Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 2003/11-26
K : 2003/84
T : 19.02.2003

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


Taraflar arasındaki "uyarlama" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Tüketici Mahkemesince verilen 4.7.200Î gün ve 2001/1604-320 sayılı görevsizlik kararının incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 08.04.2002 gün ve 2001/10925-2002/3243 sayılı ilamı ile, (...Davacı vekili, Ankara Asliye 2.Ticaret Mahkemesi'nde açtığı davada, davalı bankadan dövize endeksli kredi kullanan müvekkilinin kredi taksitlerinden 8 aylık bölümünü ödediğini ancak, 19 Şubat krizi sonrasında döviz kurundaki ani yükseliş nedeniyle sözleşme edim dengesinin müvekkili aleyhine bozulduğunu ileri sürerek, taksitlerin, 3.451.369.425 TL. olarak sabitlenmek suretiyle uyarlanmasını istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Ankara Asliye 2.Ticaret Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilerek dosya Tüketici Mahkemesi'ni gönderilmiş, Mahkemece, davada görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tüketici kredisi sözleşmesinin değişen ekonomik koşullar nedeniyle edim dengesinin
bozulduğu iddiasıyla açılmış uyarlama davasıdır. Mahkemece, sözleşmenin hükümlerinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olmadığı sözleşme dışı etkenlere dayalı uyarlama davasından Tüketici Mahkemesi' nin değil, genel hükümlere göre Asliye veya Ticaret Mahkemeleri'nin görevli olduğu benimsenerek görevsizlik kararı verilmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması "Hakkında Kanun'un 10.maddesinde tüketici kredileri
düzenlenmiş ve aynı yasanın 23.maddesi gereğince de yasanın uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklara
Tüketici Mahkemeleri'nin bakacağı açıkça belirtilmiştir. Yasanın bu açık hükmüne rağmen Mahkemece görevsizlik karan verilmesi doğru görülmemekle hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme karannın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tüketici kredisine ilişkin olduğu ileri sürülen sözleşmedeki edimler dengesinin sonradan ortaya çıkan olağanüstü koşullar nedeniyle bozulduğu iddiasına dayalı, uyarlama istemine ilişkindir.
vekili, davacının davalı bankadan dövize endeksli kredi aldığını, ilk 11 taksidi ödediğini, ancak
19 Şubak 2001 tarihli ekonomik.krizinden dolayı döviz kurlannda oluşan aşırı artiş nedeniyle sonraki taksit tutarlarını ödeyecek gücünün kalmadığını, döviz kurundaki ani artış nedeniyle sözleşmenin bu şekilde devamının davacı açısından katlanılmaz hal aldığını ileri sürerek, sözleşmenin hakkaniyet kurallarına uygun olarak günün koşullarına uyarlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Banka vekili, davalının, 4077 S.K.nun 10. maddesinde belirtilen tüketici kredisi şartlarına veya yasanın diğer maddelerine aykırı bir işlem veya eyleminin bulunmadığını, davacının ödeyeceği taksit tutarının artmasının da davalıdan kaynaklanmadığını ve bu artıştan davalının bir menfaat sağlamadığını, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine değil, ticaret mahkemesine ait olduğunu, uyarlama koşullarının da oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel mahkemece verilen, taraflar arasındaki sözleşmenin bir tüketici kredi sözleşmesi niteliğinde olmadığı; öyle olsa bile, somut olayda, ileri sürülüş şekline göre davacıyı ödeme güçlüğüne düşüren olgunun davalıdan değil, ülkedeki ekonomik krizden kaynaklandığı, taraflar dışındaki 3. kişilerden ya da genel ekonomik durumdan kaynaklanan hallerin 4077 Sayılı Yasa kapsamında bulunmadığı, o nedenle davaya bakma görevinin.genel mahkemelere ait olduğu gerekçesine dayalı görevsizlik kararı, Yüksek Özel Dairece yukandaki gerekçeyle bozulmuştur.
Taraflar arasındaki 24.5.2000 günlü ve "Koçbank (Tüketici Kredi) Sözleşmesi" başlığını taşıyan sözleşmeyle, davalı Bankanın davacıya, 220.000 DM. Tutannda kredi kullandırdığı, sözleşmenin eki niteliğinde olan ve davalı Bankaca düzenlenip bir örneği davacıya verilen "Tüketici Kredileri Detaylı Ödeme Planı" başlıklı belgede, söz konusu krediye ilişkin olarak; ana para, faiz oranı, KKDF ve BSMV oranları, ödeme şekli gibi hususların gösterildiği, ayrıca "Tipi: Taşıt" şeklinde bir ibareye de yer verildiği; davacının bu krediyle, dava dışı bir şirketten hususi otomobil satın aldığı, kredi tutarının davacının verdiği yazılı talimat doğrultusunda davalı Banka tarafından, aynı gün doğrudan satıcı firma yetkilisine ödendiği anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkeme ile Yüksek Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, öncelikle taraflar arasındaki bu sözleşmenin tüketici kredisi sözleşmesi niteliğinde olup olmadığı ve ayrıca, bu nitelikte, kabul edilmesi halinde; davadaki uyarlama isteminin, davalı Banka'dan değil, ülkedeki genel ekonomik krizden kaynaklandığı ileri sürülen ödeme güçlüğüne dayandırılmış olması; eş söyleyişle edimler dengesinin Çöktüğü iddiasının, sözleşmenin taraftan dışındaki bir olguya bağlanması karşısında, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu noktada, öncelikle tüketici kredisi sözleşmelerine tüketici kavramına ilişkin şu açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür.
Tüketici kredisi sözleşmelerini de kapsayan bir kavram olarak Tüketici Sözleşmesi", ve modern çağın ihtiyaçlanndan doğan kendine özgü bir sözleşme türü olup, Almanya, İsviçre, Fransa ve Belçika gibi ülkelerde genel kanunlarda yapılan değişikliklerle düzenlendiği halde, Ülkemizde Anayasa'nın emri gereği (Anayasa md. 172) 8.3.1995 tarihinde çıkarılan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki özel Kanunla düzenlenmiştir. Tüketici sözleşmeleri, Roma Sözleşmesinin 5/1 maddesinde 'Tüketicinin mesleki, veya ticari bir faaliyetine dahil sayılmayacak bir amaçla bir menkul malın teslim edilmesine veya bir işin görülmesine ilişkin olan veya böyle bir muameleyi finanse etmeyi hedefleyen sözleşmeler" olarak tanımlanmış; İsviçre Devletler Özel Hukuku Kanununun 120. maddesinde de, 'Tüketicinin kendisinin yada ailesinin kullanımına ilişkin olmakla birlikte, onun mesleki yada ticari faaliyetleri ile ilişkili olmayan, olağan tüketime yönelik edimler hakkındaki sözleşmeler tüketici sözleşmeleridir" şeklinde daha açık ve net bir tanım yapılmıştır. Tüketici ise, 1993-1995 yıllarını kapsayan A.T. Komisyonunun 2. Eylem Planında, wMal yada hizmet edimlerini mesleki amaçlar dışında kullanım amaayia davranan, alım gücü az yada çok gerçek veya tüzel kişiler" olarak tarif edilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/f bendinde, bu tanımlara uygun olarak, tüketici, "Bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın, alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek ve tüzel kişiler şeklinde tarif edilmiştir, (Bak.Mukayeseli Hukuk Işığında Tüketiciye Koruyan Geri Alma Hakkı Yrd. Doç. Dr. Çağlar Özel, 1998 sh. 30 vd.)
Kendi kullanımı için hususi otomobil satın alan davacının, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde "tüketici" sıfatını taşıdığı açıktır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin tüketici kredisi sözleşmesi niteliğinde olup olmadığına gelince:
Tüketici kredilerinde bulunması zorunlu olan unsurlar 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun'un 10.maddesinde gösterilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, her ne kadar taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde, söz konusu yasa hükmünde sayılan yönlere ilişkin bölümler boş bırakılmış ise de, içeriği yukarıda açıklanan Geri Ödeme Planı hukuken sözleşmenin eki niteliğinde olduğundan ve Yasaca aranıp, sözleşme metninde bo bırakılan hususlara bu belgede yer verildiğinden, yerel Mahkeme kararındaki gerekçenin tersine, tarafla arasındaki kredi sözleşmesinin, 4077 Sayılı Yasa'nın 10. maddesinde açıklanan ve tüketici kredi sözleşmelerinde bulunması gerekli olan tüm yasal unsurları taşıdığının kabulü gerekir.
Esasen, yukarıda değinildiği üzere, davalı bankaca hazırlanıp davacıya imzalattırılan sözleşmeni! ve geri ödeme planının başlıklarında da, açıkça "Tüketici Kredisi" ifadeleri kullanılmıştır.
Somut olaya ilişkin bütün bu unsurlar ile tüketici ve tüketici kredisi kavramlarına ilişkin yukarıda!' açıklamalar ve nihayet, alınan kredinin davacının talimatı üzerine aynı gün, otomobilin satıcım durumundaki dava dışı şirket yetkilisine ödenmiş olması karşısında, taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin, 4077 Sayılı Yasa'nın 10. maddesi anlamında bir tüketici kredisi sözleşmesi niteliğindi olduğunun kabulü zorunludur.
Sözleşmenin hukuksal niteliğine ilişkin bu saptamadan sonra, şimdi sıra, tüketici kredisi sözleşmelerinin günün koşullanna uyarlanması istemiyle açılan davalann hangi mahkemelerde görülmesi gerektiğinin belirlenmesine gelmiştir:
4077 Sayılı Yasa'nın 23. maddesi, "Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü
ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır" hükmünü taşımaktadır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin, 4077 Sayılı Yasa'nın 10. maddesi anlamında bir tüketici kredisi sözleşmesi olduğu ve dolayısıyla ortada, anılan yasanın uygulanmasıyla ilgili bir uyuşmazlığın bulunduğu açıktır. Yasa'nın 23. maddesi hükmü, herhangi bir ayırım yapmaksızın, Yasa'nın uygulanmasıyla ilgili olarak çıkabilecek tüm uyuşmazlıklara ilişkin davalara tüketici mahkemelerinde bakılmasını öngörmüştür. Başka bir ifadeyle, 4077 sayılı Yasa, bir uyuşmazlığa tüketici mahkemesince bakılmasının tek koşulu olarak, uyuşmazlığın kendisinin uygulanmasıyla ilgili olarak çıkmış olmasını aramış, dava türleri açısından herhangi bir ayırım yapma yoluna gitmemiştir.
Bu durumda, somut olayda davaya bakma görevi, tüketici mahkemesine aittir.
Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden özel daire bozma kararına uyulması gerekirken, uyuşmazlığın hukuksal nitelendirilmesinde ve Yasanın yorumunda yanılgıya düşülerek direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 19.02.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini