Hukuki.NET

T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu E: 2003/11-572 K: 2003/592 T: 22.10.2003
Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


  • EMRE YAZILI SENET
  • İSPAT ŞEKLİ
  • DELİL SÖZLEŞMESİ
İçtihat Özeti:
Emre yazılı senetlerde, hamilin meşru
hamil olup olmadığı cirolar arasında bulunması
gereken, teselsülün tetkikiyle tespit edilir.
Davacı; hamilin kambiyo senedini ciro
yolu ile iktisap ederken kötü niyetli olduğunu ve
geçerli bir ciro teselsülü bulunmadığını yani
hukuki işlem yokluğunu ileri sürmüşse, bu
hususu yazılı delil ile kanıtlamalıdır.
Taraflar arasında; HUMK 289. maddesi
anlamında mahkeme önünde yapılmış bir delil
sözleşmesi var ise, aslında senetle ispatı
gereken hukuki işlem hakkında ancak bu sınırlı
halde tanık dinlenebilir.
(1086 s. HUMK. m. 151, 288, 289, 290)
(6762 s. TTK. m. 596, 713, 730, 737)
Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda
(Zeytinbumu Asliye 2. Hukuk
Mahkemesince
davanın kabulüne dair verilen 28.2.2002 gün ve
2001/888-2002/151 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin
17.10.2002 gün ve 2002/4766-9139 sayılı ilamı ile; (...Davacı
vekili, keşdecisi A Ltd. Şti. olan 20.9.2001 tarihli ve
(5.600.000.000) meblağlı çekin müvekkil şirket adına yazılıp
teslim edildiğini, müvekkil şirket yetkililerinin bu çeki dava dışı
Rıza ve Yusuf'a verilmek üzere davalıya teslim ettiklerini, ancak
davalının bugüne kadar çeki iade etmediğini ileri sürerek çekin
istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı, dava konusu çekin, davacı şirketten olan alacağına
karşılık olmak üzere kendisine ciro edildiğini savunarak, davanın
reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davacı şirket
yetkililerinin dava konusu çeki, dava dışı Rıza veya Yusuf'a
verilmek üzere teslim ettikleri, davalının çeki ilgilisine vermediği
ve çeki bulundurma nedeninin yasal ve haklı olmadığı
gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 20.9.2001 tarihli ve
(5.600.000.000) TL. bedelli çekin istirdadına, çek bedelinin
davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, çeki elinde bulunduran hamilin kötü niyetli olduğu
iddiasıyla açılmış bulunan çek istirdadı istemine ilişkindir. Dava
konusu çekin dosyada bulunan ve itiraz konusu olmayan
fotokopisine göre, davalı, çeki ciroyla devralmıştır ve söz konusu
ciro gözetildiğinde, davalı meşru hamildir. Davalının hakkının
senetten kaynaklanması karşısında, davacının iddiasını,
HUMK.nun 290. maddesi hükmü uyarınca, yazılı delille
kanıtlaması gereklidir. Davalının, tanık dinlenmesine muvafakati
olmadığına göre mahkemece tanık dinlenmesi doğru değildir.
Davacı, davalının çek'i kötüniyetli iktisap ettiğini ispat
edemediğine göre, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi
gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi doğru
görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan
yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının
süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar
okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, çeki elinde bulunduran hamilin kötüniyetli olduğu
iddiasıyla açılmış bulunan çek istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı şirket vekili, keşidecisi A........ Konya Umumi
Nakliyat San.Tic.Ltd. Şti. olan çekin, keşideci tarafından kendileri
emrine düzenlendi

ğini, çekin lehtarı olan Ü.... Ltd. Şti. yetkilisi tarafından, 3.
şahsa götürmek üzere ciro edilip davalıya verildiğini ancak
davalının çeki 3.
şahsa götürmeyerek kendi lehine işlem yaptırdığını ileri sürerek
çekin istirdadını talep etmiş, davalı ise savunmasında, çekin
davacı şirketten olan alacağına karşılık şirket yetkilisi tarafından
ciro edilerek kendisine verildiğini, çekin meşru hamili olduğunu
ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çek hamili davalının meşru
hamil olup olmadığı, davacının iddiasını kanıtlama yönteminin ne
olması gerektiği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Genel olarak söylersek;
TTK.nun 700. maddesine göre bir çekin devri şu şekilde
gerçekleşir. Çek hamiline yazılı ise teslim ile el değiştirmekte,
emre yazılı ise ciro ve çekin devri (zilyetliğin karşı tarafa
geçirilmesi) gerekmektedir. Çek niteliği gereği emre yazılı
olduğundan ciro ve teslim yolu ile devredilebilecektir. Çekin
devri, bir taraftan 700-705. maddeler arasında ele alınmış, diğer
taraftan TTK.nun 730. maddenin 4, 5 ve 6. bentleriyle, poliçeler
hakkındaki 595, 597, 599 ve 600. maddelerin uygulanacağına
işaret olunmuştur.
Somut olayda emre yazılı bir çekin bulunduğu uyuşmazlık
konusu değildir. Emre yazılı çekler hakkında poliçenin cirosunu
düzenleyen hükümler (TTK.730 Nr 4, 595-597) ile TTK.
700-705. maddeleri birlikte uygulanacaktır.
Ciro, emre yazılı senetlerde uygulanan ve bu senetleri
karekterize eden kendine has bir devir şeklidir. TTK.nun 596.
maddesine göre "Ciro ve teslim neticesinde poliçe'den (çekten)
doğan bütün haklar devredilmiş olur". Bununla kastedilen, sadece
poliçenin (çekin) mülkiyetinin değil, aynı zamanda senette
mündemiç hakkın devralana şartsız olarak geçeceğidir. Çeki
ciroyla alan şahsın, cirantanın yerine geçerek onu hak sahibi
kılacağı yasa tarafından kabul edilmiştir. Diğer taraftan emre
yazılı senetlerde, hamilin meşru hamil olup olmadığı cirolar
arasında bulunması gereken teselsülün tetkikiyle tespit edilir
(TTK.713).
Somut olayda, davalının çeki temlik cirosu ile davacı
lehtardan devir aldığı, TTK.nun 596. maddesi uyarınca ilke olarak
ciro sonunda senette mündemiç hakkın davalıya geçtiği sabittir.
Davacı TTK. 596. maddesine aykırı olarak ciro ile hakkın
davalıya geçmediğini, yanlar arasında çekin cirosunu haklı kılan
bir nedenin bulunmadığını ileri sürmektedir. Süresinde ibraz
edilen çekin, çek üzerine konulan "ödenmemiştir" kaydı veya
protesto edilmesi halinde, çeki keşide, ciro eden veya aval veren
kimseler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludurlar.
Davacı ciranta, ileri sürdüğü bu defi ile hamilin alacak talebinde
bulunamıyacağını belirtmektedir. Burada ciranta, davalı hamile
karşı keşideci gibi çekte yazılı miktar kadar borçludur. TTK.
737/1. maddesine göre "Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan
alacağa karşı ancak senedin hükümsüzlüğüne taallûk eden veya
senet metninden anlaşılan def'ilerle alacaklı kim ise ona karşı
şahsen haiz olduğu defileri ileri sürebilir." denilmiştir.
Davacının ileri sürdüğü definin senedin hükümsüzlüğünü
içeren ve senet metninden doğan mutlak def ilerden bulunmadığı
açıktır. Ayrıca senedin tehdit, hile, çalınma veya senedin ahlaka
aykırı bir sebepten verildiği de ileri sürülmemiştir. Yukarıda
anılan def'ilerde ciranta, hukuki işleme değil, hukuka aykırı bir fiil
ileri sürdüğünden borçlunun iddiasını her türlü delille
ispat-hyabileceği belirgindir. (Bkz. Y.19.H.D. 16.3.1995 E., 9057
K; 2430). Davacının ileri sürdüğü "bir senet düzenleme iradesinin
bulunmadığı" şeklindeki şahsi defi hukuki işlem yokluğunu ifade
ettiğinden HUMK.nun 288 ve 290. maddeler uyarınca yazılı delil
ile kanıtlanmalıdır. Diğer taraftan bu defi hamilin kambiyo
senedini ciro yolu ile iktisap ederken kötü niyetli olduğu ve
geçerli bir ciro teselsülü bulunmadığı iddiasını da içerdiğinden bu
durumda da hukuki işlem yokluğu ileri sürülmekle, bu hususun da
yazılı delil ile kanıtlanması gerekir. (Bkz. Y.12. H.D. 19.3.1996
gün E; 2304 K; 3707, Y.11.H.D. 12.3.1992 gün E; 6758 K; 3528,
Bkz. Kıymetli Evrak Hukuku, Prof. Dr. Fırat Öztan 2. Bası s. 241
ve 1113).
Tanık dinlenip dinlenmiyeceği sorununa gelince; yukarıda
anlatıldığı gibi davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması
yasa gereğidir. Aslında yazılı delil ile kanıtlanması gereken
durumlarda (HUMK.nun 288 ve 290), bu husus hakim tarafından
karşı tarafa açıkça hatırlatılarak muvafakatinin alınması gerekir.
Bu kuralın uygulanması için hakimin ispatı gereken hususun
aslında senet (kesin delil) ile ispat edilebileceğini ancak kendileri
muvafakat ederse tanık dinlenebileceğini hatırlatması ve karşı
tarafın hakimin bu hatırlatması karşısında tanık dinlenmesine
açıkça muvafakat ettiğini beyan etmesi, bu hususun tutanağa
geçirilmesi ve HUMK.nun 151/son maddesi uyarınca okunarak
imza ettirilmesi gerekir. Karşı tarafın duruşmaya gelmemesi,
susması, tanıkların bu kurallara uyulmadan dinlenmesi karşı
tarafın muvafakati olarak yorumlanamaz. Yukarıda yazılı şartların
oluşması halinde taraflar arasında tanık dinlenmesine ilişkin bir
delil sözleşmesi yapılmış olur ki, aslında senetle ispatı gereken o
hukuki işlem hakkında ancak bu sınırlı halde tanık dinlenebilir.
(Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.
Baskı 2001 Cilt: 3 sh. 2924 vd.).
Dava konusu olayın değerlendirilmesine gelince;
17.10.2001 tarihli celsede "taraf beyanları alınmış, davacı vekili,
tanıklarını hazır ettiklerini bildirmiş, davalı vekili ise imzasız
beyanında davanın reddini istiyorum. Ayrıca tedbirin
kaldırılmasını istiyorum. Devamı halinde teminata bağlanmasını
istiyorum. Tanıkların dinlenmesine bir diyeceğimiz yoktur.
Delillerimizi ibraz için mehil istiyorum" şeklinde beyanda
bulunmuştur.
Bu beyanların HUMK.nun 289. anlamında mahkeme
önünde yapılmış bir delil sözleşmesi olmadığı ve davalının tanık
dinlenmesine muvafakat ettiği şeklinde yorumlanamıyacağı açık
bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlere göre özel daire bozma
kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve
yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç:
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile
direnme kararının yukarıda yazılı gerekçeler ve Özel Daire
kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi
gereğince
(BOZULMASINA),
istek halinde temyiz peşin
harcının geri verilmesine, 22.10.2003 gününde oybirliği ile karar
verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini