 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu SAyı
E: 2003/12-481
K: 2003/486
T: 24.09.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki "İcra Müdürlüğü işlemini şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 1.İcra Tetkik Mercii Hakimliğince davanın reddine dair verilen 25.10.2002 gün ve 2002/1659 E- 1610 K.sayılı kararın incelenmesi davacı borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 21.01.2003 gün ve 2002/27752-512 sayılı ilamı ile; (...Genel haciz yolu ile yapılan takipte icraya itiraz halinde İİK.nun 66.maddesi gereğince icra takibi durur. İİK.nun 67.maddesi gereğince alacaklının itirazın iptali için mahkemeye başvurması üzerine itirazın iptaline karar verilmediği sürece duran takibin devamı mümkün. değildir. Hal böyle olunca, somut olayda gözlendiği gibi Asliye Hukuk'ta açılan itirazın iptali davasında safahattan geçerek görevsizlik kararı verilmiş olmakla görevli mahkemece (hakem heyetince) itirazın iptaline karar verilmediği sürece alacaklı takibe devam edemeyeceğinden, usulsüz olarak konulan haciz işleminin iptaline karar vermek gerekir iken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı Borçlu vekili
HUKUK GENEL KURULU
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Şikayetçi borçlu vekiii Şişli 4.İcra Müdürlüğünün 1999/10670 sayılı ilamsız icra takibi ile ilgili olarak, Şişli Asliye S.Hukuk Mahkemesinden verilen 2002/1275 esas, 2000/1180 karar sayılı itirazın iptali kararına dayanılarak, takibe devamla müvekkilinin 34 ZP 2863 plaka nolu aracının kaydına haciz konulduğunu, ancak Şişli Asliye 5.Hukuk Mahkemesine ait söz konusu ilamın Yargıtay 13.Hukuk Dairesince görev noktasından bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uyularak mahkemelerinin görevsizliğine, İstanbul Barosu Hakem Kurulunun davaya bakmakla göreli olduğuna karar verildiğini, söz konusu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştirilmesinden sonra dosyanın 14.10.2002 tarihinde İstanbul Barosu Hakem Kuruluna gönderildiğini, bu aşamalardan sonra 21.10.2002 tarihinde icra takip dosyasına müracaat ederek konulan haczin kaldırılması talebinde bulunduklarını, ancak bu taleplerinin yerel İcra Müdürlüğünçe usul ve yasaya aykırı olarak red ediidiğini, zira Şişli Asliye 5.Hukuk Mahkemesi'nin dava dilekçesinin görevsizıik nedeni ile reddine dair kararı kesinleştiğinden haczin kaldırılması gerektiğini belirterek, İcra Müdürlüğünün 22.10.2002 tarihli kararının iptali ile araç üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava alacaklı vekili istemin reddini talep etmiştir.
Yerel mahkemece şikayetin reddine ilişkin olarak kurulan hüküm, Özel Dairesince yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki; şikayetçi borçlu hakkında Şişli 4.İcra Müdürlüğü'nün 1999/10670 sayılı dosyası üzerinden yürütülen takip genel haciz yolu ile yapılan bir takip olup, icraya ibraz halinde icra takibinin durması İİK'nun 66.maddesinin açık hükmü gereğidir. Diğer taraftan İİK.nun 40.maddesine göre bir hükmün Yargıtayca bozulması icra işlemlerini olduğu yerde durdurur.
Somut olayda; Yerel Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan itirazın iptali davası sonucunda verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın görevli İstanbul Barosu Hakem Kurulu'na gönderildiği tartışmasız olup, görevli hakem kurulunca itirazın iptaline hükmedilmediği sürece takibe devamm olanaksız bulunduğunda duraksama yoktur. Gerçekten İİK.nun 40/II.maddesi hükmüne göre; görevsizlik kararı verilmesi durumunda icra eski haline iade olunur (Bkz.Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskl Cilt I.sh. 754, İcra İflas Hukuku Cilt 3, sh. 2227 vd).
O halde, görevli mahkemece somut olayda görevli İstanbul Barosu Hakem Kurulunca itirazın iptali kararı verilmedikçe takibin devamına olanak bulunmadığından haciz işleminin iptaline karar vermek gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmaııdır.
SONUÇ: Davacı (Borçlu) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.09.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.