 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2003/16-5
K: 2003/327
T: 7.5.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
1086/m.76
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.07.2000 gün ve 1998/200 E- 2000/157 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 19.12.2000 gün ve 2000/4761-5232 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı İsmail E. tapu kaydına ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucu davalı adına oluşan tapu kaydının iptal ve tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar taşınmazların kök miras bırakandan davacı ve davalıya kaldığı konusunda birleşmektedirler. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmazların tarafların kendi aralarında paylaşıma konu olup olmadığı ve paylaşımın bozulup bozulmadığı konusundadır. Davalı Yaşar E. tarafından 118 ada 38 sayılı parselle ilgili olarak davacı İsmail E. aleyhine taşınmazların paylaşılmadığı ileri sürülerek dava açılmış, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar derecattan geçmek suretiyle kesinleşmiştir. Görülmekte olan bu davada ise İsmail E. tarafından Yaşar E. aleyhine paylaşım olmadığı ileri sürülerek dava açılmıştır. Gerek davacı ve gerekse davalı kendilerine verilmeyen parseller yönünden paylaşımla ilgili olarak karşılıklı dava açmışlardır. Taraflar arasında paylaşım olsa bile karşılıklı olarak açılmış bulunan davalar nedeniyle paylaşım bozulmuştur. Bu nedenle paylaşımın varlığından söz edilerek hüküm kurulması isabetli değildir. Hal böyle olunca, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların eşit paylı olarak taraflar adına tesciline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, genel kadastro tesbiti sonucu oluşan tapu kayıtlarının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı İsmail E., dava konusu 119 ada 1 ve 118 ada 36 parsellerin kadastro tesbiti sonucu müstakil olarak öz kardeşi olan davalı Yaşar E. adına tesbit edildiğini, oysa, yanlar arasında taksim yapılmadığının Bulancak Kadastro Mahkemesi'nin 1996/80, 1998/122 sayılı dosyası ile sabit görülerek pay oranında tescile karar verilmiş olduğunu iddia ederek çekişmeli parsellerin tapu kayıtlarının iptalini ve hisseleri oranında tescile karar verilmesini dava etmiştir.
Davalı, harici taksime dayanmak ve Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1997/130 Esas, 1998/185 Karar sayılı dosyasının kesin hüküm oluşturduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel mahkemece, dava konusu 119 ada 1 parsele yönelik davada kesin hüküm ve taksim, 118 ada 36 parsele ilişkin davada ise, taksimin sabit bulunduğu gerekçesiyle verilen red kararı, Özel Dairesince yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece, 118 ada 36 parsel yönünden bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yanların pay oranları belirlenmek ve saptanan pay nisbetinde tescile karar verilmek suretiyle yeni hüküm oluşturulmuş, çekişmeli 119 ada 1 parsel yönünden ise kesin hükmün ve paylaşımın varlığına dayanılarak direnme kararı verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, kesin hükmün amacı, kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir şekilde çözümlenmesidir. Kesin hüküm, hem kişiler hem de Devlet için hukuksal durumda istikrar sağlar. Maddi anlamda kesinlik yargısal kararlara tanınan yasal gerçeklik niteliğidir ( Burhan Gündoğan Medeni usul Hukukunda Kesin Hüküm İtirazı Ankara 1960 ). Yargısal kararlara tanınan bu yasal gerçeklik niteliğinden dolayı, aynı konuda yeni bir dava açılamaz. Açılırsa da bu dava dinlenmez, dava koşulu yokluğundan reddedilir.
Bir kesin hükümden söz edebilmek için, a )dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenen sonucun aynı olması, b )dava nedeninin yani davanın dayandığı olayların aynı olması, c )davanın yanlarının aynı olması gerekir.
Uyuşmazlık konusu olayda dava konusu ile davanın yanlarının aynı olduğu konusunda bir uyuşmazlık söz konusu değildir.
Davacı, dava nedenini yani dayandığı olayları bildirmekle yetinir. Bu olaylara uygulanacak hukuk kurallarını bulmak ve uygulamak, başka bir söyleyişle bu olayların hukuksal niteliğini ve nedenini tayin etmek, Türk yasalarını kendiliğinden ( re'sen ) uygulamakla yükümlü olan ( HUMK. 76 ) hakime aittir. Kesin hüküm bakımından davanın gerçek nedeni dayanılan olaylardır. Aynı olaylara dayanılarak ( aynı yanlar ve ayrı konuda ) ikinci bir dava açılırsa, iki davanın nedeni aynı olacağından, ikinci dava kesin hüküm nedeni ile reddedilir. Buna karşılık aynı yanlar arasında aynı konuda açılan ikinci davanın dayandığı olayları 1. davada ileri sürülen olaylardan farklı ise, 1. dava sonucunda alınan hüküm, ikinci davada kesin hüküm oluşturmaz ve ikinci dava görülebilir. Çünkü, iki dava arasında neden birliği yoktur ( Prof. Dr. Baki Kuru "Hukuk Muhakemeleri Usulü" 6. Baskı Cilt 5 2001 S: 4979 vd ). ( Y.H.G.K.'nın 01.04.1998 gün ve 1998/8-247-250 sayılı ve 20.12.2002 gün 2002/3-1088-1088 sayılı kararları ).
Somut olayda; Yerel mahkeme 119 ada 1 parsel numaralı taşınmaz için verdiği direnme hükmünü, Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1997/130 Esas ve 1998/188 karar sayılı kararının bu dosya için kesin hüküm oluşturduğu gerekçesine dayandırmış ise de belirtilen dosyada İsmail E., genel kadastro sonucu kendisi adına tescil edilen 2 parselin 4810 m2, kardeşi Yaşar'a tespit edilen 1 parselin ise 5539 m2 olduğunu, bu fazlalığın aile mezarlığı olarak taksim dışı bırakılan 729 m2'lik bölümün kardeşine ait 119 Ada 1 parsele dahil edilerek tespit edilmesinden kaynaklandığını iddia ederek, hissesine isabet eden 364,5 m2'lik bölüme ait tapu kaydının iptali ile bu kısmın 119 ada 2 parsele ilave edilerek tescilini dava etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; bu davada geometrik eşitsizlik iddiasına dayalı olarak tapu kaydının kısmen iptal ve tescili istenmiş olup, hukuki sebebin farklı olduğunda hiçbir kuşku ve duraksama yoktur. Nitekim 1997/130 Esas, 1998/188 sayılı dosyada yerel mahkemece kurulan hüküm;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Bulancak Yunuslu Köyü, 119 ada 1 nolu parselde bilirkişi krokisinde, kırmızı renk ile belirlenen 393.65 m2'lik yerin 1 parselden ifrazı ile aynı da, son parsel numarası ile aile mezarlığı vasfı ile ½ şer pay oranında davacı ve davalı adına TAPUYA TESCİLİNE şeklindedir. O halde; Davacı vekilinin kesin hükmün mevcudiyetine ilişkin iddiası hukuki dayanaktan yoksun bulunmaktadır. Bu durumda,
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında ve yukarıda açıklanan gerektirici nedenlere göre, 119 Ada 1 parsel yönünden Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Çekişmeli 118 Ada 36 parsel yönünden ise yukarıda açıklandığı üzere yeni hüküm oluşturulmakla taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazları incelenmek üzere dosya 16. Hukuk Dairesi'ne gönderilmelidir.
SONUÇ : 1-Davacı vekilinin 119 ada 1 parsele yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan ve bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,
2-Taraf vekillerinin 118 Ada 36 parsele yönelik temyiz itirazlarının tetkiki için dosyanın 16. HUKUK DAİRESİ'ne gönderilmesine,
07.05.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.