 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2003/1-14
K: 2003/22
T: 22.01.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "tapu iptali,elatmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Silifke Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.1.2001 gün ve 118-71 sayılı kararın incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 18.9.2001 gün ve 7314-9291 sayılı ilamı ile; (.....Davacı Hazine vekili, dava ve 15/5/1979 günlü açıklama dilekçelerinde; Şubat 1316 tarih 15 numaralı 7 dönüm (6431 m2) lik gayri sabit sınırlı tapuya dayalı olarak ve imar ihya nedeniyle davalı şirket adına kadastroca tesbit ve tescil edilen 226 ile 248 parsel (239,240,248 hariç) sayılı taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceğini, davalılar yaranna imar ihya koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek iptal ve Hazine adına tescilini davalıların el atmasının önlenmesini istemiştir.
Gerçekten, dava konusu parsellerin tespitine esas Şubat 1316 tarih 15 numaralı tapu kaydının kuzey sınırında gösterilen "çukuryurt" bir mevkii ismi olup, sabit sınır teşkil etmemektedir. Batı sınırında gösterilen "Hacı Mehmet Kahya" sınırının tespiti yönünde 7/11/1989 tarihli bozma üzerine Silifke Kadastro Mahkemesinin 1994/164 esas, 1999/37 karar sayılı 7/4/1999 tarihli sonuçlanan dava dosyasının sonucu beklenilmiş, verilen ve kesinleşen hüküm ile Haa Mehmet Kahya sınınnın dava konusu parsellerle bağlantısı kesilmiştir. Aynca, 239.240.248 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 1973/667 esas, 1973/669 esas ve 1974/427 esas sayılrdava dosyalarında uygulanan Hacı Mehmet Kahya ya ait Nisan 1318 tarih l numaralı tapu kaydının da dava konusu parsellere esas alınan tapu kaydını sınır göstermediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu taşınmazlara dayanak kabul edilen davalı tapusuna, Hacı Mehmet kahya sınırıyla bağlantı kurularak kapsam belirlemeye olanak yoktur.
O halde, kapalı bir şekil oluşturmayan davalı tapusuna sabit ve değişmesi mümkün olmayan "deniz" ve "çay" sınırlarından itibaren miktarıyla geçerli kapsam tayininde zorunluluk vardır. Öte yandan; 1950 tarihinde geçirilen karayolu nedeniyle taşınmazın üzerinde hiçbir kimsenin zilyetliğinin bulunmadığı saptandığından kamulaştırmaya gerek görülmediği, bedel ödenmediği ve alınan bilirkişi raporlarının topluca değerlendirilmesi sonucu (özellikle 14/7/1977 gülü ziraatçi, 27/8/1977 tarihli jeomorfolog bilirkişilerin raporlannda belirlenen olgular gözönünde tutulduğunda) davalılar yararına kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinme koşullarının gerçekleşmediği; esasen dosyada bulunan fotoğraflarda da görüldüğü gibi çekişmeli parsellerin genel niteliği itibariyle özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceği de dikkate alınarak bir hüküm kurulması gerekirken, dosya içeriğine tamamen aykın olan bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca bir önceki hükmü davalı temyiz etmediğine göre, Hazine yaranna kazanılmış hak kuralının gözardı edilmesi de doğru değildir. Bu nedenle dosya içeriğine, toplanan tüm delillere göre müdahil davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davacı hazine vekilinin temyiz itirazlannın kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Hazine ve müdahii davacılar
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme karannın verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı Hazine, Silifke İlçesi, Susanoğlu Köyü 226 ila 248 parsel sayılı taşınmazların (23 adet) Şubat 1316 t,li 15 nolu yoklama kaydına istinaden kayıt maliklerinin mirasçıları _ve onların satış yaptıkları, Boyar Ziraat ve Sanayii Ticaret A.S. adına tespit olunduğunu, tapunun kuzey sınırını oluşturan Çukuryurfun gayri sabit hudutlu olduğunu, tapu miktar fazlası olan kısmın, tapusunun iptaliyle davacı Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri davanın reddini savunmuşlar, yerel mahkemece tespite esas tapu kaydına miktarıyla kapsam tayin edilmesi sonucu kurulan hüküm Özel Dairesince, 26.04.1983 tarihinde araştırma noksanından bozulmuş, bozmaya uyularak verilen karar, 03.03.1987 tarihinde yine araştırma noksanlığı ve 04.12.1987 tarihinde karar düzeltmede zilyetlik yönünden de soruşturma yapılması gerektiğinden bozulmuştur.
Yerel mahkemece tapu kaydına hudutlarına göre kapsam tayin edilerek 201 dönüm, buna ek olarak davalılar yararına zilyetlikle iktisap koşullan oluştuğundan 100 dönüm daha verilmesi yönünde kurulan hüküm Özel Dairesince, 07.11.1989 t.de taşınmazın niteliği bakımından yapılan araştırmanın yeterli olmadığı yönünden bozulmuş, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairece 4. kez 18.9.2001 tarihinde tespite esas tapu kaydına, miktarıyla kapsam tayin edilmesi yönünde verilen bozma karan üzerine yerel mahkemece 3.kez verilen, 29.10.1988 t.li karardaki gibi tapu kaydına hudutianyta kapsam tayin edilerek,ilaveten 100 dönüm zilyetlik nedeniyle davalılara verilmesi doğrultusunda direnme hükmü kurulmuştur.
Bozma karan üzerine yapılan duruşmada, mahkeme, Yargıta/ın bozma kararının doğru olmadığı kanısında ise (bozma karanna uymak istemezse) kendi kararında direnebilir (HUMK. M.429, II).
Buradaki (gerçek) anlamda direnme (ısrar) kararı, mahkemenin, bozma kararından sonra hiçbir inceleme (tahkikat) yapmaksızın vermiş olduğu ve eski (bozulan) kararının aynı olan karardır.
Somut olayda yerel mahkemece, 18.09.2001 tarihli bozma kararına karşı direnme kararı verildiği halde direnme hükmü, daha önce verilen, 07.11.1989 tarihli karar gibi kurulmuştur. Bozulan kararın aynısının yazılması suretiyle direnme hükmü kurulması gerekirken, tamamen farklı nitelikte yeni bir hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda ortada varlığından söz edebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, yeni bir hükmün bulunduğunun kabulü gerekir.
Bu nedenle dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarda açıklandığı üzere yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 1.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 22.01.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.