 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk GenelKurulu
E: 2003/10-531
K: 2003/567
T: 15.10.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Tarafar arasındaki "iptal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.06.2002 gün ve 2001/1639 E- 2002/276 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 24.10.2002 gün ve 2002/7260-8010 sayılı ilamı ile; (...Dava; Kurum müfettişierince 4792 Sayılı Kanunun 3917 Sayılı Kanunla değişik 6.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak davacıya ait işyerinde yapılan inceleme sonucunda eksik işçilik bildiriminde bulunulduğunun tespit edildiği gerekçesiyle ek prim ve gecikme zammının tahsiline ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden ve sigorta müfettişierine işyerlerinde eksik işçilik bildiriminde bulunup bulunulmadığını inceleme ve buna dayalı olarak Kurumca resen ek prim tahakkuk ettirme yetkisi veren 4792 Sayılı Kanunun 3917 Sayılı Kanunla değişik 6.maddesi, karar tarihinden önce 04.10.2000 tarih ve 24190 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmış olup 04.10.2000 tarihine kadar idari aşamada kesinleşmiş dosyalardışında kalan Kurum işlemlerinin yasal dayanağı ortadan kalktığından, bu tarihten sonra Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunun 76.maddesi uyarınca yürürlükteki yasaları resen tatbik etmekle yükümlü bulunan Mahkemelerin; yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü gerektiğinden karar tarihinden önceki mevzuata göre yapılan ölçümleme ve buna dayalı ek prim tahakkuk ve tahsiline ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, sigorta müfettişi raporuna dayanılarak kurumca resen yapılan tahakkuk işleminin iptali isteğine ilişkindir.
Davacı, sigorta müfettişi raporuna dayanılarak yapılan ek prim tahakkuku işleminin dayanağı olan 4792 sayılı yasanın 3917 sayılı yasayla değişik 6.maddesinin 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırıldığını beyanla hukuki dayanağı bulunmayan kurum işleminin iptalini talep etmiştir.
Davalı S.S.K. vekili, kurum işleminin hukuki dayanağının bulunduğunu ileri. sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin bilirkişi raporu doğrultusunda d<J'v'anm kabülüne dair verdiği karar yukarıda belirtilen nedenle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece, "Hukuk Genel Kurulunun 21/11/2001 gün 2001/21-9561038 sayılı kararı doğrultusunda inceleme yapılıp, bilirkişi raporu alındığı, 506 sayılı Kanunun 79.maddesine göre kurumun resen prim tahakkuk ettirme yetkisinin bulunduğu" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Bilindiği gibi, sigorta müfettişlerine işyelerinde eksik işçilik bildiriminde bulunup bulunmadığının
inceleme ve buna dayalı olarak kurumca resen ek prim tahakkuku yetkisini veren 4792 sayılı Kanunun 3917 sayılı Kanunla değişik 6.maddesi 4/10/2000 tarihli 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ilı kaldırılmış anılan kararname Anayasa Mahkemesinin 31/10/2000 tarihli kararı ile iptal edilmiş, iptal hükmü 10/11/2000 tarihinde yürürlüğe girmiş, kararda öngörülen, süre içinde yasal bir düzenleme yapılmamış ve hukuki bir boşluk doğmuştur.
Benzer olaylarda verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21/11/2001 gün 2001/21-965 E.1038 K.ve 29/1/2003 gün 2003/21-18 E., 35 K.sayılı kararında bu durum belirtildikten sonra "Kanun Hükmündeki Kararnameler Anayasada öngörüldüğü biçimi ile yapısal (organik uzvi) bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel (fonksiyonel) yönünden ise yasama işlemi niteliğindedir. Doğurduğu hukuki sonuçlar bakımından, kanun ile arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.
Bir kanun hükmündekararnamenin T.B.M.M. tarafından kabul edilmemesi veya Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hallerinde, o yasanın veya K.H.K.nin yürürlükten kaldırıldığı veya değiştirdiç yasa hükümleri uygulanabilir hale gelmez veya kendiliğinden yürürlüğe girmez, hukuki bir boşlu meydana gelir. .
Hukukun görevi toplumsal yaşamı düzenlemek ve ilişkilerden doğacak sorunları çözümlemektir. O nedenle, herhangi bir olay, hakkında kural yoktur diye çözümsüz bırakılmaz. Bu gibi hukuki boşluğuı bulunduğu durumlarda; hakim bizzat yasa koyucu gibi davranarak, olayı çözümlemek üzere Medeni Kanunun 1.maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı bulmak ve uygulamakla yükümlüdür. (Y.İ.B.K 18/11/1964 T. 2/4) Bu hakim için aynı zamanda bir görevdir. Hakim önündeki davayı sonuçlandırma zorundadır. Anayasanın 36/2.fıkrası uyarınca hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya dayanara bir hakim önündeki uyuşmazlığı çözmekten kaçınamaz. Aksi halde sorumlu olur (HUMK.573/6,7). Esasen Türk Medeni Kanunun 1.maddesinin özelliği, hakime kanun koyucu gibi kural koyma yetkisi vermi olmasıyla önemi haizdir.
Hakimin, hukuk yaratma alanına girebilmesi için, çözümü gereken olaya uygulanabilir yasa hükmı veya örf ve adet kuralının bulunmaması yeterlidir. Hakimin yasal boşluğu doldururken takip edeceği yol Medeni Kanunun 1.maddesinde açıklandığı üzere, yasa koyucu gibi hareket etmekten ibarettir. Bu aşamada hakim, yasa koyucunun yapacağı gibi, tarafların karşılıklı menfaatlerini tespit ederek, bunları adalet süzgecinden geçirip; hayat ihtiyaçlarını karşılayan ve aynı zamanda mevcut hukuk düzeni ve hukuki güvenlikle bağdaşan bir kural bulmalıdır (Prof. KemalOğuzman, Medeni Hukuk Dersleri İstanbı 1990 sh. 80-81).
Bu durumda mahkemece, dava devam ederken ortaya çıkan bu yeni durumun kamu düzeni ilı ilgili olduğu ve Anayasa Mahkemesinin iptali, yeni bir içtihadın ortaya çıkması gibi durumlarda esk düzenlemelerin yasal dayanağı kalmadığından usuli kazanılmış haktan bahsedilemeyeceği dikkatı alınarak ortaya çıkan boşluğu, 506 sayılı SSK. Yasası, SSK. Yasası, Sosyal Güvenlik ilke ve esasları ile genel hükümler ve yukarıda açıklanan nedenler göz önünde bulundurularak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerektiği, bu durumda kurumun resen prim tahakkuk işleminin hukuki dayana; hususunda oluşan hukuki boşluğun hakim tarafından doldurulacağı" belirtilmiştir.
Nitekim; görülmekte olan davada mahkeme yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu Kararlar ışığında boşluğun doldurulduğunu, yaptırılan bilirkişi incelemesinde kurumun uyguladığı işçilik oranı ile eksik işçilik tespitinin ve tahakkuk ettirilen borcun yerinde olduğunu belirterek" önceki karard, direnmiştir.
Ne varki bozma nedenine göre, işin esası Özel Dairece incelenmemiştir. Bu nedenle ortaya çıkar bu yeni durumun ve mahkeme gerekçesinin değerlendirilmesi hükme esas bilirkişi raporunur denetlenmesi ve işin esasının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle işin esasının ve taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 10.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 15/10/2003 gününde oybirliği ile karar verildi.