığı binanın yıkılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu 4 nolu parselin mülkiyetinin
Hazineden Belediyeye geçtiğini, 2981 sayılı İmar Affı Yasası'na
göre, söz konusu binaya izin verildiğini, binanın yıkımının aşın
zarar doğuracağını, bu nedenle hakkaniyete uygun bir tazminat
verilmedikçe binanın yıkılamayacağını, müvekkilinin söz konusu
binayı dava konusu 4 nolu parsele bitişik olan 2 nolu parsel
üzerinde bulunduğu düşüncesi ile 2 nolu parseli satın aldığını,
iyiniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin, dava konusu taşınmazın sit alanı içinde
olmakla birlikte "taşınmaz kültür ve tabiat varlığı" olmadığını,
davalının satınalmak istemesi üzerine daha önce tapu harici olan
bu yerin Hazine adına ihdas tapusu oluşturulduğunuzu yerde
kadastro çalışmasının 1972 yılında yapıldığını,bu tarihten Hazine
adına ihdas tapusunun oluşturulduğu tarihe kadar 20 yıllık
kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolduğunu, taşınmazın özel
mülke konu olmasında sakınca bulunmadığını, bina değerinin arsa
değerinden açıkça fazla olup, tazminat ödenmeden binanın
yıkımına karar verilemeyeceğini, davacının ise tazminat ödemeyi
reddettiğini açıklayarak davanın reddine ilişkin olarak kurduğu
hüküm, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık,dava
konusu olan Hazineye ait çaplı tapuya bağlı ve sit alanı üzerinde
inşa edilen taşınmaz üzerinde MK.m.649 vd. maddelerindeki
prosedürün uygulanıp-uygulanamayacağı noktasında
toplanmaktadır.
Öncelikle olayda uygulama yeri bulan Türk Kanunu
Medenisi'nin 648 (Türk Medeni Kanunu m.722) arsa üzerindeki
inşaat başlığını taşımaktadır, öğretide ise "gaspen inşaat", "gasp
suretiyle inşaat" "haksız inşaat" (Ferit Hakkı Saymen/Halid
Kemal Elbir-Türk Eşya Hukuku 1954 s:344; Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu/Galip Esmer Gayrimenkul tasarrufları ve Tapu
Sicili Tatbikatı 1956 s:287, Osman Kiper, Taşınmaz Davaları
Ankara 1997 s:315) terimlerine yer verilmektedir. Çünkü burada,
inşaatı yapanın hukuka aykırı eylemi yani haksızlığı söz
konusudur. Öyle ki, başkasının gereçleriyle kendi taşınmazına, ya
da kendi gerekçeleriyle başkasının taşınmazına inşaat yapan
kişinin bu eylemi, gereçlerin yada taşınmazın malikinin açık yada
örtülü (zımni) onamına dayanmış olsa dahi inşaattaki haksızlık
öğesi sürer. Bu onamın, mülkiyeti geçirmedikten başka, bir hak
kurucu (tesis edici) etkisi de bulunmamaktadır. (M.Aytekin
Ataay, Kendi Malzemesi ile Başkasının Gayrimenkulünde Haksız
inşaat 1959 s: 174, K.T.Görsoy/F.Eren/E.Cansel Türk Eşya
Hukuku s:570)
T.K.M.m. 648 TMK.m.722. maddesinde de; bir kimsenin
başkasının arazisine kendi inşaat malzemesi ile bina yaparsa bu
yapı arsanın mütemmim cüz'ü (tamamlayıcı parçası) olacağı,
binanın yıkımının aşın zarar doğurma-dıkça arsa sahibinin binanın
yıkılmasını isteyebileceği ve masrafın da malzeme sahibine ait
olacağı açıklanmıştır.
Malzeme sahibinin başkasının toprağında yapı meydana
getirmesi toprak malikinin mülkiyet hakkına elatma demektir.
Böyle bir elatma ise Türk Kanunu Medenisi'nin 618. (TMK 683)
maddesine ve aynca aynı yasanın 648/2. maddesine dayanabilir.
TKM.nin 648.maddesinin gayrimenkul sahibine tanıdığı hak
TKM.m.618'e göre daha geniştir. TKM.m.618'e göre gayrimenkul
sahibi gayrimenkulu üzerine yapılan binayı bizzat kaldırabilir.
Ama bu halde gayrimenkul sahibinin kaldırma masraflarını
ödemesi gerekir. Çıkan malzemeden öncelikle ödediği sökme
masraflarını alma hakkına sahiptir. Ancak bu sökme sırasında
malzemeye zarar vermeden özen göstererek sökmekle
yükümlüdür. TKM.m.648/2 de ise malzeme sahibi masrafları
karşılayarak yaptıklarını kaldırması gerekir. Sökme sorumluluğu
da bu durumda malzeme sahibine ait olur. (Suat Bertan. Ayni
Haklar, 1976 s:618 N.16)
Öncelikle mahkemenin gerekçesine konu olan davalının
iyiniyetli olup olmadığı üzerinde durmakta yarar vardır.
Türk Kanunu Medenisi 648. maddede yapıyı yapanın
iyiniyetinden bir unsur olarak söz etmemiştir. Maddede aranılan
husus, arsa malikinin arazisi üzerine yapılan yapıya rıza yada
muvafakatinin (onamının) olup olmadığı noktasındadır.
Eğer arsa sahibinin açık yada örtülü rıza yada muvafakati
varsa yapılan yapının yıktırılması ve gereçlerin sökülmesi
istenemez. Taşınmaz maliki yapıdan haberdar olmuş yada
durumun gereğine göre haberdar olması gerekiyor ise, doğruluk
ve güven ilkesi (TKM.m.2) gereğince yapıyı yapanı uyarmak
zorundadır. Bunu yapmazsa TKM.m.648 den yararlanamaz.
Bu bakımdan somut olaya bakıldığında; davalı dava konusu
taşınmazı 16.12.1994 yılında satın almış olup, niteliği tarla olarak
yazılıdır. Davalının satın aldığı kadastral çaplı taşınmazda binanın
olmadığını bilmesi gerekir. Nitekim kadastro tutanaklarında da bu
parsel üzerinde bina bulunmadığı belirgindir. Davalının taşınmazı
satınalırken gerekli özeni göstermesi gerekir.
Davalı 2 nolu parseli satın almasına rağmen öncesinden beri
Hazineye ait tescil harici yerde olup daha sonra Hazine adına 4
nolu parsel olarak tescil edilen parsel üzerinde bulunan 80 m2
alan üzerine kurulu eski binayı su basmanı seviyesine kadar yıkıp
201.75 m2 alan üzerine dupleks bir bina ve binanın eklentilerini
yapmaya başlamıştır. Bunun üzerine 23.2.1995 tarihinde Avanos
Belediyesi Fen Memurluğunca rapor tutularak doğal sit alanına
izinsiz ve ruhsatsız inşaat yapıldığı, 11.3.1995 tarihinde müze
görevlilerince yerinde inceleme yapılarak tutanak tutulduğu ve
inşaatın su basması seviyesinde olduğunun saptandığı, 19.6.1995
tarihinde yine müze görevlilerince düzenlenen tutanak ve raporda
inşaatın platform ve dış cephesinin bitirildiği, 21.6.1995 tarihinde
jandarma tarafından tutulan tutanakta inşaatın halen devam ettiği,
21.6.1995 tarihinde Belediye zabıtasmca tutulan tutanakta
tadilatın tamamlandığı ve dış bahçe duvarının çekildiği, 5.12.1995
tarihinde Ağır Ceza Mahkemesince yapılan keşifte tek katlı
binanın bulunduğu, 11.6.1996 tarihinde yapılan keşifte su basması
seviyesine kadar eski yapı üzerine yeni yapı yapıldığı, sanık
(görülmekte olan dosyada davalı) R.F. aleyhine, 23.8.1995 tarih
ve 1995/64 Esas sayılı iddianame ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununa göre Ağır Ceza Mahkemesinde
dava açıldığı, sanığın inşaat yasağına muttali olmuş olmasına
rağmen, koruma kurulundan izin almaksızın inşaatı sürdürmek
suretiyle suçu subut bulduğu anlaşılarak, mahkûmiyetine karar
verildiği ve kararın Yargıtay ll.Ceza Dairesinin 19.2.1999 gün ve
1999/8552-1697 sayılı ilâmı ile onanarak kesinleştiği
anlaşılmaktadır.
Anlatılan bu durum karşısında davalının Hazineye ait
taşınmaz üzerine bina yaptığını bilmesi gerektiği sonucuna
varılmaktadır. Kaldı ki davalı 14.8.1995 tarihinde Avanos Mal
Müdürlüğüne başvurarak söz konusu binanın bulunduğu arazini
almak istediğini bildirmiştir. O halde en son bu tarihte her
halikarda davalının başkasının arsası üzerine bina yaptığını
öğrenmiş olması gerekir. Buna rağmen tutulan tüm tutanak ve
Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun aldığı
14.7.1995 gün ve 1995/242 sayılı ve daha sonra 14.4.2000 gün ve
2000/1248 sayılı, doğal sit alanı üzerindeki inşaatın durdurulup
eski haline döndürülmesi ve mevcut inşaatın ivedilikle
kaldırılması yönündeki kararlara rağmen davalının inşaata devam
edip bitirdiği ve sonrada papaz misafirhanesi olarak kullanmaya
devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında davalının
iyiniyetli olduğu ve davacı Hazinenin rıza veya muvafakat
gösterdiğini ileri sürmesi gerçekçi bulunmamıştır.
Türk Kanunu Medenisi'nin 648/2 de açıklanan 2. unsur ise
yıkımın aşın zarar doğurup doğurmayacağı hususudur. Aşırı
zararın tayin ve tespitinde yalnız inşaat sahibinin zararını nazara
almak doğru değildir.Gerçekten malzeme sahibinin başkasının
arsasına yaptığı inşaat yıkılarak arsa eski hale getirileceğinden,
bunun zararının yalnız malzeme sahibi için olduğu
düşünülebilirse de, inşaatın yıkılmaması halinde bu inşaat arsa
sahibinin mülkiyetine geçeceğinden, arsa sahibinin bundan
kazanabileceği yararında gözönünde tutulması gerekir. İnşaatın
kaldırılması ile arazi malikinin elde edeceği yarara göre, bu
nedenle arazide meydana gelen kıymet eksikliği daha fazla ise,
inşaatın kaldırılmasının aşırı zarara yol açtığı kabul edilebilir. Öte
yandan inşaatın olduğu gibi kalmasında kamunun yararı olması
hallerinde de, doğacak zararın aşırı zarar olduğu savunulabilir.
(Oğuzman/Seliçi Eşya Hukuku 5.Bası İstanbul 1988 S:395;
K.T.Gürsoy Eren E.Cansel Türk Eşya Hukuku Ankara 1984
S:572, J.Akipek Türk Eşya Hukuku 1972 S: 178) Öte yandan
biranın ana taşınmazın bütünlüğünü bozup bozmadığı üzerinde de
durulması gerekir. (Y.l. H.D. 10.11.1994 gün 1994/11683-14023.
Y.l.H.D. 4.4.1995 gün 1994/12694, 1995/4809 sayılı ilamları)
Somut olayda, dava konusu taşınmaz 1.derecede Doğal Sit
alanı üzerinde bulunmaktadır.
Ağır Ceza Mahkemesince yapılan keşifte dinlenen uzman
bilirkişi Prof.Dr. Aykut Çınaroğlu mahkemeye sunduğu
14.12.1995 havale tarihli raporunda, yapılan inşaatın çevreye
uyum sağlamadığı, konumu ile doğanın yapısına uymadığı,
özellikle doğal sit alanı olarak belirlenmiş alanlar içerisinde bütün
yapılaşmaların Kapadokya ya özgü dokuyu bozduğu Kapadokyayı
ünlendiren doğal yapısı ve buna uyum sağlamadan yapılan izinsiz
bu tür yapıların, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının
kullanımlarını değiştirmek olduğu, açık hava müzesi olarak
düşünülmesi gereken Kapodakya'nm doğal dokusunun
değiştirildiği, bu yapının korunmasının Hazine bakımından
herhangi bir yarar getirmeyecek olması yanında, yukarıda
açıklandığı üzere bu yapının 1. derecede doğal sit alanı olan
yörenin yapısını bozduğu ve yıkılmasının bu anlamda kamu yararı
gereği olup, aşırı zarar doğurmayacağı sonucuna varılmıştır.
Bunun dışında davalının dayanmadığı bir husus olan
zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı yönündeki bir
savunmayı mahkemenin kendiliğinden kararında değerlendirmesi,
davayı tarafların hazırlaması yönündeki usul hükümlerine
(HUMK.m.75/1) aykırı olmuştur.
Hâl böyle olunca usul ve yasaya uygun Yargıtay Özel
Dairesinin bozma kararına uyulması gerekirken direnme kararı
verilmesi hatalı olmuştur. Yerel mahkemenin direnme kararının
bozulması gerekir.
SONUÇ:
Davacı Hazine vekilinin temyiz isteminin kabulü
ile direnme kararının yukarıda ve Özel Dairenin bozma kararında
açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince
BOZULMASINA,
10.12.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini