Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2003/11-117
K: 2003/169
T: 19.03.2003

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


Taraflar arasındaki "uyarlama" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Tüketici Mahkemesince verilen 27.09.2001 gün ve 1546-517 sayılı görevsizlik kararının incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 01.04.2002 gün ve 2001/10783 -2002/2890 sayılı ilamı ile, (Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan tüketici kredisi kullanarak araç satın aldığını, ülkedeki devalüasyon nedeniyle döviz taksitlerini ödemek güdüğüne düştüğünü, öngörülmezlik nedeniyle kur farkının makul bir orana indirilmesi gerektiğini ileri sürerek, uyarlama talep etmiştir.
Davalı vekiii, davanın reddini istemiştir,
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, bu tip davaların 4077 S.K.a göre kurulmuş özel mahkemede değil, genel mahkemelerde ve genel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği sonucuna vanlarak, mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve istem halinde dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir,
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının davalı bankadan aldığı tüketici kredisinin ödemelerinin günün şartlarına uyarlanması istemine ilişkindir.
Tüketici kredilerine ilişkin düzenlemenin 4077 S.K. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10.maddesinde yapılmış bulunmasına ve aynı kanunun 23.maddesinin ilk fıkrasında bu kanunun uygulanması ile ilgili olarak akacak her türlü ihtilaflara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağının açıkça belirtilmiş bulunmasına göre, mahkemece isin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde görevsizlik karan verilmesi doğru görülmemiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmistir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tüketici kredisine ilişkin olduğu ileri sürülen sözleşmedeki edimler dengesinin sonradan ortaya çıkan olağanüstü koşullar nedeniyle bozulduğu iddiasına dayalı, uyarlama istemine ilişkindir.
Davacı vekiii, davacının davalı bankadan dövize endeksli tüketici kredisi kullanarak araç satın aldığını, ilk 5 taksiti ödediğini, ancak, ekonomik krizden dolayı döviz kurlarında oluşan aşırı artış nedeniyle sonraki taksit tutarlarını ödeyecek gücünün kalmadığını, döviz kurundaki ani artış nedeniyle sözleşmenin bu şekilde devamının davacı açısından katlanılmaz hal aldığın: ileri sürerek, sözleşmenin hakkaniyet kurallarına uygun olarak günün koşullarına uyarlanmasını, değişen kur ile yapılan son iki ödemedeki farkın bakiye borçtan mahsubunu istemiştir.
Davalı Banka vekili, d'avalının, 4077 S.K. nün 10. maddesinde belirtilen tüketir kredisi şartlarına veya yasanın diğer maddelerine aykırı bir işlem veya eyleminin bulunmadığını, davacının ödeyeceği taksit tutarının artmasının da davalıdan kaynaklanmadığını ve bu artıştan davalının bir menfâat sağlamadığını, bir zarar varsa her iki taraf için de söz konusu olduğunu, sözleşmeye bağlılık ilkesi gereğince de davacının talebinin dinienemeyeceğini, uyarlama koşullarının da oluşmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece verilen, taranar arasındaki sözleşmenin bir tüketici kredi sözleşmesi niteliğinde olmadığı; öyle olsa bile, somut olayda, ileri sürülüş şekline göre davacıyı ödeme güçlüğüne düşüren olgunun davalıdan değil, ülkedeki ekonomik krizden kaynaklandığı, taraflar dışındaki 3. kişilerden ya da genel ekonomik durumdan kaynaklanan hallerin 4077 Sayılı Yasa kapsamında bulunmadığı, o nedenle davaya bakma görevinin-genel mahkemelere ait olduğu gerekçesine dayalı görevsizlik kararı Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur, Mahkemece önceki kararda direnilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki 10.11.2000 günlü ve "Dısbank (Tüketici Kredi) Sözleşmesi" başlığını taşıyan sözleşmeyle, davalı Bankanın davacıya 110.000 DM. Tutannda kredi kullandırdığı, sözleşmenin eki niteliğinde olan ve .davalı Bankaca düzenlenip bir örneği davacıya verilen "D.E.OTO KREDİSİ GERİ ÖDEME PLANI" başlıklı belgede, söz konusu krediye ilişkin olarak; ana para, faiz oranı, KKDF ve BSMV oranları, ödeme şekli gibi hususların gösterildiği, davacının bu krediyle, dava dışı bir şirketten hususi otomobil satın aldığı, anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, öncelikle taraflar arasındaki bu sözleşmenin tüketici kredisi sözleşmesi niteliğinde olup olmadığı ve ayrıca, bu nitelikte kabul edilmesi halinde; davadaki uyarlama isteminin, davalı Banka'dan değil, ülkedeki genel ekonomik krizden kaynaklandığı ileri sürülen ödeme güdüğüne dayandırılmış olması; eş söyleyişle edimler dengesinin çöktüğü iddiasının, sözleşmenin taraftan dışındaki bir olguya bağlanması karşısında, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu noktada, öncelikle tüketici kredisi sözleşmelerine ve tüketici kavramına ilişkin şu açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür.
Tüketici kredisi sözleşmelerini de kapsayan bir kavram olarak Tüketici Sözleşmesi", ve modern çağın ihtiyaçlarından doğan kendine özgü bir sözleşme türü olup, Almanya, İsviçre, Fransa ve Belçika gibi ülkelerde genel kanunlarda yapılan değişikliklerle düzenlendiği halde, Ülkemizde Anayasa'nm emri gereği (Anayasa md. 172) 8.3.1995 tarihinde çıkarılan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki özel Kanunla düzenlenmiştir. Tüketici sözleşmeleri, Roma Sözleşmesinin 5/1 maddesinde "Tüketicinin mesleki veya ticari bir faaliyetine dahi! sayılmayacak bir amaçla bir menkul malın teslim edilmesine veya bir işin görülmesine ilişkin olan veya böyle bir muameleyi finanse etmeyi hedefleyen sözleşmeler" olarak tanımlanmış; İsviçre Devletler Özel Hukuku Kanununun 120. maddesinde de, "Tüketicinin kendisinin yada ailesinin kullanımına ilişkin olmakla birlikte, onun mesleki yada ticari faaliyetleri ile ilişkili olmayan, olağan tüketime yönelik edimler hakkındaki sözleşmeler tüketici sözleşmeleridir" şeklinde daha açık ve net bir tanım yapılmıştır. Tüketici ise, 1993-1995 yıllarını kapsayan A.T. Komisyonunun 2. Eylem Planında, "Mafyada hizmet edimlerini mesleki amaçlar dışında kullanım amacıyla davranan, alım gücü az yada çok gerçek veya tüzel kişiler" olarak tarif edilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/f bendinde, bu tanımlara uygun olarak, tüketici, "Bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek ve tüzel kişiler" şeklinde tarif edilmiştir. (Bak. Mukayeseli Hukuk Işığında Tüketiciyi Koruyan Geri Alma Hakkj Yrd. Doç. Dr. Çağlar Özel, 1998 sh.30 vd.)
Kendi kullanımı için hususi otomobil satin alan davacının, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde "tüketici" sıfatını taşıdığı açıkür.
Taraflar arasındaki sözleşmenin tüketici kredisi sözleşmesi niteliğinde olup olmadığına gelince:
Tüketici kredilerinde bulunması zorunlu olan unsurlar 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 10. maddesinde gösterilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, her ne kadar taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde, söz konusu yasa hükmünde sayılan yönlere ilişkin' bölümler bos bırakılmış ise de, içeriği yukarıda açıklanan Geri Ödeme Planı hukuken sözleşmenin eki niteliğinde olduğundan ve Yasaca aranıp, sözüme metninde bos bırakılan hususlara bu belgede yer verildiğinden, yerel Mahkeme kararındaki gerekenin tersine, taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin, 4077 Sayılı Yasa'nın 10. maddesinde açıklanan ve tüketici kredisi sözleşmelerinde bulunması gerekli olan tüm yasal unsurları taşıdığının kabulü gerekir.
Esasen, yukarıda değinildiği üzere, davalı bankaca hazırlanıp davacıya imzalattırılan sözleşmenin ve geri ödeme planının başlıklarında da, açıkça "Tüketici Kredisi" ifadeleri kullanılmıştır.
Somut olaya ilişkin bütün bu unsurlar ile tüketici ve tüketici kredisi kavramlarına ilişkin yukarıdaki açıklamalar karşısında, taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin, 4077 Sayılı Yasa'nın 10. maddesi anlamında bir tüketici kredisi sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulü zorunludur.
Sözleşmenin hukuksal niteliğine ilişkin bu saptamadan sonra, şimdi sıra, tüketici kredisi sözleşmelerinin günün koşullarına uyarlanması istemiyle acılan davaların hangi mahkemelerde görülmesi gerektiğinin belirlenmesine gelmiştir:
4077 Sayılı Yasa'nın 23. maddesi, "Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde-bakılır"-hükmünü taşımaktadır.-Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, somut olayda taraftar arasındaki sözleşmenin, 4077 Sayılı Yasa'nın 10. maddesi anlamında bir tüketici kredisi sözleşmesi oiauğu ve dolayısıyla ortada, anılan yasanın uygulanmasıyla ilgili bir uyuşmazlığın bulunduğu acıktır. Yasa'nın 23. maddesi hükmü, herhangi bir ayırım yapmaksızın, Yasa'nın uygulanmasıyla ilgili olarak çıkabilecek tüm uyuşmazlıklara ilişkin davalara tüketici mahkemelerinde bakılmasını öngörmüştür. Başka bir ifadeyle, 4077 sayılı Yasa, bir uyuşmazlığa tüketici mahkemesince bakılmasının tek koşulu olarak, uyuşmazlığın kendisinin uygulanmasıyla ilgili olarak çıkmış olmasını aramış, dava türleri açısından herhangi bir ayırım yapma yoluna gitmemiştir.
Bu durumda, somut olayda davaya bakma görevi, tüketici mahkemesine aittir.
Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden özel daire bozma kararına uyulması gerekirken, uyuşmazlığın hukuksal nitelendirilmesinde ve Yasanın yorumunda yanılgıya düşülerek direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Direnme karan bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nün 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 19.03.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini